24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 HAZİRAN 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Ölümünün 36. yıhnda ünlü ozanm eşyalarmın sergilendiği anı odası bugün açılıyor NâgmHîkmetMüzesi'neilkadun • Salonda ağırlıklı olarak 30'lu yıllarda Piraye Hanım ve oğlu Memet Fuat'la birlikte kullandığı ve Piraye Hanım'ın titizlikle sakladığı eşyası yer alıyor. • Anı odası, Samiye Yaltınm ve kızı Ayşe Yaltınm, Vera, Galina, tlhan Selçuk ile İsmail Hakkı Balamir'in ve Nâzım'ın Moskova'daki dostlannın yaptığı bağışlarla oluşturuldu. Nâzun'ın elişleri MEMET FLAT Nâzun, Piraye'ye yazdığı bır şiinnde şöyle der Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan bir şeyler oymahyım yine: bir çekmece bir yüzük, ve ûç metre kadar ince ipekli dokumalıyım. Uzakta kaldığı sevdiklenne, onlan düşünerek el ışleri yapmak. salt şıırsel bir söz değıl, gerçek bir olaydı Nâzım için. Piraye"ye gönderdiği kendi elinden çıkma armağanlar pek çoktu. Ben onun dokuduğu kumaştan annemin diktiği beyaz bir pantolonu birkaç yaz giymiştim. Suzan için ceviz ağacından oyduğu pudralığın ıse, üstü- ne bir atlı deseni çiz- digi aynasını da kendı dökmüştü. Cezaevlerinde •f, bir yolunu bulup ışliklere sokulur, ustalarla dostluk kurar. önce onlara çırakolup ışı kavrar. geleneklerinı, ola- naklannı öğrenır, sonra yenilikler düşünmeye. öneriler getirmeye başlardı. Oymalannda çeşıth ağaçlar kullanıyor, ama sanınm en çok cevız ağacını seviyordu. Bır gün bakıyordunuz, kıl testere kullanarak bir tepsi yapmış, bır gün bakıyordunuz bır yontucu gibi keskilerle çalışarak bır kuru ya da bır yüzük oymuş. Bır atnpulün içinı çıkanp çevresini boncukla kaplıyor, düz yerde dikine durabihnesi için gene boncuktan yuvar- hft bir taban ışlıyor. üstüne de cevizden bır kapak kondu- nıyordu. Boncukla yaptığı saatlikler bayağı usta işiydi. Kültür Senisi - Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Anı Salonu. bugün açılıyor. Ölümünün 36. yı- hnda şairin anısına açılan salonda, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat VakfVna çeşitli dönemlerde ba- ğışlanan Nâzım Hikmet eşyalan sergilenecek. Nâzım Hikmet Vak- fı, Nâzım Hikmet'in 100. doğum yılı olan 2002'nin 'Uluslararası Nâznn HUanetYıh' olması için bir dizi çalışmabaşlattı. Uluslararası Nâzım Hikmet Yılı için UNES- CO'ya ilk başvuru 1992 yıhnda yapılmıştı. Bugün aynca Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Sergi Salo- nu 'nda Mustafa Asher, Aydm Ayan, Sadık Ahmok. Femıh Başağa. tb- rahim Çiftçioğlu. Devrim Erbil, Mengü ErteL VeyselGünay. Ergin tnan Güberen Kayah. Hayati Mis- man. Mustafa PilevnclL Gürol Sö- zen. FahriSümer. SüleymanSaim Tekcan ve Hanefı Yeter'in yapıt- lanndan oluşan özgünbaskı sergi- si açılacak. Ankara Nâzım Kültürevı'nde ise 'Nâzıın Arannzda' başlıkh et- kınliklergerçekleştirilecek. Etkin- likler kapsamında Nâzım Kültüre- vı bünyesinde çalışmalannı yürü- ten fotoğraf sanatçılannın 'Baş- larken..' başlıkh fotoğraf sergısı bugün açılacak. Aynca hafta bo- yunca Emin İgüs'ün 'Gelenekten Ezgüer' başlıkh söyleşi ve dinle- tısi, Emin Karaca'nın katılacağı imza günü ve söyleşi. 'Aydın ve Sorumluluk' başlıkh panel ve şi- ir dmletıleri izlenebilecek Çeşitli kişüerin bağışlan Anı odasında Nâzım Hıkmet'in hapıshane yillannda yaptığı masa- sı, kız kardeşi Samiye Hanım'a hediye ettiği dikiş kutusu, Nâzım Hıkmet'in kendi kütüphanesinde yer alankitaplar yer alıyor Nâzım Hikmet'in yatak başı. yemek ma- sası ve evinde kullandığı perdeler ıse Memet Fuat'm tarifleri üzeri- ne ashna uygun yapılarak sergile- necek. Anı odası. Memet Fuat, Sami- ye Yaltinm ve kızı Ayşe Yaltmm, Vera, Galina, tlhan Selçuk ve bir dönem Nâzım Hıkmet'in avukat- lığuu yapaa İsmail Hakkı Bala- mir'in ve Nâzım'ın Moskova'da- ki dostlannın yaptığı bağışlarla oluşturuldu. Nâzım'ın banyo izniyle çıkıp Piraye'nin kaldığı otele geldiği bir gün Bursa'da çekflmiş fotoğraf. Anı Odası'nda aynca Rusya'dan gelen ve Samiye HanınrTın hedı- ye ettiği biblolar, tavla, Nâzım Hik- met'in Cihangir'deki evde oturur- ken taksıtk satın aldıklan pembe yemek takımından geriye kalan çorba kasesi yer alıyor. Abklin Dino,Avni Arbaş, Sadet- tin MoreL, A. tzaksan. Jak İhmal- yan ve Celfle Hanım'ın yaptığı Nâ- zım portreleri \e Nâzım'a hediye ettikleri diğer resimler de anı oda- sında görülebilecek. Nâzım Hikmet'in el yazısı not- lan, mektuplan ve şiirleri ise pa- nolar üzennde sergilenecek. Rus bir ressamın yaptığı, Volga Nehri kıyısında bir kulübenin tas- viredildiği resım de anı odasında yer alacak. Bu resimde yer alan kulübe ise Nâzım Hikmet'in Rus- ya'da kaldığı dönemde şiirlerini yazdığı kulübe. Vera, Türkiye'ye gelirken daha önce Nâzım Hik- met'e bu resmini satmayan ressa- mı bulup bu tabloyu ondan alarak Nâzım Hikmet Vakfı'na bağışla- mıştı. Nâzım Hikmet'in açhk grevi > apüğı sırada, kendısine açhk gre- vını bırakması istemiyle gönderi- len çağn da anı odasında yer alan ilginç parçalar arasında. Bu çağ- nda Halidc Edip Adrvar, Sait Fa- ik, Sabahattin Eyuboğlu, Oktay Rifat, Cahit Sıtkı Tarancı gıbı bır- çok değerlı ismin ımzası bulunu- yor Önce Pabto Neruda'nın Nâzım adına aldığı ve daha sonra 1951 yı- hnda Nâzım Hikmet'e venlen Ba- nş Ödülü, ödül törenınde çekilen resımler. albümler ve Nâzım Hik- met'in kendı resim çahşmalan da anı odasında sergilenecek. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Genel Sekreteri KıymetCoş- kun. Nâzım Anı Salonu'nun, kur- mayı düşledikleri Nâzım Hikmet Müzesi'nin bir parçası olduğunu söylüyor. Nâzım Hıkmet'in kendi el yazı- sı çahşmalan, mektuplan, kendi- sine gelen ve farklı dillerde yazı- lan mektuplan ise önümüzdeki yıl- lardaaçılmasıplanlananbilgimer- kezınde araştırmacılara sunulacak. Ancak Kıymet Coşkun. bu çalış- malann ağır ilerlediğini ve maddi desteğe gereksinim duyduklannı vurgulayarak "Bu malzemeier d- den geçirilerek onanlmalı ve bügi merkezi kurularak kuşaktan ku- şağa aktarümalT dedi. YAPINT KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK YAP! KREDİ ARTS FESTIVAL YAPI KREDİ S A N A T FESTİVALİ 1999 Buenos Aires Tango Anibal Pannunzio Dans Topluluğu Arjantinli Anibal Pannunzio Topiuluğu, dünyaca ünlü Buenos Aires Tango adlı gösterilerinde dans ve tangonun en güze! örneklerini sunuyorlar. Arjantin tangosu ve halk danslarının sergilendiği gösteri Arrabal, La Ciudad, Patio Gaucho ve En El 40 adlı bölümlerden oluşuyor. Cemil Topuzlu (Harbiye) Açıkhava Tıyatrosu, Saat: 21.15 Bilet Fiyatları: 8.000.000 TL, 6.000.000 TL, 4.000.000 TL. Bilet Satış Noktaları • Yapı Kredi Yayınları Galatasaray Kitabevi (0212) 252 67 45 • Atatürk Kültür Merkezi (0212) 252 79 36 - 252 79 37 • Akmerkez Vakkorama (0212) 282 09 65 • Suadiye Vakkorama (0216) 350 87 42 (Biletlerinizi, gösteri günü Saat: 17.00'den itibaren Cemil Topuzlu (Harbiye) Açıkhava Tiyatrosu gişelerinden de temin edebilirsiniz.) Telefonla Rezervasyon (0212) 249 18 29 Internetten Bilet Satışı http://www.superonline.com/ykykultur MATH1LDE MONMER'IStN GÖSTERİSİSAHNELENİYOR 'Dans, ütopyanın bedene uyaıianmasıdır' YAPI^KREDi Kültür Servia - Mont- pellier Ulusal Koreog- rafi Merkezi"nin yönet- menliğını yapan Mat- hilde Monnier'nın üç bölümden oluşan aşa- mah gösterisinin ılk bo- lümü olan "O Yerier- den", Montpellier ve Pa- ris'ten sonra 11 Ulusla- rarası lstanbul Tiyatro Festivah'nde sergileni- yor Buradan Avıgnon Festivali'ne gidecek olan yapıt Adelaide, Weimar. Hannover 2000 gibi sa- nat merkezlerini de ziyaret edecek. "O Yerlerden", güncel olayların sahne- ye yansıması olarak nitelendiriliyor. Otıs- tiklerin dünyasma eğilen çahşmalara ve gösterilere imza atan Mathilde Monnier, bugün radıkal sağ görüşleri eleştnmek için yenı düşünce yöntemlerinin peşinde. "O Yerterden"le ilgıli olarak şöyle diyor ko- reograf: "tnsanın getiştirmeye çahştığı dü- şünceiere,onlan kahplara sokmayacak bir isim kov ması kadar zor bir şey yoktur. Di- ğer sanat dallannda bir ad bulmak gibi bir zonınluluk her zaman olma> abilrvor, ama dans söz konusu olduğunda bu bir gerek- Iflik haline gelryor." O Yerlerden' in bana gö- re etkile>icibir yankısı \ar. Burada'yer' söz- cüğüönemli;ti>^ıtrodada yer teması çok onemlı- BBHjB tSTiJMlttL dir. Geçen yıllarda farklı | g ü | TtVKTİB HSTİVAÜ sahne kullanımlannı be- nimsedikten sonra büyük salonlarda sahnelenebile- cek ve böylece daha kala- balık bir izJcyici kitlesine ulaşabilecek bir gösteri hazırtamak istedirn. Bu anlavış, dü- şüncelerimi sahnede rahatça ifade etmemi sağuyor." Dansı ütopyanın bedene uyarlanması olarak yorumlayan Monnier. "Aşmsağgö- rüşlere karşı sa>'aşabilmek için uygun araç- lar bulmalıyız"' diyor. "O Yerlerden"de izleyiciler aslında üç perdelik bir oyunun ilk bölümünü görecek- ler lkinci ve üçüncü perdeler 1999 sonba- hannda sahnelenecek. Başka bır deyişle, bu aşamalı bır gösteri. Sanatçıyı bu gös- tenya hazırlamaya iten soru şu olmuş. "Bu- gün 'topluluk" kavramına nasıl yaklaşıyor- sunuz? Düşünce topluluklanna nasıl yak- laşıyorsunuz?" Süreklı olarak sorgulayan. araştıran bir sanatçı Mathilde Monnier "Sanatçılarurun özverili çahşmalan benim için çok önemlivdi. Tek başına sahnede \ar olabilen, doğaçlama yapabüen, ama bu sı- rada daha önceki gösterilerime oranla da- 'O Yerlerden' bugün ve yann AKM Büyük Salon'da. ha yoğun, daha karmaşık ve daha belirgin bir koreografısi olan bu oyunun iç dinamik- leri ile uyumlu olabilen, çok başanh yo- rumculara ihtiyacım vardı. Bu nedenle yo- nımculanm benim için çok önemliT Mathilde Monnier "O Yerierden"i ha- zırlarken bırçok metinden yararlanmış. Bunlann arasında Beckett'm metinlerini ve ressam Dubuffet'nin >aşamının son gün- lerinde 'yer'le ılgili söyledıklenni sayıyor. "Bireyin toplumdaki yerini düşündüğfi- müzde bireyin işgal ettiği bu yerin her ge- çen gün biraz daha genişlediğini görebili- riz. Topluluğu n yeri ise artık yenibir ütop- ya olarak karşımıza çıkıyor. Dans, bu ütop- yanın bedene uvarianmasıdır; kimi zaman bir bedenden ötekine,kimi zamanda farkh figüıierden ild ya da üç bedene bula- şan bir ütopyanın sahne- de var ohnasıdır." Politik görüşlerinı dansla dile ge- tıren Mathilde Monnier'ye göre. toplumun bugün olağan karşılama- ya başladığı radıkal düşüncelerle mücade- le edebilmek için başka düşünce araçlan, somut araçlarbulunmahdır. Radıkal sağ dü- şünceler toplum ıçm tehlikelidir ve bu dü- şüncelenn aynı zamanda insanlan aldatan bir yönü vardır. "O Yerlerden"de Alman ekspresyonız- minin özgün dans estetiğinin ve bu akımın bihnçli ya da bilınçsız olarak totaliter ide- olojilerle kurduğu yakın ılişkilerin yansı- masını görmek mümkün. Hem karanhk hem de aydınlık bir yapıt bu. Monnier'nin bütün çahşmalannda her şey karardı de- diğiniz an. ta köşelerde bir yerde bir kıvıl- cım parlamaya başlar. Aynı kıvılcımı bu- rada da görmek mümkün. Bu çalışmada da- ha önce de "Prometheus'un Ozgürlüğü" ile festnalın konuğu olan ünlü kompozi- tör Heiner Göebbds' ın tahta ile metali kar- şı karşıya getiren muhteşem bestesınin payını unutmamak gerekir. ODAK NOKTASI AHMETCEMAL Okuyan Gençliğe Açık Mektup (II) Sevgili okuyan gençler, Geçen haftaki mektubumda neden sizden ön- ceki kuşaklardan artık bir şey beklemediğimi ve yal- nızca sizlere umut bağladığımı açıklamaya çalış- tım. Bu açıklama aynı zamanda hep daha çok okumanız, daha çok bilgi edinmeniz ve tartışma- nız için üzerinize düşmemin de gerekçesi niteîtğin- deydi. Bugün sizlere neden yalnız olduğunuzu, daha doğrusu genelde büyükleriniz tarafından birkaç kuşaktır ne türden bir yalnıztığa itildiğinizi anlatma- ya çalışacağım. Bu, aslında çoğunuzca zaten al- gılanan bir yalnızlık ve ondan kurtulmak için kimi girişimlerde de bulunmaktasınız. Gelgelelım bu gi- rışımlerin çoğunun sonuçsuz kaldığını sizler de görmektesiniz. Kanımca sonuç alamamanız, bu yal- nızlığın yeterince çözümlenememesinden kaynak- lanan bir durum - nedenleri iyi bılinmeyen yalnız- lıklara çare bulmak, olanaksızdır veyanlış çareler, ancak yeni bunalımların kapısını açabilir. Sizler, Batı'daki gençlerin artık geniş ölçüde aş- tıklan, henüz bütünüyle aşmış olmasalar bile, yi- ne de sizinkinden çok farklı olan bir yalnızlığı ya- şamaktasınız. Bu fark, onlannkinin artık çok geniş ölçüde kendilerince seçilmiş bir yalnızlık niteliğini taşımasından kaynaklanıyor - yani bireyin bir ka- der diye algılamak yerine, sorumluluğunu tek ba- şına taşıdığı bir yalnızlık. Belki de, insanın kendi iç çelişkilerinden kaynaklanma bir yalnızlık veözgür- Iük bilinciyle yetıştınlmiş bireyin kendi özgür se- çimlerinin sonuçlarıyla hesaplaşması, dışardan benımsetilmış olanlarla hesaplaşmak zorunda kal- masından her zaman daha yapıcıdır. Oysa sizler, yani bu ülkenin okuyan gençleri, birkaç kuşaktır böyle bir özgürlük bilincinden bi- linçli olarak uzak yetiştirilmektesiniz. Sizin en bü- yük yalnızlığınız, özgür seçimleriniz sonucu tek başınıza kalmayı yeğlemiş olmaktan kaynaklanmı- yor. Asıl yalnızlığınız, hep kalıplan öğrenmenin gö- rev diye belletilmesinin, gerçek anlamda bir ahla- ka giden yolun ancak insanın kendi ahlakını önce kendi iç dünyasında yaşamasından, yaşadıklan- nın ahlakını da savunmayı öğrenmesinden geçe- bileceği gerçeğine karşın, hep çogunlukla hangi erdemleri savunduğu belirsiz ve düzmece ahlak ku- rallarıyla yaşamak zorunluluğunun yol açtığı bir yalnızlık - ya da gönüllü olduğu hiç de söylene- meyecek bir iç sürgün. Maddeye bağlı degerlerin ve tekdüze yaşamla- rın egemen kılınmak istendiği günümüz dünya- sında Batı gençliğinin de yaşadığı yalnızlıklar var. Ama o gençlik, yalnızlıklarını daha antikçağın tra- gedyalanyla birlikte yaşamın ve dünyanın acıma- sızlığına, bu dünyayı yönetenlerin keyfiliklerine bo- yun eğmemeyi öngörmüş bir düşünce mirasının ve en geç Rönesans'tan bu yana da trajıkliği ile kendi iç dünyasında hesaplaşma geleneginin ze- mininde yaşıyor. Bu ülkenin okuyan ve düşünen gençtiği ise bir ümmet toplumunun yıkıntılan üs- tünde yükselen cumhuriyetin, yani akıl toplumu- nun genç üyeleri olarak, kaç kuşaktır aklın, aklının gösterdiği yolları özgürce seçememenin bunalım- lanyla, akıl-dışılığı haklı olarak yadsımanın kendi- sini sürüklediği bir tür toplum-dışılıkla boğuşmak zorunda. Peki, cumhuriyetimiz kurulalı beri bu, hep böy- le miydi? Hayır. Anımsayacaksınız, ilk mektubumda şöyle de- mıştim: "Fikrihür, vicdanıhürkuşaklaryetiştirme- yigenç cumhunyetimizin neredeyse variıkkoşu- lu sayan o ışık-adam'ın, Mustafa Kemal'/n ar- dından sanki gün geldi, birileri çıkıp: 'Yo, artık bu kadan da fazla!' dediler, 'Neymiş, düşünen ve tartışan gençlik? Gençlik dediğin, yalnızca söz din- ler, o kadari" Evet, demek ki bırzamanlar hemea- her şey, sizin için daha farklıydı. Bir zamanlar köy enstitülerinde okuyan gençlerin Faust'u seyret- meleri için devlet tarafından Ankara'ya getirilme- leri ile günümüzde, yine ülkemizdeki bir Faust temsili hakkında "ahlaka aykınlık" nedeniyle ay- nı devletin savcılarınca soruşturma açılması ara- sındaki fark gibi! Mustafa Kemal'in cumhuriyetindeki genç ku- şaklar, sizin bugünkü yalnızlığınızı hiç yaşamadı- lar. Çünkü onlara kendilerini -isterlerse- yaşamla- rının sonuna kadar hiç bırakmayacak bir dostun varlığı, aklın varlığı ve gücü, hep anımsatıldı. Ve an- cak bilgiyle sürekli beslenen, sürekli tartışma ze- mininde kalmasına olanak tanınan bir aklın güçlü olabileceği gerçeğinin bilinciyle, akıllannı besleye- bılmeleri için elden gelen yapıldı. Bütün bir dünya edebiyatının ve düşünce mirasının eserierı, Dev- let eliyle o gençlerin her an ulaşabilecekleri kitap- lıklara aktanldı. Köy çocuklanyla Homeros'lar, Yu- nus Emre'ler, Shakespeare'ler ve Goethe'ler tar- tışıldı. O ışıklı günlerin hiçbir ögretmeni, kalkıp öğ- rencilerine: "Siz yalnızca derslehnize çalışın, baş- ka şeyierie ilgilenmeyin!" demedi; bunun tersini söy- ledı. O öğrencilerden dünyaya ve yaşama hep Ho- meros'un, Yunus Emre'nin, Shakespeare'in, Go- ethe'nin ve daha nicelerinin uçsuz bucaksız ufuk- lanndan bakmaları ders diye öğretildi. Böylesine bilgelikterle örülü bir dokuda, sizinki- si gibi yalnızlıklara elbette yer yoktu. Bir dahaki mektupta buluşmak üzere... e-posta: ahmetcemaKg superonline.com BUGUN • BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde Seten Gülün'ün katılacağı 'Cazda Modal Armoni ve Kontrpuan' başhklı söyleşi saat 18.30'da başlayacak. (292 06 55) • M t l l İ REASÜRANS AUDITORIUM'da saat 19.00,'da şef Rengim Gökmen yönetımindekı MüTi Reasürans Oda Orkfstrası. Patrik Jablonski'nin (piyano) eşliğinde MozarL Grieg, Nieben. Sibefius ve Weber'uı yapıtlanndan oluşan bir konser sunacak. (231 47 30-31) • ADAM KİTABEVt'nde 18.30-20.30 saatleri arasında Aynntı Yaymlan tarafından düzenlenen, Nurçay Türkoghı'nun katılacağı 'Medya ve Etik' başlıkh söyleşi yer alıyor. (518 76 19) • JAZZ CAFE'de Gürol Agırbaş (bas), Ozan Doğulu (davul), Birol Agırbaş (perküsyon) ve Vural Şerifoğlu'nun (vokal) sunacaklan 'Gürol Ağırbaş- Bas Şarkılan' başhklı dinleti saat 22.30'da başlayacak. (245 05 16) • İFSAK'ta Ersin Alok'un seçiciliğinde gerçekleşecek 'Su' konulu 'Ayın Saydam Yanşması' yer alıyor. (292 42 01)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle