22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 1999 PERŞEMBE 14 KULTUR tsmet Doğan 'ın sergisinde iğdiş edilme, abjeksiyon et, ölüm ve erotizm konu ediliyor 'BiHnçdışıntn imgeleri' ESRA AÜÇAVUŞOĞLU Atatürk Kültûr Merkezi, Tür- kiyeli izleyıcinin alışık olmadığı türden bir sergiye ev sahıphği ya- pıyor şu gûnlerde. tsmetDoğan' ın 'SergisiıS-E-R-G-l-S-l' daha ga- lenye gırmeden birtakım öner- melerde bulunuyor izleyicilere. Ginş kapısırun üzermdeki; "Bun- larbffiiK^iışırımiıngeterHİir. Çün- kü sanat bilinçdışıdır ve kişisel birönennesideğildirsaııatçıııııı* sözleri bile başka türlü bir öner- meye neden oluyor. Bilinç, bi- linçaltı, bılinçüstü derken ilginç ve 'kışkırtıcı' bir sergiyle karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsu- nuz. Sergide en dikkat çeken malzeme kuşkusuz fotoğraflar- la bütünlüğû olan gerçek 'et'le- rin de sergileniyor olması. Sergi- de etin kullaruİTraş olmasınmçok yönlü anlamlan var. Daha önce- kı çalışmalannda da bedene iliş- km sorgulamalarla karşımrza çı- kan Doğan, burada da kadın be- deninı farklı açılardan değerlen- diriyor. Sergıde kadın bedeni, es- tetik özellikİerinin yaru sıra 'me- ta-et' olma özellikleriyle de sor- gulanıyor. Fotoğraf, ayna, yazı ve vıdeo projeksiyon gibı neredeyse çağ- daş sanatın tüm malzemelehni bir araya getiren Ismet Doğan'ın ilk amacı, izleyıciyı 'rahatstz' et- mek... Doğan'ın fotoğraflannda- ki çtplaklık erotik değıl. Kadını, kapalı kapüar ardında kalmış tüm gerçekliğıyle gösteriyor: Yatak- ta, uzanmış yatarken, ayna kar- şısında bedeninı ıncelerken ya da regl kanını pamukla temizler- ken... Ancak sergiyi salt estetik, pomografık ya da doğal olarak ni- telemek mümkün değil. Çünkü • Fotoğraf, ayna, yazı ve video projeksiyon gibi neredeyse çağdaş sanatın tüm malzemelerini bir araya getiren Fsmet Doğan'ın ilk amacı, izleyiciyi 'rahatsız' etmek... Sanatçı, fotoğraflanndaki kadını, kapalı kapılar ardnıda kalmış tüm gerçekliğiyle gösteriyor. tüm bu kavramlann iç içe geçe- rek belh bir bütünlüğe dönüştü- ğüne tanık oluyoruz. Ismet Do- ğan'ın, sergilediğı beden halleri bedenın varlığının bır temsih de- ğil. Kirli olan görünürde temız bir bedenle temsil edilerek temsfl' fikrinin de ıçi boşaltıhyor. Te- mizlik-kirlilik, estetık-pomogra- fik karşıtlıklanrun altı çızilıyor. 'SergBeme' fikri tartişıhyor Serginin özellikle bir galende, Atatürk Kültür Merkezi'nde yer almasmın da bir anlamı var. Ste- ril bir ortamda, sergilenemez olan etin, bir galeri aracılığıyla sunul- ması, 'sergüeme' fıkrirü de tartış- maya açıyor. Ve elbette sergiyi ız- lemeye gelen izleyıci de... Bizler de serginin bir parçasıyız. Sergi- nin galende yer alması ve ayna- lann kullanılmış olması bizleri sergiye dahil edıyor. Galen ve iz- leyıci bırlikte düşünülüyor. tzle- yıci etle (meta) rahatsız edılerek aynada kendisiyle yüzleşmesi sağlanıyor. Ismet Doğan, galerinin gırişın- de yazılı olan cümlenın anlamı- nın, anlaşıldığımn aksine bilinç- ten kopuk olmadığı görüşünde. "BiMnçdısmın imgeieri derken bi- h'nçten koparmryorum bunu. Bt- Unçdışı da bilinçten besleniyorr Doğan, kadının özel halının, fotoğrafa ve dolayısıyla sergiye yansrmış olmasını ise şöyle açık- îıyor: "Özel an değil. Kadının içinden çıkan şeylerin izleyiciye yansıülması. Bu berhangi bir şey obbilir;doğum,kanyadareglka- ru_ CNümle bunu daha da soyut- layabiliriz. Ama aynı zamanda abjeksiyon, iğrenclikkavTamıüze- rine de sorgulamaya gûiyorum.1 " 'Etfalliebirimge' Galenye gelen ızleyıcılerin ba- zılannın tepkileri 'kadın'ın özel halinin kullanılmış olmasına yö- nelik. Ete gelince, çoğu izleyici- nin aklına; 'Kokmuyor mu' soru- su geliyor. Doğan, eti dırekt ola- rak fallic bir ımge diye nıteliyor "tğdişSk(kastrasyon)üzerinekul- larayorumeti. Aynca pskoJojik kö- keni de var. Genel olarak kastre edldiğhııigörüyonıın.Birsürüşe- yin bu tophunda, bu dönemde iğ- diş ediküğinin farkına vanyorsu- nuz. Bunu güncel dile sokuyo- rum. İçerik olarak kastrasyon- iğdiş edilme, abjeksiyonet(Et ola- rak adlandınlan bir hortanmadır ve et olmak koiay zedelenebilir olmak demektir), ölüm ve ero- tizm (Beden bedene, ten tene ya- pıian organik cinselüğin giderek mümkün obnaktan çıktjğuıa ina- nıyorum) konulan söz konusu ediliyor. Bunlann tümü birbirine bağmbiı şeyler. Sadece et de ser- güeyebuirim.'' Sergıde, bir nesnenin fotoğra- fı var, öte yandan bu nesnenin insanla ilişkisı, kullanımı... Ço- ğu yüzsüz kadın bedenleri üze- rinde ise fotomontajla yerleştı- rilmiş gerçek nesnenin (etin) bir kopyası... Böylehklemontajı ya- pılmış nesne gerçeğin gölgesine dönüşüyor (Doğan daha önceki sergisinde süahı kullanmıştı). Ser- giyi fotoğrafladığuuz zaman ise nesne, et ve gölgesi tekrar fotoğ- rafin ıçine giriyor. Doğan'm sergisinde estetik, bedene Uişkin bir söylem olarak var. Sergide, üst başlık olarak Ba- 0 sanat tarihinin de sorgulaması var. Goya'nın 'Maya'sı ya da Mo- net'nın 'Otimpia'sı gibi uzanan 'kadın' aracılığıyla Batı'da sü- reklıliğı olan, nesneleştırilme de sorgulanıyor. "Estetik.bedeneffişkinbir söy- lem olarak var. Sergide estetize etmek de söz konusu. Sergi gale- ri mekânında acılarak estetiğin özeOUde bedene itişldn bir söy- lemoiduğu da Mirgulamyor. Nes- nefeşme, ressama poz veren mo- de) anlayışuıdan çıkryor ve med- yaya kadar geliyor ve medya da kuOanryor bunu. Ban sanat tari- hinin dayatmasL Aslında 'et' sa- tjhyor." Sergi 25 Mart tarihıne dek Ata- türk Kültür Merkezi Sergı Salo- nu'nda açık kalacak. Yavuz Özkan'ın yazıp yönettiği 'Karşı Penceredeki Kadın' adlı oyun farklı bakış açılan sunuyor Hayalle gerçeğin sahnedeld çabşması GÜLERÇETİN Ne hayal edivoruz, ne yaşryoruzîTYa- rikte yaşamlanmızı belirleyerı etkenler neler? Oysa ne kadar farklı yaşadıklan- mız, hayal etnklerunizden. Peki, hayal et- tikkrimiz istediklerinıiz mi gerçekten? Geçen yd, Herkesin Bfldiği Sıriar üe 24 yülıkbır aradan sonra üv atroya dönen Ya- vuz Ozkan, Küçük Sahne Sadri Alışık Tiyatrosu'nda hazırlıklanna başladığı ikınci oyununda bu sorulann yarutlannı anyor Ayda AkseL Selçuk Yöntetn Ne- jat Biridk\ e Ece Okay' ın rol aldığı Kar- şıPenceredekiKadın adlı oyun, hayal edi- lenlerle yaşananlar arasındakı çanşmala- n, gelgitlen, buluşmalan konu alıyor. Oyuna hazrrlanırken tam da oyunun temasına benzer bir durum geliyor Öz- kan'ın başına. Yine Yavuz Özkan'ın ka- leme aldığı metinde gerçek yaşam ile ha- yaller farklı disiplinlerde aktanlıyordu izleyiciye. Ön sahnede yer alan iki oyun- cu gerçeği canlandınrken ön sahnedeki adaînın hayal ettiği yaşam videodan yan- sıyacaktı izleyiciye. Ancak Ozkan, "ha- yalettiğibüyüklükte' birprojeksiyon oluş- turamadı bunun ıçin. Bu büyüklüğe ulaş- tıgj zaman görüntü flulaşıyor ve en az al- tı sıradan görühnez hale geliyor. Sahne küçük oiduğu ıçin arkadan da projeksi- yon yapılamıyor. Özkan'ın hayalleri bir smema perdesi ya da sinema projeksiyo- nu ıle gerçeğe dönüşebilirdi belki, ancak bu seferlık hayallerini ıskalıyor Özkan ve oyunu birebir dekor kurarak sahneli- yor. Camın arkaa ve 6nü Kurulan dekorda yine bir suıema per- desi çağnşımlan var. Çok açık açık gö- rülen bir yer değıl arkadaki ev Bu da, evin pencerelenne, içinden yağmur sulan akan camlar koyularak sağlanıyor. Böylelikle ıtık hiçhir şey hayal edilemez hale mi geliyor acaha, diye soruyorum. Hayal ettiklerimiz her zaman yaşadıklanmızdan daha çekici daha hoş şeyler. Gereekteyaşananlar ise çok anlamsız, aptalca şeylerden kaynaklanıyor. Bu da bir türlü aşılamıyoı: Böyle hakıldığmda insan, hayatma hıı kadar aptalca şeyleri doldurup asılyaşanması gerekenleri höylesine ıskalar mı diye düşündüren hiryığtn şey var' iFoto-Jrat'LĞURDLMtR» şeyiihmalediyoruz, aklımıza bilegetirmi- yoruz ya da onlara bir türlü ulaşamıyo- ruz. Son tiyatro çahşması bu mekârun hayal oiduğu vurgulanıyor. Adamın hayahndaki insanlann kendi yaşadıklan gerçeklikler '.•ar, ama o gerçek- likler, adamın yaşadığı, yaşamak istedik- lenyle örtüşmiryor. Bir yığın çaüşmanın biraradayaşandığı oyundadörtkışi debir- birine çok benziyor aslında. ya^anı ko- şullan onlan çok farkh davranmak zo- runda bırakıyor yalnızca. Özellikle adam dışındaki herkes hayaün akışına göre dav- ranış gösteriyor. Yine de herkes çok sahi- ci. Bir şeyler anyor. Ona ulaşmak konu- sunda çaba gösteriyor. Zaman zaman ula- şabileceklenni düşünüyoruz, zamanzaman teğet geçiyorlar, zaman zaman da hıç ula- şamayacaklan duygusu hâkim oluyor oyu- na. Arka tarafta yaşayan kadın, hayal edi- lenmbiçun bulduğu bir kilit noktası. Ko- cası ön tarafa gehyor, ama sesi sadece te- lefondan duyulan kadın buzlu camın önü- ne geçmiyor hiç. Camın arkasında da ger- çek bir yaşam var aslında. Adam o haya- tı kendisine göre yorumhryorve bütün ger- çeklığine karşın o hayatı hayallerine ta- şıyor. Aslında ne ön tarafta kendi yaşa- dıklan hayallenne uyuyor ne de arka ta- rafta yaşananlar hayalindeki gibi. Arka ta- rafta yaşayan kadınla arasında doğan pla- tonik aşka da, bir ilışkıde yaşamayı ha- yal ettiği her şeyi giydiriyor. Yavuz Ozkan oyundahayallerle gerçek- lerarasındakı çatışmayı toplumsal bir ol- gu olarak ele alıyor "Arnk hiçbir şey ha- yal edilemez haİe mi geliyor acaba, diye soruyorum. Hayal ettiklerimiz her zaman yaşadıklanmızdan daha çekki .daha hoş, dahaiyişeyler. Gerçekteyaşananlar iseza- man zaman çok anlamsız, aptalca şeyler- den kaynaklanıyor. Bu da bir türlü aşıla- mıyor. Böyle bakıldığında insan, hayab- na bu kadar aptalca şeyleri doldurup asd yaşanması gerekenleri böyteme tskalar mı diye düşündüren bir yığm şey var. Bun- fauı tarOsan. bunlan göz önüne seren bir oyun.Hepimizinhayanndaolduğunu dü- şündüğüm, belki de üzerine bir türlü dü- şünemediğimiz bir yığın anlamsız olay Ünlü ozan için 21 Mart'ta Cumhurbaşkanhğı Köşkü'nde bir tören düzenlenecek Dostlar Âşık Veysel'i sazı ve sesiyle hatırlayacak SEVtMEKTEMUR Karacaoğlan,Pir Suttan Abdal, Yunus Emre, Emrah ve Dadaloğ- hı'ndan sonra çağrmızın yetiştir- diği en önemli halk ozanlanndan olan Âşık Veysel ŞaOroğhı, ölü- münün 26. yıldönümü olan 21 Mart'ta Cumhurbaşkanı Süley- manDemid'ınhırnayesinde Cum- hurbaşkanhğı Köşkü'nde düzen- lenecek törenle anılacak. Ünlü ozanrn ölümyıldönümüöncesi en güzel eserleri, kendi sesinden 'Kb- silder' adı alttnda iki ayn albüm olarak yeniden piyasaya sunuldu. Yapuncı firma Özmüziksan'ın sahıplerinden CmitÇortuk, Türk halk müziğine yön veren büyük halk ozanı Âşık Veysel Şatu-oğ- lu'nun çahp okuduğu eserlerini "ÂşıkVeysel Klasikleri 1 ve 2" adı altında hem kaset hem de CD ola- rak piyasaya sunduklannı belirt- ti. Ünlü ozanın ölüm yıl- dönümü öncesi bir "kffl- tür bızmeti" yapmak amacıyla böyle bir çahş- mayı gerçekleştirdikle- rini ifade eden Çorluk, şunlan söyledi: "Bu iki albümde yer alan eserler, ÂşıkVeysel Şatıroğlu'nun yakın dostlan Yaşar Kemal, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Sabahattin Eyuboğlu ta- rafindan yurtdışmdan getirinp 1993 yıhnda SK- riabnköyünde ÂşıkVey- sal Şaüroğhı'na hediye edilen (Le- opta-Deka-414 marka) teybe ve taş plaklara çabp okumuş oiduğu orijinal kay ıtlardan. Bu albümler projenin fiİdr babası Hacıbey Çor- luk tarafından uzun ve tiriz bir araştırma sonucu ohışturulmuş- tur. Âşık Veysel klasikleri piyasay a sunuldu. Amacımız ölümsüz ozan Vey- sefin 26. ölümyddönümündeeser- lerini kendi sazı ve sesinden oriji- nal olarak yeıü jenerasy ona ıılaş- tırmak >eTürk kültürüne kazan- dırmaktır. Aynca bu serinin de- vamıiçin çahşmalanmrzyoğun bir şekflde devam etnıektedir." Aşık Veysel Kül- tür Derneği Başka- nı HüseyinÖzer ise ünlü ozanın ölümü- nün 26. yıldönü- münde Aıikara, ts- tanbul, Tokat ve doğduğu yerolan Sı- vas'ın Şarkışla ilçe- si Sivrialan köyün- de çeşitli etkinlik- lerle anılacağını bü- dirdi.Özer'mverdi- ği bilgiye göre An- kara'daki anma top- lantılanl9Martcu- ma günü dernek üyelerinin Anıtkabır'i ziyaretiyle başlayacak Aynı gün akşarn saat 18.00'de Selim Sırn Tarcan Spor Salonu'nda halk konseri gerçek- leştirilecek. Pek çok ozanın katı- lacağı ve Âşık Veysel'in çağımı- za mal olan türkülerini seslendı- recegi gecede Yıküz İbrahimova da Veysel'in "Uzan ince bir yol- dayım" adlı parçasrnı caz türün- de söyleyecek. 20 Mart Cumarte- si günü Keçiören'deki Âşık Vey- sel Anıtıziyaretedilecek. 13.30'da Kültur Bakanlığı 75. Yıl Tiyatro Salonu'nda "Ozanhkgeleneğiiçin- de ÂşıkVeyserinyeri ve Türk kül- türüne katkdan" konulu panel yapılacak.21 Mart Pazargünü ise Cumhurbaşkanhğı Köşkü'nde sa- at 11.00'de anmatöreni gerçekleş- tinlecek. Sinevizyon gösterisi ve Dernek Başkanı HüseyinÖzer'in açış konuşmasından sonra ozan- lar korosu Veysel'in türkülerini söyleyecek, karşıhklı atışacaklar Daha sonra Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel bir konuşma yapa- cak ve ilk kez gerçekleştirilen şi- ır yanşmasında ödül kazanan 30 ozana plaket ve hediyelerini vere- cek. Karşı Penceredeki Kadın, Özkan' ın son tiyatro çahşması. Uzun bir süre sine- mayla arasma başka bir şey sokmak is- temıyor yönetmen. Mayıs ayında başla- yacağı yenı fihninm adı Hayal Kurma Dersleri, ama adınrn çağnşürmasına kar- şın konusu oyundan çok farklı. Sınemayla nyatroyu, yönetmen gözüy- le çok cıddı farklan olan iki ayn çalışma olarak göruyor Ya\ıız Özkan: "Sinema- da fılnıi çekerken daha sonra halledebi- leceğiniz bir şeyler oluyor. Montaj çok önemli. Zaten çekerken altematifler çek- miş ohıyorsunuz. Bu nedenle seçenekle- riniz çokfazla oluyor.Hyatrodaiseher şe- yi prova sırasuıda halledip, sonra oyun- cuîara tesBm ediyorsun işL Çahşma şart- lan ve oyuncululdan da çok farkh. Sine- mada bir durumu çeşitli biçiınlerde, çe- şmimerceldeıfedeğ^ikifadeleralarakak- tarabiKyorsunuz. Burada böylebir olana- ğuuzyok." Öte yandan sinema literatüründeki adıyla yakın planı da oyuna taşıyor Öz- kan. Adamın dürbünle baktığı, sinerna- da olsa yakın planla çekeceği bölümleri ışıklavurgulayarak sadece o bölümleri su- nacak izleyiciye. Selçuk Yöntem'e göre yaşamla ilgili farklı şeyler de insanlan ilgılendırmeli: "Bire bir, iyi kunıhı oyun düzenleriiçeri- sinde klasik şeylerin dışında da birtakım arayış olmahtiyatroda. Yaşamdaki çaöş- makr hep büyük ve önemli şeyler gibi görünür,ama çokbasitşeylerden deönem- fiçaoşmalar çıkabffir. Buradainsanlanbel- ki de hiç ügilendinneyen, ama kendi içle- rindeyaşadddan zaman onbr için çok da- haönemMolannoktalar.kav- şaklar vanfar yaşamlannda. Bir parça buda var buoyun- da.* Ayda Aksel'e göre ise oyunun farkh bakış açılan- nı sunması izleyiciye: "Evet, benim başuna da bu gehniş- ti veböyle sonuçbnnuştı şek- linde bir sonuç sunmasın- dan çok, acaba böyle bir ya- nıt \çrilsey di yada konuböy- le bir soruya yÖDertilseydi, bir kişi de konuya böyie yak- lassaydı ne olurdunun çö- zümkri var. tnsanlar hayat- ta sürüklenip gidiyoriar. Olaylann yaşandığı sırada gözden kaçan öteki seçenek- lerin üzerine gidiyor." Nejat Bıncık ise oyunun oyunculara sunduğu yorum- culuk olanaklanna değini- yor "Genellikkbutürdra- matik sağlaması yapılmış merinlerde ashnda yorum paylan yoktur. Bu oyun ise oyuncuya boka yorum payı bırakıyor. Bu nereye vara- cak çok merak ediyorum. Bu merak, içinde. iyi bir şey olacak'ı da banndınyor." IŞILDAK VE YELPAZE ATtLLA BtRKtYE Öksüz Kalıyoruz... ^ "Ben öteden beri dûzyazıya biraz çokça sanlı- nm. Raubert gibi düzyazıyı şiirden üstün tutma- ya kalkışmam ama, şiire verdiğim değeri dûzya- zıdan da esirgemem. Ama şiirin kurallannı göz ö- nünden uzak tutmayan düzyazıdan. Çünkü düz- yazı da büyük uğraşlardan, büyük çabalardan son- ra yüzünü gösterirse de gösterir. Diyeceğim, ça- lakalem, çalatuş yazmak benim düzyazı anlayışı- mın dışında kalır." Biryazısında düzyazıyla ilişkisini kısaca böyle be- lirtiyorSalâhBirsel... öksüz kalıyoruz... Salâh Birsel edebiyata şiirie girmiş. Bu serüven 1937'de başlıyon İlk şiirinin Gündüz dergisinde yayımlanışı... Ancak, Salâh Birsel her ne kadar şiirie edebiya- ta girmişse, önce şiir ülkesinde kalem sallamaya başlamışsa da, denemenin dükalığını kurmuştur edebiyatımızda. Ama, dediği gibi, şiirden hiç kopmadan. Nitekim 1990'larda yeniden şiire coşkuyla dönmüştür... Salâh Birsel'in denemelerinde, ki günlükler için de geçerlidir, çok geniş bir "kültür coğrafyasına" rastlanır. Klasik deneme anlayışını önce "içerik°te aşmış; dahası, sınırlannı genişletmiştir. Uçsuz bucaksız bir Salâh Birsel denemeciliğiy- le karşılaşınz. Konusal ve temasal zenginliğine paralel olarak, onun bu uçsuz bucaksızlığını "deneme niceli- ği"nde de görürüz. Ona kadar kimsenin, Ataç da dahil buna, kimsenin yazamadığı bir deneme kül- Iryatı oluşturmuştur. Dedim ya, öksüz kalıyoruz... Bu küttür haritastnın genişliği de öyte "boşuna" değildir, yoğun bir bilgi birikiminin, uzun soluklu okumanın ve düşünmenin sonucudur. Salâh Birsel denememizde biricik'ti. Bu yalnız- ca denemeyi türsel olarak değiştirmekle; benzer şekilde, konu ve tematik olarak genışletmekle de ilgili değildir. Kendine özgü bir üslup ve dil evreni oluştur- muştu. Edebiyatımızın içinde tek başına bir ekol- dü. Herkes bir Salâh Birsel üslubundan, bir Salâh Birsel sözlüğünden söz ederdi. Ataç'ın dildeki "cesur çıkışını"çcM farklı bir bo- yuta götürmüştü. Edebiyata soktuğu yeni sözcüklerie, özellikle yeni sıfatlaha başlı başına bir dil evreni, yalnızca ona özgü ve okunduğunda hemen yazannın "Wm" olduğunu anlayabileceğiniz bir "dil evreni" oluş- turmuştu. Günlük konuşma dilinin en az kullanılır ve bilinir sözcüklerini, deyimlerini sık sık kullanarak keyifle okunan denemeler yazdı. Yalnızca bu kadar mı, şiirlerinde de görülen o in- ce zekâ ürünü ironi ve yergi, hiç kuşkusuz ki de- nemelerinin ve günlüklerinin tadına doyamadığı- mız özelliklerinden biriydi. Salâh Birsel, beş citöik "Salâh Bey Tarihi'nae öte- T)a/oş"çerçevesinde, Istanbul'u yazdı. Beyoğlu'nu, Boğaziçi'ni yazdı; sanat ortamlannı yazdı; kahve- leri, pastaneleri. edebiyatçılan, sanatçılan yazdı. Nostaljik egilımlerden çok, bugünden geçmişe doğru yola çıkan, gözlemci bir seyyah gibiydi. An Beyoğlu Vah Beyoğlu kitabına şöyle başlar Salâh Birsel: "Nedir, bu kitap daha çok da Beyoğlu kahvele- rini dile getirir. Yeri üst köşe olan ozanlar, ressamlar, gazeteci- ler, tiyatrocular, demek isteriz ki güzelyazanlar, gü- zel konuşanlar çok vanr, çok gelir. Bu kitaba, bir edebiyat tarihi gözüyle bakılsa da yeridir. Çünkû bu kitapta, elden geldiğince, yazarlann sanat anlayışlanndan, edebiyat dergilennden ve şiir akımlanndan da açılmıştır. Unutulmaması gereken şey şudur. Kahveier ta- rihi, biryerde, edebiyatın tarihinden başka bir şey değildir." si, Istanbul da, Beyoğlu da öksüz kaldı... FundamentaTîn konseri iptal 6dM • Kültûr Servisi - Dünya müziklerinin temsilcilerini ülkemizdeki sanatseverlerle buluşturan FujiFUm World Music Days'in bu yıl beşincisi düzenlenecek konserler dizisınin programında bir değişıklık yapıldı. 20 Mart günü gerçekleştirilmesi planlanan Fundamentarin konseri başka bir tarihe ertelendi. FujiFüm World Music Days Volume kapsammda yann akşarn Brezilya müziğirün önemli ısımleri Daude ve Chico Cesar'm konserleriyle yer alacağı, ünlü DJ'ler Dave Hucker ile Martin 'Globalocal Morales'in müzikleriyle renklenecek Brazü Nova gecesinde müzikseverlerle buluşacaklar. ^seie'de iki Rus dansçı • tZMtR (AA) - îzmır Devlet Opera ve Balesi'nin (İZDOB) bugün ve yann sahneleyeceği 'Giselle' balesinde iki Rus dansçı rol alacak. Dünyanın en büyük bale tophıluklanndan Bolşoy Tiyatrosu sanatçüanndan Anastasıa Nobokina 'Giselle', Sergei Filin ise 'Albrecht' rolünü oynayacak. Rock'm ustalan New YorTta • Kültür Servisi - Bılly Joel, Paul McCartney ve Bnıce Spnngsteen'in de aralannda bulunduğu sanatçılar, New York'taki Rock and Roll Hall of Fame Foundation'a kabul edildiler. Bu üç sanatçuun yanı srra Curtis Mayfield, Del Sahnnon, Dusty Springfield ve The Staple Singers da kurumun 1999 yıhnda üyeliğe kabul ettiği isimler arasmda yer alıyor. Geçen pazartesi New York'taki VValdorf Astoria'da düzenlenen kabul törenine kurumun yaşayan bütün üyeleri katıldı. The Rock and Roll Hall of Fame Foundation, ilk albümlerinin yayımlanışı üzerinden yirmi beş yıl geçen ve rock müzık dünyasında kendısını ispatlamış sanatçılann kabul edildiğı bir kuruluş. AntaJya'da fotoğraf günlepi • ANTALYA (AA) - Antalya Fotoğraf Sanatçılan Derneği de Büyükşehır Belediyesi'nin ortaklaşa düzenlediği 3. Antalya Fotoğraf Günleri başladı. Cam Piramit Sabancı Kongre ve Sergi Salonu'nda gerçekleşen etkinlikler, Türkiye'deki fotoğraf • ustalannın yapıtlanru bir araya getiriyor. Etkinlik kapsamında aynca 'Mardin'de Yaşam', 'Antatya'da Zaman', Enstantane 1/8', 'Kelebekler', 'Daglann Gizemi', 'Kanada Izlenimleri', 'Doğumundan Ölümüne Fotoğraflarla Atatürk', 'Bir Damla Anadolu', 'Sonsuza Uçuş', 'iki Doğu', 'Nelere Dikkat Etmeh', 'Etme Eyleme Dicle', 'Istanbul Blues', 'Harran Günlügü' başlıklı dia gösterileri de izlenebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle