Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 1999 PAZAR
HABERLERIN DEVAMI
Marmara'nın batısı ve
kıyı Ege dışında butun
yurt yağışlı geçecek.
Ya^şiar, yağmur ve sa-
ğanak. guney kesımler-
de gokgurultülu sağa-
nak. Batı Karadenız'ın
ıçkesımlen içEgeveiç
Anadolu'nun kuzeyba-
tısı ıle Doğu Anado-
lu'nun kuzeydoğusun-
da yûksek yerierde kar-
la kanşık yağmur şek-
lınde olacak.
D»S MERK
Oslo PB 2
Helsınki
Stockholm
Lortdra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
K
K
Y
Y
Y
Y
Y
1
2
11
11
O)
11
13
Munıh
Berlın
Budapeşte
Madrıd
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
Y
B
B
PB
B
B
PB
PB
9
9
1/
10
7
0
13
14
7 Zürih Y 7 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tiflis
Kahire
PB
Y
PB
Y
Y
Y
Y
B
-3
17
-10
13
6
8
10
26
B 17
Taşkent
^ Çok bulutlu • Yagmurtu Karlı jkar b Gök gürüHûlû
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
Pekiştirici bir ek yapıyor: "Paşa söyleyince ina-
nırtar."
Bu ifadeler karşısında, inanınız ki "açıklama"
sözcüğü yetersız kalıyor. Zira söyledikleri tam an-
lamıyla "bir itiraf".
Üstelik itiraf; günümüz siyasetçilerinin sözüne
inanılmadığını, onlara güvenilmediğinı iktidar sa-
vaşımında başa oynayan, ülke yönetmiş, yöneti-
me aday bir partinin genel başkanından geliyor.
Sadece bir siyaset adamı adına değil, bütünüy-
le siyasal yaşamımızı da yansıttığı için hazin bir
manzara.
Üstüne üstlük, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin görüş
bildirmesinin artık olağan hale geldığıni" kabul e-
den de iktidar adayı Mesut Yılmaz.
Oysa, ANAP lideri bildiği bir gerçeği saklıyor.
Askerler günlük sıyasete asla karışmak istemi-
yoriar.
Ancak politikacılar. güncel sıyasetten uzak dur-
maya özen gösteren askeri, ıç siyasetin pıs kokan
labırentlerinde görünmeye zorluyor. Son kez yine
zorladılar...
TBMM'deki çıkmaza askerin müdahalesini
Cumhurbaşkanı Demirel'den günümüzün Başba-
kanı Ecevit'e, DSP liderinin dünkü ve yarınki hü-
kümet ortağı Yılmaz'a kadar devletin "sivil" üst dü-
zeyi alkışlıyor.
Ne yaptık da bu sonuca geldik diyene rastlan-
mıyor.
Halkın güvendiği ve inandığı tek kurum TSK.
"Paşa "nın ve elbette çevresindeki komuta heye-
tinin ülkenin iç huzuru, savunması ve bölünmez bü-
tünlüğünden başka sorunları yok. Ülke çıkarlarına
oy açısından değıl, tarafsız gözle bakıyoriar.
Arna TSK, canlı bir bünye. Astsubayından bü-
yük-küçük rütbelı subaylarına kadar her bıreyi so-
kaktaki sade insanlarımız gibı olayları irdeliyor, so-
nuçlar çıkarıyor ve sonunda, sade insanımız gibi.
ülke gerçeklerine ters düşen gelişmelere tepkisi-
nin duyurulmasını istiyor.
Asker, "Sözle uslanmayanın hakkı kötektir" öz-
deyişinden çok uzak, ülke gerçeklerini anımsatan
davranış sergiliyor.
Siyasetin şu haline bakınız: Gövdeleri burada
ama akılları başka yerlerde gezen politikacıları, 20
satırlık bir demeç hizaya getiriyor.
Kıvranma
Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun demecınden sonra
tezgâha koydukları türlü çeşit siyasal oyunu tatile
çıkaran FP sözcüleri "Paşa'nın müdahalesi olma-
saydı zaten seçim olacaktı" diyor.
Yayın organlan manşet atıyor: "Sahte demokrat-
lan herkes gördü."
Gülünç çırpınışlar... Heleöne sürdükleri şu sava.
ne dersiniz: "Genelkurmay Başkanı'nın demeti '
bağlı olduğu kurumun görüşlerini içermiyormuş.
Kıvnkoğlu 'kişısel görüşlerini' açıklıyormuş."
Bu irdelemeye havadaki kargalar bıle güler.
Zira; TSK'nin övünülecek özelliklerinden biri,
A'dan Z'ye bünyeye egemen olan "fikri disiplinin"
yadsınamaz varlığı.
Ortalık biraz yatışır gibi oldu ya: Kemkümler, ya-
nılgılardan sonrakı "öyle demek istemediğini" öne
süren demeçler, tabiı gırla!
Örneğın, Cumhurbaşkanı Demirel; tek cümlelik
"Seçimın ertelenmesi dünyanın sonu olmaz" sö-
zünü "başka anlamlarda" kullandığını, ben diye-
yim 100, sız deyin 200 satırlık bir demeçte anlatı-
yor, anlatıyor.
Ya Mesut Yılmaz? Askerlerin ülkeyi yönetmek gi-
bi birçabaları olmadığını ifade buyururken; "Ama,
ülke yönetımınde anayasal çızgiden sapma olma-
sın, siyasiler buna uysun ıstiyorlar" diyor.
Yılmaz böylece demek istiyor ki: sivıllerın asker-
lere söyleyeceğıni, askerler sıvillere söylüyor:
"Aman anayasadan sapmayın!"
Vallahi pes!
Iki bîn öğretinı
üyesi köktendinci
ALPER BALLI
ANKARA - Üniversite-
lerdekı köktendmcı örgütlen-
menin, yasal boşluklarnede-
nıyle engejlenemedıği bildi-
rildı.Tûrkıye'deki 71 iiniver-
sitede 100'ü profesör unvan-
lı olmak üzere 2 bin bilim in-
sanmın irticaı faahyetlere ka-
nştığı belirlendi.
MGK Genel Sekreterliği
başta olmak üzere üst düzey
güvenlik birunlerine sunulan
ve üniversitelerdeki irticaı
faaliyetlerin aynntılandınl-
dığı birraporagöre, 28 Şubat
sürecinde gericılikle müca-
delenin en önemli alanlann-
dan bıri olan ünıversıtelerde.
yasal boşluk nedeniyle veter-
li mücadele yürütülemıyor.
Rapora göre. irtıcai faaliyet-
lerin yoğun olarak saptandı-
ğı üniversiteler Şanlıurfa-
Harran, Malatya-İnönü. Er-
zurum-Atatürk. Van-100.
Yıl, Konya- Selçuk. Kayseri-
Erciyes ve Gaziantep olarak
belirlendi.
Bu üniversitelerde görev
yapan 2 bin öğretim görev lı-
sinin irticayla bağlantılı ol-
duklan kaydedilen raporda.
bu öğretim görev lilerinden
1 OO'ünün profesör unvanma
sahip olduklan belirtildi. ra-
porda şu bilgilere yer venl-
dı."UIudag L'nrversitesi'nde
kadın öğretim görevlilerine
sahte rapor vererek başian
kapalıolarak derslere girme-
lerini sağlayan dcrmatoloji
anabflim daiı öğretim görev-
lileri. bazı ünhersitelerde
kendi tarikatından olaniann
üniversitede egemen olması
için diğer tarikatlara karşı
mücadele edenler. Gazi İ ni-
versitesi Fen-Edebi>at Fakül-
tesi'nde derslerde Atatürk
aleyhine konuşan öğretim gö-
revlileri faali>etterini sürdûr-
mektedir."
Üniversitelerin geneline
ilişkın değerlendirmelerde
Gaziantep Lniversitesı dık-
kat çekti. Raporda ana hatla-
nyla şu saptamalara yer ve-
nldı:
- Lniversitede idari kadro-
lara çoğunlukla irtkai görü-
şe mensup kişifcr yerieştiril-
miştir.
- Üniversiteye dışandan ir-
tıcacı elemanlar getırilerek
fakültelerdeki bölümlere ve
anabilim dallanna başkan
yapılmakta ve bu yolla fakül-
telerdeki bölümler ve anabi-
lim dallanüzenndeideolojik
baskı oluşturulmaktadır.
- Üniversitede tarikatçı ol-
mayan veözeDikk Atatürkçü
öğretim üye ve elemanlanna
kadro vermeyerek haklann-
da haksız ve dayanaksız so-
ruşturma yürütülmekte,
üzeıierine amir olarak tari-
katçı kişiler getirilerek baskı
yapılmakta. bilimsel çalışma
yapma olanaklan kjsıtlana-
rak ünhersiteden uzaklaş-
malan sağlanmaya çalışü-
maktadır.
- Üniversitede 2.5 yıldır
her gün biraz daha artan her
türlü irticaı faaliyetın ıcracı-
sı ve koruyucusu olan üni-
versite yönetimi, Gazian-
tep te de etkili olduğu için
haksızlığa uğrayan persone-
lin hakkını araması sorun ya-
ratmaktadır.
Küskünlerden luııııtsıız çaba
• Baştarafi 1. Sayfada
koymadı. Çetın'ın "Kişisel görüşüm. seçimlerin
iptaüni öngören isteğin Anayasa Komisyonu'ndaıı
geçmesi yönündedir" sözlenyle, zaman kazan-
mak için ıptal önergesıni doğrudan TBMM Ge-
nel Kurulu'na getirmek isteyen küskünlerin bu
girişiminin önü de tıkandı.
TBMM Genel Kurulu'nu yöneten FP'li TB-
MM Başkanvekili Vasin Hatiboglu'nun. "tptal
önergesi Anayasa Komisyonu'ndan geçmeiL Su-
nuşlardan sonra gelen \f Danışma Kurulu'ndan
geçmeyen önergeyi işleme koymam" açıklaması
da ıptal girişımlerinden sonuç alınmasının ola-
naksızlığını bir kez daha pekiştirdi. Erbakan'ı
kurtaracak yasal düzenlemeleri gerçekleştıreme-
yeceğini anlayan FP'nin seçım iptal önergesıne
"hajir" diyeceğinin açıklanması küskünlerin
umutlannı azalttı. FP grubunun desteğini çekme-
si üzerine, küskünler DTP"ye grup kurdurdular.
11 sandalyeye sahip DTP'yi grup kurabilmesi
için zorunlu olan 20 kişiye ulaştırmak amacıyla
9 mıllervekili DTP"ye geçti. Genelkurmay Baş-
kanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoglu'nun açıkla-
malanndan sonra güç kaybeden küskünler blo-
ku, TBMM Başkanvekili Lluç Gürkan ı "dü-
şürme" hedeflerine varamadılar; DTP'yi
DSP'nin sandalye sayısını aşacak rakama ulaş-
tıramadılar. DTP Genel Başkanı HüsamettinCin-
doruk'un dün sabah saat 11.00'de yapılacağını
duyurduğu grup toplantısı da gerçekleştirileme-
di. DTP'Iiler MahmutYılbaş' ın odasında bir sü-
re sohbet ettikten sonra dün saat 13.00'te Meclis
Danışma Kurulu'nu toplantıya çağırdılar. DTP
"18 Nisan'da >apılacak secimJerie ilgtti TBMM
karannın yeniden değertendirilmesi" için Danış-
ma Kurulu'nu toplantıya çağınrken Çetin. "bu
konunun Danışma Kurulu'nun görev alanı dışın-
da kaküğı" gerekçesıyle isteğı işleme koymadı.
Çetın, DTP'lilenn TBMM'nın çalışma gün ve sa-
atleriyle ilgili önerilerini görüşmek üzere Danış-
ma Kurulu'nu toplantıya çağırdı. Ancak sadece
FP. CHP ve DTP grup başkanvekılleri geldiği
için toplantı yapılamadı.
Çetin, çoğunluk olmadığı için toplantıyı açma-
yacağını söyleyince,Yılbaş tepki gösterdi. Yıl-
baş, "Önerimizin 1. maddesini kuruida görüşül-
meden reddetmeye Meclis Başkanı'nın hakkı yok-
tur. Danışma Kurulu gruplann tekh'fini görüşür,
bu teklifler baştan geri çe\rilemez.Önergeyi doğ-
rudan Genel kurul'a sunacağız" dedı.
Çetin, gazetecilerin "İptal önergesi geürse ne
yapacaksuuz" sorulanna, "Öneriyokhenüz. Var-
&a>ım üzerine konuşmam'' yanıtını verdı. Gaze-
tecilerin ısrarlı sorulan üzerine Çetin. "Kişiselgö-
rüşüme göre, iptal isteğı Anayasa Komisyo-
nu'ndan geçmeir dedi. Bu arada FP lideri Recai
Kutan'ın bugünkü Osmaniye programını iptal
ettiği bildirildi. FP'nin bugün son siyasi gelişme-
len değerlendirmek üzere parti gnıbunu toplan-
tıya cağırabileceği kaydedildi.
Soruşturma genişletfliyor
• Baştarafi 1. Sayfada
nel Müdürlüğü ıle askeri bırimle-
nnden bilgi isteyen DGM Başsav-
cılığı, gerek görürse Gülen'in de ifa-
desine başvuracak. Soruşturmanın
Gülen'in siyasi, bürokratik \e eko-
nomik uzantılan yönünde de genış-
letilebileceğı bildirildi.
Genelkurmay, Gülen ekibınin T-
SK içtndeki sempatizan ve müritle-
riyle sürekli temas halinde oldu|u-
nu belirlerken grubun sızma giri-
şimlerini yoğunlaştırdığı. alınan ön-
lemleri bertaraf edebilmek için ye-
nı stratejiler uyguladığı öğrenildi.
Gülen'in son faaliyetlerinin, resmi
gündemde olmamasına karşın 26
Mart'ta yapılacak MGK olağan top-
lantısında tartışılabileceğı bildiril-
di. Gülen'in soruşturmaya konu
olan bazı konuşmalan şöyle:
u
Mû-
minier ekin gibidir. Yatar. yine kal-
karlar, 70-80 sene vattık. şi'mdi kal-
kıyoruz. Kâfırler kof bir çınara ben-
zer, yattıklan yerden bir daha kalka-
mazlar. 1990 - Hisir Camff. / Allah
bize dofru yolu gösterdi. \1ücadeİe
etmeliyiz. Burada sizi İslanıa uya-
ran Allah, ötede de behçete, ned>e-
de uyanr. Cennet vamaçlanna. hu-
rilere. gılmana uyanr. 1991 - Bahçe-
lievler Seni CamL"
MGK'nin geçen yıl mart ayında
yaptığı toplantının gündem madde-
İeri arasında yer alan Fethullah Gü-
len için hazırlanan dosyada, grubun
stratejı ve hedefleri şöyle yer alı-
yordu: - Yasal platformda orta ve
yükseköğrenim gençlığini kazan-
maya yönelık olarak sahibi oldukla-
n vakıf. okul, yurt ve dershaneler
vasıtasıyla eğıtilmiş bir taban oluş-
turmayı. aynı zamanda güvenlik
kuv vetlen dahil tüm devlet organla-
nnda kadrolaşmayı strateji olarak
benımsemiştir.
- Özellikle gecekondu bölgeleri
ile kırsal kesimden zeki, gelecek va-
at eden çocuklar seçilerek eğitil-
mekte. hatta eğitim sürecinde bazı
çocuklann ailelerine aylık bağlan-
maktadır. Bu uygulamalanyla grup,
diğer Islamcı gruplara nazaran top-
lumda daha büyük bir hoşgörüyle
karşılanmaktadır.
-Propagandanın önemini kavra-
yan ve görsel-sözel yayın metodu-
mın etkin olduğuna inanan Fethul-
lahçılarda, görüşlerinin kolayca u-
laştınlacağının bilıncı ile görsel-sö-
zel medya unsurlannı etkin olarak
kullanmaktadırlar.
- Dünyada başlayan küreselleşme
ve demokratikleşme sürecinın hızı
ve yarattıgı değişimler Türkiye'ye
de yansımış. birçok alanda olduğu
gibı yayın alanında da özel teşebbü-
sün varlığı \ e etkinliği ön plana çık-
mış, anayasanın 28 ve 29. maddele-
rınde yer alan "De\1et, basın yayın
\e haber alma hürriyetierini sağla-
yacak tedbirleri alır" ifadesine rağ-
men Fethullahçılann bu alandaki fa-
alıyetlerinde de önemli gelişmeler
olmuş ve kendilerine ait TV kanal-
lanndan Said-i Nursi'nin görüşleri-
nin açıkça yayımlandığı aşamaya
gelinmiştir.
- Grup günümüzde, sahip olduk-
lan vakıf. okul ve dershane. yurt ve
bunu finanse eden kuruluşlanyla
Cumartesi günleri toplanıyorlardı
Anneler eyleme ara verdi
İstanbul Haber Servisi - Kayıp
yakınlannın bulunması için. Mayıs
1*995'ten bu yana Galatasaray Lise-
si önünde her cumartesi günü otur-
ma eylemı yapan ve son 4 ayda sü-
rekli müdahale edilen "Cumartesi
AnDekri", Galatasarayîdaki eylem-
lerine ara verdi. Cumartesi Annele-
ri, 201. haftalarında Galatasaray'da
yoktu.
Her hafta cumartesi günleri ey-
lemlerini gerçekJeştirdikleri için
"Cumartesi Anneleri-cumartesiin-
sanlan" olarak adlandırılan kayıp
yakınlannın ilk eylemi, 27 Mayıs
1995 tarihinde gözaltma alındıktan
sonra kendisınden haber alınama-
yan Hasan Ocak için yapılmıştı. Bir
süre müdahalesız devam eden ses-
siz oturma eylemıne, 8 Temmuz
1995'te ilk polis müdahalesi yapıl-
dı ve 37 kışi dövülerek gözaltına
alındı. 53. haftaya dek sessiz otur-
ma eylemleri sürerken HABITAT'2
zırvesinın lstanbul'da gerçekleşti-
nldığı tarihte polıs müdahalesi so-
nucu 700 kişı gözaltına alındı. Ka-
yıp yakınlan her cumartesi sessiz
oturmalannı gerçekleştirirken Şu-
bat 1997'de Emniyet Genel Müdür-
lüğü Kayıp Kişileri Araştırma Bü-
ro Amirliği'ne ait bir midibüs de
Galatasaray'da bekletilmeye başla-
dı. Cumartesi eylemleri kanıksan-
mış bir eylem olarak sürerken
Ağustos 1998'de 170. haftadan iti-
baren güvenlik güçleri Galatasa-
ray'a gelen anneleri ve destekçile-
nni gözaltına almaya başladı. Anne-
ler geçen hafta Kayıplar Ormam'nı
zıyaret ederek eylemi bitirdiklerini
açıkladılar.
devlet modeline göre örgütlenen,
yöneticı kadrolan şimdiden hazır,
ıyi eğitilmış ve bılımsel nıtelikli bir
kitleye sahip en iyı organize edilmiş
bir grup vasfındadır.
- Demokratik yollardan devlet ka-
demelennde kadrolaşarak, Atatürk
ilke ve devnmlerini de ortadan kal-
dınp şeriat esaslanna dayalı bir dev-
let kurmay] ve bunu takip eden dün-
ya Türk- tslam birliğini gerçekleş-
tirmeyi hedeflemektedır.
- Grubun "devlet icinde devlet"
biçiminde nitelenen örgütlenme ya-
pısı zirvede Gülen olmak üzere şöy-
le: "Çeşitli konulardaki danışman
kadrosu. Şehir imamlan. Esnafi or-
ganize eden imamlar. Semtlerden so-
rumlu imamlar. Ev düzeyinde gö-
rev li imamlar. Bireyleri kontrol eden
imamlar. İlköğretim v<e lise düzeyin-
deöğrencUerle ilgilenen sorumlular.
Dershaneierden sorumlu rehberier."
Gülen'in avukatları Orhan Er-
demli ıle Hasan Günaydın tarafın-
dan yapılan açıklamada, soruştüt-
ma haberlermin gerçekleri yansıt-
madığı savunuldu. Gülen hakkında
açılan herhangi bir dava ya da ifade
davetiyesi bulunmadığı belirtilen
açıkiamada, haberlerin kamuoyunu
yanıltıcı nıtelıkte olduğu öne sürül-
dü.
Açıklamada. "tşte biz bu yanıltı-
cı tdenimin. yanlış anlamalar ve her
yönüyle nazik bir ortamda bulunan
toplumumuzda doğurabileceği en-
dişeler nedeniy le v urgulamak istiyo-
ruz ki: ha>an bo>unca düşünce \v il-
mi faaliyetlerini topiuma açık bicim-
dtortava kııvan Fethullah Gülen'in
hukuka avkın hiçbir davranışı ol-
madığı gibi, hukuka aykın her işin
de karşısında olmuştur'" görüşü
savunuîdu.
500 bininci uyemize
E 200 Kompressor
(Tam 35 milyar değerinde.)
500 bininci üyemize bir Mercedes hediye ediyoruz.
Bugünlerde hem zamsız fiyatlarla CINE5 e üye olun hem de
* Mercedes şansını yakalayın. . .
Hemen üye olun
(0212) 225 55 55
www. c i n e 5 . c o m . t r
Decoder'ler Multicanal Yetkili Satıcılarında, Bosch, Arçelik, Beko, Vestel ve K.V.K. Bayilerindedir
G U N D E M MÜSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
söze girdi: • . •
"Nevruz, yengi yıl demektir."
Ortadoğu'dan Moğolistan'a, bütün Asya halklannın
ortak bayramı Nevruz'u salt bir ulusa özgü kılarsak,
bu ırkçı biryaklaşım olur. Mart'ı baharla karşılayan bü-
tün coğrafyalarda üçüncü haftanın ayrı bir önemi var.
Nevruz'a Asya halklarının ortak bayramı dedik, ama
Kızıkderililer de Mart'ın üçüncü haftasını "Dirilme Gü-
nü" diye kutluyorlar. Babillilere göre, dünya 21 Mart
günü yaratıldı... Sözü tarihe boğmayalım, Nevruz Bay-
ramı ne tarihsel bir dilime sığdınlabilir ne de coğraf-
yanın özel bir bölümüne hapsedılebilir...
Hazar'dan esen rüzgânn Bakû'dan Tahran'a kadar
dalgalanması, Fırat'ın Murat Dağı'ndan Basra kıyısj-
na kadar toprağa, havaya can vermesi, insanoğlunun
çizdiği sınırlarla biçımlendirilebilir mi?
Nevruz, doğadaki canlanmayla insanın içindeki
canlanmanın buluşmasryla çoğalan bir güzellik...
Ne yazık ki bu güzellikler 9O'lı yıllarda noksanlıydı.
Nevruzlar iç banşımızın ilkbahan değil, sonbahan ol-
du.
Gün oldu, bütün kutlamalar yasaklandı. Nevruz ate-
şi yakmak, yaylım ateşinin gerekçesı oldu.
Gün oldu, herkes bu bayramı kutlamaya zorlandı.
Yakılır diye toplanan lastiklerin yerini, yakın diye kam-
yon kamyon dağıtılan lastikler aldı.
Iş lastiklendikçe biçimsizleşti.
Gazetelerde "Nevruz Bayramı" yerine şu başlıkları
görmeye alışır olduk:
"Nevruz gerginliği."
Bu yıl da yine "gergin" bir Nevruz'a giriyoruz. Nev-
ruz hazırlıkları konusunda şu haberler öne geçiyor
"Pollste izinler kaldınldı."
"Içişleri Bakanlığı genelge yayımladı."
"Krtle örgütleri, Nevruz kana bulanmasın çağnlan
Banş sistemde geçiyor
Oysa ne güzel kutlanır Anadolu'da Nevruz. Erzu-
rum'da karla, Antalya'da güneşle, Ankara'da yağmur-
la... Ege'de çiçeklerle, Karadeniz'de tomurcuklaria...
Nevruz deyince aklımıza ilk, bombalann patlaması
değıl de, tomurcukların patlamasının geleceği birTür-
kiye'yi özlüyoruz.
Bunu kurmanın birinci yolu, temelleri ve emelleri
sağlam bir siyasi yapı oluşturmak. Sistemin kalbi par-
lamentoya güven sarsılınca iç banşın da omurgası
kaymış oluyor. Nasıl ki, omurga yerinden kaydıktan
sonra onu nereye oturtursanız oturtun, sağlıklı olmaz,
parlamentonun Türkiye gündeminden kopması da
aynı şey...
Türkiye seçim sahasına girdi. Liderlerin, milletveki-;
' li adâyiartfjıın her biri Anadolu'nun dört bir yanına da-
ğıldı. Politikayı toplumsal çekişmenin gergin ortamı
değil de, bir yanşın heyecanla örülü ahengine çevire-
bildiğimiz gün, Nevruz bayramlanmızda coplar değil,
çiçekler konuşacak.
Bunun sağlanabilmesi siyasetin rayına oturmasın-
dan geçiyor dedik. Peki siyaseti rayına kim oturtacak?
Bu sorunun yanıtı "toplum " olmalı. Eğer toplum si-
yasetin seyircisi değil de oyuncusu olabilirse, bugün-
kü siyasi yapıdaki tıkanıklıklar da ortadan kakdınlabi-
lir.
Bu nedenle, seçime-sandığa sırtını dönmek, özün-
de sisteme-topluma sırtını dönmektir. Toplumsal ba-
nşı isteyen çağdaş insanlar demokratik kurumlara iş-
lerlik kazandınlmasını "amaç" olarak görmezlerse,
başkaları bu değerleri "araç" olarak görüyor, görme-
ye devam edecek.
Sözü Nevruz zemininden kaydırmayalım. 21 Mart-
lan artık, toplumun değil, toprağın kanştığı bir gün
olarak görmek istiyoruz.
Bu en doğal hakkı sağlamak ülkeyi yönetmeye ta-
lip olaniann, bu hakkı istemek ise toplumun görevi!
Nevruz'u Neruda ile karşılayalım:
"Çayır çimen arayan aşklar için
Ve bütün yaşayanlar için
Bütün sular bütün topraklar için
Banş olsun..."
Diline sağlık Neruda
Başarmalı bu zoru da!
Gökçek, Alfagas'a
• Baştarafi 1. Sayfada
2 yaygınlaştırma projesi
kapsamında abone başvu-
rulannda sıkıntıya düşül-
memesi ıçın 1997 yılında
verilen ıhalenin yüzde 15'i
kadar arttınm yapılması is-
tendi. Bu istemde bulunul-
masına karşın, 1997-98 yıl-
lannda hedeflenen kitlenin
yalnızca yüzde 50'sinin
abone olduğunun belirtil-
mesi çelişki oluşturdu.
İdare encümeni. 31 bin
500 adet elektronik kartlı
doğalgaz sayacının Alfagas
Firması'na siparişini kabul
ettiği, 4 Mart 1999 tarih ve
"99/84" savıh karannda
şöyle dedi: "Danal İnşaatve
Tesis Dairesi Başkanlığı'nın
önerilerindeki Gaz Dairesi
Başkanlığı'nın yazılarında
belirtilen açıklamalan çer-
çevesinde, Alfagas Firma-
sı'na sipariş edilen 210 bin
adet ön ödemeli elektronik
kartlı doğalgaz sayaç kapsa-
mında ve firma ile yapılan
sözteşme ve idari şartname-
ler doğrultusunda miktann
yüzde 15 oranında artünla-
rak, 31^00 adet sayaç ve
bağlantı elemanlannın Alfa-
gas Firması'ndan alınması
oybirliği ile kararlaşûnldL"
Ankara Büyükşehır Bele-
diyesi'nce Alfagas Firma-
sı'na 1997'de verilen ihale
hakkında Içişleri Bakanlığı
müfettişleri rapor hazırla-
mıştı. Raporda, "EGO Ge-
nel Müdürlüğü'nce gerçek-
leştirilen ön ödemeli doğal-
gaz sayaç ihaleJerinde ihale
mevzuaüna aykın hareket
edilerek, ihalelerin haksız
yere Alfagas Fırmas'na veri-
lerek kurumun zarara uğra-
01041" kaydedildi. Mülkiye
müfettişleri Hüseyin Yavuz-
dentir, Kemal İlhan, tbra-
him Türker tarafından ha-
zırlanan inceleme raporun-
da Belediye Başkanı Mefih
Gökçek, belediye başkanve-
killeri Ahmet Tunç ve Cen-
giz Ocakçı dahil 27 üst dü-
zey belediye yöneticisi hak-
kında "görevini kötüye kul-
lanma" suçundan soruştur-
ma açılması istenmişti. Ra-
porda tüm ihale sonuçlan-
nın Gökçek tarafından
onaylandığına dikkat çekil-
mişti.
Dinci Muradiye Vakfı ve
bu vakıfla ilinrili Termikel
Firmasryla ilişkili olan Al-
fagas Şirketi, gerekli koşul-
lan taşımamasına karşın
ihaleyi kazanmış ve müfet-
tışler ihale şartnamesinin bu
şirkete göre hazırlandığını
belirlemişti. Müfettişler,
Ankara'da yüz binlerce ko-
nuta ilkel sayaçlann takıldı-
ğını vurgularken Alfagas
Elektronik Ölçü Aletleri Sa-
nayii ve Ticaret Limitet Şir-
keti'nin, 21 Temmuz 1994
tarihinde 1 miJyar lira ser-
maye ile salt belediyeden
ihale almak üzere kurulan
bir şirket olduğu ortaya çık-
mıştı.