Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 1999 CUMA
14 kultur@cumhuriyet.com.tr
Portekiz'in en göze çarpan sembolü Amalia Rodrigues için üç günlük yas ilan edildi
Hüznün müziğiıri sevcürmiştiKûltûr Senis - Fado'nun Kraliçesi. 'Bayan
Akdeniz', 'Fado'nun divasıYmüzik dünyası-
nın efsanesi' ya da 'Bayan Fado'... 50 yıldan
fazla süren mûzik kanyerine 170'e yakın al-
büm. 1500'ün ûzerinde şarkı, yırmıye ya-
kın ödül ve nışan sığdıran Amalia Rodri-
gues için kullanılan isimlerdi.
Sanatçı kaderin \e hûznûn müziği fado-
yu bütün dünyaya tanıttıktan ve sevdırdik-
ten sonra çarşamba günü 79 yaşında Liz-
bon'daki evinde yaşama veda etti.
Portekiz'in melankolik fadonun
kralıçesi, halkının ruhunu dıle ge-
tirdiği şarkılanyla uluslararası bo-
yuta taşıdığı geleneksel mûziğin
efsane temsilcisi olmuştu. Ölü-
mü ülkesinde büyük üzüntû ya-
ratırken Portekiz Başbakanı An-
tonioGuterres Amelia'nın ölü-
münü 'telafisi imkânsız* ola-
rak değerlendırerek 3 gün-
lük ulusal yas ilan etti. Baş-
bakan açıklamasında "Tüm
insanlığın sembolü olan
bazı şahsiyetler vardır.
Amalia. Portekiztarihin-
de bizim en göze çarpan
sembouerimizdenbirioi-
ma\-a devam edecek* de-
dı.'
Tam dogum günü bi-
linmesede 1920yıluıda
dünyaya geldi Amelia
Rodrigues. 14 yaşına
kadar kendisini yetış-
tiren anneannesi toru-
nunun kıraz mevsi-
minde doğduğunu
söylüyordu. Çocuk-
•*Ben şarkı söylemezsem yaşayamam, mutsuz olurum." luğu boyunca dokuz
• "Hiçbir zaman müzikte çok iyi bir kariyere sahip olmayı hayal etmedim. Hayatım
boyunca tutkulu bir insan olmadım. Şansım bana hep yardımcı oldu. Sadece sesim
vardı. Bu yaşamı ben elde etmedim. Yaşam bana geldi. Fakirliği de, zenginliği de hep
doğal karşıladım. Hayatı olduğu gibi kabul ettim."
kardeşınin geçimine yardımcı olabılmek için sokaklar-
da meyve satıp terzilik yaptıktan sonra sanat kariyerine
tango dansçısı olarak başlamıştı. Rodrigues çocukluğu-
nun acıh günlerınden fadoya uzanan zorlu yolculuğu şu
sözlerle anlatıyordu: "Ben çok kısıtiı olanaİdarla ve çok
katı kuraüarla yetiştirikiim. On alfı tane amcam vardı. An-
nenıle birlikte değildim. Anneannem >etiştirdi beni. Bü-
tün ailem fado sö>lememe karşı çıktı. Şarkıcı olmama izin
vermediler. O zaman bir genç kuın fado söylemesi ayıp-
b. Ama ben karartaydım ve başardım~v
Sanatçı Lızbon"un önde gelenlennin katıldıgı partiler-
de Carlos GardeTm tangolannı söyleyerek ün kazandı.
Daniel Colagrossi'nin Türkiye'dekiilksergisiIstanbuVdan kesitleridekapsıyor
Anhkdışavurumların
FECİRALPTEKtS
ttalyan asıllı Fransız fotoğraf sanatçı-
sı Daniel Colagrossi, Türkiye'deki ilk
sergısını 15 Ekım'de lzmır Başak Sigor-
ta Sanat Galensı'nde açıyor. Colagros-
si'nin 'MerceğinGözbebeğinden' baslık-
lı sergisi 5 Kasım'a dek açık kalacak. Ser-
gi, aralannda lstanbul'un da bulunduğu
• çe$ittt Avrupakentlerinden almmış me-
kân. insan. yaşam kesitlen ve pek çok
sanatçının bir araya geldiği. Paris bist-
rolanndan seçılmış enstantane portre-
lerden oluşuyor.
-19 yaşınıza dek aşçılıkla. daha sonra
sporla. ardından da fotoğrafçılıkla uğraş-
nıuz. \şçılık dersleri akiıktan sonra nıgby
o> nama\a haşla) arak ağız \e midenizde-
ki gelişmeyi kas gelişimine çevirdiğinizi
söylüyorsunuz. Sizce fotoğrafa geçişiniz
nasıl bir dönüşüme işaret ediyor?
COLAGROSSİ - Sporla üğraştığım
zamanlann ardından büyük şehre geldi-
ğımde müzelen gezmeye başladım. Mü-
zelerde DelacrobL, Rembrandt gibi bü-
yük ressamlann yapıtlanyla tanıştım ve
ilk önce, aklımdan çok kalbim bu yöne
kaymaya başladı.
Gördüklerim, otomatik olarak beni
kendıne çekiyor. gözüm yavaş yavaş es-
tetik bir foımasyonkazanıyordu. Ancak
müzelerde karşılaştığım yapıtlann yara-
tıcılan artık yaşamda değillerdi ve on-
larla ıletişim kuramazdım. Beni asıl oluş-
turan. PeterBramsen'in litografı atölye-
sınde. sanatın yaratıcılanyla aynı masa-
da bulunmam \e onlarla ılişkiye gir-
memdi. Burada Antonio Saura, Roland
Topor. Pierre Alechinsky, Aiberto Giron-
nella gibi sanatçılan tanıdım.
-Yaşamımzdaki baa tesadüfler sizi fo-
• "Fotoğrafin mhu ve anlatmak istediğinin en iyi
siyah beyazla iietilebileceğine inanıyorum.
îzleyenlerin, fotoğraflanma baktıklannda kendilerince
anlamlar çıkarmalarını değil, benim vermek
istediğimi almalannı isterim."
toğrafçılıkla buluşturmuş. Çizginiz rast-
lannsal biçimde mi gelişti?
COLAGROSSİ- Ashnda çok da rast-
lantısal değildi... ilk önce yemek yaptım,
sonra sporla uğraştım, ardmdan da gör-
sellik ağır bastı ve fotoğrafa başladım.
Yaşamın bana hazırladıklan ve benim his-
settiklerimdi bunlar... Mimarlık eğitimi
aldıktan sonra ressam olan bir arkada-
şım var. Resmin temelinin mimarlık ol-
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık
yeniden Beyoğlu nda!
11 Ekim 1999 Pazartesi tarihinden itibaren
Adresimiz:
Istiklâl Caddesi No: 285 Beyoğlu 80050 Istanbul
Telefon Numaralarımız:
(0212) 252 47 00 / 3 Hat - 293 08 24 / 3 Hat
Faks Numaralarımız:
duğunu söylediğınde ona şu yanıtı ver-
miştınr "Ben de aşçıydım,fotoğrafçıol-
dum. Bu tam bir temeldi; çünkü ancak
karnını doyurduktan sonra entelektüel
ve görsel anlamda bir veriere gjdebilir-
sm!"
- Fotoğraf ne ifade ediyor sizin için?
COLAGROSSİ - Kendimi tanımla-
mak \e dışavurmak için bulduğum me-
kanik bir yol...tzmır'de açılacak olan ser-
gimde 15 yılhk çalışmamı masaya
koyuyorum. Sergiyle birlikte bir de
kıtapçık basılıyor.
15 yılhk çalışmamı malzeme ola-
rak karşımda görmek gerçekten mut-
luluk verici. Ancak bulunduğum
noktada bir doygunluk söz konusu.
Artık ya stilim ya da fotoğraflaya-
cağım konular üzennde bir değişi-
me gitme, yeni bir şeyler arama ih-
tiyacı duyuyorum. Kendi adıma bir
dönemi geride bırakıp. modern fo-
toğraf anlatımına geçmem gerekı-
yor.
- Bu değişimin sizi nerelere götü-
recefini hissedebüiyor musunuz?
COLAGROSSİ - Bugüne dek hep
spontane olarak fotoğraf çektim
Hazırlanmış, kurgulanmış fotoğraf-
la uğraşmadım; çünkü bir şeylerın
insanlardan fotoğrafa yansımasını se-
viyorum. Aynı yansımayı kurguda
Santral
Yapı Kredi Yayınları
Kâzım Taşkent Sanat Galerisi
Sermet Çifter Kütüphanesi
Vedat Nedim Tör Müzesi
Yapı Kredi Sanat Festivali
Reklam ve Halkla İlişkiler
Muhasebe
: (0212)
(0212)
(0212)
:(0212)
:(0212)
:(0212)
:(0212)
(0212)
293 07 23
252 90 01
249 10 15
251 36 13
251 71 94
249 07 54
294 04 94
293 30 93
KÜLTÜR SANAT
YAYINGLIK
E-posta ykykultur©ykykultur com tr - Web S'tesı www ykykultur oom tr
İnternet satış. www.shop.superonline.coni/yky
yakalayamıyorsun; o senin sahnen olu-
yor Bu yüzden kendimi kurgulanmış
fotoğrafa çok yakın hissetmiyorum. Ti-
yatro ya da sinema gibi geliyor bana.
Ancak şimdı 'Nasıl bir değişim'' diye so-
rarsanız, artık hem spontan bir yanı olan
hem de biraz kurgulanmış bir fotoğrafı
denemek istediğimi söyleyebilınm.
- Kurguyu yeğleıniyorsunuz belki, ama
fotoğraf makinesini elinize aMığnuzda
bir şeyter arayarak mı bakıyorsunuz çev-
renize?
COLAGROSSİ - Önceden düşünmü-
yorsunuz belki, ancak her sanatçıda ol-
duğu gibi birtakım düş ve saplantılan ıçi-
nizde ta^ıyorsunuz hep. Bunlarla karşı-
laştığınızdada fotoğraflıyorsunuz... Ço-
ğunlukla böyle oluyor, ama bazen de si-
zi şaşkmhklar içinde bırakan, sürpriz
yapan. olmadık, hiç beklenmedik bir gö-
rüntü yakalıvor \e onu çekiyorsunuz.
-Siyah beyazfotoğrannruhuna inanan-
lardansınız sanınm...
COLAGROSSİ - Vermek istediğim
şeyi, en sağhklı biçimde siyah beyaz fo-
toğrafm yansıttığına inamyorum. Örne-
ğin bir spor fotoğrafı ya da bir politik fo-
toğrafta renkler hep bir şeyler söyler.
Resimde de böyledir. ancak ressamın
renkleri seçme şansı vardır. Fotoğrafçı-
nın böyle bir şansı olmadığından, fotoğ-
rafin ruhu ve anlatmak istediğinin en iyi
siyah beyazla iietilebileceğine inanıyo-
rum. Izleyenlerin. fotoğraflanma baktık-
lannda kendilerince anlamlar çıkarma-
larını değil, benim vermek istediğimi
almalannı isterim.
Istanbul kirli ama yaşayan kent
- lstanbul'un sunduğu mabemeler ko-
nusunda ne düşünüyorsunuz?
COLAGROSSI -Pans nasıl 'çokte-
miz ve ölmekte olan' bir yerse, Istanbul
da o denli "kirii ama yaşayan' bir kent
benim için. Ashnda tstanbul üzenne bir
projemvar. 'IstanbulGece'... tstanbul'u
gece çekmek istıyorum. Bu projede iç ve
dış mekânlarda, renklı çalışmayı düşû-
nüyorum; çünkü gece zaten siyah beya-
za yakın. Görüntüye düşen birtakım göl-
geler renklen doğal olarak engelliyor.
- 'tstanbul Gece'nin dışında hazırlan-
dığınız projeler var nu?
COLAGROSSİ - Yedi günahı işleye-
ceğim bır fotoğraf projesi düşünüyo-
rum. Bu proje özel olarak herhangi bir
kentle ilişkili değil; çünkü yedi günah
dünyanın her yerinde yedi günahtır. Bir
de video var aklunda, ancak videoya he-
nüz alışamadığımı hissediyorum. Fo-
toğraf beni öylesine sanp sarmalamış
ki, şimdi videonunhareketliliği çok fark-
lı geliyor bana...
tlk kontratını 1940'ta imzaladı. Rodrigues II. Dünya Sa-
vaşı'nm ardından uluslararası bir üne kavuştu, ülkesinin
yanı sıra Brezilya, Fransa, Ispanya ve Ingiltere'de de kon-
serler vermeye başladı. Kariyerinin doruğunda olduğu
1950'li ve 6O'lı yıllarda ünü Sovyetler Birliği, Amerika
Birleşik Devletleri ve Japonya'ya kadar uzandı. Sanat
yaşamının 5O.yılınm ilk kutlaması Fransa Cumhurbaşkam
François Mitterrand ve Portekiz Cumhurbaşkam Mario
Suares'in himayesinde Paris'te gerçekleşmişti.
Çıkarttığı 170 kadar albüm dünya ûzerinde 30 ülkede
yayımlandı. Bu arada sinemaya da yönelerek birkaç film-
de rol aldı. En önemli filmi Fransız yönetmen HenriV'er-
neufl'ın yönemği 'Tagus'un Aşk-
lan' oldu. Amelia Rodrigues, ül-
kemizede 1991 yılında gelerek
kendisinin 50. Sanat Yılı, Türk
Kalp Vakfı'nm 15. kuruluş yılı
kutlamalan çerçevesinde bir kon-
ser vermişti.
Sanatçı ilk evliliğini 1940 yı-
lında Portekizli gitarist Francis-
co Cruz ile yaptı, daha sonra
1997 yıhndaki ölümüne dek 36
yıl boyunca evli kaldığı Brezil-
yalı mühendis Cesar Seabra ile
evlendi. Hiç çocuğu yoktu.
Colagrossi, 15 yıl sonra artık modern fotoğraf anJaOmına geçmek istiyor.
'Sesim beni koruyor'
1974 yılında yanm yüzyıl bo-
yunca ülkede söz sahibi olmuş
sağcı diktatörlüğe karşı solcu su-
baylann 25 Nisan'da askeri bir
darbe düzenlemesiniM '&>nra,
Amalia Rodrigues diktatörlük
yıllannda Portekiz kültürünü
temsil ettiği gerekçesıyle dikta-
törlüğün destekçisi olmakla suç-
lanmış, solcular Amalia'mn fa-
şıst deviete ve Salazar'a sempa-
tiyle baktığını düşünmüşlerdi.
Amalia yeni rejime karşı olma-
dığmı kanıtlamak içm 25 Nisan
devrimini sembolize eden Gran-
dobVBaMorenaadh şarkının bır
uyarlamasmı söylemiş ve plak
kayduu yapmıştı.
Rodrigues'e 66 yaşındayken
sesıni nasıl koruduğu soruldu-
ğunda sanatçı "Bensesimikoru-
muyorum, o beni koruyor" ya-
mtını vermışti. Şarkı söylemek-
le ilgilı görüşleri de şöyleydi:
"Ben şarkı sö> lemezsem yaşaya-
mam, mutsuz olurum. tnsanlar
istedikçe şarkı söylemeyi sürdü-
receğinıJ"
Fado, Latıncede kader anla-
mına gelen fatum'dan türemiş
bir sözcük olduğundan şarkılar-
da kaderci bir yaklaşunla aşk,
hüzün, ölüm ve acı konulannı
ışliyordu Rodrigues. 1991 yılın-
da ülkemıze geldığinde Körfez
Savaşı yeni başlamıştı. Sanatçı
bu dönemde kendi kader anlayı-
yışını şu sözlerle dile getiriyor-
du: "Evet kadere inanıyorum.
İnsan ne >-aparsa yapsm kaderin-
de ne \~azilirsa o olur. Buraya ge-
lirken de öyle düşündüm. Sava-
şı kastediyorum. Kaderdeölmek
varsa ölürdüm. Portekiz"den bt-
raknıadılar beni. Seni tehlikeye
atamayız dediler, ama ben din-
temedim.'"
Kalp ameliyatı olmuştu
Sanatçı müzik kanyerindeki
başansun da tamamen kadere
bağlıyordu: "Hiçbirzaman mü-
zikteçokiyi bir kariyere sahipol-
mayı hayal etmedim. Hayatun
boyunca tutkulu bir insan olma-
dım. Şansım bana hep yardımcı
oldu."
Uzun süredir sağlık sorunlan
çeken sanatçı birkaç yıl önce
Amerika Birleşik Devletleri'nde
ağır bir kalp ameliyatı geçirmiş,
bu ameliyatın ardından kesin-
likle sahneye çıkmama karan al-
mıştı. Amalia bu karannı bir ke-
religine Lizbon'da düzenlenen
Expo'98'in açılış töreninde ver-
diği karar için bozmuştu.
Mütevazı bir yapıya sahip olan
sanatçı büyük başansından ve
ününden söz edildiğinde de şu ya-
nıtı veriyordu: 'İnsanlar Ame-
Ea Rodrigues'in ölümsüziüğü ya-
kalayacağuu söytüyoriar. Ben bu
ölümsüzlük duygusunu hisset-
miyorum. Hiçbirimiz ölümsüz
değiliz."7
Ancak ölümünün başta
Portekiz olmak üzerebütün dün-
yada yarattığı üzüntü Rodrigu-
es'in ölümsüzlüğün kapılannı
sanatıyla açtığını gösteriyor.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Genç Kalınız!
Kitabın adı öyle: Genç Kalınız. Ünlemi ben ek-
ledim.
1931 'de Muallim Ahmet Halit 'Küaphanesi' ya-
yımlamış. "SıhhîEser1erSerisi"n\n birnumaralı ki-
tabı.
Kitabın yazan Dr. Vıctor Pauchet
Eski kitaplara bayılırım. Genç Kalınız'ı Radyo
Cumhuriyet'ten Tolga Meriç armağan etti. Sara-
nk sayfalannda dolaşıp durdurn.
Victor Pauchet'nin bir de Saadet Yolu kitabı var-
mış. Bir yerlerden hatırlar gibiyim. Kadıköyü'nün
bir evi, belki Cihangir, işte uzak geçmiş. Belki de
birkitapçının vitrini. Saadet Yolu yeniden basılmış,
yıllardan 1960, 61, Ankara Yokuşu'nu nice heye-
canla tırmanmaya koyulduğum yıllar.
Kim genç kalmak istemez!
Vctor'urnuz ilginç sözleri kitabına eklemeyi unut-
mamış. "Üzerinde durulacak fikirier" diyor. Ve fi-
kirier sıralanıyor:
"Sarfetmediğin kelimelerin hâkimi; ve ağzından
kaçan kelimelerin de esirisin," Arap atasözüymüş.
Bu durumda, genç kalabilmek için, belki de ko-
nuşmamak gerekiyor.
"İnsan keman çalmayı ve tenıs oynamayı öğren-
diği gibi mesut olmayı ve muvaffak olmayı da öğ-
renir." Niçin mutsuz ve başansız olduğum artık
açıklanabilir: Ne keman çalabiliyorum, ne tenis
oynamasını biliyorum.
"Çocuklannı her sofradan kalkışta, yani günde
üç defa apteshaneye gitmeye alıştır."
Şunu Nelson buyurmuş: "Dünya erken kalkan-
lann malıdır." Yanndan başlayarak deneyeceğim.
"Ne tütûn, ne alkol, ne likörler, ne biber, ne har-
dal." Fosurfosursigaraiçiyorum,akşamcıyım,ba-
dem likörüne bayılınm, bol biber, bol hardal.
"Kendine gündelik birprogram yap, her şeyiye-
rine yerleştir." Geceden sabaha, yapmayı tasar-
ladıklanm sürekli değişir. Hiçbir şeyi yerii yerinde
bulamam.
Victor Pauchet'nin genç kalmak için öğütteri bu
kadar değil. Bazı iddialar söz konusu: "Zehirleyi-
ci gıdalar yemeyiniz!" Zehirleyici gıdalann başın-
da konserveler ve "bazı" yumurtalar geliyor. Et, ba-
lık, sebze konserveleri neredeyse tümden yasak.
Durmuş şeyler hep ihtiyarlatırmış.
ördek yumurtası yemeyeceksiniz. "ördek ga-
gası çamurdan çıkmayan pis bir kuştur."
Fakat tavuk yumurtası da bazan çok tehlikeli. Pa-
ris'te Holler Pastanesinin Saint-Honore denilen
pastasını yryenler, çiğ kremadakı bayatyumurtayü-
zünden birer ikişer ölmüşler. Yegâne çare "ya ken-
diniz tavuk beslemeli veyahut tanıdığınızyerlerden
yumurta almalısınız."
Zehirsiz yumurtalar bahsi, birdenbire şöyle de-
vam ediyor:
"Yüzteribunışmaya başlayan kadınlara masajyap-
malannı tavsiye ederim."
Henüz buruşuksuz olanlar, her gece, yüzlerini ve
boyunlannı iyice temızleyecekler. Sabun değil, tat-
lı badem yağı kullanılacak.
Genç kalmanın öteki sırlanndan da bir demet:
Başınız yukanda, dik duracaksınız. Bakışlannz
düz ve berrak oiacak. Kelimeleri tam tellâfuz ede-
cek, sesinize ahenk vereceksiniz. Hızlı, seri yürü-
necek. öyle dedeler, nineler gibi giyinilmeyecek,
her gün sakal traşı olunacak, ayda bir defa berbe-
re gidilecek. Kaç yaşında olursanız olun, "önü-
nüzde çok seneleriniz ve yapılacak birçok fayda-
// işleriniz varmış gibi düşünün ve hareket ediniz."
Kitap ileriedikçe, hızla ihtiyarlayışımın sebeple-
ri büsbütün anlaşıldı: Bunlar meğerse "kızıl his-
ter'miş. Yani hiddet, kin, intikam, haset, iftira, baş-
kalannı "zem". kıskançlık buhranlan. Dr. Pauchet
adeta ruh dünyamı dile getiriyor...
Kızıl hisler bizı alevlendirir, havaya yumruk sal-
latırmış. Ama hemen yanlannda "kara hisler" var.
Korku, heyecan, endişe, ıstırap, keder, sıkıntı, bed-
binlik, hatta vicdan azabı. Vicdan azabı da duy-
mayacaksınız: Politikacılann gençlik aşısı.
Victor Pauchet'den son bir gençlik, genç kala-
bilme öğütü:
"Bu sözleri daima yüksek sesle tekrarta: Saki-
nim. lyiyim. Bir şeyim yok. istediğimi yapıyorum.
Hayatı olduğu gibi seviyorum. Her gün kendi re-
korlanmı kendim kınyorum."
Evet, sakinim, iyiyim, bir şeyim yok...
Takvimde lz Bırakan:
"Kıriangıç gider, kalırsın dört duvara." Oktay
Rifat.
kmet honü Sanat Merkezi açiyor
• Kültür Servisi - lzmır Devlet Senfoni
Orkestrası'na tahsıs edılerek Kültür Bakanlığı
tarafından sağlanan ödenekle bir konser mekânı
haline getinlen Kültürpark alanındaki tsmet Inönü
Sanat Merkezi bugün açılıyor. Gerek iç dizayn,
gerekse akustik olarak baştan sona yenilenip
düzenlenen 720 koltuk sayılı salon, tZDSO'nun bu
akşam saat 20.30'da Japon şef Yoshinao Osawa
yöneriminde vereceği ve ünlü gitarcı Virginia
Luue'nın solist olarak katılacağı konserle hizmete
girecek.
R Ü L T Ü R İ Ç İ Z t K
K A M I L
r
M A S A R A C I