12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 1999 PERŞEMBE 14 KULTUR [email protected] Fakir Baykurt'un yazmsal eğiliminin çıkış noktası tanıklık ve bilinçlilik durumuydu Onıırhıbir yaşamdan bi& foılanFERİDUNANDAÇ FakirBaykurt'tan, onun edebiyatımızdaki yerin- den söz edilecek olduğımda: Sartre'ın şu sözlen gelir hep usuma- "Bağlannuşyazarsözünbir eytem olduğunu bilin Ortaya koymanın değiştirmek anla- mına geldiğini >e bir şeyin üstündeki örtülerin an- cak değiştirmek istediğimiz zaman kaldıniıp atıla- bileceğini de." Ba>kurt'un edebiyatımızdaki yerine/etkinliğine göz attığımızda; Sartre'm bu sözleriyle özetlenebi- lecek bir yanı olduğunu düşünüyorum. Baykurt. bağlanmış bir yazardır: Sözün eylem olduğunu bilir; ortaya koyduklan ile değiştirmek is- tenilenlerin. değışmesi gerekenlerin neler olabile- eeğini sergiier. Yazdıklanylakırsai kesim insanınm yaşamının üstündeki örtüleri kaldınp atar. Tanıklık ettigi gcrçekler yazınımıza ılk kez bu denli 'sahk-i' bıçımde giriyordu. Daha ilk romanı YdanlannÖcü ile ılgi ve tepki odağı haline gelmesinin özûnde bu yatar. 1950'li yıllarda yazın ortamımıza girdiğinde, Yı- lanlann Öcü ile farklı bir gerçekçilik anlayışı geti- rır. Edebıyatımıza o güne değın Nabizâde Nâzım'ın Karabibik i. Refik Halit Karay'ın Memteket Hikâ- yeleri. EbubekirHazunTepeyran'ın KüçükPaşa'sı, Yakup Kadri'nın Yaban'ı ile gıren "köylü veköyger- çegTni Baykurt dıştan/uzaktan biri olarak değil; için- den çıkan bir yazar olarak yansıtır. Geçişler süreci yazarlığını beürledi 1950'li yıllar. edebiyatımızda toplumsallaşma hareketinın en uç noktaya geldıği dönemdir. Saba- hattin AIL Samim Kocagöz, Ketnal Bilbaşar, Orhan Kemal, Yaşar KemaL Baykurt'un yazın ikliminin önünde. yanı başında olan yazarlardır. Bu süreçte onu yetiştiren, yazıya yönelten koşul- lar önemlidir. Hasan Âfi Yücel; Baykurt'un yazınımıza adım attıgı günlerde yazdığı: "Türk Edebiyanna Kendi Giren Köylii" adlı yazısında şunlan yazmaktadır: •'Eski kö\cülük tecriibelerinin, ferdi ve nazari köye gidelim ta>si\elerinin tutmasından sonra, ışıga su- samış köylü çocuğunu devlet eli ile insan kaynağına kavuşturan Köy Enstitüleri, artık aydın yetişkinle- rini topium hayaümızın ön saflanna rtmektedir. Mah- mut Makal oradan. Yedi kere bastlan khabı yedi di- le çevrüdi. Yaşar Kemal orada okumadu ama o da köylülüğünü değjştirmeyen hayatı ile orah saydabi- lir. Fakir Bav kurt da ilk feyzini bu ata ocağmdan al- dV Cumhuriyet Türkiyesi'nin kuruluşunda aydın- lanma düşüncesinin yaygınlıkkazanması için oluş- turulan kurumlarda yetişen Baykurt; bilinçlilik yo- lunu burada bulmuş,tur. 0 yol alış sürecini kendisı şöyle dile getirecektir: "Dikenlerin arasmdançıkıpgeimişbiryazarmı ben. Yüz\ ıllarca karanlıkta bırakılınış köylerin birinden. Akcakm 'denim. Ailem yoksuktu. Kır bayır kırk Üd doniim toprağımız vardı. Birkaç yerde anlattım. anam babam okuma-yazma bilmiyordu. Köyümü- ze geçten geç açılan ilkokul yalnı/ca iiç sınıflıydı. Evimizde bir tek kkap yoktu. Cumhuriyet beni gö- türdii. açbğı Köy Enstiriisü'ndeegitti.öğretmenyap- ü; elime kalem verdi, yurdun yazarlan arasına kat- ü. Şimdi düşünüyorum.yokluktan geüyorum." (Ben- akir Baykurt yazma ve eğitime adanmış 70 yıllık ömrüyle iyinin, güzelin, doğrunun yanmda, haksızlıklann karşısında oldu. Oğretmen Fakir Baykurt 1967 yılında EMnar'da öğrencilerie. eğişimın, yenileşmenin, çağdaşlaşma bilincinin yanında yer aldı. Her bir eylemi ile aydınlanmanın ışığını sundu bizlere. Onurlu bir yaşamdan bizlere o ışığın yansılan kaldı. Çağdaş Türk edebiyatının soyağacında yer alan büyük edebiyatçı ardında 50 yapıt bıraktı. 60. ythnda sevgili Fakir Baykurt'a FAKİR ÖĞRETMEN Fakir öğretmenim fakir yirmisinde attmışında elinde hep ak tebeşir kara tahtatar önünde yazar durur şıkır şıkır kara btiinçlere karşı dost elinden güneş ışır Fakir öğretmenim fakir sürgününde kıyımında boyun bükmeden savaşır yobazın taş yağmurunda güneş yürekle konuşur zorbalann mahpusunda umut ekmeği pişirir Fakir öğretmenim fakir yurtiçinde yurtdışında emekçi haikı düşünür gecesinde gündüzünde yorulmak bilmez çalışır dünya 'onuncu köy'ünde 'bir uzun yolcu' dolaşır Fakir öğretmenim fakir sevgiii halkı gönlünde öyküierie romanlarla şiirlerle yûrekleşir onur dolu erdem yüklü biigece ölümsüzteşir yüce türkiye gülüşlü YAŞAR MİRAÇ *Almanya 'nın Duisburg kentinde kutianan 60. yaş gününde yazılmıştır. li Yazılar, s. 11,1998, Papirüs Yay.) Yazıya yönelişinde "feyz ahnan" eğitim, düşûn. yazın ortamırun etkisi yadsınarnaz. Burada uç ve- ren yazınsal eylemi onu ilk kaynağa: yaşama'yetiş- me yurduna döndünir. Eylemselleşen ilk sözleri oradan gelir. Içınden çıktığı ortamı; yaşadığı, tanık olduğu durumlan yazmak edindiği bilincin sorum- luluğunu yükler ona. Baykurt'un yazınsal eyleminin çıkış noktasında iki önemli yan vardır: tlki. köy kökenli oluşunun ge- tirdıği "tanıklık": diğeri ise bu sınırlan aşma son- rasmda edinilen ''biünçlik''' durumudur. Bilinçlilik durumu, Baykurt'un yazınsaL/düşûn- sel gelişimini başlıbaşına etkıledıği gibi; aydın ol- ma sorumluluğunu da ateşlemiştir sürekli. Onu, eği- tim alanında eylem insaru kılanbir yandır bu da. Top- lumsal eylemini her iki kulvarda sûrdürür. Yazarlı- ğı eğitimciliğini etkilemiş, eğitimcıliği de yazarlı- ğını geliştirmiştir. "Neden yazryor" sorusu yerine; "neyi, nasıl yaa- yor" sorusuna bakılmasıru getirmiştir, Baykurt. Bel- ki de, onu, kuşağı yazarlan içinde ayıncı kılan en belirgin yanlardan biridir bu. L'yanışı, başkaldınyı, direnmeyi, çözülme ve gö- çüşü değişim odaklanndaki durumlann gerçekli- ğiyle anlattı. însanlıgın ve toplumun bu sürükleniş çizgisini yansıünası önemlidir. Bunun ardında Tür- kiye'nin yapısal degişimıni görürüz. Geçişler süre- ci Baykurt'un yazarlık çizgisinın belirleyici yanla- nndandır. Yeni bir dfl yaratmak kaygısındaydı Köyden çıkarak kente ulaşan; donanımıyla yazın- sal, düşünsel etkinliğini burada sürdüren Baykurt; kent insanının yapabileceği (belki de ancak ütopik romanlarda rastlanabilen) uğraşılan üstlenir, bir- çok zorluğu göğüsler. 1948'de Isparta Gönen Köy Enstitüsü'nü bitire- rek öğreünenliğe başlar. Kavacık, Dereköy'de ilko- kul ö|jetmenliği yapar. r%3'te Gazi Eğitim Ensti- tüsü'nü bitınr. Ardından Konya'da, Sıvas-Hafık'te, Artvin-Şavşat'taçalışır. 1958'de YılaniannÖcü ro- manıyla Yunus Nadi Yanşması'nda başan kazanın- ca, 1959 Ekimi'nde merkeze alınır. Yazma girişi- mi, toplumun üzerindeki örtüleri kaldırma eylemi cezalandınhr. Bunu, kendisi de şöyle dile getirecek- tir: "Yönetim. çakşbrdığı bir öğretmeni ancak mes- leksel eyiemlerinden. kusurlanndan dolayı cezalan- dırabilecek iken, ben sadece savcılann ve yargıçla- nn kanşacağı yazılanmdan dolayı cezalandınkhm. Bütiin meslek yaşamımda hep böyle sürdü." Yukanda, Baykurt'un, bağlanmanın yazan oldu- ğunu söylemiştim. Onun bu bağlanışı, edebiyatta "halkçı ve demmci'' tavnnı sürekli kılar. Bu anla- yışm bir görev olduğu bilincindedir. Baykurt'un dilsel çabası yazınsal uğraşısırun en temel yanlanndandır. Yazımn bir dil uğraşı olduğu- nun bilincindedir. Yeni bir dil yaratmak kaygısını hep öncelemiştir. Bu anlamda düzyazının gelişıminde önemli bir adım atmış yazarlanmızdandır. Roman- lannda, öykülerinde, denemelerinde Türkçenin en gelişmiş kullanım biçimlerini buluruz. Fakir Baykurt; yazma ve eğitime adanmış 70 yıl- lık ömrüyle; iyinin, güzelin, doğrununyanında, hak- sızlıklann karşısında oldu. Değişimin, yenileşme- nin, çağdaşlaşma bilincinin yanında yer aldı. Her bir eylemi ile aydınlanmanın ışığını sundu bizlere. Onurlu bir yaşamdan bizlere o ışığın yansılan kal- dı. Ardmdabıraktığı 50 yapıtıyla, çağdaş Türk ede- biyatının soyağacında her dem sevgi ve saygıyla anılacak bir büyük edebiyatçıya, bu aynlığın, son bakış olmamasını dileyerek... Birinci sınıf aydın ve eylem adamıydıVEDAT GLTVYOL - Fakfr'i 17 ya- şmdayken tanıdım. Öykülerini gönde- riyordu bana. Ve bir gün ondan bir mek- tup geldi. İzmıre Samim Kocagöz'e git- miş; Izmir'in ne kadar güzel olduğunu ve Istanbul'un da çok güzel olduğunu söylediklerini yazıyordu mektubunda. Bu. aslında 'Beni İstanbul'a çağınn" de- mekti. Çağırdım. 15 gün kaldı bizımle. Ondan sonra çok ıyi dost olduk. Ben Fakir" in değerini o yaşta keşfettim, çok yakın dostum oldu. tki ay önce buraday- dı. birlikte güldük, yedik, konuştuk... Köy Enstitüleri'ne hayranım. O da Köy Enstitüleri'nin yetıştirdıği en önemli isimlerden biriydi. Bızi edebiyatın dışın- da birleştiren önemli noktalardan biri- dir Köy Enstitüleri... Yılanlann Öcü ro- manından itibaren çok güzel eserler ver- di edebiyata. O, birinci sınıf bir aydm- dı. Çok üzgünüm. ME.MET FLIAT - Fakir Baykurt çok çetin koşullar altında yaşayan Anadolu insanlannın arasmdan çıkmış olan, ze- hir zemberek bir görgüye, kolay edini- lemeyecek bir yaşantı birikimine daya- narak düşünen bir yazanmızdı. Aynca özverih. çok saygın bir eylem adamıy- dı. Yazar olarak titizlığine, yazdıklan karşısında hiç gevşemeyen eleştirel tav- nna şaşkınhkla bakardım. Bu, eylem adamı yazarlarda pek görülmeyen bir özelliktir. Yakmlanna, sevenlenne.bü- tün ilerici öğretmenlere baş sağlığı di- lerim. FETHİ NACt - Fakir Baykurt, köy gerçeklerini, köy insanını, köydeki de- ğişimi ustahklaanlarmışbirromancı. O pek sevdiğim Kapiumbağalar romanın- da Türk köylüsünün yaratıcı gücünü ne güzel anlatır. Fakir, aynca, öğretmenle- rin sendikal birliğini gerçekleştirmek için mücadele etmiştir, Türkiye Öğret- menler Sendikası'nın oluşumunda bü- yük emeği vardır. Çok üzüldüm ölümü- ne. OSMAN ŞAHİN-Hepimizin başı sağ olsun. Kendisiniyararmasınıbilenbirin- sandı Fakir Baykurt. Kendini yaratan bir insandı. Büyük acılar, yoksulluklar çekmesine karşın her zaman onurunu ko- rumasını btlmiş ender aydmlanmızdan biriydi. Anadolu'da ve dünyada hangi coğrafyaya giderse gitsın oradan öykü. roman, şıır konulan çıkarmış ve bunla- rı büyük bir başanyla yazmasını bilmiş- ti.Çokçalışkanyazarlanmızdandı. Ana- dolu köylüsünün en büyük dostuydu. Büyük bir söylevci ve yöneticiydi. Ve Baykurt'un \danlann Öcü adh \ apıti 1%2'de Metin Erksan tarafindan be\ azperdey e aktanlnuş, kırsal kesimin gerçek- lerini gözler önüne serdiği için sansüre takılınca, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in özel izniyle gösterime gurnişti. yakından tanıdığım, çok sıcak, asla ken- dini büyük görmeyen, alabildiğine de- rinliği olan çok kültürlü bir insandı. Depremden sonra ve bu ölümlerle acı- yı çeke çeke bitıremedik. NEZMEMERİÇ- Sevgili Fakir. gü- le güle git. lrazca Ana'yı çok severim bilirsin. Benden ona çok selam söyle. Orada kulaklanmı çınlatın, olur mu? Kitaplann bu yanda bizimle, bizim sev- gilerimiz de orada seninle. Bunu biliyor- sun. için rahattır. Hoşçakal. PERtDE CELAL- Gerçekten çok üz- günüm. Fakir Baykurt'u çok gençken tanımıştım. O genç hali gözümün önün- den hiç gitmiyor. Kendini yetiştirmiş, in- sanlan seven. Köy Enstitüleri'nin ver- diği saflıği kaybetmemiş büyük bir ya- zardı. Çok sevdifim biriydi. Yaşasaydı, daha çok verimli olacaktı. ADALET AĞAOĞLU - Degerli, ça- lışkan bir yazanmızı kaybettik. Iyi bir arkadaşım, güvendiğim dostumdu; en ka- labalık yolda kendisi olabilen bir yaza- nmızdır Fakir Baykurt. Birden ortaya çıkan şu kötü hastalık çok hızlı ilerledi. Daha geçen ay Fa- kir"in 'Ozyaşam' kitabının birinci cildi- ni okuyordum. Tıpkı onunla konuşur gibiydim, bana çocukluğunu anlatıyor- du. Hastalık haberi geldi, Özyaşam ki- tabının ikinci cildi "Köy Enstitülü Deli- kanh'ya geçemeden. Yine onun fakir çocukluğundan bu yana sabırla, adım adım yol alıp gelecekti; gele gele şu ölüm haberi geldi. Yeni birdeprem: Yaz başında birlikte Izmir'de Can Yücel'i görmeye gitmiştik. Özgürlük ve daya- nışma yolunda her zaman çok çahşmış- tır. Çalışabilmekten çok mutlu görünü- yordu. Dayanışarak Izmirbuluşmamız- da, bundan önceki görüşlerimde biraz- cık solmuş umudu. geleceğin güzelliği- ne inancı canlanmıştı sanki. Romanlannda, hikâyelerinde ve bu son çahşması Özyaşam öykülerinde. ya- nna toplumumuzun 1950-80 arasıköy- lülük ve göçerlik hayatından zengin ta- nıkhklar bıraktı. Bildiğini, gördüğünü açık bir dille en iyi biçimde yazdı. Gör- mekle göstermekle yetinmedi; anlama- ya çalıştı; toplum-birey ilişkisini gözden kaçırdığını düşünmüş, bana biraz şaka yollu "Almanva'yB bikUğûnin ötesini an- lamaya gideceğiın" demışti. Anlamak- ta yol alabilmek için göçmüştü, kendi sı- nırlannı da 'KöşebucakAnadolu'dan öte- lere taşımak için. Fakir Ankara'da, burda. yaymevinde, hatta Almanya'da hep yakınımda oldu. Kendisi kadar bütün aile üyeleri de ya- kın dostlarım. Onlann ve hepimizin ba- şı sağolsun. SOFUTUĞRUL- Gazeteden Yazıiş- leri Müdürü Ömer Ağabey (Ömer Sa- ımCoşar) aradı. Konya muhabıriyim. Ge- nelde haber yazdırmak için gazeteyi biz aranz. Yazıişleri müdürünün beni ara- ması ne ola ki? Öbür uçta Çoşar'ın ar- go kokan, sert, babacan sesi: "Fakir Baykurt diye biri Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Adı nevdi yahu? Dur. 'Yılanlann Öcü' imiş. Faİdr orada asker, ara bul bu adamı, romanı- nın birincüik kazandığun söyle.'' O yıllarda Konya, 2. Ordu merkezi. Bir yığın birlik var. Yedeksubay Fakir Baykurt, tam anlamıyla san çizmeli Mehmet Ağa. Tanıdık subaylan bul- dum. onlar sağa sola telefon etrileT. Bir- kaç saat sonra Fakir'in kıtasuıa, oradan da ev adresine ulaştık. Akşam olmuş, evi Meram yolu üzerinde. Kapı açıldığın- da. çok küçük olduğu belli olan evinin, donuk bir ışıkla aydınlanan -galiba- tek odasında bir yanda yer yatağı, ortada yer sofrası. yanında gepegenç incecik bir kadınla ilk İcez tanıdım Fakir'i... Yeni ev- liymiş, üzerinde asker pantolonu, sır- tında gömlek. Kendisine Yunus Nadi armağanını kazandığını söylediğimde gözlennin dolduğunu anunsıyorum. Bu tanışma sonradan arkadaşhğa, köklü bir dostluğa dönüştü geçen yıllarda. ATAOL BEHRAMOGLU - Fakir Baykurt yoksul bir köylü çocuğu olarak başladığı yaşama dünya ölçüsünde bü- yük bir yazar olarak veda etti. Onun ba- şansındakendi kişisel yeteneği kadar Köy Enstitülerininde etken olduğu kuşkusuz- dur. Bu okullar, ülkemize nice seçkin ya- zar ve aydın kazandırdı. Edebiyatımızm hiçbir zaman unutulmayacak ustası, hal- kımızın büyük yazan Fakir Baykurt'u ölümsüzlüğe uğurlarken onun anısına gösterilecek en büyük saygmın Köy Enstitüleri türünde eğitim kunımlannın bir kez daha yaşama geçirilmesı için ça- ba harcamak olduğunu düşünüyorum. METfiNDEMtRIAŞ-Arada, Alman- ya'daki dostlanmız telefon ediyor, du- rumunu bildiriyorlardı. Fakir Ağabey bizleri ahştıra alıştıra aynldı aramızdan. Yitirdiğimiz insan, yazm dünyamızın bir ustası, bir eğitimci, bir örgütçü, bir devrimcidir. Hâlkından yana namuslu bir yazar olmanın bedeli kendisine fazlasıy- la ödetihniştir. Kendisi de bu bedeli se- ve seve ödemiştir. 1960 yılında Rize Derepazan Fıçıcılar köyünde yedeksu- bay öğretmenlik görevimi yaparken iki romaru elimin alnndaydı. Aydınlanmam- da, yazın beğenimin oluşmasında payı ve yeri vardır. lrazca Ana, Kır Abbas yas- tadır. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKtYE Sonbahar Saçlarında Artık, sonbahar kentte; zamanın en görkemli evresi... Ekim sansı yapraklar hüznün gözyaşlan, unutul- muş sokaklarda savrulan. Ey kent artık uzat elini. Ey aşk, artık kaçırma yüreğini. Dünyanın en güzel kentinde, insan kendi tarihi- nin en büyük aşkını yaşamak ister. Dünyanın en güzel kenti Istanbul'sa en büyük aş- kıdır yaşanan. Zaman gelir, kente Ekim düşer, gözyaşlandırdo- ğanın. lyice bilinmelidir, yeryüzünde akmayan hiçbir gözyaşı da yoktur. Aynlıkların, hüznün melodisi kulaklardır, sonba- haria birlikte. Yürekterdeki ise hep arzulanan bir çarptntıdır; tüm gözyaşına karşın. Çünkü Ekimde de hayatı yaşamak, hayatı so- luklamak vardır. Çünkü Ekimdir aslında arzulananlann en şid- detlisi. Dizeler, Ekimin ilkfırtınasında, yağmur yükKi bu- lutlara doğaı yükselir. .*• ' . Martılardır bu kez dizelere yol veren. Martılardır bu dizeleri ilk kez okuyan. Bir vapurda âşık bir adam genç bir kadının göz- lerinde, dudaklannda, gülüşünün saflığında erir. Ekim rüzgân Saçlanndan yüzüme esen Ekimyağmuru - • ' Avucunda tuttuğum Sonbahardan korkulur; çünkü tarihin imgesine göre hazan yüreğe saplanan bir hançerdir. Oysa sonbaharda da büyük aşklar yaşanır. Oysa sonbaharda da büyük aşklar, dünyanın en güzel kentinın sahıplendiği bir şarkıdır. Belki de bizim yaşamak istediğimiz, ey okur ba- ğışla beni bunu bunca sarf ettiğim için, belki de yalnızca sonbahardır. Kimileri selam durur kente sonbahar geldi diye. Demem o demek ki kimileri yürekten sever son- bahan. Esmer bir kadına binlerce dizelerin yazıldığı gi- bi. Serinlemiş gecelerde, eski kitaplar raflanndan özenle alınır. Sayfalan, başucu lambasında ağır ağır çevrilir. O kitaplar ki genellikle aşk şiirlerini, aşk için ya- zılmış sözcükleri içerir. Çünkü kente sonbahar gelmiştir... Dalgalar denizin ortasında şarkılardaki gibi se- ni söyler. Dalgalar, fırtınalı bir Ekim denizinde bizi adaya taşır. Dalgalar ilk Ekim fırtınasında bir öyküye tanık olur. Ada kentin, saklanan saklanmayan, unutulan unutulmayan anılanyla doludur. En görkemli öyküierie doludur ada. '• Söylememe gerek var mı, bunlar aşk öyküleri- dir, hiç kuşkusuz. Zaten rüzgâr adaya çağlar boyu, aşkı fısılda- maktadır, coşkulu bir sesle. Kim bilir, belki de ada bir yanılsamanın roman- tik bir tanımıdır. Hep gitmek istediğimiz: Hep gitmek istediği- mizle... Kim bilebilir adanın gerçekten var olup olmadi- ğını. Gerçekten var mıdır, yoksa bizim yüreğimizde- ki yasak bir aşk izdüşümü müdür? Işte, insanı umutlandıran da, acılara gömen de budur. Belki yanılsamadır, belki de değil. Ama iki sözcüktür ilk Ekim fırtınasında, dalgalar bizi adaya götürürken, yüreğimin gerçeği: Sonbahar saçlannda... Fotoğraf dergisî yüzyılın fotoğrafçılarnı seçiyor I Kûltûr Servisi - Fotoğraf dergisi. okurları arasında başlattığı bir anketle dünyada ve Türkiye'de en beğenilen fotoğraf sanatçılannı belirleyecek. Fotoğraf dergisi dünyada ve Türkiye "de yüzyılın fotoğrafçılanmn belirleneceği bir anket başlattı. Anket 31 Aralık akşamı sona erecek. Isteyenler ankete tnternet'teki e-mail: Osbakirlprizma.net.tr. adresinden de katılabilecek, ankete katılan okurlardan 30 kişiye değişik hediyeler verilecek. İki ayda bir yayımlanan Fotoğraf dergisinin bu sayısında fotoğraf sanatçılan Sıtkı Fırat ve Haluk Uygur'un portfolyolannın yanı sıra, tanınmış eğitimci ve sanatçılardan Prof. Dr. Güler Ertan, Prof. Sabit Kalfagil, Ibrahim Zaman, Doç. Tunç Tüfekçi, Fanık Akbas, Nihal Kafalı, Yrd. Doç. Bülent Erçetin ve Özer Kanburoğlu'nun makaleleri yer alıyor. ( Türk Tiyatro MözfkaHeri Geçidi' Londra'da sahneleniyor • LONDRA (AA) - Haldun Dormen'ın yazarak sahneye koyduğu "Türk Tiyatro Müzikalleri Geçidi" adlı müzikal gösteri, Marmara depreminden zarar gören yüz binlerce kişiye yardım amacıyla Londra'da sahneleniyor. Matine-suare oynanan ve Londra'nuı ünlü müzikaller merkezi VVest End bölgesindeki Griterion Tiyatrosu'nda gösterime giren müzikalde, Ayşegül Aldinç, Ruhsar Ocal ve Erol Evgin gibi ünlü oyuncular yer alıyor. Müziklerini Melih Kibar'ın yaptığı ve Doğuş Grubu'nun sponsorluğunu ûstlendiği müzikalde, sunuculuğu Haldun Dormen ile Nevra Serezli üstleniyor. Türk Tiyatro Müzikalleri Geçidi, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Hackney bölgesinde de Türkçe olarak sahnelendi. Öte yandan, Ghelsea Futbol Kulübü'nün de Marmara bölgesi depremzedelerine yardım amacıyla 10 bin sterlin düzeyinde bir yardım topladığı ve yardım çekini Türkiye'nin Londra Büyükelçiliği'ne teslim ettiği açıklandı. Salh Zeki Kolat Kültürevi 16 Bdm'de açılıyor • Kfihür Servisi - Salih Zeki Kolat Kültürevi'nin yeni sezonu 16 Ekim Cumartesi günü açılıyor Açılış programında, kültürevinin yeni sezonu ile ilgili tanıtım konuşmalan ve müzik dinletisi yeT alacak. Kültürevinde sergi, seminer, söyleşi, felsefe toplantılan gibi etkinlikkrin yanı sıra Tanju Yıldınm haftamn üç günü tango dersleri veriyor. (338 70 40)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle