25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 1999 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Elia Kazan'ın Oscar ÖdülüOscar ödüllerinin dağıtılacaği Amerika'nın büyük günü yaklaştıkça basında dev sayfa ılanlar ve destek'köstek yazılarla yapılan Akademi ödülü savaşı had safhayı buluyor. Yoksul bir Italyanm nasıl olup da Hollyvvood'un devleri arasına girdiğine dair tatlı şaşkınhk üzerimizden atılmadan bu Italyan'ın güzel ve cesur fılmi: Hayat Güzeldir'i (Life is Beautiful) aniden Yahudi düşmanı ilan edildi. Kimilerine göre bu 'Avrupalı yönetmen'in zaten aradan çıkması gerekiyordu! Oscar Ödülü gerilimine bu yıl yeni bir 'drama' daha eklendi. Aylardır New York Times gazetesinin sanat sayfalannda Amerika'nın en büyük yönetmenlerinden Etia Kazan'a verilmesi düşünülen Oscar Onur Ödülü üzerine makaleler yayımlanıyor, haftalık dergilerde Elia Kazan'ın yaşamı ve geçmışı didik didik ediliyor. Unlü Ellis Adası'ndan Amerika'ya ayak basan göçmenler arasında dünya çapında başan kazananlar listesinde Elia Kazan, Türkiye'den gelen tek kişi olarak gösteriliyor. Marlon NEW YORK Brando'nun akıllara durgunluk vererek parladığı 'Rıhnmlar Üzerinde' (On the VVaterfront). Arzu Tramvayı (A Streetcar Named Desire). Çok Yaşa Zapata' (Viva Zapata!) gibi 1950 ve 60'lann unutulmaz fllmlerini çeken, aynı zamanda Broadway'deki başanlı tiyatro oyunlanyla da ünlenen usta yönetmen Elia Kazan'ın sanat yeteneği konusunda hiç kimsenin kuşkusu yok. Kazan'ı yerden yere vuran yazılar bile onun sinema-tiyatro dehasını överek başlıyor. Fakat söz konusu Amerika tarihinin karanlık ^ _ _ _ _ _ dönemlerinden McCartny ^^^™"~~~ yıllanna gelince Elia Kazan'a karşı yükselen hırçın ve sert seslerin aradan geçen yıllara rağmen yumusamadığı anlaşılıyor. 10 Nisan 1952'de sanat kariyerinin tepesindeki büyük yönetmen Elia Kazan'ın 8 eski arkadaşının komünist parti üyesi olduğunu 'Anti- Amerikan Faatiyetier Komisyonu'na bildirmesi bugü hâlâ bazı yazar, oyuncu ve entelektüeller tarafindan affedilmemiş görülüyor. O yıllarda komünizmi desteklediği için adlan 'kara Kste'ye alınan Amerikalılann hapse atlması, işsiz kalması ve yaşamlannın her anlamda altüst edilmesi bizim kültürümüze çok uzak olaylar değil. 'Soğuk Savaş' yıllannın sancılı etkileri birçok kuşakta unutulmaz izler, hatta onanlamaz yaralar bıraktı. BUKET Şimdi asıl önemli soru şudur; UZUNER artık 89 yaşma gelmiş olan bu sanatçıyı Oscar Onur ^ _ Ödülü'yleonurlandırmanın ™^"""^^~~" vakti gelmiş midir, yoksa bir sanatçının politik tavn onun sanat dehasını ve ürünlerini tamamen göz ardı ettirecek kadar etkıler mi? lşte Amerikalılar şimdi bu 'öJümsüz soru'nun yanıtını bulmak sınavındalar. 21 Martgecesi 71'incisi yapılacak olan Oscar Odülleri töreninde, Akademi Ödül Kurulu üyeleri bu önemli ödülü Kazan'a verdiklerinde salonda bulunan sanatçı, yazar ve oyuncular yerlerinden kalkmadan sessizce kalarak bu durumu protesto edecekJer. Protesto ve biçimiyle ilgili çağnlar ve karikatürler çarşaf çarşaf yayılıyor Amerikan basmında. Hatta The Nation'ın yayımcısı, yazar Victor Navaskv'y e göre, "Bu ödülle birlikte Hollywood ahlaki bir sorun yasayacak, 'değer yargılan'nı değerlendirecek". Nanssky, Newsweek'te tam sayfa çıkan yazısında öfkesini stilize ederek, Elia Kazan'a bir şıklık yapılarak Oscar heykelinin altına 'kara liste'ye ahndıktan sonra bir daha bellerini doğrultamayan sanatçılann adlannın da yazılmasını öneriyor. Roberto Benigni'nın, Steven Spidberg ve Âşık Shakespeare karşısındakı şansını hemen hemen tamamen yok eden kampanyalar kadar, usta yönetmen Elia Kazan'ın geçmişiyle ilgili kampanyalann ne kadar etkili olduğunu çok yakında göreceğiz. Belki de yılın en etkili fılmini asıl o geceki ödül töreninde izleme şansımız olacak! Ajan olmak kolaymı...Tam 7.5 yıl kesintisiz yurtdışında kaldıktan sonra memlekete geri dönerken pek çok açıdan zorlanmıştım. Şarkılardan şakalara. fıyatlardan sözcüklere kadar her konuda bir yığın değişiklik vardı. Üç aylık askerlikten sonra Güneş gazetesinde işe başladım. Ben Rusya'yı ve Rusçayı iyi bılmenin avantajlanndan yararlanmayı düşlerken, başkalan benim bu "ügüıç" bilgilerimden kuşkulanmakta gecıkmedi. Şu sırada Rusya'da öğrenım gören çok sayıda genç gibi rahat olmam mümkün değildı o zamanlarda. 1982- 1987 arasındaki Leningrad değildi. Benden kuşkulananlar ikiye aynlıyordu: Benim KGB ajanı olduğumu düşünenler ve MİT ajanı MOSKOVAolduğumu sananlar. Bir keresinde biri bunu yan şaka sormuştu. Ben "her ikisinden de yükJüce maas aldığımr söylemiştim. Gülerek daha da büyüyen kuşkusunu gizlemeye çalışmıştı. Rusya'da da bazı kuşkucu ınsanlar yok degıldi. Kendi dıllerini iyi konuşmam ve görünüş olarak "tipik bir Türk"ten ziyade "Dostoyevskinin tiplerinden birine benzemem", onlann huzurunu belli belirsiz kaçınyordu. Daha öğrencilik yıllanmda bir Sovyet kentinden ötekine kaçak (vizesiz) gittiğimi öğrendiklerinde sessiz tahminlerinin daha da güçlendiğini hissediyordum. Benımle ilgili tahminler ikiye aynlıyordu: Ya MİT ajanıydım, ya da KGB. Bir "süper zekâ" bunlara CIA ve MOSSADı da eklemeyi becermişti. Yıllar sonra bir gün Türkiye'den gelen bir gazetede MtT'in ilanla Rusça bilen bir eleman aradığını okuduğumda epeyce gülmüştüm. Yapılması gereken işin ve verilecek maaşın ne olduğunu merak etmiştim. Ama tutup da telefon etmemiştim. Geçenlerde de burada KGB'nin devamı haberalma örgütünden yabancılara yönelik bir işbirliği çağnsı yapıldı. Bir kez daha güldüm. Ben böyle gûlerken galiba bir fırsat daha kaçıyordu. Onceki hafta Moskova'da Rusça öğrenen gençlerle tanıştığımda bir kez daha -bu kez içimden- güldüm. Eskiden Rus dili bir tek Ankara'da Dil Tarih'te okunurdu: Öğrenciler ise her zaman "ktışku verici tipler''di. Bugün Türkiye'de birkaç yükseköğrenim kurumunda Rusya ve Rusça bölümleri bulunuyor; Rusya'nın önemini gören yığınla öğrenci var; Rusça gibi çetrefilli bir dili kendi başma öğrenmeye çalışanlara bile rastladım. Artık kimse KGB veya MİT ajanı olabıleceklen gerekçesiyle onlardan kuşkulanmıyor. Bana öyle geliyor ki, artık birilerinin şu ya da bu haberalma örgütüne mensup olması da eskisi kadar ilgi çekmiyor. Bu "ajankk işi" en çok, heyecanlı Amerikan filmlerinde yürek hoplatiyor. O tür filmleri seyrederken zaman zaman çevremdekilere belli etmeden gülümsüyorum: Bende bu tip. bu dil, bu yetenek varken; nasıl oldu da hiçbir haberalma örgütüne kapağı atamadım; bu ne beceriksizlik!.. Acaba Türk ve Rus gazetelerine bir ilan mı versem, "Ajan olmak istiyornnı'' diye. Hatta aynı ilanı Amerikan ve fsrail gazetelerine postalamakta da yarar var galiba... HAKAN AKSAY Başkan hn ,. *; banyo günü... Washington'daki dev Abraham lincoin amû flk günkü gibi tertemiz oldu! İki görevli, ABD'nin 16. Başkanı Uncoln'ın anıtrnı basınçlı sularla teraizlediler. SaarJer süren çalışma sonunda amt ilk yapüdığı gûnkü görûnümüne kavuştu. 1865 yıîında bir suikasta kurban giden Lineoln'ın heykeli yılda iki kez terrudenivor. (Fotograf: REUTERS) Bir efsane gelip geçti Stockholm'den Nelson Mandela, lsveç Parlamentosu'nda konuşuyordu. Söze, "Ben özgüriüğe kavuştuktan sonra ilk kez bir partamentoda konuştum. 9 yıl önceydi ve o parlameııto buydu" diye başladı. Hollanda ve dört tskandinav ülkesıni kapsayan veda ve teşekkür gezisini burada bitiriyordu. Televizyonda onu izlerken beynimde şu dizelercanlandı: "Dünyamn öbür ucundaki dostian düsünüvorum. öbür ucundaki ırmaklan Bir kc sessizce ölüyor, sessizce ölüyor Vletnam'da Uyamyonım ağbiyarak, bir gfin raırtlaka yeneceğizr Sevgili AtaoJ Behnunogiu "Bir Gün Mutiaka" adlı unutulmaz dizelerinde böyle yazıyordu; bense, ülke adının hiç fark etmediğini, ha Vietnam, ha Giiney Afrika diye düşünüyordum. Çünkü Mandela konuşmasında, çok uzak ülkedeki insanlann, çok uzak bir ülkedeki özgürlük savaşçılannı yürekten duymalanndan söz ediyordu. Belki OtofPataıe'nin adını anmayı unuttu ama, Güney Afrika'nın özgürlük uğraşını Batı'nın gündemine ilk olarak yerleştiren o idi. Biz unutmadık. STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN lsveç Parlamentosu'nda Nelson Mandela, yaşayan bir tarihti. Yaşlanmış, ama eskimemiş bir liderdi. Onurlu bir yaşamı, unutulmaz ömeklerle süslemiş bir insandı. Onu izlerken aklıma Nâzun Hikmetde geidi. Aşkla mücadeleyi bir arada götürmüş olması. Mandela, üçüncü evlihğinı yapmıştı; yanında, Mozambik'ın kurtuluş kahramanı Samora Machei'den dul kalan eşi Graca Mancel-Mandeia vardı. Bağımsız Mozambik'in ilk devlet başkanı, Frefcno'nun lideri Samora Machel'le 1975'te evlenmişti ve eşinin 1986'da Güney Afrika sınınna yakın bir yerde bugün bile gizemi çözülemeyen bir uçak kazasında ölmesınden sonra dul kalmıştı. Sonra, '9O'lı yıllann ortalannda Nelson Mandela'yla birlikte görülmeye başlamıştı. Mandela'nın başlık parası olarak 60 inek verdiği nvayet ediliyor... lsveç'te şu an bundan topu topu 5-6 yıl önce akla bile gelmeyecek olan skandallar yaşanmakta. Bakanlann kredi kartı istisman. belediye başkanlannın resmi diye tanıtmaya çalıştıklan özel yemeklerde ahbaplannı devlet parasıyla zil-zurna sarhoş etmeleri ve polis teşkilannın giderek daha çok eleştiriye hedef olması günlük olaylar arasında. Pölisin gizli-kapaklı şiddet kuilanması ve keyfî davranması, son 3 yılda 5 binden fazla suç duyurusuna yol açtı. Ancak, bu başvurulann adli makamlara ulaşması için gerekli tahkikatı yine polis yaptığı için ancak 100 kadar olay yargı önüne çıkabildi. Demokrasinin d'sine toz kondurmayan lsveç, halen bu duruma göz yummakta. Olof Palme'nin dayanışma ilkesi epeydir rafa atılmış olduğu için, her türlü nostaljik takılmaya karşın Mandela, lsveç için, hemen her uçtuğunda düsen Jas tipi uçağı satabildiği dev bir pazann temsilcisı olarak kabul edildi, görüldü. Başbakan Göran Persson, konuk devlet başkamnı ayakta alkışlarken havaya bakıyordu... Bıüutlann üstünde melekleriyle Bendeki eski baskılı olanlar da dahil tüm kitaplannı dönüp dönüp okuduğum iNuruBah Ataç'm Uçak Yolculuğu adlı bir yazısı olduğunu inanın bilmiyordum. Üstadın, Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıkan son kitabında rastlayıp okuyunca ne kadar şaşırdım anlatamam. Şaşkınlığımın nedeni şu: Üslubunu pektoir sevdiğim bu büyük eieştirmenimizin, yıllar önce yaptığı bir uçak yolculuğuna ilişkin ızlenımlenni anlattığı bu yazısında her şey var da, asıl olması gereken şey, yani uçak korkusu yok. Ataç için uçak yolculuğu, "Biniyorsunuz, otunıyorsunuz, kalkıyor" biçiminde özetlenebilecek kadar basit ve keyifli bir yolculuk. Açıkçası her şeyine özendiğim üstadın bu özelliğine de sahip olmayı çok isterdim. Hele Ataç'm, "Uçak madem vükselmiş gidiyor, siz de anhyorsunuz ki düşmesi için bir neden yok" cümleleriyle ıfade ettiği rahatlığını çok ama çok kıskandım. Benim için bu tür bir yolculukta asla vazgeçilmez olan şey esaslı bir korku duygusudur. Bu korkuyu duymadan uçağa adımımı bile atmam. Bakın ben uçakta ne hallerde oluyorum. Bir kere kesinlikle pencere kenannda oturmuyorum. Uçak havalandıktan sonra ilk yedi dakikada adeta nefes almıyorum. Bu sürenın sonunda LONDRA kemerler açılıp da hostesler yürümeye başladıklannda, bu kez hepsinin yüzüne tek tek bakıyor, eğer ömeğin hızlı hızlı yürüyorlarsa ve o sırada gülmeyi de ihmal etmişlerse, bunu iki dakika sonra düşeceğimize yoruyorum. Bir de yıllar önce Londra'da alıp okuduğum Dünyanın En Kötü Tahminleri adlı kitapta, uçaklar hakkında fikri sorulan yüksek düzeyde bir din adamının (Kardinal) verdiği "Uçmak AOah'a ve onun melekterine mahsustur" yanıtına gülmemeye çalışiyorum. Ancak ben tüm bunlara karşın sakin bir korkağımdır. Hiç kimseyi rahatsız etmem. Koltuğuma büzülüp efendi efendi korkumu çeker, yemek ve içki servisi başladığmda da her şeyin yolunda olduğuna bile ınanabilirim Fakat ne acıdır, hiçbir uçak yolculugunda. şöyle ağız tadıyla, içime sindire sindire, doyasıya bir korkamamışımdır. Çünkü yanıma her zaman benden daha korkak bin oturmuştur ve ben onu rahatlatmak için kendi korkumdan fedakârlık etmişimdir. Sadece iki kez. ben ve yanımdaki diğer korkak için çok keyifli geçen bir uçdk yolculuğu yaptığımı da bilmenizi isterim. Her iki yolculuğumda da kaptan pılot aynı kişiydi. Londra'dan Kıbns'a tatile gıdiyordum. Yanımdaki korkakla ve kendi korkumla baş başa "Yahu artık insek" diye kıvranırken on bin metre yükseklikteyken kaptanın sesi duyuldu: "Değerli yolculanmız, şimdi Macaristan üzerindeyiz. Asağıda Tuna Nehri görülüyor. Bu manzarayı kaçırmayuı." Böyle bir konuşma normalde benim için düşmekte olan uçağın kaptanınca yolculan oyalama amacıyla yapılır. Yolcular uçağın sağ tarafına doğru hamle ettiğinde, olanlan kokpitten görüyorcasına pilotumuz bu kez de aynen şu cümleleri sarf ettı: "Aman hepiniz oraya \ığılmayın, uçağın dengesini bozacaksınız." KKTC'ye ininceye değin, KTHY'nin 39 yıllık pilotu Işıksal Ergene, kimi zaman şaka yaptı, kimi zaman geçtiğimiz yerler hakkında bilgi verdi. Geçen yılki tatilımin sonunda Londra'ya dönerken hoş bir tesadüf yine Ergene kaptanla yaptım yolculuğumu. iki yıl Önce neyse yine aynıydı. Uçağımız Ankara'da bir süre bekleyince, kimse sormadığı halde, sabırla gecikmenin nedenini anlattı bir güzel. Şakalar yaptı yine. Havadayken ^•^~"-^~— yolculann arasında dolaştı, önceden tanıdığı ve sanınm uçak korkusu olduğunu bildiği yolculann yanına gitti. İnanılmaz biradam. lşte bu ikincı yolculuğumda hostes Afrye Hakansoy Hanımefendi'nin de . , \l t1 ,,\) yardımLykı gıdip Işıksal -* ^c l [ Ergene ve yardımcı pilot ', Yalçın Toros'la tanıştım. Yalçın kaptan da 25 yıllık - pilot. Kokpitte neler anlattılar, inanamazsınız. Ergene kaptan ordudayken, başından geçen uçuş maceralanndan söz etti. Yalçın kaptanla da ortak bir gazeteci tanıdığımızı konuştuk. Her iki usta pilot az kalsın benı uçak korkusundan da edeceklerdi. Allah'tan izin vermedim. Yoksa uçaktan dünyanın en cesur adamı olarak inmem işten bile değildi. Kokpitte duyduklanm sayesinde şu Kardinal efendinin sözlerine havadayken bile gülebilme cesaretine kavuştum ki bakın bu hiç de fena olmadı. Adam yukanda belirttiğim sözleri, ilk uçuş denemesinin yapılacağı meydanda ve denemeden birkaç dakika önce sarfetmişti. Uçağı keşfeden VVright kardeşlerin de babasıydı. MUSTAFA ERDEMOL VEFAT Ahmet Bey'in sevgili eşi, Gülseren, Gültekin, Melih'in annesi, Nuray'ın kayınvalidesi, Zeynep ve Ayşegül'ün anneannesi, Bulut'un babaannesi, Mamak annesi İHD kurucusu îsmet Hanım İSMET PEKDEMtR vefat etti. Sevenlerin başı sağolsun. Cenazesi 21 Mart Pazar günü (bugün) öğle namazından sonra Ankara Maltepe Camii'nden kaldınlacaktır. AİLESİ Anacığım sen de öldün işte Sen de öldün, biz kaldık Son sözün "Hayat bu kadarmış" oldu Hayat bu kadar mı .,.= - -, ; anne? Dokuz yılda doğurduğun Melih, biricik oğlun Gültekin, Kızın - Arkadaşın Gülseren ANKARA 13. İCRA CEZA HÂKtMLİĞt'NDEN Dosya No: 98/2110 Sanık: Arslan Şahin: Dikmen Cad. 296/15 Dikmen- Ankara Müşteki Koçbank AŞ vekili tarafindan sanık Arslan Şahin aleyhine açılan mal beyanında bulunmamak suçundan dolayı yapı- lan yargılama sonucunda verilen ara karan gereğince; Müşteki vekili Mal beyanında bulunmamaktan karar verilmesini talep ve dava etmiş olup sanığın tebligata yarar açık adresinin bulunamadığından yar- gılamanın bırakıldığı 28.5.1999 günü sat 10.30'daki duruşmada bizzat hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi aksi takdirde davanın yokluğunda görülüp bifirileceğine karar verileceği hususu dava dilekçesi ve davetiye yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 11977 OĞUZELt SULH HUKUK MAHKEMESt'NDEN BİLDtRtLMİŞTtR 1998/111 Esas 1999 12 Karar Davacı Cahıt Daşdemır vekili Av. Huseyuı Öksuzler'ın davalılar Fatma Öztürk ve müşterekleri aleyhine açmış oluduğu ortaklığın gi- denlmesı davasının mahkememizde yapılan açık yargılamalan so- nunda: Mahkememizde açılan davanın kabulüne karar venlerek Oğuzeli ilçesi Gürsu köyünde kain 2333, 2487, 2540, 2247, 4172, 2508, 2550,3086,3087 Nolu parsellerin toplamı 59810 m2 yüzöl- çümündeki taşınmazlann açık arttırma suretiyle ortaklığın satış yo- luyla giderilmesine karar verildiğinden; Davalılardan Halit oğlu Mehmet çınar ile Reşit kızı Fatma Öztürk'ün mahkememızce tebli- gat yapilmadığı gibi; zabıta aracıhğıyla da adres araştınlmasına gı- dildıgi ancak bu şahıslann adreslennin bilınmediği ve meçhul oldu- ğu anlaşılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince adresleri bilinmiyen ve meçhul olan Halrt oğlu Mehmet Çınar ile Reşit kızı Fatma Öztürk'ün ilan tanhinden ıtibaren 7 gün sonra mahkememızin 28.1.1999 tarih ve 1998/111 esas, 1999/12-/ Karar sayılı karann tebliğ edilmış sayılacağı ve bu tanhten itibaren de temyız süresınin başlayacağı ilanen duyurulur. Basın: 7300 EYÜP ASLİYE 2. HUKUK MAHKEMESİ HÂKtMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1998/629 Davacı Aişe Taş vekili Av. Mehmet Bayezit, Av. Saygı Dur- maz tarafindan davalı Yüksel Uyanık aleyhine açılan tapu ip- tal ve tescil davasının duruşmasında verilen karar uyannca: Cengiz Topel Cad. Sabuncular Sk. A Blok D: 19 Alibey- köy/îstanbul adresindekı davalı Yüksel Uyanık adına dava di- lekçesinin tebliğ edilemedıği, adres araştırmasmdan da adı ge- çenin elverişli adresinin bulunmadığı anlaşılmakla, 7201 sayı- lı Tebligat Kanunu'nun 28/29. maddeleri hükümlenne binaen dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmıştır. Davalının 13.05.1999 günü saat 10.00'da mahkememizde hazır olması, belli edilen gün ve saatte kendiniz veya kendıni- zi bir vekil ile temsil ettirmeniz, gelmediğiniz veya mazeret bildirmediğiniz ve delillerinizi ibraz etmediğıniz takdirde HUMK'nin 213/375 maddeleri gereğince yargılamanın yoklu- ğunuzda yapılacağı ve hüküm kurulacağı ve dava dilekçesinin tebliği yerine geçerli olmak üzere ilan olunur. Bu ilan yayımlandığı tarihten 15 gün sonra yapılmış sayıla- caktır. 9.3.1999 Basın: 12061 GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI ANTALYA6.tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Dosya No: 1998/1636 Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedi. evsafi: Antalya Merkez Muratpasa Mah. tapusunun kütük 37, sahife 3643, ada 1392 parsel 21 'de tapuya kayıtlı 485 rn2 sahalı taşınmazın 5 nolu bağımsız bölüm dairenin 2/32 arsa paylı Sedir Mah. Vatan Bulvan 26 nolu Yörüko|lu Apt. asansörii mevcut 2. kat 5 kapı nc- İu dairenin kuzey, batı ve doğu cephelidir. Antre. salon ve 3 odalı mutfak ve wc'den iba- ret iki balkonu mevcut zeminleri karo mozayik, diğer ıslak zeminleri kalebodur, odalar ve salon zeminlen marley, wc ve banyo duvardan duvara ve tavana kadar fayansla kaplı ban- yoda gömme küvet ve klozet mevcut kapı ve pencereleri ahşap doğrama 120 m2 sahalı da- ıredir. tmar durumu: lmar planı içerisindedir. Kıymeti: 7.000.000.000.- TL. Saöş şardan: 1- Satış, 04/05/1999 günü saat 10.00'dan 10.15'e kadar Antalya 6. lcra Müdürlüğü'nde açık arttrrma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetın yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile iha- le olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıy- la 14/05/1999 Cuma günü 10.00-10.15 arası ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırma- da da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu ka- dar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin >-üzde 40'ını bulması ve satış is- teyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazia olması ve bundan başka pa- raya çevirme ve paylaşörma masraflannı geçmesi lazundır. Böyle fazla bedelle alıcı çık- mazsa satış talebi düşecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar mılli bir bankanın temınat mektu- bunu vermeleri lazundır. Satış, peşin para iledir, alıcı istediğmde 20 günü geçmemek üze- re mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aıttir. Bink- miş vergiler satış bedelinden ödenir. 3- lpotek sâhibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayana- ğı belgeleri ile on beş gün içinde dairemıze bildırmeleri lazımdır. Aksı takdirde haklan ta- pu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- thaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve ke- fılleri, teklif ettikJeri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. thale farkı ve temerrüt faizi ay- nca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle temi- nat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesın görebılmesi için dairede açık olup masrafi verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Sa- tışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmış sayılacaklan, baş- kaca bilgi almak isteyenlerin 1998/1636 sayılı dosya numarasıyla müdürlügümüze baş- vurmalan ilan olunur. 05//03/1999 (•) tlgililer tabirine irtifak hakkı sahiplen de dahildir. Basın: 11632
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle