23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 MAY1S 1999 CUMA DIZIYAZI •*** 6 Çok ralıatız, çünkü burada şeyh yok' .öln kentinin çok tanınan yörelerinden biri olan Nippes'te oturan yabancılann yüzde 55'i Türkiye kökenli. Yunanlılann oranı yüzde 5.5. Nippes nüfiısu içinde, 0-14 yaş arasındaki çocuklann oranı Almanlarda yüzde 11, yabancılarda bu oran yüzde 18.6. 65 yaşından fazla olan nüfüsun yüzde 19.8'i Alman, bu dilimde ise yabancılann oranı yüzde 2.9'da kalıyor. Resmi verilere göre Köln'deki 29 cami ve medresenin 6'sı Nippes'te bulunuyor. Köln'ün merkezi sayılan Nippes, Türkiye kökenlilerin yoğunlukta olduğu bir yerleşim merkezi. Köln Ford fabrikalannın ve işçi yurtlannın bu yöreye yakınlığı bu yoğunluğu etkileyen önemli bir etken. Burada, her gûn kurulan Nippes meyve ve sebze pazannın hem alıcısının hem de satıcısının büyük çoğunluğunun Türkiyeli oluşu yöreye başka bir renk katıyor. 10 yıldır Nippes'te oturan sosyal bilimci Uğur Pekin Nippes'i şöyle yorumluyor: "Burasu kentin yaşanabilecek en güzel yörelerinden biridir. Köln'ün her gün kurulan tek pazan Nippes pazandır. Bir özeUiğiyte de gfinün her saatinde ne ararsan bulunur. ucuzdur. Çok kalabahk olur. Evden kapıya çıkınca birçok tanıdıkla karşılaşma olanağj vardır. Bunu Almanlar da söyler. Cumartesi günleri Tiirk çorbacısında Alman arkadaşlarla buluşur. sohbet ederiz. Hafta sonlan kfiltürel faaliyetler eksik olmaz. O nedenle Nippes'te oturma tercih edüir." Mardinlı Süryani '" Marauge Çelik de Nippes'te oruruyor. Nippes'in evieri, sokâklan yûz yıl öncenin izlerini taşıyor. Evlerin, tarihi yapılann eski gûzelliği, mimarisi bozulmadan restore edilmiş, kimileri de korunarak öyle kalmış. Marauge Çelik, iki araba yan yana geçemeyecek tek yönlü ve dar sokakta, bir evin ikinci katmda oruruyor. Evin duvan Süryani inancına ve geleneklerine göre süslenmiş. Duvarda iki asker fotoğrafı asılı. Bunlann kim olduğunu sorunca Marauge Çelik "Oğullanm" diyor, ama sözünü bitirmıyor ve yıllarca içinde taşıdığı burukluğu açığa vuruyor: "Ben dört yıl askerük yaptun. Gayrimüslim olduğum için siiah vermediler, ama çocuklaruna veriyorlar" dıyor. Marauge Çelik. 1924'te. Mardin'in 25 hanelik bir Süryani köyü olan Dersaüp köyünde doğuyor. Köyde, onun döneminde okul yokmuş, sonra da olmamış. Bu yüzden okula gidememiş. Üç kiliseleri. bir papazlan varmış. Bir evin bir oğlu olan Marauge Çelik Almanya'ya 1980'degıtmış. "Benim yedi çocuktan altısı Almanya'daydL fşçi aiksi olarak eşimle buraya geldim. iltica ettik" diyor. şeyh iki halkı birtolrine nasıl dtişürüyor? Marauge ve eşi Türkiye geleneklerini. köy konukseverliğini hiç yitırmemişler. Çay. ayran, meyve biri gelip biri gidiyor. Ardından Mardin yemekleri. Ama taze soğaru Nippes Pazan'ndan. Dışanda hava güzel, güneş pınl pınl... Ortalık sessiz, evin Süryanilerin cenazesinden bir görûntü. yaşlı kiracılan öğlen uykusunda. Biz, Marauge Çelık'le Mardin de yaşadığı acı tatlı günleri konuşuyoruz. Yeterlı Türkçesi olmadığı için sorulanmı yanıtlarken zorluk çekiyor, ama söyledikleri de yeterli ve ilginç. - Köyünüzü, kentinizi bırakıp niye AlmanyaYa geldiniz? Doğup büyfidüğünüz yerier size dar mı geMi? - 1960'lara kadar çevremizdeki Sünni - Kürt köyleri halkıyla aramızda hiçbır sorun olmadı. tyi geçindik, dosttuk. Sonra bozuldu. Yakın bir Sünni köyüne Şeyh Halil geldı. Gelmez olaydı. bizı birbirimize düşürdü. "Süryanilerin yemeklerini yemek Şeyhten çalgılı düğün yasağı Marauge Çelik'le, Süryanilerde evlilik yasamı üzerine konuşuyoruz, 50 yılı aşkın birlikte olduklan eşinin yüzüne bakıyor. îkisi de yaşlı, rahatsızlıklan var, ama yine de eski günleri haürlıyorlar. Birbirlerine tutkunlar. Evlenirken, düğün yaptımz mı diye sorumu, Marauge şöyle yamthyor - Yapök! Ama şeyh geldıkten sonra çalgı yasak oldu. -Şeyh Hıristiyan köyfine ne kanşryor? - O şeyhtir!.. O ne derse o olur. - Hiç karşı çıkmadııuz mı? - Aaaa... kolaysa sen git karşı çık! - Karp çricsaydmız ne ohırda? - Bizi çiğnerdi. - Köyünüzü özfemiyor rousunuz? - Çok seviyordum!.. Ama böyle olunca ne istiyorum ne de seviyorum. Malım mülküm olmaymca, tarlam benim olmayınca nasıl seveceğim? - Anıbnnız nrada kaklt, atfa>nmn meran oraHa degOmi? EUerini kaldınp masaya vurup bir ah çekerek bunık bir sesle şöyle dedi: - Onlar orada kalsın!.. Allah rahmet etsin yeter onlara. kaçınrlardı. Bir daha onlan göremezdik. "Eskiden seyhe çalısıyorlardı. simdf karakola çalışıyorlart" - Hükümet yetldMlerine haber vermez miydiniz? - Bize yapılan baskıyı devlete bıldırirdik. Ama bizi ciddiye almazlardı. Şeyh Halil'in önünde milletvekilleri secde ederdi. Derdimizi dost Kürtlere anlatırdık. Onlar da şeyhten korktuklan için bir şey diyemezlerdı. Bu durumda kaçmak haramdır, topraklanna ayak basmak haramdır" diyordu. Bizim köylerde köpekler vardı. Bunlann bile bastığı yerlere basmanın haram olduğunu söylüyordu. Çevrede yaşayan halklar arasına durmadan düşmanlık aşılıyordu. Korkudan köyümüzden dışan çıkamıyorduk. Bir gün Şeyh Halil'in kardeşi bizim köye gelerek eşeklerimizi ve insanlanmızı istedi. Evinin gübresini tarlaya dökmek için Şeyh Halil'in emrettiğini, gübreye Müslüman elinm sürülmesinin doğru olmadığını söylediğini bıze aktardı. Emrini yerine getirdik! Köyümüzün yakınında bir çeşme vardı. Kadınlanmız, kızlanmız su taşırlardı. Şeyhin adamlan pusu kurarak beğendıklen kadınlan. kızlan zorunda kaldık. Yoksa hiçbir sıkıntımız yoktu. - Cinayetle sonuçlanan ofaylar yaşadınız mı? - Evet, benim hanımın amcasınm oğlunu bağ beklerken öldürdüler. Kimse yakalanmadı. Allah'a çok şükür biz kaçtık da kurtulduk. - Şimdi köyünüzün dunımu nasıL kaç evkaldı? ' - tki ev kaldı. Onlar o zaman Şeyh Halil'e çalışıyorlardı, şimdi ölmesinler diye karakola çalışıyorlar, yiyeceklerini veriyorlar. Süryani olan köy muhtan koruculan da besliyor. - Dd eve bir muhtar öyle mi? - Evet, köyü bekliyor. - Muhtar köyde nasıl yaşıyor? Cetiri var mı, zengin mi? - Nereden geliri olacak, biz bakıyoruz. Bir defa muhtar buraya gelmişti, ben 1000 mark verdim. Muhtann oğlu kızı burada, onlar da para yolluyorlar. Yani köyü terk edenlerin hepsi köye baksm diye muhtara para yolluyorlar. O da köye gelenlere yemek veriyor, onlarla iyı geçinmeye çalışıyor. - Köyünüzü terk edenler hangi ulkelere göçtüler? - Almanya, Hollanda, tsveç, Fransa gibi ulkelere gittiler. - Herhalde eviniz. canlı mabnız, taıialannız vardı. Ne oldu, onlan satonız mı yoksa öyle kaldı mı? - Öyle kaldı. Kimse ekip biçmiyor. MardinB Süryani Marauge Çelik de Nippes'te otunıyor. Nippes'in evieri, sokaklan yüz yıl öncenin i/Jerini taşıyor. Evlerin, tarihi yapılann eski gûzelliği, mimarisi bozulmadan restore edilmiş. kimileri de korunarak öytekahnış. Marauge Çelik, iki araba yan yana geçemeyecek tek yönlü ve dar sokakta, bir evin ikinci katmda otunıyor. Evin duvan Süryani inancına ve geleneklerine göre süslenmiş. Bizim 200 dönüm toprağımız vardı, tarlalar aros yatıyor. Burada başımızdan geçen bir olayı anlahnak istiyorum: Bizim köyden fakir Süryani komşulardan biri paraya sıkışınca tarlalanmızdan birini Sünni köyünden birine çok az bir paraya satmış. Biz bunu duyunca ona para yollayarak gidip parayı verip tarlayı geri almasını ıstedık, kendisine de aynca para yollayacağımızı belirttik. O parayı alınca şeyhin imam olan yeğeninin yanına "şeriata" gidiyor. Tarlayı gen almak istedığinı söyleyince imam "Şeriat yasalanna göre devlet Müslümandır. Bu topraklar da Müslümanlara aittir" diye fetva çıkanyor. Bunun üzerine tarla onlarda kaldı, yolladığımız paralar da yendi gitti. Evdeki eşyalanmızı satsaydık bizim için bir servet olurdu. Onlann ne olduğunu bilmiyoruz. Almanya'ya üstümüzdeki elbiselerimizin dışında bir şey getirmedik. Şeyh tarafindan köyümüz lanetlendiği için şimdiye kadar boş evlerimize yerleşen kimse olmadı. "Hırlstiyanhktan başka dln kabul etmem" - Müslümanlarla aynı topraklarda uzun yıilar birlikte yaşadınız. Müslüman ohnayı hiç düşünmediniz mi? - Yok, Allah göstermesin! Ben Hıristiyanlıktan başka din kabul etmem. Kalktım kendımı Hınstiyan olarak gördüm. Boyle doğdum böyle büyüdüm,-0 şeyhi gördükten sonra ben bir daha Hıristiyan oldum. Ama buradaki Müslümanlarla iyi geçiniyoruz. Çünkü şeyh yok. Çocuklanmın düğünlerine geldiler, biz onlann düğünlerine gitrık. Ba>Tamlarda bırbınmize gıder geliriz. - Köln'de Süryani kiliscsi var mı? - Var, evimizin yakınında. Bir Katolık kilisesini alıp tamir ettik. Pazar günleri gidiyorum. Kilisenın bir salonunu kahve gibi kullanıyoruz. - Almanya'yı seviyor musunuz? - Ne yapalım. burası benim için daha rahat. Kimse bana 'Neden Hıristiyansın' diye sormuyor. Eşitlik var. Türkiye böyle olsaydı hiç gelir miydim. Yerimiz hoştu. Köyümden çıkalıdan beri hiç gitmedim. Şimdi istersem Türkıye'ye giderim, ama kıymetim yok!.. Hakaret ederler. - Burada hangi dili konuşuyorsunuz? - Süryanice konuşuyorum. Almanca bilmıyorum. - Alman komşulannızla ilişldleriniz nasıl? - Ne onlar benimle konuşuyor ne de ben onlarla konuşuyorum. Çünkü onlar Süryanice, ben Almanca bilmiyorum. Marauge Çelik'in Almanya'nın çeşitli kentlerinde yaşayan çocuİdan Alman vatandaşı olmuş, ama bir kendisi olmamış. Nedenini sorduğumda. mallannın Türkiye'de kaldığını söyleyerek "Tartalanmın tapusunu şu karşı dolabm gözünde sakhyorum" dıyor Sürecek NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net Mahkûmiyetim nedeniyle çok sa- yıda mektup, telefon ve e-mail me- sajları aldım. Gazetecilik adayı öğ- rencilerden başlayarak çeşitli parti- lerin ve sivil toplum kuruluşlannın temsilcileri destek ziyaretine geldi- ler. Gazeteci meslektaşlanm, mesle- ğin şanına yakışır dayanışmada bu- lundular. Bulunmayadevamediyor- lar. Ceza nedeniyle bir burukluk ya- şarken bu mesajlar ve yazılar nede- niyle umutsuzluğum umuda dönüş- meye başladı. Beklentim bu dayanışmanın sür- mesi; çünkü belki de bu havanın et- kisiyle "düşünce özgüriüğü" önün- deki engellerin en azından bir kısmı kaldınlabilir. Bana gösterilen deste- ğeteşekkürediyorum. Bunun basın ve düşünce özgüriüğünün önünün açılması için bir fırsat olmasını dili- yorum. Gönderilen destek mesajları ve mektuplardan bugün birini sizlerle paylaşmak istiyorum. Emekli Cum- huriyet Savcısı Rahmi Özel, mektu- bunda soruna yargı kurumlan açı- Bir Hukuk Adamının Mektubu... sından bakıyor. Özel'in mektubunu özetle yayımlıyorum: "21 Mayıs 1999 tarihli 'Gazetecilere Sitem' başlıklı yazınızı dikkatle okudum. Ben deyalnızca medyaya değil, bü- tün yasa uygulayıcılanna sitem edi- yonım. Yasa uygulayıcıları, genellikle 1980 yılmdan sonra Türk-lslam Sentezi doğrultusunda şartlandı. Yasa uygulayıcılan derken bütün yü- rütme ve yargı erkindeki yetkilileri kastediyorum. Bütün suçu yasama organına yüklemek doğru değil. Bir düşünürün dediği gibi kötü yasa, iyi yasa yoktur; iyi uygulayıcı, kötü uy- gulayıcı vardır. İyi uygulayıcı, kötü yasayı iyi hale; kötü uygulayıcı iyiya- sayı kötü hale getirebilir. Türkiye'de geneldurum, yasa uy- gulayıcılannın olaylara Türk-lslam Sentezi'nden etkilenerek, çağdaş ve evrensel hukuki değerleri gör- mezlikten gelerek, katı, şekilci ve papağan kuşuyöntemiyle kalıpçı bir gözle eylemleri değeriendirmeleri. Sizin bütün suçunuz bence araştı- rıcı ve sorgulayıcı olmanız. Yazar olun, bürokrat olun, rahat koşullar içinde yaşamak istiyorsanız güçlü- ye boyun eğecek, güçsüzü ezecek- siniz. Türkiye'de yaşamın temelya- sası bu! Ben 38 yıl savcılık görevim- de güçlüye boyun eğmediğimden sicilimle uygun olmayacak şekilde defalarca sürgün edildim. Türki- ye'de doğru yolu seçmek, yaşamda patika yolda yürümeyi kabul etmek demek. Dosyanızın içeriğini bilmediğim- den mahkeme kararının yasalara uygunluğunu tartışmak durumunda değilim. Ancak mahkeme kararının, 'lleride sanığın suç işlemeyecegi ko- nusunda bir kanaat oluşmadığın- dan' cezanın ertelenmesine gerek görmediğibölümünün hukuka aç/k- ça aykın olduğunu söylemek için dosyayı incelemeye gerek yok. Sı- radan, mantıklı düşünen bir insan olmak yeter. Hukuk, geniş anlamda mantıklı düşünmek demektir. Size atılan suç- lama, gerçek demokrasilerde olma- ması gereken fıkirsuçudur. Toplum- sal ve siyasal değişimlere göre, bu- gün suç olan fikiheryann suç olma- yabilir. Erteleme sınınnı aşmayan her fı- kir suçu cezasının ertelenmesi, ev- rensel hukukun doğal sonucu. Ma- halleyi bezdiren, birçok kez hırsızlık eylemi yapanlar gibi ertelenmeme işlemine tabi olmanız, sizi aşmakta, Türkiye'deki adalet sorununun ma- saya yatınlmasını gerektirecek top- lumsal bir vakıa halini almaktadır. Adalet, çetelere, hazineyi soyan- lara yetehnce etkili olamıyor. Yazar- lara, çizerlere ise etkili. Çünkü yazar kaçamaz; yazısı dosya içinden kay- bolsa dahi yeniden temini kolay... Sayın Çalışlar, siz suçlusunuz. Ka- rar gecesi TV kanallannt gezindim. Etrafınızda 'Milletsizinlegururduyu- yor1 diye bağıran ya da 'Tekbir' diye seslenen, vatanı kurtaran aslanlar yoktu. 38 yıl Ankara'da, Izmir'de, Ana- dolu'nun birçok kentinde savcılık yaptım. Türkiye'de Batılı anlamda adalet işleyişine tanık olma- dım...Eğerhâkimlik ve savctlığı ben anayasanın, yasaların ve vicdanı- mın, genel hukuk nosyonu ve kültü- rümün gereğine göre yapacağım derseniz, başınız derde girebilir. Sürgün edilebilir, disiplin soruştur- malanna uğrayabilirsiniz. Adalet sağlam işlese Türkiye'de sorunlar azalır. Sağlam işlemediği için sorunlar çoğalıyor. Allah kolay- lık versin." Bir hukuk adamının 40 yıllık mes- lek deneyiminin sonunda yaptığı tespitler. Benden aktarması... BIRBAKIMA SERVER TANİLLÎ Mustala Ekmekçi'ye Mektup Sevgili Ekmekçi, 21 Mayıs 1997, senin aramızdan aynldığın tarih- ti. Takvime bakıyorum, tam iki yıl geçmiş aradan Dostlannın ve okurlannın gönüllerinde yerin eski sı- caklığını sürdürüyor. Hemen söylemeliyim: Yerin de doldurulmuş değildir. Kolay mı halk için gazeteciM yapmak? Şimdi gazetesi^radyosu, televizyonu ik "medya" dedikleri şey, ayn bir âlem. Anlaşılır gib değil! Bu konuda -hatırtayacaksın- dilimizde cidd araştırmalar yapılmıştır. Ama içlerinde, en sorgula- yıcı olanı, senin çok sevdiğin Varlık Özmenek'in Tez Yayınlan'nda- birfcaç ay önce yayımlanmtş Med- ya Terörizm'i galiba. Bu baştan aşağıya sorumluM timsali kalem, 36 yıllık bir meslek yaşamının sonun- da bir sav atıyor ortaya: "Karan, bu kitabı okuduk tan sonra okuyucular verecek. Ve vermelidiher de.. Onlar ki, Medya Terörizm'in hem hedefi, hem ko- nusu, hem sanrğı, hemyargtcıdırtar... Kürsüyü kur sunlar. Bu kitap, Iddianame 'nin önsesi olabilir..." di yor. Bu eser üzerinde ayn bir yazıda duracağım, dur malıyım da. Bugünkü yazının konusu, sana bir mek tup kaleme almak. Ölümünün ilk yılında böyle yap mıştım ve her yıl sürdüreceğimi de vaat etmiştim. Bu yılki de işte bu satıriar... • Tadı tuzu kalmamış bir dünyadan yazıyorum. Nâ zım Hikmet, hatıriayacaksın, YirmindÂsra Da/rad lı anlamlı bir şiirinin bir yerinde. "ve son gülecekle ri güzel gülecek olan Yirminci asır" der, iyimser di zelerle bitirir şiirini. Bir yüzyılın üstelik son yılında dünyaya ve Türkiye bakıyorum da, tahmininde ya nıldığını görüyorum büyük şairin. Milliyetçi, cemaatçı, etnik ya da dinsel rekabetle rin zaten bölüp parçaladıklan dünyamız, yeni bi yüzyıla savaşsız girecek gibi değil. farihin cilvesim bak: Yüzyılın başındaki Birinci Dünya Savaşı, Bal kanlar'da bir krvılcımla başlamıştı; yüzyıl biterken dı orası tutuşmuş halde. Mide bulandıncı bir rastlantı! Dünya böyle de, Türkiye'nin tadı tuzu yerinde mi' Senin de üstünde durduğun bir konuydu: 12 Ey lül'ün, yani düpedüz faşıst bir rejimin önayak oldu ğu ve ona uşaklık edenlerin de kaleme aldıklaı "1982 Anayasası" ile yeni bir yüzyıla girmek, yüz kızartıcı olur; çağımıza yakışır yeni bir anayasanı yolu açılmalıdır, diyorduk. Söz konusu metin, üste lik yığınla gericilik örneği kanunlara dayanak oldu Terörle Mücadele Kanunu onlardan biridir. Amac da, "terörlemücadele" değil, fikirtartışmasınıboğ maktır. Şimdi, Sevgili Ekmekçi, sana vereceğim listey bak: En son Oral Çalışlar, Kemal Burkay ve Ab dullah Öcalan'la -yıilar önce- yaptığı bir röportaj dan ötürü bir yıl hapse mahkûm edildi. Adamın yap tığı, sadece gazetecilik, yani halkı bilgilendirmek. A ma malûm kanundan ötürü "cezayı mucip" bu! Öyle olunca, özgür gazetecilik istenmiyor, deme yanlış olur mu? Aynı kanundan dolayı, Muzaffer llhan Erdos da, birkaç yıl önce çıkardığı Üç Sivas adlı krtabıylf üstelik yazdıklan imlâ kurallan dışında okunara^ hapse mahkûm oldu. Akın Birdal da davalı. Ve Türkiye'nin bir şöhreti de, "dünyanın en fazl gazeteci hapseden ülkesi" olması. Kime onur verir ki bu? Ben sana iç açıcı şeyleryazmak isterdim ülkemi üstüne. Ama aranıyorum da bir ömek bulamıyc rum. İç karartıcı şeyler hepsı de, umut kıncı. Sonur da, karamsar olup çıktım sevgili Ekmekçi. Nasıl olmam? Sen dahayaşarken, kaygılanırdururdun "CHPb ellerde değil" diye. İşte o eller sayesinde, 18 Nisa seçimlerinde koskoca parti barajı aşamadı ve paı lamento dışında kaldı. Düşünebiliyor musun? G€ çen cumartesi bir olağanüstü kongrede yeni bir g« nel başkan seçildi partıye. Altan Öymen, dürüst k şi. Ama herkes gibi o da, hem de ertesi sabah göı dü ki, parti aslında bir mafyanın elinde. Nasıl kurtî nlacak CHP bu ellerden? Attan Öymen'i de, herkesi de düşündüren bu şirr di! Asıl haberimi sona sakladım sevgili Ekmekçi: 1 Nisan seçimlerinde birinci parti, Bülent Ecevit'in [ SP'si oldu. Karaoğlan eski Karaoğlan değil, ama b liyorsun bir aydın kişiliğı vardır Ecevit'in. Haberin d( vamını dinle: DSP'yi hemen izleyen, öyle olduÇ için de kendisiyle koalisyon zorunlufuğuna yol açe parti hangisi biliyor musun? MHR sevgili Ekmekçi, MHP! Düşünebiliyor musun Türkiye'nin gelip durduC noktayı? Türk-lş'in mücadelc anlayışına eleştîri Istanbul Haber Servisi - Hava-Iş Sendıkası Merkez Yönetim Kurulu. üyesi ol- duğu Türk-Iş yönetıminı temel sorunlan çözmek için mücadele yenne "hü- kümet koridorlannı aşın- dırmakia" suçladı. Hava-Iş Genel Merkez Yönetim Kurulu'nca yapı- lan açıklamada. Türk-Iş yönetimimn mücadele an- layışı eleştirild^. Açıkla- mada, Hava-Iş Sendika- sı'nın, öncekı gün ımzala- nan toplu iş sözleşmesini, kendi üyesinin gücü ve ira- desiyle ücret. sosyal hak- lar, çalışma koşullan bü- tünlüğünde ve işkolunun özelliklerini temel alan bir anlayışla masa başında so- nuçlandırdığı voırguiandı. Türk-lş yönetiminin mü- cadele anlayışına gönder- me yapılan açıklamada, "İşçi sınınnın önüne set çe- ken, ortak birlikte müca- dele>ireddederektemel so- runlan çözmek için müca- dele yerine bakanlık kori- dorlannı aşuidırmanın ÇH kar \ol olmadığı bu dönem net şekilde ortaja çıknuş- dr" denıldı. Hava-lş açıklamasında, 17 dönem toplu ış sözleş- mesinin detaylan da açı] landı. Buna göre, ücretle de sağlanan "ilk 6 ay iç mevcut ücrete yüzde30a 0 28 milyon Hra seyyaneı ücret artışının yani sıra ı kazanımlar elde edildi: - Mevcut vardiya prir lenne birinci altı ay yüzı 40. sonraki altı aylıîc dilir ler için enflasyon oranını zam. - Aylık sosyal yardın birinci alu ay 10 milyo sonraki 6 aylık diliml için enflasyon oranını zam. - Evlenme ve emzirr yardımı birinci yıl 15' milyon, ikinci yıl 20'ş milyon, ölüm yardımı 1 rinci yıl 30 milyon, ikır yıl için 50 milyon olar belirlendi. - Birinci yılını doldur tüm üyeler için yıllık C retli iznin 30 gün olm; kararlaştınldı. - Erkek kabin memuri nnın askerlik süresince C retsiz izinli sayılması askerlik dönüşü, istekl halinde meslek ve eğit durumlanna göre belir necek konumîa yer pen neli olarak istihdaml. sağlandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle