13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 1999 ÇARŞAMBA .! ^ : , :" OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(a cumhuriyet.com.tr Başanyı alçakgönüllülükle birieştirebı- len, insaruenönemlideğerbilen "gerçek" bilitn adamlan için... D epremle ilgili olarak yayımla- nan birçok söyleşi, demeç ve oturumlan izleyerek ülkemiz- deki pek çok yerbilimcı araş- tırmacıyı yakından tanımış ol- maktan mutluyuz. Ancak hem bir araştır- macı öğretim üyesi hem de halktan bir bı- rey olarak bu "bilim adam"lanna söyle- mek istedığim bir çıft sözüm var Bir olguyla ilgili olarak sözü edılen ol- guya ılışkın "filori" olan, ama bilimsel bil- gi birikimi olmayan kamuoyunu aydınlat- mak amacıyla konuşan bilim adamının her sözcüğü çok titiz seçmek zorunluluğu var- dır. Kendısi gibı bu bilim dalmda uzman baş- ka araştırmacılann bulunduğu bir ortamda konuyu aktanrken ve tartışırken takındığı tavır, kullandığı söylem ve sözcüklerle top- lumu aydınlatırken ızleyeceği yöntem, bir- bırinden farklıdır. Bu farklılık birçifte stan- dartolmaytp, açıklamalann amacından kay- naklanan bir nıtelik sorunudur. Hele hele "deprem" gıbı doğal afetlere ılişkin olan ve toplum psıkolojisini kolayca yönlendirebi- lecek açıklamalarda, topluma karşı sorum- lu bilim adamlannın sadece "doğru" ola- nı değil, öncelikli olarak "gerekfi" olan bil- giyi aktanmak. ınsanlan kuşkuya düşürecek, gerginliğı arttıracak "gereksiz" bilgi akta- nmlanndankaçmakgibibırsorumlulukla- Bilim Adamının Sorumluluğu... ;Prof. Dr. MİINE ANĞ KÜÇÜKER luanbui nP Faaiusi Ogmim n vardır. Bilim adamı, toplumsal sorumlu- {luk ve bilirrtsel ahlak (etik) açısından da " derrieç verirken, oturumlarda konuşma ya- parken, medyanın reyting kaygısıyla kimi gerçeklen, bilgileri ve tarhşmalan çarpı- tan, magazinleştiren, gösteriye (şova) dönüş- türen özelliğini akıldan çıkarmamalı, bu eğılimlenn bir "amcı" olmaktan özenle kaçmmalıdır. Görülen odur ki, ülkemizdeki farklı ça- lışma gruplan arasmda Marmara Bölge- si'nin deprem özelliklerine ilişkin görüş aynkklan vardır. Bugörüş aynlıklan, bu bi- lim dalından olmayan sıradan bir vatandaş içın aynnrıdır. Nitekim bu bilim adamlan arasmda "Deprem otanavacak" diyen kim- se yoktur. Depremin merkezı, şiddeti ve za- manı konusunda önceden "kesfa" bilgı ve- remeyen ve yalnızca olasılıklan söyleyen bu bilim dalının mensuplannın bu olasılık- lar üzerinde tartışmalan dogaldır. Ancak bu tartışmayı, toplumun dogal olmayan ruh halinıgöz önüneaimadan -psikolog ve sos- yologlar bu ruh halinın açıklamasuıı son derece açık, anlaşılır ve aydınlatıcı bir şe- kilde yapmışlardır- tedirginlik, kuşku, kor- ku ve güvensizlik yaşayan ve bılıme denk düşmemekle birlikte ille de kendi geleceği adına "kean birbflgj" bekleyen halkm önün- de gerçekleştırmeleri sorumsuzluktur. Çün- kübu tartışmalarbılımın nitelıği olarak do- ğaldır, ancak bu tartışmalann gerçekleşti- rileceği ortamlar bilimsel platformlardır, tersine durumda medyanın da çığutkan ve sorumsuz tavnyla birtikte halkın bu tartış- mayı algılayışı kuşku. kaygı ve huzursuz- luğu arthrmaktan başka anlam taşımamak- tadır. Biz, arnk bilmediğimiz birkonunun ay- nntılannı tartışmak istemiyoruz! Bu konu- da söylediği her sözcüğun toplumun genel ruh halinı yönlendırdığini "görebüen" so- rumlu bilim adamlanmn bu halka açıkla- yacağıtekşeyolmalıydı: "Türkiyebirdep- rem ülkesidir. Her an deprem otabifr. Uya- nlanmızşunlardır.!" Bu her bilim dalında benzerbiçimdedir. Örneğin birmikrobiyo- log, salgm oluşturan bir baktennin hastahk oluşturma mekanızmalanna ılişkin farklı görüşleri açıklamayı değil, o baktennin na- sıl bulaştıgını, korunmak için neler yapıl- ması gerektiğini açıklamayı amaçlar. Me- kanizmalarla ilişkılı araştırmalann sonuç- lanysa bilimsel toplantılarda tartışıhr. Bu nedenle halk bu paranoyadan kurtul- mak için sakin, yapılması gerekenleri an- Oyesi latacak bilim adamlanna gereksinim du- yuyor. Yoksa bilim adamlannın ne denli başanlı, ne denli dahi, ne denli çok gönder- me yapılan (atıfalmış) yayına sahip olduk- lannı şu aşamada bilmek gıbi bir kâygımız yok. Bilim adamlannın birbirlerinin bilim- sel düzeylerinı eleştırmeleri ve tartışmala- n da dogaJdır. Ancak bu tartışmalann med- ya aracılığıyla, söylenenlenn gerçekligini araştıramayacak ve asla öğrenemeyecek olan bizler karşısında yapılması, hele hele çoğu kezafaki tanımlamalarla. öne sürülen tezlerin tartışılması şeklmde değil de kişi- ler vekişilerin bilimsel etkmlikienni tartış- mayaacrnakşeklınedönüştürüJrnesinin top- lum için hangi yaran vardırve bu sokak kav- gası üslubundak] tartışmalar hangi ahlak- sal çerçeveye sığmaktadır? Bir kez daha yinelemekte yarar var: Bi- limsel nitelikten ödün vermekten yana de- ğiliz, ancak henüz kesin kanıtlanmamış araştırma sonuçlannı tartışmaya açan ve bunlan kesin sonuçlarmışgibı açıklayan, gı- derek işi kavgaya dönuştüren "bilim adam- lan "nın hırçınhklannı anlamakta zorluk çekiyorum. Bir vatandaş olarak anladığım kadanyla "Marmara'da deprem olma- yacak" denmiyor. Tartışan bu araştırmacı- lann anlaşamadıklan nokta, olacağı düşû- nûlen depremin merkezi, şiddeti, hangi fay hattında olacağı v.s. Bu durumda bize ya- rarh olacak bilgi, depremin olacağıdırve han- gi önlemJenn aîınması gerekrığidir, gerisi, en azından şu an sadece kendılerinı ilgilen- dirir. Bu nedenle "İstanbuJ'da sadece Ana- dohı ve Rumefi Fenerieri kaiacak. her yer yılobcak'' dıyen bilim adamlanna şaşıyo- rum. Demek ki yapılacak bir şey yok, bu depremin de "kendılerinı utaDdırmaması- nı" dilıyorum, ancak anlayamadığım nok- ta zaten yapacak bir şeyi olmayan bizlere kalan günierimızde acı ve korkulu bekle- meyi reva görmek neden? Bu ne sorumsuz- luk.. En saygın bilimsel kurumlaraûye ola- rak kabul edilmek için sağlıklı ruh hali, in- sana ve topluma karşı sorumlu bilim ada- mı olmak gibi ölçütlerin göz önüne ahnma- dığı açıktır. Görüldüğü gıbı olağanüstü ya- yınlara sahip, konusunda uzman, uluslara- rası üne sahip bir kişi olmaksa toplum-bi- lim ilişkısini doğru tartan, yorumlayan, so- rumlubiraydm- bilim adamı olmaya her za- man yetmemektedir. Bu nedenle halkımızın karşısında bu tar- üşmalanyla bizleri gereksız yere kuşkuya, güvensizliğe, korkuya iten. bilimi henüz tammayabaşlayan birtoplumun bılımeolan inancını sarsan, gereksiz kavgalarla konu- nun bizim için önemlı "özünü" sapOran, biz- leri zaten bilmediğimız bır konunun aynn- blanndahepten şaşırtan bılım adamlannı bu sorumsuz tutumlan nedeniyle kınıyorum. blORLD URKIYE'NIN CEP TELEFONU KRALI6H 688 TAHTINI i BIRAKIYO Infrared modem, dual band, faks/data, geniş ekran, dayanıklı metal çerçeve ve en gelişmiş GSM özellikleri, Tıarkcell hattıyla sadece ERICSSON TURKCELL PENCERE Çağdaş İnsan iteden'DiyeSopandip!.. Her şeyin bir nedeni vardır. Soyut felsefeyle deneysel bilim bir yana, gün- lük yaşamda bile her şeyin nedeni aranır. Trafik kazası mı oldu, olayın daha dumanı üs- tündeyken ilk akla gelen soru: -Neden?.. Yangın mı çıktı?.. - Neden?.. Nedensiz yaşanabilir mi?.. Kadın neden koca- sını bırakıp kaçmış?.. Pencerenin camı neden kı- nlmış?.. Yemeğin dibi neden tutmuş?.. Elektrikler neden kesilmiş?.. - Su neden kesildi?.. - Ana boaıyu onarmak için kesmişler; yaıin sa- baha dek su yok!.. 'Neden' diye sormadan yaşayamaz insan; çün- kü insan düşünen hayvan!.. 1950'den beri Türkiye'de iktidar serbest seçtm- lerie saptanıyor... Ama demokrasiye geçemedik!.. Neden?.. İlk anayasayı 1876'da Osmanlı yaptı; 123 yıldan beri demokrasiye kavuşamadık.. Neden?.. Yalnız bize özgü bir olgu mu bu?.. Değil!.. Ge- zegenimizde demokrasi bahçesini bir avuç ülke oluşturuyor; dünya coğrafyasının üç çeyreği siya- sal ve sosyal demokrasi yaşamının dışındadır. Neden?.. Demokrasi ancak sanayileşmiş ülkelerde boy ata- bilmiş bir yaşam biçimi... N e d e n ? . . , •. '•,. . • • r ; • .:.' Şimdi deniyor ki: "•' *. - Cumhurbaşkanını halk seçsin!.. - Neden?.. Dünya coğrafyasına bak!.. Kuzey yanmküresin- de cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçtiği ül- kelerde demokrasi var; güney yarımküresinde cumhurbaşkanını halkın seçtiği ülkelerde demok- rasi körtopal... Neden?.. Başkanlık sistemi neden sanayileşmiş toplum- larda dikta yönetimlerine dönüşmedi de sömürü- len güney yanmküresi devletlerinde 'caudillo'\ar türetti?.. Caudillo ne?.. Latin Amerika'da 19'uncu ve 20'nci yüzyıllarda geçerli zorba iktidarlann devlet başkanı!.. Türkiye parlamentoculukta demokrasiyi arayıp bulamazken, başkanlık sisteminde mi demokra- tik rejime geçebilecek?.. öyleyse yarım yüzyıldan beri yapılan seçimler sonucunda bir tek demok- ratik iktidar neden kurulamadı?.. Yoksa halkımız demokrasi istemiyor mu?.. • 2000 yilına üç buçuk ay kala, eleştirel aklın kı- lavuzluğunda, 'neden leri açıklamak zorundayız. 1961 'de Avrupa demokrasilerinde geçerli siyasal. ve sosyal özgürlükleri ve temel haklan içeren bir anayasa halkça da onaylanmıştı... Neden uygulanamadı?.. Birileri nasıl direndiler: ' "- Bu anayasayla devlet idare edilemez, bu anayasa bize bol geldi, bu anayasa lükstür." Neden böyle konuştular?.. e Kendi kendimizi aldatmayalım, suçu ona buna yıkmayalım, toplumu oluşturan halkın 'sınıfsalya- p/s/'nı görmezlikten gelen bütün yaklaşımlar ne- denleri açıklayamaz; körleşmeyi sürdürür. CATERING ve TÜMZİYAFET ORGANİZASYONLARINIZ ÇOK SEÇENEK, ÖZEN, KALİTE İLE HAZIRLANIR VE SUNULUR. Tel.: O.212 657 32 85 KARSKADASTRO MAHKEMESt'NDEN Dosya No: 1998/28 Esas 1999/226 Karar Davacı Hazine vekili tarafindan davalı Kibar Öz- kan aleyhine mahkememize açılan tespitin iptali ve tescil davasırun yapılan yargılaması sonunda; Mahkememizce 29.07.1999 tarih ve 1998/28 Esas, 1999/226 Karar sayılı ilamlan ile açılan davanın red- dine karar verilmiş ve dava konusu Kars Merkez Kül- veren Köyü'nde bulunan 114 nolu parselin komisyon karannda oludğu gibi davalı adına tespit ve tesciline karar verilmiştir. Verilen karar Hazine vekili tarafin- dan temyiz edilmekle karar ve temyiz dilekçesı aşağıda kımJiği yazıh davalıya tebliğ edilememiştir. Karar ve temyiz dilekçesinin yerine geçerli olmak üzere ilan tarihinden 15 gün sonra teblig edilmiş sayılacağı hususu ilan olunur. Basın: 46321 (0212) 286 86 86 Türkiye Yetkili Distribütörleri: GBMJIK{M fealvt (0212) 287 17 17 (pbx) U i M|M ÜZKÖeft (0216) 445 70 45 (pbx) •TurkceLl tarafından ücretsiz açılacaktır. Kullanımı aylılc ücrete tabidir. I I l A I P J I i y J I S T I I L M L J I 11 R 1 1 L 1 1 1 1 . PAZARCIK KADASTRO MAHKEMESt'NDEN Dosya No: 1991/516 Davacı Hazine, Celal Bostancı ve arkadaşlan ta- rafından davalılar Ökkeş Korukçu ve arkadaşlan aleyhine açılan Pazarcık ilçesi, Sanerik köyü 1, 5, 21 ve 44. parsellerin tespitine itiraz davasınuı yapı- lan açık yargılaması sonunda verilen hükmün ve Hazine'ye ait temyiz dilekçesinin taraflara tebliğine karar verilmiş, ancak bir kısım taraflann adresieri tespit edılemediginden ilanen tebliğine karar veril- miş olmakla: Davalılar Salman evlatlan: Şehriban Korukçu, Bedriye Korukçu, Hacımikail evlatlan: Elif, Bedri- ye, Alisalman, Ökkeş Korukçu ve AJi Yazın adlan- na ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla, bu şahıs- lar ilanın yayın tarihinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz etmedikJeri takdirde karann kendilerine teb- ligi ile karann kesinleşeceği ve Hazine'nin temyiz dilekçesinin tebliği yerine geçmek üzere ilanen teb- liğ olunur. Basın: 44187
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle