12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 EKİM 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(o cumhuriyet.com.tr 15 UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt Boğaziçi kıyılanna tasarlanan dev kuleler, benzersiz bir SlT'i 'petrol kanalı' yapacak 'Radar kulelerT ve mimarbk etîğiÖnce şunu belirtmek zorundayım: Bu yazının amacı; Boğaziçi kıyılan- na dikümesi planlanan "radar kuleleri" projelerinı, uygun görmeyen İstanbul 3 Numarab Koruma Kurulu'nun "ret" ka- rarlan hakkında açıklama yapmak de- ğildir. Bu nedenle de Kühur BakanağVnın son kez 3O'O6' 1999 tarih ve 3069 sayılı ya- zısıyla Koruma Kurullan üyelerine ye- niden anımsattığı, Koruma Kurullan Yö- netmeliği'nin 16.maddesindeki "Kurul üyeieri kurul kararian bakkmda sözlü ve vanu açıklamalarda bulunamaz" şek- İindeki mevzuat hûkmünü "ihlal eden" bir yanı bulunmuyor. Aşağıdaki değerlendirmelerin tek ama- cı, henüz "Konıma Kuruhı OnayT ol- mamasına ragmen miman tarafından "mesleki çalışmalan arasında" yer veri- lerek Tasanm dergısınin 94. sayısmda (Eylül 1999) yayımlanan "kule" ve "gö- zedemeistasyonu" projelerinin "mimar- hketiğj" ve "mimarnğın toplumsal-çev- resel-yasal sorumlulukian" açısından kri- tik edılmesıdır. İşveren' ve sorumluluklar Tasanm"da ilkdikkatimi çeken "bflg" dergınin dosya konusu yaparak çahşma- lannı tanıttığı mimar A. Ragıp Buhıç'a bu projeyi "spariş" eden "işverenin" kimliği oldu. Projenin tanıtımında işveren olarak " İstanbul Teknik Ünhersitesi (tTÜ) Vak- fi"nın adı yazılmış. Oysa aynı projenin yapım ve inşaat işlerini (üstelik yine Ko- ruma Kurulu onayı olmadan) uluslarara- sı fırmalar arasında 'ihaleye" çıkartan ku- ruluş "Başbakanhk DenizciKkMüsteşar- • Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı'nca Lockheed firmasına ihale edilen radar sisteminin 40 metreye ulaşan "Boğaziçi kulelerini" projelendirme işi ÎTÜ Vakfı'nca üstlenilip mimar Ragıp Buluç'a devredilmiş. Peki, acaba ÎTÜ Vakfı, bu dev kulelerin Boğaziçi SÎT alanı için uygun olup olmadığı konusunda neden bir fîkir üretmiyor ve Koruma Kurulu'nun reddettiği bir projeye hangi "bilimsel etik" içinde ortak olabiliyor?.. Kandilli'deki tarihi Edip Efendi Yalısı'nın bahçesi de tankerlere yol gösterecek radar kulesi için seçilen yerler arasında_ (solda) Radar kulesi için Kanlıcada seçilen yer, iskelenin \anı« (Üıilü Kanlıca Yoğurdu'nun da ikram edildiği çay bahçesinin tam üzerinde işte bu görüntüyle yükseunesi isteniyor...) (sağda) fağL." Demek ki Mûsteşarhk proje işini "yasal izinlerini de sağtamadan" tTÜ Vakfı'na vermiş, tTÜ Vakfı da turup ay- nı ışi yine yasal olup olmadığına aldır- madan mimar Ragıp Buluç'a "devret- miş™" İTÜ Vakfı. kendi içinde "özerk" sayılsa bile, hem "adıyla" hem de "üye- leriyle" Türkıye'nin köklü ve saygın bir "biİim kurumunu" temsil ediyor. (Aksi halde "İTÜ" adını neden taşıstn?) Bu nedenle Boğaziçi'nin SlT deger- lerini "koruma" görevi ve duyarhlığının, en az Koruma Kurulu kadar İTÜ Vak- fı'nda da olması gerekiyor... Ne var ki İTÜ Vakfı, StT alanı olarak koruma amaçlı *imaryasalanr 'bulunan Boğaziçi'ne "yüksekliği 40 metreye ka- dar nrmanan" dev kulelenn dikılmesı- ni \ e bunlarla ilgili yaklaşık "2000 naük" büyük bir yönetim bınasının "tankerle- rin geçiş güvenliğini sağlama" adına tam da "kıyının üzerine" inşa edilmesini ön- gören projeyi tartışmak bir yana *iş" ola- rak kabul edebiliyor. Dahası, yine İTÜ'lü hocaların da gö- rev yaptığı Koruma Kurulu'nun bilim- sel "kaygdannT bile hiç dikkate alma- dan, aynı işi "kule konusunda deneyim- fi" bir mimara da "spariş" edebiliyor. Oy- sa mimar Ragıp Buluç'un Ankara'daki "Atakufc" projesinın "yeri" ile dev ka- dar kulelerinin Boğaziçi 'nde dikümesi ön- görülen "yerleri" arasında, kent - kültür - çevre - doğa - tarih - uygarlık - miras vb. gibi sayısız açıdan "mimari davra- nış degişikliğim" gerektirecek farkh ni- telikler ve farkh yasal durumlar buhınu- yor. Yine Tasanm'daki proje sayfalannda Korumaya karşı 'tahkim'BaşbakanhkDenizcffikMüs- teşarhğı, Boğaziçi kıyılanna dikilmek istenen dev radar ku- leleri projesini onaylamayan Koruma Kurulu karannın "ip- tafi" için İstanbul 2 No'lu Idâ- re Mahkemesi'nde dava aç- mış... Mûsteşarhk, Koruma Kurulu'nun aynı projeye yöne- likvunjuladıği; "BoğaziçFnden tankerle geçiş yerine, Ha/ar petrolünûn boru hattıvla Ak- denize taşınması yönündeki ulusal hedefimize ulaşmayı da zoriaştıracaktır_" şeklindeki "saptamasını" da bilimsel de- ğil "siyas" bir tutum olmakla suçluyor... Dahası yine aynı dava di- lekçesinde. "Boğazici'ni tan- kerterden koruma'' çabası hak- kında bakın neler söyleniyor: "Boğazlardan tanker geçişini durdurma diye bir ütopya pe- şine düşen Koruma Kurulu. gerçekleri görmemekte ve (~) yetki gaspmda bulunmakta- dır_." Devletin en yetkili çevrele- ri ve hemen tüm duyariı kurum ve kuruluşlann neredeyse "tam bir mutabakat" içinde savun- duklan: "Boğazlardan tanker geçişini durdurmak için pet- rol boru hattmın bir an önce devreyesokujnıası'" fikrine ve çabalanna "bu bir ütopyadır* diyebilen bir "Başbakaniık'* Denizcilik Müsteşarhğı, aca- ba "kimin adına'' böyle konu- şabiliyor? Geçen gûnlerde basmda yer alan haberiere göre; "Küftür Bakanlığı'yla (yani Koruma Kurulu'yla) düşüten aniasmaz- hğın sonuçlanması" için u ba- ğımsız yargı>-a'* güvenmek ye- rine "tahkime" (özel hakem heyetine) gitmeyi yeğleyen Mûsteşarhk, sonunda Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yüce- kn'in üstlendiği "tarafsız ha- kemlik" (!) altında Koruma Kurulu'nun ret karannı "dev- re dışma" çıkarmış... Sayın bakan herhalde "Ku- rul bu ise kanşamaz, Boğazi- çi'ne de\ r kuleleri dikuı" diye- rek bu hakemliğini yapmış ola- cak ki, projenin ihalesi bile so- nuçlandınlarak, tanker geçi- ,- şini belirsfz birgeleceğe kadar "olagan* kılıp Böğaziçi'niPa- nama Kanah'na dönüştürecek projenin yapım işi de ABD'nin ûnlü "Lockheed" firmasına verihniş... (Cumhuriyet/Hûrri- yet-06/10/1999) Lockheed'in 'Hinö" konusu- nu "beUekfere" bırakarak, bu bilgileri neden "mimari bir tartışma >-azısına" eklediğimi belntmeliyim. (Çünkti biliyor- sunuz amacım kurul karaıian hakkında açıklama yapmak degil.) Mimariar Odası, diğer bir- çok duyarh kişi ve kunüuşla birlikte hükümetin "tataldnü yargmın önüne kayan" anaya- sa değişıkliğine karşı çıktığın- da, bazı mimariar "bu konu- nun mimariıkla ne flgisi var, oda yine siyaset yapıyorJ" de- mişlerdi... İşte şimdi Boğaziçi'ndeki "mimari sorumluluklar'' da tahkımle "geçersiz'' kjlınıyor. Daha doğrusu, tahkira sadece sömürgen bir yatınmın değil, b\ı yatınma her tûrlü etik de- ğerleri çiğneyerek tasanm ser- visi veren "mimarisorumsuz- luğun" da koruyucusu ve gü- vencesioluyor... Yoksa40m.lik dev kulelerin ve yalılarla ya- nşan dev bir hizmet binasınm, imaryasaklannı da çiğneyerek Boğaziçi kıyılanna dikilme- sine ve bu benzersiz StT'in "tanker kanah" yapılmasına, bukuka ve mimarlığa saygıh hangi bilirkişi ve hangi mah- keme "evet" diyebilir ki?.. dikkat çeken birbaşka 'iamtnn" şekli ise, radar kulelerinin üçboyutlu resimlerinin "içinde yer alacaklan çevre" ile birlikte değil, sankı herhangi bir yerde dıkılecek sıradan kulelermiş gibi "tek başianna" yayımlanması... Çevreyi yansrtmayan çizimler Örneğin Kanbca'daki "iskelenin tam yanma" dikilecek 30 metreyi aşkın "de- vasa beton kulenin" hem o güzelim kıyı dokusu içinde hem de tatillerde akşam- lan çay içilen tskele Meydanı üzerinde "nasıl duraca^nı" silueti ve vaziyet plan- lan belirsiz tanıtılan bu "mimari proje- den" elbette ki açıkça görmek olanaksız... Benzer şekilde Garipçe'de (Sanyer), RumeBkavağı'nda. Bevkoz'da, tstinye'de, Kandflli'de, Usküdar'da ve Ahırkapı'da da Boğaziçi'nin benzersiz peyzajının na- sıl tahribata uğrayacağı. "süuetçizinıle- ri olmadan" bütünüyle kestırilemez... Ancak bütün bu çevresel ilişkiler, pro- je tanıtım paftalannda "mimarea" bir açıkhk taşımıyorlar... 'Yalılaıia yanşan' teknik bina Aynı proje kapsamında tstinye'deki yine imar yasağı bulunan kıyı şeridine "modern bir yalı" şeklinde tasarlanan "Trafik Kontrol Merkezi Binası"na ge- lince... Tasanm'daki sayfalarda karşımı- za yaklaşık 2000 m2'lik 4 katlı bir "komp- leks" çıkıyor. Üstelik, "teknik mekânla- nn" ötesinde, "lokantalar. kafeteryalar; içld salonlan" ve "konaklama odalan" ile sankı bir "turistik tess" bınasını an- dınyor. Sözün kısası sizeğer Boğaziçi'nin bir •Panama Kanab' olmadığı yönünde inanç- lı ve kararlı davTanmazsanız; belki mi- tnarlık tarihine "zarif kulekrinizle'" (!) ge- çebilirsiniz. Ancak tankerlere değil "Bo- ğaziçi'ne bakılarak" yazılacak olan "uy- garlık tarihindeki" yeriniz, hiç de öyle "zariT 1 olmavacaktır... 5. Avrupa Filmleri Festivali, bu yıl ilk kez Çanakkale 'nin yanı sıra Drama 'ya da uğrayacak Gezici festival Yunanistan'a gidiyorKültür Servisi - Avrupa Birh- ği, Avrupa Komisyonu ve TC Kültür Bakanhğı 'nin sponsorlu- ğunu üstlendiği 5. Avrupa Film- leri Festivali - Gezici Festival, Ankara Sinema Demeği tarafın- dan 12 Kasım - 6 Arahk tarihle- ri arasında gerçekleştirilecek. Festival 12-18 Kasım'da Ankara. 19-25 Kasım'da Bursa. 26-28 Ka- sım'da Çanakkale, 26 Kasım-1 Aralık'ta lzmir ve 3-6 Aralık ta- rihleri arasında Yunanistan'ın Drama kentlenne konuk olacak. Gezici Festival bu yıl ilk kez Türkiye sınırlannın dışına çıkı- yorve Yunanistan'a gidiyor. 19- 25 Eylül 1999 tarihleri arasında yapılan Drama Kısa Film Festi- vali sırasında Drama Belediye Başkanı Margaritis Tzimas ile yapılan göriişmeler sonucu Av- rupa Filmleri Festivali 'nin bu yıl Drama'da gösterimlenni sunma- sı, Drama Kısa Film Festivali'nin de önümüzdeki yıl Türkiye'de konuk ohnası karara bağlandı. Bu kültürel değişim projesı TC Dışişleri Bakanhğı veTC Kültür Bakanhğı'nca da destekleniyor. Jiri Menzel toplu gösterisi Festivalin bu yıl ilk kez konuk olacağı Çanakkale'de yerel or- ganizasyonu Çanakkale Beledi- yesi ve Çağdaş Yaşamı Destek- leme Derneği üstlenecek. Festivalde bu yıl "Bir Oyun- cu" adlı bölümde Tuncel Kur- tiz'in filmlerinden oluşan bir top- lu gösterim sunulacak. Tuncel Kurtiz'in yönettiği ve oynadığı ts- veç yapımı Gfil Hasan fılmi de bu bölümde yer alacak. Türk si- nema tarihinde yer etmiş birçok önemli fitmde oynayan, dünya- nın çeşitli ülkelerinde önemli si- Festhalde Zeki Demirkubuz'un bol ödüllü 'Üçüncü Sayfa'sı ve Onur Odülü alacak olanTuncel Kurtiz'in toplu filmleri gösterilecek. nemave tiyatro etkinliklennde yer alan Kurtiz'e, onur ödülü olarak 'kitap' armağan edilecek. Festi- val yönetımince basıma hazırla- nan bu kitap, Tuncel Kurtiz'in sanat yaşamım ve Kurtiz'le ilgi- li anılan içeriyor... "Avrupa'nm En lyfleri" bölü- münde çeşitli ülkelerden klasik- leşmiş yapıtlar sunulacak. Bu bö- lümde Epidemic (Lars von Tri- er), CehennemdetkiDevre(Zol- tan Fabri), Bir Sanşının Aşkları (Milos Forman), Kör Talih (Krzsytof Kieslowski). Bay Hu- lot'nun Yaz TatiK (Jacques Tati) gösterilecek. Çek sinema ustası Jiri Menzel üç filmlik bir toplu gösteriyle festival programında yer alıyor. Menzel'in 1969'da Bohumfl Hra- bal'ın "Arnk Yasamak İstemedi- ğim Bir Ev İçin Öan" adlı kita- bmdan uyarladığı ve 21 yıl ya- saklı kaldıktan sonra gösterildi- ği Berlin Film Festivali'nde Al- tın Ayj ve FIPRESCI ödüllerini alan Öksedeki Tarlakuşlan bu toplu gösterinin ilk filmi. 1986 yapımı Beninı Kûçük Tadı Kö- yûm, Montreal Film Festivali'nde jüri özel ödülü ve Los Angeles Film Festivali'nde En tyi Yönet- men ve En tyi Film ödüllen al- mış olan bir başka Menzel kome- disi. Menzel'e Montreal Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülü getiren 1989 yapımı Eski Gfizel Günlerin Sonu ise bir Rus prensi olduğunu söyleyerek çev- resindekileri kandıran bir ada- mın öyküsünü anlatırken Çekos- lovakya'nın iki dünya sa%aşı ara- sındaki dönemini eieştiren bir komedi. Çek sinema tarihçisi ve fihn eleştirmeni Radovan Holub, Ji- ri Menzel toplu gösterisindeki filmleri izleyiciye sunmak ama- cıyla festivalin konuğu olarak Türkiye'ye gelecek. 'Avrupa Avrupa^ bölümü Festivalin "Avrupa Avrupa" bölümünde her yıl olduğu gibi Avrupa sinemasının güncel du- rumunu yansıtan özenle seçilmiş yeni fılmler yer alıyor. Lotoda büyük ikramiyeyi kazanınca he- yecandan ölen arkadaşlannın ye- rine parayı alabilmek için çaba harcayan bir köy halkının öykü- sünü anlatan Irlanda yapımı Wa- king Ned Divine, para üzerine ya- pılmış en güzel komedilerden bi- ri. PeterDelMonte'nin 1998 ttal- ya yapımı 'Araba Camı Yıkayı- cılannın Türküsü" adlı filmi, 1980'lerin sonunda Kanada vize- si almak umuduyla Roma'yage- len Polonyah birailenin büyüle- yici ve ürkütücü öyküsünü anla- tıyor. Kahramanlanmız masum- ca, kendi papalannın kentine gi- deceklerini düşünerek Polon- ya'dan aynlırlar, ama geldikleri yer acımasız bir metropoldür. Festivalde daha önce Ulusal Başan Gûnû adlı bol ödüllü kı- sa filmi gösterilmiş olan tngiliz yönetmen Ben Hopkins'ın ilk uzun metrajlı fılrru Sûnon Magus, 19. yüzyılda bir Polonya köyün- de geçen fantastik, mistik, yer yer komik bir öykü... Shakespeare trajedilerini çağ- nştıran \ lâdimir Mkhalek'in Se- kal Ölmeli adlı filmi ise feodal düzenin sürdüğü 1943 Orta Av- rupası'ndan ilginç bir kesit sunu- yor. OaudeMoirieras'in Jean Vi- go ödülü alan Bana Hayal Kur- duğumu Söyle/Dis-nıoi queje re- veadlı filmi, sorunlu çocuklan ko- nu alan fîlmlerin kitch tuzağına düşmeksizin de yapılabileceğine iyi bir örnek. Bruno Podahdes'in senaryo- sunu yazıp yönettiği başrolünde kardeşi Denis Podalydes'in rol aldığı Tann Yalnız Beni görüyor / Dieu Seul Me Vbit hayatı karar- sızlıklar üzerine kurulu bir ada- mın komik öyküsünü anlatıyor. Film bu yıl, En iyi ilk Film Ce- sar'ma layık bulundu. 36. Antalya Film Festivali'nde En İyi Üçüncü Film. En tyi Se- naryo, En tyi Kadın Oyuncu ve En tyi Görüntü Yönetmeni ödül- lerini alan Zeki Demirkubuz'un Üçüncü Sayfa adlı filmi de fes- tivalde gösterilecek. Zamanın durduğu izlenimini veren bir küçük kasabada yaşa- yan insanlann filmi Kiraz Ağa- a, yönetmeni Marc Recha'ya Lo- camo Film Festivali'nde FIP- RESCI ödülü kazandırdı. Film bize bir dinginliğin ardından bir- çok gizemin saklı olabileceğini anlatıyor. Festivalde kukla animasyonu- nun öncülerinden lngiliz Barry Purves'in bir toplu gösterisi de yer alıyor. Festivalin "BirOkul" bö- lümünde de Rusya'nm eski sine- ma okullanndan VGDC toplu gös- terisi yer alıyor. ODAK NOKTASI AHMET CEIVIAL Dogum Günü Dört TemmiK7 , Ya da Eleştipiyle Yıpranmak... Amerikan sinemasının Vletnam Savaşı'nı konu alan başyapıtlanndan biri olan Doğum Günü Dört Temmuz, geçen günlercle Kanal D tarafından bir kez daha ekranlara getirildi. Başrolünü Tom Cruise'un parmak ısırtacak bir ustalıkla oynadığı bu film, tıp- kı yine Amerikan sinemasının ürünü olan Avcı ya da Müfreze filmleri gibi, Vietnam Savaşı'na yönelik bir toplumsal özeleştiriyi içerir. Bu eleştiri, tek kelimeyle aamasızdır. Bir başka de- yişle, Doğum Günü Dört Temmuz, gerek toplum- sal, gerekse bireysel bağlamda Amerika Biıieşik Devtetleri'nin vietnam olayındaki konumunu hiçbir sözü sakınmaksızın eleştirir. Filmde birzamanlar Vi- etnam Savaşı'na katılıp yaralanan gençlerin sürek- li yineledikleri bir gerçek vardır "Bizi oraya düş- manla savaşmak için göndermişlerdi; ama biz- lere kadınlan ve bebekleri öldürttüler..." Dönüş- lerinde ülkelerinde kahramanlar olarak karşılanan bu gençler, böyle eleştirileri ne zaman dile getırseler, yi- ne onlan kahraman ilan etmiş olan toplum tarafın- dan lanetlenirter. Bunun temel nedeni, ülke adına hep kahrarnanlığı da gereksinen bir toplumun bu nok- tadaki yanılsamanın dışına çıkmaya belki de daya- namayacağını, sezgiler duzleminde bile olsa, bilme- sidir. Çünkü o toplum, yöneticileh tarafından yıllar boyunca Vietnam Savaşı'nın, Amerika ve o Ameri- ka'nın ve savunduğu insanlık idealleri uğruna sür- dürüldüğüne inandınlmıştır. Ne var ki savaşın gerçek tanıklannın anlattıklan, bundan çok farklıdır. Dünya tarihinde, devlet politikalannı yönetenler- le cephe gerisinde yaşayanlann savaş konusunda savaşanlaria aynı degerlendirmeye vardıklan, çok en- derdir. Böyle bir durum, ancak kurtuluş savaşlan ile savunma amaçlı savaşlarda görülür. Buna karşılık, bütün savaşlarda ortak bir özellik vardır. Her savaş, bireysel yitimler ile toplumsal/politik amaçlar arasın- daki bir çatışkıyı kaçınılmaz bir biçimde içerir. Bu ça- tışkıyı savaşlann genel değerlendirmesinden dışla- mak, gerçekçi bir davranış sayılamaz. Bu açılardan bakıldığında, Doğum Günü Dört Temmuz, hem kendi yurtlarından binlerce uzaklık- taki bir savaşa birtakım idealleri - üstelik çok tartış- ma götürür bir biçimde!- savunmak için gönderilen gençlerin bireysel yitimlerini ve bu savaşın gerçek anlamdaki kuşkulu gerekliliğini eşzamanlı olarak çok sert bir eleştirel bakışın süzgecinden geçiren bir filmdir. Bu eleştirel bakış, vietnam Savaşı'ndan yo- la çıkarak bir zamanlar Amerika'yı Amerika yapmış olan değerieri, devlet karşısında bireylerin konumu- nu, vatanı kişinin vatanı kılan nitelikleri hesaplaşma konusu yapar. Bu filmden yansıyan tutum, aslında Amerikan kül- türünde artık çoktandır kurumsallaşmış olan öze- leştiri nin bir göstergesidir. Toplumsal özeleştiri, Amerikan dünyasında elbet yalnızca savaşlarla sı- nırlı değildir. ABD'deki düşünsel ve sanatsal yaşam, Devlet yönetimi ve adalet mekanizması karşısında bütüncül diyebileceğimiz, yani aksayan hiçbir nok- tayı herhangi bir yıpratmama kaygısıyla büyüteci- nin altından çekmeyen bir eleştirei tutum içersinde- dir. Ömeğin uygulamalan epey katı olan Amerikan polisi de bütün uygulamalanyla bu büyütecin attın- dadır ve kurban ister suçlu, ister masum olsun, adam öldüren polisi -çok istisnai durumlann dışın- da- bekleyen ceza kurallan çok ama çok ağırdır. Bu ağıriığın nedeni, variık nedeni ve temel görevi va- tandaşlann esenliği ve insan yaşamının güvence al- tına alınması olan devlet güçlerinin yetkilerini kötü- ye kullanmalannı kesinlikle önlemektir. Amerika gibi, özeleştiriyi bir yaşama biçimi ola- rak benimsemiş bir devletin, bu yüzden hiç dey/p- ranmadığı, fakat tam tersinegüçlendiği gerçeği göz önünde tutulduğu takdirde, bundan kendi hesabı- mıza alabileceğimiz önemli derslerin bulunduğu da kendiliğinden anlaşılır. Günün birinde bu dersleri kendi ortamımızda da değeriendirebildiğimiz takdirde hep Amerika'nın dü- men suyunda ilerleme meraklısı politikalar en azın- dan bu noktada bir işe yaramış sayılabilecektir! e-posta: ahmetcemalıa superonline.com acem20fehotmail.com Klasik Türk Müdgi Korosu sezonu açıyor • Kültür Servisi - Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu 1999-2000 sezonunu, 24 Ekim Pazar günü 11.30'da Atatürk Kültür Merkezi'nde vereceği 'Ferahnak Konseri'başlıklı konserle açıyor. Prova ve çalışma salonundaki havalandırma sisteminin aksakhğı nedeniyle sezon açılışı geciken Devlet Korosu, 24 Ekim'den itıbaren konserlerini AKM Konser Salonu'nda her pazar düzenli olarak sürdürecek. Koro, bu konserlerde Türk müziğinin klasik formdaki eserlerini sanatseverlere sunacak. Sezon boyunca Üniversite ve Gençlik Konserleri, Atatürk'ü Anma, Mevlana Haftası, Yılsonu ve Yeni Yıl, Bahar, M. Nureddin Selçuk gibi özel konserler de verecek olan koronun. şef Ender Ergün'ün yöneteceği 'Ferahnak Konseri'nin solistleri, Miinip l'tandı ve kanun sanatçısı Hacer Tısoğlu. BUGÜN • AKSANAT'ta saat 12.30'da Hollanda Dans Tiyatrosu'nun gösterisi laser-disc'ten izlenebilir. Saat 18.30'da da Sabahattin Türkoğlu'nun 'Yıküz Saravi'nm Dünü ve Bugiinü' başlıklı diyalı söyleşisi gerçekleşecek. (252 35 00) • BABYLON'da saat 21 30'da Asia Minor'ün konseri izlenebilir. (292 73 68) • BORUSAN KÜLTÜR VT SANAT MERKEZİ'nde saat 18.30'da Afşar Timuçin'in 'Empresyonist ve Ekspresyonist Dönem Felsefeleri' başlıklı söyleşisi yer alacak. • tFSAK'ta saat 19.30'da Mehmet Naci Dedeal'ın 'Temel Özellikleriyle Çizgi Canlandırma' başlıklı söyleşisi gerçekleşecek/292 42 01) • Y1KIMIN ARDLNDAN YENİ UMUTLARLA başlıklı konser Türk ve tsrailli sanatçılann gönüllü kaühmıyla saat 20.30'da Lütfi Kırdar Konser Salonu'nda izlenebilir. Yoel Levi'nin yöneteceği konsere kemancı Shlomo Mintz ve Güher-Süher Pekinel kardeşler gibi dünyaca ünlü isımler katılacak. • ATA DEMİRER'in gösterisi saat 21 .OO'de Ada Etkinlik Salonu'nda gerçekleşecek. (244 28 39)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle