18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 KASIM 1999 PERŞEMBE 8 HABERLER 21. Yüzyıla, büyük şehirlerinin yaklaşık yansı kaçak yapılarla biçimlenen bir ülkede girmekteyiz 'Bağunsız planlama örgüiü kıırıılmalr-2- AYDEV BOYSAN Bu örgütü, rant peşinde koşan ı- marzamparalannın, çırkın polıtika- cılann yapabileceğı etkılerden ko- ruyabilmek, olanak ıçınde kalabılir mi? Her seçimden sonra bır kat eklen- mesine izin verenler, bu politikacı- lardır. Adapazan'nda, son beledıye seçimlerinden sonra yapılara bir kat daha eldenmesı iznıni verenler, bu kişilerdir. Adapazan'ndakı deprem ölûmlerinden bir bölümünün katil sorumlusu. bu karara oy verenler- dir. Zamanı ve yen çok farklı da olsa Taksim - Harbiye arasında, Radyo- evi sırasına yıllarca önce yapılmış bınalara iki kat daha eklenmesi ız- ninin verilmesi. farklı bir uygulama sayılamaz. 1995 Genel Seçimlerinden önce, televizyonlara çıkarak oy aşkına ka- çak yapılanmayı teşvik eden hanım başbakanın yaşadığı bır ülkede, i- mar rantlannın planlama ve ahlak dışı teşviklerle dağıtılması, şaşılası bir olay olmasa gerekır. Büyük şehirlerinin yaklaşık yan- sı; kaçak yapılarla. kaçak olmasa bı- le çalınmış ruhsatlarla biçimlenen bir ülkede, 21. yüzyıla dünyada eşı- ne rastlanmayan vahşi örneklerle girmekteyiz. Planlama bilgi ve vicdanından, yapı pprjesi bilgı ve ahlakından kop- muş, ustelik yansı kaçak yapılarla yüklenmış şehirlerimız, başta çirkin politikacıiann, sonra da köşe dönme aşkına tutulmuş toplumumuzun ese- Xierseçimden sonra bir kat eklenmesine izin verenler, bu politikacılardır. Adapazan'nda, son belediye seçimlerinden sonra yapılara bir kat daha eklenmesi iznini verenler, bu kişilerdir. Adapazan'ndaki deprem ölûmlerinden bir bölümünün katil sorumlusu, bu karara oy verenlerdir. ridir. Köşe dönmeciler ve çirkin politı- kacılar, yıkılan yapılann altında öl- dürülenlerin. katil suçu ortaklandır Çirkin politikacıların köşe dönme ömekleri, toplum bıreylerinde çıkar hırsını körüklemekte, böylece 65 miryona ait olan devlet arazisi kaçak yapılarla talan edilmekte ve her ya- pı, planlama bılgi ve ahlakı dışında eklemelere, kat çıkmalara sahne ol- maktadır. Hele kat çıkma denen olay. mev- cut bır arsanın ve binanm üstüne, hiç arsa parası harcamadan elde edılen bir ganimet olduğu için, çok revaç- tadır. Çüriik yönetimler yeni kat çık- ma izınleriyle halktan aldıklan rüş- veti (oy ya da başka çıkar olarak), yeni kat çıkma izinleriyle, sanki ge- ri ödemektedırler. Alt katlann \ e ze- minin yeterli güçte olup olmadığı hiç araştmlmadan elde edılen bu ga- nimetler, halk dalkavuğu politikacı- ların, sonunda deprem ölümlerine de yol açabılen cinai mahiyette ey- lemleridir. 2-3. Planlama Sorunlan Yapılarda deprem nedeniyle ha- sarlara, yıkılmalara ve felaketlere sebep olacak nedenler, esasta ikı se- bepten kaynaklanır. "*Planlama ve Uygulama". Planlama dıye özetlediğımiz pro- je safhasının başında. zeminin de- ğerlendirilmesi gelir. Önemli ve bü- yûk yapılarda arsanın özel olarak, gerekirse zemin sondajlan yapıla- rak incelenmesi vezemın mekaniği uzmanı inşaat mühendisleri ile yapı projesini düzenleyecek olan mimar ve inşaat mühendislerinin en yakın çalışma biçımi ıle oraya mahsus çö- zümleri aramalan. noımal ve gerek- li yoldur. Bina planlamasını yapacak olan mimarlann dayanıklılık sağlamak açısından birinci göre\ i, yapıyı za- afa uğratmayacak olan düzenli çö- zümlerle, şımank gösteri kaprisleri- ne girmeden, statik projeyi yapacak olan inşaat mühendisleri ile işbirli- ğine girmektır. İnşaat mühendisinin görevi ise, mimari planlamayı zor- lama heveslerine girmeden, aksine kendisinin de yaratıcılığını katarak, birlikte çözüm aramaktır. Mühendi- sin doğru hesap ve prpjeleri yapma- sı, bu yolla olasıdır. tnşa edildıği zaman dayanıksız olacak bır proje ortaya çıktıysa, bu olay inşaat mühendisi ve mimann. birlikte ehliyetsiz olmalanndan do- ğar. Mesleğinde ehliyeti olan mimar ve mühendisler zıtlaşmalara girme- den. doğru çözümleri bulabilirler. Devlet ve devlete bağlı kuruluşlar, yapılannın projelerini, genelde düz- gün meslek kışilerine yaptırmakta ve uygulamayı kontrol etmektedır- ler. Deprem koşullannın planlama ve uygulama açısından şartnamelen- mize geçinlmesı çok eski yıllara da- yanıyor. tlk dikkat ve önlemler, 1939 Erzincan depremi etkisiyle j ıkımların ciddi bir bölümü, metelikçi mal sahiplerinin, hiçbir ehljyet tahkiki yapmadan ucuz proje yaptırma hırsından kaynaklanmıştır. Öyle firmalar türemiştir ki yüzyıllardır deprem görmemiş olan yabancı ülkelerden hazır proje ithal ederek uygulamış, mal sahipleri bedava Avrupa projesi diye bu işe sevinmiş ve birinci derece deprem bölgelerimizde bile, üstelik kolon ve kirişleri birbirine bulon ile bağlanan bu narin yapılar gerçekleşmiştir. ödemeleri, genelde Tahtakale işi pa- zarlıklarla saptanmakta ve mal sa- hiplen ödeyecekleri ücreti, hırslı bi- çimde aşağıya çekmeye uğraşmak- tadırlar. Bu pazarlık hırsı, ticaret kö- kenli yeni sanayicilerde de görül- mektedir. Hele bazı firmalann prefabrike yapı önerileriyle porje ücretini üst- lerine alırmış gibi görünmelen, hırs- lı ve bilgisiz mal sahiplerinı sevin- dırmektedir. Bu yolda yapılan gerçekleştirme- ler sonunda, çatılan çöktüğü gıbi, kolonlan bile temellere kadar yıkı- lan, berbat yapı örneklerine, Mar- mara depremınde bollukla rastlan- maktadır. Yıkımlann ciddı birbölü- gereken yolsuzluklardan birisıdir. Ustelik bu tip yapılarda ölenler ol- duysa, olay cinaı bir mahiyet alır. Bu tip yapılara sigortalann da hasar ödemesi. tümüyle saçma olur. Öte yandan uzun yıllardır sürüp gıden bu tehlikeli yolsuzluklara mi- mar ve mühendis odalannın, hatta üniversitelerin seyirci kalmış olma- sı da, ülkemize özgü garipliklerden bınsıdir. Öte yandan iyi örgütlenmiş dev- let kuruluşlannda bile, proje düzen- leme ve uygulama konulannın doğ- ru yapılacağına inanma duygumuzu sakatlayacak olaylar gerçekleşmiş bulunuyor. Marmara depremi sonunda Ada- kesı doğurabilecek olan ikinci ka- deme; projenin uygulanması, yani yapının gerçekleştirihnesidir. Projenin doğru uygulanması ve malzemenin doğru seçilmesi. uygu- lamayı yapacak olan teknik kadro- nun görevidir. Özellikle en yaygın uygulama alanı olan betonarme yapılarda, ön- ce demirlerin doğru sayıda ve kalın- lıkta ve projesinde santimle gösteri- len yerlerde kullanılması zorunlu- dur. Öte yandan betonun, tane irilik- len ve özellikleri şartnamelere uy- gun çakıl, kırma-taş ve kum ile ya- pılması. çimentonun yeteri kadar konması ve betonun doğru ve yete- rince kanştmlarak, teknik şartlar pılan belediyelerin kontrol etmesı, "işini bilen memurlann" rastlantı- sal zıyaretlerine kalmaktadır. Yapılan, teknik ve ahlak açısın- dan sürekJi olarak kontrol etmesi ge- reken teknik uygulama sorumlusu mühendis ve mimarlar bulunuyor. Bu kişiler, TUS diye adlandınlan bu görevi, resmi makamlarda kabul ederek ve ımza atarak alıyorlar. Ancak özel yapılann bella de yüzde 90'a yaklaşan bir bölümünde, bu görev kâğıt üzerinde kalmakta. yapının bu kişiler tarafmdan. bazan adresi bile bilınmemekte, yapı, mal sahiplerinin ve ehliyetsiz kişilenn elınde kalmaktadır. Uygulamada bu denlı hafifiikle- re vanlmasında, mal sahiplerinin tasdiklı projeye uymasa bile keyfın- ce inşaat yapabilme hırslan yanın- da, cıddı olması gereken bu hizmet için paraya kıyamamalan gibi bir hastalık, rol oynamaktadır. Teknik uygulama sorumluluğu konusundaki hafıflıklenn hepimızin gözüne soka soka ortaya çıkartnğı felaketler, son Marmara depremin- de acı biçimde yaşanmıştır. başlamıştı. Yapı projeleri yapılırken deprem etkileri, öncelen genel bıl- gilerin gösterdiği sayılarla hesapla- nırdı. Yönetmeliklerimize ilk geçi- şi, 1967 Adapazan ve 1970 Gediz depremlerinden sonraki uzun tartış- malann peşinde ve 1975 yılında ol- muştur. Bayındırlık Bakanlığı'nın düzen- lediği "Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında YönetmeUk" 1998 yılınm başında yürürlüğe gir- miş bulunuyorudu. Bu yönetmelik, ifadesı biraz kanşık olmakla birlik- te. dünyadakı en iyi örneklerden bi- risiydi. Ancak bir kuralın mükem- mel olması yetmiyor. Uygulamanın sağlanabilmesi için bilgı, disiplin (elbet yine de ahlak) gerekli. Hem üstelik deprem açısından yönetmeliklerden önce bile yapıla- nmızdaki deprem tehlikeleri, çok büyük bölümüyle ehil meslek insan- lan tarafından. bılinen standart mi- marlık ve mühendislik bilgileri ile de giderilebilıyordu. Ömekleri, yö- netmelikten önce planlanmış ve in- şa edilmiş olup da, son depremlerde ayakta kalmış olan yapılardır. Resmi yapılarda mimarlık ve mü- hendislik proje ücretleri Bayındırlık Bakanlığı tarifelerinden esas alına- rak düzenlenmekte ve genelde ga- ripleşmeyen ölçülerde ödenmekte- dir. Oysa özel yapılarda proje ücreti mü, metelikçi mal sahiplerinin, hiç- bir ehliyet tahkiki yapmadan ucuz proje yaptırma hırsından kaynaklan- mıştır. Öyle firmalar türemiştir ki yüzyıllardır deprem görmemiş olan yabancı ülkelerden hazır proje ithal ederek uygulamış, mal sahipleri be- dava Avrupa projesi diye bu işe se- vinmiş ve binncı derece deprem böl- gelerimizde bile, üstelik kolon ve ki- nşleri birbirine bulon ile bağlanan bu narin yapılar gerçekleşmiştır.Sta- tık hesap ve projeleri şartnameleri- mize ve deprem düzenine kesinlik- le uymayan bu projelerin yüzlerce- si, ülkemizde uygulanmıştır. Son depremde temellerine kadar yıkıla- rak, yerle bir olan yapılann bir bö- lümü, bu örneklerdir. Bu hesap ve projeleri hangi mes- lek adamlannın üstlerine alarak ım- zaladığı, hangı resmi makamlann ve belediyelerin bu hesap ve projeleri, nasıl olup da tasdik edip uyugulama- sına olanak tanıdığı, araştınlması pazan'na çok yakın bır karayolu üst köprüsünün, perdeleri ve döşeme ki- rişleri ile iskambil kâğıtlan gibi ka- rayolunun üzerine yıkümış olması, nasıl açıklanacaktır? Depreme da- yanıklı planlanmadığı besbelli olan bu proje, nasıl olup da Karayollan tarafindan tasdik edilmiş ve uygu- lanmasına izin verilmiş ve parası ödenmiştir. Bınlerce mühendisin çalıştığı, iş- lerine kımseyi kanştınnaz bir düka- lık yönetimine dönüşmüş olan Ka- rayollan, yabancı inşaat fırmalan ta- rafından yapılan projelere, niçin gözlerini kapayabılmiştir? Yoksa, çok yoğun trafiğin yaşan- dığı Adapazan - Eskişehir yolu gibi yollar dururken, Çeşme'ye otoyol yapan, yeni Gerede - Ankara otoyo- lunun eski yoldan daha uzun olabil- mesine göz yuman Karayollanmız, kuruluşu dışmdaki bazı etkilere, çok mu hassastır? Depremde hasar ve yıkılma tehli- içınde dökülmesi ve sıkıştınlması gerekir. Çok sayıda öyle yapımız vardır ki, betonu sokak ortasma atı- lan bir kamyon ne idüğü belirsiz ça- kılın üstüne, çimento torbalannın boşaltılarak, doğru dürust kanştınl- madan dökülen ve sıkıştınlmayan betonlarla yapılmıştır Daha korkunç olay, pek çok yapımızda, demir ve çimentonun çalınmış olmasıdır. Özel ve resmi her türlü yapılan, ruh- sat ve projelere, üstelik teknik şart- lara uygunluk açısından kontrol yet- kisi olan makamlar, ruhsatı vermiş olan belediyelerdir. Bu yetkinin kul- lanılmaması, resmi yapılarda nispe- ten ciddi bir kurulu düzen bulundu- ğu için, önemli tehlike doğurma- maktadır. Ancak, ister büyük ister küçük olsun, özel yapılann teknik ve ruhsat açısından kontrolünü, hiçbir belediye başaramıyor. Kadrolannın yetenek ve sayı yetersizlikleri, bu görevi ciddi yapmalanna imkân ver- memektedir. Ne yazıktır ki, özel ya- JVlarmara depreminden sonra ortaya çıkan bir tekerleme, deniz kumu veya çakılı kullanılması olayını suçlamaktadır. Gerçekten de deniz kumu veya çakılı, iyice yıkanmadan kullanıldıysa, içinde bulunan tuz, rutubet çekmekte ve paslanmaya neden olmaktadır. îçinde tehlike doğuracak deniz hayvancığı kabuklan olmadıkça, iyi yıkanarak tuzu alındıkça ve elbet çakıl ve kum tane irilikleri şartnamelere uydukça, deniz kumu veya çakılı kullanmayı lanetlemenin anlamı yoktur. Kötü yapı yıkıntılannda öldürül- müş bulunanlann katil suçlulan ara- sında, az para harcama hırsıyla bu görevin ciddi yapılması yolunu ka- pamış, demir-çimento çalınmasına göz yummuş mal sahipleri de bulu- nuyor. Elbet bu yönde iş gören yap- satçılar, adına müteahhit dediklen taahhüt bezirgânlan da bulunuyor. Ancak, uygulama sorumluluğunu kabul etmiş bulunan mühendis ve mimar meslek adamlan da suça açıkça iştirak etmiş bulunuyor. Marmara depreminden sonraki ilk aylarda, sanki suçlu bulunmuş gibi bir "müteahhh" lakırdısı orta- ya atılmıştır. Hemen belirtmek ge- rekirki, müteahhit firmalanmız ara- sında, yurtdışında ve Türkiye'deki büyük organizasyon başansı ve eh- liyeti ile övülecek eserler vermiş olanlar vardır. Bütün ciddi müteah- hit firmalanmızı, bu lakırdının göl- gesinden sıyırmak gerekir. Ancak, devlet işlerinde bile teknik ve idari bilgisizliklerle inşaat yap- maya yeltenmiş yeteneksiz firma ve kişiler ile birlikte aynı sıfatlarda özel inşaat yapan müteahhit ve yapsatçı- lann bulunduğu da doğrudur. Mar- mara depreminde de yaşanan pek çok yıkım olaylannın sorumlusu, bu tip kişi ve kuruluşlardır. Devlet ya- pılannda ortaya çıkan kötü örnekler, uygulamadaki ihale sakatlıklanndan dogmaktadır. Devlet ihalelerine gizliden gizli- ye mafya ilişkileri kanşmaktadır. In- şaatı bu yollardan alan müteahhitler, gizli masraflannı çıkartabibnek için, teknik ve ahlak dışı yollara sapmak- ta ve yapılan kötü kalitelerle sakat- lamaktadırlar. 2-5. Içinden Çûrüyen Binalanmız Kötü betonlarla yapılmış betonar- me yapılarda en az, şiddetli deprem- ler kadar önemli bir tehlike var. Bu tehlike, demirlerin sürekli olarak paslanmasıdır. Marmara depreminaen sonra or- taya çıkan bir tekerleme, deniz ku- mu veya çakılı kjillanılması olayını suçlamaktadır. Gerçekten de deniz kumu veya çakılı, iyice yıkanmadan kullanıldıysa, içinde bulunan tuz, rutubet çekmekte ve paslanmaya ne- den olmaktadır. tçinde tehlike do- ğuracak deniz hayvancığı kabukla- n olmadıkça, iyi yıkanarak tuzu alındıkça ve elbet çakıl ve kum tane irilikleri şartnamelere uydukça, de- niz kumu veya çakılı kullanmayı la- netlemenin anlamı yoktur. Zaten beton tane irilikleri (granü- lometrisi) doğru ayarlanmamışsa, beton iyi kanştınlıp sıkışunlmamış- sa, isterse deniz kökenli olmasın, içinde boşluk kalan betonlar demi- rin paslanmasını engelleyemez. Elbet betonarme demirlerinin de projedeki çap ve yerine uygun, be- ton'dış yüzeyine mesafeleri bir ko- ruyucu kalınlık bırakacak kadar ayarlanmış ve şartnamelere uygun nitelikte kullanılması da esastır. İsterse deprem bölgesinde olma- sın, tüm ülkenin her yanında bulu- nan betonarme yapılarda, yukanda rlemen başlanması borç olan işler var: Başta hastaneler ve okullar olmak üzere, bütün çürük yapılan güçlendirmek... Tamir edilemez olanlan yıkmak... Tüm planlama, proje ve yapf kontrolü işlerini düzenleyecek ve yapacak olan ülkeye yaygın, bağımsız bir planlama örgürünün kurulması kanununu, en geç üç ay içinde çıkaraıak. belirttiğimiz paslanma kusurlan bu- lunmaktadır. Paslanarak gücünü yi- tiren betonarme demirlerinın ortaya çıkardığı tehlike, bütün binalanmız- da bir içınden çürüme tehlikesinin var olduğunu göstermektedir. Sonuç "Depremieyaşamav-a ahşmabyız.'' Alışmalıyız da, nasıl?... Sigaraya alışır gibi mi? Hemen başlanması borç olan iş- ler var: 1 - Başta hastaneler ve okullar ol- mak üzere, bütün çürük yapılan güçlendirmek... Tamir edilemez olanlan yıkmak... Güçlendirmenin nasıl olabileceği, Istanbul Teknik Üniversitesi'nin, başlannda, Prof. Dr. Remzi Ülker'in bulunduğu eki- bi tarafından, 1992 Erzincan depıe- minden sonra 2067 binada uygu- ladığı gibi, ya da benzeri biçimde. 2- Bölge ve Imar Planlan düzen- leme ve kararlaştırma yetkilerini, derhal yerel yönetimlerden geri al- mak. Hiçbir bakanlığa da verme- mek. 3- Tüm planlama, proje ve yapı kontrolü işlerini düzenleyecek ve yapacak olan ülkeye yaygın bağım- sız bir planlama örgütünün kurul- ması kanununu, en geç üç ay içinde çıkarmak. Ülkede yaşayan ve çoğu başka işler yapan yaklaşık 150 bin plancı-mımar ve mühendisi bu ba- ğımsız kuruluşta örgütlemek. 4- Istisnasız bütün plan kararla- nnda, politikacı ve gizli-açık çıkar- cılan uzaklaştıracak önlemleri de, hemen almak. Bu kökten degişik- likler yapılmazsa ne olur? Şimdiye kadar ne olduysa o olur. Şehirlerimiz işkence makinesi ve binalanmız her depremde onbinle- re (belki yüzbinlere) mezar ohnaya devam eder. BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle