23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16KASIM1999SALI CUMHURİYET SAYFA President Amerika Birieşik Devletleri Başkanı Bill Clinton, Türkiye'ye geldi. Uçaktan elleri cebinde indi ve apronda kendisini karşılayan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le tokalaşmak için lütfedip sağ elini cebinden çıkartt. Saksofon çaldığı oval ofisinde Başbakan Bülent Ecevit'le konuşurken koltuğun üzerine ilişerek bizi ne kadar kendisine yakın hissettiğini gösteren Bill Clinton, Türkiye ziyaretine de elleri cebinde başlayarak samimiyetini bir kez daha kanıtiamış oldu. Hal böyle olunca, "Big Presidenf'ın kendisini yabancı bir ülkede hissetmemesi için biz de elimizden geleni yaptık ve Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'da kaldığı otel katinda güvenliği Amerikalılara devretmekle kalmayıp Birieşik Devletler yasalarını geçerli kıldık. Ne de olsa uluslararası ilişkilerde eskilerin deyişi ile mütekabiliyet yani karşılıklılık ilkesi esastır! Ya da atalarımızın söylediği gibi, ne ekersen onu biçersin... Bektronik posta: som6posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Fiskobirlik, fındık alımlanndan bankalara trilyonluk borç takmış... "Alımlarda aaaniai maaaniai olmasın!" örfez'deki 17 Ağustos depremınden son- ra keşfettiğimiz jeologları, jeofizikçileri, sis- mologlan televizyonlarda dinleye dinleye he- pimiz birer "depremci" olduk. Ama "dep- remcilik" asıl işimiz olmadığı için kısa sürede dep- rem gerçeğini unuttuk; "depremzede" olanlarımızı bile hasarlı evlerine yerleştirdik. 12 Kasım'da Düzce'de büyük bir deprem daha meydana gelince tekrar "depremci" oluverdik. Şim- di, hep beraber Istanbul'da "büyük" bir deprem bekliyoruz. Çünkü uzmanlar böyle diyor... Bilim, hiç kuşkusuz kaynağını akıldan alan şüp- heciliğe dayanır. Şüphecilikle varsayımlar üretılir; varsayımlar ise somut verilerle kanıtlanır ya da çü- rütülür. Bu bakımdan yerbilim uzmanlannin yeryü- zünün sallanan bir kesiminde yaşamaya çalışan ve sallanmaya giderek daha çok alışan biz "deprem- ci'Merden bir farkı olması gerekir. DepremciŞimdi eldeki verilere bakalım. Uzmanlar, Istanbul'un 25 kilometre kadar güne- yinde Marmara Denizi'nin altında "sessiz kalan" iki bölgede sismik boşluk olduğunu ve bu bölgelerde biriken enerjinin bugünden 50 yıl sonrasına kadar belli olmayan bir zaman diliminde açığa çıkacağını söylüyor. Ne ki aynı uzmanlar, enerjinin dışa çıkar- ken yaratacağı etki konusunda farklı varsayımlar öne sürüyor. Kısaca, olası Istanbul depremi için de- ğişik senaryolar üretiliyor. Bir grup uzman, enerjinin dışa çıkması sırasında Marmara Denizi'nin altındaki faylann ayrı ayrı kınla- cağını ve dolayısıyla en fazla 6.5 büyüklüğünde bir deprem olacağını öngörüyor. Öteki grup, kınlmanın Marmara Denizi'ni boydan boya geçen 150 kilo- SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE metrelik uzun birfay hattı üzerinde olacağını ve do- layısıyla 7'den büyük bir sarsıntı yaratacağını öne sürüyor. Her iki görüş de varsayıma dayanıyor ve bu var- sayımlar ne yazık ki somut verilerle kanıtlanamıyor ya da çürütülemiyor. Her şey, Istanbul'daki bir deprem sonrasında bir grubun "ben demiştim"ine kalıyor! Olası bir deprem için varsayımlardan öteye geçe- bilmek, daha çok veriye ulaşmayı ve bunun için de Marmara Denizi'nde sismik araştırma yapmayı ge- rektiriyor. Fakat, bırakın yeni verileri 17 Ağustos'tan sonra MTA'nın çürük gemisi Sismik 1 'le Marmara De- nizi'nde yapılan araştırmaların sonucu bile henüz alı- namıyor. Marmara'da eğer iki sismik boşluk varsa, bu böl- gelerdeki en küçük hareketi izleyecek teknolojinin var olduğunu bütün dünya biliyor. Türkiye'de ise bi- lim, biz "depremci"lerin önüne geçemiyor! Tahammül edemediler ve susturdular Bombalı bir suikast sonucu Ahmet Taner Kışlalı'yı öldürdüler. Kışlalı'yı kimlerin öldürdüğünü henüz bilmiyoruz ama düşünecelerinden dolayı susturulduğunu biliyoruz. Ortada bir cinayet olmasa da geçenlerde Türkiye'de, hem de herkesin gözü önünde bir kişi daha susturuldu! Kanal 6'da "Sabaha Merhaba" programını hazırlayıp sunan Metin Uca'yı susturdular... Gündemdeki sosyal, ekonomik ve siyasi olayları ironik bir üslupla ekrana taşıyan ve halkın beğenisini kazanan Metin Uca'yı kimin susturduğunu ise biliyoruz... MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli nın Ahmet Taner Kışlalı'nın cenaze törenine katılmayışını kendi üslubu ile eleştiren Uca'ya birileri tahammül edemedi. Önce Metin Uca'yı tehdit ettiler ve tehditler daha sonra Kanal 6'ya yöneldi. "Yaralı işadamı" Korkmaz Yiğit'in sahibi olduğu televizyon kanalının yöneticileri Metin Uca'yı birilerinden "korumak" için programı başka bir sunucu ile birkaç gün sürdürmek istedi ancak tehditlerin artması üzerine televizyonun yöneticileri bu kez kendilerini de koruyamayacağını anlayınca program tümüyle yayından kaldırıldı. Ortada bir cinayet olmasa da bu kez Metin Uca'nın kimler tarafından susturulduğunu biliyoruz... Devleti sömürenler KlTkanaat geçiniyor! | Banş Ertürk I Artık Aldırmak Zamanı SÖNMEZTARGAN Acılı olayların sıcak yaşan- dığı anlarda insanlar genellik- le duyguların seline kaptlır. Ço- ğu kez de öfkeden ne söyle- diğini, ne yaptığını bilmez du- ruma gelır. Gizli, kirli ve karanlık odak- larca alçakça tasarlanan bir pusuya kurban verdiğimiz Ah- met Taner Kışlalı'nın Cum- huriyet gazetesinin Cağaloğ- lu'ndaki merkezinde düzen- lenmiş son yolculuğuna uğur- lama toplantısından dönüyor- dum. Bir türkü takıldı usuma: "Aldırma gönül aldırma." Sa- bahattin Ali'nin dizelerinden bestelenmiş bu türküyü anım- sarken bir an duraksayıp ge- rilere gittim. Ahmet Taner Kışlalı'nınkine benzer saldın ve gizli düzen so- nucunda yıtirdiğimiz nice dev- rimci, demokrat, yurtsever in- sanlarımızın cenaze törenleri ve anma etkinliklerini düşün- düm bir an. Bu türküyü de söylemişiz bu düzenlemele- rin içinde hep birlikte. Ama biz "aldırma" dedikçe hain tuzaklar daha da artmış, gizli odaklar daha da azmış, bunların kurşunlarına ve sal- dırılarına hedef olmuş nice de- ğerli insanımız birer birer düş- müş toprağa. Biz acılarımızı türküleştirmeyi, gönül üzgün- lüğü içinde coşkulu nağmeler- le bir ses fırtınası estirmeyi be- cermişiz belki. Ama "aldıran- lar"m elinde Türkiye bugün nerelere gelmiş, bunu ciddi bir biçimde hıç, ama hiç dü- şündük mü? Ateş, kan, gözyaşı pahası- na elde edilen cumhuriyet Tür- kiyesi'nin kazanımlarını em- peryalizmin, faşizmin, gerici- liğin eline teslim etmişiz birer birer. Zor da olsa teslim et- mek gerekirse, bizler türkü- lerle avunurken onlarişlerini iyi yapmışlar! Okul yerine cami- leri, bilim yerine hurafeyi koy- muşlar. Yetmemiş; fınans ku- ruluşlarını, medya organlannı oluşturmuşlar, güçlerini deva- sa boyutlara ulaştırmışlar. Biz- ler türkülerle ve duygularia ço- ğalıp gelişeceğimizi sanmışız, onlar camilerde günde beş va- kit namazı bile siyasal Islamın örgütlenmesi yolunda ustaca kullanmışlar. buraları beyinle- rin yıkandığı dinsel sempoz- yumlara dönüştürmüşler. Anımsanırsa, 6O'lı yıllarge- rek ülkemizde gerekse geze- genimizde anti emperyalist, devrimci ve demokrat genç- liğin topluma kök saldığı. ya- şamın tüm alanlarında ağırlık kazandığı yıllardı. Emperya- lizmin-kapitalizmin güdümün- de yer alan faşist ve gerici gençlik devinmeleri, o yıllarda, dünya haritası üzerinde kü- çük lekeler olarak marjinal bir durumdaydı. Bugün ise, em- peryalizmin küreselleşmesine koşut olarak, hiç de küçüm- senmeyecek yepyeni bir ku- şak yaratılmıştır. Sakallanyla, türban denen üniformalarıyla topluma meydan okuyan bu kuşak, ne ilginçtir, siyasal amaçlannı demokrasi söylem- leriyle oradan, masumane bir istemmiş gibi sunmayı da ba- şarmış görünmektedirter. Gö- rünmektedirlerdiyorum, çün- kü ucuna demokrasi takılmış bu aldatıcı zekâyı bir zaman- ların zıpkın solcuları da dahil kimi aydınlarımız da yutmuş durumdadır. Toprağa düşenler genellik- le bu zokayı yutmayanlardır. Yutmamaktan da öte, halkı- nın da yutmaması için sava- şım verenlerdir. Işte Ahmet Taner Kışlalı, bu zokayı yutturmamak için sa- vaştm veren cumhuriyet ay- dınlanmızdan biriydi. Kendi- siyle bundan beş yıl önce bir seminerde tanışmıştım. Tür- kiye Kent Kooperatifleri Mer- kez Birliği'nin (TÜRKKENT) 1994 yılında Antalya'da dü- zenlediği bir "llkbahar Semi- neri"nöe Prof.Dr. Ruşen Ke- leş, birlikte olduğumuz birak- şam yemeğinde tanıştırmıştı bizi. Kışlalı, bu seminere bir söyleşi yapmak için gelmişti. Söyleşiden önce Kışlalı'yı sunan oturum başkanı Refet Erim'in tanıtım konuşması ise çok daha düşündürücüydü: "Arkadaşlar, Antalya 'ya gelen çok değerii bir konuğumuz var, Ahmet Taner Kışlalı. Aslında, Ahmet Taner Kışlalı çok gü- nahkârbirinsan. En büyük gü- nahı Atatürkçü olması. Ikinci günahı, cumhuriyete içtenlik- le inanması, bunun savaşımı- nı, kavgasını vermesi..." Ahmet Taner Kışlalı'nın iki saate varan o söyleşisinde belleğimde kalan bir önemli notu okurlarla paylaşmak is- tiyorum. Konuşmasmın birye- rinde Kışlalı: "Yapılan biraraş- hrmavar. Türkiye'yi saymazsa- nız, bütün Islam âleminin dün- yadaki bilimsel teknolojik iler- lemeye katkısı sıfır düzeyinde- dir. Bütün Arap âleminin bi- limsel teknolojiye, bilimsel iler- lemeye ve teknolojiye katkısı Is- rail'in yüzde 4'ü kadardır. Kü- çücük Israil'in yüzde 4 'ü kadar- dır Ve bunlann hiçbirisi de la- ıkliği kabul etmemiş olan ülke- lerdir." Türkiye'yi de böylesi geri ve çağdışı bir konuma çekmek isteyen şeriat özlemcilerinin demokrasi zokasıyla toplumu götürmek istedikleri hedefi, bu sözleriyle Kışlalı çok açık ve net bir biçimde özetlemiş- ti. Bugün Kışlalı aramızdayok, ama belırttiğim gerçekler bü- tün çıplaklığı ile yaşıyor. Bu tarihesl hesaplaşmada ileri mi gideceğiz, geriye mi dönece- ğiz? Her şey bu iki sorunun içinde gizli. lleriyegıdeceksek ölenlerimizin ardından ağla- mayı, "aldırma gönül aldırma" türküleri söylemeyi bırakaca- ğız. Güftesini de bestesini de çok sevdiğim bu türküyü de söylemek artık pek içimden gelmiyor. Çünkü artık aldırmak za- manı. HAYYANLAR İSMAIL GLLGEÇ ıtl ÇİZGİLİK KÂMİL MASAR.İCI H A R B I SEMtH POROY TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Kasım t656 ' İKİ UASBAHÇE'DE BİR İDAM'/. ÖHCE, İÇİA/ ÖUE SÜRDÜĞti AĞ/G ATAŞTt SÖEE PEI/LE UJ, SU iş- SAGLAM/ŞTf. ZAM/IAJ/N AĞ//Ç SO/SaMCASI EZ/LMEYEN HDP/SÛLÜ, PEVLETİ /I& bt'RES/ KOWL4/et>/4 SOtJ OEteECE &4M OÖKÛCÜ OU>UĞUUU, O4H4 B^ÇLAfJGlÇT Ö İ NEDİKLİLE&İN &4U>f£/SMC»4, BO2CA4PA ' MESAT SİVAS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1995-462 / Karar No: 1999/256 Davacılar Hayriye Oğuz \t müşterekleri vekili Av. Asuman Karadağ tarafından davalılar Maliye Hazinesi ve müşterekleri aleyhine açılan tapu ıptali ve tescil davasında verilen kararda. Mahkememizden venlen 23.3.1999 tarih ve 1995/462 esas, 1999'256 karar sayılı karar taraflara tebliğ edıldiği süresinden davalı Maliye Hazinesi vekili tarafından 31.05.1999 tarihinde temyız edıldiği ve Yargıtay 8. Hukuk Dairesf nin 21.09.1999 ta- rih ve 1999/5423-6865 sayılı ılamı ile bozularak mahkememize geldiği. davalılann tüm aramalara rağmen adresı tespit edilme- diğinden davaya dahil edilen Nafia Ücal. Şerife Sanbatur ve Ayşe'ye Yareıtav ılamı teblıö edilmek üzere ılan olunur. Basın: 55730 DİYARBAKIR ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1998/118 Davacı Süleyman Evren tarafından davalılar Selım Evren ve arkadaşlan alevhıne açılmış bulunan ıştırak halındekı mülkıyetın müşterek mülkıyete çevrilnıesı davasının yapılan açık yargılaması sırasında. Çınar ılçesı Akte- pe köyünde ıkamet eden davalılar Tülay Akıldız. Gülay Akıldız, Asıye Akıldız \t lhsan Akıldız tüm aramalararağmenbulunamadıklan \e adres- len de tespit edılemediğinden davalılar hakkında açılmış bulunan \e halen Di\arbakır 1 Aslıye Hukuk Mahkemesı'nde devam etmekte olan 1999 118 esas ve2.12.1999 tanhh duruşmaya kadar budava ile ılgılı ıbraz etraek ıs- tedıklerı belgelen göndermeleri veya duruşmaya getırmeleri. mahkemede hazır olmadıklan takdırde ve kendılennı vekille temsıle ettirmemelerı hali- ne yokluklannda HUMK"nun 509-510. maddelen gereğince karar verilece- ğı dava dilekçesi yerine kaım olmak üzere ılanen tebliğ olunur. Basın: 50257 FOÇA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo-1999 116 Davacı Orman tşletme Müdürlüğü tarafından da\alılar Fatma Başaran ve ark. aleyhine açılan tapu ıptali da\asında davalı Ay şe Kutan adına çıkanlan tebligatm bıla tebliğ ıade edılmesi. yaptınlan zabıta tahkıkatına rağmen de adresı tespit edilemedığinden ila- nen teblıgat yapılmasına karar verilmış olmakla. Adı geçen davalı Ayse Kutan'ın duruşmanın atılı bulunduğu 28.12.1999 günü sa- at 11 30'da mahkememızde hazır bulunması ya da bir vekille temsıl ettırmesi. gelmediği takdirde yokiuğunda yargılamaya de\am olunarak karar venleceğı tebliğ yerine kaım olmak üzere ilan olunur. 4.11.1999 Basın: 55953 G.S.Ü. Öğrenci kimlik kartımı kaybettim hükümsüzdür. TUVANA GÜLCAN GÖRÜŞ Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV Deprem ve Bir Kehanet Türkiye'de çeşitli sigorta müdürlükleri ve Dün- ya Ticaret Odalan Birliği İkinci Başkanlığı gibi gö- revlerde bulunduktan sonra yapılarda hukuksal sorumluluk benzeri konularda 1988'de 41 yıllık deneyimi olan biruzmanın (Haşim Ekener), 11 yıl önce Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı'na sunduğu, deprem ve yıkımlara ilişkin hem kehanet niteliğin- de, hem de çözüm öneren 15 sayfalık raporu önümde duruyor. O tarihlerde bazı mühendislerin teşvikleri ve üç profesörün yardımlanyla Haşim Eke- ner'in kaleme alarak 11 yıl önceki Bayındırltk ve Iskân Bakanı'na (İ. Safa Giray) sunduğu rapor, ha- zırlayanlar açısından bir ehliyet ve sorumluluk, böylesıne yaşamsal bir konuda gerekenleri esir- geyen resmi makamlar yönünden de bir umursa- mazlık belgesidir. Bu raporun bütünü birçok yön- den ibret için yayımlanmalı, Inşaat Mühendisleri Odası'nın (E. Anoğlu ve K. Anadol imzalı) araş- tırması da basılmalıdır. Ekener'in raporu "kârdan başka amaç gütme- yen" bazı kişi ya da şirketlerin yapılannın malze- me, denetim ve işçilik eksiklikleri ve yanlışlan ne- deniyle durup dunjrken bile çöktüklerini. hele or- ta şiddette bir depreme karşı koyamayacaklarını açıkça belirtmektedir. Rapor, para, kaynak ve emek israfı olan bu tür yapılann büyük tehlikelere yol açacağının, ekonominmize ağır yük getıreceğinin, Istanbul gibi büyük kentlerde her yüz yapıdan 15'inin çökme olasılığı ile karşı karşıya olduğumu- zun altını çizmektedir. Yatırımların yüzde 6O'ı yapı sektöründe, bunun da yüzde 95'i özel ellerdedir. Neredeyse tümü de- netimden yoksundur. Rapora göre yapılması ge- reken âcil önlem, yapılann kalite denetimlerını ya- pacak uzman kuruluşların oluşturulması, bunların yetkilerle donatılması, eksiklikler giderilmedikçe yapının durdurulması, yapanlara hukuksal sorum- luluk için zorunlu sigorta uygulanmasıdır. Bu sis- tem miman, mühendisi, denetçısi, müteahhidi, ya- pı malzemeleri üreticıleri, satıcılan ve ithalatçısını da kapsamalıdır. Denetimin devlet, yerel yönetim ve meslek kuruluşlarınca yapılması sorunları çö- zemez. Denetim merkeziyetçilikten çıkanlmalı, uz- manlaşmalıdır. Yapılarda hukuksal sorumluluk, si- gorta zorunluluğu kanalıyla, yeni bir yasaya bağ- lanmalıdır. Tıpkı Trafik Yasası'nda olduğu gibi, ya- pılarda da uzun vadeli zorunlu sigortalanma zama- nı çoktan gelip geçmıştır. Zarardan sonra ispat külfeti zarara uğrayana değil, yapımdan sorumlu olanlara yüklenmelidir. Uzman yapı denetim bü- rolan kurulmalı ve kullanılan demirden, kumdan, çimentodan su ve elektnk işlerine değin yapımda kullanılan hertürlu malzeme denetlenmelidir. De- netim kuaıluşlan ehliyetlerinı kanıtladıktan sonra Bayındırlık Bakanlığı'ndan ön izin almalı, noksan gördükleri yapıları durdurabilmelidirler. Haşim Ekener'in yeni bir yapı yasa tasarısı biçi- mine soktuğu önerileri bugüne değin disiplin altı- na alınmamış yapı işlerinı ileri ülkelere benzeyen hükümlere bağlamaktadır. Ne var ki, zamanın hü- kumeti bu önerilerden yararlanmamış, kapıları ulusal felakete açık tutmuştur. i) '1 - / J l't İ'f r.A B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2SOLD\\SAĞA: 1/ Mimarlıkta. yağmur suyu- nun çatının dı- şına atılması için yapıya dik olarak düzenle- nen kısa oluk... Tavlada iki sa- yısı. II Karak- ter... Büyük bak- b raç. 3/ Motorun eskiyen ya da aksayan parça- 8 lannı değıştire- g rek ya da ona- rarak motoru yeni duru- ma getırme ışlemı. 4/ Yakup Kadri Karaos- manoğlu'nun bir roma- nı... Yemek. 5/ Utanıla- cak şey, ayıp... Eskı dil- 4 deaşıkkemığı.6/Bıçak bilemeye yarayan. çu- buk bıçimınde çelık araç... Çdikçomak oyu- nuna ve bu oyunda kul- lanılan degneğe venlen ad. II Bir renk... Badem- den yapılan bir şerbet. 8/ L canlarölesı değıl yatro yapıtı ursuzluk. 9/ "Ölür ise — ölür, (Yunus Emre)... Aziz Nesin'ın birtı- VUKÂRIDAN AŞAĞIYA: 1/ Balıkçılann. gece balıkları çekmek ıçın yaktıklan ateş. • II Edremit Körfezi kıyısındaturistık biryöre... Çabuk ıler- - leyen hastalıklar ıçın kullanılan sözcük. 3/ Sarkaç... Asaf'. HaletÇelebi'nın bir şiırkıtabı. 4/ Darıdan yapılan şara- bın kımıza karıştınlmasıyla elde edilen eski bir Türk ıç- kisi. 5/ Tutsak... Alın ya da boynuzla \uruş. 6/ Geçim-' sızlık,anlaşmazlık...Saçın küçük tutamlarbiçimindede- ğişik renklerde boyanmış durumu. 7/ Boru sesı... Keman yapımıyla ünlü bir Italyan ailesi. 8/ Şeker hastalığı. 9/ His- se, pay... Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere verilen ad. . İLAN T.C. FATİH 4. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1999/795 Mahkememizden verilen 27.10.1999 tarih ve 1999/795 esas, 1999/888 karar sayılı ılamı ile Kılis, Merkez, Okçular Mah. Cılt. 0026,K.Sıra No.0061'de nüfusa kayıtlı Mehmet Saıt ve Şahınde'den olma 5.6.1982 doğumlu ve aynı yerde nüfusa kayıtlı Meh- met Saıt ve Şahinde'den olma 1.7.1964 doğumlu ve yi- ne aynı yerde nüfusa kayıtlı Mehmet Sait ve Şahin- de'den olma 1.4.1970doğumlu Mustafa Bolatkıran'la- ra aynı yerde nüfusa kayıtlı ablalan vasi tayin edılmış- tir. İlan olunur. 8. 11.1999 Basın: 56167 C3 KADIKÖY ASLİYE 1. HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1998/512 Davacı Çiğdem Şimşek tarafından hasımsız olarak açılan gaıpiık davasında. Mahkememizce 5.10.1999 gün ve 1998/512 esas, 1999/793 sayılı hükmü ile Erzurum ili Ispır ilçesı, A. Özbağ Mah. C.002/02, S.58. K.67'de nüfusa kayıtlı Azizoğlu Emıne'den olma I934d.lu Hilmi Şimşek'in gaıp olduğuna karar venlmiştir. Ilan olunur. 12.11.1999 Basın: 55898
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle