16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ŞUBAT 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Jç yıldır Alzheimer hastalığıyla mücadele eden Iris Murdoch, 79 yaşında yaşamını yitirdi Dönemeçlerdeld gezinti bittL.. Küitür Senisi - Çağımızm en çok üre- en kadın yazarlan arasında yer alan îr- anda asılîı tngıliz yazar Iris Murdoch »azartesi günü. 79 yaşında yaşama ve- la ettı. George Eliot ve Sünone de Be- auvoir'ın ızını takip eden füozof-yazar Murdoch çapraşik akıl gücüyle yazdı- ği. insan bilincinın dönemeçlennde ge- zındiği yapıtlann ardından 1996 yılm- dan bu yana Alzheımer hastalığıyla mü- cadele ediyordu. Murdoch"un son dakikalannda ba- şında, hastalığı boyunca yanından aynl- mayan, adeta bakıcılığını üstlenenko- cası John Bayley vardı. Murdoch ve Bayley, Murdoch"un hastalığa yakalan- dığını öğrendikleri andan ıtıbaren has- talık konusunda açık olmaya, böylelik- le çok ıyi tanınmayan hastalığa dikkat çekmeye karar vermişlerdi. Felsefe iyi' olmaya yardımcı 1919 yıhnda Dublin'de dünyaya ge- len yazar, çocukluğunu Londra'da ge- çirdi, daha sonra Oxford'a giderek Yu- nanca ve Latince eğitimi gördü. Oku- lun ardından üniversitede kalan Mur- doch, ülkesinin önde gelen yazarlan arasına yerleştıkten sonra da üniversi- tede ders vermeye devam etti. 1938 yılında Somerv ılle'de üstün ye- tenekler sınıfina alınan Murdoch, sıra- dışı kişiliğiyle dikkat çekiyordu. Erkek arkadaşı FrankThompsoıTın etkisıyle Komünist Parti 'ye katildı. Savaş sonra- sı dönemdeki yakın dostlan arasında Sartre ve Elias Canerti de yer alıyordu. 1946 yılında Bırleşik Devletler'de eği- tim görmesini sağlayacak bir eğitim bursu kazandı, ancak partiyle olan iliş- kileri bu macerayı yaşamasına engel ol- du. Murdoch, bunun yerine Avusturya ve Belçika'da yerlerinden edilmiş. in- sanlann katıldığı kamplarda Bırleşmiş Milletler adına çahştı. Bu kamplarda geçirdiği ikı yıl da dünya görüşü ve ya- zınının biçimlenmesi üzerinde etkili ol- du. Yazar buradaki gözlemlerinın ar- dından insanlığın halini 'insan toplulu- ğunun temeklen çöküşü' o\arak betım- liyordu. Murdoch'a göre felsefenmama- cı insanlara 'iyf olmaları konusunda yardımcı olmaktı. Iyi olmanın ölçütü ise toplama kamplannda bıle bencil dav- ranmamaktı. Eşi Bayley ve Murdoch ise ılk olarak 1954 yıhnda tanıştılar. Bayley"in 26 ya- şındabir çaylak olduğu o günlerde. Mur- doch 34 yaşında bir öğretim görevlisiy- dı ve söylentilere göre herkes âş*kn keTK dıştne. Bayley'e göre sadece erkek Ka- zanovalann değil bayan akademisyen- lerin de ilgi odağıydı Murdoch. Yazan, Bayley'in kollanna da. yazı yazmaya da iten ortak dürtü, ailenin tek çocuğu .ris Murdoch, çapraşık akıl gücüyle yazdığı, insan bilincinın dönemeçlennde gezindiği kitaplannda genellikle felsefe ve sanat arasındaki bağı; iyi ve kötü, doğru ve yalan, ahlaklı ve ahlaksız olan arasındaki karşıtlığı irdeledi. Ona göre felsefenin amacı; insanlara iyi olmalan konusunda yardımcı olmaktı. 26 roman, pek çok felsefe kitabı, çeşitli oyun ve şiirlere imza attı. Türkçe yapıtları *Ağ-Ayrıntı • TekBoynu-JuAt-Can • MeleklerZamanı - Simavi • İtatyan Kva - Remzi • Kesik Bir Baş - Aynnîı • Çan - Imge • Kumdan Kale - Ekin • Ateş ve Güneş - Aynnîı • Rüya Sakinleri - Aynntı • tkilem - Imge olarak bir kardeş arayışına gırmesiydi. Murdoch, ince bir üslupla insanı in- celediği yapıtlannda güncel, popüler akımlara boyun eğmeden sürdürdü ya- zın serüvenini. Kitaplannda genellikle felsefe ve sanat arasındaki bağı; iyi \e kötü. doğru ve yalan, ahlaklı ve ahlak- sız olan arasındaki karşvtlığı irdeledi. 'The Sacred and Profane Love Mac- hine' adlı yapıtı 1974 yılında \Vhitbre- adÖdülü'nü. 'The Sea,The Sea' adlı ya- pıtı da 1978'de Booker Ödülü'nü ka- ; "zsreh. Yjrçnmlananilkkifobı T954yıhn- da okurla buluşan 'Sartre, Romantk Ratiortalist'. son kitabı da 1997'de ya- yımlanan 'Eristentialists and Mystics' idi. 1954 yılında yayımlanan ılk romanı 'Under the Net' de Paris'e giderek ta- nıştığı Sartre etkisini taşıyordu. Yaşamı boyunca 26 roman ve pek çok felsefe kitabırun yanı sıra çeşitli oyun ve şiirlere de imza atmıştı Murdoch. Mur- doch'un edebi açıdan ilk öıiemli yapıtı 1958 yılında yayımlanan 'The BeU'di. Edebiyat çevrelerinde en çok ılgi top- layankıtaplan ise 'TheBlackPrince' ve 'The Sea, The Sea' oldu. t Dame' 1 unvanunın sahibiydi Yazann 1960'larda kaleme aldığı 'Ke- sik Bir Baş'. Londra'dakı enseste kadar uzanan ilişkileri anlatması nedeniyle tu- rucu çe\Telerden tepki toplamış. 'deje- nere' bir kitap olarak değerlendırilmiş- ti. Ancak Murdoch yılmadı ve kitabı ti- yatroya da uyarladı. Kesik Bir Baş, da- ha sonra beyazperde>e de aktanldı. Yapıtları hemen hemen bütün dille- re çevrilen yazar, tngiltere'de kraliyet ailesinin kadmlara verdiği en yüksek nı- şan olan 'Dame' unvanının da sahibiy- di. Geçenyıl Murdoch'un41 yıllıkeşi John Bayley de Iris adlı bir kıtap yaza- rak lns Murdoch ıle ilgih anılannı an- latmıştı. Bayley. Mutdoch'unyakalan- dığı hastalığı The New Yorker dergisi- ne yazdığı bir yazıda şöyle anlatıyor- du: "lris,kendisindenönceannesininba- şınageMiğigibi Alzheimer hastanğına>a- kalandı. Bu hastanğın kurbanlart her zaman nazik olmuyor, biliyomm. Ama Iris yine de birçok bakımdan 'kendisi' kaldı. Kon&antrasyon gücü,düzenüciim- le kurma veteneği gittL nerede olduğu- nu arOk hattrlamıyor. Yirmi ala çarpı- cı roman ve birçok felsefe kitabı yazdı- ğını, en büyük üniyersitderden onursal doktora aidıgını. İngiliz tmparatorlu- ğu'nun 'Dame' unvanını aJdığını artık hatırlanııyor" Felsefe derslen de veren Murdoch, 1948 yılından bu yana Oxford Üniver- sitesı'ne bağlı St. Anne Koleji'nde bi- lım kurulu üyesiydı. Kurumun yöneti- cilerinden Ruth Deech. Murdoch'un ölümü üzerine şu açıklamayı yayımla- dı: "Okulumuzda çauşnuşen önemli ki- şilerden biri Murdoch. Çok önemli bir filozof ve vazardı. \apıtlan İngiliz ede- bivBtmın ve felsefesinin "elişimine büyük katkıda bulundu. Son günlerinde koca- smın kendisine gostermiş olduğu ilgi ve bağhhk bütün dünyada büviik takdir topladı. Onu çoközle>eceğiz ve ne >a/ık ki bir daha onun gibi birisinin gelrneye- ceğini bilhoruzr 'Ben ikinci sıradayım' Bir felsefe akımı olduğu kadar bir edebiyat akımı da olan 'Varoluşculuk' akımından düşünsel anlamda çok etkı- lenen Murdoch, Fransız düşünürlerinın eserlerini lngilizceyeçevirdiği 1950 ve 196O'lı yıllarda Fransız yazarlannın fi- kirlerinden yavaş yavaş uzaklaşmış ve Fransız filozoflanyla A. J. Ayer gibi ah- lak felsefecıleri arasında çok da büyük bir fark olmadığı sonucuna varmıştı. Murdoch konu hakkında şu çıkanmı yapıyordu: "20. v-ûzyü insanının dini ve metaftzik altvapısı övlesinc zayıfladı ki insano^H iradesidışındakitüm değer yar- gılarını yitirme tehtikesiyle karşı karşı- ya." Modern ahlak felsefesi gelenegini Hume ve Kant'ın temsil etmesine kar- şın Murdoch yapıtlanndaki esin kayna- ğının Palto'nun yapıtlan olduğunu vur- guluyor ve insan için ahlaki normlar üretmek yerine bu nonnlan evren için- de keşfetmek gerektiğini söylüyordu. Murdoch'a göre bir roman her şeyin ıfade edilebıldiği devasa ve harika bir yer olmalıydı. Yine de kendisini hep ikinci sınıf bir yazar olarak tanımladı. "Benim derdim mükemmel olmak de- ^1" diyordu. "Ben ikinci sıradayım.Ja- ne Austen, Henry James. Tolstoy gibi tan- nlann arasında değil." Romanlannda göriişlerini \airguladi- ğı sembolik anlatımdan ahlak dersi ver- dığı masallara. felsefi göriişlerini kor- b â k d komedilerine kadar uzanan çok deği- şik üsluplan denemişti. Bütün yapıtla- nnın övgüye değer ortak paydası ise gö- rüşlerin özgünlüğü ıle anlatınm insan- cıllığı ve çok katmanlılığiydı. Yirminci yüzyılın son Oscar'ında Er Ryan 'ı Kurtarmak ve Shakespeare in Love yarışacak Spielbergj Shakespeareve savaşCUMHUR CANBAZOĞLU Dünya sınemasının kalbınin attığı Hollywood'daki başanlar- la ilgıli en önemli gösterge ka- bul edilen 71.OscarÖdüDeri'ne 24 dalda aday olan isimler Ame- rikan Fılm Akademisi Başkanı Robert Rehme ve aktör Kevin Spacejtarafından salı günü açık- landı. Bu ikiliyle beraber aday- lan duyurmak için Robin\VHB- ams' ın da kameralann önüne çı- kacağı söylenmişti ama en iyi oyuncu dalında heykelciğe uza- nacağı iddia edilen yıldızın ne- den sonunda "fikir değiştirdiği"' bir türlü anlaşılamadı. Bu yılki Oscar serüveninin ilk ayağının öyküsünü, perde arka- sıru. söylentileri kısaca aktaralım: 21 martta dağıtılacak Oscarlar için tanıtım kampanyası kasım aymda başlamış, şirketler aday- lan saptayacak alft bin akademi üyesini son karar günü 29 oca- ğa kadarçeşitli armağanlarla, vi- deo kasetlerle etkilenmeye ça- hşmıştı. Bir noktanın altını çizmekte yarar var, Oscar'la ilgüi haber- lerden akademinin binlerce üye- sininbuyılkı 281 filmi değerlen- dirilip bütün adaylan beraberce seçtiği gibi bir izlenim çıkabilir; ama işin aslı şöyle: Altı bin üye 13 kategoriye aynlarak oy kul- lanıyor. Örneğin en lyi yabancı film dalında yanız 600 üye beş adayı seçiyor... 20. yüzyılın son Oscar ödül- leri için bir gelenek yıkıhyor bu yıl. Woody Allen'm her pazarte- si gecesi bir kulüpte klarnet çal- dığı için yıllardır katılamadığı Oscar ödülleri gecesi ilk kez pa- zar gününe ahnıyor ve şovıın slo- ganı "Pazar Oscarlan1 " olarak belirleniyor. Gecenin iki yıldızı daha şim- didenbelli; birincisi kariyer Os- canyla ödüllendirilen ve törene katılacağını açıklayan Elia Ka- zan, ikıncisi de sunuculugu yük- lenen WhoopiGoldberg. Dorothy Chandler Parilion'da yapılacak törene davet edilebilmek ve sah- nede görünüp heykelcikleri sa- hiplerinesunabilmek için de müt- ^hakespeare in Love'm 13, Er Ryan'ı Kurtarmak'ın 11 dalda aday gösterildiği bu yıl, Oscar tarihinde ilk kez Amerikan yapımı olmayan Roberto Benigni'nin'La Vita e Bella'sı yedi dalda heykelciğe aday oldu. Zirve yanşmın erkeklerde Tom Hanks ile Nick Nolte, kadınlarda ise Gwyneth Paltrovv ve Cate Blanchett arasında geçeceğe benziyor. Yabancı filmde ise 'Central Do BraziV 'rakipsiz' görünüyor. hiş bir kulisin başladığı söyleni- yor. Gelelim adaylara; buyıl Os- car'da '3S faktörü'nün etken ol- duğu söylenebilir. Spidberg, Sha- kespeare ve savaş. On üç aday- lık kazanmış John Madden'in Shakespearein Love'ı ile 11 aday- lık almış Spielberg'ün Er Ryan'ı Kurtarmak filmleri arasında ge- çecek yanşa 70"lenn en önemli yönetmenlerinden Terrence Mal- lick de yine bir başka savaş fil- mi The Thin Red Line ile katılı- yor. Oscar'ın habercisı kabul edi- len AhmKüreodüllerine (Holly- vvood'da görev yapan yabancı gazeteciler dağıtıyor) bakıldı- ğında bu iki fılmin aşağı yukan birçok önemli dalda karşı karşı- ya geleceği kestirilebiliyordu. dolayısıyla yeni tablo fazla şaşırt- mıyor sinemase\'erleri; ancakbü- yük sürprizler de yok değil. Ör- neğin sezonun flaş yapımlann- dan Truman Show ile bir ay ön- ce Altın Küre almış Jimmy Car- rey, Oscar dışı kalmış durumda. Oysa Altın Küre sonrası yaban- cı basında çıkan her yorumda Oscar yanşınm Carrey ile Er Ryan'ı Kurtarmak'ın yıldızı Tom Hanks arasında geçeceğı belir- tiliyordu. Truman Show aday olamasa da Avustralyalı Peter Weir en iyi yönetmenler listesinde gözükü- yor. Yorumlardan bu kategoride çekişmenin Weir. Spielberg ve Shakespeare'in Love'ın yönetme- ni John Madden arasında geçe- ceği anlaşılıyor. ttalyan yönet- men, oyuncu RobertoBenigni' nin La VTta e Bella (Yaşam Güzeldir) adlı yapıtı en ivi film dalında fazla şanslı değil. Benigni'nin filmı hem yabancı film. hem de ABD'de göstenme gırmış "nor- mal film" kategorilerinde aynı anda aday göstenlerek ISveçli yönetmen JanTroell'in 1972'de Göçmenler'le. Costa-Gavras'ın 1%9'da Z'yle kazandığı başan- lan egale etmiş durumda. Ayn- ca Oscar tanhınde ılk kez Ame- rikan yapımı olmayan bir fılm ye- di dalda heykelciğe aday oluyor Benigni'nin fılrru. Yahudıler' in 2. Dünya Savaşı'nda yaşadığı soykınmla ilgıli konusuyla bu toplumun ABD'dekı geniş lobi olanaklanndan da yararlanıyor. Gelen haberlere göre Benigni'nin kapağında yer almadığı önemli sinema dergisi. çıkmadığı talk- şov kalmamış ABD'de. Dağıtım- cı şirket Miramax'ın filmin ta- nıtımı için tam 15 milyon dolar harcadığı söyleniyor... Erkeklerde ise Jim Carrey; Ro- bin VVilliams (Patch Adams), John Travolta (Civil Action), VVarren Beatty(Bulworth). Mic- haelCaine (The Little Voice) ol- mayınca Tom Hanks"i zorlaya- cak Nick Nolte (Aflliction) kalı- yor geriye. Kadınlar da ise zırve yanşı büyük olasıhkla Gvvyneth Paltrovv (Shakespeare in Love) ile Cate Blanchett (Elizabeth) ara- sında geçeceğe benziyor; Meryl Streep'in (One True Thıng) bu iki rakibesinin arasından sıynl- ması zor gibi. En iyi yardımcı erkek oyuncu dalında Ed Harris (Truman Show) ile en iyi yardımcı kadın oyuncuda Lynn Redgrave (God and Monters) adlan en fazla te- laffuz edilen isimler. Yabancı film dalında Italyan- lar'ın La VitaeBeHa'sı fazla pom- palanıyor ve ilgi topluyor ama VValter Salles'in Altın Küre'yi de almış Brezilya filmi Central Do Brazü adlı yapıtı eleştirmen- lere göre "rakipsiz'"... Bu arada yılın en kötü fılmler için düzenlenen "ahududu ödül- leri"nin adaylan da belli oldu. Birçok dalda en fazla adaylık "kazanan" fılmlerin başında Spi- ce Girto kızlannın rol aldıklan SpiceWorkLGodzffla,Amıaged- don v e The Avangers geliyor. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Sonsuz Bir Ölümden Alıntılar Ispanyol yazan Jorge Semprun, dilimizde ılk kez Büyük Yolculuk adlı romanıyla tanınmıştı. Nedim Gürsel'in nefis çevirısiyle Can Yayınları'nda çıkan bu romanında yazar, birtutuklularkafilesinin Com- piegne'den Buchenvvaid toplama kampına kadar- ki beş günlükyolculuğunu anlatır. ikinci Dünya Sa- vaşı sırasında kendisi de bu kampta kalmış olan Semprun, romanında kişisel yaşantılarından yola çıkar, ancak bu yaşantıları dönemiri genel bir öy- küsünün dokusuna dönüştürür. Büyük Yolculuk, genelinde Buchenwald gibi bir toplamave ölüm kampından kurtulmuş bırinın ge- riye bakışıdır. Bir süre önce aynı yazann yine Can Yayınları arasında Ismet Birkan'ın yetkin çevrisiy- le çıkan Yazmakya da Yaşamak adlı romanından yansıyan bakış açısı ise çok farklı. Yazar, bu farkın ne olduğunu 1945 Nisanı'nda, Buchenwald'ın müt- tefikler tarafından kurtarılışından bırkaç gün son- ra, üç müttefik askerinin kendisine dikılen bakış- lanndaki dehşetı yorumlarken anlatıyor: "Bırdenbu askerlerin ürkmekte, gözlennı benım bakışımdan kaçırmakta haklı olduklannı anlayıverdim. Çünkü ben ölümden kaçabilmiş, ölümün ardma kalabil- miş değıldim. ölümden kurtulamamıştım. Onu bir ucundan öbürucuna geçmiştim sadece. Yollann- da dolaşmıştım yokluğun sel gibi aktığı o geniş ül- kenın, yolumu kaybedip tekrar bulmuştum. Kısa- cası, bir tür hortlaktım ben... Hortlaklar ınsan/an hep korkutmuştur." Savaşın bitiminden ve Nazi Imparatorluğu'nun yıkılışından sonra, özellikle toplama kamplannda sağ kalabilmiş olanlar için "kurtulanlar" nitelendır- mesi hep kullanıldı. Yıllar boyunca neredeyse ye- di milyon insanın sistemli bir biçimde gaz odala- nnda öldürüldüğü, ardından da krematoryumlar- da küle dönüştürüldüğü Auschvvitz-Birkenau ya da Buchenvvaid gibi kamplarda sağ kalabilmiş olmak, acaba nasıl bir kurtuluş anlamına gelebılir? Bu, sa- vaştan sonra özellikle yazarlar tarafından yanıtı hep aranmış bir sorudur. Yanıt aranmıştır, çünkü savaşın ardından pek çok kişi ıçın tek başına böy- le bir kurtuluşun yaşamı sürdürmeye yeterlı olma- dığı görülmüştür. Savaşın bitiminden yıllar sonra "kamplan aşamadıkları için" ıntihar edenlenn, ya da soluk alıp verseler bile, artık hayatla sağlıklı bağlar kuramayanların kuçümsenemeyeceksayı- da olduklan anlaşılmıştır. Semprun'un Yazmakya da Yaşamak adlı roma- nı, işte bütün bu gerçekler göz önünde tutulduğun- da çok farklı bir önem kazanıyor. Çünkü yazar, bu- rada daha en başta bütün bunlan bir "ölümden kur- tulan" olarak değil, ama "ölümün içinden geçen" olarak, bir başka deyışle, "ölüm tehlikesiyle kar- şılaşan" kımliğiyle değil, ama "ölümü yaşamış bi- ri" kimliğiyle kurguladığını belirtiyor. Ve bu, öyle bir ölümdür ki, anlatılması bıle çok güçtür: "Yaşadı- ğım bütün bu ölümü anlatabilmek için bana bir- kaç ömürgerek. Bu ölümü sonuna dek anlatabil- mek, ne sonsuz çaba!..." Bütün ö dehşeti kendisi de yaşarm?olân Semp- run, bir yazardır. Ve bu bakımdan ayncalıklı oldu- ğu, çünkü bütün o geçmişı, "yazmakla aşabilece- ği" düşünülebilir. Ama acaba doğru mudur bu? "Ya- şamımı söylemek, dile getirmek, ıleri sürmek için ölümümden, ölüm deneyimımden başka şeyim yok. Bütün bu ölümü kullanarak bir yaşam inşa etme- liyim. Bunu başannanın en iyi yolu da yazmak... Ama yazmak beni ölüme geri götürüyor, ölümün içine kapatıyor ve orada boğuyor. Öyle bir nokta- dayım ki, ancak yazmak yoluyla bu ölümü üstle- nerek yaşayabilirim, oysa yazmak yaşamamı tam anlamıyla yasaklıyor..." Anlatıcı, romanın bir başka yerinde bu gerçeği bu kez bir üçüncü kişinin ağzından duyar: "Her- halde sizin yazarlıkyolunuz dabu... Çekmeniz ge- reken çile: Bütün bu ölümü sonuna kadaryazmak..." Genelde yaşananlann yazılmasından söz edilir ve "yaşananlar" sözcüğü, yaşamın kendisine doğ- rudan bir atıftır. Peki ya yaşanan, ölüm ise. o za- man böyle bir yaşananı anlatmak da bir aşma ey- lemiyle eşanlamlı olabilır mi? Semprun'un yazmak ya da yaşamakla hesap- laşrnasında yanıtını aradığı soru da bu. Elbet bu noktada "unutmak" da bir çare olarak düşünüle- bilir. Eğer beraberinde, Buchenvvald'i yaşamış olan Semprun'un kafasını kurcalayan şu soruyu da ge- tirmiyorsa: "Unutarak, unutma sayesinde, unut- manın sırtından yaşamaya hakkım var mıydı?" Semprun'un romanı, okuru yaşam, ölüm ve kur- tuluş kavramlanyla çok farklı hesaplaşmalara gö- türüyor. Ölümden bu tür bir "kurtuluş"un sonsuz bir ölümü taşımak anlamına da gelebileceğini ha- ber veriyor. Ve anlatıcı, kendini sık sık "hortlak" diye nitelen- dirirken, hortlaklara daha çok piyasa romanlann- da rastlandığı gibi bir savı da pek önemsemiyor: "... Zaten yaşam da çoğu kez bir piyasa romanı değil midir?.." email: ahmetcemal(a superonline.com. BUGUN • CRR'de saat 19.30'da keman sanatçısı Evgueni Bushkov. piyanist Stanislav Zabamikov'un eşliginde sunacağı resitalde Grieg, Schumann ve Kreisler'in yapıtlannı seslendirecek. (232 98 30) • AKSANAT'ta A\Tupa Oda Orkestrası'nın Mozart'ın 39, 40 ve 41 No'lu seEfonilerini seslendirdiği konser saat 12.30'da lazer-diskten gösterilecek. Saat 19.00'da ise PTof. Dr.Ümit Scrdaroğlu'nun katılacağı "Eski Çağda Anadolu' başlıklı söyleşi yer alıyor. (252 35 00) • BORUSANKÜLTÜRMERKEZİ'nde 18 30- 20.30 saatleri arasında Mahmut Mutman'ın katılacağı 'Fhunıs Febefesi' başlıklı söyleşi yer ahyor. (292 06 55) • İDOB saat 20.00'de AKM'de ÇaykoNski'nin 'Uyuyan Güzei' adlıyapıtını sahneliyor. (251 10 23) • BELGESEL StNEMACILAR BtRLİĞt nde Seykle Parsa'nın yönettiğı 'Kula HaUcılığı" adlı film 13.00'ten 19.00'a kadar her saat başı gösterilecek. (292 39 84) • İMKB'de saat 19.30'da Yıkuz İbrahimova (vokal) ve Vasil Pannakov (piyano) bir caz konseri sunacaklar. (230 73 71) • İFSAK'ta saat 19.30'da 3. Dıa Gösterisi Yanşması'nda 2. elemeye kalan yanşmacılann dia gösterilen yer alıyor. (292 42 01) • BİLGİ ÜNtVERSfTESİ nde Atıf Yıbnaz'ın 'Ah Belinda" adlı fılrru 18.00 de gösterilecek. (216 00 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle