23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ŞUBAT1999 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Saat îstanbul'u Essen geçiyordu Sevgilim,Camdan dışan baktım. Kar yağıyordu ve ağaçlar başlan duvaklı gelınler gibi süzüm siizüm süzülmekteydiler. Toplantıdaydık, Türkiye Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen, sozlerine başlamıştı. AJmanya'daki okullarda verilen Islamiyet dersinin belli koşullan yerine getirmesi gerektiğini anlatıyordu. Kar yağışı sürdü. Yabancı ve yalancı bir duygu duyumsadım içimde. Düşünceler çekirge süriisü gibi beynime üşüştü. Acaba ilgili eyalet bakanlığı, Müslümanlann geldikleri ülkeler ve Almanya'daki Müslümanlann temsilcilerinden oluşan bir kurul oloştursa sorun çözümienebilir miydi? Faruk Şen, "Böyle bir kurulun üyeieri arasuıda denge sağtaıubilirse, neden otmasuT dedi. Kar yağıyordu. Yollar, uzaktan bakıldıgında pamuk tarlasına dönüşmüştü. Içimdeki *ben"i hıçkınk tuttu. Annemi özledim birden. Sevgilimi de... Eski sokak lambalannı, kömür sobasının çıtırtısını. "teJ dotap"ı. ilk kez kendi evimdekı telefondan "ato" dediğım "an"! özledim. Din dersleri ve lslam tartışmalan toplumsal banşı olumsuz etkiliyormuş. "Gmkli önlemkrin abnması için zaman yetersizliği yok ki" dedi Faruk Şen. "Istam dersi Airnan okuüannda dördüneü sımfta başlasın, aln yıl okutulsun" dıye de ekledi. Hem de ders Almanca olmalıymış. Nedense, babamla gittigim bayram namazlannı anımsadım. Gün ağarmadan evden çıkardık, camide yer kapmak amacıyla. Oldum olası sevemedim bayramlan. Babamı özledim. Almanya'nın batısında, Ren-Herne Kanalı ile Ruhr Irmağı arasında yer alan kentın Beriin Meydanı'nda kadınlar, erkekler köpeklerini gezdiriyordu, sabah onlan izledim. Başkalanna zarar vermemesi için ağzına kafes ESSEN ÜSTÜN AKMEN geçirilmiş şımank bir kurt köpeği, kendi dilediğince, özgürce koşabilmek için tasmasına boynuyla asılıyor, sahibi ise köpekle birlikte koşmamış olmak için, bir elinde tasmarun ucu, arkaya doğru kaykılıyordu. Köpek aniden durdu. gördüğü ilk ağaca siydi. Bu durumda dengesini yitiren kadın, kıç üstü yere orurmaz mı! Köpeğüı güldüğünü uzaktan sezdim. On beş on aJtı sinemanın gösterim yaptığı "ate"deki salonlardan birinde "Aiıne & Jaguar" adlı. nazizm döneminde, biri Yahudi diğeri Alman, iki sevici kadının öyküsûnü konu alan. Maı Farberböck'ün filmi oynuyordu. Dün akşam gittiğimiz Bochum yakınlanndaki 'Taksün" adlı beş bin kişilik, Türkler tarafından işletilen ve müşterisi çoğunlukla Türk olan diskoteğin "Taverna" bölümünde. şişman bir kadının, karşısında dans ettiği sanşın genç kızın çıplak omuzlaruu okşamasını izlemiştim. Gene böyle kar yağıyordu. Faruk Şen, "Almanya'daki Müslüman topiuluğun karşılaşnğı birçok sorun. gfivenceden yoksun hukuksaJ toplum tüzüğüyle yakından ilintilidir" dedi. Diskotegin "miUT bir "görüş''e "sahip" olduğu anlaşılan, iki kulağı ikişer küpeli koruma görevlisinin, hergirenin üstünü ararken, yanındaki arkadaşını, "dinime, imanıma" sözcükleriyle bir konuda inandırmaya çalıştığına tanık olmuştum. Altendorfer Caddesi üzerindeki "Colesseum" da Andrew Lloyd Webber'in "Joseph" adlı müzikalinin Ruhr havzasına Broadway havası şınnga efriğini de biliyordum. Hessen eyalet seçimlerini "çifte vatandaşhğa karşı imza" kampanyası ile CDU (Hıristiyan Demokratik Birliği) kazamrken de böyle kar yağıyordu. Zaman akşama yaslandı. Faruk Şen'den, MüsJüman azınlığın Avrupa'da "içerdeki yabancT rolünü üstlenmekte olduğunu da öğreniyoruz. Yanımda Güier Kazmaa var. Kulağıma eğilip, "Pekni" diyor, sonra söruyon "Bu olgu, globalleşmenin etkisiyle ber geçen gün arütıaz rru, sosyaJ dışlanma da >-aygınlaşırken yeni biçimler ortava çıkmaz mı?" Bılmıyorum. Bilmek de istemiyorum, bu nedenle yanıt da vermiyorum. Saatime bakıyorum, saat tstanbul'u Essen geçiyor. lçimdeki sevda tabutunu cilalama işme koyuluyorum. Kar yağışı duruyor ve ben sanki yok oluyorum... Paris karlar altında PARIS MİŞEL PERLMAN Lapa lapa yagıyor kar Paris'ın üstüne... Kış mevsiminin şu günlerinde böylesi koşullan ruhaf karşılamak elbette ki imkânsız. Geçen haftalarda genelde yağışlar pek de sert sayılamazdı şüphesiz. Lakin çocuklann dünyasında yine ara sıra yagıp sonradan kendisini yitirmedi değil. Ancak kısa aralarla gidip gelen ve adeta beyaz çiçeklere benzeyen kar parçacıklannın herkesi tatmin etmediğini de vurgulamak gerek. Beyaz kar örtüsü üstüne uzanarak yatmış kişilerin durumunu paylaşmak pek de doğru olmaz. Evsiz barksız kişileri banndırmak artık burada olağan. Ancak kimi kişiler şu garibanlan iyice irdelemeye koyuldu. Bir başka deyişle, problemi incelemeye başlayanlar, yaşamlannı metroda, sokaklarda, parklarda geçiren zavailılann çeşitli gruplar oluşturduklanna dikkat çekiyor. îşte, şimtü, bizim semtte, * yani Montmartre Mahallesi'nde yağmuii,.. kar, soguk demeden, diğer aylardan kaynaldanan yöntemini gık demeden sürdürüyor o adam. Evet, bizim tatlı, mütebessim, hatta gururlu Kartopu, hastalık durumu dışında, her zaman kaldınmda işgal ettiği köşesinde, dünya işlerini yönetiyormuşçasına hayatını sürdürmekte. "Kartopu" da kimmiş diyebilmek isterdiniz belki de. Açın kulaklannızı ve dinleyin. Bu sıfat verilmiş, yıllar önce, gençliğinde, kara Afnka'dan Fransa'ya ayak bastığında. Senegal'dan olduğu söylenirse de fazla kurcalamaya gerek yok. Şöyle bir durup derin bir nefes alalım. Uzun lafın kısası, bizim mahallede pazar günleri faaliyet gösteren "Kartopu" erkenden de yerleşmez kaldmmdakı yenne.Bu yenn de nerede olduğunu bilmeniz gerekir görüşündeyiz. Başında beresi hiç eksik olmaz. Öyle ya, şimdi hastalanmanın sırası mı? Caulaincourt ile Custino sokaklannın birleştiği noktada mevzilenir. Yere çöker, gazetedeki bulmacalan çözmeye özen gösterir ve de gözünün ucuyla duruma göre az veya çok bırakılan paracıklann tutannı hesaplamaya çalışır. Kartopu herkesin içtenlikli dostudur aynca. Bunun karşılığinı da maddi olarâk cebine indirmiş olur. Bizim dostun giyimı ve kuşamı da "cuk" oturmuş durumda. Adam, aynca sağlam bünyeli, ha! Hoş, Kartopu'nu sevmeyenler yok değildir. Fakat, gerçekten, kendisiyle karşılaştığınızda "saygın biri" diye bakacaksınız ona. Bildim, bilmedim demeyin. Anlaşılan, bizim "Kartopu" işlerini gayet ıyi yönetmeyi biliyor. Giyinmeyi de! Günlerden bir gün, baktım, bizimki görkemli bir tutumla binmez mi 80'numaralı otobüse... Dikkatle ! 'balünasara. mahallenin burjuvalanudân bhi sanacaktınt. Otobüs hareket etti, Lamarck-Caulaincourt otobüs durağında yolcu aldı. Peşinden, Saules sokagı, Toulouse Lautrec. Saymakla bitmez... Custine sokağını arkamızda bırakmıştık. Sırası gelmişken, unutmadan, Maurice UtriHo'nun, bizim Custine sokağının bir yağlı boya tablosunu da anımsatalım. Hanımlar, beyler. bir kulak verin Montmartre semtine. Çünkü orada atmaktadır Paris'in kalbi... Rio Karnavalı 'nda milyonlar eğleniyor Jfty ^ o s buyukşenlik- lerinden biri olan Rio Karnavah, KraJ Momo'nun kentin sinıgesel anahtanru vali- nin elüıden alması> la cuma giinü resmen başladı. Kral Momo ve kraliçeleri 4 gün- lük Rio Kamavalı'na başkanlık edhorlar. Bre/iha'run Rio de Janeiro kenrinde her yıl düzenlenen festivale 2 mil>wı Brezihalıvla 150 bin turist kabbyor. Yıl boyunca bazuiıkyapan samba okullan karnmalda gösteri >apıjor. Bugıin ve pazartesi günü yaklaşık'90 bin dansçı samba yapacak. (Fotoğraf: REUTERS) bugün 14 Şubat MOSKOVA HAKAN AKSAY Bugün 14 Şubat. Bugün size bir şeyler söylemek geliyor içimden. Büiyorum, en sevmediğiniz huyum; duymak istediğiniz sözleri, duymak istediğiniz zamanlarda ve duymak istediğiniz gibi söylemiyor olmam. Beni, bizmetinize sunmakta cimri davrandıgım o sözleri telaffuz etmeye zorladığımz zaman fbunu kumarbazlara özgü bir heyecanla yaptıgınızı herhalde siz de bilirsiniz) yüzüme taktığım suskun ve alaycı maskeden aslında pek boşlanmadığınızı, bana gülücükle karşılık vermenizin sizi bir kez daha suçüstü yakalamamdan kaynakJandıgını karşılıklı olarak 'fark etmemeye' alıştık artık. Tanıştıgımızda çok hoşlandıgınızı söylediğiniz açık sözlü üslubumun, sonraki aşamalarda ayagınıza dolandığuıı ve o bir türlü doymayacağını sandığım alaca karanlık romantizminiz karşısında 250 mumluk çıplak bir ampul sevimsizliğinde her şeyi berbat ettiğini yüzüme vurmakta, beni hayran bırakan sabnnız ölçüsünde geciktiğiniz için size teşekkürborçluyum. Bugün, 14 Şubat'ta sıranın artık bana geldiğini düşünerek bırkaç dakikanızı almak istiyorum. (Daha şimdiden pür dikkat kesildiğinizi hissetmekten duydugum memnuniyeti gizlemem gerektiğini de anlamıyor değilim.) Aslında ben her zaman size. sizin sandığınızdan çok daha fazla bağlıydım. Bu bağ, bana sizsiz ne kadar güçsüz olduğumu hatırlattığı için komplekslerimi körükledi durdu. Onu gizlemek için size karşı kaygısızmışım gibi yapmaya gayret ettim hep. (Bütün güçlü görüntüler güçsüzlükleri örtmek için kullanılır. bilirsiniz.) Sizi her gördüğümde heyecanlandım. Sizin sayenizde kazandığım tecrübeyi, bu heyecanı içime gömmek için kullandım. Sakin dış görünüşümün aksine, içimde hep bu heyecanla uğraştım; onu büyütüp coşturmak için size yaklaşmaya, ilginizi çekmeye, sıradanlığımı kolayca anlamamanız için çekinerek iltifatlar etmeye, hatta karşınızda kıpır kıpır oynaşan zaafimı gizlemek amacıyla sizle sonsuz bir cüretle a!ay etmeye, en iyi müdafaanın saldın olduğu kanısından hareketle ve masaya sürdüğüm bütün sermayeyi kaybetme riskiyle sizi aşağılamaya giriştim. Her karşılaşmamjzın bir müeadele olduğunu unutmadım. Her gülümsemenizde, her kızanşmızda ve beni -ipleri koparmamaya özen göstererek- her eleştirişinizde, kazanmakta olduğum zaferin heyecanıyla ürperdim. (Zafere yaklaşırken duydugum coşku, daha sonraki bütün coşkulardan güçlü oldu hep; çünkü zafer anını kesin olarak saptamakta ya da muzafferin kim olduğunu belirlemekte sürekJi bir ikircime düşecek kadar düzeyli bir insan olmaktan asla vazgeçmedim). Size soracak sorular bulmak bana büyük keyif verdi. Zamanla bu keyif beni, sizin birbirine benzeyen cevaplannıza kulak vermekten alıkoydu. Daha kötüsü, sizden duyacağımı tahmin ettiğim cevaplan aldığım zaman kendi tecrübeme duydugum güveni, sizin sıradanlığınız karşısında içimde özenle beslediğim bıkkınhkJa birlikte büyüttüm. Ama gözlerinizin gûzelliğinden, onlann güzel olduğunu kendime tekrarlama gücünü bulamayacak kadar etkilendiğim zamanlarda bitkin düştüm. Bu. oldukça seyrek yaşadığım yenilgi anlannı şaşılacak kadar büyük bir ustalıkla saptadmız. Ne aklınızın ne de tecrübenizin yetebileceğı acımasızlıktaki darbeleri, korkunç sezgi gücünüze dayanarak bana indirdiniz. Kendime geldiğimde size karşı. görünüşte aynı ölçüde acımasız, ama aslında yüzeysel ve güiünç savaşiar açtım. Siz ufak tefek sıynklarla bunlan atlattınız. (Sizi en fazla, sizden bıktığım ve sizi bir türlü terk edemediğim zamanlarda incittim). Sizle her sonum. yine sizle yeni bir başlangıcım oldu. Yıllar geçtikçe başlangıçlanmda sonun, doğumJarda ölümün kokusunu hissetmeye alıştım. Ama pek beğendiğim akJımı ve mantığımı. tutkulanmdan ve maceralanmdan daha fazla sevecek kadar akıllı ve mantıklı olmadım hiçbir zaman. Sizin yeterince güçlü bulmadığınız duygulanm, bana en büyük inişleri ve çıkışlan yaşatırken, siz sadece onlan kendi duygulannızla kıyaslayarak küçümsüyordunuz. Sizin duygulannız. benim hatalanmı intiharla cezalandıracak kadar keskindi; ama yine de benimkiler kadar derin değildi. Çünkü ben kendimi, size sorduğum ve cevaplannı tahmin ederek oyaiandığım sorulara hiç de benzemeyen ve bütünüyle cevapsızhğa mahkûm sorulanmJa cezalandırdım. Öldürmeyen, ama yaralamakta zalim bir ustalığa erişen bu soruJar, benim size karşı ölümsüz sevgimi gösterdi hep. Sizi aldatırken ben bu bıçaklardan sıynlmaya Çalışıyordum. Ve her seferinde kan revan içinde sizden nefret ederek konînmâyîPf karar veriyordum. Başaramadığunı ve" sizi bugün her zamankinden daha şefkatli bir aşkla sevdiğimi bir başka gün iriraf edemeyebilirim. Ama bugün pazar yazısıyla Sevgililer Günü aynı tarihe rastladı: söylediklerimin bir gün mutlaka aleyhimde kullanılacagını ve bir kez indirilen kalkanın bir daha kolay kolay aynı güçle darbeleri karşılamayacağını bilmeme karşın bugün bunlan yazmaya cüret edebiliyorum. Egebank'ta M E g e b a n k ; 7 1 y ı l l ı k t e c r ü b e s i y l e 7 1 b ü y ü k ş u b e s i n d e , y e n i l e n m i ş g ü ç l ü k a d r o s u v e 4 3 t r i l y o n l u
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle