Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 HAZİRAN 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ /ekonomi(« cumhuriyetcorn.tr 13
Clinton'ın eski damşmanı Morningstar'ın da katıldığı 'Üç Denizin Hikâyesi' konferansı sürüyor
Bakû-Ceyhan'dan ödün yökEkonomi Servisi - Uluslararası şirketle-
rin, Hazar Denizi havzasında son yıllarda
ortaya çıkan büyük petrol ve gaz kaynak-
lanndan pay kapma yanşı sürûyor. Türki-
ye, Hazar ve Kafkas petrollerinin Bakû-
Cevhan boru hatlanndan geçirilmesi yö-
nündeki kararlığım sürdürûrken. ABD'nin
verdiği desteğin sürdügü ve projenin 2000
yıhnda yaşama geçirilmesinin planlandı-
ğı bildirildi.
Petrol arama çalışmalanna hız veren
Tûrkiye, Batı Karadeniz'de de sondaj ça-
lışmalanna hazırlanırken, dünyada üçün-
cü ülke olarak denizde doğalgaz depola-
yacak. Dış Ekonomik tlişkiler Kurulu (DE-
İK), Karadenız Ekonomik lşbirliği (KEİ)
tş Ronseyi ve Cambridge Energy Rese-
arch Associates (CERA) tarafindan dü-
zenlenen "Üç Denizin Hikâyesi - Hazar,
Karadenizve Akdeniz Ener-
ji Geleceği"' konulu konfe-
ransta, enerjı sektörü ve uy-
gulanacak politikalar tartı-
şıldı. Basına kapalı olarak
gerçekleştirilen konferansa
çeşitli ülkelerden 400 kişi ka-
tılırken, dünkübölümde ara-
ma çalışmalan. yatınmlar,
petrol boru hatlan ve ülkele-
rin enerji potansıyelleri görü-
şüldü. Konferansta konuşan
Türkiye temsilcilen. Türki-
ye'nin en önemli enerji ko-
ridoru oldugunu vurgularken
enerji programlannın gaz %
™ a
*
kaynaklannı çeşitlendirmeye yönelik okhı-
ğunu söylediler.
Bu arada. Türkiye'nin ve Avrupa"nın
Rusya gazına bağımlılığı da gündeme ge-
tirilirken bunu ortadan kaldıracak lran,
Türkmen gazı gibi alternatif kaynaklar ve
hatlar da tartışıldı. Konferansa ilışkin de-
ğerlendirme yapan Türkiye Petrolleri Ano-
nim Ortaklığı (TPAO)Genel Müdür Veki-
li Osman Demirağ, Türkiye'nin hızla ar-
tan enerji ıhtiyacını karşılayabilmesi için
yılda 4-5 milyar dolarlık yatınma ihtiyacı
oldugunubelirterek "'Enerji pazan hızla bö-
yüyor. OECD-A>Tiıpa ülkelerinde enerji
talebi 1998- 2000 yılları arasında yüzde 3
artiş gösterdi. Bu oran 2000-2010 yıllann-
da yüzde 15'e çıkacak. Türkiye'deki arüş
ise yüzde 41 "dir. Bu büyümenin göstergesL
Doğalgaz talebindeld artış da yüzde 175'tir.
Türkiye enerji kozunu ciddi programlarla
kullanmakzorunda" diye konuştu. Demi-
rağ. "Hazar-Akdeniz projeksiyonlan cid-
di bir şekilde yapılıyor. Proje 2000 yıhnda
başlarsa, tahminen 2007 yıhnda biter. Bu-
• Konferansta
Türkiye'nin enerji
koridoru olduğu
vurgulandı. Türkiye,
dünyada üçüncü
ülke olarak
denizde doğalgaz
depolayacak.
Proje temmuz ayı
başında ihaleye
açılacak.
gfin ürvtici olmak kadar tüketici olmak da
önemJi. Bu nedenleTürkiye kozunu iyi kul-
lanmab" değerlendirmesini yaptı.
Yeni projeler
Temmuz ayı başmda,"Batı Karadeniz'de
iki sondaj yapılacağını söyleyen TPAO Ge-
nel Müdür Vekili Demirağ, "Aramalar
risklidir. Büyük kaynaklar ayırmak gere-
kir" dedı. Bu arada BOTAŞ'la birlikte.
dünyada iki ülkede uygulanan denizde do-
ğalgaz depolama projesini yaşama geçire-
ceklerini anlatan Demirağ. "135 müyon
doiarhk bir yatının bu. 1.6 milyar metre-
küp doğalgaz. nisan-ekim aylannda depo-
lanacak" dedi.
ABD desteği stirûyor
Bu arada Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanı Cumhur Ersümer,
ABD Başkanı BUlCBnton ın
Hazar Bölgesi özel temsilci-
si Morningstar la görüştü.
Ersümer. Morningstar'ın,
görevini devredeceği John
WWf ile kendilerini tanıştır-
dığmı belirterek ABD'nin
Bakû-Ceyhan boru hattı ko-
nusundaki desteğinin sürdü-
ğünü söyledi. Ersümer, ''Ba-
kû-Ceyhan boru hattma büt-
çe yasasıyla birlikte hükü-
met garanrisi MerileceğSnisöy-
ledik. Bu arada yenflenebiKr
enerji kaynaklarının gelişti-
ribnesi konularuu görüştük. Aynca boğaz-
lardan petrolün geçişini önlemeye yönelik
by-pass hattı konusunda da destek aktık"
dedı. Uluslararası Tahkim Yasası'na iliş-
kin son çalışmalannı rapor halinde başba-
kana sunduklannı anlatan Ersümer, "tm-
tiyaz sözteşmelerinde Danıştay'uı deneti-
mini yok etmeden uluslararası tahkimin
yer aimasuıı ıstiyoruz. Devleües.tirme de
özefleştirme de anayasada yer almaü. Söz-
teşmeterde tahkim sağlanmair dedi.
Morningstar, ABD'nin Bakû-Ceyhan
Petrol Boru Hattı'nı destekleme politika-
sının devam ettiğini belirterek "Türkme-
nistan doğalgazını taşımayı hedefleyen
Trans-Kafkasya Boru Hattı'nı da destek-
üyoruz" dedi. Bir basın toplantısı düzen-
leyen Morningstar, Bakû-Ceyhan ve Trans-
Kafkasya boru hatlannın gerçekleşmesi
ıçin ABD'nin elinden geleni yapacağını ifa-
de etti. Morningstar. ABD'nin lran'ın po-
litik sorunlan olmasının ötesinde boru hat-
tının ticari olmadığım ve hattın Batı'ya
ilerlemesının fizibil oldugunu vurguladı.
Türkiyey
ninyer aldığı
dev enetji projeleri
• Irak-TttrUye Ham Pet-
rol Boni Hattl: Bu hat Irak'm
Kerkük ve diğer sahalardan elde
edilen ham petrolü Yumurtalık'a
(Ceyhan) ulaştınyor. 1990 yıhnda
Körfez krizi nedeniyle kapatılan
hat, 1996 yıhnda tekrar çalışmaya
baştadı. BM Güvenlik Konseyi'nin
8 Haziran 1997 tarih ve 1111 sayı-
h karan ik ikinci defa sırtırh petrol
sevkıyatına izin \erildi.
• Cevhan-Samsun Ham
Petrol Boru Hattı Projesl:
Bu hattın Ceyhan terminalinden
başlayıp Samsun'da sonlanması
planlanıyor. Projeye göre Sam-
sun'dan Ukrayna ve diğer Karade-
niz ülkelerine ham petrol tankerle-
re taşınacak.
• Hazar-Akdenlz Ham
petrol Boru Hattı Projesl:
Bakû-Ceyhan Petrol Boru Hattı ola-
rak bilinen bu projeyle Hazar Hav-
zasrndabulunan Kazakıstan, Türk-
menistan, Azerbay can gibi ülkeler-
de üretılen ham petrolün, boru hat-
tı ile Ceyhan'a taşınması öngörülü-
yor. Fizibilitesi yapılan projeye gö-
re boru hattının uzunluğu 1730 ki-
lometre olacak ve bunun 1037 ki-
lometresi Türkiye'den geçecek. Pro-
je ile bu hattan 45 milyon ton pet-
rol taşınması hedefleniyor
• Rusya-Avrupa-Türklye
Doflalgaz Boru Hattı: 1986-
1988 yıllannda yapılan hat, Bulga-
ristan smınndan Malkoçlar tstas-
yonu'ndan Türkiye'ye giriyor. Bu
hattan yılda 6 milyar metreküp ile
25 yıl gaz alımı için anlaşma yapıl-
mış durumda.
• Rusya-Karadenlz-Tür-
klye Dogaloaz Hattı Proje-
sl: Maki Akım adı verilen bu pro-
je ile Rusya'dan Karadenız'in al-
tmdan geçecek bir boru hattıyla
Türkiye'ye 16 milyar metreküplük
bir doğalgaz getirilmesi amaçlanı-
yor.
• Türkmenistan-Türkl-
ye-Avrupa-Doğaloaz Hattı
Projesi: Hazar Denizi'nin altın-
dan geçecek bir hat öngörülüyor.
Rusya bu hattın Hazar Denizi'nin
ekolojik dengesini bozacağmı ile-
ri sürse de Türkiye ile Azcrbaycan
arasında ikili anlaşma ımzalanmış
durumda.
• İran-Turkfye Dodalgaz
Hattl Projesl: Bu konudaki an-
laşma 12 Ağustos 1996tarihindeim-
zalandı. Anlaşmaya göre Türkiye
Iran'dan 22 yıl süreyle doğalgaz
alacak. Bu alım 3 milyar mctre-
küp.'yıl düzeyinde başlayıp 19 mil-
yar metreküp yıl düzevine çıkacak.
• Mısır-Tttrklye Doftat-
aaz Boru Hattı Projesl: Mı-
sır'm Akdeniz altında döşenecek
boru hatlanndan 10 milyar metre-
küp/ytl gaz gönderilebıleceği tek-
lifmden yola çıkılarak hazırlandı.
• Irak-Türklye Doftılaaz
Boru Hattı Projesl: TPAO-
Tekfen ve BOTAŞ tarafindan bu
proje ile ilgiH anlaşma 1997 yılın-
da ımzalandı Bağdat yöresindeki
doğalgaz yataklannın saha geliş-
tirme, üretim, gaz işleme ve boru
ham yapımı işlemkrinden oluşan bir
kompleks.
Philip Morris/Sabancı
DUYURU
ŞİRKETİMİZİN TORBALI SİGARA FABRİKASI'NDA
İMAL EDİLEN ÜRÜNLERİNİN
PERAKENDE SATIŞ FİYATLARI,
23 HAZİRAN 1999 ÇARŞAMBA GÜNÜNDEN İTİBAREN
AŞAĞIDAKİ GİBİ BEÜRLENMİŞTİR:
Marlboro Lights 100's
YENİ PAKET FİYATI • ESKİ PAKET FİYATI
500.000TL 450.000 TL
500.000 TL 450.000 TL
Marlboro Lights Box
Parliament 100's
Parliament Special Box
Parliament Lights Special Box 500.000 TL 450.000 TL
Beyaz Paket
Chesterfıeld Box
Beyaz Paket
Chesterfield Lights Box
L&M uzun
L&M Lights uzun
L&M kısa kutu
L&M Lights kısa kutu
Yasada neler değişmeli?
VepgfsopuntarıımzFaks: 0 212 514 07 51
475.000TL 425.000 TL
475.000TL 425.000TL
500.000TL 450.000 TL
500.000TL 450.000 TL
325.000TL 275.000 TL
325.000TL 275.000TL
350.000TL 300.000 TL
350.000TL 300.000TL
325.000TL 275.000TL
325.000TL 275.000TL
PHILSA Philip Morris Sabancı
Sigara ve Tütüncülük Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Vergi reformu ile getirilen uüzenlemeler,
gerçek kazançlann saptanması ve vergi-
lendirilmesini hedeflediğinden geleceğe
dönüktür. Bu düzenlemelerin eksıği/yanlı-
şı yok mudur? Elbette vardır. Çıkanlan ya-
salanmızın hangisinde eksıklikler/yanlış-
lıklar olmuyor ki. Vergi reformu, ülkemiz
açısından son derece gerekli, geç kalmış
bir düzenlemedir.
Onu bûtünüyle "altüst" etmek yerine ak-
sayan yanlannı saptayarak düzeltmek, uy-
gulanırduruma getirmek ülkemiz yaranna-
dır Hazır, hükümet vergi yasalannda dü-
zeltme yapmak gereğini kavramışken, ka-
muoyu da böyle bir beklenti ıçine girmiş-
ken, bulunulan ortamı iyi değertendirmek
gerekir.
• Serbest meslek sahipleri ile diğer
yükümlüler aynı enflasyon ortamında ça-
lışmalanna karşın aralannda ciddi vergi-
lendirme farktılıklan getirilmıştır. Yükümlü-
ler arasında fırsat eşitsızliği yaratan bu dü-
zenlemelerin kaldırılması gerekmektedir.
(Yeniden değerleme, Malıyet Artış Fonu, Ye-
nileme Fonu gıbi vergi avantajlan serbest
meslek mensuplanna da tanınmak yoluy-
la sorun çözümlenmelidır.)
• Kayrt dışı işlemlerin kayda dönüştürül-
mesi, kayrtlı işlemlerin doğru ve zamanın-
da beyanı ve ticari deftertere işlenmesi açı-
sından "geçici vergi" uygulaması yerinde
ve yarartı olmuştur. Ancak bu verginin dö-
neminin 3 ay yerine 6 aya çıkanlması ve ver-
gi oranlannın gerçek kişiterde %10'a, ku-
rumlarda %15'e çekilmesi bir zorunluluk
gibı gözükmektedir.
• Emlak Vergisi Beyannameleri gü-
nün gerçek değerine göre "Eylül 1998"
ayındaverildikten üç ay sonra, 1999yılı için
vergi matrahlannın %77.8 oranında yeni-
den arttınlması, vergi matrahlannın ani yük-
selişine neden olmuştur. Üstelik 1998 yılı
enflasyonunun %50 düzeyıne ındiğinin
söylendiği şu günlerde oranın %77.8 dü-
zeyinde tutulması tam bir çelişkidir. Çeliş-
kinin giderilmesi için 1999 yılı değerieme-
sinin %77.8 oranı üzerinden degil; bu tu-
tann üç aylık döneme isabet eden kısmı olan
% 19.50 oranı üzerinden yapılması uygu-
lamadaki haksızlığı giderecektir.
• Herkes kazancının kaynağını açıklaya-
bilmelidir. Yoksa bu kayıt dışı işlem yoğun-
luğuyla ülkemiz "kara para cenneti" duru-
muna düşecektır. Bu açıdan bakıldığında
"mali milat" dediğimiz uygulamanın kaldı-
nlması, kayıt dışı ve kara para işlemlerinin
yaygınlaşması sonucunu yaratacaktır An-
cak mali milat uygulamasında "nereden bul-
dun" sorusunun sorulabilmesi için öngö-
rülen taban yükseltilebilir, bu tutar her yıl
enflasyon düzeyinde arttınlabilir. Örneğin
1999 yılı ıçın bu taban 15-20 milyarTL ola-
rak saptanabilir.
• Faiz gelirlerinin enflasyondan arındı-
nlarak vergilendirilrnesi çağdaş ve gerçek-
çi bir yaklaşımdır. Vergi reformunun bu uy-
gulaması olumludur. Ancak faiz gelirierinin
beyan edilmesi, çok fazla yaran olmayan
kırtasiyeciliği ve vergi dairelerinın iş yükü-
nü arttınmaktadır. Faiz gelirierine uygulanan
vergi kesinti oranı birkaç puan arttınlarak
bu gelirlerin beyan edilmesi zorunluluğu
kaldınlmahdır.
•Gerçek kişi faizgeiirlerine uygulanmak-
ta olan "enflasyondan anndırma" işlemi
bu kesim için koruyucu, yarariı olmuştur.
Aynı avantajın enflasyon ortamında yaşa-
makta olan ışletmeler tarafindan elde edi-
len faiz gelirterine de uygulanmaması ge-
rekmez mi?
• %50 düzeyinde de olsa. ülkemizde
bir enflasyon gerçegi var. Bu gerçek bizim-
le birlikte yaşamayı sürdürmektedir. Peki,
bu gerçeğe rağmen neden "enflasyon mu-
hasebesi" uygulamasına geçemiyoruz?
Işte bu sorunun yanıtını, yaptlacak vergi de-
ğişikliklerinde vermeliyiz.
• Vergi reformuyla, küçükve orta boy iş-
letmelefde uygulanmakta olan "hayatstan-
dardı" kaldınlmış bulunmaktadır. Bu kesi-
min yaygınlığı ve ülkemizde belge kullanı-
mının düzensizliği dikkate alındığında 2000
yılındaönemli ölçüde "hayatstandardının"
altında beyan olması durumunda ciddi öl-
çüde "vergi kaybı" ile karşılaşılabilecektır.
Böylesi bir durumu dikkate alarak "vergi
güvenlik" önleminin alınması gerektiğini
düşünüyoaım.
• Yıl içinde vergilendirilmiş gelirlerin
(işyeri kira gelirlerinin, faiz gelirlennın, kâr
paylannın vb. gelirlerin) yillık tutartannın
belli bir düzeyi aşması durumunda (1999
yılı için 5 milyar TL'dir), bu gelirier tekrar
yillık beyanname ile beyan edilerek ikinci
kez vergilendirilmektedirler. Her ne kadar
kesilen vergilertoplam vergi tutanndan in-
dirim konusu yapılmakta ıse de, ışlem yo-
ğunluğunun artması nedeniyle vergi daire-
leri veyükümlüler önemli zaman kaybı ya-
şamaktadıriar.
Oysa bu tür gelirlerin yıl tçindeki vergi
kesinti oranlan birkaç puan yükseltilerek
yillık beyanname verme zorunluluMan kal-
dınlabilir.
• Basrt usulde vergilendirilen yüküm-
lülere yönelik "belge düzenlenmesi" ko-
nusu, basttlik ve pratiklik açısından yeni-
den gözden geçirilmeli (taksi çalıştıranlar-
da elektronık/otomatik uygulamaya geç-
menin yöntemi bulunmalıdır.)
• Sağlık sorunlan olan ve az okuyan
toplum olduğumuz bir gerçek. Sağlık,
eğrtim ve kültür harcamalan üzerinde-
ki KDV yükü kaldırılmalı ya da bu tür har-
camalaraetkin "vergi iadesi" uygulanma-
lıdır. (Vakrf üniversitelerinde uygulanmak-
ta olan KDV yükünün kaldınlması öğren-
citeri büyük ölçüde rahatlatacaktır.)
• Tüm bunlaria birlikte vergi denetim-
lerinin bir yandan etkinleştirilmesi, diğer
yandan yaygınlaştırılması yoluyla vergi
kaybına neden olan yükümlülerin sürekli
izlendikleri kanısının verilmesi yarariı so-
nuçlar verebilir.
Gelinen noktada; piyasadaki durgunlu-
ğun nedeni olarak vergi reformu görünmek-
tedır. Oysa ülkemiz ekonomisi vergi refor-
mundan önce de benzeri durgunluk dö-
nemleri yaşamıştı. Dolayısıyla durgunluk
döneminden kurtulmanın tek yolu olarak
"vergi değişikliklerinin" gösterilmesi doğ-
ru bir saptama olmamıştır.
ÇİFTÇt DOSTU
SADULLAH USUMİ
Kaçak Çaylap Sağlığımızı
Tehdit Ediyop
Tekel ve Çay-Kur'dan sorumlu Devlet Bakanı
Rüştü Kâzım Yücelen, "kaçak ve sağlığa zarartı"
yabancı çaylara karşı savaşım başlattı...
Yücelen, Hazine Müsteşarlığı'ndan sorumlu dev-
let bakanlığı ve gümrüklerden soaımlu devlet ba-
kanlığına birer yazı göndererek yurdumuza kaçak
olarak sokulan çaylara engel olunmasını istedi.
Yücelen aynca Doğu ve Güneydoğu illerimizden
"sınır ticareti" veya "ithalat" yolu ile ülkemize so-
kulan yabancı menşeli çaylann da ciddi biçimde de-
netlenmesi gerektiğini belirtti.
Yapılan araştırmalara göre, yurdumuza ithal ve-
ya kaçak yolla giren çay miktan 60 bin tona yakın.
Yani, Türkiye üretiminin dörtte biri...
Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizin büyük bir bö-
lümü, Iran ve Irak'tan kaçak olarak getirilen çaylan
içiyor. O bölgelerde yerti çaylanmızı içen hemen he-
men yok gibi.
Çay-Kur veTekel'den sorumlu Devlet Bakanı Rüş-
tü Kâam Yücelen'in ilgili bakanlıklaragönderdiğiya-
zıda, Doğu ve Güneydoğu illerimizden "sınır tica-
reti" veya "kaçakçılık" yolu ile yurdumuza sokulan
çaylann insan sağlığına zarariı olduğu ileri sürülü-
yor.
Bu konu ile ilgili bölüm aynen şöyle:
"Güney ve Güneydoğu illerimizden 'sınır ticare-
ti' yoluyla, Kıbns üzerinden 'zati eşya muafiyeti' yo-
luyla, sınırillerimizden 'kaçakçılık' ve 'ithalat'yo/uy-
la ülkemize yabancı menşeli çaylann girdiği, sağlı-
ğa zarariı ve hiçbir kalite değeri olmayan, üretimin-
de kimyasal ilaç ve katkı maddeleri kullanılarak üre-
tilen ve üzerinde ilaç bakiyesi bulunan çaylann ül-
kemiz pazariannı istila ve işgal etmesi ile karşı kar-
şıya kalındığı, Güney ve Güneydoğu ıllerimizde 13
gümrük kapısında yapılan araştırmalar sonunda,
Ağn ilimizde bulunan Gürbulak Sınır Kapısı'ndan
1999yılının ilkbeş ayında ithalat rejimine aykın ola-
rak ve son derece düşük beyan üzerinden 2 bin 704
ton çayın ithal edildiğinin anlaşıldığı, bu miktann,
diğer gümrük kapılan da dikkate alındığında ithal
edilen çayın boyutunun 20 ile 25 bin tona ulaştı-
Dehşet verici bir tablo...
•••
Yukandaki satıriar rasgele ortaya atılan kddialar de-
ğildir. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin tespitidir. Çay-
Kur'un yönetimi, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yüce-
len'e verilene kadar bu iddialar dedikodudan öte gi-
dememişti. Çay üreticilerimiz yakınıyor, halkımız an-
latıyordu, ama devlet ilgi göstermiyordu. Türk hat-
kı da bu ilaçlı ve sağlığa zarariı çaylan afiyetle (!) içi- •
yordu.
Yücelen devlet bakanı olur olmaz söylentilerin
gerçek oldugunu ortaya çıkardı ve gerekli önlem-
ierin alınması için harekete geçti.
Demek ki bugüne kadar yıllarca yurdumuza çe-
şitli yollardan insan sağlığına zarariı çaylar girmiş.
Hiçbir kalite değeri bulunmayan bu yabancı men-
şeli çaylar, kimyasal ilaç ve katkı maddeleri kullanı-
larak üretildiği için üzeriennde ilaç artıkları da var-
mtş...
Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen, yerti çayta-
nmızın satışını engelleyen bazı sahtekâriık olaylan-
na da el koydu. Diğer bakanlıklara gönderdiği ya-
zının içinden ilginç bir paragraf daha:
"4.6.1999 tarihinde ithalat rejimine aykın olarak
ithal edilen yabancı menşeli çaylann Rize ve Trab-
zon bölgesinde çay üretimi yapan özel sektör ta-
rafindan kilogramı 300 bin liradan satın alınıp pa-
ketlenerek 'Türk çayı' adıyla pıyasaya sürüldüğü-
nün emniyet yetkilileri tarafindan tespit edildıği,
bunlardan 70 tona yakın çaya el konularak depo-
tannda muhafazaya alındığı, büyük miktannın da di-
ğer illere sevk edilerek 'Türk çayı' olarak satılmaya
başlandığı istihbar edilmiştir..."
•••
Bir kilo yerli çayın maliyeti 1 milyon liranın üstün-
de. Iran ve Irak'tan yurdumuza kaçak olarak soku-
lan çaylann Rize ve Trabzon'a teslim fiyatı ise 300
bin lira.
Bu durumda, sınırianmız yol geçen hanına dön-
müşse, yurtiçinde de yeterii önlemler alınamamış-
sa kaçakçılığı önlemek mümkün olabilir mi?
Çay rekottemiz yillık 180 bin ton. Iç tüketim 160
bin ton. Tüketim fazlamız 20 bin ton... Türkiye bu
20 bin ton fazla çayını satmakta zorianırken, son de-
rece ucuz fiyatlaria yurdumuza sokulan 60 bin ton
kaçak çayta nasıl başa çıkabiliriz?
Türk devletini de, Çay-Kur'u da, yüz binlerce çay
üreticisini de ekonomik bunalıma sürükleyen, ka-
çak veya düşük vergilerie yurdumuza sokulan ya-
bancı menşeli çaylardır.
Eğer sınır kapılannı sıkı tutarsak, ithal edilen çay-
lardan "beyan usulü" yerine değeri üzerinden ver-
gi alabilirsek Türk çayının da, Çay-Kur'un da, dev-
tetin de, yüz binlerce üreticinin de sıkıntılan sona ere-
cektir.
Çay için başlatılan sıkt denetim, diğertanm ürün-
lerimizin de kurtuluşu olacaktır.
Başkanlara yolsiızhıkla
mücadele dersi
ANTALYA (AA) - Dün-
ya Bankası Enstitüsü ta-
rafindan Antalya'da dü-
zenlenen seminerde, bele-
diye başkanlanna yolsuz-
luİclamücadeleyöntemle-
ri anlahldı. Seminerde As-
ya Kalkınma Bankası'nın
çeşitli ülkelerde yolsuzluk
yapılıp yapılmadığına iliş-
kin araşnrmasında, Türki-
ye'nin, Malezya, Kore, En-
donezya ve Hindistan gi-
bi ülkelerden daha iyi du-
rumda olduğunun belir-
lendiği bildirildi.
Dünya Bankası Ensti-
tüsü tarafindan düzenle-
nen "Politika Yapıcılan
tçfaıMafiDesantrafizasvon
ve Yerel Yönetim Polhfla-
hn" konulu seminere, ara-
lannda Antalya, Bursa,
Samsun, Eskişehir ve Ada-
na büyükşehır belediye
başkanlannın da bulundu-
ğu 35 il ve ilçe belediye
başkanı katıldı. Seminere
katılan belediye başkanla-
nna "Yokuzlukla Müca-
dele Yöntemleri" konu-
sunda bilgiler verildi. As-
ya Kalkınma Bankası Tem-
silcisi Roberl Beschel, se-
rninerde yaphğı konuşma-
da, yolsuzluklann ülkele-
re olan maliyetinin kor-
kunç boyutlara ulaştığını
belirterek şunlan söyledi:
"Belediye başkanlannın,
yolsuzlukla mücadele ede-
bilmeleri için öncelilde so-
runu tespit etmesi gerekir.
Yeni stratejiler belirleme-
lerigerekir. Bu konuda sa-
tuı alma refonnlan yapa-
rak, halkla el ele vererek
kampanyalar düzenlenle-
meleri gerekir."
Beschel, Asya Kalkın-
ma Bankası tarafindan çe-
şitli ülkelerde yapılan "yol-
suzluğun algılanması"'
araştırmasmda Filipinler'in
55, Türkiye'nin ise 54 pu-
an aldığtnı kayderek "Araş-
tirmada o ülkede yaşav an
insanlar, yolsuzluk vardır,
dryor. Yolsuzluğun büyük
boyiıtiarda olduğu ülkeler
arasında Malezva Iganda,
Kore ve Hindistan, Tay-
land geliyor. Türkiye, bu
ülkelerle karşılaştırıidığuı-
da onlardan daha iyi du-
rumda" dedi.