23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3AYFA CUMHURİYET 3 HAZİRAN 1999 PERŞEMBE OLAYLAR VE GÖRUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Seçmişi Bugüne Taşmak... Yerde kanlar içinde yaüyordu Levent yokuşunun ba- sında, tam da otobüse bineceği yerde... Elinde kü- ctık evrak çantası. Üstüne bir gazete örtmüşler... Üni- >ersitedeki dersine yetişmek için erkenden yola çık- nış biryurttaş... Ülkenin, içi dışı en temiz insanlann- dan biri... Bir bılim adamı, bir toplumbilimci (sosyo- bg), bir yazar: Cavit Orhan Tütengil... "19701i yıllarda yûzlerce masum insan, Ülkücü OençlikDerneği mensubu kişilerce öldürûldû. Bu der- pek, MHP'nin yan örgütüydü. Geçen yıllarda bu ül- töcü katı/terhesap vermedi, hatta onlann 'şerefli' ctev- tef tetikçileri olduğu açıklandı! Oysa hiçbir gırışim, stfedilen sözüm ona 'kutsal görev', bu katillen akla- yamaz. Hiçbir katil, katilleri besleyen, onlara kucak sçan hiçbirörgüt, zamanla suçundan annamaz. Biz- ler, yakınlannı MHP'Iİ katillere kurban verenler, 'geç- mışi bugüne taşımak'fa yarar görüyoruz." 0 ellili, altmışlı yıllann küçük ögrenctsınin, bugünün yüksek mımarı Deniz Tûtengil'ın bu sözJerine kim- se karşı çıkamaz. Katıller hesap vermelidir. Kim olur- sa olsun, hangı güçlere dayanırsa dayansın, adalet önünde ışlediğı cinayetlenn hesabını vermelidir. Bu olmazsa. o zaman, içinde yaşadığımıztoplum, birza- manların Teksas'ının yasasızdüzenıne döner. Ki, dön- müştiır! Aradan yıllar, yıllar geçmış, ama sokaklarda, köşe başlannda ışlenen'/a/// meçhul' olaylann gızle- ri karanlıkta kalmıştr. Cavrt Orhan Tütengil'in kızı Deniz Tütengil Mazlum gibı, Abdi ipekçi'nin kızı Nükhet Ipekçj Izerde, bo- şa geçmiş yırmi yılın hesabını sormaktadır: (Ama ki- me? Çeyrek yüzyildır işbaşına gelip de cinayetlerie ilgilı b<r sonuç alamayanlara mı, aJmak istemeyenle- i?J "...Ulkücülenn cinayetlerinde can verenler Türk sayılmıyormu? Yoksa, ülkücünün kanını canını aldı- ğıTürk'ûnbedeliyokmu?Cinayetleribelırienmişolan ütkücüler bırçok yerde bırer kahraman gibi konvoy- laria karşılanıyorsa, bırgövdegösterisi, bırgüçgös- terisı yapılıyorsa ve bizler böylesi bir dayanışmayı ne devlet kurumlanndan ne de başka partilerden göre- miyorsak ülkemizin makbul olmayan vatandaşlan konumunda hissetmez miyiz kendimizi?" Çok yazıldı çızıldı: Çeyrek yüzyildır işlenen siyasal amaçlı cinayetlenn üstüne gidilsin, katiller yakalan- sın, adalet önünde cezalandınlsın!.. Ama her bakım- dan suçlu olduklan saptananlar, zaman zaman ele ge- çirilıp gozaltına alınanlar, bir süre sonra bir de baktık ki serbest bırakılmışlar! Doğan Öz, ipekçi, Mumcu, Aksoy, Tütengil, Üçok vb ınsanlar neden, niçin, han- gı amaçla ortadan kaldınldı? Kimın emnyte, kışkırt- masıyla? Daha geçenlerde bunlardan biri duruşmaya bite gel- meden aklandı. Kanrt yetersızlığıyte de olsa... Bu gi- biler tıcaret yaşamında, politıka alanında en yetkin, en sorumlu yerierde!.. Kimse de çıkıp, 'ülkücütük' yaftası artında ülkenin en aydın, en yurtsever, en ya- rariı kişilenni planlı biçimde ortadan kaldıranlar kim- dır. şimdi nerededir, hangi görevlerdedir diye bir ça- lışma yapmıyor! Çeyrek yüzyıldır her şey kapalı ka- pılar ardında konuşuluyor. Ama 'resmi' çevreler, ki- şiler hep sustular, hep susacaklari Bu katıllerin adlan, kişilıkleri, egilimleri, ülkücülük- len nerde, hangi kıtapta yazılı diye sorarsanız, alın, Uğur Mumcu'nun kitaplannı okuyun yanıtını veri- rim. Sevgıli Mumcu'dan başka bu çırkınliklerin üstu- ne giden çıkmadı, bu gidişle çıkacağı da yok. Geç- mişi kanştırmayın, yoksa!.. diye korkutmalar daha ne kadar sürüp gidecek?.. DGM'lerde Köklü Değişiklik... M. Mete GÖKTÜRK htanbul DGM C. Savcısı A vrupa Insan Hakla- n Mahkemesi (Dı- vanı), tbrahim tn- caladlı bir Türk va- tandaşımn başvuru- su üzerine sonuç- landırdığı davada (Türkiye'ye karşı tncal davası), Devlet Güvenlik Mah- kemelerinde iki sivil yargıç yarunda bir asker yargıcrn da yer almasmı, adil yargılama hakkına gölge dûşüren bir uygulama olarak değeriendırmiştır. 9 Hazıran 1998 tarihli bu kararda: "Ceza davalannda bir askeri yar- gKan yargılamaya kabhnası hususu, txı yargılama usulünün istisnai nhe- Kğini açıkca ortaya koymaktadır. Ve süahlı kuvvetierin askeri olmayan yargı alanına bir müdahaksi olarak yorumlanabilir. Bu şarüar altında komisyon,başvuru sahibinin bu yar- gımertiinintarafazbğı hakkmda kay- güara kapılmasını objektif olarak hakh görmektedir" denılmıştır. Aslında DGM'lerde esasen azın- lıkta olan askeri yargıçlann bugüne kadar Divan'caduyulan bu kuşkuyu haklı gösterecek hiçbir uygulamala- nna ya da yanlı (taraflı) davranışla- nna ihşkin en küçûk bir örnege rast- lanılmarruştır Ancak Avrupa Sözleşmesine taraf olan ve Avrupa tnsan Haklan Mah- kemesi 'nin kararlanna uymayı taah- hüt eden Türkiye Cumhuriyeti'nin, amkbu karantarüşmaya yetkisi yok- tur. Yetkililerin bu karar doğrultu- sunda uygulama ve düzenlemeler yapmalan anayasal bir zorunluluk- tur. Avrupa İnsan Haklan Mahkeme- si, Türkiye'ye* bu konuda gerekli düzenlemeleri yapması için 3 ay sü- re tanımıştır. Eylül 1998'de bu süre dolmuş olmasına karşın bugüne ka- dar bu karara kulak tıkayan yetkili- ler, ancak AbduOah Öcalan'ın yar- gılanması sürecine girildiğinde ko- nunun ciddiyetını anımsamışlardır. Bu durumundüzeltilmesı için acele ana- yasa değişikliği yapılması gündeme gelmiştir. Şimdi öyle görünüyor ki bu degışikhk gecıkmeksizin yapılacak, askeri yargıç ve savcılar kısa bir sü- re içerisinde DGM'nin bünyesinden çıkanlacaklardır. Ne var ki bu değişiklik DGM'le- rin varlığına ve uygulamalanna kar- şı çıkanlann beklentilerine kesinlik- le yanıt verecek nitelikte görünmü- yor. DGM'lenn uygulamalannı hu- kuka aykm bulanlar yalnızca mah- keme heyetindeki bir yargıcın aske- ri yargıç olmasına değıl. daha çok ve ağırlıkh olarak DGM'lerin soruştur- ma, yargılama ve infaz uygulamala- nnın farklı oluşuna karşı çıkıyoriar; asıl bunlann adil yargüanma hakla- nna ters düştüğünü vıırguluyorlar. Ceza yargılamalanyla ılgili yasa- lann amacı, adil ve hukukauygun bir soruşturma ve yargılama yapılma- sını ve gerçeğin hukuka uygun birbi- çimde behrlenmesini saglamak olma- lıdır. Bunun nasıl gerçekleştırilece- ğını belırieyen 'Ceza Yargrtamalan Lsulü Hukuku" diye bir hukuk da- lı ve onun evrenselleşmiş hukuk ku- rallan vardır. Bu kurallar çağdaş ve demokrarik toplumlann tümünün ce- za yargılamalanyla ilgili yasalann- da, benzer şekillerinde yer alır. Adil ve hukuka uygun bir yargılamanın gerçekleştirilmesi için zorunlu ol- duklan kabul edilen bu kurallann bir kısım suçlarla ilgili yargılamalar sı- rasında kısmen de olsa geçerli ol- maması, o yargılamanın adil olarak yapıldığı ve sonuçlandınldığı konu- sunda kuşkular yaratabilecek ve tar- tışmalara yol açabilecekbir uygula- madır. Yine cezalann infazıyla ilgili ya- salann amacı, kesinleşen bircezanın hukuka ve çağdaş hukukun infazdan beklediği amaca uygun, adil bir bi- çimde yerine getirilmesini sağlamak- Or. Infaz ile ilgili kurallar ve uygu- lamalar suç türlenne göre artı ceza- landırmabiçimine dönüşmemeli, in- faz sırasında ceza süreleri dışında iyi suç, kötü suç değerlendirmesin- den olabildiğince kaçınılmalıdır. Işte bu nedenlerle DGM'lere kar- şı çıkanlarca: CMUK'ta 3842 ve 4229 sayılı ya- salarla yapılan degışıklıklerle ceza yargılamalanndakı genel esaslardan farklı olarak DGM 'lerde hazırlık so- ruşturması sırasında (gerek emni- yette gerek DGM C. savcılıklannda) samklann savunucu bulundurma haklannın olmaması. bu aşamada sanık vekilkrinin sanıklaria görüş- me haklannın bfle buhınmaması,sa- nık vekülerinin bazırhk somşturma evrakuu incdeyenıemeteri, savunma hakkının önenıli ölçüde zedelenme- si olarak değeriendiriliyor. Savunucusu (avukatı) olmaksızın yürütme organına bağlı olan polise soruşturma ve sorgulama hakkının ta- nınması, yasak soruşturma yöntem- lennebaşvurulması ve işkenceye ka- pı açmaktır. Polisin, savunucusu ol- maksızın yaptığı soruşturma, aldığı ifadeler ve düzenlediği fezlekelerin mahkemece verilen kararlara daya- nak yapılması, yürütmenin yargı ala- nına ciddi bir müdahalesidir ve adil yargılama hakkının yokedilmesidir, deniliyor. Yine DGM'lere ve onun uygula- malanna karşı olanlarterör suçlan için ayn bir infaz uygulaması yapılması- nın haksızlığma değiniyorlar. Ceza- lann infazıyla ilgili yasalarda ceza- sının yaklaşık %40'ını tamamlayan hükümlünün koşullu (şartlı) salıve- rilebilecegi öngörülmüşken terör suç- lannda bu oranın 3/4 olarak kabul edilmesini, yani terörsuçlusunun ce- zasının ancak 3/4'ünü ıyi halle ta- mamladıktan sonrakoşullu salıveri- lebileceğini, bunun ise insan hakla- nna, eşitlik ilkesine aykın olduğunu ıddia ediyorlar. tşte bütün bu ıtirazlar, Avrupa İn- san Haklan Mahkemesi'nde Türki- ye aleyhine açılmış ve henüz sonuç- lanmamış davalarda, bildiğim kada- nyla ileri sürülmüştür. Aynca açıla- cak yeni davalarda da konu edilece- ği kesindir. Büyûk olasılıkla da bu id- dia ve ıtirazlar haklı görülerek Tür- kiye tekrar yenı düzenlemeler yap- mak zorunda bırakılacaktır. Bu nedenle DGM'lerle ilgili ana- yasada yeni düzenlemeler yapılır- ken şimdiden bu hususlann da dik- kate alınması, anayasa değişikliği sı- rasında şayet DGM'lerin tümden kal- dmbnası düşünülmüyor ise 2845 sa- yılı DGM'lerin Kuruluş ve Yargıla- malan Usulü Hakkındaki Kanun'da, CMUK'ta ve cezalann infazıyla il- giliyasalarda gerekli değişiklikve dü- zenlemelerin yapılarak DGM'lerin farklı soruşturma, yargılama ve in- faz uygulamalanna sonverilmesi yo- luna gidilmelidir. Sonuç olarak, DGMTenfc yapıla- cak değişildikler Avnıpa'nın bir sü- re daha malanıp gö/ünü boyamavı amaçlayan bir makyaj ta/etemekten ibaret ohnamah. toptumun uzun va- deli cıkarkn doğrultusunda demok- ratikleşmeye yonetik\<eni bir adım at- ma firsaü olarak değerkndirflmefr- dir. Başsız, Bacaksız, Kolsuz! B atı'nın kültür kentlerinde yontu (heykel) ve büst gibi yontu sanatı örnekleriyle be- zenmış alanlarveparklar vardır. Üçbınyıl- lık kültür kenti, 12miryonluklstanbul'daiseyok- tur. Bu sanann ürünleri toplumumuzun günlük ya- şamında gereken saygın yerini alamamıştır. Istan- bul'un şurasına burasına yine de kimi yontular yer- leştirilmiştir. Aradan geçen yıllarda bazılan ses- sizce kaldınlmış. depolara atılmış ya da apar to- par gözlerden ırak köşelere götürülmüştür. Sağ- da solda duranlann da durumu pek içler açıcı de- ğildir. Tophane otobüs durağının hemen arkasında, kü- çük, bakımsız bir park vardır. 1970'li yıllann ba- şında, hangi çalışma bakanı idi bilinmez, buraya bir emekçi heykeli kondurtmuştu. Yanı başmda- ki küçük Iş ve Işçi Bulma K.urumu binasının ka- pısında, Almanya'ya gidebilmek umuduyla gün- lerce, bazen haftalarca uzun kuyruklarda sabırla bekleşen on binlerce emekçinin simgesi olsun is- temişti sarunm. Yontu betondandı. 1920'li yıllar Almanyası'nın o kaba yontulannı anımsatıyordu. Önce ellerini kopardılar. Bıleklerinden kırdılar. Hiç kimsenın sesi çıkmadı. Basında birkaç satır olmaktan öte- ye geçmedi. Başka bir ülkede olsa olay yarata- cak bir saldın idi bu. Emekciler kenti lstanbul'da kimse yürümedi, yumruklar havaya kalkmadı. Kınama bildirisi yayımlayan, saygı duruşu yapan da olmadı. lşçi sendıkalanndan ses çıkmadı. Ateş- li konuşmasını pek seven sendika genel başkan- lan, yöneticileri sus pus oldular. Emekçi, yontu- suna yapılan o saldın karşısında nedense sessiz kaldı. Sonra 1980'U yıllar geldi. Sendikalar kıyı- ma uğradı. lşçi haklan tırpanlandı, budandı. 12 Eylül cuntasından önce 4 milyona ulaşmış sen- dikalı işçi sayısı hızla eridi. Tophane'nin emek- çi heykeli kolunu yitirdi, başıru ve bacaklannı da. Oldu tam bir beton yığını. lşçi sendikalan 194S sonrasında "demokrasi- ye geçjş" göstermeliği gereği oluşturulmuş, yö- netenlerin buyruğu üzerine kurdurulmuştu. Sen- dikalar Türk işçisinin hakkını, kısa dönemler dı- şında, hiçbir zaman doğru dürüst koruyamadı. Mîlyonlarca emekçi 50 yıl süresince halkçı ve iş- çi partüeri yeğlemedi. Büyükkent gecekondula- nna sığınmış çalışan kesim sandığa gittiğinde hep kapitalizm yanlısı sömürücülere verdi oyu- nu. Kendisini bılinçlendirecek bilgiiiönderler'den çoğu kez yoksun kaldı. Türkiye emekçisinin simgesi şimdi Tophane'de zavallı bir beton yığını. Başsız, bacaksız, kol- suz... AHMETARPAD PENCERE Devenin Başı!.. Türkçemizin zenginliğinde Apo davasını özetlemek çok koiay: Baş, kellesini kurtarmak istiyor.. Kafası bu yönde çalışıyor. • "Teröristbaşı"run kellesi, Batı'da birinci de- recede ilgi görüyor... Ya kafası?.. "Kafa büyük, içi boş.. Kulağından tut, çifte koş!.." Dilimizde insan boynunun üstüne oturtulmuş organa ilişkin üç sözcük var: Baş.. Kelle.. Kafa.. Apo'da kelle kulak yerinde, ama, teröristba- şının yola çıkarken kellesini koltuğuna alama- dığıdabelli.. Ülkeye başbelası olduğu da açık; devtete baş- kaldırmasına karşın yaptığı işe baş koyma- mış... Başa geçmiş, başı çekmiş, baştankara git- miş, Ali kıran baş kesen olmuş; iş, baş verme- ye gelince, boş vermiş; yan çiziyor. Peki, ne yapalım?.. "Asmayalım da besleyeiim mi?.." • "Yedi delikli tokmak, Bunu bilmeyen ahmak!.." Bil bakalım nedir?.. "Baş " değil mü.. Ancak sen bilmeceye bak- ma!.. Baş anlam değiştirir, kimi zaman kelle olur... Kimi zaman kafa!.. "Başı çekmek" başka anlama gelir, "kafayı çekmek" başka anlam taşır. "Kafadan çatlak" bir bakıma "kafadan gay- n müsellah" demektir. Peki, başsız örgüt olur mu?.. Ya kafasız baş?.. Apo, başsız örgütün kafasız başı mı?.. Yok- sa kellesinin derdine düşmüş zavallı baş mı?.. Kafayı mı yedi Apo?.. Kafası mı kanşık?.. • Dünya medyası teröristbaşının mahkeme- deki konuşmalan karşısında şaşırdı, düş kınk- lığına uğradı... Kimisi dedi ki: - Yok devenin başı!.. Teröristbaşının Sevr tezgâhında dokuduğu kumaşın astan yüzünden pahalı geldi. Tevfık Fikret ne demişti: Vaktiyle bir devenin bir başı varmış.. • Başsız deve olmaz, masal bu ya.. Başsız deve olur mu?.. • ' "" Finans hocası! Toprakbank'tan değerli öğretmenlerimi^e öıe\ kredi kartı: Öğretrnenkart. Öfırntmenkart'ı kofilsiz alabilir, Turkıye ve dunyamıı her yerinde alışveriş yapabilir, binden (azla ATM'den nakit avans çekebilir, topladığınız Toprakpuan'lar karşılığında cazip armağanlar kazanabilirsiniz. Öğretmenlerimizin hayatını kolaylaştıracak Öğretrnenkart, yalnız Toprakbank'ta! .toprakbank.com.tı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle