25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İEKİM1999CUMA CUMHURİYET SAYFA J V U J L l \JMX kultur@cumhuriyet.com.tr 15 36. ANTALYA ALTIN PORTAKAL FİLM YARIŞMASI'NDAN NOTLAR Altm Portakakm salkım salknn ittik, seyrettik, değerlendirdik! İşte ömrûraüzden bir fesiival daha geldi, geçti, geçiyor. Sinemamızın Oscar ödülleri ya da 'C vitamini' sayılan ve uzun yıllara dayanan, gelenekselleşmiş Altın Portakal Filra Festivah'nin otuz altıncısı nedeniyle bir haftadır konuk edildiğimiz Antalya'da yiyip içip yan gelerek Türk sinemasınm bu mevsimde seyirciyle buluşacak en son ürûnlerini topluca izleyip değerlendirme firsatmı bulduk yanşma bölümünde. Jürinin seçiminde zorlanacağı, bir hayli tartışıp terieyeceği kesindi. Nitekim 5 Ekim gecesi açıklanan sonuçlar da bunu doğruladı. Gördüklerimiz arasında bizım gönlümüzü. aklımızı çelen, ödüle layık buldugumuz bir Mayıs Sıkuıtısı, bir Üçûncfi Sayfa, hatta aylar önce seyrettığimız bir Lola ve Bilidikid vardı kazanmasını diledığimiz ve Lola dışında ilkı Qç, ikincısi dört ödüle uzandı. Sinemamızda son dönemdeki Vapırdanmamn giderek canlanmaya dönüştüğunü örnekleyen bir çeşitlilik arz eden on yeni filme 1 -5 Ekim arasında ev sahipliği yapan 36. Antaîya Altm Portakal Film Yanşmasf m Üçüncü Sayfa'yla açtık. Üçüncü Sayfa ya da isa. Meryem ve dlğerlerl... Zeki Demiriaıbuz'un üçüncü fümi Üçüncü Say- fa, bizım yeni kuşak içinde en fazla umut bağladı- ğımız bu yönetmene C Biok'la başlayıp Masumi- yet'le süren inancımızı, imanımızı tazeledi. llk iki filmındeki gibi yine toplumumuzun ümmüğü sıkı- lıp ezılen, beşikten mezarakadar süren, zorlu, aman- sız bir hayatta kalma tutunma mücadelesine itılen alt kesiminden kahramanlar seçerek kendine özgü bir bağımsız sinema örneği ortaya koymuş Üçün- cü Sayfa'yla Demirkubuz. Adından da anlaşılacağı üzere bulvar tarzı gaze- telerın üçüncü sayfalannda kullandığı aşk-cinayet -seksağtrlıklı magazmhaberlerindenesinlenmiş film, büyük bir maddi çıkmazda fittınp intihann eşiği- ne gelmiş, nicedir işsiz bir sinema emekçisinin hi- kâyesini anlatıyordu, yer yer gerçekçi bir kara film gerilımine bürünerek. Tabancayı şakağa dayayıp intihara kalkışacak kadar hayatın üstüne çok gel- diğı, arada sırada fılmlerde, TV dizilerinde (kimi zaman diyaloglu) yan rollerde oynayarak Istanbul cangılında ayakta kalmaya çabalayan Isa'yı başa- nyla canlandınyordu genç oyuncu Ruhi San. Bir apartman bodrumundaki duvarlan film afi- şi, lobi ve fotograflanyla kaplı, tipik bir dargelirli bekâr evi rhanzarası arz eden kapıcı dairesinde- evınde 4 aydır kıra veremeden oturan, sektördeki durgvınluk ve tıkanma nedeniyle epeydir işsız kal- mış, artık borç gırtlafa dayanmış Isa'nın, kaybol- ması ondan bilinen bir 50 dolaT yüzünden mafya- cı tipli, gaddar birinden feci bir dayak yemesiyle açıhyordu. "Üçüncü Sayfa". Son çare olarak inti- hara kucak açan, ancak bir türlü tetiğı çekemeyen perişan haldeki Isa'nın birden deli cesaretiyle üst kattaki ev sahibinin dairesine çıkıp 600 dolar tutan 4 aylık ev kırası borcunu, Isa'ya kıyasıya hakaret- ler yağdırarak ısteyen gangsterkıhklı, zorbae\ sa- hibıni (Cengiz Seziei) vurmasıyla hareketlenen film- de, dayakçı kocasından bıkmış, seyrettiği paspal TV' dizılerinden hile-hurda öğrenmiş, iki çocuklu, (bi- ri erkek ötekisi kız olan çocuklann adlan da, Sibel \e Can), güzel ve cın fıkirh kapıcı kansı Meryem'in fbenim en iyi kadın oyuncu adayım Başak Köklü- kaya çok çok iyiydı Meryem'de ve ödülü bileğinin hakkıyla elde etti) devreye girmesıyle gelışiyordu, Geiecek vaat eden Başak Köklükaya, en iyi kadın oyuncu ödülûnü bileğinin hakkıyla aldı. daha sonrasında sürpriz sonuçlara varacak olay ör- güsü. Klasık Hıtch Amca tarzıyla, Tarantinovan, cinaî- aşkî bir genlım arasında salınarak gitgıde tempo ka- zanan Üçüncü Sayfa, Yeşilçam artizlığınden -kas- tıng ajanslanndan. döküntü yapımcı yazıhaneleri- ne- film setlerine kolon vurarak sinema ortamı- mızdan ibretlik kesitler veriyor ve sürüldeyici aşk- cinayet-aldatmaca-kandırmaca sarmahna dolanı- yordu genelde kapali mekânda geçmesıne karşın Yaşanmışlığun hıssettırerek yazılmış, gözlem- lere, saptamalara dayanan bir senaryodan çekılmiş. ustaca kurulmuş ve anlatılmış bu Demirkubuz fil- mi, bu yönetmenin karakter yaratmadaki, aynntı- lan doldurmadaki ve oyuncusundan venm almada- ki becerisini de örnekliyordu bir kez daha. Dostoyevski tadmı veren filmın fınalinde başta- ki çıkmazına dönen ve Raskolnikofu çağnştıran lsa'yı oynayan Ruhı San'mn yanı sıra zorba evsa- hibinin oğluyla çoktan ışi pişirmiş fettan Meryem rolündekı Başak Köklükaya'nınperformansını gör- dükten sonra artık sinemamızın geiecek vaat eden yeni bır yıldız kazandığım söyleyebilınz, hem fi- ziği hem de yetenegiyle 'Mayıs Sıkınüsı', gerçekle kurguyu harmanlayan lirik bir fümdi. Taviz nedir bilmez bir bagımsız sinemacı ... Genelde her şeyin füm konusu ya- pılabileceğine. film çekilebilece- ğıne uıanan ve 1995'ten ben özen- le, Çanakkale'nın Çan ilçesindeki cennet gibi Yenice kasabasında ya- şayan annesiyle babasının ve ya- kınlannın kahramanlannı oluştur- duğu Koza, Kasaba (1997) filmle- rindekı belgeselimsı kışısel hikâ- yesıne kaldığı yerden devam edıp kendi kozasmı örerek alabıldıgine bagımsız, şıirsel 'nevi şahsına mün- hasır' sınemasını sürdürüyordu Nu- ri BilgeCeylan, Mayıs Sıkınösı'nda. En iyi yÖnetmen: Nuri Bilge Ceylan. Gerçekten de Nuri Bilge Cey- lan'ın aytıı konunun farkh çeşitle- meleri sayılabilecek ve hem birbi- rini tamamlayan hem de birbırinden ayn seyredilebilecek 20 dakikalık siyah beyaz Koza, 90 dakikalık si- yah beyaz Kasaba ve 130 dakika- lık renİdi Mayıs Sıkıntısı üçleme- siyle şimdıden sinema(mız) tari- hinde özel bir yer edindıği bıle söy- lenebilır, tıpkı 198O'li yıllann ba- şında Saraybosnah Emir KustunV ca'nm ilk filmı Dolh BeU'i Haürb- yor musun?la ilk başyapıtı Babam lş Gezkinde'nin bir çeşit eskızını yapması gibi. Bir kez daha kırsal kesımin do- ğal atmosfennı perdeye taşıyarak ha- yatı nerdeyse bire bir aktaran Ma- yıs Sıkıntısı, yine gerçekle kurgu- yu harmanlayıp bir fflm içinde fiim' hikâyesiyle örtüşerek meraklısını içine çeİtiveriyordu iki saatliğine bırakmamacasına. Konusu, çocukluğunun geçtığı kasabaya film çekme amacıyla dö- nen ve herkesin hayatına kanşıp düzeninı bir ölçüde bozarak yakın- lannı filmde oynatan bagımsız bir sınemacının öyküsü olarak özetle- nebilecek Mayıs Sıkıntısı, çeşitli yaşlardan kahramanlannın küçük, yan öykücüklenyle öriilüp nakış gibi işlenmiş, belge- sel ve saf sinemanın lezze- tine sahıp. lirik ve farklı bir fılmdi her zaman raslanma- yan türden. Hep para getirmez işler- le uğraşan, sinemacı oğul,'kameralı adam', yö- netmen Muzaffer'in (Mu- zaffer Özdemir) gelişiyle durgun hayatlan değışen yaşlı anne-babaya güzelle- me niteliğindeki, duygu yük- lü sekans gibi uzun, lirik plansekanslardan bütünle- nen anlatımından montajı- na, senaryosundan kamera- manlığınakadar taviz nedir bilmezNuri Bilge Ceylan'ın şapka çıkanlası. bagımsız yaraücı yönetmen kumaşı- nı bir kez daha ortaya seren bu küçük başyapıtı unutul- maz tipler, yüzler ve sahne- leT barmdınyordu özetle. Özellikle yıllannı verip baktıgı araziyi tapu kadastroculara kaptır- mama kaygısındaki. toprak ve gö- nül adamı baba Emin Bey (Mehmet Emin Ceylan) gibi güzel insanport- relerim adeta zihnımize nakşedı- yordu Ma>ıs SıkınosL Yine üniversiteyi kazanamayıp kasabadan kurtulamayan amcaoğ- lu Saffet'i, müzikli saat hayalı ku- ran dayıoğlu küçük Ah'yi, evm te- mel direği Fatma anayı da unutma- malı. Diyeceğim, bizim Altın Por- takalımız çoktan adresmi bulmuş- tu bıle. Jüri de en iyi ikıncı film. en iyi yönetmen ve en iyi laboratu- var olrnak üzere toplam üç ödül ver- di "Mavıs Sdannsı"na. Lola, Harem, Gülün Bittiği Yer,.. Sıkı maço ağabeyınin baskısına karşın cin- sel tercihini kendı cinsinde yapan, Berlinlı, eşcinsel Türk genci Murat'la aslında sonra- dan kardeşi oldugunu ögreneceğı bir traves- ti şovunda şarkı söyleyen Lola'nın arkadaş- lığını eksen alarak kırsal kökçnlı Almancı bir ailenın sırkrını deşeo,Igıbuk bağlaouş ya- ralarını kaşıyan Lola %e Btlidikid'i aylar ön- ce seyrettığımızde etkıleyıci, yüreklı ve ba- şanlı bir deneme olarak alkışlamıştık. Kut- hığ Ataman'ın senaryosunu yazıp yönettiği ve Berün'de çektiğı eşcinsellik, ensest gibi ta- bu konularda kamera o>natan bu cüretkâr filmıne Altın Portakal jürisinin yaklaşımı olumsuz oldu ne yazık ki. Meraklaalacaâı sonucubekledığim birbaş- ka yanşma fılrni de kısa bır süre önce gör- dügüm Feraan Özpetek'ın Harem Suare'siydi. Padışahın gözdesı olmak uğruna kadınlar arasında çevrilen öldürücü entrikalara sahne olan, cinsel gücüne cariye dayanmayan 2. AbdüDuunh'ın 20. yüzyıl başında dağıtüıpka- patılan kalabalık haremini perdeye yansıtan ve görsel bakımdan dönem atmosferini ba- şanyla veren "Harem Suare" sadece en iyi yardımcı kadın oyuncu (Serra Yümaz) ve sanat yönetmenı (Mustafa Ziya Ülkenciler) ödüllerine değer bulundu. Doğuya özgü ha- remın gızemine egzotik bakışlar atan ve sa- nat yönetiminden dekor-kostümlenne kadar gerçekten gözalıcı bu tarihsel üstün (ve or- tak) yapımın Antalya'dan boynu bükük dön- mesine pek ihtimal verilmiyordu ama oldu işte. Festıvahn bu yılki en olumlu yanlanndan biri de Antalya'nrn 20 farkh köşesinde ku- rulmuş açıkhava sinemalannda her gece bin- lerce seyirciyle yanşma filmlerinı buluştur- masrydı. Yanşmamn sürpri/lerinden biri Yönetmen İsmailGüneş'in 12 Eylül döne- minde içeri alınıp günlerce ağır işkenceden geçmış, erkekliği zedelenmiş ve sadece be- deni değil ruhu da örselenmış, suçsuzluğu an- laşılmca da salıverilmış, arkada bıraktığı, elinde gülle onu istasyonda bekleyen sevda- lısmı düşüne düşüne trenle kasabasına dönen, enkaz halındekı bir gencin geriye dönüşler- le anlatılmış hikâyesini aktaran Gütün Bitti- ğiYer'i de yanşmanın şaşırtmacalanndan bi- nydi. Perdede taze bır soluk estiren Yağmur Kâşifoğlu. Tolga Tibet gibi gencecik ve Cü- ne\1 .\rkın, Bülent Bilgiç. Mümtaz Sevinç gi- 36. Altın Portakal Film Yarısması sonuclari: Çotpan İlhan'ın başkanhğmdaki jüride yer alan isımler. Işd Özgentûrk, Kenan Onnanlar, Nerip Sancı, Fehmi Yaşar, Kutay Kökrürk, Ahmet Soner, Cahit Berka\, Ünsat Oskaj, Atilla Dorsay, Şener Akuıcılar. • En iyi birinci fihn: Altın Portakal: Salkmı Haıum'ın Taneieri / Tomris Giritlioğlu. • tktaci film: Dr. Avni Tolunay Jün Özel Ödülü; Mayıs Sıkınnsı / N. Bilge Ceylan. • Üçüncü film: Behlül Dal Jüri Özel Ödülü / Üçüncü Sayfa > Z. Demirkubuz. • En Ki Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan ••' Mayıs Sıkıntısı. • En iyi Kadın Oyuncu: Başak Köktükaya / Üçüncü Sayfa. • En tyi Erkek Oyuncu: Uğur Poİat / Salkım Hanım'ın Taneieri. • Yardımcı Kadın Oyuncu: Serra Yılmaz / Harem Suare ve Inge KeHer/ Lola ve Bilidikid. * Yarduncı Erkek Ovuncu: Ercan T. Giritiioğlu'nun 'Salkım Hanım'ın Taneieri', beş ödüUe en çok kazanan film oldu. zisi gjbi gûle oynaya ızlenen, ancak doğrusu geriye ız bı- rakmayan bır eğlencelik ve sonuçta tüm mahalleliyı bir- bırine katan bır bekâret öy- küsü çeşıtlemesıydi. Avare bırhayatsürüp sü- reklı döndürülenjoint'ler'e kafa bularak barlan mes- ken tutmuş. her şeye boşver- mış, diskjokey, barmaıd, as- ker kaçağı, vb. gibi marji- nal kahramanlan karşımı- za getiren KaraKentin Ço- cuklan'ysa kameramanlık- tan yönetmenhğe geçerek 1987'de ödül rekortmeni Her Şeye Rağmen'le çıkış yapan Orhan Oğuz'un herhalde Döner- sen IshkÇal'ın sınırlı başansından cesaret ala- rak bu kez rock-uyuşturucu kısırdöngüsüne ve bilmediği yeraltı kültürüne dahşuıın ürü- nüydü. llk yansı ıdare eden, ama ikinci ya- nsında son dönemde Trunıan Show'da mo- da olan (başkasının özel yaşamını kamera, alı- cısı, vb. kayıt cihazlanyla) dikizleme sap- kınlığına ve Trainspotting özentisi bir kenef muhabbetıne dümen kınp lafını uzattıkça gi- derek tam bir çorbaya dönüşen Kara Kentin Çoculdan, seyircıyi ufak bir bed tnbe soku- yordu sonuçta. Pariak bir yıldıdar resmigeçidi Bırkaç yıl öncesinden hatırladığımız, tz- landalı bır annenin iki kızmı Türkiye'ye ka- çırmış Sıvaslı kocasından çocuklannı geri alabilmek için verdiğı, gerçekten yaşanmış mücadeleyi perdeye uyarlayan Canan Gere- de'nın yazıp yönettiği Parçalanma ıse sanı- nz bu yılın en antipatik fılmi ödülünü kaza- nabihr! Aynca insan haklan bakımından da oldukça yerilecek bu kan- koca dramı film- de Alman aktör Baltasar Kormakur da şaş- kın şaşkm dolanıyor tzlandah annenin rad- yodıskjokeyı sevgilisi rolünde. Yönetmen TomrisGiritiioğlu'nun yaklaşık yanm yüzytl önce azınlık vatandaşlanmıza haksızca uygulanan Varuk V'ergisi'nin neden olduğu dramlar üstüne çektıği yine pariak bir yıldızlar resmigeçidi halindeki Salkun Hanım'ınTaneleri'nı seyretme ginşimim fil- mın duyurulduğu tanhte gösterilememesiy- le gerçekleşemedi. Sonuçta da olan oldu ve festivalin son 2 gününe yetiştirilen Salkım Ha- nun'ın Taneleri'ni göremedim. Yanşmanın son fılmı Sırur'ddnsa hiç söz etmemek daha iyi! Eii boşdönen 'Kara Kentin Çocuklan'nın iş şansı yüksek. bı eskı oyunculan bır araya getiren ve filis- tin askısı. falaka. elektnk verme, vb. gibi ir- kıltıcı işkence sahnelen de içeren Gülün Bh- tiği Yer'ın. şimdiye kadar sol bakış açısından izlemiş olduğumuz 12 Eylül filmlerinden daha sıcak ve insancıl bir yaklaşımı sergile- dığı bıle ılen sürülebilır rahathkla. Zengın bir oyuncu kadrosunun rol aldığı Damşma, Birimkilerın senaristı Lmur Bu- gay'm senaryosunu yazdığı YaJçın Yeknçe'nin de yönetmenliğıni üstlendıği, televizyon di- Yazgan / Duruşma. • En İyi Senaryn: Zeki Demirkubuz / Üçüncü Sayfa. • En İyiGörûntü Yöoeöneni: AfiUtku / Üçüncü Sayfa. • En tyi Sanat Yönetmeni: Mustafa Ziya Llkenciler / Harem Suare ve Salkım Hanım'm Taneieri. • EnİyiMüzUcTamerÇırağ' Salkım Hanım'ın Taneieri. • En tyi Montaj: Mevlüt Kocak •' Salkım Hanım'ın Taneieri. • En İyi Laborata>ur: Fono Fibn / Mayıs Sıkıntısı lAynca Mayıs Sıkıntısı'nın profesyonel olmayan bûtün oyunculanna da jüri özel ödülü verildi.) KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Sıcağı Sıcağına Geride kalan herfestivalin ardından birhüzün ege- men olur kedılere. Beş günlüğüne de olsa, ortak birdünyanın.ortakbırcoşkununyaşanmışlığıvar- dır çünkü. Hele, bu festival Antalya gibi, bir dün- ya güzeli ile buluşuyorsa... Festival yazısı yazmak, göründüğü kadar kolay değildir. Hiçbir şeyi atlamamaya, tüm önemli fılm- lere değinmeye ne kadar çabalarsanız çabalayın, bir şeyler unutuluverir. Ya da birilerinin hakkını ve- remezsiniz, ne kadar isteseniz de. Üstelik de, film- leri üç beş cümleye sığdırmak gibi zorlu bir görev bekler sizi. Kimi zaman, telefon defterine benzer yazılaryazarsınız, kımsenin hakkını yememek için. Kimi zaman, durduk yerde düşman kazanırsınız, doğrulan söylemek inadınız yüzünden. Sıcağı sıcağına festival yazısı yazmanın başka handikapları da vardır. Küçük de olsa, karşılaştı- ğınız bazı sorunlann acısı henüz küllenmemiş, kız- gınlığınız henüz geçmemiştir. Oysa belirli bir za- man geçtıkten sonra daha bir hoşgörüyle bakma olanağınız vardır bazı olaylara, hiç olmaması ge- reken organizasyon bozukluklanna. Şimdi dilerseniz, yukarda söylediklerimi unutma- dan, festivale kuşbakışı -nereden çiktı kuşbakışı, tabii ki kedi bakışı ile- bakmaya çalışalım. Özetin özeti şu: Son yıllann en iyi ulusal festivalini geride bıraktık, hatasiyla sevabıyla. Sevap listesinin en ba- şına, genç sinemamızın bileğinin hakkı ile kazan- dığı zaferi koymak gerek. Tabii, bunun hemen ya- nında da tutariı ve dengelı jüri kompozisyonunu not etmeli. Ne yalan söyleyeyım, dünyada pek örne- ği görülmeyen jüri belirieme yöntemi beni korku- tuyordu. Jüri üyelerinin, sinema örgütlerince se- çilmesi yaklaşımının sağlıksız sonuçlara varabile- cek bir oluşuma yol açabileceğınden korkuyordum. Tabii, çok da temelsiz değildi bu korkum. Güçlü Yeşilçam patronlannın etki alanından kaçamayan az mı jüri görmüştük... Ama geçen zaman çok şeyleri değiştirmiş bes- beili. Sinema aianındaki sivil örgütlerin temsilcile- rinden oluşan jürinin kararlan tartışılabilir elbette. Her jürinin kararlan tartışmaya açıktır. Ama jürinin kompozisyonu tarbsmaya olanak bırakmayacak ka- dar tutariı idi. Nitekim, altı saatten fazla süren ka- rar toplantısı bile jürinin işini ne denli ciddiye aldı- ğını gösteriyordu. Sonuçlara ilişkin şunu söylemekle yetineyim şimdilik: llk üçe giren filmlerin hepsini beğendim. Belki, benim sıralamam başka türlü olurdu, ama yanlış birseçim yapılmadığını düşünüyorum. Eğer eksikler varsa -ki bence var- bu yılın "hasat"ının çok iyi olmasından kaynaklanıyor kanımca. Tom- ris Giritlioğlu, Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demir- kubuz'un ödüllendirılmesi doğruydu, ama Fer- zan Özpetek ve Kutluğ Ataman'ın filmleri, ödül listesındekı yerlerinden daha iyısini hak ediyorlar- dı bana göre. Canan Gerede'nın. Orhan Oğuz'un filmleri de iddialı ve düzeyli çalışmalardı. Sevimli ve ticari şansı güçlü bir yapım olan "Duruşma "yı da katarsanız, ortaya çıkan tablo son derece par- iak: On fılmin sekizi izlenmeyi hak eden, farklı tür- lerde başanlı yapımlar. Türk sinemasınm son yıl- lardaki en pariak festivaliydi diyebiliriz kısaca. Ve, jüri kararlannda eksik buldugumuz yanları da bu iyi film bolluğuna bağlayabiliriz. Ama keşke uluslararası ortak yapımlar, filmler- deki yabancı yaratıcıların kayda deger çalışmala- n, bu kadar göz ardı edilmeseydi. Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun dediği gibi "Türk sinemasının gelec&ği, uluslararası sisteme entegrasyona bağ- h" olduğuna göre sanatçının yeriısini yabancısını ayırmak pek doğru gelmiyor bana. Tabii, onlan da kattığınızda karar vermek daha da zorlaşıyor, o başka mesele. Bu festival, sinemamızın oyuncu po- tansiyelinin ne denli yüksek oldugunu gösterdi bir kez daha. Bu konuya yeniden dönmek vaadıyle, birkaç satırla da olsa organızasyona değınmek ıs- tiyorum. Festival Genel Koordinatörü Ahmet Ha- luk Ünal'ın en büyük başansı, yirmi mekânda ger- çekleştirilen açık hava gösterileri, en önemli zaafı ise Uluslararası Kısa Film Yarışması'nın festivalde sığıntı gibi kalması idi. Antalya'ya ilişkin gözlem- lerimizi ve önerilerimizi sıralamaya geiecek hafta devam edeceğiz. Zeki Demirkubuz'un fümi Chicago'öa yanşacak • CHICAGO (AA) - Zeki Demirkubuz'un yeni filmi '3. Sayfa', Chicago Film Festıvali'nde yanşacak. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nden üç ÖdüUe dönen '3. Sayfa' 13 Ekim'de Music Box sınemasında gösterildikten sonra 14 Ekim'de Water Tower sinemasında gösterime sunulacak. Festivalin uluslararası yanşma bölümünde yer alan '3. Sayfa' iddialı bir film olarak değerlendıriliyor. Feshane Festival Sarayı'nda sergi • KültürServisi- Feshane Festi\'al Sarayı'nda hat, tezhip, minyatür ve ebru sergisi 18 Ekim tarihine dek izlenebilecek. Sergiye Savaş Çevik hat, Keskiner Atölyesi ve Ruhiefza Verdön tezhip ve minyatür, Füsun Ankan ise ebru çalışmalanyla katıhyor. Sergi 10.00- 22.00 saatleri arasında açık kalacak. Füsun Ankan'ınçabşmasL. BUGÜN • CUMHURtYET KİTAP KULÜBÜ Taksim Sergi Salonu'nda saat 17.00'de Oral Çahşlar kitaplannı imzalayacak ve okurlanyla söyleşecek. (252 38 81) • AKSANAT'ta 12.30 ve 18.30 saatlerinde solist Arthur Rubinstein'in CoDcertgebou>v Orkestrası'yla birlikte seslendirdiği Brahms'ın 'PiyanoKonçertoNa l'i 12.30 ve 18.30 saatlerinde laser-disc'ten izlenebilir. (252 35 00) • BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZt'nde 'Echoes of Duke EUington II' başlıklı video belgeseli saat 17.30'da gösteriliyor. (292 06 55/ • LEVENT KÜLTÜR MERKEZt nde Levent LJons Kulübü ve Cumhuriyet Kitap Kulübü işbirliğiyle '8 Ekim Dünya Lions Hizmet Günü' nedeniyle düzenlenen iki günlük 'Khap Şenliği' bugün başlıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle