17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I ıSAYFA CUMHURİYET 5 MAYIS 1999 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Gerginlik Yaıfatmaya Koşullandınlmış Prof. Dr. MUBERRA K. IŞIK£OUJGU Abant Izzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi 1 8 Nisan seçimleri beklenme- banla ilgili sınırlama ya da açıklık ol- dik sonuçlar verdi. Gözümü- madığı gerekçesiyle bunu fırsat bilen zün biıi gülüyor, biri ağlıyor... türban yandaşlan. bu milletvekillerinin CHP'nin ve umut bağlanan tûrbanla Meclis'e gırebileceklerini sa- kimi adaylan ve mılletvekil- vundular. Türbana özgürlük yandaşla- lerinin Meclis dışındakalma- n, yalnız Meclis'te değil, böylece okul- dik sonuçlar verdi. Gözümü- zün biri gülüyor, biri ağlıyor... CHP'nin ve umut bağlanan kimi adaylan ve milletvekil- lerinin Meclis dışında kalma- sı büyük bir üzüntü yarattı. Nasıl birhü- kümet kurulacak. koalisyon ortaklan hangi partiler olacak? Güvercinle kurt arasında hangi noktalarda uzlaşma sağ- lanabileceği merakla ve kuşkuyla bek- lenmektedir. Biri kanatlanndan, öteki pençesinden vazgeçebılir mı? Yoksa kurt pençesini geregince törpüleyebile- cek mi, yoksa daha da mı keskinleştire- cek? (Kendilerine "ûlkücü" diyen kimi öğrencilerin, geçen hafta, kendilerini "sofcu" gören öğrencilere taşlı sopalı, bı- çaklı saldınlan, hele yere yıkılmış bir öğ- renciyi öldüresiye tekmelemeleri, TV'de nefretle izlendi. Acımasız, hayvanca sal- dınydı). Bu seçimin sevindirici sonuçlanndan biri. 10'u DSP'den olmak üzere 20 ka- dının TBMM'ye girebilmesi ve kadın milletvekıli oranının 0 /ö4.4'e çıkması... Ancak kadın milletvekilleri ile türban so- rununun da Meclis'e taşınması kışkırt- malan bu gelişmeyi gölgeledi. Fazilet Partisi ve MHP'den seçilen iki milletvekilinin türbanlı olmalan. Mec- lis'e türbanlı mı türbansız mı girecek- lertartışmasını başlatmıştır. Yasalann ve Meclis lçtüzüğü'nün gereklerinin yeri- ne gehrileceğini savunanlann ve yasa ve ıçtüzükte türbanı engelleyici hülcüm bu- lunmadığını savunanlann görüşleri ça- tışmaktadır. Meclis İçtüzüğü'nde tür- larda, üniversitelerde, resmi dairelerde belli ki türbana yol açmayı amaçlamak- ta. Meclis tçtûzüğü'nde Meclis'e türban- la girilemez anlamında bir açıklık eğer yoksa, bu da sağlam bir gerekçe göste- rilemez. Radikal türbancılaryasa, yönet- melik. yönerge ya da içtüzükte her şe- yin teker teker yazılamayacağını unut- muş olamazlar. İçtüzükte kuşkusuz Mec- lis'e takunya. fes, kalpak, bere, pijama, mayo, çarsafla ginlemeyeceği de yazı- lı değıldir. TBMM'de böyle bir sorun hiç yaşanmamıştır. Giyimde kuşamda ve birçok alanda yerleşmiş yazılı olmayan kurallar olduğunu herkes. küçük çocuk- lar bile bilir. Örneğin camiye, mevlide kimse mayo ya da şortla gitmeye kalkış- maz. Kısa bir süre önce, Meclis'te Türkçe ant içilmesi gerektiği bilirunesine ve "Kürtçe ant içflınez* diye bir hüküm olmamasına karşın LeylaZana'nın ya- rattığı bunalım ve sonuçlan anımsana- caktır. Adı geçen bayan sanınm yarat- tığı sorunla anılır olmus,tur... Bayan milletvekillerinin; türban yü- zünden yol açtıklan sürtüşmelerle, kamp- laşmalarla. huzursuzluklarla değil, ya- pacaklan çalışmalarla anılmayı yeğle- meleri beklenir. MHP'li türbanlı milletvekili sorum- luluk bilinci içinde çok yerinde bir açık- lama yaparak takdir topladı... Başörtü- sü yüzünden sorun çıkmasını istemedi- ğine dikkat çekti... Yurtseverliğini, ak- lını, görev ve sorumluluk bihncinı ba- şörtüsü alışkanlığının önüne geçirmesı- ni bildi; yalnız partisinin, kendisine oy verenlerin değil Türkiye'nin milletveki- li olduğunu gösterdi, kendisine güveni arttırdı ve puan kazandı. Başörtüsü sa- vunuculannın dolduruşuna gelmemeyi başardı. Kimilerinin, seçmenleri onlan tûrbanla görmüşler ve öyle oy vermiş- ler gerekçesıne de sığınılamaz. Bu ba- yanlar yalruzca türbanh olduklan için se- çilmişlerse, oylar türbana verilmişse, çok daha acı bir sonuçtur... Seçmenle- rin sağduyulu olduğundan, türbana de- ğil, kışilere oy verdiklerinden kuşku du- yulamaz. Türbanlı FP mılletvekilinin MHP'li milletvekilini ömekalacağını ve sorum- luluk içinde da\Tanacağını, yalnız par- tisinin değil hepimizin, Türkiye'nin mil- letvekili olduğunu unutmayacağını, Za- nalaşmayacagını umardık. Yazık ki so- rumsuzca davranarak yüce Meclis'te gerginlik yarattı. Kendısi için de, ülkemiz için de ne bü- yük talihsizlik! Geçici başkanın tutumu ise ayn bir talihsizlikti. Eğer Meclis'e türban sokulur, tûrbanla ant içilırse, ıl- gililerin bunun sonuçlannı da iyi görme- leri gerekir. Türban, Meclis'e girerse, bu yol bir kez açılırsa, her yere gjrmek için kapılar da aralanmış olur. Üniversite- lerde çözümlenmeye başlanan türban sorunu yeniden azdınlmamalıdır. Ünı- versitelerde türbansız eğitim için, kural- lan, kararlan uygulamaya çalısan öğre- tim elemanlan ve yöneticilerin çektik- lenni, aldıklan tehditleri üniversite ça- lışanlan iyi bilirler... Tehditler ve iftira- lar, nasıl bir örgütlenme ile karşı karşı- ya olduğumuzu gösteriyor. Acaba öğren- cilerimiz de türbanı çıkarmamalan için tehdit altındalar mı? DinamikÇalışma Grubu Bursa Lon- casıadresiyle gelen tehdit yazısında ne- ler yok ki? Nedir bu Dinamik Çalışma Grubu Bursa Loncası: Iftiralarla dolu tehditli yazısında ne- ler yok ki... Işte bazı örnekler. (u En kı- demlileri Çevik Bir'in Genelkurmay Başkanı olması için... Kıvnkoğlu Pa- şa'nın öldürülmesi planlanmış..." "Ay- nı Batı Çalışma Grubu tarafından yur- tiçinde iki suikast teşebbüsünde daha bulunuldu. fakat örtbas edilerek medya- ya sızdınlmadı." "Arka sahifedeki Di- yanet İşleri Başkanlığı Din tşleri Yüksek Kurulu'nun karannı tekrar tekrar dik- katüce okuyun. Laiklik kamuflajı ile ate- ist uygulamalan direten ve dayatan ca- nı ve katıl Batı Çalışma Grubu'nun yo- lunda mı, yoksa Allah ve vatan yolun- da mı çalışacağınıza karar verin... Ba- şörtüsü yüzünden askere emir verip ru- valete kadar kovalattırmayınız. Askeri de yanm saat tuvalet kapısında bekletme- yiniz. Büyük sosyal patlama ve hadtse- kre me>dan vermeden, Ya bu uy gulama- dan vazgeçin veya sereflice istifa edin... Aksi takdirde er geç Allah ve tarih hu- zurunda cezalandınlacağınızı ve fişlen- diğınizi unutmayın." Adı geçen ekli arka sayfa, Harama bakmak ve iffeti korumak, örtünme, ör- tülmesi gerekli olmayan kısımlar, ör- tülmesi gerekli olan kısımlar, örtünme- nın gayesi ve netice başhklannı taşıyor.) Sözün özü, akla. bilime eşitlik, laik- lik, demokratik ilkelere dayanmayan, dini kurallann egemen olduğu yönetim, politika, eğitim ve kamu hizmeti, Mec- lis çalışması ve işleyişine ortam hazır- layabilecek, bu alanlarda dini kurallara göre giyim-kuşam dayatmasının dini esaslara göre yönetim, eğitim ve başka hizmetlere kapı açabileceği, ülkemizin geleceğini karartacağı unutulmamalı- dır. Okul, üniversite. TBMM. resmi ku- rumlar dışında. herkesin inançlanna gö- re istediği gibi giyinmesine ve davran- masına bir engel olmadığını herkes bı- liyor ve gözlüyor. Ancak anılan yerler- de, giyim kuşamda, sotıu nereye vara- cağı belli olmayan bireysel inançlann ve tercihlerin, karmaşaya yol açmaması için temel kurallara bağlanması kaçı- nılmazdır. Sınırsız özgürlük olmadığı- nı, hiç kimsenin her istediğini her yer- de yapamayacağmı küçük çocuklannuz bıle biliyor. Maddi-manevi özveride bulunan, on- ca güçlüklere katlanarak kazandığı, eği- tim gördüğü bir okuldan vazgeçecek ka- dar inançlanna-geleneklerine her şeyden vazgeçebilecek şekilde bağımlı ise, Mec- lis'e girmek için kurallan hıçe sayabı- liyorsa, bu kişiler kendileri gibi olma- yanlara, değişik konulan inançlanndan annarak değerlendirebileceği; inançla- nnı işine, davranışlanna, kararlanna, uygulamalanna kanştırmayacağı konu- sunda güven verir mi? Olkemizin geleceği açısından, dini inançlan, milli duygulan sömürmekten ve politika malzemesi yapmaktan; inanç- lara göre yönetim ve eğitimi özendırici söylem, tutum ve davranışlardan kaçı- nılması herkese düşen bir görev ve so- rumluluktur. ARADABÎR YETKİN ARÖZ SODEV (S oSya ı Demokrasi Vakfı) Genel Sekreteri Şimdi artık kendini yeniden tanımlamanın, şim- di artık köklerine dönmenin tam zamanı. Açık, saydam, kalıcı politikalan, temel yaklaşımları üret- menin tam zamanı. Artık dağıtılacak pasta kalma- dı pek. Kıyıda köşedekiler kimselereyetmez. Pas- ta bekleyenler ve günübirlik çözümlerin sarmalın- da olanlar yavaş yavaş aynlabilirler partiden. Ken- dilerine yeni kapılar bulabilirler. Kuşkum yok, bir bölümü bunu pişkinlıkle kotanr. CHP'yi en yıkıcı bir biçimde eleştirerek bir başka partiye kapılan- mayı bir 'yiğitlik', bir 'namusluluk' gibi gösterebi- lir. Yeni pastalara, günübirlik çözümlerine kavuşa- bilir. Ama CHP bir tarihsel fırsatı yakalamıştır. Ye- terki kullanabilsin... Sosyal demokrat olanlar, sosyal demokrasiye fikir olarak inananlar, kişisel çıkar beklentilerini inançlarının gerçekleşmesınde, Türkiye'nin ay- dınlık bir geleceğe kavuşmasında bulanlar parti- de yeniden örgütlenme olanağını bulabilirler. Çün- kü sosyal demokrat soldaki boşluk duruyor, gün gün daha da büyüyor. CHP, sosyal demokrat ol- duğu için değil olmayı başaramadığı için bugün- lere geldi. Her şeyden önce, kurtuluşu 'değişimi' daha sağa çekilmekte, sağ politikaların kuyruğu- na takılmakta buldu. Kendi ilkelerine, programı- na ters düşen rüzgâıiara kapıldı. Kendisiyte çeli- şen, geleceğe dönük söylemleri yerine oturama- yan, daha da kötüsü inandıncılığı, güveniliıiiği ol- mayan bir kimlik çıktı ortaya. Bu olguyu salt Baykal'la ve yakın kadrosuyla sınırlamak hem yanlış hem eksik kalır. 'Düzeni değiştiımekten' yola çıkan bir partinin 'düzenle bü- tünleşmeye' dönüşümü daha eski bir geçmişe uzanır. Türkiye'nin toplumsal yapısını ve iç dina- miklerini doğru dürüst değerlendiremeyen, 'Ata- türk'ü eski bir tarihsel değer'; '6 Ok'u, işlevsellı- ğini sona erdirmiş bir bakış açısı olarak gören, ok- larla sosyal demokrasi arasında bir bağ kurama- yan düşüncenin ürettiği bir dizi yanılgıyı ıçerir. Sa- yın Baykal bu anlayışı keskinleştiren çizginin son halkasıdır sadece. CHP sosyal demokrat bir parti olacaksa, daya- nacağı sınıf ve katmanları çok açıktır: O, emek- ten yana olacaktır. Emeğiyle geçinenlerin önce- likli partisi olacaktır. Onlann ekonomik, toplumsal, siyasal sorunlanna çözüm üretecektir. Bunu da so- yut söylemterle değil, çok somut, çok anlaşılır programlarla yapacaktır. Eğitimde, sağlıkta, sos- yal güvenlikte, ekonomide, özelleştirmede, de- mokratikleşmede, ulusal bütünlüğü korumada, banşı ve kardeşliği pekiştirmede Atatürk ilke ve devrimlerinin, 6 Ok'un günümüze uzanan kökle- rini bularak yapacaktır. Türkiye'ye dayatılan ko- şullar, dünden bugüne fazlaca degişmemiştir. Ku- şatılmışlığın ekonomik ve siyasal koşulları daha da artmıştır. CHP'nin yeniden yapılanması gide- rek Türkiye'nin yeniden yapılanması anlamına ge- lecektir. CHP'yi yeniden kendi kökleri üzerine oturtma- ya, örgütünü bu kökler üzerinde yeniden yapılan- dırmaya Var m/s(n(z?' Bozkırda Bir Gezgin AYSEL ERDAŞ Yozın öğremeni Z amanımızı gelecek kuşaklara taşı- yan gezgin bir gazeteci Mustafa Balbay. Gittiği ülkelerdeki izlenim- lerini."daha önce Clketere DefUSa- vaşa Düşmanun' v e •Balkanlar' ad- lı yapıtlannda topladı. Gezme. 'ye- niden doğmak, çoğalmak' ona göre. Bu türdeki üçüncü yapıtı, 'Orta(dakı) As) 1 » Ülketeri'. 1998 Ağustosu'nda Orta Asya ülkelerine yaptığı gezi, Moğolıstan'ın Ulan Batur'undan başlayıp Sarp'ta noktalanan serüvenin ve pek çok yerleşim yeri- nin resmi, akıcı bir anlatımla çizilmiş. Yazann bu işi tek başına üstlenmesi ve bu denli geniş bir coğ- rafyada karşılaşabileceği çekinceleri (tehlikeleri) göze alması, yazılanlann yaman bir emek ürünü olduğunu somutluyor. Anlatımlarda Orta Asya'nın tarihi, bugünü ve geleceği; daha doğrusu geleceğine ilişkin kaygı- lar var. Yazar bu üç dönemi öylesine ustahkla ay- nı potada eritmiş ki; kendinizi o coğrafyada, o ta- rihte,o gelecekte duyumsuyorsunuz. Sokaktaki insanla sıcak iletişimi, oraya iş kur- mak için giden Türklerle görüşmeleri; o ülkele- rin ekonomik nabzını tutmasını sağlamış. Yazar bunu. özgün biçemiyle okuruna aktanyor. Bu uzak coğrafyadaki insanlann yaşam biçimlerini, toplum- sal ilişkilerini, geleneklerini. umut ve umutsuzluk- lannı sayfalar boyu ızlemeniz mümkün. Balbay, gezdiği topraklann doğasını duygulanyla o den- li doğal örmüş. ki, ıplikleri kök boyalarla boyana- rak dokunmuş renk cümbüşü içinde bir Orta As- ya kilimi gözünüzün önüne geliyor. Kaygılannı da okurdan gızlememiş: Bakın, Balbay (bir kasa- ba adı) kasabasındakı ilk gününde neler düşünü- ERÇAN GÜNDOĞDU 1957- 5Mayıs 1980 5.5.1980'de faşistlerce katledüdi. Biz alçaklığa karşı savaşanlann Bozgunlan Azlığımızın kanıtıdır. Ve seyirci kalanlardan beklediğimiz En azından utanmalandır! AYDIN, OSMAN, GÜLŞAD I Ll I 11\ C <Şö§>VüWUKoçVakfı lannn Cumhuriyet in katkılarıyla II. ULUSLARARASI İSTANBUL ARKEOLOJİ FESTİVALİ Dünü anlatan, bugünü açıklayan, yarınlara ışıldak tutan bilimin kanatları altında; geçmişi tammak, gelecek üzerine sağlıkh düşünmek için... • Cumhurtyet gaz&esının 75. kunıluf MİdönOmûnde katkılımla 4-7 Mayıs 1999 Filro gösterileri hergün saat 16.00- 18.00 ve 19.00 -21.00 saatleri arasındadır Italyan Kültür Merkezi Tiyatro Salonu (Casa d'Italıa) Meşrutiyet Cad. No: 161 Tepebaşı (Tel: 0212. 293 98 48) 4 Mayıs Salı Lipari'lı Ressam ve Okulu (Italya) Zamana Açılan Yollar: Tekerleğin Tûrküsü (Tûrkiye) Adem, Maymunlar Krah (Fransa) Napolı'ninYeraltı (Italya) Schliemann'ın Mirasçılan: Yeraln ŞehirlenninTanıklığı (Almanya) Medicine Man (Italya) Malta'nın Sırlan (ABD) Buzdan Mumyalar (Ingiltere) 5 Mayıs Çarşamba Tütsüotu Yollan - Yemen'e Yolculuk Barri Höyüğü K 17: Hava Tannsı'mn Keşfı Zamana Açılan Yollar: Kan Damarlan (Türkiye) Tel Hazor (İsrail) Firavunlann Sırn (tsvec) Inagına Son Demır Evı (Isviçre) 6 Mayıs Perşembe Gizemli Hessen: Kelt Prensi ve Kutsal Ritûel (Almanya) Bonorva'dakı Tarihöncesı Mezarlık: S Andrea Priu (Italya) Ayasofya (Türkiye) Rio La Venta'dakı Yitik Uygarhk (ttalya) Cennet Adası - Kıbns (Türkiye) Orvieto'nunYeraltı (Italya) Hycran'ın Izleri Üzennde (Fransa) Ölüdeniz Parşömenleri Çözülüyor (lsraıl) Lahitler Ülkesi Likya'da AraşOrma (Almanya) 7 Mayıs Cuma Ku§ K.öşkleri (Türkiye) Gizli Mozaik (Italya) Rüstempaşa Camii - Ateş Çıçeklen (Türkiye) Zaman Kapsüllen (Türkiye) Tannlann Gemisi (Almanya) Muhteşem Iskenderiye (Fransa) YAN ETKİNLtKLER 5 Mayıs Çarşamba/Saat: ı4.00 Panel "Türkiye'nin Zengınlıklen, Kültürel Değerleri ve Belgesel Film". Konuşmacılar: Prof. Dr. Metm Sözen, Enis Rıza Sakızlı, Hasan Özgen. Nezih Başgelen. 7 Mayıs Cuma/Saat: 18.30 Konferans "Kültürel Mirasımızın Korunması tçin Belgeleme - TAY (Türkiye ArkeolojıkYerleşmeleri) Projesi. Konuşmacı: Arkeolog Oğuz Tamndj. yor.' gibi. Ya ortakoturulan herhangi bir >er yoksa? Ya rasgele bir kapıyı calıp dareddedilirsem?Yoksa sokaklarda ayiak ayiak dolaşıp. yoldan geçen ilk Bişkek otobüsüyle geri mi döneceğün?" Uluslararası ilışkılere değınen ve SSCB'nin da- ğılma sürecinden sonraki değişimleri yansıtan pek çok anlatım var. Işte ABD'nin, etkinliğıni arttır- mada uyguladığı yöntemlerden binni anlatan çar- pıcı bir paragraf: "Türldye, Orta Osya cumhuri- yetkrindenon bin öğrenci akh, okuttu, ama bu pro- je ne yazık ki isteneni veremedi. ABD ise on btn al- mıyor, birkaç yüz alıyor. Onlan çok iyi okutuyor. Ülkelerine döndüklerindede izüyor,iyi yertere gA- melerini sağlıyorf Balbay'ın, Türkiye'den gitmiş olan Uğur'un iş- yerinde gördüğü Atatürk'ün ilginç bir sözü var: "Bugün SovyefJer Bûiiği dostumuzdur, komşu- muzdur, müttefikimizdir. Fakat yann ne olacağt- nı kimse bugünden kestire- mez. Tıpkı Osmanlı gjbL tıp- kı Avusrurya-Macaristan gibi parçalanabilir. ufalanabilir. Bugün elinde tuttuğu millet- ler avuçlanndan kaçabilirfcr. Dün\ajeni bir denge>e ulaşa- büirl" Yazann, BflgeKağanve Kiil Ttgin anıtlanndaki duygulan, tarihsel kalıtlan (miraslan) konıma tepkesini (refleksini) ortaya koyuyor. "Önce BÜge Kağan: Pas- lanmış,demirparmaklıklarla çevrelenmiş. Demir kaptyı ka- lınca bir tel kapalı turuyor. Açm içeri girdik. 15-20 met- rekâreik bir alan. Yazıta taş yan yatınhnış. Erd«n Bilge. üzeri- ne çıkıp çevTevi inceledi Ya- züara a>aklannı basınca. san- td bağrıma basmıs gibi içün acHÜ." Yapıt, bilgi ve gözlemin üzerine duygulann serpildiği bir gezi şöleni. Balbay'ın bi- çemindeki doğallık, okuru ge- zinin içine çekerek bir gez- ginmişçesine alıp götürüyor. Bugünkü Orta Asya Türk cumhuriyetleri 1917'den 1990'lara dek ideolojisi, po- litik, ekonomik ve sosyal ya- şam biçimiyle aynmlı (fark- lı) bir sistemin içinde ve tek şemsiye altındaydılar. Bagım- sız devletler konumuna ge- lince çok aynmlı bir sistem- le tanıştılar. Kendilerini, Ye- ni Dünya Düzeni'nin avını bekleyen avcılan arasındabul- dular. Işte. Mustafa Balbay'ın anlaömlanndabunun fotoğra- fını da görüyorsunuz. Kısa- ca, adı içeriğiyle örtüşen bir yapıt. TÜRK StLAHLI KUVVETLERİNİ GÜÇLENDİRME VAKFI MAÜDt VE MANEVİ KATKILARINDAN DOLAYI YÜCE TÜRK MÎLLETİNE ŞÜKRVN SAYGILARINISUNAR YÂKFIN BANKA BAĞIŞ HESAP NUMARALAM ALMANMARKI T U Bankası Frankfurt Şubesı 23767007 no'luhesap T C Zsraat Bankası Yenvşehn ı ,\nkara Şubesı 47000 no'lu hesap Vakıflar Bankası Kavaklıdere' Ankara Şubesı 402W89 no'lu hesap AMERİKAN DOLARI T C Zıraat Bankası Yenıschir Ankara Şubesı 64826 no'lu hesap PENCERE BaşörtüsüveTürban... Merve Kavakçı'nın başındaki ne?.. Başörtüsü mü?.. Türban mı?.. Yeni bir moda bu; göçle altüst olan Türkiye'de kentin varoşlanna yerleşen taşralıya bir giysi gere- kiyordu; yerii Dior ya da Versace yeni bir kılık ya- rattı; daha önce hiç bir moda koleksiyonunda gö- rülmemiş giysinin başı kapsayan bölümüne ad ta- kıtdı: Türban!.. Metropollerin varoşlan, kırsal kökenlilerin dünya- ya bakışını koruyordu; birayağı köyde birayağı şe- hirde yaşayan insan nasıl giyinecekti?.. Ne kentliy- di o, ne köytüydü. Yadırganmak, aşağılanmak, hor- lanmaktan kaçınıyordu; tepkisini giyimine kuşamı- nayansıttı. Türbanda başörtüsünün tevekkülü yok... Inancıdayok.. Eski deyimle "dünyevi" bir içeriği var türbanın, anlamı gün geçtikçe siyasallaşıyor, başörtüsünden uzaklaşıyor. Çoğu yerde türban analann, ninelerin, hemşirelenn, teyzelerin, halalann başörtüsü değil; eylemci poiitikanın savaş bayrağı... Merve'nin üniformasına bir göz atın; başında ba- şörtüsü yok Kavakçı'nın... Türban var... • Türbanın siyasallaşması, ülkedeki bütün türban- lılan etkileyecek mi? Merve gibi giyinenler televiz- yon ekranlannın başında olaylan izlerken ne düşü- necekter? Küçümsendikleri, horiandıklan, dışlandık- lan sanısına mı kapılacaklar?.. Dinci parti, Merve'yi hangi amaçla hazııiayıp tezgâhladı?.. Merve tıpış tıpış Meclis'e girdikten sonra kürsü- ye çıkıp yemin etseydi, hiçbirtepki görmeseydi, Tür- kiye süt liman mı olacaktı?.. Hayır... Irtica Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir mev- zi kazanacaktı; ama, durmayacaktı.. Savaşını sürdürecekti... Gün gün, adım adım, bilinçle ilerleyen karşı dev- rim, Aydınlanma'nın bütün kaleterini teslim alma- dan amacına ulaşmış sayılamaz; laik cumhuriyeti din devletine dönüştüremezse, mürteci, hedefîne erişmekten yoksun kalacaktır. Merve olayı, bu sa- vaşın bir muharebesidir. Irtica, bayrak diye belle- diği türbanı Büyük Millet Meclisi'nin Genel Kuru- lu'na dikerse durmayacak, yeni muharebelere ve güçlendiği zaman meydan savaşlannayönelecek... • Ya başörtüsü?.. Başörtüsünün altındaki baş bu konudane düşü- nüyor?.. Tarlada çalısan kadın, kasabadaki komşu, köy- deki hısım, beldedeki akraba, şehirdeki nine, ma- halledeki teyze, taşradaki genç kız, namazında ni- yazındaki valide kime oy veriyor?. Dinci partiye oy verseydi, laik cumhuriyetin işi bi- tikti; Türkiye karanlığa yuvarlanırdı. Türbanda siyasal irtica var.. Başörtüsünde yok.. Türban siyasal hırsın tesettürü.. Başörtüsü saf ınancın.. Metdis'te türbana karşı çıkarken başörtüsünü in- citmekten sakınmak, inanca saygının kaçınılmaz ge- reğıdır. Hele beyaztülbentten başörtüsü, politikay- la kırlenmiş dincıliğin yanında, anamızın ak sütü gi- bi süzülmüş Müslümanlığın tertemiz simgesidir. ^ RTtap kulübû TAM DA BUGÜN OKUNACAK İKİ KİTAP Hikmet Çetinkaya TÜRKİYE'NİN ŞEYTAN ÜÇGENİ Ecevit"Lütfen buhanımahaddını bıldinn". dedi. "Türban Bunaltıcısı" FP'li Merve Kavakçrnın yemınını kım önledı? Hadlerinın bıldınlmesı gereken dığer kımiıkler kime aıt? Hadlennı bılecekler mi? Bu kitap "had bıldirmenm" abecesı. (Cumhuriyet Kitaplan) ŞERIAT PAZARI FP'li Merve Kavakçı tûrban bunahmını yırmi dört saat içinde mı yarattı? Ka\akçı'nın ardma gizlenen yeşıl ba\Taklılann, çember sakallılann. cüppelilenn, sanklılann, siyah çarsaflılann pazara çıkanldığı bir kıtap. (Çağdaş Yayınlan I 24 SAAT NÖBETÇİ KİTAPÇI Her işlem bir telefonla (212)514 01 96 BAKIRKOY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN Sayı: 1999'173 Mahkememize açılan vası tayini davası sebebiyle; Mahkernemizce venlen 27/4.1999 tarihli 1999/173 Esas 1999/347 karar sayılı karar ile tstanbul, Beşiktaş, Akat Mah. Cilt No: 003-02, Sayfa: 66, Kütük: 2OO'de nü- fusa kayıtlı Mehmet Zeki ile Emine Mübeccel'den olma 18.8.1929 D.lu Ahmet Raşit Gerçek'in vesayet altma alı- narak, kendisine tstanbul, Beyoğlu. Fıruzağa Mah. Cilt No: 013'04, Sayfa: 10, Kütük. 231'de nüfiısa kavrtlı bu- lunan Mahmut Celal ile Nuran'dan olma 1947* D/ lu Nurcan Demirden vasi olarak tayın edılmiştır. Itırazı olanlann yukarda yazılı dosyaya müracaat etmeleri, aksi takdirde kesinleşeceği hususu ilan olunur. 27 4.1999 Basın: 18878
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle