18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYTA CUMHURİYET 14 ARAUK 1999 SAU 12 KÜLTÜR [email protected] SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL Bir Özakttıaıi ldasiği: Kaııaviçe Sahneyi boydan boya kaplayan ve oyun boyunca gözlerimize akan met- relerce beyaz kumaş. Kumaş yığınına yerleştirilmiş üç kasnak. Kanaviçe işi yapılıyor. Bir alttan, bir yukandan ba- tınlacak iğne. Topu topu üç milim yol alabılmek ıçın nakışta... Inanılmazbir tekdûzelikte sürdürülen ınanılmaz bir sabır işi. Sanki sonsuza dek uzanacak oJan... Yönetmen Leyla Tecer, Ankara DevletTiyatrosuyapımı "Kanaviçe''nin görsel dinamiğini böyle belirlemiş. Hep aynı iskemlelerde oturarak, şaş- maz bir bırliktelikle giinJer boyu, ge- çen ve değişen zamana meydan okur- casına kanaviçe işleyen bu üç kadın kim0 Onlar Özakman'ın "değişime di- renen kadınlar" korosu. Yaşlannı baş- lannı almış üç kız kardeş. Içinde doğ- duklan günden beri yaşadıklan köş- kün ve bahçesinin duvarlan içinde tut- sak; dışanda devinen toplumun deği- şimini duymazdan gelen, bu değişime yeterince gençken katılamadıklan için gündem dışı kalmış, yabancılaşmışhk- lannı "rutuculuk"la gidermeyı yaşam biçımi edınmış üç yalnız kadın. Ikisi hıç evlenmemiş, üçüncüsü de ancak bir kız çocuğu doğurabilecek kadar evli kalmış. Erkeksiz bir yaşama yazgılı üçü de. Çeyiz nedir bilirsiniz. Genç kızlar düşlerini ve umutlannı işler kumaş par- çalanna. ÖzellikJe kasaba ve köylerde -varoşlarda- günlerce, gecelerce süren bir uğraş. Ama ya evlilik hiç gerçek- leşmez ya da beklenen mutluluğu ge- tirmezse... O zaman, yaratüan güzel- lik, yitıp gitmış umutlann buruk bir anısı olarak kalacak. "KanavJçe"nin kadınlar korosu "çeyiz" işlemeyi bir "araç" degıl, "amaç" olarak bellemiş... Bir "çtle doldunna" eyiemi. Kanavi- çe işi hep sürüp gıdecek, hıç bitmeye- cek. TurgutÖzakman, ilk kez 1960 yılın- da DevJet Tıyatrosu'nda sahnelenen oyununun kişilennı iki ayn zaman ve uzam birimınde belirlemiş. Değişme- yen bir "geçmiş zaman" ve "geçmiş uzam"da dondurulmuş üç kadın; de- vınen bir "şimdiki zaman" ve " şimdi- ki uzam"da kabına sığmayan bir genç kız (iki kadının yeğeni, üçüncü kadı- • Leyla Tecer yalın, ama duyarlı çahşmayla, eski oyunlara ille de "kuş kondurulması" gerektiğini savunan ya da "Bu modası geçmiş oyundan bir şey çıkmaz" diye düşünerek baştan savma bir çahşmayla yetinen rejisörlere sanınm gerçekçi bir seçenek sunuyor. Ne yazara haksızlık ediyor, ne de kendi yönetmenlik anlayışından ödün veriyor. Leyla Tecer'in yönettiği"Kanaviçe" olay örgüsü ve fletiâ yahn oimakla birlikte, zekice ve ustahtda yazrimış bir oyun. nm kızı) ve onu seven delikanlı. Üç kadın, alabiJdiğine tiyatrosa) bir abartıyla biçimlendirilmiş. Görüntüle- riyle, ses tonlanyla, jestleriyle ve ko- nuşma biçimleriyle... Yönetmen Ley- la Tecer, onlann üçlü devınimini gro- tesk bir koreografı ile mekanikleştir- miş. Çünkü üç kadın oyun oynarcası- na bir "yalan''ı yaşıyorlar. Eski Istan- bul'un soylu ve "mazbut" ailelerinin, komnmah "köşk yaşamı" içinde sü- ren, kadının cinselliğini "edep djşı" sayma ildyüzlülüğünü... 1960'h yıllara dek "benzermeci" oyünculuk bıçemine dayalı "gerçekçi oyıuTlara imza atmış olan Özakman, bu oyunda yaratüğı üç kadınla, popü- ler geleneksel tıyatromuzun "tiple- me"ye dayalı "göstenned" oyünculuk biçemine, sahne olayırun "oyunsu" do- kusuna yumuşak geçış yapıyor. Zekice ve ustahkla yanlmış Genç kız (Alev Soysal) ve delikanlı (Nezib Işdan) ise alabildiğine doğal, yahn, içtenlıklı. Onlar bugünün gerçe- ğını yaşıyorlar. Dolayısıyla da ilişkile- rine abartıh bir tepki gösteren anne ve teyzelerkarşısındakı savaşımlannı "ben- zetmed" bir oyunculukla, belh belir- sız "güldürü" dokusu içinde sürdürü- yorlar. Leyla Tecer uygulamasında, "geçmiş"ın yalam ile "bugün"ün ger- çeği arasındaki karşıtlık, grotesk oyün- culuk ve doğal oyunculukla belirleni- yor. Bır de Tahir var. Oyunun yaşam bağ- lamındakı gerçekliği en çok tarnşıbrki- şisi Özakman'ın metninde orta yaşlı bır erkek olarak belirlenen Tahir evin emektar uşağı. Dç kadının dış dünya ile olan zorunlu alışvenşini üstlenen, ay- nı zamanda da da ayn kuşağın çatış- masmın orta yerinde (bireyselliğinı hıç ortaya koymadan) var olan Tahir, Ley- la Tecer uygulamasında genç bir oyun- cu (Cengiz Danci) tarafından canlan- dınlıyor. Tecer, Tahir' ı Commedia delI'Arte geleneğinin plastiği içinde yaşı ve konumu soyutlaştınlrmş "bü- ge uşak" tipini çağnşnracak yönde yo- rumlamış. Tahir, özde de biçımde de bir çeşıt u sabaeyöneûasT (stage manager) işlevı taşıyor. Bır anlamda da köşkün dört duvan dışında olup bitenlerin an- latıcısı. Popüler halk tiyatromuzun "meddah"ı ile Batı güldürüsündeki "kanşıkhğı çözen" uşak karaktennın bir bireşimi yaratümış böylece Oyununverdıği tiyatro tadının baş ta- şıyıcılan iseüç kadinı canlandıran Efif Türkan Çölok, foci MeHs Pars ve Fü- sun Günuğur Tıyatroculuk deneyim- lerini Özakman'ın tipleri ve Tecer'in plastiğiyle buluşturarak, işitsel ve gör- sel düzeyde belleklerde yer edecek bir üçlü oluşturuyorlar. Gül Emre'nin so- mut olanla soyut olanı bağdaştırdığı yahn (iddiasız) çevre tasanmı içinde, kişiliklerine tıpatıp denk düşen Sevgi Türkaytasanmı giysileriyle salınırken, hem hayalet, hem gerçek olabiliyorlar. Yaşayamadıklan zevkler için duyduk- lan (kendilerinden bile gizledikleri) özlemi yan kapalı bir biçimde dile ge- tirdıkJeri zaman oluşan "burukluk" ise her bınnde ayn ayn yansıyor. Ko- robaşı büyük teyzede (Çölok) "kaü"lı- ğm duvarlannı zorlayan bir haykınş, kü- çük teyzede (Ayşe MeKs Pars) daha kadmsı bir kıvramş, evlilik deneyimi- ni kısa bir süre için yaşamış olan an- nede (Füsun Günuğur) daha kaçamak, ama daha açık bir seslenış olarak... "Kanaviçe" olay örgüsü ve iletisi ya- hn oimakla birlikte, zekice ve ustahk- la yazılmış bir oyun. Leyla Tecer'in duyarlı ve incelıkli rejisıyle, çeşitli ku- şakJardan oyunculann "özenti''den uzak duran "ömni" yorumlanyla sahneye ge- tınlmış, küçük ama nitelıkli bir yapım var karşımızda. Türkiye'nin neresinde oynanırsa oynansm, seyircıye tiyatro tadı taşıyacak... Türk oyun yazarlan >ıllardır yapıt- lannın sahnelenmesine genelhkle özen gösterilmediğindenyakınırlar. Her za- man değilse de genelhkle haklıdırlar. Leyla Tecer yapüğı yalın, ama duyar- lı çahşmayla, eski oyunlara ille de "kuş kondunıiması" gerektiğini savunan ya da "Bu modası geçmiş oyundan bir şeyçıkmaz" diye düşünerek baştan sav- ma bır çahşmayla yetinenrejisörleresa- nınm gerçekçi bır seçenek sunuyor. Ne yazara haksızlık ediyor, ne de kendi yönetmenhk anlayışından ödün veriyor. 'Yirmi birinci yüzyılın keman virtüözü,' Sarah Chang'ın konseri yann CRR Konser Salonu'nda Kendinden entin, başardıbiryorumcu».Kültür Servisi - Sarah Chang 198l'de dogdu. Philadelphia'da yaşayan Koreh bir ailenin çocu- ğu. Keman eğıtimine dört yaşında başladı ve bir yıl sonra yerel orkestralar eşliğinde konserler ver- di. Henüz sekiz yaşmdayken Zubin Mehta ve Riccardo Muti önünde verdiği sınavlarda sağla- dığı olağanüstü başan nedenıyle New York Filar- monı ve Philadelphıa Orkestrası kendisıyle çahş- mak üzere derhal sözleşme ımzaladı. YehudiMe- ^nuhin. Sarah Chang'ı dinledikten sonra, "Sarah Chang'ın şimdiye kadar dinlediğim en mükem- meL en ideal kemancı olduğunu düşündüm" de- mişti. Mozart, Strauss ve Dvorak çalacak Yann akşam Cemal Reşit Rey Konser Salo- nu'nda David Stern yönetimindeki Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası'yla sahne alacak Sarah Chang, tstanbullulara Mozart, Strauss ve Dvorak iÇalacak. 1 Müzik yaşamına harika çocuk olarak başlayan Sarah Chang, bugün on sekiz yaşmda ve klasik müziğin en yeteneldi en etkileyici sanatçılann- dan biri olarak tüm dünyaya sesini duyurmakta... Asya, Avrupa ve Amerika'mn önemli müzik mer- kezlerinde konserler veren sanatçı, aralannda New York Flarmoni, Philadelphia Orkestrası, Chicago Senfoni, Boston Senfoni, Clevaland Or- kestrası, Los Angeles Filarmoni, San Francisco Senfoni ve Pittsburgh Senfoni orkestralannın bu- lunduğu, dünyanın önde gelen hemen hemen tüm orkestralanyla birlikte çalıştı. Avrupa'da ise Berlin Filarmoni, Viyana Filar- moni, Amsterdam Concertgebouw, Leipzig Ge- wandhaus. Fransa Ulusal Orkestrası, Londra Sen- foni ve Flarmoni, Birmingham Senfoni, Hamburg Flarmoni ile verdiği konserlerle hep gündemde kaldı. Daniel Barenboim, Sir Cobn Davis, Char- ks Dutoit, Bernard Haitink, Mariss Jansons, Lo- rin Maazel,SirSimon Rattk,JamesLevine,Kurt ^arah Chang, yann akşam CRR Konser Salonu'nda David Stem yönetimindeki Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası'yla çalacak. Müziğe harika çocuk olarak başlayan 18 yaşındaki kemancı, artık 'kendinden emin bir yorumcu.' aTerek Avrupa gerekse Amerika'da gerçekleştirdiği bir dizi resitalle büyük bir yankı uyandırdı. Genç keman virtüözünün New York Filarmoni Orkestrası ile birlikte verdiği konser Lincoln Centre'dan canlı olarak televizyonda yayımlandı. Masur, Zubin Mehta,RiccardoMuti,Andre Pre- vin, VVoJ^gang Sawaflisch ve Leonard SlaÜdn gi- bi dünyaca ünlü orkestra şefleriyle çok uyumlu ve ses getiren konserler verdi. Televizyonda ya- yımlanan birçok konseri ve EMI klasikleri ara- sında çıkıp satış rekorlan kıran albümleriyle ünü gıderek daha da yayıldı, dünyamn dört biryamn- da tanınan, konser salonlarmı dolduran virtüöz- ler arasma katıldı. Sarah Chang, yalnızca 1997-98 mevsıminde ge- rek Avrupa gerekse ABD'de ilk kez sahneye çık- üğı ve New York Carnegie Hall, Londra Barbi- can Centre'ın yanı sıra Berlin, Boston, Chicago. Floransa, Madrid, Milano, Vancouver, Washing- ton ve daha birçok önemli kentte gerçekleştirdi- ği bir dizi resitalle büyük yankı uyandırdı. New York Filarmoni Orkestrası ile biriıkte verdiği kon- ser Lincoln Centre'dan canlı olarak televizyonda yayımlandı. Bunun dışında, Detroit, Minnesota, Los Angeles, Oregon, Philadelphıa, St. Louıs ve San Fransisco orkestralanyla bırükte konserler ver- di. Avrupa'da Münih Bayerische Rundliınk ve St Petersburg Filarmoni eşliğinde sahneye çıktı. Medyanın da ilgisini çeken Sarah Chang, The New York Tımes, The V/ashington Post, San Fran- sisco Choronicle, Life, People, The Times (Lond- ra), Le Figaro, Stern gıbi dünya çapmda okunan dergi ve gazetelerde yer aldığı gibi, yüzden faz- la ülkede çok sayıda televizyon programına da ko- nuk oldu. Ömeğin, Londra Senfoni'yle birükte verdiği konser, Ğıgiltere'nin en gözde sanat prog- ramlarından biri olan ITV'nın "The Young South BankShow" programı kapsamında göstenlen bir belgesele konu oldu. Üetişim kıırma ustasu. Verdiği her konser ya da resitalle klasik müzik çevrelerinde olay yaratan ve olumlu eleştuıler alan Sarah Chang için, ömeğin The Philadelphia Inquirer'dan Daniel VVfest, 7 Şubat 1998'de "On yedi >aşuıdaki kemancı artık kendinden emin bir \orumcuvçicracı,birfletişimkurmaustasıvesah- neye hâkün bir sanatçL Bu özelükler sahnede or- kestraya karşı kavıtsız kalmasuıa yol açabileceği halde, uk notasını orkestranın giriş mektdisine uy- dunnakta gösterdiği özen, sanatçmm konsere oian duyarhhğnu sergOedi" diye yazdı. Yine aynı yıl, 3 Ma>is'ta The St. Louıs Post- Oıspatch'te John Hushokl ise "Her yerden dâhi çocuklann çıktığı bu dönemde 17 yasındaki Sa- rah Chang sıradan bir keman virtûözû değiL On- da layasıya rekabetin gerektirdiği tüm unsurlar mevcut Mükemmel bir tonlama, bozulmamış bir teknik ve zorlu bir repertuvar" yorumunu yaptı. Borusan Sanat Galerisi'nde 'Çoğaltmalar' sergisi Bedeni siisleme serüveııi 'Ruh ve Beden İçin Çoğaltmalar' sergbinde 33 sanatçmm özgûn takı tasanmlan yer ahyor. Kültür Servisi - Borusan Sanat Galerisi'nin 'Çoğaltmalar' başhk- h sergi dizisinin üçüncüsü, 'Ruh veBeden tçinÇoğaltmalar'adıal- tında 17 AraIık-22 Ocak günleri arasmda gerçekleştiriliyor. Insa- nın geçmişten bugüne, nıhunda- ki zenginlıği bedenine taküğı nes- nelerle dışavurması ve dığerleri- nin 'bakış'ını çekmek için bede- nıni süsleme çabasını konu edi- nen sergide 33 sanatçının özgün takı tasanmlan yer alıyor. Sergıdeki yapıtlar, farklı alan- lardan yaratıcıhk ve tasanm de- neyimlenne sahip olan tanınmış mimar, tasanmcı ve sanatçılar ta- rafından üretildi. Sergide Behiç Ak, ErdağAksd, AniÇeSkArev- yan, Selda Asal, Gökhan Avcıoğ- İu. EHf Ayiter, YıbnazAj'san. Ay- şe BirseL Sefim BirseL Canan Boz- bağ, Naz Böke. Ali Cindoruk, Ok>, SelçukDemireL Osman Dinç, Ismet Doğan, Alev Ebüzziya, ln- ci Eviner, Genco Gülan, Cengiz Kabaoğhı, Gübün Karamustafa, SerhatKiraz. Komet Hakan Ezer, Defhe Koz. Murat Morova. Ko- ray-Beril Özgen, Aziz Sanyer, Nevzat Sayuı, Reşit Soley, Hale Tengerve CananTolon'un yapıt- ları bulunuyor. 'Ruh ve Beden İçin Çoğaltmalar'da yer alan ta- kı tasanmlannın uygulamalan Ela Cindoruk ve Nazan Pak tara- findangerçekleştirildi. Her biri 10 adet üretilen yapıtlar, sanatçılann imzalannı taşıyor. Kimlık aksesuvan 'Ruh ve Beden İçin Çoğalt- malar', sanatçılann yaratıcıhk ve tasanm serüvenlerini 'mûcev- her/takı'da yoğunlaştınrken, gü- nümüz kadinı ve erkeği için vaz- geçihnez bir 'küntik' aksesuvan olan süsleme nesnelennın ortaya çıkış sürecindekı düşünsel boyu- tu gündeme getiriyor. Borusan Sanat Galerisi, bu sergiyle Tür- kiye'deki tasanm olgusunun tanı- ülrnası ilkesi doğrultusunda bir ör- neğı oluşturmayı amaçlıyor. YAZIODASI SELtM ÎLERİ Ülkü Erakalın'ın Anıları Anılannı kaleme getifmek, bizde, edebiyat adam- lanna bile çekici gelmiyor. Birçok yazanmız anı- lannı yazmamış. Anı edebiyatımızın seçkin ilk örneklerinden bi- ri, Muallim Naci'ninÖmer'in Çocukluğu'üur. 'Es- kimiş' edebıyatın temsildsi sayılmış Muallim Na- ci, 1889 tarihli eserinde, çok duru bir dille çocuk- tuğunu anlatır. Hem de 'yepyeni' anı türüne açı- larak. Ben Halid Ziya'nın anı kitaplannı da çok seve- rim. Gerek Kırk Yıl, gerekse Saray ve Otesi, Ha- lid Ziya'nın 'kişisel' anıyla 'toplumsal' hayatı kay- naştırmasının belgeleridir. Bir Acı Hikâye'ye ge- lince, bu eser olağanüstü inceliktedir, anıdan ro- mana, düzyazı şiirden yas yazısına geniş yelpa- zesinde... Bazı tiyatro sanatçılanmız anılannı yazdılar. Mû- cap Ofluoğlu'nun eserlerini hayranlıklaokudum. Gülriz Sururi'ninki de edebiyat tadı taşır. Vasfi Roa'nın, Muhsin Ertuğrul'un betgesel ağıriıklı ant- lannı unutmuyorum. _ Şimdilerdeyse birsinemaadamının, yönetmen Ülkü Erakalın'ın kitabını okuyorum: Film Kare- lerine Gizlenen Anılar. Ülkü Erakalın dendiğinde, Neriman Köksal'lı Lekeli Kadın filmini hatırlarım. Türk sinemasının çoğu kez 'mahkûm 'ettiği 'vamp', Lekeli Kadın'da melodram kahpesi olmaktan kurtanlmış, 'insanr boyutuyla, yine melodram havası içinde, ama de- rin bir incelikle tahlil edilmişti. Erakalın, çocuklugundan, ailesinden başlaya- rak, anılannı, Türk sinemasının en partak yıllanna getiriyor: sinemamtz tavır degiştirirken anılar nok- talanıyor. Halit Refiğ, Türk sinemasını irdeleyen yazıla- nndan birinde Ülkü Erakalın'ın duygu aktarmada güçlü bir yönetmen olduğunu belirtir. Film Kare- lerine Gizlenen Anılafda duygu yoğunluğu hemen ayırt ediliyor. önce geçmiş günler, Istanbul, ana baba sanat- çı, tiyatro, müzik, çalgılı geceler, Beyoğlu, Kasım- paşa. Sonra küçük bir sahne: Kasımpaşa'ya ge- lip giden güzel bir genç kız. Ülkü Erakalın bu gü- zel genç kızın ünlü hikâyecimiz Füruzan olduğu- nu ileri sürüyor. Fünjzan'sa, ben değilim, belki ablamdı, demiş Erakalın'a. Sonra konservatuvar yıllan: Müzisyen olma ar- zusundaki anı yazan, konservatuvarda flüt öğret- meni Muzaffer Tema, ögrenciler arasında Şök- ran Özer, geleceğin senaryo yazan ve Ayşecik'in babası Hamdi Oeğirmencioğlu, okuldan kaçma- lar, Şehir Tıyatrosu'na girme çabaları, bir dolu gençlik anısı... Derken gazetecilik. Nihayet sinema. Böylesi bir fonda, Türk tiyatrosunun, ama da- ha ağıriıklı olarak, Türk sinemasının ünlüleri de ge- çit törenine çıkartılıyorlar. Başta Cahide Sonku. Erakalın, Sonku'yu özel gerçeğiyle karşımıza çıkanyor: Yükselişi düşüş- tü arayan insan. Oyle anılar kaleme getirilmiş ki, Cahide Sonku'nun görkerrHİ anarşizminj daha güçlü hissedebiliyorsunuz. Sonra Türkân Şoray, Belgin Doruk, Sadri Alışık, Gönül Yazar, Zeki Müren... Değişik dö- nemler, değişik yükselişler ve ihtiraslar. SÖzgeli- mi, anılar yazannın bakışıyla iki ayn Zeki Müren tanıyoruz. llki, daima terbiyeli konuşan, efendice davranan, başkalarına saygılı, yardımsever bir sahne adamı. Ikincisi, gereği görülür görülmez, yakınlannı, özellikle meslektaşlannı ufalamaktan çekinmeyen bir hırs insanı. Bu kitapta Gönül Yazar'ın Demokrat Parti ge- cesi de çarpıcı. Kadıköyü'nün o zamanki yazlık semtlerinde bu ışıklı, gürüftülü patırtılı, 'fazla'renk- li, çalgılı gece, "rengârenk eiektrik ampulleri'ne karşın iç burkucu. Kendi yıkımlı sonuna sürtikle- nen Demokrat Parti'yi film sahnesi gibi saptıyor. Ülkü Erakalın anılannı 'iddialı' tutumla kaleme getirmemiş. özgürce yazmış. Satır arası kırgın- lıklan, dışa vurulmamış dedikodulanyla bir soluk- ta okunan, belgesel yanı da olan kıvrak bir eser. Yönetmen, anılanndan sonra bir kitap daha ya- yımlamış: Direklerarası'nın Son Direkleri. Henüz okuyamadım. Sayfalannda Bedia Muvahhrt, Vas- fi Rıza, Adile Naşit, Münir Özkul, Toto Kara- ca, Nejat Uygur, Müjdat Gezen gibi iz bırakmış tiyatro kişileri yaşıyor. İlk fırsatta okuyacağım. Takvimde îz Bırakan: "Bu tenha yolda omuz omuza, el ele, baş ba- şa yürûrûz. Fakat ruhlanmız arasında mesafeler vardır, fakat ruhlanmız, daima, yekdiğerine uzak, daima yalnız, yapayalnızdır." Yakup Kadri Kara- osmanoğu, Okun Ucundan, Remzi Kitabevi, 1940. Jazz Cale'de caz günleri B Kültür Servisi - Beyoğlu'ndaki Jazz Cafe'de, bu gece 22.30'da basta Gürol Ağırbaş, saksofonda Yahya Daı, piyanoda Baki Duyarlar ve davulda Vblkan Öktem'uı yer aldığı Jazz Cafe Quartet dinlenebihr. Cafe de, yann gece 22.30'da gitarda Erkan Oğur, basta Gürol Ağırbaş ve davulda Cem Aksel'in eşlik ettiği Bülent Ortaçgil ve ayın 22'sinde de Robert 'One Man' Johnson, saat 21.00'de sahneye çıkacaklar. BUGÜN • İTALY;4uN KÜLTtR MERKEZİ'nde, 'Maria Stuarda'adh oyun saat 19.00'da sahneleniyor. (293 98 48) • CUMHURÎYET KTTAP Kll.ÜBÜ'nün Taksim Sergi Salonu'nda, 'Kuğu Göiü" balesinin video gösterimı saat 15.00'te gerçekleşecek. (252 38 81) • CRR de. Taşkm Savaş Musiki Topluluğu nun 'Ramazan tlahileri' saat 19.30'da ızlenebılir. (232 98 30) • AKSANAT'ta, Beethoven'in 7. Senfonisi eşliğinde hazu-lanmış Hollanda Ultısal Balesi'nin göstensi lazer-diskten 12.30 ve 18.30 saatlerinde izlenebıhr. (252 35 00)_ • BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde, A. Yörör- H. Uçarsu'nun 'tstanbul'dan Veni Müzik' başlıklı klasik müzik konseri saat 19.00'da gerçekleşiyor. (292 06 55) • ISTANBUL BILG! üNTVERsrrEsl'nde, 'in Love and War' adh fıhn saat 20.30'da görülebilır. (216 23 15) • ZİRAAT TÜNEL SANAT GALERİSİ'nde, 'Rasin-Füiz ve Fikret Ot>'am Resim ve Özgün Dokuma Sergisi' 10.00 ile 19.00 saatleri arasında görülebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle