18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
D KASIM 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Deprem bölgesinde yıkılan binalarda sorumluluğu bulunanlann yargılanmalan sürüyor Devletlen 200 trflyonlıık yarchmYurt Habeıieri Servisi - Devlet Baka- nı Hasan Gemki, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'ndan bu- güne kadar depTemzedelere aktanlan kaynağın 24.2 trilyon liraya ulaştığını belirterek depremzedeler için öngörû- len karşılıksız yardım tutannın 200 tril- yon lira olduğunu bildirdi. Depremde birçok kişinin enkaz altında kalarak ya- şamını yitırmesine neden olan konutla- nn sorumlulannın davalan devam edi- yor. Ancak Yalova'da Cumhuriyet Baş- savcıhğı tarafından. "tedbirsizJikvedik- katsizlik sonucıı birden fazia kişinin 51ü- münesebebivet\ermek" suçundan hak- lanndadava açılan Yalova Belediye Baş- kanı Yakup Koçal ile kuzeni eski TMMOB MimarlarOdası Yalova Şube- sı Başkanı Metin Koçal, ilk duruşmala- nnda tahliye edildıler. Yalova Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanan sanıklardan Yakup Koçal, verdiği ifadede, müteahhit olmasından dolayı suçlandığını, ancakyaptırdığı bi- nada denetleme ve uygulama gibi bir sorumluluk taşımadığını savunarak be- lediye tarafından kendisi hakkında tutu- lan bir rapor bulunmadığını söyledi. Koçal'm ifadesi Marmara depreminde yıkılan bınala- nn sorumlusunun Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı'na bağlı Afet Işleri Genel Müdürlüğü ile Teknik tşler Müdürlüğü olduğunu savunan Koçal, 1975 yılında çıkanlan yönetmeliğe göre, yapılan bü- tün binalarda zemın etûdü çalışması ol- madığını, bu uygulamaya ancak 1998 yılının mayıs ayında başlandığını belirt- ti. Yakup Koçal'm müteahhitliğıni yap- tığı binanın fennı sorumluluğunu yürü- ten eskı TMMOB Mımarlar Odası Ya- lova Şubesı Başkanı Metin Koçal da ifa- desinde, binalarda eksik malzeme kul- lanılmasına, projeye aykın davranılma- sına göz yummadığını anlatırken avuka- tı ve 1973-75 yıllannda Adapazan'nda belediye başkanlıği yapan Meziyet Se- vim Sözer de, Türkiye'de 1998 yılının mayıs ayına kadar zemın etüdü çalışma- sı yapılmadığını yineledi. Duruşmada söz alan diğer sanık avu- kaOan İhsan Yıküz ile Ali Güler ıse en- kazdan alınan numunelen kabul etme- dıler ve yıkılan binalardan sağlanan be- ton örneklerinın sonuçlannın gerçeği » d U d l l » | f U I U sfctemH olarak spor yapıyorlar. Depremden sonra çadırkente gelen Uludağ Ünrversitesi Beden Eğjtimi bölümünün gönûllü öğrcncileri, depremzede çocuklara sabah sporu yapörarak. on- lan stresten ve deprem psikolojisinden uzak tutmaya çalışüklannı bdirrtiler. Gönüllü öğrencüerden Sevda ÇiftçitteFaruk Çakaa, çocuklann. sabah sporundan büyûk keyif aldıklannı söylediler. Kendilerinin de depremi yaşadığını ifade eden Çiftçi ve Çakan, -Çocuklann psikoiojOerini sağlam tutmalan ve gerginliği atmalan için onlara hem spor vaptırryor, hem de eğtendiriyoruz; böyiece, sağhkh yaşamalannı sağhyoruz" dediler. yansıtmadığını, bu konunun uzmanlar tarafından da doğrulandıâını söylediler. Avukatlar, "belirli ikametgâh sahibi ol- duklan" gerekçesiyle müvekkillerinin tutukluluk halının kaldınlmasını talep ederken mahkeme başkanı, sa\cının da olumlu görüş bildirmesi üzerine Yakup ve Metin Koçal'm tahliyesine karar ver- dı. Öte yandan, Yakup ve Metin Koçal' ın cezaevinden mahkeme salonuna getiri- lışı sırasmda görüntü almak ısteyen ba- sınmensuplan, ölümle tehdit edildı. Es- ki Yalovaspor Kulübü Başkanı Adnan Kırtay ile Yalova'da tanınan Seiami Er- soy'un da aralannda bulunduğu bir grup. güvenlik kuvvetlerinin yanında basm mensuplanntn görüntü almasını engel- leyerek, "Kafanıza sıkanz, Yakrva'dan çıİuunazsınjz" şeklinde tehditte bulun- dular. Olay sırasında grubun hakaret ve küfürlenne maruz kalan Mılha Muhabi- ri Süheyla Gözdereüler'ın savcılıga şikâ- yeti üzerine. dı|er basın mensuplannın da ifadelenne başvuruldu. Karaelmas Sitesi Zonguldak'ta, deprem bölgesi Sakar- ya'da konuşlandınlmak üzere yapımına başlanan "Zonguldak Karaelmas Site- si"nın prefabrike 100 konutundan 20'si- nin monte edilmeye başlandığı bildiril- di. Zonguldak Orman Bölge Müdürü Osman Erenoğlu. 77 mılyar liraya mal olacak prefabnke sıtenın tümünün yapı- mının bu ay sonunda tamamlanacağını belırtti. Eğitimciler Demeği (Eğit-Der), 8 yıl- lık kesintısız eğitimı desteklemek üze- re başjattığı, "Her tlköğretim Okuluna 1000 Kitap" kampanyasımn 9'uncusu- nu, bugün deprem bölgesi için yapacak. lstanbul Devlet Opera ve Bale Mü- dürlüğü sanatçılan ile çahşahlan, De- ğirmendere'deki Mehmetçik Çadırken- tı'ne 34 kolı gıyecek ve mutfak eşyası yardımında bulundu. Erzurum Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfi Mü- dürü Zekeriya Deniz, Marmara depremı- nin ardından özellikle Doğu'ya olan ter- sine göçün devam ettiğinı belirterek, Er- zurum'a gelen depremzedelere yakacak yardımı nedeniyle, diğer yoksullann ya- kacak yardımımn yanya indirildiğini söyledi. Deniz, Erzurum'da vakfa 570 dep- remzede ailenin yardım için müracaat- ta bulunduğunu belirterek bu yıl toplam 2 bin 600 kişiye yanmşar ton kömür da- ğıtıldığını söyledi. Erzurum'daki dep- remzede ailelere aynca 25 ile 50 milyon arasında para yardımında bulunulduğu- nu anlatan Deniz, Atatürk Üniversite- si'nde öğrenim gören 45 depremzede öğrenciye de yirmişer milyon lira karşı- lıksız burs verdiklenni bildirdi. Polisler hakkında soruşturma Izmıt'e geçici görevle gönderilen Is- tanbul Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuv- vet Şube Müdürlüğü personelinden 5 polis memuru, deprem bölgesinde va- tandaşa kötü davrandıklan gerekçesiy- le gözaltınaalınd!. Devriye görevi yapan polisler. önceki gece ekmek almak için, Bekirpaşa semtindeki bir firına girdıler. FP Merkez tlçe Başkanı Hûseyin Kan- ca'nın da akrabası olduğu öğrenilen fı- nn sahibinın, "Polisehiçbirşey yok" de- mesine sinırlenen polislerin, fınncıyla tartışarak kendisinı tartakladıklan öne sürüldü. Fınn sahıbinin emniyet müdür- lüğüne baş\r urarak şikâyette bulunması üzenne polisler gözaltına alındı. Asayiş şube müdürlüğüne götürülen polıs me- murlan sorgulanmaya başladı. Polisle- rin gözaltına alınması üzerine, birlikte görev yaptıklan arkadaşlan da. asayiş şubesi önünde beklemeye başladılar. Kocaeli Emniyet Müdürü Erdinç San- alp da 5 polis memuru hakkında, idari ve adli soruşturma başlatıldığını bildir- di. GüreH tzmit'te ~ Türkiye Gazetecıler Cemıyetı (TGC) Başkanı Nail Gfireli, Izmit bölgesinde yayın yapan yerel gazeteler ile Izmit Bü- yükşehir Belediye Başkanı Sefa Sir- men'i ziyaret ederek depremin merkez üssü Gölcük ve Değirmendere bölge- sinde ıncelemelerde bulundu. Gürelı, TGC Genel Sekreteri Turgay Oteayto ile birlikte geldiğı lzmit'te, ilk olarak Ko- caeli ve Ozgür Kocaeli gazetelerinin yö- netıcileriyle görüşerek sorunlar hakkın- da bilgı aldı. Gürtli ve Olcayto, daha sonra gittikleri Gölcük ilçesinde, Göl- cük 17 Ağustos Derneği'ni ziyaret ede- rek kurucu başkan Ali Ydmaz'dan böl- ge hakkında bılgi aldılar. Depremden duyduğu üzüntüyü dile getiren Nail Gü- reli, TGC'nın üzenne düşen bütün gö- revleri yapmaya hazır olduğunu belirte- rek "Depremin yaralannın sanlması için, bütün herkesin özveriti olması gerekiyor'' diye konuştu. Bakan Koraydan celiskili açıklama 'Belediyeler konut için yer göstermiyor' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Deprem bölgesinde yapılması planlanan prefabnke konutlann 30 Kasım'a yetişıp yetişmeyeceğı konusunda çelişkıli açıklamalar yapan Bayındırlık ve Iskân Bakanı Koray Aydm, dün TBMM'de >aptığı konuşmada, "30 Kasım itibamla bakanlık olarak inşaaanı yüriittüğümüz 26 bin prefabrike konutu bitireceğiz'' dedı. Aydın, • Bayındırhk ve tskân Bakanı Koray Aydm, prefabrike konutlann yapımınm sürdüeünü belirterek "30 Kastm'da yaklaşık 26 bin konutu bitireceğiz" dedi. deprem bölgesindeki beledıyeleri, kalıcı konutlann yapımı için yer göstermemeleri nedeniyle suçladı. TBMM Genel Kurulu'nda dün FP Sakarya Milletvekilı Cevat Ayhan'ın gündem dışı konuşmasını yanıtlayan Bayındırlık ve Iskân Bakanı Aydın, "Rakamlar ortaya çıkbkça, 17 Ağustos deprem felaketimn boyutJarını daha iyi anü>oruz'* dedı. Bölgedeki en büyük problemin bannma olduğunu belirten Aydın. "Biz geçici bannma konusunu önemsryoruz, Onun için de canla başla çahşıyoruz, 71 a>n alanda alt>apı çahşmaiannı sürdüriiyoruz. A>nı Ankara'da olduğu gibi arhapı oluştunıyonız. Bölgedeki altyapı çahşmalan yüzde 70 mertebesine geldi" diye konuştu. Deprem bölgesindeki 25 bm 862 prefabrike konutun yapımının sürdügünü anlatan Aydın, bunlardan 15 bin 754'ünün su basmanının, 9 bin 979'unun da montajınm tamamlandığmı söyledi. Montajı biten konutlardan bazılannın su ve elektrik bağlantısının da yapıldığtnı belirten Aydın şunlan söyledi: "Inşaflah 30 Kasım itibamla bakanhk olarak inşaatını yüriittüğümüz yaklaşık 26 bin konutu bitireceğiz. Bizim esas hedefimiz, on binlerce kalıcı konuttur. Bu konuttan yapacağımız alan, bekleyen alanlar değıL Bötgedeki beledi\elere bize yer gösterin dedik. Şu ana kadar bize yer gösterebflen belediye yoktur." Koray Aydın, kalıcı konutlann yapımına şubat sonu ya da mmart ayı içınde başlanacağını, bunlann kasım ayı sonunda bıtirilmesinin planlandığını bildirdi. Sakarya'da deprem sonrasında içme suyu şebekesinin zarar gördüğünü belirten Aydm. 2.2 trilyon liralık ödenek aynldığını ve üç ayn fırmaya ihale edildiğini söyledi. Aydın, kanalızasyon sisteminin yenilenmesinin de 32 tnlyon lira tuttuğunu, yapım işlerinın 32 ayn firmaya verileceğinı ve bunlardan 18'ıninihale ışlemınin tamalandığını dile getirdi. Almam^ İçişleri Bakanı Otto Schilh, dün belikopterle gittıği deprem bölgesinde ıncelemelerde bulundu ve yetkililerden bilgi aldı. (Fotoğraf: AA) Schilfy:AB adayhğısorunlançözecek ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Almanya tçişlerı Bakanı Ot- to Schilly, 2 günlük Ankara ziyare- tinin ardından düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin Helsin- ki'de AB'ye aday ülke olarak ka- bul edilmesi durumunda. insan haklan ve demokratikleşme ala- nında daha yoğun isteklerle karşı karşıya kalacağının ışaretmi verdı. Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel. Başbakan Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bah- çeH ile önceki gün görüşen Schilly, dün helikopterle deprem bölgesıne gıtti. Deprem bölgesindeki incele- melerinin ardından Esenboğa Ha- vahmanf na geçen Schilly, Alman- ya'ya hareketinden önce bir basın toplantısı ile ziyaretini değerlen- dırdi. Ankara'dakı görüşmelerde ıç polıtika konulan ağırlıklı olmak üzere Almanya'da y aşayan Türkler ve Türkiye'de yaşayan Almanlann sorunlan, suçlarla mücadele, ya- sadışı göç ve Türkıye-AB ılişkıle- rini ele aldıklannı kaydeden Schilly, temaslannın dostane ve iç- ten geçtiğinı söyledi. Almanya'nın. Türkıye'nın AB'ye üyelığinı kuvvetle destekle- diğini belirten Schilly. Ankara'dan demokrasi ve ınsan haklan konu- lannda Kopenhag kriterlerini yeri- ne getirmesini istedi. Schilly, son dönemde çıkan yasalarla bu konu- larda olumlu adımlar atıldığına işa- ret etti. Gazetecilerin sorularını da ya- ya'ya kaçtıklan öne sürülen lran- lılarla ilgili birsoruyu şöyleyanıt- ladı: "Bu konuyu yakmdan bilmiyo- rum. Halen \-apilmakta olan bir so- ruşturma varsa bunun hakkında bilgi \ermek soruşturma açısından çok sağlıklı değfl. 1 " • tki günlük Türkiye ziyaretinin ardından basın açıklaması yapan Almanya îçişleri Bakanı Ötto Schiîly, Ankara'daki görüşmelerde daha çok iç politika konulanmn tartışıldığmı söyledi. Son günlerde çıkan yasalarla Türkiye'nin demokrasi ve insan haklan konulannda olumlu adımlar attığmı belirten Schilly, Ankara'dan Kopenhag kriterlerini yerine getirmesini istedi. nıtlayan Schilh/. görüşmelerde Ab- dullah Ocalan'ın iadesi ve Alman- ya'dan Türkiye'ye tank satışı gibi konulann ele alınmadığını söyledi. YalçınÖzbey'in iadesi konusunun bugün (dün) Berlin'de başlayan ve Türk yurttaşlann Almanya'ya ia- desinin ele alındığı uzmanlar ara- sı toplantıda görüşüldüğünü kay- deden Schilly, gazetemiz yazan Ahmet Taner Kışlalı'ya düzenle- nen suikasta kanştıklan ve Alman- Konuk bakan, ülkesmde faali- yette bulunan PKK gibi yasadışı örgütler için ne gibi önlemler alın- dığının sorulması üzenne de, "Bu örgütlerden sadece Türkij'e değü, biz de rahatsızız. PKK bizde de fa- ali> etleri > asakJanmış bir örgüttür. Suç işlediğinden şüphe ettigimi? P- KK"liler hakkında soruşturma y ü- rütülmektedir. Başka örgütlenme- ler de var. Bunlar arasında Kap- lancılar örgütü de var. Kaplancıla- nn lideri hakkındaki da>u, yüksek mahkemede ve kendisi de gözaltın- da" dedı. Deprem bölgesindeki gördükle- rinden derinden etkılendığini kay- deden Schilly, "Bu hasann gkkril- mesi büvük çaba istiyor, bu büyük masraf demektir. AB aranhğıyla mali yardınun devam etmesi için çahşıyoruz. Bu yardım kapsamlı ve hacim olarak bü> ük olmaüdır" di- ye konuştu. Almanya'da radikal sağın yük- selişi ve Türklerin endişesi ile ilgi- li bir soruyu ise Schilly, "Yabancı- lar alevhine tezfcr savunan ve bu yönde suç işleyen aşın sağcdar, Tür- kiye'de olduğu gibi maalesef bizde de var. Ancak, Almanlann çok bü- yük bir çoğunluğu Türkleri ve >•»- bancılan menınunivetle kabul et- mektedirier. Biz, \lman\a'da ya- şayan insanlann topluma entegre olmalan için büyük çaba göster- mekteyiz. lki tarafın istekli olması, çaba göstermesi çok önemli. Örne- ğin dilin öğrenilmesi önemli husus. Biz Idmseden Almanca öğrenirken Türkçeyi unutmasını beklemiyo- ruz. Bi/ başka dillere de sa>gıbyız. Başka dilin konuşulnıasını \asakla- mıyoruz" diyerek yanıtladı. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Bir DiktatöreSaygılar! Bugün 10 Kasım. Köşemin -Atatürk gerçeğine ışık tutacak- iki konuğu var: Birisi bızden, birisi dışardan. Birisi, dünyaca ünlü siyaset bılimcı Prof. Mauri- ce Duverger Ötekısi ise, yaşamı boyunca Mus- tafa Kemal'e karşı savaşım vermiş solcu bir ya- zar Zekeriya Sertel. Birisi olayı, bilımın ışığındadeğerlendiriyor. Öte- kisi de aklın.. Kemalizme yönelik akıl ve bilim dışı değerlendirmelerin gerçek nrtelıği, belki -böyte- ce- daha iyi anlaşılır diye düşundüm.. • • • "Atatürk'ün ölümü, geniş halk kitleleri arasında derin birkederyaratmıştı. Memleketin yüreği dur- muştu. Halkın Atatürk'ü ne kadar sevdiği şimdi daha iyi belli oluyordu." Zekeriya Sertel, anılannda önce bu manzarayı çiziyor. Sonra da geçmişe yönelik bir özeleştiri ya- pıyor "Vicdanımla bir hesaplaşma yapmak gereğini duydum. Sağlığında biz bu adama karşı hürriyet ve demokrasi savaşı yapmıştık. O'nun hareketle- rini diktatörce buluyorduk.. Ağaçlan görûyorduk, ama ormant bütün büyüklüğüyle göremiyorduk... Halife ve padişahtan yana olanlar O 'na cephe al- mışlardı. Ittihatçılar O'na karşı suıkast düzenlemiş- lerdi. Emperyalistler de memleket ıçinde isyanlar çıkarmışlardı. Istanbul'da bütün halifeci, padişah- çı ve gerici basın, Atatürk'e karşı yaylım ateşi aç- mıştı. Bütün bu koşullar içinde hürriyet ve de- mokrasi gelişebilir miydi?" Bütün bu olumsuz ortama karşın, acaba Atatürk bir diktatör müydü? Sertel, bu sorunun yanrtını da veriyor: Kışı yönetiminden çok meclis egemenliğine, yani halk egemenliğine önem verdi. Bütün koşul- lar O'nun Doğulu bir diktatör olmasına elverişliy- di. Fakat, asker olmasına rağmen, yumuşak, se- vimli ve akıllı bir otorite kurdu. Bu otorite dikta- töriükte olduğu gibi korkuya değil, sevgiye daya- ntyordu... Günün koşullannın eh/erdiğiölçüde hür bir rejim kurdu. Biz eleştirilerimizi özgürce yapa- bildik. Nâzım HikmetendevrimcişiirieriniO'nun döneminde yazdı." Sertel, yaşamının son dönemlerinde Atatürk'ü şöyle değerlendiriyordu: "Bugün memlekette itericı kuvvetler Atatürk il- kelerine dayanarak savaşabilıyoriar. Onun için Atatürk dün de büyüktü, bugün de büyüktür, ya- nn da büyük olacaktır. Biz, uğrunda savaştığımız özgürlüğe de, demokrasıye de ancak O'nun aç- tığı yoldan ulaşabiliriz." ••• Sertel, Atatürk öncesini, Atatürk'ü, Atatürk son- rasını yaşamış. Sonuçlar çıkarmış... Duygulann yerini aklın aldığı biryaşam döneminde, tarihe kar- şı tanıklık görevini yerine getiriyor... Prof. Maurice Duverger ise bir "siyasal rejimler" uzmanı. Aynntılar ıçinde kaybolup ormanı göreme- mesi olanaksız. incelediği somut venlerden yola çıkarak -yapıt- lannda özel bir önem verdiği- Kemalizmi hak etti- ği yere oturtuyor "Kemalist tekpartınin birinci özelliği, demokra- tik bir ideolojiye sahip bulunmasıydı. Tekpartinin şefleri için ideal, çoğulculuktu... Musfafa Kemal'in siyasal rejimi, çoğulculuğun üstün bir değer ol- duğunu kabul ediyor ve çoğulcu bir devlet felse- fesi içinde işleviniyerinegetiriyordu. Üstelik, Türk tek partisinin, yapısal açıdan da totaliteriikle hiç- birilgısi yoktu." Yani Duverger'ye göre, Kemalizm demokratik bir ıdeoloji. Kemalist tek parti de, oldukçademok- ratik biryapıya sahıp... Peki, bütün bunlara karşın Atatürk yönetimi bir diktatörlük müydü? Duverger, bu sorunun yanrtını veımeden önce, Kemalist devrimin özünde neleryaptığını sıralıyor: Geleneksel soylu sınıfın yenne, halktan gelen ye- ni bir seçkin kesimi geçirmek. Eski toplumsal eşit- sizliklerin yerine, belli bir toplumsal eşitlik getir- mek.. Ve hükmünü venyor "Yeni rejim, eskiye göre daha demokratikti!" Atatürk döneminde niçin demokrasinin tüm ku- rum ve kurallan yoktu? Olamazdı da, onun için.. Fransız devriminden yanm yüzyıl sonra bile, Fransız işçisinin oy hakkı var mıydı? Amerikan devriminden bir buçuk yüzyıl sonra bile, ABD'de ırklar arasında tam bir hukuksal eşitlik sağlanmış mıydı? Atatürk bir ortaçağ toplumundan yola çıktı. Cumhuriyeti kurduktan sonra 15 yıl yaşadı. Ve sınıf-cinsıyet-ırk-din aynmı olmadan, tümyurttaş- lar arasında "hukuksal eşitiiği", o inanılmaz kısa süreye sığdırdı.. Bilim her olguyu "kendi koşullan içinde" deger- lendirir. Atatürk yönetimi, kendi koşullan içinde, ola- bilecek "en demokratik" yönetimdi. Ve bu açıdan, Türkiye'nin bugünküyönetiminden "daha demok- ratiky. Ölümünün 55. yıldönümünde.. Sağdan ve "so/"(!)dan en aşağılık saldınlann üzerinde yoğun- laştığı bir "diktatörü"(\), en içten saygı ve sev- gilerimle anıyorum... (Cumhuriyet, 10 Kasım 1933) CEKÜL 'Dünyanın ölümüne doğru yürüyorlar' tstanbul Haber Servisi - Çevre ve Kültür Değer- lerini Koruma ve Tanıtma Vakfı(ÇEKÜL)Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen. "Bütün ül- ke insanlan omuz omuza verip dünyanın ölümüne doğru yürüyor" dedi. ÇEKÜL; çe\Te sorun- iannailışkın verilerinde- ğerlendinlmesi, temel kavramların ırdelenmesı ve tartışılması amacıyla önceki gün medya men- suplanna yönelik olarak "Çevre Değerieri ve İnsan Ahlakı" konulubırsemı- nerdüzenledı. Semınerde konuşan Metin Sözen, or- manlann. Tahkim Yasa- sı'na göre yurtdışından gelecek özel girişim tara- fından değil, dünyadaki gelişmeleri takip eden devlet tarafından yönetıl- mesi gerektiğini belirtti. Sözen. Türkiye'de örgüt- lü. sendikalı toplum oluş- turulmayıp kooperatifler aktif hale getirilmediği sürece çevre sorunlanmn cözülemeyeceğinı kay- detti. Sözen, yeni dünya düzeninın savunduğu da- ha çok pazar ve üretim anlayışının, çevre kirlili- ğinin artmasına yol açtı- ğını belirterek "tdeolojiye da\anmayan çevrecilik, yüksek üretim-rüketim cı- tasında paylaşım değil, ih- tiyaç duyulacak çıtada payiaşımdır" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle