Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHUBİYET 27 HAZİRAN 1999 PAZAR
DİZIYAZI
beyinleryıkanıyor"İlkokuiu bitirdikten sonra ka-
rar verdim okumaya. Ama ba-
bam küçükken ölmüş. Anama üç
dönüm tarla ile iki baş öküz mi-
rasbırakmışa YoksuMuk, güçsiiz-
dük. Nasü okuyacaktım ben? Va-
şamam için okumam gerekliy-
dL_"
"Evet"
" Vedüştük yoOara. tlçeyeindhn.
Oradan Bursa'ya. flkokula biraz
geç gittiğim için on dört yaşınday-
dım aşağı \uka-
n.Ka>aflardeni-
len bir yerde
ayakkabı saûyor-
lar, incik boncuk
falan.
Birisi yaklaştı
yanıma. \k saçh,
sakalh, orta yaşh
birisi. Garipliği-
misezüuemişola-
cak, 'Sen nereli-
sın' diye sordtı,
söyledim. Birdenbire tsındmı ada-
ma be. Uzatmavayım, aldı beni
evinegötürdü. Ortaokula yazıkum
az zaman sonra..."
"Korkmadın mı adamdan?"
"Çocuklan vardı ben vaşında.
Temiz bir evi, kansL- Okumak ge-
rekliydi, diyorum. bir tesadiif iş-
te_."'
-Sonra?"
"Hem dersime çahşıyor. hem
Kuran öğreruŞordum. Namaz kd-
Nasıl
Nurcu
oldu?
masını biliyordum zaten. Çoğu
dualan da bili>ordum. Böylece
girdinı aralanna. Boş zamanla-
nmda risalelerini okuyordum.
Said-i Nursi'nin. Kaptınnıştım
kendimL. l'zatmayayım tam 15
yıL_"
"15 yıl uzun bir süre... Nasü
kurtardm kendini?"
"Ben 15 yıi bilinçsiz Nurcuy-
dum_ Sonra beş yıl bilinçliydim.
Ama baktım, kendimi toparla-
dım. Bu işin sa-
pıkJık olduğunu
sezinledim. Bir
ruh doktoruna
gittim. Bolbolga-
zetekitapokuma-
ya başladınu."
"Nasıl çalışır
bunlar?"
"Yoksul köylü
çocuklarını kü-
çük vastanyaka-
lar bunlar.Okut-
mak için alırlar yanlanna... Din
maskesi Ue bir giizel girerler be-
yinlerine. Sonra risaJeleri verirler
ellerine. İşte sana birinci sınıf bir
şeriatçı çıkar küçük yaşta. Bir kez
Atatürk düşmanlığı içkiyle soku-
lur kafalara. fçtd içenler kâfirdir
onlar içîn, Sonra bir Nurcunun ev-
lenmemes telldn edifir. E\taıse da-
hi, Nurcu kadınta evienmesi zorun-
lu tutulur. Bu risalelerinde vardır
Said-i Nursi'nin-."
Nur kamplan öğrencileri... Yaşlar 8 ve 40 arasında değişiyor..
F
ıl: 1993... Ay Afustos.. Cumhu-
riyet'ten Gündüz tmşir, Ahmet
ŞÂ ve LeventGencedi, "Fethul-
lah OkuilarTnı gündeme getir-
di... Acaba diğer gazeteler ne ya-
pıyorlardı? Sustular...
lşte 6 yıl önce olup bitenler...
Fethullahçılar ilkokul mezunlan arasından
seçtiklen öğrencileri, kendi denetimlerindeki
Nilüfer. Fatih Erkek. Samanyolu, Yamanlar ve
Serhat adlı özel Iıselerde eğiterek üniversiteye
hazırlıyor.
Tarlkat liseierl
Türkiye'dekı en yaygm ve etkili tarikatlar-
dan biri olan Fethullahçılar. ilkokulu bitirenler
arasından seçtıkleri gençlen kendi "özd" lise-
lerinde eğiterek üniversiteye hazırlıyorlar. "Frt-
hullahçıJar"ın denetlediği liseier, üniversitegi-
riş sına\ lanndagenellikle "tulumçıkaranokul-
hur" olarak dikkati çekiyorlar.
Derlenen bılgilere göre, geleceğin Fethullah-
çı kadrolannı yetiştirmek amacıyla ilkokul son-
rası alıp üniversiteye kadar ^ - ı ^ ^ — ^ — —
eğjttikleri çocuklan Bursa'da
"Ozd Nilüfer Lises", lstan-
bul da "Fatih Erkek UsesT.
Ankara 'da "Özd Samanyo-
lu Lisesi". Izmırde "Özel
Yamanlar Lisesi" \ e Van'da
"Özel Serhat LisesTnde ye-
tıştıriyorlar. Eğitım kunım-
lannı kullanarak geleceğin
devlet yönetıcilerini kendi
yandaşlan kanalıyla ele ge- ^ ^ ^ - ^ ^ ^ ^ —
çirmeye yönelen bu çok yönlü ve uzun erimlı
"strateji"nin destekçilerinden birinin kurucu-
lan arasında "ünlfi" gazeteci Fehmi KonTnun
da bulunduğu Ensar Vakfi olduğu söyleniyor.
Bir tür "özel imam-hatip hsesi" niteliğini ta-
şıdığı ılen sürülen bu eğitim kurumlannda öğ-
renciler. normal ortaokul ve lise derslerinin ya-
nı sıra yoğun bir din eğitimi de görüyorlar. Bu
okullardaki çocuklann gerek yatacaklan öğ-
renci yurtlan. gerekse yaz tatilleri, aynı şeriat-
çı güçler tarafından örgütleniyor.
Oğrenciler, genellikle bu okullara ait pansi-
yonlarda ya da aynı tarikata bağlı kişilere ait öğ-
renci yurtlannda kalıyorlar. Yaz tatillerinde de
bu öğrencılenn biraz "tatil", daha çok da "din-
sel eğitim'' yaptıklan yaz kamplan kuruluyor.
Cumhuriyet muhabirleri, bu okullann en ün-
lülerinden biri olan Bursa "Özel Nilüfer Lise-
si'" ile ilgili ilgınç bilgılerderlediler ve Avşa Ada-
sı'nda açılan aynı *lise"ye ait yaz kampına gir-
diler.
Özel Nilüfer Lisesi, Bursa'da "Fethuflahçı
r
görüşü benimseyenlenn denetim ve yönetimın-
de olmasıyla tanınıyor. Adeta "özel imanvha-
tip lisesi" konumunda olduğu belirtilen Özel
Nilüfer Lisesi. aşın dinci ailelerin çocukiannı
gönderdikleri. pansiyonu da bulunan bir okul.
Okula sadece erkek öğrenci kabul ediliyor. Okul-
da bayan öğretmen ve bayan görevli çalıştınl-
mıyor. Okulun öğrencileri ÖSS ve ÖYS'de "tu-
lum" çıkarmakla tanınıyorlar. Nitekim lise,
1991-92 öğretim yılında başan sıralaraasmda
ÖSYM kayıtlanna göre Bursa birincisi.
Okulun yönetim birirrüerinin bulunduğu kat-
lara, görevliler ve konuklar ayakkabılanm ka-
pıda çıkararak girebiliyorlar. Olcul yönetimi,
sadece kendi doğrultulanndaki eylemleri ya da
etkinlikleri görüntülemek isteyen gazetecileri
okula alıyor.
Okul yönetiminin birbaşka özelliği de heryıl
ramazan ayında Bursa bürokrasisine iftar yeme-
ği vermesi. Bu iftarlara ANAP döneminin Bur-
sa valilerinden Erol Çalar ile dönemin Emni-
yet Müdürü Yahya Soy'un da katıldıklan bili-
niyor.
Okul yönetimi, kendi görüşü dışındaki tüm
ilgili ve yetkili kişiler için kapalı kutu.
Lise, ilk olarak Bursa-lstanbul yolu üzerin-
de bulunan Özel Baran Lisesi'nin bir bölümü-
tiren ve dershanede üniversrte sınavtna hazjrb-
nanlarm tercihi.üç aşağı beş yukan a>Tiı. Hemen
hepsinin terdhleri si>asaL hukuk ve sosyal bilim-
ler dallannda yoğunlaşıyor. Maddi durumu et-
vermeyen başanh öğrendler,dini vakıflann kat-
lalanyta okutuluyor. Okulun ortaokul ve Bse bö-
hımlerine taiepolağanüstü. İlkokul son sınıföğ-
rencileri, bu görüşteki kişiler tarafından özd
olarak taramyor, başarüı bulunanlar vdilerin-
den izin almarak Özel Nilüfer Lisesi
1
ne ksyde-
dfliyor."
Yeşilırmak Dershaneleri'nin Bursa'da bir özel
pansiyonu da bulunuyor. Yeşilırmak Dershane-
İeri Ortaöğretim Erkek Öğrenci Pansiyonu,
Maksem Caddesi 46 numarada bulunuyor. Ders-
haneye devam eden, Bursa dışından gelen öğ-
rencilerbu yurtta yatınlıyor. Bu yurdun sorum-
lusu da yine Mehmet Ali Yayıkçı.
Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen ve "Fet-
huflahçı'' görüşe sahip öğrenci ve eğiticilerin ba-
nndınldığı kamp, Avşa Adası'nın en sessiz ve
sakin koyunda kurulu.
Kampın bulunduğu koya hiç kimse sokul-
muyor. Gün boyu dini eğitim ve karate dersle-
te almak için ada merkezine uğrayabiliyor.
Kampta, Türkiye'nin çeşitli yerlerinden ge-
len oğrenciler var. Erdek'ten Avşa'ya günlük tur-
lar düzenleyen Gazep Kaptan, Yddn 1 ve Yü-
maz Kaptan motorlanyla kamp merkezine ge-
tirilmişler. Her grup, başlannda kendi hocala-
nyla geliyor. Hatta her grubun aşçısı bıle fark-
b. Sûrekli gıda maddeleri depoluyorlar. Gezi mo-
torlan, yiyecekleri getirdiği zaman öğrenciler
sahüde sıralanıp elden ele vererek motele taşı-
yorlar. Oğrenciler, beşpr kişilik odalarda kalı-
yor.
Akşam yemeğinden sonra öğrenciler bir sa-
londa toplanıyor ve teypten vaazlar dinliyor,
Kuran okuyorlar. Cuma namazlannı içlerinde
görevli birisi kıldınyor. Kampta görevli, yaşla-
n 25 ile 40 arasında değişen kişiler tarafindan
motelin bulunduğu kısma kimse sokulmuyor.
Kumsalın adeta parsellendığinı belirten görgü
tanıklan, "Kumsiüdangeçnıekisteyeoiere 'Kim-
sin, nereye gıdiyorsun?" şekfinde sorular soru-
yorlv.Sonrada 'Burası dini bir kampa ait, geç-
mek yasak' diyerek geri çeviriyorlar" şeklinde
konuşuyorlar.
ürkiye'deki en yaygın ve etkili tarikatlardan biri olan Fethullahçılar, ilkokulu bitirenler
arasından seçtiklen gençleri kendi "özel" liselerinde eğiterek üniversiteye hazırlıyorlar.
"Fethullahçılar"m denetlediği liseier, üniversite giriş sınavlannda genellikle "tulum çıkaran
okullar" olarak dikkati çekiyorlar. Derlenen bilgilere göre, geleceğin Fethullahçı kadrolannı
yetiştirmek amacıyla ilkokul sonrası alıp üniversiteye kadar eğjttikleri çocuklan Bursa'da "Özel
Nilüfer Lisesi", îstanbul'da "Fatih Erkek Lisesi", Ankara'da "Özel Samanyolu Lisesi", îzmir'de
"Özel Yamanlar Lisesi" ve Van'da "Ozel Serhat Lisesi"nde yetiştiriyorlar.
nü kiralayarak öğretime başladı. Daha sonra
Nilüfer Belediyesi sınırlan içinde yer alan Be-
şevler semtine taşındı. 1988'den bu yana öğre-
time burada devam ediyor.
Üniversiteye hazırlık
Mezun olan öğrencilerin tamamı, aynı nite-
likteki özel dershaneler tarafından "özel statü-
lü öğrend" kaydıyla üniversitelere hazırlaru-
yorlar.
Bu öğrencilerin gırrikleri dershane de Bursa'da
pek ünlü: "Yeşilırmak Dershanefcri" ile Özel Ni-
lüfer Lisesi arasında çok özel bir bağ var. Bu
bağ, "Fethullahçriık ortak paydasından ayn
olarak "Sihn Ozel EğMın Tesisleri AŞ"de orta-
ya çıkıyor. Özel Nilüfer Lısesi'nin sahibi konu-
munda bulunan bu şirketin yönetim kurulunda
yer alan M. .41i Yayıkçı, aynı zamanda "Yeşjhr-
mak Dershanekri"nin de sahibi. Silm Özel Eği-
tim hizmetleri AŞ, Bursa'da birbirleriyle iç içe
görünen bu kuruluşlann ana şirketi görünü-
münde.
Özel Nilüfer Lisesi'ni yakından tanıyan bir
eğitımcinin şu sözleri hayli anlamlı: "Lteeyi bi-
n verilen kampta düzen. eğitımcilerin hoparlör-
lerden yayımladıklan komutlarla sağlanıyor.
On beşer gün süren dönemlerde, 200'ü aşkın öğ-
renci kampta eğitim görüyor. Öğrenciler, oda-
lardan çıkanlan somyalann yerine konan döşek-
lerin üzerinde yatıyorlar.
Kamp hakkında Erdek Cumhuriyet Başsav-
cılığı'na da suç duyurusunda bulunulduğu öğ-
renildi. Bunun üzerine harekete geçen Marma-
ra ve Avşa Adasf ndan sorumlujandarma, "Be-
yaz Saray" adlı kampa anı bir baskın düzenle-
di.
Söz konusu kampla ilgili olarak yaklaşık 1
aydanberi yoğun ihbarlaraldıklanm belirten Mar-
mara Adası Kaymakam Vekıli Ahmet Özen,
" Yapılan ihbarlarda çeşitli ortak özeüikler mev-
cuttu. Kampsıkı bir aramadangeçuüdi. Ancak
herhangi bir suç unsuruna rasÜanıunadL Araş-
armalanmız süriiyor" dedi.
Balıkesir Valilıği'nden temmuz-ağustos ay-
lan için "Bursa Özel Nihîfer Lisesi Öğrenci Yaz
Kamp»" adı altında izın alınan. "kuşucmaz.ker-
vaıı geçmez" bir yerde kurulan kampta öğren-
ciler. hıçbir şekilde adaya inemiyor. Ancak iç-
lerinden belirli kişiler, her gün ekmek ve gaze-
Ensar vakft
Kamptaki bazı öğrencile-
rin de "Ensar Vakfi Haber
Bülteni" adında bir dergiyi
adada bulunan bazı cami
imamlanna dağıttığı öğre-
nildi. Aynca kamp müdürü
olduğu öğrenilen AdemDe-
mirabv ve Mustafa Sabun-
—«•"^——•— cuadlıkışılertarafindandık-
kat çekmemek için imamlara adadan bazı ço-
cuklan ücretsiz kamplanna getirebilecekleri de
söylenmiş.
Kampa öğrenci alımının Bursa'da "Fethulah-
çı" görüş yanlısı Özel Nilüfer Lisesi yönetici-
lerinin organizasyonuyla yapıldığı anlaşılıyor.
Söz konusu irticai eğitim kampımn, îstanbul'da
kurulu, yönetim kurulu başkanlığını Tanju Za-
bun'un yaptığı "Zabun Turizm" den beş yıllı-
ğına kiralandığı ve Balıkesir Valiliği'nden iki
aylığına izin alındığı öğrenildi.
Tarlkat panslyonları... " :
Kuşadası. Manisa, Fethiye yörelerindeki "ta-
rikat kamplan"nı Cumhuriyet muhabirleri or-
taya çıkarınca. yobazlar bırden a\ ağa kalktılar.
Cumhunyet'e, "Cumhuriyetleyaşıt70yuhkga-
zete" suçlamasıyla gerçek yüzlerini sakiama-
ya. örtmeye çalışnlar.
Bu kişiler köşelerinde. özel TV kanallannda
sık sık neler söylüyorlardı?
Şöyle: "Şeriaf düzeninedayalıİslamdevletL.''
SÜRECEK
Suç Duyurusu
Fethullah Güien, Ankara'da gazetecitere Önemfi bir açıkia-
ma yaptyor.
Fethullah Efendi aynen şöyle diyor:
Değişikyerierdenakkğtmızsinyallerlebirhsımaskerierinmuh-
verme temayülleri olduğu söyleniyor. Bazılan aiakadar ol-
mayabilir, Bazs büyükzenginlerde aiakadarolmayabilirier. Ama
şu anda birilerinin ktptrdanışt bahis mevzuu. Hatta, bu konuda
hükümet tarafından kayınlan birinin açık tavn olduğu söylene-
bilir..."
Kamuoyunda "Hocaefendi" olarak bilinen ve bu köşeyi izte-
yenlerin "çokyakından"^tanıdığı Fethullah Güfen, emekfi birva-
iz değil rrtdir? O halde, Fethullah Gülen "askeherin muhtra ha-
zıriığı içinde" crfduğunu nereden haber almıştır? Fethullah Gü-
len'in, devietin istihbarat birimlerinin içinde önemH bir gckevi var
mıdır? Eğer yoksa. "askerierin muhtıra hazırtığı içinde" olduk-
lannı nereden öğrenmiştir? Yoksa Fet-
hullah Gülen'e, Türk Silahlı Kuvvetleri
içindeki kimi askeriertarafindan bHgi mi
akıtılmaktadır?
Fethullah Hoca kesin konuşuyor:
Diyor kı:
"Hatta bu konuda hûkümettarafından
kayınlan birinin açık tavn olduğu söyle-
nebilir?"
Hükümet tarafından 'kayınlan kişi",
acaba Hava Kuvvetleri Komutanı Orge-
neral Ahmet Çörekçi mtdir?
Fethullah Hoca'nın. Ankara'da Za-
man gazetesinin bürosunda yaptığı bu
açıklama çok önemiidir. Tansu Çilier'in
kurduğu "azınlık hükümeti"r\\n güve-
noylamasına gitmesinden 6 gün önce
Fethullah Hoca'rMn buaçıklamasının "si-
yasalbirboyutu" olmalıdır. Milli Savun-
ma Bakanı Vefa Tarar, Fethullah Gü-
len'in dehşet verici savlanna yanrt ver-
meüdir.
Aynca Fethullah Gülen, Türk Silahlı
Kuvvetleri'nde kimi komutanlann 'muh-
tra hazırlığı"\çm6e oiduklannı açıkladı-
ğına göre bu komutanlann adlannı, rüt-
belerini ve görev yerterint de belirtmek
zorundadır...
•••
FethuHah Hoca bir emekli vaiz değil
mkJ'tr?
O halde Fethullah Hoca, ordu içinde
kimi komutanlann "muhtıra hazıriığı "na
girişrJklerini nasıl öğrenmiştir?
Şimdi, sizlerin çok iyi btldiği olaylara
yentden gırmek ıstemiyorum. Ancak sa-
dece liselerde, polis kolejlerinde ve aka-
demilerinde yaptlanlan anımsatmak is-
tiyorum.
Fethullah Hoca, ordu içindeki Ata-
türkçü, laik, demokrat askertere gözdağı verip onlan sindirmek
mi istiyor? Ad vermiyor, ama kendisini dinleyen gazetecilere "siz
onlan tanırsınız" mesajını veriyor. Ne yaak ki toplantıya katılan
bir tek meslektaşımız "Hoca Efendi siz kimsiniz, bu dehşet ve-
rici bilg/lerinereden öğreniyorsunuz" sorusunu yönettrnryor, ku-
zu kuzu Fethullah'ı dinliyorlar...
Fethullah Hoca anlattyor:
"Birileri bir şey istiyor olabilir. Eğer öyie bir şey varsa, e/ altın-
dan o stnyaii verebilirier. Böyle birkrizi değeriendirerek gelme
niyetinde olanlar da gelmeyı düşünmüş olabilirier..."
Siz bu sözlerden ne anladınız?
Fethullah Hoca, hiç kuşkusuz bir şeyler biliyor. Kimi yerierden
duyumlar almış. O zaman da laik demokratik Türkiye Cumhuri-
yeö'nin cumhuriyet savcılanna önemli bir görev düşüyor. Hemen
Fethullah Hoca'nın bilgteine başvurulsun. Çünkü Fethullah Ho-
ca "askerierin muhtıra girişiminden" söz ediyor.
Fethullah Hoca açıklasın. Muhtıra hazıriığı içindeki komutan-
lann adt, rütbesi ve görevi nedtr?
Cumhuriyetsavcılannıeöreveçağınyoruz... Bu "dehşet veri-
ci" iddialara karşı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ismail Hak-
kı Karadayı'nın açtklama yapmasını bekiiyoruz.
•••
Fethuüah Gülen br din adamı mıdır. politikacı mıdır, gazeteci
midir, yazar mıdır, şair midir, devlet içinde önemli bir görevi olan
bir kişi mtdir, aydmlansın...
Fethullah Hoca kimdir, necidir artık bilelim...
Yüz binlerce işçi grevdeyken "ordu muhtıra hazıriıyor" söy-
tenbleri kımlerin ekrneğıne yağ surecek. biz öğrenmek istiyoruz...
Bir paşka önemli konu daha var: DYP'li kimi bakanlardan, Fet-
hullari Hoca rahatsizlık mı duyuyor? Kadın ve aileden sorumlu
Devlet Bakanı Işılay Saygın, Adalet Bakanı Bekir Sami Daçe,
Dışişleri Bakanı Coşkun Kırca, Millı Eğitim Bakanı Turhan Ta-
yan, Milli Savunma Bakanı Vefa Tanırjçişleri Bakanı Nahit Men-
teşe'den Zamanalar neden rahatsız otdutar? Zamancılar, MilH
Eğitim Bakanhğı'na Köksal Toptan'ın. Kültür Bakanlığt'na da
Rıza Akçalı'nın m( getirilmesini istiyoriardı?
Ikinci önemli konu da şu: Tansu Çiller'in, MHP lideri Alpars-
lan Türkeş'e, 6 bin kadro ile bürokrat atamalanna danışma sö-
zü vermesi, Zamancılan "DYP'de neleroluyor" sorusuna yönelt-
ti.
Milli Eğrüm'de 'FethuHahçt-MHP' kavgasının olduğu öteden
beri btliniyordu. Milli Eğitim Bakanı Turhan Tayan'ın tarikattara
uzak, MHP'ye ise yakrn durduğu da bir gerçek. O zaman kimi-
lerinin MiHi Eğrarn Bakanlığj'ndaki gücü yok crfacakb.
Hesaprfar hep "çıkar" üzerine kurufmuştu...
Sahi, toplantıya katılan gazetecilerden birtanesi hocayi sıkış-
tıramaz mıydr?
Şöyle bir soru yöneltebitirlerdi:
"Hoca, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içinden size bilgi aktşını
sağtayan kaynaklar var ki, 'muhtjra hazırlığı'ndan söz ediyorsu-
nuz. Bir emekli vaiz, ordu içine bu denli nasıl nûfuz edebilir?"
FethuHah Hoca, ordu içinden bilgi alabilir miydi?..
1980'li yılfarda aranırken bile nasıl korunup kollandfğını, hat-
ta askeri birlikleri bile ziyaret ettiğini, Reha Muhtar'a "Ateş Hat-
tı" programında kendisi anlatmıştı...
Zaten Zaman gazetesi veyazarian öteden beriTürkSilahit Kuv-
vetleri'ndeki Atatürkçü, yurtsever, demokrat askerlere karşı ta-
vır almamiş mıydı?
Bakm, olaylar bir noktada birteşiyor...
Zaman'ın dedikodu yazan, Atatürk posteri dağıtan bir ma-
ğazadan alışveriş yapmamatan için okurlannı uyartrken "Para-
nız kurşun olarak size dönüyor" diye yazdığında onlarm ne
yapmak istedikteri ve öztedikleri düzen apaçık ortaya çıknuyor
muydu? 11 Ekhlt 1995
<i
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
İki gün önce, cezaevındeki bir kadının
ölümün eşiğınde olduğunu belirten bir
mektubu yayımlamıştım. Hanım Baran'ın
kardeşi Hakim Baran'dan geliyordu mek-
tup. Bılgiler sınırlıydı.
Bu rnektubun ardından cezaevinden,
Pınar Selek'ten başka bir mektup daha
afdım. Hanım Baran'ın öyküsünü anlatryor
ve serbest bırakılması gerektiğini dile ge-
tiriyordu. Hanım Baran hâlâyaşıyorsa, ser-
best bırakılması için harekete geçilmesı-
ne yardımcı olur umuduyla Pınar Selek'in
mektubunu yayımlıyorum
"...Hanım Baran'dan aldığımız haber,
ölümün ve tutsaklığın çaresıziiğinı haykır-
dı kulaklanmıza ve ben son bir umutla sa-
rıldım kaleme.
Hanım Baran, 42yaşında birana. Birse-
ne önce PKK'ye yardım ve yataklıktan al-
dığı ceza nedeniyle Ümraniye Cezaevi'ne
getmldi. Özellikle cinsel organına yönelik
çokağırişkencelere maruz kalmışb. 'içim-
de bir şey kalmadı, sanki bütün organla-
nmın yeri değişti' diyordu.
Sürekli, karnından şıkâyetleri vardı. Biz
ne olduğunu anlayamıyorduk. Uzun süre
hastaneye götürmediler. Götürdüklerin-
de ise saatlerce boğucu ring arabasında
beklettiler. Doktoria birkaç kez karşılaşb-
ğında, askerleryanında durduğu için, de-
ğer yargılan engel oldu ve soyunamadı.
Doktoriann ise hiçbirmüdahalesi olmadı.
Hanım Ana, 'Bir daha hastaneye git-
meyeceğim. Doktor hiç bakmıyor. İki kez
ağrı ilacı verdi. Sanki alay edıyordu' diyor-
du. 6 ay önce yavaş yavaş karnı şişmeye,
sertleşmeye başladı. Zoriamalaria hasta-
neye gönderdik. Bu gidişlerinde de aynı
yaklaşımla karşılaştı.
Her geçen gün durumu ağıriaşıyordu.
Hastanelerden ise bir sonuç çıkmıyordu.
Yine cezaevı arabasında bekletiliyor, as-
Hanım Baran Yaşıyor mu?
keryine odadan çıkmıyor, doktoriaryine
Hanım Ana'yı azarityor, kapının önünde
yine teşhir edilip küfüre maruz kalıyordu.
'Sanki işkenceye gidiyorum' diyordu.
Artk hiçyemekyiyemez, su bile içemez
oldu. Birgece nefes alamaz oldu. Hasta-
neye sedye ile götürüldü. Bu haliyle onu
kesin yatınriar, kapsamlı bir muayene ya-
pariardiye düşünüyorduk. Ancakaynı ge-
ce saat 03.30'da haber geldi. Koridora
çıktığımızda, duvann kenanna fıriatılıp atıl-
mış gibi duran sedyeyi gördük. Hanım
Baran yan ölü gibiydi, tir tir titriyordu.
Onu koğuşa taşıyınca güçlükle konuş-
tu: 'Beni işkence için aldılar. Hastanede ye-
re bıraktılar, tokat attılar, küfrettiler. Ondan
sonra oradakilere, 'Bu teröristtir, bebek
katilidir' dediler. Anladım ki, herkes bana
saldırsm istiyorlar. Fakat kimse bir şey
yapmadı.' Çok acı çekiyordu. Ne o gece
ne de bir başka gece uyuyamadı. Hem fi-
ziki acıyla sayaşıyor hem de ara sıra 'Ben
teröristdeğilim, ben halkım' diyordu. Oge-
ceden sonra hiç konuşamadı. Sonunda,
zoria onu hastaneye yatırmayı başardık.
Şimdi ölümüne fazla 10 gûnü olduğu-
nu açıkladılar. Yumurtalık kanseri tüm ka-
nn bölgesine yayılmış ve organlannı çü-
rütmüş. Oysa Mayıs ayında bıze gelen ra-
porda birbulgu olmadığı söyleniyor. ölüm
haberi birdenbıre geldi. öyle yaşam do-
luyduki. Betonlaradayanamazdı. Patates-
leri kazır, otlan silkeler, çaldan şundan
bundan katar toprak üretirdi. Şimdi onun
sayesinde koğuşumuz yemyeşil.
Havalandırmanın çıplaklığında rengâ-
renk giysileriyle durur, ılginç sesler çıka-
nrdı. Onun seslen üzerine havalandırma
kuşlaria dolardı. Saatlerce onlaria konu-
şurdu. Böceklerie de ilişkisi vardı. Sanki
ölümcül ilişkilere direnen tutsak bir ya-
şam tannçasıydı. Okuma yazmayı azimle
öğrendi. Haberien mutlaka izler ve geliş-
meleri günü gününe tartışırdı. Fakat çok
duygusaldı. Bir şarkı, bir şiir, bir resim,
görüşümüze geien annelerimiz, onu he-
men ağlatırdı.
Ben cezaevine ilkgeldiğimdeyerdarol-
duğu için onunla yatmıştım. İki kolum da
askıdan dolayı sakattı. Bir tanesiyerinden
çıkmıştı. Hanım Ana'nın bilgeliği kısa za-
manda mucızeler yarattı. Mezopotam-
ya'nın tüm masallannı anlatırdı geceleri.
Anlatırken yüzü şekilden şekile girer, ba-
kışları büyürdü.
Bugün ben onun için hiçbir mucize ya-
ratamıyorum. Beş çocuğu var, ikisi kü-
çük: Talip ile Cumali. O hastaneye kaldı-
nlınca görüşüne geldiler. Hastane işine
sevinmişlerdi. Annemizi öpeceğiz diye
gülerek gittiler.
Bilmiyorum öpebildiler mi?
Şimdi Hanım Ana cezaevi hastanesi-
nin küçük odasında yalnız, ölümü bekli-
yor. Çocuklan dışanda bekliyor. Biz ise
burada dosyasını inceleyereknasılsinsibir
cinayet işlendiğinı söylüyoruz. Eğer Ha-
nım Ana için bir şeyleryapılırsa, çocukla-
nnın yanında son nefesini verecek. O çok
acı çektı. Ama acılann en büyüğü, sevdik-
terinden uzak, soğuk bir hastane odasın-
da ölmek olacak.
Hanım Ana, aslındayaşadığımız tarihin
bir simgesi. Ama şimdi Bayrampaşa Ce-
zaevi Hastanesi'nde ölüyor. Bir şeyler
yapın. Artık onu kurtaramayız, ama son
nefesi için bir ışıkyakabiliriz."