23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK 1999 CUMA 14 l \jlX kultur@cumhuriyet.com.tr Emre Elivar, genç sanatçılann kendilerini yanşmalarla kanıtlamaya çalıştıklarını belirtiyor dikkat çekflmelTKültür Servisi - Genç piyanist Em- re Envar, ÇEV adına depremzedeler yaranna lMKB'de verdiği resitalde, Bach,Beetboven,ChopinveLiszt'inya- pıtlannı yorumladı. Sanatçı, ÇEV'ın toplum için önemli görevler üstlendi- ğine ınandığınıve butür konserlerin ku- rumlar ıçin çokyararlı olduğunu belir- tiyor. 1976 doğumlu Elivar, çokküçük yaş- ta piyano çalmaya başladı. Sanatçı, an- nesi \e teyzesinin teşvikiyle böyle bir yöne kaydığını, ama onu en çok etlti- leyen insanın, 6 yaşından beri birlikte çalıştıklan Prof. Kamuran Gündemir olduğunu söylüyor. Genç piyanist 11 yaşında Ankara Devlet Konservatuv- an Piyano Bölümü'ne kabul edildi. Bundan ikı yıl sonra ise aynı kurumun Kompozisyon Bölümünükazandı Oku- dugu dönemde 'üstünyetenekli çocuk- Ur içinözel statû' uygulanmadığından hocası Gündemir ıle sürdürdüğü hızlı ve yoğun eğitim ile üç kez sınıf atla- yarak her iki bölümün de Yüksek Li- sans Programı'nı birincilikle bitirerek 1996 yılında konservatuvardan mezun oldu Elivar. Konservatuvardan sonra 40 kişilik Alman jürisinın onayıyla DAAD bur- sunu kazanan genç piyanist, Dresden Mûzik Akademısi' nde master yapmak üzere Almanya'ya gitti. Fakat Alman hükümeti yabancılara verdiği dört yıl- lık bursu iki yıla ındirince, önce kendi olanaklan daha sonra ise Siemens'ten aldığı burs ile mastennı bitirdi. Şımdi ise iki yılhk ustalık eğitimini tamam- lamak için çalışmalannı sûrdürüyor. Çeşıtli uluslararası yanşmalarda de- receler kazanmış genç müzisyen ile klasikmüzik ve yaptığı çalışmalar üze- rine bir söyleşi yaptık: - Piyano çalmaya 6 yaşında başladı- nız. Bunun nedenini aileden gelen bir geleneğe bağlayabilir miyiz? EMREELtVAR- lcracılık değil ama dinleyicılik anlamında aileden gelen bir gelenegimız olduğu kesin. Annem- le teyzem çok iyi klasik müzık dinle- cisiydiler. tkisinin de beni teşvik etti- ğini söylemem gerekir. - Prof. Kamuran Gündemir'in öğ- rermenliği üe yetişmiş bir çok pryardst var: Hüseyin Sermet, Fazıl Sa>, Ozgür Aydın, EmreŞen vesiz. Bunun bir ekol yarattığmı düşünüyor musunuz? ELtVAR - Bir ekol ve hatta kuşak- tan bahsetmek Kamuranhoca için çok doğru olur. Çünkü Kamuran hocanın tekniğinden ve çalışma disiplininden et- kilenmemek mürnkün değil. Böylece birbirimize yakın teknikler geliştiriyo- nız elbette. Kamuran Gündemir'in etkisi - RepertuvannızdaTürkbestecueri- ne de ver veriyorsunuz- ELTV4R - Bu konuda da Kamuran Gündemir'in etkisınden bahsetmek mümkün. Eğitimim sırasında her zaman Türk bestecilerine özel biı yer ayırdık. Bunun dışmda onlan yorumlamayı bir görev olarak görüyorum. Çünkubenon- lann öğrencısiyim. Adnan Saygun, Ne- cil Kazım Akses dinleyerek büyüdiim. Onlan yorumlamak benim onlara bır tür teşekkürüm gıbi. Hem bir şekilde ynrtdışında verdığim resitallerle Türk bestecilennin başanlannı da dünyaya göstermeyı amaçlıyonım. -Birbestesiv'orunüarkendoğaçlama- va ne kadar yer veriyorsunuz? ELTVAR-Bu uzennde sıkça düşün- düğüm bir konu. Aslında klasik müzık dünyasında da bunun üzerine bir tar- tışma var. Bazı besteciler notalan, ne- rede ne yapılacağını çok açık bir şekil- de yazarlar. Bunlar yoruma kapalı ve esnek olmayan yapıtlar. Bu durumdabi- rebir çalmaktan başka pek şansınız ol- muyoT. O zaman her yapıtı bir kişi ça- larsa yeterli olur diye düşünülebilir. Ama öyle değil. Çünkü ne kadar bıre- bir çalsan da mutlaka kendinden bır şeyler katarsın. O kadar da nesnel ol- ürkiye'deki enbüyük problem, yeni yeteneklere burs imkânlannın sağlanmaması. Ciddi bir burs sisteminin kurulması lazım. Bunlara ek olarak da yurtdışına gitmiş olan gençlerin tekrar dönmelerini sağlayacak koşullann oluşturulması gerek.' mak zaten mümkündeğil. Yoruma da- ha açık yapıtlar söz konusu olduğun- da ise benım tercihim Emre Elivar'ı çok fazla ön plana çıkarmamak. Ola- bıldiğince besteciye ve yapıtın özgün- lüğüne sadık kalmayı tercih ediyorum. Ama sonuçta yapıtı ben yorumluyo- nım ve ne olursa olsun Emre'nin izle- n görülüyor. -Türldye'deki müzik eğitimi nasü? Sizcegençyeteneklere yeterikadarofek- nak sağlamyor mu? ELİVAR- Türkıye'deki en büyük problem,yenı yeteneklere gerekli burs imkânlannın sağlanmaması. Müzık eğitimi büyük bvr konsantrasyon ve çok disiplinlı bır çalışma gerektinyor. Yani bır yandan çalışıp bir yandan da okumak çok zor. Böyle olunca ister yurtdışında olsun ister burada olsun eğitim ıçın maddı bır destekgerekli. Cid- di bir burs sisteminin kurulması lazım. Bunlara ek olarak dayurtdışına gitmiş olan gençlerin tekrar dönmelerini sağ- layacak koşullann oluşturulması ge- rek. -SizTürtdye'ye dönmeyi düşünüyor musunuz? ELİVAR - Bunu ancak iki yıl sonra düşünebilinm çünkü şu anda doktora yapıyorum. Ama şöyle diyebilinm ki buişteamaç, önce Avrupa sonraiseNew York'a kadar ulaşabümek. Avrupa ça- pmda bir müzisyen olmak istiyorsam bunun bağlantılarmı da ancak Avru- pa'da gerçekleştirebilirim. Avrupah daha önyargdı, sert - Ortak bir CD çahşmanız var. Peki kendinizeah CD çıkartmayı düşünüyor musunuz? ELİVAR- CD çıkartmak o kadarba- sit bir iş değil. Her şeyden önce kendi- nizikanıtlamış olmanız gerekiyor. An- cak o zamanbir müzık şirketı sanatek- lifte bulunuyor ya da senin getirdiğin teklifi ciddiye alıyor. Kendini karutla- manın tek yolu ise yanşmalar. Genç sanatçılar yanşmalardakı başanlan ile dikkatleri çekmeye çalışıyorlar. Sade- ce bu da yetmiyor tabıi. Bir de yanş- malardaki başannızı devam ettirece- ğinizi resıtaller vererek kanıtlamanız ge- rekiyor. Şu sıralar bir CD hazırlığı için çok erken olduğunu düşünüyorum. •SizceTürldye'deki seyirci gençyete- nekieri kolay kabul ediyor mu? ELİVAR - Ashnda Avrupa'da da, Türkiye'de de her zaman daha popüler ve bilındik olana ilgı daha fazla. Çün- kü ınsanlar tanıdığı ve başansına ınan- dığı kişıleri dınlemeyi tercıh ediyor. Gençlerin Türkiye'de çok daha kolay kabul edildiğini söyleyebilırim. Avru- pa'da her şey daha önyargılı ve sert. Örneğin bir Türk ıle klasikmüziği yan yanaasla düşünemeyenınsanlarvar. Bu- na karşın zamanla sizin Türk olduğu- nuzbile unutuluyor, amayine de ilk aşa- mada bir tepki alıyorsunuz. Türkiye ise genç sanatçılara karşı çok daha an- layışh ve açık. Sürekli gençlik festı- vaüeri, konserleri düzenleniyor. 'Geniş Açı' savaş ve fotoğraf arasında tarih boyunca yaşanan gelişmeleri ele alıyor Savaşgerçeğinin en çarpıeı belgeleri Anatoh Garaniru 1942, Ruslann Nazfleri Bertin'de yenmelerinm 40. yıhndaki sergiden. Kültür Senisi-Fotoğraf dergısi Geniş Açı'run 'Savaş ve FotoğraT temalı 9. sayısı çıktı. Derginin bu sayıdaki dosyası savaş ve fotoğraf ikilisi arasındatarihboyuncayaşa- nan gelişmeleri inceleyen 'Savaş Fotoğrafi Tarihi' başlıklı yazıyla başlıyor. Dosya, savaş fotografçı- lan arasında önemli bır yere sahip, yaşarrunı da Vietnam Savaşı'nda kaybetmiş olan RobertCapa'nın sa- vaş anılanndan derlenen ve her bi- ri tanhı öneme sahip fotoğraflarla desteklenen 'Bir Savaş Fotoğrafçı- sınınGünlüğündenNotiar' başlık- h yazı üe suruyor. Savaş fotoğraflannın topluma etkisini ele alan "CephedenBirSe- siz Çığhk* ve savaşta fotografçıla- nn konumunu irdeleyen 'Efsaneler •veGercekter' başlıklı inceleme ya- zılan dosyanın diğer yazılanndan. Dosyada aynca iki söyleşi de yer alıyor. Ülkemizde savaş fotoğraf- çısı demldiğinde ilk akla gelen ısım- lerden biri olan Coşkun Anü ve Vietnam Savaşı'nda Associated Luc Delahaye. Kibumba- Zaire'de kolera salgırundan kaçanlar, 1994. Press'in baş fotoğrafçısı olanve şu andadaaynı ajansın Londraeditör- lüğünü yapan HorstFaas'la yapıl- mış söyleşüer...Dosya yakuı geç- mişte yayımlanan ve savaşa farkh îhap Hulusi'nin 36 yapıtı Marmara Üniversitesi GSF'de Sürekli sergisi açüacakKültür Servisi- Türk grafik ve afış sa- natuıın öncusü thap Hulusi Görey'in 36 yapıtı 'Müsellesten Lçgene' başhğıyla MarmaraÜruversıtesı Güzel SanatlarFa- kültesfnde sergilenıyor. Tür Tanıtım Rek- lam Ajansı'nın müdürü Ender Merter'in arşivınde yer alan sanatçının afiş, ılan ve reklampanosuçaUşmalannınbulunduğu sergide. 2000 yılının ajandası ve yeni yıl kartpostallan da yer alıyor. thap Hulusf yle 1984 yılında Kınalı- ada'da tanışan Ender Merter, bu tarihten 12 yıl sonra sanatçının çalışmalannı top- iamaya başlıyor ve bir Görey arşıvi oluş- turuyor. thap Hulusi'nin sıyah- beyaz, renkli ve hat olmak üzere 36 parçadan oluşan çalışmalan 2000 yıluıda Ender Merter'in ofisinın bırinci katında sürek- li bır sergı halınde sunulacak. - thap Hulusi Görey'in yapıüannm bi- raradatoplanacağı'SanatE\i' projesi ça- bşmalan hangi aşamada? ENDER MERTER- Sanat Evi' 1997 yüındaÇukurcuma'da gerçekleşecek olan birprojeydı. Çukurcuma'dayapüanMars- hall Kültür Evı'nin ıçinde süreklı bir thap Hulusi Sergısı yer alması planlanıyordu. MarshaH'ın yabancı ortaklanyla birleş- mesinden ve uışaattaki pürüzlerdendola- yı bu proje hayata geçirilmedi. 2000 yılı bahanndakendıajans bınamızın ıçindeaç- mayıdüşundüğümüzbusürekli sergı'thap Hulusi Görsel SanatGalerisi' yada 'thap Hulusi Özel Atölyesf adıyla gerçekleşe- cek. Aynca Esentepe'dekı bir sokağın adı- nı thap Hulusi Görey olarak değiştırmek içinbelediyeye başvurduk, olumlubırya- rut aldık. Ama ne zaman gerçekleşeceği beth değil. -"Müseiksten Ccgen""e afiş sergisi'nde Göre>'in arşhinizde bulunan 36çahşma- sı sergüeni\or... Sanatçının yapıuanmn bulunduğu başka kurunüar ya da kişfler yokmu? MERTER-Hiçbır kurum thap Hulu- si'ye sahipçıkmamış. Avrupa'da adını du- yurmuş, belli ödüllere değer görülmüş, Türk grafik ve afış sanannm öncülüğünü yapmışbırsanatçı... Amanedernekler,ne yülarca ışleriniyaptığı reklamverenler ne de devlet, Görey'in anısına gerekli ilgiyi göstermemiş. thap Hulusi 45 yıl MillıPi- yango, 35 yıl daTEKEL içinçalıştı. Kar- şılığında TEKELde ufak bir salon yapıl- dı kendisıne... - thap Hulusi Görey'leflgflibir araştar- malannızı 4 yüdır sürdürüyorsunuz- MERTER- Eskiyı araşnran bir insa- nım. Reklamındaeskisini bulmalıyun di- ye başladım ışe... thap Hulusi ıle tanıştı- ğımdabirarşivçalışması fıkn aklımdayok- tu. On ikiyıl sonraçalışmalannıtoplama- ya karar verdim. Bu tür eşyalan toplayan eskicı tanıdıklanmdan thap Hulusi'nin çahşmalannı aldnn. Eskidenreklam ajans- lan olmadığından, ogünlerde sanatçı ade- tabır ajans gibı kendi işlerinı hazıriamış. Metinyazımmdan, grafik tasannuna, ya- zıkarektenne,boyutuna, renginekadarka- rar verenbırustathap Hulusi Görey... Gö- rey'in çok yönlü sanatçılığı ilgimi çekti ve araştırmaya karar verdim. -tleriye dönük daha başka planlannız varnu? MERTER- 1997'de ilkini çıkardığımız ajandada sanatçının siyah beyaz ilan ça- lışmalanna yer verdik. 1998 ve 1999 yıl- lanndaki ajanda da renkli yapıtlan bulu- nuyor. 2000'nin ajandasında ise hat çalış- malannı konu aldık. 1998 yılında daGö- rey'in doğumunun 100. yıü olması nede- rüyle gprçekleştirdiğuniz etkinlikler için- de sanatçrnın adına TEKEL'e yaptırdığı- mız sigara, anı pulu ve 'Müsellesten Üç- gene' ısımlı kitap da bulunuyor. Görsel ağırlıklı bir senaryo şeklınde hazırlanan kitap, sanatçuım yaptığı işleri ve hayatı- nı içenyor. 2000 yılında Şişli Beledeyisi'nin des- teğiyle birlikte vatandaşa yönelik 'Aldrr- mamazlık Etme' isimli bır afiş çıkartma- yı planlıyoruz. Zaten belli dönemlerde toplumu yönlendiren afışler çıkardık... 1931'de 'Saygısızhklarla Savaş Demeği' varmış. Bu derneği gündeme getirmeyi de duşünüyorum. Bu projelerde feyz aldı- ğım kışi ise thap Hulusi Görey... Aynca Darphane'ye anı parası müracatuıuz var. Önümüzdekı yıl Çarşı Mağazalan, Gö- rey'in sergisini kullanmak istiyor... Üıap Hulusi'yi yaşatmak ve en azından sektö- re tanıtabılmek için kendi çabamızla bir şeyler yapmaya çalıştık. açılardanyaklaşan üç kitabın tanı- tıldığı kitap bölümüyle sona eri- yor. Geniş Açı'mn bu sayısının 'Us- talar' bölümünün konuğu ise Gfl- ks Peress. Özellıkle son yıllarda savaşlarda yaşanan etnik temizlik gerçeğım tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren fotoğraflanyla tanı- nan Peress'ın fotoğraf serüveni, Kuzey trlanda, tran, Ruanda ve Bosna fotoğraflan eşlığinde Geniş Açı sayfalannda yer alıyor. Geçenaylarda açılansergilerara- sında öne çıkan 'Düşdeğirmeni' ve 'BronzAskerier' başlıklı sergilerüe ilgili, sanatçılanyla yapılan söyle- şilerin de bulunduğu dergininbu sa- yısma yeni bir bölüm daha ekleni- yor: Özellikle dosya konulanyla bağlantılı siteleri tamtacak olan 'tnteroet'. Derginin diğer bölümleri 'Çizgi- HSayfa', 'Fotografın Dışında', 'Kö- şebaşı' ve 'OptikZamamar' ele al- dıklan farkh konularla dikkat çe- kıyor Şebnemtşiguzel'Fotoğrafin Dışuıda' köşesınde, zamane savaş fotografçılan ile ilgili düşünceleri aktanrken, Nazif Topçuoğlu da 'OptikZamanlar'köşesınde. geçen sayıda olduğu gıbi yıne yurtdışın- da açılanbir sergi ıle ilgili geniş bir incelemeye yer veriyor. Maih Ako- ğul ise 'Köşebaşı' başlıklı köşesın- de, son zamanlarda açılan sergiler ve 6. Uluslararası tstanbul Biena- li'ndeyer alanfotoğraflarla ilgiligö- rüşlenni aktanyor. NecatiAbaa ise 'Çizgili Say&'smda depremle ügi- h bır karıkatürü ıle katılıyor dergı- ye. Mart aymda SIPA Press ile ilgi- li özel bır sayıyla okurlanyla bu- luşacak olanGeniş Açı ile ilgili ay- nntılı bilgi almak ve abone bilgi- leri için(0216) 326 8841 ve (0212) 263 15 40 numarab telefonlara baş- vurulabüir. YAZI ODASI SELtM tLERt "Davetsiz Misafir" Geçen pazardı, Gönül Ülkü - Gazanfer özcan Tryatrosu'nda Davetsiz Misafjr"\ seyrettim. önce tiyatronun düzeninden söz açmak istiyo- aım. Yıllannı, daha doğnjsu hayatlannı tiyatro sa- natna adamtş Gönül ÜBcü - Gazanfer Özcan, geç- miş günlerin dısiplinli tiyatro töresıni bugün de ko- ruyorlar. Içeriye girer girmez, ortamın etkisiyle, şöyle bir çekidüzen veriyorsunuz kendinize. Ala- bildiğine sıcak, ama bir o kadar da ağırbaşlı ortam- dasınız, tiyatro sanatının gereksindiğince. Sonra oyunun müziği başladı. Genç bir sanatçı olan Osmantan Erkır'ın bestesi, az sonra seyre- deceğimız gerçek 'komedi'ye bizi hazıriadı. Perde açıldı. Bu tiyatronun hemen hemen bü- tün eserierini seyrettim; yine aynt sevinci duydum. Perdeaçılıraçılmaz, günlerin bin çeşrttasası, üzün- tüsü, kaygısı, huzursuzluğu, Gönül Ülkü - Gazan- fer özcan Tiyatrosu'nda hemen, ilk anda silinir gi- der. Bu kez de öyle oldu. Davetsiz Misafir, Bora Sivri'nin uyariadığı üç perdelik bir komedi. Evet, üç perde. Yönetmen En- gin Gürmen, geçmiş yıllann üç perdelik oyunla- nna sadık kalmış. Bunda Gazanfer Bey'in ısrannı da hissetmedim değil. Bilmem siz de öyle mi düşünürsünüz, gelenek- sel seyirlik sanatlanmıza göndermeli oyunlarda İl- te üç perdeyi özlerim. Hani 'roman gibi roman' de- riz ya, 'komedi gibi komedi'nn de bir koşulu, işte o üç perdedir. Çok geçmeden güldürii şenliği başladı. Yalnız Türk tiyatrosunun değil, bütün dünyanın en güç- lü güldürü aktörlerinden biri olduğuna inandığım Gazanfer Özcan, o kadar ölçülü, dengeli, crvıklık- tan o kadar uzak, ama bir yandan da alabildiğine sıcak, insancıl, duyariı, göz kamaşttncı oyunuyia biz seyircileri yine büyüledi. Çok geçmeden Gönül Hanım sahnedeydi. Gö- nül Ülkü'nün hayranlanndanım. Kim bilirhangi se- zondu, Şehir Tîyatrolan'nda Ben Çağırmadım'ı seyretmiştim. Gönül Ülkü'nün sahnedeki egemen- liği o gün bugün aklıma takılır. Gazanfer Ozcan'la oynamak! Hem de böytesi bir ustanın karşısında ezilmeden, kendi oyunculuk gücünü koruyarak. Kolay olmamalı. Davetsiz Misafir"de Gönül Hanım, yeniden ev- lenmek isteyen kayınvalideyı oynuyor. Bakışlar, mimikler, jestler, sesin inişli çıkışlı değertendirilışi, hayır, unutulacak gibi değil. Sonra Sedat Demir, yıllannı tiyatroya ve sine- maya vermiş bir aktör. Bırinci sınıf bir oyunculuk örneği, denetimli, dikkatli, tarzın havasını soluya- rak, ama tarza en küçük bir hafıflik katmaksızın. Incelikle çızdikJeri kompozisyonlaria Fulya Öz- can Ündüz, Engin Gürmen, Gazanfer Clndüz Da- vetsiz Misafir'in tıkır tıkır işlemesıne katkıda bulu- nuyoriar. Tiyatronun 'genç' oyuncularmı anmadan geçmek istemem. Zaten Gönül Ülkü - Gazanfer özcan Ti- yatrosu'nun seçimidir genç oyunculara olanak sağlamak. Başta Bora Sivri, onunla birlikte Şen- şel Uykal, Defne Gürmen, Osman Erkır btrer ka- zanç. — M-^' Davetsiz Misafir, güldüren, hem de kahkahalar- la güldüren, aile kurumunun sorunlanna satır ara- sı eleştiriler getiren, dört dörtlük bir Gönül Ülkü - Gazanfer Özcan Tiyatrosu yapımı. Hani, hayat keşke böyle olsa, deriz ya, işte öylesi oyunlardan. İki buçuk saat boyunca ilgiyie, coşkuyla izliyorsu- nuz. 1963-1999, oncayıl, kaç kuşak; onlar, Gönül Ha- nım'la Gazanfer Bey iyi ki vartar, dinmez çabala- nylatiyatro sevdiriyorlar. Tanıüm dergilerinden alın- tıîıyorum: "1963'ten buyana hep sizinleyiz... Bunun nasıl birduygu, nasıl birmutluluk olduğunu tarif etmek mümkün değil. Ilginızve gösterdiğinizsevgiile ayak- tayız. Bu gücü bize sizler veriyorsunuz. (...)" Biz de nice yıllar, unutulmaz komedileriyte mııt- luluk duymadık mı? Içiniz aydınlanıyor, bir iyimser- liktir sanp sarmalıyor... Asıl biz size çok teşekkür ederiz Gönül Hanım, Gazanfer Bey! Takvimde tz Bırakan: "Neden ıstırap, çırkinlik, kötülük? Neden bütûn myalanmız, hayallerimiz, neden hepsi güçsüz?" Gustave Flaubert, 1864 'te yazdığı bir mektuptan. Kiittir Bakanlıgı ÖdüNi Sabancı'nii • Kültür Servisi - Kültür Bakanlıgı 1999 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü, işadamı Sakıp Sabancı'ya verildı. Kültür Bakanlıgı'ndan yapılan açıklamada, 1979 yılından itibaren verilen ödülün, kültür ve sanat alanında gerçekleştirdiği çeşitli faaliyetler nedeniyle Sakıp Sabancı'ya değer görüldüğü bıldirildi. Açıklamada, ödül gerekçesı olarak, "Bugüne kadar yapnrdığı 12 kültür merkezi ve 7 tiyatro salonu ile ülkenin kültür ve sanatının yayılması ve yaşatıhnasma büyük katkıda bulunması, Türkiye Halk Danslan Yanşması'nın sponsorluğunu üstlenerek binlerce gencin halk danslanyla uğraşmasına ve ödüllendirUmesine aracı oknası, özel koleksiyonu ile Amerika, Kanada, Japonya, Rusya ve Fransa'da açnğı sergilerle ülke sanatını başanyla temsil etmesi, Sabancı Üniversitesi'nde kültür ve sanat eğitimıne ön planda yer vermesı, pek çok tarihi eserin restorasyon çahşmalanna katkıda bulunması, özel müze açvknasına öncülük ederek elindeki koleksiyonlan müzeye bağışlaması ve ttalya, Romanya cumhurbaşkanlan ve Ingiltere Galler Prensı ile birlikte Avrupa Konseyi'nin Avrupa Ortak Miras Kampanyası Şeref Komitesi Üyeliği'ne seçilmesi" gösterildı. 'Avpupa-Avrupa' sergisi Eskişehir'de açıhyor • Kültür Servisi - Karikatür Vakfı tarafından 1995 ydından bu yana Ankara'da düzenlenen, uluslararası karikatür festıvallerine katılan kankatürcülerin karikatürlerinden oluşan 'Avrupa-Avrupa' başlıklı sergi ile Eskişehirli karikatürcülerin ürünlerinden ohışan sergi bugün Eskişehır'de açıhyor. Avrupa Komısyonu Türkiye Temsilciliği'nin katkılanyla - oluşan serginin açılışı saat 14.00'te Anadolu Üniversitesi Kütüphanesi Sergi Salonu'nda yapılacak. Gazetemiz çizerleri Tan Oral, Kâmil Masaracı, Nezih Danyal, Semih Poroy ile öğretim görevlisi-karikatürist Atila Özer de Anadolu Üniversitesi Mavi Salon'da saat 15.00'te 'Karikatüriimüz' konulu bir söyleşiye katüacaklar ve kitaplannı imzalayacaklar. Daha önce Gazıantep, Mersin, Bursa, tzmit, tstanbul, tzmir, Amasya, Trabzon ve Kayseri'de de açılan sergi, ay sonuna kadar Eskışehirliler tarafından izlenebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle