16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2ŞUBAT1999SALI 14 KULTUR PORTAL DİKMEN GÜRÜTV La Fııra Dels Baus ve 'Faust, v.3.0' • "Faust, v.3.0" arzulann özgür bırakılması, her tür sevginin ihtirasa dönüşmesi, insanın içindeki kötünün boşalması üstüne açılmış bir web sayfası. Tartışmalı, şaşırtıcı, sarsıcı, uyancı ve güzel. Adeta mitleşmiş bir kişiliğin cesaretli ve ustalıklı bir biçimde günümüze taşınması. ••?> Katalan tıyatro topluluğu La Fura Deb Baus'u yurtdışında tzlememış olan- iar onlan televizyondan, 1992 Barcelo- na Olimpiyatlan'nın açılışındaki o vu- rucu ve göz alıcı gösterilerinden anım- sayacaktır. La Fura'nın 1998 yazında sahneye koyduğu ve büyük bir olasılık- la 11. L'luslararası Istanbul Tiyatro Fes- tivaM kapsamında Türkiye'ye de gelecek olan "Faust, v.3.0" ("Faust, Version 3.0") adlı oyunu günümüz iletışim teknikle- rini sahne üstûnde özgürce kullanan çar- pıcı bir yapım. Çarpıcı. farklı \e tartış- maya açık. Belki Goctheuzmanlan oyu- nu izledikten sonra "Neden böyle bir yo- nım" sorusunu soracaklar. belkı de oyu- nun diliyle La Fura dilinin sınır tanı- mazlığında yakalanan başanyı alkışla- yacaklar. La Fura Dels Baus'un programında bu yaz Istanbul'un dışında iki önemli kent ve festival daha yer alıyor. Haziranda. 1999 Avrupa Kültür Başkenti olan We- imarve ağustostaSalzburg. Salzburg'da "Faust, v. 3.0"ün yanı sıra festival için özel olarak hazırlanan Hector Beriioz'un "Faust'un Lanetteruşi" de perde açacak. Operanın yönetmenleri AlexOMe ve Car- k* Padrissa "Faust, v. 3.0"ün de yaratı- cılan. La Fura Dfli La Fura Dels Baus 1979'da kural ta- rumaz bir toplutuk olarak kuruluyor. Ba- us, topluluğun kuruculannın yaşamış olduğu Barcelona yakınlanndaki Moya kentinde "derin ve karanlık" bır dere- nin adı. Kuşkusuz bu dere topluluğa is- mini vermenin ötesınde onlann ilham kaynağı da oluyor. O yıllarda, sert ve La Fura'nın "Faust, Version 3.0' adb o\ unu 11. Lluslararası İstanbul TiyatroFestivali kapsamında Türkive'ye gelecek. şiddet içeren gösterilerinı hangarlarda, sokaklarda. açık alanlarda ızleyiciyı de içlerine alarak sergiliyorlar. 1980'lerde hızla başlayan tırmanış Ispanya dışına da taşarak Fura Dili'nın (Lenguaje Furero) Avrupa'da duyulmasına neden oluyor. Teknolojinin. insan bedenınin. müzıgin. metnin, izleyicinin. oyuncunun ıç içe ol- duğu dik başl ı \ e özgür bır dı I olarak ta- nımlanıyor Fura dılı. "Accions", "Suz o Suz", "Noun". *MTM", "Manes" bu dilin temsılcılen olarak dünyanın dört bir yanını dolaşıyor. Topluluk 1990'larda yelpazesıni genişleterek tıyatronun ya- nı sıra opera sahnelemeye başlıyor. Dün- yanın ıddialı festivallerinden biri olan Salzburg'un yönetmeni 19%'da La Fu- ranın Granada Dans ve Müzik FestKn- li'nda sahneledığı Manuel de Falla'nın "Atlantida"smı izledikten sonra. 1999 için Beriioz'un "Faust'un Lanetk>nişi~ne da- vetiye çıkartıyor. 2000 yılında da Bar- celona Operası'nda Don Kişot'u sahne- leyecekler. Topluluğun sanat yönetmen- lerinden AJex Olle bir söyleşide Faust üstüne yapacaklan film çalışmasından sözedıyor. Böylece La Fura'nın Faust'u opera. tiyatro ve sınemada yaşama geç- miş olacak. llginç bir üçleme... 'Once Aksiyon Vardr "Faust, v. 3.0". Goethenin "Faust I" ve "Faust II" yapıtlanndan yola çıkıla- rak yapılmış alabildiğine özgür bir uyar- lama Izleyici, La Fura Dels Baus ile yolculuğuna ilk kez bir tiyatro salonu- nun rahat koltuklanna oturarak çıkıyor. 90 dakika süren ve bir solukta bıten oyu- nun ilk anlarında Doktor Faust metal bir konstrüksüyonu anımsatan daracık oda- sında tek başınadır Kafasının içindeki tıtreşimlerle mücadele halındedir. Inter- netle bağlantı kuramaz. Arzulan, istek- leri, hatta yakanşları yanıtsızdır. Ara- yışlan boşunadır. Çaresizligi. umutsuz- luğu onu kendi ıç dünyasında bir yolcu- luğa ıter. Bu. onun düşüncelerine, bılgi arayıslanna yönelik bir yolculuk mu- dur? Ya da ruhunun derinliklenni sorgu- layan bır ölüm yolculuöu mu? Izleyici de Faust'la bırlikte çıkar bu teknolojik. ama aynı zamanda da duyarlı yolculu- ğa. Genç adamın kendını astığı çarpıcı gerçek mıdir. düş mü° İnsan un*uru, ışık \e görsel kayıt bırbiri üstüne bıner, bir- birinı tamamlar. Sahne gerisindeki ko- caman ekrana yansıyan görüntüler bu etkileyici yolculuğun ilk işaretleridir. Mozart'ın "Requiem"i etkiyi daha da güçlendirecektır. Ama, gösteri süresın- ce ses örnekleme vöntemiyle elde edi- len müzık de o denli çarpıcıdır. Oyun bo- yunca orkestra şefi bilgisayar sistemini sanki bir orkestra gibi yönetır. Sahneyi dolduran bas titreşimler her sahnede farklı birbütün oluşturur. Oyunun tem- posu Faust'un Mefisto larafından kutsan- dığı sahnede daha da hızlanır Mefisto, Faust'un ikinci kimliğidir. onun içinde- ki kötüdür. Fausfun Mefisto tarafından vaftiz edilmek üzere girdığı sulann ıçin- den uzanan kadın elleri ihtiraslı bir bu- luşmanın işaretlerini verir. Zaman za- man cinselliğin altının bastırılarak çi- zıldiği ilışkıler Tarantino filmlenni anım- satan sahnelerle ışlenmiştir. Bir gece klübünde yaşananlar ya da Margaret'in abısı tarafından tecavüze ugrayışı, şid- deti ve cinsellıği kucaklayan sahneler- dır. Küçük Margaretzayıflann acımasız- caezılişini sımgeleroyunda. Öteyanda, genç kızla Faust'un ağlann içmde se- \ işmesi. Faust'un yenıden ve Ikarusşek- lınde doğuşu ya da silahı kendine dog~ rulttuğu sahne farklı bir şiirsellik taşır. Carlos Padrissa "Biziın Faust'umuz rö- nesans eliti değildir" diyor. "Bugün İn- ternet kanalıvla bilghe ulaşılıyor. Goet- he'nin Faust'u akıllı bir insandı \e bilgi ara> tşı içindı-% di. mutsuzdu. Bugün insan- lar bilgi içinde mutsuzlar. Vine bir ara- yış içindeier. Dünyamız Faust'larla dohı." Goethe'nin Faust'u ıle günümüz Faust'u nerede, nasıl buluşur? Günümüzde.tek- noloji yenı bilgilenme yöntemleri geliş- tırirken buna baglı olarak yenı bilgi kul- lanımbiçimlendeoluşuyor. Buoluşum- lar yaşamın her alanında yenı arayışla- ra zemin hazırlamakta. Bu alanlardan bıri de tiyatro. La Fura Dels Baus, tiyat- ro sahnesınde bu buluşmayı gerçekleş- tırirken teknolojı dünyasından yola çı- kıyor. Çalışmasını günümüz bilgisayar sistemleri içindeki sonsuz arayış üstüne temellendiriyor. Bu açıdan bakıldığında, ortaçağdan yeni düşünce biçimlerine ge- çışte ve bugünden yannlara. siber uzay sistemlerinın ötesine geçiş sürecinde il- ginç bır çakışma yaşanmıyor mu? "Faust,v.3.0" arzulann özgür bırakıl- ması, sevginin ihtirasa dönüşmesi, insa- nın içindeki kötülüğün boşalması üstü- ne açılmış bir vveb sayfası. Tartışmalı. sar- sıcı. uyancı, şaşırtıcı ve güzel. Adeta mitleşmiş bir yapıtın cesaretli. akıllı ve ustalıklı bir biçimde günümüze taşınışı. Beş kuşak küçüklerin Banş Ağabeyi; büyüklerin &rn! if*ÇelebisiJ ydfc Anadolu'nun asfahozanıCUMHUR CANBAZOĞLU Beş kuşağa şarkılanyla masal- lar, efsaneler, fıkralar anlatan, te- kerlemeler ezberleten. televizyon programlany la Türk ınsanına dün- >ayı bir baştan bir başa gezdiren, küçüklerin Banş Agabeyi. büyük- lerin Banş Çelebısi artık yok. Bu topraklann insanıru iyi tanıyıp onun özlemlerini iyi yakalayan Manço, tam 40 vıldır yorulmadan, yaşa- mın renkli yüzünü aktanyordu mil- yonlarca se\ enine, Uzun saçlan. yüzükleri, el-kol ha- reketleri ve kendine özgü şovla- nyla Türk halkının televizyonla ta- nışmadığı dönemde ımajın ne ol- duğunu keşfetmişti Banş Manço (doğum 1 Ocak 1943). Imajın içi- ni basit müzığiyle, akılda kalıcı şarkı sözleriyle, mızahla. gelenek- le başanyla doldurmuş ve yerli- yabancı büyük kıtlelerın ilgisini yakalayıvermışti. 60'lann sonunda Anadolu pop- la sanat serüvenini bugüne dek tö- kezlenmeden getiren. grubu Kur- talan Ekspres'le kentte oluşturdu- ğu Doğu-Batı sentezini Anado- lu'ya da taşımıştı Manço. Yerel tı- nılarla süslediği şarkılanyla. ya- bancı kulaklara "Türkiye'den ge- len hedi>r ettk eşya" esprisiyle yer- leşen renkli sounduyla dünyanın dört bir yanında kabul görmüştü. Müziğinı fazla piyasa işi bulan meslektaşlan onu popülerlıkle suç- larken Manço'nun sarkılan stad- yumlarda en fazla sloganlaştırılan yapıtlar olmuştu. Akademik kariyeri yoktu Müzıkte akademik bir kariyen yoktu. Galatasaray Lisesi'nde eğı- tim görürken ilk grubu Kafadar- lar'ı kurmuştu. Yükseköğrenim için Avrupa'ya çıkmış. akımları yakından izleme olanağı bulmuş- tu. Belçika Kraliyet Akademısi'ni bitinp mimar diplomasıyla ülkeye dönünce büyüdüğü semt Moda'nın gençlerinden FuatGünerve Maz- har .\lanson'un Ka>gısızlar gru- buylabirleşmıştı. 70'liyıllannba- şında Anadolu kokan Kol Düğme- leri KagiTmaıy Seher Vakti. Deru- legibi şarkılarla zırveyi hedefledi- ğini göstermiştı. Anadolu'nun mü- zikal hazinesmı Avrupa'ya taşı- maküzereharekete geçmış, kısabir süre Mogollar'la bırleşmiş. turne- den sonra "Taş yerinde ağırdır" deyip geri dönmüştü. 1970 te yaptığı Daglar Dağlar onun ilk hit şarkısıydı. ardmdan gelen İşte Hendek tşte De\e. Hev KocaTopçu'yla genış kıtlelerin be- ğenisıni kazanmıştı. Bu arada va- tani görevmi yapmak için birlıği- • Müzikal tarafım hayli tartışılabilir, müzikal kariyerim yok. Ben o 12 notaya 250 beste sığdırdım, hiçbiri birbirine benzemiyor. Banş Manço müziği hemen anlaşılıyor. Bu yaşıma kadar daha yanm milyon satış görmedim. Derdim 2000'li yıllara girerken 20. yüzyılın son çeyreğinde bir adam varmış, böyle şeyler yaparmış, dedirtmek... ne katılırken ilk \ e son kez uzun saç- lannı. bıvıklannı kesmışti. Askerden dönünce "efsanevi gnıp" Kurtalan Ekspresı veniden toplamış. kaldığı verden voluna devametmişti. Kurtalan Ekspres'le ürettığı 2023 albümünde Kol Bas- u. Veysel'den Lzun İnce Bir Ybtda- yım gibi bilinen parçalann yanın- da YineVd Göründü Gurbete.Aah da Bağa Vlr. Yol Yerin Ağalar Be> - lergibi bestelenyle ses getumiş, bu albümde yer alan on dakika uzun- luğundaki 2023adlı kompozısyon- laTürkiye Cumhun>eti'nin 50. yı- lını kutlarken 100. vılını görmeyi de arzuladığını söylemişti. 70"lerin ortasında İngilizce bes- telerinden oluşan Nick The Chop- peralbümüyle yenıden Batı'ya açıl- mayı denemişti. ancak basanlı ola- mamıstı. Albüm yerli piyasada da fazla kabul görmemişti. Türkıye'nın sag-sol aynmını de- rınden yaşadıgı. teröre bogulduğu birdönemde ise Manço'nun \\ırHa V ur!_ He> Koca Topçu gibi > apıt- ları sağ kesınıce slogan parçalar olarak benımsenmı^. renksız ka- lan sanatçı "ıhmh muhafazakâr" bir ımajı tercıh etmiştı. Yeni bir sayfa: Televizyon Nıck The Chopper albümünün yarattıgı hayal kınklığını Veni Bir Gün albümüyle unutturan Manço ve Kurtalan Ekspres. 1970'leri Sa- n Çtzmeii MehmetAğa. Aynab Ke- 7'den 77*de şarkılanndaki gibi basit ama etkileyici dil kullanıyordu. mer, Gesi Bağlan, Gülpembe, Ne Ola Yer Ola, Ben Bilirim gibi kla- sikleşen yapnlarla kapatmıştı. 80*lerin ilk yansını fazla hare- ketlı geçirmiştı Manço. Edımeöte- si düşlerini bırara Eurov ision şar- kı >anşması aracılığıyla gerçek- leştirmek ıstemış. ancak o yıllar- da "vatan, millet, Sakana" gibi değerlendirilen bu yarışmadan ge- lecek olumsuz sonucun zararlan- nı fark edıp ceza ödeme paha- sına Türkiye fınallerın- den çekilmişti. , Nane limon Kabu- ğu, Süper Babaanne. Düriye, Zlehra'nın hitleştiğıSatybûieİh- tiyaçtan albümüyle bırlikte Manço'nun yaşamında yeni bir say- fa açılmıştı: Telev ızyon. Pazar günlen 7'den 77'ye adlı programda Manço. şar- kılarındakı gibi son derece basit, ama etkileyici bır dil kullanıyordu Anadolu'yu geziyor. köv lere gidiyor, öy- küler. efsaneler anlatıvor. ye- rel değerleri tanıtıyoıtlu. Stüd- yoya topladığı çocuklan "ciddije alrjor", onlara bılgıler venyor. şar- kı. şıırokutuyor, ninesınden bebe- ğine tüm aileyi ekran karşısına bağ- hyordu. Program tutunca aynı şab- lonla dünyayı tanıtmaya karar ve- riyor. Türk halkına ilk kez bizim gözümüzle bir dış belgesel hazır- lıyordu. Dünyayı gezen. ünlülerle tanışıp Türkiye'den selam götüren sanatçı, çocuklann Banş Ağabev i, büyüklerin de Banş Çelebisi olu- yordu Program sayesinde eski şarkıla- n veniden gündeme gelmeye baş- lamıştı ArkadaşunEşek,SanÇiz- meii Mehmet Ağa, İşte Hendek İş- te Deve, Gülpembe, Halhal gıbı bır dolu parça genç kuşağın diline yer- leşmiştı. Albümleri yenıden bası- lıyor. çeşıtli toplamalarla Manço imaj tazeliyordu. Besteleri Yuna- nistan. Iran. Arap ülkelenndeki sa- natçılartarafından yorumlanırken. 80'len Kara$evda,DomatesBiber Patiıcan. Can Bedenden Çıknıa- >ınca.Ke2ban"'n bulunduğu Dan- sı Başuuzaalbümüyle kapnordu 90'larda eşi Lale Manço'nun da katkısıyla tam anlamıyla Tırma" halıne gelen sanatçı, bunun nımet- lerinden olabıldığınce yararlanma amacıyla çizıyordu yenı rotasını. Te- le\ izyondaprogramını sürdürüyor. ekranda kesilmış bır ağacın için- deki çizgilerın "Bismillahirrah- manirrahim" yazısı olduğunu ıd- dia ederek medyatik yanını güçlen- dinrken diğer yanda politikaj ı de- nemeyekarar \eriyordu. DYP'yle BanşManço,yarmLeventCamirndeki öğlenamazındansonrauğurlanacak. flört edi\or. yine son anda \azge- çip politikanın kendisi için uygun olmadığtnı söylüvor. bundan böy- le cumhurbaşkanlığını hedefledı- ğinı belırtiyordu. 40 yıl aynı çizgide kaldı Bu kadar çok yöne dağılan Man- ço'nun yaşantısmda müzık ıkmci plana düşmüştü; beste üretmek için fazla vakti yoktu. Dünyanın çeşıt- 1i yerlerinde verdıği konserlere de- vam ediyordu. ama yenilik yoktu müziginde. 1994 sonunda çıkan Müsaadenizle Çocuklar'ın kalite- si eskı yapıtlarının çok gerisine düşmüş \ e bir-iki parça dışında ses getırememiştı albüm. Ancak eski yapıtları hâlâ düzenli şekılde satı- yor ve Banş Manço her türlü eleş- tiriye karşın 40 yılı a^an bir süre ay- nı çizgide kalıyordu. Bir söyleşi- de bu konudakı sorumuzu uzun uzun şö\le yanıtlamıştı: "Üretim- de bana göne sadclik şart Müzikal taraftm ha>ütarbşılabiür. baştan be- ri sö\ IÜM)rum. müzikal kariyerûn yok. orurup hocadan ders almışlı- ğım yok. Almadığım için de birta- kım nıüzik adamları>la tarhşma- ya girrnem. Ancak te\azu giistermi- yorum. Ben o 12 notava 250 beste sığdırdım, hiçbiri birbirine benze- miyor. Banş Manço müziği hemen anlaşılıyor. Ben mahmı pazara çt- kanvorum. insanlara sunuyorum. onlar karar \eri>or. A^lında plak sa- üşlanm öyle ahım şahım değil. Ve- rilen rakamlara göre, bu yaşıma kadar daha \anm nıilvon sahş gör- medim. Derdim 2000'li Nillara gi- rerken 20. >üz>ilm son çe\reğinde bir adam \anrus, böyle şeyler ya- parmış, dedirtmek.- Halk kultü- rümüzün benim gözümde iki zayıf tarafi \ar: Müzik ve nıelodi. Halk ozanlan. bilgelik abidesi drvanlar üretmişler. ama bütün divan tek müzikle okunuyor. Bense birtakım müziknormlannm farkına vardık- çadeniyonım. Gün geliyorcountry oluyor. gün geliyor reggae oluyor. Müzik bügisayarlannın sunduğu müzikalzenginlikle kafamdaki söz hazinesini birieştirip şarkı haline geunyonım. kalkıp birikri bana pop müziği şarkıcısı deyince üzeri- ne atlamak gelhor içimden. Bir ara bizlere hafıf Batı müziği solisti di- yoriardı. Hakaretin de birsının var, kavgada söylenmez. Ben, Anado- lu'nun değerlerini >akala> ıp kendi potamda eriterekorta\a çıkmışım. Buna pop diyemeyiz. 20. >üz>ılın ikinci yansında halk olgusuna kü- çük k ile \anlan halk kültürünün üyesiyinı sonuçta. Can dostlanm Âşık Reyhani. Karslı Şeref Taşlı- ova. Murat Çobanoğlu gibi âşık- lan ne zaman oralaraghsenv'Ooo. hoş geldin asfalt ozanı" diye takı- lırlar. 'Sen asfalt ozanısın. bız top- rak ozanı' derler." Bir süredir Banş Manço'nun best of hazırlıgında oldugu söyle- nıyordu-amayetiştıremedi. Ancak şu anda aşagı yukan Manço'nun tüm yapıtlan plakçılarda bulunabı- hyor. Kariyerinin son albümü Ja- ponya Konseri de zaten hit parça- lannı toplayan mini bir özet nite- lığınde. YAZI ODASI SELİM tLERİ ttalide Edib Adıvar'ın Aynı Adlı Romanından...' Dünkü romanlanmızı tiyatroya, sahneye uyariamak... Okunmadığına göre, bu eserleri bari böyle yaşatsak... Hep düşünmüşümdür: Siyah Gözler'den ne acı bir oyun çıkabilir... £y/û/'ün korkunç televizyon dızisinden sonraEylûl'ün oyunu, Boğaziçi, gelen sonbahar, "be- yazaşk°...Aşk-ı Memnu aslında bır tiyatro anlayışı ıçin- de yazılmamış mıdır, tek mekân, Göksu'da gezinti sahnesi belki ikinci perde, eski yöntem üçüncü per- dede yıne Adnan Bey yalısı... Fakat güçlü bir romanı sahneye uyariamak sanıldı- ğından zahrneti, büyük yetenek isteyen çalışmadır. Ken- dime hıçbir zaman güvenemedim. Şimdilerde Sevgi Sanh'nın bir uyarlamasını okuyo- rum: Sinekli Bakkal. Çalışmayı Özgür Yayınlan okura sunmuş. Gerçekten çok başanlı bir çalışma; Sevgi Sanlı 'yap(/amaz'ı yapmış. Halit Refiğın televizyona uyarladığı Aşk-ı Memnu bizde bu soy çalışmalann bence en unutulmazıdır. Kaç kez izledim diziyi, senaryosunu kaç kez okudum, eser benim için hâlâ keşfedilecek inceliklerle dolu. Öyle sanıyorum ki, Sinekli Bakkal da sahneye ka- vuşabilse, iyi bir rejiyle, usta oyunculann yorumuyla böylesi unutulmazlık edinecek. Sevgi Sanlı romana hem büsbütün sadık kalmış, hem de romanı büsbütün -şimdiki- metin dışı bırakmış. Belki yillar yılı Sinekli Bakkal'la yaşamış yazar, roma- nı özümsemtş, romandakı kişileri hayatnın yakınlan ara- sına katmış. Bana öyle geldi. Öyle geldi; çünkü Sinekli Bakkal gibi geniş kap- samlı. devirler arası, kalabalık kadrolu bir romandan tiyatro diline ulaşmak, roman diline özgü olanaklan göz ardı edebilmek, ancak böylesi bir iç ıçe yaşamanın so- nucu olabilir. Sahneler, diyaloglar su gibi akıyor. Kişiler birer iki- şer 'var olmaya' koyuluyoriar. Belki siyasal çizgi, ro- mana oranla, bir ölçek geri planda ama, bu da oyun yazannın elbette kişisel seçimidir. Oyunu okurken, romanı yeniden okumak isteğine kapıldım. Kitaplığımda nerede durduğunu neyse ki biliyorum Sinekli Bakkal'ın, yoksa, saatlerce aramak zorunda kalırdım her zamanki gibi. Sinekli Bakkal, Halide Edib'in şüphesiz en ünlü ro- manıdır. En güzeli mi bilemem. Kişiden kişiye değişi- yor; ben Handan'\, Kalp Ağnsı'nı.. hele Kalp Ağnsı'nı daha güzel bulurum. Yok, Sinekli Bakkal'ı da severim, üstelik çok severim. Bırkaç kez okudum Sinekli Bakkal'ı. Mor Salkımlı Ev'de Abdülhamid istibdadından iğrenmiş Halide Edib'in bu romanında daha hoşgörülü biranlatımı var- dır. Hiç sevmediği padişahı, hiç olmazsa, bağışlamış gibidir. Sonra, bir 'masal' havası eser Sinekli Bakkal'da. Doğu'yla Batı'nın bir kaynaşmışlığı, biriikteliği, coş- kulan eser... Romanın başlangıç bölümünü, hani şu eski Istan- bul sokağı peyzajını, ders kitaplanna tıkıştınp bırak- mışız Sinekli Bakkal'ı. Oradayıllardan beri yaraücı' oku- maya açılmayı bekliyor. Doğu-Batı açısından okunabilir Sinekli Bakkal. Töre-tanh-devir açısından okunabilir. -"Krekin siyasal görüşleri olan bir rbmaHörtıVı dfe^f-' şik dönemlerde yazdığı öteki eserleriyle karşılaştınla- rak okunabilir... Hatta, kent bilinci, kentçilik açısından okunabilir Sinekli Bakkal'ın tasvirettiği Istanbul'dan, mimariden, yaşama biçımınden, insan ilişkilerinden, zümrelerden, toplumsal görünümden bugüne ne yansımış, ne kal- mış, neler nasıl değişmiş, bambaşka olmuş... Hayır, yalnızca ilk paragrafları okutuluyor ders kita- bında. Beylik ödevlerin konusu, öznesi oluyor. Belkı de 'oluyordu' demem gerekir, Türk Dili ve Edebıyatı dersleri 'seçme' ders olmadı mı?! işte bütün bu savurganhklar, boş verişler, unutturuş- lar ortasında Sevgi Sanlı eline kalemi almış, Sinekli Bak- kal'ı sahne ışıklanyia aydınlatmak istemiş. Derin bir say- gı duydum. Takvimde h Bırakan: "Tuhaf tesadüf, kırmızı perdeli loş bir köşede yan yana çayımızı içtik. Bir başka gece, kırmızı ateş olan bir odada başka biraskerte de bütün bütün başka bir heyecanla çay içmiştim." Halide Edib Adıvar, Kalp Ağnsı. 1924. Richtep'in sergisi Oslo'da • OSLO (Cumhuriyet) - Savaş sonrası A\rupa'sının en önemli ressamlanndan Alman Gerhard Richter'in 'lmkânsızın Sanati' adlı sergisi Oslo'daki Astrup Feamley Müzesi'ndeaçıldı. Fotograf gerçeklığindeki görüntülerle tümüyle abstrakt görüntüleri bir arada kullanmasıyla tanman ressamın sergilenen tablolan, çeşitli özel koleksiyonlardan ve müzelerden ödünç alındı. Richter'in 7 tablosu ise Astrup Fearnley Müzesi'nde sürekli olarak sergileniyordu. Zerrin Ersoy'un sergisi • Kültür Servisi - Seramik sanatçısı Zerrin Ersoy Demırsu, yapıtlannı Antalya'daki Falez Sanat Galerisi'nde sanatse\erlerin beğenisine sunuyor. Sanatçının sergisi 24 Şubat'a kadar görülebilecek. Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'ndan mezun olan sanatçı aynı okulun Seramik Bölümü'nde asistan olarak görev aldı. 1983'te Hollanda'da konusu ile ilgili araştırmalar yapan Demirsu, 1986'da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden "sanatta yeterlilik' diploması aldı. Daha sonra Californıa Monterey Peninsula Çollege'da eğitim gören sanatçı halen Marmara Üniversitesi'nde doçent olarak görev yapıyor. tlk kişisel sergisini 1990'da Pasıfic Grove'da Portofino Art Gallery'de açan sanatçı. Istanbul'da da üç sergi gerçekleştirdi. 1982'den bu yana Japonya ve ABD de dahıl olmak üzere çok sayıda karma sergiye katılan Demirsu'nun çok sayıda akademik çalışması da bulunuyor. 'Beni Dünya Kadar Sev' Adana'da • ANKARA (AA) - Ankara Devlet Tiyatrosu. ; - sezonun yeni oyunlanndan 'Beni Dünya Kadar SeVf - ile bugünden itibaren 6 Şubat'a kadar Adana'da .•; • temsil verecek. Devlet Tıyatrolan Rejisörü ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Dinçer Sümer'in yazıp yönettiği oyunda ünlü bir tiyatro sanatçısı ile birpolitikacının ilişkilerindeki sevgi ve yozlaşma A • anlatılıyor. Sahne ve giysi tasanmını Orhan ]f, Alpaslan'ın. ışık düzenıni Fahrettin Özen'in ' • gerçekleştirdigi iki kişilik oyunda Gülenay Kalkan ve Tank Ünlüoğlu rol alıyor. Kasaba'ya Fransa'dan ödiil l • Kültür Servisi - Yönetmenliğıni Nuri Bilge Ceylan'ın yaptığı. daha önce de yurtiçi ve yurtdışı J " festivallerde birçok odül kazanan 'Kasaba' filmı, son olarak katıldığı Angers Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü ve 4 bin dolarlık Teknik Yardım Ödülü'nü kazandı. Film Fransa'dan sonra şu sıralar Rotherdam Film Festivali'nde de Türkiye'yi temsil ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle