23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYCT 7 KASIM 1999 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI dishab(â cumhuriyet.com.tr 'Güneşe Yolculuk' ımıutla sürüyor40 yaşlanndaki göçmen Türk'ü birkaç yıldır tanıyordum. Nurullah Ataç'ın defalarca kucaklayacağı türden bir öztürkçeciydi. Yurdunun içine ıtildiği karmaşayı irdelerken, diyalektığin yordamıyla. pırıl pınl tümcelerle konuşuyordu. Lise yıllannda sahıp çıktıgı Atatürkçü inancası, üniversite yıllannda alanlara dökülen soylu tepkilerle örtüşmüş. namusundan fıre vermeden. çekilere katlanarak, savaşımın her yönünde korkusuzca yer almıştı. Anadolu'dan yüzlerce v ıldır ışıyan insancılhgı, tüm sevecenliği. alçakgönüllülüğü ve ödün vermezliğiyle özümsemiş bir kişioğluydu. Montreal'de tanıdıgı Türk sinema ustasını, Yeşim Ustaoğlu denen çiçek yüzlü kadını anlatıyordu bana. Montreal ve Toronto film şenliklerinde, Türk sözcüğüne ürpertiyle bakan yığınlan. yüzeyden, derinlere inmeye çağınyordu yönetmen Yeşim Ustaoğlu. Yerleşik saplanlılan, önyargılan bir kenara savurup. herkeslere bir soylu yurdun sesini dinletmek istiyordu. 40 yaşlanndakı Türk dostum, gerçekleri söylemenin ne zor ve riskli olduğunu \-urgulayan sinemacı Yeşım'in, birçok Türk göçmenini öfkelendirdigini belirtti. "Görünen, tüm acısıyla duvumsanan gerçekieri dile getirmek. özcllikie gardrop Atatürkçükrinin canını sıkti" diyordu. Var olan görünümü değiştirmek. yaşanan dramı gözler önünde sermek herkesin onursal sorumluluğuydu, ama onlar her zamankı gibi. bireysel ve toplumsal suçlulugun, devinimsizliğin saklanma istemiyle. her şeyin örtbas edılmesinden yanaydılar. TORONTO ENGtN AŞKEN Türk dostum, "çağııun gözlemcisi olan çiçek yüzlii Yeşim'in, yüksek sesle konuşulmavan. hep göz ardı edflen, gidenen çarpıkuklanınıza projektör tuttuğunu" dile getiriyordu. Mega medyanm, elitist odaklann burun kıvırdığı küçümen yaşamlann, yığınsal Türkiye'nin iç karartan dünyasmı yankılıyordu Yeşim Ustaoğlu. Yönetmen Yeşim'le uzun uzun söyleşi yapmış olan Türk dostuma, bakın neler söylemişti bu onurlu, güzel kadın: "Ben çoğumuzun umunında obnadüğı minik haberierin gerisine eğüdim. O haberierin ardındaki çok boyuttu evrene vaklaşmak istedim. Yüzde 60'» genç olan bir ülkede, sonınlan hep dışlanmış genç yığınlann üzgülü yaşamlannın efc aknmayışuu, büyük eksiktik saydım ben. tvecen davnuumdaa, cesur ve özgün filmler yapmayı yeğkdim hep. Adını andığun genç kuşaklar içinde, benim de yaşamım var. Tûm gerilimleri> le. tüm bunalımlanyia o yakından bikliğim vaşamlan duyurmak. tanımlamak istryorum tüm evrene_" Toronto'nun sonyaza iyice girdiğı yagmurlu bir öğle sonrası, "Hadi bir adalar yapalım" tutkusuyla, Ontario Gölü'nün bir ucundaki adalara gittik. Çok eskıden, Üsküdar-Beşiktaş arasında çalışan küçücük vapurlara benzeyen, ama oldukça şık bir vapurdu bizi adalara ulaştıran. Benden 25 yaş genç olan Türk dostum, "İçimizdeki özJemi devinime cevirdiğimizde, ezgfler puıarbırdan akan suiar gibktir" dıyordu. Ada iskelesinin hemen yanı başındaki gazinonun bahçesinde, az önce geride bıraktıgımız gökdelenli kente bakarken, anılann kuytusundaki bir başka kenti anımsıyorduk. Nostalji, bir ürkek güvercin gibi içimizde kanat çırpıyordu. Uzunca bir suskunluk içinde, özlemin tüm yüreğimize çullandığını sezer gıbiydik. "Özlem yurttan uzakta obnaktuı çok daha başka boyutiardadır" diyordu Türk dostum. Alışageldiğimiz beğenilerimizin kısırdöngüsü içindeki dünyayi aşıp, yad ellerdeki o yaşam cümbüşüne katılmayı beceremeyişimizden yakınıyordu. Kördüşünü çıkmazlanndan başımızı kaldınp, Kanada'da ya da evrende neler olup bittiğıni görme cesaretini neden gösteremediğimizi soruyordu. "Hek o kafabuımızdaki gettolanmrz yok mu, ondan nastl kurtulacağız?'' diye kahırlanıyordu. Yeşim Ustaoğlu'nun bildirisinden çok duygulanmıştı. Aydınhk yannlann, daha mutlu sonlann, daha onurlu yaşamlann, bir gün mutlaka geleceği inancındaydı. Büyûk Nâztm'ın dizelerini okuyorduk birlikte: "Beklenen günler, güzd gönleriıniz eDerimi/dedir. hakh günler, büyük günler, GündüzJerinde sömürübneyen, gecelerinde aç yanlmayan. ekmek, gül ve hürriyet günleri" Kadınlar ve tirajlar üzerine Pana Hindis.1an f J e a n P a u 1 ' y rettebulunmaküzereöncekigünHindis- tan'a gittL Papa, Yeni Delhi Ha>aalam'nda Hıristhan rahipler tarafından karşdandı. Hıristh-an misyonerterin özellikle uzak kö\ lerde Hıristiyanlastır- ma çahşmalanyapaldannı söyleyen Hindular. Papa'nıngezisini protestoedivor- Iar.(Fotoğraf: REUTERS) Aganigi-naganigi muhabbetleri...Günümüzün yükselen değerlerine uyum sağlayamayan öğretmenleri yenn dibine batıran reklam, artık bardağı taşıran son damla olduğu için bir ara uydu anteni söktürsem mi diye kararsızîıklar içerisindeyken, Allah yaratıcılanndan razı olsun, mesajı "Kayış Dfli" diye tabir edilen bir tür argoyla verilmiş fındık reklamı imdadıma yetişti. Artık anteni evden söküp atma konusunda herhangi bir kararsızlığım bulunmamaktadır. Karar verince insan rahatlıyor tabii. Keşke evde, reklamı yapılan findıktan bir çuval bulunmuş olsaydı da, hepsini çöpe atıp daha çok rahatlasaydım. Sizi bilemem, fakat benim sinirlerim bu reklam fılmi yûzünden tepeme çıkmış bulunuyor. Yanılıyor olabilirim, ama toplumumuzun azımsanmayacak bir bölümünün özel kelimeler türettiğini, birçok insanın kendilerine ait özel sözcüklerle konuşmakta olduklannı gözlemliyorum. lyi, kötü. güzel, çirkin ne kadar duygu ve düşünce varsa. onlan doğru dürüst ifade edecek kavramlar yerine birbirleriyle yan yana gelmesi -bırakın dil kurallan açısmdan- şekil itibanyla bile güzel olmayan cümlelerin kurulduğunu görebiliyorum. Bir TV programında bir müzik adamının, kendisini anlatırken "Sabk bir coşkıun var" demesi gibi örneğin. Hiçbir fıkir kınntısı taşımayan, üzerinde düşünülmemiş. belki "sound' > 'u güzel. ancak "terkfoi'' yanlış kavramlardan oluşmuş entel lügatçesinden gına gelmişken, bir de şu aganigi-naganigi çtktı başımıza. Erkek muhabbetlerinde bile cinsel konulardan söz edilirken pek rahat olamadığımızın en iyi kanıtıdır bu kelimeler. Çünkü bu tür muhabbetlerde çok kimse karşı cinsle ne yaptığını açıkça anlatmak yerine, el işaretleriyle de güçlendirilmiş bu sözcüklere başvurur çoğunlukla. Argomuzda ve cinsel muhabbetlerde faydalı bir işlevi olan aganigi-naganigi sözcükleri söz konusu fındık reklamında masumiyetini kaybetmiş, bayağı bir sözcük olmuştur. Çünkü bu ve benzeri sözcükler kamunun içinde konuşulabilen, ama kamunun önünde konuşulması uygun düşmeyen sözcüklerdir. Aganigi-naganigi sözcükleriyle sözüm ona "edepU" hale getirilen mesaj (yani cinsel ilişki) açık seçik ifade edilseydi bu kadar itici LONDRA MUSTAFA ERDEMOL olmazdı. Çünkü reklamda kullanılan aganigi-naganigide asla gizlenemeyen bir sinsilik, lütfen deyim için bağışlayın, bir "nrtatmalık'* var. Eğer reklamcılar, findığın cinsel gücü arttıracağını söylemenin ayıp kaçacağını düşenerek bu sözcüİderi kullandılarsa. bu sözcükler saklanmak istenen mesajı saklayamadığı gibi, akla her türlü cinsel fantazyayı getiriyor. Reklamdaki aganigi-naganigi ile ayıp bir tek şey saklanmaya çalışılırken. birçok başka ayıp şey çağnştınlıyor. Çünkü bu sözcükler erkek muhabbetlerinde cinselliğe ait her fantazyayı ifade ediyor. Ayıp kabul edilenı güya komikkştirerek önümüze koyan bu reklamın çok yaratıcı bulunduğu yazıldı, iki büyük gazetemizde. Bana kalırsa bu reklam, kimi mahalle işportacılannın yanlanndan geçen kadiniann gözlerinin içine baka baka "ikizlere takke" bayağılığıyla sutyen satmalannın değişik bir versiyonudur. Herkes pekâlâ bilir ki, sutyen diyerek sarış yapmanın ayıp tarafi yoktur. "Bu fimhğı yerseniz cinsd gücünüz artar" demenin ayıp tarafinın olmaması gibi. Işportacının olduğu gibi, belki reklamın yaraticılannın da amaçlan. açıkça söylenemeyecek bir mesajı, sözüm ona "edep" sınırlan içerisinde vermek değil, düpedüz edepsizlik yapmak. En azından reklamdaki aganigi-naganigi sözcükleri daha ayıp şeyleri banndınyormuş izlenimi uyandınyor bende. Toplumumuzun buram buram cinsellik kokan folklorumuz sayesinde, bu tür mesajlara aganigi- naganigi gibi ucube kavTamlarla değil, ustaca sıralanmış sözcüklerle kolayca benimsemiş olduğu gerçeğini, reklamcılann es geçtiği anlaşılıyor. a Dam üstünde un eler, tombul tombul memeler", "Yari güzel olan her gün hamamdan şelir" ya da "Kaytan bmklanmı sürsem nereterme" örneklerinde olduğu gibi, köylü erotizmi, repertuvannı bir hayli genişletmiş, bunu kent bireyine de kabul ettiımiş bulunuyor. Eşcinsel oturak âlemlerinin türküsü olan "Saza nhe gelmedin"i bile hep bir ağızdan tempo tutarak kızlı-erkeklı söyleyen toplumumuz, fındıgın cînsel gücü arttırdığını açık seçik duyunca mı yadırgayacaktı? Dolayısıyla, "Bu fuidığı yerseniz cinsel gücünüz artar" diyebilmenin, reklam izleyicileri tarafından yadırganmadan kabul edilme olasılığı zaten varken. yukandaki sözcükleri kullanarak ikiyüzlülük yapmanm anlamı nedir? Ama. reklamcılar "Hayır, biz bir şeyleri saklamak için değiL akılda kalıcı bir mesaj olsun diye aganigi-naganigiyi kullandık" diyorlarsa eğer, söz konusu reklam fılmini çocuklann da izleyebileceğini akılda tutup, okullannda cinselliğe ait hiçbir şeyi öğrenme şansı olmayan çocuklann aklına. cinselliğe ait olduğu bilinen. ama adlandınlışı yanlış kavramlar soktuklannın farkında olmalılar. Eğer bu reklam filmı yolu açar da ekranlarda benzerleri çoğalırsa aruk birbınmizle greko-romen muhabbetler yapmaya da başlanz. Malum, greko-romen, Türk argosunda belden aşagı anlamına geliyor. Değerli ve güzel insan Güney Gönenç anlatmıştı. Amerikan halk ve protest müziğinin ünlü sanatçısı Ptte Seager bir konserinde iki şarkı arasma şu nükteyi sıkıştırmış: "Chicago'da bir adam elinde bir plaket. bir metro istasyonunun önünde sabah akşam dolaşıyormuş. Plakette, "Aşk yap, savaş yapma!' türiinden bir yaa varmış. Adamı birkaç gün gören birisi dayanamamış, adamın yaıuna yaklaşmtş, 'Yahu', demiş, 'Sen burada böyle dolaşıyorsun diye dünyanın değişeceğini mi sanıyorsun?' 'Yo' diye yanıtlamış adam, 'Ben kendım değışmeyeyim diye böyle dolaşıyorum!" Dünyada değişmeyen bir şey varsa, o da seksin sattığıdır; dünyanın her ülkesinde bu böyledir. Bizim gazeteler üstsüz turist Alternatif Hizmet...' Tarifelerimizi Internet (www.ihy.com.tr) ve Amadeus programlarında görebilirsiniz. KIŞ SEZONU TARIFELI ADAMA AMKAM ANTALYA DIYARBAKHİ ERZimUM IZMIR KARS TRABZOH VAM ERCAM PAZMnSİ 18.00 12.50-18.30 15.10 12.50 - 18.30 09.30 08.20 12.38 20.55 SAll 18.06 17.50 18.06 14.00 09.20 18.30 - 09.20-18.00 - 18.00 ÇARŞAMBA 18.00 17.50 20.20 - 07.38 17.15 - 09.20-18.00 12.30 17.30-20.45 İÇ HAT SEFERLERIMIZ PERŞEMBE 18.80 - - 14.00 07.30 17.15 12.20 17.20 • 18.30-18.45 CUMA 18.08 - 21.20 - 07.30 07.00 - 09.20 12.38 22.00 CUMARTESİ - 06.45-18.40 14.00 - - 08.20 08.20 - 18.00 PAZAR 21.81 - 17.38 - 12.58 • - 08.20 - r/jnt»a.« TEMA ÇELENK HATTI Sevdiklerinizi fıdanlayaşatın. Tel: (0212) 284 80 00Faks:(0212) 2848009 STOCKHOLM kızlarla, kadın mankenlerle ve seks skandallanyla satıyor. Buradaki gazeteler de çarpıcı bir fotoğrafın altında geniş olarak yer verilen anketler ve ifşaatlarla. Bakın bugün önümde duran ve lsveç'in en büyük sabah gazetesi olan Dagens Nyheter'e bir göz atalım: Birinci sayfada üç sütun genişliğinde ve gazetenin başlığının altında renkli bir fotoğraf var. tki genç kız mum ışığı altında karşılıklı oturmuş kıkırdıyor. Altında aynı genişlikte ve tırnak içinde bir başlık: "Biz yalıuzca istedigimiz şeyi yapanz." Haber bin genç kızla yapılan cinsel yaşamla ilgili anketın sonuçlannı içeriyor. Yok "tlk defa nasıl olmuş? Kaç yaşmda? Şunu yapariar ınrvinış, bunu jnptıktan sonra pişman oluıiar mı?" vs. Şimdi de 350 bin tirajlı Expressen gazetesinin bugünkü sayısına bakalım. Tabloid boydaki gazetenin 1. sayfasında ve başlığın üzerinde (!) mayolu bir çiftin renkli ve sarmaşdolaş bir fotoğrafı var. Yanında da başlık: "Bin kadının seks hayatı! Büyük araştırma! tki sayfa üzerinden veriyoruz!'' Sayfalann ılkinde aynı fotoğraf, daha büyük ama bu kez siyah-beyaz yer alıyor. Kırmızı sütunlarla istatistik sonuçlan verilmiş. Aynı anket tabii. Aradaki fark, bu kez muhabirin kafayı pornografınin genç kızlan nasıl etkilediğine takmış olması. Bu gazete ve onun ezeli rakibi, aynı boyuttaki Aftonbladet, her pazar GURHAN UÇKAN verdiğı "Pazar Eld''nin kapağına mutlaka açık saçık bir kadın fotoğrafı koyar ve şu tür konulan, ağzı sulanarak gazetecinin raflanna bakan insanlara duyurur: "Tatilde biz işte böyle sevişiyoruz! 100 kadın AkdenizU erkekleri nasıl . ayarttıklannı anlaOyor'." Gazeteyi alacaksınız ki bu çok önemli ve meraklandıncı bilgiyi edineceksiniz! Öteki gazete hiç geri kalır mı?! Ek"in ilk sayfasında benzer bir fotoğraf ve son derece merak uyandıncı (!) bir başlık: "Biz işte böyle sevişmek istiyoruz! İsveçli kadınlar erkeklerde aradıklan şeyleri anlatryorî" Aman kaçırmayın! tsveç'te para karşılığı "cinsel hizmette bulunmak ve cinsel hizmet vermek" yasak. Genelev işletmeci, masaj adı altında benzer seks ticareti yapmak da yasadışı. Hükümetteki —^m^—. her iki bakandan biri kadın. Parlamentodaki milletvekillerinin yüzde 43'ü kadın. Aynı meslekte çalışan ve benzer eğitimli kadınlar ve erkekler arasındaki ücret farkı kadınlar aleyhine, ama diğer birçok ülkede olduğundan daha az. O zaman kimler sekse para veriyor? Kimler seksten para kazanıyor? Yalnızca bu yazıda adı geçen 3 gazetenin günlük toplam tirajı 1 milyondan fazla! Kimler bu insanlar? Hani dünyanın en örgütlü kadınlan. isveçli kadınlar neredeler? Bu tür birinci sayfalar ve ifşaatlar onurlannı kıımıyor mu? Ben bildim bileli başardıklan tek şey. pornografik "erkek dergüerinin" raflann yansı örtülü bölümüne konulmalannı sağlarrıak, J t i ^ oldu. Okullarda cinset . .• konulu dersler daha 5.- 6. smıfta verilmeye başlanıyor. Gazetelerde köşe sahibi seksologlara sorulan sorular, genellikle akıl almaz bir bilgisizüği ve önyargıyı ortaya çıkanyor. lsveç böyleyse diğer ülkeler nasıldır acaba? Seks sattıkça kadın-erkek eşit olamaz. Bu denge kurulmadıkça da o topluma gerçek anlamıyla uygar toplum denilemez. Bu satırlan yazmak için de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü beklemek gerekmez. Kafayı bu konuya yılda bir gün ayırmak ise kişinin, yılın 364 günü nasıl cahil olduğunu gösterir. Keşke daha çok insan elinde bir pankartla dolaşsa ortalıkta! Mesajı bir kişi kapsa bile kârdır! m a r t , ISTANBUL-DIYARBAKIR ,' DIYARBAKIR-ISTANBUL / ANKARA-DIYARBAKIR ' D1YARBAK1R-ANKARA UÇUŞLAR1 BAŞLADI. İstanbul Havayollar, ZEYTEVBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN HÜKÜM ÖZETİ EsasNo: 19QQ 714 Karar No: 1999,1057 Hâkim: Kemal Güzel 20998 Kâtıp: Zarif Nalbantoğlu Mahkememıze ait 1999'714 esas. 1999'1057 karar sayılı 23.9.1999 tarihli ilamla Remziye Gezener vesayet altına ahnarak kendisine oğlu Raif Gezener vasi tayin edil- miştir. 23.9.1999 Basın: 54380 Modern BOEING'ler ile haftada 120 direkt sefer. Kış Sezonu seferlerimiz satışa açılmıştır. Merkez Rezervasyon: O212.423 71 OO KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN EsasNo: 1999/64 Davacı Talat Yıldız vekili tarafından, davalı Mehmet Sabit Lunkaya aleyhine mahkememize açılan menfi tes- pit davasının yapılan yargılamasında verilen ara karan gereğince; 857 Sokak No. 603 K: 6/613 Kemeraltı/tzmir adre- sinde oturduğu bildirilen davalı Mehmet Sabıt Lunka- ya'ya göndenlen tebligatlann bila teblığ ıade edildiği ve tüm aramalara rağmen adresleri tespit edilemediğmden ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla, da- valı Mehmet Sabit Lunkaya'ntn duruşma günü olan 7.12.1999 günü 10.10'daki duruşmaya gelmesi veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi. duruşmaya gelme- diği veya kendisini bir vekille temsil ettirmediği takdır- de yargılamanın yokluğunda devam edeceği ve karar verileceği ilanen teblığ olunur. 19.10.1999 Basın: 53014 BEYOĞLU 4. SULH HUKUK HÂKtMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1998/958 Mahkememizin 1998/958 esas. 1999/629 karar sayılı dosyasında daha önceden davalı Ahmet kızı, Afıfe Ha- nım'ın, Kadı Mehmet Mah. Kadı Mehmet Sokak No.76 Kasımpaşa adresine yapılan tebligatın bilatebliğ iade olunduğu ve davalının adresi zabıtaca araştınldığı halde bulunmadığı anlaşıldığından ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olduğunda, 27.9.1999 tarihinde: dava ko- nusu Beyoğlu Kadı Mehmet Mahallesi'nin Kadı Mehmet Cad. bulunan 2403 ada, 54 parsel nolu 195 rn2 miktann- daki arsa ve üzenndekı bina dahil tümünün 8.000.000.000.TL. (sekiz milyar TL) degerindeki gayn- menkulün tüm yükümlülükleri baki kalmak kaydıyla açık arttırma suretiyle ve genel arasında satılmak ve satış be- delınin tapu İcaydındaki hısselenne göre hissedarlara ödenmesi suretiyle ortaklığın bu şekilde gıderilmesine karar verildi. llan olunur. 6.10.1999 Basın: 53584 ÜNYE ASLtYE HUKUK HÂKÎMLİĞİ'NDEN DosyaNo- 1996-573 Karayollan Genel Müdürlüğü tarafından Hatice Duman ve arkadaşlan aleyhine açılan kamulaştırma bedelinin tenkisi davasının Lnye Asliye Hukuk Mahkemesı'nde yapılan yar- gılaması sonunda Ünye Göbünalcı köyünde 296 no'lu parselde Karayollan'nca 263"'.34 m2"lık yer için ödenen 2.979.000.000 TL. kamulaştırma bedelinden 1.054.936.000 TL'nın tenkisi ile 1.924.064.000 TL'ye indirilmesı istenılmış olup, mahkemenin 28.6.1999 gün 1996/573 esas, 1999/325 karar sayılı karan ile açılan dava red olunmuş.bu karar tûm ara- malara rağmen bulunamayan Hüseyin kızı Nuray Akm. Hacer Akın (Topaloğlu), Mustafa kızı Ayşe Akın (Akçay), Sabri kızlan Şaheste Topaloğlu. Yeter Topaloğlu, Kazım oğlu Mehmet Topaloğlu ile Salıh Topaloğlu'na ilanen teblığ olunur. 8. 10.1999 Basın: 49884 EFLANİ ASLİ\T: HUKUK MAHKEMESİ'NDEN İLANEN TEBLİGAT DosyaNo: 1998/30 E. 1999 38 K. Eflani-Halke\'li köyü nüfusuna kayıtlı davacı Lütfiye Aktuğ'un davalı eşi Mevlüt Aktuğ aleyhine acmış olduğu boşanma davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonucunda: Davanın kabulü ile, Eflani-Halkevli Köyü nüfusuna kayıtlı Mehmet oğlu 1949 doğumlu Mevlüt Aktuğ'a duruşma günü tebligat kanunu ve tüzüğü hükümle- ri uyannca yapılan her türlü araştırma ve soruşturmaya rağmen tebliğ edilememiş olmakla mahkememizce verilen 23.09.1999 tanh ve 1998*30 E. 1999/38 K. sayılı karannın ilanen tebliğine karar verildiğinden gazete yayın tarihınden ıtibaren 10 gün içinde yasa yoluna baş- vurulmadığı takdirde karann kesınleşeceğı tebliğ olunur. 4.10.1999 Basın: 48736 NÂZIM HİKMET KÜLTÜR VE SANAT VAKFI 2000 KÜLTÜR AJANDASI ÇIKTI Her an elinizin altında bulunmasmda yarar olan ve Cumhuriyet dönemi dikkate alınarak iki dilde (Türkçe, Ingilizce) hazırtanan haftalık ajandada; * Kültür - sanat - edebiyat kışilen, * Kültür - sanat yaşamı ve etkinlikleriyle ilgili bilgiler (özel günler - haftalar), * Kültür - sanat kuruluşlan ve iletişim kurulabilecek önemli telefonlar yer almaktadır. Kuşe kâğıda basılı sptralli, 12X17 cm. boyutunda (Tüyap Kitap Fuan - Ait Kat 9. Sokak) Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Sıraselviler Cad. 48, Kat: 1 Taksim - İstanbul Tel: (0 212) 252 63 141252 63 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle