Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 14 EKİM 1999 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
TURKIYE
Istanbul PB 21 Sinop Y 18 Adana B 28
Edime PB 25 Samsun Y 19
Kocaeli PB 23 Trabzon Y 20
Çanakkate B 24 Giresun
Izmir B Zf Ankara
Y 20
PB 19
Manisa B 26 Eskışehir B 20
Aydın B 29 Konya B 19
Denizli B 25 Sıvas PB 16
Zonguldak Y 18 Antalya B 29 Kars
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
B
A
A
A
A
B
B
26
24
25
22
23
17
17
PB 13
Yurdun kuzey kesim-
len parçalı yer yer
çok bolutlu, Karade-
niz kıyilan yağmur ve
sagnak yağışJı, öteki
yerler az bulutlu ve
açık geçecek. Hava
sıcaklığında onemlı
bir değışikJikolmaya-
cak. Rüzgâr kuzey ve
doğu yörterden hafrf
ara sıra orta kuvvet-
teesecek.
DIS ME
Osto
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Pans
Bonn
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
14
11
13
15
14
16
18
14
Beıiin Y 14
Budapeşte Y 16
Madrid PB 20
Viyana PB 19
Belgrad PB 22
Sofya PB 22
Roma PB 23
Atina PB 26
Münih PB 15 Zürih PB 18 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Karıire
HB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
B
11
28
16
24
25
21
18
28
B 27
f*!\ Parçalı bufcittu tÇokbukrtkj
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada .
letvekili Tayfun Içli'yi görevlendirmiş.
Evet yanlış okumadınız. Itiban tirajına endeksli
böyyük gazetelerden birinde aynen böyie yazılıyof.
Ustelik, Içli'yi Rahşan Ecevit'in "görevlendirdi-
<J/"nin altı çizile çizile.
Ikide bir kem gözlü Ecevit muhalifleri Rahşan
Hanım'ın parti dıştnda neleryaptığını anlayamadık-
lanndan söz açaıiar.
Işte, ne yaptığı ortada. Af gibi çok duyariı bir ko-
nuyu saygın eşiyle birtikte seçimlerde yeni oylara
malzeme olsun diye ne getirir ne götürür hesapla-
madan ortaya atıverdi.
Eşi Bülent Ecevit, her şey gözü önünde olup bit-
tiği halde kamuoyunda birden patlayan sert tep-
kiler karşısında tornistan eyledi ve kimi maddete-
ri içine sindiremediğini söyledi.
"Aile boyu" parti ve hükümet işbiriiği böyle böy-
le işlerken, Af Yasası'nın artık ağır aksak yürüdü-
ğünü dikkate alanlar piyasaya yine karamsar söy-
lentilersürdüler...
Efendim; yok, hükümet ortaklan arasında görüş
birliğine vanlamıyormuş. Yok, her ortağın kendine
göre bir hesabı varmış!
Hepsi, ama hepsi Ecevit'i ve içinde uyumlu, dı-
şanya karşı ılımlı hükümeti çekemeyenlerin mari-
feti!
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, "aftan vaz-
geçilmeyeceğini" açıkladı. Gördünüz mü karariı
hükümeti?
Ortaklar arasındaki anlaşmazlığın tevatür oldu-
ğunu da bir örnekle noktaladı Bakan: "313. mad-
denin yeni düzenlemede yer almayacağını" ilan
eyteyerek kabinedeki uyumu bekjeledi ve yürek-
lere serin sular serpti.
Belki de garip bir rastlantı. Bu hükümetin her tür
icraatı bir süre sonra "fakat" sözcüğü ile başlıyor.
Fakat, kimi dost gazetecilerin köşelerinde yaz-
dıklan olmasa.. "kimi beyanlannı aktararak Ece-
vit'in 'kaygılı' olduğunu" duyuran satırlar göze
çarpmasa...
Başbakan'ın her eleştiriyi ortaklarıyla, TBMM ile
arslanlar gibi savaşarak göğüsleyeceğine, Af Ya-
sası'nı kısa sürede TBMM'den geçireceğine inan-
mamak için herhangi bir neden bulunamayacak.
Başbakan, zirvede liderlere söytediği "kaygılan-
nı" -herhalde- telefon görüşmelerinde kimi gaze-
tecilere de aktarmış olacak ki; dün köşesinde Yal-
çın Doğan tırnak içine alarak, af severtere, af is-
temeyenlere Ecevit'in yeni bakış açısını şöyte du-
yurdu:
Ecevit'in kaygısı!
Başbakan diyor ki: "1974affıadayaşamıştun. Af
kapsamına alınan ban suçlar, afkapsamı dışında
bırakılıyor. Anayasa Mahkemesi 1974'te afkapsa-
mı dışında kalan istisnalan genişletmişti. Şimdi
de, bizim af dışında bıraktığımız suçlar, Anayasa
Mahkemesi karanyla affa girebilir."
Bu açıklamayla "kendini affa angaje eden" hü-
kümet, bir türlü içinden çıkamadığı, ama vazgeç-
menin sınırlarında dolaştığı af konusunu şimdilik
kapatmak için "ciddi bir gerekçe yakalamışa"
benziyor.
Ecevit'in "kaygılan" basına yansımadan önce,
kimi gazetelerdeki haberier -kim söyledi ise- Ana-
yasa Mahkemesi'nin "eşitlik ilkesinden yola çıka-
rak TBMM'den geçen affı genişletebileceğini" öne
sürüyordu.
Bu haberlerin ardından Ecevit'in "kaygılan" ba-
sına yansıyınca; insanın hükümetin aftan vazgeç-
menin sağlıklı ve olası yöntemini bulduğu düşün-
cesine kapılması doğal değil mi?
Zaten Ecevit hükümetinin pratik çözümler üret-
mekte hayli mahir olduğunu gösteren örnekler sı-
ra sıra ve sık sık kamuoyuna yansıyor.
17 Ağustos'tan bu yana depremle ilgili hemen
her konuda, başta devlet organlan arasında uyum
sağlayamadığı artık kanıtlanmış olan hükümetin;
çadır rezaletlerinden, prefabrike evlere kadar her
alanda güven vermeyen tutumundan sonra.. dep-
remzedeye yeni öneriler hazırladığını Mesut Yıl-
maz açıkladı.
Işte yeni önerilerin sloganlan: "Isteyene konut,
dileyene 6 milyar." Ya da "kira yardımının biryıllık
tutan peşin".
Böylece, konut sorununa çare bulunmuş oluyor.
"Ama, demokrasilerde çare tükenmez!"
Ne ki, istifa olgusu tükeniri
Yağmurtu SKartı >Su(ukar k Gök gûrültülü
NobelBarış Ödülü
bugün açıklantyor
OSLO (Cumtauriyet) -
Yüzyılın son Nobel Barış
Ödülü bugün açıklanıyor.
Norveç Parlamentosu
Stortinget'te bugün öğle
saatlerinde dünya
basınına, bu yılın Nobel
Banş Ödülü'nün hangi
kişiye ya da kuruluşa
verileceği duyurulacak.
Nobel Banş Ödülü'ne en
güçlü aday olarak Yunan
besteci ve şarkıcı Mikis
Theodorakis gösteriliyor.
Bir süre önce 200 Yunan
aydın ve sanatçı, 72
yaşındaki Theodorakis'e,
bu ödülün, "Cunta
devrinde demokrasi için
verdiği uğraştan ve Türk
ve Yunan halklannuı
kardeşliği için yapüğı
x çabşmalardan ötürii"
verilmesi gerektiğini
bildirmişti.
Aydınlann başvurusunda
Zütfü LJvaneh'nin adının
geçip geçmediği
açıklanmadı.
Norveç başkentinde
doğrulanmayan bir
söylenti de, Nobel Banş
Ödülü'nün, Türk ve
Yunan halklan arasındaki
son yakmlaşmadan ötürü
bu iki halkı temsil eden
AKUT ve EMAK'a ya da
kişilere -örneğin her iki
ülkenin dışişleri
bakanlanna- verileceği
şeklinde.
Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri Kofi Annan da
gösterilen adaylar
arasında. Annan,
Kosova'da banşın
sağlanması için yaptığı
çalışmalar ve katkılardan
ötürü ödüle aday
gösterildi. Aynca böyle
bir şeyin, onun Kıbns
konusundaki girişimlerini
daha etkili hale getireceği
de düşünülüyor.
SATILIK OTO
90 model siyah Serçe 0535 718 67 45
Gözler Helsinki'de• Baştarafı 1. Sayfada
Adaylık verilmell Türkiye,
şimdi aday ülke olarak kabul edil-
melidir. Ancak siyasi kriterleri tat-
min edinceye kadar tam üyelik mü-
zakereleri bu aşamada başlatıla-
maz.
öcalan'ın asılmayacagım
limuyorUZ Türkiye demokratik bir
sistemin temel niteliklerine sahip ol-
makla birlikte Kopenhag siyasi kriter-
lerini karşılayamamaktadır. Insan
haklan ve azınlıklann korunması ko-
nulannda ciddi eksiklikler sürmekte-
dır lşkence sistematik olmamakla
birlikte yaygındır. Ifade özgürlüğü
yetkililerce düzenli bir biçimde sınır-
lanmaktadır. Milli Güvenlik Kurulu
ve askerler, ülkenin siyasal yasamın-
da temel rol oynamayı sürdünnekte-
dir. Yargı bağımsızlığı konusunda ba-
zı ilerlemeler varsa da, olağanüstü hal
devam etmektedır. Geçen aylarda de-
tnokratikleşme konusunda cesaret ve-
rici gelişme işaretleri görülmüştür.
Parlamento ve hükümet, insan hakla-
n, yargılama sistemi ve siyasal yaşa-
mın düzenlenmesi konulannda yeni
di' • :nlemelere gitmek için çalışma
başlatü. Bu çabalar Kürt kökenli yurt-
taşlan da kapsayacak şekilde genişle-
tilmelidir. Bu düzenlemelerin olurnlu
etkısi Öcalan'a idatn karannın uygu-
lanmasıyla boşa çıkanlmaz.
KlbriS Türkiye'nin Kıbns tutu-
mu hem BM kararlan hem de
AB'nin pozisyonuna olan uzaklığı-
nı korumakta ve Avrupa-Akdeniz or-
taklığına olumsuz bir etki yapmak-
tadır. Türkiye ve Kıbns Tüıkleri G-
8'lerin21 Haziran 1999'dayapûkla-
n çağnyı dikkate almamışlar; 1974
müdahalesinin 25. yılını kutlamak ve
Türkiye ile KKTC arasındaki siyasi
ve ekonomik ilişkileri güçlendinnek
için Bülent Ecevit başkanlığında
Devlet Bahçeli ve tsmail Cem'in de
katıldığı büyük bir heyetle Kıbns'ı
ziyaret etmişlerdir. Türkiye garantör
bir ülke olarak iki tarafi G-8'leri çağ-
nsı kapsamında ve BM gözetiminde
bir araya gelmeleri konusunda güç-
lü bir kararhlık göstermelidir. Türki-
ye tüm taraflann meşru kaygılannı
gjderecek kapsamlı bir çözümde et-
kin ve yapıcı bir rol üstlenebilir.
Ege'deki coğrafî sorunlar aşılama-
mış ancak Türkiye ve Yunanistan'ın
dışişleri bakanlan, çatışmah olma-
yan bazı konularda işbiriiği yapmak
için yeni bir diyalog başlatmışlardır.
Türkiye, Batı Balkanlar'daki krizin
çözûmüne önemli katkılarda bulun-
muştur.
Olatanifestü hal OHAL uygu-
laması 6 şehirde sürmektedir. Bazı
gelişmeler bölgedeki duruma olum-
lu etki yapmıştır. Ilk olarak 6 aylık
sürede, teslim olan ve örgütle ilgili
bilgi veren PKK üyelerine yönelik
Pişmanlık Yasası, Ağustos 1999'da
Meclis'ten geçti. Bu yasa PKK'nin
yönetim birimindeki ve silahlı çatış-
mada silahlı kuvvetler mensuplannı
öldürenleri kapsamıyor. Ikincisi, P-
KK'nin lideri Abdullah Öcalan,
Ağustos 1999'da PKK üyelerüıden
Türk hedeflerine saldırmaktan vaz-
geçmeleri ve Türkiye'yi terk etmele-
rini istedi. Üçüncü olarak Cumhur-
başkanı Süleyman Demiret güney-
doğunun sorunlannı göriişmek üze-
re HADEP temsilcilerini kabul etti.
AZinllk haMan Öcalan dava-
sında yeşeren umutlara karşın Kürt
sorununda herhangi bir gelişme ya-
şanmadı. Bu umutlar çoğunlukla
Ocalan'ın ve diğer anahtar roldeki
PKK yöneticılerinin tutuklanması-
nın terorizmin denetim altma alın-
ması ve çözümün sivil yöntemlerle
çözülmesine dayanıyordu. Son ra-
porda değinildıği gibi "shü bir çö-
züm Kürtkrin kültûrel kimükJerinin
ban formlarda tanınması ve bu kün-
liğin ifade edilnıesinde daha geniş
hofgörüyû -bölücülûk ve terurizmi
desteklemediği sürece- kapsavabilir.'"
Mallye Türkiye'nin ticari politi-
kalan ile büyük ölçüde AB politika-
lan paralellık çizer. Türkiye, Polon-
ya ile serbest ticaret anlaşması görüş-
melerini Temmuz 1999'da başlattı.
Buanlaşma onaylanırsa Türkiye, Or-
ta ve Doğu Avrupa'daki aday ülkeler-
le serbest ticaret anlaşması yapmış
olacak. Mısır, Tunus, Fas ve Filistin
ile görüşmeler sürüyor. Malta ve Ür-
dûn ile görüşmeler başlayacak.
Enflasyon Reel faiz oranlannın
düşürülmesi için öncelik enflasyon
ve mali açıklann azaltılmasına veril-
meli. Depremin yarattığı zararlann
finanse edilebümesi için genel ola-
rak mali disipline özel önem veril-
meli ve yapısal reformlann gerçek-
leşmesi sağlanmah. Özelleştirme
sürdürülmelı. Gelir dağilımmdaki
adaletsizlik ve dev bölgesel eşitsiz-
likler ekonomik kalkınmayı engelli-
yor. Genel sosyo-ekonomik kalkın-
ma stratejisinin bir unsuru olarak
eğıtıme de özel önem verilmeli.
Uyum çalışmaları Türkiye
gümrük birliğı ile ilgili alanlardaki
ilerlemesini en ileri, Avrupa strateji-
si ile ilgili alanlardaysa en düşük se-
viyede gösteriyor. Mallann serbest
dolaşunı konusunda Türkiye, Avru-
pa standartlanna yüksek seviyede
uyum gösteriyor. Gümrük alamnda-
ki uyuma karşın hâlâ yeni gümrük
kodlanna gereksinim vardır. Senna-
ye hareketleri alanında son dönem-
de bir gelişme olmamasma karşın
bankacılıkla ilgili son yasa uyumu
sağladı. Rekabette, anti-tröst alanın-
da gelişme olmasına karşın komis-
yon, TEKEL'in faaliyetleri konusun-
daki kaygılannı korumaktadır. Tür-
kiye, devlet yardımlan konusunda
komisyona bilgi venniştir ve bunlar
incelenmektedir. Tanm hâlâ büyük
ölçüde destek ve koruma politikala-
nna bağlıdır ve bu konuda son ra-
pordan bu yana herhangi bir gelişme
görülmemıştir.
CÜmrtİk blrliği Türkiye ile
AB arasındaki ilişkilerinin omurga-
sını Gümrük Birliği oluşturmaktadır.
tstenmeyen bir dış etki nedeniyle
Türkiye, bazı büyük ticari ortaklan-
na yönelik ihracatında bazı sorunlar
yaşamıştır. 1999'un ilk 6 ayında ih-
racatta dûşüş yaşanmıştır.
Yabancı yatırımlar Bu ko-
nuda özgürleştirmeye yönelik ön-
lemler alınmadı. Türkiye'de maden-
cilik%enerji ve bankacıuk sektörle-
rinde doğrudan yabancı yatınmlan-
na yönelik kısıtlamalar sürüyor. Em-
lak konusundaki kısıtlamalar da kal-
dınlmadı.
Komisyon topu aday ülkelere attyor
EROLMAMSAU
Avrupa Birliği'nin komisyon raporu
dün açıklandı. Genişleme süreci içinde-
ki 11 ülke ve Türkiye'yi yakından ilgi-
lendiren bir rapor. Komisyon başkam-
rnB basına okudugu raporagöre şimdi-
lik söylenebilecekler şunlan
1 - Avrupa Birliği, Maastricht ve Ko-
penhag kriterlerine uyan herkese açık.
Bu "herkes" Türkiye'yi de kapsıyor.
2- Avrupa Birliği artık genişleme sü-
recini '5'ler, '6'lardiye gruplaryaparak
yürütmeyecek, her aday ülke ile ayn ay-
n görüşülecek, durumun uygun görülen
"tam üyelik görüşme sürecine" dahil
edilecek.
3- Türkiye de aday arasmdadu". An-
cak Türkiye'nin beklediğimiz AB ölçü-
lerini tutturması gerekiyor. Özellikle:
- İnsan haklan ve
- Azınlık haklan AB için çok önem-
lidir.
Bu bağlamda Türkiye ile AB'nin or-
tak bir komisyon (ya da kurum) oluş-
turması iyi olur. Böylelikle Türkiye'de-
ki gelişmeler AB tarafından "denctle-
necek" ve Türkiye'deki gelişmeler iz-
lenmiş olacak.
4- Türkiye dışında Rusya ve Ukray-
na gibi ülkelerdeki durum da AB tara-
findan izlenecek ve gelecekteki adayrdT
konusunda değerlendirme yapılacak.
Tûridye bakmundan sonuç ne?
Türkiye bakımından. ekonomik ve
politık olarak "AB ölçülerine uyum"
bekleniyor ve bu arada, insan haklan ve
azınlık haklan vurgulanıyor. Daha ön-
ceki AB Komisyonu ve AB Parlamen-
tosu raporlanndan da bilindiği üzere,
Türkiye'de azınlık haklanndan kastedi-
len "Kürtler"dir.
AB "Kürt konusuna" öncelik ver-
diğini gösteriyor ve bu konuyu mercek
altına alıyor.
Son rapordaki bir yenilik de, "Tür-
kiye'deki gelişmeleri izlemek üzere
ortâk bir kurum" oluşturulmasıdır.
AB, Türkiye'yi bu konuda ızlerne me-
kanizmasım "kurumlaşürmak" istı-
yor. Son rapor Türkiye bakımından " ne
yeşil oe de kırmızıdır". "Kosullan
yerine getir, sonra konuşalım", ya da
"bckle ve gör" politikası izliyor.
' 11 'ler için AB'nin ortaya koyduğu
yeni tutum ise Türkiye'ningelecekteki
AB ilişkileri açısından sinyaller veri-
yor. 'll'leri '5'ler, '6'lar gibi grupla-
maktan vazgeçmişler. Her ülkenin du-
rumunu ayn ayn inceleyeceğiz diyorlar.
Bunun anlamı şudur; AB ' 11 'lerden.
Macaristan, Çek Cumhunyeti gibi ülke-
leri erken alacak, diğerlerini ise uzattı-
ğı kadar uzatacak. Raporda, ülkelerin
fazla bir şey yapamadıklanndan söz
ediliyor ve bu konu vurgulanıyor.
Öyle görünüyor ki, AB, genişleme-
nin' 11 'ler üzerine getirdiği büyük eko-
nomik ve sosyal yükten bunalmış du-
rumda. Topu aday ülkelere atıyor. "Siz
bana fazla yük olmayacak bir duru-
ma gelin, içeri alıp almayacağıma o
zaman karar vereceğim" demeye ge-
tiriyor.
ÜÇYILDIR
SEYREDİYORSUNUZ
ŞİMDİ DE
OKUYACAKSINIZ
AVRUPA BİRLİĞİ - TÜRKİYE
İLİŞKİLERİNDE YENİ DÖNEM
• Bin yılhk ikilem. Doğu mu Batı mı?
• Yunanistan ne kadar samimi?
• Ismail Cem:
Ne umutfu, ne umutsuzum
• Lamberto Dini:
öteki üyeleri ikna ederiz
• Karen Fogg:
Reformlar devam etmeli
• Anna Lindh:
Isveç düşman değil
SPOR
• Başarı öykûsü: Steffı Graf
• Golden League göz kamaftırdı
• Dopingli dereceler nasıl kırılacak?
MOZİK
• Diana Krall, Duke Ellington, Tricky,
Tindersticks
KİTAP
• Emre Kongar'dan
"Konsantremi Bozma" ,
• Metin Sözen'den Kapadokya
GURME
• Karadeniz peynirleri
• Osmanlı'da yemek adabı
OTOMOBİL
• Milenyum otomobiileri hazır
KARTPOSTAL
• Izzet Keribar'ın objektifinden Mısır
• Islami terör Orta Asya'y tehdit ediyor
• Miloşeviç'in kayıp çocukları
• 1894 Istanbul Depremi
• Çadırkentte 24 saat yaşam
• Fabrika fabrika deprem zararları
Ekim filmleri:
Blair Witch Project, Eyes VVide Shut,
Bow Finger, Inspector Gadget, Big Daddy
Kavgalann ve hırslann festıvali:
Altın Portakal
NTV MAGAZIN
AYLIK DERGİ
'Yeni bir
dönem
başlayacak'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye, Avrupa
Birliği (AB) Komisyo-
fıu'nun dün açıkladığı yıHık
olağan "tlerieme Rapo-
ru"nu olumlu karşıladığını
belirterek adaylığın Helsin-
ki Zirvesi'ndetescil edilme-
si durumunda taraflar ara-
sında "yeni birdönem'' baş-
layacağını bildırdi. Başba-
kan Bülent Ecevtt, Cumhur-
başkanı Süleyman Demirei
ile raporu ele aldıklannı be-
lirterek "Genelde AB Ko-
misyonu'nun Türkiye ileilgi-
liyayunladığı rapor umut ve-
rici,ohımlubirgelişmeişare-
ti taşıyvr. Bunu birlikte tespit
ettik" dedi.
Komisyonun açıkladığı ra-
por, Dışişleri Bakanlığı'nca
memnuniyetle karşılandı.
Bakanlıktan dün yapılan ya-
zılı açiklamada, Türkiye'nin
raporda tam üyeh'ğe resmen
aday gösterildiği belırtilerek
diğer adaylara 1997 yılında
sunulan somut katılım önce-
si stratejisinin Türkiye için
de önerildiği kaydedildi.
Açıklamada, stratejinin asa-
ğıdakı unsurlardan oluştuğu
belirtikli:
• Siyasi diyaloğun derin-
leştirilmesi ve ortak dış ve
güvenlik politikası çerçeve-
sinde AB'nin ortak tutumla-
n ve faaliyetlerine ortak olu-
nabilmesi imkâm.
• Katılma öncesi mali yar-
dnn kaynaklannın tümünün
eşgüdümünün sağlanması.
• Topluluk programlanna
katılma olanağı.
• AB mevzuarma uyum
sağlanmasına yönelik ulusal
program ile birleştirihniş bir
katılma ortaklığınm oluştu-
rulması. Katılma ortaklığmı
izlemek amacıyla Avrupa
anlaşmalan kapsamında me-
kanizma kunılması.
• Türkiye'nin mevzuat ve
uygulamalannın AB'ninki
ile uygunlaştrnhnasını sağ-
lamak üzere AB mevzuatı-
nın analitik sürecinin ince-
lenmesine başlanması.
Açıklamada, "ABKomis-
vonu'nun bütün bu önerile-
rinin AB'nin Helsinki Zirve-
si'nde kabul edilmesi, başka
bir deyişle Türkiye'ye tüm
unsurlanyla resmi adaylık
starüsünün tanınması, Tür-
kiy«-ABUişküerinde yeni dö-
nem başlatacaknr" denildi.
Ecevit, Türkiye'nin AB'ye
koşullu bir adaylığı kabul
edip etmeyeceğinin sorul-
ması üzerine, "diğer adaylar
için hangi kuraDar uygulan-
dıysa Türkiye için de en az o
knraflann uygulanması ge-
rektiğini'' kâydetti. Ecevit,
"Biz Türkiye'nin, Türk ulu-
sunun onurunu incitecek
herhangi bir koşulu kabul et-
me>iz. Helsinki'de görüşüle-
cektir, onun da sonuçknnı
beklemek gerekir"' dedi.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
tan'ın adı "pak" yani temiz sözcüğünden geliyor.
Bu sözcük her ülke halkına yakıştınlabilir, ama Pa-
kistan'da son yıllarda yaşanan siyasi çalkantılar
pek de "pak" değil.
Ilk habertere göre Pakistan'daki sıcak durumun
özeti şu:
1997'de anayasa anlaşmazlığı sonucu Devtet Baş-
kanı Legari'nin istifasına neden olan Başbakan Na-
vaz Şerif, Genelkurmay Başkanı Pervez Müşerrefi
Sri Lanka'da resmi gezideyken görevden alıyor.
Müşerrefin yerine Korgeneral Ziyaüddin'i orge-
neralliğe yükseltip genelkurmay başkanı yapıyor.
Müşerrefle birlikte hareket eden askerler duruma
el koyuyor. Wlit noktalan ele geçiriyor.
Bu aşamadan sonra Müşerref ülkeye dönüyor. Or-
dunun yönetime e) koyduğunu açıklıyor.
Bu yalın özet; ilk bakışta "iktidar çekişmesi" ola-
rak görünüyor. Ülkenin şeriat düzeniyle yönetılmesin-
den yana olan Şerifin ardından, yeni yapının nasıl ola-
cağını şu aşamada öngörmek güç. Gelinen noktaya
iki pencereden bakmaya çalışalım:
- Bölgedeki şeriatçı akımlar.
- Petrol yollan.
StratejistJerin birinci şıkka ilişkin öngörüsü o ki; Or-
tadoöu ve Orta Asya coğrafyası 2010 yılına dek ra-
dikal lslamlayan yana yaşayacak. Bu aşamadan son-
ra bölgenin siyasi yapısının hangi yönde ilerleyeceği
belli olacak.
Pakistan'ın çevresine baktığımızda şöyle bir tablo
ile karşı karşıyayız:
Afganistan, Tacikistan ve Iran'da şeriatçı yönetim-
ler egemen. Iran, Afganistan'daki Talebanlan "aşın"
buluyor! "Diplomat krizi" iki ülkeyi savaşın eşiğine ge-
tirmişti.
Orta Asya cumhuriyetleri Türkiye'den görünenin
aksine Pakistan'dan çok etkileniyoriar. Kazakistan
dışındaki tüm Orta Asya cumhuriyetlerinde şeriatçı
akımlar iç destek de buluyoriar. Son olarak Kırgızis-
tan'ın güneyinden sının aşan yüzlerce şeriatçı grup,
ülkede "olağanüstü hal" ilan edilmesine neden ol-.
muştu. Özbekistan Devlet Başkanı Kerimov'un bu
konudaki hassasiyeti Türkiye ile ilişkileri de zaman za-
man olumsuz etkiliyor.
Kafkaslar'da giderek etkınleşen "Vahhabi hareke-
ti" militan eğitimi için büyük ölçüde Pakistan toprak-
lannı kullanıyor. Kafkaslar'da Ruslara karşı savaşmak
üzere dünyanın öteki ülkelerinden gelen gruplar ön-
ce Pakistan'daki kamplarda eğıtim görüyorlar. Tür-
kiye'den de bine yakın militanın bu kamplarda bulun-
duğu sanılıyor.
Pakistan'ın kırsal kesimi "kuralsa" alan olarak anı-
lıyor. Ülkenin neredeyse yansında devlet hâkimiyeb'
yok. Bu yüzden sözünü ettiğimiz kamplann devlet-
ten izin almasına da gerek yok.
Amerikan yorumu!
Ikinci şıkka, yani petrol yoluna gelince.. Orta Asya
cumhuriyetleri için Afganistan-Pakistan üzerinden
okyanus, akla uzak yol değil. Amerikan petrol şirket-
leridebu yola sıcak...
Türkmenistan'da petrol ve doğalgaz sahalannı alan
çokuluslu şirketler (ÇUŞ) de daha çok bu yolun kul-
lanılmasından yanalar. Bu yüzden de Afganistan'da-
ki her gelişmeyi yakından izlemekle yetinmiyoriar,
yönlendiriyorlar.
Afganistan'daki Taleban gruplannın bir bölümü
Amerikan Unocal şirketince destekleniyor. Bir bölü-
mü de Arjantin ağırlıklı Bridas şirketinin himayesin-
de. Taleban gruplan yılın belli dönemlerinde ABD'ye
gidiyoriar. Bir süre kalıp, Suudi Arabistan üzerinden
Pakistan'a geliyorlar. Oradan Afganistan'a geçiyor-
lar.
Yukanda aktardığımız iki durum, Pakistan'daki ye-
ni yönetimle birlikte biçim ve yön değiştirir mi?
Bu soruya hemen yanıt vermek zor. Ancak sade-
ce Pakistan değil tüm bölge açısından önemli bir so-
ru...
ABD yönetimi son durum için şu yorumu yaptı:
"Darbe mi, değil mi belli değil. Darbeyse, ilişkiler
eskisigibi olmaz, kısa sürede demokrasiye geçilme-
li."
Yorumu Türkçeye çevirelim:
"Çıkahanmız nasıl şekillenir, ona bakıyonız!"
Baykurt'u uğuriuyoruz
Istanbul Haber Servisi -
Almanya'da yaşamını yiti-
ren ve cenazesi Türkiye'ye
getirilen Köy Enstitülerinin
yetiştirdiği edebiyatçı, eski
Türkiye Oğretmenler Sen-
dikası (TÖS) Başkanı Fakir
Baykurt bugün tstanbul'da
düzenlenecek törenle topra-
ğa veriliyor.
Fakir Baykurt bugün Is-
tanbul'da dostlan, okurlan
ve sevenleri tarafından son
yolculuğuna uğurlanacak.
Baykurt için ilk tören saat
10.30'da Türkiye Yazarlar
Sendikası'mn (TYS) Yıldız
Sarayı Dış Karakol binası
önünde gerçekleştirilecek.
Baykurt daha sonra Teş-
vikiye Camii'nde öğlen kı-
lınacak cenaze namazınm
ardından Zincirlikuyu Me-
zarlığı'nda toprağa verile-
cek.
Fakir Baykurt'un yakm
arkadaşı MustafaGüzelgöz.
Baykurt'un son çalışmasıru
Crgüp ilçesindeki "Mer-
kepB Kntüphanea" üzerine
yaptığını söyledi.
68'IOervakfl
68'liler Birliği Vakfı Baş-
kanı Başmet Atahan da, Fa-
kir Baykurt'un, Köy Ensti-
tüleriyle ivme kazanarak
köye uzanan aydınlanma sa-
vaşımırun doruk yazarlann-
dan olduğunu anımsatarak,
"Özellikle 60'b yıllarda dev-
rimci öğretmen hareketinin
önünde, genel başkan olarak
Türkiye Oğretmenler Sen-
dikası (TÖS) ile yürüttüğü
savaşım, halkımızın gerek-
sind^i aydınm somut öme-
ğini oluşturdu" dedi.
68 kuşağının, tam bağım-
sız ve demokratik Türkiye
hedefıne yönelirken, başta
"Yılanlann Öcü" olmak
üzere, onun romanlannda
ve "Devrim tçin EğMm"
doğrultusundaki örgütçülü-
ğünden çok şey öğrendiğini
belirterek, şöyle devam etti:
"Köy emekçilerinin acıla-
nnı ve özlemlerini köylüler-
le omuz omuza haykırma-
mızda ondan öğrendikkri-
mizin payı büyüktür. Aydın-
hk savasçılannın dokuzköy-
den kovTilduğu bu güzefim
topraklann ötesinde, onun-
cu köyde ekmeğini arayan i-
Id milyonu aşkün insanımız-
la yerleştiği Almanya'da u-
mut kaynağı ounayı ve di-
renmeyi yaşammın son anı-
na kadar sürdürdü. Onu yi-
tirmekten dolayı acımız bü-
yüktür. Ama şeriatçı karan-
bğa, karşı devrimci cumhu-
riyet aydmhğı için >ürütül-
müş savaşta acımızı dindire-
cek olan da yapıtlanndaki
sonsuz umut ka>nağı ve ör-
nek kişiügkiir. ÂBD emper-
yaBzminin halkdüşmanıyü-
zünü 'Amerikan Sargı-
sı'nda yıflar önce bütün çir-
Idnliğiyle sergileyen Fakir
Baykurt, 2000'U yıllarda da
yurtsever aydınbk bilincinüı
aşısı olacakör."