22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15HAZİRAN1999SAÜ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hafızakaybına yol açıyop • CHICAGO(AA)- ABD'deyapılan araştırmalar. yogun stres sırasında \ ücudun salgıladığı kortizol hotmonunun geçici hafiza kaybına neden olduğunu ortaya koydu. St. Louis kentinde bulunan \Vabhıngton Üniversıtesi'nde yapılan araştırmada. yoğun stres içındeki kişilerde, stres sürdükçe unutkanlıklar olduğu, daha sonra hafızanın tekrar normale döndüğü belırlendi. Araştırma ekibinin yöneticisi Dr. John W. Nevvcomer. stres sırasında vücudun salgıladığı kortizol hormonunun, beyinde hafizayla ilgili hücrelerde enerjı transferinı engellediğini ve böylece unutkanlığın meydana geldiğıni bildirdi. Serdar Ortaç'a beraat • ANKARA (AA) - Pop müzik sanatçısı Serdar Ortaç. "askerlikten kurtulmak için hile yapmak" suçlamasıyla, Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Mahkemesı"nde 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada beraat ettı. Ortaç"ın avukatı Ümit Kardaş'ın hazır bulunduğu duruşmada. Başsavcı Albay Enver Karakuş, esas hakkındaki mütalaasını verdi. Ortaç'ın avukatı Ümit Kardaş ise esas hakkındaki savunmasında, Ortaç'ın beraatını istedi. Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Mahkemesi, "Serdar Ortaç'ın mahkûmiyetine yetecek yeterli kanıt bulunmadığından " beraatına karar verdi Günalp anıldı • ANKARA (ANKA)- Hacettepe Ünıversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Altan Günalp ölümünün 11 'ınci yılında bir toplantıyla anıldı. Hacettepe Universitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı tarafından düzenlenen "Prof. Dr. Altan Günalp Anma Günü", Üniversite'nin Kültür Merkezi M Salonu'nda gerçekleştinldi. Hacettepe Universitesi Kurucusu ve Onursal Rektörii Prof. Dr. thsan Doğramacı, Prof. Dr. Günalp ile ilgili anılannı aktanrken. "Bazı kişiler var ki. olağanüstü doğaldırlar. doğuştan öyledirler. Yetenek açısından, prensiplere bağlılık açısından doğuştan öyledirler. Altan oniardan biriydi. Yalnız becerisi, zekâsı. kabiliyeti değil ilkeli ve ılkelerine bağlı, inandığına baskı altında da olsa taviz vermeyen bir kişiliği vardı" dedi. Ezberci sistemin tutsağı olan yükseköğrenim gençliği geleceğinden umutsuz... Ozgür üniversite istiyoruzYUSUFZİYAAY Onlar. milyonlarca yaşıtı arasından, ondalıklı puan di- limlerınin geleceklerini be- lirlediği acımasız bir sınav- la seçilmiş üniversiteli genç- ler. Ama okuduklan üniver- sitelerin. hayallerindeki öz- gür üniversite olduğuna inan- mıyorlar. Ve gelecek, onla- ra çok fazla ümit vermiyor. Gençlik üniversıtede so- runlarla yaşamayı öğreniyor. Bir dokunsanız bin ah işiti- yorsunuz. Arzu Yedibela, üniversi- teye başladıktan sonra hayal ettiğı eğitimi bulamayanlar- dan biri. Liseden farklı ola- cağını düşündüğü üniversi- tede hayal kınklığı yaşamış, üniversite yaşamının ve eği- tıminin liseden farklı olma- dığını düşünüyor. Arzu ümit- siz: "Lisede de belii saatkr- de derse girer. disiplin içinde ders görür. dersler bitince okulu terk etmek zorunda kahnnk. Üniversiteye gekiik. Değtşen fazla bir sey yok." Bilge Seçkin de 23 yaşın- da bir öğrenci. Siyaset bili- mi öğrenimi görüp. dersler- de siyaset ve ülke gerçekle- rini tartışamamanın çelişki- sini yaşadığmı söylüyor. Tartışamıyor, çün- kü. "Suııflar kalabaük. Bundan da kötüsü, üniversitede düsünme ve taröşma özgürlü- ğüyok". BılgeSeçkın'e göre yeni kurulan öğrenci temsilcılıği sistemi. göstermelik. Öğrencilerin sorunlannı yönetime iletemi- yor. Çünkü yönetimin istemediği taleplere kapalı olması söz konusu. Öğrenci temsil- ciliği seçiminde alttan dersi olan ve disip- lin suçu alan öğrencinın aday olamaması, seçilen temsilcinin meşruiyetini kuşkuya düşürüyor. Eğitim edilgen olunca... Bilge Seçkin, eğitimın edilgenliğinden de şikâyetçi. Dersleri hocalar anlatıyor, öğ- renci not tutuyor, sınavlarda 30 sayfalık ders notlanna çalışılıp mezun olunuyor. "Öğrencinin khap okumasına gerek kalmı- yor, ezberle, mezun oL" Seçkin, etkin eği- tim sistemi ıstiyor. Sınav ve not baskısı ye- rine araştırmaya dayalı ödevler verilmesi et- kin öğrenmeyı sağlayabılir, ezber, eğitim- den kalkar ve araşnnrken öğrenilen unutul- maz. Seçkin'e göre özgürce tartışma ve sorgulama, eğitimin kalitesıni yükseltebi- lin Ders notuna sahte arkadaşhklar Adem Yıldız da 23 yas.ında bir üniversi- teli. O da üniversite eğitiminin tartışmaya dayalı olmasını istiyor. Nota dayalı eğitim sisteminin, öğrencileri öğrenmeden uzak- laştınp, ezberlemeye yönelttiğini belirten Adem, not baskısının arkadaşlık ilişkileri- ni bile çıkara dayandırdığını savunuyor. Adem, "Suıav zamanı etinizdeki ders notu için sahte arkadaşhklar kuruluyor. Sınavlar bittikten sonra aynı öğrenciler seiam bile vennıyor" düşüncesini taşıyor. Adem'e göre üniversitedeki eğitim, bi- lim kaygısı taşımıyor, üniversite piyasanın taleplerine uygun meslek adamı yetiştiriyor. 12 Eylül faşizminin üniversiteleri "sus- turmak" için getirdiği YÖK, başanya ulaş- mış. Üniversite öğrencilerinin birçoğu, YÖK'ün ne olduğunu bilmiyor. Derslenn • Üniversite gençliği gerçek bir üniversite eğitimi istiyor. Onlann hayalindeki gerçek üniversite, derslerde her konuda özgürce tartışabilecekleri, istedikleri konuda araştırma yapabilecekleri, not için değil, öğrenmek için araştırma yapacaklan bir evrensel bilim merkezi. Üniversite öğrencileri bekledikleri ûniversiteyi bulamamaktan sikâyetçi Puan arahklannın geleceklerini beürlediği bir smav sistemiyte ünrversiteyle tanışan öğrenciler, kendilerine verilen bilghi tarbşmasız kabul etme yerine, araştırmak, sorgulamak, tarüşmak istiyor. Onlar, sistemin doğrulan ye- rine, evrensel bilgiyie donanmayı bekliyor. Oular, çıkara dayalı olmayan saf aşk ve ari^daşlık,temiz,rahat,özgürbir>^rt>-as^mııunözkminiçekiyor. ve eğitim sisteminin olumsuzluklannın far- kındalar, ama bu olumsuzluklan getiren sistemi tanırruyorlar. Çünkü YÖK, Kaf- ka'nın Şato'su gıbi... Bu öğrencilerden biri de Tuba Bayrak. Hukuk öğrencisi olan Tuba, yükseköğretim mevzuatını hiç duymamış, YÖK'ün ne ol- duğunu bilmediğini söylüyor. Üniversite- de siyaset yapılmasını istemeyen Tuba, iyi bir hukukçu olmak istiyor. Şeyma Gürbüz de YÖK'ü tanımayan bir üniversite öğrencisi: "Derslerin zorluğu, sı- mflaruı kalabalıkkğı, bocalann uzaklığının nedeni YÖK mü? Bilmiyorum, belki de_." Tuba'ya göre, derslerin zorluğu, üniver- sitedeki siyasi kavgalar, siyasi gruplann ar- kadaşlıklan engellemesi yanlış. Tuba: "Öğ- rencüer. öğrencflikle Ogtti sorunlanna tep- ki göstermiyor, siyasetie uğraşıp, kavga edi- yor, birbirini yarabyor. Siyaseti mezun ohın- ca yapsınlar* Şeyma, üniversiteye para ve statü kaza- nıp, iyi bir yaşam kurmak için geldiğini söylüyor. Bir yandan da kaygılı: "Üniver- site mezunu binlerce işsiz \ar. Birçoğu da al- dtğı eğitimle ilgili işte çauşamıyor. Bu, beni çok korkutuyor." Şeyma, derslerin birçok kitabı olmasına karşın bazı hocalann ders- te anlattıklannı sınavlarda bırebır isteme- sinin, ders notlanna bağımlılığı getirme- sinden yakıruyor. Yurflar kışla gibi Gülten Tannverdi de yurtta kalan bir öğ- renci. Yurtlarda sağlıklı koşullarolmadığı- nı, yeterince sıcak su bulunmadığını, giriş çıkış saatlehnin askeri kışlaya benzediğini söylüyor. Yurt yönetimlerinin öğrencilerin kişisel dolaplannı kınp, arama yapmala- nndan rahatsız olduklannı dile getiriyor. Yurt yöneticilennin, kız öğrencilerine "na- musbekçiligr yapmasma tepki duyan Gül- ten, yurtlarda öğrencilerin istedikleri kita- bı okuyamadığını, yönetimin kitaplanna el koyduğunu söylüyor. Hande Çelik de yurtlardaki disiplinin aşın olduğunu belirterek, yurt kurallarının öğrencilerin üniversite yaşamıru kısıtladığını düşünüyor. Bilge'ye göre üniversite öğren- cileri çoğunlukla aşkı yaşayamıyor. Çünkü tüketim kültürü arkadaşlıklan ve aşkı çıkar ilişkisıne dönüştürüyor. Kız öğrencilerin arabası olan zengin ve gösterişli erkek öğ- rencileri, erkek öğrencilerin de cinselliği rahat yaşayabildiklerini tercih ettiklerini belirten Bilge, üniversite gençlıgınin pay- laşıma dayalı aşk ilişkisi kurmakta zorlan- dıklannı dile getiriyor. Tuba da üniversite öğrencilerinin a§kı özveriyle yaşamadıklannı, romantik aşka iiniversitede rastlayamadığını, "bir erkek, bir laza sevgi, Ogi ve romantizm vermeİL Ama, erkek öğrencüerde dürüst olmayan, sahte davranışlar var" görüşünü taşıyor. Cihan Yanar ve Serkan Şahin adlı öğren- ciler ise kız öğrencilerin çoğunlukla para ve araba sahibi erkek öğrencileri seçmesine kızdıklannı dile getiriyor. Onlar da zor begenıyor ve aşka mesafeli duruyor. Evrensel bilgi kenti 12 Eylül darbesnin öniwrsitekri askeri kışbmı dönüştüren YÖK dûzeni öğretim etemanlannı oldnğn kadar öğrencileri de smırhyor. Üniversitelere, admda yer alan "e^rensel bilgi kenti" anlamına tümüyle ters bir işlev yökleyen YÖK düzeni. tartışmanın olmad^ı ve hocanın anlattüdannın sorguiamasz doğru kabul edilmesinin istendiği, dünyadaki örneklerinin aksine çıkış saarinden sonra okulda bulunan öğrendyi '4sgaki~ sayan bir zihniyeti yaşaü>w. Öğrencileri hocalarma, hocatan öğreflcflerine yabanalaştıran buYÖKüniversiteferi,btzmet>«rdiği öğrencisinin taleplerine kulak Okryor. Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu vergi yasasmı yorumladı (2) Vergi yönetmıi işlerlik kazanmahtstanbul Haber Servisi - Vatan- daşın Vergisini Koruma Derneği (VAVEKf Başkanı ve eski SSK Genel Müdürü Kemal Kıhçda- roğlu'nun kamuoyuna "refonn" olarak sunulan son vergi yasası de- ğişikJiklenyle ilgili sorulanmızı yanıtlarken vergi gelirlerinde ola- sı düşüşlerin maliyetınin Türkiye için çok pahalı olacağıru vurgu- ladı. Kılıçdaroğlu. "Çünkü top- lanan vergilerin maüyeti. borçlan- ma karşıhğr ödenen faizlerin çok çok alöndadır. Kaldı ki \ergi ge- lirleri toplumda gelir dağıumuu dengelerken, özellikle iç borçlan- ma nedeniyle ödenen faizler. gelir dağüımındaki dengeleri alt-üst et- mektedir" dedi. Kılıçdaroğlu sorulanmıza şu yanıtlan verdi: - Vergi kaybuun önlenmesinde, vergi oranlannın indirilmesinin caydıncı etkisi olamaz mı? Elbette ki olur. Ancakşuyanıl- gıya duşmemek gerekir: "Ve'rgi oranlan indirildi. \ergi yükü >ü- kümlüler için artık katianılabilir dü/e\dedir. Dolavısnlakimse ver- gi kaçuıp devlerJe uyuşmazhğa düşmekistemez." Son vergi düzen- lemelerinin dayandığı mantık bu- dur. Salt bu düşünceden yola çı- kılarak vergi yasalanm değiştir- mek yanlıştır. Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde insanlar, vergi dairelerine gidip, gönüllü olarak vergi yatırmazlar. Bu nedenledir kı vergi ödememenın yaptınmı özellikle gelışmiş ülkelerde çok ağırdır Aynca bu ülkelerde ver- gi yönetimi çok etkindir. Bizim gibi üikelerde ise, vergi yönetimi etkin değildir. Aynca siyasal rüz- gârlara da açıktır. Türkiye'nin bir vergi reformu- na gereksinmesi yoktur. Türki- ye'nin yapması gereken öncelik- li iş, vergi yönetimine etkinlik ka- zandırmaktır. Bunu Türkiye"deki bilim çevrelerinden uygulamacı- lara kadar hemen hemen herkes bilmektedir. Bu konuda yerlı. ya- bancı pek çok bilim adamı ve uy- gulamacının Maliye Bakanlığı' na verdiği onlarca rapor vardır. Bu raporlar göz ardı edilerek vergi re- formu yapılamaz. Çünkü kayıt dışı ekonomiyle mücadele ede- cek organlardan en önemlisi ver- lama dolayısıyla rahatsızhklannı dile getiriyorlar. Belırttıginız gibi "Nereden bul- dun?" uygulamasına ciddi tepki- ler var. Ashnda bu tepkilerin yo- ğunluğu bir anlamda "mali mi- tofın amacına ulaşmadığını gös- teriyor. Yani paranın önemli bir kısmı hâlâ kayıt dışı. Sorun bu- radan kaynaklanıyor. Vergilen- memiş kaynaklan ellerinde bu- lunduranlar, bu kaynaklan kulla- namıyorlar. Kuşkulan, bir gün bir denetim elemanının kendilerine "Nereden buldun" sorusunu sor- ması. Aslında kayıt dışı ekonomi Türkiye'nin önemli bir gerçeği. rin malvarlıklannı bilmesi ola- naksızdır. Maliye Bakanlığı'nın oluşturduğu istihbarat arşivi ise bu anlamda çok yetersizdir. Aynca bankacıhk sisteminin çok sağlık- lı çahştığı da söylenemez. Bu dü- zenleme Gelir Idaresi'ne etkin- lik kazandınlması halinde amacı- na ulaşabilir. Aslında bu tür düzenlemelerin, bırden fazla yasanın maddeleri arasına serpiştirilerek, gizlilik içinde getiribnesi yanhştır. O ka- dar ki dönemin Maliye Bakanı, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda konuşurken, *_kesniklebö>tebir olay söz konusu değfldir. Bu tasa- lumun her kesimini ilgilendiren konularda yönetimin açık olma- sı gereğin de ötesinde bir zorun- luluktur. Kaldı ki Maliye Bakanlığı, ser- vet kıyaslaması yoluyla vergi de- netimine gereksinme duyabilir. Çünkü bakanbğın temel görev- lerinden biri de vergi kaçakçılığı ile mücadeledir. Bu bağlamda, et- kin olabilecek yasal ve yönetsel önlemleri ahnak hakkıdır. Ancak bu önlemleri alırken, gerekçele- rini açıkça kamuoyuna sunması ve dolayısıyla haklı olduğu bir konu- da kamuoyunun desteğini alma- sı gerekir. Bunlan yaparken de K ayıt dışı ekonomiyle mücadele edecek organlardan en önemlisinin vergi yönetimi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu "Bu idarenin sorunlannı çözmeden vergi yasalannı gerektiği gibi uygulayamazsınız. Türkiye'deki kayıt dışı ekonominin büyüklüğu bunun en somut göstergeskür" dedi. gi yönetimidir. Bu idarenin so- runlannı çözmeden vergi yasala- nnı gerektiği gibi uygulayamaz- sınız. Türkiye'deki kayıt dışı eko- nominin büyüklüğu bunun en so- mut göstergesidir. Kuşkusuz bu demek değildir ki. her vergi yükümlüsü vergi ka- çakçısıdır. Her toplumda olduğu gibi Türkiye'de de kazandığının vergisini dürüstçe ödeyen yüküm- lüler vardır. Ve bu yükümlüler de öncelikle vergi yönetiminin etkin kıhnmasım ıstemektedirler. - "Mali milaf* uygulamasıyla kara para aklandı. Ancak şûndi "Nereden buldun?'1 uygulaması- na tepki var. tş çevreleri bu uygu- Ekonominin bu parçasmı kayıtlı hale getirmek elbetteki çok önem- li. Ancak alınacak kararlarda çok dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü atılacak yanlış bir adım, ürkütü- len filin fincancı dükkânında ya- rattığı tahribatın benzerini, eko- nomide de bize yaşatabilir. Geti- rilen uygulama sert bir geçişi ön- görüyor. Ekonomideki durgunlu- ğun önemli nedenlerinden biri- nin de bu uygulama olduğu bili- niyor. - "Nereden bukhın?" ırv-gulama- sı amacına ulasacak mı? Bugünkü koşullarda olanaksız. Çünkü denetim elemanlannm ih- bar olmadığı sürece yükümlüle- nda, ne servet üzerinden ne de senet knaslaması suretryle ber- hangi bir vergi, kesin olarak söz konusu degUdir.-" diyebılmekte- dir. Oysa yasa meydanda. Servet kıyaslaması yoluyla, "Nereden bukhın" sorusuna yanıt veremez- seniz, "kaynağı ne ohırsa obun" malvarlığımzdaki artışın vergisi- ni ödeyeceksiniz. Olay bu kadar basit. Buradakı yanlışlık, doğru- nun söylenmemiş ohnasıdır. Oy- sa bir vergi yükümlüsünün ken- dısinı ilgilendiren yasal düzenle- melerden haberdar olması. görüş bildirmesi, gerekiyorsa eleştir- mesi onun en doğal hakkı olmak gerekir. Hele hele vergi gibi, top- eleştirilerden çekinmemelidir. Çünkü iyi bir yönetici, övgüden çok eleştiriye gereksinme duyar. Toplumda yeteri kadar tartışıl- mayan bir inceleme yöntemini, gizlilik içinde getirip uygulama- ya koyarsanız, bugünkü sonuçla- n alırsınız. Yani, yöntemi uygu- lamaya koymadan, getirilen yön- temin kaldınlmasmı tartışırsmız. Bugün tartıştığımız gibi... Ozetiemek gerekirse; yapılan eleştiriler vergi yasalanndaki de- ğişikliklenn tümünün yanlış oldu- ğu anlamına gelmez ve gelme- melidir de. Son vergi düzenleme- leriyle, özellikle vergi tabanını genişlermeye yönelik bazı deği- şiklikler yapılmıştır. Ancak bu hükümlerin işleyebihnesi, bugün için olanaksızdır. Çünkü yasala- n uygulayacak olan idarenin ken- di sorunlan çok daha büyüktür ve yıllardır çözüm beklemektedir. Bu sorunlar çözülmeden vergi ya- salannı değiştirerek bir sonuca varamazsınız. Nitekim, 1980 yı- luıdan bu yana vergi yasalannda sürekli değişiklikler yaparak re- fonn (!) gerçekleştirdiğimizi söy- lüyoruz. Ama, aldığımız sonuç- lar ortada. Kamu harcamalannı karşdamak için yapnğımız iç borç- lanmalar ve ödenen faizler Hazi- ne'nin belini büküyor. Oysa son vergi düzenlemelerinin oldükça id- dialı hedefleri vardı. *„ Vergita- banının genişletümesi, kayıt dışı ekonominin kayda ahnması, siste- me açddık ve basitük getirilmesi, vergi adaietinin sağlanması vc sis- temin ekonomimize uyıımlu hale getirümesL." gibi. Ancak konunun uzmanlan çok iyi biliyorlar ki, yapılan değişik- liklerle bu hedeflere ulaşmak ola- naksızdır. Çünkü, yapılan değişik- liklerde; optimal vergi hasüaom sağlayacak, vergi yükünü gelir gruplan arasında adil olarak da- ğıtacak, vergi politikası yoluyla ekonomik kalkınmanın yoluno açacak ve sosyal adaleti sağlama- ya yardımcı olacak hükfimler ya yoktur > a da oldukça yetersizdir. Yapılan değişıklıklerden sadece "Nereden buidun?" uygulaması ayakta kaldı. Şımdı o da tartışüıyor. O zaman akla şu soru geliyor. Peki, biz bu değişiklikleri nicin yapok? DUZYAZI ORHAN BİRGİT Gazete Sayfalan Arasmda.. Şu anda dünyanın da, Türkiye'nin de gündemi- ne Kosova oturduğu için, aslında gazete sayfala- nnda doğal olarak NATO ile Rusya arasındaki güç çekişmesine ilişkin haberler yoğunlukta. Ama ben, dünkü gazetelerin iç sayfalarına da- ğılmış küçüklü büyüklü bazı haberleri, bugünkü "Düzyazrda toplayıp ilgilisine bazı şeyler anlat- mayı yeğliyorum. Bu olaylan, politika vitrininin yeni baş aktörle- rinden Milliyetçi Hareket Partisi'nde belırtilerinı gösteren popülist kıpırdanışlardan ilgilileri haber- li kılmak amacıyla kayıtlara geçiriyorum. Milliyetçi Anasol Hükümeti, sadece koalisyonu oluşturan üç partinin uzlaştığı bir protokole daya- nıyor. O protokolde kabul edilen metin daha res- mi bir söylem ile elli yedinci Cumhurıyet Hüküme- ti'nin programı olarak geçen hafta TBMM'de okun- du, tartışıldı ve güvenoyu aldı. Protokolün de, programın da kendi yetkili organ- lannda görüşüldüğü sırada herhangi bir MHP mil- letvekilinin kürsüye çıkıp, "şu iş şöyle olmasın.." dediğini duyanınız oidu mu? Ama şimdi, hükümetin kurulmasına da, prog- ramına da açık açık karşı çıkmış Fazilet Partilile- ri, bütçe komisyonunda, hatta Bakanlar Kurulu top- lantısında yanlız bırakmak istemeyen davranışlar kimi MHP'li millervekillerinden, sadece oniardan mı, bazı MHP'li bakanlardan da geliyor. Dünkü "Milliyet"\n ekonomi sayfasından bir ha- ber, Bakanlar Kurulu'nun memur maaşlannda ikin- ci yan yıl zammı için üçe bölündüğünü bildiriyor. Haberde, Hazineden Sorumlu Devfet Bakanı Uluğ- bay'ın yüzde 15'lik bir artışı önerırken Maliye Ba- kanı'nın, yüzde 20'lik bir oranı benimsedıği bHdi- riliyor. Üç partinin bakanlanndan oluşan Ekono- mik Kurul toplantısında yüzde 15 ile 20 arasında- ki zam oranını MHP'li milletvekillerinın beğenme- diği ve yüzde 30'da ısrar ettikleri yazılıyor. MHP'li milletvekilleri bu görüşlerini Bütçe Komisyonu'nda kabul ettiremezlerse, bakanlan maaş kararname- sinin imzalanması sırasında ";mza ambargosu' uy- • gulayacaklarmış. Aynı gazetede aynı "ekonomi" sayfasında yer alan bir başka haberde, tanm kesimine açtığı kre- diler nedeniyle görev zaran 2 katrilyona ulaşan, tah- sil edilemeyen kredi alacakları da 1 katrilyonu bu- lan Ziraat Bankası, Tariş, Fiskobiıiikgibi borçlula-'. ra haciz uygulamak isteyince MHP'li Sanayi Ba- kanı Tannkulu, Bakanlar Kurulu'nda taarruz baş- latmış. Sonuç, devletin bankasının, devletin borçlu ku- rumlannın kapısından geri dönmesi, bir başka de- yiş ile bu alacaklannı da devletin iç ve dış borç- lardan her geçen gün biraz daha çökmekte olan omuzlanna yükleme yoluna gitmeleri değil midir? Bunlar popülizmin ekonomi ile ilgili cephesin- den haberler. Bir de dünkü Islamcı basının ilk sayfalarında büyük başlıklarla verilen ve Bütçe Plan Komisyo- nu'nda YOK bütçesi görüşülürken, Kemal Gürüz'e ağır saldınlar yapan Faziletli milletvekillerıne arka çıkan MHP'li üyeler var. Onlar, hem komisyonun iktidar sıralannda oturuyorlar. Hem de o iktidan oluş- turan protokol ve hükümet programında başör- tüsü için açık açık yazılmış olanları harfi harfine uy- gulayan YOK Başkanı'nı yıldırma çabalarında ken- dilerinden erkeklik konusunda heyet raporu iste- meye kalkışan Faziletlilerie aynı koroya katılmak- tan geri durmuyoriar. Ama Allah'tan o tür koro meraklılarına tek başı- na solo ile karşı çıkabilen bir hanım milletvekili, MHP'li Dr. Nesrin Ünal partisinin Beyşehir'de dü- zenlediği bir toplantıda "imanın sakalda ya da ba- şörtüsünde değil yürekte olduğunu" söyleyerek kişiliğinin altını bir kez daha çiziyor. "Sabah"taki bu haberi aynı gazetenin bir baş- ka haberi, yine bir hekim MHP'linin "öfkelı çıkışı ile adeta yüz geri etmek istiyor. Sağlık Bakanı ol- duğu gün ağır bir tifo hastalığına yakalandığı için yataklı tedavi gören Doç. Dr. Osman Durmuş. YOK bütçesinin görüşülmesi sırasında Bütçe Plan Ko- misyonu'na gidiyor ve bir milletvekili olarak konuş- mak istiyor. Belki de 79 yıllık TBMM tarihinde bir hükümet üyesinin, bir başka bakanlık butçesınde söz alma- sı görülmüş şey bile değil. Hele o bakanın, kimi nedenlerie gıcık olduğu YÖK Başkanı'nın istifası- nı istemeye kalkması, bir adım daha atarak YÖK'ün kesin hesabının onaylanmamasını ıstemeyi dü- şünmesi.. Böylesi ne görülmüş, ne de işitilmiş. Neyse ki, durumu oğrenen komisyonun DSP'Iİ başkanı Me- tin Şahin, ince ve sessiz bir diplomasi ile bu se- vimsiz girişimi bir skandala dönüşmeden önle- meyi başanyor. Hayrettir, Metin Şahin, hekim değil ama ağır ge- çen tifo hastalığının ateşinden ne yaptığını bileme- yen birisine karşı ne türlü önlem tedavisi uygula- nabileceğini bir tabip kadar öğrenmiş olmalı. Devlet Bahçeli'nin işi bir hayli zor olmalı. Faks: 0212 677 07 62 E-Mail:orhan.birgrt(u do.nettr. Tomoko Kojima 3 aydır kayıp Japon turisti bulana 5 bin dolar verilecek ALPERTURGUT Tanl için Türkiye'ye gelen 23 ya- şındaki Japon turist Tomoko Ko- jima'dan 3 ayı aşkın bir süredir ha- ber alınamıyor. Kojima'nın aılesi, Istanbul, Aydın ve Antalya'da kal- dıktan sonra Kapadokya'ya geçen ve orada kaybolan kızlannın bulun- masına yardım edecek kişi veya kışılere 5 bin dolar ödül veriyor. Kızlanndan mektup ve telefon gelmemesi üzerine Kojima'nın anne ve babası, nısan ayında Türkiye'ye gel- di. Aile, Japonya Büyükelçiliği ve Nevşehir Emniyet Müdürlüğü'ne başvurarak kızlannın bulunmasını ıstedı. Yapılan araştırmalar sonucu Kojima'nın kaldığı yerler be- lirlendi. Bir otobüs şoforünün Kojima'yı fotoğraflann- dan teşhis etmesi üzerine Japon turistin Nevşehir'de kay- bolduğu açıklık kazandı. Kojima'nın Antalyalı bir halı- cıya söylediği öne sürülen. "Türkije'de yaşamak is- dyorum. Japonya'ya donmeyi düşünmüyorum" sözleri, araştırmaya yeni bir boyut kazandırdı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle