18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 1999 CUMA HABERLER Dünyamn birçok ülkesinde ortadan kaldınlan hastalık, Türkiye'de seyrek de olsa görülüyor 'Kuduz hemen tedavi edflmelT Uzmanlar her hangi bir ısınlmadurumunda, ısıran hay- vaıun kesinükJe izienmesini ve hemen aşuamaya başlan- masım önernoriar. Evde besienen hayvanlann da mut- laka veteriner kontroiünde tutulması sahk veriliyor. Istanbul Haber Senisi - Çağlar- dan beri bilımin çare bulamadığı kuduz, tedavi edilmezse ölümle so- nuçlanıyor. Ingiltere, Avustralya, Kıbns, Norveç gibi ülkelerin tama- men ortadan kaldırdığı kuduz, özellikle Hindistan ve Bangla- deş'te görülüyor. Türkiye'de ise yılda 1-2 olaya rastlanıyor. Pasteur Merieux Connaught ta- rafından düzenlenen toplantıda 'Türkiye'de kuduz tedavisi' tartı- şıldı. Cerrahpaşa Tıp Fakûltesı En- feksiyon Anabilım dalı öğretım üyesı Doç. Dr. Fehmi Tabak, kudu- zun yüzde 90-95 orarunda köpek- lerden bulaştığını söyledi. Hastalı- ğın, az da olsa kurt, çakal, tilki, ke- dı, yarasa ve farelerden de bulaştı- ğını belirten Tabak, "Bulasma en çok hayvanın ısırması ve açık vara- ya tükürüğün bulaşması ile gerçek- leşryor" dedı. Yılda 40-50 binölüm Kuduzu tamamen ortadan kaldı- ranlann, bunu vahşi hayvanlar üze- rinde yapaklan aşılamalarla başar- dıklannı kaydeden Doç. Tabak, şöyle devam ettı: "Kuduz nedeniyledünyada yılda 40-50 bin kişi ölüvor. Bunlann ço- ğu ise Hindistan, Endonezya ve Bangladeş'te görülüyor. ABD'de en son 2 \aka görüldü. Türkiye'de de son yıllarda 1-2 vaka görülüyor. Cl- kemizdeki şüpheli ısırık sayısı ise 100 bin civarında. Kuduzu ortaya çıkaran bir testyok. Bu nedenle bir hayvanın ısırması durumunda iz- Jeme şart Özellikle ısıran hayvan- da ciddi değişiklikkr ounuşsa (ör- neğin sakin bir hayvan saldırgan- laşrmşsa) mutlaka aşüamaya bas- lanmali. Hayvanın kuduz olmadığı anlaşüırsa aşılama bıraküabüir." Yapdması gerekenier Fehmı Tabak, ısınlan kışide en belirgin kuduz belirtisinin sudan korkma olduğunu, klmik tablo oluşması halinde ise ölümün kesin olduğunu söyledi. Tedavide aşıla- manın yanında serumun da kulla- nıldığını söyleyen Tabak. ısınlma halinde uyulması gereken bazı noktalan şöyle sıraladr **- Isınlan yeri sabunlu suyla iyi- ce yıkayın ve antiseptik uygulayın, - Yaraya dikış atmayın, - Yarahnın tetanos aşısı olup ol- madığmı kontrol edin,yoksa aşılaıt- mabdır, - Kuduz dısındakı enfeksıyonla- n engellemek içın gerekirse antibi- yotikuygula>ın. - Isıran hayvanı bildirip izien- mesini sağlayın.'" Pfizer, Trovan'ı piyasadan çekti tstanbul Haber Servisi - Pfizer ilaç firması üret- tiği Trovan adh antibiyotik ilacını Türkiye'de piya- sadan gen çekiyor. Finna tarafindan yapılan açıklamada, tûm dûn- yada 2.5 miiyon kez reçetelendirilen Provan'ın dün- ya genelinde nadir ve ciddi karaciğer sorunlanna yol açtığı belirtildi. Açıklamada, Sağlık Bakanlığı ile yapılan değerlendirmeler sonucu ilacın Türki- ye'deki satışınm durdurulması ve piyasadan geri çekilerekkamuoyunun uyanlması karannın almdı- ğı kaydedildi. Türkiye'de bugüne kadar bildirilen birolayın bulunmadığına dikkat çekilen açıklama- da, olası risklen ortadan kaldırmak için karann Pfi- zer tarafindan derhal uygulamaya konulduğu vur- gulandı. Firma aynca, Türkiye dahil tûm ülkelerde dok- torlan yazılı oiarak uyararak bazı belırtiler göriil- mesi halinde tedavinin derhal kesilmesi uyansın- da bulundu. Aynca, prospektûste gerekli uyanlara yer verilmesi ıçin caJışmalara başlandı. ABD'de bu çalışmalar gerçekleştirilirken Avrupa'da ilacm li- sans ıznı 1 yıl süreyle askaya alındı. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Unıversıtemız Ataturk llkelerı ve Inkılap Tanhı Enstitusu ile Sosyal Bılımler Enstıtusü'nde değışık Anabt- Iım/Anasanat Dallan üsansustu programlarına, 1999-2000öğretım Yılı Güz yanyılı ıçın aşağıda belırtıJen kofi- ten|anlara gore oğrencı alınacaktır SOSYAL BİLİMLER ENSTİTUSU EDEBİYATFAKÜLTESİ Antropolop Arkeotoıı Sanat Tanhı Alman Dılı ve Edebıyatı Alman Dıibılımı Alman Edebıyatı Fransız Dılı ve Edebıyatı Amenkan Kultürü ve Edebıyatı Ingılız Dıl Bılımı Ingilız Dılı ve Edebryatı Ingto Dıli ve Edebıyatı Ingılız Kuttur Araştırmalan Ingılızce Mutercım Tercumanlık Felsefe Kütuphanecılık * Sosyoloji Psıkotoji' Deneysei Psikoloji • ' " Gelışım Psıkoloji Sosyal Psıkolojı Klinık Psıkoloji Endûstn Psıkoloıısı Tanh Tûrk Dilı ve Edebıyatı Tfirfc DıJı * *- Eskı Turk Edebıyatı ' Yenı Türtt Edebıyatı Türk Halltbılifni EĞİTİM FAKÛLTESI Eğıtm Bılımlerı' EğıtımYonetımıTeftişı, Plan veEko. Okul Yönetıcılıği ve Eğt Denetıcılığı Eğıtımde Ölçme ve Değerlen Eğıtım Prog ve Öğretım Psıkoloıık Danışma ve Rehber. llköğretımde Sosyal Bılgıler Yabancı Oıller Eğıtımı Fransız Dılı Eğıtımı Alman Dılı Eğıtımı Ingılız Dıir Eğıtımı K O N T T.C. UYRUKLU Y.Lisans Doktora IsiL 10 10 10 9 9 5 10 5 10 10 5 10 10 10 - 5- â - 5 5 5 10' to 1Ö ' to 10 • » 15 - 5 15 10 10 8 6 10 Tezsa 3 5 5 6 6 5 3 5 5 5 - 5 2 5 5 - 5 '- . 5 5 ".'. *',"'•.;"• s ' . • - " " " ' ' • ' • ^ 5 8 10 3 5 5 5 5 10 İKTİSADİ VE İ0ARİBİÜMLER FAKULTES) Iktısaf Iştetme' Tunzm Işletmecılığı Kamu Yonetımı Sıyasetve Sosyal Bılımter Yonetım Bılımlerı Malıye Uluslararası ilıskıler "* Hıdropolıtık ** Sosyal Htzmet * GÜZELSANATLAR FAKÛLTESI Resım Heykel Grafik Seramık ve Cam Iç Mman ve Çevre Tasanmı Iç Mımartık Çevre Tasanmı DEVLET KONSERVATUVARI Pıyano Yaylı Çalgılar Keman Vıyola Vıyolonsel Kontrabas Bale Koreoloıı Nefeslı ve Vurma Çalgılar Flüt Klannet Komo Trombon Etnomüzıkolojt ve Folklor Opera 30 10 10 20 15 20 15 15 15 15 15 10 - 8 5 5 5 - - 5 T.C. UYRUKLU YJJsans San. Yeteriik 15 10 20 10 5 5 3 1 1 2 2 3 2 1 1 1 7 1 6 10 10 5 2 2 2 • f 2 - - - - E N J A N L A R YABANCI UYRUKLU Y.Lisans Terii Tezsu 1 2 2 1 1 1 1 1 2 2 1 3 2 1 - - - - - 2 j c 2 2 2 - - 1 - - 3 2 1 2 5 - - - - 2 2 - - _ - - - - - - - " ' " . • » j - - - - - - - - - - - - Doktora : - 1 • 1 1 1 1 1 1 1 - 2 1 1 - - - - 2 \ i \ - 1 - - - 2 1 2 3 - - - - - - - - YABANCI UYRUKLU Y.Lisans 2 S 2 3 1 - 1 1 1 t - 1 1 t 1 - - * Bu Anabılım Dallanna yalnızca yabancı dili ingilızce olanlar başvurabilir. San. Yeteriik 1 5 1 2 1 1 - - - • 1 1 - - - • - - " Bu Anabılım Dalına yalnızca yabancı dilı Ingılızce ve Fransızca olanlar başvurabilir. *** Bu Anabılım Dalında eğrtim Ingifecedir ATATURK İLKELERİ VE INKILAP TARİHİ ENSTtTÜSÜ K O N T E N J A N L A R T.Ç. UYRUKLU YABANCI UYRUKLU Y.Lisans . Doktora Y.üsans Doktora Tezli Tezli 10 8 2 1 Başvuru koşullan ve giriş sınavlan/mülakatiar 1) Adaylann a) 1 adet fotoğraf, b) Dıploma veya mezuniyet belgesının onaylı sureti. c) Mezunıyet derecesını gostenr onaylı not dökümü (Transknpt) d) LES Sonuç Belgesı ile Sosyal Bilimler Enstitusu ve Ataturk llkelen ve Inkılap Tanhı Enstıtusü'ne (Beytepe Kampusû'nde) şahsen başvurmalan gerekir, bir başkası vasrtasıyla, faks vb yollaria başvuru kabul edılmez. 2) Yuksek Üsans ve Doktora/Sanatta Yeteriik programı adaylarnın LES'dan başvurduğu Anabı- Iım/Anasanat Dalının puan tunınde 45 puan almalan gerekir. GRE1100 ve GMAT 550 puan alanlar LES yenne sayılabılecektır. 3) Başvuru ve Sınavlar/Mülakatlar Başvunılar Sınav/Mülakat Tarihlen Sosyal Bilimler Enstitusu ve 21Haaran-2Temmuz1999 7-9 Temmuz 1999 Atatûrk llkelen ve Inkılap Tanhi Enstitusu Bu smavlar/mulakatlar, ılgılı Anabılım/Anasanat Dailannda yapılacak ve sınavların/mülakatlann gün, yer ve saatlen enstrtüterimiz ve Anabılım/Anasanat Dallan ılan panosunda ilan edilecektir 4) Yabancı Dıl sınavında başanlı sayılmak ıçın tam notun Yüksek Usans adaylannda en az 60/100, Doktora/Sanatta Yeteriik adaylannda en az 70/100 olması gerekir Bılım/Sanatta başanlı sayılmak ıçın genel başarı notunun tam notun Yuksek üsans adaylannda en az 60/100, Doktora/Sanatta yeterlilık adaylannda en az 70/100 olması gerekir Gınş sınavlanm kazanan adaylann lıstelen enstıtülenmizde 1- lan edilecektir 5) Ingılızce Fransızca ve Almanca dillennden bınnde yapılmış uluslararası standartta bir yabancı dil sınavında TOEFL-500 (Bir Yabancı Dil ve Edebiyat/Kültürü alanında öğretım yapan birimtef içın 550), IELTS-5 5 ıBır Yabancı Dıl ve Edebıyatı/Kultüru alanında öğretım yapan bınmler ıçın 6). CF€-C ve KPDS- 60 (Işletme Anabılım Dalında Yüksek Lisans ıçin 75, Doktora içın 85) veya yukan puan/'not alar ve sı- nav sonuç belgesı beş yıldan eski olmayan adaylar Yabancı Dil Gırış Sınavlanndan muaf tutu- lur. Basın: 28348 İstenmeyen davranışların tedavisi geciktirilirse kroniklesiyor En sık görülen takıııtı: Kir tstanbul Haber Servisi - Bakırköy Ruh ve Sinir HastalıkJan Hastanesi Psikıyatn Kliniği Şefi Doç. Dr. Oğuz Karamustafalıoğlu. istenmeyen ve hoş olmayan düsünceler ile kişinın yapma- ya engel olamadıgı davramşlan kapsa- yan "obsesif-kompulsif bozuklukla- nn" (OKB), tedavisi gecıktirilırse kro- nikleseceğıni belirtti Doç. Karamus- tafalıoğlu, en sık görülen takıntılann kir. mikrop ve bulaşıcı hastalık oldu- ğunu, bunu, düzen ve simetriyle ilgili Durgun gölet sulan hastalıksaçıyor smdeid durgun göletierin hastalık kay nağı oiduğu beörtilerekyurttaşlar uya- nWı. Siverek Saglık Grup Başkanı Dr. Şevhmos KekHk, gölet sulannın mut- laka kavnatıhp kiorlandJktan sonra tükedlmesi gerektiğini sö>1edl Doktor Şeyhmus Keklik, ana ve babalan da. çocukiannı gölet sulanndan uzak tut- raalan konusunda uyardı. (Fotoğraf: AA) aşın endişe duyumunun takıp ettiğını kaydetti. Doç. Dr. Karamustafalıoğlu, Pfizer firmasının "Geleneksel Yledya BUgi Pay laşım Günleri" kapsamında dûzen- lediği toplantıda yaptığı konuşmada, genellikle çocukluk yaşla- nndan itibaren ortaya çıkan OKB'nm tedavi edilmeme- si halinde yaşam boyu hem hastaya hem de çevresine büyük zarar verdiğini, bu tüT bozukluklann yoğun sı- kıntı ve huzursuzlukta daha belirgin oiarak ortaya çıktı- ğııu söyledi. Her40erişkindenve200 çocuktan birinin hayatlan- nın bir döneminde OKB'den şikâyetçi olduğu- na dikkatçeken Karamusta- fahoğlu, bu rahatsızlığm er- kek çocoklarda daha erken, kız çocuklarda ise ergenlık- te başladığını söyledi. OKB'li hastalann akıl has- tası olmadıklannı anlatan Doç. Dr. Karamustafalıoğ- lu, bu hastalann tedavisin- de ilaç kullanımınm ve ba- zı durumlarda ise hastane- ye yatışınm gerekli olduğu- nu belirtti. Dünyada 350 miiyon. Türkiye'de ise 4-5 miiyon kisi HBV taşıyıcısı 'Hepatit B aşısı önemsenmiyor' tstanbulHaber Servisi-Dünyada 350 miiyon, Türkiye'de ise 4-5 miiyon kışı hepatit B virüsö (HBV) taşıyıcısı. tstan- bul Tıp Fakültesi Enfeksıyon Anabilim Dalı öğreum üyesı Prof. Dr. YdmazÇa- kaloğlu. ülkemizde rutın aşı tedavısıne girmesine karşm hâlâ hepatit B aşısının yeterince yapılamadığını söyledi. Pasteur Merieux Connaught'nın Ka- bataş Kültür Merkezı'nde düzenlediğı "Hepatit B ve Ülkemiz Gerçekleri" ko- nulu toplantıda konuşan Prof. Çakaloğ- lu, sorunun dünyada çok yaygın olduğu- na dikkat çekti. T oplumda her yıl üç kişiden birisinin HBV ile tanıştığını belırten Çakaloğlu, bunlann büyük çofunluğunun lyıleştı- ğinı söyledi. Çakaloğlu. virüsün bulaş- ma yollannı. u Kan ve kan ürünlerinin verilmesi, enjeksiyonlar, enfekte kişinin kanıile bulaşmışiğnebatmasıgibikaza- lar. cerrahi girişimler ve diş tedavileıi, anneden bebeğe geçmesi. cinsel ilişkT oiarak sıraladı. Ülkemızdekı bulaşma yollannın da- ha çok toplu yaşanılan yerlerde olduğu- na da dikkat çeken Prof. Çakaloğlu şöy- le devam ettı: "ÜlkemizdeHBV enfeksh'onubebek- lerde ve ilk çocukluk yıUannda seyrek iken ilkokul ve ortaokul çağlannda be- lirgin bir arnş göstermektedir. Doğu ve günevdoğu vöresinde ise baö\a göre da- ha fa/Ja vaka görülüyor. Bunda, gerek hıjyen koşullannui körü olmasL gerekse fada çocuk veçocuklararasındaki \akin temas etkill" Yılmaz Çakaloğlu. Türkiye'de kara- ciğer sırozu olan hastalann yüzde 50'sınden, karaciğer kanseri olan hasta- lann ise yüzde 40'ından HBVnin so- rumlu olduğunu da ifade etti H- BV'nın en yaygın virüs_olduğunu da vurgulayan Çakaloğlu, "Omeğin AIDS ile enfekte kişüerin sa>ısı 195 milyoıı, H- BV'ülerin sayısı2 mü>ar" dıye konuştu. Kimler aşılanmah? Hepatit B bulaşan birisinin yüzde 25'ınin sanlık olduğunu da belirten Prof. Çakaloğlu, aşılanması gerekenle- ri ise şöyle sıraladı • "Dünya SağhkOrgütü'nün verüerine göre,taşryKühkoranı yüzde2'vi geçenül- kelerde uyulması gereken kuraDar var. Tüm yeni doğan bebekler. tüm çocuklar. ilkokul ve ortaokul çağındakiler ve fae- kim. hemşire gibi risk gruoundakuer mutlaka aşılanmah. Asılama 3 doz ol- mah ve 5 yuda bir tekrarlanmah." BIRBAKIMA SERVER TAISİLLt Felseleyle Uyanmak... Fransızlar, Itselerine pek önem verirter. Üniver- site ya da yüksek okullarcfa belli bir uzmanhk kültürünü hakkıyla edinebilmesi, gencin, daha önce lise aşamasında oturmuş bir temel kültü- rü kazanmaşına bağlıdır, diye düşünürler. Da- ha ileriye giderler, gençlerin, liseden çıkarken, yalnız temel kültürle donanmasını yeterli bul- maz; bellı bir sentez (bıreşim) yeteneğine ula- şıp ulaşmadığını da yoklarlar. Bunun için de, li- seyi bitirme, ayrı bir "bakaJorya"denilen sınav- dan geçmeyi gerektirır. Tarih, coğrafya, edebi- yat gibi temel kültür konularını ıçine alan bu sı- nav, gelenek haline gelmiştir, "felsefe" ile baş- lar. Kültürün kraliçesi o değil mi? Başı da o çe- ker! 1950'den önce bizde de bu tür bir sınav var- dı. O tarihten başlayarak, önce liseler çökerti- lirken, onlan da fırlatıp attık; şu son yıllar ise, kül- tür "fesflere indirgenmiştir. Üniversiteye girer- ken, yetişkinliğin ölçütü diye "tesf"lerden geçi- riliyor gençler. Onlara hazırlanırken, taze beyin- lerin, aileleriyle beraber yaşadıkları bir psikolo- jik dram vardır ki, neredeyse tatmayan yoktur. Bu sürecin, gençlerimıze kürtürdiye neyi kazan- dırdığı, daha doğrusu kaybettirdiği apayn bir bahistir. Eğitimimizin yaralarından biri de budur. • Hafta başında Fransa'da gençler, felsefe ba- kaloryasından geçtiler. Gazetelere göre, 500 bi- ni aşkın genç, bu sınava tâbi tutulmuş. Sorulan soruları merak ediyorsunuz değil mi? Buyurunuz bir döküm: Genel sınıflarla tekno- loji dallarında okuyanlara farklı, ama düzeyin- den fedakârtık edilmeyen sorular sorulmuş. Ge- nel sınıflarda bir gruba -seçımlik- şu üç konu ve- rilmiş: 1) Felsefe, bilimler üstüne b*Fr düşünce- den vazgeçebilir mi? 2) Bir sanat eserinin gü- zel oluşu konusunda başkasını inandırmak mümkün müdür? 3) Aristoteles'ten, seçme ve dileme farklılığını işleyen bir metin. Bir başka gruba yöneltilen, -yine seçimlik- şu üç konu: 1) Irısan, kendisine yalan söyleyebilir mi? 2) Bir etkinlik, hangi koşullarda bir çalışma -ya da emek- tir? 3) Njetzsche'den, bağımsız- lık ve elindelik kavramlannı işleyen bir metin. Bir başka gruba da şunlar yönettilmiş: 1) Bir olayın tarihsel oluşu neye bağlıdır? 2) Insanın özgüriüğü, çalışma zorunluluğu ile sınırlanmış mıdır? 3) Bergson'dan, deney ve gözlemin ro- lü üstüne bir metin. Teknoloji sınıflarında ise, bir gruba, seçimlik şu üç konu: 1) Bilgi olmadan hünerolur mu? 2) Yalnız hukuku uygulamakla adalet sağlanabilir mi? 3) Rousseau'dan verilen bir metinde, özel- likle şu cümlenın açıklaması: "Gerçekten özgür insan, sadece yapabileceğini ister ve hoşuna gideniyapar." Uygulamalı sanayi sanatlannda okuyanlar için de şu üç konu: 1) Güzellik yargı- lanabilir mi, yoksa sadece algılanabilir mi? 2) Hukuk, bize yâpılması doğru olan şeyi mi gös- terir? 3) Bergson'dan bir metin ve özellikle de şu soruya yanıt: "Değişken, ya da heran deği- şebilirolanı tanımaktan vazgeçmeli mi?' işte Fransa'da lise bitirme sınavlarındaki fel- sefe sorulan! Ciddi bir temel kültür ve ona bağlı oiarak ka- zanılmış bir "sentez" (bıreşim) yeteneği kazan- madan üstesinden gelınebilecek sorular değil- dir bunlar. Sırtınızı döneceğiniz sorular hiç de- ğil! Çünkü öyle yaparsanız, çağımızın daha da çetin sorulan karşısında apışır kalırsınız.. Bir an önce uyanmaktan başka çare yok! Eğitim düzenimiz adına kahırlanmamanız el- de değil; ama 12 Haziran günlü Milliyefte, "Har- ran'da Felsefe Günleri" adıyla verilen şu haber pek önemlidir: "Vaz sıcağının kavurduğu Har- ran Ovası, Türkiye'nin dört biryanından gelen genç felsefecilehn edebiyat ve resim üzerine hararetli tartışmalanyla renklendi. Tarihi me- kânda havaya giren gençler, gelecek için ışık saçtı. Harran Kaymakamı Ibrahim Akşit'/'n ev- sahipliği yaptığı 'Harran I. Felsefe Günleri'n/n son bölümû, dünyamn ilküniversitesi olan Har- ran Ûniversitesi'nin tarihikalıntılannda gerçek- leşti. öğrencileriçin hazırianan otantikalan fel- sefenin tartışılmasında ve konulann aktanlma- sında görkemli bir mekân oldu." Harran'da, bir uyanışın -hem de pek anlam- lı- ilk işareti verilmiştir kanımca; eğer katılıyor- sanız görüşüme, 12 Haziran 1999'u da, bir ta- rihsel olayı belirttiği için bir köşeye yazınız lüt- fen! IRMIK / AYDIN ENGİN aenginC" doruk.net.tr. Başlıktaki cümleyi ezberle- dik. Heıtıalde sayı doğrudur. Medya bu cümleyi "Bu 30 bin kişinin katili Abdullah Öca- tan'dır" anlamında kullanıyor. Öcalan tek başına silahını çe- kip, tak, tak, tak, 30 bin kişiyi öldürmüş olamayacağına gö- re, söyleneni, "30 bin kişinin ölümüneyolaçan silahlı çatış- malann baş sorumlusu Öca- lan'dır" diye anlamak gereki- yor. Tartışmayı hiç ınceltmeye- lim. 30 bin kişinin öümüne yol açan savaşın sorumlularının kim ya da kimler olduğunu, böyle bir savaşa neyin, neden yol açtığını hiç olmazsa bu gün tartışmayalım. Ama soralım: Kimdir bu 30 bin ölü? Yanıt ürkütücüdür: 30 bin ki- şi Türktür ya da Kürttür. Ama bu ülkenin çocuğu, bu devle- tinyurttaşrdır. ölüm haberleri geldiğinde hepsinin anası, ancak bir ananın yüreğınden kopabıle- cek bir çığlıkla sarsıldı, bağrı- nı yırttı ve ağıt yaktı. ölüm haberleri geldiğinde 30 Bin Kişinin Katili! hepsinin yavuklusunun ve eşinin ve kız kardeşlerinin ve babalarının ve ağabeylerinin ve kardeşlerinin ve sevdikleri- nın yanaklarından asağı iri, sı- cak damlalar süzüldü. Ölüm acısı düştüğü yeri yaktı. • • • Ölen "öldürülmüş" ise, ka- vurucu ölüm acısı ile kör inti- kam duygusu ikiz kardeş olur. Birınden ötekıne farkına bile varmadan geçilir. 30 bin evde, ölüm acısıyla kavrulan yürekler, ardından in- tikam ateşiyle tutuştu, kin to- humları yeşerdi. Intikam ilkel bir duygudur a- ma insana özgüdür; vardır ve güçlüdür. Deyinız ki bu.30 bin ölümün baş sorumlusu öcalan'dır. Pe- ki "30 bin ölümün tek sorum- lusu öcalan'dır" diyebiliyor musunuz ? Yirmi yıldan uzun sürmüş, hattasürmekte olan bir savaş- ta, terörü siyasal mücadele yöntemi oiarak seçen birörgü- tün başı elbette sorumludur. Şimdi cam kafestedir ve yar- gılanmaktadır. Deyiniz ki yargılama sonuç- landı ve soğuk hukuk mantığı ile "Şu, şu, şu suçlann işlen- diğikanıtlanmış ve sanıkça ka- bul edilmiştir. Yasanın bu suç- lara ilişkin maddesi uyarın- ca..." dendi ve Imralı mahke- mesinden ölüm cezası çıktı. (Yukandaki paragrafın, sür- mekte olan bir dava sırasında yazılmasının, bir hukuk suçu, daha da önemlisi biryurttaşlık ayıbt olduğunu bilenlerdenim. Ama sizce bu yasa maddesi, Imralı mahkemesi başladığın- dan, Mudanya kıyısında para- lel mahkemeler kurulduğun- dan bu yana hâlâ yürürtükte mi?) Böylesi bircezanın infazı, bu ülkede iktidann en üst organı- nın, Türkiye Büyük Millet Mec- lisi'nin karanna bağlıdır İşte soru da bu: Türkiye Bü- yük Millet Meclisi, neyi amaç- layarak, neye karar verecek? Savaşta yitirdiğimiz 30 bin yurttaşımızdan, PKK kurşun- lan ile can vermiş olanların analannın, babalannın, bacıla- rının, yavuklulannın, eşlerinin, evlatlannın haklı acılarına eşlik eden intikam duygulannı ya- tıştırmak üzere mi? Başka analann yüreklerindeki ıntikam duygulannı daha da körükle- mek pahasına mı? Yoksa bu ülkenin; yitirdiği- miz 30 bin yurttaşımızdan PKK kurşunları ile can vermiş olanların analan, babalan, ba- cılan, yavukluları, eşleri, evlat- lan da dahil, bütün ülkenin, ek- mek kadar, su kadar gereksi- nimi olan banşı; acılarla örül- müş, acılarla pekişmiş, acılar- la zorunluk kazanmış toplum- sal banşı kazanmak için mi? "Haik böyle istiyor" den- mekte. Mümkün. Kışkırtılmış kitlelerin kör bir linç tutkusuna kapıldığına ta- rih birçok kez tanıklık etti. Si- yaset bazen, "Haik için, haik adına, halka rağmen" karar- lar verebilme yetisi demektir. Kurtuluş Savaşı'nda da; Ke- malist öncülerin, yepyeni bir toplum yaratmak için giriştik- leri ekonomik, kültürel devrim günlennde de siyasetin en te- pelerinde "bu çataf'a gelindi vehiçduraksanmadan, "Evet, haik için; evet, haik adına; ve evet halka rağmen" dendi ve yüründü. Acılı yürekleri kızıştırmanın, düşmanlıkları daha da kabart- manın çok kolay, bütün ülke- yi kucaklayacak ve bütün ül- kenin yavaş yavaş kucaklaşa- bilecegi bir barışı üretmenin çok zor oiduğu günler yaşı- yoruz. Ama en soylu anlamıyla si- yaset de buM zor"un üstesin- den gelebilmektir. Sophokles'in acılar yuma- ğında kıvranan tragedya kah- ramanının ağzından haykırsak mı: - Ey akıl, başını alıp gitme! Ey hoşgörü, ey sağduyu terk etmeyin benü.. Sizehiç bu ka- dar muhtaç olmamıştım...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle