13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 29 EKİM 1999 CUMA 8 HABERLER Yazanmız Ahmet Taner Kışlalı'nın kaleme aldığı çağn bir manifestoydu aslmda BIR BAKIMA Demokratik Sîvfl Tophımcu Çağn Ahmet Taner Kışlalı, Jnsanlarımızdakl kafa karışıkhğının giderilmesi gerefaiğini düşünüyor veyıllardır, cumhuriyetin yurttaşlarımn bilepek çok kavraın ve de özellikle temel ilkelerimiz konusunda yanlış ve karmaşık bilgilere salıip olduklarım gördükçe buna kesin bir çözüm anyordu. Özellikle okumuş yazmış ve topİumu yönlendirebilecek kişilerin bile "Atatürkçülük mü? " "Kemaiizm mi? " diye tartışmalara girmeleri. cumhuriyetin 6 temel ilkesinin bazılarım kaldırmavı önermeleri ve benzer şekilde "Türk Aydmlanmu Devrimi "niyıpratma, yanhş anlatma vegelecek kuşaktara. bugünkü tabana , kuşkular salma konusunda. neredeyse özel çaba gösterme girişimlerinı çok yanhş. yersiz, hcıtta kötii amaçlı btdııyordıı. Bu nedenle "Ben Atatürkçüyüm ", "Ben cumhuriyetçiyinı", "Betı laikim"... diyen gerçek yıırtseverleri, bıı aınaçla kurıılmıtş 'Sivil Toplum Örgütleri'ni ve de özellikle kendi içinden parçalanmaya çalışdan Atatürk 'iin partisini bir araya getirebilecek, cumhuriyetin bireyi olma onurunu duyan. bu ülkeye. Atatürk devrimleriyle ortaya çıkanyeni Tiirkiye Cumhuriyeti'ne aklı ve yüreğiyle bağlı herkesi birbirine yaklaştırıp ileriye bu beraberlik ve us birliğiyle yürümelerini sağlayacak bir çözümü üretmek istivordu. Işte bu amacla, "Demokratik Sivil Toplumcu Çağn " ortava çıktı. Bu bir "çağn"ydı, bir "manifesto"\du aslmda. Türkiye'ninyıırttaşlarını kata karışıklığından kurtaran bir sivil anayasaydı. birazda "parti programı"ydı. Kışlalı. herkesin, tüm yurttaşların önce bu çağnda birleşmelerini, sonra da "çağdaş Tiirkiye " 1. ûlküsünde yol almalanm istivordu. ADD ve ÇYDD bu çağrıyı kendilerine anayasa Ülkede durum 1- Toplumumuz Cumhuriyet tarihinin belki de en önemli bunalımıyla karşı karşıya bulunmaktadır. Laik demokratik cumhunyet tehdit altındadır. Bu geçici değil. yapısal bir bunalımdır Bunalımla savaşmak durumunda olan de\ let kurumlarının çogu yozlaşmıştır. De\ let yapısındaki hastalıkları gidermek görevındeki siyasal partiler ıse tabanlarından \e dolayısıyla toplumdan kopmuşlardır. Partiler demokrasisi liderler demokrasisine. daha doğrusu genel başkanlar diktatörlüğüne dönüşmüştür. Kitlelerde giderek yaygınlaşan umutsuzluğun nedeni bu çıkmazdır. Ortava çıkan bu olumsuz tablo içindeki en önemli umut ışığı ise dev letten \e siyasal partılerden kesilen umutlar sonucu sayılan hızla çoğalan "srvil toplum" Örgütleridir. 2- Bugünkü yapısal bunalım, "Atatürk'e evet, Kemalizme havır" diyen bir zıhnıvetin toplumumuzun son yarım yüzyılına egemen olmasıyla oluşmuştur. Devletin ve eğitimin laik yapisı bozulmuştur. Eğitimin paralı hale gelmesıyie fırsat eşıtliği daha da zedelenmiş. topluınsal uçurumlar -daha-da-büyümüştür. Bağımsız yargı ve özerk üniversite gibi, demokrasinın gelişmesinı kolaylaştıracak olan kurumlar yozlaştınlmış ve yıpratılmıştır. Korkusuz yaşama özgürlügü tehdit altındadır. Toplumumuzun büyük özverileri ıle oluşturulan kamu işletmelerı yozlaştınlmış, dev let sırtmdan yeni zenginler türetmenin aracı olarak kullanılmıştır. Türkiye dünyada gelir dağılımı en bozuk on altıncı ülke konumuna düşerken emeğin, gerçek üreticinin ulusal gelirden aldığı pay çok azalmış, sermaye gelirleri sağlıksız boyutlarda artmıştır. Toplumsal dengesizlikleri azaltacak olan planlama ve "sosyal devlet" anlayışı giderek terk edilmıştir. Para "en >üce değer" yapılmış, ahlaki değerler çürümüştür. Bu çarpıklıklara karşı oluşan tepkilerden, şeriatçı akımların yararlanması yolu açılmıştır. Irkçı-şerıatçı bir ıdeolojık karışım. giderek dev letin önemli kurumlanna egemen kılınmaktadır. Dev let. yansızlığını yitirmış, herkesin dev leti olma özelliğinden uzaklaşmıştır. Demokrasinin temelini oluşturan emek-sermaye dengesi yok edilmiştir. Çözüme giden yol 3- Gerek Türkiye'de gerekse dünyada. çağımızın gerekleri. "demokrasi" v e "hakça toplum" isteklerinın bir arada karşılanmasını zorunlu kılmaktadır. Demokratik toplumcu bu çerçeve. sağlıklı, huzurlu. insan onuruna yakışır bir toplumsal düzenin önkoşulu olmaktadır. Ne demokrasıyi erteleyerek ya da demokrasiden vazgeçerek toplumsal adalete ulaşılabilir ne de sosyal dev let anlay ışı bir kenara bırakılarak gerçek. kalıcı ve katılımcı bir demokrasi kurulabilir. Liberalizmin ve sosyaiizmın -tarihsel koşullar içinde oluşan- bu sentezi, 20001i yıllara damgasını vuracak olan ideolojidir. Amaç. üreten ve hakça paylaşan bir toplum ve o toplumun koşullarına uygun bir sosyal hukuk dev letidir. 4- Topİumu yenıden esenlığe çıkarmak ve ülkeyi üçüncü bın >ıla hazırlamak için dev leti hastalıklanndan anndırmak gerekmektedir. Bir zamanlar kitleleri peşinden sürükleyen birçok ideolojinin çekicili|ini yitirdiği, ırkçı ve şeriatçı eğilimlerin karanlıklan çağnştırdığı bir ortamda, Kemaiizm yenıden güncellik ve çekicilik kazanmıştır. yaptılar. Bu çağnda uzlaşmayan karışık kafalara yer yoktu aralannda; onlar masabaşı tartışmalarını siirdürebılirlerdı. ama bilinçli yurttaşlar eylemli olarak yol almalı, cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıknıak için laf değil daha çok iş, eylem üretmeliydiler. Sevgili Kışlalı nın en büyük düşii. paramparça edilmiş, başındakilerin hırsı, bencilliğiyle, içindekilerin aymazlığıyla Meclis dışı kalmış olan Atatürk'ün partisinin. yeniden "çağdaş, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti" özlemini çeken halhmızm gerçekpartisı konumuna gelmesi ve tüm Atatiirkçü-Kemalist insanlarımızm bu çağnda birleşmeleri ve bu çağrıyı bir anayasa gibi benimseyip kafa karışıklığından, bu nedenle de sürtüşmelerden. kavga/ardan kurtıdup cumhuriyet ûlküsünde odaklanmış, ileriye yönelik çözümleri üreten. eylem yiiklü olabilecek bu partide, yani Atatürk ün etrafında birleşip özlenen Türkiye 'yi yeniden yapılandırmasıydı. îşte "Demokratik Sivil Toplumcu Çağn "yı bu amaçla en ufak noktasına. virgülüne. sözcüğüne dek büyük bir duyarlılıkla yazdı. düzeltti. kı.salttı ve son şeklıni verdi. Ulusumuzun, Kışlalı'nın bir kalıt gibi bize bıraktığı bu çağn. uınarız her Tiirkyurttaştnı ve de en önemlisi, başta Atatürk 'iin partisi olmak üzere TBMM'de ant ıçen tüm siyasetçilerimizi aydınlatır ve birleştiriı: Belki de o zaman. yaşarken veterince koruyamadığımız, çağdışı karanhklara kurban verdiğimiz Ahmet Taner Kışlalı nın bu büyük düşünü gerçekleştirir, onu, yattığı yerde mutlandırır, "ölümüm boşa gitmedi" demesini sağlayabiliriz. TÜRKANSAYLAN kapatıldığı değil açıldıgı, Türkiye'nin bölgesi ile ve dünya ile bütünleştigi, eşit uluslar arasındaki bir küreselleşmenin ülkemiz tarafından savunulduğu, çok başanlı ve onurlu bir örnek oluşturmuştur. Özelleştirme. sadece "sosyal devlet*"i değil, aynı zamanda "ulusal devlet"i de >ok etmenin bir aracı olarak kullanılmak istenmektedir. Özellçştirmeyi meşru kılabılecek tek neden, "toplumun ortak yaran"dır. Bu ortak yararın da üç olasılığı bulunmaktadır: Zarardan kurtulma. daha ileri bir teknolojiye geçme. ekonomik gücü halka yayma... Eğer zarar eden değil de kâr eden bir kuruluş özelleştinlmek isteniyorsa; daha ileri bir üretim düzeyine geçmek söz konusu değilse; ekonomik güç halka değil de iç ya da dış bazı odaklann eline geçecekse; özelleştirmede "toplumun ortak yaran" bulunduğundan elbettc ki söz edilemez. Toplumun ortak yararının gerektirdıği yerde özelleştirmeye jvet diyen Kemaiizm. yine ortak \ararın gerektirdiği durumlarda. kamulaştırmaya ya da yeni kamu girişimleri oluşturulmasına da evet Kemalizmin laiklık, cumhuriyetçılık \e ulusçuluk ilkeleri. liberalizmden ve Fransız Devriıni"ndeıı esinlenıniştir. Halkçılık. de\ letçılık ve devrimcilik ise birbütün olarak sosyalizm yani toplumculuk çerçevesi oluşturtnaktadır. Kemaiizm. demokratik topiumculuğun 1920"ler Anadolusu'nun koşullannda oluşan geri kalmış ülke gereksinmelerini de karşılayan özgün bir modeldir. Kemalizmin ilkeleri 5- Ulusçuluk. ırk ya da din değil, bin yılda oluşmuş bir kültür ortaklığı üzerınde yükselir. Etnik "alt kimlik"leri. yurttaşlık bağıyla oluşan ulusal % *üstkimlik"in doğal parçaları sayar. Bu topraklar üzerinde ya^ayan herkesin. ulusun eşit haklara sahip bireylen olduğu ılkesine dayanır. "Tam bağımsızlığı", uluslararasında eşitliği ve "Yurtta banş. dünyada banş" anlayışını savunur. Devletçilik. özel girişimi "esas" kabul eder. ama toplumun genel yarannın gerektirdiğı hernoktada dev leti göre\lı savar. Bu çerçeve içinde dev let ne kutsaldır ne de ıdeolojık bıröğedir. Sadece dengeli, sağlıklı. huzurlu bir topluma ulaşmada etkili ve vazgeçılemeyecek bir araçtır. Halkçılık. emeği > üce değer sayar. Toplumsal ayrıcalıklara ve bir seçkin-halk ikilemine karşıdır. Sosyal adaleti öngörür. Mutlu azınlıklann olduğu yerde mutsuz çogunluklann oluşacagına, dolayısıyla da toplumsal kinlerin, haksızlıkların, çatışmalann kaçinılnıazla^acağına ve toplumsal barışın olanaksızlaşacağına inanır. Devrimcilik. değişen koşullara en çağdaş, en ileri çözümler üretmeyi gerektirir. Getirilmiş olan en ileri çözümlerin bile zaman içinde değişen koşulların gerisinde kalarak eskiyebileceği bılıncinden kaynaklanır. Gençliği, toplumun en bağımsız, ileriye ve değişime en açık kesimi olarak sürekli devrimciliğin idealist gücü sayar. Cumhuriyetçilik, katılımcı. sivil toplumcu bir demokrasi demektir. Kadın haklarından Köy Enstitüleri'ne. topİumu oluşturan en geniş kesimleri etkin \e etkili kılmak için geçmişte en ileri adımlan atmakla yetinmemiştir. Türk Dil ve Tarih kurumlarından Anadolu Ajansı"na. üretim ve tüketim kooperatiflerinden Türk Eğitim Derneği'ne. hatta özerk bir TRT'nin temeller'ine kadar tüm "shil toplum" tohumlarının, devlet dışında örgütlenmenin temellerini de atmıştir. Halkev lerini. sivil, katılımcı topİumu yaratmanın bir demokratik eğitim aracı olarak kullanmıştır. Laiklik ise bir anlamda tüm diğer ilkelerin önkoşuludur. Inançlara saygılı. ama dının siyasal ya da kışisel çıkarlara alet edilmesine karşıdır. Hem toplumda farklı inançlara sahıp kesımlerın barış içinde yan yana yaşamalarının hem de çağın değişen koşullannın getırdiği sorunlara, aklın ve bilimin ışığında çözüm arama yolunun açık tutulmasının güvencesini oluşturur. Kemaiizm ne Atatürk'ün bekçiliğidirnede 1920 koşullannda yapılmış olanların toplamıdır. Kemaiizm "demokratik toplumcu" bir öze sahip. "sürekli dev rimcüik" ilkesine dayalı bir çagdaşlaşma ideolojisidir. Cündemdeki önemli sorunlar 6- Bugün Türkiye'nin gündeminde, özel önem taşıyan \e ideolojik düzeyde tartışilan. net çözümler üretilmesı gereken sorunlar bulunmaktadır. Güneydoğu sorunu. özelleştirme. küreselleşme. kadın sorunları veçevre kirliliği bu açıdan önceliğe sahip görünmektedir. Etnik sorunların çözümü, ulus-devleti yıkmaktan geçmez: ulusu oluşturan tüm bireylerin eşit hak ve özgürlüklere kavuşturulmasından. bölgeler ve sınıflar arası aşırı dengesizliklerin giderilmesinden ve yerel demokrasi anlayışının güçlendirilmesinden geçer. Farklılığı kurumsallaştınna yönündekı her adım sadece ülkenin geneline değil. özellikle de Güneydoğu halkına zarar verecektır. Toplumda etnik farklılıklan kurumsallaştıran model. Balkanlar'da ycrini bir kan gölüne terk etmiştir. Yaşadığımız tarih. benzerlikleri kurumsallaştıran Atatürk'ün hakhlığını kanıtlanııştır. Küreselleşme gerçeğinı kabul etmek başkadır. ulusal çıkarları yeni dünya düzenine feda etmek başkadır. Llusal devlet, yeni dünya düzeni içinde. egemen güçlerin karşısındaki tek engeli oluşturması açısından da önemlidir. Bir nokta gözden uzak tutulmamalıdır. Atatürk dönemi, kapıların dünyaya ç.öaü*nünde temel yaklaşımın ne olması gerektiğı bellidir: tüketim fetışızmi kışkırtılmamalıdır. Dayanıklı. en az malzeme ve enerji kullanan tüketim özendirilmelidir. Suyu ve güneş enerjisını, evlerde ve işyerlerinde biriktınp yeniden kullanan. çok amaçlı kültür tarımma yönelen, taşıma ve ulaşım mesafelerini en aza indiren çözümler geliştirilmelidir. Kemalizmin attığı tohumlarla yeşeren kadın hareketi. çağdışı egilimlere karşı gelişen toplumsal direnişin en önemli odak noktalanndan birisini oluşturmaktadır. Kadın hareketi, toplumdaki çarpıklık ve eşitsizliklere karşı köktencı bir başkaldırı olarak kalmamaktadır: aynı zamanda toplum ve insan ilişkilerini A'dan Z'ye yeniden yapılandıracak birsavaşımın vola çıkış ve dayanak noktası olmaktadır. Sonuç 7-Türkıye"nin bugünkü çıkmazında, işçisız bir sol ve solsuz bir demokrasi arayışlannın rolü yadsınamaz. Bu akıl dışı arayışlar. yolsuzluklar ve çözümsüzlüklerle tıkanan \e çürüy en bir siyasal ortam oluşturmuştur. Yadsınamayacak bir gerçek de. solun Kemalizmi yadsıyan kesimlerinin tükenmişliğidir. 1920'ler Türkiyesi'nde çağdaş anlamda bir işçi sınıfı yoktu. Atatürk, devrımini toplumda var olan güçlerle yürütmek zorundaydı. 19 7 01er Türkiyesi'nde ise emekçi sınıfların Kemalizme kazandınlmasıyla yeni bir umut doğmuştur. Şimdi çağdaşlıktan yana güçleri bir araya getirecek olan öz de yine aynı çerçevede aranmalıdır. Demokratik toplumcu düşünceye hem yeni destekler sağlayacak hem de bu düşüncenin eylemini yenileyerek geliştirecek ıki önemli yeni kaynak da çevrecı yeşil ve kadın hareketleridir. 8- Türkiye bugün çok zor bir dönemden geçmektedir. Ama karşı karşıya bulunduğumuz zorluklar. 1920"lerde Anadolu Devrimi'ni gerçekleştirenlerin aşmak zorunda kaldıkları zorluklann karşısında çok küçük kalmaktadır. Çıkış yolunun ilkeleri bellidir. O ilkeleri paylaşanların demokratik birlikteliği, yozlaşmış yapıların yıkılmasına, devletin ve toplumun yeniden sağlığına kavuşmasına yetecektir. SERVER TANILLİ Cumhuriyet Devrimi Yürüyecek... Bugün 29 Ekim. Cumhuriyet Bayramı. En büyük bayramımız... Ne var kı onu, bu yıl coşkuyla kutlayamıyoruz. Se- vincımızi bastınp boğan şeyler oldu bu yıl: Bırıncisi. 17 Ağustos'ta. daha dün denebılecek bırtarihte, dep- reme bınlerce ınsanını kurban vermış bir ülkeyiz. Yü- reklerımıze oturmuş o acıyla. Cumhunyet Bayramı da olsa sevınemeyız, coşku duyamayız. Daha da yakın bir tanhte. geçen hafta bir başka acıyla kavrulduk: Profesör Ahmet Taner Kışlalı'yı kaybettik. Alçakça bir cınayet, duşünmekten başka suçu olmayan. üstelık guzel şeyler duşunup yazan bu değerlı bilım adamını. bu saygın Cumhuriyetçi aydı- nı aramızdan koparıp aidı. Yastayız haklı olarak... • Neydi Kışlalfnın yaptığı? "1923 Devnmı"nı savunuyordu. O devrımın teme- lindeki görüşü, Atatürkçulüğü savunuyordu. Devrim adına yapilanları hatırlatıyordu. Bu topİumu karanlık- tan çekip çağın aydınlığına kavuşturmuş; uygardün- yanın kurumlanyla donatmış; yoksuliuktan kurtulma- sı ıçın ilk adımları atmış; yüzü geleceğe dönük, art ni- yeti, gizlisi saklısı olmayan bir fikir sistemini yeniden önumuze açıp sergıliyordu. Açık, aydınlık bir dılle, ağırbaşlı bir biçemle. Ama bırşeyı daha eklıyordu anlattıklarrna: "Bugö- rüş, bir tanhten sonrö ıhanete uğramıştır" diyordu; ve ekliyordu: k 'lçınedüştüğumuzyuzkızartıcı durumdan kurtulmamız için, yeniden kaynağa dönmeliyız. Yıkı- lanlan tekrarayaklan uzerine dikip devrimi sürdürme- lıyız!" Ne var bunlarda? dıyeceksınız. Yaşamına kasteden bu hatırlatmalan oldu ışte! Çunku devrim, ımparatorluğun çöküşünün arkasın- dan Anadolu'nun böluşulduğü günlerde, son yurt par- çasını emperyalızmın tahakkümünden kurtarmak üzere bağımsızhğın bayrağını açtığı bir sırada, dışar- dan ve ıçerden korkunç bir saldırı ıle karşılaşmıştı. "Kemalıstler", o yıllardan kalmış bir deyimdır ve eş- kıyayla bırtutuluremperyahstlerın sozluğunde; Istan- bul hükumetının şeyhulıslamı da onların tepelenme- si ıçın fetva çıkanr. Ne var kı bağımsızhğın havarilenni bu saldın dur- duramamıştır; Meclısı, ordusu, yurtsever aydınlan ve bizzat halkıyla gırışılen mücadele, Profesör Bülerrt Tanör'un deyımıyle "haklı" ve "halklı" bir savaş so- nunda kazanılır. "Haklı" ve "halklı" olduğu ıçın kazanılır. Ama devrim, laik bir Cumhuriyet adına reformlan- nı madde madde yazıp uygulamaya kalktığında da di- rençle karşılaşır. O dırenışın bir ucu Menemen'de Ku- bilay'ın kafasının kesılmesı ise, bir ucu da Maraş ve Çorum kıyımlarına. Sıvas'ta 37 aydm ınsanın katle- dilmesıne kadar uzanır. Ancak asıl koklu ıhanet, Demokrat Parti iktidarıyla başlar ve 12 Eylül'le de düpedüz laik Cumhuriyet Devnmi'nin tasfiyesı gırışımıne vanr. işte buralardan gelıyoruz! . . ,, •I..,nL-<: , r,. Yapmayın, etmeyin dıyenlere hapisler, darağaçlajı ,' ve yargısız infaziarla karşılık verilmıştır. Ahmet Taner Kışlah'nın hatırlatmalan yerindeydı. Amatehlıkelıydı; laik Cumhuriyet Devnmi'nin altından gırıp üstünden çıkanların hesaplarını bozacak tür- dendi. Uyancıydı, gozlerı açıyordu: akla, bılime. çağ- daşlığa ınananlara bir çağrıydı. Tehlıkeli ışler yapıyor- du Kışlalı. Tıpkı Ujğur Mumcu'nun, Muammer Ak- soy'un, Bahriye Üçok'un, Turan Dursun'un ve baş- kalarının yaptıklan gıbı... Onlar öldürüldüler. Kışlah'nın yaşaması olamazdı. Dıkkat ıstenm: Hepsı Kemalisttı bu aydınların. Ve ben, Mustafa Balbay'm şu düşüncesıne katılı- yorum: "Kışlah'nın eklendiğı cınayetler zincirinin en önemli hedefi, Turkıye'dekı Atatürkçü aydın-önder sayısını azaltmak"\\r. Ama tâ 1950'lerden estirilmeye başlamış bir karşı- devrim rüzgârının hedefi aslmda daha da geniştır Kemalist olsun olmasın bağımsız, demokratik ve la- ik Türkiye'yi, insanların ınsanca yaşayacaklan bir Tur- kıye'yi yenıden ayaklan üzerıne dıkecek aydınlan yok etmek. Altını çizıniz bu "karşı-devnm"\n\ Kışlah'nın katilı, bütün otekilerın katıllen gibi o cep- hede: Dokunulmazları var onların; buyuk-kuçük bü- rokratlan, gazetelerı, yazar-çızerlerı var. Laik Cumhu- riyet Devnmi'nin bir gün topyekûn tasfiyesı amacıy- la, daha bugünden ıçını boşaltmak uzere ellerinden geleni yapıyoriar. Ahmet Taner Kışlah'nın katilı dilerız bir an önce bu- lunur. Ama bir dileğımız de. bütün namuslu ve yurt- sever aydınlann devrımcı Cumhuriyet'in önünde sı- pere yatmalandır. Cumhunyet Devrimi elbette yürüye- cek; ancak. aydınlarından ve halkından da güç alarak... KESK Cenel Baskanı Erdem 'Savaş'ın açıklamaları 12 Eylül düşüncesV İstanbul Haber Scn isi - KESK Genel Başkanı Si- \ami Erdem, Yargıtay Cumhunyet Başsa\cısı Vural Savaş'ın önerdiğı yasakçı düzenlemelerın 12 Eylül Anayasası'nca fazlasıyla uygulamaya so- kulduğunu belirterek şen- atçılann en fazla bu dö- nemde palazlandığma dik- kat çekti. Siyami Erdem yaptığı yazılı açıklamada. B3şsa\- cı Vural Savaş'ın açıkla- malarını eleştirdi. Yazarı- mız Ahmet Taner Kışla- lı'ya düzenlenen bombalı suikastla bırlıkte demok- ratik hak ve özgürlıiklerı budamaya yönelik beyan- lan kaygıyla izlediklerini ifade eden Erdem. Sa- vaş'ın beyanlarının de- mokrasiye tahammülü ol- mayan karanlık güçlerin. bızleri içıne çekmek ıste- diği gerilim. korku ve ta- hakkümcü çızgınin meş- rulaştınlmasına bilerek ya da biImeyerek hizmet etti- ğınisavundu Erdem şöy- lede\amettı: "12 Eylül Anayasası. sa- yın savcının önerdiği ya- saklan fazlasıyla uygula- maya sokmuştur. Lstdik bugün hedef gösterilen şe- riatçılar. en fazla bu dö- nemde palazlanmışlardır. Yârgıtay Başsa\cısı"nın açıklamasına egemen olan zihniyet. hukuk devletinin \erine polis dev letini geçir- mektir. Can güvenliğinin olmadığı vurgusuyla öne sürülen fikirler. birçok ke- simincangüvenliğiniorta- dan kaldıracak nitciikte- dir. En temel haklan göz ardı eden. faili meçhul ci- nayetleri çözme çabası ye- rine demokrasiyi veözgür- lükleri hedef alan Başsav- cı Savaş'ın açıklamalannı, sorunun çözümüne hizmet etmekten çok uzak gör- mektey iz. Tam aksine, bas- kı ve yasaklaria daha fazla demokrasi. daha fazla in- san haklan, daha fazla öz- gürtüktür."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle