25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK 1999 CUMA HABERLER DUNYADA BUGÜN AIİ SİRMEN Bıpakımz Yapsmlar... Seattle'da millennium round görüşmelerinin DTÖ'nün istediği doğrultuda gitmeyip başan- sızlıkla sonuçlanması üzerine, bu sütunda 7 Aralık tarihinde yazdığımız yazıda, bu sonuca fazta bel bağlamamak gerektiğini, aslında bü- yük şirketlerve ABD'ninamaçlannın.işidevlet- ler arasında ikili ilışkilerle bağlamak olduğunu ve bu yolu deneyeceklerini yazmıştım. 10 Aralık tarihli Resmi Gazete'deyayımlanan, 7 Mayıs'ta TBMM'de onaylanan 29 Eylül tari- hinde VVashington'da imzalanan "Türkiye Cum- huriyeti Hükümeti ile ABD Hükümeti Arasında Ticaret ve Yatınm llişkilerinin Geliştirilmesine llişkin Anlaşma", işte MAI hükümlerini ikili an- laşmalaria yürürtüğe sokmanın en güzel örnek- lerinden biridir. Anlaşmanın sadece ABD ile Türkiye arasın- da yürürlükte olmasının fazla bir anlamı yok. Çünkü Ankara, VVashington ile imzaladığı bir anlaşmanın benzerini neden Paris, Londra ve Berlin ile de imzalamasın ki? Üstelik onlar ge- lecekteki Avrupalı ortaklanmız değiller mi? Kaldı ki, yeryüzünde 150 devletten daha güç- lü olan 200 şirketin en tepesindeki 50'sinin 33'ü yani yüzde 66'sı ABD'dedir. Yine yeryüzünde 150 devletten güçlü 200 şirketin cirosunun yüz- de 36.5'ini yapanlar ABD patentlilerdir, hele he- le kâr rakamlarına bakınca uluslararasj devfe- rin kârlannın yüzde 52.7'sinin ABD'li olduğunu görürsünüz. • • • Türkiye 1838 ingiliz Türk Ticaret Anlaşma- sı'ndan (ki o da başta yalnız Ingiltere ile imza- lanmış, sonra hükümleri bütün öbür devletlere teşmil edilecek biçimde genişletilmişti) 131 yıl sonra, MAI hükümlerini kendi iç hukukunun parçası haline getiren anayasa ve yasa değişik- liklerini yapmış, 29 Eylül VVashington Ticaret Anlaşması'yla da, ABD kaynaklı ya da uyruklu veya ortaklı sermaye hareketlerinin önündeki bütün engelleri de kaldırmayı kabul etmiştir. Şimdi hiç kimse kalkıp da, bu davranışın AB adaylığının gereği olduğunu söylemesin. Çün- kü herkes biliyor ki, MAI'lerde öne sürülen kimi ilkeleri şu ya da bu nedenlerie Avrupa'nın bü- yükleri Seattle'da reddetmişlerdir. Ama Seattle'da dünyanın 200 büyüğünün 80'ini banndıran Avrupa'nın reddettiği ilkeleri, milliyetçi muhafazakâr MHP ile "sol milliyetçi!" etiketli DSP kabul etmekte beis görmemişler- dir. İşte kimseyi rahatsız ve tedirgin etmeyen mil- liyetçilik diye ben buna derim. "Türk titre ve kendine dön! Sermayenin önündeki engelleri kaldır! Uluslararası tahkime güven!.." Yeni milliyetçiliğin sloganlan bunlardır. ,' ••• Beş kuruş dış yardım alınmadan yaşama ge- çirilmeye çalışılan GAP ile sağlanan yeni verim- li tanm alanlan, bu anlaşma ile ABD'deki büyük sermayenin eline geçecektir. önceki gün bunlan konuşurken, ekonomi- den çok iyi anlayan, hatta bu alanda uzman olan, görüşlerine değer verdiğim bir dostum, "Keşke, diyordu, keşke Amerikan setmayesi GAP'a gelse!". Bu dostum "Otunıp kalkıp Clinton'a dua edelim, o olmasaydı ve Türkiye'ye bu rolü biç- meseydi, halimiz haraptı" diyordu. Doğrusu ona hiç itirazayeltenmedim, "Bu da birgörüş, senin bugörüşünü deyansrtmakbe- nim görevim", dedim. Hoş bu görevi yerine getirmeseydim fazla bir şey değişmezdi, çünkü medyanın çoğu zaten ister istemez bu görüşteydi. Halkın çoğunluğuna gelince: Verdikleri oyla- ra bakarsanız, onlar da bu görüştedir diyebili- riz. Çünkü aksıni söylemek halkımıza bühtan et- mek ve "Bunlann çoğunluğu neye oy verdiği- ni bile bilmiyor" demek anlamına gelir ki, bu da yakışık alan bir davranış olmaz. Öbür görüşte olanlar, yani dinozoriar ise hız- la azalmaktalar, tümünün köküne kibrit suyu ekilince de, artık ortada hiç engel kalmayacak. Adapazarı'na 2 santral ABD'den 300 mifyon dolarlıkyatınm ANKARA (Cumhuri- yet Bûrosu) - ABD, Inter- gen-Enka'nın sponsorlu- ğunu yaptığı Adapaza- n'ndaki iki eneıji santra- h için 300 milyon dolar- • lık yatınm yapılması ka- rannı onayladı. Deniza- şın Özel Yatınm Şirke- ti'nin (OPIC) onayladığı karara göre ABD'de, Adapazan ve Taşkışı- ğı'nda kurulacak eneıji santrallanna yönelik ya- tınm, Amerikan ışadam- lanmn Türkiye'de yatı- nm yapmalannı cesaret- lendirecek bir girişim olarak değerlendiriliyor. Türkiye'nin uluslara- rası tahkimi kabul etme- sinin ardından gelmesi beklenen 30 milyar do- larlık Amerikan yatrnmı özellikle enerji alanında gelişmelerin yaşanması- na neden oldu. ABD Başkanı Bill Clinton'ın geçen aykı Türkiye ziyareti sırasında imzalanan enerji santral- lan anlaşmalannm ardın- dan önceki gün de Ada- pazan'nda kuruiacak iki enerji santralına ABD'nin finans sağlama karan aldığı kaydedildi. ABD'li işadamlannın gelişmekte olan ülkeler- deki yatınmlannı güven- ce altına alan OPIC tara- fından sağlanan fînansal yardımla kuruiacak iki enerji santralımn Türki- ye'nin acil elektrik ge- reksiniminin karşılanma- sı ve daha temiz enerji el- de edilmesini sağlaya- caklan kaydedildi. Ada- pazan'nda kurulan ilk santralm 770 megavat gücünde, Adapazan- Gebze yakınlanndaki Taşkışığı'nda kuruiacak diğer santralın ise 1.540 megavat gücünde olacağı bildirildi. OPIC Başkanı George Mnnoz'un konuyla ılgili olarak "OPIC'ningirişi- mi, Başkan Clinton'ın son depremlerden sonra Türkiye'ye yabnm yapri- masının cesaretlendiril- mesi konusunda OPICm öncû rol oynayacağına yöneiik kararüliğının bir göstergesidir'' dedi. Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği'ne giden yolun Diyarbakır'dan geçtiğini söyledi 'Demokrasi Kiiıt'iin de lıakkrMAHMUT ORAL DtYARBA- KIR-ANAPGe- nel Başkanı Me- sut Yılmaz, Tür- kiye'de banşorta- mının bozulma- ması için herke- sin üzerine düşe- nı yapması ge- rektiğini belırterek "Demokrasi Türk'ün de, Kürt'ün de hakkı" dedı. Avrupa Bir- liğı 'ne giden yolun Diyarbakır'dan geçti- ğini anlatan Yılmaz, "OHAL kakhntma- k yeni düzenlemeyle bölge, toplumsal ve ekonomik kalkınmasım koordine edecek bir yaprya ulaştırılmabdır'' diye konuştu. Beraberinde 15'ın üzennde mületve- küi, 8 bakan ve 7 genel başkan yardımcı- sı ile birlikte Diyarbakır'a gelen ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ı, havaala- nında bir grup HADEP'li ile Banş Anne- len Irusıyatifi öncülüğündeki yaklaşık bin kişilik bir grup da karşılamak istedi. El- lerinde "Banş hemen şimdi", "İdama ha- yır", "Köye geri dönüş istiyoruz", "Ana- dflde eğhim fctiyoruz" yazrlı dövizleri ta- şıyan grubun Yılmaz'ı karşılamasına izin vermeyen polis, havaalamna girişlerini engelledi. Kalabalık bir araç konvoyuyla kente gelen Yılmaz, bir süre Dedeman Oteli'nde dinlendikten sonra yaya olarak Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'na geçti. Burada Yılmaz'ı karşılayanlar ara- sında yer alan HADEP'li ll Başkanı AH Ürküt ile bazı beledıye başkanlan ve HA- DEP üyesi bir grubun "tdama hayır ba- nş hemen şimdT sloganlan atması dikkat çekti. Yılmaz, salon girişinde bekleyen HADEP'li belediye başkanlan ve II Baş- kanı Ürküt'le tokalaştı 'Herkes sorumhıhığa_' Parüsınin genişletilmış bölge toplantı- sının açılış konuşmasını yapan Yılmaz, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Gü- neydoğu sonmunun çözümü için yapıl- ması gerekenleri anlato. 2000 yılını yal- nızca yeni bir yılın ve asnn başlangıcı de- ğil, Türkiye için ve özellikle de Güneydo- ğu için yeni bir dönemin başlangıcı ola- rak gördüklerini belirten Yılmaz, bunun birçok nedeni olduğunu söyledi. Ülkede her şeyden önce terör sorununu çok bü- yük ölçüde çözmüş olarak yeni binyıla gi- rildiğini kaydeden Yılmaz şöyle konuştu: "Bununlabirlikte diğer bütün sorunla- rtn çözümü için son derece uygun bir or- tam ohıştu. Içinde bulunduğumıız banş ortamı\BİnızGüııeydoğuiçindepbâtün Türkiye'nin birçok mesek-sinin soğukkan- hklda eie ahnıp çözülmesine imkân sağb- yacakur. Diğer vandan, AB aday hğımız kabul edibniş olarak giriyonız. Içerde ba- nşve huzur ortammda meselelerimizi çöz- meye yönenrken. AB adaylığı bu mesele- lerimizi çağdaş dünya öiçülerine uygun olarak çözmenüze yardımcı otacakür. Bü büyük firsatm kaçmhnamag ve uygun or- tamın heba edilmemesi için bu memleket- te yaşayan herkesi sonımluhığa çağınvo- ruz. Lİkemizi ve insanımızı zerre kadar seven berkes banş ve huzur ortamının bo- zulmaması için eünden gelen gayreri gös- ternıeli. aksi da\Tanışlara müsamaha gös- ternıemelidir. Herkes. soruıüann çözümü İÇİB görüs, düşünce ve öneriJerini zaman geçmeden ortaya koymalı ve bunlar ka- muoyunda serbestçe tartıştlmahdır. Insan- lan beldeme yorgunu yapmayahm. Onun katkıstyla sorunlann çözümüne başiaya- lun. ANAPolaraksorunlann çözümünde- kiilk adnnm fildr veifade özgürlüğünü kı- sniayan > asa ve hükümlerin kaldınlması oMuğuna inamyoruz. Bu aynca AB üyeli- ği yolundaki en önemli adımdır. AB üyen- ğine giden yolun ENyarbakn-'dan geçtiği- ne inandığınuz için buradayxz." Türkiye'de bazı kesimlerin direnmesi- ne rağmen bir değişim sürecinin başladı- ğma işaret eden Yılmaz, demokratikleş- menin Türkiye'nin en acil sorunu olduğu- nu söyledi. Türkiye'de devletin daha sağ- lıklı bir yapıya kavuşturulması için tüm vatandaşlara insanca yaşam şartlannın sağlanması, temel hak ve özgürlüklerin tam anlamıyla yerleştirilmesi ve koruma altına alınması gerektiğine işaret eden Yılmaz, şöyle devam etti: "Ulkedeki huzur ve banşın yeni yara- lar ahnasuu, mağduriyetin, husumetkrin toplumda kökleşmesini istemiyorsak da- ha özgüriükçü bir sistemi yerleştirmek zo- rundayız. Bu bölgedeki insanlann sıkınü- sının giderilmesi yalmzca Güneydoğuhı- nun değfl tüm ülkedeki insanlann skmö- lannın giderilmesidir. Aynhkçı terör soru- nu. tüm dünyanın sorunudur. Hiçbir so- run gibi bu sorunu da kısa sürede çözecek sibirii bir çözümü yoktur. Güneydoğu so- rununun yanhş değU ama eksik tanımlan- dığmı söylemek zonındayız. Bu bölgede 20 yıkür olağanüstü \ önetim artık olağan hale geldL Bölgede artık terör sorunu gü- ventikgücterinin kararhhğı \eörgütün da- ğdmasıyla önceMdi olmaktan çıktı. Dola- )TSi>1a da OHACin uygulanması zorunlu- luğu ortadan kalkh. bemokrasi Türk'ün de, Kürt'ün de hakkıdır. Artık bu bahane ortadan kalkmtşör. Deviet artıkGüneydo- ğu'ya karakol tefüş etmeye değü, fabrika açıhşı için geliyorsa bu bölgenin makûs ta- lihi ortadan kalkmaya başlamıştır." İnnvtii CHP y tiİ0Yİ0 huhıviti E r d a l ^onii, CHP İstanbul Ü Merkea'nde dün partililerie bir ara- lllUtlHy \slir UIZIIC UUIUŞIU ^ geldL Bir gnıp partiH ve yöneticilerin katddığı toplanüda konu- şan Erdal tnönû, SosyaSst EnternasyDnal ve kflreselleşmeyle ügili düşüncelerini anlatti. Küresepeşmenin j-adsma- mayacağmı, ancak küreselleşme karşısuıda halkın korunması gerektiğini vurgulayan tnönü, "Önemli olan, küre- seDeşmenin aleyhimize olmasıdır. Bu ststemde halkm ve dar geürfinin hakkuu korumak gereklidir" dedi tnönü, cnmhıırhflşkaıitıgına aday olup otmayacağına yönelik sorulan ise yanıtsız bırakb. (Fotoğraf: ÛZKAN GÜVEN) Tahir Hatipoğlu 'Bu koşullarda solun adresi CHP' HATtCE BÎÇER SIVAS - Sol Güç Biriiğı adına Sıvas'a gelen Tahir Hatipoğhı. güç birliği yapılmaması halinde CHP'nin ilkelerinden bırçoğunu kaybedeceğini belırterek. "Bugünkü koşullarda solun tek adresi CHP'dir" dedi. Tahir Hatipoğlu, Cumhuriyet Üniversitesi'nde verdiği konferansta, YÖK ve öğretim elemanlarırun bugünkü çahşma koşullannı değerlendirdi. Hatipoğlu, Türkiye'de siyasete mutlaka öğretun üyeleri, öğretim elemanlan ve fıkir adamlannuı katılması gerektiğini belırterek, "Ulke ghtikçe zora gidiyor. Fikir adamlan siyasetten uzaklasükça Atatürk'ün, CHP'nin 6 ilkesi de yok olacak. Bunun için güçler buieştirUmeir' dedı. CHP ll Başkanlığı Nurettın Sözen Toplantı Salonu'nda tşçi Partilılerin de katıldığı bir toplantıda konuşan Hatipoğlu, solun korkusunun yine sol olduğunu belirterek şöyle dedi: " Sol Güç Birliği adımız bile 'Sol' ketimesinden korkulduğu, ürküldüğü için 'Ulusal Güçler Birliği' ne dönüştürüldü. Türkiye'de sol bir araya gelmez ise en - aandan CHP'nüı 6 okuna sahip çıkılmak Vbksa. biz J Cumhuriyet rejiminden. laiklikten. demokrasiden d e J olacağız. 18 Nisan seçünlerinde sol partilerin güç H birliği için uğraştık, ama olmadı. tşte Atatürk'ün ilkelerini taşıvan bir parri Meclis'e bile giremedi. Elimiz kohunuz bağlandı. Oysa her parti kendi başına bir partidir. Ama 6 Ok bizim için önemli yaşamanuz için, ülke için gereklidir. Bu nedenle 6 Ok'a her sol cuyum diyen insan sahip çıkmah." Liman-İş Sendikası araştırması: Son iki hükümet maaşlann yüzde 22'sini yok etti 'Memııra sefalet ücreti ödeniyor'ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Liman- Iş Sendikası'nın araştırması, memurlara se- falet ücretlerinin dayatıldığını ortaya koydu. Araşnnna, memur maaşlanmn 1993 yılına göre, 1999 yıl sonuna gelindiğinde yüzde 22 eridiğini ortaya koydu. 2000 yıhnda yüzde 25 'lik enflasyonun gerçekleşmesı durumun- da; yüzde 15 ve yüzde 10'luk zamlar sonun- da maaşlardaki kaybın yüzde 30'a ulaşacağı hesaplandı. ANAP-DSP-DTP ile DSP- MHP-ANAP hükümetleri döneminde, me- mur maaşlanrun satın alma gücünün Haziran 1997'ye göre Aralık 2000'de yüzde 34'ünün yok edilmiş olacağı saptandı. Liman-lş Sendikası'nın araştmnasında, hükümetin, IMF Yönetim Kurulu'nun gö- rüşleri doğrultusunda faiz dışı fazlarun arttı- nlmasına öncelik vererek, "faizödemelerinin akışmı düzenli sürdürmek" ve yıiku kamu kesimindeki ücretli ve maaşlılar ile sigorta- lılar ve tarundaki küçük üreticiler üzerine yıkma yolunu seçtiğı belirtildi. "Bu tür bir fazlanın verimesi, kamununyıetersiz olan hiz- met kapasitesini daha da gerttetmek anlanu- na gefecektir" değerlendirmesi yapılan araş- tırmada, geriye dönük ücret endekslenmesi- ne son verilmesinin, gelecek dönem toplu- sözleşme pazarlığında reel ücretlerin düşü- rülmesi ve hızlı yoksullaşmayı sürdürecek politikalann izleneceğini ortaya koyduğu kaydedildi. Ücretlenn gelecekteki enflasyo- na endekslenmesi. "Gelecekteki enflasyonun geçmiş enflasyondan daha düşük gerçekleş- 79. 9'a, 1995'te 70.4'e düştüp görülüyor. Satın alma gücü 1996'da 73.9'a, 1997'de 92.5'eulaşuken, 1998'deyenidendüşüşbaş- hyor ve 82.7'ye, 1999'da ise 78.3'e kadar ge- riletiliyor. Yani 8 yıl boyunca memur maaş- lan hiçbir dönemde 1993 yılında 100 olan sa- tın alma gücüne uiaşamıyorlar. 2000 yılında enflasyonun hükümetin öngördüğü gibi yüz- de 25"te tutulması durumunda: memurlann • Liman-lş Sendikası'nın araşürmasına göre, ANAP-DSP-DTP ile DSP-MHP-ANAP hükümetleri döneminde, memur maaşlarının satın alma gücünün Haziran 1997'ye göre Aralık 2000'de yüzde 34'ünün yok edilmiş olacağı saptandı. mesi ücretarbşlannı, her ayarlama noktasm- da, süreldigeçmiş enflasyonun altmda rutma- yı,yanired ücreüerisüreldigerietmeyi gerek- urmektedir" diye yorumlandı. Bu yöntemin yeni değil, 1994'ten beri sürdürülen bir top- lu pazarlık politikası olduğu kaydedildi. Araştınnada, memurlann 1993 'te 100 ka- bul edilen saün alma güçlerinin 1994'te ortalama satın alma güçleri, 1993 yıhm 100 kabul eden çizelgeye göre 70.1 'e kadar geri- leyecek. Eğer enflasyon tahmini tutmaz da enflasyon rakamı yüzde 50 olursa, bu gerile- me 63.9'a ulaşacak. Araştırmada, 1999 yılbaşından bugüne ka- dar reel maaşlann yüzde 25 oranında düştü- ğü, 2000 yüımn ilk 6 ayı için verilecek yüz- de 15 'lik zamla Ocak 1999'a göre satın alma gücünün 85'e çıktığı, bunun da reel olarak yüzde 15 oranında erime anlamına geldiği kaydedildi. Memurlan 4 gruba ay^arak inceleyen araştırmada. "15/1,9/1 gibi memuriar. servis şefi, 12/3 imam-hatipli. 3/8 imam-hatipli. Gse mezunu hemşire ve teknisyenlerin" yer aldı- ğı birinci grubun Aralık 1999 itibanyla elle- rine geçen nominal maaş tutannın "105 mil- yon fira" olduğuna dikkat çekilerek, bu tuta- nn 4 kişilik ailenin gıda gereksinimlerini bi- le karşılamaktan uzak olduğu belirtildi. Araş- tırmada. 5 Nisan ekonomik kararlannuı me- murlar üzennde yıkıcı sonuçlara neden oldu- ğu ortaya konulurken, bu kararlann ardın- dan 1995 yılında ortalama memur maaş dü- şüş oranının yüzde 30 olduğu belirtildi. Araş- tırmada. hükümetin 2000 yılının ilk 6 ayın- da yüzde 15,ikinci6aydayüzde lOmaaşar- tışının gerçekleşmesi durumunda maaşlar- daki düşüşün daha da artacağı belırtılırken "Tabiri caizse. memunın >ohınacakrüyiî kal- mamış olacakdr" denildi. '^FObNOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Fenerbahçe, en önemli dar- beyi, üç yıl önce iki büyük fırt- bolcusunu, Oğuz'u ve Aykut'u kovarak yemişti. Oğuz ve Ay- kut'un kovulması, futbolda kişi- liğin kovulması demekti. Ne yapmışlardıOğuz'laAykut? Üç yıl önce Trabzon'da, sezonun son maçlanndan birinde Fener- bahçe ileTrabzonspor karşı kar- şıya gelmişlerdi. Fenerbahçe, maçı Oğuz ve Aykut'un golleriy- le 2-1 kazanmıştı ve şampiyon- luk yolunda en önemli engeli aş- mıştı. Bu maçtan sonra Fener- bahçe adım adım kaptan Oğuz'un öndertiğinde, özlediği şampiyonluğa ulaşmıştı. Oğuz ve Aykut, o maçtan sonra gazetelere verdikleri de- meçlerde, Trabzonsporlu arka- daşlannı düşünerek, bu büyük başanya yeterince sevineme- diklerini açıklamışlardı. Neden böyle konuşmuşlardı, çünkü kendileri de böylesine kritik maçlarda olağanüstü bir psiko- lojik baskı yaşıyorlar, kaybettik- leri maçlardan sonra, tıpkı Pen- Fenerbahçe Oğuz'la Kaybetti dikspor maçı sonrası gibi, sal- dınlara uğruyorlardı. Oğuz ve Aykut, bilinçli iki sporcu olarak, en çok alkışlan- dıklan, omuzlara alındıklan bir günde, rakip takımdaki arka- daşlanna sahip çıkarak, futbol- daki bu çarpık taraftariık anlayı- şını eleştirmişlerdi. Onlann bu davranışı; ileri, aydın, kişiliklifut- bolcunun davranışıydı. Yarış- manın sahada kaldığını ve on- dan sonra işin insani boyutunun öne çıktığını belirtmek istemiş- lerdi. Kavga gürültü ve şamata içindeki futbol dünyasında, bu i- ki sporcunun tavırlan, kutlana- cak ve diğer sporculara örnek gösterilecek tavırlardı. Aynı za- manda futboldaki goygoyculu- ğa bir uyanydı • • • Sonra ne oldu? Ali Şen, kişi- likli bu iki sporcuyu takımdan kovdu, taraftara da kışkırtıcı mesajlar verdi. Aslında Fener- bahçe, o gün tarihinin en büyük darbelerinden birini yemişti. İki büyük sporcusunu yitirmekle kalmamış, bir anlayışı yıkıp yok etmişti. Onceleri kimse farkına varmadı, Fenenoahçe aynı za- manda takımın bu iki belkemi- ğini yitirerek bir geleneği de yi- tirmişti. O gün bugündür üçün- cü senenin sonuna geldik, Fe- nerbahçe bir daha kendini to- parlayamadı. Büyük takımlann hemen hepsinde, o takımı ayak- ta tutan, gelenekleri daha son- raki kuşaklara devreden isimler vardır. Oğuz, Fenerbahçe'nin temel direğiydi. İşte Ali Şen onu yıktı. Sonra ne oldu? Ali Şen, Sa- bah gazetesine yazar oldu. Bü- yük şampiyonluklar kazandıran büyük başkan havasında dolaş- maya başladı. Ancak ertesi se- ne Fenerbahçe yoktu. Bunu fark eden Ali Şen, tasını tarağı- nı toplayıp, bir enkaz haline ge- tirdiği takımı Aziz Yıldınm'a terketti. Fenerbahçe taraftaria- rının çoğunluğu, Oğuzlar'ı ko- van anlayışı içıne sindirmese de basının desteğini alan, gazete- cileri ağırtayıp etkileme ustası plan Ali Şen'in yaptıklanna ses- lerini çıkarmadılar. Toplumda zaten yaygın olan şiddet, Fenerbahçe taraftannın bir kesiminde başarısızlıklarla birlikte öne çıktı. "Mezar ola- cak" sloganlan eşliğinde her maçı bir ölüm-kalım kavgasına çevirenler, yenildikçe, öfkelerini yönettecek hedef olarak futbol- culan gördüler. Gündelik hayat- lannda acımasızlığın, çaresizli- ğin sarmalında, çıkış yolu bula- mayanlann öfkesi, Fenerbahçe- li sporculann tepesinde patladı. Mafya liderierinin kulüp baş- kanı olduğu, medyanın şiddeti kışkırttığı, kişilikli futbol anlayışı- nın kulüplerden kovulduğu or- tamda başka ne beklenebilirdi ki! insani en çok üzen ise Fener- bahçe'deki yıkımın başmiman Ali Şen'in şimdi yeniden bir kur- tancı gibi sahneye çıkanlması, medya yıldızı haline gelmesi. Büyük dramlara, büyük acılara gerek yok. Futbol, sonunda bir estetik ve heyecan aracı, bir ya- nşma. Fenenbahçe, çok taraf- tan, çok seveni olan bir takım. Bugün yenilir, yarın kazanır. Za- ten sonunda, her maç üç neti- celi değil mi? Birisi kaybedecek. Bu kez Fenerbahçe daha çok kaybediyor. Üstelik bir türlü kendine de gelemiyor. Oğuz ve Aykut meselesini ye- niden anımsamakta yarar var. Orada, goygoyculuğa, taraftar acımasızlığına bir eleştiri ve bir futbolcu kişiliği kavgası verildı. Kısa vadede, işadamlığı tartış- malı Ali Şen kazandı. Bu yüz- den üç senedir Fenerbahçe kaybediyor. istanbul Tabipodası soruşturma kıskacında İstanbul HaberSer- visi - İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Orhan Anoful, Sağlık Bakanlığı'nın, Haydarpaşa Numune Hastancsi'nde yapılan basın açıklaması ne- deniyle üyeleri hak- kında soruşturma açtı- ğını belirterek "So- ruştnrmanın hedefı İstanbul Tabip Oda- sı'nı ve hekimleri sus- rurmak. baskı alüna almak ve gözdağı ver- mektir" dedi. Anoğul. 29 Tem- muz 1999 tarihinde Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde İstan- bul Tabip Odası Yö- netim Kurulu adına bastn açıklaması ya- pan Genel Sekreter Doç. Dr. Kürşat YB- <faz ile açıklamaya ka- tılan Genel Yönetim Kurulu üyesı Dr. Hö- seyin Demirdizen hak- kmda, Sağlık Bakanlı- ğı'nın soruşturma başlattığını bildirdi. Açıklamada, istan- bul Tabip Odası Yö- netim Kurulu'nun uluslararası tahkun yasa tasansı, sosyal güvenlik yasa tasansı ve yüzde 20'lik tem- muz maaş artışlan ko- nulanndaki görüşleri- nin kamuoyuna iletil- diğini ifade eden An- oğul, soruşturmanın gerekçelerinin ise "izinsiz bikfiri oku- mak. basına beyanat vermek. basın açıkla- ması yapnıak. izinsiz bildiri dağıtmak. izin- siz afis asmak mesai saatlerinde görevi terk etmek. yürüyüş yap- mak, siyasi dö\iz taşı- mak ve bir devlet me- murunun devleti ekş- tirmesi" olarak göste- rildiğini kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle