18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 HAZİRAN 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ /ekonomi(« cumhuriyetcorn.tr 13 Clinton'ın eski damşmanı Morningstar'ın da katıldığı 'Üç Denizin Hikâyesi' konferansı sürüyor Bakû-Ceyhan'dan ödün yökEkonomi Servisi - Uluslararası şirketle- rin, Hazar Denizi havzasında son yıllarda ortaya çıkan büyük petrol ve gaz kaynak- lanndan pay kapma yanşı sürûyor. Türki- ye, Hazar ve Kafkas petrollerinin Bakû- Cevhan boru hatlanndan geçirilmesi yö- nündeki kararlığım sürdürûrken. ABD'nin verdiği desteğin sürdügü ve projenin 2000 yıhnda yaşama geçirilmesinin planlandı- ğı bildirildi. Petrol arama çalışmalanna hız veren Tûrkiye, Batı Karadeniz'de de sondaj ça- lışmalanna hazırlanırken, dünyada üçün- cü ülke olarak denizde doğalgaz depola- yacak. Dış Ekonomik tlişkiler Kurulu (DE- İK), Karadenız Ekonomik lşbirliği (KEİ) tş Ronseyi ve Cambridge Energy Rese- arch Associates (CERA) tarafindan dü- zenlenen "Üç Denizin Hikâyesi - Hazar, Karadenizve Akdeniz Ener- ji Geleceği"' konulu konfe- ransta, enerjı sektörü ve uy- gulanacak politikalar tartı- şıldı. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen konferansa çeşitli ülkelerden 400 kişi ka- tılırken, dünkübölümde ara- ma çalışmalan. yatınmlar, petrol boru hatlan ve ülkele- rin enerji potansıyelleri görü- şüldü. Konferansta konuşan Türkiye temsilcilen. Türki- ye'nin en önemli enerji ko- ridoru oldugunu vurgularken enerji programlannın gaz % ™ a * kaynaklannı çeşitlendirmeye yönelik okhı- ğunu söylediler. Bu arada. Türkiye'nin ve Avrupa"nın Rusya gazına bağımlılığı da gündeme ge- tirilirken bunu ortadan kaldıracak lran, Türkmen gazı gibi alternatif kaynaklar ve hatlar da tartışıldı. Konferansa ilışkin de- ğerlendirme yapan Türkiye Petrolleri Ano- nim Ortaklığı (TPAO)Genel Müdür Veki- li Osman Demirağ, Türkiye'nin hızla ar- tan enerji ıhtiyacını karşılayabilmesi için yılda 4-5 milyar dolarlık yatınma ihtiyacı oldugunubelirterek "'Enerji pazan hızla bö- yüyor. OECD-A>Tiıpa ülkelerinde enerji talebi 1998- 2000 yılları arasında yüzde 3 artiş gösterdi. Bu oran 2000-2010 yıllann- da yüzde 15'e çıkacak. Türkiye'deki arüş ise yüzde 41 "dir. Bu büyümenin göstergesL Doğalgaz talebindeld artış da yüzde 175'tir. Türkiye enerji kozunu ciddi programlarla kullanmakzorunda" diye konuştu. Demi- rağ. "Hazar-Akdeniz projeksiyonlan cid- di bir şekilde yapılıyor. Proje 2000 yıhnda başlarsa, tahminen 2007 yıhnda biter. Bu- • Konferansta Türkiye'nin enerji koridoru olduğu vurgulandı. Türkiye, dünyada üçüncü ülke olarak denizde doğalgaz depolayacak. Proje temmuz ayı başında ihaleye açılacak. gfin ürvtici olmak kadar tüketici olmak da önemJi. Bu nedenleTürkiye kozunu iyi kul- lanmab" değerlendirmesini yaptı. Yeni projeler Temmuz ayı başmda,"Batı Karadeniz'de iki sondaj yapılacağını söyleyen TPAO Ge- nel Müdür Vekili Demirağ, "Aramalar risklidir. Büyük kaynaklar ayırmak gere- kir" dedı. Bu arada BOTAŞ'la birlikte. dünyada iki ülkede uygulanan denizde do- ğalgaz depolama projesini yaşama geçire- ceklerini anlatan Demirağ. "135 müyon doiarhk bir yatının bu. 1.6 milyar metre- küp doğalgaz. nisan-ekim aylannda depo- lanacak" dedi. ABD desteği stirûyor Bu arada Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanı Cumhur Ersümer, ABD Başkanı BUlCBnton ın Hazar Bölgesi özel temsilci- si Morningstar la görüştü. Ersümer. Morningstar'ın, görevini devredeceği John WWf ile kendilerini tanıştır- dığmı belirterek ABD'nin Bakû-Ceyhan boru hattı ko- nusundaki desteğinin sürdü- ğünü söyledi. Ersümer, ''Ba- kû-Ceyhan boru hattma büt- çe yasasıyla birlikte hükü- met garanrisi MerileceğSnisöy- ledik. Bu arada yenflenebiKr enerji kaynaklarının gelişti- ribnesi konularuu görüştük. Aynca boğaz- lardan petrolün geçişini önlemeye yönelik by-pass hattı konusunda da destek aktık" dedı. Uluslararası Tahkim Yasası'na iliş- kin son çalışmalannı rapor halinde başba- kana sunduklannı anlatan Ersümer, "tm- tiyaz sözteşmelerinde Danıştay'uı deneti- mini yok etmeden uluslararası tahkimin yer aimasuıı ıstiyoruz. Devleües.tirme de özefleştirme de anayasada yer almaü. Söz- teşmeterde tahkim sağlanmair dedi. Morningstar, ABD'nin Bakû-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nı destekleme politika- sının devam ettiğini belirterek "Türkme- nistan doğalgazını taşımayı hedefleyen Trans-Kafkasya Boru Hattı'nı da destek- üyoruz" dedi. Bir basın toplantısı düzen- leyen Morningstar, Bakû-Ceyhan ve Trans- Kafkasya boru hatlannın gerçekleşmesi ıçin ABD'nin elinden geleni yapacağını ifa- de etti. Morningstar. ABD'nin lran'ın po- litik sorunlan olmasının ötesinde boru hat- tının ticari olmadığım ve hattın Batı'ya ilerlemesının fizibil oldugunu vurguladı. Türkiyey ninyer aldığı dev enetji projeleri • Irak-TttrUye Ham Pet- rol Boni Hattl: Bu hat Irak'm Kerkük ve diğer sahalardan elde edilen ham petrolü Yumurtalık'a (Ceyhan) ulaştınyor. 1990 yıhnda Körfez krizi nedeniyle kapatılan hat, 1996 yıhnda tekrar çalışmaya baştadı. BM Güvenlik Konseyi'nin 8 Haziran 1997 tarih ve 1111 sayı- h karan ik ikinci defa sırtırh petrol sevkıyatına izin \erildi. • Cevhan-Samsun Ham Petrol Boru Hattı Projesl: Bu hattın Ceyhan terminalinden başlayıp Samsun'da sonlanması planlanıyor. Projeye göre Sam- sun'dan Ukrayna ve diğer Karade- niz ülkelerine ham petrol tankerle- re taşınacak. • Hazar-Akdenlz Ham petrol Boru Hattı Projesl: Bakû-Ceyhan Petrol Boru Hattı ola- rak bilinen bu projeyle Hazar Hav- zasrndabulunan Kazakıstan, Türk- menistan, Azerbay can gibi ülkeler- de üretılen ham petrolün, boru hat- tı ile Ceyhan'a taşınması öngörülü- yor. Fizibilitesi yapılan projeye gö- re boru hattının uzunluğu 1730 ki- lometre olacak ve bunun 1037 ki- lometresi Türkiye'den geçecek. Pro- je ile bu hattan 45 milyon ton pet- rol taşınması hedefleniyor • Rusya-Avrupa-Türklye Doflalgaz Boru Hattı: 1986- 1988 yıllannda yapılan hat, Bulga- ristan smınndan Malkoçlar tstas- yonu'ndan Türkiye'ye giriyor. Bu hattan yılda 6 milyar metreküp ile 25 yıl gaz alımı için anlaşma yapıl- mış durumda. • Rusya-Karadenlz-Tür- klye Dogaloaz Hattı Proje- sl: Maki Akım adı verilen bu pro- je ile Rusya'dan Karadenız'in al- tmdan geçecek bir boru hattıyla Türkiye'ye 16 milyar metreküplük bir doğalgaz getirilmesi amaçlanı- yor. • Türkmenistan-Türkl- ye-Avrupa-Doğaloaz Hattı Projesi: Hazar Denizi'nin altın- dan geçecek bir hat öngörülüyor. Rusya bu hattın Hazar Denizi'nin ekolojik dengesini bozacağmı ile- ri sürse de Türkiye ile Azcrbaycan arasında ikili anlaşma ımzalanmış durumda. • İran-Turkfye Dodalgaz Hattl Projesl: Bu konudaki an- laşma 12 Ağustos 1996tarihindeim- zalandı. Anlaşmaya göre Türkiye Iran'dan 22 yıl süreyle doğalgaz alacak. Bu alım 3 milyar mctre- küp.'yıl düzeyinde başlayıp 19 mil- yar metreküp yıl düzevine çıkacak. • Mısır-Tttrklye Doftat- aaz Boru Hattı Projesl: Mı- sır'm Akdeniz altında döşenecek boru hatlanndan 10 milyar metre- küp/ytl gaz gönderilebıleceği tek- lifmden yola çıkılarak hazırlandı. • Irak-Türklye Doftılaaz Boru Hattı Projesl: TPAO- Tekfen ve BOTAŞ tarafindan bu proje ile ilgiH anlaşma 1997 yılın- da ımzalandı Bağdat yöresindeki doğalgaz yataklannın saha geliş- tirme, üretim, gaz işleme ve boru ham yapımı işlemkrinden oluşan bir kompleks. Philip Morris/Sabancı DUYURU ŞİRKETİMİZİN TORBALI SİGARA FABRİKASI'NDA İMAL EDİLEN ÜRÜNLERİNİN PERAKENDE SATIŞ FİYATLARI, 23 HAZİRAN 1999 ÇARŞAMBA GÜNÜNDEN İTİBAREN AŞAĞIDAKİ GİBİ BEÜRLENMİŞTİR: Marlboro Lights 100's YENİ PAKET FİYATI • ESKİ PAKET FİYATI 500.000TL 450.000 TL 500.000 TL 450.000 TL Marlboro Lights Box Parliament 100's Parliament Special Box Parliament Lights Special Box 500.000 TL 450.000 TL Beyaz Paket Chesterfıeld Box Beyaz Paket Chesterfield Lights Box L&M uzun L&M Lights uzun L&M kısa kutu L&M Lights kısa kutu Yasada neler değişmeli? VepgfsopuntarıımzFaks: 0 212 514 07 51 475.000TL 425.000 TL 475.000TL 425.000TL 500.000TL 450.000 TL 500.000TL 450.000 TL 325.000TL 275.000 TL 325.000TL 275.000TL 350.000TL 300.000 TL 350.000TL 300.000TL 325.000TL 275.000TL 325.000TL 275.000TL PHILSA Philip Morris Sabancı Sigara ve Tütüncülük Sanayi ve Ticaret A.Ş. Vergi reformu ile getirilen uüzenlemeler, gerçek kazançlann saptanması ve vergi- lendirilmesini hedeflediğinden geleceğe dönüktür. Bu düzenlemelerin eksıği/yanlı- şı yok mudur? Elbette vardır. Çıkanlan ya- salanmızın hangisinde eksıklikler/yanlış- lıklar olmuyor ki. Vergi reformu, ülkemiz açısından son derece gerekli, geç kalmış bir düzenlemedir. Onu bûtünüyle "altüst" etmek yerine ak- sayan yanlannı saptayarak düzeltmek, uy- gulanırduruma getirmek ülkemiz yaranna- dır Hazır, hükümet vergi yasalannda dü- zeltme yapmak gereğini kavramışken, ka- muoyu da böyle bir beklenti ıçine girmiş- ken, bulunulan ortamı iyi değertendirmek gerekir. • Serbest meslek sahipleri ile diğer yükümlüler aynı enflasyon ortamında ça- lışmalanna karşın aralannda ciddi vergi- lendirme farktılıklan getirilmıştır. Yükümlü- ler arasında fırsat eşitsızliği yaratan bu dü- zenlemelerin kaldırılması gerekmektedir. (Yeniden değerleme, Malıyet Artış Fonu, Ye- nileme Fonu gıbi vergi avantajlan serbest meslek mensuplanna da tanınmak yoluy- la sorun çözümlenmelidır.) • Kayrt dışı işlemlerin kayda dönüştürül- mesi, kayrtlı işlemlerin doğru ve zamanın- da beyanı ve ticari deftertere işlenmesi açı- sından "geçici vergi" uygulaması yerinde ve yarartı olmuştur. Ancak bu verginin dö- neminin 3 ay yerine 6 aya çıkanlması ve ver- gi oranlannın gerçek kişiterde %10'a, ku- rumlarda %15'e çekilmesi bir zorunluluk gibı gözükmektedir. • Emlak Vergisi Beyannameleri gü- nün gerçek değerine göre "Eylül 1998" ayındaverildikten üç ay sonra, 1999yılı için vergi matrahlannın %77.8 oranında yeni- den arttınlması, vergi matrahlannın ani yük- selişine neden olmuştur. Üstelik 1998 yılı enflasyonunun %50 düzeyıne ındiğinin söylendiği şu günlerde oranın %77.8 dü- zeyinde tutulması tam bir çelişkidir. Çeliş- kinin giderilmesi için 1999 yılı değerieme- sinin %77.8 oranı üzerinden degil; bu tu- tann üç aylık döneme isabet eden kısmı olan % 19.50 oranı üzerinden yapılması uygu- lamadaki haksızlığı giderecektir. • Herkes kazancının kaynağını açıklaya- bilmelidir. Yoksa bu kayıt dışı işlem yoğun- luğuyla ülkemiz "kara para cenneti" duru- muna düşecektır. Bu açıdan bakıldığında "mali milat" dediğimiz uygulamanın kaldı- nlması, kayıt dışı ve kara para işlemlerinin yaygınlaşması sonucunu yaratacaktır An- cak mali milat uygulamasında "nereden bul- dun" sorusunun sorulabilmesi için öngö- rülen taban yükseltilebilir, bu tutar her yıl enflasyon düzeyinde arttınlabilir. Örneğin 1999 yılı ıçın bu taban 15-20 milyarTL ola- rak saptanabilir. • Faiz gelirlerinin enflasyondan arındı- nlarak vergilendirilrnesi çağdaş ve gerçek- çi bir yaklaşımdır. Vergi reformunun bu uy- gulaması olumludur. Ancak faiz gelirierinin beyan edilmesi, çok fazla yaran olmayan kırtasiyeciliği ve vergi dairelerinın iş yükü- nü arttınmaktadır. Faiz gelirierine uygulanan vergi kesinti oranı birkaç puan arttınlarak bu gelirlerin beyan edilmesi zorunluluğu kaldınlmahdır. •Gerçek kişi faizgeiirlerine uygulanmak- ta olan "enflasyondan anndırma" işlemi bu kesim için koruyucu, yarariı olmuştur. Aynı avantajın enflasyon ortamında yaşa- makta olan ışletmeler tarafindan elde edi- len faiz gelirterine de uygulanmaması ge- rekmez mi? • %50 düzeyinde de olsa. ülkemizde bir enflasyon gerçegi var. Bu gerçek bizim- le birlikte yaşamayı sürdürmektedir. Peki, bu gerçeğe rağmen neden "enflasyon mu- hasebesi" uygulamasına geçemiyoruz? Işte bu sorunun yanıtını, yaptlacak vergi de- ğişikliklerinde vermeliyiz. • Vergi reformuyla, küçükve orta boy iş- letmelefde uygulanmakta olan "hayatstan- dardı" kaldınlmış bulunmaktadır. Bu kesi- min yaygınlığı ve ülkemizde belge kullanı- mının düzensizliği dikkate alındığında 2000 yılındaönemli ölçüde "hayatstandardının" altında beyan olması durumunda ciddi öl- çüde "vergi kaybı" ile karşılaşılabilecektır. Böylesi bir durumu dikkate alarak "vergi güvenlik" önleminin alınması gerektiğini düşünüyoaım. • Yıl içinde vergilendirilmiş gelirlerin (işyeri kira gelirlerinin, faiz gelirlennın, kâr paylannın vb. gelirlerin) yillık tutartannın belli bir düzeyi aşması durumunda (1999 yılı için 5 milyar TL'dir), bu gelirier tekrar yillık beyanname ile beyan edilerek ikinci kez vergilendirilmektedirler. Her ne kadar kesilen vergilertoplam vergi tutanndan in- dirim konusu yapılmakta ıse de, ışlem yo- ğunluğunun artması nedeniyle vergi daire- leri veyükümlüler önemli zaman kaybı ya- şamaktadıriar. Oysa bu tür gelirlerin yıl tçindeki vergi kesinti oranlan birkaç puan yükseltilerek yillık beyanname verme zorunluluMan kal- dınlabilir. • Basrt usulde vergilendirilen yüküm- lülere yönelik "belge düzenlenmesi" ko- nusu, basttlik ve pratiklik açısından yeni- den gözden geçirilmeli (taksi çalıştıranlar- da elektronık/otomatik uygulamaya geç- menin yöntemi bulunmalıdır.) • Sağlık sorunlan olan ve az okuyan toplum olduğumuz bir gerçek. Sağlık, eğrtim ve kültür harcamalan üzerinde- ki KDV yükü kaldırılmalı ya da bu tür har- camalaraetkin "vergi iadesi" uygulanma- lıdır. (Vakrf üniversitelerinde uygulanmak- ta olan KDV yükünün kaldınlması öğren- citeri büyük ölçüde rahatlatacaktır.) • Tüm bunlaria birlikte vergi denetim- lerinin bir yandan etkinleştirilmesi, diğer yandan yaygınlaştırılması yoluyla vergi kaybına neden olan yükümlülerin sürekli izlendikleri kanısının verilmesi yarariı so- nuçlar verebilir. Gelinen noktada; piyasadaki durgunlu- ğun nedeni olarak vergi reformu görünmek- tedır. Oysa ülkemiz ekonomisi vergi refor- mundan önce de benzeri durgunluk dö- nemleri yaşamıştı. Dolayısıyla durgunluk döneminden kurtulmanın tek yolu olarak "vergi değişikliklerinin" gösterilmesi doğ- ru bir saptama olmamıştır. ÇİFTÇt DOSTU SADULLAH USUMİ Kaçak Çaylap Sağlığımızı Tehdit Ediyop Tekel ve Çay-Kur'dan sorumlu Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen, "kaçak ve sağlığa zarartı" yabancı çaylara karşı savaşım başlattı... Yücelen, Hazine Müsteşarlığı'ndan sorumlu dev- let bakanlığı ve gümrüklerden soaımlu devlet ba- kanlığına birer yazı göndererek yurdumuza kaçak olarak sokulan çaylara engel olunmasını istedi. Yücelen aynca Doğu ve Güneydoğu illerimizden "sınır ticareti" veya "ithalat" yolu ile ülkemize so- kulan yabancı menşeli çaylann da ciddi biçimde de- netlenmesi gerektiğini belirtti. Yapılan araştırmalara göre, yurdumuza ithal ve- ya kaçak yolla giren çay miktan 60 bin tona yakın. Yani, Türkiye üretiminin dörtte biri... Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizin büyük bir bö- lümü, Iran ve Irak'tan kaçak olarak getirilen çaylan içiyor. O bölgelerde yerti çaylanmızı içen hemen he- men yok gibi. Çay-Kur veTekel'den sorumlu Devlet Bakanı Rüş- tü Kâam Yücelen'in ilgili bakanlıklaragönderdiğiya- zıda, Doğu ve Güneydoğu illerimizden "sınır tica- reti" veya "kaçakçılık" yolu ile yurdumuza sokulan çaylann insan sağlığına zarariı olduğu ileri sürülü- yor. Bu konu ile ilgili bölüm aynen şöyle: "Güney ve Güneydoğu illerimizden 'sınır ticare- ti' yoluyla, Kıbns üzerinden 'zati eşya muafiyeti' yo- luyla, sınırillerimizden 'kaçakçılık' ve 'ithalat'yo/uy- la ülkemize yabancı menşeli çaylann girdiği, sağlı- ğa zarariı ve hiçbir kalite değeri olmayan, üretimin- de kimyasal ilaç ve katkı maddeleri kullanılarak üre- tilen ve üzerinde ilaç bakiyesi bulunan çaylann ül- kemiz pazariannı istila ve işgal etmesi ile karşı kar- şıya kalındığı, Güney ve Güneydoğu ıllerimizde 13 gümrük kapısında yapılan araştırmalar sonunda, Ağn ilimizde bulunan Gürbulak Sınır Kapısı'ndan 1999yılının ilkbeş ayında ithalat rejimine aykın ola- rak ve son derece düşük beyan üzerinden 2 bin 704 ton çayın ithal edildiğinin anlaşıldığı, bu miktann, diğer gümrük kapılan da dikkate alındığında ithal edilen çayın boyutunun 20 ile 25 bin tona ulaştı- Dehşet verici bir tablo... ••• Yukandaki satıriar rasgele ortaya atılan kddialar de- ğildir. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin tespitidir. Çay- Kur'un yönetimi, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yüce- len'e verilene kadar bu iddialar dedikodudan öte gi- dememişti. Çay üreticilerimiz yakınıyor, halkımız an- latıyordu, ama devlet ilgi göstermiyordu. Türk hat- kı da bu ilaçlı ve sağlığa zarariı çaylan afiyetle (!) içi- • yordu. Yücelen devlet bakanı olur olmaz söylentilerin gerçek oldugunu ortaya çıkardı ve gerekli önlem- ierin alınması için harekete geçti. Demek ki bugüne kadar yıllarca yurdumuza çe- şitli yollardan insan sağlığına zarariı çaylar girmiş. Hiçbir kalite değeri bulunmayan bu yabancı men- şeli çaylar, kimyasal ilaç ve katkı maddeleri kullanı- larak üretildiği için üzeriennde ilaç artıkları da var- mtş... Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen, yerti çayta- nmızın satışını engelleyen bazı sahtekâriık olaylan- na da el koydu. Diğer bakanlıklara gönderdiği ya- zının içinden ilginç bir paragraf daha: "4.6.1999 tarihinde ithalat rejimine aykın olarak ithal edilen yabancı menşeli çaylann Rize ve Trab- zon bölgesinde çay üretimi yapan özel sektör ta- rafindan kilogramı 300 bin liradan satın alınıp pa- ketlenerek 'Türk çayı' adıyla pıyasaya sürüldüğü- nün emniyet yetkilileri tarafindan tespit edildıği, bunlardan 70 tona yakın çaya el konularak depo- tannda muhafazaya alındığı, büyük miktannın da di- ğer illere sevk edilerek 'Türk çayı' olarak satılmaya başlandığı istihbar edilmiştir..." ••• Bir kilo yerli çayın maliyeti 1 milyon liranın üstün- de. Iran ve Irak'tan yurdumuza kaçak olarak soku- lan çaylann Rize ve Trabzon'a teslim fiyatı ise 300 bin lira. Bu durumda, sınırianmız yol geçen hanına dön- müşse, yurtiçinde de yeterii önlemler alınamamış- sa kaçakçılığı önlemek mümkün olabilir mi? Çay rekottemiz yillık 180 bin ton. Iç tüketim 160 bin ton. Tüketim fazlamız 20 bin ton... Türkiye bu 20 bin ton fazla çayını satmakta zorianırken, son de- rece ucuz fiyatlaria yurdumuza sokulan 60 bin ton kaçak çayta nasıl başa çıkabiliriz? Türk devletini de, Çay-Kur'u da, yüz binlerce çay üreticisini de ekonomik bunalıma sürükleyen, ka- çak veya düşük vergilerie yurdumuza sokulan ya- bancı menşeli çaylardır. Eğer sınır kapılannı sıkı tutarsak, ithal edilen çay- lardan "beyan usulü" yerine değeri üzerinden ver- gi alabilirsek Türk çayının da, Çay-Kur'un da, dev- tetin de, yüz binlerce üreticinin de sıkıntılan sona ere- cektir. Çay için başlatılan sıkt denetim, diğertanm ürün- lerimizin de kurtuluşu olacaktır. Başkanlara yolsiızhıkla mücadele dersi ANTALYA (AA) - Dün- ya Bankası Enstitüsü ta- rafindan Antalya'da dü- zenlenen seminerde, bele- diye başkanlanna yolsuz- luİclamücadeleyöntemle- ri anlahldı. Seminerde As- ya Kalkınma Bankası'nın çeşitli ülkelerde yolsuzluk yapılıp yapılmadığına iliş- kin araşnrmasında, Türki- ye'nin, Malezya, Kore, En- donezya ve Hindistan gi- bi ülkelerden daha iyi du- rumda olduğunun belir- lendiği bildirildi. Dünya Bankası Ensti- tüsü tarafindan düzenle- nen "Politika Yapıcılan tçfaıMafiDesantrafizasvon ve Yerel Yönetim Polhfla- hn" konulu seminere, ara- lannda Antalya, Bursa, Samsun, Eskişehir ve Ada- na büyükşehır belediye başkanlannın da bulundu- ğu 35 il ve ilçe belediye başkanı katıldı. Seminere katılan belediye başkanla- nna "Yokuzlukla Müca- dele Yöntemleri" konu- sunda bilgiler verildi. As- ya Kalkınma Bankası Tem- silcisi Roberl Beschel, se- rninerde yaphğı konuşma- da, yolsuzluklann ülkele- re olan maliyetinin kor- kunç boyutlara ulaştığını belirterek şunlan söyledi: "Belediye başkanlannın, yolsuzlukla mücadele ede- bilmeleri için öncelilde so- runu tespit etmesi gerekir. Yeni stratejiler belirleme- lerigerekir. Bu konuda sa- tuı alma refonnlan yapa- rak, halkla el ele vererek kampanyalar düzenlenle- meleri gerekir." Beschel, Asya Kalkın- ma Bankası tarafindan çe- şitli ülkelerde yapılan "yol- suzluğun algılanması"' araştırmasmda Filipinler'in 55, Türkiye'nin ise 54 pu- an aldığtnı kayderek "Araş- tirmada o ülkede yaşav an insanlar, yolsuzluk vardır, dryor. Yolsuzluğun büyük boyiıtiarda olduğu ülkeler arasında Malezva Iganda, Kore ve Hindistan, Tay- land geliyor. Türkiye, bu ülkelerle karşılaştırıidığuı- da onlardan daha iyi du- rumda" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle