Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 MART 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
DIZIYAZI
1912'deki Balkan Savaşı'ndan bugüne dek Balkanlar'ın haritası sürekli değişti
Kosova'nın diinü ve bugünüTopu topu on bin kilometrekarelik
(Konya 38 bin kilometre kare), olsa ol-
sa 2.5 milyon nüfuslu Kosova'nın nasıl
olup da uluslararası politikanın en kıht
sorunlanndan binne dönüştüğünü kav-
ramak ıçın galiba Kosova'nın 'dünü'ne
bakmak gerekecek.
Aslında Kosova'nın dünü. büyücek
bir paragrafta özetlenebilır: Balkan-
lar'ın haritası yakın tarihte ılk büyük de-
ğişıkliği. 1912'de Balkan Savaşı bitti-
ğinde yaşadı. Savaş sonrasında Arna-
vutlann 'büyük Arnavutlukdevleti' dü-
şü gerçekleşmedi ve Kosova'nın da
önemli bir ağırlığa sahip olduğu Arna-
vut topraklan beş devlete bölüştürüldü:
(Bugünkü) Arnavutluk, Karadağ. Ko-
sova. Sırbistan ve Makedonya. Balkan
haritasinda yeni ve köklü bir değişiklik
2. Dünya Savaşı sonunda yaşandı.
Tîto Yugoslavyası. çeşitli devletlerin
birer federe cumhuriyet olarak içinde y-
er aldığı birbüyûk federatif cumhuriye-
te dönüştü. Yugoslavya'nın egemenli-
ğine bırakılan toprakJarda yalnızca Ar-
navutlar bir federe cumhunyete kavuşa-
madılar. KosovaiseSırbistan'ınbireya-
leti oldu. Tito döneminde de bölgede
huzursuzluk hep var oldu. 1%8'de zor
kullarularak bastmlan protesto gösteri-
len ilk ipuçlanydı.
Tito'nun 1974 Anayasa değişikliği ile
Kosova'ya (yani Arnavutlara) tanıdığı
geniş çaplı özerkliğin bile bastıramadı-
ğı huzursuzluk, 1981'de gene çok şid-
detli bir protesto dalgası ile kendini dı-
şa vurdu. Ama artık Tito ölmüştü ve Sır-
bistan'da Miloşeviç'in başını çekeceği
milliyetçi, hatta yer yer ırkçı siyasal ter-
cihlere iktidar yolu açılmıştı. 1989'da
Kosova Arnavutlanndan özerklik hakkı
geri alındı. Karşı çıkışlar zorla ve yer y-
er kanla bastınldı. Bu baskı git gide yo-
ğunlaştı ve sonunda bugün yaşadığımız
silahlı çatışma noktasına ulaştı. En öze-
ti ile Kosova"nın dünü böyle. Ancak
'Kosova'nm dünü'. farklı kesım ya da
kişilerce epey farklı değerlendiriliyor.
Mllitan bir Arnavut
Örneğın Kosovalı militan bir Arna-
vut, iyi yetişmiş bir Arnavut aydını. Vjo-
sa Sadriu, Kosova sorununu taa
1912'ye, Balkan Savaşı sonrasında Av-
rapa'nın yeniden bölüştürüldüğü günle-
re dayandınyor:
" „ Çünkü 1912'de Arnavuüara bü-
yük hakstzlık yapüdı. Arnavutlar beş
de\lete parçalandılar ya da dağıtıldılar.
Arnavutluk. Karadağ. Kosova, Güney
Sırbistan ve Makedonya. Amavutlar her
zaman küçük görüldü. Uygartıktan
uzak, okuması yazması olma>an cahil
bir halk olarak aşağüandı ve devletk-r
arasmda paylaştırıldı. O yüzden, Yugos-
lavya'nın kuruluşu sırasmda da kimse
Kosova'yı bir federe cumhuriyet olarak
düşünmedi, istemedL."
Ama bir başka Arnavut aydın. 198 l'e
kadar Kosova Amavutlannın sivasal ön-
Dr. Shaip Muja Nebojsa Çurçiç
deri, Yugoslav Komünist Partisi Politbü-
ro üyesi, Tito'nun en yakın çevresinde-
kı on kışilik çekirdek kadrodan biri ve
bugün Kosova'da herkesin (Sırplann da)
bir siyaset bügesi olarak görüp saygı duy-
duğu. Kosova'da bütün Arnavut örgüt-
lenne 'mesafeti' duran MahmutBakalL
aynı soruna daha farklı bakıyor:
"...Kosova Arnavutiannın huzursuz-
hığunun temelinde miüiyetçilik bir et-
kendir. Ama daha büyük etken, Arna-
vutluk Halk Cumhurheti'nin Enver Ho-
ca'da somutlanan aşın sol siyasal çizgi-
sinin Kosova a> dınlan >egençleri arasuı-
da yarattığı etkilerdir. 1968'deki eylem-
lerin ideolojik vesiyasal temeli Enver Ho-
ca çizgisinin Kosova*da egemen otması is-
temivdi. 1981 avaklanmasının görünen
sloganı 'Bağımsiz Kosova' idi. ama Uan
edilmeyen hedef 'Tito sosyalizmine ha-
yır! Enver Hoca sosyalizmine evet'ten
ibarerti. Bunun izlcri bugüne dek uzant-
yor ve bugün UÇK (Kosova Kurtuhış
Ordusu) içinde de bu çizgiyi benimseyen
etkfli gnıplar var_"
Bir UÇK savaşçısı
UÇK'nın Tiran'da yaşayan ve örgütün
tıbbi sorunlar koordinatörü olarak ulus-
lararası ilişkiler içinde yer alan Dr. Sha-
ip Muja'nın yaklaşımı ise neredeyse
tam tersi:
"_. Kosova Amavutlarffıın hoşmıtsuz-
luğu 2. Dünya Savaşı'ndan beri sürüyor.
Dolayısıvla bugünkü ııla>lann kökü o
günlere dayanıyor. Savaş sonrasında an-
tifaşist bir rejime geçerken öyle bir an-
laşmaya vanlacakb ki savaş bittikten
sonra herkes kendi anayasasına göre
kendi ulusal düzenini kuracaktı. Ama
öyle olmadı. Herkes hayal kınklığına uğ-
radı. 1943'teki Avnois toplantısında bu
öngörülmüştü. Psitekim faşizmden kur-
tulduktan sonra her halk kendi ulusal
devletini kurabilirdi. Nani self determi-
Vjosa Sadriu Mahmut Bakali
nation hakkı tanındı. Ama bu hak sade-
ce Arnavutlardan esirgendi. Tito'nun da
payi var bunda. Ama asıl beürfcyici olan
Yalta Konferansı'dır. Orada vanlan an-
laşmaya göre eski Yugoslavya'nın sınır-
lan savaştan sonra da korunacako veöy-
le oldu. Yalta Konferansı karaıianna
uyulunca da Arnavutiann ulusal kimfr-
ği, kendi kaderlerinj tayin haklan yok
sayıldı.J"
Bîr sırp gazeteci
Buraya kadar. Amavutlann çeşitli ke-
sımlerınin, 'Kosova'run bugününü ya-
ratan dünü' üstüne değerlendirmeleri-
ni aktardık. Belgrad'da yaptığımız bir
dizı görüşmede bu konuda değerlendir-
melerini sorduğumuz Sırp aydınlan ve
politikacılan soruna çok başka bir açı-
dan yaklaştılar.
Örneğin. Sırbistan hükümetine ve
Mıloşeviç önderlığindeki Yugoslavya
Kriz bölgelerinin akbabalarıÇoğu, foto muhabiri ya da TV kameramanı.
Kımileri tek tabanca çalışıyor, kimileri bir
muhabire eşlik ediyor. Hemen hepsi genç. Kadm ya
da erkek. hemen hepsinin bir erkek ya da kız
arkadaşı var ve hiç biri evli degil.
Almanya'dan bir foto muhabiri, Manfred Kaerstner:
- Afganistan'da 80'terde iç savaş yaşaıurkm,
kendimizi 'Ef Sıfır' diye adlanduırdık. Hani şu F-i,
F-2. F-3 filan diye gidtn savaş uçaklan var ya,
oradan geliyor bu Ef Sıfır. Bu uçaklara bavacdar
arasında 'Dul Kan Uçağı' denirmiş. Afganistan'da
çalışan gazeteciler de kendikrini o günlerde Ef Smr
diye adlandırdıtar. Yani 'Dul Kan Gazetecisi' gjbi
bir şey. Bu mesteği yapan evlenmez. Yalıuz Bosna'da
73 gazetedoin ötdüğünü biüyor muydun?~
Biliyor muydunuz?
• • •
Kriz bölgelerinin gazetecilerinin kendilerine
taktıklan ya da onlara takılan adlar, yıllara ve
krizlere göre değişiyor. Priştine'yi merkez üs kıhp,
Kosova'da çatışmalan izleyenler, kendilerine
\Akbabalar adını takmışlar.
Her sabah. askerlerya da dağdaki gerillalar uyamp,
kahvaltılannı yapıp, silahlannı donanıp, araçlanna
atlayıp yeni bir 'çabşma günü'ne başlaîrken
akbabalar da uyanıyor, kahvaltılannı yapıp,
kameralannı. fotoğraf makinelerini. ses aygıtlannı.
yedek filmlerini sutlayıp, güçlü arazi arabalanna
atlayıp yeni bir 'çaoşma günü'ne tanıkhk yapmak
ûzere yoüara düşüyorlar. Akşam yorgun, üşümüş,
çamurlara ya da karlara bulanmış Priştine'deki otele
dönüp, Medya Merkezi'ne çöküyorlar ve çok
gelişkin digital kameralanna kaydettflderi
görüntüleri. çok gelişkin taşınabilir bilgisayarlan,
çok pahalı uydu telefonlan kullanarak kendi
merkezlerine aktarmaya başhyoriar. Usta işi,
profesyonel kalitede, gelişmiş bir meslek sezgisi ve
hürten ile yakalanmtş Kosova tanıklıkJan bunlar:
EHeri arkadan bağlanmış. ensesınden kurşunlanmış
birceset...
Bir tankın dibinde vurulmuş yatan, kanlar içinde bir
Sırp askeri... Dondurucu soğûkta, karlara bata çıka
köylerini terk edip dağiara, UÇK'nin denetimindeki
kesimlere göç eden Araavutlar... Dağlardaki
köylerini terk edip, Sırp askerierin korumasma
girmek için karlara bata çıka ovaya göç eden
Sırpiar... Boşalmış köylerin yürek üşüten acısı...
Kucakta taşman üşümüş bebekler... Anneciğinin
elini bırakmadan sürüklenen küçücük kızlar... Gene
birceset, şimdilik kimliği belirsiz... Daracıkbir
geçide pusu kurmuş bir keskin nişancının gezi.
gözü. arpacığı... Karlara bağdaş kurup silahını
kucağına almış, kaba kâgıda cigara saran pos
bıyıklı bir Arnavut gerilla... Bir çocuk cesKdi...
Tank mermileriyle yanıp yıkılmış. tank paletleriyle
çiğnenmiş, hâlâ tüten dumanlanndan anılar
yûkselen birköylü evi... Kimlik denetımi yapan
sarhoş bir milis... Kimlik denetimi yapan ve
denetlediği kimliğe salt Sırp mı, Arnavut mu diye
bakan bir UÇK savaşçısı...
Bebekieri. nineleri ile birlikte kurşunlanmış yan
yana yatan, gözleri açık, ağızlanndan ince ince kan
sızmış Arnavut köylüler...
Kosova'nın akbabaları her gün, bu görüntüleri
kameralannın, fotograf makınelerinin içinde
donduruyor ve akşam merkezlerine aktanyor. Sizler
de bir TV görüntüsü, bir gazete fotografı olarak
evinizde izliyorsunuz...
Yıllardır bir kriz bolgesinden ötekine yollanan ve
her yerde. hemen hemen aynı işi yapan bu gencecik
gazetecilerin, foto muhabirieri \e kameramanlann
kendilerini kapkara bir mizahla akbaba diye
adlandırmalan boşunadeğil...
Yarın: Akbabalar işten1
Döniince...
Vladimir tliç
üst yönetimine mümkün olan sınırlar
(yani çok dar sınırlar) içinde muhalefet
yapan bağımsız Blic gazetesinin genel
yayın yönetmeni VeseUn Simonoviç, Ko-
sova düğümünü. karmaşık tarihsel sü-
reçleri yorumlamak yerine, yer yer pa-
radoksal bir akıl yürütme ile yanıt an-
yor. yer yer de yalın siyasal olgulara da-
yanarak değerlendiriyor:
"...Kosova'da esas kurban SırplardL
Çönkü 1974'tesağlananaşınotonomiv-
' le her şey Araavutlann eline geçmiştL
Daha sonra Sırpiar bunu demokratik ol-
mayan yöntemlerte geri aldılar. Şimdi
Arnavut üderier, Sırbistan'da demokra-
tik bir yönetim ounadığını savunarak
maksimumu istiyoıiar. Bu sorun aslında
çok daha kolay ve vıımuşak çözülebüir-
di, tabii eğer Sırbistan demokratik ol-
saydı. Şimdi zor kullanılıyor, silahlar ko-
nuşuyor ve bundan en çok sivil halk za-
rar görüyor, acı çekiyor. Ne yazık ki şu
anda arnk Kosma sorununu kendimiz,
bir iç sorun olarak kendi başımıza çöze-
cek durumda degiliz. Bu şansımız yok ol-
du_" Bir başka Sırp aydını, hükümet
yanlısı ve devletçe resmen fınanse edi-
len Politika gazetesinin Genel Yayın Yö-
netmeni Nebojsa Çurçiç. resmi görüşe
çok yakın bir değerlendirme yapıyor:
Dıs güçler!
lnformasyon Bakan Yardımcısı VTa-
dimir tliç'e göre de asıl sorumlu dış güç-
ler ve Kosova Arnavutlan bu güçlerin
oyuncagı. Şöyle dıyor:
"...ABD ve Baö Avrupa, yani dış güç-
ler, Yugoslavya içinde ve dışındaki faşi-
zan güçleri destekleyerek bir büyük
komployu hayata geçirdiler. Çünkü Bal-
kanlar'da tek ve güçlü bir Yugoslavva ye-
rine, küçük küçük ve ister istemez güç-
süz dev letlerden oluşan yeni bir Balkan
haritası çizmeyi kendi kiıii çıkarlanna
daha uygun buluyorlar~"
Kosova düğümünün bugününü kavra-
mak için 'dünü'nü bilmek gerek demiş-
tik. Dizinin bu bölümünde Belgrad'dan
Priştine'ye, Şar dağlannın kuytulann-
daki UÇK askeri önderlerinden, Ti-
ran'daki Kosovalı Arnavut politikacıla-
ra kadar çok farklı bir yelpazenin görüş-
lerini aktarmaya çalıştık. Böylece bu-
güne daha sağhklı bir bakışın mümkün
olacağı kanısmdayız...
Yarın: Halkların
kardesliğinden kan
ırmaklarına...
Kadıköy âşığı Dr. Ekdal
'InsanUmmız
geçmişlerini
bümiyor ve
araştırmıyor'
•"Çocukluğumdan beri bir evin
yıkıldığını görmek beni çok üzerdi"
diyen Müfit Ekdal, 50 yıldır eski evlerin
fotoğraflannı çekiyor, yıkılanları anyor.
Bir evin sadece dış görünüşüyle
ilgilenmenin kendisini tatmin etmediğini
vurgulayan Dr. Ekdal, evin içinde
yaşayanlarla da ilgilendiğini söylüyor.
SAADET USLU
Dr. Müfit Ekdal, artık binalarla dolmuş Kadıköy'de
bahçe içindeki tek katlı yalıda yaşıyor. 42 yıldır
hekimlik yapan Ekdal. doğup büyüdüğü ve halen
yaşadığı Kadıköy'ü yazdıgı kitaplarda anlatıyor. Bir
yalının resmini bulmak için 12 yıl ugraştığını
söyleyen Müfit Ekdal. Kadıköy için "Eskiden
evimin bahçesi gibiydi'' diyor. Dr. Ekdal'ın bir başka
merakı da "demircilik." Bahçesindeki atölyesinde
kendi kendine öğrendiği bu işte de bırbirınden güzel
eserler yaratıyor.
Dr. Ekdal, 100 yıllıkplan evde. "doğdugu oda"da
kalıyor hâlâ. "Çocukluğumdan beri bir evin
yıkıldığını görmek beni çok üzerdi" diyen Ekdal. 50
yıldır eski evlerin fotoğraflannı çekiyor, yıkılanlan
anyor. Bir evin sadece dış görünüşüyle ilgilenmenin
kendisini tatmin etmediğini vurgulayan Dr. Ekdal.
u
Evin içinde yaşayanlarla da ilgiknirim. Evde
vaşavanlar hastaJanırsa, gider tanışır, ev hakkuıda
bilgiler almava çalışınm. Değilsc de mutlaka bir
tanıvan bulur. evdekilerle tamşn-un" diyor. Birçok
Avrupa ülkesınde eski yapılann korunmasına karşm
bizde bu evlerden kurtulmaya çahşıldığını
vurgulayan Dr. Ekdal. 7 yılda yazdıgı"Kadıköy"
adlı kitabında. Kadıköy'ü tüm aynntılarıyla
anlatıyor. Yerleşimin 1850'lilerdebaşladığı
Kadıköy'ün camilerinden kiliselerine.
hekimlerinden eczanelerine. çeşmelerinden
şoforlerine dek her şeyi bulmak mümkün. Kitaba
göre, Kadıköy'ün eskiden "5 bağı" varmış. Şu an
"Kadıköytüyüm" diyen pek çok insanın belki de
bilmediği bu yerler hakkında bilgi almak için, yani
Kadıköy'ü araştırmak için Ekdal tam 18 kez
Amerika'ya gitmiş. Ekdal bunun nedenini
"Kadıköy'ün
gerçek esnafi o
zamanlar
Rumlardı.
Bunlann çoğu
Amerika'ya gittL
Kadıköy'ü
onlardan
dinlemek başka"
sözleriyle
açıklıyor. Ekdal,
Kadıköy'ün
şimdikı halini
anlatırken de
şunlan söylüyor:
"Hiç iyiye
gitmemiş. Lüks
dükkânlar
açılmış, yollar
asfalt olmuş ama
samimrvet
kalmamış.
Eskiden Moda'ya
giderken birçok
bina ahşapb. Ahşap evin bir samimiveri vardı. Yaz
aylannda çıralı tahtanuı güneşten aldığı ışık ile
oluşan koku başka. Ağaç canh, ama beton canlı
değfl."
Dr. Ekdal'ın tek kitabı Kadıköy degil.
"Tıbbıhaneden Numuneye", "Bir Fenerbahçe Vardı"'
ve "Bir Konak Bir Ömür Bir De\ir" adlı kitaplan da
bulunuyor.
Kadıköy'ün şimdilerde beton yığını haline
gelmesine üzülen Dr. Ekdal, hiç olmazsa bundan
sonra kalanlara sahip çıkılmasını istiyor.
Hekimliği başka seviyor
Kadıköy ıçın bu kadar uğraşan birinin zor ve yorucu
olan hekimliğe nasıl zaman bulduğuna şaşmamak
imkânsız. Ancak Dr. Ekdal 42 yıldır devam eden
Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde başhekimlik
yaptığı mesleğini çok seviyor, özel
muayenehanesinde mesleğine devam ediyor.
Dr. Müfit Ekdal'ın bir başka zevki de demircilik.
Girdiği bir dükkânda gördüğü demir eserlerden
etkilenen Ekdal, pencereler başta olmak üzere evinin
pek çok eşyasını kendisi yapmış. Türkiye'de yaşayan
insanlann geçmişlerini bilmediğine ve
araştırmadığına da dikkat çeken Müfit Ekdal özetle
şunlan söylüyor:
"Gençler dünü iyi bilsinler. Dünü bilmeyen bugünü
anlamıyor. Yeni nesle eskiden bırakacak çok az şey
var. Gençler bunun değerini bilsin."
Müfit Ekdal hem doktor, henı
araşürmacı hem dedemirci ustası.
ELGRA.D VE ÖTESÎ (Sırbistan iz le n i m l e r i) ATAOL BEHRAMOĞLU
Aynı günün gecesi," Vuk Karadziç"' ki-
taplığındakı "ÇağdaşTürkEdebiyatı'*gü-
nündeyız... Kitaphğın müdiresi bayan
Snejana Klasoviç Dordeviç aynı zamanda
şair... Birgünöncekişiirgecesindetanış-
tıgımız bu sade ve şık giyimli. sanşın, or-
ta yaşlı kadm: elinden düşmeyen sigara-
sı, boğuk sesı, gözlüklerinin kalın camla-
n arkasmda anlamı tam olarak yakalana-
mayan bakışlanyla, daha çok bir roman ya
da film kahramanını anımsatıyor...
Snejana açış konuşmasında. (Belg-
rad'ın bombalanacağı söylentilerinin do-
laştığı) böyle güç bir zamanda Belgrad'a
geldiğimiz için bana ve Türkiye'den gelen
öteki konuk (tiyatro oyuncusu-öykücü)
Yeşim Eyüboğlu'na teşekkür ediyor...
Küçük salondaki izleyiciler arasında.
bugün sanınm 70'li yaşlarını sürmekte
olan. eski Yugoslavya ve Sırbistan'ın en
seçkin şairlerinden Mira Akçkoviç de var.
Sözünü ettiğim dünya şiiri antolojisi için
"Ruh Kargaşası" adlı bir şiirini Türkçe-
ye çevirdiğim bu seçkin şaifle böylece
Kosova'da Türk olmak
karşılaşmış olmaktan duyduğum sevinci
belirterek başladığım konuşmamda, çağ-
daş Türk edebıyatıyla ilgih bilgiler verme-
den önce. Belgrad'a "böylebirzamanda'"
gelmiş olmak konusunda söylediklerim
özetle şunlar: "Buraya herhangi bir çekin-
ce duymadan geldim. Birkaç vıl önce bir
ay dınlar topluluğu içinde Bosna'va ve Sırp
kuşatması altındaki Saraybosna'ya girer-
ken de çekince duymamış olduğum gibi...
Çünkü yazann görevi banştan yana ol-
mak ve gerektiğinde cesareti simgelemek-
tir_"
Türkçe yaptıgım konuşmayı yanlış
anımsamıyorsam tskender Muzbeg, Sırp-
çaya çevirdi. Müzedeki toplantı sonrasın-
da Hasan ve Iskender'le, otelimizin yakı-
nındaki canlı, ışıklı, modern "Terezrya"
Bulvan boyunca yürüyoruz...
Yann bir Belgrad haritası edinmeliyim
diye düşünüyorum... Bir kenti haritasız
dolaşmak, el yordamıyla, körlemesine do-
laşıyonnuşum duygusu uyandınyor içim-
de... Yabancıbirkenttebiİerekkaybolma-
nın serüven ve keşif duygusundan farklı,
boşuna zaman yitirmenin sevimsiz duy-
gusu bu...
Struga günlerinden tanıdığım. canlı.
coşkulu, neşelı Hasan yine sıcak ve dost.
ama bakışlannda. sesınde. davranışlann-
da bir keder okunuyor...
Hasan Mercan'ın hüznünün, şaır ve ay-
nı zamanda yargıç olan Iskender Muz-
beg'in zaman zaman gözlemledığım dur-
gunluğunun nedenlerini "Tereziya''daki
gezintimiz ve söyleşimiz sırasmda anlıyo-
rum. Kosovalı 12.000 Türk'ün yazgısı
konusunda kaygılılar...
Kosova'dan Türkiye'ye 1923-24 ve
37'de büyük göçler olmuş. Bu küçük ül-
kede Türkçe okullar ancak 1951'de res-
men açılmış. Priştine'de Türkçe eğitim ya-
pan bir üni\ersite var... Türkler başkent
Priştine'de 2. Prizren'de 1 öğrermen oku-
luna sahipler. Aynca üç fakültede Türkçe
öğretiliyor.
1969-71 yıllannda Cumhuriyet'te staj-
>er olarak çalışan, Türkiye'de birçok ya-
zar tanıdığı ve arkadaşı bulunan şair-ga-
zeteci-roman yazan, gerçek bir duygu ve
düşünce adamı Hasan Mercan; Kosova
Türklerinin en seçkin aydın, şair ve düşün-
ce adamlanndan Iskender Muzbeg, Sırp
ve Arnavut halkının arasında sıkışan Ko-
sovalı Türklerin geleceği konusunda kay-
gılılar... Hasan Mercan bu kaygıyı şu di-
lekledilegetiriyor: "Gidipgebnelerolsun,
ama göç olmasın..." Bu sözler, şu andakı
savaşın yarattığı acı ve yoksunluklarla bir-
likte, Kosova'dan Türkiye'ye olası bir gö-
çün yol açacağı maddi-manevi sıkıntılann
kaygı ve önsezilerini de içeriyor...
SÜRECEK "Vuk Karadziç" kitaplığında Çağdaş Türk Edebiyatı gecesi.