Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK 1999 CUMA
14 l \jlX kultur@cumhuriyet.com.tr
Emre Elivar, genç sanatçılann kendilerini yanşmalarla kanıtlamaya çalıştıklarını belirtiyor
dikkat çekflmelTKültür Servisi - Genç piyanist Em-
re Envar, ÇEV adına depremzedeler
yaranna lMKB'de verdiği resitalde,
Bach,Beetboven,ChopinveLiszt'inya-
pıtlannı yorumladı. Sanatçı, ÇEV'ın
toplum için önemli görevler üstlendi-
ğine ınandığınıve butür konserlerin ku-
rumlar ıçin çokyararlı olduğunu belir-
tiyor.
1976 doğumlu Elivar, çokküçük yaş-
ta piyano çalmaya başladı. Sanatçı, an-
nesi \e teyzesinin teşvikiyle böyle bir
yöne kaydığını, ama onu en çok etlti-
leyen insanın, 6 yaşından beri birlikte
çalıştıklan Prof. Kamuran Gündemir
olduğunu söylüyor. Genç piyanist 11
yaşında Ankara Devlet Konservatuv-
an Piyano Bölümü'ne kabul edildi.
Bundan ikı yıl sonra ise aynı kurumun
Kompozisyon Bölümünükazandı Oku-
dugu dönemde 'üstünyetenekli çocuk-
Ur içinözel statû' uygulanmadığından
hocası Gündemir ıle sürdürdüğü hızlı
ve yoğun eğitim ile üç kez sınıf atla-
yarak her iki bölümün de Yüksek Li-
sans Programı'nı birincilikle bitirerek
1996 yılında konservatuvardan mezun
oldu Elivar.
Konservatuvardan sonra 40 kişilik
Alman jürisinın onayıyla DAAD bur-
sunu kazanan genç piyanist, Dresden
Mûzik Akademısi' nde master yapmak
üzere Almanya'ya gitti. Fakat Alman
hükümeti yabancılara verdiği dört yıl-
lık bursu iki yıla ındirince, önce kendi
olanaklan daha sonra ise Siemens'ten
aldığı burs ile mastennı bitirdi. Şımdi
ise iki yılhk ustalık eğitimini tamam-
lamak için çalışmalannı sûrdürüyor.
Çeşıtli uluslararası yanşmalarda de-
receler kazanmış genç müzisyen ile
klasikmüzik ve yaptığı çalışmalar üze-
rine bir söyleşi yaptık:
- Piyano çalmaya 6 yaşında başladı-
nız. Bunun nedenini aileden gelen bir
geleneğe bağlayabilir miyiz?
EMREELtVAR- lcracılık değil ama
dinleyicılik anlamında aileden gelen
bir gelenegimız olduğu kesin. Annem-
le teyzem çok iyi klasik müzık dinle-
cisiydiler. tkisinin de beni teşvik etti-
ğini söylemem gerekir.
- Prof. Kamuran Gündemir'in öğ-
rermenliği üe yetişmiş bir çok pryardst
var: Hüseyin Sermet, Fazıl Sa>, Ozgür
Aydın, EmreŞen vesiz. Bunun bir ekol
yarattığmı düşünüyor musunuz?
ELtVAR - Bir ekol ve hatta kuşak-
tan bahsetmek Kamuranhoca için çok
doğru olur. Çünkü Kamuran hocanın
tekniğinden ve çalışma disiplininden et-
kilenmemek mürnkün değil. Böylece
birbirimize yakın teknikler geliştiriyo-
nız elbette.
Kamuran Gündemir'in etkisi
- RepertuvannızdaTürkbestecueri-
ne de ver veriyorsunuz-
ELTV4R - Bu konuda da Kamuran
Gündemir'in etkisınden bahsetmek
mümkün. Eğitimim sırasında her zaman
Türk bestecilerine özel biı yer ayırdık.
Bunun dışmda onlan yorumlamayı bir
görev olarak görüyorum. Çünkubenon-
lann öğrencısiyim. Adnan Saygun, Ne-
cil Kazım Akses dinleyerek büyüdiim.
Onlan yorumlamak benim onlara bır
tür teşekkürüm gıbi. Hem bir şekilde
ynrtdışında verdığim resitallerle Türk
bestecilennin başanlannı da dünyaya
göstermeyı amaçlıyonım.
-Birbestesiv'orunüarkendoğaçlama-
va ne kadar yer veriyorsunuz?
ELTVAR-Bu uzennde sıkça düşün-
düğüm bir konu. Aslında klasik müzık
dünyasında da bunun üzerine bir tar-
tışma var. Bazı besteciler notalan, ne-
rede ne yapılacağını çok açık bir şekil-
de yazarlar. Bunlar yoruma kapalı ve
esnek olmayan yapıtlar. Bu durumdabi-
rebir çalmaktan başka pek şansınız ol-
muyoT. O zaman her yapıtı bir kişi ça-
larsa yeterli olur diye düşünülebilir.
Ama öyle değil. Çünkü ne kadar bıre-
bir çalsan da mutlaka kendinden bır
şeyler katarsın. O kadar da nesnel ol-
ürkiye'deki
enbüyük
problem, yeni
yeteneklere burs
imkânlannın
sağlanmaması.
Ciddi bir burs
sisteminin
kurulması lazım.
Bunlara ek olarak
da yurtdışına
gitmiş olan
gençlerin tekrar
dönmelerini
sağlayacak
koşullann
oluşturulması
gerek.'
mak zaten mümkündeğil. Yoruma da-
ha açık yapıtlar söz konusu olduğun-
da ise benım tercihim Emre Elivar'ı
çok fazla ön plana çıkarmamak. Ola-
bıldiğince besteciye ve yapıtın özgün-
lüğüne sadık kalmayı tercih ediyorum.
Ama sonuçta yapıtı ben yorumluyo-
nım ve ne olursa olsun Emre'nin izle-
n görülüyor.
-Türldye'deki müzik eğitimi nasü?
Sizcegençyeteneklere yeterikadarofek-
nak sağlamyor mu?
ELİVAR- Türkıye'deki en büyük
problem,yenı yeteneklere gerekli burs
imkânlannın sağlanmaması. Müzık
eğitimi büyük bvr konsantrasyon ve
çok disiplinlı bır çalışma gerektinyor.
Yani bır yandan çalışıp bir yandan da
okumak çok zor. Böyle olunca ister
yurtdışında olsun ister burada olsun
eğitim ıçın maddı bır destekgerekli. Cid-
di bir burs sisteminin kurulması lazım.
Bunlara ek olarak dayurtdışına gitmiş
olan gençlerin tekrar dönmelerini sağ-
layacak koşullann oluşturulması ge-
rek.
-SizTürtdye'ye dönmeyi düşünüyor
musunuz?
ELİVAR - Bunu ancak iki yıl sonra
düşünebilinm çünkü şu anda doktora
yapıyorum. Ama şöyle diyebilinm ki
buişteamaç, önce Avrupa sonraiseNew
York'a kadar ulaşabümek. Avrupa ça-
pmda bir müzisyen olmak istiyorsam
bunun bağlantılarmı da ancak Avru-
pa'da gerçekleştirebilirim.
Avrupah daha önyargdı, sert
- Ortak bir CD çahşmanız var. Peki
kendinizeah CD çıkartmayı düşünüyor
musunuz?
ELİVAR- CD çıkartmak o kadarba-
sit bir iş değil. Her şeyden önce kendi-
nizikanıtlamış olmanız gerekiyor. An-
cak o zamanbir müzık şirketı sanatek-
lifte bulunuyor ya da senin getirdiğin
teklifi ciddiye alıyor. Kendini karutla-
manın tek yolu ise yanşmalar. Genç
sanatçılar yanşmalardakı başanlan ile
dikkatleri çekmeye çalışıyorlar. Sade-
ce bu da yetmiyor tabıi. Bir de yanş-
malardaki başannızı devam ettirece-
ğinizi resıtaller vererek kanıtlamanız ge-
rekiyor. Şu sıralar bir CD hazırlığı için
çok erken olduğunu düşünüyorum.
•SizceTürldye'deki seyirci gençyete-
nekieri kolay kabul ediyor mu?
ELİVAR - Ashnda Avrupa'da da,
Türkiye'de de her zaman daha popüler
ve bilındik olana ilgı daha fazla. Çün-
kü ınsanlar tanıdığı ve başansına ınan-
dığı kişıleri dınlemeyi tercıh ediyor.
Gençlerin Türkiye'de çok daha kolay
kabul edildiğini söyleyebilırim. Avru-
pa'da her şey daha önyargılı ve sert.
Örneğin bir Türk ıle klasikmüziği yan
yanaasla düşünemeyenınsanlarvar. Bu-
na karşın zamanla sizin Türk olduğu-
nuzbile unutuluyor, amayine de ilk aşa-
mada bir tepki alıyorsunuz. Türkiye
ise genç sanatçılara karşı çok daha an-
layışh ve açık. Sürekli gençlik festı-
vaüeri, konserleri düzenleniyor.
'Geniş Açı' savaş ve fotoğraf arasında tarih boyunca yaşanan gelişmeleri ele alıyor
Savaşgerçeğinin en çarpıeı belgeleri
Anatoh Garaniru 1942, Ruslann Nazfleri Bertin'de yenmelerinm 40. yıhndaki sergiden.
Kültür Senisi-Fotoğraf dergısi
Geniş Açı'run 'Savaş ve FotoğraT
temalı 9. sayısı çıktı. Derginin bu
sayıdaki dosyası savaş ve fotoğraf
ikilisi arasındatarihboyuncayaşa-
nan gelişmeleri inceleyen 'Savaş
Fotoğrafi Tarihi' başlıklı yazıyla
başlıyor. Dosya, savaş fotografçı-
lan arasında önemli bır yere sahip,
yaşarrunı da Vietnam Savaşı'nda
kaybetmiş olan RobertCapa'nın sa-
vaş anılanndan derlenen ve her bi-
ri tanhı öneme sahip fotoğraflarla
desteklenen 'Bir Savaş Fotoğrafçı-
sınınGünlüğündenNotiar' başlık-
h yazı üe suruyor.
Savaş fotoğraflannın topluma
etkisini ele alan "CephedenBirSe-
siz Çığhk* ve savaşta fotografçıla-
nn konumunu irdeleyen 'Efsaneler
•veGercekter' başlıklı inceleme ya-
zılan dosyanın diğer yazılanndan.
Dosyada aynca iki söyleşi de yer
alıyor. Ülkemizde savaş fotoğraf-
çısı demldiğinde ilk akla gelen ısım-
lerden biri olan Coşkun Anü ve
Vietnam Savaşı'nda Associated
Luc Delahaye. Kibumba- Zaire'de kolera salgırundan kaçanlar, 1994.
Press'in baş fotoğrafçısı olanve şu
andadaaynı ajansın Londraeditör-
lüğünü yapan HorstFaas'la yapıl-
mış söyleşüer...Dosya yakuı geç-
mişte yayımlanan ve savaşa farkh
îhap Hulusi'nin 36 yapıtı Marmara Üniversitesi GSF'de
Sürekli sergisi açüacakKültür Servisi- Türk grafik ve afış sa-
natuıın öncusü thap Hulusi Görey'in 36
yapıtı 'Müsellesten Lçgene' başhğıyla
MarmaraÜruversıtesı Güzel SanatlarFa-
kültesfnde sergilenıyor. Tür Tanıtım Rek-
lam Ajansı'nın müdürü Ender Merter'in
arşivınde yer alan sanatçının afiş, ılan ve
reklampanosuçaUşmalannınbulunduğu
sergide. 2000 yılının ajandası ve yeni yıl
kartpostallan da yer alıyor.
thap Hulusf yle 1984 yılında Kınalı-
ada'da tanışan Ender Merter, bu tarihten
12 yıl sonra sanatçının çalışmalannı top-
iamaya başlıyor ve bir Görey arşıvi oluş-
turuyor. thap Hulusi'nin sıyah- beyaz,
renkli ve hat olmak üzere 36 parçadan
oluşan çalışmalan 2000 yıluıda Ender
Merter'in ofisinın bırinci katında sürek-
li bır sergı halınde sunulacak.
- thap Hulusi Görey'in yapıüannm bi-
raradatoplanacağı'SanatE\i' projesi ça-
bşmalan hangi aşamada?
ENDER MERTER- Sanat Evi' 1997
yüındaÇukurcuma'da gerçekleşecek olan
birprojeydı. Çukurcuma'dayapüanMars-
hall Kültür Evı'nin ıçinde süreklı bir thap
Hulusi Sergısı yer alması planlanıyordu.
MarshaH'ın yabancı ortaklanyla birleş-
mesinden ve uışaattaki pürüzlerdendola-
yı bu proje hayata geçirilmedi. 2000 yılı
bahanndakendıajans bınamızın ıçindeaç-
mayıdüşundüğümüzbusürekli sergı'thap
Hulusi Görsel SanatGalerisi' yada 'thap
Hulusi Özel Atölyesf adıyla gerçekleşe-
cek. Aynca Esentepe'dekı bir sokağın adı-
nı thap Hulusi Görey olarak değiştırmek
içinbelediyeye başvurduk, olumlubırya-
rut aldık. Ama ne zaman gerçekleşeceği
beth değil.
-"Müseiksten Ccgen""e afiş sergisi'nde
Göre>'in arşhinizde bulunan 36çahşma-
sı sergüeni\or... Sanatçının yapıuanmn
bulunduğu başka kurunüar ya da kişfler
yokmu?
MERTER-Hiçbır kurum thap Hulu-
si'ye sahipçıkmamış. Avrupa'da adını du-
yurmuş, belli ödüllere değer görülmüş,
Türk grafik ve afış sanannm öncülüğünü
yapmışbırsanatçı... Amanedernekler,ne
yülarca ışleriniyaptığı reklamverenler ne
de devlet, Görey'in anısına gerekli ilgiyi
göstermemiş. thap Hulusi 45 yıl MillıPi-
yango, 35 yıl daTEKEL içinçalıştı. Kar-
şılığında TEKELde ufak bir salon yapıl-
dı kendisıne...
- thap Hulusi Görey'leflgflibir araştar-
malannızı 4 yüdır sürdürüyorsunuz-
MERTER- Eskiyı araşnran bir insa-
nım. Reklamındaeskisini bulmalıyun di-
ye başladım ışe... thap Hulusi ıle tanıştı-
ğımdabirarşivçalışması fıkn aklımdayok-
tu. On ikiyıl sonraçalışmalannıtoplama-
ya karar verdim. Bu tür eşyalan toplayan
eskicı tanıdıklanmdan thap Hulusi'nin
çahşmalannı aldnn. Eskidenreklam ajans-
lan olmadığından, ogünlerde sanatçı ade-
tabır ajans gibı kendi işlerinı hazıriamış.
Metinyazımmdan, grafik tasannuna, ya-
zıkarektenne,boyutuna, renginekadarka-
rar verenbırustathap Hulusi Görey... Gö-
rey'in çok yönlü sanatçılığı ilgimi çekti
ve araştırmaya karar verdim.
-tleriye dönük daha başka planlannız
varnu?
MERTER- 1997'de ilkini çıkardığımız
ajandada sanatçının siyah beyaz ilan ça-
lışmalanna yer verdik. 1998 ve 1999 yıl-
lanndaki ajanda da renkli yapıtlan bulu-
nuyor. 2000'nin ajandasında ise hat çalış-
malannı konu aldık. 1998 yılında daGö-
rey'in doğumunun 100. yıü olması nede-
rüyle gprçekleştirdiğuniz etkinlikler için-
de sanatçrnın adına TEKEL'e yaptırdığı-
mız sigara, anı pulu ve 'Müsellesten Üç-
gene' ısımlı kitap da bulunuyor. Görsel
ağırlıklı bir senaryo şeklınde hazırlanan
kitap, sanatçuım yaptığı işleri ve hayatı-
nı içenyor.
2000 yılında Şişli Beledeyisi'nin des-
teğiyle birlikte vatandaşa yönelik 'Aldrr-
mamazlık Etme' isimli bır afiş çıkartma-
yı planlıyoruz. Zaten belli dönemlerde
toplumu yönlendiren afışler çıkardık...
1931'de 'Saygısızhklarla Savaş Demeği'
varmış. Bu derneği gündeme getirmeyi de
duşünüyorum. Bu projelerde feyz aldı-
ğım kışi ise thap Hulusi Görey... Aynca
Darphane'ye anı parası müracatuıuz var.
Önümüzdekı yıl Çarşı Mağazalan, Gö-
rey'in sergisini kullanmak istiyor... Üıap
Hulusi'yi yaşatmak ve en azından sektö-
re tanıtabılmek için kendi çabamızla bir
şeyler yapmaya çalıştık.
açılardanyaklaşan üç kitabın tanı-
tıldığı kitap bölümüyle sona eri-
yor.
Geniş Açı'mn bu sayısının 'Us-
talar' bölümünün konuğu ise Gfl-
ks Peress. Özellıkle son yıllarda
savaşlarda yaşanan etnik temizlik
gerçeğım tüm çıplaklığıyla gözler
önüne seren fotoğraflanyla tanı-
nan Peress'ın fotoğraf serüveni,
Kuzey trlanda, tran, Ruanda ve
Bosna fotoğraflan eşlığinde Geniş
Açı sayfalannda yer alıyor.
Geçenaylarda açılansergilerara-
sında öne çıkan 'Düşdeğirmeni' ve
'BronzAskerier' başlıklı sergilerüe
ilgili, sanatçılanyla yapılan söyle-
şilerin de bulunduğu dergininbu sa-
yısma yeni bir bölüm daha ekleni-
yor: Özellikle dosya konulanyla
bağlantılı siteleri tamtacak olan
'tnteroet'.
Derginin diğer bölümleri 'Çizgi-
HSayfa', 'Fotografın Dışında', 'Kö-
şebaşı' ve 'OptikZamamar' ele al-
dıklan farkh konularla dikkat çe-
kıyor Şebnemtşiguzel'Fotoğrafin
Dışuıda' köşesınde, zamane savaş
fotografçılan ile ilgili düşünceleri
aktanrken, Nazif Topçuoğlu da
'OptikZamanlar'köşesınde. geçen
sayıda olduğu gıbi yıne yurtdışın-
da açılanbir sergi ıle ilgili geniş bir
incelemeye yer veriyor. Maih Ako-
ğul ise 'Köşebaşı' başlıklı köşesın-
de, son zamanlarda açılan sergiler
ve 6. Uluslararası tstanbul Biena-
li'ndeyer alanfotoğraflarla ilgiligö-
rüşlenni aktanyor. NecatiAbaa ise
'Çizgili Say&'smda depremle ügi-
h bır karıkatürü ıle katılıyor dergı-
ye.
Mart aymda SIPA Press ile ilgi-
li özel bır sayıyla okurlanyla bu-
luşacak olanGeniş Açı ile ilgili ay-
nntılı bilgi almak ve abone bilgi-
leri için(0216) 326 8841 ve (0212)
263 15 40 numarab telefonlara baş-
vurulabüir.
YAZI ODASI
SELtM tLERt
"Davetsiz Misafir"
Geçen pazardı, Gönül Ülkü - Gazanfer özcan
Tryatrosu'nda Davetsiz Misafjr"\ seyrettim.
önce tiyatronun düzeninden söz açmak istiyo-
aım. Yıllannı, daha doğnjsu hayatlannı tiyatro sa-
natna adamtş Gönül ÜBcü - Gazanfer Özcan, geç-
miş günlerin dısiplinli tiyatro töresıni bugün de ko-
ruyorlar. Içeriye girer girmez, ortamın etkisiyle,
şöyle bir çekidüzen veriyorsunuz kendinize. Ala-
bildiğine sıcak, ama bir o kadar da ağırbaşlı ortam-
dasınız, tiyatro sanatının gereksindiğince.
Sonra oyunun müziği başladı. Genç bir sanatçı
olan Osmantan Erkır'ın bestesi, az sonra seyre-
deceğimız gerçek 'komedi'ye bizi hazıriadı.
Perde açıldı. Bu tiyatronun hemen hemen bü-
tün eserierini seyrettim; yine aynt sevinci duydum.
Perdeaçılıraçılmaz, günlerin bin çeşrttasası, üzün-
tüsü, kaygısı, huzursuzluğu, Gönül Ülkü - Gazan-
fer özcan Tiyatrosu'nda hemen, ilk anda silinir gi-
der. Bu kez de öyle oldu.
Davetsiz Misafir, Bora Sivri'nin uyariadığı üç
perdelik bir komedi. Evet, üç perde. Yönetmen En-
gin Gürmen, geçmiş yıllann üç perdelik oyunla-
nna sadık kalmış. Bunda Gazanfer Bey'in ısrannı
da hissetmedim değil.
Bilmem siz de öyle mi düşünürsünüz, gelenek-
sel seyirlik sanatlanmıza göndermeli oyunlarda İl-
te üç perdeyi özlerim. Hani 'roman gibi roman' de-
riz ya, 'komedi gibi komedi'nn de bir koşulu, işte
o üç perdedir.
Çok geçmeden güldürii şenliği başladı. Yalnız
Türk tiyatrosunun değil, bütün dünyanın en güç-
lü güldürü aktörlerinden biri olduğuna inandığım
Gazanfer Özcan, o kadar ölçülü, dengeli, crvıklık-
tan o kadar uzak, ama bir yandan da alabildiğine
sıcak, insancıl, duyariı, göz kamaşttncı oyunuyia
biz seyircileri yine büyüledi.
Çok geçmeden Gönül Hanım sahnedeydi. Gö-
nül Ülkü'nün hayranlanndanım. Kim bilirhangi se-
zondu, Şehir Tîyatrolan'nda Ben Çağırmadım'ı
seyretmiştim. Gönül Ülkü'nün sahnedeki egemen-
liği o gün bugün aklıma takılır.
Gazanfer Ozcan'la oynamak! Hem de böytesi bir
ustanın karşısında ezilmeden, kendi oyunculuk
gücünü koruyarak. Kolay olmamalı.
Davetsiz Misafir"de Gönül Hanım, yeniden ev-
lenmek isteyen kayınvalideyı oynuyor. Bakışlar,
mimikler, jestler, sesin inişli çıkışlı değertendirilışi,
hayır, unutulacak gibi değil.
Sonra Sedat Demir, yıllannı tiyatroya ve sine-
maya vermiş bir aktör. Bırinci sınıf bir oyunculuk
örneği, denetimli, dikkatli, tarzın havasını soluya-
rak, ama tarza en küçük bir hafıflik katmaksızın.
Incelikle çızdikJeri kompozisyonlaria Fulya Öz-
can Ündüz, Engin Gürmen, Gazanfer Clndüz Da-
vetsiz Misafir'in tıkır tıkır işlemesıne katkıda bulu-
nuyoriar.
Tiyatronun 'genç' oyuncularmı anmadan geçmek
istemem. Zaten Gönül Ülkü - Gazanfer özcan Ti-
yatrosu'nun seçimidir genç oyunculara olanak
sağlamak. Başta Bora Sivri, onunla birlikte Şen-
şel Uykal, Defne Gürmen, Osman Erkır btrer ka-
zanç. — M-^'
Davetsiz Misafir, güldüren, hem de kahkahalar-
la güldüren, aile kurumunun sorunlanna satır ara-
sı eleştiriler getiren, dört dörtlük bir Gönül Ülkü -
Gazanfer Özcan Tiyatrosu yapımı. Hani, hayat
keşke böyle olsa, deriz ya, işte öylesi oyunlardan.
İki buçuk saat boyunca ilgiyie, coşkuyla izliyorsu-
nuz.
1963-1999, oncayıl, kaç kuşak; onlar, Gönül Ha-
nım'la Gazanfer Bey iyi ki vartar, dinmez çabala-
nylatiyatro sevdiriyorlar. Tanıüm dergilerinden alın-
tıîıyorum:
"1963'ten buyana hep sizinleyiz... Bunun nasıl
birduygu, nasıl birmutluluk olduğunu tarif etmek
mümkün değil. Ilginızve gösterdiğinizsevgiile ayak-
tayız. Bu gücü bize sizler veriyorsunuz. (...)"
Biz de nice yıllar, unutulmaz komedileriyte mııt-
luluk duymadık mı? Içiniz aydınlanıyor, bir iyimser-
liktir sanp sarmalıyor...
Asıl biz size çok teşekkür ederiz Gönül Hanım,
Gazanfer Bey!
Takvimde tz Bırakan:
"Neden ıstırap, çırkinlik, kötülük? Neden bütûn
myalanmız, hayallerimiz, neden hepsi güçsüz?"
Gustave Flaubert, 1864 'te yazdığı bir mektuptan.
Kiittir Bakanlıgı ÖdüNi Sabancı'nii
• Kültür Servisi - Kültür Bakanlıgı 1999 Yılı Kültür
ve Sanat Büyük Ödülü, işadamı Sakıp Sabancı'ya
verildı. Kültür Bakanlıgı'ndan yapılan açıklamada,
1979 yılından itibaren verilen ödülün, kültür ve sanat
alanında gerçekleştirdiği çeşitli faaliyetler nedeniyle
Sakıp Sabancı'ya değer görüldüğü bıldirildi.
Açıklamada, ödül gerekçesı olarak, "Bugüne kadar
yapnrdığı 12 kültür merkezi ve 7 tiyatro salonu ile
ülkenin kültür ve sanatının yayılması ve
yaşatıhnasma büyük katkıda bulunması, Türkiye
Halk Danslan Yanşması'nın sponsorluğunu
üstlenerek binlerce gencin halk danslanyla
uğraşmasına ve ödüllendirUmesine aracı oknası, özel
koleksiyonu ile Amerika, Kanada, Japonya, Rusya
ve Fransa'da açnğı sergilerle ülke sanatını başanyla
temsil etmesi, Sabancı Üniversitesi'nde kültür ve
sanat eğitimıne ön planda yer vermesı, pek çok tarihi
eserin restorasyon çahşmalanna katkıda bulunması,
özel müze açvknasına öncülük ederek elindeki
koleksiyonlan müzeye bağışlaması ve ttalya,
Romanya cumhurbaşkanlan ve Ingiltere Galler
Prensı ile birlikte Avrupa Konseyi'nin Avrupa Ortak
Miras Kampanyası Şeref Komitesi Üyeliği'ne
seçilmesi" gösterildı.
'Avpupa-Avrupa' sergisi
Eskişehir'de açıhyor
• Kültür Servisi - Karikatür Vakfı tarafından 1995
ydından bu yana Ankara'da düzenlenen, uluslararası
karikatür festıvallerine katılan kankatürcülerin
karikatürlerinden oluşan 'Avrupa-Avrupa' başlıklı
sergi ile Eskişehirli karikatürcülerin ürünlerinden
ohışan sergi bugün Eskişehır'de açıhyor. Avrupa
Komısyonu Türkiye Temsilciliği'nin katkılanyla -
oluşan serginin açılışı saat 14.00'te Anadolu
Üniversitesi Kütüphanesi Sergi Salonu'nda
yapılacak. Gazetemiz çizerleri Tan Oral, Kâmil
Masaracı, Nezih Danyal, Semih Poroy ile öğretim
görevlisi-karikatürist Atila Özer de Anadolu
Üniversitesi Mavi Salon'da saat 15.00'te
'Karikatüriimüz' konulu bir söyleşiye katüacaklar
ve kitaplannı imzalayacaklar. Daha önce Gazıantep,
Mersin, Bursa, tzmit, tstanbul, tzmir, Amasya,
Trabzon ve Kayseri'de de açılan sergi, ay sonuna
kadar Eskışehirliler tarafından izlenebilecek.