Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYCT 7 KASIM 1999 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI dishab(â cumhuriyet.com.tr
'Güneşe Yolculuk'
ımıutla sürüyor40 yaşlanndaki göçmen Türk'ü
birkaç yıldır tanıyordum. Nurullah
Ataç'ın defalarca kucaklayacağı
türden bir öztürkçeciydi. Yurdunun
içine ıtildiği karmaşayı irdelerken,
diyalektığin yordamıyla. pırıl pınl
tümcelerle konuşuyordu. Lise
yıllannda sahıp çıktıgı Atatürkçü
inancası, üniversite yıllannda
alanlara dökülen soylu tepkilerle
örtüşmüş. namusundan fıre
vermeden. çekilere katlanarak,
savaşımın her yönünde korkusuzca
yer almıştı. Anadolu'dan yüzlerce
v ıldır ışıyan insancılhgı, tüm
sevecenliği. alçakgönüllülüğü ve
ödün vermezliğiyle özümsemiş bir
kişioğluydu. Montreal'de tanıdıgı
Türk sinema ustasını, Yeşim
Ustaoğlu denen çiçek yüzlü kadını
anlatıyordu bana. Montreal ve
Toronto film şenliklerinde, Türk
sözcüğüne ürpertiyle bakan
yığınlan. yüzeyden, derinlere
inmeye çağınyordu yönetmen
Yeşim Ustaoğlu. Yerleşik
saplanlılan, önyargılan bir kenara
savurup. herkeslere bir soylu
yurdun sesini dinletmek istiyordu.
40 yaşlanndakı Türk dostum,
gerçekleri söylemenin ne zor ve
riskli olduğunu \-urgulayan
sinemacı Yeşım'in, birçok Türk
göçmenini öfkelendirdigini belirtti.
"Görünen, tüm acısıyla
duvumsanan gerçekieri dile
getirmek. özcllikie gardrop
Atatürkçükrinin canını sıkti"
diyordu. Var olan görünümü
değiştirmek. yaşanan dramı gözler
önünde sermek herkesin onursal
sorumluluğuydu, ama onlar her
zamankı gibi. bireysel ve toplumsal
suçlulugun, devinimsizliğin
saklanma istemiyle. her şeyin
örtbas edılmesinden yanaydılar.
TORONTO
ENGtN
AŞKEN
Türk dostum, "çağııun gözlemcisi
olan çiçek yüzlii Yeşim'in, yüksek
sesle konuşulmavan. hep göz ardı
edflen, gidenen çarpıkuklanınıza
projektör tuttuğunu" dile
getiriyordu. Mega medyanm, elitist
odaklann burun kıvırdığı küçümen
yaşamlann, yığınsal Türkiye'nin iç
karartan dünyasmı yankılıyordu
Yeşim Ustaoğlu. Yönetmen
Yeşim'le uzun uzun söyleşi yapmış
olan Türk dostuma, bakın neler
söylemişti bu onurlu, güzel kadın:
"Ben çoğumuzun umunında
obnadüğı minik haberierin gerisine
eğüdim. O haberierin ardındaki çok
boyuttu evrene vaklaşmak istedim.
Yüzde 60'» genç olan bir ülkede,
sonınlan hep dışlanmış genç
yığınlann üzgülü yaşamlannın efc
aknmayışuu, büyük eksiktik saydım
ben. tvecen davnuumdaa, cesur ve
özgün filmler yapmayı yeğkdim
hep. Adını andığun genç kuşaklar
içinde, benim de yaşamım var. Tûm
gerilimleri> le. tüm bunalımlanyia o
yakından bikliğim vaşamlan
duyurmak. tanımlamak istryorum
tüm evrene_"
Toronto'nun sonyaza iyice girdiğı
yagmurlu bir öğle sonrası, "Hadi
bir adalar yapalım" tutkusuyla,
Ontario Gölü'nün bir ucundaki
adalara gittik. Çok eskıden,
Üsküdar-Beşiktaş arasında çalışan
küçücük vapurlara benzeyen, ama
oldukça şık bir vapurdu bizi
adalara ulaştıran. Benden 25 yaş
genç olan Türk dostum,
"İçimizdeki özJemi devinime
cevirdiğimizde, ezgfler puıarbırdan
akan suiar gibktir" dıyordu. Ada
iskelesinin hemen yanı başındaki
gazinonun bahçesinde, az önce
geride bıraktıgımız gökdelenli
kente bakarken, anılann
kuytusundaki bir başka kenti
anımsıyorduk. Nostalji, bir ürkek
güvercin gibi içimizde kanat
çırpıyordu.
Uzunca bir suskunluk içinde,
özlemin tüm yüreğimize
çullandığını sezer gıbiydik.
"Özlem yurttan uzakta obnaktuı
çok daha başka boyutiardadır"
diyordu Türk dostum.
Alışageldiğimiz beğenilerimizin
kısırdöngüsü içindeki dünyayi aşıp,
yad ellerdeki o yaşam cümbüşüne
katılmayı beceremeyişimizden
yakınıyordu. Kördüşünü
çıkmazlanndan başımızı kaldınp,
Kanada'da ya da evrende neler olup
bittiğıni görme cesaretini neden
gösteremediğimizi
soruyordu. "Hek o kafabuımızdaki
gettolanmrz yok mu, ondan nastl
kurtulacağız?'' diye
kahırlanıyordu. Yeşim
Ustaoğlu'nun bildirisinden çok
duygulanmıştı.
Aydınhk yannlann,
daha mutlu sonlann, daha onurlu
yaşamlann, bir gün mutlaka
geleceği inancındaydı. Büyûk
Nâztm'ın dizelerini okuyorduk
birlikte:
"Beklenen günler, güzd gönleriıniz
eDerimi/dedir.
hakh günler, büyük günler,
GündüzJerinde sömürübneyen,
gecelerinde aç yanlmayan.
ekmek, gül ve hürriyet günleri"
Kadınlar ve
tirajlar üzerine
Pana Hindis.1an
f J e a n P a u 1
' y
rettebulunmaküzereöncekigünHindis-
tan'a gittL Papa, Yeni Delhi Ha>aalam'nda Hıristhan rahipler tarafından
karşdandı. Hıristh-an misyonerterin özellikle uzak kö\ lerde Hıristiyanlastır-
ma çahşmalanyapaldannı söyleyen Hindular. Papa'nıngezisini protestoedivor-
Iar.(Fotoğraf: REUTERS)
Aganigi-naganigi muhabbetleri...Günümüzün yükselen değerlerine
uyum sağlayamayan öğretmenleri
yenn dibine batıran reklam, artık
bardağı taşıran son damla olduğu
için bir ara uydu anteni söktürsem mi
diye kararsızîıklar içerisindeyken,
Allah yaratıcılanndan razı olsun,
mesajı "Kayış Dfli" diye tabir edilen
bir tür argoyla verilmiş fındık
reklamı imdadıma yetişti. Artık
anteni evden söküp atma konusunda
herhangi bir kararsızlığım
bulunmamaktadır. Karar verince
insan rahatlıyor tabii. Keşke evde,
reklamı yapılan findıktan bir çuval
bulunmuş olsaydı da, hepsini çöpe
atıp daha çok rahatlasaydım.
Sizi bilemem, fakat benim sinirlerim
bu reklam fılmi yûzünden tepeme
çıkmış bulunuyor. Yanılıyor
olabilirim, ama toplumumuzun
azımsanmayacak bir bölümünün özel
kelimeler türettiğini, birçok insanın
kendilerine ait özel sözcüklerle
konuşmakta olduklannı
gözlemliyorum. lyi, kötü. güzel,
çirkin ne kadar duygu ve düşünce
varsa. onlan doğru dürüst ifade
edecek kavramlar yerine birbirleriyle
yan yana gelmesi -bırakın dil
kurallan açısmdan- şekil itibanyla
bile güzel olmayan cümlelerin
kurulduğunu görebiliyorum. Bir TV
programında bir müzik adamının,
kendisini anlatırken "Sabk bir
coşkıun var" demesi gibi örneğin.
Hiçbir fıkir kınntısı taşımayan,
üzerinde düşünülmemiş. belki
"sound'
>
'u güzel. ancak "terkfoi''
yanlış kavramlardan oluşmuş entel
lügatçesinden gına gelmişken, bir de
şu aganigi-naganigi çtktı başımıza.
Erkek muhabbetlerinde bile cinsel
konulardan söz edilirken pek rahat
olamadığımızın en iyi kanıtıdır bu
kelimeler. Çünkü bu tür
muhabbetlerde çok kimse karşı
cinsle ne yaptığını açıkça anlatmak
yerine, el işaretleriyle de
güçlendirilmiş bu sözcüklere
başvurur çoğunlukla. Argomuzda ve
cinsel muhabbetlerde faydalı bir
işlevi olan aganigi-naganigi
sözcükleri söz konusu fındık
reklamında masumiyetini kaybetmiş,
bayağı bir sözcük olmuştur. Çünkü
bu ve benzeri sözcükler kamunun
içinde konuşulabilen, ama kamunun
önünde konuşulması uygun
düşmeyen sözcüklerdir.
Aganigi-naganigi sözcükleriyle
sözüm ona "edepU" hale getirilen
mesaj (yani cinsel ilişki) açık seçik
ifade edilseydi bu kadar itici
LONDRA
MUSTAFA
ERDEMOL
olmazdı. Çünkü reklamda kullanılan
aganigi-naganigide asla
gizlenemeyen bir sinsilik, lütfen
deyim için bağışlayın, bir
"nrtatmalık'* var. Eğer reklamcılar,
findığın cinsel gücü arttıracağını
söylemenin ayıp kaçacağını
düşenerek bu sözcüİderi
kullandılarsa. bu sözcükler
saklanmak istenen mesajı
saklayamadığı gibi, akla her türlü
cinsel fantazyayı getiriyor.
Reklamdaki aganigi-naganigi ile
ayıp bir tek şey saklanmaya
çalışılırken. birçok başka ayıp şey
çağnştınlıyor. Çünkü bu sözcükler
erkek muhabbetlerinde cinselliğe ait
her fantazyayı ifade ediyor.
Ayıp kabul edilenı güya
komikkştirerek önümüze koyan bu
reklamın çok yaratıcı bulunduğu
yazıldı, iki büyük gazetemizde. Bana
kalırsa bu reklam, kimi mahalle
işportacılannın yanlanndan geçen
kadiniann gözlerinin içine baka baka
"ikizlere takke" bayağılığıyla sutyen
satmalannın değişik bir
versiyonudur. Herkes pekâlâ bilir ki,
sutyen diyerek sarış yapmanın ayıp
tarafi yoktur. "Bu fimhğı yerseniz
cinsd gücünüz artar" demenin ayıp
tarafinın olmaması gibi. Işportacının
olduğu gibi, belki reklamın
yaraticılannın da amaçlan. açıkça
söylenemeyecek bir mesajı, sözüm
ona "edep" sınırlan içerisinde
vermek değil, düpedüz edepsizlik
yapmak. En azından reklamdaki
aganigi-naganigi sözcükleri daha
ayıp şeyleri banndınyormuş izlenimi
uyandınyor bende.
Toplumumuzun buram buram
cinsellik kokan folklorumuz
sayesinde, bu tür mesajlara aganigi-
naganigi gibi ucube kavTamlarla
değil, ustaca sıralanmış sözcüklerle
kolayca benimsemiş olduğu
gerçeğini, reklamcılann es geçtiği
anlaşılıyor.
a
Dam üstünde un eler,
tombul tombul memeler", "Yari
güzel olan her gün hamamdan şelir"
ya da "Kaytan bmklanmı sürsem
nereterme" örneklerinde olduğu gibi,
köylü erotizmi, repertuvannı bir
hayli genişletmiş, bunu kent bireyine
de kabul ettiımiş bulunuyor. Eşcinsel
oturak âlemlerinin türküsü olan
"Saza nhe gelmedin"i bile hep bir
ağızdan tempo tutarak kızlı-erkeklı
söyleyen toplumumuz, fındıgın
cînsel gücü arttırdığını açık seçik
duyunca mı yadırgayacaktı?
Dolayısıyla, "Bu fuidığı yerseniz
cinsel gücünüz artar" diyebilmenin,
reklam izleyicileri tarafından
yadırganmadan kabul edilme
olasılığı zaten varken. yukandaki
sözcükleri kullanarak ikiyüzlülük
yapmanm anlamı nedir? Ama.
reklamcılar "Hayır, biz bir şeyleri
saklamak için değiL akılda kalıcı bir
mesaj olsun diye aganigi-naganigiyi
kullandık" diyorlarsa eğer, söz
konusu reklam fılmini çocuklann da
izleyebileceğini akılda tutup,
okullannda cinselliğe ait hiçbir şeyi
öğrenme şansı olmayan çocuklann
aklına. cinselliğe ait olduğu bilinen.
ama adlandınlışı yanlış kavramlar
soktuklannın farkında olmalılar.
Eğer bu reklam filmı yolu açar da
ekranlarda benzerleri çoğalırsa aruk
birbınmizle greko-romen
muhabbetler yapmaya da başlanz.
Malum, greko-romen, Türk
argosunda belden aşagı anlamına
geliyor.
Değerli ve güzel insan
Güney Gönenç anlatmıştı.
Amerikan halk ve protest
müziğinin ünlü sanatçısı Ptte
Seager bir konserinde iki
şarkı arasma şu nükteyi
sıkıştırmış: "Chicago'da bir
adam elinde bir plaket. bir
metro istasyonunun önünde
sabah akşam dolaşıyormuş.
Plakette, "Aşk yap,
savaş yapma!' türiinden bir
yaa varmış. Adamı birkaç
gün gören birisi
dayanamamış, adamın
yaıuna yaklaşmtş,
'Yahu', demiş, 'Sen burada
böyle dolaşıyorsun diye
dünyanın değişeceğini mi
sanıyorsun?' 'Yo' diye
yanıtlamış adam, 'Ben
kendım değışmeyeyim diye
böyle dolaşıyorum!"
Dünyada değişmeyen bir şey
varsa, o da seksin sattığıdır;
dünyanın her
ülkesinde bu
böyledir.
Bizim
gazeteler
üstsüz turist
Alternatif Hizmet...'
Tarifelerimizi Internet (www.ihy.com.tr) ve Amadeus programlarında görebilirsiniz.
KIŞ SEZONU TARIFELI
ADAMA
AMKAM
ANTALYA
DIYARBAKHİ
ERZimUM
IZMIR
KARS
TRABZOH
VAM
ERCAM
PAZMnSİ
18.00
12.50-18.30
15.10
12.50
-
18.30
09.30
08.20
12.38
20.55
SAll
18.06
17.50
18.06
14.00
09.20
18.30
-
09.20-18.00
-
18.00
ÇARŞAMBA
18.00
17.50
20.20
-
07.38
17.15
-
09.20-18.00
12.30
17.30-20.45
İÇ HAT SEFERLERIMIZ
PERŞEMBE
18.80
-
-
14.00
07.30
17.15
12.20
17.20
•
18.30-18.45
CUMA
18.08
-
21.20
-
07.30
07.00
-
09.20
12.38
22.00
CUMARTESİ
-
06.45-18.40
14.00
-
-
08.20
08.20
-
18.00
PAZAR
21.81
-
17.38
-
12.58
•
-
08.20
-
r/jnt»a.«
TEMA
ÇELENK
HATTI
Sevdiklerinizi
fıdanlayaşatın.
Tel: (0212) 284 80
00Faks:(0212)
2848009
STOCKHOLM
kızlarla, kadın
mankenlerle
ve seks
skandallanyla
satıyor. Buradaki gazeteler de
çarpıcı bir fotoğrafın altında
geniş olarak yer verilen
anketler ve ifşaatlarla. Bakın
bugün önümde duran ve
lsveç'in en büyük sabah
gazetesi olan Dagens
Nyheter'e bir göz atalım:
Birinci sayfada üç sütun
genişliğinde ve gazetenin
başlığının altında renkli bir
fotoğraf var. tki genç kız
mum ışığı altında karşılıklı
oturmuş kıkırdıyor. Altında
aynı genişlikte ve tırnak
içinde bir başlık: "Biz
yalıuzca istedigimiz şeyi
yapanz." Haber bin genç
kızla yapılan cinsel yaşamla
ilgili anketın sonuçlannı
içeriyor.
Yok "tlk defa nasıl olmuş?
Kaç yaşmda? Şunu yapariar
ınrvinış, bunu jnptıktan
sonra pişman oluıiar mı?"
vs.
Şimdi de 350 bin tirajlı
Expressen gazetesinin
bugünkü sayısına bakalım.
Tabloid boydaki gazetenin 1.
sayfasında ve başlığın
üzerinde (!) mayolu bir çiftin
renkli ve sarmaşdolaş bir
fotoğrafı var. Yanında da
başlık: "Bin kadının seks
hayatı! Büyük araştırma! tki
sayfa üzerinden veriyoruz!''
Sayfalann ılkinde aynı
fotoğraf, daha büyük ama bu
kez siyah-beyaz yer alıyor.
Kırmızı sütunlarla istatistik
sonuçlan verilmiş. Aynı
anket tabii. Aradaki fark, bu
kez muhabirin kafayı
pornografınin genç kızlan
nasıl etkilediğine takmış
olması.
Bu gazete ve onun ezeli
rakibi, aynı boyuttaki
Aftonbladet, her pazar
GURHAN
UÇKAN
verdiğı "Pazar Eld''nin
kapağına mutlaka açık saçık
bir kadın fotoğrafı koyar ve
şu tür konulan, ağzı
sulanarak gazetecinin
raflanna bakan insanlara
duyurur: "Tatilde biz işte
böyle sevişiyoruz! 100 kadın
AkdenizU erkekleri nasıl .
ayarttıklannı anlaOyor'."
Gazeteyi alacaksınız ki bu
çok önemli ve
meraklandıncı bilgiyi
edineceksiniz!
Öteki gazete hiç geri kalır
mı?! Ek"in ilk sayfasında
benzer bir fotoğraf ve son
derece merak uyandıncı (!)
bir başlık: "Biz işte böyle
sevişmek istiyoruz! İsveçli
kadınlar erkeklerde
aradıklan şeyleri anlatryorî"
Aman kaçırmayın!
tsveç'te para karşılığı "cinsel
hizmette bulunmak ve cinsel
hizmet vermek"
yasak. Genelev
işletmeci, masaj
adı altında
benzer seks
ticareti yapmak
da yasadışı.
Hükümetteki
—^m^—. her iki bakandan
biri kadın.
Parlamentodaki
milletvekillerinin yüzde 43'ü
kadın. Aynı meslekte çalışan
ve benzer eğitimli kadınlar
ve erkekler arasındaki ücret
farkı kadınlar aleyhine, ama
diğer birçok ülkede
olduğundan daha az.
O zaman kimler sekse para
veriyor? Kimler seksten para
kazanıyor? Yalnızca bu
yazıda adı geçen 3 gazetenin
günlük toplam tirajı 1
milyondan fazla! Kimler bu
insanlar? Hani dünyanın en
örgütlü kadınlan. isveçli
kadınlar neredeler? Bu tür
birinci sayfalar ve ifşaatlar
onurlannı kıımıyor mu? Ben
bildim bileli başardıklan tek
şey. pornografik "erkek
dergüerinin" raflann yansı
örtülü bölümüne
konulmalannı sağlarrıak, J t i ^
oldu. Okullarda cinset . .•
konulu dersler daha 5.- 6.
smıfta verilmeye başlanıyor.
Gazetelerde köşe sahibi
seksologlara sorulan sorular,
genellikle akıl almaz bir
bilgisizüği ve önyargıyı
ortaya çıkanyor. lsveç
böyleyse diğer ülkeler
nasıldır acaba? Seks sattıkça
kadın-erkek eşit olamaz. Bu
denge kurulmadıkça da o
topluma gerçek anlamıyla
uygar toplum denilemez.
Bu satırlan yazmak
için de 8 Mart Dünya
Kadınlar Günü'nü
beklemek gerekmez. Kafayı
bu konuya yılda bir gün
ayırmak ise kişinin,
yılın 364 günü nasıl cahil
olduğunu gösterir. Keşke
daha çok insan elinde bir
pankartla dolaşsa ortalıkta!
Mesajı bir kişi kapsa bile
kârdır!
m a r t ,
ISTANBUL-DIYARBAKIR ,' DIYARBAKIR-ISTANBUL / ANKARA-DIYARBAKIR ' D1YARBAK1R-ANKARA UÇUŞLAR1 BAŞLADI.
İstanbul Havayollar,
ZEYTEVBURNU SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN HÜKÜM ÖZETİ
EsasNo: 19QQ 714 Karar No: 1999,1057
Hâkim: Kemal Güzel 20998 Kâtıp: Zarif Nalbantoğlu
Mahkememıze ait 1999'714 esas. 1999'1057 karar sayılı 23.9.1999 tarihli ilamla
Remziye Gezener vesayet altına ahnarak kendisine oğlu Raif Gezener vasi tayin edil-
miştir. 23.9.1999 Basın: 54380
Modern BOEING'ler ile haftada 120 direkt sefer. Kış Sezonu seferlerimiz satışa açılmıştır.
Merkez Rezervasyon: O212.423 71 OO
KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN
EsasNo: 1999/64
Davacı Talat Yıldız vekili tarafından, davalı Mehmet
Sabit Lunkaya aleyhine mahkememize açılan menfi tes-
pit davasının yapılan yargılamasında verilen ara karan
gereğince;
857 Sokak No. 603 K: 6/613 Kemeraltı/tzmir adre-
sinde oturduğu bildirilen davalı Mehmet Sabıt Lunka-
ya'ya göndenlen tebligatlann bila teblığ ıade edildiği ve
tüm aramalara rağmen adresleri tespit edilemediğmden
ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla, da-
valı Mehmet Sabit Lunkaya'ntn duruşma günü olan
7.12.1999 günü 10.10'daki duruşmaya gelmesi veya
kendisini bir vekille temsil ettirmesi. duruşmaya gelme-
diği veya kendisini bir vekille temsil ettirmediği takdır-
de yargılamanın yokluğunda devam edeceği ve karar
verileceği ilanen teblığ olunur. 19.10.1999
Basın: 53014
BEYOĞLU 4. SULH HUKUK
HÂKtMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1998/958
Mahkememizin 1998/958 esas. 1999/629 karar sayılı
dosyasında daha önceden davalı Ahmet kızı, Afıfe Ha-
nım'ın, Kadı Mehmet Mah. Kadı Mehmet Sokak No.76
Kasımpaşa adresine yapılan tebligatın bilatebliğ iade
olunduğu ve davalının adresi zabıtaca araştınldığı halde
bulunmadığı anlaşıldığından ilanen tebligat yapılmasına
karar verilmiş olduğunda, 27.9.1999 tarihinde: dava ko-
nusu Beyoğlu Kadı Mehmet Mahallesi'nin Kadı Mehmet
Cad. bulunan 2403 ada, 54 parsel nolu 195 rn2 miktann-
daki arsa ve üzenndekı bina dahil tümünün
8.000.000.000.TL. (sekiz milyar TL) degerindeki gayn-
menkulün tüm yükümlülükleri baki kalmak kaydıyla açık
arttırma suretiyle ve genel arasında satılmak ve satış be-
delınin tapu İcaydındaki hısselenne göre hissedarlara
ödenmesi suretiyle ortaklığın bu şekilde gıderilmesine
karar verildi. llan olunur. 6.10.1999
Basın: 53584
ÜNYE ASLtYE HUKUK HÂKÎMLİĞİ'NDEN
DosyaNo- 1996-573
Karayollan Genel Müdürlüğü tarafından Hatice Duman ve arkadaşlan aleyhine açılan
kamulaştırma bedelinin tenkisi davasının Lnye Asliye Hukuk Mahkemesı'nde yapılan yar-
gılaması sonunda Ünye Göbünalcı köyünde 296 no'lu parselde Karayollan'nca 263"'.34
m2"lık yer için ödenen 2.979.000.000 TL. kamulaştırma bedelinden 1.054.936.000 TL'nın
tenkisi ile 1.924.064.000 TL'ye indirilmesı istenılmış olup, mahkemenin 28.6.1999 gün
1996/573 esas, 1999/325 karar sayılı karan ile açılan dava red olunmuş.bu karar tûm ara-
malara rağmen bulunamayan Hüseyin kızı Nuray Akm. Hacer Akın (Topaloğlu), Mustafa
kızı Ayşe Akın (Akçay), Sabri kızlan Şaheste Topaloğlu. Yeter Topaloğlu, Kazım oğlu
Mehmet Topaloğlu ile Salıh Topaloğlu'na ilanen teblığ olunur. 8. 10.1999
Basın: 49884
EFLANİ ASLİ\T: HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
İLANEN TEBLİGAT
DosyaNo: 1998/30 E. 1999 38 K.
Eflani-Halke\'li köyü nüfusuna kayıtlı davacı Lütfiye Aktuğ'un davalı eşi Mevlüt Aktuğ
aleyhine acmış olduğu boşanma davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonucunda:
Davanın kabulü ile, Eflani-Halkevli Köyü nüfusuna kayıtlı Mehmet
oğlu 1949 doğumlu Mevlüt Aktuğ'a duruşma günü tebligat kanunu ve tüzüğü hükümle-
ri uyannca yapılan her türlü araştırma ve soruşturmaya rağmen tebliğ edilememiş olmakla
mahkememizce verilen 23.09.1999 tanh ve 1998*30 E. 1999/38 K. sayılı karannın ilanen
tebliğine karar verildiğinden gazete yayın tarihınden ıtibaren 10 gün içinde yasa yoluna baş-
vurulmadığı takdirde karann kesınleşeceğı tebliğ olunur.
4.10.1999 Basın: 48736
NÂZIM HİKMET
KÜLTÜR VE SANAT VAKFI
2000 KÜLTÜR AJANDASI
ÇIKTI
Her an elinizin altında bulunmasmda yarar olan ve
Cumhuriyet dönemi dikkate alınarak iki dilde (Türkçe,
Ingilizce) hazırtanan haftalık ajandada;
* Kültür - sanat - edebiyat kışilen,
* Kültür - sanat yaşamı ve etkinlikleriyle ilgili bilgiler
(özel günler - haftalar),
* Kültür - sanat kuruluşlan ve iletişim kurulabilecek
önemli telefonlar yer almaktadır.
Kuşe kâğıda basılı sptralli, 12X17 cm. boyutunda
(Tüyap Kitap Fuan - Ait Kat 9. Sokak)
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı
Sıraselviler Cad. 48, Kat: 1 Taksim - İstanbul
Tel: (0 212) 252 63 141252 63 75