18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUBİYET 27 HAZİRAN 1999 PAZAR DİZIYAZI beyinleryıkanıyor"İlkokuiu bitirdikten sonra ka- rar verdim okumaya. Ama ba- bam küçükken ölmüş. Anama üç dönüm tarla ile iki baş öküz mi- rasbırakmışa YoksuMuk, güçsiiz- dük. Nasü okuyacaktım ben? Va- şamam için okumam gerekliy- dL_" "Evet" " Vedüştük yoOara. tlçeyeindhn. Oradan Bursa'ya. flkokula biraz geç gittiğim için on dört yaşınday- dım aşağı \uka- n.Ka>aflardeni- len bir yerde ayakkabı saûyor- lar, incik boncuk falan. Birisi yaklaştı yanıma. \k saçh, sakalh, orta yaşh birisi. Garipliği- misezüuemişola- cak, 'Sen nereli- sın' diye sordtı, söyledim. Birdenbire tsındmı ada- ma be. Uzatmavayım, aldı beni evinegötürdü. Ortaokula yazıkum az zaman sonra..." "Korkmadın mı adamdan?" "Çocuklan vardı ben vaşında. Temiz bir evi, kansL- Okumak ge- rekliydi, diyorum. bir tesadiif iş- te_."' -Sonra?" "Hem dersime çahşıyor. hem Kuran öğreruŞordum. Namaz kd- Nasıl Nurcu oldu? masını biliyordum zaten. Çoğu dualan da bili>ordum. Böylece girdinı aralanna. Boş zamanla- nmda risalelerini okuyordum. Said-i Nursi'nin. Kaptınnıştım kendimL. l'zatmayayım tam 15 yıL_" "15 yıl uzun bir süre... Nasü kurtardm kendini?" "Ben 15 yıi bilinçsiz Nurcuy- dum_ Sonra beş yıl bilinçliydim. Ama baktım, kendimi toparla- dım. Bu işin sa- pıkJık olduğunu sezinledim. Bir ruh doktoruna gittim. Bolbolga- zetekitapokuma- ya başladınu." "Nasıl çalışır bunlar?" "Yoksul köylü çocuklarını kü- çük vastanyaka- lar bunlar.Okut- mak için alırlar yanlanna... Din maskesi Ue bir giizel girerler be- yinlerine. Sonra risaJeleri verirler ellerine. İşte sana birinci sınıf bir şeriatçı çıkar küçük yaşta. Bir kez Atatürk düşmanlığı içkiyle soku- lur kafalara. fçtd içenler kâfirdir onlar içîn, Sonra bir Nurcunun ev- lenmemes telldn edifir. E\taıse da- hi, Nurcu kadınta evienmesi zorun- lu tutulur. Bu risalelerinde vardır Said-i Nursi'nin-." Nur kamplan öğrencileri... Yaşlar 8 ve 40 arasında değişiyor.. F ıl: 1993... Ay Afustos.. Cumhu- riyet'ten Gündüz tmşir, Ahmet ŞÂ ve LeventGencedi, "Fethul- lah OkuilarTnı gündeme getir- di... Acaba diğer gazeteler ne ya- pıyorlardı? Sustular... lşte 6 yıl önce olup bitenler... Fethullahçılar ilkokul mezunlan arasından seçtiklen öğrencileri, kendi denetimlerindeki Nilüfer. Fatih Erkek. Samanyolu, Yamanlar ve Serhat adlı özel Iıselerde eğiterek üniversiteye hazırlıyor. Tarlkat liseierl Türkiye'dekı en yaygm ve etkili tarikatlar- dan biri olan Fethullahçılar. ilkokulu bitirenler arasından seçtıkleri gençlen kendi "özd" lise- lerinde eğiterek üniversiteye hazırlıyorlar. "Frt- hullahçıJar"ın denetlediği liseier, üniversitegi- riş sına\ lanndagenellikle "tulumçıkaranokul- hur" olarak dikkati çekiyorlar. Derlenen bılgilere göre, geleceğin Fethullah- çı kadrolannı yetiştirmek amacıyla ilkokul son- rası alıp üniversiteye kadar ^ - ı ^ ^ — ^ — — eğjttikleri çocuklan Bursa'da "Ozd Nilüfer Lises", lstan- bul da "Fatih Erkek UsesT. Ankara 'da "Özd Samanyo- lu Lisesi". Izmırde "Özel Yamanlar Lisesi" \ e Van'da "Özel Serhat LisesTnde ye- tıştıriyorlar. Eğitım kunım- lannı kullanarak geleceğin devlet yönetıcilerini kendi yandaşlan kanalıyla ele ge- ^ ^ ^ - ^ ^ ^ ^ — çirmeye yönelen bu çok yönlü ve uzun erimlı "strateji"nin destekçilerinden birinin kurucu- lan arasında "ünlfi" gazeteci Fehmi KonTnun da bulunduğu Ensar Vakfi olduğu söyleniyor. Bir tür "özel imam-hatip hsesi" niteliğini ta- şıdığı ılen sürülen bu eğitim kurumlannda öğ- renciler. normal ortaokul ve lise derslerinin ya- nı sıra yoğun bir din eğitimi de görüyorlar. Bu okullardaki çocuklann gerek yatacaklan öğ- renci yurtlan. gerekse yaz tatilleri, aynı şeriat- çı güçler tarafından örgütleniyor. Oğrenciler, genellikle bu okullara ait pansi- yonlarda ya da aynı tarikata bağlı kişilere ait öğ- renci yurtlannda kalıyorlar. Yaz tatillerinde de bu öğrencılenn biraz "tatil", daha çok da "din- sel eğitim'' yaptıklan yaz kamplan kuruluyor. Cumhuriyet muhabirleri, bu okullann en ün- lülerinden biri olan Bursa "Özel Nilüfer Lise- si'" ile ilgili ilgınç bilgılerderlediler ve Avşa Ada- sı'nda açılan aynı *lise"ye ait yaz kampına gir- diler. Özel Nilüfer Lisesi, Bursa'da "Fethuflahçı r görüşü benimseyenlenn denetim ve yönetimın- de olmasıyla tanınıyor. Adeta "özel imanvha- tip lisesi" konumunda olduğu belirtilen Özel Nilüfer Lisesi. aşın dinci ailelerin çocukiannı gönderdikleri. pansiyonu da bulunan bir okul. Okula sadece erkek öğrenci kabul ediliyor. Okul- da bayan öğretmen ve bayan görevli çalıştınl- mıyor. Okulun öğrencileri ÖSS ve ÖYS'de "tu- lum" çıkarmakla tanınıyorlar. Nitekim lise, 1991-92 öğretim yılında başan sıralaraasmda ÖSYM kayıtlanna göre Bursa birincisi. Okulun yönetim birirrüerinin bulunduğu kat- lara, görevliler ve konuklar ayakkabılanm ka- pıda çıkararak girebiliyorlar. Olcul yönetimi, sadece kendi doğrultulanndaki eylemleri ya da etkinlikleri görüntülemek isteyen gazetecileri okula alıyor. Okul yönetiminin birbaşka özelliği de heryıl ramazan ayında Bursa bürokrasisine iftar yeme- ği vermesi. Bu iftarlara ANAP döneminin Bur- sa valilerinden Erol Çalar ile dönemin Emni- yet Müdürü Yahya Soy'un da katıldıklan bili- niyor. Okul yönetimi, kendi görüşü dışındaki tüm ilgili ve yetkili kişiler için kapalı kutu. Lise, ilk olarak Bursa-lstanbul yolu üzerin- de bulunan Özel Baran Lisesi'nin bir bölümü- tiren ve dershanede üniversrte sınavtna hazjrb- nanlarm tercihi.üç aşağı beş yukan a>Tiı. Hemen hepsinin terdhleri si>asaL hukuk ve sosyal bilim- ler dallannda yoğunlaşıyor. Maddi durumu et- vermeyen başanh öğrendler,dini vakıflann kat- lalanyta okutuluyor. Okulun ortaokul ve Bse bö- hımlerine taiepolağanüstü. İlkokul son sınıföğ- rencileri, bu görüşteki kişiler tarafından özd olarak taramyor, başarüı bulunanlar vdilerin- den izin almarak Özel Nilüfer Lisesi 1 ne ksyde- dfliyor." Yeşilırmak Dershaneleri'nin Bursa'da bir özel pansiyonu da bulunuyor. Yeşilırmak Dershane- İeri Ortaöğretim Erkek Öğrenci Pansiyonu, Maksem Caddesi 46 numarada bulunuyor. Ders- haneye devam eden, Bursa dışından gelen öğ- rencilerbu yurtta yatınlıyor. Bu yurdun sorum- lusu da yine Mehmet Ali Yayıkçı. Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen ve "Fet- huflahçı'' görüşe sahip öğrenci ve eğiticilerin ba- nndınldığı kamp, Avşa Adası'nın en sessiz ve sakin koyunda kurulu. Kampın bulunduğu koya hiç kimse sokul- muyor. Gün boyu dini eğitim ve karate dersle- te almak için ada merkezine uğrayabiliyor. Kampta, Türkiye'nin çeşitli yerlerinden ge- len oğrenciler var. Erdek'ten Avşa'ya günlük tur- lar düzenleyen Gazep Kaptan, Yddn 1 ve Yü- maz Kaptan motorlanyla kamp merkezine ge- tirilmişler. Her grup, başlannda kendi hocala- nyla geliyor. Hatta her grubun aşçısı bıle fark- b. Sûrekli gıda maddeleri depoluyorlar. Gezi mo- torlan, yiyecekleri getirdiği zaman öğrenciler sahüde sıralanıp elden ele vererek motele taşı- yorlar. Oğrenciler, beşpr kişilik odalarda kalı- yor. Akşam yemeğinden sonra öğrenciler bir sa- londa toplanıyor ve teypten vaazlar dinliyor, Kuran okuyorlar. Cuma namazlannı içlerinde görevli birisi kıldınyor. Kampta görevli, yaşla- n 25 ile 40 arasında değişen kişiler tarafindan motelin bulunduğu kısma kimse sokulmuyor. Kumsalın adeta parsellendığinı belirten görgü tanıklan, "Kumsiüdangeçnıekisteyeoiere 'Kim- sin, nereye gıdiyorsun?" şekfinde sorular soru- yorlv.Sonrada 'Burası dini bir kampa ait, geç- mek yasak' diyerek geri çeviriyorlar" şeklinde konuşuyorlar. ürkiye'deki en yaygın ve etkili tarikatlardan biri olan Fethullahçılar, ilkokulu bitirenler arasından seçtiklen gençleri kendi "özel" liselerinde eğiterek üniversiteye hazırlıyorlar. "Fethullahçılar"m denetlediği liseier, üniversite giriş sınavlannda genellikle "tulum çıkaran okullar" olarak dikkati çekiyorlar. Derlenen bilgilere göre, geleceğin Fethullahçı kadrolannı yetiştirmek amacıyla ilkokul sonrası alıp üniversiteye kadar eğjttikleri çocuklan Bursa'da "Özel Nilüfer Lisesi", îstanbul'da "Fatih Erkek Lisesi", Ankara'da "Özel Samanyolu Lisesi", îzmir'de "Özel Yamanlar Lisesi" ve Van'da "Ozel Serhat Lisesi"nde yetiştiriyorlar. nü kiralayarak öğretime başladı. Daha sonra Nilüfer Belediyesi sınırlan içinde yer alan Be- şevler semtine taşındı. 1988'den bu yana öğre- time burada devam ediyor. Üniversiteye hazırlık Mezun olan öğrencilerin tamamı, aynı nite- likteki özel dershaneler tarafından "özel statü- lü öğrend" kaydıyla üniversitelere hazırlaru- yorlar. Bu öğrencilerin gırrikleri dershane de Bursa'da pek ünlü: "Yeşilırmak Dershanefcri" ile Özel Ni- lüfer Lisesi arasında çok özel bir bağ var. Bu bağ, "Fethullahçriık ortak paydasından ayn olarak "Sihn Ozel EğMın Tesisleri AŞ"de orta- ya çıkıyor. Özel Nilüfer Lısesi'nin sahibi konu- munda bulunan bu şirketin yönetim kurulunda yer alan M. .41i Yayıkçı, aynı zamanda "Yeşjhr- mak Dershanekri"nin de sahibi. Silm Özel Eği- tim hizmetleri AŞ, Bursa'da birbirleriyle iç içe görünen bu kuruluşlann ana şirketi görünü- münde. Özel Nilüfer Lisesi'ni yakından tanıyan bir eğitımcinin şu sözleri hayli anlamlı: "Lteeyi bi- n verilen kampta düzen. eğitımcilerin hoparlör- lerden yayımladıklan komutlarla sağlanıyor. On beşer gün süren dönemlerde, 200'ü aşkın öğ- renci kampta eğitim görüyor. Öğrenciler, oda- lardan çıkanlan somyalann yerine konan döşek- lerin üzerinde yatıyorlar. Kamp hakkında Erdek Cumhuriyet Başsav- cılığı'na da suç duyurusunda bulunulduğu öğ- renildi. Bunun üzerine harekete geçen Marma- ra ve Avşa Adasf ndan sorumlujandarma, "Be- yaz Saray" adlı kampa anı bir baskın düzenle- di. Söz konusu kampla ilgili olarak yaklaşık 1 aydanberi yoğun ihbarlaraldıklanm belirten Mar- mara Adası Kaymakam Vekıli Ahmet Özen, " Yapılan ihbarlarda çeşitli ortak özeüikler mev- cuttu. Kampsıkı bir aramadangeçuüdi. Ancak herhangi bir suç unsuruna rasÜanıunadL Araş- armalanmız süriiyor" dedi. Balıkesir Valilıği'nden temmuz-ağustos ay- lan için "Bursa Özel Nihîfer Lisesi Öğrenci Yaz Kamp»" adı altında izın alınan. "kuşucmaz.ker- vaıı geçmez" bir yerde kurulan kampta öğren- ciler. hıçbir şekilde adaya inemiyor. Ancak iç- lerinden belirli kişiler, her gün ekmek ve gaze- Ensar vakft Kamptaki bazı öğrencile- rin de "Ensar Vakfi Haber Bülteni" adında bir dergiyi adada bulunan bazı cami imamlanna dağıttığı öğre- nildi. Aynca kamp müdürü olduğu öğrenilen AdemDe- mirabv ve Mustafa Sabun- —«•"^——•— cuadlıkışılertarafindandık- kat çekmemek için imamlara adadan bazı ço- cuklan ücretsiz kamplanna getirebilecekleri de söylenmiş. Kampa öğrenci alımının Bursa'da "Fethulah- çı" görüş yanlısı Özel Nilüfer Lisesi yönetici- lerinin organizasyonuyla yapıldığı anlaşılıyor. Söz konusu irticai eğitim kampımn, îstanbul'da kurulu, yönetim kurulu başkanlığını Tanju Za- bun'un yaptığı "Zabun Turizm" den beş yıllı- ğına kiralandığı ve Balıkesir Valiliği'nden iki aylığına izin alındığı öğrenildi. Tarlkat panslyonları... " : Kuşadası. Manisa, Fethiye yörelerindeki "ta- rikat kamplan"nı Cumhuriyet muhabirleri or- taya çıkarınca. yobazlar bırden a\ ağa kalktılar. Cumhunyet'e, "Cumhuriyetleyaşıt70yuhkga- zete" suçlamasıyla gerçek yüzlerini sakiama- ya. örtmeye çalışnlar. Bu kişiler köşelerinde. özel TV kanallannda sık sık neler söylüyorlardı? Şöyle: "Şeriaf düzeninedayalıİslamdevletL.'' SÜRECEK Suç Duyurusu Fethullah Güien, Ankara'da gazetecitere Önemfi bir açıkia- ma yaptyor. Fethullah Efendi aynen şöyle diyor: Değişikyerierdenakkğtmızsinyallerlebirhsımaskerierinmuh- verme temayülleri olduğu söyleniyor. Bazılan aiakadar ol- mayabilir, Bazs büyükzenginlerde aiakadarolmayabilirier. Ama şu anda birilerinin ktptrdanışt bahis mevzuu. Hatta, bu konuda hükümet tarafından kayınlan birinin açık tavn olduğu söylene- bilir..." Kamuoyunda "Hocaefendi" olarak bilinen ve bu köşeyi izte- yenlerin "çokyakından"^tanıdığı Fethullah Güfen, emekfi birva- iz değil rrtdir? O halde, Fethullah Gülen "askeherin muhtra ha- zıriığı içinde" crfduğunu nereden haber almıştır? Fethullah Gü- len'in, devietin istihbarat birimlerinin içinde önemH bir gckevi var mıdır? Eğer yoksa. "askerierin muhtıra hazırtığı içinde" olduk- lannı nereden öğrenmiştir? Yoksa Fet- hullah Gülen'e, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki kimi askeriertarafindan bHgi mi akıtılmaktadır? Fethullah Hoca kesin konuşuyor: Diyor kı: "Hatta bu konuda hûkümettarafından kayınlan birinin açık tavn olduğu söyle- nebilir?" Hükümet tarafından 'kayınlan kişi", acaba Hava Kuvvetleri Komutanı Orge- neral Ahmet Çörekçi mtdir? Fethullah Hoca'nın. Ankara'da Za- man gazetesinin bürosunda yaptığı bu açıklama çok önemiidir. Tansu Çilier'in kurduğu "azınlık hükümeti"r\\n güve- noylamasına gitmesinden 6 gün önce Fethullah Hoca'rMn buaçıklamasının "si- yasalbirboyutu" olmalıdır. Milli Savun- ma Bakanı Vefa Tarar, Fethullah Gü- len'in dehşet verici savlanna yanrt ver- meüdir. Aynca Fethullah Gülen, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde kimi komutanlann 'muh- tra hazırlığı"\çm6e oiduklannı açıkladı- ğına göre bu komutanlann adlannı, rüt- belerini ve görev yerterint de belirtmek zorundadır... ••• FethuHah Hoca bir emekli vaiz değil mkJ'tr? O halde Fethullah Hoca, ordu içinde kimi komutanlann "muhtıra hazıriığı "na girişrJklerini nasıl öğrenmiştir? Şimdi, sizlerin çok iyi btldiği olaylara yentden gırmek ıstemiyorum. Ancak sa- dece liselerde, polis kolejlerinde ve aka- demilerinde yaptlanlan anımsatmak is- tiyorum. Fethullah Hoca, ordu içindeki Ata- türkçü, laik, demokrat askertere gözdağı verip onlan sindirmek mi istiyor? Ad vermiyor, ama kendisini dinleyen gazetecilere "siz onlan tanırsınız" mesajını veriyor. Ne yaak ki toplantıya katılan bir tek meslektaşımız "Hoca Efendi siz kimsiniz, bu dehşet ve- rici bilg/lerinereden öğreniyorsunuz" sorusunu yönettrnryor, ku- zu kuzu Fethullah'ı dinliyorlar... Fethullah Hoca anlattyor: "Birileri bir şey istiyor olabilir. Eğer öyie bir şey varsa, e/ altın- dan o stnyaii verebilirier. Böyle birkrizi değeriendirerek gelme niyetinde olanlar da gelmeyı düşünmüş olabilirier..." Siz bu sözlerden ne anladınız? Fethullah Hoca, hiç kuşkusuz bir şeyler biliyor. Kimi yerierden duyumlar almış. O zaman da laik demokratik Türkiye Cumhuri- yeö'nin cumhuriyet savcılanna önemli bir görev düşüyor. Hemen Fethullah Hoca'nın bilgteine başvurulsun. Çünkü Fethullah Ho- ca "askerierin muhtıra girişiminden" söz ediyor. Fethullah Hoca açıklasın. Muhtıra hazıriığı içindeki komutan- lann adt, rütbesi ve görevi nedtr? Cumhuriyetsavcılannıeöreveçağınyoruz... Bu "dehşet veri- ci" iddialara karşı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ismail Hak- kı Karadayı'nın açtklama yapmasını bekiiyoruz. ••• Fethuüah Gülen br din adamı mıdır. politikacı mıdır, gazeteci midir, yazar mıdır, şair midir, devlet içinde önemli bir görevi olan bir kişi mtdir, aydmlansın... Fethullah Hoca kimdir, necidir artık bilelim... Yüz binlerce işçi grevdeyken "ordu muhtıra hazıriıyor" söy- tenbleri kımlerin ekrneğıne yağ surecek. biz öğrenmek istiyoruz... Bir paşka önemli konu daha var: DYP'li kimi bakanlardan, Fet- hullari Hoca rahatsizlık mı duyuyor? Kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Işılay Saygın, Adalet Bakanı Bekir Sami Daçe, Dışişleri Bakanı Coşkun Kırca, Millı Eğitim Bakanı Turhan Ta- yan, Milli Savunma Bakanı Vefa Tanırjçişleri Bakanı Nahit Men- teşe'den Zamanalar neden rahatsız otdutar? Zamancılar, MilH Eğitim Bakanhğı'na Köksal Toptan'ın. Kültür Bakanlığt'na da Rıza Akçalı'nın m( getirilmesini istiyoriardı? Ikinci önemli konu da şu: Tansu Çiller'in, MHP lideri Alpars- lan Türkeş'e, 6 bin kadro ile bürokrat atamalanna danışma sö- zü vermesi, Zamancılan "DYP'de neleroluyor" sorusuna yönelt- ti. Milli Eğrüm'de 'FethuHahçt-MHP' kavgasının olduğu öteden beri btliniyordu. Milli Eğitim Bakanı Turhan Tayan'ın tarikattara uzak, MHP'ye ise yakrn durduğu da bir gerçek. O zaman kimi- lerinin MiHi Eğrarn Bakanlığj'ndaki gücü yok crfacakb. Hesaprfar hep "çıkar" üzerine kurufmuştu... Sahi, toplantıya katılan gazetecilerden birtanesi hocayi sıkış- tıramaz mıydr? Şöyle bir soru yöneltebitirlerdi: "Hoca, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içinden size bilgi aktşını sağtayan kaynaklar var ki, 'muhtjra hazırlığı'ndan söz ediyorsu- nuz. Bir emekli vaiz, ordu içine bu denli nasıl nûfuz edebilir?" FethuHah Hoca, ordu içinden bilgi alabilir miydi?.. 1980'li yılfarda aranırken bile nasıl korunup kollandfğını, hat- ta askeri birlikleri bile ziyaret ettiğini, Reha Muhtar'a "Ateş Hat- tı" programında kendisi anlatmıştı... Zaten Zaman gazetesi veyazarian öteden beriTürkSilahit Kuv- vetleri'ndeki Atatürkçü, yurtsever, demokrat askerlere karşı ta- vır almamiş mıydı? Bakm, olaylar bir noktada birteşiyor... Zaman'ın dedikodu yazan, Atatürk posteri dağıtan bir ma- ğazadan alışveriş yapmamatan için okurlannı uyartrken "Para- nız kurşun olarak size dönüyor" diye yazdığında onlarm ne yapmak istedikteri ve öztedikleri düzen apaçık ortaya çıknuyor muydu? 11 Ekhlt 1995 <i SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR [email protected] İki gün önce, cezaevındeki bir kadının ölümün eşiğınde olduğunu belirten bir mektubu yayımlamıştım. Hanım Baran'ın kardeşi Hakim Baran'dan geliyordu mek- tup. Bılgiler sınırlıydı. Bu rnektubun ardından cezaevinden, Pınar Selek'ten başka bir mektup daha afdım. Hanım Baran'ın öyküsünü anlatryor ve serbest bırakılması gerektiğini dile ge- tiriyordu. Hanım Baran hâlâyaşıyorsa, ser- best bırakılması için harekete geçilmesı- ne yardımcı olur umuduyla Pınar Selek'in mektubunu yayımlıyorum "...Hanım Baran'dan aldığımız haber, ölümün ve tutsaklığın çaresıziiğinı haykır- dı kulaklanmıza ve ben son bir umutla sa- rıldım kaleme. Hanım Baran, 42yaşında birana. Birse- ne önce PKK'ye yardım ve yataklıktan al- dığı ceza nedeniyle Ümraniye Cezaevi'ne getmldi. Özellikle cinsel organına yönelik çokağırişkencelere maruz kalmışb. 'içim- de bir şey kalmadı, sanki bütün organla- nmın yeri değişti' diyordu. Sürekli, karnından şıkâyetleri vardı. Biz ne olduğunu anlayamıyorduk. Uzun süre hastaneye götürmediler. Götürdüklerin- de ise saatlerce boğucu ring arabasında beklettiler. Doktoria birkaç kez karşılaşb- ğında, askerleryanında durduğu için, de- ğer yargılan engel oldu ve soyunamadı. Doktoriann ise hiçbirmüdahalesi olmadı. Hanım Ana, 'Bir daha hastaneye git- meyeceğim. Doktor hiç bakmıyor. İki kez ağrı ilacı verdi. Sanki alay edıyordu' diyor- du. 6 ay önce yavaş yavaş karnı şişmeye, sertleşmeye başladı. Zoriamalaria hasta- neye gönderdik. Bu gidişlerinde de aynı yaklaşımla karşılaştı. Her geçen gün durumu ağıriaşıyordu. Hastanelerden ise bir sonuç çıkmıyordu. Yine cezaevı arabasında bekletiliyor, as- Hanım Baran Yaşıyor mu? keryine odadan çıkmıyor, doktoriaryine Hanım Ana'yı azarityor, kapının önünde yine teşhir edilip küfüre maruz kalıyordu. 'Sanki işkenceye gidiyorum' diyordu. Artk hiçyemekyiyemez, su bile içemez oldu. Birgece nefes alamaz oldu. Hasta- neye sedye ile götürüldü. Bu haliyle onu kesin yatınriar, kapsamlı bir muayene ya- pariardiye düşünüyorduk. Ancakaynı ge- ce saat 03.30'da haber geldi. Koridora çıktığımızda, duvann kenanna fıriatılıp atıl- mış gibi duran sedyeyi gördük. Hanım Baran yan ölü gibiydi, tir tir titriyordu. Onu koğuşa taşıyınca güçlükle konuş- tu: 'Beni işkence için aldılar. Hastanede ye- re bıraktılar, tokat attılar, küfrettiler. Ondan sonra oradakilere, 'Bu teröristtir, bebek katilidir' dediler. Anladım ki, herkes bana saldırsm istiyorlar. Fakat kimse bir şey yapmadı.' Çok acı çekiyordu. Ne o gece ne de bir başka gece uyuyamadı. Hem fi- ziki acıyla sayaşıyor hem de ara sıra 'Ben teröristdeğilim, ben halkım' diyordu. Oge- ceden sonra hiç konuşamadı. Sonunda, zoria onu hastaneye yatırmayı başardık. Şimdi ölümüne fazla 10 gûnü olduğu- nu açıkladılar. Yumurtalık kanseri tüm ka- nn bölgesine yayılmış ve organlannı çü- rütmüş. Oysa Mayıs ayında bıze gelen ra- porda birbulgu olmadığı söyleniyor. ölüm haberi birdenbıre geldi. öyle yaşam do- luyduki. Betonlaradayanamazdı. Patates- leri kazır, otlan silkeler, çaldan şundan bundan katar toprak üretirdi. Şimdi onun sayesinde koğuşumuz yemyeşil. Havalandırmanın çıplaklığında rengâ- renk giysileriyle durur, ılginç sesler çıka- nrdı. Onun seslen üzerine havalandırma kuşlaria dolardı. Saatlerce onlaria konu- şurdu. Böceklerie de ilişkisi vardı. Sanki ölümcül ilişkilere direnen tutsak bir ya- şam tannçasıydı. Okuma yazmayı azimle öğrendi. Haberien mutlaka izler ve geliş- meleri günü gününe tartışırdı. Fakat çok duygusaldı. Bir şarkı, bir şiir, bir resim, görüşümüze geien annelerimiz, onu he- men ağlatırdı. Ben cezaevine ilkgeldiğimdeyerdarol- duğu için onunla yatmıştım. İki kolum da askıdan dolayı sakattı. Bir tanesiyerinden çıkmıştı. Hanım Ana'nın bilgeliği kısa za- manda mucızeler yarattı. Mezopotam- ya'nın tüm masallannı anlatırdı geceleri. Anlatırken yüzü şekilden şekile girer, ba- kışları büyürdü. Bugün ben onun için hiçbir mucize ya- ratamıyorum. Beş çocuğu var, ikisi kü- çük: Talip ile Cumali. O hastaneye kaldı- nlınca görüşüne geldiler. Hastane işine sevinmişlerdi. Annemizi öpeceğiz diye gülerek gittiler. Bilmiyorum öpebildiler mi? Şimdi Hanım Ana cezaevi hastanesi- nin küçük odasında yalnız, ölümü bekli- yor. Çocuklan dışanda bekliyor. Biz ise burada dosyasını inceleyereknasılsinsibir cinayet işlendiğinı söylüyoruz. Eğer Ha- nım Ana için bir şeyleryapılırsa, çocukla- nnın yanında son nefesini verecek. O çok acı çektı. Ama acılann en büyüğü, sevdik- terinden uzak, soğuk bir hastane odasın- da ölmek olacak. Hanım Ana, aslındayaşadığımız tarihin bir simgesi. Ama şimdi Bayrampaşa Ce- zaevi Hastanesi'nde ölüyor. Bir şeyler yapın. Artık onu kurtaramayız, ama son nefesi için bir ışıkyakabiliriz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle