23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ŞUBAT1999 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Yunanistan 'ın Ankara Büyükelçisi Nezeritis, iki ülke arasındaki en büyükgerginliğin Kardak krizi olduğunu söyledi 'AdaJarsorunuçözülmeli' «a:* *v Soğuk siyasete sıcak ticaret Her zaman ticaretin genişletilmesini savundum. Bu konuda bizim ışadamlarıyla da çok görüştüm. Ama onlar bana ilişkilerde istikrar olmadığı takdirde büyük yatınmlar yapamayacaklannı, bir yatınm yapıp beş ay sonra yine önemli bir krizle karşı karşıya kaldıklannda büyük zararlara uğrayacaklannı soylediler. Bu, her iki tarafın işadamlan için de geçerlidir. Bir başka nokta da her iki ülkenin üretim mallan birbirinin çok yakını. Pek az alanda birbirini tamamlayacak üretimler yapıhyor. Dolayısıyla iki taraf da birbirine zeytin, zeytinyağı ya da şarap satmayacak. kuşkusuz. Yine de bu önemli ticaret aıtışı gerçegini görüyoruz. Çok iyi bir gelişme. iki ülke arasında bir ara yine gerilim doruktayken, "Araıruzdaki ticaret 3 mihar dolar düzeyinde olsaydı kimse bu kadar parayla oyun oynamaya kailaşmazdı" demiştını. Size konuşmamızın başında da durumun kötüye döndüğünü söylemiştim. Kardak krizi iki ülke arasında sadece nicel değil, nitel de olan kötüleşme yarattı. Ama bir gerçek de var ki örneğin Balkan Ülkeleri lşbirliği Örgütü'nde özellikle sonuç bildirgeleri hazırlanırken Türkiye ile Yunanistan hep yan yana duruyor. Öbür üJkeler de tabii ki sonuç bildirgesinin biçimlendirilmesine onaylannı veriyorlar. .Ama Türkiye ye Yunanistan hep yaıt yahaTar; ' t ft O nedenle ilişkilere yardımcı olunması isteniyorsa birtakım engellerin ortadan kaldınlması gerekiyor. Yani daha açık söylemek gerekirse gri bölgelere ışık tutulmalıdır. i a* 'öcalati Yunanistan'a gitmedi' Evet, bu konudaki haberleri ben de gördüm. Size sadece bana söylenen şeyleri, duyduklanmı anlatabilirim. Öcalan Yunanistan'dan siyasi sığınma hakkı istemedi. Yunanistan'a da gitmedi. Bu konuda bana hiçbir bilgi ulaşmamıştır. Aynı bilgileri Ankara'da Dışişleri Bakanlığf ndaki meslektaşlanma da söyledim. Bana şimdiye kadar hiçbir şekilde. sözJerime karşı çıkan cümleler söyiemediler. Aksine teşekkür de ettiler ve verdiğim bilgilerden tatmin olduklarını belirttiler. Sanıyorum bunlar Yunanistan'ın tutumu konusunda onlara yeterli olmuştur. PORTRE DİMİTRİOS NEZERtTİS LEYLATAVŞANOGLU^A/ı, nefretlibirilişkiyaşadığımız Yunanistan'ın dörtyılayakın birsüredirAnkaraBüyükelçiliği'ni yapanDimitrios Nezeritis ülkesine dönüyor. Nezeritis, Ankara ve Atina arasındapatlak veren pek çok kriz, özellikle de Kardak krizinin atlatılmasında başanh rol oynamış bir diplomat iki komşunun yaşadığı bu zor ilişkUerin, ikiliyatınmlar ve ticaretin ciddi biçimde arttınlması ile aşüabüeceği, ortada ciddi birpara olduğundahiçkimsenin bu kazancıbozmagibibir delilikyapmayacağıgörüşünüsavunuyor. BüyükelçiNezeritis'leAtina'yadönüşüne yakın bu görüsnteyiyaptık. Nezeritis, özellikle Kardak krizi sonrası Ankara 'nın, Ege Denizi'nde gri bölgeler olduğu görüşünü ortaya atmasının ikili sorunlan çokfazla ağırlaştırdığını söylüyor, sonra da ekliyordu: *'İlişkilere yardımcı olunması isteniyorsa birtakım engellerin ortadan kaldınlması gerekiyor. Yani daha açık söylemek gerekirsegri bölgelere ışık tutulmalıdır." Yunanistan DışişleriBakanhğı 'nda 1966'da çalışmaya başladı. 1967'de Hindistan 'da, 1970 'te Kıbns 'ta, 1974 'te NATO ile Varşova Paktı ülkeleri arasındaki Karşılıklı ve Dengeli Kuvvet tndirimi Görüşmeleri 'nde temsilci olarak Viyana'da,1976 'da Lizbon, 1980 'de Atina 'da Dışişleri Bakanhğı Kıbns Daire Başkanlığı, 1984 'te BMDaimi Temsilci Yardımcılığı, hemen ardından Tunus Büyükelçiliği, bir süre merkez görevi, 1992-95 arası BMDaimi Temsilciliği, 1995-99 arası Ankara Büyükelçiliği görevlerinde bulundu. Yeni görevi ise Atina 'da Dışişleri Bakanhğı ikili ve Çok Taraflı îlişkiler Daire Başkanlığı. Siz dörtyılayakın Yunanistan 'ın AnkaraBüyükelçiliği 'niyap- tmız- Bu süre içinde ikili ilişkileri neyönde değerlendiriyorsu- nuz? - Ankara'ya ilk geldiğimde basm mensuplan bana, ne yapma- yı hedeflediğimi sorduklan zaman, '"Ankara'daki görevim bitti- ğuıde ikili Uişkilerin daha iyileştirilmiş olmasını dilivorum" demiş- tim. Ama ne yazık kı böyle olmadı. Buna karşın son bir buçuk yıl içinde de neyse kı ıkı ülke arasında önemli bir kriz de patlak ver- medi. Ama bugün Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlar gel- diğim zamankine kıyasla daha büyük ve sayıca daha fazlalaştı. Bunlar neler? - İki ülke arasındaki en önemli aynlık 1996'da patlak veren Kardak kriziyle ortaya çıktı. Bunun ardından Ege'de, kime ait ol- duğu belli olmadığı söylenen adalarla ilgili gri bölgeler sorunu gelişti. Bunlar, ikili ilişkileri radikal biçimde kötüye götürdü. Size şun- lan çok net ve açık olarak ifade etmem gerekir: Daha önce iki ülke arasındaki sorunlann daha genel boyutları vardı. Örneğin Yunanistan'ın karasulannı \2 mile çıkanp çıkar- mayacağı... Yunanistan bu konuda, "Biz istediğiınizzaman kara- sulannı 12mikçıkannz" derken Türkiye, "Hayır, bunuyapamaz- sıruz. Yaparsanız bu bizinı için 'casus belli' (sa\aş nedeni) olarak kabul edinr" görüşünü savunuyordu. Bu tabii çok önemli bir ay- nlıktı, ama henüz hayata geçirilmeyen bir hakkın kullanımıyla il- gili yapılan bir meydan okumayı yansıtıyordu. Ay- nı şeyi kita sahanlığı için söyleyebiliriz. Ege'deki adalann kendilerine ait kıta sahanlıklan olup olma- dığı, Türkiye ile Yunanistan arasında bildiğiniz gi- bi önemli bir sorun. Bu sorunun da uzun vadede çö- zülmesi gerektiğini hepimiz biliyoruz. Bir sorun da Yunanistan hava sahasınm 10 mil olup olmayacağıy- dı. Türk uçaklan Yunanistan'ın 6 millik karasulany- la 10 millik hava sahası arasındaki alanda uçtuklan zaman Yunanistan, "Bunu yapamazsmız" dediğin- de. Türk tarafi, "Biz bunu kabul etmiyoruz" diyor. Bunlar tabii ki önemli sorunlar, ama ilk kez Tür- kiye'nin gri bölgeleri ortaya atmasıyla Yunanistan, kendı sınırlan olarak kabul ettıği bölgelerle ilgili bir meydan okumayla karşı karşıya kaldı. Bu meydan okuma bizim tarafımızdan daha da hoş olmayan bir durum olarak algılandı. Üstelik Türkiye bu görüşle- rini savunmasına karşın konunun çözülmesi için uluslararası bir tahkim kuruluna gitmeyi de redde- diyordu. Eğer bir taraf bir bölgenin kendi toprağı, kendi hakkı olduğunda ısrar ediyor, ama bu hakkmın ıs- patı için de uluslararası hukuka başvurmayı redde- dıyorsa o zaman çok tatsız bir ortam oluşuyor. Ha, bir de daha sonra Türkiye'nin, Girit'in bir ucunda bulunan Gavdos Adası'nm da gri bölge olduğu id- diası vardı. Türkler şimdi bu konuda gerçekten ko- nuşmak istemiyorlar. Özellikle de yetkıliler... Ama şu ana kadar da gri bölgelerle ilgili iddialar resmen geri alınmış değil. Şimdi- ye kadar hiç kimse Türk tarafından, "Kusura bakmayın,obiryan- uştı" dendığini duymadı. Işte, bütün bunlar yüzünden, "Bugün Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlar daha büyük ve sayıca daha fazlahşü" diyo- rum. Biliyorsunuz, Kardak krizinin başka yansımalan da oldu. Yu- nanistan. hatırlayacağınız gibi. bu krizin çıkışıyla ilgili olarak AB içinde çok şıddetli bir tepki gösterdi. Bu da daha önemli sorun- lara yol açtı. Türkiye, bu konunun hiçbir biçimde Avrupa'nın so- runu olmadığında ısrar etti. Hatta Türkiye, her fırsatta. Yunanis- tan'ın. Türkiye'nin AB üyeliği emellerini engellemeye çalıştığı- nı da söyledi. Bu doğru değil. Ama Türk tarafında her nedense bu izlenim var. Türk tarafi, sizce Yunanistan'ın Türkiye'ye sorun çıkardığı- nagerçekten inamyormu,yoksasuf Yunanistan 'ı suçlamakiçin mi bu görüşü ortaya atıyor? - Türk tarafi büyük oîasılıkla Yunanistan'ın, Türkiye'nin AB üyeliği hedeflerini engellemeye çahştığına içten inanıyor. Bile- miyorum. Ben, Ankara'daki büyükelçiliğim sürecinde Türk yet- kililerine hep bunun böyle oknadığını, yanddıklannı, Türkiye'nin belli bir politikası nedeniyle Yunanistan'ın tepki göstermek zo- runda kaldığını anlafmaya çalıştım. "Türkiye, Türkiye olduğu için Avrupa ülkeleri onu reddedivor, görüşü doğru değü" dedim. Türkiye'nin nüfüsu, büyüklüğü, dini, bizim için hiç önemli de- ğil. Önemii olan, Türkiye'nin siyasetindeki bazı noktalardır. AB 'nin Türkiye 'nin tam üyeliğine olan tutumunu biliyoruz, Türkiye 'nin sorunlan da ortada. Sizce, Türkiye AB 'ye tam üye olarak bu sorunlarımn üstesinden daha kolaylıkla gelemez mi? -Ben AB adına konuşma durumunda değilım. Ama size kişı- sel görüşlerimi anlatayım. Bu görüşü Türkiye'de pek çok kişiden de duydum. Bana, "AB Ispanya'yı, Portekiz'i, Yunanistan'ı üye- liğe aldı. Bu ülkelerin hepsi de daha diktatöriükten yeni çıkmışlar- dı. Onlar üyeiiğe ahımor da Türkiye neden alınmıvor? Ustelik bu ülkeler AB üyeliği süreçlerinde bu sorunlannın üstesinden geidi- ler" dediler. Türkiye'nin hedefleri ve emelleri konusunda kesinlikle yorum yapmam. Bu görüşlere karşı verdiğim yanıt hep şu oldu: "Portekiz de, tspanya da, Yunanistan da AB üyeliğinden önce totaUter bir ülkeden demokralik bir ülkeolmav a geçmişlendi. Hat- ta hatırlayacaksınız, Portekiz, diktatörtük sona erdikten sonra çok asın sola itilmişti. NATO'da kalıp kalmayacağı bile tartışıüyordu. Ama Portekiz bunun üstesinden geldi. İspanya derseniz, dikta- töriüğü bitirmişti. kralın geri dönmesinden sonra bir grup subay darbe yapmava kalkışblar. O da başansızhkla sonuçlandı. Bu ül- kelerde şimdi demokrasi bütün ilkeieriyle mgulanıyor. Yunanis- tan'da diktatorya İspanya ve Portekiz'den daha kısa siirdü. Dar- beciler hapse atıldı. AB üyeliğinden önce de demokrasi süreci ta- mamlanmıştı. Bu, aynı zamanda Kopenhang kriterlerinin koşu- ludur. AB üyeliğinden önce bu kriterlere tam olarak uyulması e- sas koşuldur. Bu kritcrter sadece Türkiye için konmadı ki. Bütün aday ülkeler bu kriterlere uymak zorundalar." Bu konuda Macaristan ve Romanya'dan size örnek vermek is- tıyorum. Romanya'da büyük bır Macar azınlık her zaman sorun- du. Derken, Macaristan ve Romanya. bu azınlığın durumu konu- sunda karşıiıklı anlaşmaya vardılar. Benzer bir anlaşma, yine önemli bir Macar azınlığın bulunduğu Slovakya ile Macaristan arasında oldu. Macaristan, tam üyelik başvurusundan önce bu so- runu halletmesı gerektiğınin bilincindeydi. Özetlemek gerekirse, aday olmak isteyen bir ülke önce kendi sorunlannı Kopenhag kriterlerine uygun olarak çözmek zorun- dadır, ondan sonra tam üyeiiğe başvurabilir. Bakın. ekonomik so- runlar daha kolay çözülebilir sorunlar. Hiçbir ülke, kendi ekono- mik sorunlannı tam olarak halledip de daha sonra AB üyeliğine alınmış değil. Ama bugün Maastrich kriterleri olduğu için durum eskisinden daha farklı. Yunanistan AB üyesi olduğunda. ekono- mik durumu öbür üvelerinkinin çok çok gerisindeydi. Hatta Por- tekiz ve İspanya da aynı durumdaydılar. Ekonominız gelişmiş AB üyesi ülkelerinkıyle aynı düzeyde olacak, diye hiçbir koşul yoktu. Bugün bile AB ülkelerinin Euro'ya geçmiş olmalanna kar- şın, pek çoğunun ödemeler dengesi açığı Maastricht kriterlenne uymuyor. Bunlarla yaşayabiliriz. Ekonomik rakamlarla baş etmek, öbür kriterlere uymaktan daha kolay. Bütün bunlarda gizlilik yok. Bu göriişler. Türkiye'nin üyeliğini ısteyenler tarafından bile te- laflFuz edildi. AB üyesi olmak isteyen bir iilkeye vanlış bir imaj vermek en kolay iş. "Herkes bundafikirbiriiği halinde. Si/Jn hiç- bir sorununuz yok. Onun için de ne zaman isterseniz bize katabn" demek de en kolay iş. Eğer dostsanız eleştirmelisiniz, her şeyi açıkça söylemelisiniz. Yunancada çok güzel bir atasözü vardır. "Tann hangi kulunu da- ha çok severse hayatı ona zorlaşünr" denir. Apo sorunu bölgemizin bugünlerdeki en önemli sorunu gibi görünüyor. Birkaçgün önceDışişleriBakanıntz Theodoros Pan- galos, "PKK Avrupa nın sorunudur " derken Savunma Bakanı Akis Çohacopulos ise "PKKsadece Türkiye'nin sorunudur"gö- rüşünü dile getirdi. Siz bu konuda ne söyleyeceksiniz? - Bu sözlen tabii ki yorumlayamam. Ama sanıyorum heriki ba- kanın da ne demek istediklerini anlayabiliyorum. "PKK Türki- ye'nin sorunudur" derken Saym Bakan, PKK faaliyetlennin Tür- kiye içinde olması nedeniyle "Bu Türkiye'nin sorunudur" demiş- tir. Öbüryanda, "PKKAvrupa'nın sorunudur" görüşü var. Bu da bazı Avmpa ülkelerinin, kimilerinin kuvvetle, kimilerinin de da- ha az kuvvetle PKK'yı desteklemelerinden kaynaklanmaktadır. Hatırlayacaksınız, Ocalan Roma'dayken Almanya, ülkesinde Öca- lan sorununu istemediğini beyan etmişti. tşte bütün bunlardan Bay Pangalos. "PKK Avrupa'nın sorunudur" demiştir. Birde Kıbns RumkesiminegönderilecekSSOOfüzelerininar- tık Kıbns'agönderilmeyecekleri, bufûzelerin Girit'eyerieştiri- lecekleribildirildl Füzelergerçekten Girit'eyerieştirilecek mi? - Böyle olacağını duydum. Basında da bunu okudum. Bizim büyükelçiliğe Yunanistan'ın gü- venhğiyle ilgili konular yansımaz. Bu arada şunu belirtmeliyim ki Atina'da Yunan hükümeti sözcü- sü Bay Repas. fûzelerin Girit'e gönderilecekleri- ni açıkladı. Hükümetimizin sözcüsü bunu açıkla- dığına göre fiizeler Girit'e gidecektir. S-300 'ler krizi Kıbns sorununu sizce aaştl ft- küedi? - S-300'lerin Kıbns'a yerleştirilecekleri habe- ri bazı ülkeler tarafından, Kıbns sorununun tümü S-300 füzelerine bağlıymış izlenimi verilmek için kullanıldı. Üstelik Kıbns sorununa bulunmak is- tenen çözüm yollan S-300 füzeleri konusu karşı- sında tıkandı, kaldı. Bazı büyük ülkeler konuyla ilgili kaygılannı açıkça dile getirdiler. Bu bir sır değil. Kİmileri de S-300'lenn, Kıbns sorununa çö- züm bulmak için yapılacak görüşmelerde sorun- lar yaratacağı görüşünü dile getirdiler. Bu da bir sır değil. Öyle bir noktaya gelindi ki Kıbns soru- nu yolundan saptınldı. Bütün bunlann sonucun- da da Kıbns hükümeti (Kıbns Rum Yönetimi) fü- zeleri almama karan verdi. Kıbns sorununa çö- züm bujunmasmı istiyoruz. Sorunun bu noktaya gelmesinin de hiç kimsenin çıkanna hizmet etme- diğını biliyoruz. Bir çıkışyolu için gerçek olanak- lar bulunduğunun da farkındayız. Üstelik bu çıkjş yollan hiç kim- seye zarar da vermeyecektir. Onca zaman Kıbns sorununun çö- zümü için onca çaba harcanmıştı. Bütün bu çabalann S-300'leT yüzünden havaya uçması saçma geliyordu. Şimdi engel ortadan kalktı. S-300'ler adaya gitmeyecek. Yalnız şu da bir gerçek ki kü- çük bir kara parçasının üzerinde inanılmaz miktarda silah yığı- nağı yapılmış durumdadır. Hiç kimse bugün silaha bu kadar pa- ra yatırmak istemez, hele bu silahlar sıpariş edildikten birkaç yıl sonra teslim edilecekler ve daha yerlerine yerleştirilmeden eski teknoloji haline geleceklerse... Hiç kimse, ancak silaha gereksi- nimi olduğunu gerçekten duymadığı sürece bu kadar para harca- maz. Kıbns"taki bu duruma bir çıkış yolu var. Yakın bir gelecek- te adada sılahlarda bir azalma yapılacağını umuyoruz. Kıbns'm askerden ve silahtan anndınlmış bir bölge haline gelmesi öneri- sinin gerçekten cıddiye ahnmasmı umuyoruz. Bu silahlanma hiç kimsenin çıkanna hizmet etmez. Belki sadece silah tüccarlannın çıkanna hizmet eder. Yani, adanın tümüyle askerden ve silahtan anndınlması en iyi çözüm yolu olacaktır. Aynı zamanda da ada halklannda güvenin yerleştirilmesi için de en iyi yoldur. Ama burada başka bir nokta var. Kıbns 'ta Ingiliz askeri iisle- ri de bulunuyor. Ada tümüyle askerden anndırılırsa o üsler ne olacak? - Çok hukuksal dilde konuşmak gerekirse o üsler Kıbns Cum- huriyeti'nin bırparçası değildir. Üsler egemen Ingiliz topraklan- dır. Dolayısıyla da askerden anndırma formülü kapsamında tu- tulmalan da söz konusu değildir. DUYÜRU TMMOB İÇ MİMARLAR ODASI MARMARA BÖLGESİ ŞUBESİ TMMOB Iç MimarlarOdası Marmara Bölgesi Şubesi 4. Olağan Genel Kurulu 19 Maıt 1999 tarihinde saat 10.00"da Acıbadem Marmara Üniversitesi Konferans Salonu'nda yapılacaktır. Çoğunluk sağlanamadığı takdirde yine aynı adreste 20 Mart 1999 tarihinde saat 10.00'da çoğunluk aranmaksızın aşağıda belirtilen gündeme göre yapılacaktır. Tüm üyelere duyurulur. Gündem: 1- 20 Mart günii sabahı 1. Başkanlık divanı seçimi, 2. Saygı duruşu, 3. 3. Donem yönetım kurulu ve denetim kurulu raporlannın sunulması. yönetim kurulunun aklanması 4. Yeni dönem çalışma raporu için öneriler 5. Dilek ve temenniler 6. Adaylann belirlenmesi ve ilanı 2- 20 Mart günü öğleden sonra Seçimler. Haseki, 12.2.1999 Hoş geldin ECE Dünya seninle daha güzel! Arkadaşlanmız F. Serpil Ünay ve Yılmaz Ünay'ı kutlanz. Cumhuriyet Çalışanlan EBRU FUSIN ARIKAN'm Bahariye'deki atölyesindegeleneksel "Ebru 0 216 338 28 34 0216414 1755 Bir yazanmız için kiralık Tel: 25142 44/251 "derslerL ev anyoruz 57 54 KESKİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1996 135 Da\acı: MehmetEnn, MustafaEnn- E>örtyol Kavşağı Lale Petrol/Çelebi Dahili davalılar' 1- Mehmet Altıner- Alıcıyenivapan kövü- Çelebt'Kjnkkale 2- Eiıf Sadı (Aygor)- Alıcıyenivapan köyü- ÇelebıKınkkale 3- Ramazan Sadi-Kara>akup kövü-Çelebi- Kınkkaîe Dava: Tapu iptaiı ve tescıl (Karahacılı köyü 182 par- sel sayılı) Dava tarihı: 06.08.1996 Mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılamasmda verilen ara karan gereğince; Vukanda adreslen yazılı dahili davalılara, dava dılekçesi usulüne uygun yukarıda vazılı adreslenne çıkanlmış, bîla teb- lığ dönmüştür. Zabıta araştırmalannda da adreslen tespıt edı- leraeyen dahili davalılara dava dilekçesuıin ilanen teblığıne karar verildiğinden; Işbu ılanm vayın tarihinden itibaren 15 gûn dava dilekçe- sıni almış ve bugünü müteakıben 8. gün tebliğ edılmış savıla- ca|ı, Teblıgat Kanunu'nun 28. maddesi ve devamı maddelerı gereğince üan olunur 08 02.1999 Basm 5430 9 aylık, aşılı, erkek sarman kedicik sıcak ve sevgi dolu bir j-uva anyor... Tel: 0212-534 83 97 METİN1ŞIKÇALAN ' VEFAT Merhum Hâkım Ahmet Ülgen ve merhume Şenfe Fethiye Ülgen'in oflu, sevgili kardeşim MURATULGEIVvefat etmiştır. Üzüntüm nıhayetsizdir. Cenazesı 14 Şubat 1999 Pazargünü ögle namazını müteakip Teşvikıye Camifnden kaldınlarak Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedılecektır. Allah'ınrahmeti,Hazreti Peygamber'ın şefaati üzerinde olsun. Çelenk göndenlmemesi. "Fatıha-i Şerıfe " ile merhumun ruhunun taziz edilmesi rica olunur. Prof. Dr. HÜSEYİN ÜLGEN Çengelköy Ata-2'de KİRALIK TRİPLEX 250 Milyon (0 216)346 0721 TÜRKKALPVAKFI Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx) 10 Hat Istanbul Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. ÖNDER ÖZTUNALJ HASAN ŞEVKİ ve EMRE CAN KARAYEL Kardeşlerin "GENÇ YETENEKLER PfYANO RESJTAÜ"ne onur vermenizı saygı ile diler. 19 Şubat 1999, Cuma 20.30 Yer: Kültür Koleji Eğıtım Vakfı (KEV) Salonu 9-10. Kısım Afköy/ISTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle