25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 14 EKİM 1999 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 19 TURKIYE Istanbul PB 21 Sinop Y 18 Adana B 28 Edime PB 25 Samsun Y 19 Kocaeli PB 23 Trabzon Y 20 Çanakkate B 24 Giresun Izmir B Zf Ankara Y 20 PB 19 Manisa B 26 Eskışehir B 20 Aydın B 29 Konya B 19 Denizli B 25 Sıvas PB 16 Zonguldak Y 18 Antalya B 29 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van B A A A A B B 26 24 25 22 23 17 17 PB 13 Yurdun kuzey kesim- len parçalı yer yer çok bolutlu, Karade- niz kıyilan yağmur ve sagnak yağışJı, öteki yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığında onemlı bir değışikJikolmaya- cak. Rüzgâr kuzey ve doğu yörterden hafrf ara sıra orta kuvvet- teesecek. DIS ME Osto Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Pans Bonn PB PB PB PB PB PB PB PB 14 11 13 15 14 16 18 14 Beıiin Y 14 Budapeşte Y 16 Madrid PB 20 Viyana PB 19 Belgrad PB 22 Sofya PB 22 Roma PB 23 Atina PB 26 Münih PB 15 Zürih PB 18 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Karıire HB PB PB PB PB PB PB B 11 28 16 24 25 21 18 28 B 27 f*!\ Parçalı bufcittu tÇokbukrtkj G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada . letvekili Tayfun Içli'yi görevlendirmiş. Evet yanlış okumadınız. Itiban tirajına endeksli böyyük gazetelerden birinde aynen böyie yazılıyof. Ustelik, Içli'yi Rahşan Ecevit'in "görevlendirdi- <J/"nin altı çizile çizile. Ikide bir kem gözlü Ecevit muhalifleri Rahşan Hanım'ın parti dıştnda neleryaptığını anlayamadık- lanndan söz açaıiar. Işte, ne yaptığı ortada. Af gibi çok duyariı bir ko- nuyu saygın eşiyle birtikte seçimlerde yeni oylara malzeme olsun diye ne getirir ne götürür hesapla- madan ortaya atıverdi. Eşi Bülent Ecevit, her şey gözü önünde olup bit- tiği halde kamuoyunda birden patlayan sert tep- kiler karşısında tornistan eyledi ve kimi maddete- ri içine sindiremediğini söyledi. "Aile boyu" parti ve hükümet işbiriiği böyle böy- le işlerken, Af Yasası'nın artık ağır aksak yürüdü- ğünü dikkate alanlar piyasaya yine karamsar söy- lentilersürdüler... Efendim; yok, hükümet ortaklan arasında görüş birliğine vanlamıyormuş. Yok, her ortağın kendine göre bir hesabı varmış! Hepsi, ama hepsi Ecevit'i ve içinde uyumlu, dı- şanya karşı ılımlı hükümeti çekemeyenlerin mari- feti! Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, "aftan vaz- geçilmeyeceğini" açıkladı. Gördünüz mü karariı hükümeti? Ortaklar arasındaki anlaşmazlığın tevatür oldu- ğunu da bir örnekle noktaladı Bakan: "313. mad- denin yeni düzenlemede yer almayacağını" ilan eyteyerek kabinedeki uyumu bekjeledi ve yürek- lere serin sular serpti. Belki de garip bir rastlantı. Bu hükümetin her tür icraatı bir süre sonra "fakat" sözcüğü ile başlıyor. Fakat, kimi dost gazetecilerin köşelerinde yaz- dıklan olmasa.. "kimi beyanlannı aktararak Ece- vit'in 'kaygılı' olduğunu" duyuran satırlar göze çarpmasa... Başbakan'ın her eleştiriyi ortaklarıyla, TBMM ile arslanlar gibi savaşarak göğüsleyeceğine, Af Ya- sası'nı kısa sürede TBMM'den geçireceğine inan- mamak için herhangi bir neden bulunamayacak. Başbakan, zirvede liderlere söytediği "kaygılan- nı" -herhalde- telefon görüşmelerinde kimi gaze- tecilere de aktarmış olacak ki; dün köşesinde Yal- çın Doğan tırnak içine alarak, af severtere, af is- temeyenlere Ecevit'in yeni bakış açısını şöyte du- yurdu: Ecevit'in kaygısı! Başbakan diyor ki: "1974affıadayaşamıştun. Af kapsamına alınan ban suçlar, afkapsamı dışında bırakılıyor. Anayasa Mahkemesi 1974'te afkapsa- mı dışında kalan istisnalan genişletmişti. Şimdi de, bizim af dışında bıraktığımız suçlar, Anayasa Mahkemesi karanyla affa girebilir." Bu açıklamayla "kendini affa angaje eden" hü- kümet, bir türlü içinden çıkamadığı, ama vazgeç- menin sınırlarında dolaştığı af konusunu şimdilik kapatmak için "ciddi bir gerekçe yakalamışa" benziyor. Ecevit'in "kaygılan" basına yansımadan önce, kimi gazetelerdeki haberier -kim söyledi ise- Ana- yasa Mahkemesi'nin "eşitlik ilkesinden yola çıka- rak TBMM'den geçen affı genişletebileceğini" öne sürüyordu. Bu haberlerin ardından Ecevit'in "kaygılan" ba- sına yansıyınca; insanın hükümetin aftan vazgeç- menin sağlıklı ve olası yöntemini bulduğu düşün- cesine kapılması doğal değil mi? Zaten Ecevit hükümetinin pratik çözümler üret- mekte hayli mahir olduğunu gösteren örnekler sı- ra sıra ve sık sık kamuoyuna yansıyor. 17 Ağustos'tan bu yana depremle ilgili hemen her konuda, başta devlet organlan arasında uyum sağlayamadığı artık kanıtlanmış olan hükümetin; çadır rezaletlerinden, prefabrike evlere kadar her alanda güven vermeyen tutumundan sonra.. dep- remzedeye yeni öneriler hazırladığını Mesut Yıl- maz açıkladı. Işte yeni önerilerin sloganlan: "Isteyene konut, dileyene 6 milyar." Ya da "kira yardımının biryıllık tutan peşin". Böylece, konut sorununa çare bulunmuş oluyor. "Ama, demokrasilerde çare tükenmez!" Ne ki, istifa olgusu tükeniri Yağmurtu SKartı >Su(ukar k Gök gûrültülü NobelBarış Ödülü bugün açıklantyor OSLO (Cumtauriyet) - Yüzyılın son Nobel Barış Ödülü bugün açıklanıyor. Norveç Parlamentosu Stortinget'te bugün öğle saatlerinde dünya basınına, bu yılın Nobel Banş Ödülü'nün hangi kişiye ya da kuruluşa verileceği duyurulacak. Nobel Banş Ödülü'ne en güçlü aday olarak Yunan besteci ve şarkıcı Mikis Theodorakis gösteriliyor. Bir süre önce 200 Yunan aydın ve sanatçı, 72 yaşındaki Theodorakis'e, bu ödülün, "Cunta devrinde demokrasi için verdiği uğraştan ve Türk ve Yunan halklannuı kardeşliği için yapüğı x çabşmalardan ötürii" verilmesi gerektiğini bildirmişti. Aydınlann başvurusunda Zütfü LJvaneh'nin adının geçip geçmediği açıklanmadı. Norveç başkentinde doğrulanmayan bir söylenti de, Nobel Banş Ödülü'nün, Türk ve Yunan halklan arasındaki son yakmlaşmadan ötürü bu iki halkı temsil eden AKUT ve EMAK'a ya da kişilere -örneğin her iki ülkenin dışişleri bakanlanna- verileceği şeklinde. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan da gösterilen adaylar arasında. Annan, Kosova'da banşın sağlanması için yaptığı çalışmalar ve katkılardan ötürü ödüle aday gösterildi. Aynca böyle bir şeyin, onun Kıbns konusundaki girişimlerini daha etkili hale getireceği de düşünülüyor. SATILIK OTO 90 model siyah Serçe 0535 718 67 45 Gözler Helsinki'de• Baştarafı 1. Sayfada Adaylık verilmell Türkiye, şimdi aday ülke olarak kabul edil- melidir. Ancak siyasi kriterleri tat- min edinceye kadar tam üyelik mü- zakereleri bu aşamada başlatıla- maz. öcalan'ın asılmayacagım limuyorUZ Türkiye demokratik bir sistemin temel niteliklerine sahip ol- makla birlikte Kopenhag siyasi kriter- lerini karşılayamamaktadır. Insan haklan ve azınlıklann korunması ko- nulannda ciddi eksiklikler sürmekte- dır lşkence sistematik olmamakla birlikte yaygındır. Ifade özgürlüğü yetkililerce düzenli bir biçimde sınır- lanmaktadır. Milli Güvenlik Kurulu ve askerler, ülkenin siyasal yasamın- da temel rol oynamayı sürdünnekte- dir. Yargı bağımsızlığı konusunda ba- zı ilerlemeler varsa da, olağanüstü hal devam etmektedır. Geçen aylarda de- tnokratikleşme konusunda cesaret ve- rici gelişme işaretleri görülmüştür. Parlamento ve hükümet, insan hakla- n, yargılama sistemi ve siyasal yaşa- mın düzenlenmesi konulannda yeni di' • :nlemelere gitmek için çalışma başlatü. Bu çabalar Kürt kökenli yurt- taşlan da kapsayacak şekilde genişle- tilmelidir. Bu düzenlemelerin olurnlu etkısi Öcalan'a idatn karannın uygu- lanmasıyla boşa çıkanlmaz. KlbriS Türkiye'nin Kıbns tutu- mu hem BM kararlan hem de AB'nin pozisyonuna olan uzaklığı- nı korumakta ve Avrupa-Akdeniz or- taklığına olumsuz bir etki yapmak- tadır. Türkiye ve Kıbns Tüıkleri G- 8'lerin21 Haziran 1999'dayapûkla- n çağnyı dikkate almamışlar; 1974 müdahalesinin 25. yılını kutlamak ve Türkiye ile KKTC arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkileri güçlendinnek için Bülent Ecevit başkanlığında Devlet Bahçeli ve tsmail Cem'in de katıldığı büyük bir heyetle Kıbns'ı ziyaret etmişlerdir. Türkiye garantör bir ülke olarak iki tarafi G-8'leri çağ- nsı kapsamında ve BM gözetiminde bir araya gelmeleri konusunda güç- lü bir kararhlık göstermelidir. Türki- ye tüm taraflann meşru kaygılannı gjderecek kapsamlı bir çözümde et- kin ve yapıcı bir rol üstlenebilir. Ege'deki coğrafî sorunlar aşılama- mış ancak Türkiye ve Yunanistan'ın dışişleri bakanlan, çatışmah olma- yan bazı konularda işbiriiği yapmak için yeni bir diyalog başlatmışlardır. Türkiye, Batı Balkanlar'daki krizin çözûmüne önemli katkılarda bulun- muştur. Olatanifestü hal OHAL uygu- laması 6 şehirde sürmektedir. Bazı gelişmeler bölgedeki duruma olum- lu etki yapmıştır. Ilk olarak 6 aylık sürede, teslim olan ve örgütle ilgili bilgi veren PKK üyelerine yönelik Pişmanlık Yasası, Ağustos 1999'da Meclis'ten geçti. Bu yasa PKK'nin yönetim birimindeki ve silahlı çatış- mada silahlı kuvvetler mensuplannı öldürenleri kapsamıyor. Ikincisi, P- KK'nin lideri Abdullah Öcalan, Ağustos 1999'da PKK üyelerüıden Türk hedeflerine saldırmaktan vaz- geçmeleri ve Türkiye'yi terk etmele- rini istedi. Üçüncü olarak Cumhur- başkanı Süleyman Demiret güney- doğunun sorunlannı göriişmek üze- re HADEP temsilcilerini kabul etti. AZinllk haMan Öcalan dava- sında yeşeren umutlara karşın Kürt sorununda herhangi bir gelişme ya- şanmadı. Bu umutlar çoğunlukla Ocalan'ın ve diğer anahtar roldeki PKK yöneticılerinin tutuklanması- nın terorizmin denetim altma alın- ması ve çözümün sivil yöntemlerle çözülmesine dayanıyordu. Son ra- porda değinildıği gibi "shü bir çö- züm Kürtkrin kültûrel kimükJerinin ban formlarda tanınması ve bu kün- liğin ifade edilnıesinde daha geniş hofgörüyû -bölücülûk ve terurizmi desteklemediği sürece- kapsavabilir.'" Mallye Türkiye'nin ticari politi- kalan ile büyük ölçüde AB politika- lan paralellık çizer. Türkiye, Polon- ya ile serbest ticaret anlaşması görüş- melerini Temmuz 1999'da başlattı. Buanlaşma onaylanırsa Türkiye, Or- ta ve Doğu Avrupa'daki aday ülkeler- le serbest ticaret anlaşması yapmış olacak. Mısır, Tunus, Fas ve Filistin ile görüşmeler sürüyor. Malta ve Ür- dûn ile görüşmeler başlayacak. Enflasyon Reel faiz oranlannın düşürülmesi için öncelik enflasyon ve mali açıklann azaltılmasına veril- meli. Depremin yarattığı zararlann finanse edilebümesi için genel ola- rak mali disipline özel önem veril- meli ve yapısal reformlann gerçek- leşmesi sağlanmah. Özelleştirme sürdürülmelı. Gelir dağilımmdaki adaletsizlik ve dev bölgesel eşitsiz- likler ekonomik kalkınmayı engelli- yor. Genel sosyo-ekonomik kalkın- ma stratejisinin bir unsuru olarak eğıtıme de özel önem verilmeli. Uyum çalışmaları Türkiye gümrük birliğı ile ilgili alanlardaki ilerlemesini en ileri, Avrupa strateji- si ile ilgili alanlardaysa en düşük se- viyede gösteriyor. Mallann serbest dolaşunı konusunda Türkiye, Avru- pa standartlanna yüksek seviyede uyum gösteriyor. Gümrük alamnda- ki uyuma karşın hâlâ yeni gümrük kodlanna gereksinim vardır. Senna- ye hareketleri alanında son dönem- de bir gelişme olmamasma karşın bankacılıkla ilgili son yasa uyumu sağladı. Rekabette, anti-tröst alanın- da gelişme olmasına karşın komis- yon, TEKEL'in faaliyetleri konusun- daki kaygılannı korumaktadır. Tür- kiye, devlet yardımlan konusunda komisyona bilgi venniştir ve bunlar incelenmektedir. Tanm hâlâ büyük ölçüde destek ve koruma politikala- nna bağlıdır ve bu konuda son ra- pordan bu yana herhangi bir gelişme görülmemıştir. CÜmrtİk blrliği Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerinin omurga- sını Gümrük Birliği oluşturmaktadır. tstenmeyen bir dış etki nedeniyle Türkiye, bazı büyük ticari ortaklan- na yönelik ihracatında bazı sorunlar yaşamıştır. 1999'un ilk 6 ayında ih- racatta dûşüş yaşanmıştır. Yabancı yatırımlar Bu ko- nuda özgürleştirmeye yönelik ön- lemler alınmadı. Türkiye'de maden- cilik%enerji ve bankacıuk sektörle- rinde doğrudan yabancı yatınmlan- na yönelik kısıtlamalar sürüyor. Em- lak konusundaki kısıtlamalar da kal- dınlmadı. Komisyon topu aday ülkelere attyor EROLMAMSAU Avrupa Birliği'nin komisyon raporu dün açıklandı. Genişleme süreci içinde- ki 11 ülke ve Türkiye'yi yakından ilgi- lendiren bir rapor. Komisyon başkam- rnB basına okudugu raporagöre şimdi- lik söylenebilecekler şunlan 1 - Avrupa Birliği, Maastricht ve Ko- penhag kriterlerine uyan herkese açık. Bu "herkes" Türkiye'yi de kapsıyor. 2- Avrupa Birliği artık genişleme sü- recini '5'ler, '6'lardiye gruplaryaparak yürütmeyecek, her aday ülke ile ayn ay- n görüşülecek, durumun uygun görülen "tam üyelik görüşme sürecine" dahil edilecek. 3- Türkiye de aday arasmdadu". An- cak Türkiye'nin beklediğimiz AB ölçü- lerini tutturması gerekiyor. Özellikle: - İnsan haklan ve - Azınlık haklan AB için çok önem- lidir. Bu bağlamda Türkiye ile AB'nin or- tak bir komisyon (ya da kurum) oluş- turması iyi olur. Böylelikle Türkiye'de- ki gelişmeler AB tarafından "denctle- necek" ve Türkiye'deki gelişmeler iz- lenmiş olacak. 4- Türkiye dışında Rusya ve Ukray- na gibi ülkelerdeki durum da AB tara- findan izlenecek ve gelecekteki adayrdT konusunda değerlendirme yapılacak. Tûridye bakmundan sonuç ne? Türkiye bakımından. ekonomik ve politık olarak "AB ölçülerine uyum" bekleniyor ve bu arada, insan haklan ve azınlık haklan vurgulanıyor. Daha ön- ceki AB Komisyonu ve AB Parlamen- tosu raporlanndan da bilindiği üzere, Türkiye'de azınlık haklanndan kastedi- len "Kürtler"dir. AB "Kürt konusuna" öncelik ver- diğini gösteriyor ve bu konuyu mercek altına alıyor. Son rapordaki bir yenilik de, "Tür- kiye'deki gelişmeleri izlemek üzere ortâk bir kurum" oluşturulmasıdır. AB, Türkiye'yi bu konuda ızlerne me- kanizmasım "kurumlaşürmak" istı- yor. Son rapor Türkiye bakımından " ne yeşil oe de kırmızıdır". "Kosullan yerine getir, sonra konuşalım", ya da "bckle ve gör" politikası izliyor. ' 11 'ler için AB'nin ortaya koyduğu yeni tutum ise Türkiye'ningelecekteki AB ilişkileri açısından sinyaller veri- yor. 'll'leri '5'ler, '6'lar gibi grupla- maktan vazgeçmişler. Her ülkenin du- rumunu ayn ayn inceleyeceğiz diyorlar. Bunun anlamı şudur; AB ' 11 'lerden. Macaristan, Çek Cumhunyeti gibi ülke- leri erken alacak, diğerlerini ise uzattı- ğı kadar uzatacak. Raporda, ülkelerin fazla bir şey yapamadıklanndan söz ediliyor ve bu konu vurgulanıyor. Öyle görünüyor ki, AB, genişleme- nin' 11 'ler üzerine getirdiği büyük eko- nomik ve sosyal yükten bunalmış du- rumda. Topu aday ülkelere atıyor. "Siz bana fazla yük olmayacak bir duru- ma gelin, içeri alıp almayacağıma o zaman karar vereceğim" demeye ge- tiriyor. ÜÇYILDIR SEYREDİYORSUNUZ ŞİMDİ DE OKUYACAKSINIZ AVRUPA BİRLİĞİ - TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE YENİ DÖNEM • Bin yılhk ikilem. Doğu mu Batı mı? • Yunanistan ne kadar samimi? • Ismail Cem: Ne umutfu, ne umutsuzum • Lamberto Dini: öteki üyeleri ikna ederiz • Karen Fogg: Reformlar devam etmeli • Anna Lindh: Isveç düşman değil SPOR • Başarı öykûsü: Steffı Graf • Golden League göz kamaftırdı • Dopingli dereceler nasıl kırılacak? MOZİK • Diana Krall, Duke Ellington, Tricky, Tindersticks KİTAP • Emre Kongar'dan "Konsantremi Bozma" , • Metin Sözen'den Kapadokya GURME • Karadeniz peynirleri • Osmanlı'da yemek adabı OTOMOBİL • Milenyum otomobiileri hazır KARTPOSTAL • Izzet Keribar'ın objektifinden Mısır • Islami terör Orta Asya'y tehdit ediyor • Miloşeviç'in kayıp çocukları • 1894 Istanbul Depremi • Çadırkentte 24 saat yaşam • Fabrika fabrika deprem zararları Ekim filmleri: Blair Witch Project, Eyes VVide Shut, Bow Finger, Inspector Gadget, Big Daddy Kavgalann ve hırslann festıvali: Altın Portakal NTV MAGAZIN AYLIK DERGİ 'Yeni bir dönem başlayacak' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye, Avrupa Birliği (AB) Komisyo- fıu'nun dün açıkladığı yıHık olağan "tlerieme Rapo- ru"nu olumlu karşıladığını belirterek adaylığın Helsin- ki Zirvesi'ndetescil edilme- si durumunda taraflar ara- sında "yeni birdönem'' baş- layacağını bildırdi. Başba- kan Bülent Ecevtt, Cumhur- başkanı Süleyman Demirei ile raporu ele aldıklannı be- lirterek "Genelde AB Ko- misyonu'nun Türkiye ileilgi- liyayunladığı rapor umut ve- rici,ohımlubirgelişmeişare- ti taşıyvr. Bunu birlikte tespit ettik" dedi. Komisyonun açıkladığı ra- por, Dışişleri Bakanlığı'nca memnuniyetle karşılandı. Bakanlıktan dün yapılan ya- zılı açiklamada, Türkiye'nin raporda tam üyeh'ğe resmen aday gösterildiği belırtilerek diğer adaylara 1997 yılında sunulan somut katılım önce- si stratejisinin Türkiye için de önerildiği kaydedildi. Açıklamada, stratejinin asa- ğıdakı unsurlardan oluştuğu belirtikli: • Siyasi diyaloğun derin- leştirilmesi ve ortak dış ve güvenlik politikası çerçeve- sinde AB'nin ortak tutumla- n ve faaliyetlerine ortak olu- nabilmesi imkâm. • Katılma öncesi mali yar- dnn kaynaklannın tümünün eşgüdümünün sağlanması. • Topluluk programlanna katılma olanağı. • AB mevzuarma uyum sağlanmasına yönelik ulusal program ile birleştirihniş bir katılma ortaklığınm oluştu- rulması. Katılma ortaklığmı izlemek amacıyla Avrupa anlaşmalan kapsamında me- kanizma kunılması. • Türkiye'nin mevzuat ve uygulamalannın AB'ninki ile uygunlaştrnhnasını sağ- lamak üzere AB mevzuatı- nın analitik sürecinin ince- lenmesine başlanması. Açıklamada, "ABKomis- vonu'nun bütün bu önerile- rinin AB'nin Helsinki Zirve- si'nde kabul edilmesi, başka bir deyişle Türkiye'ye tüm unsurlanyla resmi adaylık starüsünün tanınması, Tür- kiy«-ABUişküerinde yeni dö- nem başlatacaknr" denildi. Ecevit, Türkiye'nin AB'ye koşullu bir adaylığı kabul edip etmeyeceğinin sorul- ması üzerine, "diğer adaylar için hangi kuraDar uygulan- dıysa Türkiye için de en az o knraflann uygulanması ge- rektiğini'' kâydetti. Ecevit, "Biz Türkiye'nin, Türk ulu- sunun onurunu incitecek herhangi bir koşulu kabul et- me>iz. Helsinki'de görüşüle- cektir, onun da sonuçknnı beklemek gerekir"' dedi. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada tan'ın adı "pak" yani temiz sözcüğünden geliyor. Bu sözcük her ülke halkına yakıştınlabilir, ama Pa- kistan'da son yıllarda yaşanan siyasi çalkantılar pek de "pak" değil. Ilk habertere göre Pakistan'daki sıcak durumun özeti şu: 1997'de anayasa anlaşmazlığı sonucu Devtet Baş- kanı Legari'nin istifasına neden olan Başbakan Na- vaz Şerif, Genelkurmay Başkanı Pervez Müşerrefi Sri Lanka'da resmi gezideyken görevden alıyor. Müşerrefin yerine Korgeneral Ziyaüddin'i orge- neralliğe yükseltip genelkurmay başkanı yapıyor. Müşerrefle birlikte hareket eden askerler duruma el koyuyor. Wlit noktalan ele geçiriyor. Bu aşamadan sonra Müşerref ülkeye dönüyor. Or- dunun yönetime e) koyduğunu açıklıyor. Bu yalın özet; ilk bakışta "iktidar çekişmesi" ola- rak görünüyor. Ülkenin şeriat düzeniyle yönetılmesin- den yana olan Şerifin ardından, yeni yapının nasıl ola- cağını şu aşamada öngörmek güç. Gelinen noktaya iki pencereden bakmaya çalışalım: - Bölgedeki şeriatçı akımlar. - Petrol yollan. StratejistJerin birinci şıkka ilişkin öngörüsü o ki; Or- tadoöu ve Orta Asya coğrafyası 2010 yılına dek ra- dikal lslamlayan yana yaşayacak. Bu aşamadan son- ra bölgenin siyasi yapısının hangi yönde ilerleyeceği belli olacak. Pakistan'ın çevresine baktığımızda şöyle bir tablo ile karşı karşıyayız: Afganistan, Tacikistan ve Iran'da şeriatçı yönetim- ler egemen. Iran, Afganistan'daki Talebanlan "aşın" buluyor! "Diplomat krizi" iki ülkeyi savaşın eşiğine ge- tirmişti. Orta Asya cumhuriyetleri Türkiye'den görünenin aksine Pakistan'dan çok etkileniyoriar. Kazakistan dışındaki tüm Orta Asya cumhuriyetlerinde şeriatçı akımlar iç destek de buluyoriar. Son olarak Kırgızis- tan'ın güneyinden sının aşan yüzlerce şeriatçı grup, ülkede "olağanüstü hal" ilan edilmesine neden ol-. muştu. Özbekistan Devlet Başkanı Kerimov'un bu konudaki hassasiyeti Türkiye ile ilişkileri de zaman za- man olumsuz etkiliyor. Kafkaslar'da giderek etkınleşen "Vahhabi hareke- ti" militan eğitimi için büyük ölçüde Pakistan toprak- lannı kullanıyor. Kafkaslar'da Ruslara karşı savaşmak üzere dünyanın öteki ülkelerinden gelen gruplar ön- ce Pakistan'daki kamplarda eğıtim görüyorlar. Tür- kiye'den de bine yakın militanın bu kamplarda bulun- duğu sanılıyor. Pakistan'ın kırsal kesimi "kuralsa" alan olarak anı- lıyor. Ülkenin neredeyse yansında devlet hâkimiyeb' yok. Bu yüzden sözünü ettiğimiz kamplann devlet- ten izin almasına da gerek yok. Amerikan yorumu! Ikinci şıkka, yani petrol yoluna gelince.. Orta Asya cumhuriyetleri için Afganistan-Pakistan üzerinden okyanus, akla uzak yol değil. Amerikan petrol şirket- leridebu yola sıcak... Türkmenistan'da petrol ve doğalgaz sahalannı alan çokuluslu şirketler (ÇUŞ) de daha çok bu yolun kul- lanılmasından yanalar. Bu yüzden de Afganistan'da- ki her gelişmeyi yakından izlemekle yetinmiyoriar, yönlendiriyorlar. Afganistan'daki Taleban gruplannın bir bölümü Amerikan Unocal şirketince destekleniyor. Bir bölü- mü de Arjantin ağırlıklı Bridas şirketinin himayesin- de. Taleban gruplan yılın belli dönemlerinde ABD'ye gidiyoriar. Bir süre kalıp, Suudi Arabistan üzerinden Pakistan'a geliyorlar. Oradan Afganistan'a geçiyor- lar. Yukanda aktardığımız iki durum, Pakistan'daki ye- ni yönetimle birlikte biçim ve yön değiştirir mi? Bu soruya hemen yanıt vermek zor. Ancak sade- ce Pakistan değil tüm bölge açısından önemli bir so- ru... ABD yönetimi son durum için şu yorumu yaptı: "Darbe mi, değil mi belli değil. Darbeyse, ilişkiler eskisigibi olmaz, kısa sürede demokrasiye geçilme- li." Yorumu Türkçeye çevirelim: "Çıkahanmız nasıl şekillenir, ona bakıyonız!" Baykurt'u uğuriuyoruz Istanbul Haber Servisi - Almanya'da yaşamını yiti- ren ve cenazesi Türkiye'ye getirilen Köy Enstitülerinin yetiştirdiği edebiyatçı, eski Türkiye Oğretmenler Sen- dikası (TÖS) Başkanı Fakir Baykurt bugün tstanbul'da düzenlenecek törenle topra- ğa veriliyor. Fakir Baykurt bugün Is- tanbul'da dostlan, okurlan ve sevenleri tarafından son yolculuğuna uğurlanacak. Baykurt için ilk tören saat 10.30'da Türkiye Yazarlar Sendikası'mn (TYS) Yıldız Sarayı Dış Karakol binası önünde gerçekleştirilecek. Baykurt daha sonra Teş- vikiye Camii'nde öğlen kı- lınacak cenaze namazınm ardından Zincirlikuyu Me- zarlığı'nda toprağa verile- cek. Fakir Baykurt'un yakm arkadaşı MustafaGüzelgöz. Baykurt'un son çalışmasıru Crgüp ilçesindeki "Mer- kepB Kntüphanea" üzerine yaptığını söyledi. 68'IOervakfl 68'liler Birliği Vakfı Baş- kanı Başmet Atahan da, Fa- kir Baykurt'un, Köy Ensti- tüleriyle ivme kazanarak köye uzanan aydınlanma sa- vaşımırun doruk yazarlann- dan olduğunu anımsatarak, "Özellikle 60'b yıllarda dev- rimci öğretmen hareketinin önünde, genel başkan olarak Türkiye Oğretmenler Sen- dikası (TÖS) ile yürüttüğü savaşım, halkımızın gerek- sind^i aydınm somut öme- ğini oluşturdu" dedi. 68 kuşağının, tam bağım- sız ve demokratik Türkiye hedefıne yönelirken, başta "Yılanlann Öcü" olmak üzere, onun romanlannda ve "Devrim tçin EğMm" doğrultusundaki örgütçülü- ğünden çok şey öğrendiğini belirterek, şöyle devam etti: "Köy emekçilerinin acıla- nnı ve özlemlerini köylüler- le omuz omuza haykırma- mızda ondan öğrendikkri- mizin payı büyüktür. Aydın- hk savasçılannın dokuzköy- den kovTilduğu bu güzefim topraklann ötesinde, onun- cu köyde ekmeğini arayan i- Id milyonu aşkün insanımız- la yerleştiği Almanya'da u- mut kaynağı ounayı ve di- renmeyi yaşammın son anı- na kadar sürdürdü. Onu yi- tirmekten dolayı acımız bü- yüktür. Ama şeriatçı karan- bğa, karşı devrimci cumhu- riyet aydmhğı için >ürütül- müş savaşta acımızı dindire- cek olan da yapıtlanndaki sonsuz umut ka>nağı ve ör- nek kişiügkiir. ÂBD emper- yaBzminin halkdüşmanıyü- zünü 'Amerikan Sargı- sı'nda yıflar önce bütün çir- Idnliğiyle sergileyen Fakir Baykurt, 2000'U yıllarda da yurtsever aydınbk bilincinüı aşısı olacakör."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle