Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 EKİM 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(o cumhuriyet.com.tr 15
UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt
Boğaziçi kıyılanna tasarlanan dev kuleler, benzersiz bir SlT'i 'petrol kanalı' yapacak
'Radar kulelerT ve mimarbk etîğiÖnce şunu belirtmek zorundayım:
Bu yazının amacı; Boğaziçi kıyılan-
na dikümesi planlanan "radar kuleleri"
projelerinı, uygun görmeyen İstanbul 3
Numarab Koruma Kurulu'nun "ret" ka-
rarlan hakkında açıklama yapmak de-
ğildir.
Bu nedenle de Kühur BakanağVnın son
kez 3O'O6' 1999 tarih ve 3069 sayılı ya-
zısıyla Koruma Kurullan üyelerine ye-
niden anımsattığı, Koruma Kurullan Yö-
netmeliği'nin 16.maddesindeki "Kurul
üyeieri kurul kararian bakkmda sözlü ve
vanu açıklamalarda bulunamaz" şek-
İindeki mevzuat hûkmünü "ihlal eden"
bir yanı bulunmuyor.
Aşağıdaki değerlendirmelerin tek ama-
cı, henüz "Konıma Kuruhı OnayT ol-
mamasına ragmen miman tarafından
"mesleki çalışmalan arasında" yer veri-
lerek Tasanm dergısınin 94. sayısmda
(Eylül 1999) yayımlanan "kule" ve "gö-
zedemeistasyonu" projelerinin "mimar-
hketiğj" ve "mimarnğın toplumsal-çev-
resel-yasal sorumlulukian" açısından kri-
tik edılmesıdır.
İşveren' ve sorumluluklar
Tasanm"da ilkdikkatimi çeken "bflg"
dergınin dosya konusu yaparak çahşma-
lannı tanıttığı mimar A. Ragıp Buhıç'a
bu projeyi "spariş" eden "işverenin"
kimliği oldu.
Projenin tanıtımında işveren olarak
" İstanbul Teknik Ünhersitesi (tTÜ) Vak-
fi"nın adı yazılmış. Oysa aynı projenin
yapım ve inşaat işlerini (üstelik yine Ko-
ruma Kurulu onayı olmadan) uluslarara-
sı fırmalar arasında 'ihaleye" çıkartan ku-
ruluş "Başbakanhk DenizciKkMüsteşar-
• Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı'nca Lockheed firmasına ihale edilen radar sisteminin 40 metreye ulaşan
"Boğaziçi kulelerini" projelendirme işi ÎTÜ Vakfı'nca üstlenilip mimar Ragıp Buluç'a devredilmiş. Peki, acaba ÎTÜ
Vakfı, bu dev kulelerin Boğaziçi SÎT alanı için uygun olup olmadığı konusunda neden bir fîkir üretmiyor ve Koruma
Kurulu'nun reddettiği bir projeye hangi "bilimsel etik" içinde ortak olabiliyor?..
Kandilli'deki tarihi Edip Efendi Yalısı'nın bahçesi de tankerlere yol gösterecek radar kulesi için seçilen yerler arasında_ (solda) Radar kulesi için Kanlıcada seçilen
yer, iskelenin \anı« (Üıilü Kanlıca Yoğurdu'nun da ikram edildiği çay bahçesinin tam üzerinde işte bu görüntüyle yükseunesi isteniyor...) (sağda)
fağL." Demek ki Mûsteşarhk proje işini
"yasal izinlerini de sağtamadan" tTÜ
Vakfı'na vermiş, tTÜ Vakfı da turup ay-
nı ışi yine yasal olup olmadığına aldır-
madan mimar Ragıp Buluç'a "devret-
miş™" İTÜ Vakfı. kendi içinde "özerk"
sayılsa bile, hem "adıyla" hem de "üye-
leriyle" Türkıye'nin köklü ve saygın bir
"biİim kurumunu" temsil ediyor. (Aksi
halde "İTÜ" adını neden taşıstn?)
Bu nedenle Boğaziçi'nin SlT deger-
lerini "koruma" görevi ve duyarhlığının,
en az Koruma Kurulu kadar İTÜ Vak-
fı'nda da olması gerekiyor...
Ne var ki İTÜ Vakfı, StT alanı olarak
koruma amaçlı *imaryasalanr
'bulunan
Boğaziçi'ne "yüksekliği 40 metreye ka-
dar nrmanan" dev kulelenn dikılmesı-
ni \ e bunlarla ilgili yaklaşık "2000 naük"
büyük bir yönetim bınasının "tankerle-
rin geçiş güvenliğini sağlama" adına tam
da "kıyının üzerine" inşa edilmesini ön-
gören projeyi tartışmak bir yana *iş" ola-
rak kabul edebiliyor.
Dahası, yine İTÜ'lü hocaların da gö-
rev yaptığı Koruma Kurulu'nun bilim-
sel "kaygdannT bile hiç dikkate alma-
dan, aynı işi "kule konusunda deneyim-
fi" bir mimara da "spariş" edebiliyor. Oy-
sa mimar Ragıp Buluç'un Ankara'daki
"Atakufc" projesinın "yeri" ile dev ka-
dar kulelerinin Boğaziçi 'nde dikümesi ön-
görülen "yerleri" arasında, kent - kültür
- çevre - doğa - tarih - uygarlık - miras
vb. gibi sayısız açıdan "mimari davra-
nış degişikliğim" gerektirecek farkh ni-
telikler ve farkh yasal durumlar buhınu-
yor.
Yine Tasanm'daki proje sayfalannda
Korumaya karşı 'tahkim'BaşbakanhkDenizcffikMüs-
teşarhğı, Boğaziçi kıyılanna
dikilmek istenen dev radar ku-
leleri projesini onaylamayan
Koruma Kurulu karannın "ip-
tafi" için İstanbul 2 No'lu Idâ-
re Mahkemesi'nde dava aç-
mış... Mûsteşarhk, Koruma
Kurulu'nun aynı projeye yöne-
likvunjuladıği; "BoğaziçFnden
tankerle geçiş yerine, Ha/ar
petrolünûn boru hattıvla Ak-
denize taşınması yönündeki
ulusal hedefimize ulaşmayı da
zoriaştıracaktır_" şeklindeki
"saptamasını" da bilimsel de-
ğil "siyas" bir tutum olmakla
suçluyor...
Dahası yine aynı dava di-
lekçesinde. "Boğazici'ni tan-
kerterden koruma'' çabası hak-
kında bakın neler söyleniyor:
"Boğazlardan tanker geçişini
durdurma diye bir ütopya pe-
şine düşen Koruma Kurulu.
gerçekleri görmemekte ve (~)
yetki gaspmda bulunmakta-
dır_."
Devletin en yetkili çevrele-
ri ve hemen tüm duyariı kurum
ve kuruluşlann neredeyse "tam
bir mutabakat" içinde savun-
duklan: "Boğazlardan tanker
geçişini durdurmak için pet-
rol boru hattmın bir an önce
devreyesokujnıası'" fikrine ve
çabalanna "bu bir ütopyadır*
diyebilen bir "Başbakaniık'*
Denizcilik Müsteşarhğı, aca-
ba "kimin adına'' böyle konu-
şabiliyor?
Geçen gûnlerde basmda yer
alan haberiere göre; "Küftür
Bakanlığı'yla (yani Koruma
Kurulu'yla) düşüten aniasmaz-
hğın sonuçlanması" için
u
ba-
ğımsız yargı>-a'* güvenmek ye-
rine "tahkime" (özel hakem
heyetine) gitmeyi yeğleyen
Mûsteşarhk, sonunda Devlet
Bakanı Rüştü Kazım Yüce-
kn'in üstlendiği "tarafsız ha-
kemlik" (!) altında Koruma
Kurulu'nun ret karannı "dev-
re dışma" çıkarmış...
Sayın bakan herhalde "Ku-
rul bu ise kanşamaz, Boğazi-
çi'ne de\
r
kuleleri dikuı" diye-
rek bu hakemliğini yapmış ola-
cak ki, projenin ihalesi bile so-
nuçlandınlarak, tanker geçi-
,- şini belirsfz birgeleceğe kadar
"olagan* kılıp Böğaziçi'niPa-
nama Kanah'na dönüştürecek
projenin yapım işi de ABD'nin
ûnlü "Lockheed" firmasına
verihniş... (Cumhuriyet/Hûrri-
yet-06/10/1999)
Lockheed'in 'Hinö" konusu-
nu "beUekfere" bırakarak, bu
bilgileri neden "mimari bir
tartışma >-azısına" eklediğimi
belntmeliyim. (Çünkti biliyor-
sunuz amacım kurul karaıian
hakkında açıklama yapmak
degil.)
Mimariar Odası, diğer bir-
çok duyarh kişi ve kunüuşla
birlikte hükümetin "tataldnü
yargmın önüne kayan" anaya-
sa değişıkliğine karşı çıktığın-
da, bazı mimariar "bu konu-
nun mimariıkla ne flgisi var,
oda yine siyaset yapıyorJ" de-
mişlerdi...
İşte şimdi Boğaziçi'ndeki
"mimari sorumluluklar'' da
tahkımle "geçersiz'' kjlınıyor.
Daha doğrusu, tahkira sadece
sömürgen bir yatınmın değil,
b\ı yatınma her tûrlü etik de-
ğerleri çiğneyerek tasanm ser-
visi veren "mimarisorumsuz-
luğun" da koruyucusu ve gü-
vencesioluyor... Yoksa40m.lik
dev kulelerin ve yalılarla ya-
nşan dev bir hizmet binasınm,
imaryasaklannı da çiğneyerek
Boğaziçi kıyılanna dikilme-
sine ve bu benzersiz StT'in
"tanker kanah" yapılmasına,
bukuka ve mimarlığa saygıh
hangi bilirkişi ve hangi mah-
keme "evet" diyebilir ki?..
dikkat çeken birbaşka 'iamtnn" şekli ise,
radar kulelerinin üçboyutlu resimlerinin
"içinde yer alacaklan çevre" ile birlikte
değil, sankı herhangi bir yerde dıkılecek
sıradan kulelermiş gibi "tek başianna"
yayımlanması...
Çevreyi yansrtmayan çizimler
Örneğin Kanbca'daki "iskelenin tam
yanma" dikilecek 30 metreyi aşkın "de-
vasa beton kulenin" hem o güzelim kıyı
dokusu içinde hem de tatillerde akşam-
lan çay içilen tskele Meydanı üzerinde
"nasıl duraca^nı" silueti ve vaziyet plan-
lan belirsiz tanıtılan bu "mimari proje-
den" elbette ki açıkça görmek olanaksız...
Benzer şekilde Garipçe'de (Sanyer),
RumeBkavağı'nda. Bevkoz'da, tstinye'de,
Kandflli'de, Usküdar'da ve Ahırkapı'da
da Boğaziçi'nin benzersiz peyzajının na-
sıl tahribata uğrayacağı. "süuetçizinıle-
ri olmadan" bütünüyle kestırilemez...
Ancak bütün bu çevresel ilişkiler, pro-
je tanıtım paftalannda "mimarea" bir
açıkhk taşımıyorlar...
'Yalılaıia yanşan' teknik bina
Aynı proje kapsamında tstinye'deki
yine imar yasağı bulunan kıyı şeridine
"modern bir yalı" şeklinde tasarlanan
"Trafik Kontrol Merkezi Binası"na ge-
lince... Tasanm'daki sayfalarda karşımı-
za yaklaşık 2000 m2'lik 4 katlı bir "komp-
leks" çıkıyor. Üstelik, "teknik mekânla-
nn" ötesinde, "lokantalar. kafeteryalar;
içld salonlan" ve "konaklama odalan"
ile sankı bir "turistik tess" bınasını an-
dınyor.
Sözün kısası sizeğer Boğaziçi'nin bir
•Panama Kanab' olmadığı yönünde inanç-
lı ve kararlı davTanmazsanız; belki mi-
tnarlık tarihine "zarif kulekrinizle'" (!) ge-
çebilirsiniz. Ancak tankerlere değil "Bo-
ğaziçi'ne bakılarak" yazılacak olan "uy-
garlık tarihindeki" yeriniz, hiç de öyle
"zariT
1
olmavacaktır...
5. Avrupa Filmleri Festivali, bu yıl ilk kez Çanakkale 'nin yanı sıra Drama 'ya da uğrayacak
Gezici festival Yunanistan'a gidiyorKültür Servisi - Avrupa Birh-
ği, Avrupa Komisyonu ve TC
Kültür Bakanhğı 'nin sponsorlu-
ğunu üstlendiği 5. Avrupa Film-
leri Festivali - Gezici Festival,
Ankara Sinema Demeği tarafın-
dan 12 Kasım - 6 Arahk tarihle-
ri arasında gerçekleştirilecek.
Festival 12-18 Kasım'da Ankara.
19-25 Kasım'da Bursa. 26-28 Ka-
sım'da Çanakkale, 26 Kasım-1
Aralık'ta lzmir ve 3-6 Aralık ta-
rihleri arasında Yunanistan'ın
Drama kentlenne konuk olacak.
Gezici Festival bu yıl ilk kez
Türkiye sınırlannın dışına çıkı-
yorve Yunanistan'a gidiyor. 19-
25 Eylül 1999 tarihleri arasında
yapılan Drama Kısa Film Festi-
vali sırasında Drama Belediye
Başkanı Margaritis Tzimas ile
yapılan göriişmeler sonucu Av-
rupa Filmleri Festivali 'nin bu yıl
Drama'da gösterimlenni sunma-
sı, Drama Kısa Film Festivali'nin
de önümüzdeki yıl Türkiye'de
konuk ohnası karara bağlandı.
Bu kültürel değişim projesı TC
Dışişleri Bakanhğı veTC Kültür
Bakanhğı'nca da destekleniyor.
Jiri Menzel toplu gösterisi
Festivalin bu yıl ilk kez konuk
olacağı Çanakkale'de yerel or-
ganizasyonu Çanakkale Beledi-
yesi ve Çağdaş Yaşamı Destek-
leme Derneği üstlenecek.
Festivalde bu yıl "Bir Oyun-
cu" adlı bölümde Tuncel Kur-
tiz'in filmlerinden oluşan bir top-
lu gösterim sunulacak. Tuncel
Kurtiz'in yönettiği ve oynadığı ts-
veç yapımı Gfil Hasan fılmi de
bu bölümde yer alacak. Türk si-
nema tarihinde yer etmiş birçok
önemli fitmde oynayan, dünya-
nın çeşitli ülkelerinde önemli si-
Festhalde Zeki Demirkubuz'un bol ödüllü 'Üçüncü Sayfa'sı ve Onur Odülü alacak olanTuncel Kurtiz'in toplu filmleri gösterilecek.
nemave tiyatro etkinliklennde yer
alan Kurtiz'e, onur ödülü olarak
'kitap' armağan edilecek. Festi-
val yönetımince basıma hazırla-
nan bu kitap, Tuncel Kurtiz'in
sanat yaşamım ve Kurtiz'le ilgi-
li anılan içeriyor...
"Avrupa'nm En lyfleri" bölü-
münde çeşitli ülkelerden klasik-
leşmiş yapıtlar sunulacak. Bu bö-
lümde Epidemic (Lars von Tri-
er), CehennemdetkiDevre(Zol-
tan Fabri), Bir Sanşının Aşkları
(Milos Forman), Kör Talih
(Krzsytof Kieslowski). Bay Hu-
lot'nun Yaz TatiK (Jacques Tati)
gösterilecek.
Çek sinema ustası Jiri Menzel
üç filmlik bir toplu gösteriyle
festival programında yer alıyor.
Menzel'in 1969'da Bohumfl Hra-
bal'ın "Arnk Yasamak İstemedi-
ğim Bir Ev İçin Öan" adlı kita-
bmdan uyarladığı ve 21 yıl ya-
saklı kaldıktan sonra gösterildi-
ği Berlin Film Festivali'nde Al-
tın Ayj ve FIPRESCI ödüllerini
alan Öksedeki Tarlakuşlan bu
toplu gösterinin ilk filmi. 1986
yapımı Beninı Kûçük Tadı Kö-
yûm, Montreal Film Festivali'nde
jüri özel ödülü ve Los Angeles
Film Festivali'nde En tyi Yönet-
men ve En tyi Film ödüllen al-
mış olan bir başka Menzel kome-
disi. Menzel'e Montreal Film
Festivali'nde en iyi yönetmen
ödülü getiren 1989 yapımı Eski
Gfizel Günlerin Sonu ise bir Rus
prensi olduğunu söyleyerek çev-
resindekileri kandıran bir ada-
mın öyküsünü anlatırken Çekos-
lovakya'nın iki dünya sa%aşı ara-
sındaki dönemini eieştiren bir
komedi.
Çek sinema tarihçisi ve fihn
eleştirmeni Radovan Holub, Ji-
ri Menzel toplu gösterisindeki
filmleri izleyiciye sunmak ama-
cıyla festivalin konuğu olarak
Türkiye'ye gelecek.
'Avrupa Avrupa^ bölümü
Festivalin "Avrupa Avrupa"
bölümünde her yıl olduğu gibi
Avrupa sinemasının güncel du-
rumunu yansıtan özenle seçilmiş
yeni fılmler yer alıyor. Lotoda
büyük ikramiyeyi kazanınca he-
yecandan ölen arkadaşlannın ye-
rine parayı alabilmek için çaba
harcayan bir köy halkının öykü-
sünü anlatan Irlanda yapımı Wa-
king Ned Divine, para üzerine ya-
pılmış en güzel komedilerden bi-
ri.
PeterDelMonte'nin 1998 ttal-
ya yapımı 'Araba Camı Yıkayı-
cılannın Türküsü" adlı filmi,
1980'lerin sonunda Kanada vize-
si almak umuduyla Roma'yage-
len Polonyah birailenin büyüle-
yici ve ürkütücü öyküsünü anla-
tıyor. Kahramanlanmız masum-
ca, kendi papalannın kentine gi-
deceklerini düşünerek Polon-
ya'dan aynlırlar, ama geldikleri
yer acımasız bir metropoldür.
Festivalde daha önce Ulusal
Başan Gûnû adlı bol ödüllü kı-
sa filmi gösterilmiş olan tngiliz
yönetmen Ben Hopkins'ın ilk
uzun metrajlı fılrru Sûnon Magus,
19. yüzyılda bir Polonya köyün-
de geçen fantastik, mistik, yer
yer komik bir öykü...
Shakespeare trajedilerini çağ-
nştıran \ lâdimir Mkhalek'in Se-
kal Ölmeli adlı filmi ise feodal
düzenin sürdüğü 1943 Orta Av-
rupası'ndan ilginç bir kesit sunu-
yor.
OaudeMoirieras'in Jean Vi-
go ödülü alan Bana Hayal Kur-
duğumu Söyle/Dis-nıoi queje re-
veadlı filmi, sorunlu çocuklan ko-
nu alan fîlmlerin kitch tuzağına
düşmeksizin de yapılabileceğine
iyi bir örnek.
Bruno Podahdes'in senaryo-
sunu yazıp yönettiği başrolünde
kardeşi Denis Podalydes'in rol
aldığı Tann Yalnız Beni görüyor
/ Dieu Seul Me Vbit hayatı karar-
sızlıklar üzerine kurulu bir ada-
mın komik öyküsünü anlatıyor.
Film bu yıl, En iyi ilk Film Ce-
sar'ma layık bulundu.
36. Antalya Film Festivali'nde
En İyi Üçüncü Film. En tyi Se-
naryo, En tyi Kadın Oyuncu ve
En tyi Görüntü Yönetmeni ödül-
lerini alan Zeki Demirkubuz'un
Üçüncü Sayfa adlı filmi de fes-
tivalde gösterilecek.
Zamanın durduğu izlenimini
veren bir küçük kasabada yaşa-
yan insanlann filmi Kiraz Ağa-
a, yönetmeni Marc Recha'ya Lo-
camo Film Festivali'nde FIP-
RESCI ödülü kazandırdı. Film
bize bir dinginliğin ardından bir-
çok gizemin saklı olabileceğini
anlatıyor.
Festivalde kukla animasyonu-
nun öncülerinden lngiliz Barry
Purves'in bir toplu gösterisi de yer
alıyor. Festivalin "BirOkul" bö-
lümünde de Rusya'nm eski sine-
ma okullanndan VGDC toplu gös-
terisi yer alıyor.
ODAK NOKTASI
AHMET CEIVIAL
Dogum Günü Dört
TemmiK7
, Ya da
Eleştipiyle Yıpranmak...
Amerikan sinemasının Vletnam Savaşı'nı konu
alan başyapıtlanndan biri olan Doğum Günü Dört
Temmuz, geçen günlercle Kanal D tarafından bir kez
daha ekranlara getirildi. Başrolünü Tom Cruise'un
parmak ısırtacak bir ustalıkla oynadığı bu film, tıp-
kı yine Amerikan sinemasının ürünü olan Avcı ya da
Müfreze filmleri gibi, Vietnam Savaşı'na yönelik bir
toplumsal özeleştiriyi içerir.
Bu eleştiri, tek kelimeyle aamasızdır. Bir başka de-
yişle, Doğum Günü Dört Temmuz, gerek toplum-
sal, gerekse bireysel bağlamda Amerika Biıieşik
Devtetleri'nin vietnam olayındaki konumunu hiçbir
sözü sakınmaksızın eleştirir. Filmde birzamanlar Vi-
etnam Savaşı'na katılıp yaralanan gençlerin sürek-
li yineledikleri bir gerçek vardır "Bizi oraya düş-
manla savaşmak için göndermişlerdi; ama biz-
lere kadınlan ve bebekleri öldürttüler..." Dönüş-
lerinde ülkelerinde kahramanlar olarak karşılanan bu
gençler, böyle eleştirileri ne zaman dile getırseler, yi-
ne onlan kahraman ilan etmiş olan toplum tarafın-
dan lanetlenirter. Bunun temel nedeni, ülke adına hep
kahrarnanlığı da gereksinen bir toplumun bu nok-
tadaki yanılsamanın dışına çıkmaya belki de daya-
namayacağını, sezgiler duzleminde bile olsa, bilme-
sidir. Çünkü o toplum, yöneticileh tarafından yıllar
boyunca Vietnam Savaşı'nın, Amerika ve o Ameri-
ka'nın ve savunduğu insanlık idealleri uğruna sür-
dürüldüğüne inandınlmıştır.
Ne var ki savaşın gerçek tanıklannın anlattıklan,
bundan çok farklıdır.
Dünya tarihinde, devlet politikalannı yönetenler-
le cephe gerisinde yaşayanlann savaş konusunda
savaşanlaria aynı degerlendirmeye vardıklan, çok en-
derdir. Böyle bir durum, ancak kurtuluş savaşlan ile
savunma amaçlı savaşlarda görülür. Buna karşılık,
bütün savaşlarda ortak bir özellik vardır. Her savaş,
bireysel yitimler ile toplumsal/politik amaçlar arasın-
daki bir çatışkıyı kaçınılmaz bir biçimde içerir. Bu ça-
tışkıyı savaşlann genel değerlendirmesinden dışla-
mak, gerçekçi bir davranış sayılamaz.
Bu açılardan bakıldığında, Doğum Günü Dört
Temmuz, hem kendi yurtlarından binlerce uzaklık-
taki bir savaşa birtakım idealleri - üstelik çok tartış-
ma götürür bir biçimde!- savunmak için gönderilen
gençlerin bireysel yitimlerini ve bu savaşın gerçek
anlamdaki kuşkulu gerekliliğini eşzamanlı olarak
çok sert bir eleştirel bakışın süzgecinden geçiren bir
filmdir. Bu eleştirel bakış, vietnam Savaşı'ndan yo-
la çıkarak bir zamanlar Amerika'yı Amerika yapmış
olan değerieri, devlet karşısında bireylerin konumu-
nu, vatanı kişinin vatanı kılan nitelikleri hesaplaşma
konusu yapar.
Bu filmden yansıyan tutum, aslında Amerikan kül-
türünde artık çoktandır kurumsallaşmış olan öze-
leştiri nin bir göstergesidir. Toplumsal özeleştiri,
Amerikan dünyasında elbet yalnızca savaşlarla sı-
nırlı değildir. ABD'deki düşünsel ve sanatsal yaşam,
Devlet yönetimi ve adalet mekanizması karşısında
bütüncül diyebileceğimiz, yani aksayan hiçbir nok-
tayı herhangi bir yıpratmama kaygısıyla büyüteci-
nin altından çekmeyen bir eleştirei tutum içersinde-
dir. Ömeğin uygulamalan epey katı olan Amerikan
polisi de bütün uygulamalanyla bu büyütecin attın-
dadır ve kurban ister suçlu, ister masum olsun,
adam öldüren polisi -çok istisnai durumlann dışın-
da- bekleyen ceza kurallan çok ama çok ağırdır. Bu
ağıriığın nedeni, variık nedeni ve temel görevi va-
tandaşlann esenliği ve insan yaşamının güvence al-
tına alınması olan devlet güçlerinin yetkilerini kötü-
ye kullanmalannı kesinlikle önlemektir.
Amerika gibi, özeleştiriyi bir yaşama biçimi ola-
rak benimsemiş bir devletin, bu yüzden hiç dey/p-
ranmadığı, fakat tam tersinegüçlendiği gerçeği göz
önünde tutulduğu takdirde, bundan kendi hesabı-
mıza alabileceğimiz önemli derslerin bulunduğu da
kendiliğinden anlaşılır.
Günün birinde bu dersleri kendi ortamımızda da
değeriendirebildiğimiz takdirde hep Amerika'nın dü-
men suyunda ilerleme meraklısı politikalar en azın-
dan bu noktada bir işe yaramış sayılabilecektir!
e-posta: ahmetcemalıa superonline.com
acem20fehotmail.com
Klasik Türk Müdgi Korosu
sezonu açıyor
• Kültür Servisi - Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet
Klasik Türk Müziği Korosu 1999-2000 sezonunu,
24 Ekim Pazar günü 11.30'da Atatürk Kültür
Merkezi'nde vereceği 'Ferahnak Konseri'başlıklı
konserle açıyor. Prova ve çalışma salonundaki
havalandırma sisteminin aksakhğı nedeniyle sezon
açılışı geciken Devlet Korosu, 24 Ekim'den itıbaren
konserlerini AKM Konser Salonu'nda her pazar
düzenli olarak sürdürecek. Koro, bu konserlerde
Türk müziğinin klasik formdaki eserlerini
sanatseverlere sunacak. Sezon boyunca Üniversite
ve Gençlik Konserleri, Atatürk'ü Anma, Mevlana
Haftası, Yılsonu ve Yeni Yıl, Bahar, M. Nureddin
Selçuk gibi özel konserler de verecek olan koronun.
şef Ender Ergün'ün yöneteceği 'Ferahnak
Konseri'nin solistleri, Miinip l'tandı ve kanun
sanatçısı Hacer Tısoğlu.
BUGÜN
• AKSANAT'ta saat 12.30'da Hollanda Dans
Tiyatrosu'nun gösterisi laser-disc'ten izlenebilir.
Saat 18.30'da da Sabahattin Türkoğlu'nun 'Yıküz
Saravi'nm Dünü ve Bugiinü' başlıklı diyalı söyleşisi
gerçekleşecek. (252 35 00)
• BABYLON'da saat 21 30'da Asia Minor'ün
konseri izlenebilir. (292 73 68)
• BORUSAN KÜLTÜR VT SANAT
MERKEZİ'nde saat 18.30'da Afşar Timuçin'in
'Empresyonist ve Ekspresyonist Dönem Felsefeleri'
başlıklı söyleşisi yer alacak.
• tFSAK'ta saat 19.30'da Mehmet Naci Dedeal'ın
'Temel Özellikleriyle Çizgi Canlandırma' başlıklı
söyleşisi gerçekleşecek/292 42 01)
• Y1KIMIN ARDLNDAN YENİ UMUTLARLA
başlıklı konser Türk ve tsrailli sanatçılann gönüllü
kaühmıyla saat 20.30'da Lütfi Kırdar Konser
Salonu'nda izlenebilir. Yoel Levi'nin yöneteceği
konsere kemancı Shlomo Mintz ve Güher-Süher
Pekinel kardeşler gibi dünyaca ünlü isımler
katılacak.
• ATA DEMİRER'in gösterisi saat 21 .OO'de Ada
Etkinlik Salonu'nda gerçekleşecek. (244 28 39)