17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 MAYIS 1999 ÇARŞAMBA 4 HABERLER - Irtica Meclis'e de safchrıyor' STKB adma bir açıklama yapan Bülent Berkarda, cumhuriyet savcılannı göreve çağırdı; devrim yasalannı çıkarmış olan Meclis'in, bunlann kayıtsız şartsız uygulanmasını sağlamakla yükümlü olduğunu vurguladı Berkerda: Provo\akas- vondan. gericiliğe göz yu- man liderler de sorumlu. tstanbul Haber Servisi - Sıvil Toplum Ku- ruluşları Birliğı (STKB). Merve Kavakçı olayıyla ilgilı olarak cumhuriyet savcılannı görev e çağırdı ve devnm yasalannı çıkannış olan TBMM'nın. bunlann kayıtsız şartsız uygulanmasını sağlamakla yükümlü oldu- ğunu vurguladı. Bünvesinde 215 siv il toplum kuruluşunu toplayan STKB adına, Cerrahpaşa Tıp Fa- kültesi'nde bir açıklama yapan STKB Dö- nem Başkanı \e Sözcüsü Prof. Dr. Bülent Berkarda. Cumhuriyetin en yüce makamı olan Meclis'e, onlarca seneden beri sınsı sınsi sızan irticanın açıkça saldırısını yaptı- ğını söyledi. Kavakçı'nın TBMM'de henüz yemın etmediği içinmillet\ekılıhak \e yü- kümlülüklerini taşımadığına dıkkat çeken Berkarda. Kavakçı'nın Cumhurıvete ve TB- MM"nin manevı şahsiyetine karşı suç ışle- dığini belirttı. Meclis'te laiklik ilkesıne. Cumhuriyet dev rimlerıne. dev letin \e Mec- lis'in yerleşik uygulamalanna ve gelenek- lerine karşı başörtü görüntüsü altında baş- kaldınldığını \xırgulayan Berkarda. "Par- lamenter demokrasinin gm encesi olması ge- reken partilerin, oy kaybetmeme düşüncesi ile gericiliğe ve gerici örgütlere her türlü ödü- nü veıme>e hazır ulduğu. bu çok acı olayla bir kez daha anlaşılmışnr. Bu durumu iizün- tüyle karşılıvor ve kınıvoruz'" dedı. Berkarda. TBMM çatısı altında gerici kalkışmalara izin verilemeyeceğinin altını çizerek. "Başörtüsünü gericiliğin başkaldı- nsı olarak kuUanan da, ona gözyuman lider- ler de. bu duruma karşı kov mav an milletve- killeri de bu provokasyondan sorumludur" diye konuştu. Berkarda. Başbakan Ecevit dışında tüm liderlerın Cumhurıyete. dev- rimlere ve Meclis'e karşı yapılan bu saldı- nva göz vumduklannı. onurlu politıkacıla- ra yakışmayan tavırlanyla bındikleri dalı kestiklerinı belirtti ve liderlerı Cumhunye- ti \e devrimlen koruma>a çağırdı. Mılletvekillerine de seslenen Berkarda. "Sizler Atatürk Uke \e devrimlerine bağh kalacağınıza >emin ettiniz. Yeminine baglı kalacak her onurlu insan gjbi, bu gerici kal- kışmaya karşı çıkmaksınız. Si>asi görüşü- niizve partiniz ne olursa olsun hepiniz bu ir- ticai kalkışmaya karşı birleşiniz" dedi. STKB temsilcileri de Ecevit'in daha ön- ce Kavakçf mn özel odasında ve genel ku- rul salonu dışında türban takabileceğine iliş- kin açıklamasının son derece yanlış olduğu- nu vurgulayarak "TBMM bir bütfindür ve alanı Meclis'in bahçe duvarlanndan başlar. Genel kurul dışında TBMM dahilinde tür- bana izin vermek büyük bir ödündür. Tür- bana Meclis'in hiçbir biriminde ve yerinde izin verilemez" dediler Kayıp 'Uzi'ler davası Özel timciler yargılanıyor • Hospro şirketince emnıyete 'bağışlanan" silahlarla ilgili olarak haklannda l 'er yıla kadar hapis ıstemiyle dava açılan ve aralannda tbrahim Şahin'in de bulunduğu 10 sanığın yargılanmasına başlandı. ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - Hospro şırketi tarafından Emnıyet Ge- nel Müdürlüğü'ne "bağışlanan" \e kay- bolduğu ıddıa edılen silahlarla \lgilı ola- rak "görevlerini ihmal ettikleri" gerek- çesiyle haklannda da\a açılan, aralann- da eskı Özel Harekât Daıre Başkanve- kilı Ibrahim Şahin'in de bulunduğu 10 sanığın vargılanmasına başlandı. Ankara l. Asliye Ceza Mahkeme- sı'nde görülen davanın dünkü ilk duruş- masına, sanıklar Antalya Özel Harekât Kursu Depo Sorumlusu Mustafa Bü- yük. kursta yönetıcı olarak görev yapan Operasvon Şube Müdürü Lütfi Eraslan. Sayım ve Muayene Komisyonu Başka- nı Sezai Boran ve komisyon üyesi Ha- san Kozan ıle müşteki İçişleri Bakanlı- ğı'nın av ukatı Sema Özgül katıldı. Du- ruşmava gelen v e v ekâletınm olmadığı- nı söyleyen Ibrahim Şahin'ın avukatı Mehmet Eroğlu ıse sanıkların kimlık tespitlen yapılırken salondan aynldı. Sanık Eraslan. olav tarihınde Antal- va Özel Harekât Eğitim Kursu'nda yet- kili olarak görev yaptığını. Türkiye ile lsraıl arasında yapılan anlaşmaya göre gelen malzemelenn kutulannın Israilli hocalarca açıldığını söyledi. Malzemelerın bir belgevle teslım edılmediğını anlatan Eraslan, eğıtımde kullanılan malzemelerin dışındakileri Ankara'ya gönderdıklennı. gelen mal- zemelenn lıstesını de Ibrahim Şahin'in bilebıleceğını belirttı. Olav tanhinde ko- misyon üvesı olarak görev yapan Hasan Kozan. malzemelerın kendilerıne tes- lim edılmediğıni. >aptıklan ışlemın de- poda bulunan malzemelerin sayımını yapmaktan ıbaret olduğunu söyledi. Suçtan zarar eörmesı olasılığı göz önüne alınarak İçişleri Bakanlığı'nın müdahılhğıne karar v enldığinı anımsa- tân yargıç Mustafa Danışman. sanıklar- dan Ibrahim Şahin ıle LğurÇevik'in ta- limatlaalınan ıfadelennın geldiğıni bil- dirdi. Danışman. adreslen tespıt edile- meyen \e duruşmaya gelmeyen sanık- ların adreslerinın tespıti ve ıhzarı ıle ıl- gılı polıse yazı yazılması amacıyla du- ruşmayı erteledı. SHP eski Genel Başkanı da CHP yenilgisinden genel merkezi sorumlu tuttu Lıöııü: Aday olmayacağmıtstanbul Haber Servisi - Erdal tnönü, CHP'nin olaganüstü kurultayında genel başkanlığa aday olmadığını belirtti. Inö- nü, CHP'nin aldığı seçim yenilgisinden de genel merkez yönetimini sorumlu tut- tu. Türban bunahmıyla ilgili olarak da Inönü, CHP'nin, Türkiye'de cumhuriye- ti korumada önemli bir yeri bulunduğu- nu, bu yerin devam ettiğinı. bundan son- ra da devam edeceğini belirterek, yanlış fikirlerle doğru fıkirlerin her zaman mü- cadele edeceğini söyledi. Anadoluhisan'ndaki evinin önünde yaptığı basın açıklamasında, geçmişte CHP'de görev almış olmamakla birlikte, tüm siyasal yaşammda CHP ilkelerini göz önünde tutmuş bir insan olarak bazı düşüncelerinı duyurmak ıstediğıni açık- layan tnönü, "Amacım, kişileri suçlamak degü. partimizi yeniden büyütecek, ağır- lığını artbracak yoUan aramaktır' dedi. Inönü. kendisıne yapılan CHP Genel Başkanlığı önensıyle ilgili olarak. "Ben 6 yıl önce SHP kuruhayına giderken, bu görev i benden daha genç arkadaşlann vapma zamanının geldiğini duşünerekge- nel başkanlığa tekrar aday olmavaeağımı açıklamıştım. Aradan bu kadar zaman geçtikten sonra böyle bir görevi tekrar is- temeyi doğru bulrnuyorum. Bu nedenle. vaklaşan CHP kurultayında genel bsş- kanhğaaday degilinT dıye konuştu. Ata- türk tarafından kurulan CHP'nin, Cum- hunyet dönemmın en önemli siyasal par- tısı olduğunu vurgulayan Erdal tnönü. devrimlenn yapılmasında, ulus devletı- nin kurulmasında, çağdaş toplumsal ya- şamın halka benimsetilmesinde, çok par- tili siyasal yaşama geçişte öncülük eden CHP'nin. çeşıtli zorluklan ve durakla- malan aşarak. demokrasinin anayasal ku- rumlanyla ülkede yerleşmesıne en bü- yük katkılan yaptığını anlattı. Bütün bu başanlann CHP'ye onur vermekle bir- likte, tek başına onu bugün de büyük par- ti olarak yaşatmaya yetmeyeceğıne dik- kat çeken Inönü, "Bu, ancak giincel so- runlara çözümJer önermekve bu çözüm- leriu> gulayacak giiee sahipoiduğunu gös- termekle sağlanabilir. Siyaset tarihten çok. günlük yaşamdan etkitenir" dedı. CHP'nin. milletvekilli genel seçımın- de barajı aşamamasına rağmen yerel yö- netimlerde yüzde lO'un üzerinde oy al- masını. seçmenlenn partmin genel mer- kez yönetımine yönelik tepkıleri olarak değerlendiren tnönü. sözlenni şöyle sür- dürdü: "Az rastlanan bu çeşit farkhlandı- Açıklamasmın ardından gazetecilerin sorularını vanıtlavan Erdal tnönü, "Bu ka- rarda eşinizin etkisi oldu mu" sonısuna karşıhk da eşlerin insanlann hayatının bir parçası olduğunu, ancak insanlann kararlannı kendilerinin verdiğini ve sorumlu- İuklannı da yine kendilerinin taşıdığını söyledi. (Fotoğraf AA) rdmış bir tepkinin iki ka> nağı olabiür. Bi- rincisL halkın bekientilerini ve siyasal ge- lişmelerin sejıini i>i degerlendiremeyen yönetimin arka arkaya gelen takrik hata- lan; ikincisi de geçmişte partiye özveriy- le hizmet etmiş örgüt ve taraftar çoğun- luğunu parti dışına iten hizipci yaklaşı- mın doğurduğu huzursuzluğun kamu- a>unayansımasL Bdki bu nedcnlerle. bel- ki başka nedenlerte vanlan sonuç. üziicü bir manzaradır. CHP, tanhinde ilk kez seçmen o> uyla Meclis dışında bırakılmtş- tr." CHP'ye ffireksinim C HP' mn siyaset sahnesinden çekilme- si gerektığini düşünenler bulunduğunu anımsatan Erdal Inönü. kendısinın bu dü- şüncede olmadığını belirterek "Cumhu- riyetinka2ammlannıkonımak.yavaşya- vaş olgunlaşan demokrasimizi çağdaş uy- garhk icinde geliştirmeve devam etmek. sosyal adaleti ve iç banşı sağlamak için CHP'ye bugün de gereksinim vardır. ge- lecekte de olacaktır n dedi. Inönü, CHP'nin köktenci bir yeniden yapılanmaya ihtiyacı bulunduğunu ifade ederek şunlan söyledi :"Ülkemizdeki bü- tün partilerde görülen vapısal kusurlar- dan anndıniınış, kendi partisine (i> ver- meytn üyelere sahip olmak gibi rutarsc- lıklardan kurrulnıuş. CHP ilkelerivlesos- yal demokrasiye inanmış herkese partide çahşma olanağı verirken, parti içindeyük- selmey i htapçilige ve firsatçı davramşla- ra değiL deneyime ve başanya bağlayan, partinin kendi içinde özgün tartışma or- tamını açık rutarken eylemlerinde tam bir bütünlük içinde dav ranmasını sağla- yan biryapıya kavuşmak. bence CHP'nin şimdi girişmesi gereken ve başarn la sona erdirme olanağı bulunan atüımdır." CHP'de kurultaya 'tek aday' ile gidilmesi konusunda somut bir gelişme kaydedilemedi Birleştirici isim arayışı sürayorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP'de genel başkan adayı arayışları dağı- nıklıktan kurrulamadı. "Yeni- den yapılanma" hareketini başlatan grubun "Kurtancı aramıyonız" söylemine kar- şın. bir grup "birleştirici isim" arayışını sürdürüyor. Genel merkez ıse ıstıfa eden Deniz Baykal'ın. 22 Mayıs'ta yapıla- cak olaganüstü kurultayda a- day olmayacağmı savunuvor. Genel Başkanvekıli Cevdet Selvi. Baykal'ın "yeniden aday olacağını sannıadıgmı" söyle- di. Olaganüstü kurultaya 17 gün kala, CHP'de kurultaya "tek aday" ıle gıdılmesı konu- sunda somut bir gelişme ka>- dedılemedi. Genel Başkanve- kili Selvi. kurultayda hiçbir gö- reve adav olmayı düşünmedi- ğini. Denız Baykal" m da bu ku- rultayda aday olacagını sanma- dığını söyledi Selvi. partinin içinde bulunduğu durum tam olarak değerlendinlmeden ku- rultay sürecine gırildığini ifade ederek bunun sorumlusunun "19 N'isan sabahından itibaren genel başkan \e parti yönetimi- nin istifasını iste>enler" oldu- ğunu söyledi. Baykal ise kurul- tay öncesi gelişmeleri "büyük bir dikkatk"' ızlediğini belir- tirken aday olup olmayacağı konusunda açıklama yapmadı. Partinin yeniden toparlan- ması ıçın muhaliflerin "umut" olarak baküğı eski SHP Genel Başkanı Erdal tnönü'nün "adayhkniyeti bulunmadığınv*" kesın dille açıklaması ıse bir kesimde üzüntü yarattı. PM üyesi MehmetMogohav, "kav- rayıcı, kucaklayıcı" bir aday gözüyle baktıkları için tnö- nü'ye bu çağnda bulundukla- nnı belirterek "Düşünevim" demesi bizi umudandırmıştr dedi. PM üyesi Mustafa Gazal- cı da "kurtancı aramadıklan- nı" yinelerken "CHP kendi içinden bir güç oluşturabilir" , değerlendirmesini yaptı 1ÖNISAN SONRASINDANBAZI KESITLER-2 DSP çoğu yerde seçim sisteminin barajına takıldı ERHAN KAR.AESMEN milletvekillerinın düşlen yerine. yüzde çokfenaödenmişti,zaten. 1977'deyüzde Kırşehir.Konya.Nevşehir.Niğde.Osma- de epeyce bir süre daha tartışılacaktır. ~ '• 10.2 ve 45 milletvekili eerceöinin oesın- 4riasanovoranııle213mıllet\ekıİ1iein- nive (vüzde 40.8 ile ülke rekoru). Tokat. MHPileılsıliolarak.savılannısı5ındabir i Şımdı sonınlar: Öncelikle, Atatürkya- dıgârı köklü partinin. son yıllardakı kırık dökük halı ıle bıle ortanın bıraz solunda tfûabilmış son zinde grubu oluşturmuşlu- ^ı içinde Meclis'e temsılcı gönderemeyi- şidır. Ve buna karşıhk, çok tartışmalı bir geçmışten gelen \ e toplumun sadece or- ta sol düşunür ve hıssedar kesımlerinde değıl. daha ortadan katmanlannda dahi bellıkuşkularayolaçabılenbirMHP'nın, sadece > akın geleceğın koalisv onunda de- ğil. 56. Meclis'in üretebileceğı tüm ko- alisv on formüllermde 'Idlit konumu'na gelmış olmasıdır. CHP">ebakalım,peşin. Buruklukduy- mamak ve geleceğe dönük umut ufukla- pnda karartılar du>oımsamamak olanak- sız Seçim öncesi yazı dızısinde. bu satır- lann yazarı. CHP'nin en fazla hayallere gark olmuş parti konumunda bulunduğu- nudıle getirmişti. O mitolojik ve sürrealist 'karasız seçmen' tabanından CHP'ye oy gelebılecegıni tasarlamak bir başka türlü amatörlüktü. Büyük çoğunluğu 'gizli ka- rarlı" v e saga yönelik bu kaygan katmana şinn gözükmek yenne, eskı kırgınlardan ve az sayıda da olsalar genç kuşağın uya- nık bireylennden küçük destekler sağlan- ması volunda çaba ve özen gösterilmesi beklenırdi Bu çabalann eksenini ıse 'net ve kararlı sol mesajlar' ile harmanlanmış b^tavırsergılemek oluşturmalıydı. Yüz- de 15"lerın. yüzde 18'lenn ve yüz küsür milletvekillerinın düşlen yerine. yüzde 10.2 ve 45 milletvekili gerçeğinin peşın- de olunması ne kadar anlamlı olacaktı. Olan olmuştur. Czülsek de, birbırimıze kızsak da, kıyasıya eleştırsek de CHP'nin küçük ve umarsız mırasının, gününü bek- leyen hırslı hiziplerce tamamen ufalıp git- mesine duyarsız ve seyirci kalmamalıyız. Başka yazılarda bu konuya önümüzdekı günlerde aynntısıyla dönülecektir. MHP ve DSP'nin aykınlıldan ve kaçmılmaz komşuluklan ve maalesef bazı benzerlik- len üzerinde, seçımlenn sayısal sonuçla- nnın bazı aynntılannı da ırdeleyerek bu dizinin bir sonraki yazısmda durulacaktır. DSP ve MHP'ye birlikte bakış DSP. 1995'e göre oy oranlannda yüz- de 7.5"lik ilerlemeyle 75 milletvekilini 136'yaçıkardı. MHP ise yüzde 9.5 ilerle- meyle 130 milletvekili yakaladı. tkisının yüzde 40 oy oranlık toplamı, milletvekili sayısının yansına yaklaşamadı. 84 seçim çevresinin Doğu. Güneydoğu ve tç Orta Anadolu'daki 30' unda milletvekili çıkara- mayan DSP. sadece Batı'da, bıraz da Ka- radenız'de ve çoğunlukla her biri yüksek sayıda milletvekili çvkaran seçim çevrele- rinde güçlü olmanın sıkıntısını yaşadı. Pek çok yörede öncekı yazılanmızda yüksek sesle sözünü ettığimız, bay d'hont'un ağ- lanna takıldı. (DSP, CHP ayırımı falan yokken ve CHP'nin şanlı dönemlen ya- şanırken de arazıde zayıf ve sadece, orta, büyük kentlerde güçlü olmanın kefareti çok fena ödenmişti, zaten. 1977'de yüzde 4 l'i aşan oy oranı ıle 213 mıllet\ekıİliğin- de kalındığı dramatık biçimde hatırlan- malıdır.) Yüzde 4'ü aşan oy oranı farkı ıle gen- de olmasına karşın. rakibı ile neredejse aynı düzeyde milletvekili çıkaran MHP ıse. ülke toplumunda çok daha yaygın bu- lunmanın meyvesını topluyordu. MHP, sadece 18 seçim çevresınde milletvekili çıkaramamıştı. FP ve HADEP kontrolün- deki Güneydoğu ıle FP-ANAP-DSP or- tam kontrolündekı Karadeniz ıle DSP'lı bır Trakya dışında 68 çevrede mevcuttu. \ispeten za\ıf oiduğu kendi ülke ortala- masının epeyce gerisinde kaldığı Batı Anadolu'nun irı kentlerinde ise. aksine bay d'hont'tan yardım gorüyordu. Çok za- yıf oiduğu büyük kentlerde. ömeğin bir Is- tanbul'da 8 mılletv ekılı çıkanşını. hele tz- mir'de bıle 3 mılletv ekiline ulaşabilmesi- ni.açıkçası, d'hont sisteminin kolayhkla- nna borçlu bulunmaktadır. MHP'nin kendi ülke toplam ortalama- sının dörte bıri kadar üzennde \e daha fazlasında (yanı yüzde 22.5'lık bır değe- rin üzerinde) oy oranına ulaştığı yerlere bakıldığında. bunlann anlamlı bır bölü- münde FP'nin 1995 tabanı ıle dengeleş- meye girip. üste çıktığı anlaşılmaktadır: Adana. Afyon. Aksaray, Amasya, Anka- ra 2. bölge, Antalya. Bayburt. Çankın. Çorum, Erzincan. Erzurum. Gümüşhane. Hatay, Isparta. Içel. Kahramanmaraş. Ka- raman, Kastamonu. Kaysen. Kınkkale. Kırşehir. Konya, Nev şehir. Niğde. Osma- niye (yüzde 40.8 ile ülke rekoru). Tokat. Yozgat...(Gerçi Çankın. Kınkkale. Kara- man. Yozgat. Erzurum. Adana gibi yöre- lerde MHP. 1995'de de kendi ortalaması- nın çok üzerindeydi. .Ancak bu yöreler da- hıl ep>eyce seçim çevresınde. FP'yi ve bi- raz da DYP'yi tırpanladığı sayısal incele- mede açıkça görülmektedir) MHP'nin kendi gelişme çizgisinde ana kaynak olarak FP'den yararlanmış bulun- ması. ashnda aynntılı yorumlara gereksin- me gösteren bir unsurdur. Bır 10 yıl ön- cesine kadar ülkede mevcut yerleşmiş si- yasal eğilım tabanlannın artık zayıflama- ya başladığı, zaten son dönemlenn göz- lemleri arasındaydı. Böylece yerleşmiş ta- ban yerine kaygan zeminde hareket eden ve bir seçimden diğerine çok rahatlıkla yandaşlık ve eğilım değiştırebılen voırttaş kitleleri kendini göstermiştir. 1995'ın FP yandaşlanndan 1.5 milyona yakın yurtta- şın MHP saflanna katılması, bu kaygan zemın üzerinde hareketlenmış yenı taban anlayışı ılebirölçüdeaçıklanabilir. Ancak burada. MHP'ye eğilen yurttaşlann en azından bır bölümünde dindarlık dürtüsü- nün kuv\etlı oiduğu düşünülmelidir. Ba- zı yazarlar ve yorumcular. Türk-lslam sentezının yeni ürünleri olarak niteledik- leri bu eğilım değiştirmiş yurttaşlarla il- gıli çeşıtli görüşler dile getırmektedirler. MHP'ye alışılmış milliyetçi taban baskı- sına ek olarak. bir de koyu dindar milli- yetçi baskısı oluşabileceği olgusu, herhal- de epeyce bir süre daha tartışılacaktır. MHP ile ilgili olarak, sayılann ışığında bir diğer ilginç bulgu da Batı Anadolu'daki geleneksel zaafıyetinı yaslı şehıt analan- na sahip çıkma ve onlann yörelerinde sü- rekli varlık gösterme yolu ile gidermeye başlamış oluşlandır. tç Ege'deki toplam 8 ılde 1995'e oranla yüzde 10'u aşan bir puan farkıyla ilerleme göstermeleri ve tüm bu illerde ilk 3 partiden biri durumu- na gelmiş olmalan. yukanda dile getirdi- ğimiz ve son günlerde çeşıtli basm ve te- levızyon yayımlannda da üzerinde duru- lan bir gözlem ile uyum göstermektedir. Milliyetçi sol ıle milliyetçi sağın ortak bır kesiti gibi gözükme istidadı taşıyaca- ğından sıkça söz edilen yenı koalisyonun yapısındaki bu millıyetçilik unsuru yete- nnce bağlayıcı bir görev yapabilecek mi- dır? Buna şu anda net bir cevap verebil- mek kolay değildir. DSP üst yönetiminin 10 yıl önceki çıkış noktalanna göre, bır hayli sağa kaydığı ve sadece milliyetçilik- le değil, tankatçılık ve Fethullahçılık ile de kinştırdığı zaman zaman eleştıri konu- su oluşturmuştur. Ancak DSP'ye 1999'da oy vermiş ve yine kaygan zeminlerde bir yerlerden hareketle oralara varmış olan tabanın beklentisine gelince; bu kesim ta- rafından DSP'nin ortaya kaymış ve mil- liyetçi bayTağını sallıyor oluşundan ziya- de. başka özlemlere bağlı olarak destek verilmiş oiduğu düşünülmelidir SÜRECEK GLOBALPOLtTtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Küreselleşme ve Orta Sınıflar Küreselleşmenin az gelişmiş ülkelerdeki etkileri, orta sınıflann tutumlannda demokrasiyi ve toplum- sal istikrarı tehlikeye sokan değişikliklere yol açtı. Benzer bir sürecin, geçen 20 yılda Türkiye'de de çok tehlikeli dinamikleri harekete geçirdiğini görü- yoruz. Küreselleşme süreci 1980'lerde az gelişmiş ülke- lere IMF istikrar polrtikalannın uygulanmaya konma- sıyla girdi. IMF "paketleri" ülke ekonomisinı, iç pa- zarını ABD ve Avrupa kaynaklı uluslararası maii ser- mayenin kullanımına açtı, tüm ulusal ekonomiyi borç ödemeye, mali sermayenin dolaşımına uygun bir şekilde yeniden düzenlemeye gırıştı. Çünku IMF dünya ekonomisinde yaşanan krizı, yerel sosyal di- namiklerin değil, merkez ülkelerin gereksinimlerine göre şekilde düzenlemeye çalışıyordu. • • • Dış ticaretın, mali sıstemin denetimsizleştırilme- sı, kamu işletmelerinin tasfiyesi, işçi emek pazan- nın yeniden düzenlenmesı, bellı bölgelere, kesim- lere ve hatta sınrflara sunulan subvansiyonların tas- fiyesi gibi uygulamalar, ülke içinde geçerli olan bel- li bir konsensüse temellik eden yeniden üretim ve bölüşüm ilişkilerini altüst ettiler. Bu altüst içinde bir taraftan yönetici sınrf içinde uluslararası mali sermayeyle daha yakından ilişkili kesimlerin gücü artarken, sanayiye ve iç piyasada- ki ticarete dayanan kesimlerin gerilediği, yönetici blokun iç istikrannın, temsil ilişkilerinin siyasi parti yapısının bozulmaya başladığı görulür. Orta sınıflar yönetici blokun liderliğinin toplumun geri kalanı tarafından kabul edilmesi açısından kilit bir role sahiptirter. Orta sınıflar yönetici bloku des- teklemeye devam ettiğı sürece, sağladıkları kadro, ıdeolojik çerçeve, merkez partilerine verdikleri des- tek toplumsal bütünlüğu korur. Bunu, emek ve ser- maye, varsa farklı etnik/dini gruplar arasındaki ça- tışma olasılıklarının, toplumu parçalayacak düzeye çıkmasını önleyerek yapar. Bu çelişkilerin toplumu parçalamasının önlenmesi ya bir dızı uzlaşmalar içinde demokratik bir çerçevede gerçekleşir ya da her türlü uzlaşma olasılığını dıştalayan, etnik/dinı özgünlükleri yadsıyan otoriter bir çerçevede. Özgün bir devlet biçimi olarak faşist diktatörlük, tüm baş- ka olasılıklann kalktığı noktada gelişme ve iktidara yürüme dinamiklerini bu ikinci çerçeve içinde bu- lur. • • • Buraya kadar soyut bir düzeyde, genel olarak da bir hatırlatma babından konuştuklarımızı şimdi bi- raz daha somutlaştırmaya çalışalım. IMF polrtikalannın, birden fazla etnik/dini grubu içeren ülkelerin ekonomilerinde yaptıkları etkileri açısından, bence Rusya, Meksika ve Endonez- ya'nın yanı sıra en iyi laboratuvar eski Yugoslavya Cumhuriyeti'dir (EYC). Burada, bu sürecin salt ko- numuzla ilgili en kaba çizgilerine kısaca değinirsek: 1980'lerde EYC'de gelışen ekonomik - mali krize IMF klasik yapısal uyum programlarıyla yaklaştı. Bu programın özellikle iki maddesi çok önemliydi. Bi- rincisi, merkezi hükümetle federasyonun çeşitli böl- geleri arasındaki bölüşüm ilişkilerinin, devtet sub- vansiyonlannın kesilmesı yoluyla kalkması, ikincisi de hızlı bir özelleştirme süreci içinde işsizliğin kat- lanarak artması. Bu iki uygulama, IMF istikrar politikasının bir so- nucu olarak yaşanan hızlı ekonomik daralma, EYC'nin karmaşık dini ve etnik mozayiğini bir ara- da tutan ekonomik çimentosunu çözdü. Federas- yonun, subvansiyonlardan yoksun kalan parçala- rında, yönetici kesim kendini koruyabilmek, ortası- nıflann desteğini almak, toplumun geri kalantnaye- rel bir iktidan kabul ettırebilmek içın etnık ve dini farklan körüklemeye başladılar. İşsizliğin hızla bü- yüttüğü lumpen tabaka da bu yenı gelişmelere ko- laylıkla uyum sağladı. Orta sınıflar merkezi hükümete verdikleri deste- ği, kendi ekonomik koşullannı, alt kimliklerini savu- nabilmek kaygusuyla ulusalcı bir refleksle, yerel ola- rak yükselen yeni devletlerin yönetici kesimine transfer etmeye başladılar. Etnik olarak "saf" bir bölge olmadığı için de etnik temelde devlet kurma süreci kaçmılmaz olarak etnik temizliği de berabe- rinde getirdi EYC'de. IMF politıkalarının da başka ülkelerde, tarıma, devlet işletmelerinin ürünlerine, petrol vb. verilen desteklerin kalkmasına yol açtığını biliyoruz. Bun- lara bağlı olarak, şehirde ve kırda işsizliğin, yoksul- laşmanın arttığını, orta sınıfların hızla yoksullaştığı- nı, şehir nüfusunun, içgöçün bir sonucu olarak lum- penleştiğini izleyebiliyoruz. Etnik çatışmalann kes- kinleştiğini görüyonjz. ••• Özetle, küreselleşme yönetici blok içinde bir de- ğişikliği gündeme getirirken, toplumda istikrar kay- nağı olan bölüşüm ilişkilerini dağıtıyor, böylece or- ta sınıflar üzerinde yoksullaştıncı bır etki yapıyor. Di- ni ve etnik yapılan karmaşık toplumlarda, orta sınıf- lar eski konsensüs ilişkisini temsil eden kesimler- den desteklerini çekerken, sıkıntılannın kaynağı ola- rak gördükleri politikalan temsil eden lideriıklerden ve partilerden de (kriz derinleştikçe) uzaklaşıyorlar. Tüm bunlara ekonomik sıkıntıların kaynağı olarak görülen "dışdünyadan"gelen kültürel ideolojik, es- tetik ve ahlaki tutumlara karşı da bir tepkiyi ekler- sen, orta sınıfların yönetici blok karşısında bir ba- ğımsızlışma eğilimine gireceklerini görebıliriz. Bu noktadan sonra, yönetici blok açısından. or- ta sınıflan tekrar kendi yanına çekebilmesı için, on- ların tepkilerine uygun, korkulanna cevap veren bir siyasi - ideolojik şekillenmeyi yaratmaktan ya da desteklemekten başka bir yol kalmadığını söyle- mek mümkün. Ne ki bu noktada, artık karşımızda etnik, dini ve ulusalcı duyarlılıklan keskinleşmiş, oto- riter eğilimleri artmış, "Ne olursa olsun, istıkrargel- sin" isteği had safhaya ulaşmış, parlamenter de- mokrasinin geleneksel demokratik ve uzlaşmacı di- namiklerine kuşkuyla bakan bir orta sınrf vardır. Bu dinamik esas olarak küreselleşmenin var olan çe- lişkilerin üzerinde yarattığı basınçtan kaynaklanır, a- ma faturasını halk sınıflan kan ve gözyaşıyla öder- ler. Çocuk yuvasında tecavüz ERZLRUM(Cumhuri- ytt) - Erzurum Merkez Ço- cuk Yuvasf ndabannan 10 ve 13 yaşmdaki ıkı kız kar- deşe yuva görev lileri tara- fından tecavüz edildiğı be- lirlendi. Olaya adı kanşan 5 kişiden 3'ü tutuklanırken firareden bir kişi aranıyor. Merkez Çocuk Yuva- sı'nda tecavüze uğradıkla- n belirlenen 13 yaşındaki Y5 ile kardeşi 10 yaşında- ki S-S'nin ıfadeleri doğrul- tusunda. polis. hızmetli Sadrcttin Kınaş. Osman Lrhan. bakkal Timuçin Çağlar, Rafet Akçelik ile yuva aşçı yardımcısı Mus- tafa Balcıv ı vakaladı. Ola- ya kanştığı belirtilen ve fi- rar eden Gülteldn Devleto- ğullan'nın ise jakalaruna- sına çalışılıyor Valilik ise yuva müdürü Kenan İr- şi'yi açığa aldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle