15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ŞUBAT 1999 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI R K I Y istanbul Y 13 Sinop PB 14 Adana Edirne Y 14 Kocaelı Y 15 Çanakkale Y 15 Izmir Y î l Manisa Y 16 Aydın Y 19 Denızlı Y 16 Zonguldak PB 13 Antalya Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas PB PB PB PB PB PB PB 18 15 17 10 11 11 5 PB 17 Yurdun batı kesimleri parçah çok bulutlu, Mamiara ve Ege sa- Qslo ğanak yağışlı, ötekı H . . .. yerter parçalı az bu- rieısınKi DIS MERKEZLER PB -7 PB -13 lutlu geçecek. Hava Stockholm PB -3 sıcaklıöı bıraz arta- Londra Y 5 cak Rüzgar güney Amsterdam PB 1 ve doğu yonlerden •ü k . y 3 hafifarasıraortakuv- °r u K s e l 1 £ vette, yurdun batısın- Pans Y 4 da yer yer kuvvetlı Bonn olarak esecek. Münih B -1 K -5 Zürih Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina B K Y K Y Y Y B -1 0 7 -1 6 7 8 21 K -3 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire Sam K Y PB Y PB Y PB A B -1 15 -8 12 14 17 15 21 19 Parça* bulutlu t Çok bulutlu i Yağmurtu SAıkar k Gok gurultulü GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Kuşku yok; Özkök'le llnur Çevik'ı, bu geziye Demi- ret çağırdı. Özkök'ün, yoğunlaşan eleştinlerden Çankaya'yı sı- yırmak için heyete ghiş biçimiyle ılgili açıklamalanna faz- la kulak asmayın. Yakasında "Press" kimliği olanlar ünlü devlet adam- lannın dolaştığı salonlarda elini kolunu sallayarak ge- zebilir mi? Sıkı güvenlik öntemleri, bir gazetecinin Clinton a yak- laşmasına, Blair ile tokalaşmasına olanak verır mi? Ama Türk delegasyonu ıle devlet başkanlarının, baş- bakanların bir arada bulunduğu salona girebilen ve "he- yet üyeiığr kımliğini kanıtlayan bir gazeteci, Clinton'ın da elinı sıkabilir, Blair'in de. Zaten bu nedenledir kı; Özkök'ten başka salonda gezen. el sıkan, kimilerine hal hatr soran başka gaze- teci yok. Örneğin, uluslararası haber ajanslan, CNN, ünlü ga- zeteciler yok! Ortalıkta sadece Ertuğrul görünüyor, lider lider dola- şıyor. Yayımladığı resimleri de -söylendiğine göre- Köşk fotoğrafçısına çektiriyor. Amman'a gidiş, Saray'a giriş, resim çektirme, dö- nüş... Her hızmet Köşk'ten! Bütün bu olaylar Cumhurbaşkanı'nın ve Dışişleri Ba- kanı Cem'in gözleri önünde gerçekleşiyor. Çankaya Köşkü'nde protokole sıkı sıkıyariayeteden ve edilmesinı isteyen Cumhurbaşkanı ise, Amman Sa- rayı'ndaki protokol skandalına ses çıkarmıyor Clinton ve yaşayan üç başkan ile dört kişilik ABD he- yetinden sonra "bizim dörtlü" ekranlara geliyor Kral Hüseyin'in tabutu önünden devleti temsilen De- mirel, dış dünya ile ilişkıleri temsilen Ismail Cem, med- yayı ve herhalde -Demirel'ın onayı ile- halkımızı ve biz- leri temsilen Özkök ve de... güvenlik güçlerini temsilen de Köşk'ün ünlüüü komısen Şükrü Çukurlu geçiyor. Dört kişilik heyetleriyle dunyanın büyük iki devleti: ABD ve Türkiye! Bu gerçek, böylece bir kez daha somut biçimde dün- yaya kanrtlanıyor. Yok birbirinden farklan Devlet acayipleşti. Önce Köşk. Sanki "ulufe dağıtı- yor". Gerekli gereksiz her geziye bir yığın gazeteci götü- rüyor. Geziye çağn gazetelere "bir koşulla" birlikte iletiliyor. Köşk yetkilıleri duyuruyorki; Cumhurbaşkanı, "gezi- lerinde muhabir istemiyor. Yazar ya da üst düzey yö- neticinin katılmasında direnıyor". Gazete, bir muhabir adı verirse kabul edilmiyor. Kimi gazetelerden ıki kişi listeye alınıyor. Ikinci kişi "özel çağnlı" ve yazar. Ama Cumhurbaşkanı'na yazıla- nnda asla ters düşmeyen, eleştirmeyen bir kişi olacak. Yazılannda Demırel'i eleştirenler, bir daha asla Cum- hurbaşkanı'nın uçağına alınmryor, gezilere çağnlmıyor. Demırel'in hemen her gezısınde koltuktutan gazete- ciler.çağnlmamakriskinigözealamadıklan ıçin... "Baş- kanın adamlan" olmayı hak edecek tutum izliyoriar. Amman serüvenine hak kazanabilmesine Özkök'ün son yazılan mı etken oldu? Ya da, Demirel'in "geleceği ıle ılgili planlannda Hür- riyet'in özel biryeh mı var?" Yanrtlar, bir karikatür altı gibi, şimdilik "yazısız!" Demirel böyle de, Ecevit bir başka mı? DSP lideri de öteden beri eleştmye dayanıklı değil. Eleştirilerini beğenmediği gazeteci ıle hemeh görüş- meyi kesiyor. Demokrasiyi sindirmekle övünen Demirel ile Ecevit, eJeştiriye açık olmayan iki siyasetçi. Bu doğalan biliniyor basın çevrelerinde, bilinen ne- denlerle yazılmryor. Ecevit'e son zamanlarda eleştiri oklan yöneltilmiyor. Niçin? Pek çok gazetecinin 24 Şubat'a kadar elleri kelep- çeli. Zira, milletvekili adaylan o gün kesinleşecek. Bir gece ansızın DSP'de tek söz sahibi Ecevit'ten çat telefon ve "kontenjandan adaylık" beklentisi... Bu du- rum, sadece elleri kelepçelemiyor, dudaklara mühür vuruyor Çelebi; işte bizde demokrasi dediğin.. Özefleştirme 'çarptı'istanbul Haber Servisi - Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yöne- tim Kurulu Başkanı Ali Yiğit, v urgu- na dönüşen ve hukuk dışılığı Danış- tay karan ile kesinleşen AKTAŞ, ÇEAŞ örnekleri ortada dururken ye- ni enerjı ihalelerinde ısrar edildiğıne dikkat çekti. Bunun, yeni AKTAŞ'lar yarat- maktan öte bir anlamı bulunmadığı- nı söyleyen Yiğit, AKTAŞ'm 1997 ıtibanyla TEAŞ'a olan 123 trilyon liralık borcunu ödemediğini. aynca 1994'te 264 milyannı şaibeli şekil- de Marmarabank'ta batırdığını vur- guladı. Türk-îş'e bağh TES-lş Sen- dikası 1 No'lu Şube Başkanı Tahstn Zengin de, AKTAŞ ömeğine karşın özelîeştirme dayatmasının sürdüğü- ne dikkat çekti. Başbakan Büfent Ecevit'in, enerji sektöründeki ıhalelerle ilgiü olarak uluslararası tahkim talebini benimse- diğini anımsatan Ali Yiğit, bu süre- cin ülkeyi yeni sömürgecilik ve ka- pitülasyonlara götûreceğini belirtti. Yiğit, elektrik dağıtımında ilk özel- îeştirme örneği olan AKTAŞ dene- mesinin kamu kaynaklannı talan et- mekten başka bir sonuç doğurmadi- ğı gerçeğini hûkümetlerin görmez- den geldığinı kaydettı. Elektrik Mü- hendisleri Odasf nın, hukuk dışılığı tartışma götürmez hale gelen AK- TAŞ ömeğini yeniden Danıştay'a götürdüğünü anlatan Yiğit, vurguna dönüşen özelîeştirme için şunlan söyledi: "AKTAŞ. halktan topJadığı para- lan bifc ödemiyor. 1997 itibanytaTE- AŞ'a olan borcu 123 triryon liradır. Aynca. TEAŞ'ın 264 müyar lirasmı 1994'te şaibeli şekilde Marmara- bank'ta babnh. AKTAŞ göre\ lendi- rildiği tarihten itibaren enerji ahmın- dan kaynaklanan ödemeierini TE- AŞ'a. ya faturanın son günü ya da son gününden sonra çek ile yapoğı halde, 1994 yılı Mart ayı enerji bede- H ödemesini. faturanın son ödeme ta- rihinden 10 gün önce virman işlemiy- le Marmarabank'a yapnuşur. tşiemi şaibeli bularak yargıya götüren TE- AŞ Genel Müdürlüğü'nün başvuru- su mahkemede reddedflmesine kar- şın Yargıtay'cayerinde bulundu. An- cak ber ikisi de tahsil edilemiyor. Ay- nca Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporu, AKTAŞ'ın kamu çıkarian- nın nasıl hiçe sayıldığının geniş bir analizini yapmaktadır. Kurulun 8 Ağustos 1997 tariha raporu,AKTAŞ ile TEAŞ arasında 1994 yıh hesapla- n üzerinden yapılan mahsuplaşma işleminin usulsüzlüklerini açığa çı- karmıştır. Yasa ile düzenlenmemiş oluşu nedeniyle hiçbir yapünmı ol- mayan mahsuplaşma zorunluğu ra- hatnkla çiğnenebilir bir niteük taşı- maktadır. Zira bunun sonucu olarak sözleşmesiz bir şekilde 8 yıl boyunca çahşan şirket ile TEAŞ arasında sa- dece bir kez, 1994 yüı için mahsuplaş- ma yapthnıştır. Diğer7 \ihn mahsup- laşma işlemi vapılmamıştır. Bunun zaran da doğrudan kamu kuruluşla- nna ait olmaktadır." Özdleştirme vurgunu TES-lş 1 No'lu Şube Başkanı Tahsin Zengin de, AKTAŞ örneğme karşın özelîeştirme dayatmasının sürdüğüne dikkatçekti. AKTAŞ'ın 1 milyon 400 binaboneye elektrik da- ğıttığını belirten Zengin, özelleştir- menin tam bir vurguna dönüştüğünü savunarak, AKTAŞ'ın aynı iş için hem aboneden hem kurumdan para aldığını öne sürdü. Zengin,"Diyelim Id trafo yapıla- cak, bunun onayını ahp yapıyor, son- ra parasuu kurumdan ahyor. Ya da hat çekilecek, bedelini faturaya yan- srtıp hem aboneden alıyor hem de'se- nin adına vatınm yaptım' deyip ku- rumdan ahyor" dedi. AKTAŞ'ın sembolik olarak işye- rinde sendıkalaşmaya izin verdiğini vurgulayan Zengin, AKTAŞ Elekt- rik'te 468 kişinin çalışıyor gözüktü- ğünü, bunlardan 240 çalışanın sen- dikalı olduğunu belirterek "Sendi- kalaşmavı kırmak için işlerin büyük bötümünû taşeron firmalara yapö- nyorlar. Taşeron firmalar da. 1800 kişiyi asgari ücretie çahşnnyor"diye ko- nuştu. AKTAŞapeşkeşinözeti NeamaçlayapMiyneoldu? fstanburun Anadolu yakasındaki elektrik dağıüm işi, 1990 yıluıda Turgut özal hükümetı tarafından AKTAŞ Elektrik AŞ'ye verildi. Şirketin sahibi Sabri Artam ile aralannda eski TOBB Başkanı, şimdi FP milletvekili AB Coşkun'un da bulunduğu bazı yönetün kurulu üyeleri, Türk- İslam sentezini savunan Aydınlar Ocağı'nm tanınmış isimleri. Sabri Artam, o güne dek Türkiye Elektrik Kurumu'nun (TEK) ahyapı işlerini gerçekleştiriyordu. Artam, TEK ile imzalanan 'işletme hakkı devir sözteşmesl' sonucu elektrik dağıtim işini aldıktan sonra çok sayida TEK üst görevlisini de transfer etti. Özelleştirmeye, özellikle sendikalar ve meslek kuruluşlan büyük tepki gösterdi. TEK çalışanlanndan Vahap Eycan. sözleşmenin yasalara aykın olduğu savıyla iptal davası açtı. Başvunıyu sonuçlandıran Danıştay 10. Dairesi, 29 Nisan 1993'te verdıği kararla TEK ile AKTAŞ arasında imzalanan sözleşmeyi iptal etti. TEK ve AKTAŞ'ın temyiz başvurusu Danıştay Idari Dava Daireleri Genel Kurulu'nca 19^6'da oyçokluğuyla reddedilerek karar onandı. Ancak AKTAŞ ile iîgiK yargı karan hiçbir hükümet tarafından yerine getirilmedi. Anadolu yakası elektnk dağıtim işınin AK- TAŞ'a verilmesinin gerekçesıni ve amacını, ÖzaPın Enerji Bakanı Fahrettin Kurt, sözleş- me töreninde şöyle açıklamıştı "Btıgün elekt- rik uretiminde sıkıntunız yok, kapasitemiz ye- terfi. Ancak vatandaşlanmıza kaliten' vegüven- li elektrik arzettiğinüzi söyleyemem. Vatandaş- lannuzm ya etekfriği kesilir. ya faturası zama- nında gitmez. ya yanlış0der ya da parasını öde- mek için kuynıklarda bekler. Natandaşımızuı sıkuınlannı ortadan kaldırmak bizlerin en bü- yük görevidir. Vatandaşımıza hizmetin en iyisi- ni sunmak zorundayız." 'Vatandaş aşkı için' yaptınlan özelîeştirme uygulamasının 8 yıllık bazı sonuçlan ise şöyle: - Eski İstanbul Valisi Kırtlu Aktaş'ın 1998'de mahalle muhtarlanyla yaptığı toplantıda en çok AKTAŞ'tan şikâyetler dile getırildi - Uygulama vurguna dönüştü. AKTAŞ. va- tandaştan topladığı paralan bile TEAŞ'a tam vermedi. TEAŞ'ın 264 milyan, 1994'te hükü- met tarafından el konulan Marmarabank'ta ja- ibeli şekilde batırildı. - TEK'ten farklı olarak vatandaşa bir hizmet götürülmedi, kalite artmadı. - AKTAŞ, kendi sa>acınm sahibi olan abo- neden sayaç kirası aldı, tepkileT üzerine daha sonra bunu sayaç bakım ücretine dönüştürdü. - Faturalar, enerjmin tüketildiğı ay yerine fa- turanın hazırlandığı tarihteki yüksek bedele göre hesaplandı, aboneye geç ulaştı ve gecik- me cezası ödettirildi. Örnek olarak eski tl Genel Meclisi üyesi İsmet Nad Günersel'e gelen 212443 No'lu fa- turanın son okuma tarihi 30 Haziran 1998, ke- sim tarihi 30 Haziran 1998 idi. Son ödeme tarihi olarak ise 29 Haziran 1998 tarihi veril- di. Günersel, tüketim miktannın da sayaçtaki rakamdan 125 kilovat saat fazla olduğunu öne sürdü. - TEK'in aksine, hafta sonlan ve tatil gün- leri vatandaşın elektriği kesildı. - Yeraltı kablolannın vatandaşın kendisi ta- rafından yaptınlmasına TEK izin veriyordu. AKTAŞ, kendisi yapmayı şart koştu. - Çok sayıda yurttaş, elektriklerin 140 volta kadar düşmesı sonucu elektrikli ev aletlerinin bozulduğunu öne sürdü. Bu gibi anzalar için TEK tazminat ödemeyi kabul ederken AKTAŞ yapmadı. Elektnk kesintısi uygulandığında AKTAŞ'a ulaşamayan aboneler, tepkilerini ba- sın aracılığıyla duyurmaya çalıştı. İspanya Bask9 ın kararmdan tedirgin • Baştarafı 1. Sayfada dün Dışişleri Bakanlığı'na çağnlarak Türkiye'nin kay- gılan ve toplantınm yapıl- masının yaratacağı sorunlar aktanldı. İspanya Dışişleri Bakanı Abet Matutes ise parlamen- toda gazetecilerin sorulannı yanıtlarken, karann Ispan- ya'run dış polıtikası ve ihra- catına, özellikle de Bask böl- gesinin Türkiye'deki ekono- mik çıkarlarına yönelik olumsuz etkide bulunacak "ciddi bir hata" olduğunu söyledi. Sözde sürgünde Kürt parlamentosunun, bir- çok terörist saldın düzenle- yen bölücü terör örgütü üye- a p ^ 0 ANA MUHALEFET DBHGİSİ DınjzorI I ŞttBAT l»99 • a K. I l : a l • r İ l A T I : »80.000 X % leri tarafından oluşturuldu- gunu, karann müttefik bir hükümete karşı alınmış dos- tane olmayan bir karar oldu- ğunu kaydeden Matutes "Türkiye ile sadece ekono- mik değil, siyasi. kültürel gü- venlik ve savunma alanlann- da da mükemmel ilişkileri- miz var" dedi. Matutes, Schengen topraklannda ya- sadışı olarak bulunan PKK üyelerinin toplantıya katıl- mak üzere İspanya toprakla- nna gırmesine izin verilme- yeceğini de belirtti. İspanya tçişleri Bakanı Ja- ime Mayor Oreja da hükü- metınin, toplantının engel- lenmesi için "yasalann yar- dımryta efinden geieni yapa- cağmı" söyledi. Toplantınm propaganda amaçlı olduğu- nu vurgulayan Oreja "Mad- rid, demokrasi ve Bask bölge- sinin prestiji için bu toplann- nın düzenlenmemesiamacıy- la elinden gelen her şeyi yapa- caknr" dedi. Bask bölgesindeki işve- renlerin karan endişeyle kar- şıladıklan kaydedilirken, lş- veren Konfederasyonu tara- fından yayımlanan bıldınde, birçok fırmanın Türk pazan- na büyük çabalar sonucu gır- meyi başardıklarına dikkat çekildi. Avrupa Parlamento- su, komünist grubun Öca- lan'a Avrupa'da siyasi mül- teci hakkı verilmesini iste- yen tavsiye karar taslağını gündeme almadı. AP Baş- kanlık Divanı'nın dün yaptı- ğı oturumda, Yunan parla- menter Akıandros Alava- nos'un gırişimi, diğer Yunan ve ltalyan komünist parla- menterlerin desteği ile hazır- lanan tavsiye karar taslağı- nın "acil konular" oturu- munda ele alınması teklifi reddedildi. APdeki Sosyalist, Hıristi- yan, Demokrat, Liberal ve Yeşil grup üyesi parlamen- terlerin öcalan'a bir Avrupa ülkesinde siyasi mültecı hak- kı verilmesı fikrine tamamen karşı çıktıklan ve bu tür gi- rişimlen her firsatta reddet- me eğilıminde olduklan bil- dirildi. Dışişleri Bakanlığı Müs- teşar Yardımcısı Uhıç Ozül- ker ile görüşen Atienza, ge- rek İspanya halkının gerekse karann alındığı Bask bölge- si halkınm çoğunluğunun bu karara katılmadığmı bildir- di. Ankara'da görev yaptığı süre içindeki en mutsuz gü- nü olduğunu kaydeden Ati- enza. "Çünkü şimdiye kadar hep Türldye-İspanya ilişkile- rinin nasıl geliştirUebfleceği- ne Uişkin olarak bakanuğa gelirdim, ama bu kez dunun degişti" dedi. Dıpiomatik kaynaklar, sözde sürgünde Kürt parla- mentosunun temmuz ayında toplanmasının öngörüldüğü- nü belirterek bu toplantıdan önce haziran ayında Bask bölgesinde yapılacak seçim- lerin ortamı değiştirebilece- ğine dikkat çektiler. Sııriye ile anlaşmazhk ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Suriye, Adana gö- rüşmelerinde Türkiye'nin gündeme getirdiği terörle mücadele çerçevesinde gü- venliği arttıncı önlemler ve etkinliklerini denetleyecek bir mekanizma kurulması önerisini reddetti. Ankara ile Şam arasında- ki gerginliğin bir ölçüde de olsa yumuşaması sürecini başlatan 20 Ekim'deki Ada- na toplantısında Suriye, Türkiye'nin "terörle müca- dele bağlamında güvenliği artnncı önlemleri ve bunla- ruı etkinliğini denetlemek üzere birSKtem kurulması" önerisini üst makamlara su- nacagını bildirmişti. Alınan bilgiye göre Suriye, gelinen noktada, Türkiye'nin öner- diği mekanizmanın kurul- masının kabul edilemeyece- ğini savundu. Mutabakatta yer alan, i- ki ülke üst düzey güvenlik yetkilileri arasında derhal ve doğrudan telefon hattı kurulması ile Türkiye ve Suriye'nin diplomatik tem- silciliklerine ikişer özel gö- revli atanması mekanizma- lan kısa sürede devreye gir- mişti. Türkiye, diğer iki me- kanizmanın da işlerlik ka- zanabilmesi için diplomatik çabalannı yogunlaştırdı. Türkiye-Suriye-Lübnan üçlü güvenlik toplantısı me- kanizmasının kurulması için de Lübnan'ın önceki hükümetinin "Biz konuya müdahil değfliz" yanıtını verdiği, ancak Türkiye'nin Lübnan'daki yeni hükümet ile işbirliği konusunda umutlu olduğu belirtildi. Cumhurbaşkanı Süley- man DemirePin özel tem- silci olarak atadığı Büyil- kelçi Aydan Karahan, terö- re karşı işbirliği sağlanma- sı amacıyla Beyrut'ta bulu- nuyor. Türkiye'nin, Suriye ile teröre karşı güvenlik işbir- liği konusunda kaydedile- cek gelişmelere bağlı ola- rak başta tanm ve enerji alanlan olmak üzere çeşitli konularda işbirliğini geliş- tirmeyi planladığı belirtili- yor. Suriye'ye "güvenük ala- nında işbirliği arzu edilen şe- Idlde geliştiği takdirde" iki komşu ülke arasında olabi- lecek dostane ilişkilerin her türlü boyutuyla değerlendi- rileceği mesajı iletildi. Türkiye'nin öncelikli amacının, güvenlik işbirli- ği konusunda gelişme kay- dedilmesi olduğu, bunun da ancak Suriye'nin işbirliği ile sağlanabileceği önemle vurgulanıyor. Sunye'niniş- birliğinin, Türkiye'nin bun- dan sonraki tutumunu şekil- lendirmede yardımcı olaca- ğı değerlendirmesi yapılı- yor. Bir doki boş vakti -varsa- araştırmaya harcamalı. Banka formlarıyla boğuşmaya değil. G U N D E M MLSTAFA BALBAY H Baştarafı 1. Sayfada kı etkilemesini başanyoriar..." Konu ANAP mı? Değerlendirmeler birbiriyle çelişse de, hak veri- lecek bir yan bulunuyor: "Arkadaş, Özal'/ sevmeyiz, kızarız, ama son yıl- lann en istikrartı hükümetini Mesırt Yılmaz kurdu. Tamam onlann içinde de çeteye bulaşmış, yolsuz- luklara bulaşmış insanlar var, ama son dönemde olaylann aydınlatılmasındaki rollerini teslim etme- II..." Konu DYP mi? İçinde 'helal olsun 'un çok geçtiği saptamalar se- risi başlryor "Vallahi arkadaş, bu DYP'yepes... Adamlar, ge- nel başkanlannı bir tuttular bırakmıyorlar. Kadına ne demeli? Mal-mülk, evrakta oynama... Ne suçla- ması ararsan var... Ama kadın herkesi parmağında oynatıyor. Hâlâ ayakta ya, pes doğrvsu..." Konu DSP mi? İçinde 'dürüst' sözcüğünün çok geçtiği tümce- ler... DSP'nin adını Dürüst Siyaset Partisi koyma- lı... Siyasetin doğası gereği zaten olması gereken dürüstlüğün aynca prim yapması geldiğimiz nok- tayı da gösteriyor. DSP yorumu da şöyle oluyor: "Hiç değilse çalmıyor be abi..." Konu CHP'ye gelince iş değişiyor. Bir dizi olum- suzluk alt alta: "Hükümeti de onlar yıktı... Ortalığın toz duman olmasının nedeni de onlar... Yolsuzluk soruştur- malannın sulanmasına neden oldular..." Eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor. "Hükümet ne- den çetelere bulaştr, denmiyor. "CHP neden hü- kümete yükiendi" deniyor. "FP, DYP neden siste- min altına dinamit koyuyor" denmiyor. "Bunlar CHP'nın yüzünden" deniyor. "Çiller'/e Yılmaz bir- birieri hakkında zaman zaman içeriksiz suçlamalar yaparak neden yolsuzlukla mücadeleyi sulandın- yor" denmiyor. "CHP neden bütün soruşturmala- n destekledi" deniyor... örnekler uzun. Sözün kısası, öteki partiler için, "hiç değilse" diye başlayan olumlu yaklaşımlar... CHP için "hep onun yüzünden " diye başlayan yük- lenmeler... Bu haksızlık... Tavandaki tabansızlari Elbette öteki partiler gibi CHP'nin de eleştirilme- si gereken yönleri var. Eleştıriyle defterden silmeyi birbirinden ayırmak gerekiyor. Defterden silmenin haksızlığını vurguladık, şimdi eleştirilere geçelim. CHP, parti içi demokrasiyi mevcut ortam içinde en geniş uygulayan parti. Biraz karmaşık olmasına karşın kimi yerierine kontenjan serpiştirilmiş pek çok ilde adaylar önseçimle bellı olacak. Baykal'ın Parti Meclisi'nde kontenjanlariçin yap- tığı açıklama şu olmuştu: "CHP saflannda görmek istediğimiz, ancak ön- seçime sokamayacağımız kişiler var. Kontenjanla- n onlar için kullanacağız." Kontenjan için başvuranlann listesine bakınca Baykal'ın sözünü ettiği kişilerin sayısının hayli az ol- duğu dikkati çekiyor. Zira, kontenjan isteyenlerin pek çoğu partinin üst yönetiminde. Bu durum karşısında insan ister istemez şu yo- rumu yapıyor "Yoksa CHP'nin tepesinde tabansızlar mı var?" CHP'nin yanı sıra DSP aday adaylarında da dik- katimi çeken bir durumun altını çizelim: Söze rakip sol partinin olumsuzluğundan başla- nıyor! Yani, temel durumda değişiklik yok. Oklar, önce- likle birbirine yönelik. CHP-DSP değerlendirmesi yapanlar da şu yo- rumlan getiriyorlar. "Kardeşim bu iki partinin birbiriyle hiç ilişkisi yok." -AJCHP'yivurDSP'ye... "DSP'nin sadece adı sol..." İki partinin milletvekillerini alt alta koysak, daha önce ötekinde olanlann sayısı az değildir. O zaman oklan sürekli birbirine yöneltmenin ne anlamı var? £"§.§ E u n
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle