13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 EKİM 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA H J J v U i ı t _ f i V J J . / ekonomi(«cumhuriyetcom.tr 13 Telsim ve TurkceN işbinligi • Ekonomi Servisi - Telsim ve Turkcell'in imzaladığı "ara bağlantı anlaşmasıyla" abonelere kısa mesaj gönderme olanağı sunuldu. 4 Ekim'de yüriirlüğe giren anlaşmayla birlikte iki operatör arasındaki aramalann daha hızlı yapılması olanağının sağlandığı açıklandı. Anlaşmanın en önemli avantajının, abonelerin kısa mesaj göndermeleri sırasında kendi operatörlerinin mesaj merkezi numaralannı kullanabilmeleri ve kısa mesaj tarifeleri üzerinden ücretlendirilerek birbirlerine kısa mesaj gönderebilmeleri olduğu kaydedildi. GAP'ta ikinci hamle • ŞANLRIRFA(AA)- GAP'ın ikinci önemli ayağı olan dünyanın sulama amaçlı en büyük tünelleri T-l ve T-2'nin 2000 yılında bitirileceği açıklandı. Tünellerin yapımı için 5 trilyon lira harcanacağını belirten DSİ 16. Bölge Müdürü Gülabi Polat, "Şanlıurfa tünelleri 476 bin hektar araziyi sulayacak. Toplam 57.8 kilometre uzunluğunda olacak tüneller, Atatürk Barajı Gölü'nden saniyede 328 metreküp suyun alınmasını sağlayacak" diye konuştu. Polat, tünellerden alınacak suyun, sulama dışında, Şanlıurfa Hidroelektrik Santralı'ndan elektrik üretimi sağlamada da kullanılacağını bıldirdi. Türk - Yunan ortak okulu • ANKARA(AA)-TÜrk ve Yunan Merkez Bankalan'nın deprem bölgesine ortak bir okul yaptıracaklan bildirildi. Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, bu yardımlaşmanın iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendireceğini belirterek yapılacak okulun adının "Türk-Yunan Merkez Bankalan Okulu" olacağını kaydetti. Erçel, ortak okul yaptınlması için TC Merkez Bankası Meclisi'nde 250 bin dolarlık katkıda bulunulmasının kararlaştınldığını ve oluşturulacak 500 bin dolarlık fonla okulun yaptınlacağını ifade etti. Okulun deprem bölgesinde herhangi bir yerde yaptınlacağın» İcaydeden Erçel, Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılacak görüşme sonrasında niteliğinin ve derslik sayısının tespit edileceğini belirtti. TUSİAD'ın Avpupaturu • İSTANBUL(AA) - Türk Sanayicileri ve tşadamlan Derneği (TÜSİAD), Avrupa Birliği'nin Helsinki Zirvesi öncesinde Avrupa'da lobi faaliyetlerine başlıyor. TÜSlAD'tan yapılan açıklamaya göre, Türkiye'nin AB'ye adaylık sürecinin desteklenmesi için lobi çahşmalan yapılacağı kaydedilerek, hazırlanacak ortak basın bildirilerinin temasta bulunulan ülkelerin basm kuruluşlan aracılığıyla iş ve siyasi çevrelerin dikkatine sunulacağı bildirildi. Nemalar 3.3 katrilyon • Ekonomi Servisi - Kamuoyunda zorunlu tasarruf hesabı olarak bilinen Çalışanlann Tasarruflannı Teşvik Hesabı'na giren paralann toplamı ağustos sonu itibanyla 3 katrilyon 312 trilyon Iiraya ulaştı. Hazine Müşteşarlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, 3.3 katrilyon Iiraya ulaşan hesabm 973 trilyon lirasını anapara, 2 katrilyon 339.7 trilyon lirasını ise nema geliri oluşturdu. Paranın 742 trilyon 247 milyar liralık bölümü anapara, şahıs kesintisi ve nema olarak ödendi. 14 dağıtım şirketinin devir sözleşmesi 15 gün içinde yapılacak, ancak sorunlar yeni başlıyor Ne alaıı meımııııı ne satanEkonomi Servisi- Enerjideözelleştirmenin önündekı tüm engelleri kaldırmak adına Ana- yasa'da tahkimle ilgili değişikliğe giden siya- siler bir yandan uyum yasalan için uğrasır- ken bir yandan da ihalesi tamamlanan 14 da- ğıtım şirketinİD devri için fırsat kolluyorlar. Ancak fınans sıkıntısı içinde olan ihaleye ka- tılan firmalann yanı sıra, kamunun içinde oluşan direnç ve sendikalann daha önce Ada- na'da olduğu gibi devir kurullannı tesislere sokmayacaklannı açıklaması devirlerin sü- rekli ertelenmesine yol açıyor. Geçtiğimiz günlerde elektrik sektöründe özelleştirme çalışmalan çerçevesinde 14 elekt- rik dağıtım bölgesinde işletme hakkı devre- dilecek şirketlerle enerji anlaşmalannın pa- rafe edilmesinin ardından işletme hakkı de- vir sözleşmelerinin de 15 gün içinde imzala- nacağı açıklandı. Ancak gerek bakanlık ge- rekse şirketler devirler konusunda ısrarcı bir tutum sergilemiyorlar. Konuyla ilgili bir de- ğerlendirme yapan Enerji Yapı- Yol Sendika- sı yetkilileri şirketlerin taahhüt ettikleri öde- meleri yapacak güçte olmadığını belirtirken, dışandan kredi bulmak isteyenlere de "tah- kimle ilgili uyum yasalan çıknktan sonra ge- lin" denildiğini ifade ediyorlar. Enerji Yapı-Yol SeıTin tavn Devirlerin uzamasında daha önce Adana TE- DAŞ'ın devn sırasında devir kurullannı tesis- lere sokmayarak ertelemeye neden olan EneT- ji Yapı-Yol Sen'in aynı tavn söz konusu işlet- melerde de gösterecek olmasmın da etkili ol- duğu söyleniyor. Sert bır işçi direnişi ile kar- •ene Enerjide özzeUeştirmenin önündeki engeller birer birer kaldınlmaya çahşüıyor. şılaşmak istemeyen şirketler, bu konuda Bakan- lığın tüm önlemleri alması yönünde baskı ya- pıyorlar. Bu arada şirketlerin yaşadığı kaynak sıkıntısı ve çalışanlann eylem kararlılığının yanı sıra bazı firmalann da bu işin aJtından kal- kamayacaklannı fark ettiklerini ifade eden Elektrik Mühendisleri Odası yetkilileri ise ka- munun içinde de yavaş yavaş bir direnç oluş- tuğunu belirtiyorlar. Tüm bu unsurlann etkisi ile gerek Bakanlığın gerekse şirketlerin acele- ci davranmadıklan ve devirlerin yapılması için 2000 yılı başını bekledikleri dile getiriliyor. Yaünm TEAŞ ve TEDAŞ'tan Öte yandan şirketlerin devir almakta nazlan- dıklan dağıtım tesisleriyle ilgili tüm yatınm- lann ise TEAŞ ve TEDAŞ tarafindan devirler- den sonra da yapılmaya devam edeceği vurgu- lanıyor. Böylelikle bu şirketlerin suyun başı- na geçip para toplamaktan başka bir iş yapma- Tahkime uyum yasalan neler olacak? • Danıştay Kanunu 'nda •3096 sayılı Yap-tşlet- Devret Yasası'nda • 4046 özelleştirme Yasası'nda yacağı ifade ediliyor. Özellikle TEAŞ 'ın Dün- ya Bankasf ndan 550 milyon dolar kredi sağ- layarak yapımına başladıği yatınm projeleri- nin tamamen bu şirketlerin işine yarayacağı dile getiriliyor. Dağıtım şirketleri cephesinde bu gelişmeler yaşanırken tahkimle ilgili Anayasa değişikli- ğinin ardından önümüzdeki dönemde uyum yasalannm birer birer gündeme gelmesi bek- leniyor. tlk olarak Danıştay Kanunu'nda yeralan Devirler neden gecikiyor? • Şirketler taahhüt ettikleri ödemeleriçin kredibulamıyoıiar. • Kamunun kendiiçindedirenç oluştu. • Devirlerin nasıl t netlik kazanmadığı için I yapacağını bilmiyor. • Sendikalann devirkuruUanna karşı eylemyapacağınıaçıklaması ürkütüyor. •EnerjiBakanlığı'nin tesislerte ilgili kira istemesi şirketlerin hevesini kaçırdu • İhaleye katılan bazı şirketler işin alündan kalkamayacaklannı anladıkları için nazlanıyorlar. ön denetim maddesinin yenilenerek "düşünce betirtme" şeklinde düzenleneceği, Idari Yargı- lama yasalannda, 3096 sayılı Yap-tşlet Yasası ve 4046 sayılı Özelleştirme Yasası'nda tah- kimle ilgili maddelerin konulacağı ifade edi- liyor. Ancak Meclis'te grubu bulunan partile- rin bu değişiklikler sırasında tahkimle ilgili Anayasa değişikliğinde olduğu gibi ortak ta- vır sergilemeyecelderi ve muhaiefet yapacak- lan dile getiriliyor. 2000 sorununun bmü}f.zarcıryqratacağı vurgulandı ^Yeterincehagrlahamaduuz'Ekonomi Servisi-2000'e seksen beş gün kala "dijital kıyamet" olarak nitelendirilen 2000 yılı probleminin, depremin yol açtı- ğı kayıp kadar Türk ekonomisine zarar ve- receğine dikkat çekildi. Tüm dünyada bil- gi teknolojileriyle ilgili araştırmalar yapan Gartner Group Türkiye Genel Müdürü Ah- met Araşan, 2000 yılı tarih sorununa sade- ce bilgi teknolojisi açısından bakılmasının yanlış olduğunu vurgulayarak, "Bilgisa- yariar dışında. içinde yonga bulunan her şey etkilenecek. Türki>e'desorunun2000'eka- dar aşılması imkânsız" diye konuştu. Bilgi Teknolojıleri Fuan Kompex'99 çer- çevesinde dün düzenlenen "2000 Yüı Prob- lemi Son Kullaıucıyı Nasıl ErJdleyecek" konu- lu seminerde, Türkiye'de özellikle enerji, sağ- lık ve kamu hizmetlerinde önemli sorunlar ya- şanabileceğine işaret edilirken orta büyüklük- teki firmalann yüzde 50'sinde kritik bir an- za yaşanacağı tahmininde bulunuldu. Seminerde konuşan Gartner Group Tür- kiye Genel Müdürü Ahmet Araşan, Türki- ye'de kurumlann 2000 yılı probleminin ne olduğunu tam olarak anlayamadıklannı ve hiçbir yerde çalışmalann tam olarak yapıl- madığmı öne sürdü. 'Medya panik yaratabilir' Araşan, aynca medyanın problemi çok faz- la abartarak günlük yaşamda paniğe yol aç- masından korkulduğunu söyledi. 2000 yılı sorunuyla ilgili her kurumun 'beklenmedikdu- rum pbnı'hazırlaması ve önlem almasının zo- runlu olduğunu ifade eden Araşan, özellikle Rusya'nın sorunla ilgili herhangi bir çalış- mada bulunmadığını, bu nedenle ticaretin et- kilenmesinin beklendiğini kaydetti. Türkiye Batı'ya endekslenirken, Avrasya'daki önemini göz ardı ediyor Türkiye gücünü görmüyor' • ABD Hazine Bakan Yardımcısı Mark Medish, IMF, OECD gibi kuruluşlann karar verici olmaması gerektiğini vurgulayarak, politik reformlann dış finans kuruluşlanndan daha önemli olduğunu söyledi. Ekonomi Servisi - Yıllardır AB'ye adaylık konusunda müca- dele veren, diğer yandan IMF ve Dünya Bankası politikalanna en- dekslenen Türkiye, AvTasya'daki gücünü göz ardı edryor. ABDTi ko- nuşmacıların ağırlıklı olduğu "ikinci Avrasya Ekonomik Zir- vesi"nde AB kapılannı zorlamak yerine "Türk-Avrasya BiriiğT ku- rulması önerildi. Aralık ayında yapılacak Helsinki Zirvesi önce- sinde Avrupa Komisyonu Türki- ye'nin adaylığı konusunda yeşil ışık yakarken, Türk tarafi siyasi konularda ödün vermeyeceğini yineledi. Zirveye katılan ABD Hazine Bakan Yardımcısı Mark Medish, petrol ve doğalgaz kaynaklanna sahip ülkelerin yabancı sermaye- yi çekmeye çalışırken ekonomik bağımsızlıklannı yitirmemeleri gerektiğini söyledi. Medish, "IMF, OECD gibi kuruluşlar karar ve- rici ohnamau. Önemli olan, poli- tik reformlardır" diye konuştu. tkinci Avrasya Ekonomik Zir- vesi'nin üçüncü gününün ana ko- nusu; dünyadaki güçler dengesi, Türkiye'nin bölgedeki önemi, AB ile ilişkıleroldu. Toplantıya katı- lan Devlet Bakanı Prof. Dr. Şük- rfi Sina Gürel, AB ile ilişkilerde önemli sorunlar yaşandığını be- lirterek "AB Tûridye'ye karşı hem ortaklık hem de GB iÜşkikrinden kaynakianan yükiimlülüklerini yerine getinniyor" dedi. Gürel, AB ile ilişkilerin geliştirilmesi- nin Avrasya için de çok önemli ve yararlı sonuçlar vereceğini ifade Yücaoğlu: Ciddi bir bütçe gerek Ekonomi Servisi - Türk Sanayicileri ve Işadamlan Derneği (TÜSİAD) Başkanı Erkut Yücaoğlu. 2000 yıh sonunda öngorülen yüzde 25 enflasyonun önemli bır hedef olduğunu belirterek ciddi bir tasarruf bütçesi ile enflasyonun istenen seviyeye indirilebileceğini söyledi. 2. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nde bir konuşma yapan Yücaoğlu Türk Cumhuriyetlerinde "yokteş" döneminin bittiğıni belirterek "Bu bölgenin arzu ettiği tkari bir partnerdir. Burada 'ağabey* döneminin baslamaması gerekjr" dedL "BVIF recetesj" tanırrunın arük değiştırihııesi gerektiğini ve buna. "ayağını >T>rganına göre uzatma reçetesi" demenin zamanının geldiğini ifade eden TÜSÎAD Başkanı Yücaoğlu "Bütçe ciddi bir tasarruf bütcesi içerisinde hem enflasyonu düşürerek hem de bdli bir büyûmeyi hedef alarak yapdabilirse ve en önemlisi oygulayabilirse, bu, Türki\ç"ve dış kaynaldann gelmesini ckkfi bir şekikie arnracakor" dedi Zirvede konuşan Devlet Bakanı Yüksel Yalova da 21. yüzyıla girerken tarihi Ipek Yolu'nun yeniden canlandığuu belirterek, Bakü-Ceyhan Petrol ve Doğalgaz Projesi'nin, bunun en somut örneği olduğunu bildirdi. Yalova, Türk güişimcilerin bu ülkelere 6.5 milyar dolar yaünm yaptığını belirtti. etti. Türkiye'nin Türk cumhuriyet- leri ile ilişkilerini geliştinnesi ge- rektiğini anlatan Gürel, AB'de ol- duğu gibi Avrasya'da da bir ser- best dolaşım ve birlik oluşturul- ması konusunda, "Avrasya bütfin- lüğfi için önce özgün koşullara bakmalıyız. Eğer bu koşullar yok- sa, kendi özgün koşullarunıza ba- kıp kendi moddlerünizi oluştur- malıyız, kaİKi işbirtiğinin temelle- rini atmabyız" diye konuştu. 'Bağımsızfağı yitirmevin' ABD Hazine Bakan Yardımcı- sı Mark Medish, doğalgaz ve pet- rol kaynaklannm ülkelerin top- lumsal faydalan için kullanılma- sınm önemine dikkat çekerken, yabancı sermaye çekmeye çalışı- lırken ekonomik bağımsızlığın yitirilmemesi gerektiğini söyle- di. IMF, OECD gibi kuruluşlann karar verici olmaması gerektiği- ni belirten Medish, dış fınans ku- ruluşlannın önemine karşın asıl önemli unsurun politik reformlar olduğunu söyledi. Türkiye'nin önemli bir enerji yolunun orta- sında bulunduğunu belirten Me- dish, ekonomik ve politik olarak bölgenin anahtar ülkesi olduğunu söyledi. Medish, Türkiye'nin yük- sek enflasyon ve bütçe açıklannın kafalan kanştırmasına karşın ge- lişmiş bir ticari kültüre sahip ol- duğunu kaydetti. Enflasyon hedefi Hazine faîziyle çelişiyor • Ekonomi yönetiminin 2000 yıh sonundayüzde 25 enflasyon hedefınde ısnuiı olmasma karşın Hazine 'nin yaptığı 3yıl vadeli ihalede bankalarayüzde 125 ile borçlanması uzmanlar tarafindan çeliskili bulunuyor. TARIKYILMAZ IMF ve Dünya Bankasf yla ABD'de bir araya gelen ekonomi yönetiminin 2000 yılı sonunda yüzde 25 enflasyon hedefınde ısrarlı olmasına karşın Ha- zine'nin yaptığı 3 yıl vadeli ihalede yüzde 125 ile borçlanması uzmanlar tarafindan çeliskili bulunuyor. 1999 bütçe hedefini tutturmak için kısa va- deli ihale yapmamaya özen gösteren ekonomi yönetiminin, 2000 yıh bütçe- sinin de çok şişmemesi için vadeyi uzat- ma ısran gelecek yıllara çok yüklü bir borç birikmesine neden oluyor. Başta Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Recep Önal olmak üzere Mer- kez Bankası Başkanı Gazi Erçel ve Ha- zine Müsteşan Selcuk DemiraJp'ın üze- rinde ısrarla durduklan 2000 yılı so- nunda enflasyonun yüzde 25 olacağına ilişkin tahmin gerçekçi bulunmuyor. Ekonomi yönetiminin belirlediği bu hedefi uzmanlar"ayağıyerebasrnavan" hedefler olarak yorumlarken, söylenen- lerle gerçekleşenlerin birbiriyle çeliş- tiğini belirtiyorlar. 'Yüzde 60'ın altma düşmez' ODTÜ Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan sadece bankalara ödenen faizlerin yüksekliği- nin değil, tüm fınansal ve reel göster- gelerin de desteklemediğini belirterek enflasyonrakamınınbu yıl sonu için yüz- de 60'ın da altına düşmesini bekleme- diğini dile getirdi. Dış ticaret hacmi- nin yükseltilmesi ve açığın düşürühne- si için kur artışlannı bir miktar hızlan- dırmak gerektiğini kaydeden Yeldan. kısa vadeli sermaye hareketleri nedeniy- le bankacılık sisteminin buna izin ver- meyecegini dile getirdi. Bir bankacı da hedefi inandıncılık- tan uzak bulurken, piyasa aktörlerinin, "Devlet bu reel faizi vermeye razı oldu- ğuna göre enflasyonu düşûrmesi zor" şeklinde düşüneceğini söyledi. ABD'deki görüşmelere de katılan es- ki Hazine Müsteşan Mahfi Eğilmez de yüzde 25 enflasyon hedefinde ısranna anlam veremediğini belirterek bu yıl yüzde 50 olan enflasyon hedefinin tut- turulmasının bile güç olduğunu kay- dederek, "Yüzde 25 havada kalan bir tahmin. Bırakm yüzde 25"i. bu yıl ger- çekleşecek enflasyonu yanya indirmek için harcamalan yüzde 40 kısmak. bu- na karşıhk gelirkri hızla arturmak ge- rekir" şeklinde görüşlerini dile getirdi. .ONUK YAZAR I Prof. Dr. HÜSNÜ KIZILY4LLI 1999 yılında Türkiye büyük ekonomik so- runlann içine düşmüştür. Halbuki son yıllar- da başbakanlarekonominin ne kadar iyi sey- rettiğı ile övünüyorlardı. 1999 yılında ihracat- ta düşüş (özeltikle tekstilde), 9 katrilyona va- racak bütçe açığı, faiz ödemelerinm bütçeyi yutması, memurtara Temmuz 1999'da enflas- yonun altında ancak yüzde 20 zam yapılma- sı, adliyenin SOS sinyali vermesi, GSMH'nin yılın ilk üç ayında yüzde 8.4 ve ilk 6 ayında yüzde 5.8 azalması, yaygın iflaslar ve kapa- nan fabrikalar (Anadolu Kaplanlarınınkiler de dahil), yüzde 50'yi bulan reel faizler, dış kre- dilerde tıkanma, tekstil ve turizm sektörün- deki dış kaynaklı büyük kriz havayı karartmış ve Türkiye ne yapacağını bilmez hale gel- miştir. Şimdi tek ümit, IMF'nin 2000 yılında "stand-by" yapmasına kalmıştır. Aslında Uzakdoğu'da başlayan ve Rus- ya'ya sıçrayan krizin Türkiye'yi de vuracağı açık iken, hükümet 1997 ve 1998'de "Kriz bi- zi etkilemez" vurdumduymazlığı ile bugünü yaratmıştır. 1998'in talihsiz ve olumlu etkile- ri yetersiz mali reformun da olumsuz etkisi ol- muştur. Ama asıl önemli etken, rakibimiz olan Uzakdoğu ülkeleri devalüasyon yaparken, Türkiye'nin uydurma bir istikrar programı uğ- runa, rekabetgücü kazanabilmesi açısından zaruri olan yüzde 30 civanndaki devalüasyo- nu yapmaması olmuştur. Diğer önemli bir 1999'un îktisadi Durumu ve Nedenleri (i) faktör de tekstil ve turizm sektörierinin veri- len cömert teşviklerfe, pazan ve rekabet gü- cünü hesaba katmadan ölçüsüz genişleme- si olmuştur (1). Ölçüsüz teşviklerin birfayda- sı olmadığı gibi, devlete bağımlı ve güçsüz teşebbüsler yaratması tehlikesine daha ön- ce işaret edilmişti (2). Güçlüğe uğra- yanveyüzde50'ye(3)varanre- el faizle kredi alan teşebbüsle- rin ise batması kaçınılmazdır (4). Diğer önemli bir etken de açık ekonomi teranesiyle, ithalat ve sınırticareti yoluyla, damping- li veya kaçak mallar Türkiye'yi istila ederken Türk ihracatının kota, damping bahanesiyle sis- temli birbıçimde kösteklenmesidir. Dış turizm sektörü de AT'nin gizli boykotuna takılmıştır. Bu kontrolsüz ithalat ve korumasız ekonomi, sanayi sektörünü ve gelişmişler dahil her ül- kenin korumada özen gösterdiği tanmı da derinden vurmuştur. Belirtelım ki böylesine ko- rumasız ve kaçakrthaJmallan ile dolu bir pa- zara yabancı sermaye yatınm yapmaz. Nite- kim Philips Türkiye'de eskiden ürettiği bazı mamullerin artık ithalini yeğlemektedir; oto- motiv üretim kapasitesi ve hatta atıl kapasi- tesi olup da talebin yüzde 35'ini ithalatla (bir kısmı vergisız, kaçak) (5) karşılayan başka bir ülke yoktur. Diğer bir faktör de, Türkiye'nin ölü (yanm kalmış) yatınmlar (GAP dahil), bitmemiş inşa- atlar ve gösteriş yatırımlan ülkesi haline gelmiş olmasıdır. Bunlara ilaveten, gereksiz yere yaratılmış prodüktif kapasiteye (tekstil, otomotiv) ve sermaye-hasıla oranı çok yüksek, enflasyondan korunmave rant el- de etmek için yapılmış yüz bin- lerce konut ve yazlık yatınmlan- na çok büyük kaynak harcan- mıştır. Bu yatınmlar krt olan ser- mayeyi (büyük ölçüde dış kredilerle sağlan- mış) israf ederken enflasyonist baskıyı arttır- mış, gelir ve istihdam etkileri ise önemsiz kal- mıştır. GAP ve tüm kamu yatınmlannın çok süratle bitirilmesi gerekirdi (özendiğimiz Ba- tı'da yatınmlar böyle yapılır). Bunun için in- şaata başlamadan önce gerekli iç ve dış kay- nakjann önceden temin edilip bankalara de- po edilmesi gerekirdi. Bu takdirde yatırımlar süratle nema getirir ve enflasyonist baskı da oluşmazdı (GAP böyle bir modelle çok sürat- le bitinlseydi, kı siyasi nedenlerie bu zaruri idi, bugün Güneydoğu'nun durumu çok farklı olurdu). Ama son 50 yıldır Türkiye, bunun tam tersini yapmış, bazı siyasilerin 10-20 yıl sonra "Bu projenin temelini ben atmıştım" ve hatta "Önceben dûşünmüştüm"diyebilme- leri uğruna, finansmanı sağlanıp bir kenara ay- nlmadan yatınmlara başlanması nedeniyle bir ölü yatınmlar cenneti (cehennemi) olmuş ve 1960'lar hariç devamlı enflasyonist baskı altında yaşamıştır. Eğer son 50 yılda Türkiye, ölü ve fuzuli yatınmlar dahil fiziki yatınmlara bu kadar kaynak tahsis etmeyip ınsana ge- rekli tutarda yatınm yapmış olsaydı, bugün- kü ümitsiz durumun tam tersine, 21. asra çok avantajlı girerdi. Türkiye'nin 1960'lann yüzde 7 hızına kar- şın, 1980-99 döneminde düşük hızla (yüzde 4.5) kalkınmasının önemli bir nedeni de eko- nomik faaliyetlerde ve projelerde katma de- ğeri düşük (sermaye-hasıla oranı yüksek), dolayıstyia milli gelire (GSYİH) katkısı düşük olan alternatifleri teşvik etmesidir. Nitekim, 1988-1998 döneminde GSYİH ortalama yüz- de 4.1 artmış ve sermaye-hasıla oranı Al- manya, Ingiltere gibi 6 olmuştur; Kore'de bu oran 3.5'tir. Ayrıca 1980-1999 döneminde tanm ve sanayi sınırsız rmalata (büyük mik- tarda dampingli ve sınır ticareti adı altında ka- çak ithalat dahil) bilinçli olarak ezdirilmiştir. (1) Bu şekilde kurulmuş ve şimdi büyük güç- lükter içine düşmüş veya batmış işletme ve teşeb- büslenn, yatınm projesını inceleyip tasdık etmış ve bol keseden teşvik vermış makamlann yanlış yatınmların yapılmasına onayak olmalan, bu ne- denle uğradıklan zararların tazminı.için dava et- me hakkının olup olmadığı açık bir sorundur. (2) Hüsnü Kızılyallı, "Economics of Transiti- on", Ashgate, 1998, s. 241. (3) Yüzde 20'nin üzerinde kârlılık ancak ka- nun dışı faaliyetlerde olabilir. (4) Devletin devamlı kabaran iç borcu ve yüz- de 70'lerde seyreden enflasyon ve ekonomik ge- leceğın belirsızlıği bu aşırı derecede yüksek reel faızlenn nedenidır. Bu arada enflasyonun tükett- ci fiyatları üzerinden hesaplandığını belirtelim. (5) Kaçak Mercedes'ler ve triptıkle giren araçlar. (6) Bu ve aşağıdaki tüm fikir ve öneriler, bugün, testi kırıldıktan sonra, ileri sürülmüş değildir. Bunlar, 1960'lardan itibaren bizim ileri sürdüğümüz, yayımladığımız görüşlerdir. Prof. Dr. Hüsnü Kızılyallı, 1968-70yıllanara- sında Hazine Genel Mûdür Yardımcısı, 1971 yı- lında DPT Müsteşar Vekili olarak görev yapmış, aynca IMF ve Dünya Bankası'nda da uzun yıllar çeşitli görevlerde çalışmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle