23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM 1999 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(a cumhuriyet.com.tr İyi ki Geldin Server Hoca... Canan Yücel ERONAT G özler gönüller şen ol- sun, onca yıl aradan sonra Tanilli yurduna. canlanna kavuştu. Onu aramızda görmek ne mutlu. Onu çok özle- dik. Özlemimızi kitaplannda giderdik. Av. Emin Değer'e "En büyiik üzüntüm, birikimimi ülkenin çocuklarına aktar- maktan yoksun bırakılmamdır" diye yazmış. Bir bırikım daha nasıl aktan- lır: Raflardolusu kıtaplarla Server Ho- ca öğrencilerine ulaştı. Öğretmen ögren- cisinden aynlabılir mi? Server Tanilli'nin Uygarlık Tarihı ad- lı kitabında komünizm propagandası yaptığı geıekçesiyle Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanması 15 Ara- • lık 1975yilındabaşladı. 20yılhapsi is- teniyordu. DGM başkanlanna venüği sa- vun'mada (30 Eylül 1976): "Daha şimdiden bu dava Tiirk kültür tarihinin malı olmuştur. İlerde ülkemi- zin kültürtarihini>azacakolanlar,buda- vadan da bahsedeceklerdir, ama mutla- ka bahsedeceklerdir" diyor. ...Ne acı! Bır ülkenin kültür tarihini aydınlanmızın bıkıp usanmadan doğ- rulannı savunduklan davalardan ögren- mek... Insan savurganlığımızın acı bı- lançosundan ızlemek... Bu savunmayı eşim Muammer Ero- nat kutsayarak kesip duvara iliştirmiş- ti. Kendisi de elli beşinden sonrakı öm- rünü. önce sandalyeye, son iki yılını da yataga bağımlı geçirdi. Bu belgeyi hiç göz önünden ayırmadı. Güç alıyor ol- malıydı. Bizdeki insan kadri bılmezlı- ğimize belki de bu eşsiz güzellıktekı onur belgesıyle meydan okuyordu. Bir bölümünü birlikte okuyalınr "Kapitaliznıe karşryım. İnsanlann in- sanbklannı bütün boyuttanv la duyarak vetadarak yaşayacaklan,sömürüsü, ni- hayetvabancuaşması oimayan birdüzen- den vanavım; Bugünkü 'geri ve bağımlı' bir kapt- taüzmin devanunda yarar gören güçie- re karşryım. Tam bağımsız. gerçekten demokratik. sömürüsü olma>an, ileri ve uygar birTürkiye'yi y-aratacak olan güç- lerden yanayım. Kime karşı sorumluyum? Yaşadığun çağa ve topluma karşı. Ya mahkemelere? Asla. Bilim adamının mahkemelere karşı sorumluluğu var mıdır? Hayır. Bilim adamı. bilimsel görevini yerine getirirken. mahkemelere karşı hesap vermez. Böyle bir yol tuhılursa, o toplumda hem bilim ilerleyemez hem de tarihte eok acı örneklerini gördüğümüz büyükyanlışlıklaryapünuşolıır mahke- meterce; giderek adalet ağıryaralar alır. Batı demokrasisinin en büyük özelli- ği toplumda değişik görüşlerin varhğuu ve vaşama hakkını tanımasıdır. Düşünceler serbestçe açıklanacak, ser- bestçe teşkilatlanacak ve serbestçe yan- şacakür. Aneak, demokrasi, kendini ko- rumayacakdemekmidirbu? Hayır. Her rejim gibi, demokratik rejün de varhgı- na yönelecek tehlikeler karşısında ken- dini koruma hakkına sahiptir. Ne zaman vardı o tehlikeler? O tehlikeler, düşüncelerin 'şiddet ha- reketlen' halini aldığı anda vardır. Dev- lete karşı girişilmiş şiddet eylemleri, sa- botajlar, silahlı çatışmalar vb. Bunlar maddi olaylardır, suçtur ve cezalandın- lırlar. Ne var ki, o maddi olaylara Oham veren düşünceleryasaklanamaz ve ceza- landınlamaz. Çünkü, Bab demokrasisi- ne göre, 'Düşünce suçu olmaz'. Örne- ğin, 'anarşık' tipte olavlar cezalandın- lacak; ama 'anarşızm" hakkındaki gö- rüşler ve eserler \asaklanamayacak ve cezalandınlamavacaktır. Sayın Başkan, Sayın üyeter, çağuıa ve toplumuna karşıgörevini yerine getirmiş bir hocanın huzuru jçindeyim şu anda. Yazdıklarım. yazılması gereken şeyler- dir. Bugün vazmaya kalksam, -en azuv dan- yine aynı şeyleri yazardun. Hiçbiri hakkmda en ufak bir pişmanhk duymti- yorum. Kalemimden çıkmış her cümle- nin, -cümie ne demek- her kelimenin ve hecenin altında. entelektüel şerefve hay- siyetinden, -ölüm pahasına da olsa- dö- nemem. Sizleri tarihin huzurunda, toplumun huzurunda sonımluluklannızla baş ba- şa bırakıyomm. Hoşça kaluuz," 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren yargılama, Tanilli'nin aklanmasıyla so- nuçlandı. Birhafta geçti geçmedi, hırs- lannı alamayanlar pusu kurup onu vur- dular. Bir süre ölüm kalım savaşı verdi; onu da kazandı. Gerçı yürüyemez oldu ama yıtirdiği yetiler el ve beyın gücüne dönüştü Yaratma, üretme coşkusuyla güzel güzel yaşıyor. 1980'den beri yurt- dışındaysa da yurttaşını, yurdunu için- de yaşatıyor. Dünyatarihi içinde tarihimizin, evren- sel kültürü içinde kültür değerlerimizin varlığını duyuran yazılar yazıyor. Kür- süsünde ve bilimsel toplantılarda konu- şuyor. 1989_yüı kasım ayının ortasında, Stras- bourg Unıversitesi Türk Etütleri Ensti- tüsü'nde "Fransız Devrimi ve Osmanh İmparatorluğu" başlığı altında ulusla- rarası bir "koUok" düzenlenmiş. Çeşit- li ülkelerden çağnlı bilim adamlan bil- diriler sunmuşlar. Haben Cumhuriyet ga- zetesinden almıştık. Profesör Server Tanilli'nin ilk gün yaptığı tanıtmadan bir bölüm: "Fransız Devrimi'nin 200'üncü yıl- dönümü dolayısıyla,özelUkle Fransa'da yoğunlaşan 'kollok'larzinciri içinde, bir halka eksik kalmışa benziyordu; o da, Fransız Devrimi ile Osmanlı İmpara- torluğu ilişkileri ve devrimin bu dev im- paratorluk üzerindeki etkileriydi. Ama bu halkayı da koydurmak gerekiyordu. Çünkü Fransız Devrûni'ni ve etkilerini yalnız Avrupa ile sınniamak, onu yalnız Hıristiyan dünya ile çerçeveiemek, bu evrensel olaya haksızhk olur. Devrim, belki en kayda değer geüşmelerini Os- manh İmparatorluğu'nda başlatnuşür. Türklerin çağdaş dünyaya gözkrimi- n açışımız kendi aydınlanmamızı yara- nşımız, Fransız Devrimi'nin açtığı yol- da olur: Onun etkileri 20. yüzyılda cum- huriyetin temehndeki harca kanşırve bu aydınlanma çoğu noktada Franstz Dev- rimi'nin iikelerine bağhlığını sürdüre- rek Türkiye'de bugün devam etmekte- dir. Deyimini din vedeviet aynhğında bu- lan laiklik, milli ordu,eşitfa'k ve özgürlük, Fransız Devrimi'nin gözbebeği olan bu kavramlar, bugünkü Türkiye'de günde- min hâlâ baş maddeleri arasuıdadır." Tanilli'nin 60. yaş gününde sevenle- ri bir araya geldik. İlhan SeJçuk, Sadun Eren, Emin Değerunutulmaz konuşma- laryaptılar. Toplantı Server Hoca'nın ile- tisıyle başladı. Şu yazdıklanna bakınca onun yurdundan yıllarca uzak yaşadığı- na kim inanır: "Aydınlanmamızm hedeflediği top- lum düzenini kuracak güç olarak, Tür- kiye işçi sınıfını görüvorum; Türkiye'yi asıl kurtaracak düzenin de sosyauzm ol- duğu inancındayım. Diyalektik egitimden geçmişbir aydın olaraksöyleyeceğim şudur. Yeryüzünde kapitalizm oldukça, sosyabzm de ola- caktır ve son bir çözümlemede. insanın msanhğmıduyması sosyalizmle mümkün- dür. Gelecek kapitalizmin değü, sosyaliz- mindir. 12 Eytül'de ülkemiz, düpedüzbirdüş- man işgahne uğramıştır ve bir düşma- nın bileyapamayacağı şeyleri yapmışür. Ona önayak olanlan tiksintiyle ve lanet- le anıyorum. Bugünkü iktidar 12 Ey- lüi'ün faşist mirasını devralıp, içine din- ci gericiliği de boca eden, sözde sivil bir iktidardır. Bu mafyanın suttasma son verecek, aydınlanma hareketimizin ilke ve değer- lerini tahana geçirtecek, bu arada cum- huriyetin kurum ve geleneklerini yeni- den rayuıa oturtacak olan güçler kim- lerdir? Sol ve sosyalist güçlere büyük görev- ler düştüğü kanısmdayun; öyle olduğu içindir ki onlann birlik ve berabeıiiği bugün her zamankinden daha önemli- dir. Bir gözüm de gençliktedir: Gericili- ğin, eğitime onca ettiği vetmiyormuş gi- bi, ünhersiteyi de üniversite olmaktan çn kanp çevresine diktiği karanlık duvar- lanyıkacakolanlaruı başmdagençUkgel- mektedir. Bir Zonguldak grevinin karşısında, gericiliğin nasıl telaşa düştüğünü unut- masınlar. Yığmlan politikanın sahnesi- ne davet etmeden. kitleleri protesto ey- lemlerine çağırmadan. hiçbir şey yapı- iamaz va da sadece ağı/ dalaşına girişi- Ur ki bugün gördüğümüz de -bir bakı- ma- odur. Bu burjuva partilerinin gel- dik geliyoruz derken. bu anasının gözü, bu hinoğiuhin iktidann köşe başmda karşılaruıabirden çıkıp,el çabukluğuy- la malı götürmesinden de korkarun. Şu içinde bulunduğtımuz yıL her şeye karşın apavn sıcak duvgular, seziler ve umutlar içindeyim. Başta nereden geli- yor bu bilmivor musunuz? Yunus Em- reden: Bir nazarda kaunayaum gel dosta gi- delimgönül Hasret ile öbnevelim gel dosta gideiim gönül Gel gidelim can durmadan suret ter- kini urmadan Araya düşman girmeden gel dosta gi- delim gönül Gerçek erene varalım Hakkın habe- rinsoraum Yunus Emre'yi alalım gel dosta gide- lim gönül" Şu günlerde Tanıllı'yi yenı duşünce- leriyle kanasiya dinliyoruz, önümüzde- ki günlerde dedınleyeceğız. Eline, gön- lüne, fıkrine sözüne bereket, vücuduna sağlık Server Hoca. İyi ki geldin, hem de çok sıralı geldin. Daha doğrusu tü- ten acılanmızı yatıştınnaya böyle bir sevinç gerekiyordu. Sıcak bir eylül akşamüstü. Büyük çınann göl- gesinde oturmuşuz. Yeni dönmüşum askeıiik kampından. Başım kabak. Konuklara görünme- mek ıçin odamdasaklanmış, herkes gidince çık- mışım... Erenköy'de daha apartmanlar yapılma- mış. Çehov'un oyunianndaki gibi dostlann bu- luşup dertleştiğı bir saat. Büyukbabam yalnız kalmıştı. Yıllann yaşlı dost- lan bağ yolundan ağır adımlarla uzaklaşıyortar- dı. Emekli valiler, paşalar... Bu yaşlı kışıler arala- nnda neler konuşuıîardı. Herhalde eskilerden, eskianılardan... Şehzadebaşi'ndaki ahşap evin konuk odasın^ da masanın altına saklanıp babamla arkadaşla- nnın konuşmalannı dinlediğim günleri anımsadtm. Atatürk adı sık sık geçerdi. Daha doğrusu, Ga- zi. O otuzlu yıllardaydık. "Çevresi kötü" deıierdi alçak sesle. Çevre neydi ki! Bır de Ismet' adı ge- çerdi sık sık. Babamın iş, kahve arkadaşlan da- ha çok Beyazıftaki Küllük Kahvesi'nde buluşur- lardı. Orda böyle siyasi konuşmalar yapılmaz, tavla, domino oynanırdı. Ama gecelen evlerde!.. Büyükbabamın yanın- daki hasır koltuğa otuaır- kenbuanılanbiranyaşa- • dım. Büyukbabam o sı- rada yeniden milletvekili - seçilmişti. Bir bakıma atanmıştı demek gerekiri Tek parti, tek şef günleri... Cumhurbaşkanılsmet Inönü 1939 seçiminde, Atatürk'le anlaşmazlığa düşmüş olanlan, Orbay'ı, Ali Fuat, Refet paşalan Karabekir'i, bu arada Ebubekir Hâzım beyi de Meclıs'e sokmuştu. Daha <da t^aşkalan.,. ^ . " •. » A*.» 4 /-*,*.t ( "On.ikiyır dedi,Gazi ile kjmi^onulardaanlaş-' mazlığa düşmüş bu yüzden de Üçüncü Mec- lis'te aday gösterilmemiş... Köşkünde emekli ay- lığıyla, bir de eski madaİyalan, bilmem nelen sa- tarak geçınmiş... Yetmış beşınden sonra da Pa- şa onu Niğde'den milletvekili seçtirmiş, daha doğrusu yaptırmış. Limonatalargelmişti. Lisenin ilk sınıfındaydım. Sorsam mıydı? "Ateden an/a- şamadınız onunla?" EVET/HAYIR OKTAY AKBAL 0, Olmasaydı! "Ben, daha doğ- rusu biz, Senato is- • tiyorduk. IkinciMec- lis, yani Ayan. Teşki- • latı Esasiye Kanunu hazırianırken komis- yonda bunu önerdik. Bir de cumhurbaş- kanına Meclis 7 dağıtmakyetkisi vermek isteme- dik. Yani demokrasi..." Oysa Gazi, hızla devrimleri gerçekleştirmek is- tiyordu. Bir devnm Meclisi... Çağdaşlaşmanın kaçmılmaz flereklerinj yerine getırmek; laikliği, kadın hakJannt, devleîçiliği, surekli devrimci alı- lımcılığı..'. Osmanlı döneminin kişileri ile bunlan yapmak çok güçtü. En iyisi kendine, düşüncesi- ne, yapmak istediği çağdaş atılımlara yandaş olanlan ya da öyle görünenleri yanına almaktı. Üçüncü Meclis'in "kendi doğruttusunda" olma- sını... Büyukbabam kırgın olmalıydı. Elbet üzül- müştü on iki yılını boşa harcadığına, ama hiç de kırgın görünmüyordu. Birden "Ah"öeö\, "çokiçî- yordu, yanındakiler onun içmesine engel olma- dılar. Içtenliksiz insanlardı onun güvendiğı kimi- leri. ölümünden sonra da gerçek yüzlerini gös- terdiler." Mütarekede Anadolu eylemine, Gazi'ye des- tek vermiş, bu yüzden Damat Ferit iktidannda idama mahkûm olup yedi ay hapis yatmış biriy- di Hâzım bey... "O, daha çok yaşamalıydı. Ço- ğumuz onu anlayamadık." Sonra, "Sana bak" dedi. "O olmasaydı bugün Türkiyeyoktu". Biraz sustu: "Onun yanındakiler varya, hiçbiri onun başardığını gerçekteştiremez- di. Hiçbiri^ ©nu iyiaofamalrJji değariefrtttrme* IL- , M -, - - Her 10 Kaam'daAtatürk'le ilgıli yazılar yazdım. Kitaplar yayımladım. Bütun eleştırılere, hatta uy- durmalara karşı Atatürk'ü, onun yarattığı dev- rimleri savundum. Ama hep büyükbabamın şu sö- zü vardı, şu kesin yargısı: "O olmasaydı bugün- kü Türkiye yoktut" Ki, Rauf Bey de anılannda aynı düşünceyi be- lirtir. "O olmasaydı bugünkü Türkiyeyoktu." PENCERE Mutluluğun Resmini Çizebiliyor musun?.. Batı uygariığının özü ne?.. Akıl ve bilim. 1923 Devrimi'nin özunü oluşturan da akıl ve bilim değil mi?.. Evet!.. Çağdaşlaşma dediğimiz şey, bu yolda yürümek- ten gayrı bir yöntem değil... Eleştirel aklın mahkemesinde yargılanmayacak hiç- bir şey yok!.. Sen, ben, o, cumhurbaşkanı, başbakan, ulus- dev- let, liberalizm, sosyalizm, sağ. sol, hükümet, devlet, asker, polis, Avrupa, Amerika, Atatürk, Inönü, kapi- talizm, komünizm, aklınıza duşen herkes ve her şey... Yadın?.. Dın bir ınançtır, aklın mahkemesinde yargılandığı zaman inanç kalmaz. . ' " * Küreselleşme?.. Ülkemizde bir "nas" gıbı algılanan küreselleşme el- bette yargılanacak?.. YDD {Yeni Dünya Duzeni) eleştirel aklın süzgecin- den geçirilmez mi?.. İçinde yaşadığımız ortaklaşa hayat biçımini dın gıbı benimsersek, çağdaş uygar- lığın dışına duşmuş olmaz mıyız?.. Oysa YDD'yi eleş- tirenlere ne ad takılıyor: Dınozorlar!.. Süper Güç'ün dayattığı duzeni, din gibi algılayana ne ad takmalı?.. • YDD (Yeni Dünya Duzeni) nam-ı diğer küreselleş- me. adaletli ve eşitlikçi bir içerik taşıyor mu?.. Soru ve sorun bu!.. 'Küreselleşmeyi' bir yana koyalım; gezegensel bi- linçle yer yuvarlağına bakalım; aklın ve bılimin ışığın- da şimdiye dek ortaya çıkan venler. YDD'nin ınsan- lıkta var olan yoksul ve zengın çelişkisini daha da de- rinleştirdiğıni sergiliyor. Bu verilenn kaynağı da yine Batı uygariığının çeşitli kuruluşlanyla Bırleşmiş Mil- letler'in kurumlan... Peki, çoğunluğu yoksullaşan ve azınlığı zenginle- şen bir dünyada demokrasi nasıl yayılıp gerçekleşe- cek?.. Insanlar nasıl özgurieşecekler?.. Sıstem, zen- gını daha zengin yapıyorsa, eteştirilmesi gerekmez mi?.. Batı'da bu gereği yenne getiren kişi ve kurumlar var; Türkiye'de bugün geçerlı duşünce ise körü körüne küreselleşmeyi benimseyıp, YDD'ye sorgusuz sual- siz bıat etmektır. Dünyamızda somurgeciliğın ve em- peryalizmin ınsanlığa dayatıldığı günlerde Türkiye bu fikiriere karşı çıkarak var oluşunu kanıtlamıştı. Bugün- kü akıl fikir düzeyımiz dünden daha mı geri ki içinde yaşadığımız evrensel duzeni eleştirmekten korkup çekiniyoruz?.. • TürkiyeAB'ye girmek istiyor... - - •• . Bu gidişle zor girer. Çünku biz Avrupa Bırliği'ne girmek istiyorsak, ön- ce kendi yapimızda çağdaşlaşmanın koşullarını ger- çekleştırmelıyiz. Ustelık bu alanda kendi kendımizle birlikte AB'yi de sorgulayabilecek eleştirel aklın sa- hibi olmak için önümuzde fırsat var. Soru nedir: ^ Küresa(l«[ne şyççciftde "Avrupa Bıriiği" o*Wfcu *ne anlâm taşiyör?.. Avrupa devletlenbırteşerek milaj- ' reseHeşeûfekter?.. Yoksa kendi içlenne kapanıp YÖD sûreeindedünya coğrafyasmin yoksullaşrnaöınTmı sey- redecekler?.. Küreselleşme insanlığın mutsuzluğu sürecinde ken- di özel mutluluğunu aramak anlamına mı geliyor?.. İLAN MARDİNASLİYE HUKUK İŞHÂKİMLİĞİ'NÜEN DosyaNo: 1999/189 Davacı SSK. Genel Müdürlüğü vekili tara- fından davalılar Be- tonsan Beton Yapı Elemanlan Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Musta- fa Kaya aleyhıne açı- lan rucuen tazminat davasının yapılan açık yargjlaması sırasında venlen ara karan gere- ğmce; Davahlardan Mus- tafa Kaya'nın adresı mechul olduğundan ve teblıgat yapılamadı- ğından dolayı adına ilanen tebligat yapıl- masına karar venlmiş- tır. Davacı tarafından davalılar aleyhıne açıl- mış olan 3.325.263.018 TL.'nin bağlanan geünn onay tarihınden itibaren iş- leyecek yasal faizı ile birlikte davalılardan müştereken ve müte- selsılen tahsıli ile da- vacı kuruma ödenmesi ıçin açılan rucuen taz- minat davasının duruş- ması 8.12.1999 günü saat 9.00'a bırakılmış olup. davalı Mustafa Kaya duruşma günün- de mahkememizde ha- zır bulunması ya da kendısını bir vekil ile temsıl ettırmesi aksi takdirde duruşmanın yokluğunda yapılarak karar venleceğı dava dılekçesinin tebliğı ye- rine kaim olmak üzere ilanen teblığ olunur Basm: 54784 Atatürk: Türk Dili Türk milletinin kalbidir. Zihnidir. TÜRK DİL KURUMU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle