15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ŞUBAT 1999 PERŞEMBE CUMHURİYtT SAYFA HABERLER Dış piyasaya güven için IMF'nin koşullarınm kabul ettirilmesi tepkiyle karşılandı İşçi ödüne ortak olcluANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Eko- nomik ve Sosyal Konsey"in 1.5 yıl aradan sonra yaptıgı toplantıda dış piyasalara gü- ven vermek ıçin ağırlıkh olarak Uluslara- rası Para Fonu'nun (IMF) istemlerinde uzlaşılmasına, toplantıda yer almayan sen- dikalar ile meslek kuruluşlan tepkı gös- terdi. Petrol-lş Genel Başkanı Bayram Yd- dınm, sosyal güvenlikle ilgili tasanlann yaşla sınırlı kalmasına tepki göstererek. "lş güvencesi yasa taslağıyla ügili net bir şey yok. Yalnızca IMF've şirin gözükmenin yolian aranıyor" dedi. Ankara Tıcaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün. IMF'nin birkaç günlük ziyaretlerle polı- tika belirlediğini, hükümetin de üretinn sektörüne somut kaynak öngörmedığinı anımsatarak. "îşçi çıkarmalan ön planda ofacak" uyansında bulundu. Petrol-lş Genel Başkanı Bayram Yıldı- nm, Konsey'de. çalışanlann sorunlannın ele ahnarak çözüm üretilmesi ıçın kamu LJluslararası Para Fonu'nun istemlerinde uzlaşılmasına, toplantıda yer almayan sendikalar ile meslek kuruluşlan tepki gösterdi. Petrol-îş Genel Başkanı Bayram Yıldınm, sosyal güvenlikle ilgili tasanlann yaşla sınırlı kalmasına tepki göstererek "tş güvencesi yasa taslağıyla ilgili net bir şey yok. Yalnızca IMF'ye şirin gözükmenin yolian aranıyor" dedi. çalışanlannm ve sivil toplum örgütlennin de katıhmı gerektiğini belirterek. "Bune- denle bu konseyden çauşanlar lehine ka- rarçıkması beklenemez" dedi. Yıldınm, sözlerini şöyle sürdürdü: *Özeffikle beili temel başbklar attında- ki kararlara baktığınızda çalışanlaria ilgi- li somut tek bir şey yok. Esas sorun unu- tulmuş. sosyalgüvenİigeyaş sorunugibi ba- kılıyor. İş güvencesi yasa taslağı ile ilgili so- mut bir şey yok. İşsizlik sigortasının tek ba- şına anlam ifade etmeyeceğini. tek başına işsizlik sigortasının zarar getireceğini. iş güvencesi yasası ile birfikte çıkması gerek- tiğmisöyledik. Bu otmazsaotnaz koşuldurf Türk Harb-lş Genel Başkanı tzzet Çe- tin, emek örgütlenmesinin tam olarak sağ- lanamadığı. örgütlenme özgürlüğünü kul- lananlara siyaset edenlerin yaklaşımlan- nın yalnızca oy kaygısıyla yapıldığı bir ülkede işçi ve çalışanlar lehine bir şeyler beklenemeyeceğini söyledi. Çetin. "Çafaşanlarm bu ülkedepariamen- todaki temsilci sayısı bir clin parmakla- nndan az ise bu sonuçlara şaşırmamak gereldr" dedi. Sosyal güvenlik düzenle- mesi ve diğer konulan taraflann bir ara- ya gelerek değerlendirmesi gerektiğine dikkat çeken Çetin, "Sistemde bir sorun varsa bunu taraflar taruşmab. Herhangi bir konuda yasal düzenJeme yapılacaksa ondan etkilenecek kesimlerin görüşleri ahndıktan sonra buna karar verihneli" di- ye konuştu. DlSK'e bağlı Genel-!ş Sendikası Ge- nel Başkanı Ismail Hakkı ÖnaL ESK'den çıkan sonuçlann kendilerinı bağlamadığı- nı belirterek, "DİSK Genel Başkanı Rıd- van Budak başkan olarakdeğjlBudakola- rak kaülrruştır. O nedenle DÎSK'in karar organlannı bağlamaz" diye konuştu. Önal. ESK'nın dıkta edıcı değil, demokratik ka- rar alan konsey olması gerektiğini vurgu- ladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Sehi, ESK'nin "ne konsey olma özelligi- ne sahip, ne de akbğı kararlann inandın- cıoJduğunıT savundu. Konseyin çalışma- lannm yasal düzenlemeyle güven altına alınmamasmı eleştiren Selvi. "Böyfeolun- ca, siyasi iktidar istediği zaman konseyin toplanıp toplanmavacağına karar verebi- liyor" dedi. ATO Başkanı Sinan Aygün, IMF'nin mali kaynakla sonuçlanmayan ziyaretini eleşurirken, "EMFefinitaşmalanakoysun. baksuı Türkiye'nin dunımu iyi mi, kötü mii? Biz elimiri değil. kafamızı taşın altı- na koyduk. Bu işler Türkhe'ye 3 saat ge- ttp, 2 saat sonra dönmekie obnaz" görü- şünü dıle getirdı. Konseyin Exımbank ve Halkbank kre- dilerinin arttınlması gereklıliğini dile ge- tırdığıni anımsatan Aygün, eskiden siya- silerin "cekü", "cakh" konuştuklannı, bu- gün ise bunun yerini dıleklenn aldığını belirtti. IMF güven mesajı verdi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, IMF heyetinin Türki- ye'den aynlmadan önce yaptığı değerlendirmenin "güven" te- meline dayandiğını belirteTek. "En büyük rating kuruluşu IMF. Buradan Türkiye ekonoroisinin güvenilir otduğu mesajının veril- mesi övünükcek bir geKşmedir. Güven büyük bir reytingtir" de- di. Cumhuriyet'in sorulanru ya- nıtlayan Temizel, IMF ziyareti- nin sonuçlannın iç ve dış piya- sada bsa sürede alınacağını söy- ledi. Temizel şu görüşleri savundu: u Adı sanı duyulmamış bir rey- üng kuruluşu,Türkiye ekonomi- si üzerine olumhı ya da olumsuz bir not verdiğinde bu hemen bü- yütülüyor. Olağanûstü önemseni- yor. Bunun üzerineyorumlar ya- pılıyor. Bu peneereden bakıklt- ğında en büyük rating kuruluşu IMF'dir. Bu kuruhış Tûrkiye'ye geliyor. Giiıüerce inceleme > apı- yor. Bir karara vanyor. Diyor ki, Türkiyeekonomisi iyiyokiadır,gü- venüirdir. Başanlıdır. Bu nasıl kü- çümsenir, neden gönnezden ge- linir?" Temizel, IMF'nin seçim son- rasuıda da mali yardım için ze- min hazırladığını belirterek, "Bi- zün stand-by beklentimiz yoktu. Zaten olamaz. Çünkü stand-by acil yardımı gerektiren ekonomi- lere ujgulamr"' diye konuştu. IMF görüşmelerinin sonuçlan- masıyla Ekonomik Sosyal Kon- sey (ESK) toplantısının ayru gün yapılmasınm rastlantı olduğunu söyleyen Temizel, "Konsey'in vturdığı nokta da önemn. Kon- sey'in \apıs gerekli görülürse ye- niden biçimlendirüebilir" dedi. Türkiye ekonomisimn artık olağanûstü dönemleri de karşda- yabilecek duruma geldiğini vur- gulayan Temizel, bunda ekono- miyle ilgili kurumlann ve ekono- mi bürokrasisinin uyumlu çalış- masının da önemli payı olduğu- nu sözlerine ekledi. TISK'ten ücreûere baskıANK.4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Işveren Sendikaları Konfederasyo- nu (TİSK), Ekonomik ve Sos- rekabet gücii poktikasr be- lirlşnmesı gerektiğini \ urgu- larken ıç pıyasadakı durgun- luğun aşılması için tüketici fı- nans kuruluşlanmn gelişti- rilmesini istedi. İç borç yü- künün kamu taşınmazlannın satışıyla kapatılmasını öne- ren TlSK, "ücrederi" hedef seçti. Ücretlerde ve istihdam politıkalarında "esneklik" uygulaması isteyen TtSK, kamu ışçilerinın reel kaybı olmadığını, gerçekleşen de- ğil hedeflenen enflasyonun dikkate alınması gerektiğini savladı. TİSK. Ekonomik ve Sos- yal Konsey toplantısında. 1998 yılına ilışkın venlere göre, mali ve ekonomik ko- şullar nedeniyle sanayide üre- tim azahp emek verimliliği düşerken, ücretlerin dolarba- zında artarak ekonominin re- kabet gücünü zayıflattığmı savladı. u Bu durum. reka- Bunahm kalkınmakta olatı ülkeleri vuracak İSTANBUL (AA) - Dünyayı saran global krizin, 1999 yıhndaen çok kalkınmakta olan ülke ekonomıleriyle ge- çiş ekonomilerini etki- leyeceği bildinldi. Dün- ya Bankası'nca hazırla- nan ve kalkınmakta olan ekonomilerin büyüme performanslannın da de- ğerlendirildiği yılhk ra- porda, yaklaşık 18 aydır sûren global knzin, 1999 yılmda en çok bu ülke ekonomilerinde daral- maya neden olacağı vur- gulandı. Raporda, 1998 yılında kışi başma düşen gelırde azalma yaşanan ve aralannda Brezilya. Endonezya'run da bu- lunduğu kalkınmakta olan ülkelerde. 1999 yı- lında da gerilemenin de- vam edeceği görüşü sa- vunuldu. Söz konusu ül- ke ekonomilerinin 2000 yılında toparlanmaya başlayabileceği ıfade edilen raporda, ancak bu gelişmenin. daha de- rin bir krizin önüne ge- çilebilmesine yönelik politikalann uygulama- ya konması ve kalkın- makta olan ülkelerin fi- nans sektörlerini güç- lendirmesiyle mümkün olabileceği kaydedildi. bet gücünü ve istihdamı ko- rumak için konfederal dü- zeyde çerçeve anlaşmalara geçme>« krizdönenıinde dü- şük ücretpoiitikası izk-me ge- regbti de vTjrgulamaktadır" gorüsünü savunan TİSK, ıs- teklerını şöyle sıraladı: • İşçi çıkarma ile kredi me- kanizmasını ilişkilendirmek ekonominin kurallanna, sos- yal gerçeklere ters düşer. Yan- hş bir uygulama, zor durum- daki işletmelerin tüm çalı- şanlannm İşsiz kalmaana yol açabilir. • Bugüne kadar kamu top- lu ış sözleşmelerinde uygu- lanan tüm işletmelere aynı ücret zammının uygulanma- sı esası terk edılmelı. • Kamu sözteşmelerinde- ki ücret zammında gerçek- leşen enflasyon değiL enflas- yon hedefleri dikkate alın- malı. aynca verimlilik, mut- laka belirieyici kabul ediime- 1L Kamu sözleşmelerinde üc- ret zammı yapıiırken kamu işçileri kesiminde ücret dü- zeyinin yüksek olduğu. reel ücret kay btnın bulunmadığı ve pratikte muüak iş güven- cesinin olduğu hesaba kabi- malı. • 7 kuruluşun ortak öne- rısı doğrultusunda Ekono- mik ve Sosyal Konsey yasa- sı çıkanlmah. Konsey'in gün- demi belirli kurallara göre ve toplumsal kesimlerin ka- tılımıyla saptanmalı. • Konsey'de "toplumsal uzlaşma ve işbirlıği progra- mı" ohıştunılmah. • Finans. kamu kesımi iş- leyişi. tanmsal destekleme ve sosyal güvenlik sistemı reforma tabı tutulmalı. Sos- yal taraflann mutabık kal- dıklan 506 sayılı SSK tasa- nsı yasalaştınlmalı. • Ulusal RekabetGücü po- litikası hı/.Ia oluşturulmalı \e bu politika çerçevesinde ulu- sal ücret politikasırun ana he- defleri veesaslan belirlenme- li. • Yeni vergi yasasında gö- rülen aksaklıklar hızla dü- zeltilmeli. Peşin vergi ve 3 ay- lık bilanço uygulamaları er- telenmeli. çifte vergilendır- meden kaçınılmalı. enflas- yon muhasebesine geçilme- li. • Özelleştirmelere rvme kazandınlmab. • tşletmelerin istihdama ilişkin vergi, fon yükümlülük- leri azaltılmalı. Enerji malı- yetleri ve zorunlu tasarruf gibı yükler reel sektor için azaltılmalı. • tşletmeler üzerindeki me>cut sosyal yükler hafifle- tilirken topluma rekabet gü- cü kaybı, yaünm azalması. işsizlik, gelirkay in şekilleri n- de yansıyacak ila\c sosyal yükler getirilmemeli. Ecevit, IMF ile yapılan görüşmelerin sonuçlanndan hoşnut olduğunu söyledi 4 Somut katkı hayalcilık olıırdu' • Ecevit, partisinin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Umanm bu hafta içinde. belki de bugün Bankalar Yasası çıkacaktır. O zaman da hepimiz vicdan huzuru içinde seçim çalışmalanna katılma olanağı bulacağız" dedi. ANKARA (CumhuriyetBürosu) -Başbakan Bülent Ecevit "IMFöv- gülerde bulunuyor, ama somut kat- kı geliyor mu?"eleştirrlerine, **'So- mut katkı betdemek hayakilik ohıp-- du. Önemli olan, IMF'nin Türki- ye \e Türk ekonomisi, hükümeti- mizin tutumu hakkında dünya fi- nans çevrelerine güven vermesidir. Bu güven bUdirgede en geniş ölçü- de beiirtUmektedir" dedi. "Geci- ken" reformlar çıkanlırsa IMF ve uluslararası finans çevrelerinin Tûrkiye'ye daha çok katkıda bulu- nabıleceğini savunan Ecevit. Eko- nomik ve Sosyal Konsey toplantı- sında da, "tarihimizde ilk kez hü- kümetin icra yetkisini sivil toplum örgütleriyle paylaşmış okluğunu" söyledi. Başbakan Ecevit, partisinin dün- kü grup toplantısında yaptığı ko- nuşmada, Meclis çalişmalannın artık sonuna yaklaşıldığını, seçim ortamına girilmesi nedeniyle mil- lersekillerinın haklı olarak bölge- lenne gıtme gereksinimi duydu- ğvınu anlattı. Bankalar Yasası konusunda diğer gnıplann büyük ölçüde onayını sağ- Yasanın yarannı yalmz hükümetin değiL Türkiye'nin görecegmi söyleyen Başbakan Ecevk, "TBMM'nin katkısıçok """ ' oHemB. Ekonomiyi düzlüğe çıkarmak açısından zorunlu olan buyasanın, bu hafta içinde Meclis'ten çıkarak yürürlüğc gireceğini umanm" dedi. ladıklannı bildıren Ecevit, "Uma- nm bu hafta içinde, belki de bugün BankalarYasasıçıkacakur. Ozaman da hepimiz vicdan huzuru içinde seçim çalışmalanna kablma olana- ğı bulacağız. Bu yasanın yarannı yalnız hükümet değiL Türkiye gö- recek.TBMM'nin katkıs çokönem- B. Ekonomiyi düzlüğe çıkarmak açı- sından zorunlu olan bu vasanın bu hafta içinde Meclis'ten çıkarak y ü- rüriüğe gireceğini umanm'' dedi. Başbakan Ecevit, IMF'nin Türkiye ile ilgili sonuç bildirgesinde 55. ve 56. hükümetlerin yürüttüğü ekono- mik ve mali politikalara büyük gü- ven belirtildiğini anımsattı. Rapor- da Bankalar Yasası'nın çıkanlma- sı, reformlann gerçekleştirilmesı yönünde ıstemlenn de yer aldığına dikkat çeken Ecevit, sözlerini şöy- le sürdürdü: "Türkiye eğer geciken reformla- n karariı bir şekilde harekete geçi- rirse IMF güçlü ve somut biçimde Tûrkiye'ye destek verebilecektir, denildi. Bu üzerinde durulan re- formlann başında, sosyal güvenlik reformu geliyor. Gümrük buiiği ile ilgili bazı uyum yasalannın da çık- ması sağianabilirse [MF ve ulusla- rarası finans çevrelerinin Türki- ye'yıe daha çok katkıda buhınabO- mek için bekiedîkleri koşpUar bü- yük ölçüde, hatta tümüyİe gerçek- leşmiş olacakür.'" Demokratik kafalımcılık Ecevit. Ekonomik ve Sosyal Konsey toplantısı hakkmda da gru- ba bilgi verdi. tlk kez konseyde hükümet temsilcileri ile srvil kesim temsilcilerinin eşit sayıya getiril- diğini vurgulayan Ecevit, böylece demokratik uzlaşmacılığın yanm- da demokratik katılımcılığın da so- mut ömeklerini sergilediklerini bil- dirdi. Ecevit, "Toplantıda demok- rasi açısından krvanç verici bir uz- laşma sağlandı" dedi. Ecevit, anayasanın meslek ör- gütü yöneticilerinin milletvekili seçilmesini engelleyen 82. mad- desiyle ilgili olarak da, "Bubir de- mokrasi ayıbıdır. Dünyamn hiçbir yerindeböyk bir sınıriama okfuğu- nu zannetmiyorum. 12 Eylü) önce- si böyle bir yasak yoktu. Bu degi- şikligi yapmanm seçimlerden son- ra bizim hükümetimize nasip ola- cağuıa inanıyorum" diye konuştu. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Osmanlı'nın Çöküşü Son dönemde "Osmanlı", çok yoğun bir biçimde gündemde. "Kuruluşunun" 700.yılı kutlamalan, ılginç tartışmalan da gündeme getirdı. Siyaset Meydanı'na getirdiği her konuyla, uyku düzenimızı ve kafamızda- ki sorulan attüst eden sevgili Ali Kırca'nın toplantısın- da, bu konuda çok ilginç şeyler dınledim ve izledim. Doğrusunu isterseniz, "Türkiye Cumhuriyeti Os- manlı'nın devamı mıdır, değil midir" sorusunu çok an- lamsız buluyorum. Türkiye Cumhuriyeti, hiç kuşkusuz Osmanlı'nın devamıdır. Bu cumhuriyeti kuran ınsan- lar, gökten zembille inmediler ya... Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı'nın deva- mı olması, Cumhuriyetimizin "bambaşka" bir yapı ve zihniyetle tarih sahnesine çıkmış olması gerçeğini de- ğiştirmez. Çok eskilerde, şeriatçı bir siyasetçiyle televızyonda tartışırken, adamın süreklı olarak, "ecdadımız, ecda- dımız..." diye konuşmasına kızmış ve "Sizin ecdadı- nız olduğu kadar, bizim de ecdadımız bu adamlar. Ar- kalanna neden sığınıyorsunuz?" diye konuşmuştum. Gerçekten kımi "muhteremler"(\) ecdadının hayalı ile yaşamaktan, dünyanın dönmekte olduğunu unutabi- liyorlar. Aslında, Cumhuriyet tarihi konusunda çalışmış olan hocalanmız arasında iki farklı yaklaşım vardı. Enver Ziya Karal hocamız, Cumhuriyetin geçmışıyleolan bi- rebir bağlantısını önemsemez ve "yepyeni" bir baş- langıç olduğunu düşünürdü. Buna karşılık Tank Za- ferTunaya hocamız, Cumhuriyetimizin köklerinı, Os- manlı'nın son dönemlerinde arardı. fye hiç kuşkusuz bulurdu...) Doğrusunu isterseniz ben kendimi Enver Ziya ho- camızdan çok, Tank Zafer hocamıza yakın bulurum. AmaOsmanlı'yı hiçbir biçimde abartmadan ve "ne ol- duğu" konusunda, gerçekçi bir yaklaşımla... Gençliğimızde; Atatürk'e ve Cumhuriyetımıze düş- man olan kimı kalemler, Atatürk'ü küçük düşürücü ve hatta hakaret edıci bir şeyleri dile getirmeye pek ce- saret edemezler, bunun yerıne Osmanlı'yı aDartılmış bir biçimde överek kendilerince mutlu olmaya çaba- larlardı. Şimdi bakıyorum, Atatürk'le ılgılı olarak, insa- nı isyan ettırecek şeyler kaleme alınıyor ve binbir ya- lan dile getinliyor ama, Osmanlı'yı abartılmış bir biçim- de övme alışkanlığından da vazgeçilmış değil. Kimi meslektaşlanmızın yazdıklannı okuduğunuz ve konuştuklannı dinlediğinız zaman, sanki Osmaniı'dan "yüce"ve "büyük" bir şey olmadığı "zehabına" kapı- lıyorsunuz. Adamlar toz kondurmak ıstemiyortar. Ta- mam, bu insanlar bizim "ecdadımız" ama. neden çök- tüler? Bu kadar mükemmel ve kusursuz bir impara- torluk idiyse, neden 1. Dünya Savaşı'nın sonunda ta- rih sahnesinden silinme durumuna geldi? Bunları dinlediğinız zaman; sanki Osmanlı bütün görkemiyle ayakta ıdi ve bir kısım subaylar bu devle- tı ortadan kaldırarak Cumhuriyeti kurdu, ızlenımıni edi- niyorsunuz. Yok böyle bir şey. Osmanlı zaten tarih sahnesinden silinmişti. Ve Osmanlı tanh sahnesinden sılinirken aynı coğrafyada büyük bir önderın lıderlığin- de ulusal kurtuluş mucadelesı veren Osmanlı halkı, Tür- kiye Cumhurıyetı'nı kurmuştu. Tabii bir gazete yazısı çerçevesinde, derınliğıne ço- zümlemeler yapmak mümkün değil. Bu nedenle Os- manlı'nın çöküşünü fazla aynntılı bir biçimde ele ala- mıyorum. Ancak şu kadannı söyleyeyim ki; Avrupa'da aydınlanma sonrasında, bir fırtına gibi esen "ulusçuz luk" (mitliyetçilik) akımı, Osmanlı'nın "çokuluslu'bün- yesını derınden denne sarsmış ve çökuntünün ana nedenlennden biri olmuştur. (Meselenın ekonomik bo- yutunu ve burjuvasını oluşturamayan Osmanlı'nın ka- çınılmaz kadenni tartışma dışı tutuyorum. Zaten bu ko- nuya daha önceleri de defalarca değinmiştım.) Ali Kırca'nın toplantısında ortaya atılan ve (uyanık kalabildiğım sürece) doyurucu bir yanrtını bulamadı- ğım soaı, "Cumhuriyet'in neden 1940'larda Osman- lı'ya karşı tavıraldığı" sorusuydu. Aslında saptayabildiğim kadanyla Cumhuriyet'in hemen sonrasındakı Osmanlı değerlendirmesıyle, 1940'lardaki değerlendirmeler arasında, çok cıddi de- rece farklılıkları yoktur. Zaten olması da beklenemez. Bu konuda, bir "farklılık" olduğunu ilen sürenlerin bi- linçaltlarında yatan şey, Atatürk'e pek dil uzatamadık- lanndan, "nefretlerini" Ismat Paşa'yayönlendiren ya- zariann "abartmalan"d\r. Fakat eleştiri dozu biraz arttıysa, bunu da Cumhu- riyetimizin bir "ulus devlet" olma konusundakı çaba- lan çerçevesinde değeriendirmek gerekir. Gerçekten o "çokuluslu" heterojen yapıdan, bir "ulus yaratmak" ve bu ulusun devletmı kurmak iddıa ve çabasındaki cumhuriyetimizin, geçmişiyle olan bağlannı biraz ih- mal etmesini anlayışla karşılamamız gerektiğini düşü- nüyorum. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 75. yıldönümüyle, Osmanlı'nın bağımsızlığını ilan edışinın 700. ytlının peş peşe gelmesi, hoş bir rastlantı oldu. Her ikısi de kutlanmaya değer. TMMOB Başkam'na ziyaret KESK, miting için destek turunda ANKAR.-V / İZMİR (Cumhuriyet) - Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK). 13 Şubat Cumartesi günü Sıhhiye'de düzenleyecek- leri "Ekonomik ve De- mokratik Haklar Vlitin- gi r 'ne destek sağlamak içm Türk Mühendis ve MımarOdalan Bırliği'ni (TMMOB) ziyaret etti. KESK Başkanı Siyami Erdem, TMMOB Başka-' nı YavuzÖnen'i ziyaretin- de, tüm emek örgütlerinin ortak istemlerekseninde ortak mücadele etmesini istedi. Erdem, kamu emekçilerine ve tüm hal- ka yönelik baskılan cu- martesi günü düzenlene- cek mitingle Türkiye ve dünya kamuoyuna duyu- racaklannı kaydetti. Yavuz Önen de, KESK'in mücadele çizgi- sini ve mitingin zamanla- masını doğru bulduklan- nı söyleyerek "Kamu ke- siminde 70 bin çalışanı- mız var. Bu bir anlamda bizim de mitingimiz. KESK'e sonuna kadar destek vereceğJz" dedi. Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) toplantı- sını da eleştiren Önen, ESK'yi, hükümet politi- kalanna destek sağlamak amacıyla oluşturulmuş platform olarak değerlen- dırerek "Toplumda muha- lif sesler giderek azahyor. Lç büyük konfederasyo- numuz, ESK'de Banka- lar Kanunu'na payanda haline geldi. Çalışanlar aleyhinde sistemle uzlaş- mayı politika haline geti- renlere söyleyeceklerimiz var. Bu açıdan baktığımız- da KESK'in sürdürmek- te olduğu mücadele çizgi- sini dognı buluyonız* di- ye konuştu. Kamu Emekçileri Sen- dikalan Izmir şubeleri yö- neticileri, DSP lzmir il yöneticilerinden. sahte sendıka yasasının geri çe- kilerek özgür ve demok- ratik sendikal yaşamı ice- ren yasamn çıkanlmasını istediler. DSP lzmir il yönetici- leriy le kısa bir süre görü- şen lzmir şubelerinin yö- neticıleri, istemlerini içe- ren bildirilerini yönetici- lere verdiler. lzmir Şubeler Plarfor- mu Dönem Sözcüsü Mev- lüt Ülgen, DSP il binası önünde yaptığı basm açık- lamasında yöneticileri ser- mayeye hizmet etmekle suçladı. Tüm yataş nome ve peşin fiyatına taksitle!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle