Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 ŞUBAT1999 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Yunanistan 'ın Ankara Büyükelçisi Nezeritis, iki ülke arasındaki en büyükgerginliğin Kardak krizi olduğunu söyledi
'AdaJarsorunuçözülmeli'
«a:* *v
Soğuk
siyasete sıcak
ticaret
Her zaman ticaretin
genişletilmesini savundum. Bu
konuda bizim ışadamlarıyla da çok
görüştüm. Ama onlar bana
ilişkilerde istikrar olmadığı
takdirde büyük yatınmlar
yapamayacaklannı, bir yatınm
yapıp beş ay sonra yine önemli bir
krizle karşı karşıya kaldıklannda
büyük zararlara uğrayacaklannı
soylediler. Bu, her iki tarafın
işadamlan için de geçerlidir.
Bir başka nokta da her iki ülkenin
üretim mallan birbirinin çok
yakını. Pek az alanda birbirini
tamamlayacak üretimler yapıhyor.
Dolayısıyla iki taraf da birbirine
zeytin, zeytinyağı ya da şarap
satmayacak. kuşkusuz.
Yine de bu önemli ticaret aıtışı
gerçegini görüyoruz. Çok iyi bir
gelişme. iki ülke arasında bir ara
yine gerilim doruktayken,
"Araıruzdaki ticaret 3 mihar dolar
düzeyinde olsaydı kimse bu kadar
parayla oyun oynamaya
kailaşmazdı" demiştını.
Size konuşmamızın başında da
durumun kötüye döndüğünü
söylemiştim. Kardak krizi iki ülke
arasında sadece nicel değil, nitel de
olan kötüleşme yarattı.
Ama bir gerçek de var ki örneğin
Balkan Ülkeleri lşbirliği
Örgütü'nde özellikle sonuç
bildirgeleri hazırlanırken Türkiye
ile Yunanistan hep yan yana
duruyor. Öbür üJkeler de tabii ki
sonuç bildirgesinin
biçimlendirilmesine onaylannı
veriyorlar. .Ama Türkiye ye
Yunanistan hep yaıt yahaTar; ' t ft
O nedenle ilişkilere yardımcı
olunması isteniyorsa birtakım
engellerin ortadan kaldınlması
gerekiyor. Yani daha açık söylemek
gerekirse gri bölgelere ışık
tutulmalıdır.
i
a*
'öcalati
Yunanistan'a
gitmedi'
Evet, bu konudaki haberleri ben
de gördüm. Size sadece bana
söylenen şeyleri, duyduklanmı
anlatabilirim. Öcalan
Yunanistan'dan siyasi sığınma
hakkı istemedi. Yunanistan'a da
gitmedi. Bu konuda bana hiçbir
bilgi ulaşmamıştır. Aynı bilgileri
Ankara'da Dışişleri
Bakanlığf ndaki meslektaşlanma
da söyledim. Bana şimdiye kadar
hiçbir şekilde. sözJerime karşı
çıkan cümleler söyiemediler.
Aksine teşekkür de ettiler ve
verdiğim bilgilerden tatmin
olduklarını belirttiler. Sanıyorum
bunlar Yunanistan'ın tutumu
konusunda onlara yeterli
olmuştur.
PORTRE DİMİTRİOS NEZERtTİS
LEYLATAVŞANOGLU^A/ı, nefretlibirilişkiyaşadığımız Yunanistan'ın dörtyılayakın birsüredirAnkaraBüyükelçiliği'ni yapanDimitrios
Nezeritis ülkesine dönüyor. Nezeritis, Ankara ve Atina arasındapatlak veren pek çok kriz, özellikle de Kardak krizinin atlatılmasında başanh rol
oynamış bir diplomat iki komşunun yaşadığı bu zor ilişkUerin, ikiliyatınmlar ve ticaretin ciddi biçimde arttınlması ile aşüabüeceği, ortada ciddi
birpara olduğundahiçkimsenin bu kazancıbozmagibibir delilikyapmayacağıgörüşünüsavunuyor. BüyükelçiNezeritis'leAtina'yadönüşüne
yakın bu görüsnteyiyaptık.
Nezeritis, özellikle Kardak krizi
sonrası Ankara 'nın, Ege
Denizi'nde gri bölgeler
olduğu görüşünü ortaya
atmasının ikili sorunlan çokfazla
ağırlaştırdığını söylüyor, sonra da
ekliyordu: *'İlişkilere yardımcı
olunması isteniyorsa birtakım
engellerin ortadan kaldınlması
gerekiyor. Yani daha açık
söylemek gerekirsegri bölgelere
ışık tutulmalıdır."
Yunanistan DışişleriBakanhğı 'nda 1966'da çalışmaya başladı. 1967'de
Hindistan 'da, 1970 'te Kıbns 'ta, 1974 'te NATO ile Varşova Paktı ülkeleri
arasındaki Karşılıklı ve Dengeli Kuvvet tndirimi Görüşmeleri 'nde
temsilci olarak Viyana'da,1976 'da Lizbon, 1980 'de Atina 'da Dışişleri
Bakanhğı Kıbns Daire Başkanlığı, 1984 'te BMDaimi Temsilci
Yardımcılığı, hemen ardından Tunus Büyükelçiliği, bir süre merkez
görevi, 1992-95 arası BMDaimi Temsilciliği, 1995-99 arası Ankara
Büyükelçiliği görevlerinde bulundu. Yeni görevi ise Atina 'da Dışişleri
Bakanhğı ikili ve Çok Taraflı îlişkiler Daire Başkanlığı.
Siz dörtyılayakın Yunanistan 'ın AnkaraBüyükelçiliği 'niyap-
tmız- Bu süre içinde ikili ilişkileri neyönde değerlendiriyorsu-
nuz?
- Ankara'ya ilk geldiğimde basm mensuplan bana, ne yapma-
yı hedeflediğimi sorduklan zaman, '"Ankara'daki görevim bitti-
ğuıde ikili Uişkilerin daha iyileştirilmiş olmasını dilivorum" demiş-
tim. Ama ne yazık kı böyle olmadı. Buna karşın son bir buçuk yıl
içinde de neyse kı ıkı ülke arasında önemli bir kriz de patlak ver-
medi. Ama bugün Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlar gel-
diğim zamankine kıyasla daha büyük ve sayıca daha fazlalaştı.
Bunlar neler?
- İki ülke arasındaki en önemli aynlık 1996'da patlak veren
Kardak kriziyle ortaya çıktı. Bunun ardından Ege'de, kime ait ol-
duğu belli olmadığı söylenen adalarla ilgili gri bölgeler sorunu
gelişti.
Bunlar, ikili ilişkileri radikal biçimde kötüye götürdü. Size şun-
lan çok net ve açık olarak ifade etmem gerekir:
Daha önce iki ülke arasındaki sorunlann daha genel boyutları
vardı. Örneğin Yunanistan'ın karasulannı \2 mile çıkanp çıkar-
mayacağı... Yunanistan bu konuda, "Biz istediğiınizzaman kara-
sulannı 12mikçıkannz" derken Türkiye, "Hayır, bunuyapamaz-
sıruz. Yaparsanız bu bizinı için 'casus belli' (sa\aş nedeni) olarak
kabul edinr" görüşünü savunuyordu. Bu tabii çok önemli bir ay-
nlıktı, ama henüz hayata geçirilmeyen bir hakkın kullanımıyla il-
gili yapılan bir meydan okumayı yansıtıyordu. Ay-
nı şeyi kita sahanlığı için söyleyebiliriz. Ege'deki
adalann kendilerine ait kıta sahanlıklan olup olma-
dığı, Türkiye ile Yunanistan arasında bildiğiniz gi-
bi önemli bir sorun. Bu sorunun da uzun vadede çö-
zülmesi gerektiğini hepimiz biliyoruz. Bir sorun da
Yunanistan hava sahasınm 10 mil olup olmayacağıy-
dı. Türk uçaklan Yunanistan'ın 6 millik karasulany-
la 10 millik hava sahası arasındaki alanda uçtuklan
zaman Yunanistan, "Bunu yapamazsmız" dediğin-
de. Türk tarafi, "Biz bunu kabul etmiyoruz" diyor.
Bunlar tabii ki önemli sorunlar, ama ilk kez Tür-
kiye'nin gri bölgeleri ortaya atmasıyla Yunanistan,
kendı sınırlan olarak kabul ettıği bölgelerle ilgili bir
meydan okumayla karşı karşıya kaldı. Bu meydan
okuma bizim tarafımızdan daha da hoş olmayan bir
durum olarak algılandı. Üstelik Türkiye bu görüşle-
rini savunmasına karşın konunun çözülmesi için
uluslararası bir tahkim kuruluna gitmeyi de redde-
diyordu.
Eğer bir taraf bir bölgenin kendi toprağı, kendi
hakkı olduğunda ısrar ediyor, ama bu hakkmın ıs-
patı için de uluslararası hukuka başvurmayı redde-
dıyorsa o zaman çok tatsız bir ortam oluşuyor. Ha,
bir de daha sonra Türkiye'nin, Girit'in bir ucunda
bulunan Gavdos Adası'nm da gri bölge olduğu id-
diası vardı. Türkler şimdi bu konuda gerçekten ko-
nuşmak istemiyorlar. Özellikle de yetkıliler... Ama şu ana kadar
da gri bölgelerle ilgili iddialar resmen geri alınmış değil. Şimdi-
ye kadar hiç kimse Türk tarafından, "Kusura bakmayın,obiryan-
uştı" dendığini duymadı.
Işte, bütün bunlar yüzünden, "Bugün Türkiye ile Yunanistan
arasındaki sorunlar daha büyük ve sayıca daha fazlahşü" diyo-
rum.
Biliyorsunuz, Kardak krizinin başka yansımalan da oldu. Yu-
nanistan. hatırlayacağınız gibi. bu krizin çıkışıyla ilgili olarak AB
içinde çok şıddetli bir tepki gösterdi. Bu da daha önemli sorun-
lara yol açtı. Türkiye, bu konunun hiçbir biçimde Avrupa'nın so-
runu olmadığında ısrar etti. Hatta Türkiye, her fırsatta. Yunanis-
tan'ın. Türkiye'nin AB üyeliği emellerini engellemeye çalıştığı-
nı da söyledi. Bu doğru değil. Ama Türk tarafında her nedense
bu izlenim var.
Türk tarafi, sizce Yunanistan'ın Türkiye'ye sorun çıkardığı-
nagerçekten inamyormu,yoksasuf Yunanistan 'ı suçlamakiçin
mi bu görüşü ortaya atıyor?
- Türk tarafi büyük oîasılıkla Yunanistan'ın, Türkiye'nin AB
üyeliği hedeflerini engellemeye çahştığına içten inanıyor. Bile-
miyorum. Ben, Ankara'daki büyükelçiliğim sürecinde Türk yet-
kililerine hep bunun böyle oknadığını, yanddıklannı, Türkiye'nin
belli bir politikası nedeniyle Yunanistan'ın tepki göstermek zo-
runda kaldığını anlafmaya çalıştım. "Türkiye, Türkiye olduğu
için Avrupa ülkeleri onu reddedivor, görüşü doğru değü" dedim.
Türkiye'nin nüfüsu, büyüklüğü, dini, bizim için hiç önemli de-
ğil. Önemii olan, Türkiye'nin siyasetindeki bazı noktalardır.
AB 'nin Türkiye 'nin tam üyeliğine olan tutumunu biliyoruz,
Türkiye 'nin sorunlan da ortada. Sizce, Türkiye AB 'ye tam üye
olarak bu sorunlarımn üstesinden daha kolaylıkla gelemez mi?
-Ben AB adına konuşma durumunda değilım. Ama size kişı-
sel görüşlerimi anlatayım. Bu görüşü Türkiye'de pek çok kişiden
de duydum. Bana, "AB Ispanya'yı, Portekiz'i, Yunanistan'ı üye-
liğe aldı. Bu ülkelerin hepsi de daha diktatöriükten yeni çıkmışlar-
dı. Onlar üyeiiğe ahımor da Türkiye neden alınmıvor? Ustelik bu
ülkeler AB üyeliği süreçlerinde bu sorunlannın üstesinden geidi-
ler" dediler.
Türkiye'nin hedefleri ve emelleri konusunda kesinlikle yorum
yapmam. Bu görüşlere karşı verdiğim yanıt hep şu oldu:
"Portekiz de, tspanya da, Yunanistan da AB üyeliğinden önce
totaUter bir ülkeden demokralik bir ülkeolmav a geçmişlendi. Hat-
ta hatırlayacaksınız, Portekiz, diktatörtük sona erdikten sonra çok
asın sola itilmişti. NATO'da kalıp kalmayacağı bile tartışıüyordu.
Ama Portekiz bunun üstesinden geldi. İspanya derseniz, dikta-
töriüğü bitirmişti. kralın geri dönmesinden sonra bir grup subay
darbe yapmava kalkışblar. O da başansızhkla sonuçlandı. Bu ül-
kelerde şimdi demokrasi bütün ilkeieriyle mgulanıyor. Yunanis-
tan'da diktatorya İspanya ve Portekiz'den daha kısa siirdü. Dar-
beciler hapse atıldı. AB üyeliğinden önce de demokrasi süreci ta-
mamlanmıştı. Bu, aynı zamanda Kopenhang kriterlerinin koşu-
ludur. AB üyeliğinden önce bu kriterlere tam olarak uyulması e-
sas koşuldur. Bu kritcrter sadece Türkiye için konmadı ki. Bütün
aday ülkeler bu kriterlere uymak zorundalar."
Bu konuda Macaristan ve Romanya'dan size örnek vermek is-
tıyorum. Romanya'da büyük bır Macar azınlık her zaman sorun-
du. Derken, Macaristan ve Romanya. bu azınlığın durumu konu-
sunda karşıiıklı anlaşmaya vardılar. Benzer bir anlaşma, yine
önemli bir Macar azınlığın bulunduğu Slovakya ile Macaristan
arasında oldu. Macaristan, tam üyelik başvurusundan önce bu so-
runu halletmesı gerektiğınin bilincindeydi.
Özetlemek gerekirse, aday olmak isteyen bir ülke önce kendi
sorunlannı Kopenhag kriterlerine uygun olarak çözmek zorun-
dadır, ondan sonra tam üyeiiğe başvurabilir. Bakın. ekonomik so-
runlar daha kolay çözülebilir sorunlar. Hiçbir ülke, kendi ekono-
mik sorunlannı tam olarak halledip de daha sonra AB üyeliğine
alınmış değil. Ama bugün Maastrich kriterleri olduğu için durum
eskisinden daha farklı. Yunanistan AB üyesi olduğunda. ekono-
mik durumu öbür üvelerinkinin çok çok gerisindeydi. Hatta Por-
tekiz ve İspanya da aynı durumdaydılar. Ekonominız gelişmiş
AB üyesi ülkelerinkıyle aynı düzeyde olacak, diye hiçbir koşul
yoktu. Bugün bile AB ülkelerinin Euro'ya geçmiş olmalanna kar-
şın, pek çoğunun ödemeler dengesi açığı Maastricht kriterlenne
uymuyor. Bunlarla yaşayabiliriz. Ekonomik rakamlarla baş etmek,
öbür kriterlere uymaktan daha kolay. Bütün bunlarda gizlilik yok.
Bu göriişler. Türkiye'nin üyeliğini ısteyenler tarafından bile te-
laflFuz edildi. AB üyesi olmak isteyen bir iilkeye vanlış bir imaj
vermek en kolay iş. "Herkes bundafikirbiriiği halinde. Si/Jn hiç-
bir sorununuz yok. Onun için de ne zaman isterseniz bize katabn"
demek de en kolay iş.
Eğer dostsanız eleştirmelisiniz, her şeyi açıkça söylemelisiniz.
Yunancada çok güzel bir atasözü vardır. "Tann hangi kulunu da-
ha çok severse hayatı ona zorlaşünr" denir.
Apo sorunu bölgemizin bugünlerdeki en önemli sorunu gibi
görünüyor. Birkaçgün önceDışişleriBakanıntz Theodoros Pan-
galos, "PKK Avrupa nın sorunudur " derken Savunma Bakanı
Akis Çohacopulos ise "PKKsadece Türkiye'nin sorunudur"gö-
rüşünü dile getirdi. Siz bu konuda ne söyleyeceksiniz?
- Bu sözlen tabii ki yorumlayamam. Ama sanıyorum heriki ba-
kanın da ne demek istediklerini anlayabiliyorum. "PKK Türki-
ye'nin sorunudur" derken Saym Bakan, PKK faaliyetlennin Tür-
kiye içinde olması nedeniyle "Bu Türkiye'nin sorunudur" demiş-
tir. Öbüryanda, "PKKAvrupa'nın sorunudur" görüşü var. Bu da
bazı Avmpa ülkelerinin, kimilerinin kuvvetle, kimilerinin de da-
ha az kuvvetle PKK'yı desteklemelerinden kaynaklanmaktadır.
Hatırlayacaksınız, Ocalan Roma'dayken Almanya, ülkesinde Öca-
lan sorununu istemediğini beyan etmişti. tşte bütün bunlardan Bay
Pangalos. "PKK Avrupa'nın sorunudur" demiştir.
Birde Kıbns RumkesiminegönderilecekSSOOfüzelerininar-
tık Kıbns'agönderilmeyecekleri, bufûzelerin Girit'eyerieştiri-
lecekleribildirildl Füzelergerçekten Girit'eyerieştirilecek mi?
- Böyle olacağını duydum. Basında da bunu
okudum. Bizim büyükelçiliğe Yunanistan'ın gü-
venhğiyle ilgili konular yansımaz. Bu arada şunu
belirtmeliyim ki Atina'da Yunan hükümeti sözcü-
sü Bay Repas. fûzelerin Girit'e gönderilecekleri-
ni açıkladı. Hükümetimizin sözcüsü bunu açıkla-
dığına göre fiizeler Girit'e gidecektir.
S-300 'ler krizi Kıbns sorununu sizce aaştl ft-
küedi?
- S-300'lerin Kıbns'a yerleştirilecekleri habe-
ri bazı ülkeler tarafından, Kıbns sorununun tümü
S-300 füzelerine bağlıymış izlenimi verilmek için
kullanıldı. Üstelik Kıbns sorununa bulunmak is-
tenen çözüm yollan S-300 füzeleri konusu karşı-
sında tıkandı, kaldı. Bazı büyük ülkeler konuyla
ilgili kaygılannı açıkça dile getirdiler. Bu bir sır
değil. Kİmileri de S-300'lenn, Kıbns sorununa çö-
züm bulmak için yapılacak görüşmelerde sorun-
lar yaratacağı görüşünü dile getirdiler. Bu da bir
sır değil. Öyle bir noktaya gelindi ki Kıbns soru-
nu yolundan saptınldı. Bütün bunlann sonucun-
da da Kıbns hükümeti (Kıbns Rum Yönetimi) fü-
zeleri almama karan verdi. Kıbns sorununa çö-
züm bujunmasmı istiyoruz. Sorunun bu noktaya
gelmesinin de hiç kimsenin çıkanna hizmet etme-
diğını biliyoruz. Bir çıkışyolu için gerçek olanak-
lar bulunduğunun da farkındayız. Üstelik bu çıkjş yollan hiç kim-
seye zarar da vermeyecektir. Onca zaman Kıbns sorununun çö-
zümü için onca çaba harcanmıştı. Bütün bu çabalann S-300'leT
yüzünden havaya uçması saçma geliyordu. Şimdi engel ortadan
kalktı. S-300'ler adaya gitmeyecek. Yalnız şu da bir gerçek ki kü-
çük bir kara parçasının üzerinde inanılmaz miktarda silah yığı-
nağı yapılmış durumdadır. Hiç kimse bugün silaha bu kadar pa-
ra yatırmak istemez, hele bu silahlar sıpariş edildikten birkaç yıl
sonra teslim edilecekler ve daha yerlerine yerleştirilmeden eski
teknoloji haline geleceklerse... Hiç kimse, ancak silaha gereksi-
nimi olduğunu gerçekten duymadığı sürece bu kadar para harca-
maz. Kıbns"taki bu duruma bir çıkış yolu var. Yakın bir gelecek-
te adada sılahlarda bir azalma yapılacağını umuyoruz. Kıbns'm
askerden ve silahtan anndınlmış bir bölge haline gelmesi öneri-
sinin gerçekten cıddiye ahnmasmı umuyoruz. Bu silahlanma hiç
kimsenin çıkanna hizmet etmez. Belki sadece silah tüccarlannın
çıkanna hizmet eder. Yani, adanın tümüyle askerden ve silahtan
anndınlması en iyi çözüm yolu olacaktır. Aynı zamanda da ada
halklannda güvenin yerleştirilmesi için de en iyi yoldur.
Ama burada başka bir nokta var. Kıbns 'ta Ingiliz askeri iisle-
ri de bulunuyor. Ada tümüyle askerden anndırılırsa o üsler ne
olacak?
- Çok hukuksal dilde konuşmak gerekirse o üsler Kıbns Cum-
huriyeti'nin bırparçası değildir. Üsler egemen Ingiliz topraklan-
dır. Dolayısıyla da askerden anndırma formülü kapsamında tu-
tulmalan da söz konusu değildir.
DUYÜRU
TMMOB İÇ MİMARLAR ODASI
MARMARA BÖLGESİ ŞUBESİ
TMMOB Iç MimarlarOdası Marmara Bölgesi
Şubesi 4. Olağan Genel Kurulu 19 Maıt 1999
tarihinde saat 10.00"da Acıbadem Marmara
Üniversitesi Konferans Salonu'nda yapılacaktır.
Çoğunluk sağlanamadığı takdirde yine aynı adreste
20 Mart 1999 tarihinde saat 10.00'da
çoğunluk aranmaksızın aşağıda belirtilen gündeme
göre yapılacaktır.
Tüm üyelere duyurulur.
Gündem:
1- 20 Mart günii sabahı
1. Başkanlık divanı seçimi,
2. Saygı duruşu,
3. 3. Donem yönetım kurulu ve denetim kurulu
raporlannın sunulması. yönetim
kurulunun aklanması
4. Yeni dönem çalışma raporu için öneriler
5. Dilek ve temenniler
6. Adaylann belirlenmesi ve ilanı
2- 20 Mart günü öğleden sonra
Seçimler.
Haseki, 12.2.1999
Hoş geldin
ECE
Dünya seninle daha güzel!
Arkadaşlanmız
F. Serpil Ünay ve Yılmaz Ünay'ı kutlanz.
Cumhuriyet Çalışanlan
EBRU
FUSIN ARIKAN'm Bahariye'deki
atölyesindegeleneksel "Ebru
0 216 338 28 34
0216414 1755
Bir yazanmız için kiralık
Tel: 25142 44/251
"derslerL
ev anyoruz
57 54
KESKİN ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1996 135
Da\acı: MehmetEnn, MustafaEnn- E>örtyol Kavşağı Lale
Petrol/Çelebi
Dahili davalılar' 1- Mehmet Altıner- Alıcıyenivapan kövü-
Çelebt'Kjnkkale 2- Eiıf Sadı (Aygor)- Alıcıyenivapan köyü-
ÇelebıKınkkale 3- Ramazan Sadi-Kara>akup kövü-Çelebi-
Kınkkaîe Dava: Tapu iptaiı ve tescıl (Karahacılı köyü 182 par-
sel sayılı) Dava tarihı: 06.08.1996
Mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılamasmda
verilen ara karan gereğince;
Vukanda adreslen yazılı dahili davalılara, dava dılekçesi
usulüne uygun yukarıda vazılı adreslenne çıkanlmış, bîla teb-
lığ dönmüştür. Zabıta araştırmalannda da adreslen tespıt edı-
leraeyen dahili davalılara dava dilekçesuıin ilanen teblığıne
karar verildiğinden;
Işbu ılanm vayın tarihinden itibaren 15 gûn dava dilekçe-
sıni almış ve bugünü müteakıben 8. gün tebliğ edılmış savıla-
ca|ı, Teblıgat Kanunu'nun 28. maddesi ve devamı maddelerı
gereğince üan olunur 08 02.1999
Basm 5430
9 aylık, aşılı, erkek sarman kedicik sıcak ve
sevgi dolu bir j-uva anyor...
Tel: 0212-534 83 97
METİN1ŞIKÇALAN '
VEFAT
Merhum Hâkım Ahmet Ülgen ve merhume
Şenfe Fethiye Ülgen'in oflu, sevgili kardeşim
MURATULGEIVvefat etmiştır. Üzüntüm nıhayetsizdir. Cenazesı 14 Şubat 1999 Pazargünü ögle
namazını müteakip Teşvikıye Camifnden kaldınlarak Zincirlikuyu Mezarlığı'na
defnedılecektır. Allah'ınrahmeti,Hazreti Peygamber'ın şefaati üzerinde olsun.
Çelenk göndenlmemesi. "Fatıha-i Şerıfe " ile merhumun ruhunun taziz edilmesi rica olunur.
Prof. Dr. HÜSEYİN ÜLGEN
Çengelköy Ata-2'de
KİRALIK
TRİPLEX
250 Milyon
(0 216)346 0721
TÜRKKALPVAKFI
Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx) 10 Hat
Istanbul Kültür Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. ÖNDER ÖZTUNALJ
HASAN ŞEVKİ ve EMRE CAN
KARAYEL
Kardeşlerin
"GENÇ YETENEKLER PfYANO RESJTAÜ"ne
onur vermenizı saygı ile diler.
19 Şubat 1999, Cuma 20.30
Yer: Kültür Koleji Eğıtım Vakfı (KEV) Salonu 9-10. Kısım
Afköy/ISTANBUL