10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 1999 PA2ARTESİ HABERLER FP'den Ecevire suçlama • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Genel Başkan Yardımcısı Cevat Ayhan. Başbakan Bülent Ece\it'in sağlık durumunun hükümetin göreve devamına uygun olmadığını savundu. Ayhan, Ecevit'in "zihni zaafıyet içinde olduğunu" öne sürdü. FP'li Cevat Ayhan. düzenlediği basın toplantısında, Ecevit'in ABD gezisinden eli boş döndügünü ve sadece turistik bir gezi yaptığını savundu. ABD'de Kıbns konusunda tavizler verildiğini öne süren Ayhan, "Denktaş, Klerides'le dogrudan görüşmeye zorlanacaktır. Sayın Denktaş bir televizyon programında böyle bir zorlamanın olması halınde cumhurbaşkanlığından istifa edeceğını söyledi. Umut ederiz ki Denktaş'ı isfifaya zorlayacak bir gelişme olmasın" diye konuştu. Konya ve Sıvas da sarsıldı • tstanbul Haber Servisi - Marmara Bölgesi"ni sarsan, 17 Ağustos'taki 7.4 büyüklüğündeki depremin ardından artçı sarsıntılar devam ederken Konya, Bolu ve Sıvas'ta da depremler meydana geîdi. Boğaziçi Universitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden verilen bilgiye göre, önceki gün saat 23.45'ten dün saat 07.16'yakadar toplam 10 sarsıntı kaydedildi. 23.45'te Yalova açıklannda 2.9, 01.14'te Adapazan Akyazi 'da 2.8,02.02'de Hendek'te 2.8. 02.18'deKonya-Tuz Gölü yakınlannda 3.9, 02.31'deBalıkesir Manyas'ta 2.6, 03.16'da Dursunbey'de2.7, 03.35'te Gölcûk'te 2.7, 03.46'da Düzce'de 2.7, 06.55'te Sıvas- Divriği yakınlannda 3.8veO7.16'dayine Düzce'de 2.8'lik sarsıntı oldu. IMedeni Yasa • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Medeni Yasa'nın yürürlüğe girişinin 73. yıldönümü nedeniyle bir açıklama yapan Ankara Barosu Kadınlar Komisyonu. "Medeni Yasa artık değişmelidir" çağnsında bulundu. Ankara Barosu'ndan dûn yapılan yazılı açıklamada, kadın- erkek eşitliği ilkesine uygun düzenlenmiş yeni bir yasaya gereksinim olduğu vurgulandi. AçıkJamada, TBMM'nin toplum sesine kulak vererek Medeni Yasa değişikliğine gitmesi istendı. Meımır sicil affı • İZMİR(AA)- KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mevlüt Ülgen, Memur Sicil Affi Yasası'nın çıkmasına karşın hâlâ birçok memura geriye dönük işlem yapıldığını kaydederek, geçmişte disiphn cezası alanlar hakkında başlatılan soruşturma işlemlennin durdurulmasının gerektiğini söyledi. Türkiye genelinde sendikal faaliyetlerde bulunduklan gerekçesiyle disiplin . cezası alan memurlann sayısının yaklaşık 120 bin olduğunu dile getiren Ulgen, iş bırakma eylemlerine katıldıklan ıçin maaş kesım cezası alan memurlann da yasa kapsamında olduğunu vurguladı. CHP'nin hazırladığı tanm raporunda ulusal politika uygulanması istendi 'Tarnn üreticisi luıvıtıılclu^ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP tarafından hazırlanan 'Tanm Raporu'nda. Türkiye'de yoğun ve yanlış kullanım nedeniyle topraklann üretkenliği ve devletin tanm sektörüne yönelik sorumluluklannın gerilediği bildirildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Tanm Komisyonu Başkanı Cevdet Selvi, üreticinin 'kaderiyle baş başa bıraialdjğuu' vurgulayarak çiftçinin perişanhğının önlenmesi için ulusal tanm politikası belirlenmesi gerektiğini söyledi. Başkanlığını Cevdet Selvi'nin üstlendigi CHP Tanm Komisyonu, Türkiye'de tanmın sorunlan ve çözüm önerilerini kapsayan bir rapor hazırladı. CHP Merkez Yönetim Kurulu'nca (MYK) da onaylanan raporda, sektörün karşı karşıya olduğu sorunlann önemli bölümünün 'yapısal nitelikli tarihi ve • CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Tanm Komisyonu Başkanı Cevdet Selvi, üreticinin kaderiyle baş başa bırakıldığını belirterek, çiftçinin düştüğü perişan durumdan kurtanlmasını istedi. Selvi tanm girdilerine otomatik olarak yapılan zamlann, diğer yandan ürünlere verilen düşük taban fiyatlannm tanm kesimindeki bunalımı arttırdığını vurguladı. CHP fiziki temellere' dayandığı. bir bölümünün ise sonradan ortaya çıkmasına karşın çözümlenmeden uzun zaman kalması sonucunda yapısal nitelik kazandığı kaydedildi. Cevdet Selvi, konuyla ilgili olarak verdiği bilgide. bir yandan tanm girdilerine otomatik olarak yapılan zamlann. diğer yandan ürünlere verilen düşük taban fiyatlannm tanm kesimindeki bunalımı arttırdığını vurgulayarak bu olumsuzluğun tanmsal üretimin düşmesine neden olduğunu söyledi. Bunun son örneğinin, 1999 yılı tanm ürünlerine verilen taban fiyatlan olduğunu belirten Selvi, Çukurova ve Ege pamuğundan buğday ve ayçiçeğine, fındıktan çeltiğe kadar tüm tanm ürünleri için verilen taban fiyatlannın, maliyetler ve enflasyon dikkate alınmadan belirlendiğini kaydetti. CHP'nin Tanm Raporu'nda şu saptamalara yer verildi: - Tanm topraklan sanıldığı kadar zengin değildir. Yoğun ve yanlış kullanım nedeniyle topraklann üretkenliği geritemişrjr. Topraklann dörtte üçü şiddetü erozyonla karşı karşıyadır. - Tanm toprâklanmızın mülkiyet dağılımı dengesizdir. Amaç dışı tanm toprağı kullanımı yaygınlaşmaktadır. - Devletin sektöre yönelik sonımluluklan gerilemiştir. Mera yasası yetersizdir. Tanmda sosyal güvenlik yetersizdir. - Kırsal alanda topraksızlık oranı yüksektir. Doğu ve Güneydogu'da feodal ve geleneksel toplum ilişkileri çözülememiştir. - Kırsal toplumun örgütlülük düzeyi düşüktür. Örgütiülüğün yetersiziiği nedeniyle üreticiler kendileriyle ilişldli süreçlere gereğince kaülamamaktadır. - Tanmla ilgili yasalar çok yetersizdir. Devlet tanmla ilgili bütün destekJemeleri zayıflatmış ve azaltmıştır. Tanm sübvansiyonlan zayıflamış ve azaltılmıştır. Ocalan davası bu hafta Yargıtay 1daANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Abdullah Öcalan hakkındaki ölüm cezası karannın temyızine ilişkın duruşma, Yargıtay 9. Ceza Daıresi'nde 7 Ekim Perşembe gü- nü yapılacak. Daire. Abdullah Öcalan hakkında verilen idam ka- rannı onarsa hüküm kesinleşecek. Cezanın ınfaz edilip edilmeyece- ği ise TBMM Genel Kurulu'nun karanna bağlı olacak. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Öcalan hakkındaki hükmü usul veya esastan bozarsa. Öcalan yeniden tmralı Adası'nda yargılanacak. Abdullah Öcalan, Suriye'den çıktıktan sonra kendisini hiçbir ül- kenin kabul etmemesi üzerine kaç- tığı Kenya'dan güvenlik güçlerin- ce düzenlenen bir operasyon so- nucunda 16 Şubat 1999 tarihinde Türkiye'ye getirilmişti. DGM Başsavcılığı'nın idam istemiyle açtığı dava güvenlik gerekçesiyle tmralı Adası"nda aralıksız sürdü- rülmüş, 31 Mayıs'ta başlayan da- va, 9 oturum yapıldıktan sonra 29 Haziran günü sonuçlandınlmıştı. Yargılama sonucunda Ankara 2 No'lu DGM. Abdullah Öcalan'ı "terör örgütü PKK'>i aklığı ka- rarlarve verdiği emirve talimatiar- la sevkve idare ederek devletin hâ- kimiyeti altında bulunan toprak- lardan bir kısnunı devlet idaresin- den ayırmava matuf eylemlerde bulunduğu" gerekçesiyle ölüm cezasına çarptırmıştı. İdam karan. sanık avukatlan ta- rafından temyiz edihrken, karar res'en de temyize tabı olduğundan Ankara DGM Cumhuriyet Baş- savcıhğı da temyiz isteminde bu- lunmuştu. Dava dosyası, karann Abdullah Öcalan'a tebliğ edilme- sinin ardından 27 Temmuz 1999 günü Yargıtay Cumhuriyet Baş- savcılığı'na gönderilmişti. Baş- savcı Vural Savaş dosyayı incele- dikten sonra bır tebl iğname ıle bir- likte Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne gönderdi. Savaş, tebliğnamesinde. "Ankara 2 No'lu DGM'nin hiçbir etki amnda kalmadan ve diinya ta- rihinde bu çeşit bir sanığın > anp- landığı hiçbir davada görülmemiş Konak Kız Imam- Hatip Lisesi 'ndeki, krizyeni öğretim yılında da aşılamıyor Türbanhöğretmenler açığacdrndı NECATİAYGIN İZ3VÜR-Konak Kız Imam- Hatip Lisesi'nde, türbanla derse girmekte tsrar eden 3 öğretmen lzmir VâlîlığTnce 4. kez 3'er ay süreyle açığa alındı. Konak Ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerinin, türban çıkarmamakta direnen öğretmenlerin ilçeden alınmasj için lzmir Valiliği'ne başvurduğu öğrenildi. Konak Kız Imam-Hatip Lisesi'nde, türban krizi yeni öğretim yılında da aşılamıyor. Meslekten kesin ihraç istemiyle 3 Öğretmen hakkında açılan sorusturmalann Milli Eğitim BakanhgVnın Üst Disiplin Kurulu tarafindan yaklaşık 1 yıldır sümenaltı edildiği savunuluyor. Konak Kız ÎHLde geçen öğretim yılında türbanlannı çıkarmadıklan için 3 kez 3 'er ay süreyle açığa alınan öğretmenler bu dönemde de aynı ' tutumu sürdürünce lzmir ValiliğTnce 4. kez açığa alındılar. Konak Kız Imam-Hatip Lisesi yönetimi, okulun açıldıgı ilk gün tüm öğretmen ve öğrencilere Milli Eğitim Bakanhğı'nın "kıhk- kıyafet" genelgesini okuyarak bu genelgeye uyulmasını istedi. Ancak din kültürü öğretmeni GünseU Can, tarih öğretmeni Belgin Kerim. edebiyat öğretmeni Emine Çınar'ın tüm uyanlara karşın derslere türbanla girmek istemeleri üzerine, Konak Ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nce soruşturma açıldı. Yapılan soruşturma sonucunda öğretmenler lzmir Valiliği'nce 4. kez 3'er ay-süre ile açığa alındı. Valilik karannın Günseli Can'a raporlu olduğu için tebliğ edilemediği öğrenildi. Konak tHLde daha önce uyan ve kınama gibi çeşitli cezalar alan 65 öğrencinin de derslere türbanla girdiği, bu öğrenciler hakkında okul tzmir Konak İmam Hatip Lisesi'nde öğretmenlerin yaıu sıra 65 öğrencinin de derslere türbanla girdiği. bu öğrenciler hakkında okul yönetimince disipü'n soruşturma» açıldıgı bildirildi. yönetimince disiplin soruşturması açıldıgı bildirildi. Eski Eğirhn- Sen 1 Nolu Şube Başkanı ve KESK Toplusözleşmeler Sekreteri FikretDogan, Milli Eğitim Bakanlığı üst düzey kadrolanndaki gerici bürokratlar görevde kaldığı sürece. eğitim kurumlannda bu rür krizlerin süreceğini savundu. Türbanın yargı kararlanyla da yasakiandığım arumsatan Doğan şunlan söyledi: "8 yıBık eğitim konusunda geri adım atan bükümet türban konusunda da genelgelere uygun davranmryor. Biz başuıdanberi bakanüktaki kadrolaria ne 8 yıllık eğhbnin ne de çağdaş bir eğitim anlavışının gerçekleştirilemeyeceği ni dik getirdik. Öncelikle bakanhktaki ırkçHSovenist ve gçrici kadrolann degiştirilmesi gerekir. Bu yapılmadığı sürece türbanla derse gjren öğretmenin bu tavrından vazgeçmesi söz konusu değildir. Bakanhktaki kadrolar türbanla derse giren öğretmenleri koilamakta ve onian cesaretiendirmektedir. Bakanın bu gerçeği görüp kadrolannı çağdaş eğitim anlayışına uygun kadroiardan oluşturması genekır." biçimde sanığa ve sanık vekfllerine savunma haklannı en geniş biçim- de kullandırarak, adil ve usulüne uygun biçimde yargılama yapnğı görüldüğünden, sanık Abdullah Ocalan hakkındaki hükmün onan- masına karar verümesini" istedi. Abdullah Öcalan"ın Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ndeki duruşması, 7 Ekim 1999 Perşembe günü saat 09.00'da başlayacak. Duruşmaya, tmralı Adası'nda tutuklu bulunan sanık Öcalan katılmayacak, avu- katlan temyiz gerekçeleri doğrul- tusunda savunma yapacak. Yargı- tay Kanunu gereği, müdahiller ve avukatlan da temyiz duruşmalan- na taraf olarak katılamıyor. Bu ne- denle, temyiz duruşmasına şehit yakınlan ve avukatlan sadece din- leyici olarak katılabilecek. Dava süreci Perşembe günü yapılacak du- ruşmanın tamamlanmasının ardın- dan Demirel Tavil başkan lığında- ki 5 kişilik Yargıtay 9. Ceza Daire- si heyeti, karann açıklanacağı gü- nü belirleyecek. Belirlenen gün ta- raflara da bildirilecek. Duruşma öncesinde Öcalan'ın dava dosyasuıı inceleyen tetkik hâ- kimi, duruşmanın ardından sanık avukatlannın beyanlan da dahil ol- mak üzere bütün dosya içeriğini heyete anlatacak. Heyet üyeleri dosya üzerinde gerekli görüşmele- ri yaptıktan sonra karan, belirle- nen günde ve yine duruşmalı ola- rak açıklayacak. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, sanık Öcalan hakkında verilen idam ka- rannı onarsa hüküm kesinleşecek. Öcalan'ın bu durumda olağanüs- tü kanun yolu olarak bilinen "ka- rar düzettme" isteminde bulunma hakkı var. Bu istemin öncelikle sa- nık hakkındaki ölüm cezasının onanmasını isteyen Yargıtay Cum- huriyet Başsavcısı Vural Savaş ta- rafindan kabul edilmesi gerekiyor. Savaş'ın bu istemi reddetmesi du- rumunda, Öcalan'ın başvurabile- ceği iç hukuk yollan tamamlana- cak. Bu durumda Öcalan hakkın- daki hükmün infazı için dosya Adalet Bakanlığı'na, oradan da TBMM Başkanlığı'na gönderile- cek. Öcalan hakkında verilen idam hükmünün infaz edilip edilmeye- ceğine TBMM karar verecek. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Abdul- lah Öcalan hakkında verilen hük- mü, usul veya esastan bozarsa, Öcalan yeniden Ankara 2 No'lu DGM tarafından Imralı Adası'nda yargılanacak. Karann usulden bozulması ha- linde, Ankara 2 No'lu DGM'nin vereceği karann temyiz istemini yine Yargıtay 9. Ceza Dairesi gö- rüşecek. Hüküm esastan bozulur- sa, iki olasılık ortaya çıkacak. tlk olasılığa göre, Ankara 2 No'lu DGM'nin Yargıtay tarafindan esastan bozulan ilk karannda di- renmesi durumunda, temyiz iste- mini bu kez Yargıtay Ceza Genei Kurulu görüşecek. Adana Belediyesi, yargı karanyla durdurulan yapılaşma girişimini yineledi Raııtçdaraı gözü üııiversite arazigindeADANA (Cumhuri>« Güney İDeri Bürosu) - Adana'nın yap- satçı rantiyesi gözünü Çukurova Oniversitesi'nin tanm ve araştırma alanlanna dikti. Daha önce imar değişikliği yaparak üniversite arazisini yapılaşmaya açma girişimi mahkeme karanyla engellenen Adana Büv-ükşehir ve Yüreğir belediyeleri. bu girişimi yineleyerek imar defışıkliğine gitti. Belediyelerin yargı kararlannı hiçe sayan "pervasız tutumu" tepkiyle karşılandı. Belediyece yaptınlan "Mevzi Nizun İmar Planı Tadaad"nın üniversite içınden geçen otoyolun güneybatı kesiminde betonlaşmaya yol açacağını belirten üniversite yetkilileri. • Plan değişikliği karşısında Adana Idare Mahkemesi'ne baş\r urmak zorunda kaldıklanm vurgulayan Çukurova Universitesi yetkilileri şunlan söylediler: "Nâzım plan revizyonu ile birinci sınıf tanm ve araştırma alanlan iskâna açılmakta, buralarda betonlaşmaya gidilmekte ve rant alanlan yaratılmaktadır." kampus bütünlüğünü ve birinci sınıf tanm araştırma alanlannı korumak amacıyla 1996 yıhndaki kazanılmış davaya karşm tekrar Adana Idare Mahkemesi'ne başvurmak zorunda kaldıklanm vurgulayarak şunlan dediler: "Nâzım plan revizyonu ile birinci suırf tanm ve araşnrma alanlan iskâna açdmakta, buralarda betonlaşmaya gidilmekte ve rant alanlan yaratılmaktadır. 21. yüzyılda birkaç milyonluk metropol bir kent olacak Adana'nın ciğeri sayilan, eko sistemin. doğal çevTenin, dola\ısı\la da çe\re varüklannın en i\i korunduğu, tanm da yapilan deneme ve araştırma çifttikleri dünyadaki her türlü turunçgülerin gen deposu olarak altyapısı ve yannmlan tamamlannuş bir bölgede büjükşehir belediyesinin, miKarfak altyapı \aOnmlan ile yıllann emeği ile oluşturulmuş bu bilimsel araşbrma alanlanna rant hesabı>la göz dikmesi, kısa ve uzun vadede halkuı yaranna değiL zarannadır. Bu alanlan betonlaşmaya açmak. bilim kurumunun yaünmlannı ve emeklerini aİtüst etmektir." Bünyesinde doktora eğitimi verilen 8 üniversiteden biri konumunda olan Çukurova Universitesi'nin arazilerinin bilimsel amaçlar dışında kullanılmaması, rant ve betonlaşma hesaplanna feda edilmemesi yönünde, çevTedeki Sofulu ve Balcaiı haikına karşı ahlakı ve tarihi sorumluluğu da bulunduğunu belirten üniversite yetkilileri şunlan söylediler *Betonlaşma girisiınlerinin idare mahkemesi karan ile ekim ayma kaunasına, 1998 Adana ve Ceyhan depremi ile geçen ağustos ayında yaşanan Marmara depreminden sonra yeniden gündeme gelen 'tanm alanlannın kentleşmeye açılmaması' uyanlanna karşm, büyükşehir belediyesinin bu alanlan betonlaşmaya açmasmdaki ısran, buna çanak tutan yalaka ve besleme basuun >a> garasu IMZL bilim ve insan sağlıgı düşüncemizi ön planda rutmaktan vazgeçiremeyecektiıf BEBÎZE... ERDAL ATABEK Bilinç Toplumu mu İnanç Toplumu mu? 21. yüzyıla (yeni bır binyıla) gırerken dünya top- lumları 'bilinç toplumu' olma yolunda mı ilerleye- cekler, yoksa 'inanç toplumu' olmayı mı yeğleye- cekler? Her toplumda 'bilinç sahibi olma' yanın- da 'inanca dayalı tutum ve davranış sahibi olma' da yaşayacaktır, ancak toplumun genel yöne/işi- ni, çalışmalannı yönetişini belırieyici olan hangisi olacaktır? Bilinç; kim olduğunu, ne istediğini, ne yaptığını, bunlan neden istediğini, neden yaptığını, olanla- rın neden olup neden olmadığını 'fark etme yeti- s/'dir. Bilinç, tek sözcükle 'farkındalık'tır. İnanç; kim olduğunun, ne istediğinin. ne yaptı- ğının, bunlan neden isteyip neden yaptığının, olan- lann neden olup neden olmadığınm 'kendi dışın- dakibirgüç tarafından yapıldığı'm kabul etmektir. Bilinçle inanç arasındaki farkın net olarak orta- ya konulması zorunludur. Her bilgi sahibi 'bilinçli' değildir. Bilginin bilince. dönüşmesi için, bilginin düşünceye, tartışmaya, munakemeye (neden-sonuç ilişkisine), sorun çöz- me işlemlerinden geçmesi, böylece bir 'farkında- lık yaratması' gerekir. Buna karşın, bilgi bu süreçlerden geçmeden ka- bul edilirse 'inanç 'a dönüşür, böylece defarkında- lığa dayalı bir bilinç oluşturmaz. Ezberlenmiş bilginin neden bilince değil de inan- ca yol açtığı da böylece anlaşılmış olur. Şimdi kendi toplumumuza bakalım. Son iki ay içinde şuolaylar toplumun gündemine gelecek bi- çimde yaşandı: Marmara depremi, satanist genç- lerolayı, Ecevft-Clinton fotoğrafı, Fenerbahçe'nin MTK yenilgisi. Şimdi bu dört olayı 'bilinç- inanç 'ek- seninde değerlendirelim. Marmara depremi, yerbilim ve deprembilim uz- manlannın açıkladığı gibi 'doğal oluşumun birso- nucu' idi. Buna bağlı olarak Izmit ve çevresinde beklendiği de açıklanmıştı. Bilimsel çalışmalara göre bundan sonrası için olasılıklar da tartışılıyor- du. İnanca dayalı açıklamalar ise 'Tann'nm insan- lan günahlanndan dolayı cezalandırdığı' yolunda oldu. Toplum bu iki açıklama karşısında açık bir tu- tum takınmadı ise de, bilim çevrelerinin açıklama- lanna göre davrandığı ortaya çıktı. Gene de inan- cın toplumumuzda giderek daha çok etkin oldu- ğu bu olayda da görülmektedir. 'Satanist gençler' olayında medyanın tutumu, 'bilinç'ten çok 'inanç' yaratacak bir yönlendirme biçiminde gelişti. 'Şeytana kurban verme' inancı- na dayalı olduğu bilgisine bağlanan bir cinayetin ardından 'saçı uzun, siyah tişört giyen, dövmeli gençler'm 'satanist' olduğu önyargısı kısa sürede yaygınlaşma eğilimi gösterdi. Bu haberlerin yanın- da, 'gençleri bu ve benzeri davranışlara iten ne- denler'e açıklık kazandıracak bilgi kaynaklı yayın- lann azlığı dikkat çekti. Böylece, medyanın tutu- mu da 'toplumu bilinçlendirme' yönünde olama- 'Clinton-Eos/fk fotoğrafı' da bir olay durumorfa getirildi, yorumlaryapıldı. Ecevit'in duruşunun, so- rulara yanıt vermeye çalışan öğrenciye; Clinton'ın duruşunun ise özgüvenli, yukarıdan bakan bir öğ- retmen tavrına uygun olduğuna ilişkin yorumlar yapıldı, Bu yorumlar da büyük ölçüde önyargıları yansıtıyordu. Türk heyetinin 'istemeye gittiği', Amerika tarafının ise 'koşullar dayatacağı' olası- lıklanna dayalı bir önkabul, fotoğrafın yorumlannı da etkilemişti. Görüşme sonuçları ise, liderlerin duruşlanna bağlı olmaksızın karşılıklı çıkarlarteme- linde biçimlenecekti, böyle olması da doğaldı. Fenerbahçe futbol takımının Budapeşte MTK takımı karşısında kendi sahasındaki yenilgisi de duygusal tepkilere yol açtı. Ekranlarda, ağlayan- bağıran taraftar görüntüleri dakikalarca gösterildi, büyük birfelaket havası doğdu, kulüp başkanı ma- çı terk etti, teknik direktör maçtan sonra istifa et- ti. Bu tepkilerin tümü de bilinçli davranışa aykın, önkabul temelli inanca dayalı olarak gelişmişti. Bu inanca göre, Fenerbahçe kendi sahasında bol gol- lü bir yengi almalıydı. Oysa, futbolda beklenenle- rin olmadığı çok sık gönjlmekteydi, ama beklen- tileri farklı doğrultuda pekişmiş taraftarlar için bu durum kabul edilemezdi. Bu dört olayda da kısaca görülen tutum ve dav- ranışlar, bilinçten çok, inanca dayalı tutum ve dav- ranışlara yatkın olduğumuz kanısını uyandınyor. Bu durum, önümüzdeki yüzyıl (ve binyıl) için yeni- den yeniden düşünmemiz gerektiğini göstermek- tedir. Çünkü gelecek, bilinçli insanlann ve bilinçli top- lumların çizgisinde belirlenecektir. Biz de nasıl bir yol izleyeceğimize kendimiz karar vereceğiz. Bu- nu bugünden düşünürsek yararı olacaktır, yoksa çok geç... e:mail: erdalata ? superonline.com e:mail: erdalatai - cumhuriyet.com.tr Faks:0212-513 90 98 Yunanlı dosüar yardım getirdi DATÇA(AA)- Yunanistan'ın Sömbeki (Simi) Adası'ndan Datça Belediyesi'nin davetlisi olarak gelen 94 kişilik heyet, yanlannda getirdikleri yardım malzemelerini, deprem bölgesine gönderilmek üzere Datça Belediyesi yetkilüerine teslim etti. Aralannda Simi Belediye Başkanı Mitüadis Sarris'in de bulunduğu Yunan heyeti Datça pazannda alışveriş yapö. Gnıptakiler, ikinci kez getirdikleri 62 koli süt ve 29 koli giyecekten oluşan yardniı malzemelerini, depremzedelere ulaştınlmak üzere Datça Belediyesi yetkilüerine teslim etti. Datça Kargı Koyu'ndaki restoranda onurlanna yemek verilen heyettekiler, Simi'den gelen folklor ekibi ve Türk halk oyunlan ekibinin gösterileri sırasında halay çekerek Türk-Yunan dostluğu için kadeh kaldırdılar. Datça Kaymakamı Hüseyin Ergi ve Datça Belediye Başkan Vekili Önder Antahyah'nın da katıldığı gecede, 'Ege'nin dostluk denizi olması' ısteklcn dile getirildi. Heyet, gece Datça'dan feribotla Sömbeki'ye gitti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle