Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞUBAT 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Jç yıldır Alzheimer hastalığıyla mücadele eden Iris Murdoch, 79 yaşında yaşamını yitirdi
Dönemeçlerdeld gezinti bittL..
Küitür Senisi - Çağımızm en çok üre-
en kadın yazarlan arasında yer alan îr-
anda asılîı tngıliz yazar Iris Murdoch
»azartesi günü. 79 yaşında yaşama ve-
la ettı. George Eliot ve Sünone de Be-
auvoir'ın ızını takip eden füozof-yazar
Murdoch çapraşik akıl gücüyle yazdı-
ği. insan bilincinın dönemeçlennde ge-
zındiği yapıtlann ardından 1996 yılm-
dan bu yana Alzheımer hastalığıyla mü-
cadele ediyordu.
Murdoch"un son dakikalannda ba-
şında, hastalığı boyunca yanından aynl-
mayan, adeta bakıcılığını üstlenenko-
cası John Bayley vardı. Murdoch ve
Bayley, Murdoch"un hastalığa yakalan-
dığını öğrendikleri andan ıtıbaren has-
talık konusunda açık olmaya, böylelik-
le çok ıyi tanınmayan hastalığa dikkat
çekmeye karar vermişlerdi.
Felsefe iyi' olmaya yardımcı
1919 yıhnda Dublin'de dünyaya ge-
len yazar, çocukluğunu Londra'da ge-
çirdi, daha sonra Oxford'a giderek Yu-
nanca ve Latince eğitimi gördü. Oku-
lun ardından üniversitede kalan Mur-
doch, ülkesinin önde gelen yazarlan
arasına yerleştıkten sonra da üniversi-
tede ders vermeye devam etti.
1938 yılında Somerv ılle'de üstün ye-
tenekler sınıfina alınan Murdoch, sıra-
dışı kişiliğiyle dikkat çekiyordu. Erkek
arkadaşı FrankThompsoıTın etkisıyle
Komünist Parti 'ye katildı. Savaş sonra-
sı dönemdeki yakın dostlan arasında
Sartre ve Elias Canerti de yer alıyordu.
1946 yılında Bırleşik Devletler'de eği-
tim görmesini sağlayacak bir eğitim
bursu kazandı, ancak partiyle olan iliş-
kileri bu macerayı yaşamasına engel ol-
du. Murdoch, bunun yerine Avusturya
ve Belçika'da yerlerinden edilmiş. in-
sanlann katıldığı kamplarda Bırleşmiş
Milletler adına çahştı. Bu kamplarda
geçirdiği ikı yıl da dünya görüşü ve ya-
zınının biçimlenmesi üzerinde etkili ol-
du. Yazar buradaki gözlemlerinın ar-
dından insanlığın halini 'insan toplulu-
ğunun temeklen çöküşü' o\arak betım-
liyordu. Murdoch'a göre felsefenmama-
cı insanlara 'iyf olmaları konusunda
yardımcı olmaktı. Iyi olmanın ölçütü
ise toplama kamplannda bıle bencil dav-
ranmamaktı.
Eşi Bayley ve Murdoch ise ılk olarak
1954 yıhnda tanıştılar. Bayley"in 26 ya-
şındabir çaylak olduğu o günlerde. Mur-
doch 34 yaşında bir öğretim görevlisiy-
dı ve söylentilere göre herkes âş*kn keTK
dıştne. Bayley'e göre sadece erkek Ka-
zanovalann değil bayan akademisyen-
lerin de ilgi odağıydı Murdoch. Yazan,
Bayley'in kollanna da. yazı yazmaya
da iten ortak dürtü, ailenin tek çocuğu
.ris Murdoch, çapraşık
akıl gücüyle yazdığı, insan
bilincinın dönemeçlennde
gezindiği kitaplannda
genellikle felsefe ve sanat
arasındaki bağı; iyi ve
kötü, doğru ve yalan,
ahlaklı ve ahlaksız olan
arasındaki karşıtlığı
irdeledi. Ona göre
felsefenin amacı; insanlara
iyi olmalan konusunda
yardımcı olmaktı. 26
roman, pek çok felsefe
kitabı, çeşitli oyun ve
şiirlere imza attı.
Türkçe yapıtları
*Ağ-Ayrıntı
• TekBoynu-JuAt-Can
• MeleklerZamanı - Simavi
• İtatyan Kva - Remzi
• Kesik Bir Baş - Aynnîı
• Çan - Imge
• Kumdan Kale - Ekin
• Ateş ve Güneş - Aynnîı
• Rüya Sakinleri - Aynntı
• tkilem - Imge
olarak bir kardeş arayışına gırmesiydi.
Murdoch, ince bir üslupla insanı in-
celediği yapıtlannda güncel, popüler
akımlara boyun eğmeden sürdürdü ya-
zın serüvenini. Kitaplannda genellikle
felsefe ve sanat arasındaki bağı; iyi \e
kötü. doğru ve yalan, ahlaklı ve ahlak-
sız olan arasındaki karşvtlığı irdeledi.
'The Sacred and Profane Love Mac-
hine' adlı yapıtı 1974 yılında \Vhitbre-
adÖdülü'nü. 'The Sea,The Sea' adlı ya-
pıtı da 1978'de Booker Ödülü'nü ka-
;
"zsreh. Yjrçnmlananilkkifobı T954yıhn-
da okurla buluşan 'Sartre, Romantk
Ratiortalist'. son kitabı da 1997'de ya-
yımlanan 'Eristentialists and Mystics' idi.
1954 yılında yayımlanan ılk romanı
'Under the Net' de Paris'e giderek ta-
nıştığı Sartre etkisini taşıyordu.
Yaşamı boyunca 26 roman ve pek çok
felsefe kitabırun yanı sıra çeşitli oyun ve
şiirlere de imza atmıştı Murdoch. Mur-
doch'un edebi açıdan ilk öıiemli yapıtı
1958 yılında yayımlanan 'The BeU'di.
Edebiyat çevrelerinde en çok ılgi top-
layankıtaplan ise 'TheBlackPrince' ve
'The Sea, The Sea' oldu.
t
Dame'
1
unvanunın sahibiydi
Yazann 1960'larda kaleme aldığı 'Ke-
sik Bir Baş'. Londra'dakı enseste kadar
uzanan ilişkileri anlatması nedeniyle tu-
rucu çe\Telerden tepki toplamış. 'deje-
nere' bir kitap olarak değerlendırilmiş-
ti. Ancak Murdoch yılmadı ve kitabı ti-
yatroya da uyarladı. Kesik Bir Baş, da-
ha sonra beyazperde>e de aktanldı.
Yapıtları hemen hemen bütün dille-
re çevrilen yazar, tngiltere'de kraliyet
ailesinin kadmlara verdiği en yüksek nı-
şan olan 'Dame' unvanının da sahibiy-
di. Geçenyıl Murdoch'un41 yıllıkeşi
John Bayley de Iris adlı bir kıtap yaza-
rak lns Murdoch ıle ilgih anılannı an-
latmıştı. Bayley. Mutdoch'unyakalan-
dığı hastalığı The New Yorker dergisi-
ne yazdığı bir yazıda şöyle anlatıyor-
du:
"lris,kendisindenönceannesininba-
şınageMiğigibi Alzheimer hastanğına>a-
kalandı. Bu hastanğın kurbanlart her
zaman nazik olmuyor, biliyomm. Ama
Iris yine de birçok bakımdan 'kendisi'
kaldı. Kon&antrasyon gücü,düzenüciim-
le kurma veteneği gittL nerede olduğu-
nu arOk hattrlamıyor. Yirmi ala çarpı-
cı roman ve birçok felsefe kitabı yazdı-
ğını, en büyük üniyersitderden onursal
doktora aidıgını. İngiliz tmparatorlu-
ğu'nun 'Dame' unvanını aJdığını artık
hatırlanııyor"
Felsefe derslen de veren Murdoch,
1948 yılından bu yana Oxford Üniver-
sitesı'ne bağlı St. Anne Koleji'nde bi-
lım kurulu üyesiydı. Kurumun yöneti-
cilerinden Ruth Deech. Murdoch'un
ölümü üzerine şu açıklamayı yayımla-
dı: "Okulumuzda çauşnuşen önemli ki-
şilerden biri Murdoch. Çok önemli bir
filozof ve vazardı. \apıtlan İngiliz ede-
bivBtmın ve felsefesinin "elişimine büyük
katkıda bulundu. Son günlerinde koca-
smın kendisine gostermiş olduğu ilgi ve
bağhhk bütün dünyada büviik takdir
topladı. Onu çoközle>eceğiz ve ne >a/ık
ki bir daha onun gibi birisinin gelrneye-
ceğini bilhoruzr
'Ben ikinci sıradayım'
Bir felsefe akımı olduğu kadar bir
edebiyat akımı da olan 'Varoluşculuk'
akımından düşünsel anlamda çok etkı-
lenen Murdoch, Fransız düşünürlerinın
eserlerini lngilizceyeçevirdiği 1950 ve
196O'lı yıllarda Fransız yazarlannın fi-
kirlerinden yavaş yavaş uzaklaşmış ve
Fransız filozoflanyla A. J. Ayer gibi ah-
lak felsefecıleri arasında çok da büyük
bir fark olmadığı sonucuna varmıştı.
Murdoch konu hakkında şu çıkanmı
yapıyordu: "20. v-ûzyü insanının dini ve
metaftzik altvapısı övlesinc zayıfladı ki
insano^H iradesidışındakitüm değer yar-
gılarını yitirme tehtikesiyle karşı karşı-
ya."
Modern ahlak felsefesi gelenegini
Hume ve Kant'ın temsil etmesine kar-
şın Murdoch yapıtlanndaki esin kayna-
ğının Palto'nun yapıtlan olduğunu vur-
guluyor ve insan için ahlaki normlar
üretmek yerine bu nonnlan evren için-
de keşfetmek gerektiğini söylüyordu.
Murdoch'a göre bir roman her şeyin
ıfade edilebıldiği devasa ve harika bir
yer olmalıydı. Yine de kendisini hep
ikinci sınıf bir yazar olarak tanımladı.
"Benim derdim mükemmel olmak de-
^1" diyordu. "Ben ikinci sıradayım.Ja-
ne Austen, Henry James. Tolstoy gibi tan-
nlann arasında değil."
Romanlannda göriişlerini \airguladi-
ğı sembolik anlatımdan ahlak dersi ver-
dığı masallara. felsefi göriişlerini kor-
b â k d
komedilerine kadar uzanan çok deği-
şik üsluplan denemişti. Bütün yapıtla-
nnın övgüye değer ortak paydası ise gö-
rüşlerin özgünlüğü ıle anlatınm insan-
cıllığı ve çok katmanlılığiydı.
Yirminci yüzyılın son Oscar'ında Er Ryan 'ı Kurtarmak ve Shakespeare in Love yarışacak
Spielbergj Shakespeareve savaşCUMHUR CANBAZOĞLU
Dünya sınemasının kalbınin
attığı Hollywood'daki başanlar-
la ilgıli en önemli gösterge ka-
bul edilen 71.OscarÖdüDeri'ne
24 dalda aday olan isimler Ame-
rikan Fılm Akademisi Başkanı
Robert Rehme ve aktör Kevin
Spacejtarafından salı günü açık-
landı. Bu ikiliyle beraber aday-
lan duyurmak için Robin\VHB-
ams' ın da kameralann önüne çı-
kacağı söylenmişti ama en iyi
oyuncu dalında heykelciğe uza-
nacağı iddia edilen yıldızın ne-
den sonunda "fikir değiştirdiği"'
bir türlü anlaşılamadı.
Bu yılki Oscar serüveninin ilk
ayağının öyküsünü, perde arka-
sıru. söylentileri kısaca aktaralım:
21 martta dağıtılacak Oscarlar
için tanıtım kampanyası kasım
aymda başlamış, şirketler aday-
lan saptayacak alft bin akademi
üyesini son karar günü 29 oca-
ğa kadarçeşitli armağanlarla, vi-
deo kasetlerle etkilenmeye ça-
hşmıştı.
Bir noktanın altını çizmekte
yarar var, Oscar'la ilgüi haber-
lerden akademinin binlerce üye-
sininbuyılkı 281 filmi değerlen-
dirilip bütün adaylan beraberce
seçtiği gibi bir izlenim çıkabilir;
ama işin aslı şöyle: Altı bin üye
13 kategoriye aynlarak oy kul-
lanıyor. Örneğin en lyi yabancı
film dalında yanız 600 üye beş
adayı seçiyor...
20. yüzyılın son Oscar ödül-
leri için bir gelenek yıkıhyor bu
yıl. Woody Allen'm her pazarte-
si gecesi bir kulüpte klarnet çal-
dığı için yıllardır katılamadığı
Oscar ödülleri gecesi ilk kez pa-
zar gününe ahnıyor ve şovıın slo-
ganı "Pazar Oscarlan1
" olarak
belirleniyor.
Gecenin iki yıldızı daha şim-
didenbelli; birincisi kariyer Os-
canyla ödüllendirilen ve törene
katılacağını açıklayan Elia Ka-
zan, ikıncisi de sunuculugu yük-
lenen WhoopiGoldberg. Dorothy
Chandler Parilion'da yapılacak
törene davet edilebilmek ve sah-
nede görünüp heykelcikleri sa-
hiplerinesunabilmek için de müt-
^hakespeare in Love'm 13, Er Ryan'ı Kurtarmak'ın 11 dalda aday gösterildiği
bu yıl, Oscar tarihinde ilk kez Amerikan yapımı olmayan Roberto Benigni'nin'La
Vita e Bella'sı yedi dalda heykelciğe aday oldu. Zirve yanşmın erkeklerde Tom
Hanks ile Nick Nolte, kadınlarda ise Gwyneth Paltrovv ve Cate Blanchett arasında
geçeceğe benziyor. Yabancı filmde ise 'Central Do BraziV 'rakipsiz' görünüyor.
hiş bir kulisin başladığı söyleni-
yor. Gelelim adaylara; buyıl Os-
car'da '3S faktörü'nün etken ol-
duğu söylenebilir. Spidberg, Sha-
kespeare ve savaş. On üç aday-
lık kazanmış John Madden'in
Shakespearein Love'ı ile 11 aday-
lık almış Spielberg'ün Er Ryan'ı
Kurtarmak filmleri arasında ge-
çecek yanşa 70"lenn en önemli
yönetmenlerinden Terrence Mal-
lick de yine bir başka savaş fil-
mi The Thin Red Line ile katılı-
yor.
Oscar'ın habercisı kabul edi-
len AhmKüreodüllerine (Holly-
vvood'da görev yapan yabancı
gazeteciler dağıtıyor) bakıldı-
ğında bu iki fılmin aşağı yukan
birçok önemli dalda karşı karşı-
ya geleceği kestirilebiliyordu.
dolayısıyla yeni tablo fazla şaşırt-
mıyor sinemase\'erleri; ancakbü-
yük sürprizler de yok değil. Ör-
neğin sezonun flaş yapımlann-
dan Truman Show ile bir ay ön-
ce Altın Küre almış Jimmy Car-
rey, Oscar dışı kalmış durumda.
Oysa Altın Küre sonrası yaban-
cı basında çıkan her yorumda
Oscar yanşınm Carrey ile Er
Ryan'ı Kurtarmak'ın yıldızı Tom
Hanks arasında geçeceğı belir-
tiliyordu.
Truman Show aday olamasa da
Avustralyalı Peter Weir en iyi
yönetmenler listesinde gözükü-
yor. Yorumlardan bu kategoride
çekişmenin Weir. Spielberg ve
Shakespeare'in Love'ın yönetme-
ni John Madden arasında geçe-
ceği anlaşılıyor. ttalyan yönet-
men, oyuncu RobertoBenigni' nin
La VTta e Bella (Yaşam Güzeldir)
adlı yapıtı en ivi film dalında
fazla şanslı değil. Benigni'nin
filmı hem yabancı film. hem de
ABD'de göstenme gırmış "nor-
mal film" kategorilerinde aynı
anda aday göstenlerek ISveçli
yönetmen JanTroell'in 1972'de
Göçmenler'le. Costa-Gavras'ın
1%9'da Z'yle kazandığı başan-
lan egale etmiş durumda. Ayn-
ca Oscar tanhınde ılk kez Ame-
rikan yapımı olmayan bir fılm ye-
di dalda heykelciğe aday oluyor
Benigni'nin fılrru. Yahudıler' in
2. Dünya Savaşı'nda yaşadığı
soykınmla ilgıli konusuyla bu
toplumun ABD'dekı geniş lobi
olanaklanndan da yararlanıyor.
Gelen haberlere göre Benigni'nin
kapağında yer almadığı önemli
sinema dergisi. çıkmadığı talk-
şov kalmamış ABD'de. Dağıtım-
cı şirket Miramax'ın filmin ta-
nıtımı için tam 15 milyon dolar
harcadığı söyleniyor...
Erkeklerde ise Jim Carrey; Ro-
bin VVilliams (Patch Adams),
John Travolta (Civil Action),
VVarren Beatty(Bulworth). Mic-
haelCaine (The Little Voice) ol-
mayınca Tom Hanks"i zorlaya-
cak Nick Nolte (Aflliction) kalı-
yor geriye. Kadınlar da ise zırve
yanşı büyük olasıhkla Gvvyneth
Paltrovv (Shakespeare in Love) ile
Cate Blanchett (Elizabeth) ara-
sında geçeceğe benziyor; Meryl
Streep'in (One True Thıng) bu
iki rakibesinin arasından sıynl-
ması zor gibi.
En iyi yardımcı erkek oyuncu
dalında Ed Harris (Truman
Show) ile en iyi yardımcı kadın
oyuncuda Lynn Redgrave (God
and Monters) adlan en fazla te-
laffuz edilen isimler.
Yabancı film dalında Italyan-
lar'ın La VitaeBeHa'sı fazla pom-
palanıyor ve ilgi topluyor ama
VValter Salles'in Altın Küre'yi
de almış Brezilya filmi Central
Do Brazü adlı yapıtı eleştirmen-
lere göre "rakipsiz'"...
Bu arada yılın en kötü fılmler
için düzenlenen "ahududu ödül-
leri"nin adaylan da belli oldu.
Birçok dalda en fazla adaylık
"kazanan" fılmlerin başında Spi-
ce Girto kızlannın rol aldıklan
SpiceWorkLGodzffla,Amıaged-
don v e The Avangers geliyor.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Sonsuz Bir Ölümden
Alıntılar
Ispanyol yazan Jorge Semprun, dilimizde ılk kez
Büyük Yolculuk adlı romanıyla tanınmıştı. Nedim
Gürsel'in nefis çevirısiyle Can Yayınları'nda çıkan
bu romanında yazar, birtutuklularkafilesinin Com-
piegne'den Buchenvvaid toplama kampına kadar-
ki beş günlükyolculuğunu anlatır. ikinci Dünya Sa-
vaşı sırasında kendisi de bu kampta kalmış olan
Semprun, romanında kişisel yaşantılarından yola
çıkar, ancak bu yaşantıları dönemiri genel bir öy-
küsünün dokusuna dönüştürür.
Büyük Yolculuk, genelinde Buchenwald gibi bir
toplamave ölüm kampından kurtulmuş bırinın ge-
riye bakışıdır. Bir süre önce aynı yazann yine Can
Yayınları arasında Ismet Birkan'ın yetkin çevrisiy-
le çıkan Yazmakya da Yaşamak adlı romanından
yansıyan bakış açısı ise çok farklı. Yazar, bu farkın
ne olduğunu 1945 Nisanı'nda, Buchenwald'ın müt-
tefikler tarafından kurtarılışından bırkaç gün son-
ra, üç müttefik askerinin kendisine dikılen bakış-
lanndaki dehşetı yorumlarken anlatıyor: "Bırdenbu
askerlerin ürkmekte, gözlennı benım bakışımdan
kaçırmakta haklı olduklannı anlayıverdim. Çünkü
ben ölümden kaçabilmiş, ölümün ardma kalabil-
miş değıldim. ölümden kurtulamamıştım. Onu bir
ucundan öbürucuna geçmiştim sadece. Yollann-
da dolaşmıştım yokluğun sel gibi aktığı o geniş ül-
kenın, yolumu kaybedip tekrar bulmuştum. Kısa-
cası, bir tür hortlaktım ben... Hortlaklar ınsan/an
hep korkutmuştur."
Savaşın bitiminden ve Nazi Imparatorluğu'nun
yıkılışından sonra, özellikle toplama kamplannda
sağ kalabilmiş olanlar için "kurtulanlar" nitelendır-
mesi hep kullanıldı. Yıllar boyunca neredeyse ye-
di milyon insanın sistemli bir biçimde gaz odala-
nnda öldürüldüğü, ardından da krematoryumlar-
da küle dönüştürüldüğü Auschvvitz-Birkenau ya da
Buchenvvaid gibi kamplarda sağ kalabilmiş olmak,
acaba nasıl bir kurtuluş anlamına gelebılir? Bu, sa-
vaştan sonra özellikle yazarlar tarafından yanıtı
hep aranmış bir sorudur. Yanıt aranmıştır, çünkü
savaşın ardından pek çok kişi ıçın tek başına böy-
le bir kurtuluşun yaşamı sürdürmeye yeterlı olma-
dığı görülmüştür. Savaşın bitiminden yıllar sonra
"kamplan aşamadıkları için" ıntihar edenlenn, ya
da soluk alıp verseler bile, artık hayatla sağlıklı
bağlar kuramayanların kuçümsenemeyeceksayı-
da olduklan anlaşılmıştır.
Semprun'un Yazmakya da Yaşamak adlı roma-
nı, işte bütün bu gerçekler göz önünde tutulduğun-
da çok farklı bir önem kazanıyor. Çünkü yazar, bu-
rada daha en başta bütün bunlan bir "ölümden kur-
tulan" olarak değil, ama "ölümün içinden geçen"
olarak, bir başka deyışle, "ölüm tehlikesiyle kar-
şılaşan" kımliğiyle değil, ama "ölümü yaşamış bi-
ri" kimliğiyle kurguladığını belirtiyor. Ve bu, öyle bir
ölümdür ki, anlatılması bıle çok güçtür: "Yaşadı-
ğım bütün bu ölümü anlatabilmek için bana bir-
kaç ömürgerek. Bu ölümü sonuna dek anlatabil-
mek, ne sonsuz çaba!..."
Bütün ö dehşeti kendisi de yaşarm?olân Semp-
run, bir yazardır. Ve bu bakımdan ayncalıklı oldu-
ğu, çünkü bütün o geçmişı, "yazmakla aşabilece-
ği" düşünülebilir. Ama acaba doğru mudur bu? "Ya-
şamımı söylemek, dile getirmek, ıleri sürmek için
ölümümden, ölüm deneyimımden başka şeyim yok.
Bütün bu ölümü kullanarak bir yaşam inşa etme-
liyim. Bunu başannanın en iyi yolu da yazmak...
Ama yazmak beni ölüme geri götürüyor, ölümün
içine kapatıyor ve orada boğuyor. Öyle bir nokta-
dayım ki, ancak yazmak yoluyla bu ölümü üstle-
nerek yaşayabilirim, oysa yazmak yaşamamı tam
anlamıyla yasaklıyor..."
Anlatıcı, romanın bir başka yerinde bu gerçeği
bu kez bir üçüncü kişinin ağzından duyar: "Her-
halde sizin yazarlıkyolunuz dabu... Çekmeniz ge-
reken çile: Bütün bu ölümü sonuna kadaryazmak..."
Genelde yaşananlann yazılmasından söz edilir
ve "yaşananlar" sözcüğü, yaşamın kendisine doğ-
rudan bir atıftır. Peki ya yaşanan, ölüm ise. o za-
man böyle bir yaşananı anlatmak da bir aşma ey-
lemiyle eşanlamlı olabilır mi?
Semprun'un yazmak ya da yaşamakla hesap-
laşrnasında yanıtını aradığı soru da bu. Elbet bu
noktada "unutmak" da bir çare olarak düşünüle-
bilir. Eğer beraberinde, Buchenvvald'i yaşamış olan
Semprun'un kafasını kurcalayan şu soruyu da ge-
tirmiyorsa: "Unutarak, unutma sayesinde, unut-
manın sırtından yaşamaya hakkım var mıydı?"
Semprun'un romanı, okuru yaşam, ölüm ve kur-
tuluş kavramlanyla çok farklı hesaplaşmalara gö-
türüyor. Ölümden bu tür bir "kurtuluş"un sonsuz
bir ölümü taşımak anlamına da gelebileceğini ha-
ber veriyor.
Ve anlatıcı, kendini sık sık "hortlak" diye nitelen-
dirirken, hortlaklara daha çok piyasa romanlann-
da rastlandığı gibi bir savı da pek önemsemiyor:
"... Zaten yaşam da çoğu kez bir piyasa romanı
değil midir?.."
email: ahmetcemal(a superonline.com.
BUGUN
• CRR'de saat 19.30'da keman sanatçısı Evgueni
Bushkov. piyanist Stanislav Zabamikov'un eşliginde
sunacağı resitalde Grieg, Schumann ve Kreisler'in
yapıtlannı seslendirecek. (232 98 30)
• AKSANAT'ta A\Tupa Oda Orkestrası'nın
Mozart'ın 39, 40 ve 41 No'lu seEfonilerini
seslendirdiği konser saat 12.30'da lazer-diskten
gösterilecek. Saat 19.00'da ise PTof. Dr.Ümit
Scrdaroğlu'nun katılacağı "Eski Çağda Anadolu'
başlıklı söyleşi yer alıyor. (252 35 00)
• BORUSANKÜLTÜRMERKEZİ'nde 18 30-
20.30 saatleri arasında Mahmut Mutman'ın
katılacağı 'Fhunıs Febefesi' başlıklı söyleşi yer
ahyor. (292 06 55)
• İDOB saat 20.00'de AKM'de ÇaykoNski'nin
'Uyuyan Güzei' adlıyapıtını sahneliyor. (251 10 23)
• BELGESEL StNEMACILAR BtRLİĞt nde
Seykle Parsa'nın yönettiğı 'Kula HaUcılığı" adlı film
13.00'ten 19.00'a kadar her saat başı gösterilecek.
(292 39 84)
• İMKB'de saat 19.30'da Yıkuz İbrahimova (vokal)
ve Vasil Pannakov (piyano) bir caz konseri
sunacaklar. (230 73 71)
• İFSAK'ta saat 19.30'da 3. Dıa Gösterisi
Yanşması'nda 2. elemeye kalan yanşmacılann dia
gösterilen yer alıyor. (292 42 01)
• BİLGİ ÜNtVERSfTESİ nde Atıf Yıbnaz'ın 'Ah
Belinda" adlı fılrru 18.00 de gösterilecek.
(216 00 00)