18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 1999 SALI DIZIYAZI İU Hukuk Fakültesi 119 yaşında • İstanbul Haber Servisi - tsıanbul Ünıversitesı Hukuk Fakültesi'nın 119'uncu kuruluş yıldönümü kutlamyor. 17Haziran 1999 tarıhınde saal 13.00'te başlayacak yıldönümü etkınlıklennın açılış töreninde tstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu. Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, Yargıtav Başkanı Mehmet Uygun ve fakültenın eski mezunlanndan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan konuşmacı olarak katılırken. törende 50 yıhnı doldurmuş öğretım üyelerine plaket, başanlı olanlara da ödül verilecek. tstanbul L niversıtesı Merkez Bması'nda düzenlenecek törenin ardından havuzlu bahçede düzenlenen koktev lde müzık dınletısi de sunulacak Kaybedilen işgünlepi • ANKARA (AA) - Türkiye Işveren Sendıkalan Konfederasvonu (TİSK) tarafmdan yapılan araştırmaya göre, Türk ınsanı üç gün çalışıp 1 gün dinleniyor. TlSK"ten yapılan yazılı açıklamava göre. Türkiye. ulusal bayram ve genel tatıl günlerinin uzunluğu bakımından ••çoğunluğu gelişmiş 36 ülke arasında 2 sırada yer alıyor. Açıklamada. Türkıye'de resmi \e dinı bayramlarda tatıl sürelerinin uzatılmasının önemlı ış günü kaybına neden olduğu belirtıldi. TÜMÖD olağan kurultayı • Haber Merkezi - Gazi Cnıversıtesi Tıp Fakültesi Öğretım Üyesı Prof. Dr. Tahir Hatiboğlu. yenıden Tüm Ögretirn Üyeleri Derneği (TÜMOD) Genel Başkanlığı'na getirildi. TÜMÖD'den yapılan yazılı açıklamada, derneğin 6. olağan kurultayında genel başkan yardımcılığına Prof. Dr. A.tılla Bozkurt ve Prof. Dr. Kaptan Kaptangil, savmanlığa Öğr. Gör. Suay Karaman. üyelıklere de Prof. Dr. Ayhan Özkul ve Prof. Dr. llhan Tomanbay getirildiler. İnsan hakları semineri • MERSLN (Cumhuriyet) - Içişleri Bakanlığı Eğitim Daıresi Başkanhgi'nca düzenlenen ınsan haklan konulu semınerde "'Dünyada \e Türkiye"de İnsan Haklan \ e Ihlaller" konusundakı çalışmasını sunan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi . öğretim görevlisı Prof. Dr. Anıl Çeçen, insan haklan sorununun devlet dışı kuruluşlar tarafmdan ele alınmasının yanlış oldugunu savundu. Bazı devlet düşmanlannın insan haklan derneklen kısvesi altında ortaya çıktıklannı öne süren .Çeçen, "'Gelişmişülkeler ekonomık çıkarlan içın faşist diktatörleri destekliyorlar" dedı Emekli ödemeleri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sosval Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü (SSK). -emekli. dulve vetirrT aylıklannın ödeme pjogrammı açıkladı. Odemeler 18-23 Haziran tarihlennden başlayarak, tahsis numaralannın son rakamlanna göre yapılacak. SSK'den yapılan açıklamaya göre. tahsis numaralannın son rakamlan 9, 7 ve 5 olanlar 18 Haziran Cuma gününden. 3 ve 1 olanlar 21 Haziran Pazartesı gününden, 8. 6 \e 4 olanlar 22 Haziran Salı gününden, 2 ve 0 olanlar 23 Haziran Çarşamba gününden başlayarak aylıklannı alabılecekier. Akîfe dava • ANKARA (AA) - Ankara Cumhurivet Başsavcılığı. yayımladığı bir kaberde, cezae\ ınde bulunan eski Istanbul Büyükşehır Belediye Başkanı Recep Tay\ıp Erdoğan hakkındaki mahkûmıyet karannı onayan Yargıtay 8. Daıresi Başkanı ve 3 üyesine hakaret ettikleri gerekçesıyle, Akit gazetesi yazan Ali Ihsan Karahasanoğlu ve gazetenın sommlu Yazıışlerı Müdürü Murat Balıbey hakkmda 3'er yıla kadar hapis istemıyle dava açtı. Tele-kulak her yer de ENİS COŞKUN reknolojinin gelişmesi durdurula- bilir mi? Kuşkusuz hayır. Nite- kim her geçen gün yeni ürünler ortaya çıkmaktadır. Peki o za- man şu soruyu soralım: Insanlık bu teknolojınin sağladığı olanaklann vahşı sal- dınlanna esir mi olacak? Demokratik ülkeler- de bu soruya verilen yanıt; şairin bir başka bağlamda söylediği gibi. "MeseJeesir diişmek- te değiL, teslim otmamakta_"dır. Böylece, ge- lişen gizli dınleme teknolojisi ve uygulamala- n karşısında, ona koşut olarak büyük bir dire- niş başlamıştır. Insanlıkayaklanıyor... Hemen dünyamn tüm ülkeljrinde ve de uluslararası ku- ruluşlarda gizli dinlemeye karşı yoğun ve her geçen gün artan bir ağırlıkta gelişiyor bu ayak- lanma... Raporlar verilmekte, yasa çahşmalan ya- pılmakta, yazılaryazılmaktadır. Mahkemeler- de yargıçlar kararlar almaktadırlar. tnsanlık karşı karşıya geldiğı bu saldınlar karşısında mah- keme kürsülerinin siyanetine sığınmıştır. Or- taçağın şövalyelerinın yerini günümüzde yar- gıçlaralmıştır. Direnmenin lokomotifliğini on- lar üstlenmjşlerdir. Insanhğın temel hak ve öz- gürlükleri. kişilik haklan, özel yaşamlannın say- gı görmesinde yargıçlann katkılan büyüktür. Ustelik Ankara"da ortaya çıkanlan son telefon skandalı (04 Haziran 1999, Hürriyet gazetesi), Yüksek Yargıtay'm üç değerli üyesi, Yargıç Yusuf Kenan Doğan, Muhirtin Mıçak ve Ah- met Köksal' ın da telefonlan hukuka aykın ola- rak dınleme kapsamına almmıştır. Başından beri iki tez çarpışmaktadır: Birin- cisı, teknolojinin ürünlerinden yararlanma, ıkincisi ise, hukukun üstünlüğûnü egemen kıl- ma. temel hak ve özgürlükleri koruma; haber- leşme gizliliğini güvenceye alma, özel yaşa- ma saygıyı sağlama, kişilik haklannın saldın- lardan uzak tutulmasıdır. Bu çatışmada bir uz- laşmayı elde etmek için, uluslararası belgeler- de. anayasalar ve yasalarda dûzenlemeler ya- pılmıştır. Konu Birleşmiş Milletler bünyesin- de ele alınmış. çeşitlı konferanslarda tartışıl- mış. raporlar düzenlenmiştir. Avrupa Konse- yi 'nde ve Adalet Bakanlan düzeyinde işlenmiş. ahnması gerekli önlemler görüşülüp saptanmış- tır. Çeşitli uygulamalar nedeniyle konu, İnsan Haklan Avrupa Mahkemesine de yansımış ve zenginbiryargıdağarcığı (jurisprudence)doğ- masına olanak saglamıştır. Böylece bugün gelinen aşamada, hukuka aykın gizli dinlemeyi mahkûm eden, vahşi dinlemeye karşı önlemler ve yaptınmlar içe- ren bir gizli dirüeme hukuku oluşmuş bulun- maktadır. Bu hukuka uygun olarak, devletier, giıli'dintemenrn harngi hallerde ve nasıl yapı- lırsa hukuka uygun sayılacağinı gösteren ku- rallan içeren düzenlemeleri, usul yasalanna koymuşlardır. Ceza yasalannda, hukuka aykı- n olarak yapılacak gizli dinlemelere karşı ce- zai yaptınmlar, medeni yasalarda ıhlallerin do- ğuracaği manevi zararlara karşı medeni yap- tınmlar, tazminatlar. öngörmüşlerdir. Teknolojinin dev adımlarla ilerleyişinin ya- rattığı dengesizliği ortadan kaldırmaya yöne- lık bu girişimler, sevınçle karşılanacak bir ge- lişmedir; insanı teknolojiye teslim olmaktan, tüm değerlerini yitirmekten kurtaracak, gele- ceğe daha bir umutla ve güvenle bakmasını sağ- layacak adımlardır, bunlar. Bu atılan adımlar insanlığa umut vermektedır. tnsanlık, şimdi daha bir gönül rahatlığıyla. Onvefl'in mesajı- nı almış olarak, gelecek insanı köleleştiren bir kaos olmayacaktır diyebilmektedir. Ve buyön- de adımlar atılmaktadır. Karşılaştırmalı hukukta Fransa örneği... Fransa. Yargıtay'm gizli dinlemeye yönelik aynntılı içtihatlanna karşın, tnsan Haklan Av- rupa Mahkemesi'nin, hakkında verdiği karar- lar doğrultusunda Ceza Yargılama Usul Yasa- sı'ndakapsamlıbirdeğişiklikyapmıştır. 1991 yılında gerçekleştirilen ve takip eden yıllarda geliştirilen bu değişikliğe göre; gizli dinleme- ye ancak, asliye ve ağır ceza mahkemelerinin görev alanlanna giren. 2 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerekriren suçlarda izin verilmek- tedir. Dinlemede izlenecek usul ise, yasanın 100'ncü maddesine getirilen 7 bentte aynntı- lı olarak gösterilmiştir. En başta dinleme, bir yargıç karanna dayanacaktır. Ama uygulama- sı, karan veren yargıcın denetim ve gözetimi altında yapılacaktır. Karar yazılı olacaktır. Ki- şinin kimlerle yapacağı konuşmalann dinlene- ceği de belirtilecektir. Dinleme karan 4 ay için verilecektir. Başlangıçtaki gereksinme koşul- lannın devam etmesi halinde uzatılabilecektir. Karann uygulamasında adli polis yetkilisi an- cak devlet memurlanndan yardım alabilecek, Hukukun çabası: Kurunun yaş yanmasın Avrupa Konseyi'ne verilen rapotiarda neler denüiyordu 30 Eylül 1970 tarihinde, Avrupa Konseyi tarafmdan düzenlenen bir kollokyumda konu enine boyuna tartışıldı. 3 Ekim günü sona eren bu kollokyuma sunulan tebliğler, tnsan Haklan Mahkemesi'nin kararianna düşünsel temel oluşturmuştur. Juvigny raponındald görüşler: (Özet) Kışinin özel ve aıle yaşamına, konutuna ve naberleşmesine saygı, İnsan Haklan Evrensel Bildirgesi'nde, Bildirgenın ilanından yaklaşık olarak yırmi yü sonra, Birleşmiş Milletler tarafmdan kabul edılmiş. Medeni ve Siyasal Haklar Antlaşmasrnda, İnsan Haklan Avrupa Sözleşmesi'nde ve Baü Avrupa dışmda dünyanın öteki bolgelerindeki bölgesel İnsan Haklan Sözleşmelerinde hemen hemen birbirine benzer terimlerle yer almıştır. Şimdiki durumda, bağımsızlıklannı yeni elde etmiş bazı devletier, Özel yaşama saygıya sınırb bir önem vermektedirler. (...) Ve, yüzyıllar önce özel yaşamm tanınmasına karşı çıkan eücenler, yeni biçimler altında büyûk bir önem kazanmaktadır. BilimseL endüstriyel ve ekonomik alanda gelişmiş devletlerde de birçok bûrokrat ve teknokrat totaliter ya da pederşahi devlet ka\Tamının bireyin özel yaşamına. aileye, mektupİaşrnaya ve daha genel olarak haberleşmelere saygıyı dışanda bıraktığını ya da en azından geniş devlet denetimlerine izin verdığini düşünmektedirler. Ama Batı demokrasilerinde, "getenekler*' hukuk üzerinde ve özellikle uygulamalarda ağırlıklannı göstermektedirler. Bu demokrasilerde hukuk egemenliği yavaş yavaş yerleşse bile, az ya da çok yasanın kıyısmda yerleşmiş belirli bir polis iktidan anlayışı gücünü sürdürmektedir. Dün olduğu gibi bugün de, özel yaşam ile devlet arasmda bir sınır çizilmeli, ister devletten. ister kişilerden gelebilecek her türlü saldınya karşı koruyucu güvenceler yerleştirilmelidir. Çeşitli çağdaş kayıt tekniklcrinın belirgin özelliği, gizlüiktir. Kamu yönetimleri tarafmdan bu olanaklann kulianılması çok sayıda hukuki sorun yaratmaktadır. Tehlike bu yöntemlerin devlet tarafmdan kullanılmasmda ortaya çıkar ve her demokratik toplumun işleyişinı etkileyecek biçimde baskı ve şantaj silahı olarak kullamlır. Ancak tehlike yalnızca devletten gelmemektedir. Bu dinleme ve kayıt organlannın popülerleştirilmesi, özel casusluk olaylanna yol açabilecektir. Kamu dûzeni gerekleri ne olursa olsun, yönetimler, gerçek bir beyaza imza yetkisini kullanamazlar. Mahkemeler, anayasa ve hukukun genel ilkelerine dayanarak, bu yolla hazırlanmış dava dosyalannı kabul etmemelidirler. Daniel Becour'un raporu: (Özet) Tarih boyunca özel yaşamın korunması, toplumlarla bireyler arasında ve her bireyle iktidarlar arasındaki ilişkilerde bir denge sağlamak amacıyla oluşturulan kurumlar arasında yer alır. Eğer özel yaşamı koruyan engellerin gerçekten aşılması olanaksız ise, bu koruma gereksinmesının sebebi nedir? 01gu şu ki, modem tekniklerin bu engelleri aşabildigi noktaya ulaştık ve meşru merak ile ticarileşmiş tecessüs ya da ihtıyari soruşturma arasındaki sınır yetersiz ve kötü tanımlanmış olarak ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı da doğal bir korunmayı saglayacak önlemlere gerek duyulmaktadır. Modern tekniklerin kullanılmasının ticarileşmesi gittikçe daha az vakit alıyor ve dolayısıyla daha çabuk yaygınlaşıyor. Film çekmenin normal bir insan tarafmdan sık sık yapılan bir işlem halme gelmesi 50 yıl, ama ses kayıtlannın aynı yönde gelişmesi 20 yıl sürdü. Görüntünün ve sesin kaydının yaygınlaşması için 20 yıldan da az bir zaman yeterü olacaktır. Istihbarat kuruluşlan gittikçe daha modern bılgi edinme tekniklerini geliştirmekte yan§ içindedirleT. Bu teknikler giderek polis arasmda da yaygmlaşmıştır. Günün dünyasına ayak uyduramamış yargılama usulleri, artan bk hızla, doğruluklanm kontrol edemedikleri polis bulgulan ile sınırlanmaktadırlar. sivil kişi ve şirketlerden yararlanamayacaktır. Her dinleme bir rutanaga bağlanacak; dinleme- nin yapıldığı tarih. başlama ve bitiş saatleri tu- tanağa işlenecektir. Konuşma bantlan, bu tu- tanakla birlikte mühürlenerek saklanacaktır. Bant çözümlen, tutanağa bağlanarak dosyaya konulacaktır. Dava zamanaşımı içinde kulla- nılmayan bantlar imha edilecektir.Bu işlem de bir tutanakla saptanacaktır. Avukatlann ev ve işyerleri baro başkanına önceden bilgi verilme- den, yargıç karanyla bile dinlenemeyecektir. Buna rağmen bir gizli dinleme yapılmış, ko- nuşmalar çözümlenmişse davada delil olarak kul1anı 1amayacaktır. Avrupa Adalet Bakanlan Konferansı'nda alınan karar 26-28 Mayıs 1970 tarihinde Avrupa Adalet Bakanlan, 6'ncı konferanslannı yapmışlardır. Bu konferansa. konferans sonunda alınan ka- rara. Türkiye Cumhuriyet'nin Adalet Bakanı da katılmıştır. Konferans sonunda alınan ka- rarlar arasında gizli dinlemeye ilişkin şu dü- şünceler dile getirilmiştir: "Dmi ve teknolojik gelişmenin sonucu olan ö\1e yeni cihazlar ya- pdmışör ki, bunlann kulianılması özel havata saygı hakkını. şimdiye kadarrasrJanma>anbir derecedetehcütetmektedir. Buyenidurumu kar- şıiamak ve ister devletten, ister Idşilerden gel- siıu özel hayata scmalan önlemek üzere, me- deni hukuk veceza hukuku sahasında yeni ka- nunlara ihtiyaç vardır. Bu problem bütün Av- rupa devterJerinde kendini gösterdiği için mil- letler arası bir işbiriiğine de gidilmelidir. İnsan Haklan Avrupa Mahkemesl ne dlyor? Mahkemenin ilk karan 5029/71 sayılı, Al- manya'ya karşı bir savcı ve üç avukat tarafin- dan yapılan başvuru ile ilgilidir. Bukaranndamahkeme, Almanya'da gizli din- lemeyle ilgili yasal düzenleme bulunduğunu göz önüne alarak şu karan venmiştir: ".„ Her halde gizli telefon dinlemeferi de- mokratik bir toplumda özel yaşamın ihlalidir. Ancak yasa> la öngörülmüş olmak ve ulusal gü- venMk için gizli dinlemeler kabul edilebilir. De- mokratik toplumun savunulması kişi özel ya- şamnla çebşmez. „. Yasal düzenleme olması koşulu>1a: günü- müzde casusluk ve terorizm tarafmdan tehdit edilen demokratik toplumlar, bu tehditleri et- kiü bicunde bertaraf etmekiçin topraklan üze- rindeki yasadışı unsurlan takip etmek hakkı- na sahiptirler. Kabul edilmelidir ki. olagandışı bir durum halinde demokratik toplumda ulu- sal güvenHk ve kamu düzenini koUamakve suç- lan önlemekamaayla telefonlar dinlenebflir. Şu kadar ki, bu yasadışı saldınlar gerçek ohnah- dır. Demokrasiyi korumak amacı altında onu yıkmaya varacak hukuk dışı uygulamalann kabul edikmey eceği devurgulanmalıdır, kötû- ye kullanıma olanak verilmemelidir." Mahkeme, ikinci karannı, Büyük Britanya Krallığı'na karşı açılmış bir dava nedeniyle vermiştir. Bu karannda Mahkeme, "_Telefon dinkmelerinin kamunun bilgisi dışında yürü- tülmesini dûzeoleyen yasanın hukuka aykın sayılacağuu; o nedenle de, ne kadar haklı ohır- sa olsun dinlemenin boyutlannı ve biçimini ye- terti biraçıkhkla tanımlamasırunzorunluğunaJ' işaret etmiştır. Mahkeme\e göre bu zorunlu- ğun amacı; "kişinin keyfi uygulamalara karşı asgari bir güvenceye kavTişrurulmasıdır" ve her devletin, demokratik bir toplumda huku- kun insanlara tanımakla yükümlü olduğu as- gari korumayı yerine getırmesi gerekir. Mahkeme ilginç bir saptama daha yapmış ve bir kişinin dinlenmesi sırasında onun görüş- tüğü üçüncü kişilerin telefon numaralannın, ü- gililerinin bilgisi dışında polise verilmiş ol- masının, sözleşme^in 8 nci maddesine aykın düşeceğini söylemiştir. Mahkeme, Fransa'ya karşı aldığı Huvingve Kruslin davalannda da yasalarda açık düzenleme olmamasının, ldşj öz- gürlükleri açısından taşıdığı tehdidi tekrarla- yarak, Yargıtay içtihatlanyla bile konulacak kurallann yeterli olmayacağını, mutlak olarak yasal düzenleme yapılması gerektiğini karara bağlamıştır. Mahkeme 15 Haziran 1992tarih- li, Tsviçre'ye karşı Bay Lödi tarafmdan açılan bir başka davada da, demokratik bir toplumda olması gerekli yasal düzenlemenin bulunup bulunmadığını aradığını. karanmn gerekçesin- de yinelemiştir. SÜRECEK SIFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oralcalislarfaturk.net Ohh! Nihayet hepimizi rahatlatacak bir sonuca ulaştık. "Kürt sorunu yok" diyen- leri bile geride bırakacak, daha önemli ve ileri bir adım attık. Artık Kürtler yok. Ne- reden çıkardın bunu demeyin, dayanak- larım çok kuvvetli. Abdulhaluk Mehmet Çay'ı tanır mısınız? Ben de cumartesi ge- cesine kadar tanımıyordum. Abdulhaluk Bey profesör. Bir tarih araş- tırmacısı. Hacettepe Üniversitesi Atatürk Inkılaplan Kürsüsü'nde öğretim üyesı iken MHP listesinden milletvekili adayı oldu. Ço- rum'dan milletvekili seçıldi. Ecevit hükü- metinde de Devlet Bakanı. Abdulhaluk Mehmet Bey, uzun çalış- malannın sonunda ortaya çıkardığı gerçe- ği açıkladı: Kürtler artık yok. Hulki Cevi- zoğlu'nun programında bunu bütün ay- rıntılarıyla kanıtladı. Karşısındaki Abdül Melik Fırat boşuna dil döküyordu: "Efen- dim nasıl Kürt olmaz. Ben Kürdüm. Be- nim dedem Şeyh Said, Kürt isyanı çıkar- dığı gerekçesıyle asıldı. Nasıl böyle bir şeyi iddia edebilirsiniz? Milyonlarca in- san Kürtçe konuşuyor, binlerce yıldır bu topraklarda yaşıyor. Siz bu kadar büyük bir kitleyi nasıl yok sayarsınız?" Abdulhaluk Mehmet Bey kararlıydı ve taviz vermeye niyeti yoktu. O çok sayıda kitabı taramış ve Kürtlerin olmadığını sap- tamıştı. Ortaya koyduğu alıntılaria Melik Fı- rat'ın sözlerini boşa çıkarıyordu. Araya Hulki Cevizoğlu girdi. Abdulhaluk Bey'in Kürtlerin nüfusu üzerine söyledigi sözleri hatırlattı. Abdulhaluk Bey, Kürtlerin iddia edildiği gibi 20 milyon olmadığını, 9 mil- yon olduğu söyleyince, Cevizoğlu, "Ab- dulhaluk Bey hani yok diyordunuz, şimdi de 9 milyon oldugunu söylüyorsunuz" di- yerek Sayın Bakammızı oyuna getirmeye çalıştıysa da Bakanımız yolundan dön- medi ve "bilimser olarak Kürtlerin olma- dığını bir kez daha kanıtladı. Meğerse Kürtler Yokmuş Ben Abdulhaluk Bey'den daha ileri şey- ler de bekledim. ömeğin şu ünlü "kart, kurt" teorisini Melik Fırat'a anlatıp ikna edebi- lirdi. Biliyorsunuz, yıllarca bilim insanları- mız, Kürtlerin bir Türk boyu olduğunu on- lara anlatabilmek için didinip durdular. Kürtlerin, dağa çıkmış bir Türk boyu oldu- ğunu "bilimsel vehlere" göre anlatmaya çalıştılar. Kürtler, dağa çıkmış Türklerdi. Dağlarda çok kar olduğu için, dağdaki Türkler, yürürken bastıklan yerferde "kart, kurt" diye sesler çıkanyorlardı. Işte bu ne- denle dağdaki Türklere Kürt dendi. Abdul- haluk Bey'den bu gerçeği de dile getımne- sini özellikle bekledim. Keşke anlatsaydı. Abdulhaluk Bey, konuşmasında bir ger- çeğin dahaaltını çizdi. Kendisi Ismail Be- şikçi ile aynı ilçedenmiş. Abdulhaluk Bey; "Hemşehrim Ismail Beşikçi de bu konu- da araştırma yaptı. Ama onun yazdıklan yanlıştı. Şimdi ben onun dediklerinin ter- sini kanıtlıyorum" dedi ve kanıtladı da. Zaten kanıtlamasına gerek bile yoktu. Ger- çek ortada, bağımsız Türk mahkemeleri Beşikçi'yi bu tezleri nedeniyle yaşam bo- yu cezaevinden çıkamayacak şekilde ce- zaya çarptırdılar. Onun tezleri doğru olsa hapse girmezdi. İki bilim adamı. Ikisi de Çorum'un Iski- lip kazasından. Birisi ömür boyu hapis, di- ğer MHP'den Devlet Bakanı, biz şimdi ki- me inanalım? Beşikçi'ye mi, Çaya mı? Ger- çekler ortada, tabii ki Abdulhaluk Bey hak- lı. ismail Beşikçi de hapishanede çektik- lerinden sonra titreyip kendine dönse iyi olur. Abdulhaluk Bey, 1968'lilerden, yani 68 kuşağından. O zaman ne yapıyordu, doğrusu çok merak edjyorum. Sanınm, "özgür ve demokratik üniver- site" için eylem yapan eylemcilerin ya- nında değildi. Onlann karşısındaydı. Baş- ka türlü düşünmek bile ayıp. O "vatanını hepimizden çoksevdiği" için mutlaka öğ- renci eylemlerine karşı çıkmış, gögsünü ko- münizme karşı siper etmiştir. Abdulhaluk Bey'i Ceviz Kabuğu'nda dinleyen Kürtlerin de artık titreyip kendi- lerine dönmeleri gerekir. Melik Fırat boşu- na çırpınıyor. Boşuna "Milyonlarca insa- nı yok sayamazsınız" diyor. Gerçekler ka- nıtlandı. Bu gerçeği kanıtlayan hem pro- fesör, hem bakan, daha kime gidip sora- cağız? Bence bu programdan sonra artık Kürt sorunu da kalmadı, Öcalan davasının önemi de. Olmayan konunun, olmayan toplumun tartışması mı olur? Eline, diline, biliminesağlık Abdulhaluk Bey. Allah sizi başımızdan eksik etmesin. Allah, Devlet'e, Devlet Bakanı'na zeval vermesin. Allah Kürtleri imana getirsin. Olmayan bir şeyi iddia edip durmasınlar. Aminü!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle