Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25MAYIS1999SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Araşürmacı
gazetecüik
seminepleni
• TRABZON(AA)-
Trabzon Gazeteciler
Cemiyetı (TGC),
arasnrmacı gazetecilık
semınerlerinin ıkincısini
diizenliyor. TGC'den
yapılan açıklamaya göre,
ilkıl997yılında
gerçekleştirilen
semınerlerin ikincisi 31
Mayıs-11 Haziran tarihleri
arasmda yapılacak. TGC
Ziyad Nemİi Eğitim
Salonu'nda yapılacak iki
haftalık seminerlere
katılanlara sertifîka
verilecek. Seminerde basın
mensuplanna, 'Basın
mensubu kimdir, nasıl
olmahdır?'. 'Bilgi
kaynaklan ve
dokümantasyon', 'Anlatım
ve yazım teknikJeri' gibi
konularda bilgi aktanlacak.
Üretim
yavaşlatıldı
• tZMIR(Cumhuriyet)-
Manisa'nın Soma
ilçesindeki Ege Linvit
lşletmeleri'nin (ELl)
binlerce işçısı Toplu Iş
Sözleşmesi'nden doğan
maaş farklannı ve
ikramiyelerini alamadıklan
gerekçesıyle 'işi
yavaşlatma eylemi'
başlattı. Maden-Jş
Sendikası Soma Şubesi 2.
Başkanı Mehmet Saç,
işçilerin dün sabah
başlattıklan eylemin,
toplusözleşme farklan
ödeninceye kadar
süreceğini belirterterek
"Işveren iki aya yakın bir
süredir işverem oyalıyor"
dedi.
Koçaker
toprağa verildi
• ANKARA(AA)-
Geçirdiği rahatsızlık
sonucunda vefat eden eski
Tokat Milletvekili Selim
Koçaker'in cenazesi
Ankara'da toprağa verildi.
Koçaker için TBMM'de
düzenlenen törene, Meclis
Başkanı Yıldınm Akbulut,
Türk Parlamenterler Birliğı
Başkanı Zeki Çeliker,
ailesi ve yakınlan katıldı.
Daha sonra Kocatepe
Camisi'ne götürülen
'Koçaker'in cenazesi.
kılınan cenaze namazının
ardından Cebeci Asri
Mezarlığrnda toprağa
verildi.
Kurayla işe
alınacaklar
• ANKARA(A>KA)-
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı ile Bakanlığa
bağlı ve ılgili kuruluşlarda
çalıştırılması zorunlu olan
özürlü ve eski hükümlüler
kurayla belirlenecek.
Sanayi Bakanlıgı'ndan
yapılan açıklamaya göre,
isteklılenn açık kontenjan
sayısından fazla olması ya
da işverence nitelik
belirleme ihtiyacının
bulunmaması halinde
başv uranlar kuraya tabi
tutulacak.
Kurtuluş Treni
• SAMSUN (ANKA)-
Ulusal Kurtuluş Treni,
Kurtuluş Savaşı'nın ilk
adımlannın atıldığı, milli
birlik ve beraberlik
bildirisinin tasarlandığı yer
olan Havza'ya gidiyor. Her
yıl geleneksel olarak
Havza'ya giden Kurfuluş
Treni'nde Samsun Valisi
ile Büyükşehir Belediye
Başkanı'nın yanı sıra
öğrencıler ve veliler de yer
alacak. Tren bugün
Samsun'dan hareket
efmeden önce. Atatürk'ü
sembolize eden bayrağı,
vali öğrencilere teslim
edecek.
Uzun saç dayagı
• EDİRNE(AA)-
Edirne'de üç kişi, yolda
karşılaştıklan bir genci,
saçı uzun olduğu
gerekçesiyle dövdü.
Sabuni Mahallesi
Çilingirler Caddesi'nden
saat 01.10 sıralannda evine
gıtmek üzere geçen
Yunanistan doğumlu Zafer
Mustafa (24). saçı uzun
olduğu gerekçesıyle
Şendoğan Tohumcular
(22), Ercan Peköz (25) ve
Olgun Çalışkanız'ın (22)
sözlü sataşmasıyla
karşılaştı. Grubun
sözlerine karşılık vermesi
üzerine çıkan kavgada 3
kişi tarafindan dövülen
Mustafa, polise başvurdu.
Nüfııs cûzdanımı
kaybettım Hükümsüzdür
SlBEL AKŞAH/N
San basın kartımı
kaybettim. Geçersizdir.
HAYRİARSLAN
Oluşturulmak istenen tarihi eser pazanna talebi karşılamak için talandan korkuluyor
Esld eserler özefleştiriliyorNERMtlV BAYÇIN
Korunması Gerekli Taşınır Kültürve Ta-
biat Varlıklan Koleksıyonculuğu ile ilgili
yönetmelik değışıkliğıne tepkiler sürüyor.
Arkeolojık eserticaretmin serbest bırakıl-
ması yönünde atılmış bir adım olarak de-
ğerlendirilen yeni yönermelıge, kaçak ka-
zılarda artışa yol açacağı kaygısıyla şiddet-
le karşı çıkılıyor.
Arkeolog ve müzeciler, oluşturulmak is-
tenen "tarihi eser pazanna" talebi karşıla-
yabilmek için antik kent, höyük, tümülüs
gibi kültür varlıklanna karşı talanın büyük
boyutlara varacagını vurguluyorlar. Yasa-
ya aykırı uygulamalargetiren yönetmelik,
kaçakçılık suçu, devlet mıizesınde korun-
ması gerekli taşınır kültür variığı kavram-
lannı ortadan kaldınrken koleksiyonerler
üzerindeki kamu (müze) denetimi gibi uy-
gulamalann da devre dışı kalmasına kapı
açıyor. Korumacı çevTelere göre bu. dev-
let malı niteligindeki eski eserlerin "özd-
leştirilmesi*' anlamına geliyor.
Kültür Bakanlığı Müsteşan Teidn Ay-
baş'ın. kültür varlıklannın yurtdışına çık-
masını önlemek için Türkiye'deki koleksi-
yoner ve müzayedecilenn destekJenmesi ge-
rektığinı söylemesı. koleksiyonerlerin bas-
kısıyla öteden ben oluşturulmak istenen
"eski eser borsasına" bakanlığın da sıcak
baktığını göstenyor.
Yönetmelik değişikJiği isteğı
Geçen hafta gerçekleştınlen "Cumhu-
riyefin 75. Yüdönümünde Müzedliğiıııiz
veGeieceği Uusiararası Sempozjoımu'nun
açılış konuşmasını yapan Aybaş. koleksi-
yoner ve müzayedecılerin karşılaştıklan
bırtakım "sdantılannr
'giderilerek rahatla-
maları ve yollannın açılması için yönetme-
lik değişiİdiğine gidildigini belirtmiş, ög-
retim üyeleri ve medyadan da bu yönde des-
tek istemişti.
Devletin sorumluluğunun piyasa açmak
değil kültür mirasıru korumak olduğunu söy-
leyen 1Ü Prehıstorya Bölümü öğretim üye-
si Prof. Dr. Mehmet Özdoğan."KoJeksi\o-
iKTÜkJe ilgüi birtakım yasal snuriamalan kal-
dırmakla yurtdışına eski eser kaçışuun aza-
lacağı gibi yanlış bir anlayış savunulmak-
tadır" dedı. Bu anlayışın ne bılime ne de
Türkiye"nin altma imza attıgı uluslararası
anlaşmalara uygun düştüğünü vurgulayan
Özdogan. tepkilerini şöyle dile getirdi:
"MüsteşaruL, koleksiyonerlerin destekle-
neceği yönündeki açıklaması bizde kaygı-
dan ötc panik yarattı. Devletin anavasal \e
yükümlüJüğÜDÜ üsdendiği uluslararası an-
laşmalar gereği görevi, kültür mirasınuı ko-
Of-Çaykara arasındaki ünlu Hapsiyaş, Köpriisü'nün vıkılmadan önceki görünümü (üstte). Karayollan'ııın "restorasyoımndan" (!) son-
ra yıkılan köprii ve enkazı (sağ-üstte) kinemit istifi \e Karavollan'nın "aslına uygun" (!) onanm tabelası (altta)...
(
KuvayıMüliye
çevrecilen'Karadeniz'de.
Doğa ve kültür savaşçıları
da 19Mayıs'ı 'Samsun'a
çıkarak' kutluyorlar
OKTAY EKtSCt
Atatürk'ün ulusal bağımsızlık mücadele-
sini örgütlemek üzere Samsıııı'açıkışının 80.
yıldönümünde, çevre ve kültür gönüllüleri
de ulusal değerlerimizi korumak için "ikin-
ci kurtuluş savaşuıı" yine Samsun 'dan başlat-
tı lar. Kuvayı Milliyeönderlerini taşıyan Ban-
dırma Vapuru'nun 1919 yılındaki Istanbul-
Samsun sefennı simgesel olarak yineleyen Ka-
radeniz Kültür veÇevre Derneği,(KKÇD)çok
sayıda demokratik kuruluşun temsılcileriyle
birlikte 19 Mayıs 1999 tarihini "Çevre İçin
Kurtuluş Mücadefesi'nde Jlk AdımGünü" ola-
rak ilanettı.
Ulusal dayanışma ıçınde yaşama geçirilme-
sine karar verilen "İkinci Kurtuluş Savaşı Ey-
lera Planı"nda ise ülkenin tanh ve doga de-
ğerlenni koruma kampanyasının Karadeniz
Bölgesi'nden tüm yurda yaygınlaştınlması
öngörülüyor...
Aslında KKÇD ve diger kuruluşlann bu gi-
rişimleri için 19 Mayıs'ın yıldönümünü ve
Samsun'u seçmiş olmalan, sadece tarihsel
bir benzerligin v urgulanması amacını da ta-
şımıyor. Özellikle son yıllardaki "vurtsever-
lik bilincinden yoksun" uygulamalann çevre
ve kültür degerlenne karşı belki de en "acı-
masız" olanlan Karadeniz'de yaşanıyor.
Bunlararasmda "Fırtına Vadisi-HESPro-
jesi" ulusal ölçekteki duyarlı tepkilerin oda-
ğı haline gelirken "denizdoldunıiarak'' ger-
çekleştirilen "duble-yor ınşaatı da Sinop'tan
Hopa'ya dek yaklaşık 600 km'lik kuşaktaki
hemen tüm "kıjı değerlerini" hızla yok edi-
yor.
Aynı deniz dolgusu için gerekli "kayalarm"
ise diğer akarsu vadilerindekı ormanlık böl-
gelerde açılan sayısız "taşocaklanndan" çı-
kartılması sonucunda Karadenız'de "kara-
TOİu ulasunuıı rahatlatmak" adına bölgenin
doğal \e kültürel kımlıgı tarihe gömülüyor...
Hapsivaş'ı da yıktılar.»
Karayollan'nın yöresel çevre değerlerine
yönelik bu "özensiz" davranışının en çarpıcı
kurbanlanndan bin de Of-Çaykarayolu üze-
rindeki ünlü "Hapsıyaş" köprüsü...
Karadeniz'in güzelliklerini yansıtan afiş-
ler ve turizm broşürlerindeki değişmez kül-
tür simgelerinden olan "kiremit çaülı" ünlü
ahşap köprü, inanılırgibi değil ama bir "res-
torasyon" sonucu yıkılmış durumda...
Çünkü Karayollan, 1935'te Apdülaziz San-
dıkçı tarafindan yapılışından sonra "50 jil"
hizmet veren bu zanf köprüyü 1987"de "onar-
maya" kalkışmış. Koruma Kurulu'nun ona-
yı da bulunmayan bir projeyle gerçekleştiri-
len "kaçak" onanmın ardından ise sözde "as-
lına uygun restore"(!) edilen Hapsiyaş Köp-
rüsü kendisini bile taşıyamamış...
Şimdi Ordan Çaykara yoluna saparak Uzun-
göl'e gitmek isteyenler, Karadeniz kı>i dol-
gu yoluna kaya parçalan çıkartılan taşocak-
lannın dogayı nasıl yok ettiğini gözlerken, bir
debu"küHürtahjibaüııa"tanıkoluyorlar. Yı-
kılan köprünün yol kenanna yığılmış "enka-
zı''başındadurduklannda ise Karayollan'nın
restorasyon tabelasını okuyup istanbuFdaki
Galata Köprüsü'nün de başına gelenleri anım-
sıyorlar...
Karadeniz yanna da kalsın...
Işte bu tür ömeklerin yaşandıgi bir süreç-
te, 19 Mayıs 1999 günü Samsun'a ayak ba-
sarak "çevre için kurtuluş savaşun" başlatan
KKÇD ve diger gönüllü kuruluşlar, ortak bil-
dınlennıde "Karadeniz VannadaKalsın''bas-
lığıyla kaleme almışlar.
KKÇD Başkanı Alâeöin Bahçekapıh, 19 Ma-
yıs eylemlerinin gerekçesını anlatırken; "hiç
çocuğumuz yokmuş, hiç gelecek kuşaklar ol-
ma>acakmışgibidavTanıyoruz*' dedikten son-
ra şunlan ekliyor: "Kısacık ömrüne bütün
mazlunıulustaraörnekoluşturanKurhiluşSa-
vaşı'nı ve devrimleri sığdıran, Türk insanıy-
la birlikte tüm üısanlığa da yol gösteren bü-
yük Atatürk'ünfcrindengiderek, sorunlann
kuvayı müliye ruhu. karartıltğj ve savaşımcı-
lığıyla çözülebileceğini göstermek amacıyla,
Kurtuluş Savaşımızın 80. yıldönümünde,
2000'li > ıllan Samsun 'a çıkarak karşılamanın
aniamını da biiince taşunak istiyoruz—
n
Umanz bu bilinç ve bu kuvayı milliye sev-
gisi, sadece kültür ve çevre gönüllülerini de-
ğil, tarihe ve doğaya düşmanca saldıran di-
ğer ulusal kurumlanmızı da bir an önce sar-
malar...
Yoksa Karadeniz belki yeni bir "hız yolu-
na" kavuşacak ama vadileri, yaylalan ve kı-
yılan yok edilmiş bir garip coğrafya parçası
halinde bırakılıp "kendisi"' değil enkazı yanna
kalacak...
runmasuu bflimsd esaslara göre belgele-
nerekorta>a çıkanlmasını ve vineaynı kıs-
taslar içinde gelecek kuşaklara aktanlma-
sını sağlamaktır. Koleksivoner ise eseri et-
de ediş biçimi açısmdan böyle bir kaygı
duvmaz. O yalnızca parayla ölçülebileeck
değeri olan, görsel güzelliğe sahip eserle D-
gilenir. Ve onu elde etmek için de bir arke-
olojik yerleşimin tahrip edilmesine göz yu-
mar, bundan da hic üzünrü duvmaz."
Koleksiyonenn tahnp ettığinin bilgi ol-
duğunu sözlerine ekleyen Özdoğan, kültür
mirasının bütünlüğunden çekilip çıkartılan
eserin bilimsel değerinin de olmadığını
vurguladı. Özdogan. "Bilgi bir eserin han-
gi konumda ve neierie birlikte olduğundan
hangi dönemde yapıldığına. eseri kullanan
insanlann neleri yiyip içtiğinden nasıl ya-
şadığına çok geniş bir spektrumu olan bir
hazinedir. Ciddi birdevlet anJavışımn gere-
gj de eski eserlerin tahriba-
mm
"^mmm
~ n ve paraya dönüşebilirtiği
anlamına gelen koleksiyo-
nertiği teşvik değiL bu hazi-
neyi korumak olmalıdır"
dedi. Koleksiyonerlerin "s-
kıntısı'', yönetmeliğin 1. ve
14. maddelerinde yapılan
değişiklikie giderilmiş bu-
lunuyor. 29 Nisan 1999 ta-
rihli Resmi Gazete'de ya-
yımlanan yeni yönetmelik,
"koleksiyonda 'belgesiz'
kültür ve tabiat varhğının
bulunması durumunda ko-
leksivonertikbelgesininiptal
edilecegi''Ekl-(a)madde-
sini yürürlükten kaldınyor.
14. maddede yapılaH deği-
şiklik ise özel müze ve ko-
leksiyonerin üçüncü kişiler-
den eski eser satın almala-
nnı yasallaştınyor. Bu du-
rum, 2863 sayılı koruma ya-
sasının4. maddesi gereği, ta-
şınır kültür ve tabiat variığı
bulanlar arasına özel müze
ve koleksiyonerlerin de ek-
lenmesiyle sağlaruyor. Ya-
sarun 4. maddesi ise kültür
varhğı bulanlara üç gün içın-
de en yakın müze müdürlü-
ğüne ya da mülki amirlere
bildirrne zorunluluğunu ge-
tiriyor.
'Cinayete teşvik'
Yönetmeliği "arkeolojik
cinayett teşvik" olarak nite,-
lendiren bir müze yetkilisi,
konuya ılışkın sorun ve çe-
lişkifcri şöyle açıkladı: "Öad
müzeve koiekSJVDnerler, kül-
tür varlığını nereden bula-
caklardır? Tabü ki bulan-
lardan.Ancak bulanlar,ya-
sanın 4. maddesi gereği ön-
ce müze ya da resmi ma-
kamlarabBdirmekzonmda-
dır. Yasayaaykınlık burada
yaşanıyor.'' Ote yandan bir
koleksiyonerin yine yasa
uyannca "belgeli eser" bu-
lundurmak zorunda oldu-
gunu kaydeden yetkili,
"Müze müdürlüğü gelen
eserleri değerlendirir. Tas-
nif ve tescilin dışında ya da
bunlara dahil olup da mü-
zeye alınması gerekli görül-
meyenleri bir belgeyle bula-
na iadeeder. KoJekshonerin
koleksiyonuna dahiİ edebi-
lecegi eserler bu kapsamda-
dır. Yani müue dfnedmin-
den geçmiş ve belgesi veril-
miş kültür varuklan" dıye
konuştu. Ancak, yeni yö-
netmelikle, koleksiyonerle-
rin artık belgesiz eser de bu-
lundurabileceğini anımsa-
tan yetkili, bu uygulamanın
ilgili resmi kurumlara bildir-
me zorunluluğunu ortadan
kaldırdığını belirtti. Söz ko-
nusu durumun devlet müze-
lerinın devTe dışı bırakılma-
sı anlamına da geldiğjni söz-
lerine ekleyen yetkili, yasa-
ya göre devlet malı niteliğin-
de olup devlet müzesinde
korunması gerekli arkeolo-
jik eseri elinde bulunduran
koleksiyonerin yakalansa
bile artık kaçakçılıktan suç-
lanamayacağını vurguladı.
ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Tabü ki Deniz Baykal'ın ye-
rinde olamam. Yine de onun ye-
rinedüşünmeyeçalışıyorum. De-
niz Baykal'ı 1968'li yıllarda Sıya-
sal Bilgiler Fakültesi'ne asıstan
olarak geldığinde tanımıştık. Do-
çerrt olduğunda, CHP'nin akade-
misyenlerinden biri olarak ondan
söz edilmeye başlandı.
1973 seçimlerinde CHP'nin
yeni Genel Başkanı Bülent Ece-
vit'in en yakınındaydı. Başarılı
seçim kampanyasjnın ardından
Ecevit'in kurduğu hükümette ba-
kanlıkaldı, koalısyon pazarlıkla-
nnın öne çıkan ismi haline geldi.
CHP - MSP koalisyonunun ale-
lacele bozuluşunun sorumlulann-
dan bıri olduğu soylendi. Bu ko-
alisyonun yıkılışının ardından Tür-
kiye'yi bir iç çatışmanın eşığine
getiren Midiyetçi Cephe hüku-
metleri kuruldu.
Bu yıllar ıçınde Büient Ecevtt'le
arası açıldı. CHP içinde Baykal-
cılar olarak bilinen bırakım orta-
ya çıktı. 1970'lerde CHP içinde
şekillenen bu akım, uzun ve sa-
Deniz Baykal'ın Yerinde Olsam...
bııiı bir yolculuğun sonunda. 1995
yılında CHP - SHP birteşmesıy-
le sosyal demokrat hareketin yö-
netımini ele geçirdi.
Ne olduysa ondan sonra oldu.
0 güne kadar CHP içinde hizip-
çılikle suçlanan Baykalalar artık
parti içinde iktidardaydılar. Mu-
halifleri onlan hiztpçilikle suçlama-
ya devam ettiler. CHR iç çekiş-
melerden bir türlü kurtulamadı.
Baykal'ın, parti kongresinde, bir
parti lidennden çok bir hızıp ba-
şı gibi davrandıgı suçlaması hiç
bıtmedı.
1995 yılında Baykal, SHP -
CHP birleşmesinın lideri olarak
DYP - CHP koalisyonuna girdi.
Hemen seçım istedi. Halbuki
Tansu Çiller'den istediğini ala-
bilecek elverişh bir ortam oluş-
muştu. Baykal, Çiller'i tehditler-
le seçime zorladı. Seçim sonuç-
lan tatsızdı. CHP barajı zor asmış,
siyasal Islamın partisı Refah bi-
rincı parti haline gelmişti.
Ylne de Baykal'ın şansı yaver
gftb. CHP, FEFAHYOL - ANASOL
kutuplaşmasında kilit partiydi.
Baykal, bu olanağı da erken se-
çim için zoriamaya harcadı. 1995
seçimlerinin hemen ardından,
"Haydi seçime" sözcüklerinden
başka birsözcükçıkmadı agzın-
dan. Halbuki kılrt partiydi, iktidar
partılerinden istediğini eldeede-
bilirdi.
Ama Baykal ne istiyordu? Bu-
nu ben uzun yıllardır birtühü an-
layabilmişdegilim. Baykal seçim
istiyordu, onu biliyorduk. Halbu-
ki 1995 sonrasını, iktidarları, de-
mokrasi ve özgürlüklerin önünün
açılması için kullanabilirdi. Emek-
çilerin yaşam koşullannın düzel-
tilmesı için dayatmada buluna-
bilirdi. Bu düşüncelerimizi o za-
man da ısrarta dıle getirdik.
Deniz Baykal ise seçım isti-
yordu. Herhalde bir bildiği vardı.
Seçim oldu, sonuçlan gördük.
Tam bir hayal kınklığı. Acaba Bay-
kal seçimleri neden istemişti, hâ-
lâanlayabılmiş, çözebilmiş deği-
lız.
Aslında ben, Baykal'ın kurul-
taya genel başkan adayı olarak
değil de bugüne kadar yürüttü-
ğü erken seçim zoriamasının ne-
denini anlatmak üzere gelmesi-
ni isterdim. Baykal'ın yerinde ol-
sam, kurultaya getirözeleştın ya-
pardım. Parti onun iddialarının
aksine büyük bir başansızlığa
uğradı. Gelirbunun hesabını ve-
rir, yanltşın nerelerdeoldugunu an-
lamayaveanlatmayaçalışırdım.
Baykal, siyasette başansız ol-
du. Olabilir. Her ınsan, her za-
man, her koşulda başanlı ola-
maz ya... Siyaset zorzanaat. He-
leTürkryegibi, ertesigün neola-
cağını bilemedığimiz bir ülkede
bu daha da zor.
Ben Baykal'ın yennde olsam,
bugüne kadar kader ortaklan
yaptığım arkadaşlanmı datoplar,
bir dönem parti yönetiminden
uzak durmayı tavsiye ederim. 30
yıla yaklaşan siyasi yaşamımın
muhasebesini yapardım. Oturup
bol bol okur, anılanmı kaleme
alırdım.
Keyif içinde yüruyüşler yapar,
dağlara tepelere tırmanırdım.
Çünkü başka türlü zorlama hem
CHP'yi sıkıntrya sokuyor, hem
de kendisini. En iyisi iktidar hır-
sını bir süre kenara bırakması.
Yoksa hem CHP'ye, hem Bay-
kal'a hem de Baykal'cılara yazık
oluyor.
insan yaşamı şurada 70-80 yıl-
lık bir serüven. Yaşamı hırsla, ik-
tidar kavgasıyla, olmayacakzor-
lamalarla zorlaştırmanın ne âlemi
var...
Ben Deniz Baykal'ın yerinde
olsam, yerimde otururdum.
Ama Deniz Baykal değilim ki...
Yine de bunlan söylemeden
edemedim.
DUZYAZI
ORHAN BtRGtT
Baraja Takılan Kurultay...
Dokuzuncu Olağanüstü Kurultay'ın çalışmalan ta-
mamlanmadan, kırk beş gün içinde onuncusunun
toplanacağı haberi geldi. Böyle giderse, Cumhuri-
yet Halk Partisi'nin delegeleri gibi, yandaşlannın da
aile bütçelerini düzenlerken "olası bir kurultaygide-
ri" için bir kenara sürekli olarak birkaç kuruş koyma-
lan gerekecek.
Dokuzuncu Kurultay, partinin 18 Nısan seçimle-
rinde gerekli ülke bara/ını geçemeyişi yüzünden or-
taya çıkan parti içi bunalımın sonunda istrfa etmek
zorunda kaian Baykal ve Parti Meclisı'nın yerine ye-
ni görevlileri belırlemek için toplanmıştı.
Partinin makûs talihi, kuruttayda 60 kişilik Parti Mec-
lisi seçimlerinde de kendisini gösterdi ve sadece 21
aday, sandığa giden delegelerin yeterli oyunu ala-
rak barajı aşabildi. Böylece CHP'nin 75yıllıktarihin-
de ilk kez genel seçimlerde baraja takılmasını andı-
ran bir başka tablo ortaya çıktı. Parti tüzüğünün
"Genel Başkan"dan sonra en yetkili organ olarak ta-
nımladığı kurum olan Parti Meclisi de ilk kez oluşa-
madı.
Parti Meclisi oluşamayınca CHP'nin Genel Sek-
reteri seçilemiyor. Merkez Yönetim Kurulu belirlene-
miyor. Partinin il ve ilçe örgütlerinin gorevden alın-
malan, yerierineyenilerinın getirilmesinden başlaya-
rak bir dizi işlem yapılamıyor.
Abartılı bir örnek vererek söyleyelim. Pariamento
şu anda seçimleri yenileme karan almış olsa, CHP'de
bu seçimlere katılıp katılmamayı belirleyecek organ
ortada yok.
Niçin böyle oldu? Niçin, bir genel başkan istrfa et-
tikten sonra gelip yeniden seçilebilmenin yöntemi-
ni arayarak kendisine yakın delegelerle posterini do-
laştrdığı kurultay salonunda yükselen "yuh" sesle-
rini, milyonlarca kişi gibi tetevizyonlann canlı yayın-
lanndan izledi?
Ve izJerken ne düşündü? Kendisi değil miydi da-
ha bir buçuk ay önce meydan mitinglerinde Atatürk
ve Inönü'nün koltuğunda oturduğunu söylerken bi-
linçli olarak partinin "dördüncü genel başkanı"n es
geçen?..
Ve niçin kuruttayın 1116 delegesi de yine 75 yıllık
parti tanhinde ilk kez dokuz başkan adayı için do-
kuz parçaya bölündüğü için; altıncı genel başkan yi-
ne ilk kez sandığa gidenlerin yarısının bile oyunu
alamadan o çok ağır sorumluluğun altına sokuldu-
ğu anda pet şişelerinin hedefi oluyordu?
CHP'liler, niçin karşılıklı sandalye fırlatacak kadar
birbirierinin "düşman kardeşlen" haline gelmişlerdı?
Bu "n/ç/n"leri sürdürebilirsiniz?
Ama onlann tümünün ortak yanıtı, 18 Nisan se-
çimlerinde CHP'yi baraj attı bırakan başarısızlığın
da cevabı değil midir?
Bu yenisi değil; asıl Cumhuriyet Halk Partisi de 12
Eytül'e açılan aylarda birbirine yabancılaşan, zaman
zaman düşman kardeşler gibi davranan, hiziplere,
hatta kamplara aynlmış olduğu için "inif" dönemi baş-
lamıştı.
Partinin yeniden açılışı, iki ayn kampın uç ayn yön-
temle işe başlamak istemesiyle gerçekleştirildi.
Birgrup, CHP'yi Erdal Inönü'nün yönetmesini is-
tiyordu. Ikinciler, dördüncü genel başkanın bıraktığı
yerden direksiyona geçmesi için çaba göstenyordu.
Baykal o grubun içinde gerçekleştirdiği darbe ile yö-
netimi aldı.
AJdı ve CHP'yi her sabah siyaset meteorolojisinin
barometresine bakarak yeni heveslerie yepyeni yer-
lere taşımak istedi.
Bugün Erdal Inönü, onursal başkan adı ile çağnl-
dığı kurultaya izleyici olarak da katılsa, alkışlarla kar-
şılanıyor. "Bu yapı ayakta duramaz" görüşünün sa-
hibi dördüncü genel başkan, yoktan var ettiği yeni
partisini sadece sol'un değil, ülkenin de birınci par-
tisi haline getirmesini başarmakla kalmadı: Türkı-
ye'nin en deneyimli politikacısı olarak fırtınalı deniz-
lerde kendisinin dünya görüşlerine katılanlar kadar
karşı çıkanlann da pusulalannın kilıtlendıği bir koru-
yucu siyaset mendireği olarak görülüyor.
Yeni CHP dışında başka bir sol parti gösterin ki
yönetim sorumluluğunu üstlenenler oyunu kendi ge-
lecekleri için oynasınlar. CHP'yi 18 Nısan seçimle-
rinde baraj altına düşüren de, 23 Mayıs kurultayın-
dakj manzaralardan sonra bir çıkmaz sokağa götü-
ren de hep o bireyciliktir.
Attan Oymen şimdi çok hunharca kullanılmış ve
adeta harap edilmiş bir yapıyı önce onarmak, son-
ra da ayakta durabilir hale getirmek gibi çok ağır bir
sorumluluğun altına girdi. Daha girerken de pet şi-
şelerini üzerine fırlatacak kadar kendilerinden geç-
miş milıtanlaria nasıl uğraşacağını düşünme fırsatı
bulmadan, kendisinden önceki genel başkanın ina-
nılmaz kuşatma planı ile karşı karşıya kaldı.
Kurultay çetesi, şabaha karşı yaptığı baskın ile
sahte listeleri Altan Öymen adına kamuoyuna yedi-
rip su başlarını tutmak istemişlerdi. Çetenin oyunu-
nu, salonda sadece 500 delegenin kalmış olması ve
onlann da yandan az fazlasının o listeleri sandığa ta-
şımalannın bozduğu anlaşılıyor.
Ya sahte listeler kurultay barajını geçip de yeni ge-
nel başkana "Işte birlikte çalışacağınız Parti Mecli-
si'' diye bir emrivaki yapılanmanın tutanağı sunulsay-
dı?
öymen, milyonlarca gözün kendi üstünde oldu-
gunu bilerek bu su almış geminin kaptan köşküne
çıkmaktadır. Eski genel başkanı Bülent Ecevit'in
kendisine gönderdiği başan telgrafını "kutlama me-
sajlan" dosyasında saklamak yerine sık sık okuya-
bileceği bir yerde bulundurmak, sanınm daha akıl-
cı bir çözüm yolu olur "CHP Genel Başkanı olarak
sizi kutlanm. Deneyimli bir siyasetçi olarak üstlen-
diğiniz bu görevde size başanlar dilerim, saygılar ve
sevgiler sunanm" diyen o mesajın satır aralarını en
iyi çözebilecek olanlardan birisi her halde Altan'dır.
Faks: 0212 677 07 62
E.mail:obirgitw cumhuriyet.com.tr.
Oğretim görevlisi,
meslektaşını öldürdü
GAZİAJVTEP (Cum-
huriyet)-Gaziantep Üni-
versitesi Konservatuvar
Müdürlüğü'nde öğretim
görevlisi Tuncay Keleş
(34), bilinmeyen bir ne-
denle tartıştığı eski Kon-
servatuvar Müdürü öğre-
tim görevlisi Hamza Çi-
vi'yi (45) tabancayla öl-
dürdü.
GÜ Konservatuvar Mü-
dürlüp Temel Bilimler
Bölüm Başkanlığı'nda
dün sabah 10.00'da, öğ-
rencilerin derste olduğu
bir sırada meydana gelen
olayda Tuncay Keleş, bi-
linmeyen bir nedenle da-
ha önce de kavga ettikle-
ri bildirilen Hamza Çi-
vi'ye tabancayla ateş et-
ti. Çi\i olay yennde yaşa-
mını yitinrken Keleş gö-
zaltınaalındı. 1989yılın-
dan 18 Nisan seçimlerine
kadar konservatuv ar mü-
dürlüğü yapan Çıvi'nin,
seçimlerde ANAP'tan
Adıyaman milletvekili
adayı olduğu ancak ka-
zanamadığı öğrenildi. Çi-
vi son olarak Konservatu-
var Halk Oyunlan Anabi-
lım Dalı Başkanlığı'nda
görev yapıyordu.