17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MAYIS 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIZI Uaraç çatKimm: • ••••• lohı • BREMEN (AA) - "Yardıın" adı altında haraç oplayan teröristler Vvrupa'da kan dökülmesine /o\ açıyor. Hollanda'dan onra Almanya'da da haraç ılmak isteyen PKK üyesinın >ldüğü bildirildi. Umanya'nın Bremen Lentinde "Ata" kod adh 'KK'li ile aralarmda labasının da bulunduğu 10 aşılik bir grup "Caner's >üpermarket" adlı işyerine ;elerek işyeri sahibi Fevzi Utyıldız'dan yüklü miktarda ıara istedı. Akyıldız, szgâhın altındaki silahını ıkararak ateş ettı. Olayda Ata" kod adh PKK'li ılürken adı açıklanmayan «bası ve örgüt nensuplanndan 1 kişi agır aralandı. telilere karne lyarısı lANKARA(ANKA)- j'zmanlar, anne babalara, Çocuklannız karnelerini lmadan dummlannı grenin" çağnsmda ulunuyor. Psikolog Alanur )zalp, karneye "kınk not" elmesinin kesinleşmesi urumunda çocuklar ile bu urumun konuşulması erektiğinı vurguladı. Karne öneminde ister istemez zücü sonuçlann aşanacağını söyleyen >zalp, çocuğun bu süreçte emeden içmeden de • esilebileceğinı, psıkolojik ıhatsızlık yaşayabileceğini elirterek, ruhsal sorunlann aşanması halınde, Psikoloğa görürün" yansında bulundu. lYDDtreni OlaçdcD :.:,.:.., I lstanoulHaberServisi- uruluşunun 10. ıldönûmünü kutlayan ağdaş Yaşamı Destekleme erneği (ÇYDD), Ardahan aliliği'nin başlattığı \rdahan Kalkınma -ojeleri"ne destek vermek : kırsal alanda eğitim, rvre ve sağlık sonmlannrn izümüne katkı sağlamak nacıyla yurdu müryoluyla bir uçtan dığer ;a dolaşıyor. Edime'den ışlayanve 150 ÇYDD /esinin katıldığı gezi rdahan'm Posof ilçesinde «na erecek. ÇYDD üyeleri, iime'den trenle gelen dığer /elerle dûn Haydarpaşa an'nda buluştu.ÇYDD'mn ). yıl kapsamında tşlatılan projede. 69 asyonda mola verilecek. iircistan'ı da gezecek olan YDD'liler, 2 Hazıran ırşamba gûnü yine trenle tanbul'a hareket edecek. panlar topraja epiim ANKARA (Cumhuriyet ırosu) - Pakıstan'da kaza ;iren Islamabad .yûkelçisi Bozkurt an'ın yaşamını yitiren eşı nay AÎan ve kızı Irem an'ın cenaze namazlan •catepe Çamisi'nde ındı. Törene Devlet kanı Şükrü Sına Gürel, şişleri Bakanı tsmail Cem, Lİtür Bakanı Istemıhan lay, Kara Kuvvetleri rmay Başkanı Orgeneral jdet Timur, Dışişleri kanlığı Müsteşan rkmaz Haktamr, cistan'ın Ankara yûkelçisi Navroz ndapur, Dışişleri kanlığı çalışanlan, trem in"ınişveokul adaşlan ile aile dostlan ıldı. Şenay ve lrem ın'ın naaşlan, cuma nazından sonra kılınan laze namazırun ardından rşıyaka Mezarlığı'nda rağa verildi. ikçek'ten engel ANKARA (ANKA)- kara Büyükşehır Belediye jkanı Melih Gökçek'in, :etlerin incelenmesi için ırlanan lnceleme- ıştırma Komisyonu'nun lanmasını önlemek îcıyla belediye meclisinı I ettıği iddıasında unuldu. ÇHP'li Ankara yükşehır Belediye clısi üyesı avukat Muhsin n, Gökçek'in asyonlann lınmaması ıçin meclisi lettığiru öne sürdü. Türkiye'de rüyalanmkaldı!' Y,eşillikler içinde ağaçlarla çevrili nahiye için Mirza, "Mardin'e benzeyen yanlan var" diyor. O, 1942'de Mardin'in îdil kazasına bağlı 120 hanelik bir nahiye olan Basıbirin'de doğuyor. O dönemde nahiyede 25 kilise, iki büyük manastır bulunuyor. Nahiye Süryani, bağlı 24 köy ise Kürt köyü. Mirza' nın babası değirmenci, annesi ev kadını. Hiç okula gitmemişler. Her Süryani gibi onlann da Arapça, Kürtçe ve Süryanice konuştuklannı belirtiyor Mirza. îlkokulu bitiren Mirza, manastıra devam ediyor. Almanya'nın Köln kentine 45 kilomet- re uzaklıkta şirin yerleşim merkezlerin- den biri olan Gummersbach kasabasının Wipperfürth nahiyesinde oturan Mirza Atug'un, araşünp yazmak için çıküğım yol- culukta bir gece konuğu oldum. Wipper- fürth 22 bin nûfuslu. Burada yaşayan Tür- kiye kökenlilerin sayısı yaklaşık 250 Bu güzel kentte, kûçûk işletmelerin dışında Si- emens Lamba Fabrikası, Cam Fabrikası ve hidrolojik civata üzerine üretım yapan ün- lü Voss Fabrikası da bulunuyor. Mirza bu fabrikada 27 yıl çalışmış. eşi Mecide 11 yıldır çalışıyor. Mirza'nın evinin önünden Wupper adıyla anılan çay geçiyor. E v ken- tin dışına düşüyor. Tek başına, güzel köy evlerine benzeyen bir ev Mirza'nın mekâ- nı. Evin bir bölûmü dışa açık kültür evi ha- line getirilmiş. Her ay kültürel etkinlikler yaptıklannı, çeşitli ülkelerin yazarlan için okuma ak- şamlan düzenlediklerinı söylüyor Mirza. Yeşillikler içinde ağaçlarla çevrili nahiye için Mirza, u Mardin'e benzeyen yanlan var" diyor. O, 1942'de Mardin'in ldil ka- zasına bağlı 120 hanelik bir nahiye olan Basıbirin'de doğuyor. O dönemde nahi- yede 25 kilise. iki büyük manastır bulu- nuyor. Nahiye Süryani, bağlı 24 köy ise Kürt köyü. Mirza'nın babası değirmenci, annesi ev kadını. Hiç okula gitmemişler. Her Süryani gibi onlann da Arapça, Kürt- çe ve Süryanice konuştuklannı belirtiyor Mirza. Îlkokulu bitiren Mirza. manastıra devam ediyor. "Manastır demek bir hal- kın kamu kuruluşu demektir. Manasürda 10 yı) okuyan ya papaz ya da başpiskopos çıkıyor. Ben üç yıl devam ettim, afle sorun- lan nedeniyle aynlmak zonında kaldım. Beş yıl çobanlık yaptim. Tam 20 yaşımda nahiyeyi terk ettim. Çünkü Hıristiyan. Müs- lüman ka> gası başladı. Kendilerinin Sün- ni olduklannı söy leyenler 13 yaşındaki kız kardeşimi kaçırdılar, evimizi yakrjlar. köy- lerdengefenler babamıdöverekkomaya sok- tular. 15 gün komada kaldı. Sünni köyün- de de bir evimiz vanh, o da yaküdı" diyor. Adları Süryant deflll 'gâvur'i Mirza'yla hep eski günlen konuşuyoruz. Durmadan yaşantısını, çektiği sıkıntılan anJatıyor. Neden insanlann birbırini yedi- ğini anlayamadığmı söyleyerek üzülüyor. "Her şeyden önce insan sevilmeH" diyen Mirza'ya, öyleyse neden Hınstıyan, Müs- lüman kavgasının başladığını soruyorum: - Bize ga>Tİmüslim demezlerdi, gâvur derlerdi. Sünnilere selam verirdik, almaz- lardı. "Gâvursunuz, selamınız abıunaz" diye karşılık verirlerdi, farkında olmadan bize selam verdikleri zaman da, "Selamı- mızı geri ver gâvur" devip hakaret eder- lerdi. - Aranızda fiiç kız alıp vermeler olur muydu? - Katiyen yoktu. Onlarbizden kız kaçır- dıklannda cennete gideceklerini söyler- lerdi. Bir süre sonra kaçan kıza Döne adı verilerek 'Müslimin' der, horlarlardı. Bir Hıristiyan için en ağır işkencelerden biri, Müslüman olan kızın her gün Hıristiyan Süryani Şair Mirza (üstte soida) "Türkiye bizi, biz Türkiye'yi kaybettik" diyerek Türkjye'ye özkmini dile getiriy or. Süryani cemaati toplu halde bir tören sonrasında (solda). olan anne, baba ve akrabalannın karşısı- na çıkıp aptes almak zonında olmasıydı. Amaçdönmeyezorlamaktı. tnsanınisyan edesi geliyordu ama kime isyan edecek- tik. Çünkü korkuyorduk. Beni en çok et- kıleyen şu oldu: Kihseleri hayvan ahın yapular, fazla etkilenmedim. Ama 1950'ler- de nahiyemdeki Meryem Ana Kılisesi ca- miye çevrildı. Bu benı çok üzdü. Çünkü bir halka karşı hakarettir. Şimdi kalkıp Türkiye'de bir camıyi kilise yapsalar di- namit atanm, kabul etmem dinsiz olduğum halde. - Herhalde bu olaylar Almanya'ya ge- lişini etkiledi? Ne zaman geldin? - Evet, bu baskıya karşı mücadele etmem mümkün değildi. Çünkü ne devlet vardı ne de hükümet. Mahrumiyet bölgesinde ya- şıyorduk. Yedi yıl lstanbul'da kaldım. Türk- çem yeterlı olmadığı için uzun bir süre ışe giremedim. Koşullar beni Almanya'ya gelmeye zorladı. Iş ve Işçi Bulma Kuru- muaracılığıylaişçiolarak 1969'dabulun- duğum bu şehre geldım. - Türkiye'den aynlırken nasıl bir duygu içindeydin? Kültür sırtta taşınmaz - Ben kaçıyordum! Korkudan kaçıyor- dum. Türkiye'den kurtuldum diye çıkı- yordum. Ama orada rüyalanm kaldı. Hâ- İâ Süryanice rüya görüyorum. O kültür mozaiği içinde dostlanm vardı, onlan yi- tirdim. Arapçayı. Türkçeyı kaybetüm. Kül- tür sırtta taşınmaz! O dağlar. o çiçekler Al- manya'ya taşmırmı?Taşıyamam. Manas- tın buraya nasıl taşınm!.. Yuvarlak dün- yayı çeviremezsin. Timurienk'in yıktığı- nı tamir ettik ama o tamir edilen Süryani- lerin kültürünü buraya getiremezsin ki. Ben bu nedenle Türkiye'de Süryanıydım ama burada o güzel duygulan yitirdim. - Neden yitirdin? - Çocuğumun üçü başka bir halktan olanla yaşıyor. Birden eridik. Kann üze- rine yaz geldi. Türkiye bizi, biz Türki- ye'yi kaybettik. Ama burada ilişkımiz Müslümanlarla, Türklerle. Süryaniler Tür- kiye"de bir mozaık taşıydı. Bu bir güzel- lıkti. Ama Türkiye bizi kazanamadı. Mirza yazdığı bir şiiri okumaya başla- dı: ,r »ıv». ,- .>• ı'. ,. a *•<.,.,. : Dünya Ben seçmedim doğacağım yeri Şu koooskoca yeryüzünde doğduğum e> küçük kapılı ve camsız ne badana görmüştü ne de tamir Merhaba dedim ışığına yahnayak, baldırıçıplak oynadım anaç toprağmda Ama doğmayagörsün insan bir kere nasıl da tutuluyor memleket dediği coğraryaya doğmakia kalmadnn -herkes gibi- büy üdüm. sevdalandım, üşüdiim kışlar boyu açhğı tamdım, haşin olmayı öğrendim Ve bir akşamüstü güneş batmaya yönelirken bağiann güzclliğini sarmalayıp bir selama bırakıp çocukluğumu, gençliğimi avrüdun kendimden 'Bv&nı degözümüz var'Havada hiç bulut yok, güneşli. Ağaçlar canlı canlı, yerier çimen. Wupper Çayı'nm yatağında taşlar yok; çağıltısız, sessiz sessiz akıyor, kuşlar ötüyor! Mirza, teybin düğmesini çeviriyor, Kürtçe bir türkü yaiıyor ağaçlann yaprağını, kanşıyor kuşlann sesine!.. Mirza, "Bu Kürtlerin yanık türküleridir. Biz ezildiğimiz için türkülerimizin çoğunda vardını isterler" diyor ve rürkünün bir dörtlüğünü Türkçeye çevıriyor: Bizim de gözümüz var Bizim de kulağımız var Sizbı Deyiniz varsa bizim de var Ne istiyorsaoız biz de onu istiyornz!.. Mirza sövleşımizı şöyle bağlıyon "Yasaklaıia büyüdük. Süryanice konuşmak evde ve okulda yasakü. Türkçenin dışında konuşmak yasakn. Ama konuşmadan yaşamak ohır mu? Annem babam tek keiinıe Tûrkçe bümiyorduL Yaşamım boyunca Türkiye teloizyonlanndan ve radyoiaruıdan Kürtçe ve Süryanice bir müzik çalınmadL Devlet tekvizyonunda kendi düimizde bir bavramunız bile kutiannıadı. .\lmanya'y^ geldiğim y ıllardaydı, Alman radyosunda Süryanice bir müzik dinledim. Duy gulandım, oturdum hungfir hüngür ağUdun!-" aynldım Basıbirin'den ayrümalar birbirini izledi körti talih beni az gilüm, uz gittim vardım bir yeriere adına Ahnanya derler iş buldum çauştmı ydlar boyu Kıyısında VVupper'in evim oldu Milliyetler mozaiginden gelen ben Sarmatayıp rüm insanlan bir büyük sevdada Senin vatandaşbğma vurgunum evreni yansılay an yıldızcık güzelim dünyamız - Almanya'da aradığını buldun mu? - Bir nefes aldım, rahatladun. Kaybet- tiklerimi anyorum; Kürt'ü anyorum. Arap'ı anyonım, Türk'ü anyorum. Burada hor- lanmıyorum. lşçı olarak geldim. Sendı- kalara girdım. polıtıkaya atıldım, uzun yıl- lar Sosyal Demokrat Parti'de (SPD) çalış- tım, yazarlar arasma katıldım. Şimdi, yö- remizdeki Işçi Yazarlar Birliği"nın şube baş- kanıyım. Almanya bana hiçbir kısıtlama getirmedi. Ben Almanya'da yabancı ola- rak yaşamadım, Mirza olarak yaşadım. Kimse bana gâvur demedi. Gâvur keli- mesi burada anlamını yitirdi. - Almanya'yı yurt tuttun öyle mi? - Evet, buraya kök saldık. Gelinim Al- man, torunum Alman mı, Süryani mi? Oniversite öğrencisi olan kızun bir Al- manla evlenecek. Oğlumun biri Almanla yaşıvor. Türkiye"de evimiz vardı, yıkıldı. Tarlalanmız sahipsiz kaldı. Moskova'da Nâzun Hikmet'in mezannı gördüm de Türkiye'de babamın mezannı göremedim. Gitmek için kendıme güvenemiyorum. Eşı Mecide evlenince 1968'de Alman- ya'ya gelmış. Köyüne hiç gitmemış. "Bir defa doğduğum Kelboran köyünü görmek isterdim, özledim. Kürtler arasında büyü- düm. O nedenle hep Kürtçe konuşurduk. Türkçeyi okulda öğrendim. Bizim köyde hem kilise vardı hem de cami vardı. Müs- lümanlar camiye, biz kiliseye giderdik. Kö- yümüzün yansı Süryani,yansı Sünni Kürt- tü" diyor. Süryaniceyi çocuklanna neden öğretemedığıni şöyle dıle getiriyor' "Ben Süryaniceyi çat pat biliyordum. Eşim as- kere gkMnce kayım-aBdemden öğrendim.Bu- rada hep Almanlarlattişkimizoldu. Çocuk- lar çocuk yu>l asına gittikkri için Abnanca öğrendiler." Sürecek VAN VE ŞIRNAKTAKİ OLAYLARDA 10 YARALI Mayın paüamasından 39 kamyona saldırıda 2 kişi öldü Yurt Habeıieri Senisi - Van'ın Başkale ilçesinde yola döşenen mayının patlaması sonucu 1 kişi öldü, 1 kişi de yaralandı. Ölenin sürücü Nedhn Atabey olduğu öğrenildi Atabey'in ağrr yaralanan kardeşi Hamza Atabey de Van Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Şıraak'ın Kumçatı Köyü yakınlanndan Çudi Dağı'na de\Tİyeye • çıkan 10'u korucu 11 kişinın bindiğı traktör de mayına çarptı. Patlamada Şeref Yıldırun ve Ahmet Demir olay yerinde ölürken Mehmet Demir, Emin Demir, Omer Benzer, Adile Cengiz, Abdullah Cengjz, Reşit Yılmaz, Sabri Yılmaz, Ramazan Yapar ve Nurettin Yıkünm ağır yaralandı. Yaralılar Şırnak'ta tedavi altına alınırken bölgeye takviye güvenlik güçleri gönderildi. Ote yandan Van'ın Çatak ilçesinde de bir kamyonete düzenlenen silahlı saldında 2 kişi öldü. llçe merkezinden Korulu Köyü'ne giden Azmi Hasar yönetimindeki plakası belirlenemeyen kamyonete otomatik silahlarla saldın düzenlendi. Olayda araç sürücüsü Azmı Hasar ile Emin Yurdagül öldü. Güvenlik güçleri, olayın eski bir husumet nedeniyle meydana geldiğini açıkladı. Yetkililer, olaydan sonra gözaltına alman iki kışinin sorgusunun sürdüğünü belırttiler. KARTAL EMUDEKİ SİLAHLI SALDIRI Ağır yaralanan Şebnem Serttaş yaşam mücadelesine yenildi Istanbul Haber Senisi - Kartal Endüstn Meslek Lisesi'nde okuldan atılan eski öğrenci MuratKurt'un silahlı saldınsı sonucu ağır yaralanarak kaldınldığı hastanede 15 gündür yaşam mücadelesi veren Şebnem Serttaş dün sabah öldü. Serttaş. aılesı ve arkadaşlan tarafindan son yolculuğuna uğurlandı. Özel Umut Hastanesi Başhekimi Operatör Dr. Şerafettin SKTİtaş, 15 gündür koma halınde olan Serttaş'ın son iki gündür süreklı olarak ağırlaştığını belirtti. Serttaş'ın öncekı gün uygulanan tedaviye hiç yanıt vermediğini belirten Dr. Sivritaş, "Beyin arnkdirektifvermediği için organlan direncini yitirdi ve maalesef genç kızımız hayatma son noktayı koydu" dedı. Sivntaş, Serttaş ailesınin, kızlannın organlannı bağışladığını ancak bu durumda organlann alınmasının söz konusu olmadığını söyledi. Dr. Sivntaş, Şebnem Serttaş'ın hastane masraflannm SSK, Mılli Eğitim Müdürlüğü, Sağlık Müdürlüğü ve Umut Hastanesı'nce karşılandığını da kaydetti. Serttaş, Yenimahalle Çamii'nde kılınan ikindi namazının ardından toprağa verildi. Kartal EMUde 13 Mayıs'ta meydana gelen olayda, okulun eski öğrencisı Murat Kurt (18). din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Hüseyin Ağuman ve Serttaş'ı kurşunlamıştı. Olayda, öğretmen Ağırman hayatıru kaybetmiş, Serttaş ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldınlmıştı. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Orhan Veli Mucizesi 13 Nisan 1914'te doğduğuna göre, yaşıyor olsa Orhan Veli bu yıl 85 yaşında olacaktı. 1950'de öl- düğünde 36 yaşındaydı. Ülkemizde (belkj başka yer- lerde de) genç şair yaşı sayılan otuzlu yaşlarda bir ülke şiirinin en derin yataklanndan birini açmak. en sağlam temellerinden birini oluşturmak, ancak "mu- cize" sözüyle nitelenebilir. 85. dogum yılıyla ilgili olarak TV2'de bir program yapıldı. Başkaca bir etkinlik anımsamıyorum. Bu gi- bi yıldönümleri, etkinlikler düzenlenmesi için elve- rişli durumlardır. llkokullardan üniversıtelere kadar, eğitim kurumlannda bu yıldönümü nedeniyle Or- han Veli şiiri konusunda eğiticı çalışmalar yapılabi- lir, toplantılar düzenlenebilir. Yazar örgütlen, sunu- lacak bildırilerin kıtaplaşacağı toplantılar düzenle- yebilir. Gazetelerde, dergılerde, Orhan Veli şiiriyle ilgili, ciddi, emek ürünü özel sayılar ve sayfalar ya- pılabiiir... Orhan Veli şiirini yeterince tanıyor muyuz? Ben- ce, ne yazık ki hayır... Bu şiirlerden kımileri ezbere bilinse, kimileri neredeyse "darb-ı mesel" gibi ye- ri geldikçe kullanılıyor olsa da, bu şıir (ve şairi), ye- terince bile degil, belki hiç tanınmıyor... Çünkü, il- gi değer bir iki monografi, ya da dergı sayfalannda kalmış, çoğu da anı nıteliğinde yazılar, değıniler dı- şında, bu "mucize" şaire ilişkin, derinliğine, kap- samlı bir inceleme anımsamıyorum... 1936-38 yıllannda Variık dergısinde, demek ki şair 22-24 yaşlanndayken, kımilen Mehmet Ali Sel takma adıyla yayımlanan koşuklu ve uyaklı şiirler hangi kaynaklardan beslenıyor? "Oarisfys "gtbi eş- siz güzellikte bir şiir öyle bir yaşta nasıl yazılabilır? Genç Orhan Veli'nin hece şiirimızle ve Fransız şi- iriyle ilişkileri nelerdir? Ronsard, Baudelaire vb. te- malan nasıl oluyor da böylesine Türkçe tatlarla şi- ir kalıplanna dökülebiliyor? Orhan Veli sadece bu ilk şiirieriyle bile kalsa, Necip Fazıl ya da Dıra- nas'tan daha az önemli olmayan bir şairimiz ola- rak çağdaş şiirimizde yer almaya hak kazanırdı... Ne yazık ki bu ilk şiirler yeterince bilınmiyor... Sözünü ettiğım bu ölçülü uyaklı şiirtenyle henüz ergen denecek bir yaşta Türkçe'nin yumuşaklığı- na, o yaşlarda edinilmesi güç bir entelektüei derin- lik ve duygu yoğunluğuna ulaşmayı başaran şair, aynı dönemde yine Variık dergisi ve başka dergi- lerde yayımlanan, kimileri sağlığında basılmayıp ölümünden sonra "Bütün Şiirleri" içinde yer alan koşuksuz ve uyaksız şiirierie, şiirin ve dilin bambaş- kasulannaaçılmaktadır... Bunlardan ilkini, "Pazar Akşamlan"n\ okurken, Türkçe'nin içe işleyen saf- lığı, konuşma dilimizın her türlü "retorık"\en arın- mış yumuşaklığıyla şu anda da ürperiyorum: "Şimdi kılıksızım, fakat Borçlanmı ödedikten sonra Ihtimal birkat da yeni esvabım olacak Ve ihtimal sen Gene beni sevmeyeceksin... Bununla beraber, pazar akşamlan Sizin mahalleden geçerken ^~ Süslenmiş olarak Zannediyormusun ki ben de sana Şimdiki kadar kıymet vereceğim..." Bir dilin sözcükler, sadece sözcükler demek ol- madığını nasıl anlatmalı? Halk insanlannın konuş- malanna, deyimlere, cümle yapılanna, tonlamala- ra kulak kabarttığımızda, ancak o zaman bir dilin ne olduğunu sezinlemeye başlayabiliriz... Orhan Veli bunu çok genç bir yaşta sezinlemiş ve çağdaş şiirimizin en temelınde yer alan o ölümsüz şiirleri böylece oluşturmuş... Yahya Kemal'in bir sözünü daha önce başka yazılanmda da yinelemiştim: "Bu dilağzımda annemin sütüdür..." Orhan Veli'nin şi- irleri o tür şiirierdendir... Puşkin mucizesini anlıyorum... Hakkında o ka- dar çok araştırma, inceleme var ki anlamamak mümkün değil... Nâzım mucizesini de, birçoğu son derece öznel anı vb. nıteliğinde de olsa, hak- kında yazılanlarla bir yere kadar anlayabiliyoruz... Fakat "Veli'nin oğlu"nun öylesine kısa bir sürede yaratabildiği dil ve şiir mucizesi, henüz gizemini koruyor... Onu dünya şairierinden en çok (iki yüzün- cü doğum yılında Rusya'da ve başka ülkelerde anılmakta olan) Puşkin'e benzetiyorum... Yaklaşık olarak aynı yaşlarda, çok genç bir yaşta yaşamdan aynlmış, buna karşılık anadillennın belkemığını oluş- turan şiirler yazabılmiş iki "mucize" şair... Orhan Veli ve şiiri. Türkçe yaşadığı sürece, hep genç ve ölümsüz kalacak... 24 Mayıs'ta başlamıştı TSK'nin Efes-99 tatbikab sürüyor tZMTR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 24 Mayıs'ta başlayan planlı tatbikatlanndan "Efes- 99" 11 Haziran'a kadar sürecek. Kara, denız. hava kuvvetlen ve Jandarma Genel Komutanlığı birliklerinin katılımıyla Doğanbey-Seferihisar bölgesinde gerçekleştirilen tatbikata ilişkin Basın Bilgi Merkezi'nde brifıng veren Hv. Kont. Albay Şemsettin Cevheroğhı, tatbikatla ulaşılması planlanan hedefleri şöyle açıkladı: "Süahlı kuvvetlerin uyguladığı çeşitü alarm şeldllerinin ilan ve uygulama usullerini denemek, müşterek harekâbn komuta kontrol usullerini denemek ve geüştirmek, çeşitli sınıf ve silahlann bir arada, müştereken kuUamlma usuRakrik ve tekniklerini geliştinnek, müşterek harekâtta görev alacak birtik ve karargâhlann eğjtimlerini geBştirmektir." Tatbikatın Cumhurbaşkanı Süley man DemireL Başbakan Bülent Ecevit, Genekurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Krvnkoğlu. Mılİı Savunma Bakanı Etikmet Sami Türk, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramira! SaBm Dervişoğhı. Hava Kuv\'etleri Komutanı Orgeneral Ilhan Kıbç, NATO Güneydoğu Avrupa Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Edip Başer ve diğer Türk ve yabancı general. amiral ve subaylarca da izleneceği bildirildi Cevheroğlu. "Tatbikatta 180 sorti uçak. 20 heukopter. 55 muhtdif gemu 80 bot, 21 tank,19ZMA/ZPT,1310 muhtelif araç ve 8 bin 343 çeşitli riirdeki silah kuUamlacakar" dedı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle