23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 MART 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCl Antalya Koruma Kurulu'nım ' 1. derece SİT' karanna yapılan itirazı yargı reddetti Patara'da hukuk bayramı..."Patar Dağı'nın karşısmda adak ve annağanlar yapbrdım, steüer diktim, kutsal mekânlar inşa ettim" der Hitit Kıalı IV. Tudhaliya Balbura'dan gelip "Trimfli'' üzerinden Kibyra'ya varan yol, Trimili'yi günümüz Dirmiriyle konum- da ve adda özleştiren yoldur. Kesindir ki yazıtlannda hep "bizTîrimliliyiz" djyen Likyalılann anayurdu buralardır..." Bu duygulu sesleniş, bir davaya "mü- dahiT (kaahmcı) olmak ısteyen meslek odalan ve gönüllü kunıluşlann mahke- meye verdikleri dılekçedeki "giriş bölü- mönS" oluşturuyor. "Patar Da^" tanı- mından da fark edileceği gibi söz konu- su dava Antalya'run Kaş ilçesıne bağlı GekmişKöyü'ndeki "Patara" antikken- tiyle ilgili. Davaya katılmak isteyen Antalya Ba- rosu'nun, Arkeoloji ve Arkeologlar Der- neği 'nın. Antalya Tabip Odası'nın, Ata- türkçii DüşunceDerneğiŞubesi'nin, An- talya Çağdaş Eğitim ve Kültûr Vakfi'nın ve Çağdaş Hukukçular Derneği'nin 16.05.1998 tarihli ortak dilekçelerine böylesine "dııygu yüküyle" başlamala- nnın nedeni ise Patara'nın " 1 . derece SİT" olmasına itiraz eden bir arazi sahi- binin, "Buraa 3. derecedir'' şeklindeki dava açma gerekçesine. mahkemece gö- revlendirilen "biürkişilerin'' de uygun görüş vermiş olmalan... Nitekim, aynı girişin devamında da bilirkişılerin 3. derece yorumuna adeta "infial" eden dava katılımcılan, dilekçe- lerini şöyle sürdürüyonar: "Patara yaşam- sal değerini aynca Trimüi anayurdunun dûnyaya açıklığı Patara limaııı olmaözd- Bginde taşır. Patara, Likya Biriiği ve Ro- ma eyaletinin başkentidir. Patara halen dûnyanın en güzel doğal alanlanndan bi- • Yıllardır yapılaşmaya açılmak istenen antik Patara kentinin 1. derece SlT kararını 3. dereceye çevirmek için açılan davada, bilirkişilerin bu isteğe uygun görüş vermelerine rağmen Antalya 2. îdare Mahkemesi 'ret' kararını alarak, Koruma Kurulu karannı savıınan sivil toplum kuruluşlannın da 'haklı' olduklannı belgeledi... Prof. Dr. Fahri Işık. Patara 'da sadece kazdan yönetmekle yetinmiyor, imar baskısma karşı da antik kenti savumna mücadelesi veriyor_ ridir: Patara 4000 ydhk geçmişiyle eşine bir daha rastlaıunayacak değerde bir in- sanlık mirasıdır._" SİT karannın öyküsü Patara ilk kez Anıtlar Yüksek Kuru- lu'nca 1978*de arkeolojik SÎT ilan edil- di. 1981 yılında da SlT alanının sınırla- n belirlendi ve Prof. Dr. Fahri Işık baş- kanhğındaki ekıp tarafından aynı dö- nemlerde kazı çahşmalanna baslandı. flerleyen yıJlar ise Patara'da tam bir "ge- rilim" ve yasadışı imar saldınlanna kar- şı antik kenti "savunma" dönemı olarak yaşandı. Akdeniz'in en uzun kumsalının bura- da bulunmasL, SlT alanı ve çevresüıde- ki arazılenn önemli oranda "özd mfiDd- yette" olması, bölgede turizm amaçlı te- sisler ve yazlık konutlaryapmak isteyen yatınmcılarla muhtarlığın ve hatta An- talya Valiliği'nin "ortak davranışlar" içıne girmesi ve bu süreçte kaçak bına yapma eğilimlerinin de "uygulamaya dö- DİtşmesLT Patara'da kazı çalışmalannı yü- rüten arkeologların bir yandan da "an- tik kentikoruma" gibi aslında temel gö- revleri olmayan zorlu bir serüvene gir- melerine neden oldu. SlT alarundaki tar- lalannı "değerlendinnek" isteyen köy- lülerle arkeologlar arasmda çatışmalar yaşanırken, kazı başkanı Prof. Fahri Işık için de "vıpratma veyıldınna" kampan- yalan başlatıldı. Işte böylesi bir dönemde, Patara'da yağmacılan daha da yüreklendiren en etkili gelişmelerden bıri, Antalya Koru- ma Kurulu'nun antik bölgedeki önemli bir kesimi 1990 yılında "3. derece SfT" kapsamına almasıydı. Kazı çahşmalanyla ortaya çıkan bul- gular, StT'in tümünün arkeolojik önem Yortanlı Barajı, Bergama'daki antik Roma kentini 'bu yıl* yutacak... Sırlarıyla sulara gömülüyoıFKûMrd mirasa karşt duyariı çevreJer son yıliardaki herueıı tünı "'kartanna'* çabalannı GAP barajlannın suları alünda kalacak tarih- -,-iyertepTCİerikeriîjdeyoğanlaştinrken Ber- ^ama yakinlarmdakı Yortaıifl Baraji'nm yut- mafc üzere oidugu arkeolojik dçğerîer arasm- da antik çağa ait bir •'RomakentiniB*" de ses- sizce bogulmayı bektediği ortaya çtkû. Kamuoyu eğer Bergama MûzestMüdüriii- ğû'nüa seslenişlerine kulak asıuazsa, mşaatı hızla tamamlanmak üzere olan Yortanlı Ba- rajı, Ege'ye * t hizBtetedeyte*'<lerken. bu ta- rihsel böîgenin belfci de en öııernîi "sırtenaı'* yine tarûıe gömecek. Çünkö müzs tarafındaa sürdürülen kıtrîar- nıa kaztiannda ortaya çikartılan antik kentin bugö»edek<3$ine pekrastlaıunanıış "aateal"* nıtelikü bir de "katsal çeşme»" var. Adı he- nüz btliaemeycn bu Roma kentinin gösterrş- li antik caddesinı. kilise ve hamam kalıntda- nnı "seviaç ve hüznü'" birfikte yaşayarak inceleyen ar- keologiar. ^Anadola'daki iç kayıp piskoposhtk merke- ztodCTbH-hfc'karşı karşıya olabikcekierini dûşümyor- £ar... Yortantı Barajrfun sularaltmda kalaeak hav2ada4 yti- 4a "ınötCT^a ofemakkm la'' kurtarma kazılan yapaıa- ya çalışan Bergama Mûze&i j'etkiliJeri, yakkşık 5 aydır da uykusuz geceter yaştyoriar. Müze MödiirJügû'ne geçen yıl atanan Istanbul Arke- tanhna«yMnn<kkibirkampaH>-abaşlaölabö- MS. 2000'de Yortanh Baraj gö!Ğ aHmda kalacakolan anösal çeşnıe. oîojiMûzesiarkeoJoglanntian Aaajet'iaraŞjl.Ö. 2. yüz- yda ait bır •'mmpncam*" (çeşme) tîe birlikîe essiz bir RomakentifHn "yaagns»" şoyleözetliyon *"YakJaşA 1300 L kez de suiara gömülecek™" Bergama'am denen yöresûıde bulunmaş olmasıyla. aym yerde telknı bagöndekîiilaftdt|ı "şjfaftık-a" arasmda tariasel bir ifiş- kininde düşânalebif eceğîai belirttnAhmet Yaraş, "Hiç lannı yarduna çagınyor... Yıllardır Sunağı'mn BerMn'den gen ta$mma$t için çaba gösterenîerin- Paşaılıeası 'ndaki bu mira.<ı Ber- gama'ya taşmıa komısunda da aynı coşku>-u duymalannı bekiiyor.. <jizeadi keafin Yortaniı Baı^ı altında kalına- sraa "bfr yddan az"* bir zanıan var. Forum ak- nındaki 8x 11 metrelik yarun daire şeklinde ya- pıîmışaıjıtsal çejmenin 12iDetreküpiükde *"de- pos»"bulUHuyor. Radikal*de(6.2. İ999) Pervfc Kaplan'm yazdığına göre, altışar metre geniş- üğiiKÎeki da anacaddenin yanı sıra îdlise, hamam ve meydanlarryia Helkaistik ça|dan Bizans dönemine kadar ya^ama kucak açmış bir keni. Arkeologlar 28 mezarbulmuşlar ve hem dınsel hem de sağlık merkezi oldugünu samyorlar. Ahmet Yaraş da, Roma împaratoru Hadri- aaas'un LÖ. 123 ve İ.Ö. 129 yıliarujdaki Ber- gama'yı zıyarettnde iki ke2 bu kentte kakmş olabilece- ğini anınjsatıyoî... E^*et. TSrkiye» bir yaaılan 2000 yıUndaid "iaaaç tu- rizaıine r ' hazırlanırken, öbür yandan 2200 yılbk bir "iaaaç merkezffii" de sular altısda yitirmek üzere. GAPHaki kûltiHel nuraat kortarmak için **ne denS bû- yâk özes gSstenaJerİHİ" îkide bir düe getires DSÎ Ge- nel MSdûrföğü yetkılileri, acaba Bergama Müzesi'nin çağrtîanna neden hâlâ bir yaaıi vertaiyorlar?.. taşıdığını ve Patara'nın "heryönüyle" in- sanhğa kazandınlabilmesi için SlT ge- nelındeki imar yasağının da sürmesi ge- rektiğini göstermesine rağmen. "Konı- ma abunndayapdbşma ian" anlamına ge- len bu 3. derece SÎT karan imar beklen- tılennin de önünü açıyordu. Böylece Pa- tara'da. "yasal destekfi" yenı bir tahribat dönemi başlamıştı... Arkeologlarla yatmmcılar arasmdaki gerilimi ve çatışmayı daha da yoğunlaş- tıran bu tahribat döneminın "dnrdurul- maa" yönündeki en etkili önlem de yi- ne Antalya Koruma Kurulu'nun bu kez 30.9.1996'da aldığı ve koruma bölgesiıü yeniden "1. derece StT" olarak belirle- dıği "yanhştan dönme" karan oldu. tşte bu son karara, bölgede arazisi olan Ah- met Kocakava'nın idare mahkemesinde açtığı ve SlT'in birinci derece değil, yi- ne 3. derece olması gerektiğini ileri sür- düâü da\a da Patara'nın yazgısının bu kez "hukuk voiuyla" belirlenmesi sürecini başlatö... Ornek bir dava Patara davasmın korumahukuku ve "bi- limsel duyarhhk" ilişkisı açısuıda ılgınç ve "örnek bir dava" olmasına neden olan gelişme ise mahkemece belirlenen bilir- kişilerin de arazi sahibinin itirazma ko- şut olarak dava konusu alanın "3. dere- ceSİT" olduğu yönünde rapor vermele- riydi. 16.5.1998 tarihli bu rapor, "arke- olojik buluntulannjetersizüğinden'' yo- la çıkıyor ve 3. derece SİT'ın de "konı- ma kurallannı içerdiğini'' anımsatarak, arazimn 1. derece SlT'e uygun olmadı- ğını savunuyordu. Bu rapor üzerine davaya "davalı Köl- tür Bakanhğı vanında" katılan Antal- ya 'dakı gönüllü kuruluşlar, ba- zı meslek odaları ve duyariı gruplar, Patara'nın ve dava ko- nusu arazının "Anadolu uygar- hk tarihindeki önemini" (bilır- kişi görüşüne de itiraz ederek) aynntılı yazı ve belgelerle mah- kemeye sundular. Antalya 2. İdare Mahkemesi de tüm görüş- leri değerlendirdikten sonra, ida- ri yargılama geleneğinde çok ender rastlanan bir karar verdi. Bilirkişi raporunun "kabuledi- lemez" olduğu kanaatine vara- rak, 1. derece SİT karannın 3. dereceye dönüştürülmesi iste- miyle açılan davayı 24.12.1998 tarih ve 1998/1227 sayılı kara- nyla "reddeöL." Şimdi Patara'dave Antalya "da- ki duyariı toplumsal çevreler arasuıda, 1. derece SlT karan- nı hukuken de "kesinlestinniş" olan bu yargı karannın coşku- su yaşanıyor. Mahkemeye ışık tutan "müdahfl" (katılımcı) dı- lekçesinde özetlenen şu vurgu- lama ise antik kenûn "koruma tarihine" olduğu kadar. arke- oloji bilimine de bır "ders no- tu"olarakgeçiyor: "Lnutulma- malıdır ki 10 yühk kazı sürecin- de Patara antik kentinin halen yüzde 1 'i kazdabibniştir. Efes'in İ10 yılhk, Bergama'nın 103 yıl- hk kazı sürecinde benüz yüzde 50 oranda günyüzüne çıkahil- dikleri ortadayken. Patara'da bulunru olmadığı gerekçeshie korumadanvazgeçmek, bffimi ve larihi >ok sa>maknr_." Kişilik'Yansımalar'ı Ayşegül îzer Drahşan'ın yapıtlan Ankara Siyah Beyaz Sanat Galerisi'nde sergileniyor KnlnırStrvia-MimarSinan Üni- versitesi Grafik Bölümü Başkan Yardımcısı Ayşegül ÎzerDranşan' ın 'Yansunalar' başhklı sergisı 7 Ni- san'a dek Ankara'daki Siyah Be- yaz Sanat Galerisi'nde yer ahyor. Sergi, sanatçımn yapıtlannın için- de yer alan fotoğraflardaki kişilik yansımalan ile izleyici kişilıklen- nin birbiriyle etkileşimini de göz- ler önüne seriyor. 1988 yılında yitirdığimiz D Gru- bu kuruculanndan ZekiFaiktzer' in torunu olanAyşegül IzerDrahşan'ın yapıtlanndaeskil nesneler, tozlu ve patıne yüzeylerle -an-m içinde ne- reden geldiği ve nereye gideceği belli olmayan- gizlenen fıgürler dik- kat çekiyor. Yapıtlara kurgunun hâ- kim olduğu sergide her şey izleye- nin hayal gücüne buakılıyor. Zeki Faik Izer'in Fransız eşi Mic- beHne'in fotoğraflannuı da bulun- duğu sergıde sanatçımn fotoğraf. tipografı, serigrafi ve kolaj teknik- lerini tuvale ve antik ahşaba aktar- dığı 20 yapıt yer alıyor. Sanatçı, çağdaş ikonlar yarattığı yapıtlanm, •Bizans'ta kullanıJanikon geleneği- nin 21. yüzyıla göndermesi' olarak tanımlıyorl985-1987 yıllan ara- smda Akademie der Bildende Küns- te, Münih Baskı Eğitimı üzerine bır araşarma gerçekleştiren Ayşegül tzer Drahşan, aynı yıllarda Stra- ubing Yaz Akademisi'nde Prof. Sturm AtöKesi'nde heykel ve bas- kı çalışmalan yapö. Tiyatro Stüdyosu David Mamet'in oyununu sahneliyor 6 Bu dünya Türldye mi? 9 Sergi, 'Bizans'taki ikon gekneğinin 21. yvzyia göndermesi1 . Kültûr Servisi- Tiyatro Stüdyo- su, çağdaş Amerikan tiyatrosunun önde gelen yazan David Mamet'in Bağla Şu tsi (Speed The Plow) ad- lı oyununu 7 Nisan'dan itibaren Ka- dıköy Çağdaş Halk Eğitim Merke- zi'nde sahnelemeye başlayacak. Ahmet Levendoğlu'nun yönettıği oyunda Deviet Tiyatrolan oyuncu- lanndan Payidar Tüfekçioğlu ve Mehmet Ali Kaptanlar'ın yanı sı- ra Şehir Tiyatrolan'ndan Şebnem Köstem rol alıyor. Pmar Kûr'ün Türkçeleştirdiği oyun, Kültûr Ba- kanhğı ve Efes Pilsen'in katkılany- la izleyicilerle buluşacak. Amerikan sinema endüstrisi ara- cıhğıyla, para ve çıkara endeksli, de- ğerlerini yitirmiş her türlü işin hız- la bağlandığı bir dünyayı anlatan o>un, "Bu dünya acaba Türkiye mi" sorusunu gündeme getıriyor. Amerikan sinema dünyasının ba- samaklarmı hızla çıkmaya çalışan ıki fıhn yapımcısı. Boby Gould ve Chaıüe Fox oyunun kahramanlan. Çıkar için yaİan dostlann bile bir- birini ezip geçtiği, tümüyle paranın egemen olduğu bu dünyada Gould ve Fox büyük bir iş bağlamak üze- reyken, Gould'un bürosuna geçici sekreter olarak gelen Karen, ilke- lerinden ödün vermez tavn ve gü- zeli arayan kişiliğiyle, bir rastlan- tı sonucu içine düştüğü bu dünya- yı tersine çevirir. Her şeye rağmen para ve çıkann yönlendirdiği bu dünya, kendi kurallannı yaşamaya devam eder. Geçen yıllarda Broadway ve Payidar Tdfekçioğhı, Şebnem Köstem ve Mehmet AH Kaptanlar. LondraNational Theatre'da izleyi- cilerle buluşan Bağla Şu Işi adlı oyunun Broadway temsilinde Joe Mantegna. Ron Sirver ve Madon- na'dan oluşan bir oyuncu kadrosu rol aldı. Çok yönlü kişUiği ve üretkenh- ğiyle tanman David Mamet, bir- çok fihn senaryosu ve oyuna imza attı. Sanatçınm yazdığı fıhn senar- yolan arasında Ronin, Başkamn Adamlan, Glenn Garry, Glenn Ro- se yer ahyor. Aym zamanda oyun- culuk ve öğretim üyeliği de yapan yazar, yapıtlannda zayıflann ezilip güçlülerin öne çıktığı günümüz dünyasını tüm acunasızhğıyla ak- tanyor. Oyunun yönetmeni Ahmet Le- vendoğlu, Mamet'in yazar kişiliği- rü şöyle değerlendiriyor: "Ameri- kan tiyatrosunun son 30 yıhna öz- gün damgasuu basan, ülkenin ön- de gelen oyun yazan David Ma- met'in sahnelerdeki gecikmişliğini gidenneyi amaçnyoruz. Değeri tar- nşümaz bir sahne ustası olan Ma- met, yazar, sanatçı olarak çok yön- lühlğü, verimtiliği, dolu dolu sür- dürdüğüyaşanuyla imrenilecek bir örnek. Tiyatro oyunculuğu, üyatro yönetmenliği. tiyatro sanat yönet- menliği, oyunculuk eğitmenliği gi- bi uğraşılannın bu dökümde yer almariığını da söylersek,Mamet'in ya$amının üretkenlik üzerine ör- nek bir karne oluşturduğu ortaya konmuş ohnf ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Demokrasi Kiiftürüne Alışmak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin olağanüstü top- lantıya çağnlması ve burtdan daha da önemlisi, yıl- lardır "demokrasi" adı altında bir lideıier oligarşisini yaşamaya alıştınlmış olan ülkemizde, liderlere rağ- men toplanabilmiş olması, son günlerde gündemin ilk maddesiydi. Bu toplantı bağlamında, her şey tartşılabilir. ör- neğin Meclis Başkanı'nın böyle bir çağnyı yaparken yürürlükteki kurallara tam uyup uymadığı tartışılabi- fir. Bu toplantı için girişimde bulunaniann niyetleri tar- tışılabilir. Toplantının gündem maddeleri tartışılabi- lir. Bunlann hepsi de demokrasinin doğal akışına ke- sinlikle ters düşmeyen tartışmalar niteliğindedir. Buna karşılık "Meclis neden toplandı" diye sor- mak, halkın iradesiyle seçilenlerden oluşan bir Mil- let Meclisi'nin toplanmasını "sivil darbe" diye nite- lendirmek, darbelerin acı sonuçlannın hâlâ yaşan- dtgı bir ülkede, özgür seçimle işbaşına gelmiş bir Mec- lis'in şu ya da bu nedenle- çalışmaya başlamasını, Meclis kapatan, anayasalan yürürfükten kaldıran darbelerie bir tutmak -işte bu asla yapılamaz, yapı- lırsa eğer, yapanlann, ülkeyi tam demokrasiye gö- türme vaatlerinde içten olduklan, asla söylenemez! Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin toplanma- sını içlerine sindiremeyenlerin, bir zaman/ar darbe li- derlerinin ayaklanna gitmeyi içlerine sindirmiş olma- lan gibi birçelişki, demokrasi kültürünün hiçbiröğe- siyle bağdaştınlamaz! Eğer bu ülkede on yıllardır masalannın başında du- zenledikleri aday listelerini Türk halkının önüne "cte- mokratikseçim" diye koymaya alışmtş parti başkan- lan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kendilerınden icazet alınmadan toplanmasına karşı çıkıyorlarsa, itirazlan doğrudan demokrasinin özüne yönelik de- mektir. Türkiye Cumhuriyeti'nin gelmiş geçmiş bütün ana- yasalanna göre seçim karan alma yetkisi parti baş- kanlanna değil, fakat Türkiye Büyük Millet Medi- si'ne aittir. Yine Türkiye Cumhuriyeti'nin gelmiş geçmiş bü- tün anayasalanna göre alınan bir Meclis karannı de- ğiştirme yetkisi de parti başkanlanna değil, fakat Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne aittir. Aksaklık, ülkemizde yıllar boyu süregelen liderlik uygulamasının dayandığı anlayıştan kaynaklanmak- tadır. Bu anlayışa göre bir partinin başına getirilen kişi her şeyden önce -ve en azından kendisine gö- re- oraya hayat boyu seçilmiş demektir. Yine bu anlayışa göre bir parti içerisinde o partinin başkanı her şey demektir. Her ne kadar parti liderferi med- ya önüne çıktıklannda ve herhangi bir önemli sorun varsa, "Bunu önce partimizin yetkili kunıllannda gö- rüşeceğiz" diyerek halkın önünde bir demokrasi imajı yaratırlarsa da, gerçek böyle değıldır ve sözü edilen "yetkili kurullar"\r\ işlevi büyük çoğunlukla ne yazık ki liderin söylediklerini onaylamadan öteye ge- çemez. Bu koşullarda o çok sözü edilen -ve yalnızca "sö- . zû" editen- "partiler içi demokrasi" ilkesi de uygu- lamada çoğu kez "lider diktatöriüğünün demokra- si diye tanttılması" ilkesinden başka bir şey olma- maktadır. Yine çok sözü edilen "çokseslilik" ilkesi- ne gelince, aslında bu ilkenin anlamı da "liderin se- sine başka seslerin de katılması" olmaktan öteye geçmemektedir. Böyle bir liderlik anlayışının ve uygulamasının ege- men olduğu bir ortamda "Meclis neden toplandı" diye sormak, ya da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin toplanmasını bir darbeyle bir tutmak, karşımıza as- lında çok doğal sonuçlar olarak çıkmaktadır. Bu yazı yayımlandığında, olağanüstü toplantının sonuçlan hemalde belirginlesmiş olacak. Alınacak ka- rariar hukuka uygun ya da aykın olabilir, aykınlık için yasal yollar var. Kararlar bazılannın hoşuna gidip ba- zılannın gitmeyebilir, ama bunun da "demokrasi, karşıtlıklaria bihikteyaşayabilmektir" diye bir adı var! Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin olağanüstü top- lantrya çağnlmasını sağlayanlann içtenliklerine pek inanmıyorum, aynca toplantının gerçekleşmesine sayısal katkıda bulunan Fazilet Partisi'nin hiçbir il- kesini ve hectefini benimsemiyorum. Ama bütün bun- laryüzünden Meclis'in toplanmış olmasını ne garip- siyorum, ne de tedirginlikle karşılıyorum. Çünkü demokrasinin ilk koşulunun Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni "içimize sindirmek" olduğuna ina- nıyonjm. e-posta: ahmetcemal (gsuperonline.com. 1VH) 2. Bin'de Anadolu-Avpupa Kühür Servisi - Goethe Enstitüsü tarafından düzenlenen 'MÖ 2. Bin'de Anadolu-Avrupa lüşkileri' başlıkh seminer arkeolojınin ünlü isimlerini bir araya getiriyor. Bugün saat 10.00'da Prof. Dr. Wolfgang Kullmann, saat 10.45'te ise Prof. Dr. Justus Cobet birer konuşma yapacak. Saat 11.45-13.00'te Prof. Dr. Haral Hauptmann'ın yöneceği 'Anadolu ve Avrupa' başhkh bir oturum da yer alacak. Alman Kültûr Merkezi'nde gerçekleştinlecek olan semınerde eşzamanlı çeviri de yapılacak. (0212 249 20 09) Tapfhçinin Mutfağı'nda antik niimismatyc • Kühür Servisi - Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfi'nın düzenlediği 'Tarihçinin Mutfağı' başlıkh toplantüann kapsammda bugün tstanbul Üniversitesi Eskiçağ Tarihi Anabilim Dah Öğretim Üyesi Doç. Dr.Oğuz Tekin'in söyleşisi yer alıyor. Toplantı, saat 18. 30'da Eminönü'ndeki Tarih Vakfi Bilgi Belge Merkezi'nde gerçekleşecek. Çalışmalannı antik nümismatik üzerinde yoğunlaştuan Tekin'in yapıtlan arasmda 'Antik Anadolu Nümismatiği Bibliyografyasr, 'Eskiçağ'da Istanbul' ve 'Sıvas Definesi' gibi kitaplar bulunan yazar aynca C.Howgego'nun 'Ancient History From Colins' adlı kitabını 'Sikkelerin Işığında Eskiçağ Tarihi' adıyla Türkçeye çevirdi. (513 52 35) BUGÜN • CRR'de saat 19.30'da Moskova VTrtüöz Sohstleri & Valentin Beriinsky nın, Boccherini'nin 'Yayhlar Için Beşn", Rossini'nin 'SonatNo.l'. Schubert'in 'Yayhlar İçin Beşli, D 956, Do Majör' başhklı yapıtlannı seslendireceği konser yer alıyor. (232 98 30) • BORUSAN KÜLTÛR MERKEZt'nde 18 30- 20.00 saatleri arasında John Cook'un katılacağı 'Geçmişten Gfinümüze Dans ve Müzik' baslıklı söyleşi yer ahyor. (292 06 55)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle