12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 EKİM 1999 PAZARTESİ CUMHURtYET SAYFA HABERLER Deprem felaketini bahane ederek kültür varlıklannı tümüyle ortadan kaldırmak istiyorlar Raııtçılamı 'deprem' kı OKTAY EKtNCİ Körfez depremi onca can kaybma ve büyük yıkım- lanna rağmen, toplumun kimi kesimlerindeki "imar rantı hırsmı" yine de geriletememiş görünüyor... Bunun en çarpıcı göstergelerinden biri de "eski eser" binalann. (üstelik 17 Ağustos 1999'da ayakta kalmalanna rağmen) şimdi de "deprem bahane edi- lerek" ortadan kaldınlmak istenmesi... Korunması gerekli "kültür vartağı'' olarak tescil edildikleri için restorasyon amacı dışında yıkılmala- n yasak olan tarihi binalar, "sarsıntüarda hasar gör- düfcr" denilerek tümüyle yok edılmek üzereler. 7269 sayılı Afet Kanunu kapsamtnda tanımlanan ve can güvenhğinı sağlamak için derhal yıkımı ön- göriilen "tehlikeü binalar" kategorisine sokularak, haklannda "maiii inhjdam" (yıktlmaya meyilli) ra- porlan düzenleniyor. Aynı raporlar, "rvedi" notlany- la da "kriz masalan talimaüvla"" kimi belediyeler ta- rafindan hemen işleme sokuluyor... Bu "acele yıkun" istemlerinin gerçekleşmesi du- rumunda ise tarihi binanın "rölevea" (tıpkı çizimle- ri) çıkartılamadığından, hatta iç ve dış mimarisini • Koruma ilkeleri gereğince özgün şekilleriyle ve yıkılmadan restore edilmeleri gereken tarihi binalar için "depremi fırsat bilen" kimi rantçı mal sahipleri, Afet Yasası'nın "derhal yıkım" kurallannı devreye sokarak kültür varlıklannı tümüyle yok etmek üzere harekete geçtiler. belgeleyen aynntılı fotoğraflan da alınamadığından bu tür binalar için u ayni3nın yeniden yapımınr ön- gören koruma kurallannın uygulanma şansı da kal- mamış oluyor. Böylece, depremi bahane ederek afet mevzuaün- daki olağanüstü durum koşullanndan imar çıkan el- de ermeye kalkışan "yıkıcılar'", tescilli binanın özgün ölçülerine ve kültürel kimliğine ait belgelerin "eksik- ligjnden" de yararlanarak. a>Tiı arsada "daha büyük" ve dolayısıyla "ranü daha yüksek" yenı bir inşaat yapmanın da "yasal dayanağuu" elde etmeyi hedef- liyorlar... tşte böylesine kültür yoksunu bir frrsatçılığm do- ruktaki ömeklerinden biri de tstanbul'un Beşiktaş il- çesindeki Ortaköy semrinde yaşanıyor. 1993'te eskı eser kapsamına aîrnan "kâgir" ve sağlam bir tarihi bina hakkında Koruma Kuruhı'nun 1995 yıhndaki "yıkdmadan restore edümesi'' karannı beğenmeyen ve "uygulamavan" mal sahipleri, kültür varhğmı söz- de "kendi kendine çökmesi1 ' için yaklaşık 4 yıldır "metruk" ve korumasız bırakarak, "yıpranmaya" terk etmişler. Dahası. aynı süre içinde yine kurul karannı "uy- gulanamaz" kılmak için binanın bazı bölümlerini de "izinsiz söktüklerT saptandığı için Koruma Yasası kapsamında "soruşturma bile geçirmişler_'' Taühsiz bina, 17 Ağustos 1999 depremini de işte bu söküm ve tahribat sonucunda ileri düzeyde "yn> ratalmış'' bir şekilde karşılayınca, sahip olduklan kültürel mirasm değerini bibneyen mal sahipleri he- men belediyeye başvurup "maiti inhkiam'' raporla- nnı devreye sokmuşlar. Ardından, imar rantı özlemlerine "kamuoyu des- tegj" de sağlamak için binanın geçmiş serüveninden habersiz kimi iyi niyetli köşe yazarlannı yamltarak; "Koruma Kurulıı yıkım ve inşaatizni vermeyerek bu Bölge halâ• Kocaeli ilinde 36 çadırkentteki 12 bin 979 çadırda 62 bin 300 kişi ikamet ediyor. Adapazan'nda 55 çadırkentte 35 bin 653 kişi kalıyor. Havalann giderek soğumasıyla çadırda yaşayan yurttaşlann koşullannın ağırlaşması prefabrike konut yapımını gündeme getirdi. tstanbuJ Haber Servisi - hasarlıdurumda olduğu göz- Marmara Bölgesi'nde büyük yıkıma yol açan depremin ar- dından Bolu, Kocaeli, Yalo- va ve Adapazan'nda evlerde yaşayanlann sayısı yüzde 10'ununaltınaindi. Afet Bölge Koordinatörlü- ğü'nün 13 Ekım 1999 ıtiba- nyla 14 bin 513 olarak verdı- ği - bu rakamın gerçek ölü sayısının çok altmda olduğu biliniyor- toplam ölü sayısı deprem bölgesindeki nüfiısa oranlandığında, Bolu ilinde yüzde 0.05, Kocaeli'nde yüz- de 0.77, Sakarya'da yüzde 0.36. Yalo\'a'da ise nüftısun yüzde 1.53'ü depremde yaşa- mını yitirdi. Bir örnek olarak en fazla can ve mal kaybı ve- rilen yerlerden nüfusu 132 bin 877 olan Gölcük'te dep- rem sdnrası nüfusun yüzde 3.78'i hayatuu kaybetti. Bn verilere göre, illenn toplam nüfusunun yüzde 0.69'u dep- remde kaybedildı. Afet Böl- ge Koordinatör Valisi Kuttu- a> Öktem çe\re illere yaralı olarak giderek hayatını kay- bedenlerin kesin sayısuun bi- linmediğini ve bu tespitler- den sonra ölü sayısının bir hayli artacağını belirtti. Adapazan. Bolu, Kocaeli ve Yalova illerinde Bayındır- lık ve Iskân Bakanhğı Afet Işleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı teknik elemanlar böl- gedeki toplam 546 bin 194 konut ile 119 bin 22 işyerin- den 49 bin 749 konuru, 8 bin 155 işyerinı ağır hasarlı, 44 bin 616 konut ile 7 bin 3 iş- yerini orta hasarlı, 57 bin 56 konut ve 7 bin 372 işyerini hafif hasarlı olarak tespit et- ti. 4 bin 521 binanın enkazı kaldınlırken bin 917 bina yı- kıldı. Enkazı kaldınlacak 9 bin 638 bina daha bulunur- ken. 6 bin 980 binada ise yı- kım işlemleri devam ediyor. Kocaeli ilinde 339 bin 796 konut ve işyerinden 29 bin 450 konut ile 4 bin 664 işye- ri tamamen yıkılarak enkaz halıne geldı. Toplam 25 bin 351 konut ile 3 bin 550 işye- ri orta hasarlı ve 16 bin 468 konut ile bin 936 işyeri az ha- sarlı olarak tespit edildi. Ko- caeli'nde 5 bin 809 binadan bin 872'sinin enkazı kaldınl- dı.Yalova'da yıkılması gere- ken bin 440 binadan 548'inin enkazı kaldınldı. 883'üyıkı- lacak. Gölcük'te mevcut binala- nn yüzde 67'sinin yıkık veya lendi. Gölcük'te 752 enkaz- dan 589'u kaldınldı. Yıkıla- cak 972 binadan 339'u çö- kertildi. Bolu'nun Düzce Gölyaka, Cumayeri, Çilimli ve Gümüşova ilçelerinde de büyük hasarlar meydana gel- di. Bin 733 konutun ağır, 4 bin 406 konutun orta derece- de hasarlı olduğu Bolu'da. toplam hasarlı konut ve ışye- ri sayısı 113 bin 714. Ancak hasar tespitine itirazlar oldu. Buna göre sadece Yalova ilinde 20 bin kişi hasar tespi- tine itiraz etti. Marmara Bölgesi çadırda yaşıyor Afet Bölge Koordinatör Valiliği'nin raporuna göre, deprembölgesinde kendi ev- jerinde ikamet eden vatan- daşlann sayısı yüzde 10'un altına indi. Kocaeli ilinde 36 çadırkentteki 12 bin 979 ça- dırda 62 bin 300 kişi ikamet ediyor. Adapazan'nda 55 ça- dırkentte 35 bin 653 kişi ka- lıyor. Ancak 3 çadırkentte sa- yı tespit edilemedi ve 3 çadır- kent daha oluşturuluyor. Ya- lova'da 8 çadırkentte 12 bin 229 kişi yaşıyor. Buna göre toplam 126 bin 325 kişi ça- dırkentlerde yaşıyor Ancak bu rakamlar evlerinin önün- de ve çeşitli alanlarda kendi yaptıklara çadırlarda yaşayan yurttaşlan kapsamıyor. Havalann giderek soğu- masıyla çadırda yaşayan yurttaşlann koşullannın ağır- laşması prefabrike konut ya- pımını gündeme getirdi. Özel sektör ve gönüllü kuruluşlar tarafından yapnnlan prefab- rike evlerin tam sayısı tespit edilemedi. Bayındırlık ve Is- kân Bakanhğı tarafmdan iha- le edilen Yalova'da 4 bin 750, Kocaeli'nde 15 bin 200, Adapazan'nda 5 bin 8, Bo- lu'da bin 357 prefabrike ko- nut yapıldı. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflan tarafın- dan devlet sosyal tesislerinde bannmayan ağır ve orta ha- sarlı konut sahip ve kiracıla- nna ödeceic 100 milyon lira- lık kira yardımı için Koca- eli'nde 39 bin 727 kişi başvu- ruda bulundu. Değerlendiri- lebilen 7 bin 367 başvurudan 4 bin 462 kişinin talebi kabul edildi ve 15 Ekim tarihinden itibaren Vakıfbank şubelerin- den depremzedelere ödeme- ler başladı. BUNLARI MUYDUNUZ? ERGOFLEX • Atfemonun soğlıklı uykulof için ûrettiği ' Ergoflex yataklann Türkiye'de birflkolduğunu. • Ergoflex'ın vücut ergonomisine göre 5 ayn böigede. farklı dirençte. çeHk yayckjn üretiten. kumaş kapsül ıçı konstrûksıvondan oluştuğunu; • Yukandan ve aşağıdan oftaya doğru genişleyerek. Cet Cıste binmeyen, deformasyonu önieyici yay sistemi içecdiğini; • Hijyenikliğl sağlamak için silikonize elyaf. özel dokuma kumoş ve hava kapsûlleri kullanıldığnı biliyof muydunuz? A L F E M O j Prefabrike evlerin yetersiz kaJdığı deprem bölgesindei 26 bin kişi çadırkentierde ya^yor.(HATİCE TUNCER) tehlikeli durumu yarattL." şeklindeki haberlerin ga- zetelerde çıkmasını da sağlamışlar. (Hürriyet/lstan- bul eki -Dr. Nügûn Gedikoğta'nun köşesi- 08/ Ey- lül/1999) Bu haberler üzerine Cumhuriyet'i arayan mahal- le sakinleri ise tarihi binanın hem depremden önce hem de depremden sonra "geceteri yıkılarak" enkaz haline getinldiğini bildirdiler. Şimdi, Ortaköy'de Muallim Naci Caddesi'ne ba- kan Katmer Sokak'takı çevresine "tehlike" yaratan eski bina yıkıntısı, birkaç yıl öncesine kadar sapasağ- lam ve ayakta hizmet venneye devam eden bir eski eserin, aynı parselde daha büyük bir yapı kütlesi el- de etme uğnına nasıl yasadışı oyunlarla ve deprem de fırsat bilinerektahrip edıldiğmin "ibretveridsim- gesi" olarak duruyor... Nitekim, bu tür örneklerin çoğalması üzerine de Kültür Bakanltğı tarafından 4 Ekim 1999 günü An- kara'da toplantıya çağnlan konıma kunıllan başkan- lan, bakanlık müsteşan, yardımcısı, hukuk müşavir- leri ve koruma genel müdürlüğü yetkililen, ilgili di- ğer kurum temsilcileriyle de birhkte "depremde ha- sar gördüğü gerekçesiyle ivedi vikımlan istenen kül- tûr varhklan hakkında izte- necek tutuma" yönelik de- ğerlendirrneler yaptılar. "Korumanın", depreme dayanıklı "imar kültürü" açısından da ne kadar önem- li olduğunu bilen Kültür Ba- kanhğı kadrolan, bu tür bi- nalann "afet döneminde bi- le'' yıkılmalanna izin verile- bihnesi için; yeniden eski kimlikleriyle yapunma "gü- v'ence" oluşturacak röleve ve fotoğraf belgelemesinden asla "vazgeçilemeyeceğini'' ısrarla vurguladılar. Buna karşılık toplantıya kaülan Afet fşleri Genel Mü- dürlüğü temsilcileri ise "teh- like arz eden" binalarda "afet hukuku" gereğince bu tür belgeleme çalışmalan beklenmeden "derhal" yıkı- ma geçilmesi gerektiğini sa- vundular. Evet... Öyle görünüyor ki sadece depremden değil, "deprem sonrası aymazhk- lardan" da ders ahnması ge- reken tarihsel bir dönemden geçiyoruz... Böylesi bir dönemde ise en az "rantçıkurnazUr'' ka- dar uyanık olamazsak, asıl kentsel ve kültürel yıkımı "sa^amyapı takmeteri" ile yaşayacağız... AYDINLANMA EMRE KONGAR Adalet Reformu Türkiye başdöndürücü bir hızla değişiyor. Eğitim, adalet, güvenlik, siyaset gibi toplumsal kurumlar bu hıza yetişemiyor. Gençlerimizi yirmi birinci yüzyıla hazırlaması gere- ken eğitim, hâlâ yedinci yüzyılda. Umut, özel ve yabancı eğitim kurumlanna kaymış. Yasalar o kadar yetersiz, vatandaşlann günlük ya- şamlannı ve devletle ilişkilerini denetlemesi gereken adli ve idari yargı o denli yavaş ki, "mahkemeye git- mek" bir çözüm olmaktan çıkmış. Infaz ve rehabilitasyon kuoımları, suç eğitimi veren öfgütlere dönüşmüş. Çek-senet mafyalan, "diz altmdan vurmalar", ba- balann "racon kesmesi". rüşvet ve "siyasal nüfuz istisman", mahkemelerin yerinı almış. Bazı vatandaşlar, "medyadan" medet umuyor, te- levizyon ekranlannda ya da gazete sütunlannda "ada- let" anyor. Halkı konjması gereken güvenlik etkinlikleri, "yar- gısız infazlar", 'ielekulak skandallan" ve benzeri uygulamalarla, "halkın korunması gereken" faaliyet- ler arasına girmış neredeyse. Bütün bu sorunlara çözüm getirmesi beklenen si- yaset ise, bu çarpıklıklan besleyerek ve onlardan çı- kar sağlayarak, bizzat kendisi sorun haline gelmiş. ••• Türkiye'yi omuzlayıp, yirmi birinci yüzyıla taşımaya çalışanlann arasında pek çok çağdaş ögretmen, sa- yısız namuslu polrrJkacı bile var. Ama onlar da ststemin yozlaştıncı direncı karşeın- da yavaş yavaş "pes etmekteler". Kimileri umutsuzlukla emekli olarak yılgınlık ve bık- kınlık içinde köşelerine çekılmekte, kimilen hiç olmaz- sa kendilerine olan saygılannı koruyabılmek için dev- let görevınden aynlıp, yaşamlannı yine "namuslany- la özel teşebbüste çalışarak" sürdürmekte, kimile- ri ise "ülkeyi kurtaracak bir ben mi kaldım" diye- rek rüşvetçi düzenle bütünleşmektedir. • • • Bu yılgınlığı aşrnak gerek. Türkiye yirmibırinci yüzyıla vatandaşlanna umut ve- ren atılımlaria girmeli. Insanlarda "geleceğe ilişkin" olumlu beklentilerya- ratılmalı. Boyle "olumlu bir ortamın" sağlanmasının birinci yolu hiç kuşkusuz, ülke çapında yeni atılımlann müj- desini vurgulayan reformlann ilan edilmesidir. Mevcut bunalımı, umutlu beklentılere dönüştürecek olan önemli müjdeler, bir idari reorganizasyon ile des- teklenecek olan eğitim ve adalet reformlandır. örneğin bir adalet reformunun ilk adımlannı net çiz- gilerte hemen görmek hiç de zor değildir. 1) Adalet mekanizması tümüyle siyasal etkilerden anndınlmah, bunun için de önce Bakan ve Müsteşar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndan çıkartı- larak, bu kurul tümüyle özerk ve bağımsız bir yapıya kavuşturulmalıdır. 2) Adaletin etkinliğini sağlamak için, usul yasalann- da değişiklikler yapılarak, davalann bir-iki celse için- de sonuçlandınlması sağlanmalıdır. 3) Adli polis kurularak, hem hazırlık soruşturması, hem duruşma ve karar asaması, hem de infazın ger- çekleştirilmesi, hızlandınlmah ve etkinleştırilmelidir. 4) Idam cezası ve DGM'ler kaldınlmalı, tnsan hak- lan çağdaş güvencelere kavuşturulmalıdır. 5) Pek doğal olarak, yargının, maaş, bina, bitgisa- yar, yardımcı personel gibi altyapı sorunlan derhal çö- zülmelidir. ••• Türkiye en büyük bunalımlan, bütün dünyayı şa- şırtan çözümler üreterek aşmayı başarmış bir ül- kedir. Yırmibirinci yüzyıla girerken de böyle bir atılımı ya- pabileceğimize inanıyorum. Yeter ki iktidarlar adalet sistemini temelden geçer- siz kılacak ve üstüne üstlük ideolojik sapmaiaria sa- katlanmış af tasanlan yerine gerçek reformlara yö- nelsinler. Yakın gelecek için umutsuz, uzak gelecek için umutluyum. e-posta:kongar@yildiz. edu.tr. ABD'li psikiyatrist Kalayjian 'Korkıılanıııızı mutlaka yemneliyiz9 Içlerindeki amatör ruhu hiç yıtirmeyen Koçbank çalışanlan bıürler, bızi farklı kılan, yaşamın heı anında bu aşkı yaşamamızdır. Ve biz işimizi daha ı>i yapmak için boş zamanlanmızda bıle müşterilerimizi daha fazla mutlu etmenin yollannı aranz. Xendinuzi gelıştırerek onlara en iyi humeti sunmaya çalışırız Bankacılığın butun alanlannda araştırmalar yaparak her mûşterimiz için en uygun çözumu bulmayı hedefieriz Her mûşterimiz için çozümlerimiz farklı olsa da hizmet kalitemiz herkes için aymdır Ve bu kalitenın temelinde meslek aşkı yatar, ».kocbink.com.tr meslek sırn değil. KOÇBANK Istanbul Haber Servisi - Deprem bölgelerinde reha- bilitasyon çalışmalan yap- mak için gelen ABD'li psi- kiyatrist Dr. Anie Kalayjian ile rehabilitasyon uzmanı Tara Forbregd çahşmalan- m tamamladı. Dr. Kalayji- an, depremzelerde çoğun- lukla korku ve belirsizlik hissinin hâkim olduğunu, depremzedelerin büyük öl- çüde uyuma problemi çek- tiğini, uyumaktan korktuk- lannı ve kâbuslar gördük- lerini belirterek bunlann yanı sırabaş agnsı ve mide agınsı gibi fıziksel rahatsız- lıklar da çektiklerini belirt- ti. ABD'li Dr. Kalayjian, deprem bölgesinde 150 si- vil yurttaş, 42 öğretmen ve 279 öğrenciye 6 adımdan oluşan grup terapisi yaptık- lanm vurguladı. Kalayjian, terapinin ilk adımı olarak depremzedelere korkulan- m açığa çıkaracak anket uy- guladıklannı, ıkinci adı- rmnda onlara Meksika, Ka- liforniya ve Japonya'daki büyük depremlerin ardın- dan oradaki insanlann da aynı korkulan duyduklannı anlattıklannı söyledi. Dep- remzedelere korkulannı na- sıl yeneceklerini ve kendile- rini nasıl kontrol altına ala- caklannı öğrettiklerini be- lirten Kalayjian. "Doğayı kontrol edemeyiz, ama ken- dimizi ve korkulannuzı kontrol edebiliriz. Deprem- zedelere de korkuv u içlerine atmak yerine fıziksel egzer- sizlerin de yardınııyla kor- kuyta baş etmeyi ve bu şekil- de zamanla panik halinden kurtulmayı anlattak" dedi. Depremzelerde çoğun- lukla korku ve belirsizlik hissinin hâkim olduğunu. depremzedelerin büyük öl- çüde uyuma problemi çek- tiğini, uyumaktan korktu- ğunu ve kâbuslar gördüğü- nü ifade eden Kalayjian, bunlann yanı sıra baş ağn- sı ve mide ağınsı gibi f izik- sel rahatsızlıklar da çektik- lerini söyledi. Depremzede- lerin "Depremden olumlu bir şey öğrendiniz mT so- nısuna yanıt vennekte zor- landıklannı anlatan Kalay- jian, çoğunun "tnsanhğm maddiyattan çok daha önemli olduğunu, yardım- laşmanın ve zor durumlar- da aile fertlerinin bir arava gelerek birbirlerine destek olmasının önemini" kavra dıklannı söylediklerini vur- guladı. Rehber öğrermenlere de terapinin altı adımını ve bu egzersizleri öğrettiklerini söyleyen Kalayjian, bu öğ- retmenlerin öğrendiklerini deprem bölgesindeki okul- lara giderek oralarda uygu- layabileceklerini vurguladı. Kalayj ian, deprem bölge- sindeki çahşmalannın ar- dından bölgedeki bulgulan- m ve izlenimlerini bir rapor haline getireceklerini belir- terek bu raporu Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Sağ- lık Örgütü (WH0), Ameri- kan Psikoloji Demeği ve di- ğer sağhk örgütlerine suna- caklannı bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle