23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmenı: Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çerinkaya 0 Yazıişlen Müdürü. Ibrahim Yıldız '• Sorumlu Müdür: Fikret tlkiz 9 Haber Merkezı Mudürü. Hakan Kara • Görsel Yönetmen Fikret Eser Istihbarat: Cengiz Yüdınm # Ekonomı. Özlem Yüzak • Küllür: Handan Şenköken • Spor: Abdülkadir Yücelman 0 Makalelen Sami Karaören • Düzeltme: Abdullah Yaacı # Fotograf: Erdoğan Köseoğlu 0 Bilgı-Belge: Edibe Buğra • Yurt Haberlen: Mehmet Faraç Yayın Kurulu llhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Okte) Kurtbökf, Hikmet Çetinkaym, Şükran Soner, tbrahim Yıkİız, Orhan Bunah, Mustafa Balbav. Hakan Kara. Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel- 4195020 (7 hat), Faks:4195027«lzmırTemsücısı:SerdarKızık, H.ZiyaBlv. 1352 S 23Tel:4411220, Faks-4419117 • Adana Tenasılcısi. Çetin Yiğenoğlu. Inönii Cd. 119 S.Noıl Kat:l,Tel.363 12 11, Faks: 363 12 15 Muessese Mudunı l stün Akmen 0 Koorduıalör Ahmet Korulsııı 0Muha- sebe Bük-Bl VeiKr • 1dan: Hüseyin Gârer» B.lgı-lşlem NaU tnal • Rıigı- ^ajarSıstem Mürihtf ÇUer#Sati4 FızüetKuz» MEDYA C: • Yönetim Kurulu Başkanı - Genel Müdür Gfilbin Erduran 9 Koordınatör Reha IfRnun # Genel MüdürYardırocLSi. SevdaÇoban Tel. 514 07 53 - 51395 80-5l3846O61,Faks;5138463 \ıyımlayan *e Basan: Yenı Gun Haber ^fansı. Basm \e \ aymcıhk \ Ş Türkocağı Cad 39 4: Cağaloğlu 34334 tstanou! PK 246 - Sırkecı 34435 Istanbul Tel (O212)512O5O5(2Ohal) Faks 10 212(513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 16HAZIRAN1999 Imsak:3.22 Güneş: 5.24 Öğle: 13.12 Ikindi: 17.10 Akşam: 20.45 Yatsı: 22.38 Korttan sahaya • Spor Servisi - Ünlü Rus raket Anna Kournikova, Grand Slam'ın 3. ayagı \Vimbledon Tenis Turnuvası öncesi formda olduğunu bir kez daha gösterdi. lngiltere'nin Eastbourne Kenti'ndeki 520 bin dolar ödüllü WTA (Bayan Tenisçiler Bırliği) turnuvasının ilk turunda ünlü rakibi ABD'li Chanda Rubin'i 2-1'lik sonuçla yenip tur atlayan Kournikova. daha sonra hayranlannın isteği üzerine futbol oynadı. Tenisteki yeteneğıni futbolda da gösteren Kournikova, Wimbledon'a 1 hafta kala tsviçreli Martina Hingis ve Alman Steffi Graf la birlikte favori isimler arasında gösteriliyor. Zamansn meyve _._ _ior • ÎSTANBUL(ANKA)- Meyvenin yemeklerle birlikte yenilmesi durumunda meyve şekeri früktozun kendisini glikoz şekerine çevirdiği ve kilo alımına yol açtığı bildirildi. Türk Kalp Vakfi Diyetisyeni Dr. Sumru Özbay, meyvelerin vücudun vitamin ve mineral kaynaklan olduğunu belirtti. Meyvelerin içinde früktoz isimli şeker bulunduğunu kaydeden Özbay, früktozun glikoz şekerinin bir altyapısı olduğuna dikkat çekti. Özbay. meyvelerin ögün yemekleri ile birlikte yenilmesi halinde meyve şekeri früktozun glikoza dönüştügünü belirterek, meyvelerin yemekten iki saat sonra yenilmesi uyansmda bulundu. Ertasybeyni mahvediyop • WASHINGTON (AA) * Extasy ilacının, uzun vadede beyinde telafısi mümkün ohnayan ağır tahribata yol açtığı bildirildi. ABD'deki Ulusal tlaç Araştırmalan Enstitüsü'nün müdürü Dr. Alan Leshner, açıklamasında, Extasy'yi sadece üç-dört defa kullananlann dahi, 7 yıl sonra bile görülebilecek şekilde ağır öğrenme zorluğu ve hafıza kaybı ile karşılaştıklannı söyledi. Leshner, sadece kısa bir süre içın mutluluk ve güç hissi veren Extasy'nin, fazla dozda alındığı takdirde hemen ölüme yol açabildiğini, hatta hassas bünyelerde az bir dozun bile öldürücü olabildiğini belirtti. Tansiyon ilacı • WASHINGTON (AA) - Tansiyonu düşürmek için kullanılan bir ilacın, yeni kan damarlan oluşumunu sağladığı belirlendi. ABD'de yayımlanan Circulation adlı tıp dergisinde çıkan makaleye göre, Quinapnlat verilen deneklerde, 40 gün sonunda milimetrekarede ortalama 214 kılcal damar ortaya çıktığı, aynı süre içinde ilaç \erilmeyen deneklerde ise bu rakamın 140'ta kaldığı kaydedildi. Boston'daki Tufts Üniversitesi'nden Profesör Jeffrey tsner başkanlığındaki grup tarafından yapılan araştırma. Quinaprilat'ın ânjin hastalannın ya da kalp krızi geçirme riski taşıyan kışilerin tedavisinde kullanılabileceğini düşündürüyor. Bakanm, '20 yılda 10 nükleer santral kuracağız' yaklaşımı uzmanlan güldürdü, çevrecileri ürküttü Gaydah'nm nüldeer gaflaruıa tepldÜMİTOTAN İZMİR-Türkiye Atom Enerjisi Ku- nımu'ndan da sorumlu tkari iBmfcr' me- zunu Devlet Bakanı Edip Safder Gay- dah'nın nükleer santrallara ilişkin açıİc- lamalan konunun uzmanlaruu güldürür- ken çevrecileri de ürküttü. Gaydah'nın 2020 yılına kadar 10 nükleer santral kurulması zorunluluğu bulunduğunu belirtip iki yılda bir nükleer santral ya- pılması önerisine karşıhk Prof. Dr. Tot- ga Varman. "Manavdan Dryarbakır karpuzu mu alıyorsun?" diye sordu. Prof. Dr. lnci Gökmen, bakanı. nük- leer santrailar konusundakı bilımsel araştırmalan okumaya çağınrken çev- reciler, "Bakan herhalde bakkal dük- kânı açacak" y aklaşımı getırdiler. Gre- enpeace de, Gaydah'nın açıklamalan- nı 'traji- komik' olarak nitelendirdi. Edip Safder Gaydalf nın nükleer sant- rallara ilişkin görüşlen büyük tepki top- ladı. Gaydalı, Nokta dergisinin 13 Ha- ziran sayısmda nükleer santralın tehli- kelerine karşıhk. 'bir tebüke söz konu- suysa zaten komşulanmızdan ötürü Türkiye bir tehHkenin içinde' yaklaşı- mı geririyor. nükleer santralların korku- lacak birşev olmadığını da. "Banülke- ferinde bana gösterBenresünlerdebiryer- de nükleer santral varken. yanmdaid gölde balık tutan insanlar gördüm. Yi- ne nükleer santralın yanında bağda şa- rap tesisleri var. Nükleer aük söz konu- su oisa kimse kendi toplumunu sırfener- ji uğruna öMürmek istemez'' tümcele- nyle anlatıyordu. Altematif enerji kay- naklanyla ilgılı soruyuda. "Güneşener- jisi Türkiye'de elektrik enerjisini sağla- yacak düzeyde değiL Türkiye enindeso- nunda nükleerenerjiye geçmek mecbu- •Devlet Bakanı Gaydah'nın nükleer santrallara ilişkin bilimsellikten uzak açıklamalan büyük tepki gördü. Greenpeace, bakanm sözlerini, "eşi görülmemiş trajikomik açıklamalar" olarak değerlendirirken, bilim adamlan bakanı bilimsel araştırmalan okumaya çağırdı. Prof. Dr. Tolga Yarman, bakanın ba- sına yansıyan nükleer santrallarla ilgi- li açıklamalanndan 'hicap1 duyduğunu belirtip. *Se\^Başbakanımıandikka- tini, sıyan bu kadar bozuk. >alnızca ku- laktan dolma, uluorta sö>lenti\e da>alı girdileıie konuşma vetkisini benimse- vebilen da>Tanışlann me> dana getirebi- leceği milü \<e vahim tehlikelere çekme sorumluiugunu taşr\onım" dedi. Yar- man, Bakan Gaydah'ya eleştirilerinı şöyle sürdürdü: " Dün>anın bicbir yerinde teknikola- rak bu kadar kof bir dağarcıkla siyasi riyetiııdedirr> diye yanıtlıyordu. Baka- nm, nükleer santrallann yapımıyla ilgi- li verdiği bilgiler ise sıradan insanı bi- le şaşırtacak düzeydeydı: "2020 yılına kadar 10 tane nükleer santral Türki- ye'de kurulmak mecburiyetindedir_ Bu hesap da gösteriyor ki her iki yılda bir nükleer santral mutlaka kurmalıyTz." Oysa. güneşi bizden çok daha az gö- ren Almanya bize nükleer santral sat- maya kalkarken yatırımlarını güneş enerjisine kaydınyordu. Baö'nın ileri tek- nolojileriyle yapılan nükleer santrailar 8 yıldan önce bitirilememişti. detneçverflmez. 2020yıtoıakadar10nük- leersantral kurmaya mecburolduğumu- zu sana kim söylüyor? İki yılda bir nük- leersantral kurmamız gerektiği gibi bir kkliayı Oerije sürüyorsun. Bunlann her- birinin Keban barajı çapuıda olduğunu, değerinin 3-5 milyar dolara geleceğini kaNrayabiliyor musun? Bir nükleer sant- ralın en erken 8 yılda bitirikbileceğini biliyor musun?" ÖDTÜ'den Prof. Dr. lnci Gökmen, 'çevre ülkelerde nasüsa santralvar' yak- laşımının tehlikesıne dikkat çekerek "O ülkelere bakıp santral kurmaya kalka- cağımıza. o santrallann da kapanmasn naönayakolmalıyiz. Nükleersantralla- nn yanında plaj var diyorlar. Oysa o plajlarda yaşayan insanlârda kanserva- kalannın arrağına dair bilimsel rapor- lar \ar. Fransa'da nükleer santral çev- resüıde potasy um iyodür dağıüku. Çün- kütiroidkanserineönlem ahyorlar. Biz- de güneş de rüzgâr da var. Bizden daha az güneş gören ve rüzgâr alan Avrupa ülkeleri 2000'liyıDannenerji yabrunla- nnı bu yöne kaydınyoriar" dedi. Sihfke'dekı Arkadaş Çevre Gnıbu da. nüldeer teknolojiyle uzaktan yakın- dan ilgisi olmayanlann yıllar boyu hal- kı aldatmayı sürdürdüğü vurgulandı. Greenpeace Akdeniz Ofısi'nden Mel- da Keskin ise tepkisini şöyle aktardı: "Bu traji-komik iddialan bir yetkiü- nin ağzından duymak üzüntü verkl Ba- kanın, nükleer sanayünin düştüğü çık- mazdan, 20 yıldır arbk tek bir reaktör siparişi veriunediğuıden. reaktörterini kapatma karan alan ülkelerden haber- siz olduğu anlaşılıyor. 250 bin yüa va- ran ölümcül etkOeri olan radyoaktif abk- lann önemsiz olduğunu ancak nükleer santral saticılan sövlevebilir." tstanbul'da yalnızca belli noktalardan denize girilebiliyor, havuzların çoğu sağlık koşullarına uygun değil Denizdebitti, havuzda SAADETUSLU Istanbul'da denizlerin kirlenmesiyle birlikte ekonomik koşullan uy- gun olanlann tercih et- tiği havuzlar sınıfta kal- dı. îstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık Daire Başkanlığı'mn yaptığı incelemelerde, havuzla- nn büyük çoğunluğu- nun sağlık koşullanna uygun olmadığı ortaya çıktı. tstanbul'da deni- ze girilebilecek yerler ise Adalar ve Büyük- çekmece'den itibaren Si- livri sahili olarak tespit edildi. Evsel atıklar ve kana- lizasyonlann yanı sıra uluslararası geçiş olma- İstanbul'da sıcaklar erken bastınnca, yurttaşlar soluğu yine kryılarda aldı. KirHn'ğe ve girilmez uy anlanna karşıa, yurttaşlar serinlemek için hemen hemen kentin her yerinden denize girmekten kaçınmadılar. (Fotograf: MEHMET DEMİRKAYA) sı nedeniyle kimyasal kirlilik de ya- şayan denizler, yüzme açısından sa- kıncalı görülürken birçok otelin ha- vuzlanna rağbet artıyor. Istanbul Bü- yükşehir Belediyesi Sağlık Müdürü Dr. Ömer Faruk Aydın, havuzlarda- ki sorunun kalifiye eleman sıkıntısı ve sirkülasyon sorunundan yaşan- dığını söyledi. Aydın. -KirnTiktama- men kullanun hatasuıdan kaynak- lanıyor. Bizim inceleme yapüğnnız sırada uygun olan havuz bir gün son- ra uygun olmayabilir. Çünkü sirkü- lasyon olmaması. suyun zamanında boşaltümaması, kişilerin kurallara uymadan ha>ııza girmesi gibi neden- lerle ha\ıız kirtenebilir" diye konuş- ru. 'Bunlara dikkat edin!' Ne kadar denetim yapılırsa yapıl- sın, havuzlan kullananlann dikkat ermemesi halinde sorunun yaşana- cağını vurgulayan Dr. Aydın, insan- lara havuz kültürünün öğretilmesi gerektiğini söyledi. Aydın, kişilerin dikkat etmesi gereken bazı noktala- n şöyle sıraladı: • Havnzdan yararlanan Idşi say> sıönemlL45 metre kareye bir Idşidüş- melL • Su devridaimi kişi başına 30 lit- re olmalı. • Havuz yetkiliferine klor mikta- n sorulmalı. Normal düzey 0.5 gram/litre'dir. Klonın fazla olması durumunda gözterde yanma yaşa- nır. • Havuza girerken suyun kirlen- memesi için duş alınmalı. Zaten ha- vuzlann yanında sıcak su duşlan zo- runludur. Çıktıktan sonra da kişi ken- di sağlığı için duş almalı. • Havuza girerken saça bone ta- kılsa iyi olur. • Ha\nzun yanında mümkün ol- duğunda yiyecek içecek maddeleri bulundurulmamalı. • Büyük havuzunun 27, çocuk ha- vuzunun 32 derece obnası uygundur. Yaptıklan kontrollerde sağlık ko- şullanna uygun olmayan havuzlan ka- pattıklannı söyleyen Ömer Faruk Aydın, sorunlann giderilmesinden sonra yeniden açıldığını belirtti. Ay- dın, ilk etapta kontrol ettikleri 19 ha- vuzdan yalmzca 5 'inin uygun oldu- ğunu söyledi. Denizlerde durum Dr. Aydm, denizlerin geçen yılla- ra göre daha temiz olduğunu belirt- ti. ISKİ'nin antmalannın biyolojik temizliğin sağlanmasında çok fayda- lı olduğunu belirten Aydın, büyük so- run olan kimyasal kirlilik için ise Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin or- tak çözüm bulması gerektiğinin al- tını çizdi. Istanbul'da, Adalar ve Bü- yükçekmece'den itibaren Silivri sa- hilinde denize girilebileceğini belir- ten Ömer Faruk Aydın şöyle devam etti: "Normalde denizler evsel ank- lan yok eder. Ama Istanbul gibi bir metropolde bu mümkün olamıyor. Burada deniztüketid kültürünü ohış- rurmahy ız. İnsanlar denizi rükeriyor, kirletip gidiyor. Bunun yanlış oldu- ğu anlanlmah. Çevreci örgütlerin ça- bası çok önemlL Çevre için baskı ya- panlar artnkça bilinç de artacaktır.'' İstanbul Lisesi etkinlikleri 'Düyun-u Umuıniye biııası korunmah 9 e-posta : tan (a prizma. net. tr İstanbul Haber Servisi - Osmanlı Devleti'nin Genel Borçlar tdaresi (Düyun-u L'mumiye) olarak hizmet ve- ren bugünİcü İstanbul binası- nın tarihi ve mimari açıdan çok önemli bir yapı olduğu anımsatılarak genç kuşakla- nn bu tür yapılann siyasal anlamını iyi bilmeleri, mi- mari açıdan da bilinçli ve saygılı birduyarlılıklakoru- malan gerektiği vurgulandı. 115. yaşını kutlayan İstan- bul Lisesi'nin 8. Kültür Et- kinlikleri Haftası kapsamın- da düzenlenen "İstanbul Li- sesi Bmasmın(Düyun-u Umu- nüye) Mimarive TarihiOzel- Bkİerir konulu panelde konu- şan İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Afife Batur, Düyun-u Umumiye'nin, 19. yüzyılın ikinci yansında Osmanlı Im- paratorluğu'nun dış borçla- nnı ödemesini sisteme bağ- lamak amacıyla kurulan eko- nomik ve siyasal bir örgütlen- me olduğunu söyledi. Batur "1855'teahnanükdışkredi- nin geriödenmesi için 1881 \k Düyun-u l mumiye kuruldu veOsmanh'nın gelir kaynak- lannı denetiemeye. aln ana gelir kaynağun gidip yerinde almaya başladL Osmanlı ma- Byesinin yerine geçerek ala- cağma karşıhk vergiyi kendi- si almaya başladı" dedi. Batur, yapının miman Aleksandr Valory'nin Pera Palas Oteli de dkhil olmak üzere pek çok önemli esere imza attığını ve tüm çalış- malannı Istanbul'da yaptığı- nı kaydetti. Mimar-yazar Cengiz Bektaş da, "Böyleya- püan say gıy la konımak çok önemlL O günün Düyun-u l'mumiye'si bugün belki de L\IFdir.Sizkendi ülkenizesa- hip çıkmazsanız,yann başka- sı gdir oturur" diye konuş- tu. SoKAK ÇOCUKLARIİÇİN YURTTAŞLARA ÇAĞR1 'Onları topluma kazandırahm 9 AVTOJT KÜÇÜKKAYA Onlar sokağı "mesken" tuttular. Sevgisizlık, ihmal. ekonomik sorunlar, parça- lanmış aileler, kırsal ke- simlerden kentlere göç, ai- le içi cinsel tacizler, teca- NÜzlerve şiddet gözlerimi- zin önünde onlara bir ad taktı: "Sokak çocuklan.- Bilinen tek şey sokaklann "çatKi"nın olmadığı. istanbul'daki sokak ço- cuklannın sayısı bilinme- mekle birlikte bu sayının 7 bin ile 10 bin arasında olduğu tahmin ediliyor. Sokak çocuklannı topluma yeniden kazandırmak ve geleceklerini güvence altına almak amacıyla geçti- ğimiz yıl tstanbul Valiliği, Kadıköy Belediyesi, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurum Genel Müdürlüğü. Sokak Çocuklan Gönüllüleri Derne- İstanbul'da yaklaşık 10 bin sokak çocuğu yaşıyor. ği. Çocuklan lstısmardan Koruma \e Rehabilitasyon Demeği, Çağdaş Ya- şamı Destekleme Derneği ve İstanbul Barosu Çocuk Haklan Komisyonu'nun bir araya gelerek Sokak Çocuklan Re- habilitasyon Derneğı'ni kurdular. Ka- dıköy Yeldeğirmeni'ndekı derneğin başkanı ve Kadıköy Belediyesi Sağlık tşleri Müdürü Dr. Fatih Togay, şu an- da 50 sokak çocuğunu bann- dırdıklannı belirterek "Onla- ra iş ve meslek edinebiuneieri içinörnegmtşatüJytteri kurmak gibi olanaklar yaratmak isti- yoruz" dedi. "Çocuklar bizim yannlan- mız" sloganıyla "Sokak ço- cuklannı topluma yeniden ka- zandırmak için el eleverip hep birlikte çalışalım" dıyen To- gay, derneğin hedefinin, so- kak çocuklan sorununa duyar- h ve bu konuda çalışma yap- mak isteyen bütün gönüllüle- ri aynı çatı altında toplamak olduğunu da vurguladı. Evet, onlar bizim çocuk- lanmız... Biraz sevgi, biraz zaman ve biraz maddi destekle "gülmeyi unutan bir> ÜZEgülmeyi sevmeyi unutan birkal- be sevmeyi yannJanndan umuduohna- yan minkik kalplere yannlanna umut- la bakmayi" sağlamak da hıç kuşku yok yine bizlerin elinde. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN 'Umutsuzluğun' ve 'Çıkmaz'ın Çocuklan r"Terör, 'küçükburjuva'run büyüklükhevesi'dir. l I Bakunin'i bile dehşete düşüren, Sergey Ne- çayef, alt tarafı bir küçük burjuva aydını, Dosto- yevskiy>,'Ec/nn//er'de, onu ve 'hareketini' ne de acımasız irdelemiştir! (Bkz. 'Hangi Edebiyat', s. 69/99). 68 Hareketi'nde, başlangıç, yine küçük burjuva aydınındadır; ama arkası, sanayileşmesi geri bıraktınlmış azgelişmiş ülkede, bir türlü işçi- leşemeyen -yani 'lümpen' kalan-, göç kırsalıyla gelir 'Şiddethareketleh'nöe, küçük burjuva için, Ma- righella; kırsal lümpen için, Che ve Ghiap önem- lidir; ilki şehir 'geriltası'rv, ikinciler kırsal 'gerilla'y\ işlemiş ve önermiştir; öncekiler, nerede denedi- lerse, orada yenildiler; ikinciler, ancak saldırgan emperyalizme karşı 'mazlum' bir kurtuluş sava- şını, 'demokratik' ya da 'sosyalist' bir 'deyrim'le birteştirebildilerse, kazandılar. Ama bilanço, ne- resinden bakılsa, oJumsuzdur; çünkü, eğer amaç sosyalizm ise, o 'işçisınıfı'nm işiydi; ilginçolan odur ki, 68 hareketlerinde, o yoktu.. Üniversite kampüsünde, ya da gecekondu va- roşlannda, kalaşnikovla devrim şiiri yazmaya kal- kışmış olanların, özeleştirisi, o yüzden, hem ibret vericidir, hem de öğretici...) Debray'den üç önemli ders!.. S kağrışım/2-"...CheGuevara, Bolivya'da^a- ' yatına mal olan gerilla deneyinde, halkın des- ini sağlayamaz. Harekâta karışmış, bu yüz- den, epeyce de hapis yatmış olan Regis Deb- ray, Türkçeye de çevrilmiş 'Che'nin Gerillası' ad- lı ilginç eserinde, hiç unutmadığım şu sözleriyaz- mıştır "...özet olarak, gerilla, halkın içinde var olan dayanışma potansiyelinin, yüzde birini bile seferber etme ve ondan yararlanma ola- nağını bulamamtştr." Dilimıze çevnlmemiş iki cilt- lik o önemli 'Silahlann Eleştirisi' adlı yapıtında ise, Latin Amerika'daki kır ve şehir gerillası olaylan- nı, birer birer ele alıp eleştirir; başansızlık neden- lerini, diyalektik olarak sergiler. Regis Debray'y' anışım boşuna mı? Geçenler- de Che'nin ölüm yıldönümü için yazdığı bir yazı- da, hâlâ sürüp giden 'şiddet hareketlerini' ele alıp, geçmiş olaylardan üç önemli ders çıkarmış- tı: "a. Hem siyasal hem silahsal taktik olarak ta- sartanan gerilla yuvası taktiği (bizde yaygın deyi- miyle loko'culuk) umulan sonuçları vermemiştir. Tarihin yavaşlığı, toplumlann çekim gücü (pesan- teur), kestirmeden başkaldırmaatılımını kınyor'... b. Buna karşıhk, Che'nin Cezayir'de 1965'de açıkladığı 'Üçüncü Dünya'nın birleştirilmesi', üç krt'anın dayanışması, yöresel çatışmalannyaygın- laştmlması stratejisi, hissedilirşekilde gerçekleş- mektedir. c. Che, 'Şimdi bizi ilgilendiren insandır' demiş- ti. O üretim rakamlannın yükselişini, kendi başı- na bir amaç saymayan, ilk endüstri bakanı ol- muştu. Insancılığı gittikçe yaygınlaşıyor. Son yı- lın en egemen olayı, öncülük hareketlerinin, -halk ve işçi sınıfı adına ortalığı karıştıranlann eleştin- sidir." Debray'nin ulaştığı bu sonuçlan bilmek, birba- kıma, Avrupa'da 1960 sonrası şiddet hareketle- rine bizzat kanşmış olanlann bile, neden dolayı şim- di bu hareketleri sürdürenleri kınadıklannı, anla- mamıza yardımcı olur belki. Çünkü kınıyorlar, hem de fena halde!.. 'Kitle hareketleriyte, siyasal mücadele...' "...Fransa'da Liberationd/yeö/rgazefeç/Aa^ 'aşı- rı solcular';n gazetesi denebilecekbir yayın orga- nı, yönetıcisı, eski proleter devhmcilerden Ser- ge July! Schlayer olayından sonra, -düşünebi- lirmisiniz- bu gazeteyi 'şiddet' yanlısı olan birka- labalık basıyor, saatlerce işgal altında tutuyor. Duvarlanna, 'July, senin de sıran gelecek!' diye yazıyortar. Olaydan sonra, July'n/n dediklerinden bir bölüm, beni çarptı; kimbilir belki, konuştu- ğum bazı 'hızlı' gençlerde, onun rastladığına ben- zer bir katılığa, bir dar kafalılığa, bir anlayış nok- sanına rastladığımdan!.. July şöyle demiş: "...onlarla tartışmalanmda en çok dikkati- me çarpan, goşizmlerinin o gerici yanı ki, aşı- rılığında, tiksindiğim ne varsa, hepsini içeri- yor. Küçümseyici olmak istemiyorum, onlan yadsımak niyetinde de değilim. Çünkü var ol- dukları meydanda;fakatdüşünceleri, diyelim ki, yoksuldur, fosilleşmiştir, hareket halinde de- ğildir..." Bir başkası, 1960 yıllarının ünlü 'kızıl Rudy'si, Juh/'den daha kesin konuşuyor. Ne konuşması, yargılayıp sonuçlara varıyor. Son tedhiş hareket- lerine ilişkin düşüncelerinden bazılan şunlar: "...terorizm büyük bir cinayettir. Sosyalist ahlâka aykındır. Tophjmda, evet sosyalizme kar- şı koyan güçler vardır; bunlara karşı kitle ha- reketterini yaygırriaştrarak siyasal araçlaria mü- cadele vermek gerekir. imkânsıza sürüklene- rek değil! Zira bu, devrimci geleneğin yadsın- masıdır. Aynı zamanda da karşı/devrimci bir tepkidir. Biz kapitalist rejimin despotluğunun yerine terorizmi, ya da başka bir despotluk bi- çimini geçirmek istemiyoruz. Kişilerin öldürül- mesinin hiçbir anlamı yoktur. Bireysel terorizm biçim mücadelesi açısından hiçbir anlam ta- şımaz, onun yadsınmasıdır..." Rudy Dutschke terorizme yatan çocuklan bir de tanımlamış ki. doğrusu çok etkileyici. '...onlar savaş kuşağının, kanşık zamanlann, umut- suzluğun ve çıkmazın çocuklarıdır. Ne bir ge- lenekleri vardır, ne geçmişle bir bağlan!'..." Endüstri toplumu 'tıkanınca'... "...Sanınm burada, kapitalist endüstri toplumla- nnın, yeni kuşaklara, yeniyaşama sevinci ve mut- luluk veremeyip, tıkanması olayına vanlıyor. Artık bilmeyen kaldı mı, Amerika dahil, Sistem'in bü- tün gelişmiş ülkelerinde, büyük bir aydın işsizliği ortalığı kasıp kavurmaktadır, bir.' Yetişmekte olan- lar, anababalannın yaşantılanna bakıp, hiç de özenecek bir taraf bulamamaktadır, ikl'.. Yılllar- ca eğitim ve öğretim gördükten sonra, acımasız bir endüstri toplumunun herhangi bir çarkı hali- ne gelmek, onlan kesin bir umutsuzluğa itmek- tedir, üç! Yığınsal devrimci örgütlerin, onlann ön- cülük ettiği modellerin, benzer bir yaşama biçi- mini öngörmesi, umutsuzluklannı başkaldırıya çevirmektedir, dört' İyiama, terorizm'te biryere varmakolası mıdır?..' http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.eida.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle