25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 HAZİRAN 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER YlğtTe yeni dava • İstanbul Haber Servisi - Işadamı Korkmaz Yiğtt ile Orhan Cılız hakkında Beşiktaş'ta proje ve ruhsata aykın bir bina yaptırmak suretiyle "Boğaziçi tmar Kanunu'na muhalefet ettikleri" gerekçesiyle ceza davası açıldı. Yiğit halen, Türkbank ihalesinde organize suç örgütü elebaşısı Alaattin Çakıcı ile hareket ederek ihaleye fesat kanştırdıklan iddiasıyla yargılanıyor. kıterbank sonışturması • İstanbul Haber Servisi - Interbank soruşturması kapsamında gözaltına alınan 10 kişi, polisteki işlemlerinin tamamlanmasından sonra Şişli Adliyesi'ne sevk edildi. Bu kişilerin Şişli Cumhuriyet Savcısı Tunç Onat tarafından sorgulanması bekleniyor Dilipak'a yeni dava • İstanbul Haber Servisi - Malatya Cumhuriyet Savcılığı, "Inanca saygı, düşünceye özgürlük" konulu toplantıda yaptığı konuşmalarda, "adliyenin manevi şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif ettikleri" gerekçesiyle "lslamcı yazar" olarak tanınan Abdurrahman Dilipak ile , Malatya Barosu ı avukatlanndan Raşit Alaca ve Doğan Karaoğlan hakkında 1 ileö'şaryıl arasında ağır hapis cezası istemiyle dava açıldı. InönüMüzesi açılıyop • • IZMİR(AA)- Restorasyon çalışmalan tamamlanan Ismet Inönü'nün evinın, Lozan Banş Antlaşması'nın yıldönümü olan 24 Temmuz'da müze evi olarak hizmete açılacağı bildirildi. Tarih Vakfi Izmir Eşgüdüm Yönetim Kurulu üyesi Ali Rıza Avcan, müze evınin bulunduğu sokaktaki diğer tarihi evlerin de restorasyonunu yaparak tzmir'e "Dario Moreno Sokağı" gibi ikınci bir tarihi sokak kazandırmayı hedeflediklerini belirterek "Ancak restorasyon çok pahalı bir iş. Bu konuda yardım kuruluşlannın desteğine ihtiyacımız var" dedi. Altmtaş'ın • tstanbul Haber Servisi- Sanyer'de öldürülen Ömer Lütfii Topal'ın dini nikâhlı son eşi Birsu Hilal Altmtaş'ın da aralarmda bulunduğu Emper Menkul Değerler Şirketi'nin 4 yöneticisinin, şirkete ait arsayı satıp bedelini kayıtlara geçirmeyerek "Eeniyeti suiistimal" suçunu işledikleri gerekçesiyle yargılanmalanna devam edildi. Yeni il teklffl • ANKARA(AA)- ANAP Bolu Milletvekili Avni Akyol, TBMM'ye Düzce'nin il olmasına •ilişkin yasa teklifi verdi. Akyol, geçen yasama dönemınde bu konuda TBMM'ye sunduğu teklifleri yeniledi. Akyol'un teklifinde, Düzce'ye bağlı Kaynaşh bucağının ilçe olması, bununla birlikte Akçakoca, Cumaova, Çilimli, Gölyaka, Kaynaşh ve Yığılca'nm da Düzce'ye bağlanması öngörûlüyor. Akyol, yasa teklifinin gerekçesinde, Düzce'nin özellikle son yıllarda gösterdiği büyük atılımlarla ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda il olmanın gerektirdiği bütün şartlan taşıdığını bildirdi. PKK lideri Abdullah Öcalan ölüm cezası istemine karşı savunmasını yapacak Imrah yeniden hareketleınyorDENtZ TEZTEL / ALPER BALLI /BERTAN AĞANOĞLU PKK lideri Abdullah Öcalan. bugün ye- dinci kez yargı karşısında. Imralı Ada- sı 'nda görülen davada Öcalan ölüm ceza- sı istemine karşı kendisıni sa\unacak. Sor- gusu sırasında "şebit aileterinden özür" di- leyen, sorunlann "demokratik cumhuri- yet"le çözüleceğini, "banş vekardeşKkiçin yaşaması gerektiğinr belirten Öcalan" ın savunmasında, daha önceki oturumlarda değindiği konulan aynntılandırması bek- leniyor. Asker üyelerin DGM heyetinden çıka- nlmasına ilişkin anayasa değişikliğinin TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilme- si nedenıyle, savunma sırasında Ankara 2 No'lu DGM heyetinde Hâkim Albay Ab- dulkadir Davarcıoğlu'nun yerini sivil ye- dek üye Mehmet Maraş alacak. Böylece, Öcalan karanmn altında üç sivil yargıcın imzası bulunacak. PKK lideri Öcalan, yakalandıktan 103 gün sonra Imrah'da ilk kez yargıç önüne çıktığı 31 Mayıs'ta kimlik tespitınin ardın- dan şehit ailelerine dönerek "Kendilerinin yaşadığı üzünrüyü ve acryı yürekten pay- laşıyorum. Bundaki sorumluluk payım için özür dflh orum. Bir toplumsal yaradan kaynaklanan kanın durması için ve banş için elimden gelen her türlü çabayı göste- receğûn sözii veriyonım" dedi. "Yetkisiz- iîk ve mahkemenin ertetenmesi" istemle- rinin kabul edilmemesi üzerine avukatla- n Hasip Kaplan ile Ercan Kanar'ın du- ruşmadan çekildikleri ılk gün Öcalan. "Heyeti kabul edip etmemek, ertelemek önemli değiL Lzatüsa ne olur, uzatümasa ne olur? Bu işin özü önemli" açıklaması- nı yaptı. Iddianameyi kabul eden, iddi- anamede yazılandan daha fazla eylemin yapıldığmı belirten Öcalan, savunmasını zor koşullarda hazırladığını bildirdi. Öca- lan, PKK'nin program ve taktiğinin ken- disi tarafından oluşturulduğunu, örgütün birinci derece sorumlusunun kendisi oldu- ğunu, bazı örgüt üyelerinin bağlılıklannın devam ettiğini anlattı. Öcalan, sorgusu sırasında yurtiçi, yurt- dışı destekleri ve eylemleri konusunda da bilgi verdi. Ocalan'ın yargı karşısma çıküğı 5. gün Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı Cev- det Ybikan, mahkemeye sunduğu esas hak- kındaki görüşünde, Öcalan hakkında Türk CezaYasasrnınfTCY) 125.maddesiuya- nnca ölüm cezası verilmesini istedi. Öca- lan "siyasi savunma" yapacak. Öcalan'dan sonra avukatlan -hnkukT savunma yapa- caklar ve daha sonra da karar verilecek. TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen anayasa değişikliği karan nedeniyle artık asker üye Hâkim Albay Abdulkadir Da- varcıoğlu heyette yer almayacak. Öca- lan'ın 31 Mayıs'ta başlayan duruşmalan- nı ilk gününden itibaren izleyen yedek üye Mehmet Maraş heyete katılacak. 'Sivil DGM heyetf Imralı'dâ Öcalan davasına bakan Ankara 2 No'lu DGM heyetindekı askeri üyenin yerine getirilen Hâkim Mehmet Maraş dün tm- ralı'ya geldi. Ankara 2 No'lu DGM Baş- kanı MehmetTurgutOkyay, Hüseyin Eken, beyetin asker üyesi yerine getirilen Maraş ile Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı Volkan ve Cumhuriyet Savcısı TalatŞavk, dün saat 07.30 sıralannda Ankara'dan ge- niş güvenlik önlemleri eşliğinde yola çık- ülar. Saat 13.00 sıralannda Bursa Jandar- ma Bölge Komutanlığı'na gelen heyet yaklaşık 1.5 saat sonra helikopterle Im- rah'yageçti. Turizm değil 'betonlaşmay bunahmda Kıyı yerleşmelerimiz 'dünya kenti' yerine, 'dünya mirası' olmayı hedeflemeli OKTAY EKİNCİ "Bir kente yapdabile- cek en büyük kötülük, o kentin siluetini değiştir- mektir. Silueti degişen bir kentin özel yapısı. doğal dokusu bozulmuş demek- tir. Biz işte bunu yaşadık. Ormanunızda.deniziıniz de bu sürecin kurbanı ol- du (...) Dingin bir Akde- niz tatil kenti olmak var- keru dünya kenti olmaya kalkışıp. her şeyi ağızlan- na yüzlerine bulaşürdı- lar_" Son zamanlardakı "bu- luüan" furizmın belkı de en gerilimli merkezi ha- line gelen Marmaris'i iş- te böyle anlatıyor Duran ErgfiL 8 Haziran 1999 tarihli "Çağdaş Marma- ris" gazetesindeki "Ben- ce" köşesinde "bizden" de söz ederek, vaktiyle bu güzel kıyı kasaba- sındaki beş yıldızlı otel politikasıru eleştirdiği- miz için karşılaştığımız tepkılere o yıllarda "su- san" Marmarislileri de şöyle tarumhyor: "Yanlanlan. uğraşuarı okumadılar. dinleme- diler, anlamadüar (...) Bol paralı çıkar ilişkile- rinin her gün biraz daha sarmalma aldığı ala- cakaranhk ortaımnda.yağh kuyruk avcılan tü- redi. Her yıl araba yeniİemekten başka ideaDe- ri olmayan yalaka takunı sardı ortalığL Kentin siluerJ bozulurken karakter özellikleri de aynı oranda bozuWu_" Duran Ergül 'ün "yalaka ta- lamT benzetmesi için, yıne yıllar önce Kaş'ta- ki bir "turizm ve çevre" konulu panele katılan bir toplumbilimcimiz şu değeTİendirmeyı vapmış- ü: "Pansiyonculuğugeliş- tirmek yerine çok yüdızh dev tesisler kurup turist- leri gnıplar halinde bu te- siskrdekonaklatmak, yö- re halkının turizmle olan ifişkisini de koparryor ve yozlaşünyor™'' _ ^ ^ _ ^ ^ ^ ^ _ Bu tür bir yatırım poli- "^^•~^"~^"^~ < tikasıyla halkın ya "bir şevter satmak" ya da aynı dev tesislerde personel olarak hizmet ver- mekten başka uman kalmadığını belirten aynı toplumbilimcimiz, sonuçta ortaya çıkacak "in- san tipini" de şöyle tanımlamıştı: "Turizmin ev sahibiotaıa gururunu veobnağnutamyamayan, bir tür komi toplum yarabhyor_n Marmaris'te de de\- tesisler ve yüksek kath yoğun yapılaşmayla "bozulan siluete" paralel olarak, bu hızlı betonlaşmanın yarattığı "geçi- ci ranta" kapılıp gerçekten bir "komi tophun" karakteri içinde her boş bulunan araziye çok ya- taklı bloklar dikilmesini "geüşme" (!) sananlar, sadece "bUinçsiz" olanlar mıdır? Elbette ki değil... Hatta belki de tam tersine, bu aymazlığı kente aşılayanlar son derecede "bilgflibUinçhvekkualı''kesimler olarak. yap- tıklanyla hep övünen ve dahası, Marmaris'i "uygarlaşürma'' (!) savlanyla burunlanndan kıl aldırmayan tıpler oldular. örneğin, dev (ve şimdi "boş kalan") göste- rişli oteller bir yana, dünyada hıçbir aklı başın- dakı mımann ya da şehırcmın kabul edemeye- ceğı, şu "Ortadoğu ve Balkanlar'm en büyüğü" denilen cinsten "azman" bo>aıtlardakı "TAN- SAŞ" binasının kentin tam ortasına dıkümesı de o "çok bibnişlerin" marifeti değil midir?.. Türkiye'de aslında turizmin degıl, "betonlaş- ma turizminin* 1 bunalım içinde olduğu gerçe- ğini, artık çok yıldızlı tesis yöneticileri de ka- bul ediyor ve hatta bundan yakınıyorlar. olsaydı, son zamanlardaki bunalım böylesine "darbeye" dönüşür müydü?.. "Hayır'' diyor bılinçh genel müdürümüz ve asıl görünmeyen gerçegı dile getiriyor. "BeşyıJ- dızlı ya da çok yatakb büyük bir tesis, hiç mü!j- terisi olmasa bile tesisin devamhhğmı urizm bunalımının 'doruğunda' bulunan Marmaris'te çok yıldızlı oteller şimdi değil birkaç yıldır mûşteri bulamıyor. Çünkü turistler artık '5 yıldızlı hapishane'de değil; doğası, peyzajı ve dokusuyla insanı ezmeyen bir kentin kirnîikli insanlanyla da tanışarak tatil yapmayı yeğliyor... Yîne Marmaris'ten ömekle sürdürelim. Ken- tin ünlü 5 yıldızlı otellerinden birinin genel mü- dürüyle konuşuyoruz. Şu sıralar yüzde 35 do- luluğu büyük zorlukla sağlayabildiklerini be- lirten genel müdür. bakm ne diyor: "Ashnda sa- dece kendi tesisimizin güzelliğjni ve kalitesinide- ğiL içinde \tr aklığımız Marmaris'in güzefliği- ni de pazarhyoruz. Ancak gjderek bu zortaşryor. Turist otelden çıktığında da. aviu çekkilikte bir kentte dolaşmak ister. Oysa ki çirkia, güriUtü- lü. çarpık ve siirekü santhe haiindeki bir çevre var artık. Yani 5 yıldızlı bir hapishaneye mûş- teri bulamazsınız»" Peki. bu süper lüks hapishaneler yerine, gü- leç yüzlü ve e\- sahiplerinin turistleri ağırladı- ğı "insanal pansiyonlar" ve kentin doğal pey- zajıyla uyumlu "alçakgönüDfi vesıcak tesisler'' için yüksek işletme ve personel gidenerini >ine karşüamak zorunda. Müşteri az diye kapısına kitit vuramaz. Kapı açık olunca da elektrikten baknna, temizlikten her türlü hizmete kadar faal durumda olacak. Personelini de sürekH ha- zn- bulonduracak. İşte şimdi düşüien bunahm budur." Demek ki bu tür dev ve "rant şımanğı" te- ^mm^mm^^^^^^ sisler yerine, yatak sayı- ^ mmm T^^~^^~" sı daha az. ama herhangi bir müşteri kıtlığında da işletme yükü "yıtam ge- tirmeyecek" dûzeydeki yatmmlar, sadece çevre- nin değil, turizmin de "sürdürülebinr" olması- nın temel güvencesi. Aynca, turizm gelirle- •"•™^~~ rinden"azsayTdakipara- b yatHTma" yerine çok sayıda insanımızın ya- rarlanabilmesi içinde "pakettenmişturistgrup- lannın" lüks otel ve tatil köylerine tıkıldığı "toplu söğüşfcme" politikasını artık sorgula- mak zamanı değil mıdir?.. Sözün kısası, bunalımı aşabilmek için yine Duran Ergül'ün deyişiyle "dünya kenti" olma- ya öykünmek yerine, öncelikle "dönya mira- a" kimliğini korumayı hedefleyen bir imar an- layışını benimsemek gerekiyor. O zaman gö- rülecektir ki "dünya mirasınıtanımakve kucak- lamak isteyenler" çok yıldızlı tesislerde hapis kalmaktan çok daha büyük bir istek ve coşkuy- la Marmaris'e de, her yere de koşup gelecek- lerdir... Elbette, "betonlardan annma" konusunda eğer geç kahnadıysak... AKPM 'Öcalan duruşması adil' STRASBOURG (AA) - Avrupa Konseyi Parlamen- terler Meclisı'nin (AKPM) Türkiye raportörü Macar par- lamenter Andreas Barsony, terörörgütü başının duruşma- sının adıl bir bıçımde sürdü- ğünü söyledi. AKPM Başkanlık Diva- nı'nın faaliyet raporunun tar- tışılmast sırasında söz alan Barsony, Öcalan'ın Imralı Adası'nda devam eden du- ruşmasıyla ilgili olarak iz- lenimlerini Avrupalı parla- menterlere anlattı. tmralı'da- ki duruşmaıun Türk adaletı- ne uygun olarak adil biçim- de yapıldığmı kaydeden Bar- sony, duruşmamn adil de- vam etmesini dilediklerini söyledi. DGM'lerin yapısıyla ilgi- li değişikliği memnuniyetle karşıladıklarını kaydeden Barsony, Öcalan'ın savun- masını duruşmada avukat- lanndan ziyade kendisinin üstlenmek istediğini bildir- di. Barsony, Öcalan'ın si- yasi bir savunma yapmaya ve uluslararası etkilere dikkati çekmeye çalışüğını söyledi. Türkiye raportörü, mah- keme karanndan sonra, ölüm cezası verilmesi halinde so- rumluluğun TBMM'de ola- cağını belirtti ve TBMM'nin bu sorumluluğa uygun dav- ranmasını beklediklerini bil- dirdi. TOridye'nin ûyeüği AKPM genel kurul otu- rumda konuşan bazı parla- menterler ise Öcalan'ın idam edilmesi halinde, Türkiye'nin üyeliğinin askıya alınması gerektiğini iddia eden ko- nuşmalar yaptı. AKPMBaş- kanı Ingiliz parlamenter Lord RusseUohnstonde DGM'le- rin yapısı ile ilgili yapılan anayasal değişikliğinm menv nuniyet verici olduğunu söy- ledi. AKPM yaz dönemi ge- nel kurul toplantılannın baş- laması dolayısıyla bir basın toplantısı düzenleyen Johns- ton, Türkiye'nin ölüm ceza- sını kaldırmasını umdukla- nnı söyledi. Johnston, Türkiye'nin Öcalan'ı idam etmesi halin- de, AKPM'deki siyasi grup- lann veya üye ülkelerden bi- rinin Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınması yönünde girişimde bulunabileceğini öne sürdü. •SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net Bir ülkenin gündemi bu kadar çabuk nasıl değişiyor? Her gün bir "şokü!" ha- berle neden sarsılıyofuz? Devir mi de- ğişti, biz mi çok hızlı yaşıyoruz, kestir- mesi zor. Telekulak'ın ardından Fethul- lah'ın bombalan patladı. Bomba üstü- ne bomba sesleri duymaktan bir hal ol- duk. Bu işin bu kadar dramatik olması- nın önemli sebeplerinden birisi sanınm medya. Normali, Fethullah Gülen'in hakkında yasal soruşturmanın açılma- sı ve yargı önünde hesap vermesiydı. An- cak medyanın deyreye gırmesiyte her za- man olduğu gibi iş çığınndan çıktı. Dü- ne kadar Fethullah dizilerinden medet umanlar, şimdi "maske indirenlerin" ba- şına geçiverdiler. Fethullah Gülen, gündeme aniden girmedi. Birsüredirdevtet içinde Fethul- lah Gülen konusunda farklı sesler çık- ttğını biliyorduk. örneğin Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel onun ödülü- nü alırken, eski Genelkurmay Başkanı Ismail Hakkı Karadayı reddediyordu. Ecevit, Fethullah Gülen'e ılımlı yaklaşır- ken, askerlerin ondan hoşlanmadığı bi- liniyordu. Siyasilerie askerler arasında bu konuda görüş aynlığının, bir nokta- dan sonra farklı bir mecraya dökülece- ği belliydi. Gelelim Fethullah Meselesine... Beklenen oldu ve artık alıştığımız şe- kilde 'kasef yduyla Fethullah Gülen hak- kında kampanya başladı. Gülen'in az- çok tahmin ettiğimiz sözleri medya ka- nalıyla ortaya dökülünce, onu savunan- lar zor duruma düştüler. Inisiyatif, Fet- hullah Gülen'i diğer siyasi Islamcılar- dan farklı görmeyenlerin eline geçti. El- deki kaset sayısının 40 olduğu söyleni- yor. O zaman uzunca bir dönem Fethul- lah Gülen'in konuşmalanyla başbaşa kalacağız. Sanınm bir yıl kadar önceydi. Meh- met Ali Birand'ın 32. Gün programın- da Nevval Sevindi'yle Fethullah Gülen konusunda tartışırken, Fethullah Gü- len'in "siyasi lslamcı" olduğunu ve ni- hai hedefinin Islamı bütün yasama ege- men kılmak istediğini söylemiştim. Nev- val Sevindi, benim bu tezime katılma- mıştı. Fetullah Gülen'in kişisel özellik- lerini ön plana çıkararak benim değer- lendirmeme karşı çıkmıştı. Müslümanla siyasi lslamcı arasında- ki farktı burada önemli olan. İBDA-C de, Fazilet Partisi de, Fethullah Hoca da, Yeni Asya grubu da siyasi Islamcıdır. Bütün bunlann hepsinin ortak paydası, kendi aniadıkJan 'Islamiyaşam'tüm top- luma egemen kılmaktır. Hepsinin yön- temleri farklı, dayandıkları toplumsal güçlere göre üsluplan farktı, hatta Isla- mi yaşamdan anladıklan bile farklı. An- cak hepsinin temel referansı Kuran, Pey- gamber'in hadisleri olarak anılan söz- leri ve davranışlan. İşin aslı, onlar geç- miş bir dünya üzerine bugünü oturtma- ya çalışıyorlar. Fethullah Hoca, daha çok taşra es- nafını örgütleyerek ve eğitimi esas ala- rak kendisine bir büyüme yolu seçti. Sabııia izlediği bir stratejinin sonunda, önemli bir mali imparatorluğun başına geçti. Büyük bir eğitim örgütlenmesi yarattı. Fethullah Gülen, büyüyüp zen-" ginleştikçe, dışa dönük üslubunu adım adım değiştirdi, devletle olan ilişkilerini farklı bir görüntü üzerine oturtmaya ça- lıştı. Dışa dönük üslup ve tavır değişik- liğinde öne çıkan temalardan birisi de Türk milliyetçiliği vurgusuydu. Aslında bu özellikler Fethullah Gülen'in geçmi- şinde de vardı. Erzurum'da yaşadığı yıl- larda "Komünizmle Mücadele Deme- ği" kuruculanndan olan Gülen, milliyet- çi gösterilerin örgütleyicilerinden oldu- ğunu anılannda anlatmıştı. Fethullah Gülen, eskilerin deyişiyle "milliyetçi-mukaddesatçı" birçizgiyi hiç terk etmedi. Ancak zenginleşme ona daha dikkatli davranmayı öğretti. O ar- tık, eski sert üslubu terk etmiş, "hoşgö- rûnün " sözcüsü olmuştu. Ancak bu ka- dar büyük bir sermaye ve eğitim impa- ratorluğunun başında olmak ve bu im- paratorluğun oraya buraya çarpma- dan salimen yürümesini sağlamak ko- lay değil. Fethullah Gülen, bugüne ka- dar geiebildi. 28 Şubat'la başlayan sü- recin eninde sonunda onu da hedef tah- tasına koyacağı belliydi. Bu iş için mat- zeme bulmakhiç zorolmadı. Siyasi Is- lamcılann hangisinin dosyalannı kanş- trsamz, benzer bir anlaytşa rahatlıkla rast- layabilirsiniz. Üstelik konuşmaya da çok meraklılar, işlerini konuşarak halletme- ye yatkınlar. Onları dinleyenler nasıl bir dünya istediklerini kolaylıkla anlayabi- liyorlar. Fethullah Gülen köşeye sıkıştınldı. Onu bugüne kadar ılımlı Isiam olarak ka- bul eden siyasiler de görüldüğü kada- nyla bunun sıkıntısını yaşayacaklar. Fet- hullah Gülen operasyonu acaba nere- ye kadar gidecek? Nereye kadar götürülecek? DUZYAZI ORHAN BİRGtT Kiiçücük Bir Haber de Olsa... Dünya Basın Konseyleri Bırliği (WAPC) bugün- lerde Avustralya'nın Brispane kentinde bölgesel toplantısını yapıyor. Oktay Ekşi ve Haluk Şahin'den oluşan Türk Basın Konseyi Delegasyonu, Brispane'ye gider- ken çantalannda bir de üyelik önerısi götürüyor- lardı. Üç ay kadar önce Kuzey Kıbns'ta kurulan Ku- zey Kıbrıs Türk Basın Konseyi'nin WAPC üyeliği- ni sağlamayı amaçlayan bir öneriydi bu. Dünyanın çeşitli ülkelerinde, medyanın etik so- runlannı kendi aralarmda olabildiğince çözmeyi amaçlayan binlerce gazeteci bir araya gelerek mesleklerinin doğru dürüst yapılabilmesi için ge- rekli gördükleri "olmazsa olmaz" koşullan saptı- yor ve o koşullara uygun olarak gazetecilik yapa- caklanna dair söz veriyorlar. ve genelde Basın Konseyleri adı altında birer gö- nüllüler kuruluşu oluşturuyoriar. Kıbns Adası üzerinde yaşayan iki toplumdan güneydekilerin gazete, televizyon ve radyocula- nnın öteden beri böyle bir gönüllü kuruluşu vardı. Ama onlar sadece kendi toplumlannın sorunlan ile uğraşıyor, o toplumun sözcülüğünü ve gözcülü- ğünü yapıyorlardı. Bu yüzden de elbette kuzey- deki komşulan ile aralannda sadece bir "yeşilhat" değil, ayn düşünenlere, ayrı konuşanlara ve ya- zanlara özgü kocaman bir perde vardı. Bu nedenle bu yılın mart ayında oturup Kuzey Kıbns Türt< Bâsın Konseyi'ni oluşturdular. Ve ha- ziranın 18'inde Avustralya'da toplanacak olan WAPC Bölgesel Kongresi'ne üyelik başvurusun- da bulunmayı kararlaştırdılar. Daha doğrusu, kuruluşları sırasında kendileri- ne yol gösterici ağabeylik görevini üstlenen Türk Basın Konseyi'nin bu konudaki uyansını hızlı bir biçimde uygulama aşamasına soktular. Elbette, Kıbns denilince gözleri sadece adada yaşayan Rum halkını ve o halkın sorunlannı gör- meye alışmış kimileri. WAPC çatısı altında da var- dı. Elbette o tür düşünenler için Kıbns Adası'nın ku- zeyinde kendi kaderierini kendilerinin çizmesi ge- rektiğine inanarak yıllarca savaşım vermiş Türk topluluğunun atmak istediği her adıma karşı çık- mak, ürettikleri her şeye ambargo uygulamak, da- hası o topluluğun gençlerini sporun bütün türie- rini yapmaktan alıkoymak gibi vazgeçemedikleri alışkanlıklar uç gösterecekti. Ama öğreniyoruz ki Ekşi ve Şahin'in KKTBK'nin tam üyeliği için VVAPC'deki öteki delegelere kar- şı yürüttükleri kulis olumlu sonuçlar verdi. Dolayı- sıyla KKTC'deki Türk gazetecılerin oluşturduğu bir sivil toplum örgütü, kendi ayakları üzerine kalkmak- la kalmadı, uluslararası mesiek biriiğinin de çatı- sı altına kabul edildi. Tıpkı öteki ülkelerdeki meslektaşlarının kuru- luşlan gibi. Bir ay kadar önce Kuzey Kıbns'taydım. Girne'de kaldığım otelde Etıyopya Futbol Milli Takımı'nın oyunculan da konaklıyoriardı. Etiyopyalılann bir ulu- sal karşılaşma için Kuzey Kıbns Futbol Federas- yonu'nun konuğu olduklarını söylediler. Aynı şe- kilde, çeşitli yabancı ülkelerden basketbol, voley- bol, judo gibi alanlardaki sporculann zaman za- man KKTC'ye gelerek karşılaşmalar yaptıklannı an- lattılar. Kuzey Kıbrısh soydaşlarımızın, sporun çeşitli dallannda bir türlü üstesinden gelmeyi başara- madığı en büyük ambargoyu inatla, daha doğru- su anlaşılmaz bir korkaklığın verdiği dirençle yü- rüten, bizim federasyonlanmızdı. Bu konuda bana nakledilen her sitemi, o fede- rasyonlann ve onların her dediğine baş eğerek antrenman maçı bile oynamaya yanaşmayan ku- lüp yöneticilerimizin adına, kulaklanma kadar kı- zararak dinledim. Dün dünyanın bir ucundan geten VVAPC ile ilgi- li haberin, o utancı bir ölçüde de olsa giderdiğini söylemeliyim. Perşembe günü Strasbourg'da Avrupa Konse- yi Pariamenterier Meclisi'nin Kültür Komitesi'nde, Kuzey Kıbns'a sürdürülen bu spor ambargosunun kaldınlması görüşülecek. Bizim gölgelerinden kor- kan federasyon ve kulüp yöneticilerimizin kırık di- rençlerini, o komitedeki delegelerimiz bakalım onanp ayağa kaldırabilecekler mi? Köln'de önceki gün G-8'ler adına, Kıbnslı Türk- leri devlet yerine koymadan, taraflan koşulsuz ve gündemsiz bir masa etrafına oturtmak ısteyen bil- dirinin altına imza koyan liderler, kendi ülkelerinın gazetecilerinin, adanın kuzeyindeki meslektaşla- nna karşı gösterdikleri anlayış ve hoşgörüyü ba- kalım fark edebilecekler mı? Faks:0212 677 07 62 E-Mail:orhan.birgit« do.nettr. Amasya Tamimi'niıı 80. yıh kutlandı ANKARA (Cumhuri- vetBûro)-Cumhurbaşka- nı Süleyman Demirel, Amasya Tamimi'nin, içinde bulunulan duru- mun tespiti ve bu durum- dan kurtulmak için orta- ya koyduğu hedefler ba- kımından Kurtuluş Sava- şı'nın başladığını göste- ren belge olduğunu be- lirterek "Daha sonra ya- pılan Srvas ve Erzunun kongrelerinişekiUendiren muhtevasrv laTürkiye'nin demokratik ve milli dev- letyapısını öngörmüştür"" dedi. Demirel, Türkiye Cumhuriyeti'nin "Her ge- çen gün daha da büyü- yen bir güç ve kararülık- la çağdaş uygarlık hede- fi doğrultusunda yoluna devam edeceğuıi" vurgu- ladı. .Demirel, Amasya Ta- mimi'nin yayımlanışının 80. yıldönümü ve Ata- türk Kültür ve Sanat Haf- tası törenleri dolasıyısıy- la Amasya Valisi Hüseyin Poroy ile Belediye Başka- nı Hüse>in Baş'a bir me- saj gönderdi. Cumhur- başkanlığı Basın Merke- zi 'nden yapılan açıkla- maya göre Demirel, me- sajında, Türkiye Cumhu- nyeti'nin yaİclaşan 21. yüzyıla büyük bir güven- le hazırlandığnıı, 21. yüz- yılda dünyanın en güçlü ve sözüdinlenirdevletle- rinden biri olmayı hedef- lediğini ifade etti. Demirel, Amasya Ta- mimi'nin yayımlanışının 80. yıldönümü dolayısıy- la düzenlenen Atatürk Kültür ve Sanat Hafta- sı'nı kutladı. Cumhurbaş- kanı Demirel. başta Ata- türk olmak üzere aldüda- n tarihi kararlarla mille- tin varlığını koruyan Amasya Kongresi üyele- rini ve Kurtuluş Sava- şı' nin tüm kahramanlan- nı şükran ve rahmetle an- dığını kaydetti. TBMM Başkanı Yıkb- nm Akbuhrt da Amasya Tamimi 'nin yayımlanışı- nın 80. yıldönümü dola- yısıyla bir kutlama me- sajı yayımladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle