Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 MAYIS 1999 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
- Irtica Meclis'e de safchrıyor'
STKB adma bir açıklama yapan Bülent Berkarda, cumhuriyet savcılannı göreve çağırdı; devrim yasalannı
çıkarmış olan Meclis'in, bunlann kayıtsız şartsız uygulanmasını sağlamakla yükümlü olduğunu vurguladı
Berkerda: Provo\akas-
vondan. gericiliğe göz yu-
man liderler de sorumlu.
tstanbul Haber Servisi - Sıvil Toplum Ku-
ruluşları Birliğı (STKB). Merve Kavakçı
olayıyla ilgilı olarak cumhuriyet savcılannı
görev e çağırdı ve devnm yasalannı çıkannış
olan TBMM'nın. bunlann kayıtsız şartsız
uygulanmasını sağlamakla yükümlü oldu-
ğunu vurguladı.
Bünvesinde 215 siv il toplum kuruluşunu
toplayan STKB adına, Cerrahpaşa Tıp Fa-
kültesi'nde bir açıklama yapan STKB Dö-
nem Başkanı \e Sözcüsü Prof. Dr. Bülent
Berkarda. Cumhuriyetin en yüce makamı
olan Meclis'e, onlarca seneden beri sınsı
sınsi sızan irticanın açıkça saldırısını yaptı-
ğını söyledi. Kavakçı'nın TBMM'de henüz
yemın etmediği içinmillet\ekılıhak \e yü-
kümlülüklerini taşımadığına dıkkat çeken
Berkarda. Kavakçı'nın Cumhurıvete ve TB-
MM"nin manevı şahsiyetine karşı suç ışle-
dığini belirttı. Meclis'te laiklik ilkesıne.
Cumhuriyet dev rimlerıne. dev letin \e Mec-
lis'in yerleşik uygulamalanna ve gelenek-
lerine karşı başörtü görüntüsü altında baş-
kaldınldığını \xırgulayan Berkarda. "Par-
lamenter demokrasinin gm encesi olması ge-
reken partilerin, oy kaybetmeme düşüncesi
ile gericiliğe ve gerici örgütlere her türlü ödü-
nü veıme>e hazır ulduğu. bu çok acı olayla
bir kez daha anlaşılmışnr. Bu durumu iizün-
tüyle karşılıvor ve kınıvoruz'" dedı.
Berkarda. TBMM çatısı altında gerici
kalkışmalara izin verilemeyeceğinin altını
çizerek. "Başörtüsünü gericiliğin başkaldı-
nsı olarak kuUanan da, ona gözyuman lider-
ler de. bu duruma karşı kov mav an milletve-
killeri de bu provokasyondan sorumludur"
diye konuştu. Berkarda. Başbakan Ecevit
dışında tüm liderlerın Cumhurıyete. dev-
rimlere ve Meclis'e karşı yapılan bu saldı-
nva göz vumduklannı. onurlu politıkacıla-
ra yakışmayan tavırlanyla bındikleri dalı
kestiklerinı belirtti ve liderlerı Cumhunye-
ti \e devrimlen koruma>a çağırdı.
Mılletvekillerine de seslenen Berkarda.
"Sizler Atatürk Uke \e devrimlerine bağh
kalacağınıza >emin ettiniz. Yeminine baglı
kalacak her onurlu insan gjbi, bu gerici kal-
kışmaya karşı çıkmaksınız. Si>asi görüşü-
niizve partiniz ne olursa olsun hepiniz bu ir-
ticai kalkışmaya karşı birleşiniz" dedi.
STKB temsilcileri de Ecevit'in daha ön-
ce Kavakçf mn özel odasında ve genel ku-
rul salonu dışında türban takabileceğine iliş-
kin açıklamasının son derece yanlış olduğu-
nu vurgulayarak "TBMM bir bütfindür ve
alanı Meclis'in bahçe duvarlanndan başlar.
Genel kurul dışında TBMM dahilinde tür-
bana izin vermek büyük bir ödündür. Tür-
bana Meclis'in hiçbir biriminde ve yerinde
izin verilemez" dediler
Kayıp 'Uzi'ler davası
Özel
timciler
yargılanıyor
• Hospro şirketince emnıyete
'bağışlanan" silahlarla ilgili
olarak haklannda l 'er yıla kadar
hapis ıstemiyle dava açılan ve
aralannda tbrahim Şahin'in de
bulunduğu 10 sanığın
yargılanmasına başlandı.
ANKARA (Cumhurhet Bürosu) -
Hospro şırketi tarafından Emnıyet Ge-
nel Müdürlüğü'ne "bağışlanan" \e kay-
bolduğu ıddıa edılen silahlarla \lgilı ola-
rak "görevlerini ihmal ettikleri" gerek-
çesiyle haklannda da\a açılan, aralann-
da eskı Özel Harekât Daıre Başkanve-
kilı Ibrahim Şahin'in de bulunduğu 10
sanığın vargılanmasına başlandı.
Ankara l. Asliye Ceza Mahkeme-
sı'nde görülen davanın dünkü ilk duruş-
masına, sanıklar Antalya Özel Harekât
Kursu Depo Sorumlusu Mustafa Bü-
yük. kursta yönetıcı olarak görev yapan
Operasvon Şube Müdürü Lütfi Eraslan.
Sayım ve Muayene Komisyonu Başka-
nı Sezai Boran ve komisyon üyesi Ha-
san Kozan ıle müşteki İçişleri Bakanlı-
ğı'nın av ukatı Sema Özgül katıldı. Du-
ruşmava gelen v e v ekâletınm olmadığı-
nı söyleyen Ibrahim Şahin'ın avukatı
Mehmet Eroğlu ıse sanıkların kimlık
tespitlen yapılırken salondan aynldı.
Sanık Eraslan. olav tarihınde Antal-
va Özel Harekât Eğitim Kursu'nda yet-
kili olarak görev yaptığını. Türkiye ile
lsraıl arasında yapılan anlaşmaya göre
gelen malzemelenn kutulannın Israilli
hocalarca açıldığını söyledi.
Malzemelerın bir belgevle teslım
edılmediğını anlatan Eraslan, eğıtımde
kullanılan malzemelerin dışındakileri
Ankara'ya gönderdıklennı. gelen mal-
zemelenn lıstesını de Ibrahim Şahin'in
bilebıleceğını belirttı. Olav tanhinde ko-
misyon üvesı olarak görev yapan Hasan
Kozan. malzemelerın kendilerıne tes-
lim edılmediğıni. >aptıklan ışlemın de-
poda bulunan malzemelerin sayımını
yapmaktan ıbaret olduğunu söyledi.
Suçtan zarar eörmesı olasılığı göz
önüne alınarak İçişleri Bakanlığı'nın
müdahılhğıne karar v enldığinı anımsa-
tân yargıç Mustafa Danışman. sanıklar-
dan Ibrahim Şahin ıle LğurÇevik'in ta-
limatlaalınan ıfadelennın geldiğıni bil-
dirdi. Danışman. adreslen tespıt edile-
meyen \e duruşmaya gelmeyen sanık-
ların adreslerinın tespıti ve ıhzarı ıle ıl-
gılı polıse yazı yazılması amacıyla du-
ruşmayı erteledı.
SHP eski Genel Başkanı da CHP yenilgisinden genel merkezi sorumlu tuttu
Lıöııü: Aday olmayacağmıtstanbul Haber Servisi - Erdal tnönü,
CHP'nin olaganüstü kurultayında genel
başkanlığa aday olmadığını belirtti. Inö-
nü, CHP'nin aldığı seçim yenilgisinden
de genel merkez yönetimini sorumlu tut-
tu. Türban bunahmıyla ilgili olarak da
Inönü, CHP'nin, Türkiye'de cumhuriye-
ti korumada önemli bir yeri bulunduğu-
nu, bu yerin devam ettiğinı. bundan son-
ra da devam edeceğini belirterek, yanlış
fikirlerle doğru fıkirlerin her zaman mü-
cadele edeceğini söyledi.
Anadoluhisan'ndaki evinin önünde
yaptığı basın açıklamasında, geçmişte
CHP'de görev almış olmamakla birlikte,
tüm siyasal yaşammda CHP ilkelerini
göz önünde tutmuş bir insan olarak bazı
düşüncelerinı duyurmak ıstediğıni açık-
layan tnönü, "Amacım, kişileri suçlamak
degü. partimizi yeniden büyütecek, ağır-
lığını artbracak yoUan aramaktır' dedi.
Inönü. kendisıne yapılan CHP Genel
Başkanlığı önensıyle ilgili olarak. "Ben
6 yıl önce SHP kuruhayına giderken, bu
görev i benden daha genç arkadaşlann
vapma zamanının geldiğini duşünerekge-
nel başkanlığa tekrar aday olmavaeağımı
açıklamıştım. Aradan bu kadar zaman
geçtikten sonra böyle bir görevi tekrar is-
temeyi doğru bulrnuyorum. Bu nedenle.
vaklaşan CHP kurultayında genel bsş-
kanhğaaday degilinT dıye konuştu. Ata-
türk tarafından kurulan CHP'nin, Cum-
hunyet dönemmın en önemli siyasal par-
tısı olduğunu vurgulayan Erdal tnönü.
devrimlenn yapılmasında, ulus devletı-
nin kurulmasında, çağdaş toplumsal ya-
şamın halka benimsetilmesinde, çok par-
tili siyasal yaşama geçişte öncülük eden
CHP'nin. çeşıtli zorluklan ve durakla-
malan aşarak. demokrasinin anayasal ku-
rumlanyla ülkede yerleşmesıne en bü-
yük katkılan yaptığını anlattı. Bütün bu
başanlann CHP'ye onur vermekle bir-
likte, tek başına onu bugün de büyük par-
ti olarak yaşatmaya yetmeyeceğıne dik-
kat çeken Inönü, "Bu, ancak giincel so-
runlara çözümJer önermekve bu çözüm-
leriu> gulayacak giiee sahipoiduğunu gös-
termekle sağlanabilir. Siyaset tarihten
çok. günlük yaşamdan etkitenir" dedı.
CHP'nin. milletvekilli genel seçımın-
de barajı aşamamasına rağmen yerel yö-
netimlerde yüzde lO'un üzerinde oy al-
masını. seçmenlenn partmin genel mer-
kez yönetımine yönelik tepkıleri olarak
değerlendiren tnönü. sözlenni şöyle sür-
dürdü: "Az rastlanan bu çeşit farkhlandı-
Açıklamasmın ardından gazetecilerin sorularını vanıtlavan Erdal tnönü, "Bu ka-
rarda eşinizin etkisi oldu mu" sonısuna karşıhk da eşlerin insanlann hayatının bir
parçası olduğunu, ancak insanlann kararlannı kendilerinin verdiğini ve sorumlu-
İuklannı da yine kendilerinin taşıdığını söyledi. (Fotoğraf AA)
rdmış bir tepkinin iki ka> nağı olabiür. Bi-
rincisL halkın bekientilerini ve siyasal ge-
lişmelerin sejıini i>i degerlendiremeyen
yönetimin arka arkaya gelen takrik hata-
lan; ikincisi de geçmişte partiye özveriy-
le hizmet etmiş örgüt ve taraftar çoğun-
luğunu parti dışına iten hizipci yaklaşı-
mın doğurduğu huzursuzluğun kamu-
a>unayansımasL Bdki bu nedcnlerle. bel-
ki başka nedenlerte vanlan sonuç. üziicü
bir manzaradır. CHP, tanhinde ilk kez
seçmen o> uyla Meclis dışında bırakılmtş-
tr."
CHP'ye ffireksinim
C HP' mn siyaset sahnesinden çekilme-
si gerektığini düşünenler bulunduğunu
anımsatan Erdal Inönü. kendısinın bu dü-
şüncede olmadığını belirterek "Cumhu-
riyetinka2ammlannıkonımak.yavaşya-
vaş olgunlaşan demokrasimizi çağdaş uy-
garhk icinde geliştirmeve devam etmek.
sosyal adaleti ve iç banşı sağlamak için
CHP'ye bugün de gereksinim vardır. ge-
lecekte de olacaktır
n
dedi.
Inönü, CHP'nin köktenci bir yeniden
yapılanmaya ihtiyacı bulunduğunu ifade
ederek şunlan söyledi :"Ülkemizdeki bü-
tün partilerde görülen vapısal kusurlar-
dan anndıniınış, kendi partisine (i> ver-
meytn üyelere sahip olmak gibi rutarsc-
lıklardan kurrulnıuş. CHP ilkelerivlesos-
yal demokrasiye inanmış herkese partide
çahşma olanağı verirken, parti içindeyük-
selmey i htapçilige ve firsatçı davramşla-
ra değiL deneyime ve başanya bağlayan,
partinin kendi içinde özgün tartışma or-
tamını açık rutarken eylemlerinde tam
bir bütünlük içinde dav ranmasını sağla-
yan biryapıya kavuşmak. bence CHP'nin
şimdi girişmesi gereken ve başarn la sona
erdirme olanağı bulunan atüımdır."
CHP'de kurultaya 'tek aday' ile gidilmesi konusunda somut bir gelişme kaydedilemedi
Birleştirici isim arayışı sürayorANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu)
CHP'de genel
başkan adayı
arayışları dağı-
nıklıktan kurrulamadı. "Yeni-
den yapılanma" hareketini
başlatan grubun "Kurtancı
aramıyonız" söylemine kar-
şın. bir grup "birleştirici isim"
arayışını sürdürüyor. Genel
merkez ıse ıstıfa eden Deniz
Baykal'ın. 22 Mayıs'ta yapıla-
cak olaganüstü kurultayda a-
day olmayacağmı savunuvor.
Genel Başkanvekıli Cevdet
Selvi. Baykal'ın "yeniden aday
olacağını sannıadıgmı" söyle-
di.
Olaganüstü kurultaya 17
gün kala, CHP'de kurultaya
"tek aday" ıle gıdılmesı konu-
sunda somut bir gelişme ka>-
dedılemedi. Genel Başkanve-
kili Selvi. kurultayda hiçbir gö-
reve adav olmayı düşünmedi-
ğini. Denız Baykal" m da bu ku-
rultayda aday olacagını sanma-
dığını söyledi Selvi. partinin
içinde bulunduğu durum tam
olarak değerlendinlmeden ku-
rultay sürecine gırildığini ifade
ederek bunun sorumlusunun
"19 N'isan sabahından itibaren
genel başkan \e parti yönetimi-
nin istifasını iste>enler" oldu-
ğunu söyledi. Baykal ise kurul-
tay öncesi gelişmeleri "büyük
bir dikkatk"' ızlediğini belir-
tirken aday olup olmayacağı
konusunda açıklama yapmadı.
Partinin yeniden toparlan-
ması ıçın muhaliflerin "umut"
olarak baküğı eski SHP Genel
Başkanı Erdal tnönü'nün
"adayhkniyeti bulunmadığınv*"
kesın dille açıklaması ıse bir
kesimde üzüntü yarattı. PM
üyesi MehmetMogohav, "kav-
rayıcı, kucaklayıcı" bir aday
gözüyle baktıkları için tnö-
nü'ye bu çağnda bulundukla-
nnı belirterek "Düşünevim"
demesi bizi umudandırmıştr
dedi. PM üyesi Mustafa Gazal-
cı da "kurtancı aramadıklan-
nı" yinelerken "CHP kendi
içinden bir güç oluşturabilir"
, değerlendirmesini yaptı
1ÖNISAN SONRASINDANBAZI KESITLER-2
DSP çoğu yerde seçim sisteminin barajına takıldı
ERHAN KAR.AESMEN milletvekillerinın düşlen yerine. yüzde çokfenaödenmişti,zaten. 1977'deyüzde Kırşehir.Konya.Nevşehir.Niğde.Osma- de epeyce bir süre daha tartışılacaktır.
~ '• 10.2 ve 45 milletvekili eerceöinin oesın- 4riasanovoranııle213mıllet\ekıİ1iein- nive (vüzde 40.8 ile ülke rekoru). Tokat. MHPileılsıliolarak.savılannısı5ındabir
i Şımdı sonınlar: Öncelikle, Atatürkya-
dıgârı köklü partinin. son yıllardakı kırık
dökük halı ıle bıle ortanın bıraz solunda
tfûabilmış son zinde grubu oluşturmuşlu-
^ı içinde Meclis'e temsılcı gönderemeyi-
şidır. Ve buna karşıhk, çok tartışmalı bir
geçmışten gelen \ e toplumun sadece or-
ta sol düşunür ve hıssedar kesımlerinde
değıl. daha ortadan katmanlannda dahi
bellıkuşkularayolaçabılenbirMHP'nın,
sadece > akın geleceğın koalisv onunda de-
ğil. 56. Meclis'in üretebileceğı tüm ko-
alisv on formüllermde 'Idlit konumu'na
gelmış olmasıdır.
CHP">ebakalım,peşin. Buruklukduy-
mamak ve geleceğe dönük umut ufukla-
pnda karartılar du>oımsamamak olanak-
sız Seçim öncesi yazı dızısinde. bu satır-
lann yazarı. CHP'nin en fazla hayallere
gark olmuş parti konumunda bulunduğu-
nudıle getirmişti. O mitolojik ve sürrealist
'karasız seçmen' tabanından CHP'ye oy
gelebılecegıni tasarlamak bir başka türlü
amatörlüktü. Büyük çoğunluğu 'gizli ka-
rarlı" v e saga yönelik bu kaygan katmana
şinn gözükmek yenne, eskı kırgınlardan
ve az sayıda da olsalar genç kuşağın uya-
nık bireylennden küçük destekler sağlan-
ması volunda çaba ve özen gösterilmesi
beklenırdi Bu çabalann eksenini ıse 'net
ve kararlı sol mesajlar' ile harmanlanmış
b^tavırsergılemek oluşturmalıydı. Yüz-
de 15"lerın. yüzde 18'lenn ve yüz küsür
milletvekillerinın düşlen yerine. yüzde
10.2 ve 45 milletvekili gerçeğinin peşın-
de olunması ne kadar anlamlı olacaktı.
Olan olmuştur. Czülsek de, birbırimıze
kızsak da, kıyasıya eleştırsek de CHP'nin
küçük ve umarsız mırasının, gününü bek-
leyen hırslı hiziplerce tamamen ufalıp git-
mesine duyarsız ve seyirci kalmamalıyız.
Başka yazılarda bu konuya önümüzdekı
günlerde aynntısıyla dönülecektir. MHP
ve DSP'nin aykınlıldan ve kaçmılmaz
komşuluklan ve maalesef bazı benzerlik-
len üzerinde, seçımlenn sayısal sonuçla-
nnın bazı aynntılannı da ırdeleyerek bu
dizinin bir sonraki yazısmda durulacaktır.
DSP ve MHP'ye birlikte bakış
DSP. 1995'e göre oy oranlannda yüz-
de 7.5"lik ilerlemeyle 75 milletvekilini
136'yaçıkardı. MHP ise yüzde 9.5 ilerle-
meyle 130 milletvekili yakaladı. tkisının
yüzde 40 oy oranlık toplamı, milletvekili
sayısının yansına yaklaşamadı. 84 seçim
çevresinin Doğu. Güneydoğu ve tç Orta
Anadolu'daki 30' unda milletvekili çıkara-
mayan DSP. sadece Batı'da, bıraz da Ka-
radenız'de ve çoğunlukla her biri yüksek
sayıda milletvekili çvkaran seçim çevrele-
rinde güçlü olmanın sıkıntısını yaşadı. Pek
çok yörede öncekı yazılanmızda yüksek
sesle sözünü ettığimız, bay d'hont'un ağ-
lanna takıldı. (DSP, CHP ayırımı falan
yokken ve CHP'nin şanlı dönemlen ya-
şanırken de arazıde zayıf ve sadece, orta,
büyük kentlerde güçlü olmanın kefareti
çok fena ödenmişti, zaten. 1977'de yüzde
4 l'i aşan oy oranı ıle 213 mıllet\ekıİliğin-
de kalındığı dramatık biçimde hatırlan-
malıdır.)
Yüzde 4'ü aşan oy oranı farkı ıle gen-
de olmasına karşın. rakibı ile neredejse
aynı düzeyde milletvekili çıkaran MHP
ıse. ülke toplumunda çok daha yaygın bu-
lunmanın meyvesını topluyordu. MHP,
sadece 18 seçim çevresınde milletvekili
çıkaramamıştı. FP ve HADEP kontrolün-
deki Güneydoğu ıle FP-ANAP-DSP or-
tam kontrolündekı Karadeniz ıle DSP'lı
bır Trakya dışında 68 çevrede mevcuttu.
\ispeten za\ıf oiduğu kendi ülke ortala-
masının epeyce gerisinde kaldığı Batı
Anadolu'nun irı kentlerinde ise. aksine
bay d'hont'tan yardım gorüyordu. Çok za-
yıf oiduğu büyük kentlerde. ömeğin bir Is-
tanbul'da 8 mılletv ekılı çıkanşını. hele tz-
mir'de bıle 3 mılletv ekiline ulaşabilmesi-
ni.açıkçası, d'hont sisteminin kolayhkla-
nna borçlu bulunmaktadır.
MHP'nin kendi ülke toplam ortalama-
sının dörte bıri kadar üzennde \e daha
fazlasında (yanı yüzde 22.5'lık bır değe-
rin üzerinde) oy oranına ulaştığı yerlere
bakıldığında. bunlann anlamlı bır bölü-
münde FP'nin 1995 tabanı ıle dengeleş-
meye girip. üste çıktığı anlaşılmaktadır:
Adana. Afyon. Aksaray, Amasya, Anka-
ra 2. bölge, Antalya. Bayburt. Çankın.
Çorum, Erzincan. Erzurum. Gümüşhane.
Hatay, Isparta. Içel. Kahramanmaraş. Ka-
raman, Kastamonu. Kaysen. Kınkkale.
Kırşehir. Konya, Nev şehir. Niğde. Osma-
niye (yüzde 40.8 ile ülke rekoru). Tokat.
Yozgat...(Gerçi Çankın. Kınkkale. Kara-
man. Yozgat. Erzurum. Adana gibi yöre-
lerde MHP. 1995'de de kendi ortalaması-
nın çok üzerindeydi. .Ancak bu yöreler da-
hıl ep>eyce seçim çevresınde. FP'yi ve bi-
raz da DYP'yi tırpanladığı sayısal incele-
mede açıkça görülmektedir)
MHP'nin kendi gelişme çizgisinde ana
kaynak olarak FP'den yararlanmış bulun-
ması. ashnda aynntılı yorumlara gereksin-
me gösteren bir unsurdur. Bır 10 yıl ön-
cesine kadar ülkede mevcut yerleşmiş si-
yasal eğilım tabanlannın artık zayıflama-
ya başladığı, zaten son dönemlenn göz-
lemleri arasındaydı. Böylece yerleşmiş ta-
ban yerine kaygan zeminde hareket eden
ve bir seçimden diğerine çok rahatlıkla
yandaşlık ve eğilım değiştırebılen voırttaş
kitleleri kendini göstermiştir. 1995'ın FP
yandaşlanndan 1.5 milyona yakın yurtta-
şın MHP saflanna katılması, bu kaygan
zemın üzerinde hareketlenmış yenı taban
anlayışı ılebirölçüdeaçıklanabilir. Ancak
burada. MHP'ye eğilen yurttaşlann en
azından bır bölümünde dindarlık dürtüsü-
nün kuv\etlı oiduğu düşünülmelidir. Ba-
zı yazarlar ve yorumcular. Türk-lslam
sentezının yeni ürünleri olarak niteledik-
leri bu eğilım değiştirmiş yurttaşlarla il-
gıli çeşıtli görüşler dile getırmektedirler.
MHP'ye alışılmış milliyetçi taban baskı-
sına ek olarak. bir de koyu dindar milli-
yetçi baskısı oluşabileceği olgusu, herhal-
de epeyce bir süre daha tartışılacaktır.
MHP ile ilgili olarak, sayılann ışığında bir
diğer ilginç bulgu da Batı Anadolu'daki
geleneksel zaafıyetinı yaslı şehıt analan-
na sahip çıkma ve onlann yörelerinde sü-
rekli varlık gösterme yolu ile gidermeye
başlamış oluşlandır. tç Ege'deki toplam 8
ılde 1995'e oranla yüzde 10'u aşan bir
puan farkıyla ilerleme göstermeleri ve
tüm bu illerde ilk 3 partiden biri durumu-
na gelmiş olmalan. yukanda dile getirdi-
ğimiz ve son günlerde çeşıtli basm ve te-
levızyon yayımlannda da üzerinde duru-
lan bir gözlem ile uyum göstermektedir.
Milliyetçi sol ıle milliyetçi sağın ortak
bır kesiti gibi gözükme istidadı taşıyaca-
ğından sıkça söz edilen yenı koalisyonun
yapısındaki bu millıyetçilik unsuru yete-
nnce bağlayıcı bir görev yapabilecek mi-
dır? Buna şu anda net bir cevap verebil-
mek kolay değildir. DSP üst yönetiminin
10 yıl önceki çıkış noktalanna göre, bır
hayli sağa kaydığı ve sadece milliyetçilik-
le değil, tankatçılık ve Fethullahçılık ile
de kinştırdığı zaman zaman eleştıri konu-
su oluşturmuştur. Ancak DSP'ye 1999'da
oy vermiş ve yine kaygan zeminlerde bir
yerlerden hareketle oralara varmış olan
tabanın beklentisine gelince; bu kesim ta-
rafından DSP'nin ortaya kaymış ve mil-
liyetçi bayTağını sallıyor oluşundan ziya-
de. başka özlemlere bağlı olarak destek
verilmiş oiduğu düşünülmelidir
SÜRECEK
GLOBALPOLtTtKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Küreselleşme ve
Orta Sınıflar
Küreselleşmenin az gelişmiş ülkelerdeki etkileri,
orta sınıflann tutumlannda demokrasiyi ve toplum-
sal istikrarı tehlikeye sokan değişikliklere yol açtı.
Benzer bir sürecin, geçen 20 yılda Türkiye'de de
çok tehlikeli dinamikleri harekete geçirdiğini görü-
yoruz.
Küreselleşme süreci 1980'lerde az gelişmiş ülke-
lere IMF istikrar polrtikalannın uygulanmaya konma-
sıyla girdi. IMF "paketleri" ülke ekonomisinı, iç pa-
zarını ABD ve Avrupa kaynaklı uluslararası maii ser-
mayenin kullanımına açtı, tüm ulusal ekonomiyi
borç ödemeye, mali sermayenin dolaşımına uygun
bir şekilde yeniden düzenlemeye gırıştı. Çünku IMF
dünya ekonomisinde yaşanan krizı, yerel sosyal di-
namiklerin değil, merkez ülkelerin gereksinimlerine
göre şekilde düzenlemeye çalışıyordu.
• • •
Dış ticaretın, mali sıstemin denetimsizleştırilme-
sı, kamu işletmelerinin tasfiyesi, işçi emek pazan-
nın yeniden düzenlenmesı, bellı bölgelere, kesim-
lere ve hatta sınrflara sunulan subvansiyonların tas-
fiyesi gibi uygulamalar, ülke içinde geçerli olan bel-
li bir konsensüse temellik eden yeniden üretim ve
bölüşüm ilişkilerini altüst ettiler.
Bu altüst içinde bir taraftan yönetici sınrf içinde
uluslararası mali sermayeyle daha yakından ilişkili
kesimlerin gücü artarken, sanayiye ve iç piyasada-
ki ticarete dayanan kesimlerin gerilediği, yönetici
blokun iç istikrannın, temsil ilişkilerinin siyasi parti
yapısının bozulmaya başladığı görulür.
Orta sınıflar yönetici blokun liderliğinin toplumun
geri kalanı tarafından kabul edilmesi açısından kilit
bir role sahiptirter. Orta sınıflar yönetici bloku des-
teklemeye devam ettiğı sürece, sağladıkları kadro,
ıdeolojik çerçeve, merkez partilerine verdikleri des-
tek toplumsal bütünlüğu korur. Bunu, emek ve ser-
maye, varsa farklı etnik/dini gruplar arasındaki ça-
tışma olasılıklarının, toplumu parçalayacak düzeye
çıkmasını önleyerek yapar. Bu çelişkilerin toplumu
parçalamasının önlenmesi ya bir dızı uzlaşmalar
içinde demokratik bir çerçevede gerçekleşir ya da
her türlü uzlaşma olasılığını dıştalayan, etnik/dinı
özgünlükleri yadsıyan otoriter bir çerçevede. Özgün
bir devlet biçimi olarak faşist diktatörlük, tüm baş-
ka olasılıklann kalktığı noktada gelişme ve iktidara
yürüme dinamiklerini bu ikinci çerçeve içinde bu-
lur.
• • •
Buraya kadar soyut bir düzeyde, genel olarak da
bir hatırlatma babından konuştuklarımızı şimdi bi-
raz daha somutlaştırmaya çalışalım.
IMF polrtikalannın, birden fazla etnik/dini grubu
içeren ülkelerin ekonomilerinde yaptıkları etkileri
açısından, bence Rusya, Meksika ve Endonez-
ya'nın yanı sıra en iyi laboratuvar eski Yugoslavya
Cumhuriyeti'dir (EYC). Burada, bu sürecin salt ko-
numuzla ilgili en kaba çizgilerine kısaca değinirsek:
1980'lerde EYC'de gelışen ekonomik - mali krize
IMF klasik yapısal uyum programlarıyla yaklaştı. Bu
programın özellikle iki maddesi çok önemliydi. Bi-
rincisi, merkezi hükümetle federasyonun çeşitli böl-
geleri arasındaki bölüşüm ilişkilerinin, devtet sub-
vansiyonlannın kesilmesı yoluyla kalkması, ikincisi
de hızlı bir özelleştirme süreci içinde işsizliğin kat-
lanarak artması.
Bu iki uygulama, IMF istikrar politikasının bir so-
nucu olarak yaşanan hızlı ekonomik daralma,
EYC'nin karmaşık dini ve etnik mozayiğini bir ara-
da tutan ekonomik çimentosunu çözdü. Federas-
yonun, subvansiyonlardan yoksun kalan parçala-
rında, yönetici kesim kendini koruyabilmek, ortası-
nıflann desteğini almak, toplumun geri kalantnaye-
rel bir iktidan kabul ettırebilmek içın etnık ve dini
farklan körüklemeye başladılar. İşsizliğin hızla bü-
yüttüğü lumpen tabaka da bu yenı gelişmelere ko-
laylıkla uyum sağladı.
Orta sınıflar merkezi hükümete verdikleri deste-
ği, kendi ekonomik koşullannı, alt kimliklerini savu-
nabilmek kaygusuyla ulusalcı bir refleksle, yerel ola-
rak yükselen yeni devletlerin yönetici kesimine
transfer etmeye başladılar. Etnik olarak "saf" bir
bölge olmadığı için de etnik temelde devlet kurma
süreci kaçmılmaz olarak etnik temizliği de berabe-
rinde getirdi EYC'de.
IMF politıkalarının da başka ülkelerde, tarıma,
devlet işletmelerinin ürünlerine, petrol vb. verilen
desteklerin kalkmasına yol açtığını biliyoruz. Bun-
lara bağlı olarak, şehirde ve kırda işsizliğin, yoksul-
laşmanın arttığını, orta sınıfların hızla yoksullaştığı-
nı, şehir nüfusunun, içgöçün bir sonucu olarak lum-
penleştiğini izleyebiliyoruz. Etnik çatışmalann kes-
kinleştiğini görüyonjz.
•••
Özetle, küreselleşme yönetici blok içinde bir de-
ğişikliği gündeme getirirken, toplumda istikrar kay-
nağı olan bölüşüm ilişkilerini dağıtıyor, böylece or-
ta sınıflar üzerinde yoksullaştıncı bır etki yapıyor. Di-
ni ve etnik yapılan karmaşık toplumlarda, orta sınıf-
lar eski konsensüs ilişkisini temsil eden kesimler-
den desteklerini çekerken, sıkıntılannın kaynağı ola-
rak gördükleri politikalan temsil eden lideriıklerden
ve partilerden de (kriz derinleştikçe) uzaklaşıyorlar.
Tüm bunlara ekonomik sıkıntıların kaynağı olarak
görülen "dışdünyadan"gelen kültürel ideolojik, es-
tetik ve ahlaki tutumlara karşı da bir tepkiyi ekler-
sen, orta sınıfların yönetici blok karşısında bir ba-
ğımsızlışma eğilimine gireceklerini görebıliriz.
Bu noktadan sonra, yönetici blok açısından. or-
ta sınıflan tekrar kendi yanına çekebilmesı için, on-
ların tepkilerine uygun, korkulanna cevap veren bir
siyasi - ideolojik şekillenmeyi yaratmaktan ya da
desteklemekten başka bir yol kalmadığını söyle-
mek mümkün. Ne ki bu noktada, artık karşımızda
etnik, dini ve ulusalcı duyarlılıklan keskinleşmiş, oto-
riter eğilimleri artmış, "Ne olursa olsun, istıkrargel-
sin" isteği had safhaya ulaşmış, parlamenter de-
mokrasinin geleneksel demokratik ve uzlaşmacı di-
namiklerine kuşkuyla bakan bir orta sınrf vardır. Bu
dinamik esas olarak küreselleşmenin var olan çe-
lişkilerin üzerinde yarattığı basınçtan kaynaklanır, a-
ma faturasını halk sınıflan kan ve gözyaşıyla öder-
ler.
Çocuk yuvasında tecavüz
ERZLRUM(Cumhuri-
ytt) - Erzurum Merkez Ço-
cuk Yuvasf ndabannan 10
ve 13 yaşmdaki ıkı kız kar-
deşe yuva görev lileri tara-
fından tecavüz edildiğı be-
lirlendi. Olaya adı kanşan
5 kişiden 3'ü tutuklanırken
firareden bir kişi aranıyor.
Merkez Çocuk Yuva-
sı'nda tecavüze uğradıkla-
n belirlenen 13 yaşındaki
Y5 ile kardeşi 10 yaşında-
ki S-S'nin ıfadeleri doğrul-
tusunda. polis. hızmetli
Sadrcttin Kınaş. Osman
Lrhan. bakkal Timuçin
Çağlar, Rafet Akçelik ile
yuva aşçı yardımcısı Mus-
tafa Balcıv ı vakaladı. Ola-
ya kanştığı belirtilen ve fi-
rar eden Gülteldn Devleto-
ğullan'nın ise jakalaruna-
sına çalışılıyor Valilik ise
yuva müdürü Kenan İr-
şi'yi açığa aldı.