20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 1999 PAZAR HABERLERIN DEVAMI Marmara'nın batısı ve kıyı Ege dışında butun yurt yağışlı geçecek. Ya^şiar, yağmur ve sa- ğanak. guney kesımler- de gokgurultülu sağa- nak. Batı Karadenız'ın ıçkesımlen içEgeveiç Anadolu'nun kuzeyba- tısı ıle Doğu Anado- lu'nun kuzeydoğusun- da yûksek yerierde kar- la kanşık yağmur şek- lınde olacak. D»S MERK Oslo PB 2 Helsınki Stockholm Lortdra Amsterdam Brüksel Paris Bonn K K Y Y Y Y Y 1 2 11 11 O) 11 13 Munıh Berlın Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Y B B PB B B PB PB 9 9 1/ 10 7 0 13 14 7 Zürih Y 7 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahire PB Y PB Y Y Y Y B -3 17 -10 13 6 8 10 26 B 17 Taşkent ^ Çok bulutlu • Yagmurtu Karlı jkar b Gök gürüHûlû GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada Pekiştirici bir ek yapıyor: "Paşa söyleyince ina- nırtar." Bu ifadeler karşısında, inanınız ki "açıklama" sözcüğü yetersız kalıyor. Zira söyledikleri tam an- lamıyla "bir itiraf". Üstelik itiraf; günümüz siyasetçilerinin sözüne inanılmadığını, onlara güvenilmediğinı iktidar sa- vaşımında başa oynayan, ülke yönetmiş, yöneti- me aday bir partinin genel başkanından geliyor. Sadece bir siyaset adamı adına değil, bütünüy- le siyasal yaşamımızı da yansıttığı için hazin bir manzara. Üstüne üstlük, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin görüş bildirmesinin artık olağan hale geldığıni" kabul e- den de iktidar adayı Mesut Yılmaz. Oysa, ANAP lideri bildiği bir gerçeği saklıyor. Askerler günlük sıyasete asla karışmak istemi- yoriar. Ancak politikacılar. güncel sıyasetten uzak dur- maya özen gösteren askeri, ıç siyasetin pıs kokan labırentlerinde görünmeye zorluyor. Son kez yine zorladılar... TBMM'deki çıkmaza askerin müdahalesini Cumhurbaşkanı Demirel'den günümüzün Başba- kanı Ecevit'e, DSP liderinin dünkü ve yarınki hü- kümet ortağı Yılmaz'a kadar devletin "sivil" üst dü- zeyi alkışlıyor. Ne yaptık da bu sonuca geldik diyene rastlan- mıyor. Halkın güvendiği ve inandığı tek kurum TSK. "Paşa "nın ve elbette çevresindeki komuta heye- tinin ülkenin iç huzuru, savunması ve bölünmez bü- tünlüğünden başka sorunları yok. Ülke çıkarlarına oy açısından değıl, tarafsız gözle bakıyoriar. Arna TSK, canlı bir bünye. Astsubayından bü- yük-küçük rütbelı subaylarına kadar her bıreyi so- kaktaki sade insanlarımız gibı olayları irdeliyor, so- nuçlar çıkarıyor ve sonunda, sade insanımız gibi. ülke gerçeklerine ters düşen gelişmelere tepkisi- nin duyurulmasını istiyor. Asker, "Sözle uslanmayanın hakkı kötektir" öz- deyişinden çok uzak, ülke gerçeklerini anımsatan davranış sergiliyor. Siyasetin şu haline bakınız: Gövdeleri burada ama akılları başka yerlerde gezen politikacıları, 20 satırlık bir demeç hizaya getiriyor. Kıvranma Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun demecınden sonra tezgâha koydukları türlü çeşit siyasal oyunu tatile çıkaran FP sözcüleri "Paşa'nın müdahalesi olma- saydı zaten seçim olacaktı" diyor. Yayın organlan manşet atıyor: "Sahte demokrat- lan herkes gördü." Gülünç çırpınışlar... Heleöne sürdükleri şu sava. ne dersiniz: "Genelkurmay Başkanı'nın demeti ' bağlı olduğu kurumun görüşlerini içermiyormuş. Kıvnkoğlu 'kişısel görüşlerini' açıklıyormuş." Bu irdelemeye havadaki kargalar bıle güler. Zira; TSK'nin övünülecek özelliklerinden biri, A'dan Z'ye bünyeye egemen olan "fikri disiplinin" yadsınamaz varlığı. Ortalık biraz yatışır gibi oldu ya: Kemkümler, ya- nılgılardan sonrakı "öyle demek istemediğini" öne süren demeçler, tabiı gırla! Örneğın, Cumhurbaşkanı Demirel; tek cümlelik "Seçimın ertelenmesi dünyanın sonu olmaz" sö- zünü "başka anlamlarda" kullandığını, ben diye- yim 100, sız deyin 200 satırlık bir demeçte anlatı- yor, anlatıyor. Ya Mesut Yılmaz? Askerlerin ülkeyi yönetmek gi- bi birçabaları olmadığını ifade buyururken; "Ama, ülke yönetımınde anayasal çızgiden sapma olma- sın, siyasiler buna uysun ıstiyorlar" diyor. Yılmaz böylece demek istiyor ki: sivıllerın asker- lere söyleyeceğıni, askerler sıvillere söylüyor: "Aman anayasadan sapmayın!" Vallahi pes! Iki bîn öğretinı üyesi köktendinci ALPER BALLI ANKARA - Üniversite- lerdekı köktendmcı örgütlen- menin, yasal boşluklarnede- nıyle engejlenemedıği bildi- rildı.Tûrkıye'deki 71 iiniver- sitede 100'ü profesör unvan- lı olmak üzere 2 bin bilim in- sanmın irticaı faahyetlere ka- nştığı belirlendi. MGK Genel Sekreterliği başta olmak üzere üst düzey güvenlik birunlerine sunulan ve üniversitelerdeki irticaı faaliyetlerin aynntılandınl- dığı birraporagöre, 28 Şubat sürecinde gericılikle müca- delenin en önemli alanlann- dan bıri olan ünıversıtelerde. yasal boşluk nedeniyle veter- li mücadele yürütülemıyor. Rapora göre. irtıcai faaliyet- lerin yoğun olarak saptandı- ğı üniversiteler Şanlıurfa- Harran, Malatya-İnönü. Er- zurum-Atatürk. Van-100. Yıl, Konya- Selçuk. Kayseri- Erciyes ve Gaziantep olarak belirlendi. Bu üniversitelerde görev yapan 2 bin öğretim görev lı- sinin irticayla bağlantılı ol- duklan kaydedilen raporda. bu öğretim görev lilerinden 1 OO'ünün profesör unvanma sahip olduklan belirtildi. ra- porda şu bilgilere yer venl- dı."UIudag L'nrversitesi'nde kadın öğretim görevlilerine sahte rapor vererek başian kapalıolarak derslere girme- lerini sağlayan dcrmatoloji anabflim daiı öğretim görev- lileri. bazı ünhersitelerde kendi tarikatından olaniann üniversitede egemen olması için diğer tarikatlara karşı mücadele edenler. Gazi İ ni- versitesi Fen-Edebi>at Fakül- tesi'nde derslerde Atatürk aleyhine konuşan öğretim gö- revlileri faali>etterini sürdûr- mektedir." Üniversitelerin geneline ilişkın değerlendirmelerde Gaziantep Lniversitesı dık- kat çekti. Raporda ana hatla- nyla şu saptamalara yer ve- nldı: - Lniversitede idari kadro- lara çoğunlukla irtkai görü- şe mensup kişifcr yerieştiril- miştir. - Üniversiteye dışandan ir- tıcacı elemanlar getırilerek fakültelerdeki bölümlere ve anabilim dallanna başkan yapılmakta ve bu yolla fakül- telerdeki bölümler ve anabi- lim dallanüzenndeideolojik baskı oluşturulmaktadır. - Üniversitede tarikatçı ol- mayan veözeDikk Atatürkçü öğretim üye ve elemanlanna kadro vermeyerek haklann- da haksız ve dayanaksız so- ruşturma yürütülmekte, üzeıierine amir olarak tari- katçı kişiler getirilerek baskı yapılmakta. bilimsel çalışma yapma olanaklan kjsıtlana- rak ünhersiteden uzaklaş- malan sağlanmaya çalışü- maktadır. - Üniversitede 2.5 yıldır her gün biraz daha artan her türlü irticaı faaliyetın ıcracı- sı ve koruyucusu olan üni- versite yönetimi, Gazian- tep te de etkili olduğu için haksızlığa uğrayan persone- lin hakkını araması sorun ya- ratmaktadır. Küskünlerden luııııtsıız çaba • Baştarafi 1. Sayfada koymadı. Çetın'ın "Kişisel görüşüm. seçimlerin iptaüni öngören isteğin Anayasa Komisyonu'ndaıı geçmesi yönündedir" sözlenyle, zaman kazan- mak için ıptal önergesıni doğrudan TBMM Ge- nel Kurulu'na getirmek isteyen küskünlerin bu girişiminin önü de tıkandı. TBMM Genel Kurulu'nu yöneten FP'li TB- MM Başkanvekili Vasin Hatiboglu'nun. "tptal önergesi Anayasa Komisyonu'ndan geçmeiL Su- nuşlardan sonra gelen \f Danışma Kurulu'ndan geçmeyen önergeyi işleme koymam" açıklaması da ıptal girişımlerinden sonuç alınmasının ola- naksızlığını bir kez daha pekiştirdi. Erbakan'ı kurtaracak yasal düzenlemeleri gerçekleştıreme- yeceğini anlayan FP'nin seçım iptal önergesıne "hajir" diyeceğinin açıklanması küskünlerin umutlannı azalttı. FP grubunun desteğini çekme- si üzerine, küskünler DTP"ye grup kurdurdular. 11 sandalyeye sahip DTP'yi grup kurabilmesi için zorunlu olan 20 kişiye ulaştırmak amacıyla 9 mıllervekili DTP"ye geçti. Genelkurmay Baş- kanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoglu'nun açıkla- malanndan sonra güç kaybeden küskünler blo- ku, TBMM Başkanvekili Lluç Gürkan ı "dü- şürme" hedeflerine varamadılar; DTP'yi DSP'nin sandalye sayısını aşacak rakama ulaş- tıramadılar. DTP Genel Başkanı HüsamettinCin- doruk'un dün sabah saat 11.00'de yapılacağını duyurduğu grup toplantısı da gerçekleştirileme- di. DTP'Iiler MahmutYılbaş' ın odasında bir sü- re sohbet ettikten sonra dün saat 13.00'te Meclis Danışma Kurulu'nu toplantıya çağırdılar. DTP "18 Nisan'da >apılacak secimJerie ilgtti TBMM karannın yeniden değertendirilmesi" için Danış- ma Kurulu'nu toplantıya çağınrken Çetin. "bu konunun Danışma Kurulu'nun görev alanı dışın- da kaküğı" gerekçesıyle isteğı işleme koymadı. Çetın, DTP'lilenn TBMM'nın çalışma gün ve sa- atleriyle ilgili önerilerini görüşmek üzere Danış- ma Kurulu'nu toplantıya çağırdı. Ancak sadece FP. CHP ve DTP grup başkanvekılleri geldiği için toplantı yapılamadı. Çetin, çoğunluk olmadığı için toplantıyı açma- yacağını söyleyince,Yılbaş tepki gösterdi. Yıl- baş, "Önerimizin 1. maddesini kuruida görüşül- meden reddetmeye Meclis Başkanı'nın hakkı yok- tur. Danışma Kurulu gruplann tekh'fini görüşür, bu teklifler baştan geri çe\rilemez.Önergeyi doğ- rudan Genel kurul'a sunacağız" dedı. Çetin, gazetecilerin "İptal önergesi geürse ne yapacaksuuz" sorulanna, "Öneriyokhenüz. Var- &a>ım üzerine konuşmam'' yanıtını verdı. Gaze- tecilerin ısrarlı sorulan üzerine Çetin. "Kişiselgö- rüşüme göre, iptal isteğı Anayasa Komisyo- nu'ndan geçmeir dedi. Bu arada FP lideri Recai Kutan'ın bugünkü Osmaniye programını iptal ettiği bildirildi. FP'nin bugün son siyasi gelişme- len değerlendirmek üzere parti gnıbunu toplan- tıya cağırabileceği kaydedildi. Soruşturma genişletfliyor • Baştarafi 1. Sayfada nel Müdürlüğü ıle askeri bırimle- nnden bilgi isteyen DGM Başsav- cılığı, gerek görürse Gülen'in de ifa- desine başvuracak. Soruşturmanın Gülen'in siyasi, bürokratik \e eko- nomik uzantılan yönünde de genış- letilebileceğı bildirildi. Genelkurmay, Gülen ekibınin T- SK içtndeki sempatizan ve müritle- riyle sürekli temas halinde oldu|u- nu belirlerken grubun sızma giri- şimlerini yoğunlaştırdığı. alınan ön- lemleri bertaraf edebilmek için ye- nı stratejiler uyguladığı öğrenildi. Gülen'in son faaliyetlerinin, resmi gündemde olmamasına karşın 26 Mart'ta yapılacak MGK olağan top- lantısında tartışılabileceğı bildiril- di. Gülen'in soruşturmaya konu olan bazı konuşmalan şöyle: u Mû- minier ekin gibidir. Yatar. yine kal- karlar, 70-80 sene vattık. şi'mdi kal- kıyoruz. Kâfırler kof bir çınara ben- zer, yattıklan yerden bir daha kalka- mazlar. 1990 - Hisir Camff. / Allah bize dofru yolu gösterdi. \1ücadeİe etmeliyiz. Burada sizi İslanıa uya- ran Allah, ötede de behçete, ned>e- de uyanr. Cennet vamaçlanna. hu- rilere. gılmana uyanr. 1991 - Bahçe- lievler Seni CamL" MGK'nin geçen yıl mart ayında yaptığı toplantının gündem madde- İeri arasında yer alan Fethullah Gü- len için hazırlanan dosyada, grubun stratejı ve hedefleri şöyle yer alı- yordu: - Yasal platformda orta ve yükseköğrenim gençlığini kazan- maya yönelık olarak sahibi oldukla- n vakıf. okul, yurt ve dershaneler vasıtasıyla eğıtilmiş bir taban oluş- turmayı. aynı zamanda güvenlik kuv vetlen dahil tüm devlet organla- nnda kadrolaşmayı strateji olarak benımsemiştir. - Özellikle gecekondu bölgeleri ile kırsal kesimden zeki, gelecek va- at eden çocuklar seçilerek eğitil- mekte. hatta eğitim sürecinde bazı çocuklann ailelerine aylık bağlan- maktadır. Bu uygulamalanyla grup, diğer Islamcı gruplara nazaran top- lumda daha büyük bir hoşgörüyle karşılanmaktadır. -Propagandanın önemini kavra- yan ve görsel-sözel yayın metodu- mın etkin olduğuna inanan Fethul- lahçılarda, görüşlerinin kolayca u- laştınlacağının bilıncı ile görsel-sö- zel medya unsurlannı etkin olarak kullanmaktadırlar. - Dünyada başlayan küreselleşme ve demokratikleşme sürecinın hızı ve yarattıgı değişimler Türkiye'ye de yansımış. birçok alanda olduğu gibı yayın alanında da özel teşebbü- sün varlığı \ e etkinliği ön plana çık- mış, anayasanın 28 ve 29. maddele- rınde yer alan "De\1et, basın yayın \e haber alma hürriyetierini sağla- yacak tedbirleri alır" ifadesine rağ- men Fethullahçılann bu alandaki fa- alıyetlerinde de önemli gelişmeler olmuş ve kendilerine ait TV kanal- lanndan Said-i Nursi'nin görüşleri- nin açıkça yayımlandığı aşamaya gelinmiştir. - Grup günümüzde, sahip olduk- lan vakıf. okul ve dershane. yurt ve bunu finanse eden kuruluşlanyla Cumartesi günleri toplanıyorlardı Anneler eyleme ara verdi İstanbul Haber Servisi - Kayıp yakınlannın bulunması için. Mayıs 1*995'ten bu yana Galatasaray Lise- si önünde her cumartesi günü otur- ma eylemı yapan ve son 4 ayda sü- rekli müdahale edilen "Cumartesi AnDekri", Galatasarayîdaki eylem- lerine ara verdi. Cumartesi Annele- ri, 201. haftalarında Galatasaray'da yoktu. Her hafta cumartesi günleri ey- lemlerini gerçekJeştirdikleri için "Cumartesi Anneleri-cumartesiin- sanlan" olarak adlandırılan kayıp yakınlannın ilk eylemi, 27 Mayıs 1995 tarihinde gözaltma alındıktan sonra kendisınden haber alınama- yan Hasan Ocak için yapılmıştı. Bir süre müdahalesız devam eden ses- siz oturma eylemıne, 8 Temmuz 1995'te ilk polis müdahalesi yapıl- dı ve 37 kışi dövülerek gözaltına alındı. 53. haftaya dek sessiz otur- ma eylemleri sürerken HABITAT'2 zırvesinın lstanbul'da gerçekleşti- nldığı tarihte polıs müdahalesi so- nucu 700 kişı gözaltına alındı. Ka- yıp yakınlan her cumartesi sessiz oturmalannı gerçekleştirirken Şu- bat 1997'de Emniyet Genel Müdür- lüğü Kayıp Kişileri Araştırma Bü- ro Amirliği'ne ait bir midibüs de Galatasaray'da bekletilmeye başla- dı. Cumartesi eylemleri kanıksan- mış bir eylem olarak sürerken Ağustos 1998'de 170. haftadan iti- baren güvenlik güçleri Galatasa- ray'a gelen anneleri ve destekçile- nni gözaltına almaya başladı. Anne- ler geçen hafta Kayıplar Ormam'nı zıyaret ederek eylemi bitirdiklerini açıkladılar. devlet modeline göre örgütlenen, yöneticı kadrolan şimdiden hazır, ıyi eğitilmış ve bılımsel nıtelikli bir kitleye sahip en iyı organize edilmiş bir grup vasfındadır. - Demokratik yollardan devlet ka- demelennde kadrolaşarak, Atatürk ilke ve devnmlerini de ortadan kal- dınp şeriat esaslanna dayalı bir dev- let kurmay] ve bunu takip eden dün- ya Türk- tslam birliğini gerçekleş- tirmeyi hedeflemektedır. - Grubun "devlet icinde devlet" biçiminde nitelenen örgütlenme ya- pısı zirvede Gülen olmak üzere şöy- le: "Çeşitli konulardaki danışman kadrosu. Şehir imamlan. Esnafi or- ganize eden imamlar. Semtlerden so- rumlu imamlar. Ev düzeyinde gö- rev li imamlar. Bireyleri kontrol eden imamlar. İlköğretim v<e lise düzeyin- deöğrencUerle ilgilenen sorumlular. Dershaneierden sorumlu rehberier." Gülen'in avukatları Orhan Er- demli ıle Hasan Günaydın tarafın- dan yapılan açıklamada, soruştüt- ma haberlermin gerçekleri yansıt- madığı savunuldu. Gülen hakkında açılan herhangi bir dava ya da ifade davetiyesi bulunmadığı belirtilen açıkiamada, haberlerin kamuoyunu yanıltıcı nıtelıkte olduğu öne sürül- dü. Açıklamada. "tşte biz bu yanıltı- cı tdenimin. yanlış anlamalar ve her yönüyle nazik bir ortamda bulunan toplumumuzda doğurabileceği en- dişeler nedeniy le v urgulamak istiyo- ruz ki: ha>an bo>unca düşünce \v il- mi faaliyetlerini topiuma açık bicim- dtortava kııvan Fethullah Gülen'in hukuka avkın hiçbir davranışı ol- madığı gibi, hukuka aykın her işin de karşısında olmuştur'" görüşü savunuîdu. 500 bininci uyemize E 200 Kompressor (Tam 35 milyar değerinde.) 500 bininci üyemize bir Mercedes hediye ediyoruz. Bugünlerde hem zamsız fiyatlarla CINE5 e üye olun hem de * Mercedes şansını yakalayın. . . Hemen üye olun (0212) 225 55 55 www. c i n e 5 . c o m . t r Decoder'ler Multicanal Yetkili Satıcılarında, Bosch, Arçelik, Beko, Vestel ve K.V.K. Bayilerindedir G U N D E M MÜSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada söze girdi: • . • "Nevruz, yengi yıl demektir." Ortadoğu'dan Moğolistan'a, bütün Asya halklannın ortak bayramı Nevruz'u salt bir ulusa özgü kılarsak, bu ırkçı biryaklaşım olur. Mart'ı baharla karşılayan bü- tün coğrafyalarda üçüncü haftanın ayrı bir önemi var. Nevruz'a Asya halklarının ortak bayramı dedik, ama Kızıkderililer de Mart'ın üçüncü haftasını "Dirilme Gü- nü" diye kutluyorlar. Babillilere göre, dünya 21 Mart günü yaratıldı... Sözü tarihe boğmayalım, Nevruz Bay- ramı ne tarihsel bir dilime sığdınlabilir ne de coğraf- yanın özel bir bölümüne hapsedılebilir... Hazar'dan esen rüzgânn Bakû'dan Tahran'a kadar dalgalanması, Fırat'ın Murat Dağı'ndan Basra kıyısj- na kadar toprağa, havaya can vermesi, insanoğlunun çizdiği sınırlarla biçımlendirilebilir mi? Nevruz, doğadaki canlanmayla insanın içindeki canlanmanın buluşmasryla çoğalan bir güzellik... Ne yazık ki bu güzellikler 9O'lı yıllarda noksanlıydı. Nevruzlar iç banşımızın ilkbahan değil, sonbahan ol- du. Gün oldu, bütün kutlamalar yasaklandı. Nevruz ate- şi yakmak, yaylım ateşinin gerekçesı oldu. Gün oldu, herkes bu bayramı kutlamaya zorlandı. Yakılır diye toplanan lastiklerin yerini, yakın diye kam- yon kamyon dağıtılan lastikler aldı. Iş lastiklendikçe biçimsizleşti. Gazetelerde "Nevruz Bayramı" yerine şu başlıkları görmeye alışır olduk: "Nevruz gerginliği." Bu yıl da yine "gergin" bir Nevruz'a giriyoruz. Nev- ruz hazırlıkları konusunda şu haberler öne geçiyor "Pollste izinler kaldınldı." "Içişleri Bakanlığı genelge yayımladı." "Krtle örgütleri, Nevruz kana bulanmasın çağnlan Banş sistemde geçiyor Oysa ne güzel kutlanır Anadolu'da Nevruz. Erzu- rum'da karla, Antalya'da güneşle, Ankara'da yağmur- la... Ege'de çiçeklerle, Karadeniz'de tomurcuklaria... Nevruz deyince aklımıza ilk, bombalann patlaması değıl de, tomurcukların patlamasının geleceği birTür- kiye'yi özlüyoruz. Bunu kurmanın birinci yolu, temelleri ve emelleri sağlam bir siyasi yapı oluşturmak. Sistemin kalbi par- lamentoya güven sarsılınca iç banşın da omurgası kaymış oluyor. Nasıl ki, omurga yerinden kaydıktan sonra onu nereye oturtursanız oturtun, sağlıklı olmaz, parlamentonun Türkiye gündeminden kopması da aynı şey... Türkiye seçim sahasına girdi. Liderlerin, milletveki-; ' li adâyiartfjıın her biri Anadolu'nun dört bir yanına da- ğıldı. Politikayı toplumsal çekişmenin gergin ortamı değil de, bir yanşın heyecanla örülü ahengine çevire- bildiğimiz gün, Nevruz bayramlanmızda coplar değil, çiçekler konuşacak. Bunun sağlanabilmesi siyasetin rayına oturmasın- dan geçiyor dedik. Peki siyaseti rayına kim oturtacak? Bu sorunun yanıtı "toplum " olmalı. Eğer toplum si- yasetin seyircisi değil de oyuncusu olabilirse, bugün- kü siyasi yapıdaki tıkanıklıklar da ortadan kakdınlabi- lir. Bu nedenle, seçime-sandığa sırtını dönmek, özün- de sisteme-topluma sırtını dönmektir. Toplumsal ba- nşı isteyen çağdaş insanlar demokratik kurumlara iş- lerlik kazandınlmasını "amaç" olarak görmezlerse, başkaları bu değerleri "araç" olarak görüyor, görme- ye devam edecek. Sözü Nevruz zemininden kaydırmayalım. 21 Mart- lan artık, toplumun değil, toprağın kanştığı bir gün olarak görmek istiyoruz. Bu en doğal hakkı sağlamak ülkeyi yönetmeye ta- lip olaniann, bu hakkı istemek ise toplumun görevi! Nevruz'u Neruda ile karşılayalım: "Çayır çimen arayan aşklar için Ve bütün yaşayanlar için Bütün sular bütün topraklar için Banş olsun..." Diline sağlık Neruda Başarmalı bu zoru da! Gökçek, Alfagas'a • Baştarafi 1. Sayfada 2 yaygınlaştırma projesi kapsamında abone başvu- rulannda sıkıntıya düşül- memesi ıçın 1997 yılında verilen ıhalenin yüzde 15'i kadar arttınm yapılması is- tendi. Bu istemde bulunul- masına karşın, 1997-98 yıl- lannda hedeflenen kitlenin yalnızca yüzde 50'sinin abone olduğunun belirtil- mesi çelişki oluşturdu. İdare encümeni. 31 bin 500 adet elektronik kartlı doğalgaz sayacının Alfagas Firması'na siparişini kabul ettiği, 4 Mart 1999 tarih ve "99/84" savıh karannda şöyle dedi: "Danal İnşaatve Tesis Dairesi Başkanlığı'nın önerilerindeki Gaz Dairesi Başkanlığı'nın yazılarında belirtilen açıklamalan çer- çevesinde, Alfagas Firma- sı'na sipariş edilen 210 bin adet ön ödemeli elektronik kartlı doğalgaz sayaç kapsa- mında ve firma ile yapılan sözteşme ve idari şartname- ler doğrultusunda miktann yüzde 15 oranında artünla- rak, 31^00 adet sayaç ve bağlantı elemanlannın Alfa- gas Firması'ndan alınması oybirliği ile kararlaşûnldL" Ankara Büyükşehır Bele- diyesi'nce Alfagas Firma- sı'na 1997'de verilen ihale hakkında Içişleri Bakanlığı müfettişleri rapor hazırla- mıştı. Raporda, "EGO Ge- nel Müdürlüğü'nce gerçek- leştirilen ön ödemeli doğal- gaz sayaç ihaleJerinde ihale mevzuaüna aykın hareket edilerek, ihalelerin haksız yere Alfagas Fırmas'na veri- lerek kurumun zarara uğra- 01041" kaydedildi. Mülkiye müfettişleri Hüseyin Yavuz- dentir, Kemal İlhan, tbra- him Türker tarafından ha- zırlanan inceleme raporun- da Belediye Başkanı Mefih Gökçek, belediye başkanve- killeri Ahmet Tunç ve Cen- giz Ocakçı dahil 27 üst dü- zey belediye yöneticisi hak- kında "görevini kötüye kul- lanma" suçundan soruştur- ma açılması istenmişti. Ra- porda tüm ihale sonuçlan- nın Gökçek tarafından onaylandığına dikkat çekil- mişti. Dinci Muradiye Vakfı ve bu vakıfla ilinrili Termikel Firmasryla ilişkili olan Al- fagas Şirketi, gerekli koşul- lan taşımamasına karşın ihaleyi kazanmış ve müfet- tışler ihale şartnamesinin bu şirkete göre hazırlandığını belirlemişti. Müfettişler, Ankara'da yüz binlerce ko- nuta ilkel sayaçlann takıldı- ğını vurgularken Alfagas Elektronik Ölçü Aletleri Sa- nayii ve Ticaret Limitet Şir- keti'nin, 21 Temmuz 1994 tarihinde 1 miJyar lira ser- maye ile salt belediyeden ihale almak üzere kurulan bir şirket olduğu ortaya çık- mıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle