17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 MAY1S 1999 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK I Baştaraf: '. Sayfada <an Ecevrt'ten bilgi istedi. Başbakan, "bu konuyla fazla ilgilenmediğini - ıskeri havaalanlanmızın NATO emrine verilmesi olayıyla- Genelkurmay'ın meşgulolduğunu" açık- adı. (2)- Aday listelerine küsen milletvekilleri TB- VIM'yi olağanüstü toplantıya çağırdı. Apo yakalandı. Bir süre sonra hukuksal önem- i bir sorun karşımıza çıktı. Bölücübaşını yargıla- /acak olan DGM'de askeri üyenin varlığı! Avrupa Sözleşmesi'ni imzalayan Türkiye, DGM'leri askeri yargıçlardan arındırmakzorunda. Apo davasmda daha çok dışardan gelecek jleştirileri, hatta Apo'nun Avrupa Insan Haklan dahkemesi'ne başvurma olanağını ortadan kal- Jırmak için anayasada değişiklik yaparak DGM'yi )ir an önce sivilleştirmek gerekiyor. TBMM'nin olağanüstü toplantısı birfırsattı. Üs- elik bu konuda yapılacak anayasa değişikliği yu- nurta kapıya gelmeden, Apo davası başlama- ian bir iki ay önce gerçekleşebilirdi. Başbakan Ecevit, DGM'deki sivilleşmeyi se- Hmden sonraya bırakmayı yeğledi. Eşsiz bir fırsatı geri çevirdi. (3)- Son günlerde Türk ekonomisi kırmızı alarm 'eriyor. Özel sektör, ekonomi bürokratlan hemen ler gün "tehlikeleri" sayıp döküyortar. Ecevit, Cumhuriyet'e zorluklann ağırlıklı olarak iış gelişmelerden kaynaklandığını söyledikten onra, "önceden uyarmıştık" dedi. Ne ki, kimi lyardığı belli değil. "Hükümet olarak gerekli desteği de veriyoruz" liyor. Kimi desteklediği de bilinmiyor. Üç olayı özetlersek; havaalanlanmızın NATO'ya ıçılmasıyta ilgili müzakereleri birinci derecede so- umlu hükümet yürütmüyor. Ekonomi kendi başına buyruk! DGM'leri sivilleştirme firsatını kaçınmanın bede- ni Türkiye şimdi ödüyor. Ve, duruşmaya üç gün kala askeri yargıçlı KaM'nin duruşmalan ertelemesi gündemde. Bu onuda ortaklarda, hatta ortaklık dışı partilerde uyum" gözlendiğini söyleyen Başbakan; önlem •larak günlerdir bir tasarı hazırlatıp TBMM'ye öndermeyi nedense yeğlemiyor. DGM'yi sivilleştirecek bir tasanyla ilgili kıpır- anma yeni yeni gözleniyor. şte anayasa Fakat; Ecevit, deneyımlerinden yararlanacağı- "iızı söylediği Cumhurbaşkanı Demirel'in görev üresini uzatmayı başlıca bir görev biliyor. Bu ko- uda pek hızlı ve girişimlerini olgunlaştırmayı hiç ımal etmiyor. Demirel'in yukarda bir 7 yıl daha kalmasını öne ürerken, cumhurbaşkanı seçiminde "rejimi sar- acak olası bunalımlar"dan söz ediyor. Ömeğin, özellikle 12 Eylül 1980'de cumhur- aşkanı seçimindeki bitmez tükenmez sonuçsuz Jrian ve sonucu! Oysa, 1982 Anayasası cumhurbaşkanı seçim- >rini 4 turia sınıriıyor. 102. maddenin 3. ftkrası: Cumhurbaşkanı se- ilebilmek için adayın ilk iki turda üye tamsayısı- ın üçte iki (367 oy) çoğunluk oyu sağlamasını is- yor Uçûncü turda da adaylar üye tam sayısının çte iki çoğunluğunu sağlayamazlarsa bu turda n çok oyu alan iki aday 4. turda üye tamsaytsı- ın salt çoğunluk oyu (276) ile seçiliyor. Ya 4. turda da sonuç alınamazsa? Demirel'in 993 yılında seçilmeden önce milletvekilleri üze- ıde kullandığı baskı öğesi anayasada yazılı: Cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde... "779- 1M seçimleri 'derhal' yenilenir" diyor. Bunalımlı 1980 cumhurbaşkanı seçiminin dar- eye sürüklenmesinde belli başlı aktörlerden olan aşbakan Ecevit'in, anayasanın öngördüğü ko- jllar karşısında öne sürdüğü "bunalım senaryo- ı" mantığa sığmıyor. Ecevit, *'bunalım senaryosu " ile olsa olsa bir za- lanlarcan düşmanı, bugünlerde -bilinen neden- rle- yakın dostu Demirel'i bir kez daha seçtirmek tiyor. stanbul Valisi Cakır Herkes rayh dstem istiyor' tstanbul Haber Servisi - aştırma Bakanı Hasan ısriAktan, tstanbul'da ula- n sorununun çözülebil- si için trafıği mümkün ol- kça toplu taşıma anlayışı nde çözmek gerektiğini yledi. tstanbul Valiliği dün /issotel'de "lstanbul'un afik ve Ulaşun Sorunu" nuiu bir panel düzenledi. aştırma Bakanı Hasan sri Aktan, tstanbul Valisi ol Çakır, Büyûkşehir Be- liye Başkanı AH Mûfrt irtuna, Emniyet Müdürü ısan Özdemir, ulaşım so- ıuyla ilgilenen öğretim revlileri ve sivil toplum ruluşlan temsilcilerinin ıldığı panelde, raylı sis- lin önemine dikkat çekil- Panelin açıhşında konu- ı Aktan, lstanbul'un baş- çevre iller olmak ûzere •dun hemen her yerinden ; aldığını da anımsatarak ıun önlenmesi gerektiği- belirtti. Aktan, "İstan- 'un ulaşun sorunJannı ta, uzun vadeü bir pers- ctif içinde ele aunanyız" ti. armaray projesi Jzun yıllardır üzerinde şılan Marmaray projesi- (Gebze-Halkalı Demir- u Bogaz Tüp Geçidi Pro- ) tamamJanmak üzere ol- pmu da bildiren Aktan, jenin ihale aşamasına digini ifade etti. Projenin nci aşaması olan ve 63 kilometreyi kapsayan kısmı- nın 2 yılda, lcalan kısmının da 4 yılda tamamlanacağını dile getiren Aktan, proje ile kent trafığine önemli katkı- lar sağlanacağını anlatü. Ça- kır ise trafik kazalannın bir savaş halini aldığına dikkat çekerek tüp geçiş çalışmala- rına bir an önce başlanması- nı, yeraltından, denizden ve rayh sistemden derhal yarar- lanılmasını istedi. Trafığe her gün 500 yeni aracın çık- tığına dikkat çeken il emni- yet müdürü Özdemir ise tra- fikte güvenliği sağlamada trafik polisinin rolününyüz- de 12 olduğunu kaydetti. Özdemir de rayh sistemin özendirilmesini, tüp geçişin hizmete sokulmasını istedi. Gürtuna ise raylı tüp geçi- tin önemini anlattı ve "Bo- ğaziçi'ne yeni bir karayolu köprfisü yapdmasma karşj- >ız. Amaanuz araçlann de- ğfl insanlann taşınması o\- mabdır'" dedi. lstanbul Büyûkşehir Be- lediyesi için Ulaşım Ana Planı'nı hazırlayan İTÜ tn- şaat Fakültesi Ulaştırma Anabilim Dalı Öğretim gö- revlisi Prof. Haluk Gerçek ise 2010 yılı ve sonrası için hazırladığı Ulaşım Master Planı'nı anlattı. İTÜ tnşaat Fakültesi Ulaştırma AnaBi- lim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nadir Yayla da bugün için tstanbul'un acil çözüm bekleyen sorunlannın başın- da ulaşım ve trafik geldiği- ni kaydetti. Danıştay'ın memurlar için aldığı karar, üniversiteliler için de geçerli 4 Oğrenci türbanla giremez 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürostı) - Danıştay Başkanı Erol Çırakman. Danıştay Dava Daire- leri Genel Kurulu'nun "türban takmakta ısrar edenmemurlanniştençıkanlabüeeegi'' yönün- deki karannın ünıversıtelen de bağlayacağını söyledi. Çırakman, "Bu karar, bu anlayış, Mec- Ks'te bulunanlar için, o kurallan uygulayacak- lar için bir örnektir'" dedi. Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğiu da, yeni hükümette türbanın ideolojik bir simge ola- rak kullanılmasına izin vermeyeceklerini söy- ledi. Bostancıoğiu, Danıştay'ın türban karanna dikkat çekerek "Kimsenin başuu örtmesine ka- nşmayız. Ama ideolojik bir simge olarak kulla- nıhnasına ve kamu loıruluşlannda bunun yapU- masına başından beri izin veriune>ecegini sö)- lüvoruz. Nitekim buna hukuk da izin vermedi" dedi. Yargı kararlannm uygulanacağını vurgu- layan Bostancıoğiu, u Danışta>, bir karar verdi Yîne, hep başından beri söylediğimiz yargı ka- rarianna geçtik" dıye konuştu. Danıştay Başkanı Çırakman, TBMM Başka- nı Yıkünm Akbulut'a yaptığı kutlama ziyareti- nin ardından, gazetecilerin "tûrban" konusun- daki sorulannı yanıtladı. Karan Danıştay'ın, en yüksek karar organının verdiğini ammsatan Çı- rakman, bundan sonra bütün kamu görevlileri için aynı karann geçerli olacağına işaret etti. Çırakman, "Bu karar doğruhusunda tahmin ediyor ve umuyorum ki, bu şekildeki direniş or- tadan kalkacaktır. Bunu ummak istiyonımn de- di. Gazetecilerin "Karar, milkuekilkri için de bağlayıcı otacak mı" sorusu üzerine Çırakman şunlan söyledi: " Yasama organı mensuplanna, milletvekille- TürbonageçityokANKARA (Cumhuriyet Bfiro- su) - Kamu kuruluşlan ve üniver- sitelerde türban konusundaki kök- tendinci yönelimFere yargı geçit vermiyor. Anayasanın 2, 10, 24 ve 174. maddeleri, 671 sayilı Şapka Iktisa- sı Hakkında Yasa, 2596 sayıh Ba- zı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Yasa, Devlet Memurlan Yasa- sı ek 19. madde, Milli Eğitim Ba- kanlığı ile Diğer Bakanhklara Bağ- h Okullardaki Görevlilerle Öğren- cilerin Kılık ve Kıyafetlerine lliş- kin Yönetmelik, Kamu Kurum ve Kuruluşlannda Çalışan Persone- lin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik, YÖK'ün 1982 tarihli genelgesi, YÖK öğrenci Disiplin Yönetmeliği, YÖK Yasası ek 16. madde, Anayasa Mahkemesi karar- lan, Danıştay kararlan, Avrupa tn- san Haklan Komisyonu karan, tn- san Haklan Koordinasyon Üst Ku- rulu karan, türban gerekçesiyle ya- pılan dinci ghişimlere engel oluşru- nıyor. Türbanla ilgili yasal süreç ve bazı >"argı kararlan şöyle: - Kıyafet konusundaki ilk düzen- leme 28 Kasım 1925'te 671 sayılı "Şapkafktisası Hakkında Yasa"ile gerçekleştirildi. Yasada giyim, çağ- daşlaşma sorunu olarak düşünüldü. - 3 Aralık 1934 tarihinde 2596 sayı ile "Baa Kisvelerin Giyfleme- ytcegtoeDairKanun" kabul edildi. Yasa. hangi din ya da mezhepten olursa olsun mabet ve ayinler dışın- da dini kisve giyilmesini yasakladı, memur ve öğrencilerin kıyafetleri- ni beliriedi. -12 Mayıs 1982 tarihinde kabul ediJen 2670 sayıh yasayîa Devlet Memurlan Yasası'naeklenenek 19. madde, "Deviet memurlan kanun, tüzûk ve yönetmeliklerm öngördü- ğü kılık ve layafet kurailanna uy- mak mecburiyetindedirier'' hük- münü getirdi. - 22 Temmuz 1981 'de "Milll Eği- tim Bakanlığı ile Diğer Bakanhkla- ra Bağlı Okullardaki Görevülerie Öğrescflerm Kınk ve KıyafetJerine tHşkin Yönetmelik'', 16 Temmuz 1982 de "Kamu Kurum ve Kuru- loîlanndaÇanşan Persooelin Kılık ve KıyafeÖerine Dair Yönetmeük" kabul edildi. Yönetmelikler, kamu kurum ve kuruluşlannda çalışan personel ile bakanhklara bağlı okul- lardaki görevli ve öğrencilerin, Ata- tûrk ilke ve devrimJerine uygun, uygar, aşınlığa kaçmayacak sade bir kıhk ve kıyafette olmalannı ön- gördü. Kadınlann görev bölgesin- de, kız öğrencilerin de okullarda başlannın açık olması gerektiği vurgulandı. - Yükseköğretim kurumlanna ilk türban vasağı Yüksek Öğretim Ku- rumu'nun (YÖK) 20 Araük 1982 tarihli genelgesi ile getirildi. Danış- tay 8. Dairesi, genelgenin iptal da- vasını reddetti. Yüksek Mahkeme. 13 Arahk 1984 tarihinde aldığı ka- rarla "Türbanın masum bir ahşkan- uk ofanaktan çıkarak. kadın özgûr- lüğüne ve cumnuriyetin temel ilke- lerine karşı bir düma görüşünün simgesi haline geldiğini'' vurguladı. - 1987 yılında Yükseköğretim Kurumlan Öğrencı Disiplin Yönet- meliği'nin 7. maddesine yapılan ek- leme ile kapalı alanlarda da türban yasaklandı. Yönetmeliğin bu hük- münün ıptali için açılandava da Da- nıştay karanyla reddedildi. Ancak yönetmeliğin bu hükmü. YÖK ta- rafindan 1989 yılında yürürlükten kaldınldı. -10 Arahk 1988'de YÖK Yasa- sı'na yapılan ek 16. madde ile Res- mi Gazete'de yayımlanarak yüriir- lüğe giren "Yükseköğretim kurum- larmda, dershane, laboratuvar, kH- nik, poliktinik ve koridoriarda çag- daş kıyafet ve görfinümde bulun- mak zorunludur. Dini üıanç sebe- biyie boyun ve saçlann örrü ve tür- banla kapablması serbesttir" hük- mü, Anayasa Mahkemesi tarafin- dan 7 Mart 1989'da "tnkılap Yasa- bm"na aykın bulunarak iptal edil- di. Bir yasal düzenlemenin dinsel inançlara ve dini kurallara göre ya- pılamayacağını vurgulayan Anaya- sa Mahkemesi. karannda şöyle de- mişti: "Dini inanç geregi saç ve boy- nun kapanlmasma üişkin yasal dfi- zenleme,anayasanın başlangjç bölü- münde yer alan ilkefere ve özellikle laikük Bkesine; anayasamn 2. mad- desinde yer alan. Türkiye Cumhu- riveti Atatürk milliyetçiiigin* bağh, demokratik, laik >ç sosyal bir hu- kuk devleridir hükmüne; anayasa- nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine; anayasanın din ve vicdan hürriyetinidüzenleyen 24.maddesi- ne, anayasanın tnkılap >asalan'nın korunmasmı düzenkjen 174. mad- desine aykındır." -1990 yılında 3670 sayılı yasay- la2547 sayılı YÖK Yasası'na ekle- nen "Yürürlükteki kamıntara ayia- n olmamak koşuluyla yükseköğre- tim kunımlannda kılık kıyafet ser- besttir" hükmü kabul edildi Bu hükmü iptal etmeyen Anayasa Mahkemesi, gerekçeli karannda ise türbanın yürürlükteki yasalara gö- re takılamayacağını belirtti. Anaya- sa Mahkemesi*nin 31 Temmuz 1991 yılında Resmi Gazete'de ya- yımlanan karannda, YÖK Yasa- sı'na eklenen hükmün, saç ve boy- nun türban ya da örtüyle kapatılma- sına olanak sağlamayacağı ifade edildi. Kararda, Anayasa Mahke- mesi'nin 7 Mart 1989 tarihinde al- dığı karara atıfta bulunuldu. - Anayasa Mahkemesi, RP'nin kapatılması için açılan dava son- rasmda 16Ocak 1998'de aldığı ka- rarda, türban yasağmı değeriendir- di. Kararda, dinsel nedenlere daya- nılarak başörtüsü ve türbanla bo- yun ve saçlann örtülmesine resmi daire ve üniversitelerde serbestlik tanınmasının, cumhuriyetin ve ana- yasanın temel prensipleri ile laiklik ilkesine aykın olduğu vurgulandı. Mahkeme karannda şöyle denildi: " Yükseköğretim kunımlannda, bi- limsd yöntemlerle yetişerek birlik- te çataşmalar yapan gençlerin kar- deşlikİeri, arkadaşlıklan, dayanış- malan ve yannlan için önemli iken onlan dinsel gereklerie aynma bağ- lı tutarak kimin hangi inançtan ol- duğunu gösterecek btçimdeki ba- şörtüsü ile dinsel inanç ve görüşteri nedeniyle çaoşmalara sevk edebiie- cek ortamın \ aratıunasında ülkete- rin geleceği bakımından yarar bu- lunmamaktadır. Dinsel nedenlere dayanuarak başörtüsü ve türbanla boyun ve saçlann örtülmesine resmi daire ve üniversitelerde serbestlik tanınınası, bir tur yönlendirme ve bir anlamda zortamadır. Kişfleri şu yadabuyöndegrvTnipbaşınıörtnıe- ye zoıiamak, ayn ve hatta aynı din- den oianlar arasında bile aynhkiar yaratacaknr. Bu dunımun da laik- lik ilkesine aykm dûşeceği kuşko- suzdur." - Üniversiteye türbanlı resim ver- meleri nedeni ile diploma aiama- yan Lamiye Buiut ve Şenay Kara- duman. AvTUpa Insan Haklan Ko- misyonu'na başvurdu. 3 Mayıs 1993'te davalan karara bağlayan Avrupa tnsan Haklan Komisyonu, yükseköğrenimini laik bir üniversi- tede yapmayı seçen bir öğrencinin bu üniversitenin düzenlemelerini kabul etmiş sayılacağmı vurguladı. tnsan Haklan Sözleşmesi'nin, bir inancm gerektirdiği biçimde dav- rarana hakkını kamusal alanda mut- lak olarak güvenceye ahnadığı be- lirtilen kararda. "Özellikle nufiısun büyük çoğunluğunun belirli bir di- ne mensup olduğu ölkderde. bu di- nin tören ve simgeJerinin herhangi bir yer ve biçim suun obnaksızm sı- nırlanmasmın başka dine mensup ögrenciler ya da o dini uygulama- yanlar üzerinde baskı oluşturabfle- ceği"' kaydedildı. Kararda. laik bir üniversitede öğ- rencilerin kıhk-kıyafetlerinin dü- zenlenmesinin, bu düzenlemelere uymayanlara diploma veribneme- si, idari hizmetlerden yararlandınl- mamalannm din ve vicdan özgür- lüğüne müdahale oluşturmadığı vurgulandı. - Başbakanhk tnsan Haklan Ko- ordinatör Üst Kurulu, 21 Ocak 1997 ve 5 Şubat 1998 tarihinde yap- tığı toplantılarda. eğitim kurumla- nndan başlayarak toplumun her ke- siminde kılik-kıyafetle ilgili mev- cut hukuki düzenlemelerin dayan- dığı esaslann öğretilmesini, bu ko- nudaki mevzuatın kitapçık haline getirilmesini öngördü. rine, memurlara uyguladığuıız disiplin kuralla- nnı uygulayamazsınız. Onlara ait kendi kurul- lan, kurallan vardır, onlar uygular. Onun için Danıştay'a düşen bir görev yok. Ama bu konu, bu anlayış. Mecüs'te bulunanlar için, o kuralia- n uygulayacaklar için bir örnektir. Çünkü ka- mu görcvlisi olma >önünden bir fark yok. Mec- lis de de> letin büyük bir organı ve aynı resmi ku- nımlar gibi, hatta onlann da üstünde. O yönüy- le bu karar önemli olabiür." Memurlar hakkında bu karann verilmesinin "disiplin kurailanna bağh olmalanndan" kay- naklandığını aktaran Çırakman. üniversite öğ- rencilerinin de üniversite disiplinine bağlı olma- lan nedeniyle karann onlan da bağlayacağını belirterek "Umuyorum ki bu karar, üniversite- lerdeki bu hareketi de engeller, önler" görüşü- nü dile getirdi. BBCyol aynmında B Baştarafi 1. Sayfada Yeni atanacak bir genel müdür ve medya alanında yaşanan dijital devrim. Halen ismini medya dı- şında pek kimsenin bilme- diği, yedisi dışardan, beşi ıçerden 12 aday, BBC Ge- nel Müdürlügu için yanşı- yor. Rating savaşlannın ala- bildiğine sertleştiği bir dö- nemde görevi Sir John Birt'ten devralacak olan yeni genel müdürün B- BC'yi hem TV, telefon ve bilgisayarlann birlikte kul- lamlmaya başlandığı en- düstrinin piyasa özellikle- rine uygun bir şekilde yö- netmesi hem de devlet des- tekli lisans ödemeleriyle ayakta duran bir kanal ola- rak BBC'nin yeterince ya- ratıcı ve ilgi çekici prog- ramlar üretmesini sağla- ması gerekiyor. Diğer taraftan, BBC ge- nel müdürleri seçilirken yaratıcılık, vizyon sahibi olma ve yöneticilik özel- liklerinin yanı sıra medya- nın sorguiamalanna daya- nabilecek, lekesiz bir özel yaşama sahip olmalanna özen gösteriliyor. Bir serbest piyasa ve kü- reselleşme ortamında BBC'nin hâlâ reklam al- madan, televizyon sahiple- rinin ödediği harçlarla et- kınlıgini sürdürmeye de- vam etmesi muhafazakâr çevrelerin, Rupert Mur- doch gibi büyük medya imparatorluklannın pat- ronlannın oklannı üzerine çekiyor. Bu çevreler, BBC'yi, pi- yasanın ve izleyicinin is- teklerine uygun davranma- makla, seçkinlere yönelik yalnızca çok az kimsenin izleyebildiği programlar yapmakla eleştiriyorlar. Bu yüzden BBC'nin ra- ting savaşını kaybettiği, iz- leyici kitlesinin hızla daral- dığı yönünde saldırgan bir BBC karşıtı kampanya iz- liyorlar. Rupert Murdoch, BBC'yi devlet destekleri ve bu yüzden de haksız re- kabete yol açan bir kurum suçlamasıyla Avrupa piya- sasından çıkarmak için Brüksel'de yasal yollara başvuruyor. Böyle bir ortamda yaşa- nan BBC genel müdürlüğü yanşmda adı öne çıkan adaylann başmda milyoner işadamı Grek Dyke ve ya- yımcı Alan Yentob geliyor. l s t a n b u l B ü y û k ş e h i r B e l e d i y e s i y a n l ı ş l a r ı y ü z ü n d e n e l e s t i r i l d i 'Metroyu merkezi yönetim ele alsın' tstanbul Haber Servisi - Istanbullulann rüyası haline gelen metronun şu anda elektro-mekanik sistem ihalesinde yapılan yanlışlar nedeniyle dur- duğu, bunun da tek sorumlusunun FP'li tstanbul Büyûkşehir Belediyesi olduğu belirtildi. lstanbul Metro Projesi'nin Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) gibi düşünülmesi gerektiği vurgulanarak metronun altmdan belediye bütçesiyle kalkılama- yacağı, merkezi yönetimin maddi desteğinin de şart olduğu savunuldu. Mimarlar Odası tstanbul Büyükkent Şubesi ve Yapı Endüstri Merkezi'nin bir yayın organı olan Ya- pı dergisi. ortaklaşa "Metro Projesi ve Uygulama- sı Gün Işığmda" konulu bir sempozyum düzenle- di. tTÜ Maçka Sosyal Tesisleri'nde gerçekleştiri- len sempozyumda konunun uzmanlan metronun kamuoyuna yansımayan yönlerini tartıştı. Sempoz- yumun açış konuşmasını yapan ve "Metro, geçmi- şive bugünü" başhklı birinci oturumu yöneten Mi- marlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci de sem- pozyumu, metroyla ilgili gelişmelerin kendisi gibi yer alhnda kalmaması. gün ışığına çıkması içuı dü- zenlediklerini vurguladı. Mimarlar Odası tstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Prof. Dr. Afife Batur konuşmasında, slaytlareşliğınde metronun 150 yıl- lık geçmişini anlattı. Moskova metrosunun mima- risini öven Batur, "Moskova'da metro kentsel bir mobflya gibi dfişünühnüş. Yeralünda düşsel bir sa- rayohışturupsokaktaki insanasunulmuş. Bunu ts- tanbul için istemek acaba sadece bir düş mü olur? Bunugerçeğedönüştürmekneden mümkün değil'" dedi. Batur, lstanbul metrosunun kentin tarihi do- kusuna zarar vermemesiyle ilgili 3 yıllık bir çalış- ma yaptığını, bu çalışmalan belediyeye teslim et- mesine karşın hiç yararlanılmadığını, hatta kaybe- dildiğini de anlatarak üzüntüsünü dile getirdi. Şehir Plancılan Odası tstanbul Şubesi Başkanı Ahmet Turgut ise metroyla ilgili belediyenin aldı- ğı kararlann hep karanhkta kaldığmı, konunun uz- manlanna hiç tartışma olanağı tanınmadığını be- lirtti. Metro çalışmalannın başlamasının üzerin- den 7 yıl geçmesine karşın salt 14 kilometrenin in- şa edilmiş olduğunu anımsatan Turgut, "Metro İs- tanbul için hep bir düş olarak mı kalacak diye kor- kuyorum. Bunun altmdan belediyenin tek başına kaİkması mümkün değil. Bunu hızlandınnak gere- kiyor. Hızlanması için ise devletin desteği ya da dış kredi şart \ncak herkesle kavga eden bir belediye bu işbiriiğini nasıl sağlar, bikmivonım" dedi. Ulaşım plancısı Erhan Öncü de Batur'un proje- lerinin belediyede kaybedilmesine benzer bir de- neyimini anlatarak "Metronun denizdeki canhlan nasıl etkfleyeceğine vanncaya kadar tam bir kam- yon dolusu proje hazuiadık. Bedrettın Dalan döne- minde belediy%>e teslim ettik. Ancak bu projeterin birimiere getişigüztl dağıülması sonucu kayboidu- ğu ortayaçıkü.Nurettin Sözen döneminde projekr bir kezdaha bakanhktan istenilmekzorunda kahn- dı" dedi. Prof. Dr. Ahmet Keskin ise fstanbul'un "nâam ptanstz" olduğunu anlatarak "Zaten bizler- den plan değil. pila> istiyorlar. Politikacılann şehir planlamacılığını anlamalan çok zor" dedi. tTÜ Inşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güngör Evren de metronun pek çok eksiği oldu- ğunu, hatta bir depo ve bakım-onanm yerinin bile bulunmadığını söyledi. Metronun şu anda elektro- mekanik sistem ihalesindeki yanlışlıklar nedeniy- le durma noktasına geldiğini, ihalenın daha açık ku- rallarla bir kez daha yapılması gerektiğini kaydet- ti. ÎTÜ Mimarhk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. MeteTapan ise ne olursa olsun metroya başlanma- sından ötürü mutluluk duyduğunu, bununla bera- ber bir an önce bitirilmesi için merkezi yönetimin desteğinin sağlanması gerektiğini vurguladı. tstan- bul Metrosu Kontrol Amiri Hamdi Türedi de met- ro çalışmalannın yavaş ilerlemesinin ödenek yeter- sizliğinden kaynaklandığını söyledi. Sempozyu- mun diğer konuşmacılan arasında yer alan yüksek mühendis Atflla Yalcın, Tekfen metro proje müdü- rü Ceyhan Kalafat, Prof. Dr. Istemi Ünsal, Doç. Dr. ZekiveYenen, Prof. Dr. AydınErel, lstanbul Büyûk- şehir Belediyesi Kontrol Amiri Metin Dökmeci de metroyla ilgili bilgileri aktardı. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada madan işi çözdü. Zaten işin kolayını bulmuşlardı: - İhale bakanlıklarını üçe bölelim... - Ekonomiyi üçe bölelim... - Bankalan üçe bölelim... Hükümet dönüşümlü değil, ama bölüşümlü. Koalisyon protokolüne ilişkin çalışmayı yapan komisyonun işi biraz daha zordu. Partiler arasın- daki anlaşmazlık iki noktada düğümleniyordu: - Türban konusunda verilen sözleri ne yapaca- ğız? - Sekiz yıllık temel eğitimi nasıl sulandırabiliriz? Her iki konuda da bir yerlere varılmaya çalışılı- yordendiği sırada, Danıştay'ın karan öne çıktı. Ka- rann özeti şu: "Kamu kurumunda çalışmaya başlayan kişi, bu kurumun koşullannı bilmektedir. Girdikten sonra kendi kurallannı dayatmak istemesi kabul edile- mez." Danıştay, verdiği bu kararla inşası süren koalis- yon hükümetine şu mesajları da iletmiş oluyor: - Türkiye Cumhuriyeti yasama, yürütme, yargı ol- mak üzere üç sacayağı üzerinde durmaktadır. Biz yargı olarak dinin siyasete alet edilmesine karşı- yız. - Türban düpedüz ideolojik bir unsur haline gel- miştir. Baskı unsuru olarak kullanılmaya açıktır. - Bu konuda biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Ya siz? Aslında koalisyon komisyonu da üzerine düşe- ni yapmaya çalışıyor. Türbanın üzerini nasıl örte- riz, sorusuna yanıt anyor. Bulunan yol şu: "Şimdilik aynen kalsın, yolda bakanz..." Kılrf-kıyafet... Danıştay'ın karanna dönersek...önceki yıllarda olup bitenler bir yana, sadece 90'lf yıllarda bu ko- nuda yüksek yargının hemen tüm organlan birbi- rine paralel kararlar aldılar. Anayasa Mahkemesi 9.4.1991'de ve 16.1.1998'de; Yargıtay 5.11.1997'de; Danıştay 17.6.1994'te birbirine yakın bakış açılan sergiledi. Şeriatçı basın nedense bu kararlardan hiç söz et- miyor! Türkiye'de alınan kararlann yanı sıra Avrupa In- san Haklan Komisyonu da 3.5.1993'te yapılan bir başvuru üzerine türban konusunu görüştü. Bura- da alınan karardan birkaç tümce aktaralım: "Komisyon, laik bir üniversitede yükseköğre- nim yapmayı tercih etmiş bir öğrencinin bu kural- lara tabi olacağı görüşündedir. Bu öğrencilerin dinlerini açıklama özgürlüğünün yer ve biçim ba- kımından sınıriandınlması, değişik inançlardan öğ- rencilerin kaıma halinde bulunmasını sağlamayı mümkün kılar. Laik üniversiteler, öğrencilerin giy- silerine ilişkin disiplin kurallan koyariarken, bazı köktendinci akımlann yükseköğrenim içindeki ka- mu düzenini bozmamalan ve başkalannın inanç- lanna tehdit oluşturmamalannı dikkate alabilirier." Avrupa Insan Hakları Komisyonu karannda, Anayasa Mahkemesi'nin bu yöndeki düşünceleri- ni de dikkate aldığını vurguluyor. Şeriatçılar Türk toplumuna, "Biz laikliğin kaldı- nlmasını istiyoruz" diyemiyorlar da, kadınları kul- lanarak onlann üzerinden amaçlarına ulaşmaya çalışıyortar. Ne yazık ki siyasetçilerimiz de gelecek nesillerden çok gelecek seçimleri düşündüklen için, bu konuda yeri geldikçe ödün vermeyi, zaaf değil kazanç sayıyorlar. "Kılık-kıyafet özgüriüğü" dedikleri şey aslında, "kılıf-kıyafef... Türban konusunu tırmandırmak istedikleri en üst nokta TBMM'ydi. Oraya bayrağı dikselerdi, ertesi gün devlet dairelerinde, üniversitelerde bambaş- ka bir rüzgâr estirmeyi planlıyorlardı. O niyetin sona erdiğini düşünmek, aptallık olur! Kendi yayın organlannda ise işi slogana döktü- ler: "Ûrkekçe değil erkekçe çözüm!" Neymiş erkekçe çöaim? Kadının arkasına sığınmak... Türk kadını laiklikle insan oldu... Bu oyuna gel- memeli! 6 Türban olayı bitmiştir9 I Baştarafi 1. Sayfada Kuvvetleri Komutanı Orge- neral tlhan Kıbç, gazetecile- rin sorulan üzerine, mütte- fik güç harekâtı kapsamın- da bir kara harekâtı düzen- lenebileceğini belirtirken ABD'nin kendi askerinin ölmesini istemediğini söy- ledi. Kılıç, harekâtta arzu- lanan amacın Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç'in uyguladığı po- litikalardan vazgeçirilmesi ve Kosova'da otonom bir yönetimin kurulması oldu- ğunu anımsattı. Yunanistan'ın tutumu ile ilgili sorulan da yanıtlayan Kılıç, "Yunanistan sadece Türk savaş uçaklaruıa hava sahasuu kullannıa izni ver- miyor değil. Yunanistan Amerikan uçaklannada ge- çiş izni vermiyor. Biz Türki- ye olarak NATO kapsamın- da verdiğimiz sözleri tutaca- ğız" diye konuştu. Askeri yetkililer. NA- TO'nun Türkiye'den istedi- ği Bandırma, Balıkesir ve Çorlu üsleri ile ilgili pazar- lıklann NATO makamlan ile sürdürüldüğünü, 54 Amerikan F-16 ve F-! 5 sa- vaş uçağı ile 18 Türk F-16 savaş uçağının en geç hazi- ran ayı ortasından ıtıbaren Yugoslavya'yı doğu bölge- sinden bombalamaya başla- yacaklannı kaydertiler. Kokteyle Deniz Kuvvet- leri Komutanı Oramiral Sa- lim Dervişoglu. Kara Kuv- vetlen Komutanı Orgeneral AtiDaAteş, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Rasim Betir, Milli Güvenlik Kuru- lu Genel Sekreten Orgene- ral Ergin Celasin'in yanı sı- ra çok sayıda üst düzey ko- mutan da katıldı. Sahüyolu trafiğifelç Bakırköy-Sirkeci sahil \olunda bir süredir devam eden 154 Idlo volrJuk yeralrı enerji kablosu kazı çalışması lstanbul trafığini arapsaçına çevirivor. Sabah Sirkeci, akşam da Bakırköy yönünde iki gidiş iki geliş olarak kullamlan sahil yolunun deniz tarafı trafiğe kapatılınca, tek şeride üıen güzergâhta trafık saatlerce kilirJvniyor. TEAŞ yetkiüleri kazı çalışmasuiın yaz sonuna dek devam edeceğini söylediler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle