Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 EKİM 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Gazeteci
derneklerî
Medya patronlarından
gazetecilerin haber
kaynaklannı öğrenen
ve hakkındaki iddi-
alarla birlikte Bursa
Valiliği'nden merkeze
alınan Orhan Taşanlar
için Bursa Gazeteciler
Cemiyeti (BGC) Baş-
kanı Nuri Çolaklı ile
Bursa'daki Anadolu
Spor Gazetecileri Ce-
miyeti (ASGD) Başka-
nı Erol Bilenser "veda
kokteyli" verdi. Gaze-
teci derneklerinin dü-
zenlediği ancak
Bursa'daki gazeteci-
lerin fazla ilgi göster-
mediği davete Çağ-
daş Gazeteciler Der-
neği (ÇGD) Güney
Marmara Şubesi Baş-
kanı Tayfun Çavuşoğ-
lu da katıldı. Bur-
sa'daki arkadaşımız
Levent Gencelli'nin
yorumu ise "Bursa'da
gazeteci olmak gide-
rek zorlaşıyor" oldu.
Gazetecilerin işi
) zorlaşıyor ama
reklamcıların işi
kolaylaşıyor...
- Çünkü BGC
Başkanı Çolaklı
bir süt ürünleri şirke-
tinde reklam danış-
manlığı yapıyor, ASGC
Başkanı Biienser bir
reklam şirketinin ba-
şında bulunuyor, ÇGD
Güney Marmara Şu-
besi Başkanı Çavu-
şoğlu da başka bir
reklam şirketinde pat-
ronluk yapıyor!
Bektronik poste: som@posta.cwnhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- IMF'ye yine kemer sıkma
sözü verilmiş...
"Kemerieri çözüp
pantolonlan versek
daha ivi olmaz mıl"
Işıklı'dan 'Devlet ve Demokrasi'
nkara'da kurulan yeni bir yayınevi, Kuvayı
Milliye Yayınlan'ndan (0.312.252 29 31) Prof.
Dr. Alpaslan Işıklı imzasını taşıyan ilk ki-
I tap: Devlet ve Demokrasi. Işıklı, kitabının
önsözünde "Devlet ve demokrasi ilişkisi, küreselleş-
me döneminde yeni boyutlar kazanmış bulunuyor.
Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu sorunlann ger-
çekçi bir çerçeveye oturtulması bakımından da bu
ilişkilerin açıklığa kavuşması önem taşıyor" diyor.
Prof. Işıklı, sonra uzun uzun anlatıyor:
"Devletin küçültülmesi yolundaki propagandayı sür-
dürenler, devlet denilince ya Stalinist devleti veya
bizdeki tek parti döneminin devletini düşündürtmek
isterler. Özellikle tek parti döneminin devletini de ken-
disini çerçeveleyen tarihsel koşullardan soyutlaya-
rak çarpık bir biçimde ortaya koyariar."
"(5ysa devlet, toplumda mevcut toplumsal güç-
ler arasındaki ilişkinin yansımasından ibaret bir so-
nuç ve bir araçtır. Devlet pekâlâ halk için olabilir ve
demokratik olabilir."
"Kuşkusuz devletin daha sosyal ve daha demok-
ratik olması için yapılması gereken çok şey vardır.
Ama, devleti küçültmek isteyenlerin yapmak istedik-
leri başka şeylerdir."
"Neo-liberal modellerin dayatmasıyla, bugünkü
tarihsel aşamada devietin küçültülmesi halinde, on-
dan boşalacak yeri halk doldurmaz..."
"Devlet küçüldükçe, uluslararası sermayenin sö-
mürüsü büyümektedir. Mafya gelmektedir..."
"Düyun-u Umumiye'yi ve kapitülasyonları gör-
müş olan bir halkın çocukları olarak devletin küçül-
tülmesinin ne anlama geldiğini anlamaması zor ol-
masa gerekir."
"Küreselleşme, biryandan ulusal devleti tarihin ka-
ranlıklanna gömme kararlıhğını taşıyan bir oluşum
niteliğiyle varlığın) duyururken diğer yandan ve eş-
zamanlı olarak, mikro milliyetçilik denilen akımların
hız kazandığına tanık olmaktayız."
"Kemalizme ve Cumhuriyet'e yönelik saldırıların
bir diğeri de ikinci cumhuriyetçi olarak tanımlanan
harekette ifadesini bulmaktadır. Bunların görüşleri
Türkiye'nin demokratikleşmesinin Kemalizmden
kurtulmuş bir cumhuriyet kurulmasıyla sağlanabi-
leceği biçiminde özetlenebilir. Gerçekte ise onların
yaptıkları, ülkeyi ortaçağ karanlığınasürüklemek is-
teyenlerle veya bölücü eğilimlerle, doğrudan veya
dolaylı yollarla el ele vermek suretiyle demokrasi-
nin en basit gerekleriyle ilgisi olmayan küresel tota-
litarizmin oluşmasına katkı sağlamaktır."
SESSİZSEDASIZ(!)^İ NURİKURTCEBE Umre seferi için en güvenilir şoför
Suudi Arabistan'a "umre sefe-
_ ri" düzenleyen Ankara'daki bir
3[^ turizm şirketi Samsun'daki tem-
silcisini aynen şöyle tanıtıyor:
"Köyde çiftlik ve yazlık, Samsun
merkezde birkaç daire, birkaç dük-
kân, biraz arsası olan temsilcimiz Ha-
cı Ali Osman Albayrak'a başvuracak-
sınız. Güvenilir kimse."
Albayrak ise şöyle diyor broşürde:
"Umre ve hacılığa gitme karannı ver-
mişsen seni ben götüreceğim. Çünkü
senin aradığın bütün şartlar bende.
Çünkü ben tecrübeli kaptanım, seni ra-
hat ettirirım. Seni korurum. Herkesten
az para alınm. Bende hiç yanlış olmaz.
Gideceğin şirketi iyi seç, sonra yollar-
da kalırsın. Paran da gider, perişan olur-
sun. Lütfen aşağıdaki adrese uğra."
Albayrak'ın Samsun'da verdiği ad-
res çok kolay: Cezaevi yakınındaki be-
lediye otobüs durağı.
Milli gelirin 'kullamlabilir' olması
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel,
Meclıs'i açış konuşmasında Türkiye'de
kişi başına "milli gelir"i 6 bin 500 do-
lar olarak açıkladı. Oysa devletin res-
mi kurumlanna göre bu rakam 3 bin 250i
dolardı. Demirel, geçen yıl ilk kez "kul-1
lanılabilir milli gelir" tanımı yapmış, &•{
bin 500 dolardan söz etmişti. Bunun
üzerine ekonomist Cahit Deniz de
"ekonomik ve siyasal güç, yasalann ta-
rifi içindedir" diyerek. "kullanılabilir"
milli gelirin ne anlama geldiğinin açık-
lanmasını istemiş aksi durumda kara
paranın bilerek ya da bilmeyerek eko-
nominin içine resmen katılmış olaca-
ğını söylemişti. Bir yıldır konu açıklı-
ğa kavuşmadı ama Demirel'in ağzın-
da giderek kurumsallaşmaya başladı!
GÖRÜŞ
Av. İBRAHtM GÜL
Rekabeti Koruma Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Düşük Fıyattan Gazete
Satımı Yasal mıdır?
Bu makalemde güncel olan
düşük fiyattan gazete satmanın
yasal olup olmadığı, bir Avrupa
Birtiğf Adalet Divanı kararı kap-
samında açıklamaya çalışaca-
ğım. Karan açıklamaya geçme-
den önce terim konusunu açık-
lığa kavuşturmanın yarariı olaca-
ğını düşünmekteyim. Basında
birçok yazar haksız rekabet te-
rimini kullanmaktadır. Haksız re-
kabet, Türk Ticaret Kanunu'nun
(TTK} 56. ve devamı maddele-
rinde düzenlenmiş bir kavram-
dır. Bu itibaıia haksız rekabet te-
rimi kullanıldığı takdirde, TTK
56. vd. maddelerince yasaklanan
rekabet yasakları ıfade edilir. Bu-
na karşılık Rekabet Hukukunun
öngördüğü rekabet ihlalleri ise,
Rekabetin Korunması Hakkın-
da Kanun (RKHK) tarafından ya-
saklanmıştır. Bu farklıhğın ya-
nında haksız rekabet ile Reka-
bet Hukukunun amaçları da ay-
nı değildir.
Güncel olan rekabet tartışma-
sı, düşük fiyattan gazete satı-
mının yasal olup olmadığıdır. Tek
başına düşük fiyattan gazete sa-
tımının TTK 56 vd. maddelerin-
ce yasaklanması olanaklı değil-
dir. NitekimTTK'nin57/l, 10ben-
di "Rakipler hakkında da cari
olan kanun, nizamname, muka-
vele yahut mesleki veya mahal-
li adetlerie tayin edilmiş bulunan
iş hayatı şartlannariayetetme-
mek" hükmünü içermektedir.
Buna göre düşük fiyattan gaze-
te satımını kanunların ve tüzük-
lerin yasaklamadığı açıktır. Bu-
nun gibi düşük fiyattan gazete
satımının mesleki veya mahalli
adetlere aykın olduğu da iddia
edilemez. Bu nedenle düşük fi-
yattan gazete satımı, TTK'nin 56
vd. maddeleri anlamında haksız
rekabet değildir.
Bununla birlikte düşük fiyat-
tan satış, RKHK 6. maddesi çer-
çevesmde yasaklanabilir. Bu çer-
çevede RKHK'nin 6. maddesi-
nin şartlarının bulunup bulun-
madığının araştırılması gereklı-
dir. Bu araştırmaya ışık tutacak
birolay, Avrupa Bırliği Adalet Di-
vam'nın AKZO Chemie BV Com-
mission of the European Com-
munitıes karanna konu olmuş-
tur. Karara konu olaylarşöyledir:
AKZO NV (bundan sonra AK-
ZO olarak anılacaktır), Hollan-
dalı büyük bir kımya grubudur.
AKZO Chemie BV (bundan son-
ra AKZO Chemie olarak adlan-
dınlacaktır) ve bu şirketin yavru
şirketi AKZO Chemie UK Ltd.
(AKZO UK olarak adlandırıla-
caktır) bu gruba bağlıdır. ECS
ise un katkı maddesi ve özellik-
le benzoyl peroxide üreten ve
satan bir Ingilız şırketidir. Ben-
zoyl peroxide, plastik sanayiin-
de kullanılan bir katalizatör olma-
sı yanında un sanayıınde de be-
yazlatıcı un katkı maddesi ola-
rak kullanılabilmektedir. AKZO
Chemie, dünya benzoyl peroxi-
de pazarının üçte birinı elinde
bulundurmaktadır. Bunun ya-
nında Avrupa pazarının da yak-
laşık yarısına sahiptir.
Birleşık Krallık ve Irlanda pa-
zarında hemen hemen bütün un
katkı maddelerini üç şırket üret-
mektedir. Bunlar sırayla AKZO
UK yüzde 52, ECS yüzde 35 ve
Diaflex yaklaşık yüzde 13 pazar
paytna sahiptir. Un katkı madde-
si.göz önüne alındığında Bırle-
şik Krallık da üç üreticıden alım
yapan üç tane büyük alıcı bulun-
maktadır. Bunlar RHM, Spillers
ve Allied Mills'dır. Bu alıcılarta-
lebin yüzde 85'inı elinde bulun-
durmaktadır. Bunun yanında ta-
lebin yüzde 10'u oranında alım
yapan bağımsız büyük alıcılar
ve talebin yüzde 5'ini elinde tu-
tan küçük alıcılar da bulunmak-
tadır.
Uyuşmazlık çıkmadan önce
alıcı RHM, talebinı üreticı finna
olan AKZO UK ve Diafex arasın-
da bölmektedir. Alıcı Spillers ise
ağırlıklı olarak AKZO UK'dan bi-
raz da Diafex'den alım yapmak-
tadır. Diğer taraftan Allied Mills,
talebının tamamını (bir kişi hariç)
ECS'den karşılamaktadır. ECS,
bağımsız alım yapanlann talep-
lerinin üçte ikısini karşılamasına
karşılık AKZO UK. ancak üçte bi-
rini karşılamaktadır. 1982 yılın-
da bu pazar yapısı değişmeye
başlar. Birinci olarak AKZO UK,
Spillers'in tek satıcısı konumu-
na gelir. İkinci olarak AKZO UK,
ECS'nin bazı müşterilerini (Alli-
ed Mills grubundan birkaç alıcı-
sını ve bağımsız alıcılann diğer
üçte birini) kazanır.
1977 yılı ortalannda AKZO UK,
Spillers'e benzoyl peroxide'yi
ton başına 419 UKL'den sat-
maktadır. Bu fiyat, yıllık yüzde
10'luk artışlar neticesinde 1980
yılının şubatında ton başına 605
UKL olmuştur. AKZO UK'un,
RHM'ye uyguladığı fiyat, mikta-
ra bağlı olarak değişmektedir.
AKZO UK, 2 Şubat 1979 günü
serbest alıcılar için ton başına
665 UKL'dir. Dıaflex'in uygula-
dığı fiyat, AKZO UK ile paylaş-
tıkları müşterılerde ufak tefek
farklılıklar haricinde uyumludur.
ECS ise AKZO UK'un uyguladı-
ğıfiyattanyüzde 10 daha düşük
fiyat uygulamaktadır.
1977 yılından önce ECS, ben-
zoyl peroxide'yi AKZO UK'tan
satın almasına karşılık bu yıldan
ıtıbaren kendi üretimıne geçer.
1979 yıhnda ECS, önce Birleşik
Krallık'ta, sonra Almanya'da ben-
zoyl peroxide'yi plastik sektörü-
ne satmaya karar verir. ECS, Ey-
lül 1979 ayında plastik sektö-
ründe AKZO'nun önemli bir müş-
terisi olan BASF'ye bir miktar
benzoyl peroxide satar. AKZO
UK, ECS'yebuluşmateklifeder.
Yapılan buluşmada AKZO UK,
ECS'ye plastik sektöründen çe-
kilmediği takdirde fiyatta gerek
genel gerekse seçici fiyat indi-
rimi yapacağını söyleyerekteh-
dit eder. AKZO UK'un yöneticiT
lerı maliyetin altında satış yap-
maya hazırlandıklarını ve zarar-
larını diğer sektörlerden elde
edecekleri kârlardan karşılaya-
oaklannı belirtir. Bu tehditler, ikin-
ci toplantıda da tekrarlanır. ECS,
AKZO'nun tehditlerıni Avrupa
Kurucu Analşması'nın 86. mad-
desi anlamında hâkim durumun
kötüye kullanılması olduğunu
iddia ederek önleyici bir karar
vermesi için Londra'da bulunan
MArkosıS(Lİ9,Sü.3'te
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicako turk.net
»iJ b y , •
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARİCI
HARBI SEMİH POROY
BULUT BEBEK MiUYÇtFTçt
de kü/akJ»rın/<Jayavarak yeri âinler
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Ekim
AlJofson,
'The J*zx
Srnotr"
fiımimUkİ
makyajyfa.
makyajc/z
fLK SESU F/LM..
_ - 8V6ÛN,"UMflHSR aKOTUERS"PİLM KURU-
LUÇU, HElVYORK'™, ŞÖYLE BİR DUVW> İLANI AtnK-
Pl: "CA2 fARKtCtSl'NOA AL JOLSON'u GÖRÜN VE ÎŞİ-
TİH! " BU İLAN.SİKİEKMOA İLK SES.LI FİLMİM H4P/L-
U PeSİLCH AMA, GEI£CEĞIM SİNEMA ÜISÜNLEKİ
İÇJN YEPVENt BİRÖeNECri. "CAZ ÇARKIOSl"(rU£
JAZZ SlNG£g)FlLMİNtN BAÇ OYUNCUSU AL JOL-
SOU, ftOLÛ G£££Ğİ MAKMJLA ZENCI mPKMfÇ, BU
M ONA YENİBİR At> 7HK/LA44S/MA N£D£N OIMUŞ
TV .K4KA yÜ2LÜŞARIOCI-.ZATEN SİRÇOKAOt OL-
MASINA ALIÇX/A/PI. RUSYA 'OA DOĞAtJ ASA K>Et£OH
Y£0f m$rNO4Y*£N AM£Rı&*'YA YEftLEÇMİŞ, YtUAfî
SONKA SAHNE MÇAM/StRAStNMjÖNCE "SAUKO
MAN*ARDtMPAN DA "AL JDLS&J'A&HI ALMtŞT/..
PANO
DETVIZ KAVUKÇUOGLU
Tarihten Yapraklar
7 Haziran 1945 günü Cumhuriyet Halk Partisi Mec-
lis Grubu Başkanlığı'na veriien ve artında Celal Ba-
yar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ile Refik Ko-
raltan'ın ımzalan bulunan önerge, gruptayapıian sert
tartışmalardan sonra reddedilmişti. Tarihımıze, "Dört-
lü Takrir" olarak geçen önergede, "Milli hâkimiyetın
tek tecelllyen olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde,
hakiki birmurakabenin sağlanmasını, demokratik mü-
esseselerin serbestçe doğup yaşamasına engel olan
ve anayasanın haikçı ruhunu takyid eden bazı kanun-
larda değişiklik yapılması ve parti tüzüğünde de yıne
bu maksatlann icap ettirdiği değişıkliklerin hemen
gerçekleştirilmesi" talep ediliyordu. Önerge sahiple-
ri ayrıca, "bütün dünyanın demokrasi yolunda hızla
ilehediğini ve Türkiye'nin de bu akımın dışında kala-
mayacağım" belirtiyorlardı. Ankara'ya yakın kimi çev-
reler bu önergenın reddini, parti içı muhaliflerin
CHP'den ayrılarak yeni bir parti kurmalarını sağlama
amacına yönelik bir "taktik" olarak yorumlamışlardı.
Haklıydılar...
II. Dünya Savaşı, Avrupa'da bir ay önce sona er-
mişti. Savaşın galibi Amerika Birleşik Dçvletleri, Yu-
nanistan ve Türkiye'yi, Doğu-Batı olarak ıkiye ayrıl-
mış Avrupa'yı, sosyalizme karşı savunmada mutla-
ka denetim altında tutulması gereken "ileri karakol-
lar" olarak değerlendiriyordu. 17 Ağustos 1945 gü-
nü ABD Başkanı Truman, Ingıltere Başbakanı Churc-
hill ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birtiği lideri
Stalin. Almanya'nın Potsdam kentinde bir araya gel-
diler. Avrupa paylaşıldı. Iki ülke de Batı'ya, ABD'nin
kucağına bırakıldı. Artık her şey ABD'nin öngördüğü
yönde gelişecekti. Türkıye'ye birbiri ardından "Ame-
rikan heyetleri" geliyor, önerılerde. uyarılarda bulunu-
yorlardı. Başbakan Şükrü Saracoğlu 12 Ekim 1945
günü ABD Kongresı üyelerınden Senatör Claude
Pepper'ı makamında kabul ederek uzun uzun görüş-
tü. Türkiye'ye gelip giden ve o günden sonra da ge-
lip gidecek olan tüm Amerikalılar gibi Mr. Pepper de
bize "hayran "dı. Yaptıklanmtzdan övgüyle söz ediyor,
"Atatürk'O hiç şûphesiz bu yüzyılın en ileri görûşlü
ve partak kişilerinden biri olarak tanıdığını" söylüyor-
du. Yardım talebımiz ABD hükümetı tarafından mut-
laka "sempati" ile karşılanacaktı. Belki ufak bir "pü-
rüz" olabilirdi... Ertesi gün gazetelerokurlanna. Ame-
rika'nın, "Türkiye'deki fıkır hümyeti" konusu üzerın-
de "önemle durduğunu" duyuruyorlardı. Derhal "çok
partili hayafa geçilmeliydi.
13 Eylül günü Vatan gazetesinde CHP Aydın Mıl-
letvekili Adnan Menderes'in bir makalesi yayımlan-
dı. Menderes, "Yurttaşın ferdi hak ve hürriyetleri ya-
nında, bir de sıyasi hak ve hürriyetleri vardır..." diyor
ve eklıyordu: "Milletvekili seçimi tayin mahiyetinde-
dir... Ülke tek parti sisteminden kendinikurtaramamış-
tır..." Menderes ve Köprülü CHP'den ihraç edildiler.
Izmır milletvekili Celal Bayar mılletvekilliğınden ıstifa
ettiğini açıkladı. Siyasal yaşam, eldekı senaryoya gö-
re yeniden düzenleniyordu. 4 Aralık günü Istanbul bü-
yük olaylara tanık oldu. Beyazıt'tan Taksim'e kadar
geniş bir alanda, "ünıversite veyûksekokulgençlıği"
adına gösteriler düzenleyen Amerika yanlısı mıllıyet-
çi çapulcular, "solcu yayın yapıyorlar" gerekçesiyle
Tan, Yeni Dünya ve La Turquie gazetelennın matba-
alarını. Görüşler dergisınin idarehanesinı, Berrak ve
ABC kitabevlerini basıp yağmaladılar. Güvenlik güç-
leri olaylara seyircı kalmıştı... istanbul'da bunların ya-
şandığı gün, Cumhurbaşkanı Ismet Inönü, Çanka-
ya Köşkü'ne davet ettiği Celal Bayar'la yemek yiyor-
du. Konuşup anlaştılar. Yeni parti, "Atatürk ilkelerin-
den, özellikle de laiklikten ödün vermeyecek", "dış po-
litika konulannda polemiğe girilmeyecek", iktidar da
"kurulacak partiye engel olmayacaktı". Demokrat
Parti, 7 Ocak 1946 günü kuruldu. Türkiye böylece
ABD'nin öngördüğü "çok partili demokrasi'ye geç-
miş oldu. 5 Nisan günü binlerce istanbullu ellerinde
çiçeklerle, Dolmabahçeaçıklarındademirleyen Mis-
souri zırhlısını karştlıyordu. Her şey yerli yerine otu-
ruyordu.
Demokrasiye geçışı "sahi" sanan solcular da ken-
dilerini havaya kaptırmışlardı. istanbul olaylarından
beş ay sonra, 1946 Mayısı'nda Esat Adil Müstecap-
lıoğlu'nun Türkiye Sosyalist Partisi, bir ay sonra da
Dr. Şefik Hüsnü Deymer'ın Türkiye Sosyalist Emek-
çi ve Köylü Partisi kuruldu. Bir yıl bile yaşatılmadılar.
Sahnelenen "demokrası senaryosu "nda "so/"un ye-
ri yoktu. Bu senaryo yakın tanhimizde yalnızca bir kez,
27 Mayis Devrimi'nin getırdiği 1961 Anayasasfnın öz-
gürlük ortamında Türkiye Işçi Partisi ıledelindi. Son-
ra 12 Mart, daha sonra da 12 Eylül darbesi geldi. Sos-
yalist sol acımasızca ezildı. Ya sosyal demokratlar,
kendilerine demokratik sol diyenler?.. Zaman zaman
iktidar ortağı bile oldular. Ama "sağcılaşarak..." Dire-
nir gibi olduklarında, onların da bellerı kınldı. Yoksa
solcu aydınlar Sıvas'ta dıri diri yakılabilir, suçlu olup
olmadıkları bile bîlinmeyen solcu tutuklular bugün
cezaevlerinde delik deşik edilebilır miydi? Amerikan
modeli demokrasimız başından ben "solsuz bir de-
mokrasi" olarak anlaşıldı. Gerçek bir "demokrasi"ye
dönüşemedı. Bu nedenle de, -ne iç ne oe dış-, hıç-
birtemel sorunumuzu kökünden çözmeyı başarama-
dık.
Değerli hukukçu, sevgili Şenal Sanhan, geçen pa-
zar günü gazetemizdeyayımlanan söyleşisinde. "Dev-
let, solakarşı acımasız..." diyordu. Başka nasıl olacak-
tı ki? Senaryo hep aynı kaldıktan sonra...
(Faks:0216-418 8410)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Benzer şejler -ı
arasında birbinnı
tutmahalı, uygun- 2
luk 2/Aritmetık-
tebirkuv-vetinde-
recesinı veren sa-
yı... Anadolıfnun
kımi yörelerinde
içkili. çalgılı ve g
kadınlı eğlennlere
veriienad 3/Avru- 7
pa'da bir ırmak... Q
Toprak. kum ve
saman elemeye 9
yarayan iri delik-
li kalbur. 4/ Hisse, pay...
Bır renk. 5/ Bir soru eki..
Aıka,geri...Yüzmetreka-
re tutannda yûzey ölçüsû bı-
rimi. 6/ Güreşte bir oyun...
en küçük izci kuruluşu. 7/ 4
Vücudun bütün dış ve iç 5
yüzeylerini kapiayan doku.
8/ Deniz kenannda salaş ve
dam gibi bannılacak yet...
Lantan elementımn simge-
sı. 9/ Istem dışı yapılan ha- 9
reket... Yardım eden. var-
dımcı.
VTKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Koza gibi yumaklanmış şev. 2/ Eskiden Yahudilerin ayırt edil-
mek için omuzlanna taktıklan san kumaş. .Yassı.basık 3/Bır
soru sözü.. Kahverengı ve tüylü kabuğu olan birmeyve. 4/ Bir
nota... "Şalvan — Osmanlıy eyeri kaltak Osmanlı' Ekende yok
biçende yok,' Yiyende ortak Osraanlı" (Mani). 5/ Soyundan ge-
linen kimse.. Gerçek. 6/ Bır ay adı... Mıkroskop camı 7/ As-
ya'da bır ülke .. Rey. 8/ Eskı dıİde yılan... Istenç yitımi. 9/Ro-
man, öykü, tiyatro gibi yazın türlerinde en önemli kişi.