Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 EKİM 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
/ ekonomi« cumhuriyetcom.tr 11
Eğitim harcamalarmı sınırlayan IMF programlanna karşı kampanya başlatıldı
'Çoculdan denek yapmaym'• Fon'un. acı ilacını 'Üçüncü
Dünya ülkelerinin çocuklan
üzerinde denememesi'
uyansında bulunan Oxfam adlı
uluslararası sivil toplum
kuruluşu, IMF reçetelerini
uygulamakta zorlanan herkesi
harekete çağınyor.
NİLÜFERŞENSÖZ
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) ülke-
lere refahtan çok yoksulluk getirdıği su yü-
züne çıkarken, Fon'un acı reçetelerine kar-
şı muhalefet her geçen gün artıyor. Dünya-
da çok sayıda sivil toplum kuruluşu tnter-
net üzerinden bilgi aktararak IMF'nin uy-
gulamalannın nelere mal olduğu konusun-
da kamuoyunu uyandırmaya çalışıyor.
Yoksullukla mücadele için 11 sivil toplum
kuruluşunun bir araya gelmesiyle oluşturu-
lan Oxfam International adlı kuruluş IMF
politikalanna karşı yeni bir kampanya baş-
İattı. Fon'un acı ilacını 'Üçüncü Dünya 01-
kelerinin çocuklan üzerinde denememesi'
uyansında bulunan Oxfam, JMF reçetele-
rini uygulamakta zorlanan herkesi hareke-
te çagınyor. Fon'un Başkanı Mkhel Cam-
dessus'a elektronik posta göndererek katıl-
manın mümkün olduğu kampanya ile kamu-
oyu baskısı oluşturulması hedefleniyor.
125 milyon çocuk
Oxfam'a göre, ülkeleri borç sarmalına
sürükleyen IMF'nin uyguladığı program-
lar nedenıyle 125 milyon çocuk okula gide-
miyor. Oxfam, hükümetlerin eğitime önce-
lik vermektense katmerlenen borçlann fa-
izlerini ödeyerek uluslararası fînans kuru-
luşlannın ceplerini doldurduğuna işaret edi-
yor. Diğergelişmekte olan ülkelergibi IMF
programlanndan vazgeçemeyen Türkiye'de
de eğitim harcamalannın her geçen gün kı-
sıldığma ve gayrisafi milli hasılanın sade-
ce yüzde 2'sinin eğitime aynldığına dikkat
çekiliyor.
Yoksulluğun en büyûk silahının eğitim
olduğuna dikkat çeken Oxfam, IMF'nin
yoksul ülkelerin paralanru nasıl kullanacak-
lannı dayatmak konusunda çok etkili oldu-
ğunu belirtirken. özellikle gelişmekte olan
ülkelerin geleceklerini kontrol edebilmele-
n için eğitımin öneminin görülmesinin şart
olduğuna dikkat çekiyor.
Oxfam, yoksulluğun bir kader olmadığı-
nı; ilköğretimin, yoksu] çocuklann yaşadık-
lan sefaleti aşabilmelerinin tek yolu oldu-
ğu belirtiyor.
Oxfam, 1995 yılındagerçekleştirilen Bır-
leşmiş Milletler Sosyal Zirvesi'nde, hükü-
metlerin, 2015 yılına kadarhiçbir ülkede il-
kokula gitmeyen çocuğun kalmayacağı sö-
zünü vermesine karşın bu hedefe doğru gi-
dilmediği uyansında bulunuyor.
4 günlük askeri harcama
Dünyada tüm çocuklann en azından il-
kokula gidebiimeleri için toplam 8 milyar
dolara ihtiyaç bulunduğunu belirten Oxfam,
bu miktann diğer harcamalarla karşılaştı-
nldığında çok düşük olduğunu şöyle vur-
guluyor:
"8 milyar dobr, dünyada 4 günlük aske-
ri harcamaya >a da ulusiararası prvasalar-
da spekülatörlerin yedi günde kazandıgı pa-
ra) a denk geliyor. Avrupahlar bir >ılda bu
İlköğretimin,
yoksul çocuklann
yaşadıklan sefaleti
aşabilmelerinin tek
yolu olduğu
belirtiliyor. Dünyada
tüm çocuklann en
azından ilkokula
gidebiimeleri için
dünyada 4 günlük
askeri harcamaya ya
da uluslararası
piyasalarda
spekülatörlerin yedi
günde kazandıgı
paraya denk geliyor.
parayı bugisayar oyunlan ve maden suyuna
harcryor."
Eğitime yeterince kaynak aynlmamasının
paradan çok politik bir tercih olduğunu vur-
gulayan Oxf am. "Hükümetler bu durumun
böyle sürüp gitmesine izin \eriyor. Hareke-
te geçilmezse \oksuiluk daha çok artacak"
açıklamasmı yapıyor.
Küresel bir eylem planı hazırlanmasının
gerekliliğine işaret eden Oxfam, "Voğun
borç yükündeki ülkelerin borçlan siBnmefi
vebu ka>ıiaklar eğitime yönlenmeH"" çözü-
münü getıriyor. IMF ve Dünya Bankası'nın
politıkalannda reformlara gidilmesinin de
şart olduğunu vurgulayan Oxfam. "Eğjtim
olmadan demokrasi boş bir laftan ibarettir.
Hükümetlerde eğitimeönceük vermeii" gö-
rüşünü dile getınyor.
Enflasyon
tekmr
tumanişta
• Eylül ayında toptan eşya fiyatlan yüzde
5.9, tüketici fiyatlan da yüzde 6 arttı.
Tüketici fıyatlannda geçen yılın eylül ayına
1
göre yüzde 64.3, 12 aylık^rtalamada ise
yüzde 66.1 arrış kaydedildi.
Aylık enflasyon - •
6.7
o»
Ekonomi Servisi - Eylül ayında enf-
lasyon yükselme eğilimine girerken.
fıyat artışlannda, depremin yanı sıra eği-
tim grubu harcamalan ve petrol ürün-
lerinde art arda yapılan kamu zamlan-
nın etkisi oldu. Eylül ayında toptan eş-
ya fiyatlan (TEFE) yüzde 5.9, tüketi-
ci fiyatlan (TÜFE) da yüzde 6 artış
gösterdi. Eylül ayı itibanyla son bıryıl-
lık enflasyon toptan eşyada yüzde 54.4,
tüketici fiyatlannda yüzde 64.3 olarak
belirlendi. 12 aylık ortalama artış ora-
nı ıse TEFE'de'yüzde 52.4. TÜFE'de
ise 66.1 oldu.
Devlet tstatistik Enstitüsü'nden (DİE)
yapılan açıklamaya göre, eylül a\ ı ıt;-
banyla 9 aylık enflasyon da toptan eş-
yada yüzde 40. tüketicide yüzde 43.8
oldu. Eylül aymdaki kitap zarrimı, top-
tan eşya endeksine yüzde 100.7, tüke-
tici fıyat endeksine de yüzde 111.5 ola-
rak yansıdı.
Ders ldtaplan baş ağnttı
Geçen yıl eylül ayında toptan eşya
fiyatlan yüzde 5.3. tüketici fiyatlan
yüzde 6.7 artmıştı. 9 aylık artış toptan
eşyada yüzde 40 oldu. Böylece. bu yıl
ilk kez yılbaşına göre olan artış geçen
yılki düzeyi aşmış oldu. Tüketicide 9
a> l.k artı$ >uzde 43.8 düzeyinde ger-
çekleşti.
Istanbul Ticaret Odası'nın (tTO) he-
saplanna göre (stanbul ücretliler ge-
çinme endeksi eylülde yüzde 6.1 artış
gösterdi.Bir önceki yılın aynı dönemi-
ne göre artış yüzde 58.7'i gösterirken,
eylül aylan itibanyla yıllık ortalama
artış da yüzde 62.3 oldu.
Izmir Ticaret Odası'nın (IZTO) ey-
lül ayı enflasyon rakamı TUFE'de ay-
lık 11.9, TEFE'de ise yüzde 5.5 olarak
açıklandı. Böylece lzmir'de tüketici fi-
yatlannda yıllık artış yüzde 59.1.12 ay-
lık ortalama artış yüzde 59 oldu.
1 milyar
insan hic
okuyamıyor
• Dünya nüfusunun
yanstna denk gelen 3
miryara yalan insan bir
günde 2 dolann
(yaklaşüc 980 bin TL)
altında kazanıyor.
• Dünyadaki en yoksul
48 ülkenin milli geliri
toplandığmda çıkan
değer, dünyarun ilk üç
zengiranin servetinden
dahaaz.
• Yaklaşık olarak l
milyara yakın insan 21.
yüzyıla hiç kitap
okuyamadan ve imza
atamadan gireeek.
• Dünyanın ilk yüz
şirketinin yüzde 51 'i
çokuluslu şirketlerden
oluşuyor.
• Gelişmiş ülkelerde
yaşayan dünya
nüfusunun yüzde 20'si
dünyadaki mallann
yüzde 86'sını tüketiyor.
• 1%0'larda dünyanın
en zengin yüzde 20'lik
diliminin geJirleri
toplamı, en fakir yüzde
20'lik dilimin
gelirlerinin 30 katıydı.
1997 yıhnda ise bu oran
74 kata çıkö.
BÜTÇENtN YÜZDE 5O'Sİ BORCA AYRILIYOR
Ekvador'dan acı dersQUITO (AA) - Agır dış borç yükü al-
tında ezilen Ekvador'da, Devlet Başkanı
Jamil Mahuad'ın televızyondan halka
seslenerek hükümetin ABD garantili dev-
let bonolannı ödeyemeyeceğini açıklama-
sı "buruk" oldu.
Mahuad konuşmasında, kreditörlere,
"Lütfen bizi anlaym. Ulusal üretimimizin
yüzde 100'ünden fazla borç yükü- Mahuad, Ekvador'un ancak bono
müz var. Bütçemizin > üzde 50'sini " \ " T ~ \ sahipleriyle borçlann makul düzeye
b l D l l j ^ d
meyeceğini söyledi. Harvard'da hukuk
eğitimi görmüş olan Mahuad, Amerikan
Brady bonolannı elinde bulunduranla-
nn, yakında Ekvador aleyhinde Ameri-
kan mahkemelerine başvurmalannı bek-
lediklerini bıldirdi.
Görüşmeler yapılacak
borçlanmıza harcnoruz. Dolayısıyla
ödemeleri yapanuyonız, çünkü na-
km'nıi/ yok. Bu konuda ne yap- /
mamızı önerirsiniz*' diyeceğini
söyledi. '
Eski ABD HazineBakanıNie- \
holas Brady den adını alan
Brady bonoları. Latin Ameri-
ka ülkelerinin 1980'li yıllarda içinedüş-
tükleri borç krizini çözmek amacıyla
oluşturulmuştu.
Devlet Başkanı Jamil Mahuad. Brady
bonolarına sahip olanlann Amerikan
mahkemelerine gitmelerinin. borçlan
ödeyemeyeceklerı gerçeğini değiştir-
indirilmesi konusunda görüşmeler
yapmayı kabul edebileceğini söy-
ledi.
Mahuad, mahkemelerden ya-
sal bir karann çıkmasının ancak
altı ayda mümkün olabileceğini
vurgulayarak, Ekvador'un bu
süreyi, borç yükünün makul düzey-
de hafifletilmesi yönündeki görüşmeler-
de bulunmak için kullanacağını belirtti.
Ekvador, 6milyardolartutanndaki Brady
borcunun yeniden yapılandınlmasını is-
riyor. Brady borcu, ülkenin toplam 13.3
milyar dolar tutanndaki dış borcunun
yaklaşık yansını oluşturuyor.
DÜNYA EKONOMÎSÎNE BAKIŞ /ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA ergin(5 ergin.demon.co.uk
Moskova'yla Pekin 20. yüzyılın sıyası coğrafya-
sını, birçok aydın kuşağının küttürel yaşamını, dün-
ya görüşünü, yandaş da karşıt da olsalar, küresel
düzeyde belırlemiş olan ıki siyasi şokun, Rus ve
Çin devrimlerinin başkentleri, yüz yılı son dere-
cede "farklı" koşullarda kapatıyorlar.
21. yüzyıla girmeye birkaç ayın kaldığı şu gün-
lerde Rusya bir uçurumun kenarında tımaklarıyla
tutunurken, Çin görkemlı birşekilde 50. kuruluş yı-
lını kutluyor. Rusya, birvartıkyokluksorunuyla kar-
şı karşıya. Çin'ın adı 21. yüzyılın olası hegemonik
güçleri arasında geçiyor. 20 yıl önce Rusya, sana-
yisiyle, uzay ve asken teknolojisiyle, küresel düz-
lemdeki bir seri bağlaşıklarıyla dünyanın ikinci sü-
per gücü. Batı'nın mezar kazıcısı, Reagan'ın ifa-
deleriyle "bir iblis imparatorluğuydu". Çin ise
geleceği belirsiz, henüz yarı köylü bir toplum ola-
rak, özellikle Nixon'un ziyaretınden sonra, en çok
Rusya'ya karşı stratejik askeri bir denge unsuru,
bir bağlaşık olarak ilgi çekiyordu. Bugün Batı, ye-
ni yüzyıla yönelik stratejilerini, Rusya'nın dağılma-
sını, Çin'in ise yeni bir süper güç olmasını engel-
lemek üzerine kuruyor. Rusya'da geçen 10 yılda
"serbestpiyasa" perspektifiyle devreye sokulan,
şok paketlerine dayalı reform süreci, beklenen so-
nuçlardan hemen hıçbirini üretememenin yanı sı-
ra ütkedeekonomik ve siyasi bir yıkıma yol açtı (Dün-
ya Ekonomisine Bakış 20/09).
Uçurumun kenarında röveşata
Yettsin dönemıyse tam bir ıflasla kapanıyor. Yelt-
sin ve ailesi devlet hazinesini soymakla suçlanıyor-
lar. Geçen ay kimliğı belirsiz kişilerin Moskova da-
hil, çeşitli kentlerde düzenledikleri bombalı saldı-
nlarda toplam 300 kişi öldü.
Ülke, büyük bir insani trajediyeyol açmasının ya-
nı sıra Kafkaslarda, zaten hassas olan dengeleri al-
lak bullak etmeye aday etnik bir kirti savaşın ıçine
dalmış durumda.
Arahkta genel, gelecek yaz da başkanlık seçim-
leri var. Hem Rusya'dakı hem de uluslararası göz-
lemciler Yettsin çevresinin ve Batı (serbest piyasa)
yanlısı liberallerin bu seçimlerde hiçbir şansının ol-
madığını düşünüyoıiar. Rusya Kamuoyu Araştr-
malan Merkezi'nce ağustos ayında gerçekleşti-
rilen bir araştırma, gelecek seçimlerde, seçmenin
yüzde 31'inin komünıst partiye, yüzde 16'sının
Moskova Belediye Başkanı Luskov ile eskı Baş-
bakan ve halktarafından Rusya'nın en güvenilirsi-
yasetçisı olarak görülen Primakov'un rttifakına, yüz-
de 10'unun da liberal Yabloko partisıne oy verme
egilimindeolduğunu gösteıdi fThe Times 3079/99).
Degındiğim, kamuoyu yoklaması yapıldıktan son-
ra kurulan Gaider, Kriyenko, Nemstovv, Chuba-
is bloğunun ise bağımsız, Vox Populi Kamuoyu
Yoklaması Kurumu'nun başkanı Grushin'e göre hiç-
bir şansı yok: "BunlarYeltsin'inadamlan, 1992'd&
kihiperenflasyonun, özelleştirmekepazeliğinin mi-
martarı. Halk bunları seçimlerde çöpe atacak."
Yeltsin kumandaiı, KGB kaynaklı Başbakan Pu-
tin, tüm bu kargaşadan kaçmak, seçimlerde ken-
disinin vetemsil ettiği Yeltsin bloğunun şansını art-
tırmak için ülkesini, tekrar Çeçenistarfda sonu be-
lirsiz bir maceraya soktu. Savaş, zaten bir çökün-
Iki Şehrin Hikâyesi'
dı. Şimdi bu uyanışın 50. yılı görkemli bir şekilde
kutlanırken, uluslararası basına bakılırsa, Pekin'de-
ki kendine güvenli, mağrur ve güçlü devlet, mutlu
halk ve "nuriu ufuklar" atmosferi Moskova'da şu
sıralar egemen ruh halinden çok farklı.
Ama, Pekin sonbahanndaki şizofrenik bir ruh
halini de hıssetmemek mümkün değil. Devnmin 50.
yılı kutlanırken Başbakan Jiang Zemin, takım el-
bise ve kravatı çıkanp, Mao'nun gri ünifomnasını
giymiş, saçını Mao gibi kestırmiş, üstü açık siyah
Rusya uçurumun kenanna tımaklarıyla tutunurke, Çin50. yılını görkemli törenlerle kutluyor.
tü içindeki Rusya ekonomisinin üzerine ağır, ek ma-
li yükler getirirken, bir yenilgi olasılığı ulusal bir
onur kmklığının gündemde olduğunu düşündürü-
yor. Bu arada Rusya'da, Moskova gibi büyük şe-
hirlerde, yabancılara karşı ırkçı düşmanlık artıyor,
milliyetçilik güçleniyor, hükümet, savaşla terörist
saldınları bahane ederek demokratik haklan kısıt-
lıyor.
Soğuk Savaş'tan sonra tüm "refonv" süreci bo-
yunca, Batı'nın hegemonik gücü ABD. tüm yu-
murtalarını bir sepete koyup sonra da sepeti Dev-
let Başkanı Yeltsin'e vermişti. Şimdi bu yumurta-
lann hepsi birden kınlma tehlikesiyte karşı karşfya.
Sanınm Napotyon demişti: "Çin uyuyan birej-
derhadır. Uyandığında tüm dünya sarsılacak-
tr." Bundan 50 yıl önce Çin emekçileri Mao'nun
önderiiğinde uyandı. Ve gerçekten de dünya titre-
lumizınde, bayraklarsallayan onbinteri, Kızıl Ordu'yu,
Dong Feng-31 balıstik füzelerini, Uçan Leopar
savaş jetlerini vb. teftiş ediyor.
Sonra bir de bakıyorsunuz aynı başbakan, Şang-
hay'da 58 küresel tekelin yönetim kurullanndan tem-
sifcileri de içeren işadamlanyia Fortuna Global Fo-
rum toplantısında buluşuyor. Time Warner tara-
fından düzenlenen Çin devriminin 50. yılı toplan-
tısında, Zemin'in son 50 yılın başanlannı öven mil-
liyetçi konuşmasını ayakta alkışlayanlann aklında
başka bir şey var: Wall Street Journal'ın bir yo-
rumundan anladığım kadanyla, "uluslararasıtop-
luluk"un nostaljısi, başka birdöneme ilişkin: On-
lar Çin'in denetimsiz kullanıma açık olduğu 1911 -
1949 arası, serbest piyasa ve kargaşa dönemini,
"eski güzel günleri" hatırlıyor (1 /10/99).
Fortunetoplantısındakileraçtsından gelecek par-
lak. Zira, gündemde, Çin'in Dünya Ticaret Örgü-
tü'ne girmesı var. Çin, DTÖ'ye gırdığı takdırde ana
sektörlerde gümriik vergilerini, ıthalat kotalannı kal-
dıracak, mal dağıtım ağlannı dışa açacak, yaban-
cı yatırrmlarda kısrtlamayı kaldıracak, devlet işlet-
melerinı serbest piyasa kurallanna göre işlemeye
zorlayacak.
Ancak, bugün Çin'i yöneten Kızıl Ordu/Komü-
nist Parti bürokrasisi için aynı şeyi söylemek o ka-
dar kolay değil. Serbest piyasa ekonomisi bu iç pi-
yasaya dayalı devlet kapitalisti rejimin ekonomik
temellerini hızla çüriitürken, egemen sınrfın ideolo-
jisi Stalinist-Maoist milliyetçi-sosyalist söylem de
ıstikrannı, gelişen uluslararası metalaşmaya para-
lel olarak, hızla kaybediyor. Bu açıdan, üzülecek
bir şey yok denebilir "Nesli tükenme tehlikesiyte
karşı karşıya olanlar, ellerine geçen en büyûk ta-
rihsel fırsatı heba ederek, bu durumu hakettiler"
denebilir.
Ne ki bu şizofrenik durumun sıkıntısını esas ola-
rak Çin halkı çekecek. Çoktan çekmeye başladı
bile. Ekonomik, siyasi ve ideolojik istikrar bozul-
dukça, işsiztik artıyor, gelırdağılımı bozuluyor, sos-
yal güvenlik hızla ortadan kalkıyor, günlük yaşam
ve gelecek belirsizleşiyor.
Asgari bırgelirgarantisi, sosya! güvenlik hızla or-
tadan kalkarken, milyonda bir ortaya çıkan, çoğu
eski parti üyesi milyonerlere bakarak, "olsun.. ser-
bestpiyasa gelişiyorya" demek ise tesellkjen da-
ha çok, bir başka şizofrenik ruh hali değil mi?
Aslında, DTÖ'ye girmenin arifesinde, ekonomik
durum da çok iyi değil. Son yılın hızlı büyüme dö-
neminin sonuna gelindiğine ilişkin göstergelervar.
1998'de yüzde 8 civanndaki resmi büyüme hızı,
kimi düzeltmelerden sonra yüzde 2-3'e kadar ine-
biliyor. (Foreign Affaires Eylül 1999).
Aşya krizinin Çin banka sisteminde açtığı büyük
gedikler ise herkesin malumu. işsizlik ise devlet iş-
letmelerinin tasfiyesine veya yeniden yapılanma-
lanna paralel olarak hızla artıyor ve DTÖ'ye giril-
dikten sonra bu sürecin daha da hızlanması bek-
leniyor Fortune 11/09).
Özetle.. Pekin'de 50. yıl kutlamalannda Mos-
kova'dan farklı bir hava var. Ancak gelecek açı-
sından bu görkemli şamata, ejderhanın gerçek
durumunu gizleyemiyor.
Ben, 1949'da uyandıktan sonra önce sihrini,
küreselleşme sürecine katılmaya karar verdik-
ten sonra da, cüzzamlı bir hasta gibi özgün şek-
lini kaybetmeye başlayan ejderha ve mikrobu
bulaştıran Stalinist bürokratlar için göz yaşı dök-
mekten yana değilim. Ama hızlanacak küresel-
leşme süreci içinde halkın çekecekleri sıkıntılan
düşününce...
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Piyasaya İnanç Yamşı
Ismi kamuoyuna açıklanmayan, ancak TÜSİ-
AD'ın önde gelenlerinden biri olduğu anlaşılan bir
işadamı, Başbakan için o kadar piyasa ekonomi-
sine inanmış ki biz O'nun yanında sol'da kaldık,
diyor.
Seçimlerden sonra bir ekonomi politikası oluş-
turamayan ve IMF ile aylardır bir anlaşma kapısı
araiayamayan hükümetin gerçek niteliği bu söz-
lerde gizlidir. Hükümet, ulusal bir ekonomi politi-
kası yapmayacağını ya da yapamayacağını bir kez
daha açıklamış oluyor.
Piyasaya kayıtsız koşulsuz inanç ile işter düze-
lecekse bunda bir sorun yok. Ancak piyasaya inan-
makla ekonomik bunalıma çözüm bulunamıyor.
Çünkü ekonomi politikasını piyasaya inanç düze-
yine indirgemek, edilgen bir tutumla ekonomik
sorunlann çözümünü piyasanın işleyişinden bek-
lemek anlamına gelir.
Piyasaya inanarak sorunlann çözümünü bekle-
menin kimi önkoşullan vardır. Bunlann başında, emek,
sermaye ve teknolojisiyle gelişmiş bir ekonomi ge-
lir. Ek olarak yasalan ve kurumlanyla düzenli işle-
yen rekabetçi bir piyasa yapısı ve etkin çalışan bir
kamu yönetimi gerekir. Türkiye bu koşullann hiç-
birine sahip değildir.
Bir başka nokta daha var. Piyasaya inanç, biz-
de 1980'de başlatıldı; 12 Eylül rejiminin.de büyük
desteğiyle, başta işçiler ve memurlar olmak üze-
reemeğiylegeçinenlerezildi; tanmsal üreticiter, kü-
çük ve orta boy işletmeler yoksullaştınldı. Anım-
sanacağı gibi, o yıllarda sabah-akşam, IMF ve
Dünya Bankası'nın alkışlan arasında, halka gele-
cek güzel günler için sözler verildi. Piyasa duası-
na çıkışının yirminci yılına giren Türkiye, tam bir eko-
nomik çöküntü yaşıyor. Enflasyon-yüksek faiz kı-
s/rdöngüsünde, yıllardır sürmekte olan ekonomik
bunalımdan kurtulunamıyor. Bunun en son örne-
ği bu yılın ilk üç ayında ulusal üretimin büyüme ora-
nının geçen yılın aynı dönemine göre eksi8.4; ikin-
ci üç ayında da yine eksi 3.4'e düşmesidir. Üretim
azalmakta, ekonomi küçülmektedir. Bu ağır bir
bunalımın göstergesidir.
En güçlü ya da gelişmiş ülkelerde bile ekono-
mik bunaJımdan çıkış piyasa koşullanna bırakılmaz;
bu amaçla somut politika önlemlerialınır. Bizde ise
yanlış yerde, yanlış zamanda ve de yanlış kişiler,
ekonomi politikası üretecek yerde, yağmurduası-
na çıkar gibi, piyasa duasına çıkıyor.
•••
Türkiye'nin en büyük eksiği ulusal ekonomi po-
litikası yokluğudur. 1980'lerde başlayan ulusallık-
tan kaçış süreci 199O'lı yıllarda DYP-S(C)HP hü-
kümetleriyle sürdünüldü. Günümüzün ulusalcı-mil-
liyetçi nitelemesini taşıyan hükümetinin tutumu
da daha fazla piyasa anlayışına dayanıyor. Bu du-
rum işadamlarını bile hayrete düşerecek boyutla-
ra ulaşıyor.
Piyasaya duacı olduğunu vurgulayan hükümet,
halka yeni bir kemer sıkma dönemi sunuyor. IMF,
koşullannı kendisinın saptadığı anlaşmayı imzala-
mıyor; bunun için 2000 Yılı Bütçesi'nin hazırlan-
masırw bekliyor. Memur maaşlan^ büt^e açıklan, kr&-
diler ve tanmsal desteklemeler vb. konüfârdâîMFVe
şimdiye dek verilen büyük ödünler yetersız sayı-
lıyor, IMF halkın kemerterinin daha çok sıkılması-
nı istiyor. Geçen yıl çıkanlan Vergi Yasası'nı tersi-
ne çevıren hükümet, kamu harcamalarına getiri-
len ağır sınırlamalara karşın, yılın ilk sekiz ayında,
vergi gelirlerinin yüzde 88'den fazlasını iç ve dış
borç faizi ödemelerine ayınyor.
• • •
Tam da bu sırada bir Bakan, çok ilginç bir ben-
zetme yapıyor. IMF ile yapılacak olan anlaşmanın
bir gereği ya da zorunluluğu olarak bütçe öde-
neklerinin çok sınırlı tutulacağını vurgularken: Kur-
tuluş Savaşı gibi.. Sadeceyağlı kurşuna para ve-
rilecektir, diyor.
Bundan önceki bakanlar da benzer sözler söy-
lemişlerdi. Yırmi yılda alınan sonuç ortadadır: Ya-
tırımlardan tümüyle vazgeçen bir devlet; bir yana
bırakılan sanayileşme çabası; eğitimi ve sağlığı
yalnızca parası olanlara sunabilen bir işleyiş; unu-
tulan altyapi yatınmlan ve üretimden uzaklaşan, iş-
sizliğe, enflasyona ve yüksek faize boğulan, rant-
la yaşatılmaya çalışılan bir ekonomi.
Hangi kurtuluş?
Kurtuluş Savaşı, siyasal ve ekonomik yönleriy-
le ulusal bağımsızlığı sağlamak amacıyla yapıldı.
Ne demeli? Günümüzde teslim olmak kurtuluş sa-
yılıyor.
Yıllar önce bir IMF programını uygulayan Brezil-
ya'nın Devlet Başkanı şöyle demişti: Ekonominin
durumu iyi de halkın durumu çok kötü. Bizi yöne-
tenler, halkı çoktan unuttu, ekonomiyi bile kurta-
ramıyorlar.
e-posta: yakup@metu.edu.tr
Türkiye geneli oran yüzde 78.6
2000sorımıuuı
uyumda iledemeANKARA (ANKA) -
Türkiye'deki önemli sektör-
lerin bilgisaj'arlardaki 2000
problemine uyum amacıy-
la yapnklan hazırlıklarda
uyum oranının 20 Eylül
itibariyle yüzde 78.6 dü-
zeyine çıktığı bildirildi.
Türkiye'deki 2000yılı prob-
lemine uyum çalışmalan-
nın koordinasyonunu üst-
lenen DPT. çalışmalann
son durumunu açıkladı.
DPT taraftndan hazırla-
nan "Ülkemizin 2000 Yıh
Probfemi Uyumluluğu'*ko-
nulu rapora göre, Türkiye
genelindeki bılgisayar sis-
temleri yüzde 78.6 oranın-
da probleme (Y2K) uyum-
lu hale geldi. Sistemlerin
yüzde 100 orarundaki uyu-
munun ise 31 Ekim'e ka-
dar sağlanması hedefleni-
yor. 2000 probleminin en
fazla ilgilendirdiği sektör-
lerden maliye-finans sek-
törlerinde sistemlerin uyu-
mu yüzde 87.2 oranına ka-
dar yükseldi. Bu sektörde
UyumOranı (Yüzde)
Türkiye geneli
ülaştırma
Haberleşme
Sağlık
Genel idare
Enerji
Maiiye-finans
Güvenlik
Sosyal Güv.
Oreîim
Hizmetler
78.60
72.11
88.30
65.85
80.96
72.07
87.21
75.00
91.43
74.93
77.67
yer alan Merkez Banka-
sı"nın uyum oranı yüzde
98.25 olarak belirlenirken.
Maliye Bakanlığı'nın yüz-
de 82.85, Hazine Müsteşar-
lığı'nın yüzde 98, Banka-
lar Birliği, Takasbnak,
İMKB ve Bankalararası
Kart Merkezi'nin yüzde
82.3'lük uyum oranına
ulaştıği bildirildi.
Ulke genelinde çok
büyük sorunlarayol açacağı
belirtilen enerji sektörün-
deki uyum oranı ise yüz-
de 72.1 olarak ölçüldü.