Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29EKİM1999CUMA
14 KULTUR kuttur(a cumhuriyet.com.tr
Fulya Erdemci, bienalin olumsuz eleştiri almasını tezinin anlaşılamamasma bağlıyor
'Radikal mütevazılık sunuyor'
ESRA ALİÇAVUŞOĞLÜ
Lluslararası lstanbul Bienali Yönetmeni Fulya
Erdemci. bu y ıl altıncısı gerçekleştirilen bienale yö-
nelik eleştirileri yanıtladı.
- Birsöyleşinizde; "Özellikle ismi çok dolaşımda
olan bırkaç bıenalin birden sanat yönetmenhğini
üstlenmış bırinı tercıh etmiyoruz. Yönetmenin ismı
bienalin üstüne çıkmasın ıstiyoruz" diyorsunıız. Fa-
kat bu kezde aldığı deştirilerte Paolo Colombo'nun
ismi ön plana çıktı...
FULYA ERDEMCİ - Bıenal hakkmda çıkan olum-
suz eleştirilerin herrten hemen tamamını okudum. Eleş-
tinlerın çoğu herhangı bir meslekı yaklaşım getiril-
meden. yalnızca 'giiçlii - zaytf* gıbi sifatlarla geçış-
tinlmiş. 20 yüzyılın sonunda sanat eleştırisının de
sübjektıf olduğunu. yani okuyanıneleştırenın dur-
duğu yerın ve düşünce düzeyinın bir sonucu oldu-
gunu bıliyoruz. Bu bağlamda. yorumlanan vapıt
sergı kadar yorumu yapanı da ele venr bu eleştiri-
ler. Bıenalle ilgılı eleştirilerin hiçbinnde sıstemli bir
yaklaşıma: ılk posterde yer alan palyaço ımgesi. ser-
ginin başlığı ve kavramsal çerçevesi. mekânların
kullanımı. mekânlarda yer alan yapıtlann bırbırle-
riyle ılişkılen \e yapıtlann kendısı üzenne detaylı
birokumaya: hatta. kullanılan sıfatlann içıni doldu-
ran anlamlı yorumlara rastlamadım. Aynca. bu eleş-
tirilerin dıyaloğa açık \e yapıcı olduğuna daır cıddi
kuşkulanm var.
'Çok başanlı bir sergi ortaya koydu'
- 23 Ekim'de Paolo Colombo'nun katıkuğı bir söv-
leşi gerçekleşti. Bu söyleşide eleştiriler \inelendi mi?
Ne vazık kı bu olumsuz eleştirileri getırcnlenn hıç-
bıri bu karşılaşmaya gelmedi. Bıenal sergilenni ve
gelen eleştiri len, küreselleşmeolgusunayanıtveren
çağdaş sanat söylemlen bağlamında ele almak ge-
rekivor sanınnı Küreselleşme olgusu. politik gün-
cel konuların etrafında toplanan. çabuk aigılanabı-
lir, standart birdil oluşturan yapıtlann dolaşımını hız-
landınrken. aynı zanıanda da verel. bireysel \e da-
ha öznel araç (medıum) \e ıfadelere karşı da biröz-
lem yarattı. 6. lstanbul Bienali bu özlemı yansıt-
maktadır. Aynca karakalemden. suluboyaya \e tu-
val üzenne vağlıboya re>min değişik u>gulamalan-
na, fotoğraftan v ideoy a v e fi Ime, heykelden objedeıı
yerleştırmelere değın çeşitlı araçların (medıum) ge-
tirdiği farklı ifade olanaklannı araştıran bıenal ser-
gİM. ayru zamanda da bu araç ve uyguiama araştır-
malannın bugün geldıği noktaya da işaret edivor. Ser-
gı, bu anlamda. araçlar arasındaki hiyerarşınin or-
tadan kalktığı çokdilli. heterojen bir yapı sunuyor.
Bu heterojen yapı heterojen bir algılama sürecı ge-
rektirmektedır. Yanı. ilk bakışta kendıni ele verme-
yen. anlamın bırebır dilde çözülmediği, ancak çok
boyutlu bir anlama sürecine kendinı açan bir sergi-
den söz etmekteyız Bu anlamda sergı. özensiz göz-
lere cevap \ermiyor. Önceki yıllara oranla Türkiye
özelinde daha fazla olumsuz eleştiri almasını. "gkli-
..^^^^•f1
Şüçlüb
W 9}mı
\e
&>
tezın tam OlaraK anlaşılmamış olmasjna oağlıyo-
rum.
- Paolo Colombo, Cene\re Modern Sanarlar Mü-
İ5T.H.I S.UIUSLARARASI
K
"5.Mt İSTANBUL
i3eı'ergı, çokdilli bir
yapı sunduğu için çok
boyutlu bir algılama
süreci gerektiriyor.
Bienal, yüksek sesli,
göz kamaştırıcı
yapıtlann birbirileriyle
yarıştığı bir arena gibi
ele alınmadı.
Colombo'nun
orkestrasyonunda
bütün yapıtlar, serginin
kavramsal çerçevesıne
göre seçildi, aynca,
gerektirdikleri mekâna
göre birritimiçinde
yerleştirildi.
zesi'ndegöre\ alınasına karsjn dene-
yimi daha çok "solo" sergilerden iba-
ret. Colombo'nun küratörlüğü gün-
deme gekfiğindc bu özelliği deza\an-
taj oldu mu?
ERDEMCİ - Doğal olarak bu ko-
nudatartışıldı. Küratörseçıminde. ni-
celikten çok nitelıksel özellikler göz
önüne alındı. Colombo'nun seçimin-
de. edebıyattan müzığe değın uza-
nan taze \e özgün sanatsal vaklaşı-
mı. sanatçı geçmışi. engin deneyımi
ve çağdaş sanat dünyasındaki saygın
yerı ölçüt olarak alındı. Yalnızca
'L'çüncü Diinya İ Ikesi' vatandaşı ol-
ma kompleksı taşıyan egolan tatmin
etmek içın dığer bıcnallerin büyiik,
göz alıcı ısimlerinden birıni bienalin küratörii yap-
mak istemedik. Kendi adınıa. bu konuda çok doğru
bir seçimyapılmış olduğunu ve Paolo Colombo'nun
çok başanlı bir sergı ortaya koyduğunu düşünüyo-
rum. Colombo'nun en küçük detava bile büyük bir
tıtızlikle yaklaşmasının gerısınde hem kışilik özel-
liklerinin ve ışinegösterdiği özenin. hem de çok sa-
yıda sete ve küçük srup sergtsi düzentenıe fîfatiğı-
nin yatngını düşünüyorum. Bu sergiye tam 17-18 ay
hazırlanıldı. Bu kadar büyük bir sergide böyle birdık-
Füsun Onur - İsimsiz', 1983
katle detaylann ışlenmeM çok olağan de-
ğıl. Bu anlamda. Colombo'nun bu de-
neviminin dezavantaj degil, avantaj
oluşturduğu kamsındayım.
- Bienalleri diğer grup sergilerin-
den \c fuariardan avıran en önemli
farklardanbiri. seçilen sanatçılann genç-
dene>imli.tanınniL^-tanınnıarnışolma.sından çok,ya-
pıtlann niteliklcri... CoJombo; "sanatçılann seçimin-
TEKIN YAYINEVI
Atatürk, düşünmesini bildiği, sistemli düşündüğü için ATATÜRK" oldu.
ATATÛRK olmak mümkün değil, ama Atatürk gibi düşünmek mümkündür.
Bu kitaplarda yâran sofrasındaki Atatürk ten devlet adamı,
küttür devrimcisi Atatürk e kadar "Insan Atatürk ü" bulacaksınız.
ATATLRKTN
AVRASYA
DFVLETİ
ATATURK UN
FİKİR SOFRAŞI
ismet BOZDAĞ
ATATÜRK'ÜN
AVRASYA DEVLETİ
İsmet BOZDAĞ
ATATÜRK
KONUŞUYOR
ismet BOZDAĞ
ATATÜRK GİBİ DÜŞÜNMEK
CetalBAYAR
Derleyen: İsmet BOZDAĞ
GAZIve
LATİFE
ismet BOZDAĞ
KULTUR
İHTİLALİMİZ
İsmet BOZDAĞ
TEKIN
YAYINEVİ
Ankara Cad. Konak Han No.43 Cağaloğlu / lstanbulTel:
(°212
>5276969-51259MFaks:
<O21Z
)5111122
TEKIN YAYINEVI
Suna ve Erdoğan TANALTAY'dan
bir solukta okuyacağımz,
bütün sözcüklerin sevgiye dönüştüğü
dizeler, anılar...
[AN-'IT\V
TAK GÖZLERİMİ
GÖNLÜNE
TAKGOZLERIM
GÖM.ÛNE
E'Oböan TANALTAY
SANATA
SU VERENLER
Entoğan TANALTAY
İSKAMBİL EVLER
Suna TANALTAY
TEKİN
YAYINEVİ
Ankıra C*4. Konak Haı Nfl.43 C>ğılo|lı / btııtol
Tel: (8212) 527 0 69-512 » M Fakr (8212) 51111 22
Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini bulurtar..
Ağaçtann sMığınoan öenz göıüntüsünû çetremeaık Gelıngöriin
C
lub Orıent, Antik Çagın adalet, sağlık ve barış içın buluşma
merkezi olan Ören'de denize "sıfır", binbir yıldızh bir tatil
koyüdür. Homeros'un doğum yen "Işıklar Sahili'nde,
Oünyanm atmosferinde oksijert oranı en yuksek ikı noktasından bırı
olan Edremit Körfezi'nde, Zeytın Rivierası'ndadır.
Club Orıent'te, Ege stilinde yapılmış 62 dubleks yapının her daıresi
2-4 veya 4-6 kışilik aileler için tasarlanmış, içlerınde öuş/WC ve
telefon olan. odalardan oluşur. Tum kapılar dev bir botanik bahçesine
açılır Bahçe biter, ıncecık kumlu plaj başlar
Ozürlüler ve engelliler için tümûyle düzayak, vejeteryanlar ve
diabetikler için sorunsuz tatil. Gunlük doktor viziti.
TFİTJÂHVALTI
Klfibaşı 6.000.000 TL, 0-12 faf icretsiz, 3. ^SJ^klfUeı^OOOOOO TL
Clnb Orient Holiday Resort, Ören-Burhaniye
Tel: 0.266.416 34 45 - 416 53 54 • Fu: 0.266İ416 40 26
AiitlkCagıı
KOBVHltMSII
6fgnde m diM
CİMhOrienL
Blutlararası
sanateılarm.
aıteotoılafm w
Atatürk devrim ve ilkelerinin,
demokratik laik Cumhuriyetin yılmaz
savunucusu,
değerli bilim adamı
Prof. Dr.
AHMET TANER
KIŞLALI'yi
alçakça bir saldırıyla kaybetmenin
derin üzüntüsü içindeyiz. Ulusumuza
ve sevenlerine başsağlığı dileriz.
Kışlalı'nın savunduğu ilkelerin sürekli
ve karaıiı takipçisi olacağız.
Ankara Üniversitesi
EĞİTİM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ
ÖĞRETİM ELEMANLARI
•tBinKialeM
Bulmnta MerkezMfc
www.club-onent cotn
VEFAT
Şafak, Altuğ, Sibel'in babaları; Erdal,
Mehmet ve Zeyno'nun kayınpederi; Türkân
ve mertıum Fevzi Tonguç'un eniştesi, Bilge
Okdemir'in 40 yıllık eşi
ŞEVKET OKDEMİR
27.10.1999 günü aramızdan aynlmıştır.
O'nu unutmayacağız.
AİLESİ
de büyük teorik yapıtlardan çok. kişisel ve şiırsel an-
latımlan veöledim" diyor. Colombo'nun sanatçı se-
çimini nasıl değerleıtdiriyorsuntız?
ERDEMCİ-Bualıntıda.dıle.çevıriyedairbıryan-
lış anlama söz konusu olabilır. Burada. Paolo Co-
lombo'nun 'büyük teorik yapıtlar'la anlatmak iste-
diğinin, yapıtın oluşma sürecındeki teorik yakla-
5imdan çok. yapıtın siyasal ve toplumsal sorunlara
getirdiği pragmatik ve teorik çözümler olduğunu sa-
nıyorum. Çünkü sanat, tarihsel bir açıdan bakıldı-
ğında. herhangi bir yapıtın teorik bir temele da>an-
mama olasıltf ı yok gıbi. Bir \apıtın teorik birtemel
üzerıne oturmasıyla anlatım tarzı arasında dogrudan
bırbağlantıyoktur. Yanı yapıtın teorik bir yapı üze-
rine kurulmasıyla, yapıtın 'kişisel ve şürsel bir anla-
tim' taşıması ya da daha küresel standart bir dille.
politik \e toplumsal konulan ışleyen daha doğnıdan
bir anlatım taşıması arasında bırebır bir ihşkı kur-
mak zor. bienalde yer alan bırçok yapıtın şürsel ve
kişisel bir anlatım sunmasına karşın teorik bir yapı
üzenne kurgulanmış olduğunu göriiyoruz. Bu bağ-
lamda, Paolo Colombo'nun seçtiğı yapıtlann çok has-
sas bırdengede durduğunu düşünüyorum; bu yapıt-
lar bir yandan yerel. kişisel ve öznel ıfadeler taşır-
ken. öte yandan da. oluşturulduklan araçlann (me-
dium)getirdiği farklı olanaklan araştınyor. Yani ser-
gidekı birçok y apıt için hem teorik hem de şiirsel de-
mek mümkün. Kendi adıma. seçımlen çok tutarlı bu-
luyorum.
'Küratörün serbest iradesiyle seçildi
1
-6. lluslararası İstanbul Bienali "genç"
sanatçılann ajırlıklı olduğu bir sergi oldu.
İstanbul Bienali'ne 'deneyınih' sanatçüa-
nn karılıp katilmamasında bütçe, küratö-
riin dün\a sanat ortanmla ilişkfleri >a da
bienalin niteliği mi etkili olmor?
ERDEMCİ- Öncelikle. 'önemir sa-
natçılann bienale katılamadığı görüşünü
doğru bulmadığımı belirtmek ısterim.
Serginin daha çok genç sanatçılann yapıt-
lanndan oluştuğu doğru, ama burada orta-
ya konan çıft-değışkenli karşıtlık. yani hem
genç hem de önemli olunamaz görüşünün
getirdiği karşıtlık, varolana tekabül etmiyor.
' Sergide. 30'lu 40"lı yaşlannda bulunan bir-
çok sanatçı. uluslararası sanat çe\relerinde
çok 'önemli* sayılıyorlar. 56 sanatçıdan 28'i
uluslararası alanda tanınmış sanatçılar. Pipi-
lotti Rist \\ üKam Kentridge. Francis Ahs l go
Rondinone. Tonv Oursler. Kara \\alker.
Christopher\\ool. RosemarieTruckel. Cars-
ten Höller. Juan Munoz. Ga\in Turk. Gilliaıı
Hearing. Arturo Herrera, Chris Ofili. Janet
Cardiff \ e Gcorge Bures Milkr bunlardan yal-
nızca bırkaçı. Uluslararası sanat çevrelerinde
yeni yeni ortaya çıkan A.K. Dolven. Avish
Khebreh/adeh. Margherita Manzelli gıbi genç
ve yetenekli sanatçılann taze yorumlan da bi-
enalin sanat diiny amıza getirdiği yenilıklerden ba-
zılan. Yani, bienale davet edilen bütün sanatçılar,
bütçesıkıntısı, bienalin prestij eksikliği ya da küra-
törün 'kastedilen önemli' sanatçılara ulaşamaması gi-
bi nedenieryüzünden değil. tamamen küratörün SCT-
best iradesiyle. tema \e kavramsal çerçe\eye uy-
gunluk \e farklı araçların getirdiği farklı ifade ola-
naklannın araştınlması ölçüt alınarak seçildi.
Sesli sessiz parçalaria bûtûnûn oluşması
- Yakıf. sanatçı seçiminde küratöre kurallar koy-
du mu?
ERDEMCİ-Sanatçı seçımı konusunda vakıfın kü-
ratöre getirdiği birkaç kural \ar. Örneğin, Iran, lrak,
Yunanistan gibi komşu ülkelerden sanatçı çağnlma-
sı ya da Türk sanatçılann seçiminde yeni sanatçıla-
ra da fırsat tanınması amacıyla mümkün olduğu ka-
dartekrardan kaçınılması gıbi. Bu kurallann bıryap-
tınmdan çok öneri nitelığinde olduğunu belirtmek
isterim. Örneğin. bienalde 4 sanatçı; Füsun Onur,
Ömer liluç. Ebnı Ozseçen ve Aydan Murtezaoğlu,
tekrar edildi
Türk sanatçılann seçimine baktığımızda. Füsun
Onur \e Ömer L'luç gibi bir kuşağın 'önemli' tem-
silcilerinin yanı sıra Aydan Murtezaoğlu ve Nenman
Polat gibi yapıtları uluslararası sergılerdeyeralmış
ya da Sami Baydar ve Murat Şahinler gibi yaşam-
lanndaki marjınalıte Mzyonunu yapıtlanna taşımış
30-40 yaşlannda orta kuşak ya da Haluk Akakçe,
Ebnı Ozseçen ve Sefa Sağlam gibi serüvenlerini
yurtdışında sürdürmeyı seçmış. Güneş Savaş gibi
okuldan henüz mezun olmuş çok genç sanatçılardan
oluşan, yanı üç ayn kuşağın değişik araçlarla fark-
lı anlatımlar sunan yapıtlanndan oluşan. zengin bir
Türk sanatçı katılımı görüyoruz. Bıenal gibi büyük.
uluslararası ıddiası olan sergilerde. uluslararası sa-
nat çevrelerinde az tanınmış ve tanınmış sanatçılar
arasındaki denge çok önemli. Birçok küratör. eleş-
tirmen lstanbul bienallerini öncelikle. sanat ortamı-
na yeni sesler getiren genç sanatçılann işlenni top-
lu halde görmek için bir fırsat olarak değerlendiri-
yorlar. Yani, hem serginin özgünlüğü hem de ulus-
lararası ortamın beklentılenne karşıhk \ermek açı-
sından genç ve henüz çok tanınmamış sanatçılann
sergide bulunması neredeyse bir gereklilık.
- Bu yılki bienalin geçen yıllara oranla mütevazı'
bir anlabmı yeğlediğini söyleyebilir miyiz?
ERDEMCİ-Bıenal. kavramsal çerçevesi, mekân
düzenlemelerindeki farklı arkitektonik yaklaşımı,
kişisel ve şiirsel anlatımları olan yapıtlanyla radi-
kal bir mütevazılık sunuyor ızleyicıye. Bu, rastlan-
tı sonucu ortaya çıkmış bir olgu değil. Sanatın eğ-
lendirici ve sansasyonel yönünü sorgulayan bienal.
yüksek sesli. göz kamaştıncı yapıtlann birbirileriy-
le yarıştığı bir arena gibi ele alınmadı. Colombo'nun
orkestrasyonunda bütün yapıtlar, serginin kavram-
sal çerçevesi ve görsel formatındaki yerlerine göre
seçildi. aynca, gerektirdikleri mekâna göre bir ritim
içinde \erleştırildi. Örnek vermek gerekirse. Dolma-
bahçe'nin ginşinin ikı yanında bulunan Sefa Sağ-
lam ve Fatimah Tuggar'm yapıtlan. politik bir göz-
le hem gelenek ve modern ite arasındaki geçiş süre-
cine hem de teknolojinin \e geleneksel olanın güç
dengeleri içindeki yerlerine işaret edivor. Diğer ta-
raftan. yine üç kadın sanatçının, Kara Walker, Lisa
Yuskavage %e Manisha Parekh"in yapıtları bir mey-
dan etrafında yer alırken daha kişisel bir mekân ge-
rektiren Sami Baydarve Murat Şahinler'in yapıtla-
n. görece olarak. ızole edilmiş bir odada sergileni-
yor. Aynı biçimde, tuval resmine benzer formal mü-
dahalelerde bulunan Füsun Onur ve Michael Ra-
edecker"in)apıtlandaaynı mekândayeralıyor. Kı-
sacaözetlemek gerekirse. zaten sergide bütün yapıt-
lann ön plana çıkması amaçlanmadı. birbütünün ses-
li sessiz parçalannı oluşturmalan hedeflendi.
YAZI ODASI
SELtM İLERİ
TVIakber' ve Hamiyet
Bunlar bana hep karışık hıkâyeler gibi gelir "Mak-
ber", Abdülhak Hamid in uzun şiirinden dizelerle
mi örülmüştür, yoksa şairin başka bir şiirinden söz-
ler midir, tam bilmem. Ama "Makber" şarkısı ben-
de tuhaf biçimde yaşar.
Hamid'in mersiyesindense, verem, ölüm, uzak
bir toprakta gömülüş, sonra, sevilmiş bir eşten ay-
nlığa dayanamayış. Ama "Makber" şairi bunlann
hepsini biraz süslü anlatmıştır.
Bu uzun aşk, aynlık, ölüm şiin 1886'da yayımla-
nıyor. Dönemindefırtınalarestirmiş. Bugün artık yal-
nızca okul kitaplannda unutuluyor; 'anılryor' demi-
yorum, çünkü şiirdendi mi kimse "Makber"den üç
beş dize anmaz.
Şarkıya gelince, şarkı yaşıyor. Yazık ki, bestekâ-
nnın da adı silinmiş.
"Makber"\ ilk ne zaman dinledim. Kesenkes ya-
nıtlayamayacağım. Fakat çocukluğumda dinlediği-
mi söyleyebilirim. Gözümün önünde bir kır gazino-
su. Istanbul'un o zamanlar öyle çok kır gazinosu var-
dı. Ağaçlarla çevrili bir bahçe, beyaz mermerii tah-
ta masalar, açılır kapanır iskemleler, bütün btr ye-
şerti. Vakit akşama doğru olmalı, muhakkak gün-
batımı. Bir iki masa ötede, önünde dumanlı rakısı,
bir bey usul usul "Makber"\ söylemeye başlıyor.
Masadaki hanımlarağlıyoriar... Belkı Çamlıca, Kısık-
lı...
Şarkının sözcüklerini açık seçik kavrayamıyorum
ama, üıperti yakamı bırakmıyor. Karanlık, çiçekler,
güneş, aynlık ve birleşme, hepsi birbirıne kanşıyor.
Sonra uzun yıllar "Makber"] hayatımda bulamıyo-
rum. Gerçi evimizde Hafız Burhanın adı sık geçer-
di. Evdekiler, o kuşak, Hafız Buman'ı son hatırlayan-
lardı. "Makber"\ ilk meşhur eden o.
Ne var kı "Makber"\ yaşatan hiç şüphestz Hami-
yet Yüceses'tir.
"Makber"\n Hamiyet Yüceses'te gitgide efsane-
leşmiş macerası var. Gözünüzün önüne, Cumhuri-
yet'in ilk yıllarındakı Istanbul'u getirin. Kocamusta-
paşa, Yanya Kemal ın şiirindeki semt. On bir ya-
şında bir kız çocuğu; cumbada oturmuş, sokağa ba-
kıyor. 'En yeni şarkı sözleri'ni satan bir adam, Ko-
camustapaşa'dan "Makber"\ söyleye söyleye ge-
çiyor ve kız çocuğu bu şarkıya vurulup kalıyor.
O kadar ki, pencereyi açık sanıp başını camdan
çıkarıyor, kınlan camlar, ama kız çocuğuna bir mu-
cize gıbi hıçbir şey olmuyor ve adı Hamiyet olan ço-
cuk koşarak aşağıya inıyor, "Makber"\n güftesini
alıp, bütün çıçeklenmış akasya ağacına çıkıyor. Ora-
da kendi kendine ve kendınce "Makber"\ okuyacak.
Mahalleii toplanıp kızın şarkısını dinlemiş....
Elbetteyalnız Kocamustapaşalılar değil, Hamiyet
Yüceses'le birlikte, çok geçmeden, bütün Türkiye
bu şarkıyı dinleyecektır. Ustelik, Hamiyet Yüceses,
ses sanatçılığının ikı ayrı dönemınde şarkıyı kitlele-
re ulaştınr, gençliğınde ve olgunluk dönemınde. Tam
unutuldusanılırken, "Makber", Hamiyet Yüceses'ın
yoaımuyla bir kez daba yankır, plağa geçer, kuşak-
tan kuşağa sürdürür etkisini.
Gerçekten "Her yer karanlık" mıdır? Şarkı de-
rin bir ıçlenişle başlar. Bir kadın sesinin gazele uzan-
ması şaşırtıcıdır. Ama ses, daha ilk anda iç burkar.
Çalgılar öyle hüzünlü bir şeyden söz açrhaz görü-
nürken, birden Hamiyet Yüceses başlar ve mate-
me davet eder.
Şaşaalı sahne hayatında kimbilir kaç kez okudu
"Makber"\ Hamiyet Yüceses. Nelerduyumsadı? Bir
şarkıya hayat veriyor, bir şarkı da kendisine hayat
veriyordu. Sonra alkışlar, herhalde yaz gecesi, kim-
bilir hangi gazino...
Abdülhak Hamıd alafrangaydı, "Makber" Hafız
Burhan'da alaturka, Hamiyet Yüceses'te adeta bir
sentez, doğu-batı sentezi.
Birçok şarkı gelip geçiyor, birçok şarkı unutulu-
yor. Artık o eski kır gazinoları, Çamlıca'lar, Kısıklı'lar
birer ikişer kayboldu. Ama bir yerierde, kırık dökük
çalgılar eşliğinde de olsa, "Makber" hâlâ söyleni-
yor. O zamanları hiç yaşamamışlar için bile anlamı-
nı koruyor. Her defasında Hamiyet Yüceses yâd
ediliyor...
Sesin ve şarkının bendeki büyüsü dinmedi.
Takvimde tz Bırakan:
"Gün bitti. Ağaçta neşe söndü. I Yaprak ateş ol-
du, kuş da yakut; I Yaprakla kuşun parıltısından I
Havzun suyu erguvana döndü." Ahmet Haşim.
"Ağaç".
İFSAK ÖdültePi verüdl
• KültürSenisi-1999 IFSAK Fotoğraf ve Sinema
Ödülleri sahıplennı buldu. Sinema Ödülü. Ankara
Sinema Derneği'ne venldı. Dernek. amatör bir ruhla
sinemayı tanıtma ve sevdirme amacı ıle Türkiye'nin
değişik bölgelerinde film gösterimleri gerçekleştiren
'Avrupa Filmlen Gezici Festivali' ıle ödüle değer
bulundu. Fotoğraf Ödülü ıse. PİYA Kültürevi Fotoğraf
Atölyesi'nin girişımiyle düzenlenen lstanbul Saydam
Günİeri organizasyonuna verildi. Dört yıldır
düzenlenen Saydam Günİeri, gösteriler ve panellerle
fotoğraf meraklıiannı fotoğraflann dünyasıyla
buluşturuyor. Ödül töreni. 1 Kasım akşamı Italyan
Kültür Merkezi'nde saat 19.00'da yapılacak olan 15.
tstanbul Fotoğraf Günleri'nin açılışında gerçekleşecek.
K Ü L T Ü R » Ç İ Z t K
K Â M İ L M A S A R A C I