Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 29 EKİM 1999 CUMA
8 HABERLER
Yazanmız Ahmet Taner Kışlalı'nın kaleme aldığı çağn bir manifestoydu aslmda BIR BAKIMA
Demokratik Sîvfl Tophımcu Çağn
Ahmet Taner Kışlalı, Jnsanlarımızdakl kafa karışıkhğının giderilmesi gerefaiğini
düşünüyor veyıllardır, cumhuriyetin yurttaşlarımn bilepek çok kavraın ve de özellikle
temel ilkelerimiz konusunda yanlış ve karmaşık bilgilere salıip olduklarım gördükçe
buna kesin bir çözüm anyordu. Özellikle okumuş yazmış ve topİumu yönlendirebilecek
kişilerin bile "Atatürkçülük mü? " "Kemaiizm mi? " diye tartışmalara girmeleri.
cumhuriyetin 6 temel ilkesinin bazılarım kaldırmavı önermeleri ve benzer şekilde "Türk
Aydmlanmu Devrimi "niyıpratma, yanhş anlatma vegelecek kuşaktara. bugünkü tabana
, kuşkular salma konusunda. neredeyse özel çaba gösterme girişimlerinı çok yanhş. yersiz,
hcıtta kötii amaçlı btdııyordıı. Bu nedenle "Ben Atatürkçüyüm ", "Ben cumhuriyetçiyinı",
"Betı laikim"... diyen gerçek yıırtseverleri, bıı aınaçla kurıılmıtş 'Sivil Toplum
Örgütleri'ni ve de özellikle kendi içinden parçalanmaya çalışdan Atatürk 'iin partisini
bir araya getirebilecek, cumhuriyetin bireyi olma onurunu duyan. bu ülkeye. Atatürk
devrimleriyle ortaya çıkanyeni Tiirkiye Cumhuriyeti'ne aklı ve yüreğiyle bağlı herkesi
birbirine yaklaştırıp ileriye bu beraberlik ve us birliğiyle yürümelerini sağlayacak bir
çözümü üretmek istivordu. Işte bu amacla, "Demokratik Sivil Toplumcu Çağn " ortava
çıktı. Bu bir "çağn"ydı, bir "manifesto"\du aslmda. Türkiye'ninyıırttaşlarını kata
karışıklığından kurtaran bir sivil anayasaydı. birazda "parti programı"ydı. Kışlalı.
herkesin, tüm yurttaşların önce bu çağnda birleşmelerini, sonra da "çağdaş Tiirkiye "
1. ûlküsünde yol almalanm istivordu. ADD ve ÇYDD bu çağrıyı kendilerine anayasa
Ülkede durum
1- Toplumumuz Cumhuriyet
tarihinin belki de en önemli
bunalımıyla karşı karşıya
bulunmaktadır. Laik demokratik
cumhunyet tehdit altındadır. Bu
geçici değil. yapısal bir bunalımdır
Bunalımla savaşmak durumunda
olan de\ let kurumlarının çogu
yozlaşmıştır. De\ let yapısındaki
hastalıkları gidermek görevındeki
siyasal partiler ıse tabanlarından \e
dolayısıyla toplumdan
kopmuşlardır. Partiler demokrasisi
liderler demokrasisine. daha
doğrusu genel başkanlar
diktatörlüğüne dönüşmüştür.
Kitlelerde giderek yaygınlaşan
umutsuzluğun nedeni bu
çıkmazdır. Ortava çıkan bu
olumsuz tablo içindeki en önemli
umut ışığı ise dev letten \e siyasal
partılerden kesilen umutlar sonucu
sayılan hızla çoğalan "srvil
toplum" Örgütleridir.
2- Bugünkü yapısal bunalım,
"Atatürk'e evet, Kemalizme havır"
diyen bir zıhnıvetin toplumumuzun
son yarım yüzyılına egemen
olmasıyla oluşmuştur.
Devletin ve eğitimin laik yapisı
bozulmuştur. Eğitimin paralı hale
gelmesıyie fırsat eşıtliği daha da
zedelenmiş. topluınsal uçurumlar
-daha-da-büyümüştür. Bağımsız
yargı ve özerk üniversite gibi,
demokrasinın gelişmesinı
kolaylaştıracak olan kurumlar
yozlaştınlmış ve yıpratılmıştır.
Korkusuz yaşama özgürlügü tehdit
altındadır. Toplumumuzun büyük
özverileri ıle oluşturulan kamu
işletmelerı yozlaştınlmış, dev let
sırtmdan yeni zenginler türetmenin
aracı olarak kullanılmıştır. Türkiye
dünyada gelir dağılımı en bozuk on
altıncı ülke konumuna düşerken
emeğin, gerçek üreticinin ulusal
gelirden aldığı pay çok azalmış,
sermaye gelirleri sağlıksız
boyutlarda artmıştır. Toplumsal
dengesizlikleri azaltacak olan
planlama ve "sosyal devlet"
anlayışı giderek terk edilmıştir.
Para "en >üce değer" yapılmış,
ahlaki değerler çürümüştür. Bu
çarpıklıklara karşı oluşan
tepkilerden, şeriatçı akımların
yararlanması yolu açılmıştır.
Irkçı-şerıatçı bir ıdeolojık karışım.
giderek dev letin önemli
kurumlanna egemen kılınmaktadır.
Dev let. yansızlığını yitirmış,
herkesin dev leti olma özelliğinden
uzaklaşmıştır. Demokrasinin
temelini oluşturan emek-sermaye
dengesi yok edilmiştir.
Çözüme giden yol
3- Gerek Türkiye'de gerekse
dünyada. çağımızın gerekleri.
"demokrasi" v e "hakça toplum"
isteklerinın bir arada karşılanmasını
zorunlu kılmaktadır. Demokratik
toplumcu bu çerçeve. sağlıklı,
huzurlu. insan onuruna yakışır bir
toplumsal düzenin önkoşulu
olmaktadır. Ne demokrasıyi
erteleyerek ya da demokrasiden
vazgeçerek toplumsal adalete
ulaşılabilir ne de sosyal dev let
anlay ışı bir kenara bırakılarak
gerçek. kalıcı ve katılımcı bir
demokrasi kurulabilir.
Liberalizmin ve sosyaiizmın
-tarihsel koşullar içinde oluşan- bu
sentezi, 20001i yıllara damgasını
vuracak olan ideolojidir. Amaç.
üreten ve hakça paylaşan bir
toplum ve o toplumun koşullarına
uygun bir sosyal hukuk dev letidir.
4- Topİumu yenıden esenlığe
çıkarmak ve ülkeyi üçüncü bın >ıla
hazırlamak için dev leti
hastalıklanndan anndırmak
gerekmektedir. Bir zamanlar
kitleleri peşinden sürükleyen birçok
ideolojinin çekicili|ini yitirdiği,
ırkçı ve şeriatçı eğilimlerin
karanlıklan çağnştırdığı bir
ortamda, Kemaiizm yenıden
güncellik ve çekicilik kazanmıştır.
yaptılar. Bu çağnda uzlaşmayan karışık kafalara yer yoktu aralannda; onlar masabaşı
tartışmalarını siirdürebılirlerdı. ama bilinçli yurttaşlar eylemli olarak yol almalı,
cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıknıak için laf değil daha çok iş, eylem
üretmeliydiler. Sevgili Kışlalı nın en büyük düşii. paramparça edilmiş, başındakilerin
hırsı, bencilliğiyle, içindekilerin aymazlığıyla Meclis dışı kalmış olan Atatürk'ün
partisinin. yeniden "çağdaş, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti" özlemini çeken
halhmızm gerçekpartisı konumuna gelmesi ve tüm Atatiirkçü-Kemalist insanlarımızm
bu çağnda birleşmeleri ve bu çağrıyı bir anayasa gibi benimseyip kafa karışıklığından,
bu nedenle de sürtüşmelerden. kavga/ardan kurtıdup cumhuriyet ûlküsünde odaklanmış,
ileriye yönelik çözümleri üreten. eylem yiiklü olabilecek bu partide, yani Atatürk ün
etrafında birleşip özlenen Türkiye 'yi yeniden yapılandırmasıydı. îşte "Demokratik Sivil
Toplumcu Çağn "yı bu amaçla en ufak noktasına. virgülüne. sözcüğüne dek büyük bir
duyarlılıkla yazdı. düzeltti. kı.salttı ve son şeklıni verdi. Ulusumuzun, Kışlalı'nın bir kalıt
gibi bize bıraktığı bu çağn. uınarız her Tiirkyurttaştnı ve de en önemlisi, başta
Atatürk 'iin partisi olmak üzere TBMM'de ant ıçen tüm siyasetçilerimizi aydınlatır ve
birleştiriı: Belki de o zaman. yaşarken veterince koruyamadığımız, çağdışı karanhklara
kurban verdiğimiz Ahmet Taner Kışlalı nın bu büyük düşünü gerçekleştirir, onu, yattığı
yerde mutlandırır, "ölümüm boşa gitmedi" demesini sağlayabiliriz.
TÜRKANSAYLAN
kapatıldığı değil açıldıgı,
Türkiye'nin bölgesi ile ve dünya
ile bütünleştigi, eşit uluslar
arasındaki bir küreselleşmenin
ülkemiz tarafından savunulduğu,
çok başanlı ve onurlu bir örnek
oluşturmuştur.
Özelleştirme. sadece "sosyal
devlet*"i değil, aynı zamanda
"ulusal devlet"i de >ok etmenin bir
aracı olarak kullanılmak
istenmektedir. Özellçştirmeyi
meşru kılabılecek tek neden,
"toplumun ortak yaran"dır. Bu
ortak yararın da üç olasılığı
bulunmaktadır: Zarardan kurtulma.
daha ileri bir teknolojiye geçme.
ekonomik gücü halka yayma...
Eğer zarar eden değil de kâr eden
bir kuruluş özelleştinlmek
isteniyorsa; daha ileri bir üretim
düzeyine geçmek söz konusu
değilse; ekonomik güç halka değil
de iç ya da dış bazı odaklann eline
geçecekse; özelleştirmede
"toplumun ortak yaran"
bulunduğundan elbettc ki söz
edilemez.
Toplumun ortak yararının
gerektirdıği yerde özelleştirmeye
jvet diyen Kemaiizm. yine ortak
\ararın gerektirdiği durumlarda.
kamulaştırmaya ya da yeni kamu
girişimleri oluşturulmasına da evet
Kemalizmin laiklık,
cumhuriyetçılık \e ulusçuluk
ilkeleri. liberalizmden ve Fransız
Devriıni"ndeıı esinlenıniştir.
Halkçılık. de\ letçılık ve
devrimcilik ise birbütün olarak
sosyalizm yani toplumculuk
çerçevesi oluşturtnaktadır.
Kemaiizm. demokratik
topiumculuğun 1920"ler
Anadolusu'nun koşullannda oluşan
geri kalmış ülke gereksinmelerini
de karşılayan özgün bir modeldir.
Kemalizmin ilkeleri
5- Ulusçuluk. ırk ya da din değil,
bin yılda oluşmuş bir kültür
ortaklığı üzerınde yükselir. Etnik
"alt kimlik"leri. yurttaşlık bağıyla
oluşan ulusal %
*üstkimlik"in doğal
parçaları sayar. Bu topraklar
üzerinde ya^ayan herkesin. ulusun
eşit haklara sahip bireylen olduğu
ılkesine dayanır. "Tam
bağımsızlığı", uluslararasında
eşitliği ve "Yurtta banş. dünyada
banş" anlayışını savunur.
Devletçilik. özel girişimi "esas"
kabul eder. ama toplumun genel
yarannın gerektirdiğı hernoktada
dev leti göre\lı savar. Bu çerçeve
içinde dev let ne kutsaldır ne de
ıdeolojık bıröğedir. Sadece
dengeli, sağlıklı. huzurlu bir
topluma ulaşmada etkili ve
vazgeçılemeyecek bir araçtır.
Halkçılık. emeği > üce değer sayar.
Toplumsal ayrıcalıklara ve bir
seçkin-halk ikilemine karşıdır.
Sosyal adaleti öngörür. Mutlu
azınlıklann olduğu yerde mutsuz
çogunluklann oluşacagına,
dolayısıyla da toplumsal kinlerin,
haksızlıkların, çatışmalann
kaçinılnıazla^acağına ve toplumsal
barışın olanaksızlaşacağına inanır.
Devrimcilik. değişen koşullara en
çağdaş, en ileri çözümler üretmeyi
gerektirir. Getirilmiş olan en ileri
çözümlerin bile zaman içinde
değişen koşulların gerisinde
kalarak eskiyebileceği bılıncinden
kaynaklanır. Gençliği, toplumun en
bağımsız, ileriye ve değişime en
açık kesimi olarak sürekli
devrimciliğin idealist gücü sayar.
Cumhuriyetçilik, katılımcı. sivil
toplumcu bir demokrasi demektir.
Kadın haklarından Köy
Enstitüleri'ne. topİumu oluşturan
en geniş kesimleri etkin \e etkili
kılmak için geçmişte en ileri
adımlan atmakla yetinmemiştir.
Türk Dil ve Tarih kurumlarından
Anadolu Ajansı"na. üretim ve
tüketim kooperatiflerinden Türk
Eğitim Derneği'ne. hatta özerk bir
TRT'nin temeller'ine kadar tüm
"shil toplum" tohumlarının, devlet
dışında örgütlenmenin temellerini
de atmıştir. Halkev lerini. sivil,
katılımcı topİumu yaratmanın bir
demokratik eğitim aracı olarak
kullanmıştır. Laiklik ise bir
anlamda tüm diğer ilkelerin
önkoşuludur. Inançlara saygılı.
ama dının siyasal ya da kışisel
çıkarlara alet edilmesine karşıdır.
Hem toplumda farklı inançlara
sahıp kesımlerın barış içinde yan
yana yaşamalarının hem de çağın
değişen koşullannın getırdiği
sorunlara, aklın ve bilimin ışığında
çözüm arama yolunun açık
tutulmasının güvencesini oluşturur.
Kemaiizm ne Atatürk'ün
bekçiliğidirnede 1920
koşullannda yapılmış olanların
toplamıdır. Kemaiizm
"demokratik toplumcu" bir öze
sahip. "sürekli dev rimcüik"
ilkesine dayalı bir çagdaşlaşma
ideolojisidir.
Cündemdeki
önemli sorunlar
6- Bugün Türkiye'nin gündeminde,
özel önem taşıyan \e ideolojik
düzeyde tartışilan. net çözümler
üretilmesı gereken sorunlar
bulunmaktadır. Güneydoğu sorunu.
özelleştirme. küreselleşme. kadın
sorunları veçevre kirliliği bu
açıdan önceliğe sahip
görünmektedir. Etnik sorunların
çözümü, ulus-devleti yıkmaktan
geçmez: ulusu oluşturan tüm
bireylerin eşit hak ve özgürlüklere
kavuşturulmasından. bölgeler ve
sınıflar arası aşırı dengesizliklerin
giderilmesinden ve yerel
demokrasi anlayışının
güçlendirilmesinden geçer.
Farklılığı kurumsallaştınna
yönündekı her adım sadece ülkenin
geneline değil. özellikle de
Güneydoğu halkına zarar
verecektır. Toplumda etnik
farklılıklan kurumsallaştıran
model. Balkanlar'da ycrini bir kan
gölüne terk etmiştir. Yaşadığımız
tarih. benzerlikleri
kurumsallaştıran Atatürk'ün
hakhlığını kanıtlanııştır.
Küreselleşme gerçeğinı kabul
etmek başkadır. ulusal çıkarları
yeni dünya düzenine feda etmek
başkadır. Llusal devlet, yeni dünya
düzeni içinde. egemen güçlerin
karşısındaki tek engeli oluşturması
açısından da önemlidir. Bir nokta
gözden uzak tutulmamalıdır.
Atatürk dönemi, kapıların dünyaya
ç.öaü*nünde
temel yaklaşımın ne olması
gerektiğı bellidir: tüketim fetışızmi
kışkırtılmamalıdır. Dayanıklı. en az
malzeme ve enerji kullanan
tüketim özendirilmelidir. Suyu ve
güneş enerjisını, evlerde ve
işyerlerinde biriktınp yeniden
kullanan. çok amaçlı kültür
tarımma yönelen, taşıma ve ulaşım
mesafelerini en aza indiren
çözümler geliştirilmelidir.
Kemalizmin attığı tohumlarla
yeşeren kadın hareketi. çağdışı
egilimlere karşı gelişen toplumsal
direnişin en önemli odak
noktalanndan birisini
oluşturmaktadır. Kadın hareketi,
toplumdaki çarpıklık ve
eşitsizliklere karşı köktencı bir
başkaldırı olarak kalmamaktadır:
aynı zamanda toplum ve insan
ilişkilerini A'dan Z'ye yeniden
yapılandıracak birsavaşımın vola
çıkış ve dayanak noktası
olmaktadır.
Sonuç
7-Türkıye"nin bugünkü
çıkmazında, işçisız bir sol ve
solsuz bir demokrasi arayışlannın
rolü yadsınamaz. Bu akıl dışı
arayışlar. yolsuzluklar ve
çözümsüzlüklerle tıkanan \e
çürüy en bir siyasal ortam
oluşturmuştur. Yadsınamayacak bir
gerçek de. solun Kemalizmi
yadsıyan kesimlerinin
tükenmişliğidir. 1920'ler
Türkiyesi'nde çağdaş anlamda bir
işçi sınıfı yoktu. Atatürk, devrımini
toplumda var olan güçlerle
yürütmek zorundaydı. 19
7
01er
Türkiyesi'nde ise emekçi sınıfların
Kemalizme kazandınlmasıyla yeni
bir umut doğmuştur. Şimdi
çağdaşlıktan yana güçleri bir araya
getirecek olan öz de yine aynı
çerçevede aranmalıdır. Demokratik
toplumcu düşünceye hem yeni
destekler sağlayacak hem de bu
düşüncenin eylemini yenileyerek
geliştirecek ıki önemli yeni kaynak
da çevrecı yeşil ve kadın
hareketleridir.
8- Türkiye bugün çok zor bir
dönemden geçmektedir. Ama karşı
karşıya bulunduğumuz zorluklar.
1920"lerde Anadolu Devrimi'ni
gerçekleştirenlerin aşmak zorunda
kaldıkları zorluklann karşısında
çok küçük kalmaktadır. Çıkış
yolunun ilkeleri bellidir. O ilkeleri
paylaşanların demokratik
birlikteliği, yozlaşmış yapıların
yıkılmasına, devletin ve toplumun
yeniden sağlığına kavuşmasına
yetecektir.
SERVER TANILLİ
Cumhuriyet Devrimi
Yürüyecek...
Bugün 29 Ekim. Cumhuriyet Bayramı.
En büyük bayramımız...
Ne var kı onu, bu yıl coşkuyla kutlayamıyoruz. Se-
vincımızi bastınp boğan şeyler oldu bu yıl: Bırıncisi.
17 Ağustos'ta. daha dün denebılecek bırtarihte, dep-
reme bınlerce ınsanını kurban vermış bir ülkeyiz. Yü-
reklerımıze oturmuş o acıyla. Cumhunyet Bayramı
da olsa sevınemeyız, coşku duyamayız.
Daha da yakın bir tanhte. geçen hafta bir başka
acıyla kavrulduk: Profesör Ahmet Taner Kışlalı'yı
kaybettik. Alçakça bir cınayet, duşünmekten başka
suçu olmayan. üstelık guzel şeyler duşunup yazan bu
değerlı bilım adamını. bu saygın Cumhuriyetçi aydı-
nı aramızdan koparıp aidı.
Yastayız haklı olarak...
•
Neydi Kışlalfnın yaptığı?
"1923 Devnmı"nı savunuyordu. O devrımın teme-
lindeki görüşü, Atatürkçulüğü savunuyordu. Devrim
adına yapilanları hatırlatıyordu. Bu topİumu karanlık-
tan çekip çağın aydınlığına kavuşturmuş; uygardün-
yanın kurumlanyla donatmış; yoksuliuktan kurtulma-
sı ıçın ilk adımları atmış; yüzü geleceğe dönük, art ni-
yeti, gizlisi saklısı olmayan bir fikir sistemini yeniden
önumuze açıp sergıliyordu.
Açık, aydınlık bir dılle, ağırbaşlı bir biçemle.
Ama bırşeyı daha eklıyordu anlattıklarrna: "Bugö-
rüş, bir tanhten sonrö ıhanete uğramıştır" diyordu; ve
ekliyordu: k
'lçınedüştüğumuzyuzkızartıcı durumdan
kurtulmamız için, yeniden kaynağa dönmeliyız. Yıkı-
lanlan tekrarayaklan uzerine dikip devrimi sürdürme-
lıyız!"
Ne var bunlarda? dıyeceksınız.
Yaşamına kasteden bu hatırlatmalan oldu ışte!
Çunku devrim, ımparatorluğun çöküşünün arkasın-
dan Anadolu'nun böluşulduğü günlerde, son yurt par-
çasını emperyalızmın tahakkümünden kurtarmak
üzere bağımsızhğın bayrağını açtığı bir sırada, dışar-
dan ve ıçerden korkunç bir saldırı ıle karşılaşmıştı.
"Kemalıstler", o yıllardan kalmış bir deyimdır ve eş-
kıyayla bırtutuluremperyahstlerın sozluğunde; Istan-
bul hükumetının şeyhulıslamı da onların tepelenme-
si ıçın fetva çıkanr.
Ne var kı bağımsızhğın havarilenni bu saldın dur-
duramamıştır; Meclısı, ordusu, yurtsever aydınlan ve
bizzat halkıyla gırışılen mücadele, Profesör Bülerrt
Tanör'un deyımıyle "haklı" ve "halklı" bir savaş so-
nunda kazanılır.
"Haklı" ve "halklı" olduğu ıçın kazanılır.
Ama devrim, laik bir Cumhuriyet adına reformlan-
nı madde madde yazıp uygulamaya kalktığında da di-
rençle karşılaşır. O dırenışın bir ucu Menemen'de Ku-
bilay'ın kafasının kesılmesı ise, bir ucu da Maraş ve
Çorum kıyımlarına. Sıvas'ta 37 aydm ınsanın katle-
dilmesıne kadar uzanır.
Ancak asıl koklu ıhanet, Demokrat Parti iktidarıyla
başlar ve 12 Eylül'le de düpedüz laik Cumhuriyet
Devnmi'nin tasfiyesı gırışımıne vanr.
işte buralardan gelıyoruz! . . ,, •I..,nL-<:
, r,. Yapmayın, etmeyin dıyenlere hapisler, darağaçlajı
,' ve yargısız infaziarla karşılık verilmıştır.
Ahmet Taner Kışlah'nın hatırlatmalan yerindeydı.
Amatehlıkelıydı; laik Cumhuriyet Devnmi'nin altından
gırıp üstünden çıkanların hesaplarını bozacak tür-
dendi. Uyancıydı, gozlerı açıyordu: akla, bılime. çağ-
daşlığa ınananlara bir çağrıydı. Tehlıkeli ışler yapıyor-
du Kışlalı. Tıpkı Ujğur Mumcu'nun, Muammer Ak-
soy'un, Bahriye Üçok'un, Turan Dursun'un ve baş-
kalarının yaptıklan gıbı...
Onlar öldürüldüler. Kışlah'nın yaşaması olamazdı.
Dıkkat ıstenm: Hepsı Kemalisttı bu aydınların.
Ve ben, Mustafa Balbay'm şu düşüncesıne katılı-
yorum: "Kışlah'nın eklendiğı cınayetler zincirinin en
önemli hedefi, Turkıye'dekı Atatürkçü aydın-önder
sayısını azaltmak"\\r.
Ama tâ 1950'lerden estirilmeye başlamış bir karşı-
devrim rüzgârının hedefi aslmda daha da geniştır
Kemalist olsun olmasın bağımsız, demokratik ve la-
ik Türkiye'yi, insanların ınsanca yaşayacaklan bir Tur-
kıye'yi yenıden ayaklan üzerıne dıkecek aydınlan yok
etmek.
Altını çizıniz bu "karşı-devnm"\n\
Kışlah'nın katilı, bütün otekilerın katıllen gibi o cep-
hede: Dokunulmazları var onların; buyuk-kuçük bü-
rokratlan, gazetelerı, yazar-çızerlerı var. Laik Cumhu-
riyet Devnmi'nin bir gün topyekûn tasfiyesı amacıy-
la, daha bugünden ıçını boşaltmak uzere ellerinden
geleni yapıyoriar.
Ahmet Taner Kışlah'nın katilı dilerız bir an önce bu-
lunur. Ama bir dileğımız de. bütün namuslu ve yurt-
sever aydınlann devrımcı Cumhuriyet'in önünde sı-
pere yatmalandır. Cumhunyet Devrimi elbette yürüye-
cek; ancak. aydınlarından ve halkından da güç
alarak...
KESK Cenel Baskanı Erdem
'Savaş'ın açıklamaları
12 Eylül düşüncesV
İstanbul Haber Scn isi -
KESK Genel Başkanı Si-
\ami Erdem, Yargıtay
Cumhunyet Başsa\cısı
Vural Savaş'ın önerdiğı
yasakçı düzenlemelerın
12 Eylül Anayasası'nca
fazlasıyla uygulamaya so-
kulduğunu belirterek şen-
atçılann en fazla bu dö-
nemde palazlandığma dik-
kat çekti.
Siyami Erdem yaptığı
yazılı açıklamada. B3şsa\-
cı Vural Savaş'ın açıkla-
malarını eleştirdi. Yazarı-
mız Ahmet Taner Kışla-
lı'ya düzenlenen bombalı
suikastla bırlıkte demok-
ratik hak ve özgürlıiklerı
budamaya yönelik beyan-
lan kaygıyla izlediklerini
ifade eden Erdem. Sa-
vaş'ın beyanlarının de-
mokrasiye tahammülü ol-
mayan karanlık güçlerin.
bızleri içıne çekmek ıste-
diği gerilim. korku ve ta-
hakkümcü çızgınin meş-
rulaştınlmasına bilerek ya
da biImeyerek hizmet etti-
ğınisavundu Erdem şöy-
lede\amettı:
"12 Eylül Anayasası. sa-
yın savcının önerdiği ya-
saklan fazlasıyla uygula-
maya sokmuştur. Lstdik
bugün hedef gösterilen şe-
riatçılar. en fazla bu dö-
nemde palazlanmışlardır.
Yârgıtay Başsa\cısı"nın
açıklamasına egemen olan
zihniyet. hukuk devletinin
\erine polis dev letini geçir-
mektir. Can güvenliğinin
olmadığı vurgusuyla öne
sürülen fikirler. birçok ke-
simincangüvenliğiniorta-
dan kaldıracak nitciikte-
dir. En temel haklan göz
ardı eden. faili meçhul ci-
nayetleri çözme çabası ye-
rine demokrasiyi veözgür-
lükleri hedef alan Başsav-
cı Savaş'ın açıklamalannı,
sorunun çözümüne hizmet
etmekten çok uzak gör-
mektey iz. Tam aksine, bas-
kı ve yasaklaria daha fazla
demokrasi. daha fazla in-
san haklan, daha fazla öz-
gürtüktür."