Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2ŞUBAT1999SALI
14 KULTUR
PORTAL DİKMEN GÜRÜTV
La Fııra Dels Baus ve 'Faust, v.3.0'
• "Faust, v.3.0" arzulann
özgür bırakılması, her tür
sevginin ihtirasa dönüşmesi,
insanın içindeki kötünün
boşalması üstüne açılmış bir
web sayfası. Tartışmalı,
şaşırtıcı, sarsıcı, uyancı ve
güzel. Adeta mitleşmiş bir
kişiliğin cesaretli ve ustalıklı
bir biçimde günümüze
taşınması. ••?>
Katalan tıyatro topluluğu La Fura
Deb Baus'u yurtdışında tzlememış olan-
iar onlan televizyondan, 1992 Barcelo-
na Olimpiyatlan'nın açılışındaki o vu-
rucu ve göz alıcı gösterilerinden anım-
sayacaktır. La Fura'nın 1998 yazında
sahneye koyduğu ve büyük bir olasılık-
la 11. L'luslararası Istanbul Tiyatro Fes-
tivaM kapsamında Türkiye'ye de gelecek
olan "Faust, v.3.0" ("Faust, Version 3.0")
adlı oyunu günümüz iletışim teknikle-
rini sahne üstûnde özgürce kullanan çar-
pıcı bir yapım. Çarpıcı. farklı \e tartış-
maya açık. Belki Goctheuzmanlan oyu-
nu izledikten sonra "Neden böyle bir yo-
nım" sorusunu soracaklar. belkı de oyu-
nun diliyle La Fura dilinin sınır tanı-
mazlığında yakalanan başanyı alkışla-
yacaklar.
La Fura Dels Baus'un programında bu
yaz Istanbul'un dışında iki önemli kent
ve festival daha yer alıyor. Haziranda.
1999 Avrupa Kültür Başkenti olan We-
imarve ağustostaSalzburg. Salzburg'da
"Faust, v. 3.0"ün yanı sıra festival için
özel olarak hazırlanan Hector Beriioz'un
"Faust'un Lanetteruşi" de perde açacak.
Operanın yönetmenleri AlexOMe ve Car-
k* Padrissa "Faust, v. 3.0"ün de yaratı-
cılan.
La Fura Dfli
La Fura Dels Baus 1979'da kural ta-
rumaz bir toplutuk olarak kuruluyor. Ba-
us, topluluğun kuruculannın yaşamış
olduğu Barcelona yakınlanndaki Moya
kentinde "derin ve karanlık" bır dere-
nin adı. Kuşkusuz bu dere topluluğa is-
mini vermenin ötesınde onlann ilham
kaynağı da oluyor. O yıllarda, sert ve
La Fura'nın "Faust, Version 3.0' adb o\ unu 11. Lluslararası İstanbul TiyatroFestivali kapsamında Türkive'ye gelecek.
şiddet içeren gösterilerinı hangarlarda,
sokaklarda. açık alanlarda ızleyiciyı de
içlerine alarak sergiliyorlar. 1980'lerde
hızla başlayan tırmanış Ispanya dışına da
taşarak Fura Dili'nın (Lenguaje Furero)
Avrupa'da duyulmasına neden oluyor.
Teknolojinin. insan bedenınin. müzıgin.
metnin, izleyicinin. oyuncunun ıç içe ol-
duğu dik başl ı \ e özgür bır dı I olarak ta-
nımlanıyor Fura dılı. "Accions", "Suz o
Suz", "Noun". *MTM", "Manes" bu
dilin temsılcılen olarak dünyanın dört bir
yanını dolaşıyor. Topluluk 1990'larda
yelpazesıni genişleterek tıyatronun ya-
nı sıra opera sahnelemeye başlıyor. Dün-
yanın ıddialı festivallerinden biri olan
Salzburg'un yönetmeni 19%'da La Fu-
ranın Granada Dans ve Müzik FestKn-
li'nda sahneledığı Manuel de Falla'nın
"Atlantida"smı izledikten sonra. 1999 için
Beriioz'un "Faust'un Lanetk>nişi~ne da-
vetiye çıkartıyor. 2000 yılında da Bar-
celona Operası'nda Don Kişot'u sahne-
leyecekler. Topluluğun sanat yönetmen-
lerinden AJex Olle bir söyleşide Faust
üstüne yapacaklan film çalışmasından
sözedıyor. Böylece La Fura'nın Faust'u
opera. tiyatro ve sınemada yaşama geç-
miş olacak. llginç bir üçleme...
'Once Aksiyon Vardr
"Faust, v. 3.0". Goethenin "Faust I"
ve "Faust II" yapıtlanndan yola çıkıla-
rak yapılmış alabildiğine özgür bir uyar-
lama Izleyici, La Fura Dels Baus ile
yolculuğuna ilk kez bir tiyatro salonu-
nun rahat koltuklanna oturarak çıkıyor.
90 dakika süren ve bir solukta bıten oyu-
nun ilk anlarında Doktor Faust metal bir
konstrüksüyonu anımsatan daracık oda-
sında tek başınadır Kafasının içindeki
tıtreşimlerle mücadele halındedir. Inter-
netle bağlantı kuramaz. Arzulan, istek-
leri, hatta yakanşları yanıtsızdır. Ara-
yışlan boşunadır. Çaresizligi. umutsuz-
luğu onu kendi ıç dünyasında bir yolcu-
luğa ıter. Bu. onun düşüncelerine, bılgi
arayıslanna yönelik bir yolculuk mu-
dur? Ya da ruhunun derinliklenni sorgu-
layan bır ölüm yolculuöu mu? Izleyici
de Faust'la bırlikte çıkar bu teknolojik.
ama aynı zamanda da duyarlı yolculu-
ğa. Genç adamın kendını astığı çarpıcı
gerçek mıdir. düş mü° İnsan un*uru, ışık
\e görsel kayıt bırbiri üstüne bıner, bir-
birinı tamamlar. Sahne gerisindeki ko-
caman ekrana yansıyan görüntüler bu
etkileyici yolculuğun ilk işaretleridir.
Mozart'ın "Requiem"i etkiyi daha da
güçlendirecektır. Ama, gösteri süresın-
ce ses örnekleme vöntemiyle elde edi-
len müzık de o denli çarpıcıdır. Oyun bo-
yunca orkestra şefi bilgisayar sistemini
sanki bir orkestra gibi yönetır. Sahneyi
dolduran bas titreşimler her sahnede
farklı birbütün oluşturur. Oyunun tem-
posu Faust'un Mefisto larafından kutsan-
dığı sahnede daha da hızlanır Mefisto,
Faust'un ikinci kimliğidir. onun içinde-
ki kötüdür. Fausfun Mefisto tarafından
vaftiz edilmek üzere girdığı sulann ıçin-
den uzanan kadın elleri ihtiraslı bir bu-
luşmanın işaretlerini verir. Zaman za-
man cinselliğin altının bastırılarak çi-
zıldiği ilışkıler Tarantino filmlenni anım-
satan sahnelerle ışlenmiştir. Bir gece
klübünde yaşananlar ya da Margaret'in
abısı tarafından tecavüze ugrayışı, şid-
deti ve cinsellıği kucaklayan sahneler-
dır. Küçük Margaretzayıflann acımasız-
caezılişini sımgeleroyunda. Öteyanda,
genç kızla Faust'un ağlann içmde se-
\ işmesi. Faust'un yenıden ve Ikarusşek-
lınde doğuşu ya da silahı kendine dog~
rulttuğu sahne farklı bir şiirsellik taşır.
Carlos Padrissa "Biziın Faust'umuz rö-
nesans eliti değildir" diyor. "Bugün İn-
ternet kanalıvla bilghe ulaşılıyor. Goet-
he'nin Faust'u akıllı bir insandı \e bilgi
ara> tşı içindı-% di. mutsuzdu. Bugün insan-
lar bilgi içinde mutsuzlar. Vine bir ara-
yış içindeier. Dünyamız Faust'larla dohı."
Goethe'nin Faust'u ıle günümüz Faust'u
nerede, nasıl buluşur? Günümüzde.tek-
noloji yenı bilgilenme yöntemleri geliş-
tırirken buna baglı olarak yenı bilgi kul-
lanımbiçimlendeoluşuyor. Buoluşum-
lar yaşamın her alanında yenı arayışla-
ra zemin hazırlamakta. Bu alanlardan
bıri de tiyatro. La Fura Dels Baus, tiyat-
ro sahnesınde bu buluşmayı gerçekleş-
tırirken teknolojı dünyasından yola çı-
kıyor. Çalışmasını günümüz bilgisayar
sistemleri içindeki sonsuz arayış üstüne
temellendiriyor. Bu açıdan bakıldığında,
ortaçağdan yeni düşünce biçimlerine ge-
çışte ve bugünden yannlara. siber uzay
sistemlerinın ötesine geçiş sürecinde il-
ginç bır çakışma yaşanmıyor mu?
"Faust,v.3.0" arzulann özgür bırakıl-
ması, sevginin ihtirasa dönüşmesi, insa-
nın içindeki kötülüğün boşalması üstü-
ne açılmış bir vveb sayfası. Tartışmalı. sar-
sıcı. uyancı, şaşırtıcı ve güzel. Adeta
mitleşmiş bir yapıtın cesaretli. akıllı ve
ustalıklı bir biçimde günümüze taşınışı.
Beş kuşak küçüklerin Banş Ağabeyi; büyüklerin &rn!
if*ÇelebisiJ
ydfc
Anadolu'nun asfahozanıCUMHUR CANBAZOĞLU
Beş kuşağa şarkılanyla masal-
lar, efsaneler, fıkralar anlatan, te-
kerlemeler ezberleten. televizyon
programlany la Türk ınsanına dün-
>ayı bir baştan bir başa gezdiren,
küçüklerin Banş Agabeyi. büyük-
lerin Banş Çelebısi artık yok. Bu
topraklann insanıru iyi tanıyıp onun
özlemlerini iyi yakalayan Manço,
tam 40 vıldır yorulmadan, yaşa-
mın renkli yüzünü aktanyordu mil-
yonlarca se\ enine,
Uzun saçlan. yüzükleri, el-kol ha-
reketleri ve kendine özgü şovla-
nyla Türk halkının televizyonla ta-
nışmadığı dönemde ımajın ne ol-
duğunu keşfetmişti Banş Manço
(doğum 1 Ocak 1943). Imajın içi-
ni basit müzığiyle, akılda kalıcı
şarkı sözleriyle, mızahla. gelenek-
le başanyla doldurmuş ve yerli-
yabancı büyük kıtlelerın ilgisini
yakalayıvermışti.
60'lann sonunda Anadolu pop-
la sanat serüvenini bugüne dek tö-
kezlenmeden getiren. grubu Kur-
talan Ekspres'le kentte oluşturdu-
ğu Doğu-Batı sentezini Anado-
lu'ya da taşımıştı Manço. Yerel tı-
nılarla süslediği şarkılanyla. ya-
bancı kulaklara "Türkiye'den ge-
len hedi>r
ettk eşya" esprisiyle yer-
leşen renkli sounduyla dünyanın
dört bir yanında kabul görmüştü.
Müziğinı fazla piyasa işi bulan
meslektaşlan onu popülerlıkle suç-
larken Manço'nun sarkılan stad-
yumlarda en fazla sloganlaştırılan
yapıtlar olmuştu.
Akademik kariyeri yoktu
Müzıkte akademik bir kariyen
yoktu. Galatasaray Lisesi'nde eğı-
tim görürken ilk grubu Kafadar-
lar'ı kurmuştu. Yükseköğrenim
için Avrupa'ya çıkmış. akımları
yakından izleme olanağı bulmuş-
tu. Belçika Kraliyet Akademısi'ni
bitinp mimar diplomasıyla ülkeye
dönünce büyüdüğü semt Moda'nın
gençlerinden FuatGünerve Maz-
har .\lanson'un Ka>gısızlar gru-
buylabirleşmıştı. 70'liyıllannba-
şında Anadolu kokan Kol Düğme-
leri KagiTmaıy Seher Vakti. Deru-
legibi şarkılarla zırveyi hedefledi-
ğini göstermiştı. Anadolu'nun mü-
zikal hazinesmı Avrupa'ya taşı-
maküzereharekete geçmış, kısabir
süre Mogollar'la bırleşmiş. turne-
den sonra "Taş yerinde ağırdır"
deyip geri dönmüştü.
1970 te yaptığı Daglar Dağlar
onun ilk hit şarkısıydı. ardmdan
gelen İşte Hendek tşte De\e. Hev
KocaTopçu'yla genış kıtlelerin be-
ğenisıni kazanmıştı. Bu arada va-
tani görevmi yapmak için birlıği-
• Müzikal tarafım hayli tartışılabilir, müzikal
kariyerim yok. Ben o 12 notaya 250 beste sığdırdım,
hiçbiri birbirine benzemiyor. Banş Manço müziği
hemen anlaşılıyor. Bu yaşıma kadar daha yanm
milyon satış görmedim. Derdim 2000'li yıllara
girerken 20. yüzyılın son çeyreğinde bir adam
varmış, böyle şeyler yaparmış, dedirtmek...
ne katılırken ilk \ e son kez uzun saç-
lannı. bıvıklannı kesmışti.
Askerden dönünce "efsanevi
gnıp" Kurtalan Ekspresı veniden
toplamış. kaldığı verden voluna
devametmişti. Kurtalan Ekspres'le
ürettığı 2023 albümünde Kol Bas-
u. Veysel'den Lzun İnce Bir Ybtda-
yım gibi bilinen parçalann yanın-
da YineVd Göründü Gurbete.Aah
da Bağa Vlr. Yol Yerin Ağalar Be> -
lergibi bestelenyle ses getumiş, bu
albümde yer alan on dakika uzun-
luğundaki 2023adlı kompozısyon-
laTürkiye Cumhun>eti'nin 50. yı-
lını kutlarken 100. vılını görmeyi
de arzuladığını söylemişti.
70"lerin ortasında İngilizce bes-
telerinden oluşan Nick The Chop-
peralbümüyle yenıden Batı'ya açıl-
mayı denemişti. ancak basanlı ola-
mamıstı. Albüm yerli piyasada da
fazla kabul görmemişti.
Türkıye'nın sag-sol aynmını de-
rınden yaşadıgı. teröre bogulduğu
birdönemde ise Manço'nun \\ırHa
V ur!_ He> Koca Topçu gibi > apıt-
ları sağ kesınıce slogan parçalar
olarak benımsenmı^. renksız ka-
lan sanatçı "ıhmh muhafazakâr" bir
ımajı tercıh etmiştı.
Yeni bir sayfa: Televizyon
Nıck The Chopper albümünün
yarattıgı hayal kınklığını Veni Bir
Gün albümüyle unutturan Manço
ve Kurtalan Ekspres. 1970'leri Sa-
n Çtzmeii MehmetAğa. Aynab Ke-
7'den 77*de şarkılanndaki gibi basit ama etkileyici dil kullanıyordu.
mer, Gesi Bağlan, Gülpembe, Ne
Ola Yer Ola, Ben Bilirim gibi kla-
sikleşen yapnlarla kapatmıştı.
80*lerin ilk yansını fazla hare-
ketlı geçirmiştı Manço. Edımeöte-
si düşlerini bırara Eurov ision şar-
kı >anşması aracılığıyla gerçek-
leştirmek ıstemış. ancak o yıllar-
da "vatan, millet, Sakana" gibi
değerlendirilen bu yarışmadan ge-
lecek olumsuz sonucun zararlan-
nı fark edıp ceza ödeme paha-
sına Türkiye fınallerın-
den çekilmişti. ,
Nane limon Kabu-
ğu, Süper Babaanne.
Düriye, Zlehra'nın
hitleştiğıSatybûieİh-
tiyaçtan albümüyle
bırlikte Manço'nun
yaşamında yeni bir say-
fa açılmıştı: Telev ızyon.
Pazar günlen 7'den 77'ye
adlı programda Manço. şar-
kılarındakı gibi son derece
basit, ama etkileyici bır dil
kullanıyordu Anadolu'yu
geziyor. köv lere gidiyor, öy-
küler. efsaneler anlatıvor. ye-
rel değerleri tanıtıyoıtlu. Stüd-
yoya topladığı çocuklan "ciddije
alrjor", onlara bılgıler venyor. şar-
kı. şıırokutuyor, ninesınden bebe-
ğine tüm aileyi ekran karşısına bağ-
hyordu. Program tutunca aynı şab-
lonla dünyayı tanıtmaya karar ve-
riyor. Türk halkına ilk kez bizim
gözümüzle bir dış belgesel hazır-
lıyordu. Dünyayı gezen. ünlülerle
tanışıp Türkiye'den selam götüren
sanatçı, çocuklann Banş Ağabev i,
büyüklerin de Banş Çelebisi olu-
yordu
Program sayesinde eski şarkıla-
n veniden gündeme gelmeye baş-
lamıştı ArkadaşunEşek,SanÇiz-
meii Mehmet Ağa, İşte Hendek İş-
te Deve, Gülpembe, Halhal gıbı bır
dolu parça genç kuşağın diline yer-
leşmiştı. Albümleri yenıden bası-
lıyor. çeşıtli toplamalarla Manço
imaj tazeliyordu. Besteleri Yuna-
nistan. Iran. Arap ülkelenndeki sa-
natçılartarafından yorumlanırken.
80'len Kara$evda,DomatesBiber
Patiıcan. Can Bedenden Çıknıa-
>ınca.Ke2ban"'n bulunduğu Dan-
sı Başuuzaalbümüyle kapnordu
90'larda eşi Lale Manço'nun da
katkısıyla tam anlamıyla Tırma"
halıne gelen sanatçı, bunun nımet-
lerinden olabıldığınce yararlanma
amacıyla çizıyordu yenı rotasını. Te-
le\ izyondaprogramını sürdürüyor.
ekranda kesilmış bır ağacın için-
deki çizgilerın "Bismillahirrah-
manirrahim" yazısı olduğunu ıd-
dia ederek medyatik yanını güçlen-
dinrken diğer yanda politikaj ı de-
nemeyekarar \eriyordu. DYP'yle
BanşManço,yarmLeventCamirndeki öğlenamazındansonrauğurlanacak.
flört edi\or. yine son anda \azge-
çip politikanın kendisi için uygun
olmadığtnı söylüvor. bundan böy-
le cumhurbaşkanlığını hedefledı-
ğinı belırtiyordu.
40 yıl aynı çizgide kaldı
Bu kadar çok yöne dağılan Man-
ço'nun yaşantısmda müzık ıkmci
plana düşmüştü; beste üretmek için
fazla vakti yoktu. Dünyanın çeşıt-
1i yerlerinde verdıği konserlere de-
vam ediyordu. ama yenilik yoktu
müziginde. 1994 sonunda çıkan
Müsaadenizle Çocuklar'ın kalite-
si eskı yapıtlarının çok gerisine
düşmüş \ e bir-iki parça dışında ses
getırememiştı albüm. Ancak eski
yapıtları hâlâ düzenli şekılde satı-
yor ve Banş Manço her türlü eleş-
tiriye karşın 40 yılı a^an bir süre ay-
nı çizgide kalıyordu. Bir söyleşi-
de bu konudakı sorumuzu uzun
uzun şö\le yanıtlamıştı: "Üretim-
de bana göne sadclik şart Müzikal
taraftm ha>ütarbşılabiür. baştan be-
ri sö\ IÜM)rum. müzikal kariyerûn
yok. orurup hocadan ders almışlı-
ğım yok. Almadığım için de birta-
kım nıüzik adamları>la tarhşma-
ya girrnem. Ancak te\azu giistermi-
yorum. Ben o 12 notava 250 beste
sığdırdım, hiçbiri birbirine benze-
miyor. Banş Manço müziği hemen
anlaşılıyor. Ben mahmı pazara çt-
kanvorum. insanlara sunuyorum.
onlar karar \eri>or. A^lında plak sa-
üşlanm öyle ahım şahım değil. Ve-
rilen rakamlara göre, bu yaşıma
kadar daha \anm nıilvon sahş gör-
medim. Derdim 2000'li Nillara gi-
rerken 20. >üz>ilm son çe\reğinde
bir adam \anrus, böyle şeyler ya-
parmış, dedirtmek.- Halk kultü-
rümüzün benim gözümde iki zayıf
tarafi \ar: Müzik ve nıelodi. Halk
ozanlan. bilgelik abidesi drvanlar
üretmişler. ama bütün divan tek
müzikle okunuyor. Bense birtakım
müziknormlannm farkına vardık-
çadeniyonım. Gün geliyorcountry
oluyor. gün geliyor reggae oluyor.
Müzik bügisayarlannın sunduğu
müzikalzenginlikle kafamdaki söz
hazinesini birieştirip şarkı haline
geunyonım. kalkıp birikri bana
pop müziği şarkıcısı deyince üzeri-
ne atlamak gelhor içimden. Bir ara
bizlere hafıf Batı müziği solisti di-
yoriardı. Hakaretin de birsının var,
kavgada söylenmez. Ben, Anado-
lu'nun değerlerini >akala> ıp kendi
potamda eriterekorta\a çıkmışım.
Buna pop diyemeyiz. 20. >üz>ılın
ikinci yansında halk olgusuna kü-
çük k ile \anlan halk kültürünün
üyesiyinı sonuçta. Can dostlanm
Âşık Reyhani. Karslı Şeref Taşlı-
ova. Murat Çobanoğlu gibi âşık-
lan ne zaman oralaraghsenv'Ooo.
hoş geldin asfalt ozanı" diye takı-
lırlar. 'Sen asfalt ozanısın. bız top-
rak ozanı' derler."
Bir süredir Banş Manço'nun
best of hazırlıgında oldugu söyle-
nıyordu-amayetiştıremedi. Ancak
şu anda aşagı yukan Manço'nun
tüm yapıtlan plakçılarda bulunabı-
hyor. Kariyerinin son albümü Ja-
ponya Konseri de zaten hit parça-
lannı toplayan mini bir özet nite-
lığınde.
YAZI ODASI
SELİM tLERİ
ttalide Edib Adıvar'ın
Aynı Adlı Romanından...'
Dünkü romanlanmızı tiyatroya, sahneye uyariamak...
Okunmadığına göre, bu eserleri bari böyle yaşatsak...
Hep düşünmüşümdür: Siyah Gözler'den ne acı bir
oyun çıkabilir... £y/û/'ün korkunç televizyon dızisinden
sonraEylûl'ün oyunu, Boğaziçi, gelen sonbahar, "be-
yazaşk°...Aşk-ı Memnu aslında bır tiyatro anlayışı ıçin-
de yazılmamış mıdır, tek mekân, Göksu'da gezinti
sahnesi belki ikinci perde, eski yöntem üçüncü per-
dede yıne Adnan Bey yalısı...
Fakat güçlü bir romanı sahneye uyariamak sanıldı-
ğından zahrneti, büyük yetenek isteyen çalışmadır. Ken-
dime hıçbir zaman güvenemedim.
Şimdilerde Sevgi Sanh'nın bir uyarlamasını okuyo-
rum: Sinekli Bakkal. Çalışmayı Özgür Yayınlan okura
sunmuş. Gerçekten çok başanlı bir çalışma; Sevgi
Sanlı 'yap(/amaz'ı yapmış.
Halit Refiğın televizyona uyarladığı Aşk-ı Memnu
bizde bu soy çalışmalann bence en unutulmazıdır.
Kaç kez izledim diziyi, senaryosunu kaç kez okudum,
eser benim için hâlâ keşfedilecek inceliklerle dolu.
Öyle sanıyorum ki, Sinekli Bakkal da sahneye ka-
vuşabilse, iyi bir rejiyle, usta oyunculann yorumuyla
böylesi unutulmazlık edinecek.
Sevgi Sanlı romana hem büsbütün sadık kalmış, hem
de romanı büsbütün -şimdiki- metin dışı bırakmış.
Belki yillar yılı Sinekli Bakkal'la yaşamış yazar, roma-
nı özümsemtş, romandakı kişileri hayatnın yakınlan ara-
sına katmış. Bana öyle geldi.
Öyle geldi; çünkü Sinekli Bakkal gibi geniş kap-
samlı. devirler arası, kalabalık kadrolu bir romandan
tiyatro diline ulaşmak, roman diline özgü olanaklan göz
ardı edebilmek, ancak böylesi bir iç ıçe yaşamanın so-
nucu olabilir.
Sahneler, diyaloglar su gibi akıyor. Kişiler birer iki-
şer 'var olmaya' koyuluyoriar. Belki siyasal çizgi, ro-
mana oranla, bir ölçek geri planda ama, bu da oyun
yazannın elbette kişisel seçimidir.
Oyunu okurken, romanı yeniden okumak isteğine
kapıldım. Kitaplığımda nerede durduğunu neyse ki
biliyorum Sinekli Bakkal'ın, yoksa, saatlerce aramak
zorunda kalırdım her zamanki gibi.
Sinekli Bakkal, Halide Edib'in şüphesiz en ünlü ro-
manıdır. En güzeli mi bilemem. Kişiden kişiye değişi-
yor; ben Handan'\, Kalp Ağnsı'nı.. hele Kalp Ağnsı'nı
daha güzel bulurum. Yok, Sinekli Bakkal'ı da severim,
üstelik çok severim.
Bırkaç kez okudum Sinekli Bakkal'ı. Mor Salkımlı
Ev'de Abdülhamid istibdadından iğrenmiş Halide
Edib'in bu romanında daha hoşgörülü biranlatımı var-
dır. Hiç sevmediği padişahı, hiç olmazsa, bağışlamış
gibidir.
Sonra, bir 'masal' havası eser Sinekli Bakkal'da.
Doğu'yla Batı'nın bir kaynaşmışlığı, biriikteliği, coş-
kulan eser...
Romanın başlangıç bölümünü, hani şu eski Istan-
bul sokağı peyzajını, ders kitaplanna tıkıştınp bırak-
mışız Sinekli Bakkal'ı. Oradayıllardan beri yaraücı' oku-
maya açılmayı bekliyor.
Doğu-Batı açısından okunabilir Sinekli Bakkal.
Töre-tanh-devir açısından okunabilir.
-"Krekin siyasal görüşleri olan bir rbmaHörtıVı dfe^f-'
şik dönemlerde yazdığı öteki eserleriyle karşılaştınla-
rak okunabilir...
Hatta, kent bilinci, kentçilik açısından okunabilir
Sinekli Bakkal'ın tasvirettiği Istanbul'dan, mimariden,
yaşama biçımınden, insan ilişkilerinden, zümrelerden,
toplumsal görünümden bugüne ne yansımış, ne kal-
mış, neler nasıl değişmiş, bambaşka olmuş...
Hayır, yalnızca ilk paragrafları okutuluyor ders kita-
bında. Beylik ödevlerin konusu, öznesi oluyor. Belkı
de 'oluyordu' demem gerekir, Türk Dili ve Edebıyatı
dersleri 'seçme' ders olmadı mı?!
işte bütün bu savurganhklar, boş verişler, unutturuş-
lar ortasında Sevgi Sanlı eline kalemi almış, Sinekli Bak-
kal'ı sahne ışıklanyia aydınlatmak istemiş. Derin bir say-
gı duydum.
Takvimde h Bırakan:
"Tuhaf tesadüf, kırmızı perdeli loş bir köşede yan
yana çayımızı içtik. Bir başka gece, kırmızı ateş olan
bir odada başka biraskerte de bütün bütün başka bir
heyecanla çay içmiştim." Halide Edib Adıvar, Kalp
Ağnsı. 1924.
Richtep'in sergisi Oslo'da
• OSLO (Cumhuriyet) - Savaş sonrası A\rupa'sının
en önemli ressamlanndan Alman Gerhard Richter'in
'lmkânsızın Sanati' adlı sergisi Oslo'daki Astrup
Feamley Müzesi'ndeaçıldı. Fotograf
gerçeklığindeki görüntülerle tümüyle abstrakt
görüntüleri bir arada kullanmasıyla tanman ressamın
sergilenen tablolan, çeşitli özel koleksiyonlardan ve
müzelerden ödünç alındı. Richter'in 7 tablosu ise
Astrup Fearnley Müzesi'nde sürekli olarak
sergileniyordu.
Zerrin Ersoy'un sergisi
• Kültür Servisi - Seramik sanatçısı Zerrin Ersoy
Demırsu, yapıtlannı Antalya'daki Falez Sanat
Galerisi'nde sanatse\erlerin beğenisine sunuyor.
Sanatçının sergisi 24 Şubat'a kadar görülebilecek.
Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'ndan mezun
olan sanatçı aynı okulun Seramik Bölümü'nde
asistan olarak görev aldı. 1983'te Hollanda'da
konusu ile ilgili araştırmalar yapan Demirsu,
1986'da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi'nden "sanatta yeterlilik' diploması aldı.
Daha sonra Californıa Monterey Peninsula
Çollege'da eğitim gören sanatçı halen Marmara
Üniversitesi'nde doçent olarak görev yapıyor. tlk
kişisel sergisini 1990'da Pasıfic Grove'da Portofino
Art Gallery'de açan sanatçı. Istanbul'da da üç sergi
gerçekleştirdi. 1982'den bu yana Japonya ve ABD
de dahıl olmak üzere çok sayıda karma sergiye
katılan Demirsu'nun çok sayıda akademik çalışması
da bulunuyor.
'Beni Dünya Kadar Sev' Adana'da
• ANKARA (AA) - Ankara Devlet Tiyatrosu. ; -
sezonun yeni oyunlanndan 'Beni Dünya Kadar SeVf
-
ile bugünden itibaren 6 Şubat'a kadar Adana'da .•; •
temsil verecek. Devlet Tıyatrolan Rejisörü ve
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Dinçer Sümer'in
yazıp yönettiği oyunda ünlü bir tiyatro sanatçısı ile
birpolitikacının ilişkilerindeki sevgi ve yozlaşma A •
anlatılıyor. Sahne ve giysi tasanmını Orhan ]f,
Alpaslan'ın. ışık düzenıni Fahrettin Özen'in ' •
gerçekleştirdigi iki kişilik oyunda Gülenay Kalkan
ve Tank Ünlüoğlu rol alıyor.
Kasaba'ya Fransa'dan ödiil l
• Kültür Servisi - Yönetmenliğıni Nuri Bilge
Ceylan'ın yaptığı. daha önce de yurtiçi ve yurtdışı J
"
festivallerde birçok odül kazanan 'Kasaba' filmı, son
olarak katıldığı Angers Film Festivali'nde Jüri Özel
Ödülü ve 4 bin dolarlık Teknik Yardım Ödülü'nü
kazandı. Film Fransa'dan sonra şu sıralar Rotherdam
Film Festivali'nde de Türkiye'yi temsil ediyor.