Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 HAZİRAN 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Camideki
İranlılar
İstanbul'da Kartal'la
Sultanbeyli arasındaki
Paşaköy'de kaçak bir
cami inşaatı sürüyor.
Diyanet'in "izinsiz ca-
mi yapılmayacak" açık-
lamatan lafta kaladur-
sun istanbul'un varoş-
lanndan Paşaköy'deki
Mimar Sinan Cami-
si'nde inşaat hanl hanl
sürüyor. Hatta, inşaatın
gürültüsü iran'dan bile
duyuluyor! Çünkü ka-
çak cami inşaatında
iran'dan gelen Mah-
many Omid, Mo-
r a d P o u r
G n a z ı
Abdolhakim ve
Padari Abdolaziz
kaçak işçi olarak
çalışıyor. Ancak iranlı-
üann işçi mi yoksa imam
mı olduğu pek bilinmi-
yor. En iyisi, biraz da
tehdit ederek medya-
dan "Islam gerçeği"ni
görmesini isteyen Di-
yanet işleri Başkan Yar-
dımcısı Halit Gürler'e
sormalı: Nedir Paşa-
köy'deki Iranlı gerçeği!
Panik mi?
Fethullahçılar'ın panik-
te olduğu, "ışık evlerTni
kapattığı yolunda-
ki haberlere fazla
itibar edilmesin.
Baksanıza, çoluk
çocuk bütün cemaat
Ankara'da sokak sokak
dolaşıp evlerin kapısına
örgütün propagandası-
nı yapan Zaman gaze-
tesini bedava bırakıyor.
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Eiektronik posta: som@posta.cumhuriyeLcom.tr
- DYP'de kongre hesaptan
yapılıyormuş...
"Hesabını
dolara göre vapan kazanıri"
smanlı'nın son toprakları üzerinde başta
Amerika olmak üzere yabancı devletlerin
400 dolayında "kolej"i vardı. Osrnanlı'nın
medrese ve mekteplenne göre daha "ay-
dın" insanlar yetiştiren bu okulların ne anlama gel-
diği Kurtuluş Savaşı sırasında anlaşıldı. Yabancıla-
rın "kolej"lerindeyetişmiş aydınların çoğu, Kurtuluş
Savaşı'nı desteklemek yerine yakın oldukları ülke-
nin manda fikrine sarıldı.
Şimdi birkaç soru:
100 yıl önce Ortadoğu'yu "kolej"lerle donatan
emperyalist devletler, günümüzde Sovyetler Birliği
dağıldiktan sonra Orta Asya'ya neden açılmadı?
Amerika'nın Asya gibi uçsuz bucaksız bir coğraf-
yaya ilgi duymaması düşünülebilir mi?
Türkiye'de vaizlikten emekli olmuş sıradan bir
"devlet memuru" nasıl oldu da Amerika'nın yapa-
madığını yaptı ve milyarlarca dolarlık bir bütçeyle ço-
ğu Asya'da olmak üzere dünyanın 52 ülkesinde
Asya'da
okullar zinciri kuracak büyük bir "organizasyon"
gerçekleştirdi?
Bütün bunlardan ABD'nin bilgisi ve ilgisi olmadı-
ğı yapılabilir mi?
Hangi "yabancı", CIA'nın kontrolündeki Kuzey
Irak'ta okul açabilir?
Türkıye'nin başına bela olan ve çözmeye çalıştı-
ğı bu "organizasyon"un ABD'de hazırlandığı, Tür-
kiye'de yetiştirilen "organizatör"ün başı sıkışınca
kapağı ABD'ye atmasından belli olmuyor mu?
Sorular, uzatılabilir.
Özetlemek gerekırse ABD, Asya üzerinde kullan-
mak üzere aradığı "maşa"yı Türkiye'de buldu.
Askerler ve sayıları giderek azalan yurtseverler
dışında "organizasyon" başarıyla sürüyordu.
Türkiye'nin dinamiklerini oluşturan "sol" çevreler
kandırılmış, "aydın"ların desteği sağlanmış, siyasi-
lerle ilişkiler pekiştirilmiş, ödüller karşılığında ödün-
ler alınıp verilmiş ve "organizasyon" kıvama ermiş
olmalıydı ki 5 yıllık plan bile hazırlanmıştı. Dünya ge-
nelindeki okul sayısı 500'e, üniversite sayısı 50'ye
yükseltilecekti.
Yaratılan "organizasyon"un Türkiye'de devleti ele
geçirme hırs ve arzusu ise ABD için pek önemli ol-
mamalıydı.
Ama beklenmeyen bir şey oldu.
Asya'da dengeleri bozan bir gelişme yaşandı.
Yaratılan "organizasyon" boyundan büyük işlere
kalkıştı. Orta Asya'daki bir devlet başkanına suikast
girişimi ortaya çıktı.
Hesapta bu yoktu.
Zavallı emperyalistler hep cahil cühelatakımından
medet umuyorlar!
Yüzyılın başında da her şeyi hesaplamışlardı!
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
~ ~ 3O B/A/ ÎNSAN/N
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Takke düştü, takıyye göründü!
Ecevit'in yamndaki Hüsamettin Ozkan
Çağdaş insanların aklına takılan bir
soru var: Süleyman Demirel'in cum-
hurbaşkanı olmadan önce üstlendiği
siyasi misyon gereği tarikatlar ve şe-
riatçılarta ilişkisini anlamak mümkün
ama Bülent Ecevit'i anlamak müm-
kün değil; Demokratik Sol Parti Ge-
nel Başkanı Ecevit, yaşamını çağdaş
birçizgidesürdürürken70yaşından /
sonra nasıl oldu da Fethullah Gü- '
vit'in manevi evladı" olarak tanımla-
nan 49 yaşındaki Hüsamettin Özkan,
doğrusu kamuoyunda yeteri kadar
tanınmıyor.
Kamuoyunun Hüsamettin özkan
hakkındaki bilgisi, kameralar karşı-
sında Ecevit'in yanında durmakla yü-
kümlü olduğu ve fazla konuşmadı-
ğı ile sınırlı kalıyor.
Hüsamettin Özkan kapalı kapı-
len gibi devleti ele geçirmeyi hedef- J \ lar ardında ne konuşuyor bilinmez
leyen bir şeriatçıya destek verdi?
Bu soruya yanıt arayanlar, gözleri-
ni hemen, Başbakan Yardımcısı ve
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye
Halk Bankası'na_bakan Devlet Baka-
nı Hüsamettin Özkan'a çeviriyor.
Kayserili bir işadamı olarak siyase-
te giren ve siyaset kulislerinde "Ece-
ama İstanbul'da bir dönem il başkan-
lığı yapmış bir DSP'li anlatıyor:
"Ocak ayıydı. Şişli ilçesinde top-
lanmıştık. Uğur Mumcu'nun ölüm yıl-
dönümü için parti olarak bir etkinlik
yapmayı düşünüyorduk. Hüsamettin
özkan karşı çıktı ve 'Bir hayır dua
okuyun yeter' dedi."
Fethullah Gulenden yine takıyye
'Ozür dilerim
yanlışyapmışım'ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Fethullah Gülen, taraf-
tarlan arasında Cezayir ve Suri-
ye'fjeki gibi şeriatçı kalkışmada
bulunmak isteyenlerin oldugunu
belirterek ortaya çıkan bantlarda-
ki konuşmalannda. bu insanlan
frenlemeye çalıştığını ileri sür-
dü. Gülen, Mustafa Kemal Ata-
türk'e hakaret ettiğını kabul ede-
rek "Yanlış yapmışım, özür di-
lerim" dedi.
Gülen dün akşam ShowTV'nin
ana haber bültenine kahlarak dev-
leti ele geçirme planlannı anlat-
tığı kasetlerdeki bözleri hakkın-
daki sorulara yanıt verdi.
Kasetlerdeki sözleri anımsatı-
larak yöneltilen sorulann büyük
bölümüne "'kendisini dinleme-
ye gelenlerin düşünceleri ne-
deniyle övle konuştuğu" yü-
nünde yanıtlar veren Gülen,
u
ko-
nuşurken kendi taraftariarına
takıyye yaptığı" ızlenımi ver-
meye çalıştı. Bazı sorulara ko-
nuyla ilgisi bulunmayan yanıtlar
veren Gülen. zaman zaman ken-
disiyle de çelişkiye düştü.
Gülen, "Neden özellikle ad-
liye ve mülkiyede örgütlenil-
mesini istediği" sorusuna şu ya-
nıtı verdi:
"Bir misaldir yani. Belki bu
esnada bana bu soruyu soran
mülkiyede okuyan bir talebe-
dir ya da hukukta okuyan bir
talebedir. Makam münasebe-
tiyle, muhattabım kim ise be-
nim biraz ona göre konuşmam
lazım. Burada belki hayati mü-
essesc dendiği zaman devlet
planlama gibi bir şey düşünül-
müş olabilir."
Gülen, kasetteki devleti ele ge-
çirme planlannı anlatırken söy-
lediği "Değişik kuvvetleri hesap
ederek yürümekte yarar var ki
geriye adım atmayalım. Zıpla-
yacaksın, yerinde yürüyor gi-
bi yapacaksın. Durmak sende
durgunluk paslanma meyda-
na getirir" sözlerinı de yanına ge-
len insanlara bağladı ve "gûne-
şin etrafında gezegenlerin taa-
reket ettiğini" anımsattı. Gülen,
şunlan söyledi:
" Yanıma gelen insanlar kim
olursa olsun, hal neyi gerekti-
riyorsa ona göre cevap veril-
mesi lazımdır. Yanıma kim ge-
lirse onlara konuşuyorum. Ha-
reketin öneminden bahsediyo-
rum. Bu mevzuda bu bantlar-
da kaydedilmeyen şeylerden de
bahsedeyim ben. Mesela diyo-
nım ki güneşin etrafındaki ge-
zegenler hareket eder. Hare-
ketsizlikte dfişme vardır. Mil-
letçe durursak düşeriz diyo-
rum ben. Mesela bir şebeke te-
şekkül etmiştir, Bu şebekeler-
le bu çetelerle mücadele edi-
yorlar. Ben söylemedim bu sö-
zü. Derin devletten bahscttiler.
Devletimizi idare eden insanla-
nn yanında birtakım baskı çev-
releri var. Bunlar istemedikle-
ri insanı yok edebiliyorlar. Bun-
ların yanında çalışan insanlar,
bir medya da olabilir. gazetede
olabilir başka şey de olabilir.
Bu insanlar hareket halinde ol-
malılar. Onlarla çatışmaya git-
memeliler."
"Müslümanların kıvama ge-
linceye kadar harekete geçme-
meleri gerektiği, aksi takdirde
Cezayir'deki Suriye'deki gibi
olaylarla karşılaşılacağı " yö-
nünde taraftariarına telkinde bu-
lunduğunun anımsatılması üze-
rine Gülen. bunu radikalleri de-
ğiştirmek için yaptığını söyledi.
Fethullah Gülen, "Işık Evle-
ri'nin neden kamufle edilmesi-
ni istediğinin" sorulması üzeri-
ne de, bu evlerin yakınlanndaki
insanların rahatsız edılmemesi
için bu isteği dile getirdiğini ile-
ri sürdü.
Söz Atatûrk'e gelince
özür diledi
Fethullah Gülen. daha önceki
sorulann neredeyse tümünde, ka-
setlerdeki sözlerini kendismi din-
lemeye gelenlenn turumlarına
bağlarken Atatürk'e hakaret iç-
ren sözleri için özür dilemeyi ter-
cih etti. Ortaya çıkan bir kasette
Atatürk'ü Hitler'e benzeten ve
"teferruat" olarak niteleyen Gü-
len bunu şöyle açıkladı:
"Biraz muhatapların duru-
muna göre, birileri o mevzuda
bir kabalık bir hoyratlık yap-
mış. Dâhi denmesini fazla gör-
müşler. Ben de bunlara karşı
orada. çünkü soru kesilmiş ora-
da. Kim bana ne sormuş da ona
karşı ne demişim, onlar olma-
dığından doiayı mesele yanm
anlaşılıyor. Sadece başkaları
maksatları neyse şayet ona gö-
re onu kesmişler. Biri bana ora-
da demiş ki 'Buna dâhi denir
mi?', ben de ona karşıhk de-
mişim gibi Napolyon'a diyor-
sunuz, Hitler'e diyorsunuz da
buna niye demiyorsunuz yani.'5
Ancak Gülen. Atatürk'ün söz-
lerinin onu dinleyenler nedeniy-
le önemli göründüğü görüşünün
anımsatılmasıyla çark ederek şun-
lan söyledi:
"Münasebetsiz bir kelime
kuUanılmışsa şayet, yine zanne-
diyorum oradaid konjonktür,
ona göre yapılmış bir hatadır.
Ben millete karşı yapılmış böy-
le bir hatadan doiayı da bütün
milletten özür dilerim. O tabi-
ri bilmiyorum ben ama siz deo-
di diyorsunuz. Yakışıksız ne
varsa ben şahsen özür dilerim.
Maksadı aşan sözler girmiş
içine tekrar ediyorum ben özür
dilerim, yanlış yapmışım."
Fethullah Gülen, kendisine ait
üniversite, çok sayıda okul, yurt
ve dershanenin bulundugu yö-
nünde devletin raporlannın anım-
satılması ûzerine, "Bunlann yal-
nızca teşvik ettiğini" iddia ettı.
Gülen, daha sonra bu kurumlara
devletin müdür atayabileceğini
belirterek çelişkiye düştü.
KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakıo turk.net
ÇtZGİLİK KÂMtLMASARACI
HARBİ SEMtH POROY
TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 23 Haziran
52 YASINDA BBSTBa OLMUŞTU.
1953 'O4 BUGÜN, TTJÜK. MÜZİĞİ BSSTBCISİ FEHA4İ
TOKAY, 7O H4Ş/A/PA ÖLMÜŞTIJ. AMAT&K 8'% MÜ-
ZİSYEN OLAM SASASINOAN İLK MpZİK SİL.Gİ-
LE&Nt ALMfÇj AMA BU SMAMr/ SÛH&V&MS-
rip MÜHEUOÎSÜAC öĞ&eNiMİ eö/eMoçrü-fcae-
7ULUŞ SAVAÇl YILLAIZMPA BU MESL£G£ 6AŞ-
LAYARA/C DBVLET WZ**£r//V£>£ ÇAC/ŞM/ŞTt..
52 YAÇINDA BeSTECiuĞE SOYUNAfJ TOKAY, NOTA
8İLMIEMESİNE KJkRŞtN, ŞAetCI fOGMUNOA ÇOK
İLGİfJÇ YAPfTLAK VERMİÇTİK- İ?TE, NEOKLASİK
TAflZPAK/ ŞARKILABINOAN 8İBKAÇI : *A$KI SBY/MlS
TfiTTt, MC&ANLA YAHOI GÖMÛÇ(H/CA2)'', "AMAN CANA
8£NI ŞA(>Er(jS€JSEUKy, "GÖMÜL VERMİÇKeN eL ÇEK-
TİM eÜZE4X>£N(7XHi&y, "ruTAM YAR EÜNbBN TV-
m* A OA OAĞA/eA (Ü£yZ) "
ANKARA 10. SULH HUKUKHÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1997/571
Davacı Mehmet Güngör ve arkadaşlan vekili tarafindan davalılar lnci Kabalak ve arkadaşlan aleyhine açılan 634 S.K..davastnda;
Davalılardan Tümen Akar"a dava dilekçesi ilanen tebliğı olunmuş ve 12.11.1998 günlü karannda ilanen tebliğine karar verilmiştir.
12.11.1998 günlü duruşmada davacının davasınm kabulü ile davalılann Çankaya, 3. Bölge, Cumhuriyet Mah. 164 ada, 6 parsel üze-
nnde kurulu Kızılay Atatürk Bulvarı, 91 kapı nolu Safiye Soysal hanındaki projeye aykın olarak yapmış olduklan havabacası içerisin-
dekı çayocağının, havabacasının ıçındeki su tankının ve havalandırmanın kapatılması işlemlerinin kaldınlmasına ve davalılann bu or-
tak yerlere vakı müdahalelerinin menine ve projeye uygun eskı hale getırilmesine, karann kesinleşmesinı müteakip taraflara davalılara
2 aylık süre verilmesine, bu süre içinde yerine getirilmediğı takdirde karann aynen infazına ve davalı kiracı Gülten Taştan'ın taşınmaz-
dan tahliyesine yasa yolu açık olarak karar verilmiştir, işbu karar metni davalıya ilanen tebliğ olunur. Basın: 29121
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
CHP Kurultayı
Cumartesi günü yapılacak CHP 10. Olağanüs-
tü Kurultayı bir "tüzükprogram kurultayı" olma-
makla birlikte, aşağıdaki bilgilerin anımsanmasın-
da yarar var diye diye düşünüyorum.
"Sol" partilerde, üyelerin partisiyle arasındaki
"organik ilişkiler"] düzenleyen metin "parti tüzü-
ğü°, üyeteri 'ideolojik-siyasal'açıdan partisine bağ-
layan metin ise "parti programı", özellikle de bu
programın temel ilkeler" bölümüdür. Bati'daki "sol"
partilerde olabildiğince çok sayıda parti üyesinin
"doğrudan" katılımıyla, uzun ve kapsamlı bir tar-
tışma sürecinin sonunda ortaya çıkan program,
partinin tüm üyeleri için "yol gösterici" ve "bağ-
layıcı" bir niteliktaşır. Bu partilerdeki köklü gele-
neklere göre tek tek üyelerin ideolojik-siyasal
yaklaşımlan, programın bütünüyle her noktada ör-
tüşmüyor olsa bile, parti üyeleri, -özellikle dışa-
nya karşı-, programda öngörülen amaç ve hedef-
leri savunmakla yükümlüdür.
Parti programından kaynaklanan ortak yüküm-
lülükler, parti üyelerinin her konuda "aynı şey/e-
ri" düşünecekleri anlamına gelmeyeceği gibi, bu,
parti içinde farklı düşünen üyelerin düşünceleri-
ni yüksek sesle dillendirmeyecekleri anlamına da
gelmez. Tüzükle güvence altına alınan parti içi de-
mokrasi, yürürlükteki program zemininde tüm
üyelere en geniş tartışma ortamını sağlar. "Mu-
halefethaklan"n\ güvence altına alır. Dünya ve ül-
ke sorunlarının çözümüne ya da programın fark-
lı yorumlarına ilişkin olarak ortaya çıkıp, oluşan
gruplar özgürlük içinde yeni tartışma süreçleri
başlatırlar. Çok renklilik, çok seslilik, çok kanat-
lılık "sol" partilerin yaşam ve toplumla bağlannı
güçlendiren, taze kan dolaşımını sağlayan, yeni
nefes boruları açan, partiyi sürekli canlı ve yara-
tıcı kılan "olmazsa olmaz" etkenlerdir.
Bu tür "program partileri"nöe liderin görevi,
programda öngörülen hedefleri yaşama geçir-
mek doğrultusunda örgütü yönetmektir. Başan-
nın ya da başarısızlığın tek ölçüsü budur. "Prog-
ram partileri"r\öe aslolan ideoloji, siyaset ve bu
zeminde yapılanan örgüt ve bu örgütü taşıyan "bi-
linçli" üyelerdir.
Parti programı, evrensel sosyal demokrasinin
büyük program kuramcısı Karl Kautsky'nin söy-
lediği gibi, "kitlelereyönelik birpropaganda mal-
zemesi" değildir. Kimi zaman anlaşılmast, kavran-
ması zor bir metin de olabilir. Parti yönetiminin ve
kadrolarının görevi, yüretecekleri eğitim çalışma-
larında, açılacak parti okullarında, parti progra-
mında yansıtılan ideolojiyi, siyasetleri, partinin
temel ilkelerini ve amaçlanan hedefleri tüm par-
ti üyelerinin kavramasını sağlamaktır. Çünkü
program, onunlaözdeşleşen parti üyelerinin, kar-
şıtlarıyla sürdürdükleri ideolojik-siyasal savaşım-
da başvuracakları biricik silahtır. Tek tek üyelerin
ve buna bağlı olarak örgütün genelinin ideolojik-
siyasal donanımı ne kadar güçlü olursa, partinin
hedeflerine ulaşma şansı da o kadar büyük ola-
caktır.
"Sol" partilerin dünyaya ve ülkeye ilişkin ola-
rak önlerine çıkacak güncel sorunları aşabilmek
için hazırlayacakları "eylemprogramlan"ya da ik-
tidar olma durumunda ilan edecekleri "hükümet
programlan", partinin "temelprogramı" ile karış-
tınlmamalıdır. Yaşanan sürecin doğurduğu özel ko-
şullara göre hazırlanan bu "geçici" programlar, par-
tinin "temelprogramı" ile yer yer çatışan özellik-
ler de gösterebilir. Hatta bu nedenle, Batı'da za-
man zaman örnekleri görüldüğü gibi, parti baş-
kanı ile partinin iktidardaki temsilcisi hükümet
başkanı ayn ayn kişiler de olabilir. Bunlardan bi-
ri, her an degişebilecek bir hükümetin programı-
nın, öbürü ise hep var olacak partinin programı-
nın "sahibi"ü\r. Bu tür yaklaşımlar, dogal olarak,
sağlam bir "programı" ve köklü bir "partililik" bi-
lincini gerektirir.
Cumhuriyet Halk Partisi yönetımi, "yenidenya-
pılanma" sürecini başlatırken, bu gerçeklerden yo-
la çıkmalıdır. Yoksa, örgütte ideolojik sağlamlığı
amaçlamayan, üyelerin parti kararlarına "doğru-
dan" katılımını, dolayısıyla sağlıklı bir "partililik
bilinci"n\ hedeflemeyen bir yapılanmanın uzun
erimdeki şansı kısıtlı olacaktır.
CHP'nin, sosyal demokrat kamuoyunda say-
gın biryeri olan yeni lideri Sayın Altan Öymen'in,
Parti Meclisi oluşurken, bu kurula, Hasan Feh-
mi Güneş, Fikri Sağlar, Ercan Karakaş, Tarhan
Erdem, Erol Tuncer, Mümtaz Soysal, Murat
Karayalçın, Aydın Güven Gürkan, Seyfi Oktay,
Ertuğrul Günay gibi birbirinden farklı düşünen,
ama sosyal demokrat programatik üzerinde tar-
tışma yeteneği olan, evrensel soldaki gelişmele-
ri izleyen, üretken, örgütçü ve yeniden yapılan-
ma hareketini omuzlayabilecek sosyal demokrat-
ları önermesinde yarar vardır.
Dileriz, CHP yeniden "umut" olur.
(Faks: 0216- 418 84 10)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/Birhayvanın,
çiçeğin ve bah-
ğın ortak adı. 2/
Bıray adı... Bir
yarışın belirli
uzaklığı kapsa-
yan bölümlerin-
den her biri. 3/
Divan edebıya-
tında güzel ka- 6
dınları konu
alan yapıtlara
verilen ad. 4/
Boğaz, gırtlak...
Bir renk. 5/
1 2 3 4 5
"Uzayan türküleri cır-
cır böceklerinin/ Hep se-
nin şerefine — güzeli
yânm*" (C. S. Tarancı)...
Oylumlu. 6/ Asma, ka-
vun.karpuzgibibitkile-
rin sürgünü ya da dalı...
Küçük mağara. 7/Afri-
ka"da bir ülke... Yaban-
cı. 8/1967-1971 yıllan 7
arasında İstanbul'da ya- „
yunlanmış sosyalist der-
gL.Alabildiğineçok. 9/ 9
Japon link dramı... Sevdiklerinden uzak ve ayn yaşayış.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kol gezen silahlı kuvvet,
devriye... Sıcak bölgelerde yetişen yağlı bir ağaç. 2/ Kur-
naz. açıkgöz... Hızlı yazmaya elverişlı bir yazı sistemi. 3/
Cildi ovmak için kullanılan yumuşak kıvamlı ya da sıvı
ilaç. 4/ Kadın hapishanesi. 5/ Haritasını çıkarmak için bir
alanı üçgenlerebölme işi. 6/ Savaş... Şarkı, türkü. 7/ Ver-
me, ödeme... Bir işi yaptırabilme gücü. 8/ Bir büyük yet-
ke sahibini perde arkasından yöneten kimse. 9/ Yaprak-
lannda çok acı ve ıtırlı bir madde bulunan, apsent adh iç-
kının üretiminde kullanılan bir bitki... Satrançta bir taş.