Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 ARALIK 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
/ ekonomi<«cumhuriyet.com.tr 13
Otomotiv
Türkiye
dünyada
20. sırada
Ekonomi Servisi -
Türkıyenin 1998 yılında
dünya otomotiv
ûretımınde 20'nci sırada
olduğu belirlendi.
Otomotiv imalatçısı
ûlkeler arasında, 12
miryon42bın 165
motorlu araçla ABD
birinci, 10 milyon 283 bin
412 araçla Japonya ikinci,
5 milyon 721 bin 229
araçla Almanya flçüncü,
Fransa 2 milyon 909 bin
617 araçla dördüncü,
Ispanya 2 milyon 751 bin
786 araçla beşinci,
Kanada 2 milyon 568 bin
491 araçla altıncı, Güney
Kore 1 milyon 994 bin
154 araçla yedinci,
Ingiltere 1 milyon 986 bin
789 araçla sekızıncı
olurken Türkiye 381 bin
324 motorlu araçla
yirminci sırada yer aldı.
Bakan Yalova, yüzde 20'lik bölümün blok satış ya da halka arzla satılacağını söyledi
Vakıfibank özefleştirme yolcüsu
Devlet Bakam
Yûksel Yalova.
ANKARA (Cumhariyet Bflro-
so>- Devlet Bakanı Yüksd Yalova,
Vakıfbank hisselerinin yüzde 20'lik
bölümünün blok satış ya da halka
arz yöntemıyle satılacağını bildir-
di. Nihai hedefin tam özelleştinne
olduğunu kaydeden Yalova, Va-
kıfbank yönetiminin özerkleşme-
si ve bir kısım hissesinin satışına
ilişkin yasa tasansım Bakanlar Ku-
rulu'na sunduklannı bildirdi.
Yalova, düzenlediği basm toplan-
tısında, ilk aşamada banka hisse-
lerinin yüzde 20'hk bölümünün, ya-
pılacak teknik değerlendirme so-
nucunda blok satış ya da halka arz
yoluyla satılacağını, bu işlemin al-
tı ay içinde gerçekleşmesini he-
defledıklerini söyledi.
Yüzde 20'lik B grubu hissele-
rin satışından sonra hisse senetle-
rinin gerçek değeri belirieneceği için
halen halka açık kısmı oluşfuran
yüzde 25 oranındaki C grubu his-
selerin alım-satımınırı da işleriik ka-
zanacağmı vurgulayan Yalova, ni-
hai amaçlannın bankamn tam ola-
rak özelleştirilmesi olduğunu ifa-
• Nihai hedefın tam özelleştirme olduğunu kaydeden
Yalova, Vakıfbank yönetiminin özerkleşmesi ve bir
kısım hissesinin satışına ilişkin yasa tasansım Bakanlar
Kurulu'na sunduklarını bildirdi.
de etti. Yalova, bu yasal düzenle-
me ile özerkleşecek banka yöne-
timinin banka sermayesinin yüz-
de 55'ini oluşturan ve yasal ola-
rak satılamayan Vakıflar Genel
Müdürlüğü'ne ait A grubu hisse-
lerin de satılabilmesine olanak
saglayacak hukuksal ve teknik alt-
yapıyı hazırlayacağını ve banka-
yı tam olarak özelleştirmeye taşı-
yacağmı anlattı.
Bakan Yalova, mevcut yasada
Banka Genel Müdürü'nün belli
bir görev süresinin bulunmadığı gi-
bi atama ve görevden alma koşul-
lannın belirtilmediğini, bu duru-
mun genel müdürün değiştirilme-
sinı tamamen siyası otoritenin tak-
dirine bıraktığmı belirtti. Hazır-
ladıklan tasan ile görev süresinin
diğer kuruluşlarla eşitlendiğini be-
lirten Yalova, bu sürenin 6 yıl ola-
rak tespit edileceğini bildirdi.
'Siyasetten anndırdacak'
Yalova, hazırladıklan tasan ile
Vakıfbank'tn önce özerkleşmesi-
nin sağlanacağını, daha sonra da
kamu tarafindân yönetilen hisse-
lerinin halka açılması sağlanarak
bankamn sağlam bir idari ve ma-
li yapıya kavuşturulacağuıı ifade
etti. Bu operasyonla kamu banka-
lannı siyasetten anndırma politi-
kasınm gerçekleşeceğini ifade eden
Yalova, aktif büyüklüğü 6 milyar
dolar olan Vakrfbank'ın gerçek de-
ğerinin serbest piyasa koşullann-
da belirlenmesinin sağlanacağını,
banka sermayesinin tabana yay-
gınlaştınlacağım anlattı. Yalova,
banka hisse senetlerinin alımp sa-
tıhnası ve serbest piyasada değer-
lenmesi sonucunda bankamn ser-
maye arttınmlannda da bir rahat-
lama olacağım, dışandan taze kay-
nak girişi sağlanarak mali bünye-
nin güçlendirileceğini anlattı.
Yüksel Yalova, Vakıfbank özel-
leştirmesinin Dünya Bankası tara-
findan dile getirilen kamu banka-
lanrun özelleştirilmesi görüşü ne-
deniyle olmadığıru, zaten göreve ge-
lir gelmez bunun için çahşmalara
başladıklanm söyledi. Yalova, bir
soru üzenne, hukümetı oluşturan
partilerdeki siyasetçilerin Vakıf-
bank tarafindan sağlanan araba,
cep telefonu gibi olanaklara tenez-
zül edecek yapıda olmadığım kay-
detti.
Bakan Yalova, bir soru üzerine
Vakıfbank'm POAŞ ıhalesıne gir-
mesinin tamamen Banka Yönetim
Kurulu'nun takdiri olduğunu, di-
ğer kaülımcılarla eşit koşullarda ya-
nşılacağını, ihalede kimseye ay-
nmcılık yapılmayacağını bildirdi.
Vakıfbank Genel Müdürü Altan
Koçer de ihaleye üyeleri henüz
belli olmayan bir konsorsiyum or-
tağı olarak katüacaklanm bildirdi.
HACETTEPE ÜNtVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
Aşağıda anabilım dalı rtıban ile unvan ve koşullan belırtılen ûnıversıtemız Fakülte, Ensııtû ve Yükseko-
kulannda açık bulunan kadrolara 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun ılgılı maddelenne göre Öğretım
Licrnanı aiınacaKur.
tsteklılenn 3 Ocak-17 Ocak 2000 tarihleri arasında Yardımcı Doçent ve Araşürma Görevlisı kadrolan
ıçın ılgılı Fakülte Dekanlıklan ile Enstitü ve Yüksekokul Müdürlûklerine, Profesör ve Doçent kadrosuna
başvuranlar ıse rektörlûk yazuşlen müdürhlğüne bir adet dılekçe ekınde dıploma ve öğretım durumunu gös-
terir belge, nüfus cüzdanı suretı, 3 adet vesıkalık fotoğraf, özgeçmışı. ögretim ûyelığine yükseltme ve ata-
ma yönetmelıgımn 17. maddesınde belırtılen belgeler ile rektörlük yazı ışleri müdürlüğünden temın edecek-
len belgelen de ekleyerek müracaat etmelen gerekmektedır.
Doçent ve yardımcı doçent kadrolanna başvuranlar yaymlannı içeren dosyalannı 4 nüsha, profesör kad-
rosuna başvuranlar ıse 6 nüsha olarak \ ereceklerdır
Doçent ve profesör atamalannda ûnıversıtemız senatosu tarafından kabul edılen knterleri (rektörlük ya-
zı 15leri müdürlüğünden öğrenebılır) gerçekleştirme koşullan aranacaktır. Bu knteriere uymayanlann baş-
vurulan ışleme konulmayacaktır.
Not: Bu kadrolara daimi statüye göre atama yapılacaktır Profesör ve doçent olanlar, yardımcı doçent.
araştırma görevlısi ve öğretım görevlisı kadrosuna başvuramazlar
Posta ile yapılan müracaatlar kabul editmeyecektır.
I Irtrt /t llintlP
ııan uıuıjur.
Aaıbilim Dalı
DtŞHEKİMLİĞl FAKÜLTESİ
Protetik Dış Tedavısı . ,
Diş Hastalıklan ve Tedavisi
Oral Dıagnoz ve Radyolojı
ECZACILIK FAKILTESİ
Radyofarması ' •>•''*•.
Farmasötık Teknolojı
Eczacılık Temel Bılımlen , • " . " ' /
EĞİTİM FAKÜLTESİ
Okul Oncesı Eğıtım
Egıtımde Psıkolojık Hızmetler
FEN FAKt'LTESt '""•*•
Anorganik Kımya ' ' ' ' ^'
Anatılik Kimya
T
••••••
Bıyokimya •
Cebir ve Sayılar Teonsi • • •
Analız ve Fonksıyonlar Teorisı
Topoloji
Geometri
Uygulamah Matemaük , , .»•,
MaL Tem. Ve. Mat. Lojik
Bıyoteknolojı
Ekolojı
Genel Biyokji ".' • • -.••
Zooloji T
Hidrobiyoloji • .
İstatıstikTeorisi
İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESt
Iktısat Tarihı
Uluslararası llişkiler
MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ
Elektnk Tesisleri
Maden tşletmesi
-
Gıda Teknolojısi
Gıda Bılımlen
Katıhal Fizığı " •
TIP FAKÜLTESİ
Anatomı
Bıyokimya
Mıkrobıyoloji . ' .
Tıbbı Biyoioji ' • . •
Radyodiagnostik
.\nestezıyoloji ve Reanımasyon
Nöroşırurji
Ortopedı
lç Hastalıklan
Çocuk Saglıgı ve Hastalıklan ^ ı ;
. .•
Kadın Hastalıklan ve Doğum
Kardıyolojı
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKII AP TARİHİENSTİT
O.NKOLOJİ ENSTİTÜSÜ
Pedıatnk Onkoloji • f
ANKARAMESLEK YÜKSEKOKULU
Işletme
Tunzm
EV EKONOMİSİ YÜKSEKOKULU
Ev Ekonomisi ,
HEMŞİRELİK YİKSEKOKULL'
Hemşırelikte Yönetim
SAĞLIK HtZMETLERİ MESLEK YTJKSEKOKTJLU
SAĞLIK İDARESİ VİIKSEKOKULU
SAĞLIK TEKNOLOJİSİ YÜKSEKOKULU
SOSYAL HİZMETLER YtKSEKOKULU
AÇIKLAMALAR:
Ögretim Etrmaaı Unvuı
Doçent • • .
Yrd. Doçem
Yrd. Doçent
Yrd. Doçem
Yrd. Doçent ' '
Yrd Doçent
Araşatırma Görevlisi'
Doçent
Doçent _ _ '.
ProfesöT ' " " ^ ; ; -r~'' ' " ' " ' !
Araştırma Görevlisi'
Araştırma Görevlısi
:
Profesör • .
Profesör
Araştırma Görevlisi
J
Doçent
Araştırma Görevlisi
!
Araştırma Görevlisi
:
Araştırma Görevlisi'
Araştırma Görevlisı
2
Araştırma Görevlisi
2
'
Yardımcı Doçent
Araştırma Görevlisı
2
•
Araştırma Görevlisı
!
Araştırma Görevlısi
2
Araştırma Görevlısi
!
Profesör
Yrd. Doçem
Profesör
• . - '
Yrd. Doçem
Profesör
Doçent
Yrd. Doçent ' . •'
Yrd. Doçent , •. >••...
Doçent
Doçent
(Türkçe) Profesör
(lngilızce) Doçent
(Türkçe) Doçent
(tngihzce) Ögretim Görevlisı
(lngilızce) Doçent
(lngilızce) Doçent
(Türkçe) • Doçent
(lngilızce) Profesör
(lngilızce) Profesör
(lngilızce) Doçent'
(lngilızce) Yrd. Doçent'
(Türkçe) Yrd Doçent'
(Ingihzce) Profesör'
(îngılizce) Profesör'
(kgılizce) Doçent'
(Türkçe) Profcsör
(Türkçe) Profesör
üsfDoçent
Araştırma Görevlisi * *' •
Doçent > . . . - •
Yrd. Doçent
. . . .
Profesör >
. '
Doçent
Araşnrma Görevlisi"
Doçent
Ögretim Görevlisi
Araştırma Görevlisi ~
Yrd. Doçent
Profesör
Profesör
1 - 2547 sayılı kanunun 33. maddesine göre atanacak olup, Organik Kımya veya Farmasötık kimya dahnda
doktora öğrenimmi tamamlamış olmak şartı aranacaktır.
2- 2547 sayılı kanunun 50/d maddesine göre atama yapılacaktır. Başvuran adaylann (LES) sonuç belgesi
getirmeleri şartı aranacaktır.
3- Romatolojı dahnda uzman olması, Türkçe Tıp'ta görev yapmak ûzere.
4- Nefrolojı Yandal uzmanı olmak şartı aranacaktır.
5- Hematoloji Yandal uzmanı olmak şartı aranacaktır. • -.'\.f
6- Pedıatnk Göğüs Hastalıklannda deneyımli olmak şartı aranacaktır
7- Gastroenteroloji uzmanı olmak şartı aranacaktır.
8- Çocuk Kardiyolojı Yandal uzmanlığmı almış, yurtdışında deneyimi arttırmış olmak şartı aranacaktır.
9- Çocuk Saglıgı ve Hastalıklan uzmanlığmı almış olmak şartı aranacaktır.
10- H.O. Ev Ekonomisi Yüksekokulu Ev Ekonomisi Bölümü mezunu olmak şartı aranacaktır.
Basm: 67390
UZMANLAR SÖZLEŞMELERİN tYt OKUNMAS1 GEREKTİĞİ1Nİ BEIİRTtYOR
Konut kredisi alırken dikkat
• Vakıfbank ve Alternatifbank'ın uzun vadeli konut kredilerine
'serbest faiz garantisi' uygulayacağını açıklaması, her kesim tarafından
memnuniyetle karşılandı. Ancak uzmanlar yine de tüketiciyi dikkatli
olması konusunda uyanyorlar.
Ekonomi Servisi-Vakıfbank
ve Altematifbank, uzun vade-
li konut kredisinde bir anlam-
da "sabit faiz garantisi'' uy-
gulayarak tüketicinin krediyi
aldığı tarihtekı faiz oranını bü-
tün taksıtler için geçerli kıla-
cağını duyurdu. Bankalar, uzun
vadeli konut kredisinde, enf-
lasyon yükselse bile ödemele-
rin değişmeyeceğrni açıklarken
uzmanlar yine de tüketiciyi,
sözleşmenin "her noktasuu"
okuması konusunda uyardı-
lar.
Uzmanlar. bankalann. değiş-
ken faiz uygulayabileceğine,
bunu da sözleşmenin arkasm-
da "kannca duası" gibı küçü-
cük harflerle yazılan madde-
lere dayandırarak yapabileceklerine
dikkat çektiler. Türkiye'de 20 yıllık ge-
lişmeleri önceden kestirmerun güç ol-
duğunu belirten uzmanlar. **Bankalar,
zaten kuDandıracaklan kredi için ko-
nnta ipotek koyuyor ve beüi bir mikta-
nnı peşin alıyor. Yine de sabit faiz ko-
nusunda dikkatli yaklaşmak gereki-
yor" diye konuştular.
Uzmanlar, hükümetın IMF'ye ver-
dikleri iyi niyet mektubunda "değiş-
ken faiz" uygulaması öngördüğünü ve
Vakıfbank Cenel Müdurü Kocer
4
Faiz aslmda düşük değil'
Vakıfbank Genel Müdurü Altan Koçer, uygulama-
ya başladıklan yeni konut faizlerinin aslında düşük ol-
madığım, oranın bankamn maliyetlerine göre belirlen-
diğını beürtirken. bu kredi uygulamasının tek cazıp yö-
nünün vadeyi 20 yıla yaymaları olduğunu söyledi.
Koçer. "Ucuz kredi değfl, faizier banka malryeti dik-
kate ahnarak belirlenmiştir. İnşallah daha da ucuzla-
yacak, faizier daha da aşağı çekUecek" değerlendirme-
sini yaptı.
Diğer bankalann da bu konuda harekete geçmesi-
nin beklendiğini kaydeden Koçer, şunlan söyledi:
" Bankalar bir araja gelip herkesi evsahibi yapacağtz."
bankalann da sabit faiz garantisi ver-
melerinin güç olacağım vurgularlar-
ken bankalann yetkılileri, kredilerin
gen ödemesınin yapılacağı uzun dönem-
de enfiasyomın yükseleceğı dönemler
olacağı gibı düşeceği zamanlar da ola-
cağım ifade ediyorlar. Yetkililer, ban-
kalann portföylerinde başka hizmetler
bulunduğunu anımsatarak "Enfbsyon
yükseleceği gibi düşebuır de. Kimse bu
nedenle zor dunınıa dûşmez. Zaten iki
ay sonra faizier, yeni müşteriler için ye-
•'«•'•' ' «
nidenobşacak" diye konuştu-
lar. Vakıfbank, kısa bir süre
önce Alternatifbank'ın başlat-
tığı uzun vadeli kredi uygula-
masma katıldı.
Söz konusu banka, 20 yıl
vadeli konut kredisi vermeye
başlarken şu an için yüzde 4
ile yüzde 2.5 arasında faiz uy-
gulayacak. Konut ekspertiz
değerinın yüzde 75'i kadar
kredi kullandıracak olan ban-
ka. akrabalar arasındakı satış-
lar dışmda, 20 yıllık ve otur-
ma izni olan konutlar için kre-
di kullandıracak. Banka, ko-
nutun sosyal amaçlı olması ve
bitmış olması koşulunu da an-
yor. Yaklaşık bir hafta önce
başlattığı uygulamayla, 12 yıl
vadeli konut kredisi olanağı sunan Al-
ternatifbank da ayuk 3.14 oranında fa-
iz uygulayacak. Banka konutun yüzde
35'inin peşin ödenmesi ve tamamınm
bitmiş olması koşulunu anyor.
Bugün geçerli olan koşullarda Vakıf-
bank'tan 20 yıl vadeli 10 müyar lira kre-
di alan bir kişi aylık 263 milyon 20 bin,
Alternanfbank'tan aym miktarda kre-
di alan bir kişi de ayda 332 milyon 816
bin lira ödeme yapacak.
Soru işaretleri artıyor
Hazine'den
off-shore'a
inceleme
• Toplanan paralann holding
bünyelerine aktarıldığı iddiasıyla
araştırma yapıldığı öğrenildi.
TARIKY1LMAZ
Beş bankamn Hazine yönetimine girmesiyle birlik-
te alevlenen kıyı bankacılığı (off-shore) konusunda tar-
tışma giderek karmaşık hale geliyor. Türkiye'deki ban-
kalann yurtdışında kurduklan kıyı bankalanndaki mev-
duatlann Türkiye tarafından güvence altına ahnma-
ması kaygı yaratrrken Hazine'nin. toplanan paralann
gerçekten off-shore bankalara gönderilip gönderilme-
diği konusunda bir araştırma yaptığı iddia edildi.
Beş bankanın TasarrufMevduatı Sigorta Fonu'na dev-
redilmesinın üzerinden bir hafta geçmesine karşın off-
shore bankalann ne olacağı konusu hâlâ netlık kazan-
madı. Kamuoyunda, bu tür mevduatlann güvence kap-
sanunda olup olmadığı konusu tartışılırken, Hazine'nin
paralann nerede kullanıldığına ilişkin ciddi bir araştır-
ma yaptığı belirtili-
yor. Araşurmanın ban-
kalann topladıklan
paralan yurtdışına de-
ğil kendi bünyelerin-
deki şirketlere akta-
np aktarmadığı yö-
nünde yapıldığı öğre-
nildi.
Yaygın kanırun ak-
sine mevduatlann
yurtdışına gönderil-
mek yerine "kâğıt üze-
rinde" gönderilerek
holdingin bünyesin-
de alt hesaplarda tu-
tulduğu iddiasından
yola çıkıldığı belırti-
lirken Hazine'nin bu
yolla kimin nerelere
para aktardığını öğ-
renmeyi amaçladığı
kaydediliyor.
Öte yandan banka-
cılar off-shore banka
ve yurtdışı şubeler ko-
nusunda başka konu-
lann da çözülmeyi
beklediğinı ifade edi-
yorlar. Bankacılar, el
konulan bankalann
denetimden uzakolan
yurtdışmdaki banka
ve şubelermin yöne-
ticilerinin neden hâlâ
değiştirilmediği ko-
nusunu merak ediyor-
lar. Tasarruf sahibi-
nin korunmasnıa iliş-
kin tartışma nedemy-
le bu sorunun geri pla-
na atıldığını belirten
bankacılar, yurtdışın-
daki bu yerlere bir an
önce atama yapılma-
sı gerektiğine işaret
ediyorlar.
Bu arada bir ban-
kacı, yurtdışmda Türk
işadamlannın kurdu-
ğu banka ve şubelerin
yeterince denetlenme-
diğini iddia ederek,
patronlann bu banka-
lardan kullandığı kre-
dilerin dış kredi kap-
samma sokularak hem
dış borç rakammın
yüksek gösterildiği,
hem de Türkiye'deki
bankasından kullan-
dığı limit içinde sa-
yılmadığından limıt-
lerin üzerinde kredi
kullanma şansmı ya-
kaladığım belirtti.
Yurtbank
Kıbns Ha
20 trilyon
topladı
REŞATAKAR
LEFKOŞA- Türkiye'de
Hazine'nin devraldığı
Yurtbank'ın KKTC'deki
bankası aracılığıyla halk-
tan 20 trilyon lira topladı-
ğı iddia edildi.
Bir bankacı, 10 yıllık
mazisi olanyerel birban-
kada toplam mevduat tu-
tannın 12 trilyon lirayı
geçmediğini, buna karşı-
lık Yurtbank'ın bir yıl gi-
bi kısa sürede 20 trilyon li-
ra dolayında para topla-
masınm tamamen yüksek
faiz aldatmacasından kay-
naklandığmı söyledi.
KKTC'de yerel banka-
lann yıllık dolar faizinin
yüzde 8-10, sterlin faizi-
nın de 8-12 arasında de-
ğiştiğine dikkat çeken ay-
nı kaynak, Yurtbank "ın
dolar faizinin yüzde 18
olduğunu iddia etti.
KKTC yasalanna göre
halkın mevduatlannın 7
bin sterline kadar olan kıs-
mı garantı kapsanunda bu-
lunurken, devlet bu para-
lan uzun bir süre içinde.
bir kamu bankasma kay-
nak aktararak ödeme ya-
pıypr.
Öte yandan Yurtbank
tarafından piyasaya sürü-
len çekler de esnafa ağtr
darbe vurdu. Müştenler-
den Yurtbank çeki alan ış-
yen sahipleri, Merkez Ban-
kası'nda gerçekleştinlen
takas işlemlen sırasında
diğer bankalann bu çek-
leri kabul etmemesi ne-
deniyle mali kayba uğra-
dılar.
Bu arada bankanın fa-
aliyetlerinin 12 Ocak 2000
tanhıne kadar durdurul-
duğu haberi, dünkü Res-
mi Gazete'de yayımlandı.
OR ÜŞ / Dr. MUSTAFA KEMAL ÖKE Sendika Uzımanı
Avrupa Biriiği'ne aday
ülke statüsüne geldiği-
miz şu günlerde; zil ça-
lıp oynamak mı gerekir,
yoksa kara kara düşün-
mek mi gerekir bilmiyo-
rum. Ama bildiğim bir
şey var ki çalışma ilişki-
leri ve emek cephesi açı-
sından mesafeyi kapat-
mak için acilen alınma-
sı gereken önlemler var.
Çünkü bu önlemler alın-
madan tek başına, ekonomik kriterterin
ya da siyasi krtterterin yakalanması Av-
rupa trenine binmeye yetmeyecektir.
Bu nedenle işin sosyal cephesinde ya-
şamsal gördüğümüz birkaç noktayı dik-
katlere sunmak istiyoruz.
1) Birinci nokta emek üzerindeki ver-
gi yüküdür.
OECD ülkeleri ve AB ülkelerinin
GSYlH'ye oranla toplam vergi gelirleri-
ne bakıldığında OECD istatistiklerine
göre; OECD Avrupa ortalamasının 1965
yılında yüzde 21.7; 1985 yılında yüzde
28.4; nihayet 1992 yılında yüzde 29.4
olduğu görülür.
AB ortalamasına bakıldığında; 1965
yılında yüzde 20.4; 1985 yılında
yüzde 28.2; 1992 yılında da yüzde 29.4
olduğu gözlenir.
Bu rakamlar bize 30 yıllık süreçte top-
lanan vergi gelirierinin milli gelire oranı-
nın yüzde 30'lara kadar uzandığını gös-
termektedir.
Türkiye'ye bakılacak olursa 1965 yı-
lında vergi gelirierinin milli gelire oranı-
nın yüzde 10.1; 1985 yılında yüzde 13.1;
AB Sürecinde Çalışma İlişkileri
nihayet 1992 yılın-
da yüzde 18.4 ol-
duğu görülür.
Bu tablonun an-
lattığı şudur; Avru-
pa'da sosyal gü-
venlik primleri ha-
riç toplanan vergi
gelirieri milli gelirin yüzde 30'u civann-
da iken Türkiye'de yüzde 20'yi dahi bul-
mamaktadır. Buradan hareketle Türki-
ye'nin bir vergi cenneti olduğu söylene-
bilir.
Toplanan vergilerintamamınm borç fa-
izlerine gittiği ülkemizde verginin önem-
li bir bölümünün ücretliler tarafından
karşılandığı hesaba katılırsa, Türkiye'nin
AB'ye girmesinin birinci anlamı vatan-
daşın canına okuyan ve mark up piya-
salarıyla istediği fıyatı uygulayan, ama
buna karşılık vergi vermeyen sermaye
kesiminin bu alışkanlığından vazgeç-
mek zorunda kalması olacaktır.
1988-96 yıllan arasında ücretjiler mil-
li gelirden yüzde 21.5 ila yüzde*24 ara-
sında pay alırken; toplam gelir vergile-
rinin yüzde 45 ila yüzde 51.4'ünü öde-
miştir. Aynı dönem için sermaye; milli ge-
lirden yüzde 63.2 ila yüzde 60.7 pay al-
mış, buna karşılık toplam gelir vergile-
rinin 1988 yılında yüzde 54.8'ini ve 1996
yılında da yüzde 48.6'sını ödemiştir. Ra-
kamlann dili bizlere şunu söylemekte-
dir birincisi, emek kesimi milli gelirden
daha az pay almasına karşılık daha çok
vergi yükü altındadır, sermaye ise milli
gelirden daha çok pay almasına karşı-
lık daha az vergi yükü taşımaktadır. İkin-
ci nokta dayıllar itibanyla ücretlinin ver-
gi yükü artarken, sermayenin vergi yü-
künün hafıflemesidir.
2) Üzerinde durmak istediğimiz bir
diğer konu da gelir dağıtımı bozuk-
luğudur. O kadar ki DİE'nin yayımladı-
ğı en son rakam olan 1994 verilerine
göre; nüfusun en yoksul olan birinci
beşte bir'lik dilimi, milli gelirin yüzde
4.9'unu; ikinci yoksul beşte bir'lik dilim
yüzde 8.6'sını; üçüncü beşte bir'lik or-
ta kesim milli gelirin yüzde 12.6'sını;
dördüncü beşte bir'lik dilim olan orta üs-
tü kesim yüzde 19.0'ını ve nihayet en var-
sıl beşte bir'lik kesim de milli gelirin yüz-
de 54.9'unu paylaşmaktadır.
Bu rakamlaragöre en zengin beşte bi-
rinin geliri ile en fakir beşte birinin geli-
ri arasındaki uçurum 10 kattan fazla ve
sosyal bir devlette rastlanmayacak öl-
çektedir. Dahası üçüncü ve dördüncü
dilimlerin de süratle en fakir dilime yak-
laşmakta olduklandır. Bunun anlamı nü-
fus içinde küçük ve mutlu azınlık dışın-
da, nüfusun ana gövdesinin fakiriik çiz-
gisi civannda yaşıyor olmasıdır. Bir baş-
ka anlatımla nüfusun varsıl olan beşte
birinin geliri, geri kalan beşte dördün
gelirinintoplamından dahafazladır. Böy-
le bir yapı Avrupa'nın bünyesine alabi-
leceği yapı olamaz.
3) Tkinci önemli nokta; milli gelirden
sosyal harcamalara aynlan paydır.
ILO uzmanlarına göre AB ülkelerinde
bu pay yüzde 22'lerin altına hiç düşme-
miştir. Oysa Türkiye'de çıkabildiği en
yüksek rakam yüzde 6'dır. Bütçe ra-
kamlarıyla tabloya baktığımızda; eği-
tim, sağlık, kültür, sosyal hızmet kalem-
lerinden oluşan sosyal harcamalara
1992 yılı bütçesinde 25.2 pay aynlmış-
ken, bu rakam 1998 bütçesinde yüzde
14.3'e düşürülmüştür.
Bu standartlarla Türkiye'nin Avrupa ai-
lesinde kendine yer bulması olası değil-
dir. Bunun anlamı nedir? Artık hükü-
metlerin rantiyeye kaynak aktarmak için
kullandıkları borçlanma politikaları ye-
rini, sosyal harcamalara ağıriık veren
politikalann alması gerektiğidir. Bu ka-
dar zaman, bu kadar kolay para kazan-
maya alışmış bir kitlenin elinden ma-
ması nasıî alınacaktır, bunu kestirmek bir
hayli güç.
4) Üzerinde durulması gereken
üçüncü önemli nokta da örgütien-
me özgürlüğünün önündeki engelle-
rin kaldınlmasıdır. Anımsanacağı üze-
re kamu çalışanları çeşitli sendıkalar
bünyesindetoplanmış, ancak toplu pa-
zarlık anlamında bir etkinlik ve işleve
sahip kılınmamıştır. İşin Avrupa cephe-
sine baktığımızda, bizdeki işçi-memur
suni aynmının olmadığım, tüm çalışan-
lann, bulundukları işkoluna göre aynı
sendika içinde beyaz yakalı - mavi ya-
kalı demeden; kamu çalışanı - işçi de-
meden örgütlenmiş olduğunu görüyo-
ruz. Bu nedenle örgütlenme ve toplu
pazariık hakkına sahip kılınma anlamın-
da gerek mevzuatta, gerekse sendikal
politikalarda ciddi değişiklikler gereke-
cektir.