17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28MAYTS1999CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Andre Techine-Juliette Binoche işbirliğinin ürünü 'Alice ve Martin' bugün gösterime giriyor Kemancı AKce'in aşk sıııavı Yılın, >ine festival sarmalına dolanarak ekşi-tatlı koşuşturdu- ğumuz şu şenlikli günlerinde fılmden geçilmiyor ortalık. ne var ki salonlar sinek avlıyor. bı- raz da mevsim gereği. Basında fılm ilanlannın çokça yer alma- sı güzel de hâlâ kjvamını bula- mamış şu havalarda sinemaya pek gidene rastlanmaması kötü. Bugün gösterime giren 'Alice ve Martin'. piyasadaki çofu Ame- rikan yapımı fılm kalabahğının içinde öne çıkan. bir kez daha iş- birliğine gırişmiş AndreTechine- Juliette Binoche ikilisinın ürünü. yenı bir Franstz filmi. Bugünlerde. geçmişte sık sık filmleriykkatıldığı 1999Cannes Festivali'nde sürpriz ödüllerda- ğıtanjüri üyeliği görevini de üst- lenmiş Fransız yazar-yönetmen Andre Techıne'in, yıllar önce 1986'nın Cannes'ında ödüllendi- rilmiş 'Randevu'suylaparlakbir çıkış yapan gencecık Juliette Bı- noche'u üne kavuşturduğunu anımsar meraklısı. 1976'daysa 'Barocco-Şebeke'siyle de melek- lerden farksız, duru. saydam gü- zellikte ve çiçeği bumundaki Isa- befleAdjani'yi yıldız yaptığını da CatherineDeneuvede 'Hoteldes Amerioues'.'Sevdiğiın Mevsim' gîbı güzel filmlerini ona borçlu. 30 yılı aşan kariyerinde, özellik- le oyuncu yönetimindeki titızli- ği ve ustalığıyla seçkinleşen Tec- hıne'in, Catherine Deneuve, Isa- belle Adjani ya da Juliette Bi- noche gibi, Fransız smemasının uluslararası çapta ünlü yıldızla- nyla çalışmayı alışkanlık haline getirdiğini de bilen bilir zaten. 1969'da ilk filmi 'Pauline s'en va'yla dikkati çekmesinden gü- nümüze kadar hep aynı gergin. Alice et Martin / Yönetmen: Andre Techine / Senaryo: A.Techine, Gilles Taurand, Oliver Assayas / Kamera: Caroline Champetier / Müzik: Philippe Sarde / Oyuncular: Juliette Binoche, Alexis Loret, Mathieu Amalric, Marthe Vıllalonga, Carmen Maura, Jean- Pierre Lorrt, Roschdy Zem, Pierre Maguelon / 1998 Fransa (Avşar Film). 'Randevu'dan on yıl kadar sonra yine Techine'in yönetiminde çevirdiği 'Alke ve Martin'de Binoche'a genç Alexis Loret eşlik ediyor. bungun, buhranlı şarkıyı çağıra- rak kendine özgü bir bütün oluş- turan birtakım duyarlı, incelikli filmleT yapıp özgün çizgisınden ödün vermeyen, az ama öz üre- ten Andre Techine sineması, ri- tim duygusuna sahip ama hare- ketsiz, ağır, durgundur genelde. Techine'in vasat işlerinden Nicedir aynı tarzını tutkuyla sürdürüp umutsuzluğun. travma- nın. kınlgan gönül ilışkilerinin, dışlanmanın çıkmazlanna gö- mülmüş, patlamaya hazır, sorun- lu kahramanların. melodrama göz kırpan öykülerini anlatmayı iyice benimsemiş, benzer tema- lara- konulara dayanan. duyarlı- lığı had safhada. kasvetli filmler yapan Techine şu son 20 yılda, en azından 'Barocco', •Hoteldes Amerioues", 'Rendez-vous'. 'Le LJeudeCrime'. 'J'embrassepas- Öpme 1 . 'Ma Saison Prefere- Sev- diğim Mevsim' gıbi ılginç film- leriyle yeretmiştir yaşı tutan. sı- kı sinemaseverlerin belleğinde. Ne var ki sıradan ve özenti sayı- labilecek, hoşnut kalmadıgımız 1997 yapımı 'Les Voleurs-Hır- sızlar'ından sonra bugün afişle- re çıkan, yer yer fotoroman du- yarlı lığındaki 'Alice ve Martin'i de sonuçta, bu yönetmenın başa- nlı ışleri arasına katmak olası de- ğil. baştan belirtmek gerekirse. Dostoyevskivari ilişla Sınema eleştirmenliğinden son yıllarda yönetmenliğe geçen Oli- ver Assayas ve Gilles Taurand'la birlikte senaryosunu yazdığı 'AB- ceve Martin'de, 20*li yaşlannda- ki genç ve sonınlu taşralı delikan- lı Martin (Alexis Loret) ve Mar- tın'in eşcinsel üvey kardeşı Ben- jamin 'le (eskilerden Michd Auc- lair"e ve Polanski'ye benzeyen Mathieu Amalric) aynı evi pay- laşan, 30"lu yaşlanndaki güzel kemancı Alice'ın (Juliette Bi- noche) aşkını anlatıyor Techine. Kadın berberliği yapan, oldukça serbest bir kadın olan annesinin (Carmen Maura da fena halde AnnieGirardot'yu hatırlatıyor), başka bir kadınla evli babası Vic- tor'un (Jean-Pierre Lorit) yanı- na gönderdiği 10 yaşındaki yal- nız, marazi. numaracı bir çocuk olan küçük Martin'i tanıdığımız, kanşık bir başlangıçla acılan fılm, 10 yıl sonrasına atlayarak sürü- Beideyin, Amerikan versiyonuyakuıdaBir Georges Brassens klasiğıyle kulaklann pasını silerek başlayan, Fransa'da seyırci-gişe rekorlan kırmış 'Le Diner de Cons' (ya da pazann zorlamasıyla. Amenkanlaştınlan adıyla The Dinner Game-Salaklar Sofrası), genelde fılmleri son dönemde parayı bastıran Hollywood tarafından Amerikanlaştınlarak yeniden çevrilen, komedi türünde uzmanlaşmış, Fransız yönetmen Francis Veber'in son eseri. Üstat Veber yine formda ve yazıp yönettigi bu son filminin de yakında Amerikalılarca *re-make'inin çevrilmesine hıç şaşmayız doğrusu. Veber'in önce, bizde geçen yıl Nedim Saban'ın Tiyatro Kare'sınde sahnelenen ayununu yazıp sonra da senaryolaştırarak îinemaya aktardıgı Salaklar Sofrası, neredeyse tek mekânda geçen. 5-6 lcişilik, sözcük oyunlanna, esprilere iayanan diyaloglarla harmanlanmış «>d\ile de meyleden, şen şakrak, teatral 3İr durum komedisi. rler çarşamba bir araya geldikleri akşam /emeğinde dalga geçeceklen salak tıpler julup eğlenmekJe kafayı bozmuş bir grup reklamcı- yayıncı burjuvayı anlatan, şini bilir senarist-yönetmen Veber, iyi /akit geçirten, alçakgönüllü, sevimli, ;ağlam, matrak bir güldürii kotarmış bir cez daha. Burnundan kıl aldırmaz. Le Diner de Cons / Yönetmen, senaryo: Francis Veber / Kamera: Luciano Tovoli / Müzik: Vladimir Cosma / Oyuncular: Jacques Villeret, Thierry Lhermitte, Francis Huster, Daniel Prevost, Alexandra Vandernoot, Catherine Frot/1997 Fransa (Umut Sanat) kansının terk ettiği, üstelik beli de tutulan, varlıklı. züppe bir yayıncılık kuruluşu patronunun (Thierry Lhermitte) ava giderken kendi halindeki şışko vergi memuru 'salak' (Jacques \TIleret) tarafından a\ lanması şeklinde özetlenebilecek bu popüler Fransız güldürüsü, kan-koca aldatmacalan, ihanetler. zina kaçamaklan ve vergi- maliye anekdotlan ve kaş yapayım derken göz çıkaran. dayanılmaz salaklıklar çerçevesinde gelisen, ıyi işlenmiş komik malzemesı ve başanlı oyunculuklanyla seyircivi ele geçirip keyifli dakilarla pirzola nıyetine kahkahalar vaat ediyor. Salaklar şampiyonu ve karşı konulmaz bir dert bela kumkuması şişman J. Villeret ve kansınca boynuzlanan, fanatik Marsilya taraftan. cingöz vergici Daniel Prevost'un Cesar odülüyle taçlandınlmış oyunlanna yayıncı T. Lhermitte'le kansının eski gözağnsı, mert dost rolüyle boy gösteren Francis Huster de ayak uyduruyor. Bulvar tiyatrosu keyfıni de duyuran son 20 yılın başanlı güldürü ustası Francis Veber'in bu Salaklar Sofrası'na Fransız kalmayan sinemaseverler kahkahalı, eğlenceli birbuçuk saat geçirebilirler kanımızca. YENİ BAŞLAYANLAR.. YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... :entral Station - Merkez istasyonu Ilk kez gösterildiği 1998 Sundance Film Festivali'nin ırdından Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı kazanan. son lönemin ödül ve festival rekortmeni fılmlerinden Central >tation- Merkeztstasyonu kuşkusuz yeni haftanın en önemli "ilnr. •\\aher Salles'in yönettigi Merkez lstasyo'nu. Rio de aneiro merkez istasyonunda, okuması-yazması olmayanlar çin mektup yazarak hayatını kazanan emekli ögretmen )ora'yla, Brezilya'nın uzak bir köşesindeki babasına lavışturmaya karar verdiği küçük Josue'nin otobüs ve amvonlarda geçen yolculuğunu anlatıyor. Annelik içgüdüleri ğırbasan Dora rolündeki Brezilyalı yıldız Fernanda dortenegro'nun Oscara aday gösterilen oyununun yanı ıra Dora'nın onun gibı bekâr ve yalnız yaşayan komşusu ren« rolündeki (ünlü eleştirmen Pauline KaeTın son dönemin n ivi on oyuncusundan biri saydığı) Marilia Pera'nın ve "üçik oyuncu Vnidusde Oliveira'nın da başansına katkıda 'Uİmduğu bu sıcak, yalın ve etkıleyici Brezilya yapımı, •aştı birbirlerine yabancı bu ikilinin gitgide yakmlaştığı •ir y>l filmine ve arayışa dönüşür. Bir çocuğun hiç görmediği absını, yalnız bir kadının da hiç tatmadığı sev gi arayışına. Bilgeselden yetisen Brezilyalı yönetmen Waher Salles4ın duı dünyaya duyuran, Altın Ayı ve Golden Globe-Altın oin ödüllü, en iyi yabancı film ve en iyı kadın oyuncu )scır'ına aday gösterilmiş olan Merkez İstasyonu, şimdiden azçhavetıne kapılmış salonlara yedinci sanatın soluğunu stiecek cınsten bir film kısacası. Irtan Legend- Cerçek Efsaneier Jüynağı belirsiz, kulaktan kulağa yayılan, mizah ve OTIU öğeleri içeren. toplumun ortak bilinci tarafından reten. modern zamanlann halk hıkâyeleri dıyebileceğimiz irtkım gerçek efsaneleri konu edinen "Urban Legend", Sceam"m açtığı yoldan giden yeni bir korku filmi enmesi. Genç yönetmen Jamie Blanks'ın, genç senarist Horta'nın senaryosundan, Alica VVitt, Jared Leto. Legend'da Elm Sokağı Kâbusu'yla ünlenmiş Robert Englund ve Brad Dourig, John Nevile gibi eski oyuncular da var. Star Trek: insurrection- uzay Yolu: isyan Telev izyon ekranından sinema perdesine transfer olmuş, ünlü "StarTrek-Uzaj - Yolu"' serisinin dokuzuncu ve şimdilik son filmi de bugün başlıyor: "StarTrek: Insurrectkm". Uzay gemisi Atılgan'la yeni bir sefere çıkan kaptan Jean-Luc Picard'la arkadaşlannın yeni serüvenlenne dayanan filmi Jonathan Frakes yönetmiş. Başlıca rolleri de, eski Star Trek fılmlerinden tanıdığımız PatrickStevvartBrentSpiner, Levar Burton, Michael Dom, Gates VlacFadden. Marina Sirtis ve yönetmen Jonathan Frakes'le ekibine yeni katılan F. Murray Abraham, Donna Murphy ve Antiıom Zerbe gibı ünlü oyuncular üstlenmiş. "Uz^ 1 Yolu" tiryakilerini mestedecek bir film. Commander Hamilton- Buzuldan Celen Adam Uzaj' Yolu'nun yeni kaptanı Patrick Stewart 'ışınlanryor'. Rebecca Gayheart, Tara Rekt, Michael Rosenbaum,Joshua Jackson. Loretta Devine gibı gencecık, yeni oyuncularla çektiğı Gerçek Efsaneier, Pepsi Cola'yla pop rock'ın kombınasyonuölümeyolaçarmı, Nevv York'un lağımlannda değişim geçirmiş timsahlar yaşıyor mu, canice eğilimlere sahip bebek bakıcısı kadınlartavan arasında var mı gibisinden birtakım malum söylencelere dayanıyor. Tristar Pictures yapımı. yenı Gotik bir korku fılmı denemesi olan Urgan Bugün gösterime giren fılmlerinsonuncusudakuzeyden gelen hızlı bir aksiyon-macera yapımı olan "Commander Hamilton" Isveç sermayesiyle Norveçli yönetmen HaraldZwart'ın çektiği fılmde, Coen kardeşlerin "Fargo'< suyla parlayan Peter Stormare, "Varolmanın Dayanılmaz Hafîfliği"yle Hollyvvood'a transfer olan lsviçreli Lena OBn ve "Star ^ars1 " üçlemesinde Luke Skywalker rolüyle ünlenip unutulmuş Mark Hamill başrollerde. Jan Guülou'nun romanlanndan sinemaya aktanlan fılmde komutan Carl Hamilton (PeterStormare), Pans Washıngton ya da Nevv York'u yerle bir edip haritadan silebilecek, Rus yapımı bir nükleer silah tehlikesine karşı mücadele veriyor. Korkunç nükleer silahın ardından Rusya, lsveç ve Libya'ya kadar takibe koyulan Hamilton'ın tüm derdi hayatta kalabilmek ve sevgilisi Tessie'yi (Lena Olin) bütün tehlikelerden koruyabilmektir. yor. Babasınm ölümüne neden olmaktan vicdan azabı çekerek kaçıp dogaya sığınmış, kümesten çaldığı yumurtaları yiyen, Pa- ris'in göbeğinde kafayı yemiş bir meczup gibi davranan, yersiz yurtsuz, çulsuz Martin'in uçuk kaçık halinden önceleri ürküyor kemancı Alice ama üvey karde- şinin fakirhanesine postu seren bakir delikanlı, büyülendiği ka- dının peşini bırakmıyor sabah akşam gözetleyerek. Aynksı bir üçlü oluşturan Alice, Martin, Benjamin beraberliği, fotomo- dellik yaparak cebi para gören Martin'in, Alice'le Ispanya tati- line çıkmasıyla bitiyor ve Endü- lüs mimarisinden kesitler veren turistik Granada, Toledo gezisin- de ateş bacayı sanyor sonunda. Genç paralı Martin'in ateşli, tut- kulu aşkına karşı koyamayan Ali- ce, tekdüze, boş yaşamını anlam- lı kılan bu sevdanın kollanna bı- rakıyor kendini, derken hamile kalıyor. Ama babasıyla arasında geçen, Dostoyevski'vari ilişkinin hayatını kararttıgı Martin'imiz, baba olacağını duyduğu anda ba- yılıp psikolojik travma geçire- rek kafayı yiyor iflah olmazca- sına. Ancak bir özel dedektif gibi ai- le bireyleriyle görüşüp soruştu- rarak Martin'e kol kanat geren Alice'in aşkı sayesinde, yargıla- nıp hayata dönecek olan Mar- tin'imizi, mutlu son bekliyor on- ca ıstıraptan sonra, bize bir kez daha ah aşk sen nelere kadirsin dedirterek. Alice'in ateşle imtihanı Bildik temaları ve samimı, özenli tarzıyla. Caroline Cham- petier'nin 'ışığın dans ettiği', ne- fıs görüntüleriyle (zaten jenerik- te 'görünrü yönetmeni' olarak değil de "ışık sorumlusu' olarak görünüyor Champetier) ve her zamanki gibi genç bir erkeğin aşkına demir atan Alice'te, rolü- ne fena halde asılan, "ayak- lan çamura batmıs ama ba- şı yıldızlara değen" Juliet- te Binoche'uyla. belki ilgi- siz kalınamayacak. usta işi sahneler içeren, ancak de- rinlere inemeyen. sıfin tü- ketmiş karakterler galerisi halinde seyreden, aşkın fe- dakârlığına selam durdu- ğumuz bir Andre Techine filmi 'AHceveMartin' İn- giüz Hasta'yla yardımcı ka- dın Oscar'ı kazanmasından sonra rol aldığı bu fîlmin en büyük kozu tabii ki Alice- Juliette Binoche. Birkaç yıl önce. genç yaş- ta suda boğulan JeffBuck- ley'nin melankolik şarkısı eşliğinde, ilişkinin sürekli- liğinden yana tavır koyan finali, dokunaklı. duyarlı anlatımı, ışıl ışıl görüntüle- ri ve gayretli genç oyuncu- lanyla bildiğimiz, beylik bir çizgide akıp iki saate uzatılmış 'Aliceve Martin', Techine'in fîlmografısine yeni bir şey katmıyor. Ak- tör olma isteğine karşılık Victor'un baba adını kul- lanmaktan men ettiği ho- mo Benjamin'i oynayan Mathieu Amalric'le, Ras- kolnikof gibi tavırlar ata- rak salınan, üşütük bir Mar- tin kompozisyonu çizen Alexis Loret gibi yeni ye- teneklerin sivrildiği. cena- ze törenleri, evlilikJer, kili- se, metro, mezarlıklar, dis- kolarda geçen fılm, "Mut- lu olma cesaretini bulmaya ihtiyacımızvar, ne olursa ol- sun seninleyim!" (kemancı Alice'ten) ya da "Bütûn sa- hip oktuğum sensinvebu ha- yaümıdoJdurmma yetiyor!" (yargılanıp deli muamele- si görmekten kurtulmak is- teyen Martin'in mektubun- dan) gibisinden ağdalı diya- loglara da sahip aynca. Si- nemada en çok işlenen ko- nulardan aşkı ele alan. ağır, durgun seyrederek görsel zenginliği ve plastik zev- kiyle şurup gibi kayıp giden (kimisine de sıkıntıdan of çektiren) bu melodramatik ve klişe Techine filmi, so- nuçta ancak bu yönetme- nin tutkunlanyla, kahksız Juliette Binoche hayranla- nna salık verilebilir. KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR Bir Sinema Dersî Size bu hafta Cannes'dai bahsetmek istiyorum. 52.1si düzenlenen bu görkemli sinema şenliğine kJmbilir ka- çıncı kez katılan bir kediyi en çok ne etkileyebilir siz- ce? Yıldızlann panttıst mı, caddeleri dolduran kalabalık- lann sinema sevgisi mi, çokuluslu film yapım şirket- terinin tanrtıma ayırdıklan paralar, düzenlenen gör- kemli partiler mi, Cannes'a bizzat gelerek sinema po- litikalannı açıklayan Avrupa ülkelerinin kültür bakan- lan mı, yoksa plajda anadan üryan poz veren yıldız adaylan mı? Hayır, hiçbiri değil. Hele bu yılki gibi ortalıkta baş- yaprt denebilecek filmler yoksa, kediyi heyecanlan- dıracak ne olabilir ki? Söyleyeyim, eski bir dostun verdiği "Sinema Der- s/"ne katılmak. Cannes'da âdettir. Her yıl bir ustadan yılın dersini vermesi istenir. Ünlü bir sinema yazannın sorulannı ya- nıtlar konuk sinemacı. Bu yılın ustası Theo Angelo- poutos idi. Dilerseniz bugüne kadar 11 film yapan, aralannda Artın Palmiye ve Altın Aslan'ın da bulundu- ğu sayısız ödül kazanan Angelopoulos'un Fransız eleştirmen Michel Ciment'ın soruianna verdiği yanıt- lardan bazılarını özetleyeyim. ••• - Fransa'da sinema okudum, IDHECte. Ama, asıl okulumun Fransız Sinematek'i olduğunu söyieyebi- lirim. (Sinematek'in Türk sineması "düşman "ı oldu- ğunu iddia eden eski kuşaktan bazı Türk sinemacıla- nna rthaf olunur). - Okul sonrası, bir süre eleştirmenlik yaptım. Eleş- tiri bana sinemaya geçiş imkânı sağladı. (Ulkesinin eleş- tirmenleri hakkında ölumlu sözler söyleyen Angelo- poulos, eleştirmenlikten sinemaya geçmelerine kar- şın bugün eleştirmenler için "pek hoş" duygular bes- leyen bazı yönetmenlerimize benzemiyor nedense). - Cunta yıllannın baskılannın, yeni bir dil, dolaytı bir anlatm yaratmamızda etkisi olduğunu sanıyorum. (Bizde, böyle durumlarda kabuğuna çekilip oturmak âdettir. "Bu koşullarda ne yapabiliriz ki?") - Eisenstein'ın kurguya dayanan sineması beni et- kilemedi. Antonioni, benim için çok daha önemli ol- du. Orson Welles ve Murnau'nun plan-sekanslan- nın da sinema anlayışını etkılediğini sanıyorum. (Bi- zimkiler, kimseden etkilenmezler!) - Son yıllarda sinema dili açısından daha az dog- matiğim galiba. Pzimkiler, özeleştinyi de pek sevmez- ler). - Filmlerime şiirsel dense de mutlak "gerçek" mal- zemeden yola çıkanm. (Bizim sinemacılanmız, "ma- sal" filmleri yapmakla övünürier). - Hikâyemi çok kişiye anlatınm.Çekim sırasında da herkesle konuşurum. Tüm ekibin, filme inanması, "suç ortağı" olması gerekir. (Bizde de, aynen öyledir, ne sandınız!) - Rlmlerimin çoğunda aynı senaristle, aynı beste- ciyle ve aynı görüntü yönetmeni ile çalıştım. Birbiri- nin dilinden çok iyi anlayan bir ailenın fertleri gibiyiz- dir. (Bizde, aile deyince yapımcılar akla gelir. Yaratıcı- lanmız acaip "ö/rey"dirter ve de "bireyciliklerine toz kondurmazlar). - Filmlerimde neden hep aynı dili kullanıyorum, ne- den ara sıra da "hızlı" bir kurgu kullanmıyorum diye merak ediyorsunuz. Haklısınız, şair demiş ki: "Her gece, yann başka türiü yaşayacağım dıyeyemin edi- yorum, ama yann dduğunda başka türiûsûnü yapa- mtyorum..." Galiba, herkesin bir nefes alış tarzı var. (Bizde, böyle saplantlı adamlann sayısı pek azdır. Bi- zimkiler, nefes almanın envaı çeşidini biliher). • • • Ne dersiniz, Angelopoulos usta on bir film yapmış, ama bizimkiler kadar "birey", bizimkiler kadar "çeşit" olması için daha kırk fılm yapması gerekiyor, değil mi? Son söz yerine sakın ola, bizim genç yönetmenler üstlerine alınmasınlar. Onlara sözümüz yok. Onlar bi- zim umudumuz. Ayaklanna kadar gelen festivakJe artık "etkilenmemek" için mi, yoksa öğrenecekleri bir şey kalmadığına inandıklan için mi, bilinmez- film iz- lemek zahmetine katlanmayan sinemacılanmız ise alınabilirier. BUGUN • TOPHANE-İ AMİRE'de Alla Turca-Mehter'den Mozart'a etkinlikleri kapsamında saat 20.30'da Mercan Dede Ensembie'ın 'Türk MûziğHiden Batı Müzigine Etnik Caz' başhklı dinletisi yer alıyor. (252 35 00) • TERAKKİ VAKn KÜLTÜR MERKEZİ'nde 4. Gençlik Tiyatrolan Şenliği kapsamında saat 20.00'de Kurtuluş Lisesi'nin sahnelediği 'Kibaruk Budalası' adlı oyun izlenebilir. (279 66 26) • AFİFE JALE SAHNESt'nde 15.00-17.00 saatleri arasında Macide Tanır, genç oyuncularla bir atölye çalışması gerçekleştirecek. (249 40 84) • ADAM KfTABEVİ'nde süren imza günleri kapsamında 16.30-19.00 saatleri arasında Nadire Mater, okurlanyla buluşacak. (245 46 96) 11. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ BUGUN • Geyikler Lanetier Ankara Deviet Tiyatrosu'nun oyunu saat 20.30'da AKM Büyük Salon'da sahnelenecek. • Tiyatro Şarkılan lstanbul Şehir Tiyatrolan'nın düzenlendiği etkinlik saat 19.00'da AKM Konser Salonu'nda gerçekleşecek. • Marb Kent Oyunculan'nın oyunu saat 21.15'te Kenter Tiyatrosu'nda izlenebilir. YARIN • Geyikler Lanetier Ankara Deviet Tiyatrosu'nun oyunu saat 20.30'da AKM Büyük Salon'da sahnelenecek. • Misyon tstanbul Şehir Tiyatrolan'nın oyunu saat 21.00'de Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde izlenebilir. • Ferhad ile Şirin tstanbul Deviet Tiyatrosu'nun oyunu saat 15.30'da Taksim Sahnesi'nde yer alacak. • Marb Kent Oyunculan'nın oyunu saat 21.15'te Kenter Tiyatrosu'nda izlenebilir. "Yülar geçmedi, yıllar eskidi Dokunduğum yerde kalıyorum Yaşh bir kelebek gibi." Edip Cansever'i onüçüncü ölüm ytldönümünde sevgiyle, özlemle anıyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle