Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 HAZİRAN 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
YlğtTe yeni dava
• İstanbul Haber Servisi -
Işadamı Korkmaz Yiğtt ile
Orhan Cılız hakkında
Beşiktaş'ta proje ve ruhsata
aykın bir bina yaptırmak
suretiyle "Boğaziçi tmar
Kanunu'na muhalefet
ettikleri" gerekçesiyle ceza
davası açıldı. Yiğit halen,
Türkbank ihalesinde
organize suç örgütü
elebaşısı Alaattin Çakıcı ile
hareket ederek ihaleye fesat
kanştırdıklan iddiasıyla
yargılanıyor.
kıterbank
sonışturması
• İstanbul Haber Servisi -
Interbank soruşturması
kapsamında gözaltına
alınan 10 kişi, polisteki
işlemlerinin
tamamlanmasından sonra
Şişli Adliyesi'ne sevk
edildi. Bu kişilerin Şişli
Cumhuriyet Savcısı Tunç
Onat tarafından
sorgulanması bekleniyor
Dilipak'a yeni
dava
• İstanbul Haber Servisi -
Malatya Cumhuriyet
Savcılığı, "Inanca saygı,
düşünceye özgürlük"
konulu toplantıda yaptığı
konuşmalarda, "adliyenin
manevi şahsiyetini alenen
tahkir ve tezyif ettikleri"
gerekçesiyle "lslamcı
yazar" olarak tanınan
Abdurrahman Dilipak ile
, Malatya Barosu
ı avukatlanndan Raşit Alaca
ve Doğan Karaoğlan
hakkında 1 ileö'şaryıl
arasında ağır hapis cezası
istemiyle dava açıldı.
InönüMüzesi
açılıyop •
• IZMİR(AA)-
Restorasyon çalışmalan
tamamlanan Ismet
Inönü'nün evinın, Lozan
Banş Antlaşması'nın
yıldönümü olan 24
Temmuz'da müze evi
olarak hizmete açılacağı
bildirildi. Tarih Vakfi Izmir
Eşgüdüm Yönetim Kurulu
üyesi Ali Rıza Avcan, müze
evınin bulunduğu sokaktaki
diğer tarihi evlerin de
restorasyonunu yaparak
tzmir'e "Dario Moreno
Sokağı" gibi ikınci bir
tarihi sokak kazandırmayı
hedeflediklerini belirterek
"Ancak restorasyon çok
pahalı bir iş. Bu konuda
yardım kuruluşlannın
desteğine ihtiyacımız var"
dedi.
Altmtaş'ın
• tstanbul Haber Servisi-
Sanyer'de öldürülen Ömer
Lütfii Topal'ın dini nikâhlı
son eşi Birsu Hilal
Altmtaş'ın da aralarmda
bulunduğu Emper Menkul
Değerler Şirketi'nin 4
yöneticisinin, şirkete ait
arsayı satıp bedelini
kayıtlara geçirmeyerek
"Eeniyeti suiistimal"
suçunu işledikleri
gerekçesiyle
yargılanmalanna devam
edildi.
Yeni il teklffl
• ANKARA(AA)- ANAP
Bolu Milletvekili Avni
Akyol, TBMM'ye
Düzce'nin il olmasına
•ilişkin yasa teklifi verdi.
Akyol, geçen yasama
dönemınde bu konuda
TBMM'ye sunduğu
teklifleri yeniledi.
Akyol'un teklifinde,
Düzce'ye bağlı Kaynaşh
bucağının ilçe olması,
bununla birlikte Akçakoca,
Cumaova, Çilimli,
Gölyaka, Kaynaşh ve
Yığılca'nm da Düzce'ye
bağlanması öngörûlüyor.
Akyol, yasa teklifinin
gerekçesinde, Düzce'nin
özellikle son yıllarda
gösterdiği büyük atılımlarla
ekonomik, sosyal, kültürel
alanlarda il olmanın
gerektirdiği bütün şartlan
taşıdığını bildirdi.
PKK lideri Abdullah Öcalan ölüm cezası istemine karşı savunmasını yapacak
Imrah yeniden hareketleınyorDENtZ TEZTEL / ALPER BALLI
/BERTAN AĞANOĞLU
PKK lideri Abdullah Öcalan. bugün ye-
dinci kez yargı karşısında. Imralı Ada-
sı 'nda görülen davada Öcalan ölüm ceza-
sı istemine karşı kendisıni sa\unacak. Sor-
gusu sırasında "şebit aileterinden özür" di-
leyen, sorunlann "demokratik cumhuri-
yet"le çözüleceğini, "banş vekardeşKkiçin
yaşaması gerektiğinr belirten Öcalan" ın
savunmasında, daha önceki oturumlarda
değindiği konulan aynntılandırması bek-
leniyor.
Asker üyelerin DGM heyetinden çıka-
nlmasına ilişkin anayasa değişikliğinin
TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilme-
si nedenıyle, savunma sırasında Ankara 2
No'lu DGM heyetinde Hâkim Albay Ab-
dulkadir Davarcıoğlu'nun yerini sivil ye-
dek üye Mehmet Maraş alacak. Böylece,
Öcalan karanmn altında üç sivil yargıcın
imzası bulunacak.
PKK lideri Öcalan, yakalandıktan 103
gün sonra Imrah'da ilk kez yargıç önüne
çıktığı 31 Mayıs'ta kimlik tespitınin ardın-
dan şehit ailelerine dönerek "Kendilerinin
yaşadığı üzünrüyü ve acryı yürekten pay-
laşıyorum. Bundaki sorumluluk payım
için özür dflh orum. Bir toplumsal yaradan
kaynaklanan kanın durması için ve banş
için elimden gelen her türlü çabayı göste-
receğûn sözii veriyonım" dedi. "Yetkisiz-
iîk ve mahkemenin ertetenmesi" istemle-
rinin kabul edilmemesi üzerine avukatla-
n Hasip Kaplan ile Ercan Kanar'ın du-
ruşmadan çekildikleri ılk gün Öcalan.
"Heyeti kabul edip etmemek, ertelemek
önemli değiL Lzatüsa ne olur, uzatümasa
ne olur? Bu işin özü önemli" açıklaması-
nı yaptı. Iddianameyi kabul eden, iddi-
anamede yazılandan daha fazla eylemin
yapıldığmı belirten Öcalan, savunmasını
zor koşullarda hazırladığını bildirdi. Öca-
lan, PKK'nin program ve taktiğinin ken-
disi tarafından oluşturulduğunu, örgütün
birinci derece sorumlusunun kendisi oldu-
ğunu, bazı örgüt üyelerinin bağlılıklannın
devam ettiğini anlattı.
Öcalan, sorgusu sırasında yurtiçi, yurt-
dışı destekleri ve eylemleri konusunda da
bilgi verdi.
Ocalan'ın yargı karşısma çıküğı 5. gün
Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı Cev-
det Ybikan, mahkemeye sunduğu esas hak-
kındaki görüşünde, Öcalan hakkında Türk
CezaYasasrnınfTCY) 125.maddesiuya-
nnca ölüm cezası verilmesini istedi. Öca-
lan "siyasi savunma" yapacak. Öcalan'dan
sonra avukatlan -hnkukT savunma yapa-
caklar ve daha sonra da karar verilecek.
TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen
anayasa değişikliği karan nedeniyle artık
asker üye Hâkim Albay Abdulkadir Da-
varcıoğlu heyette yer almayacak. Öca-
lan'ın 31 Mayıs'ta başlayan duruşmalan-
nı ilk gününden itibaren izleyen yedek üye
Mehmet Maraş heyete katılacak.
'Sivil DGM heyetf Imralı'dâ
Öcalan davasına bakan Ankara 2 No'lu
DGM heyetindekı askeri üyenin yerine
getirilen Hâkim Mehmet Maraş dün tm-
ralı'ya geldi. Ankara 2 No'lu DGM Baş-
kanı MehmetTurgutOkyay, Hüseyin Eken,
beyetin asker üyesi yerine getirilen Maraş
ile Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı
Volkan ve Cumhuriyet Savcısı TalatŞavk,
dün saat 07.30 sıralannda Ankara'dan ge-
niş güvenlik önlemleri eşliğinde yola çık-
ülar. Saat 13.00 sıralannda Bursa Jandar-
ma Bölge Komutanlığı'na gelen heyet
yaklaşık 1.5 saat sonra helikopterle Im-
rah'yageçti.
Turizm değil
'betonlaşmay
bunahmda
Kıyı yerleşmelerimiz 'dünya
kenti' yerine, 'dünya mirası'
olmayı hedeflemeli
OKTAY EKİNCİ
"Bir kente yapdabile-
cek en büyük kötülük, o
kentin siluetini değiştir-
mektir. Silueti degişen bir
kentin özel yapısı. doğal
dokusu bozulmuş demek-
tir. Biz işte bunu yaşadık.
Ormanunızda.deniziıniz
de bu sürecin kurbanı ol-
du (...) Dingin bir Akde-
niz tatil kenti olmak var-
keru dünya kenti olmaya
kalkışıp. her şeyi ağızlan-
na yüzlerine bulaşürdı-
lar_"
Son zamanlardakı "bu-
luüan" furizmın belkı de
en gerilimli merkezi ha-
line gelen Marmaris'i iş-
te böyle anlatıyor Duran
ErgfiL 8 Haziran 1999
tarihli "Çağdaş Marma-
ris" gazetesindeki "Ben-
ce" köşesinde "bizden"
de söz ederek, vaktiyle bu güzel kıyı kasaba-
sındaki beş yıldızlı otel politikasıru eleştirdiği-
miz için karşılaştığımız tepkılere o yıllarda "su-
san" Marmarislileri de şöyle tarumhyor:
"Yanlanlan. uğraşuarı okumadılar. dinleme-
diler, anlamadüar (...) Bol paralı çıkar ilişkile-
rinin her gün biraz daha sarmalma aldığı ala-
cakaranhk ortaımnda.yağh kuyruk avcılan tü-
redi. Her yıl araba yeniİemekten başka ideaDe-
ri olmayan yalaka takunı sardı ortalığL Kentin
siluerJ bozulurken karakter özellikleri de aynı
oranda bozuWu_" Duran Ergül 'ün "yalaka ta-
lamT benzetmesi için, yıne yıllar önce Kaş'ta-
ki bir "turizm ve çevre" konulu panele katılan
bir toplumbilimcimiz şu
değeTİendirmeyı vapmış-
ü: "Pansiyonculuğugeliş-
tirmek yerine çok yüdızh
dev tesisler kurup turist-
leri gnıplar halinde bu te-
siskrdekonaklatmak, yö-
re halkının turizmle olan
ifişkisini de koparryor ve
yozlaşünyor™'' _ ^ ^ _ ^ ^ ^ ^ _
Bu tür bir yatırım poli- "^^•~^"~^"^~
<
tikasıyla halkın ya "bir şevter satmak" ya da
aynı dev tesislerde personel olarak hizmet ver-
mekten başka uman kalmadığını belirten aynı
toplumbilimcimiz, sonuçta ortaya çıkacak "in-
san tipini" de şöyle tanımlamıştı: "Turizmin ev
sahibiotaıa gururunu veobnağnutamyamayan,
bir tür komi toplum yarabhyor_n
Marmaris'te de de\- tesisler ve yüksek kath
yoğun yapılaşmayla "bozulan siluete" paralel
olarak, bu hızlı betonlaşmanın yarattığı "geçi-
ci ranta" kapılıp gerçekten bir "komi tophun"
karakteri içinde her boş bulunan araziye çok ya-
taklı bloklar dikilmesini "geüşme" (!) sananlar,
sadece "bUinçsiz" olanlar mıdır?
Elbette ki değil... Hatta belki de tam tersine,
bu aymazlığı kente aşılayanlar son derecede
"bilgflibUinçhvekkualı''kesimler olarak. yap-
tıklanyla hep övünen ve dahası, Marmaris'i
"uygarlaşürma'' (!) savlanyla burunlanndan
kıl aldırmayan tıpler oldular.
örneğin, dev (ve şimdi "boş kalan") göste-
rişli oteller bir yana, dünyada hıçbir aklı başın-
dakı mımann ya da şehırcmın kabul edemeye-
ceğı, şu "Ortadoğu ve Balkanlar'm en büyüğü"
denilen cinsten "azman" bo>aıtlardakı "TAN-
SAŞ" binasının kentin tam ortasına dıkümesı
de o "çok bibnişlerin" marifeti değil midir?..
Türkiye'de aslında turizmin degıl, "betonlaş-
ma turizminin*
1
bunalım içinde olduğu gerçe-
ğini, artık çok yıldızlı tesis yöneticileri de ka-
bul ediyor ve hatta bundan yakınıyorlar.
olsaydı, son zamanlardaki bunalım böylesine
"darbeye" dönüşür müydü?..
"Hayır'' diyor bılinçh genel müdürümüz ve
asıl görünmeyen gerçegı dile getiriyor. "BeşyıJ-
dızlı ya da çok yatakb büyük bir tesis, hiç mü!j-
terisi olmasa bile tesisin devamhhğmı
urizm bunalımının 'doruğunda' bulunan Marmaris'te çok
yıldızlı oteller şimdi değil birkaç yıldır mûşteri bulamıyor. Çünkü
turistler artık '5 yıldızlı hapishane'de değil; doğası, peyzajı ve
dokusuyla insanı ezmeyen bir kentin kirnîikli insanlanyla da
tanışarak tatil yapmayı yeğliyor...
Yîne Marmaris'ten ömekle sürdürelim. Ken-
tin ünlü 5 yıldızlı otellerinden birinin genel mü-
dürüyle konuşuyoruz. Şu sıralar yüzde 35 do-
luluğu büyük zorlukla sağlayabildiklerini be-
lirten genel müdür. bakm ne diyor: "Ashnda sa-
dece kendi tesisimizin güzelliğjni ve kalitesinide-
ğiL içinde \tr aklığımız Marmaris'in güzefliği-
ni de pazarhyoruz. Ancak gjderek bu zortaşryor.
Turist otelden çıktığında da. aviu çekkilikte bir
kentte dolaşmak ister. Oysa ki çirkia, güriUtü-
lü. çarpık ve siirekü santhe haiindeki bir çevre
var artık. Yani 5 yıldızlı bir hapishaneye mûş-
teri bulamazsınız»"
Peki. bu süper lüks hapishaneler yerine, gü-
leç yüzlü ve e\- sahiplerinin turistleri ağırladı-
ğı "insanal pansiyonlar" ve kentin doğal pey-
zajıyla uyumlu "alçakgönüDfi vesıcak tesisler''
için yüksek işletme ve personel gidenerini >ine
karşüamak zorunda. Müşteri az diye kapısına
kitit vuramaz. Kapı açık olunca da elektrikten
baknna, temizlikten her türlü hizmete kadar
faal durumda olacak. Personelini de sürekH ha-
zn- bulonduracak. İşte şimdi düşüien bunahm
budur."
Demek ki bu tür dev ve "rant şımanğı" te-
^mm^mm^^^^^^ sisler yerine, yatak sayı-
^
mmm
T^^~^^~" sı daha az. ama herhangi
bir müşteri kıtlığında da
işletme yükü "yıtam ge-
tirmeyecek" dûzeydeki
yatmmlar, sadece çevre-
nin değil, turizmin de
"sürdürülebinr" olması-
nın temel güvencesi.
Aynca, turizm gelirle-
•"•™^~~ rinden"azsayTdakipara-
b yatHTma" yerine çok sayıda insanımızın ya-
rarlanabilmesi içinde "pakettenmişturistgrup-
lannın" lüks otel ve tatil köylerine tıkıldığı
"toplu söğüşfcme" politikasını artık sorgula-
mak zamanı değil mıdir?..
Sözün kısası, bunalımı aşabilmek için yine
Duran Ergül'ün deyişiyle "dünya kenti" olma-
ya öykünmek yerine, öncelikle "dönya mira-
a" kimliğini korumayı hedefleyen bir imar an-
layışını benimsemek gerekiyor. O zaman gö-
rülecektir ki "dünya mirasınıtanımakve kucak-
lamak isteyenler" çok yıldızlı tesislerde hapis
kalmaktan çok daha büyük bir istek ve coşkuy-
la Marmaris'e de, her yere de koşup gelecek-
lerdir...
Elbette, "betonlardan annma" konusunda
eğer geç kahnadıysak...
AKPM
'Öcalan
duruşması
adil'
STRASBOURG (AA) -
Avrupa Konseyi Parlamen-
terler Meclisı'nin (AKPM)
Türkiye raportörü Macar par-
lamenter Andreas Barsony,
terörörgütü başının duruşma-
sının adıl bir bıçımde sürdü-
ğünü söyledi.
AKPM Başkanlık Diva-
nı'nın faaliyet raporunun tar-
tışılmast sırasında söz alan
Barsony, Öcalan'ın Imralı
Adası'nda devam eden du-
ruşmasıyla ilgili olarak iz-
lenimlerini Avrupalı parla-
menterlere anlattı. tmralı'da-
ki duruşmaıun Türk adaletı-
ne uygun olarak adil biçim-
de yapıldığmı kaydeden Bar-
sony, duruşmamn adil de-
vam etmesini dilediklerini
söyledi.
DGM'lerin yapısıyla ilgi-
li değişikliği memnuniyetle
karşıladıklarını kaydeden
Barsony, Öcalan'ın savun-
masını duruşmada avukat-
lanndan ziyade kendisinin
üstlenmek istediğini bildir-
di. Barsony, Öcalan'ın si-
yasi bir savunma yapmaya ve
uluslararası etkilere dikkati
çekmeye çalışüğını söyledi.
Türkiye raportörü, mah-
keme karanndan sonra, ölüm
cezası verilmesi halinde so-
rumluluğun TBMM'de ola-
cağını belirtti ve TBMM'nin
bu sorumluluğa uygun dav-
ranmasını beklediklerini bil-
dirdi.
TOridye'nin ûyeüği
AKPM genel kurul otu-
rumda konuşan bazı parla-
menterler ise Öcalan'ın idam
edilmesi halinde, Türkiye'nin
üyeliğinin askıya alınması
gerektiğini iddia eden ko-
nuşmalar yaptı. AKPMBaş-
kanı Ingiliz parlamenter Lord
RusseUohnstonde DGM'le-
rin yapısı ile ilgili yapılan
anayasal değişikliğinm menv
nuniyet verici olduğunu söy-
ledi. AKPM yaz dönemi ge-
nel kurul toplantılannın baş-
laması dolayısıyla bir basın
toplantısı düzenleyen Johns-
ton, Türkiye'nin ölüm ceza-
sını kaldırmasını umdukla-
nnı söyledi.
Johnston, Türkiye'nin
Öcalan'ı idam etmesi halin-
de, AKPM'deki siyasi grup-
lann veya üye ülkelerden bi-
rinin Türkiye'nin Avrupa
Konseyi üyeliğinin askıya
alınması yönünde girişimde
bulunabileceğini öne sürdü.
•SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Bir ülkenin gündemi bu kadar çabuk
nasıl değişiyor? Her gün bir "şokü!" ha-
berle neden sarsılıyofuz? Devir mi de-
ğişti, biz mi çok hızlı yaşıyoruz, kestir-
mesi zor. Telekulak'ın ardından Fethul-
lah'ın bombalan patladı. Bomba üstü-
ne bomba sesleri duymaktan bir hal ol-
duk. Bu işin bu kadar dramatik olması-
nın önemli sebeplerinden birisi sanınm
medya. Normali, Fethullah Gülen'in
hakkında yasal soruşturmanın açılma-
sı ve yargı önünde hesap vermesiydı. An-
cak medyanın deyreye gırmesiyte her za-
man olduğu gibi iş çığınndan çıktı. Dü-
ne kadar Fethullah dizilerinden medet
umanlar, şimdi "maske indirenlerin" ba-
şına geçiverdiler.
Fethullah Gülen, gündeme aniden
girmedi. Birsüredirdevtet içinde Fethul-
lah Gülen konusunda farklı sesler çık-
ttğını biliyorduk. örneğin Cumhurbaş-
kanı Süleyman Demirel onun ödülü-
nü alırken, eski Genelkurmay Başkanı
Ismail Hakkı Karadayı reddediyordu.
Ecevit, Fethullah Gülen'e ılımlı yaklaşır-
ken, askerlerin ondan hoşlanmadığı bi-
liniyordu. Siyasilerie askerler arasında
bu konuda görüş aynlığının, bir nokta-
dan sonra farklı bir mecraya dökülece-
ği belliydi.
Gelelim Fethullah Meselesine...
Beklenen oldu ve artık alıştığımız şe-
kilde 'kasef yduyla Fethullah Gülen hak-
kında kampanya başladı. Gülen'in az-
çok tahmin ettiğimiz sözleri medya ka-
nalıyla ortaya dökülünce, onu savunan-
lar zor duruma düştüler. Inisiyatif, Fet-
hullah Gülen'i diğer siyasi Islamcılar-
dan farklı görmeyenlerin eline geçti. El-
deki kaset sayısının 40 olduğu söyleni-
yor. O zaman uzunca bir dönem Fethul-
lah Gülen'in konuşmalanyla başbaşa
kalacağız.
Sanınm bir yıl kadar önceydi. Meh-
met Ali Birand'ın 32. Gün programın-
da Nevval Sevindi'yle Fethullah Gülen
konusunda tartışırken, Fethullah Gü-
len'in "siyasi lslamcı" olduğunu ve ni-
hai hedefinin Islamı bütün yasama ege-
men kılmak istediğini söylemiştim. Nev-
val Sevindi, benim bu tezime katılma-
mıştı. Fetullah Gülen'in kişisel özellik-
lerini ön plana çıkararak benim değer-
lendirmeme karşı çıkmıştı.
Müslümanla siyasi lslamcı arasında-
ki farktı burada önemli olan. İBDA-C
de, Fazilet Partisi de, Fethullah Hoca da,
Yeni Asya grubu da siyasi Islamcıdır.
Bütün bunlann hepsinin ortak paydası,
kendi aniadıkJan 'Islamiyaşam'tüm top-
luma egemen kılmaktır. Hepsinin yön-
temleri farklı, dayandıkları toplumsal
güçlere göre üsluplan farktı, hatta Isla-
mi yaşamdan anladıklan bile farklı. An-
cak hepsinin temel referansı Kuran, Pey-
gamber'in hadisleri olarak anılan söz-
leri ve davranışlan. İşin aslı, onlar geç-
miş bir dünya üzerine bugünü oturtma-
ya çalışıyorlar.
Fethullah Hoca, daha çok taşra es-
nafını örgütleyerek ve eğitimi esas ala-
rak kendisine bir büyüme yolu seçti.
Sabııia izlediği bir stratejinin sonunda,
önemli bir mali imparatorluğun başına
geçti. Büyük bir eğitim örgütlenmesi
yarattı. Fethullah Gülen, büyüyüp zen-"
ginleştikçe, dışa dönük üslubunu adım
adım değiştirdi, devletle olan ilişkilerini
farklı bir görüntü üzerine oturtmaya ça-
lıştı. Dışa dönük üslup ve tavır değişik-
liğinde öne çıkan temalardan birisi de
Türk milliyetçiliği vurgusuydu. Aslında
bu özellikler Fethullah Gülen'in geçmi-
şinde de vardı. Erzurum'da yaşadığı yıl-
larda "Komünizmle Mücadele Deme-
ği" kuruculanndan olan Gülen, milliyet-
çi gösterilerin örgütleyicilerinden oldu-
ğunu anılannda anlatmıştı.
Fethullah Gülen, eskilerin deyişiyle
"milliyetçi-mukaddesatçı" birçizgiyi hiç
terk etmedi. Ancak zenginleşme ona
daha dikkatli davranmayı öğretti. O ar-
tık, eski sert üslubu terk etmiş, "hoşgö-
rûnün " sözcüsü olmuştu. Ancak bu ka-
dar büyük bir sermaye ve eğitim impa-
ratorluğunun başında olmak ve bu im-
paratorluğun oraya buraya çarpma-
dan salimen yürümesini sağlamak ko-
lay değil. Fethullah Gülen, bugüne ka-
dar geiebildi. 28 Şubat'la başlayan sü-
recin eninde sonunda onu da hedef tah-
tasına koyacağı belliydi. Bu iş için mat-
zeme bulmakhiç zorolmadı. Siyasi Is-
lamcılann hangisinin dosyalannı kanş-
trsamz, benzer bir anlaytşa rahatlıkla rast-
layabilirsiniz. Üstelik konuşmaya da çok
meraklılar, işlerini konuşarak halletme-
ye yatkınlar. Onları dinleyenler nasıl bir
dünya istediklerini kolaylıkla anlayabi-
liyorlar.
Fethullah Gülen köşeye sıkıştınldı.
Onu bugüne kadar ılımlı Isiam olarak ka-
bul eden siyasiler de görüldüğü kada-
nyla bunun sıkıntısını yaşayacaklar. Fet-
hullah Gülen operasyonu acaba nere-
ye kadar gidecek? Nereye kadar
götürülecek?
DUZYAZI
ORHAN BİRGtT
Kiiçücük Bir Haber de Olsa...
Dünya Basın Konseyleri Bırliği (WAPC) bugün-
lerde Avustralya'nın Brispane kentinde bölgesel
toplantısını yapıyor.
Oktay Ekşi ve Haluk Şahin'den oluşan Türk
Basın Konseyi Delegasyonu, Brispane'ye gider-
ken çantalannda bir de üyelik önerısi götürüyor-
lardı.
Üç ay kadar önce Kuzey Kıbns'ta kurulan Ku-
zey Kıbrıs Türk Basın Konseyi'nin WAPC üyeliği-
ni sağlamayı amaçlayan bir öneriydi bu.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde, medyanın etik so-
runlannı kendi aralarmda olabildiğince çözmeyi
amaçlayan binlerce gazeteci bir araya gelerek
mesleklerinin doğru dürüst yapılabilmesi için ge-
rekli gördükleri "olmazsa olmaz" koşullan saptı-
yor ve o koşullara uygun olarak gazetecilik yapa-
caklanna dair söz veriyorlar.
ve genelde Basın Konseyleri adı altında birer gö-
nüllüler kuruluşu oluşturuyoriar.
Kıbns Adası üzerinde yaşayan iki toplumdan
güneydekilerin gazete, televizyon ve radyocula-
nnın öteden beri böyle bir gönüllü kuruluşu vardı.
Ama onlar sadece kendi toplumlannın sorunlan ile
uğraşıyor, o toplumun sözcülüğünü ve gözcülü-
ğünü yapıyorlardı. Bu yüzden de elbette kuzey-
deki komşulan ile aralannda sadece bir "yeşilhat"
değil, ayn düşünenlere, ayrı konuşanlara ve ya-
zanlara özgü kocaman bir perde vardı.
Bu nedenle bu yılın mart ayında oturup Kuzey
Kıbns Türt< Bâsın Konseyi'ni oluşturdular. Ve ha-
ziranın 18'inde Avustralya'da toplanacak olan
WAPC Bölgesel Kongresi'ne üyelik başvurusun-
da bulunmayı kararlaştırdılar.
Daha doğrusu, kuruluşları sırasında kendileri-
ne yol gösterici ağabeylik görevini üstlenen Türk
Basın Konseyi'nin bu konudaki uyansını hızlı bir
biçimde uygulama aşamasına soktular.
Elbette, Kıbns denilince gözleri sadece adada
yaşayan Rum halkını ve o halkın sorunlannı gör-
meye alışmış kimileri. WAPC çatısı altında da var-
dı.
Elbette o tür düşünenler için Kıbns Adası'nın ku-
zeyinde kendi kaderierini kendilerinin çizmesi ge-
rektiğine inanarak yıllarca savaşım vermiş Türk
topluluğunun atmak istediği her adıma karşı çık-
mak, ürettikleri her şeye ambargo uygulamak, da-
hası o topluluğun gençlerini sporun bütün türie-
rini yapmaktan alıkoymak gibi vazgeçemedikleri
alışkanlıklar uç gösterecekti.
Ama öğreniyoruz ki Ekşi ve Şahin'in KKTBK'nin
tam üyeliği için VVAPC'deki öteki delegelere kar-
şı yürüttükleri kulis olumlu sonuçlar verdi. Dolayı-
sıyla KKTC'deki Türk gazetecılerin oluşturduğu bir
sivil toplum örgütü, kendi ayakları üzerine kalkmak-
la kalmadı, uluslararası mesiek biriiğinin de çatı-
sı altına kabul edildi.
Tıpkı öteki ülkelerdeki meslektaşlarının kuru-
luşlan gibi.
Bir ay kadar önce Kuzey Kıbns'taydım. Girne'de
kaldığım otelde Etıyopya Futbol Milli Takımı'nın
oyunculan da konaklıyoriardı. Etiyopyalılann bir ulu-
sal karşılaşma için Kuzey Kıbns Futbol Federas-
yonu'nun konuğu olduklarını söylediler. Aynı şe-
kilde, çeşitli yabancı ülkelerden basketbol, voley-
bol, judo gibi alanlardaki sporculann zaman za-
man KKTC'ye gelerek karşılaşmalar yaptıklannı an-
lattılar.
Kuzey Kıbrısh soydaşlarımızın, sporun çeşitli
dallannda bir türlü üstesinden gelmeyi başara-
madığı en büyük ambargoyu inatla, daha doğru-
su anlaşılmaz bir korkaklığın verdiği dirençle yü-
rüten, bizim federasyonlanmızdı.
Bu konuda bana nakledilen her sitemi, o fede-
rasyonlann ve onların her dediğine baş eğerek
antrenman maçı bile oynamaya yanaşmayan ku-
lüp yöneticilerimizin adına, kulaklanma kadar kı-
zararak dinledim.
Dün dünyanın bir ucundan geten VVAPC ile ilgi-
li haberin, o utancı bir ölçüde de olsa giderdiğini
söylemeliyim.
Perşembe günü Strasbourg'da Avrupa Konse-
yi Pariamenterier Meclisi'nin Kültür Komitesi'nde,
Kuzey Kıbns'a sürdürülen bu spor ambargosunun
kaldınlması görüşülecek. Bizim gölgelerinden kor-
kan federasyon ve kulüp yöneticilerimizin kırık di-
rençlerini, o komitedeki delegelerimiz bakalım
onanp ayağa kaldırabilecekler mi?
Köln'de önceki gün G-8'ler adına, Kıbnslı Türk-
leri devlet yerine koymadan, taraflan koşulsuz ve
gündemsiz bir masa etrafına oturtmak ısteyen bil-
dirinin altına imza koyan liderler, kendi ülkelerinın
gazetecilerinin, adanın kuzeyindeki meslektaşla-
nna karşı gösterdikleri anlayış ve hoşgörüyü ba-
kalım fark edebilecekler mı?
Faks:0212 677 07 62
E-Mail:orhan.birgit« do.nettr.
Amasya Tamimi'niıı
80. yıh kutlandı
ANKARA (Cumhuri-
vetBûro)-Cumhurbaşka-
nı Süleyman Demirel,
Amasya Tamimi'nin,
içinde bulunulan duru-
mun tespiti ve bu durum-
dan kurtulmak için orta-
ya koyduğu hedefler ba-
kımından Kurtuluş Sava-
şı'nın başladığını göste-
ren belge olduğunu be-
lirterek "Daha sonra ya-
pılan Srvas ve Erzunun
kongrelerinişekiUendiren
muhtevasrv laTürkiye'nin
demokratik ve milli dev-
letyapısını öngörmüştür""
dedi. Demirel, Türkiye
Cumhuriyeti'nin "Her ge-
çen gün daha da büyü-
yen bir güç ve kararülık-
la çağdaş uygarlık hede-
fi doğrultusunda yoluna
devam edeceğuıi" vurgu-
ladı.
.Demirel, Amasya Ta-
mimi'nin yayımlanışının
80. yıldönümü ve Ata-
türk Kültür ve Sanat Haf-
tası törenleri dolasıyısıy-
la Amasya Valisi Hüseyin
Poroy ile Belediye Başka-
nı Hüse>in Baş'a bir me-
saj gönderdi. Cumhur-
başkanlığı Basın Merke-
zi 'nden yapılan açıkla-
maya göre Demirel, me-
sajında, Türkiye Cumhu-
nyeti'nin yaİclaşan 21.
yüzyıla büyük bir güven-
le hazırlandığnıı, 21. yüz-
yılda dünyanın en güçlü
ve sözüdinlenirdevletle-
rinden biri olmayı hedef-
lediğini ifade etti.
Demirel, Amasya Ta-
mimi'nin yayımlanışının
80. yıldönümü dolayısıy-
la düzenlenen Atatürk
Kültür ve Sanat Hafta-
sı'nı kutladı. Cumhurbaş-
kanı Demirel. başta Ata-
türk olmak üzere aldüda-
n tarihi kararlarla mille-
tin varlığını koruyan
Amasya Kongresi üyele-
rini ve Kurtuluş Sava-
şı' nin tüm kahramanlan-
nı şükran ve rahmetle an-
dığını kaydetti.
TBMM Başkanı Yıkb-
nm Akbuhrt da Amasya
Tamimi 'nin yayımlanışı-
nın 80. yıldönümü dola-
yısıyla bir kutlama me-
sajı yayımladı.